Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 6/92 s. 5-7
  • Dedikodu—Niçin Çekicidir?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dedikodu—Niçin Çekicidir?
  • Uyanış!—1992
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Dedikodu—Bilgi Alışverişi
  • Başkalarınca Kabul Edilmek
  • Yayın Organları Yoluyla Dedikodu
  • “Dedikodudan Öğrendim”
  • Kötü Niyetli Dedikodu—İftira
  • Dedikodunun Gücü
    Uyanış!—1992
  • Başkaları Hakkında Konuşmanın Nesi Zararlı?
    Uyanış!—1999
  • Dedikoduyu Nasıl Engelleyebilirim?
    Uyanış!—2007
  • Dedikodu O Kadar Kötü mü?
    Gençler Soruyor: Sorular ve Pratik Cevaplar, 2. Kitap
Daha Fazla
Uyanış!—1992
g 6/92 s. 5-7

Dedikodu—Niçin Çekicidir?

DEDİKODUNUN Çince’deki karşılığı séntán’dır; Fince’de juoru, İtalyanca’da pettegolézzo, İspanyolca’da chisme denir. Evet, dedikodu evrenseldir. Türkçe’de olduğu gibi, bazı dillerde dedikodu için kullanılan sözcük başlangıçta olumsuz bir anlam ima edebilir. Dedikodunun İngilizce’deki karşılığı olan “gossip” sözcüğü, temelde “boş konuşma” yani önemsiz konular hakkında yapılan sohbet demektir.

Ancak ilginçtir ki, dedikodu için İngilizce’de kullanılan terim olumsuz bir anlamı ima eder hale gelmiştir. Bu nedenle “dedikodu” kelimesinin başına sık sık “kötü niyetli” ya da “zararlı” sıfatları eklenmektedir. Bunun da nedeni boş konuşma ya da sohbetin sık sık zararlı ya da sorun yaratan nitelikteki konuşmaya dönüşüyor olmasıdır. Dedikodu açık iftiraya dahi dönüşebilir ki, açık iftira da, “bir başkasının adını kötüleyen ya da ününe zarar veren sahte suçlama veya tanımlamaları dile getirmek” şeklinde tanımlanmaktadır. O halde eski bir meselin şunları söylemesine şaşmamak gerek: “Şimal yeli yağmur getirir; çekiştirici dil de (dedikodu da) yüzü öfkelendirir.”—Süleymanın Meselleri 25:23.

Bu kadar zarar verme tehlikesi bulunmasına rağmen neden dedikodu sık sık böylesine karşı konulamaz, böylesine çekici olmaktadır? Zararsız dedikodu ile zararlı dedikodu arasındaki çizgi, nereden çizilmelidir?

Dedikodu—Bilgi Alışverişi

Dedikodu için oldukça temel bir neden vardır: İnsanlar diğer insanlarla ilgilenirler. Bu nedenle doğal olarak, diğer insanlar hakkında konuşmaya eğilimliyiz. Bir antropolog olan Max Gluckman bir zamanlar şunları söylemişti: “Her gün ve günün büyük bir bölümünde çoğumuz dedikodu ile meşgul oluruz. Eğer uykuda olmadığımız zamanı nasıl kullandığımızı kaydetmiş olsaydık, bazılarımız için dedikodu yapmanın sıralamada sadece ‛çalışmak’tan sonra ikinci sırada geleceğini düşünüyorum.”

Ölçülü ve nazik olduğu sürece plansız sohbetler, faydalı bilgi alışverişini ve son gelişmelerden haberdar olmayı sağlayabilir. Bu tür sohbetler, kimin evlendiği, kimin hamile olduğu ve kimin öldüğü gibi konuları kapsayabilir ya da sadece kötü niyetten uzak esprili konuşmalar şeklinde yapılabilir.

Ancak çok sık olarak bu tür boş konuşma ya da sohbetler uygunluk ve hoşluk sınırlarının dışına çıkıverir. Gerçekler süslenir, abartılır ya da saptırılır. Başkalarını küçük düşüren şeyler espri kaynağı haline gelir. İnsanların mahremiyetine tecavüz edilir. Sırlar ifşa edilir. İnsanların adları lekelenir ya da ünlerine zarar verilir. Övülmeye değer şeyler, şikâyet ederek, mırıldanarak ya da kabahatler bularak karartılır. Kasti bir zarar verme niyetinin olmaması, hakkında konuşulan kimseye fazla bir teselli sağlamayacaktır. Bu nedenle zararlı dedikodu temiz bir duvara fırlatılan çamura benzetilmiştir. Duvara yapışmayabilir, fakat her zaman kirli bir iz bırakır.

Başkalarınca Kabul Edilmek

Dedikoduya kolayca çekilebilmemizin bir diğer nedeni de, başkalarınca sevilmek ve kabul edilmekle ilgili duyduğumuz doğal arzudur. Psikolog John Sabini ve Maury Silver şunları yazmışlardı: “Şu ya da bu nedenle konuşma zorunluluğunuz vardır ve dedikodu da bu zorunluluğu hoş, kolay ve evrensel kabul görmüş bir biçimde yerine getirmenin yoludur.” (Moralities of Everday Life) Böylece dedikodu bir dereceye kadar sohbeti zenginleştiren ve başkalarınca kabul görmeyi sağlayan bir araçtır.

Sorun ise, olumsuz bilgilerin insanları olumlu bilgilere göre daha fazla heyecanlandırıyor olmasıdır. Bazıları, sansasyonel ve müthiş haberlerin şokundan adeta zevk almaktadır. Bu nedenle dedikodu gerçekten dikkat çekicidir—lezzetli bir lokma gibi—korkunç ve skandal dolu olduğu ölçüde daha da iyidir. Genellikle bu sarsıcı iddiaları kanıtlarla destekleme kaygı ve sorumluluğu hiç yoktur.

Yayın Organları Yoluyla Dedikodu

Bu tür dedikodu, insan tabiatının başka bir tür zayıflığı, yani aşırı merakı nedeniyle çekici gelmektedir. Sırlara bayılırız. Bilenler arasında olmaktan zevk alırız. Daha 1730 yılında Benjamin Franklin, Pennsylvania Gazette’de bir dedikodu sütunu yayımlamaya başladığında, insanların dedikoduya para verebilecekleri fark edilmişti.

Yayın organları yoluyla yapılan dedikodu yaşamaya ve gelişmeye devam etmektedir. Avrupa’da gazete bayileri, kraliyet aileleri mensupları, oto yarışçıları ve diğer tanınmış kişilerle ilgili hikâyeleri ön plana çıkaran gazete ve dergilerle dolup taşmaktadır. Bu nedenle bir gazete makalesi dedikoduyu büyük bir iş alanı olarak adlandırmıştır.

Fakat acaba insanların evlerinin, yatak odalarının ve düşüncelerinin mahremiyetine musallat olurcasına meraklı olmak, faydalı mıdır? Şehevi arzular uyandırabilen yazılar okumak ve resimlere bakmak sağlıklı olabilir mi? Şurası açıktır ki, yayın organları yoluyla yapılan dedikodu, merak duygusunun tatminini makul sınırların ötesine götürmektedir.

“Dedikodudan Öğrendim”

Dayanaksız söylentiler ve yanlış bilgiler de zararlı dedikodunun körükleyicisi olurlar. Amerika’daki İç Savaş boyunca askeri mevziler arasına asma kütüğü görüntüsünü andıran sayısız telgraf direği dizilmişti. Böylece “üzüm asması” doğrulanmamış haberler için bir sembol ve “üzüm asmalarından işittim” deyimi de, dayanaksız söylentileri yaymak için yaygın bir özür haline geldi.

Fakat maalesef “üzüm asmaları” (yani dedikodu) sık sık acı meyveler oluşturmaktadır. Söylentiler zaman zaman paniğe, ölüme veya büyük zarara yol açmıştır. Sadece ticari yönden verdiği zarar dahi hesaplanamayacak ölçüde büyüktür. Bir “fast-food” restoranları zinciri, hamburgerlerinde kurt bulunduğu şeklindeki yanlış bir söylentiyle bir yıldan daha uzun bir süre mücadele etmek zorunda kaldı. Sabun ürünleriyle tanınan bir şirket, ambleminin Şeytan’ın alameti olduğu ve şirketin kendisinin de bir şekilde cinlere tapınmayla ilgili olduğu yolundaki bir söylentinin asılsız olduğuna kamuoyunu inandırabilmek için çok uzun yıllar—ve milyonlarca dolar—harcamak zorunda kaldı.

Ancak söylentilerden en büyük zararı gören ve acı çekenler, şahıslardır. Buna rağmen abartılı ve çılgın hikâyeler büyüleyici olduklarından, insanlar, olayın gerçek yanına ve bunun doğurabileceği sonuçlara fazla önem vermeden bunları teşvik etmeye ve yaymaya eğilimlidir.

Kötü Niyetli Dedikodu—İftira

Dedikodunun en fazla zarar verici türü olan kötü niyetli dedikodu ya da iftiranın kökünde genellikle kıskançlık ve nefret hisleri yatmaktadır. “İftiracı” sözcüğünün Yunancası olan dia’bolos sözcüğü Mukaddes Kitapta İblis olarak tercüme edilen aynı sözcüktür. (Vahiy 12:9) Bu unvan yerindedir, çünkü Şeytan Tanrı’ya karşı büyük iftiralarda bulunandır. Şeytan gibi bazı insanlar da diğerleri hakkında kötü niyetli şekilde konuşurlar. Bazen onları buna iten, incinmiş duygular veya kıskançlık sonucu ortaya çıkan intikam güdüsüdür. Güdüleri ne olursa olsun, diğerlerinin iyi isimlerini katlederek kendi çıkarlarına hizmet etmeye çalışırlar.

Dedikodunun en fazla eleştirilebilecek türü, kötü niyetli dedikodu ya da iftira olmakla birlikte, her tür incitici ve zararlı dedikodu, ahlaksız ve sorumsuz bir davranıştır. O halde bir kimse zararsız konuşmanın zararlı iftiraya dönüşmesini nasıl engelleyebilir?

[Sayfa 5’teki resim]

Dostça yapılan dedikodu genellikle faydalı bilgi alışverişini sağlar ve sohbetleri zenginleştirir

[Sayfa 6’daki resim]

Zararlı dedikodu temiz bir duvara fırlatılan çamur gibidir. Yapışmayabilir, fakat her zaman kirli bir iz bırakır

[Sayfa 7’deki resim]

Bazı insanlar dikkatin kendi üzerlerinde odaklanması amacıyla dedikodu yapar

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş