Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 2/92 s. 3-4
  • Birleşmiş Milletler’de Neler Oluyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Birleşmiş Milletler’de Neler Oluyor?
  • Uyanış!—1992
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Değişikliği Getiren Nedir?
  • Gerçekçi Bir Görüşü Korumak
  • Birleşmiş Milletler Daha İyi Bir Yol Mu?
    Uyanış!—1992
  • Birleşmiş Milletler—Milletleri Birleştirdi Mi?
    Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
  • Barış ve Güvenlik—Hangi Kaynaktan?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1986 (Dinsel Seri 61-72)
  • 50 Yıllık Sonuçsuz Çabalar
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1995
Daha Fazla
Uyanış!—1992
g 2/92 s. 3-4

Birleşmiş Milletler’de Neler Oluyor?

BİRLEŞMİŞ Milletler’de birşeyler oluyor. Geleceğinizi etkileyecek olan şaşırtıcı gelişmeler söz konusudur. Dünya liderleri bu gelişmeler hakkında çok iyimserdir. Şu sözlerine lütfen dikkat edin:

“Doğuşundan kırk beş yıl sonra ve uzun bir etkisizlik döneminin ardından, [Birleşmiş Milletler] gözlerimizin önünde tüm yönleriyle kendini göstermekte ve kanun koyan ve onu uygulamaya gayret eden gerçek bir hâkim olarak ortaya çıkmaktadır.”—Fransa Devlet Başkanı François Mitterand’ın 24 Eylül 1990 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 45. oturumundaki konuşmasından alınmıştır.

Aynı toplantıda Sovyetler Birliğinin eski Dışişleri Bakanı Edvard Şevardnadze, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin şimdiye kadar görülmemiş birliği karşısında kimse tatminsizlik duyamaz .... [Birleşmiş Milletler] Teşkilatının üyelerince alınan tavır, Güvenlik Konseyine, dünya barışının gerektirdiği şekilde sonuna kadar gitme görevi yüklemektedir” demiştir.

Birkaç gün sonra, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush, BM Genel Kuruluna hitap etti. Gördüğü değişiklikler kendisini şu sözleri söylemeye sevk etti: “1945’ten bu yana Birleşmiş Milletleri tasarlandığı şekilde—uluslararası toplu güvenlik merkezi olarak—kullanmak üzere gerçek bir olanak görülmemişti.” Bush, bu sözleri, Körfez Krizi karşısında “Birleşmiş Milletlerin böylesine tarihi bir birlik ve kararlılıkla hareket etmesi” nedeniyle söylemişti. “BM Güvenlik Konseyi, ilk kez, tasarlandığı şekilde çalışmaya başlıyor.” Bush şunları da ekledi: “Eğer ‛üyeleri korkunç silahlarını bırakırlarsa,’ Birleşmiş Milletler yeni bir günün doğmasına yardımcı olabilir.” Böyle yaparak “yeni bir dünya düzeni ve uzun bir barış dönemine doğru tarihi hareketlerini” tamamlayabilirler.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun başkanı olan Guido de Marco da bu iyimserliği paylaşıyordu. Hararetli bir şekilde şunları beyan etti: “Büyük güçler arasındaki dostluk ve işbirliğine dayanan yeni bir sistemin şafağı ufuklardadır .... Bu gelişmeler Birleşmiş Milletler Teşkilatına yeniden canlılık kazandırmıştır. Genel Kurulun, uluslararası görüşme ve tartışmaların odak noktası olma rolü, etkileyici bir şekilde yeniden pekiştirilmiştir.” Guido de Marco bu nedenle şunları da söyledi: “Dünya artık ideolojik rekabetin ateşleyeceği muhtemel bir Armagedon’un gölgesinde yaşamamaktadır.”

Birleşmiş Milletleri, uzun süre ümitle beklenilmiş bu prestijli ve etkili duruma getiren “gelişmeler” acaba nelerdi? Acaba dünya liderlerini, bir nükleer Armagedon riskinin olmadığı “bir yeni dünya düzeni ve uzun bir barış dönemi”nden ümitle bahsetmeye sevk eden böyle bir iyimserliği ateşleyen ne idi?

Değişikliği Getiren Nedir?

BM’in o zamanki Genel Sekreteri Javier Pérez de Cuéllar, bu soruya, Birleşmiş Milletlerin 1990 faaliyet raporunda “[Avrupa’daki] soğuk savaşın sona ermesi” şeklinde cevap vermiştir. Cuéllar devamen, bu gergin durum, “kronik şüphe ve korkuları beslemiş ve dünyayı kutuplaştırmıştı. Ortaya çıkmaya başlayan güvenlik kavramı ise, tamamen Birleşmiş Milletlerin yıllardır ilan etmeye çalıştığı kavramdır” demiştir.

Evet, genel sekreterin sözlerine göre milletler, nihayet “askeri güvenlik fikrine takılmanın, kendini sürekli besleyen bir silahlanma yarışına yol açtığını .... siyasal diyaloğu kısıtladığını .... ve tüm milletlerdeki güvensizlik duygusunu daha da şiddetlendirdiğini” öğrenmektedir. Ve bu yeni tutumun ürünleri ne olmuştur?

Süper güçlerin zirve toplantılarına sıcak bir işbirliği ve karşılıklı güven ruhu hâkim olmaya başlamıştır. Bu ruh geliştikçe, süper güçler artık Avrupa’daki stratejik noktalarda caydırıcılığı sağlamak üzere, aynı güçte ve yoğunlukta silahlanmış askeri güçlerin varlığına ihtiyaç duymamaya başladılar. Berlin Duvarı yıkıldı. Almanya birleşti. Birçok Doğu Avrupa ülkesinde, vatandaşlarına daha önce sahip olmadıkları özgürlükleri sağlayan yeni hükümetler kuruldu. Kapalı tutulan sınırlar, turizm, kültürel değişim, ticaret ve alışverişe açıldı. Ve tüm bunları tamamlamak üzere Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletleri övmeye ve dünyanın barış ve güvenlik arayışında geçerli bir güç olarak kullanılması ihtiyacını ilan etmeye başladılar.

Gerçekçi Bir Görüşü Korumak

Bu ani değişiklikler sizi şaşırttı mı? Nihayet barış ve güvenliğin ufukta olduğunu ve Birleşmiş Milletlerin bu hedeflere erişmekte kilit bir rol oynayacağını düşünmeye başladınız mı? Olup bitenlerin ışığında bu iyimserlik anlaşılabilir. Ancak, hikmet ve tarih, gerçekçi bir görüşe sahip olmamız gerektiğini vurgular.

Pérez de Cuéllar’ın raporunda neler denildiğine dikkat edelim: “Tahrip edici iki dünya savaşından sonra, yüzyılımızda iki kez, küresel bir barış düzeni kurma olanağı tam olarak kullanılmadı.” Başkan Bush, 6 Mart 1991 tarihinde ABD Kongresinin birleşik oturumunda yaptığı bir konuşmada hemen hemen aynı sözcükleri kullandı: “Yüzyılımızda iki kez, tüm dünya savaşla sarsıldı. Yüzyılımızda iki kez, savaşın dehşeti içinden, kalıcı barış ümidi ortaya çıktı. İki kez de, bu ümitlerin, insan kavrayışının ötesinde sadece rüya olduğu görüldü.”

ABD Dışişleri Bakanı James Baker, BM Güvenlik Konseyine hitap ettiğinde daha belirgin konuşmuştu. Körfez’de güç kullanımına ilişkin bir BM kararı çıkartma girişimi sırasında, meslektaşlarına, Etiyopya’nın 1936 yılında “Milletler Cemiyetine yaptığı başvurunun sonunda sağır kulaklarla karşılaştığını, Cemiyetin saldırganlığı sona erdirmek üzere yaptığı çabaların boşa gittiğini ve uluslararası düzensizlik ve savaşın meydana geldiğini” hatırlattı. Daha sonra Baker şu ricada bulundu: “Birleşmiş Milletlerin, Milletler Cemiyetinin yolundan gitmesine izin vermemeliyiz.”

Milletler Cemiyeti ne idi? Neden kurulmuştu? Neden başarısızlığa uğradı? Bu soruların cevapları, Birleşmiş Milletlerde gelişmekte olan değişiklikleri değerlendirmemize yardım edecektir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş