Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 12/00 s. 13-15
  • “Ömür Boyu Sürecek İş” Kavramına Ne Oldu?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Ömür Boyu Sürecek İş” Kavramına Ne Oldu?
  • Uyanış!—2000
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Değişen Çalışma Ortamı
  • Ters Etkileri
  • İşsizlikle Baş Etmek
  • Bir İşe Girmeyi—ve O İşte Tutunmayı—Nasıl Başarabilirim?
    Gençler Soruyor . . . Sorular ve Pratik Cevaplar
  • Yehova Seni Asla Terk Etmez
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2005
  • İşinizi Kaybettiğinizde Size Yardım Edebilecek Kutsal Kitap İlkeleri
    Ek Konular
  • ‘Yehova’ya Ümit Bağlayın’
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (İnceleme)—2022
Uyanış!—2000
g 12/00 s. 13-15

“Ömür Boyu Sürecek İş” Kavramına Ne Oldu?

GRAHAMa Avustralya’da büyük bir şirkette 37 yıl çalıştı. 50’li yaşlarının sonlarına doğru kendisine, artık yaptığı işe ihtiyaç kalmadığını ve birkaç hafta sonra işten çıkarılacağını bildiren bir yazı gönderildi. Onun geleceği konusunda duyduğu derin kaygıyı yansıtan şaşkınlığını anlayabiliriz. Graham “Emeklilik yaşına kadar güvende olduğumu düşündüğüm, ‘ömür boyu sürecek işime’ ne oldu?” diye düşündü.

Tabii, insanın işini kaybetmesi alışılmadık ya da yeni bir şey değildir. Ancak işi kaybetmenin küre çapındaki boyutu şimdiki çalışan nesil için yeni bir durumdur. Bir işi kaybetmenin hiç şüphesiz birçok nedeni vardır, fakat şimdi en önemli nedenlerden biri “küçültme” politikasıdır. Peki, küçültme politikası nedir ve nasıl ortaya çıktı?

Değişen Çalışma Ortamı

Günümüzde ekonomi giderek daha da küreselleşmektedir. Bu durum özellikle şirketler, 1970’lerin sonunda giderek daha fazla tüketicinin araba, elektronik eşya ve başka malları denizaşırı ülkelerden aldıklarını fark ettiklerinde belirginleşti.

Amerikan şirketleri rekabet edebilmek ve üretim masraflarını kısmak için işçi sayısını azaltmaya, yeni yöntem ve donanımlar geliştirmeye başladılar. İşçi sayısını azaltmak için kullanılan yöntem “küçültme” politikası olarak biliniyor. Bu politika “bir kuruluşun, işçilerini geçici olarak işten çıkararak, erken emekliliğe özendirerek, tayin yoluyla ve doğal nedenlerle işçi sayısını azaltması” diye tanımlanıyor.

Küçültme politikasından yıllar boyunca en çok işçiler etkilendiler. Fakat 1980’lerin sonlarında ve 1990’ların başlarında bu yöntem giderek daha fazla büro çalışanını ve özellikle orta düzey yöneticiyi de kapsamaya başladı. Bu eğilim kısa sürede tüm sanayileşmiş ülkeleri etkiledi. Ekonomik baskı devam ettikçe, hükümetler ve diğer işverenler ‘küçültme’ politikasını daha fazla uygulayarak masrafları kısmaya çalıştılar.

Çalışan birçok kişi için artık iş güvencesi yok. Bir işçi sendikası yetkilisi şunları bildirdi: “10, 15, 20 yıl boyunca sadakatle çalışan insanlar, hiç şüphe duymadıkları kontratları yırtılıp atılarak işten kovuldular.” Delorese Ambrose, Healing the Downsized Organization (Küçültülmüş Kuruluşu İyileştirmek) adlı kitabında “kuruluş adamı” ifadesinin 1956 yılında tipik bir çalışanı anlatmak için ortaya atıldığını açıkladı. O şunları ekledi: “Bu kişi ister sendikalı bir işçi, ister bir yönetici olsun, ‘ömür boyunca sürecek bir işe,’ yani bir güvenceye sahip olmak uğruna ekonomik esenliğini, sosyal yaşamını ve sadakatini kuruluşa teslim etti. Bu anlaşmanın çağdaş şirketler arasında kaybolup gittiği kuşkusuz.”

Dünya çapında milyonlarca işçi, küçültme politikası yüzünden işini kaybetti ve çalışan hiçbir grup zarardan kaçınamadı. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde bile bu durumdan etkilenen oldukça fazla çalışan var ve milyonlarca kişi kalıcı işini kaybediyor. Benzer bir küçültme politikası başka birçok ülkede de görüldü. Fakat bu olayın ardında, insanların nasıl bir sefalet yaşadıklarını bu soğuk istatistikler tek başına ortaya koymuyor.

Ters Etkileri

Bu makalenin başında sözü edilen Graham şöyle dedi: “Psikolojik açıdan gerçekten zarar görüyorsunuz.” O kovulmasını, “bir hastalığa ya da yaralanmayla sonuçlanan fiziksel bir çarpışmaya” benzetti.

İnsanlar, sadakatleri ödüllendirilmediği ve şirket için yaptıkları fedakârlıklara değer verilmediği zaman aldatıldıklarını hissederler. Özellikle birçok üst düzey yönetici, şirketi küçülttüğü için yüklü miktarda ikramiye alırsa güven yok olur. Buna ek olarak, düzenli gelirin yitirilmesiyle, işsiz kalan kişinin ipotek ödemelerini, borçlarını, aile üyelerinin sağlık giderlerini ve okul masraflarını karşılayabilmesi; eski yaşam tarzını devam ettirmesi, hobileri ve kişisel mal varlığı tehlikeye girmektedir. Bu da ümitsizlik ve değersizlik duygularına yol açar.

Düzenli ve anlamlı bir iş, kişisel değer duygusuna büyük oranda katkıda bulunduğundan, işsizliğin, özürlü olan, kalifiye olmayan ya da yaşı ilerlemiş kişiler üzerindeki yıkıcı etkisini bir düşünün. Avustralya’da yapılan bir araştırma, çalışanlar içinde kovulma olasılıkları en yüksek olanların 45’le 59 yaşları arasındakiler olduğunu gösterdi. Ancak bu yaş grubundakiler, değişikliğe uyum sağlamak konusunda en çok zorluk çekenlerdir.

Başka seçenek var mı? Yarım günlük bir iş ya da düşük ücretle çalışmak tabii ki işsizliğe tercih edilir. Bununla birlikte, bu daha düşük bir yaşam standardıyla sonuçlanabilir. Ayrıca, işten çıkarılanların sadece üçte birinin, önceki işindeki kadar maaş aldığı bir iş bulabildiği görüldü. Bu aile yaşamındaki sıkıntıyı artırır.

Hatta kişi şimdiki işinde de gönül rahatlığıyla çalışamayabilir. Çünkü gelecekte bu işi de kaybetme olasılığının az da olsa yıkıcı bir etkisi vardır. Parting Company başlıklı kitap şöyle diyor: “Bir işi kaybetmeyi beklemek, bir kamyonun size çarpması için en uygun yolu seçmenize benzer. Genellikle dahiyane fikirlerinizi sınama fırsatınız olmaz, çünkü çoğu zaman kamyonu –ya da aniden kovulmayı– asfalt yolda dümdüz olmadan önce göremezsiniz.”

Peki işsizlik gençleri nasıl etkiliyor? Bir eğitim ve bilim departmanı tarafından yürütülen bir anket sonrası şu sonuca varıldı: “Birinin yetişkinliğe eriştiğinin diğer insanlar tarafından kabullenilmesinin en önemli koşulu, tam günlük bir iş elde etmesidir; bu, ekonomik özgürlüğe sahip bir yetişkinler dünyasında, yetişkin şartlara göre, ‘gerçek’ yetişkin bir yaşamın başladığına işaret eder.” Dolayısıyla, eğer iş sahibi olmak yetişkin bir yaşama geçişin başlangıcına işaret ediyorsa, işsizlik gençler için yıkıcı olabilir.

İşsizlikle Baş Etmek

İş kaybıyla baş etmek bir mayın tarlasında yürümeye benzetildi. Parting Company kitabı en sık rastlanan duyguların kızgınlık, utanç, korku, üzüntü ve kendine acıma olduğunu belirtti. Bunlarla baş etmek güçtür. Yazar şunu belirtti: “Size çok zor, geleceğinizi belirleyen bir görev verildi. Bu görevi almak isteyip istemediğiniz sorulmadı; muhtemelen, bundan sonra yola nasıl devam edeceğinizi bilmediğinizden kendinizi birden bire çok çaresiz hissedebilirsiniz.” İşsiz kalan kişinin karşılaştığı en çetin sorunlardan biri ailesine bu ani kovulmanın nedenini açıklamaktır.

Bununla birlikte, küçültme politikasının etkileriyle başa çıkmak üzere bazı pratik yollar bulunmaktadır. İlk adım olarak, yaşam tarzınızı ‘küçülterek’ geçmişte alıştıklarınızı bir an önce bırakıp, daha basit bir yaşam sürdürmeye başlayabilirsiniz.

Sorunlarınızı tam olarak ortadan kaldırmayacaksa da, bu durumla ilgili ele alabileceğiniz bazı öneriler aşağıda yer almaktadır. İlk olarak, günlerimizde ani bir iş kaybı olasılığının gerçek olduğunu bilin. Böylece, yaşınız ve deneyiminiz ne olursa olsun, yaşamınızda bu olasılığı göz önünde bulundurarak planlar yapın.

İkincisi, yiyecek ve giyecek dışında yaşam açısından çok önemli olmayan şeyler için büyük borçlar altına girmemeye dikkat edin. Ayağınızı yorganınıza göre uzatın ve tahmini ikramiyelerle ya da düzenli maaş artışıyla borçlarınızı ödeyebileceğinizi düşünmeyin. Günümüzdeki ekonomik duruma bakılırsa, güvenebileceğimiz uzun vadeli bir gelecek yoktur.

Üçüncüsü, yaşamınızı basitleştirmenin yollarını arayın ve şimdiki mali taahhütlerinizi azaltmaya çalışın. Bu, makul ölçüde basit ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olmayan şeyleri almak amacıyla girilen borçlardan kurtulmak anlamına gelir.

Dördüncüsü, ruhi ve dünyevi yaşam hedeflerinizi gözden geçirin ve onları yaşadığınız güne uygun hale getirin. Daha sonra, hedeflerinizle kararlarınızı karşılaştırabilir, tartabilir ve etkilerini değerlendirebilirsiniz.

Son olarak, yaşadığınız toplumda pek de tutumlu yaşamayan başkalarının yaşam tarzlarına özenmeyin; yoksa onların sahip oldukları şeyleri arzulamaya başlarsınız ve yaşam tarzları size çekici gelebilir.

Bunlar sizin ve ailenizin, bu belirsiz dünyada, belirsiz zenginliklere güvenme tuzağına düşmekten ve günümüzün yaşam tarzlarının yol açtığı birçok kaygıdan kaçınmanıza yardım edecek bazı önerilerdir.

Önceleri yatırım bankacısı olan Felix Rohatyn’in şu sözlerinden alıntı yapıldı: “Bir insanın işsizliği, başka bir insanın servet yapmasına yol açıyorsa, toplumumuzda temel bir yanlışlık var demektir.” Bu sistem temelde o kadar yanlış ki, onun yerini çok yakında, “ömür boyu sürecek iş” kavramının yepyeni bir anlam kazandığı bir dünya alacak.—İşaya 65:17-24; II. Petrus 3:13.

[Dipnot]

a İsim değiştirilmiştir.

[Sayfa 14’teki pasaj]

‘Bir insanın işsizliği, başka bir insanın servet yapmasına yol açıyorsa, temel bir yanlışlık var demektir’

[Sayfa 15’teki resim]

Yaşamınızı basitleştirmenin yollarını arayın

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş