Alkolizmden Kurtuluş
Bir Erkek Anlatıyor
TELEFON numaramı zorlukla çevirmeye çalışırken, telefonun üzerindeki rakamlar adeta eriyip kayboluyordu. Almış olduğum beş hap, etkisini tam olarak gösteriyordu. Düşmemek için umumi telefonu tutarken, ahizeden annemin sesini duydum. “Alo, kimsiniz? Kimi aradınız?” diye soruyordu.
Tüm dikkatimi toplayıp “Benim diyebildim . . . Bu gece eve gelemeyeceğim . . . Bir arkadaşımda kalacağım.” Ağzımdan çıkan her kelimede zorlanıyordum. Dilim sanki yirmibeş kilo ağırlığındaymış gibi hareket etmiyordu.
Annem nefesi kesilircesine: “Oh, hayır, gene hap almışsın! Gene kendinde değilsin!” diyordu.
Telefonu kapattım ve arabama doğru yürümeye çalıştım. Geceyi bir arkadaşımda geçirmeyecektim. Deniz kenarındaki kumsala gidecektim. Arabayı sürerken kendimi anayolun ters yönünde buldum. Karşıdan gelen arabalardan kıl payı sıyrıldıktan sonra, anayoldan ayrılıp kumsala giden yola saptım. Arabayı park ettim ve sızdım; ertesi güne kadar orada kalmıştım.
Bu olay alkolizmin nerdeyse nasıl hayatıma mal olacağını gösteren tek olay değildir. ‘Ancak hap almakla alkolikliğin ilgisi nedir?’ diye sorabilirsiniz. Bir zamanlar, ben de bunu anlayamamıştım. Ancak öğrendim—hem de kötü bir şekilde.
Önce size kendimle ilgili biraz bilgi vereyim: Hap almaya daha yirmi yaşına bile gelmeden başlamıştım. Evde annemin her zaman bol miktarda bulundurduğu sakinleştirici ilaçlardan aşırmakla işe başladım. Birkaç yıl sonra, bir arkadaşım beni çok kuvvetli bir yatıştırıcıya, bir (barbiturat)a başlattı. Bu şekilde, aynı etkiyi daha az hapla da sağlayabiliyordu. Tabii, annem ve babam beni eroin ve marijuanaya karşı uyarmışlardı, fakat almakta olduğum haplar herhalde zararlı değildi. . . . Hiç değilse ben öyle sanıyordum.
Bir yıl içinde kendimi tamamen ona kaptırmıştım; günde otuz kadar hap alıyordum.
Bu kadar hap almamın nedeni kendimi devamlı olarak çok zinde hissetmek için değildi.a
Haplarla sırf normal işlerimi yerine getirmek için ihtiyaç duyuyordum. Hap almadığım takdirde, son derece sinirleniyor, kaygı duyuyor ve kontrolsüz bir şekilde titremeye başlıyordum.
Bir çok defa araba kazası yaptım; tutuklanınca, ana-babam iyileşmem için beni bir hastaneye yatırıyordu. Orada yavaş yavaş içimedeki zehirden temizleniyordum. Çektiğim acılar kelimelerle açıklanacak gibi değildi. Günlerimi kuruntular, titremeler, büyük temelsiz korkular içinde geçiriyordum. Örneğin, kız arkadaşımın telefonu olmadığı ve bana da dışarıdan telefon edemediği için, belirli bir saatte onu umumi bir telefondan arıyordum. Fakat her keresinde onun telefona cevap vermeyeceği yolunda bir korkuya kapılıyordum; bu ise bana sonsuz üzüntü veriyordu.
Üç hafta sonra, hastaneden taburcu edildiğimde, kendimi her şeye yeniden başlamaya hazır hissediyordum. ‘Dertlerim artık bitti’ diye düşünüyordum. Oysa hiç de bitmiş değildi.
Bu kere içmeye başladım. İlk içmeye başladığım andan itibaren, şaşırtıcı bir şekilde sarhoş olmadan, çok alkol alabiliyordum. Ancak uzun sürmeden kendimi giderek büyüyen bir deprasyon etkisinde buldum. Araba kullanmaya hatta başka kişilerle konuşmaya bile korkmama neden olacak kadar kaygılandığım korkunç anlar oldu. Ellerim titriyor ve soğuk soğuk terliyordum. Birçok gün işe ancak zorla, titreyerek ve korkarak gidebiliyordum. Bazı günler işe hiç gidemiyordum. Aklım karmakarışıktı; tam bir paranoya içinde, fiziksel ve zihinsel bir harabeye dönmüştüm. Sonunda bir gün, şefimi arayarak işe gelemeyeceğimi söyledim. Beni, “bu, kovulmana neden olacak” diyerek uyardı.
“Biliyorum, ama yapabileceğim bir şey yok. Galiba bir sinir krizi geçiriyorum” dedim. Telefonu kapattım; birkaç dakika sonra telefon çaldı.
Şefim, “nasıl becereceğini bilmiyorum, ama, derhal şirkete gelip buradaki doktorlara görün” diyordu.
Ben de gittim. Doktorlara önce kullanmış olduğum sakinleştiricileri anlattım ve sandığıma göre sinirsel bir gerginlik geçirmekte olduğumu söyledim.
Doktorlardan biri, “sinirsel gerginlik geçirmiyorsun. Sen bir alkoliksin” dedi.
“Fakat bu olamaz” diye itiraz ettim. “Ben her gece sadece üç veya dört şişe bira içerim.” dedim.
“Mesele ne kadar içtiğinde değil, alkolün seni ne şekilde etkilediğindedir. Bütün sorunun alkolik olmaya yatkın bir fizyolojiye sahip olmandır. Alkol olsun veya hap olsun hiç bir uyuşturucu kullanmadan yaşamasını öğrenmelisin. Uyuşturucular olmaksızın mutlu olabilmeyi öğrenmelisin.” dedi.
Daha sonra beni birkaç ay için bir alkolizm rehabilitasyon merkezine gönderdi. Orada alkolizmle ilgili çok şey öğrendim. Örneğin, bir alkolik olarak, her tür yatıştırıcıdan uzak durmam gerekiyordu. Sıvı halinde (alkol) veya hap şeklinde (sakinleştiriciler) olması da bir şeyi değiştirmiyecekti. Her ikisinin de alkoliğin vücuduna yaptıkları etki hemen hemen aynıydı. Bu merkezde, aynı zamanda gıdanın, vitaminlerin ve düzenli, disiplinli bir yaşamın değerini de öğrendim.
Ancak, iyileşmenin asıl ana noktası doktorun sözlerinde idi: ‘Uyuşturucular olmaksızın mutlu olabilmeyi öğrenmeliydim!’ Bilirsiniz, bir alkolik son derece kaygılıdır; hemen her şeyi kendine dert eder. Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başladım; böyle uyuşturucular olmaksızın da mutlu olabilmeyi öğrendim. Biraz Mukaddes Kitap bilgim vardı. Ama daha ciddi şekilde tetkik ederek, Yehova Tanrı’yı tanımaya başladım. O’na bir baba-oğul ilişkisi içinde yaklaşabildim. Kaygılarımı O’na yükledim ve hatta gereksiz yere artık kaygı çekmemeye başladım. (Matta 6:34) Aynı zamanda bana ailelerinin bir ferdiymiş gibi davranan Yehova’nın Şahidi kardeşlerimle arkadaşlık etmeye de başladım. Onların gösterdikleri devamlı sevgiyi ve desteği çok takdir ediyorum.
Tabii ki, alkolden ve huy değiştiren ilaçlardan tam olarak uzak durmam gerektiğini anladım. Artık birçok yıl geçti. Şimdi gerçekten halimden memnunum ve mutluyum. Daima yanımda gördüğüm Tanrı Yehova, ailem ve sevgi dolu ruhi kardeşlerim var. Bir kimse bundan fazla ne isteyebilir ki?
Bir Kadın Anlatıyor
Ben ancak etrafımda başka arkadaşlar olduğu zaman içerdim. Hatırladığım kadarıyla, özel durumlar dışında kocamla beraber evimizde pek içmezdik. Ancak içtikçe vücudumun içkiye karşı dayanıklılık kazanacağını ve bir gün içkiye muhtaç olacağımı düşünmemiştim.
İçmem, şahsiyetimde giderek çok büyük bir değişikliğe yol açtı. Giderek saldırgan ve şiddete eğilimli olmaya başladım. Tamamen haklı olduğumu düşünerek çocuklarımı dövüyordum. Şimdi ise, o zamanlar sadece kendime kızdığım için bunları yaptığımı anlıyorum. Paronayanın etkisinde ve şüphe içinde idim. Konuşmakta olan iki kişi gördüğümde, derhal benden hoşlanmadıkları için beni çekiştirdikleri sonucuna varıyordum. Çocuklarım bana ‘anne, seni seviyoruz,’ diyerek beni inandırmaya çalışıyorlardı. Oysa ben aksini yaptıklarından emindim.
İçimdeki korkunç savaşı tarif etmek, gücümün ötesindedir. Her içişimden sonra hissettiğim suçluluk ve utanç duygularına dayanamıyordum. Kendi kendime “asla bir daha içmeyeceğim,” diye söz veriyordum; ancak gene de içiyordum.
Güven ve saygı duyduğum kişiler bana içkiyi azaltmamı, makul oranlarda içmemi tavsiye ettiler. İçkiyi kontrol edebilmek için, akla gelen her şeyi denedim. Yardımcı olacağını düşünerek başka bir yere bile taşındım. Daha sonra içkinin türünü de değiştirmenin sorunu çözebileceğini sandım; şarap içmeye başladım. Fakat her ne yaptımsa, içkiyi bırakmayı hatta azaltmayı bile başaramadım.
Yıllar geçtikçe, gizlice ve herkesin sandığından çok fazlasını içmeye devam ettim. Ancak alkolün etkisi altındayken işlerimi yeterince yerine getirebiliyordum. İçtiğim sürece işime devam edebiliyor, ailemin ve evimin ihtiyaçlarını karşılayabiliyordum. Durumumu ailemden gizlemek için ustalıkla yalancılık yapıyordum. Oturma odasındaki içki dolabındaki içkiler ancak göstermelikti. Ailem bu içkileri ya dökerdi, ya da su ile hafifletirdi. Fakat ben sakladığım içkileri kullanıyordum. Hatta bir ara banyoda, garajda, arabada, kilerde, çantamda ve komodinlerimin çekmecelerinde tam yirmibeş şişe içki saklamışımdır.
Bu arada artık geceleri uyuyamıyordum. Aldığım alkol miktarı uyuyabilmem için yeterli gelmiyordu. Doktora gittim ve uyku hapı için reçete aldım. (Ona içki alışkanlığımdan söz etmedim) Uyuyabilmek için her gece uyku haplarını alkolle beraber alıyordum.
Bunlar olurken, ailem beni alkolik olduğuma inandıramadı. Kendimi savunurken: “Lütfen bana bakın” “Ben bir sokak serserisi değilim ki.” “Bir yandan çalışırken çocuklarımı yetiştirdim. Benim bu kadar kötü bir kişi olduğumu nasıl düşünebilirsiniz?” diyordum.
Ancak bir gece, alkol stokunu yenilememiş olduğumu fark ettim. Sekiz yıl süreyle uyuyabilmek için haplarımla beraber alkole güvenmiştim. O gece, hayatımın en korku dolu gecesi oldu. Devamlı sarsıldım ve kulağıma garip sesler geldi. Sonunda kendimi birisinin beni öldüreceğine inandırdım. Gece ilerledikçe durumum daha da kötüleşti. Sabah olmadan ölecektim, bundan emindim.
Sabah olur olmaz, hemen içki almaya koştum. İçkiyi yudumlarken kendimde büyük bir değişiklik hissettim! Kendimi tekrar kontrol ediyordum. Fakat daha sonra bütün kontrolümü kaybettim. Kızımı fena halde dövdüm. Bu işte, profesyonel yardıma ihtiyacım olduğunu anladım; bir alkolizm rehabilitasyon merkezine gitmeyi kabul ettim. Gerçi hâlâ sorunumun alkol olmadığını düşünüyordum! Delirmeye başladığımdan içmeye ihtiyacım vardı; bundan eminim.
Merkezdeki danışman, “içiyor musunuz?” diye sordu.
Kendimi savunarak, “Evet, ama o kadar değil,” dedim.
Bana üzerinde alkolizmin değişik belirtilerinin sıralandığı bir çizelge gösterdi ve bunların hangisinin bende bulunduğunu işaretlememi söyledi. İnceledikten sonra, “belki de alkoliğim,” diye düşünmeye başlamıştım. Çok korkmuştum.
Merkezde kaldığım üç ay boyunca, alkolizm hakkında ve beni nasıl etkileyip değiştirdiğine dair çok şeyler öğrendim. Orada tedavi görmekte olan diğer alkoliklerle tanıştım; onların da aynen benim gibi olduklarını fark ettim.
Ancak, halen uygulamakta olduğum iyileşme programında bana büyük yardımları dokunmuş olan başka bir şey var. Hatta alkolizm rehabilitasyon merkezindeki hakkımdaki raporda şöyle deniliyordu: “Tedavi programında, dini ona daha çok denge sağladı.” Yehova’nın Şahitlerinden biri olarak Mukaddes Kitap prensiplerinin hayatımda nasıl uygulanabileceğini öğrendim; ibadet toplantılarına her hafta muntazaman devam ediyorum. Bu bilgi, içten mutlu olabilmemi sağladı. Mukaddes Yazılardan öğrendiğim harikulade şeyleri başkalarıyla paylaştıkça mutluluğum daha da artıyor.
Kendimi Yehova Tanrı’ya iyice yaklaştırarak Filipililer 4:6, 7 ayetlerinin ne kadar doğru olduğuna bizzat şahit oldum: “Hiçbir şeyde kaygı çekmeyin, fakat her şeyde istekleriniz, Allaha dua ve yalvarışla, şükranla bildirilsin. Ve Allahın her anlayışın çok üstünde olan barışı (YD) Mesih İsada yüreklerinize ve zihni güçlerinizi (YD) muhafaza edecektir. Evet, “Allahın her anlayışın çok üstünde olan barışı” her gün biraz daha iyi gitmemi mümkün kılıyor.
[Dipnotlar]
a Yatıştırıcı ilaçlar depresiftirler. Bir kimsenin ancak kaygılarını azaltıp yatıştırarak kendisine çok “zinde” hissetmesini sağlayabilir.