Gökte Veya Yerde ‘Ebedi Hayata Layık mısın?’
1 İsa’nın günaha kefaret eden kurbanlığından yararlanabilmesi için bir kişi 6 adım atmalı: (1) Bilgi edinmeli, (2) iman etmeli, (3) tövbe göstermeli, (4) dönmeli, (5) kendini vakfetmeli ve (6) vaftiz edilmelidir. Böylece günümüzde ‘kaftanını yıkayan ve onu Kuzunun kanında beyaz eden’ kişi Tanrı’nın gözünde ‘makbul’ veya ‘temiz’ durumda bulunmağa başlar ve onun hayatı eski zamandaki İbrahim’inki gibi adil sayılır. (D.S. 37, s. 32) Kendisi ‘ebedi hayata layık olur.’ (Res. İşl. 13:46) Ama nerede?
2 Bu, Tanrı’ya bağlıdır. O, böyle ‘ebedi hayata layık’ veya ‘makbul’ durumda bulunan bir kişi için İsa’nın insan kurbanlığının değerini geçerli sayabilir, o kişiye insan kâmilliğini atfedip O’nu ruhi bir Oğlu olarak tevlit edebilir ve ona semavi ümit verebilir.
3 Öyle ise, Pavlus, I. Korintoslular 11:27’de ne demek istedi? Şöyle okuyoruz: “Bunun için her kim lâyık olmıyan tarzda ekmeği yerse, yahut Rabbin kâsesinden içerse, Rabbin bedenine ve kanına karşı suçlu olur.” Pavlus, Korintos cemaatini Rabbin Akşam Yemeğinin ne kadar kutsal, bunu önemsememenin ve ona layık tarzda davranmamanın ne kadar tehlikeli olduğu konusunda uyarmaya gerek gördü. Neden?
4 I. Korintoslular 11:20-26’dan anlaşıldığı gibi, bazıları kutlamanın yapıldığı yere ekmek ve şaraptan oluşan kendi olağan akşam yemeklerini getirip önce bundan aldılar, hatta bunu, kutlamanın sembollerine karıştırdılar. Başkaları ise, önceden kendi evlerinde uyuşuk veya ‘sarhoş’ olacak derecede yiyip içmişlerdi. Bu durumda bulunmakla onlar Rabbin Akşam Yemeğine layık davranmamış oldular, zihnen sembollerin anlamını kavrayamadılar. Dolayısıyla Rabbin Akşam Yemeğini takdir etmemiş, hatta hor görmüş oldular.
5 Pavlus bundan önce (11:17-23) Korintoslular arasındaki ‘ayrılmalardan’ söz etti. Rabbin Akşam Yemeği sırasında herhalde dinsel liderleri olarak Petrus’a, Apollos’a veya Pavlus’a bakanlar ayrı ayrı köşelere çekildiler. Onlar bu şartlar altında Rabbin Akşam Yemeğini nasıl layık tarzda yiyip amacını yerine getirebilirdiler? Böyle bölünmüş ve zihnen uyuşuk durumda bunu yapamazlardı. Dolayısıyla bu şekilde ‘layık davranmayanlar’ “Rabbin bedenine ve kanına karşı suçlu olur”lardı. Onlar Rab İsa Mesih’i takdir etmeyen insanlık dünyası ile birlikte mahkûm olmamak için Tanrı tarafından disiplin edilmeliydiler.—I. Kor. 1:11-13; 3:21, 22; 4:6.
6 Böylece Korintoslular ‘layık tarzda ekmeği yiyip kâseden içmeleri’ için kendi kendilerini “imtihan” etmek zorundaydılar. Bedenen ve zihnen sembollerin anlamını kavrayabilecek durumda bulunmalıydılar. Uyuşuk, hatta ‘sarhoş’ olmamalıydılar. Kendi aralarında ‘ayrılmalar’ veya ‘fırkalar’ bulunmamalıydı.
7 MS 33 yılındaki Pentikost’tan beri geçen aşağı yukarı 19 yüzyıl boyunca Tanrı, Mesih İsa ile birlikte kral olacak kişileri seçmişti. Onlar gökte yaşamak üzere ‘ebedi hayata layık olanlardır.’ Bizim yüzyılımızda ve özellikle 1935’ten sonra yeryüzünde yaşamak üzere ‘ebedi hayata layık olan’ bir “büyük kalabalık” ortaya çıkmağa başladı. Gerek gökte, gerekse de yerde ‘ebedi hayata layık olanlar’ Rabbin Akşam Yemeğinin anlam ve önemini fark etmeli, takdir etmeli ve beden ve zihnen uyuşuk veya ‘sarhoş’ olmakla onu hor görmemelidir. Başka sözlerle herkes Rabbin Akşam Yemeğini ‘layık tarzda’ kutlamalıdır.
8 “Küçük sürü”nün toplanılmasının sona erdiği 1935’ten sonra Yehova, sadık kalmayan herhangi meshedilmiş olan bir kişi yerine bir başkasını seçebilir. Kimler arasından? Yukarıda belirtilmiş olduğu gibi, gereken 6 adımı atmakla zaten ‘ebedi hayata layık olanlar’ arasından. Böylece bir kişi Yehova tarafından seçilip seçilmediğini anlamak için ne yapmalıdır? Pavlus’un I. Korintoslular 11:28’de yazdığı prensibi uygulayarak kendi kendini “imtihan” etmelidir. Kendisi gerçekten semavi ümide sahip olup olmadığına Yehova’dan ruhunun yardımını dileyerek kendi kendini “imtihan” ettikten sonra bizzat karar vermelidir.—Rom. 8:16, 17.
9 Dolayısıyla gerek gökte, gerekse de yeryüzünde yaşamayı ümit edenler, İsa’nın izinden gidip ‘yeni şahsiyeti’ giyerek ‘ebedi hayata layık’ durumda olduklarını kanıtlamalıdırlar.