Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • yb12 s. 56-86
  • Dünya Çapındaki Duyuru ve Öğretim İşi

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dünya Çapındaki Duyuru ve Öğretim İşi
  • Yehova’nın Şahitlerinin 2012 Yıllığı
Yehova’nın Şahitlerinin 2012 Yıllığı
yb12 s. 56-86

Dünya Çapındaki Duyuru ve Öğretim İşi

YÜZYILLAR önce, Yuhanna geleceğe dair bir görüntüde “her milletten, her kabileden, her halktan ve her dilden” sayılamayacak kadar büyük bir kalabalık gördü. Kendisine, onların Tanrı’nın yeni dünyasında yaşamak üzere “büyük sıkıntıda” sağ kalan kişiler olduğu söylendi (Vah. 7:9, 14). İzleyen sayfalardaki rakamlar ve tecrübeler, bugün o kalabalığın toplandığını ve giderek büyüdüğünü gösteriyor. Bu gerçek, Yehova’nın vaatlerini kesinlikle yerine getireceğine olan imanınızı güçlendirmiyor mu?

AFRİKA

ÜLKE VE BÖLGE 57

NÜFUS 949.533.064

MÜJDECİ 1.267.314

KUTSAL KİTAP TETKİKİ 2.819.310

MEKTUBU ONU TESELLİ ETTİ. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde yaşayan Iris, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı mektupları yazıyor. Zarfın içine Tüm Acılar Yakında Bitecek! ve Ölmüş Olan Sevdiklerimiz İçin Hangi Ümit Var? broşürlerini de koyuyor. Bir süre önce Iris’e Sidney adlı bir adamdan cevap geldi; o, 38 yıllık mutlu bir evliliğin ardından karısını kaybetmişti. Sidney şunları yazdı: “Doktorlar beni sevgili karımın ölümüne hazırlamıştı; buna rağmen onun ölümünden sonra adeta hayata küstüm. Aklım karıştı, kararsız, kederli biri oldum. Sizin gibi insanlar için Rabbe şükrediyorum. Hiç tanımadığınız kişilere Tanrı’nın vaatlerini anlatmak üzere zaman ve çaba harcamanız mükemmel bir davranış. İmanınızı dile getiren sözleriniz benim için çok değerli; zor zamanlarımda onları hep hatırlayacağım. Mektubunuzu ve broşürleri okuduktan sonra ilk kez içimde bir huzur hissettim ve bazı şeyleri anlamaya başladım.”

KÜRTAJDAN VAZGEÇTİLER. Benin’de yaşayan Gloria adlı genç bir hemşire, üniversite öğrencisi olan Arnaud’ya şahitlik ediyordu. Tam o sırada Arnaud’nun cep telefonu çaldı. Sonra Arnaud özür dileyerek bir arkadaşının yardıma ihtiyacı olduğunu, hemen gitmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Gloria çantasına uzanıp eline ilk gelen dergiyi ona verdi. Arnaud hiç bakmadan dergiyi alıp oradan ayrıldı.

Arnaud’nun arkadaşı telefonda ona kız arkadaşının hamile olduğunu, kürtaj yaptırması için onu ikna etmeyi düşündüğünü anlatmıştı. Arnaud arkadaşına giderken, aldığı dergiye bir göz attı. “Kapakta ‘kürtaj’ sözcüğünü okuyunca gözlerime inanamadım” diyor. Gloria ona kapak konusu “Kürtaj Neden Bu Kadar Tartışmalı Bir Konu?” olan Haziran 2009 tarihli Uyanış! dergisini vermişti. Arnaud’nun arkadaşı dergiyi okuyunca kürtajın bir çözüm yolu olmadığına karar verdi. Daha sonra kız arkadaşı doğum yaptı ve çok güzel bir kızları oldu.

O ARTIK KORKULACAK BİRİ DEĞİL. Bir daimi öncü olan King, Zimbabve’de ihtiyacın büyük olduğu bir yere taşındı. Bazı hemşirelerle birlikte tarla hizmetinde çalışırken tanınmış bir büyücü hekimin evine yöneldi. Hemşireler o kadınla konuşmaya çekiniyordu. King ise kadına Kutsal Kitap tetkiki önermeye karar verdi. Büyücü hekim, King’in bir hemşireyle birlikte kendisine doğru geldiğini görünce onları müşteri zannetti ve ne istediklerini sordu. King, Kutsal Kitap Aslında Ne Öğretiyor? kitabını sunarak kadına tetkik teklif etti. Kadın kabul etti. King şöyle anlatıyor: “Birçok sorusu olduğunu öğrenince şaşırdık. Onu tekrar ziyaret edip tetkik yapmak üzere sözleştik.” Üç hafta sonra kadını ibadete davet ettiler, o da geldi. Ruhçulukla ilgili elinde ne varsa hepsini yok etti ve ruhen hızlı bir gelişme gösterdi. Birkaç ay sonra vaftiz edildi.

“LÜTFEN DUA EDİN, BENİ ZİYARET ETSİNLER!” Patrick on yıl önce Angola’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmıştı. O zamandan beri annesi Felicidade ile telefonla görüşüyordu. Ancak bir süre önce, internet üzerinden görüntülü arama yaparak konuşmaya başladılar. Patrick, annesiyle konuşurken odada birinin bulunduğunu fark etti ve kim olduğunu sordu. Yehova’nın Şahidi olan Felicidade şöyle cevap verdi: “Cemaatimden bir hemşire, beni ziyaret etmek istemiş.”

Bunun üzerine Patrick şöyle dedi: “Şahitler neden beni de ziyaret etmiyor? On yıldır buradayım bir kere bile kapıma gelmediler. Lütfen dua edin, beni ziyaret etsinler!”

Felicidade ve yanındaki hemşire biraz şaşırarak “Peki, dua ederiz” dediler.

Yalnızca üç gün sonra bir Yehova’nın Şahidi Patrick’in kapısını çaldı. Patrick o kadar şaşırdı ki annesine bunu kendisinin ayarlayıp ayarlamadığını sordu. Ancak annesi böyle bir şey yapmamıştı. Patrick bu ziyaretin Tanrı’dan gelen bir cevap olduğu sonucuna vardı ve Kutsal Kitabı incelemeyi kabul etti. Hemen tüm ibadetlere katılmaya başladı. Annesiyle yaptığı bir sonraki görüntülü konuşmada ona gururla, Ne Öğretiyor? kitabından incelemekte olduğu bölümü gösterdi. Ayrıca, ibadetlerde giymek için bir takım elbise aldığını söyledi.

ŞAŞIRTICI BİR İSTEK. 2010 yılında Kongo Cumhuriyeti’nin Brazzaville şehrinde düzenlenen bölge ibadetinin başında, Edvard adlı bir genç vaftiz edilmek istediğini söyledi. Hangi cemaatten olduğu sorulduğunda “Mossaka” diye cevap verdi. Biraderler o uzak köyde hiç Şahit olmadığını bildiklerinden, bu gencin vaftiz edilmeyi isteyecek duruma nasıl geldiğini merak ettiler.

Edvard ihtiyarlara durumu anlattı; 2007 yılında Brazzaville’de dedesiyle birlikte Neler İstiyor? kitapçığını ve Ne Öğretiyor? kitabının 14 bölümünü incelemişti. Sonra ailesinin yanına Mossaka’ya dönmüştü. Orada hiç Şahit olmadığından Ne Öğretiyor? kitabının kalan kısmını incelemek için babasından yardım istemişti. Babası soruları soracak, o da cevap verecekti. Böylece Edvard kitabı bitirdi. Artık öğrendiği hakikatleri başkalarına anlatması gerektiğini düşünüyordu. Ekim 2009’da Neler İstiyor? kitapçığını kullanarak Mossaka yöresinde tek başına iyi haberi duyurmaya başladı. Hizmette harcadığı vakti kaydedip raporunu Brazzaville’deki dedesine düzenli olarak gönderdi. Fakat dedesi bu raporları hiçbir zaman cemaate vermedi.

Daha sonra, Edvard’dan habersiz olan Büro Mossaka’ya üç aylığına geçici özel öncüler gönderdi. Bu öncülerden biri olan Daniel, oradan ayrılmalarına iki gün kala Edvard’ı Tanrı Bizden Neler İstiyor? kitapçığıyla bir tetkik idare ederken gördü. Edvard’a yaklaşıp onunla konuştu. Edvard ona “İyi haberi duyuruyorum” dedi, “Ben müjdeciyim, babama sorabilirsiniz.” Daniel Edvard’ın babasıyla görüştü, o da oğlunun dediklerini doğruladı. Öncü kardeşler kalan kısa zamanlarını Edvard’ı hizmette eğitmekle geçirdiler. Onlar gittikten sonra Edvard daha da büyük bir gayretle iyi haberi duyurmaya devam etti. 10’dan fazla Kutsal Kitap tetkiki idare etti ve bu arada hayatını Yehova’ya adadı.

Bu bilgiler üzerine, bölge ibadetinin yapıldığı cuma günü iki ihtiyar Edvard’la buluşup vaftiz edilmemiş müjdeci olmak isteyenler için hazırlanmış soruları gözden geçirdi. Verdiği mükemmel cevaplar karşısında hayran kaldılar. İhtiyarlar özel öncülerden Edvard’ın davranışlarıyla örnek biri olduğunu ve resmen müjdeci olmadığı halde dokuz aydır duyuru işine katıldığını öğrendiler. Bunun üzerine Edvard vaftiz edilmemiş bir müjdeci olarak kabul edildi. Ertesi hafta sonu Lingala dilinde bir bölge ibadeti yapılacaktı. Bu yüzden ihtiyarlar Edvard’ın vaftiz sorularının o hafta içinde yapılmasını sağladı. Cevaplarından hakikati çok iyi anladığı görüldü ve Temmuz 2010’da Lingala dilinde yapılan bölge ibadetinde vaftiz edildi. Böylece, vaftiz edilmemiş bir müjdeci olarak kabul edilişinden tam bir hafta sonra, ihtiyarlar Edvard’ın vaftiz edilmiş bir birader olduğunu ilan ettiler.

Edvard, vaftizinden sonra Brazzaville’de iki ay öncü yardımcısı olarak çalıştı. İhtiyarlar onunla “Tanrı’nın Sevgisinden Ayrılmayın” kitabının incelenmesi için düzenleme yaptı, ondan sonra Edvard Mossaka’ya döndü. Kısa süre önce onun bulunduğu sahaya bir özel öncü tayin edildi. Edvard öncü yardımcılığı yaptığı nisan ayında o özel öncü kardeşle birlikte, Anma Yemeğine gelen 182 kişiyle ilgilendi. Şimdi Edvard’ın 16 tetkiki var, onlardan 7’si ibadetlere katılıyor. İbadetleri Edvard ve öncü birader yönetiyor. Edvard 2011’de 15 yaşındaydı.

KUZEY VE GÜNEY AMERİKA

ÜLKE VE BÖLGE 55

NÜFUS 941.265.091

MÜJDECİ 3.780.288

KUTSAL KİTAP TETKİKİ 4.139.793

“ASLINDA DOĞRU NUMARAYI ARAMIŞIM.” Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Sundie isimli bir hemşire evdeyken telefonu çaldı. Telefondaki bayan Sundie’nin tanımadığı biriyle görüşmek istiyordu. Sundie ona yanlış numarayı aramış olabileceğini söyledi. Kadın görme engelli olduğunu ve bazen telefon açarken yanlış tuşa bastığını açıkladı. Konuşmaya devam ettiler ve bayan, oğluna ulaşmaya çalıştığını, ona kötü bir haber vermek zorunda olduğunu anlattı. Doktorlar kendisine kanser teşhisi koymuştu. Kadın perişan durumdaydı ve tüm bunlara izin verdiği için Tanrı’ya kızgındı. Sundie Kutsal Kitabın mesajını ona anlatması gerektiğini fark etti. Cesaretini toplamak için kısaca dua ettikten sonra, bayanla teselli ve ümit veren birkaç ayet paylaştı. Tanrı’nın bir adı olduğunu açıkladı. Onu dua ederken bu ismi kullanmaya ve dualarında belirgin şeyler söylemeye teşvik etti. Kadın Sundie’ye kendisini dinlediği ve teselli ettiği için teşekkür edip, “Sanırım bu bir rastlantı değildi, aslında doğru numarayı aramışım” dedi.

Birbirlerine adreslerini ve telefon numaralarını verdiler, sonra Sundie ona Ne Öğretiyor? kitabının ses kayıtlarını gönderdi ve bayanın oturduğu bölgedeki bir öncü hemşireden onu ziyaret etmesini istedi. Sundie şöyle diyor: “Her durumdaki insanı nasıl teselli edebileceğimiz konusunda Yehova bize sevgiyle bol bol eğitim veriyor. Bunun için O’na minnettarım.”

BROŞÜR, SORULARINI YANITLADI. Porto Riko’da birkaç hemşire sokakta şahitlik etmek için sık sık hastanelerin bulunduğu bir yere gidiyor. İçlerinden biri, bir hastaneye doğru hızla yürüyen iki adama yaklaştı. Aceleleri olduğunu fark edip İnsanın Ruhu Ölümsüz müdür? broşürünü sundu. Aslında sokakta şahitlik ederken genelde bu broşürü kullanmazdı, fakat o sırada elinde başka yayın kalmamıştı. Sonradan bu iki adam başka bir hemşirenin yanına gitti ve ağır hasta olan bir yakınlarını ziyarete giderken kendilerine bir broşür verildiğini anlattı. O sırada insanın ruhunun ölümden sonra yaşayıp yaşamadığını konuşuyorlardı ve broşür sorularını yanıtlamıştı. Broşürden çok yararlandıklarını söylediler.

YEHOVA’YA MEKTUP. Yedi yaşındaki Joshua Amerika Birleşik Devletleri’nde bir ilkokul öğrencisidir. Aralık ayında öğretmeni ondan ve diğer öğrencilerden Noel Babaya mektup yazmasını istedi. Joshua saygılı bir dille bunu yapamayacağını söyleyince öğretmeni “O zaman başka birine yaz” dedi. Joshua da Yehova’ya mektup yazmaya karar verdi. Mektubunda şunları dedi: “Dünyayı bir cennet yapacağın için teşekkür ederim. Bizim için canını veren oğlun İsa için teşekkür ederim. Hoşumuza giden şeyler yarattığın için teşekkür ederim. Seni seviyorum Yehova Tanrı.” Diğer öğrencilerin mektuplarıyla birlikte Joshua’nın mektubu da yerel bir gazetede yayımlandı.

TÜM AİLE OLUMLU KARŞILIK VERİYOR. Kolombiya’da yaşayan Alejandro birader akrabalarına iyi haberi duyurmak istiyordu. Çok uzakta yaşadıklarından onlara bir mektup yazdı ve birkaç tane Gözcü Kulesi ve Uyanış! dergisi gönderdi. Akrabası Pablo dergileri okuyup ayetlere Kutsal Kitaptan bakınca Katolik Kilisesinin öğretilerinin yanlış olduğunu anladı. Heyecan içinde öğrendiklerini diğer aile fertleriyle paylaştı. Onlar da dergilerde anlatılanların hakikat olduğunu fark etti ve kiliseye gitmeyi bıraktılar.

Kısa sürede aileden 15 kişi her gece buluşup dergilerin yardımıyla Kutsal Kitabı incelemeye başladı. Daha fazla bilgi almak istediklerinden yakın kasabalarda Şahitleri aradılar, fakat kimseyi bulamadılar. Bu arada, öğrendiklerini komşularıyla paylaşmaya başlamışlardı. Sonunda, arabayla bir saat uzaklıktaki bir kasabada İbadet Salonu olduğunu öğrendiler. Hemen oraya gittiler ve Şahitlerden kendileriyle ilgilenmelerini istediler.

Şimdi bir daimi öncü her hafta onlara gidiyor, Alejandro’nun akrabaları ve başka 11 kişiden oluşan toplam 26 kişiyle bir Kutsal Kitap tetkiki idare ediyor. Bu arada bir araç kiraladılar; bu şekilde birçoğu umumi ibadete ve Gözcü Kulesi Tetkikine katılabiliyor.

ACABA GERÇEKTEN YANLIŞ EV Mİ? Ekvador’da bir hemşirenin Keçuva dili konuşulan kırsal bir bölgede tetkiki vardı. Bir gün hemşire hastalandı ve başka Şahitlerden oraya gidip kendisi yerine tetkiki idare etmelerini rica etti. Kardeşler ailenin tam olarak nerede oturduğundan emin olamadılar. Bir evin önünde durup içeridekilere Kutsal Kitabı tetkik edenlerin kim olduğunu sordular. Aile de onları sanki bekliyormuş gibi çok sıcak bir şekilde içeri davet etti. Ancak tetkik bittikten sonra o ailenin daha önce hiç tetkik yapmadığı ortaya çıktı. Anlaşıldı ki, onlar Kutsal Kitabı inceleme olanağı bulduklarına çok memnun olmuş ve tetkik yapanlar kendileriymiş gibi davranmıştı. Böylece yeni bir Kutsal Kitap tetkiki başlatılmış oldu. Bu arada, hemşirenin o gün bulunamayan tetkikleri de Kutsal Kitabı incelemeye devam ediyor.

PASTA SAYESİNDE ŞAHİTLİK. Kanada’da yaşayan altı yaşındaki Caleb’in okula başladığı ilk gün, sınıf arkadaşlarından birinin doğum günüydü. Çocuğun annesi Natalie tüm sınıf için minik pastalar getirmişti. Caleb nazikçe pastayı geri çevirdi. Natalie de ona ‘Besin alerjin mi var?’ diye sordu. Caleb “Hayır, ben Yehova’ya inanıyorum” dedi.

Okuldan sonra Natalie, Caleb’in annesine gidip “Yehova’nın Şahidi misiniz?” diye sordu. Hemşire “Evet” deyince Natalie çok heyecanlandı. Çünkü okul çağlarındayken bir süre Şahitlerle Kutsal Kitabı incelemiş, fakat ailesinin şiddetli muhalefeti yüzünden tetkiki bırakmıştı. Hemşire ona birlikte tetkike devam edebileceklerini söyleyince Natalie kabul etti.

BUNU TANRI İSTEMEDİ. Peru’da yaşayan Laly doğuştan işitme engelliydi. Annesine bu durumun nedenini sorduğunda ‘Böyle olmasını Tanrı istedi’ yanıtını aldı. Bunun üzerine Laly çok üzüldü ve Tanrı’ya öfkelendi. ‘Tanrı bana neden bu kötülüğü yaptı?’ diye düşündü.

Yıllar geçti, Laly işitme engelli bir gençle evlendi. İlk çocukları Down sendromluydu. Laly büyük üzüntü ve kaygı içinde yine annesinden yardım istedi ve “Oğlum neden böyle doğdu?” diye sordu. Annesi onu bir papaza gönderdi. Papaz Laly’ye daha önce annesinin verdiği aynı cevabı verdi: “Böyle olmasını Tanrı istedi.”

Bu söz üzerine çılgına dönen Laly papaza “Tanrı neden bu kadar zalim?” dedi, “Sağırlığımı ve Tanrı’nın beni bu şekilde cezalandırdığını kabul ediyorum. Ama oğlumu neden cezalandırıyor? O daha yeni doğdu. Ne günah işlemiş olabilir?” Laly bu olaydan sonra Tanrı hakkında hiçbir şey konuşmak istemedi ve kiliseden ayrıldı.

Birkaç yıl sonra işaret dili bilen bir Yehova’nın Şahidi Laly’nin kapısını çaldı ve ona Kutsal Kitap tetkiki teklif etti. Laly Tanrı’ya inanmadığını söyleyip bunu reddetti. Hemşire sabırla ona tanımak istemediği Tanrı’nın adının Yehova olduğunu ve Yehova’nın ona işitme ve konuşma yetilerini yeniden kazandırmak istediğini söyledi. Buna inanmayan Laly, hemşireden kanıt göstermesini istedi. Hemşire de Kutsal Kitabından İşaya 35:5’i açıp şu sözleri okudu: “O zaman körlerin gözleri açılacak, sağırların kulakları duyacak.” Laly buna çok şaşırdı ve Kutsal Kitabı incelemeyi kabul etti. Zamanla ruhen ilerledi ve vaftiz edildi. Şimdi oğlu tüm ibadetlerde ona eşlik ediyor, ayrıca işaret dili öğrendi. Kutsal Kitaptaki vaatlere takdiri her geçen gün artan Laly ise bir daimi öncü.

ASYA VE ORTADOĞU

ÜLKE VE BÖLGE 47

NÜFUS 4.194.127.075

MÜJDECİ 664.650

KUTSAL KİTAP TETKİKİ 629.729

İKİ SORUYA CEVAP VEREMEDİLER. Faaliyetimizin yasak olduğu bir Asya ülkesinde, 24 yaşındaki bir adam Kutsal Kitabı incelemeyi kabul etti. Amacı Şahitlerin inancının yanlış, Katolik inancının doğru olduğunu kanıtlamaktı. Ancak kısa sürede, Yehova’nın Şahitlerinin hakikati öğrettiğini anladı.

Kutsal Kitabı incelediğini öğrenen ailesi bu konuyu görüşmek üzere onu köye çağırdı ve Katolik Kilisesine geri dönmesi için baskı yaptı. Genç adam onların isteğini reddetti. Bunun üzerine aile, onu yeni inancından vazgeçirmek için köydeki tüm akrabalarını bir araya topladı. Genç adam dayak yemesine rağmen uzlaşmadı. Ailesinin olayı papaza bildirmesi üzerine, papaz onu kilise heyeti önüne çıkardı. Genç adam, papaz şu iki sorunun cevabını verebilirse kiliseye döneceğini söyledi: Tanrı’nın ismi nedir? Kutsal Kitapta yasaklanmasına rağmen kilise neden üyelerinin kan yemesine izin veriyor? Her iki soruya da cevap veremeyen papaz, genç adamı tokatladı ve bunu içindeki cini çıkarmak için yaptığını söyledi. O zaman buluşma sona erdi.

Bu olayın ardından aile tüm tanıdıklarını topladı ve onu bir Meryem heykeli önünde eğilmeye zorladı. Onu yine dövmelerine rağmen bu genç uzlaşmayı reddetti. Aile bu sefer de güzel bir kızla anlaştı ve kız bu genç adama, eğer kiliseye dönerse onunla evleneceğini söyledi. Genç adam papaza sorduğu iki soruyu ona da sordu ve cevap verebilirse kiliseye döneceğini söyledi. Bunun üzerine kız oradan ayrıldı ve bir daha gelmedi. Genç adam köyde yedi ay alıkonulduktan sonra kaçıp şehre döndü ve orada kardeşlerle görüştü. Bir ay sonra vaftiz edilmemiş bir müjdeci oldu ve Mart 2011’deki çevre ibadetinde vaftiz edildi.

CEZAEVİ GÖREVLİSİ HEMŞİREYİ SAVUNDU. Güney Kore’de daimi öncü bir hemşire, tarafsızlığını koruduğu için hapiste olan oğlunu ziyarete gitmişti. Hemşire bekleme salonundayken yanında oturan adama bir broşür sundu. Adam ise “Burada da mı bu sahte dini yaymaya çalışıyorsunuz?” diye bağırmaya başladı. Adamın bağırışlarını duyan 30-40 kişi onları izliyordu. O sırada bir cezaevi görevlisi, adamı şu sözlerle azarladı: “Bu insanların dini doğru din. Asıl sahte olan diğerleri. Burada yıllardır bu insanları gözlemliyorum ve öğrendiklerini gerçekten uyguladıklarından eminim.” Hemşireye bağıran adam susmak zorunda kaldı.

DUVARDAKİ YAZILAR. Harindra, köyde yaşayan ailesinin geçimini sağlamak için Nepal’in büyük bir şehrine taşınmıştı. Kutsal Kitabı incelemeye başladığında on yıldır yalnız yaşıyordu. Okuma yazma bilmediğinden, onunla Kutsal Kitabı inceleyen birader Yeryüzünde Ebediyen Yaşamak! başlıklı kitapçıktan yararlandı. Bu kitapçık o zamanlar Nepal dilinde bulunmadığından İngilizcesini kullanıyorlardı. Bir gün Harindra’nın eşi köyden onu ziyarete geldi. Kocasının İngilizce bir şeyler okuduğunu görünce çok şaşırdı. Ayrıca kocası artık içki içmiyor ve onu dövmüyordu. Harindra’daki bu değişikliğin Kutsal Kitabı incelemesi sayesinde olduğunu öğrenince, o da Kutsal Kitabı incelemeye ve köyündeki ibadetlere katılmaya başladı. Harindra, Yehova’yı daha yakından tanımak istediğinden okuma yazma öğrenmeye karar verdi. Kendisiyle inceleme yapan biraderden, küçük kâğıtlara Nepal alfabesindeki harfleri ve bazı sözcükleri yazmasını istedi. Sonra da odasındaki duvarları bu kâğıtlarla doldurdu. Duvardaki harf ve sözcükler üzerinde çalışarak okumayı yavaş yavaş söktü. Zamanla, Yehova’ya birlikte ibadet etmek için ailesini şehre, kendi yanına aldı. Harindra iki yıl sonra vaftiz edildi. Artık ibadetlere ailesiyle birlikte katılıyor ve Vaizlik İbadetinde Kutsal Kitap okuma görevi yapıyor. O şöyle diyor: “Yehova’dan aldığımız eğitim sayesinde hayatımızda çarpıcı değişiklikler oldu.”

200.000 DOLARI REDDETTİ. Azerbaycan’da yaşayan Zarhanum 15 yıldır ruhçulukla uğraşıyordu. İnsanlar onun gizemli güçleri olduğuna ve geleceği görebildiğine inanıyordu. Ayrıca büyü bozma ve şifa verme yeteneği olduğunu da düşünüyorlardı. Zarhanum bu sayede çok ünlü olmuştu. Müşterileri arasında yüksek mevkide olan birçok memur ve eşleri de vardı; ona her seans için 2.000 ila 4.000 dolar ödüyorlardı. Böylece Zarhanum zengin oldu. Ancak ruhi varlıklar sayesinde bazı güçlere sahip olsa da manevi açıdan kendini boşlukta hissediyordu ve zihnini kurcalayan birçok soru vardı. Evliliği sona ermişti ve yaşam ona anlamsız geliyordu. Kendini çok çaresiz hissettiği bir gün, Tanrı’ya içini dökerken kapı çaldı. Kapıyı açınca karşısında iki hemşiremizi gördü. Hemşirelerin Tanrı’yı sadece sözlerle değil işlerle de memnun etmekten söz etmesi onu çok etkiledi. O dindar görünen birçok kişinin Tanrı’yı memnun etmeyen işler yaptığını biliyordu. Ayrıca ruhçulukla uğraşmasının bir günah olduğunun da farkındaydı. Şahitlerle Kutsal Kitabı incelemeyi kabul etti. Zamanla dualarında Yehova’nın ismini kullanmaya başladı ve dualarının cevaplandığını gördü. Ancak ruhçulukla ilgili uğraşları bırakmak onun için kolay değildi; cinler onu sürekli rahatsız ediyordu, hatta dövüyordu. Sonunda, Yehova’nın da yardımıyla cinlerin etkisinden kurtuldu. Ayrıca ruhçulukla ve sahte dinle bağlantılı tüm eşyalarını yok etti.

Zarhanum kısa sürede iyi haberin gayretli bir müjdecisi oldu ve Mayıs 2011’de vaftiz edildi. Vaftizinden hemen sonra öncü yardımcılığı yapmaya başladı. Sağlık sorunları yaşamasına rağmen saat talebini karşılamakta hiç zorlanmadı, çünkü vaftiz edilmeden önce bile her ay duyuru işine 70 saatten fazla vakit ayırıyordu. Vaftizinden iki ay önce bir hükümet görevlisinin eşi, büyü bozması için Zarhanum’a 200.000 dolar teklif etmişti. Kadın, bacağının kesilmesine yol açan bir hastalığa yakalanmıştı ve bunun bir büyü yüzünden olduğuna inanıyordu. Zarhanum kadının teklifini kabul etmek yerine ona iyi haberi duyurmaları için hastaneye iki hemşire gönderdi. Zarhanum şimdi gayretli bir şekilde eski müşterilerine de iyi haberi duyuruyor ve daha önceden yaptıklarının Tanrı’nın gözünde yanlış olduğunu açıklıyor. Bu sayede onu hükümet görevlisinin eşiyle tanıştıran eski bir müşterisi Kutsal Kitabı incelemeyi kabul etti ve ibadetlere katılmaya başladı.

HAPİSHANEDE ŞAHİTLİK. Hindistan’da iki hemşiremiz duyuru faaliyetine katıldıkları için tutuklandı ve beş gün hapse mahkûm edildi. Onlardan biri şöyle anlatıyor: “Hapse atılır atılmaz oradaki polisler bize neden tutuklandığımızı sordu. Bu, şahitlik etmemiz için iyi bir fırsat oldu. Karakola tarla hizmeti sırasında götürüldüğümüzden yanımızda bol bol yayın vardı. Oradaki herkese şahitlikte bulunduk ve birçok yayın verdik. Birbirimize destek olduk, dua ettik ve elimizdeki yayınları okuduk.”

“Sonra aynı şehirdeki başka bir hapishaneye gönderildik. Oraya gider gitmez koğuştaki diğer kişiler suçumuzun ne olduğunu sordu. Biz de bu fırsatla, duyurduğumuz iyi haberi açıkladık ve Yehova’nın Şahidi olduğumuzu söyledik. Konuştuklarımızı duyan bir kadın gardiyan şaşkınlıkla şöyle dedi: ‘İnancınızı anlattığınız için hapse atılmışsınız ve hâlâ anlatmaya devam ediyorsunuz.’” Hemşirelerimiz hakikate ilgi gösteren mahkûmları tekrar ziyaret etmeyi planlıyor.

POLİS ARALARINDAKİ SEVGİYİ FARK ETTİ. Beytlehem’de iki hemşire dükkânlarda iyi haberi duyuruyordu. Birden, iki kadın heyecanla onlara yaklaştı ve İspanyolca, Yehova’nın Şahidi olup olmadıklarını sordu. İsrail’i gezmek üzere bir turla birlikte Meksika’dan gelen bu kadınlar da Şahitti ve hemşirelerin elindeki yayınları görmüşlerdi. Dört kadın kucaklaşıp öpüştüler, resim çektirdiler ve birbirlerinin adresini aldılar. Sonra Meksikalı hemşireler tekrar tur gruplarına katıldılar, İsrailli hemşireler de dükkânları ziyaret etmeye devam etti.

Birkaç saat sonra bir polis memuru yaklaşıp İsrailli hemşirelere İspanyol olup olmadıklarını sordu. Hemşireler ‘Hayır’ diye cevap verdi. Memur, İspanyol hemşirelerle karşılaştıkları sırada olanları izlediğini ve onları eski dost ya da akraba sandığını söyledi. Hemşireler Yehova’nın Şahidi olduklarını açıkladı. Yehova’nın Şahitlerinin farklı ülkelerde yaşasalar da, daha önce hiç tanışmamış olsalar da, aralarındaki sevgi nedeniyle kendilerini bir aile gibi hissettiklerini söylediler. Olanlardan etkilenen polis memuru yayınlarımızdan aldı ve daha fazla bilgi edinmek istediğini söyledi. Tekrar ziyaret edilmesi için bir düzenleme yapıldı.

“BELKİ DE ORADA DİNLEMEYE İSTEKLİ BİRİLERİ VARDIR.” Genç bir öncü olan Yusuke, Japonya’da İngilizce konuşan bir grupta hizmet ediyor. Bir gün Nagasaki’deki limana çok sayıda yabancı yolcunun bulunduğu büyük bir gezi gemisinin geleceğini öğrendi. Bu nedenle sabah erkenden kalktı ve yoğun yağışa rağmen arabasıyla iki saatlik yol katedip limana ulaştı. İskelede yağmurun altında yalnız başına durduğunu gören birçok yolcu, onu rehber zannedip yanına geldi. Bu yanlış anlama nedeniyle Yusuke yarım saat içinde farklı dillerde 70 dergi ve 50 kitapçık verdi.

Yusuke daha fazla yayın almak üzere arabasına gitti. Döndüğünde tek başına duran genç bir yolcu gördü. Onun yanına gittiğinde genç çocuk, İngilizce “Sen Yehova’nın Şahidi misin?” diye sordu. Yusuke ‘Evet’ diye cevap verince genç hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Birader biraz sohbet etmek için onu bir kafeye götürdü.

Amerikalı olan 21 yaşındaki bu gencin adı Jason’dı. Ailesinin hakikatte olduğunu ve kendisinin de 20 yaşına kadar vaftiz edilmemiş bir müjdeci olarak hizmet ettiğini söyledi. Yaklaşık altı ay önce Yehova’nın Şahitleriyle görüşmeyi kesmiş ve Asya’da onlarla karşılaşmayacağını düşünerek seyahate çıkmıştı. Fakat midesi bozulduğu için Tayland, Vietnam ve Tayvan’da gemiden inememişti. Karaya çıktığı ilk yer Japonya’ydı ve konuştuğu ilk kişi de bir Yehova’nın Şahidiydi. Jason o anda ‘Yehova’dan asla kaçamazsın’ diye düşünmüştü. Hıçkıra hıçkıra ağlamasının nedeni buydu.

Kafede otururlarken birader “Tanrı’nın Sevgisi” kitabından birkaç paragraf ele alarak Jason’a Yehova’nın onu hâlâ sevdiğini hatırlattı. Ona hakikati terk etmemesi için adeta yalvardı. Ne yazık ki birlikte çok az vakit geçirebildiler. Jason’ın gemisi aynı akşam oradan ayrılıp Inchon’a (Güney Kore) gidecekti. Jason birkaç gün boyunca şehri gezmeyi planlıyordu.

Yusuke onun için başka ne yapabileceğini düşündü ve Güney Kore’deki uluslararası ibadette tanıştığı bir birader aklına geldi. Bu birader İngilizce biliyordu ve Inchon’da yaşıyordu. Yusuke o gece biradere telefon etti. Elbette Jason’ın bundan haberi yoktu. Ertesi sabah Jason gemiden indiğinde, güler yüzlü beş kişinin “Kore’ye hoşgeldin Jason!” yazılı büyük bir levha tuttuğunu gördü. Jason şehri gezmekle ilgili tüm planlarını iptal etti ve zamanını bu genç biraderlerle geçirdi. Kendisiyle aynı yaşta olan ve imanları nedeniyle hapiste yatmış olan bu biraderlerin yaşadığı tecrübeleri onların ağzından dinlemekten çok etkilendi. Ayrıca oradayken Anma Yemeğine de katıldı.

Jason Amerika’ya dönünce yeniden faal bir müjdeci oldu ve ihtiyarlardan kendisiyle haftada 4 gün tetkik yapmalarını istedi. Ne Öğretiyor? ve “Tanrı’nın Sevgisi” kitaplarını inceledi. Yusuke’yle tanıştıktan tam 107 gün sonra vaftiz edildi. Vaftizinden sonraki ay da öncü yardımcılığı yaptı.

Yusuke o soğuk, yağmurlu günün sabahında kendisiyle gelecek kimse olmamasına rağmen Nagasaki’ye kadar onca yolu gitmek üzere çok güçlü bir arzu duyduğunu söylüyor. O sabah şöyle düşünmüştü: “Belki de orada dinlemeye istekli birileri vardır.”

AVRUPA

ÜLKE VE BÖLGE 47

NÜFUS 736.505.919

MÜJDECİ 1.589.052

KUTSAL KİTAP TETKİKİ 843.405

ÇOK DEĞERLİ BİR ŞEY BULDULAR. Ani birkaç ay çalışmak için Bulgaristan’dan Hollanda’ya gitmişti. Kendini çok kötü hissettiği bir gün, yol kenarında durdu ve Tanrı’ya dua ederek kendi kilisesindeki görevlileri karşısına çıkarmasını istedi. Daha duası bitmeden iki hemşiremiz ona yaklaşıp şahitlik etmeye başladı. Duasının cevaplandığını düşünen Ani onları dinledi ve ibadetlere katılmaya başladı. Orada duyduklarını anlayamasa da Şahitlerin sevgisini derinden hissetti. Kilisesindeki ayrılıkları düşününce ibadetlerde çok özel bir şey bulduğunu anladı. Bulgaristan’a geri dönme vakti geldiğinde, Kutsal Kitabı birlikte incelediği hemşire de onunla birlikte gitmeye karar verdi, çünkü Sofya’daki kardeşlerle görüşmesine yardım etmek istiyordu. Ani, hemşiremizin bu davranışından çok etkilendi ve hakikati bulduğunu hissetti.

Çok geçmeden Ani’yle birlikte kocası İvo da tetkik yapmaya ve ibadetlere katılmaya karar verdi. Bir süre sonra, onlar Kutsal Kitabı incelerken başka insanlar da gelip dinlemeye başladı. Bu kişilerden biri, dinsel bir grubun papazı olan Assen’di. O, Ani ve İvo’ya Yehova’nın Şahitlerinin yanlış yolda olduğunu kanıtlamak amacıyla gelmişti, ancak çok geçmeden yanıldığını anladı. Kutsal Kitap hakkında derin sorular soruyordu. Sonunda, kendisine tetkik teklif edilince ailesiyle birlikte Kutsal Kitabı incelemeye başladı. Assen, kendi grubu için dinsel toplantılar düzenlemeye bir süre daha devam etti, fakat onlara Ne Öğretiyor? kitabından öğrendiklerini anlattı. Bunun sonucunda, grubun papaz yardımcısı Denço Kutsal Kitabı incelemek istedi. İnceleme yapanların arasına çok geçmeden gruptan üç aile daha katıldı. Kilise grubundan Yehova’nın Şahitleriyle inceleme yapanların sayısı epey arttığı için kendi dinsel toplantılarını iptal etmeye ve Şahitlerin toplantılarına katılmaya karar verdiler. Denço müjdeci oldu ve birçok arkadaşıyla Kutsal Kitabı tetkik etti. Şahitlerin Ani’yle Hollanda’da o günkü görüşmesi sayesinde bugüne kadar yaklaşık 30 kişi Kutsal Kitabı incelemeye ve ibadetlere katılmaya başladı.

EVLİLİKLE İLGİLİ AYETLERİ OKUMAK YETERLİ OLDU. Çek Cumhuriyeti’nde bir birader ve eşi Kutsal Kitabı genç bir Moğol çiftle İbadet Salonunda inceliyordu. Şahit çift, Moğolca öğrenmek için çok çaba sarf etse de onlarla yeterince iletişim kuramıyordu. Buna rağmen, genç çift Kutsal Kitap hakikatini alçakgönüllü ve sabırlı şekilde öğreniyordu. Bir akşam, genç kadın tetkike tek başına geldi. Kocasıyla geçinemediğini, bu nedenle ondan ayrılmak istediğini söyledi. Birkaç dakika sonra kocası da geldi, fakat eşinin yüzüne bile bakmıyordu. Aralarındaki sorunun ciddi olduğu belliydi. Birader mesele hakkında konuşmak için genç adamı yayın masasına götürdü. Fakat Moğolcayı iyi bilmediği için adamın anlattıklarını anlayamadı, dolayısıyla yaşadıkları sorunla ilgili öğüt veremedi. Ancak Kutsal Kitaptan bazı ayetler okumaya karar verdi. Evlilik ve iletişimle ilgili aklına gelen tüm ayetleri okudu. Genç adam biraderin okuduğu ayetlerden çok etkilendi ve hemen karısına koşup onu öptü. Salondan çıkarken adam karısının çantasını taşımak için ısrar ediyordu, çünkü eşine yardımcı olması gerektiğini anlamıştı.

Ertesi gün, yeni evli bir çift gibiydiler. Yehova’ya ve evlilikle ilgili aldıkları hikmetli öğütlere olan takdirlerini mutlulukla dile getiriyorlardı. Daha sonra, çocuklarıyla ilgilenmek için Moğolistan’a döndüler. Şimdi bu aile cemaatin olmadığı bir kasabada yaşıyor. Genç kadın vaftiz edildi, eşi de vaftiz edilmek üzere ilerliyor.

“NEDEN BANA BÖYLE YAPTI?” Ukrayna’da öncü bir hemşire olan Olha, bir yemek fabrikasının şoförüne şahitlikte bulundu. Hemşire adama, “Sizce güvenebileceğimiz biri var mı?” diye sordu.

Şoför, “Hayır” diye cevap verdi. “Karım beni terk etti, iki yaşındaki oğlumu da yanında götürdü. Daha ne yapabilirdim ki? Her gün çalıştım, yaptığım her şey onun içindi. Yüzük istedi, aldım. Çizme istedi, aldım. Kolye istedi, aldım. Onun için her şeyi yaptım. Neden bana böyle yaptı?”

Hemşire adama nazikçe eşiyle ve küçük oğluyla ne kadar vakit geçirdiğini sordu. Adam şöyle dedi: “Onlarla nasıl vakit geçirebilirim? Her gün gece yarısına kadar çalışıyorum, sonra sabah dörtte tekrar işe gidiyorum. Hafta sonlarında bile çalışıyorum.”

Olha ona Ekim 2009 tarihli Uyanış! dergisini gösterdi. “Mutlu Ailelerin Yedi Sırrı” başlıklı bu özel sayının “Aileye Öncelik Vermek” başlıklı birinci makalesine dikkat çekti. Konuyu ele aldıklarında adam çok etkilendi ve şöyle dedi: “Önceden ailedeki mutluluğun tek anahtarının para olduğunu, başka hiçbir şeyin önemli olmadığını düşünürdüm. Fakat şimdi anlıyorum ki, önemli olan para değil. Aslında neyin eksik olduğunu ve karımın neye ihtiyacı olduğunu anladım.”

Bir hafta sonra Olha şoförle yeniden karşılaştı. Adam dergiyi okuyup üzerinde düşündüğünü ve hayatındaki birçok şeyi yeniden gözden geçirdiğini söyledi. Olha, karısıyla görüşüp yeniden barıştıklarını öğrenince ona Aile Mutluluğu kitabını verdi. Ertesi hafta hemşire aynı kamyonu yine gördü, fakat bu kez şoför farklıydı. Yeni şoför önceki sürücünün işten ayrıldığını ve ailesiyle birlikte başka bir yere taşındığını söyledi. Fakat giderken şöyle bir mesaj bırakmıştı: “Olha, sana ve Tanrın Yehova’ya teşekkür ediyorum. Senin yardımın sayesinde ailemiz dağılmaktan kurtuldu. Eğer Yehova’nın Şahitleriyle yeniden karşılaşırsam mutlaka onlarla görüşmeye devam edeceğim.”

TANRI’DAN BİR İŞARET İSTEDİ. Letonya’da genç bir adam 15 yıl önce Şahitlerden iyi haberi duyduğunda Kutsal Kitaptaki mesaja ilgi gösterdi. Düzenli şekilde olmasa da Kutsal Kitabı inceledi. Fakat böyle “sıradan” bir kitabın Tanrı’ya yaklaşmasına yardım edebileceğine inanmıyordu. Tanrı’nın doğaüstü ya da gizemli yollarla Kendini ona tanıtmasını bekliyordu. Bu yüzden Kutsal Kitabı incelemeyi bıraktı ve zamanla Şahitlerle tüm ilişkisi koptu. Yıllar geçtikçe yaşadığı sorunlar çoğaldı. O da dua edip Tanrı’dan yardım istedi. Beklediği mucize hâlâ gerçekleşmemişti, fakat camdan dışarı baktığında duyuru işinde olan iki hemşire gördü. Birkaç hafta sonra tekrar dua ettiğinde yine aynı hemşirelerin pencerenin önünden geçtiğini gördü. Bir hafta sonra dua ettiğinde duyuru işindeki hemşireleri üçüncü kez gördü. Bunun Tanrı’dan gelen bir işaret olduğu sonucuna vardı. Hemen dışarı koştu ve hemşirelere, yıllar önce bıraktığı Kutsal Kitap incelemesine yeniden başlamak istediğini söyledi. Hemşireler şaşkınlık içindeydi. Zamanla bu genç, Kutsal Kitabın yardımıyla sorunlarının üstesinden geldi ve Tanrı’ya yaklaştı. O 2010 yılında bir bölge ibadetinde vaftiz edildi.

“KÜÇÜK ÇÖMLEKLERİN BİLE KULAKLARI VAR.” Danimarka’da kullanılan bu deyim, büyükler sohbet ederken küçük çocukların tahmin ettiğimizden çok daha fazla şey duyabileceğini anlatır. Yaklaşık 16 yıl önce Danimarkalı bir hemşire üç oğlu olan bir kadınla Kutsal Kitabı inceliyordu. Kadın, hemşirenin evine genellikle üç çocuğuyla birlikte geliyordu, ancak bir süre sonra incelemeyi bıraktı. O sırada en küçük oğlu Ronnie sekiz yaşındaydı. Ronnie gelişme çağındayken birçok zorlukla karşılaştı. Fakat 2008 yılında, 22 yaşındayken bir gün, annesinin evinde dergilerimizden birini gördü. Aniden, çocukluğunda onunla inceleme yapan Şahitlerle görüşmek istedi. On beş dakika sonra Şahitlerin kapısındaydı. Ronnie zili çaldı ve kapı açılır açılmaz içeri girdi. Biraderin Ronnie’yi tanıması biraz zaman aldı, fakat tanıyınca çok sevindi. Birlikte Ne Öğretiyor? kitabını incelemeye başladılar. Ronnie iyi bir ilerleme gösteriyordu. Fakat kendini bilgisayar oyunlarının sanal dünyasına iyice kaptırmıştı. Bu oyunlardan bazıları gizemli güçler ve şiddet içeriyordu. Ronnie’nin sohbetleri de sık sık bu yöne kayıyordu. Şahitler ona, ruhi varlıklarla ilgili anlayışımızın böyle oyunlardan etkilenmemesi gerektiğini anlattı. Ronnie ne yapması gerektiğini anladı ve şöyle dedi: “Eğer bu saçma şeyler hakkında konuşmaya başlarsam lütfen beni durdurun!” O günden itibaren çok daha iyi bir ilerleme gösterdi. Hakikati ilk defa annesi Kutsal Kitabı incelerken duyan o “küçük çömlek” artık vaftiz edilmemiş bir müjdeci.

KUTSAL YAZILARDAN TESELLİ BULDU. Britanya’da bir birader, mezar başında ağlayan bir adam gördü. Birader yanına oturmak için adamdan izin aldı. Alf adındaki bu adam biradere şunları anlattı: “Kızım yeni öldü. Henüz 42 yaşındaydı. Karım da kızım da burada yatıyor.” Alf devletin psikolojik danışmanlık hizmetlerinden yararlanmak için başvurmuş, fakat kendisine üç ay beklemesi söylenmişti. Alf şöyle dedi: “Zengin bir işadamıyım, birçok büyük proje üzerinde çalışıyorum, fakat ailem olmayınca hiçbirinin değeri yok. Onları geri getirebilmek için her şeyden vazgeçerdim.” Alf Tanrı’ya iman ettiğini, Kutsal Kitaba saygı duyduğunu ve kiliseye gittiğini söyledi. Fakat sorularına tatmin edici yanıtlar alamamıştı. Kiliseye gidip teselliye ihtiyacı olduğunu söylediğinde, mum yakması ya da dileklerini bir kağıda yazıp ağaca asması söylenmişti. O şöyle yakındı: “Söylemek istediğim o kadar çok şey var ki, kâğıtlara sığması mümkün değil.” Birader onu Kutsal Yazılardaki sözlerle teselli etti. Alf şimdi Kutsal Kitabı inceliyor.

OKYANUSYA

ÜLKE VE BÖLGE 29

NÜFUS 38.162.658

MÜJDECİ 94.309

KUTSAL KİTAP TETKİKİ 58.465

KOCASINI DA TETKİKE DAHİL ETTİLER. Yeni Zelanda’da bir biraderin eşi, genç bir anneyle Kutsal Kitabı inceliyordu. Birader eşini kadının evine bırakırken kocasının da evde olduğunu fark etti. Bu nedenle tetkike kadının kocasını da davet etmeye karar verdiler. Adam teklifi kabul etti ve sonraki haftalar için onun evde olabileceği zamana göre bir tetkik düzenlemesi yaptılar. Ayrıca bu çift pazar günkü ibadete de geldi. Orada çok sıcak karşılandılar ve ibadeti zevkle dinlediler. Sonraki ibadette bu adam Gözcü Kulesi Tetkikinde cevap verdi. O hafta ele alınan makale kardeşleri aile ibadeti yapmaya teşvik ediyordu. Adam ibadetten sonra karısı ve dört yaşındaki oğluyla nasıl aile ibadeti yapabileceğini sordu. Ayrıca ibadette öğrendiği diğer şeyleri de hayatında uygulamak istediğini söyledi. Bu çift tetkik yapmaya, ibadetlere katılmaya ve ruhen ilerlemeye devam ediyor. Birader “İyi ki o gün kadının kocasını da tetkike davet etmişiz” diyerek duygularını ifade etti.

ÜCRA BİR ADADA ANMA YEMEĞİ. Tahiti’deki 18 cemaatten biri olan Vaiete cemaatinin sahasında, sadece 362 kişinin yaşadığı Reao adası da yer alıyor. Reao, Tahiti’nin yaklaşık 1.350 kilometre doğusunda bulunuyor. Okyanusun ortasında tek başına olan bu adada daha önce hiç Anma Yemeği düzenlenmemişti, hatta adaya 30 yıldır hiçbir Şahit ayak basmamıştı. Vaiete cemaatinin hizmet gözetmeni olan Manoah, Anma Yemeği haftasında küçük bir grup kardeşle bu adaya gidip iyi haberi duyurmak ve Anma Yemeği toplantısı düzenlemek istedi. Ancak iki kişilik uçak bileti 65.000 franktı (1.200 TL). Bu onların maddi gücünü aşan bir miktardı. Kısa bir zaman sonra Manoah işyerinden tam 65.000 franklık bir ikramiye aldı! Yehova’nın oraya gitmelerini gerçekten istediğini anladılar. Onlar da dahil yedi kardeş Reao’ya gitti ve Anma Yemeğine 47 kişi katıldı. Şu anda Tahiti’deki müjdeciler telefon aracılığıyla Reao’da ilgi gösteren kişilerle Kutsal Kitabı inceliyor.

KAHVALTI YAPMAYA BİLE VAKİT YOK. Benzer bir tecrübe Vanuatu’da yaşandı. Buradaki bir cemaate bağlı 11 müjdeciden oluşan bir grup Ambrym adasında bulunuyor. Bu cemaatin ihtiyarları tecrübeli müjdecilere, Anma Yemeğinden önce birkaç günlüğüne Ambrym’e giderek oradaki grupla birlikte hizmet edebileceklerini söylediler. Emekli bir öğretmen olan öncü hemşiremiz Marinette bu fırsatı kaçırmadı. Birkaç kardeşle birlikte bu ücra adaya gitmeye karar verdi, amaçları Kutsal Kitap tetkikleri başlatmaktı. Sahada kısa bir süre hizmete çıktığında o kadar büyük ilgiyle karşılaştı ki daha sonra evden çıkmaya bile fırsat bulamadı. Marinette orada yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Sabahları yıkanmaya ya da kahvaltı yapmaya neredeyse hiç vaktim olmuyordu. Çünkü uyandığımda insanları kapının önünde Kutsal Kitabı incelemek için kuyruğa girmiş halde buluyordum. Tüm günüm hizmette geçiyordu, hem de yerimden bile kımıldamadan! O hafta 31 tetkik idare ettim.” Ambrym’de kalan bu grup hafta boyunca yoğun şekilde insanlara Kutsal Kitabı öğretti ve Anma Yemeğine toplam 158 kişi katıldı. Kardeşler oradan üzülerek ayrıldı. Marinette şöyle diyor: “Kutsal Kitaptaki hakikatlere susamış bu kadar insanın olduğu bir yeri nasıl bırakabilirsiniz ki?” Yerel Büro hakikate olumlu karşılık veren kişilerle ilgilenmesi için o bölgeye geçici özel öncüler gönderdi.

OKUL MÜDÜRÜ OLUMLU KARŞILIK VERİYOR. Solomon Adaları’ndaki bir lisede, öğrencilerin ayağa kalkarak Güney Denizleri Evanjelik Kilisesinin ilahilerini söylemeleri gerekiyor. Bu okuldaki iki genç hemşire müdüre giderek, vicdanları rahatsız olacağından bu ilahileri söylememek için izin istedi. Müdür, kendisine böyle saygılı şekilde yaklaştıkları için onlara teşekkür etti. Ayrıca ilahi sırasında onların ve diğer Şahit öğrencilerin ayağa kalkıp ilahi söylemelerinin gerekmediğini de söyledi.

Daha sonra bu kadın, Yehova’nın Şahitlerinin inançlarını ve eğitime bakış açılarını öğrenmek istediğini söyleyerek cemaatten birisinin kendisini ziyaret edip edemeyeceğini sordu. Görevli vaiz olan bir hemşire müdürü ziyaret etti. İnançlarımız ve gençlerin yaşadığı sorunlar hakkında yaklaşık bir buçuk saat sohbet ettiler. Müdür Uyanış! dergisini zevkle okuduğunu ve bu dergiden öğretmenler odasına da bıraktığını söyledi. Hemşire Gençler Soruyor: Sorular ve Pratik Cevaplar, 2. Kitap’ı sunduğunda ise müdür bu kitaptan öğretmenler için 16, öğrenciler için de 367 tane istedi. Bunun sonucunda okulda 400 adet kitap dağıtıldı.

Bu iki genç hemşirenin müdürle konuşarak gösterdiği cesaret sayesinde güzel bir şahitlikte bulunuldu. Üstelik birçok kişi kardeşlerimize kitabın çok yararlı olduğunu söyledi. Okuldaki bir kızın annesiyle babası kısa süre önce boşanmıştı. Kız bu kitabın, problemleriyle başa çıkmak için tam ihtiyaç duyduğu yardımı sağladığını söyledi. Bu iki hemşiremiz şu anda sürekli olarak öncü yardımcılığı yapıyor ve müdüre her ay dergilerimizin yeni sayılarını veriyor.

MUHALEFETE RAĞMEN SADIK KALDI. Solomon Adaları’nda yaşayan Lisaa görevli vaiz bir hemşireyle Kutsal Kitabı inceliyordu. İbadet Salonuna gitmek için ikiz oğullarını taşıyarak iki küçük kızıyla beraber iki saatten fazla yol yürümesi gerekiyordu. Buna rağmen ruhen çok iyi ilerledi. Üstelik kocasından gördüğü yoğun muhalefete de dayanması gerekiyordu. Kocası ona şiddet uyguladı, ibadet kıyafetlerini, Kutsal Kitabını ve diğer yayınlarını yaktı. Tüm bunların yanında başka bir kadınla ilişkisi de vardı. Lisa tüm yaşadıklarına rağmen vaftiz edildi ve kararlı bir şekilde Yehova’ya hizmet etmeye devam ediyor.

Lisa’nın kocası, tüm yaptıklarına rağmen eşinin kendisine iyi davranmasından etkilenerek geçen yıl ahlaksız ilişkisine son verdi ve Kutsal Kitabı incelemek istediğini söyledi. Tahmin edebileceğiniz gibi Lisa mutluluktan havalara uçtu. Ayrıca evinin yakınında bir grup kuruldu, böylece ibadete gitmesi artık bir saatten az sürüyor. Lisa şu anda kocasının desteği sayesinde öncü yardımcılığı yapabiliyor.

[Dipnot]

a İsim değiştirilmiştir.

[Sayfa 66’daki pasaj]

“Tanrı neden bu kadar zalim? . . . . Oğlumu neden cezalandırıyor? O daha yeni doğdu. Ne günah işlemiş olabilir?”

[Sayfa 68’deki pasaj]

Genç adam, papaz iki sorunun cevabını verebilirse kiliseye döneceğini söyledi

[Sayfa 72’deki pasaj]

“İnancınızı anlattığınız için hapse atılmışsınız ve hâlâ anlatmaya devam ediyorsunuz.”

[Sayfa 84’teki şema/​​​​​harita]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

Tahiti → → → 1.350 kilometre → → → Reao

[Sayfa 56’daki resim]

Yukarıda: Kongo Cumhuriyeti’nde bir Kutsal Kitap tetkiki (59. sayfaya bakın)

[Sayfa 61’deki resim]

Edvard’la (sağda) Daniel bir dükkânda

[Sayfa 64’teki resim]

Samaniego, Nariño, Kolombiya

[Sayfa 67’deki resim]

Bugün 59 işaret dilinde yayınlarımız mevcuttur

São Paulo, Brezilya

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş