Çubukla Su Aramak—Bilimsel Mi Yoksa Büyücülük Mü?
AMERİKA Birleşik Devletlerinin orta bölgelerinde mandıra sahibi bir çiftçi hayretler içinde “Tuhaf!” diye bağırdı. Şeftali ağacından kesilmiş ince bir dal parçası ellerinde çılgınca oynayıp sallanmaktaydı. Çubuğun sallanmasını engellemek için tırnaklarını dalın kabuğuna geçirdi, fakat aşağı doğru çok kuvvetli bir çekim vardı. Ürkmüş bir halde nefes nefese “ağacın kabuğunun parçaları ellerimde kaldı,” dedi. Sonra tam çubuğun gösterdiği noktayı kazıp orada su bulunca şaşkınlığı daha da arttı. Acaba burada neler oluyordu?
Bu çiftçinin yaptığı, kimi yörelerde çubukla su aramak veya büyüyle su bulmak diye adlandırılan, esrarengiz bir yolla yeraltı sularını bulma olayıydı. Su arayanlar genellikle ellerinde çatal bir dal tutarak etrafı dolaşıp su aramaya konsantre olurlar. Çubuk birdenbire düzensiz şekilde hareket etmeye başlayabilir. Bazı çubuklar yere doğru çekilir, başkaları ise yukarı doğru fırlar ve hatta bazen su arayan kişinin yüzüne veya göğsüne bile çarparlar. Başka bazı çubuklar ise hemen hemen hiç hareket etmezler. Fakat durum ne olursa olsun, su arayan kimseler yerin altında su olduğuna inanırlar. Bu yolla su arama işi dünyanın her yerinde yapılmaktadır. Bir tahmine göre sadece Amerika Birleşik Devletlerinde 25.000 kişi çubukla su arama işiyle uğraşmaktadır.
Bilimsel Mi?
Acaba çubukla su aramayı bilimsel bir kanunla açıklamak mümkün mü? Bu, uzun süreden beri tartışma konusu olmuştur. 70 yıldan fazla bir zaman önce Watchtower dergisi şu şekilde muhakeme yürüttü: “Doğa kanunlarından herhangi birini önemsemez bir tutum içine girmek istemeyiz, fakat yerin beş veya altı metre altında damla damla akan suyun bir söğüt çubuğunu eğecek kadar manyetik kuvveti olmasına karşın, koskoca bir derenin suyunun aynı çubuğu hiç etkilememesi son derece garip görünüyor . . . . Bu yüzden, burada doğa kanunlarının işlemesinden başka bir şey söz konusu olmalıdır.”
Yine de çubukla su arayanların birçoğu bu işin bilimsel olduğunda ısrar ediyor. Nitekim Amerikan Çubukla Su Arayanlar Derneği, kendisini, “kâr amacı gütmeyen, eğitici ve bilimsel bir dernek” olarak adlandırıyor. Geçmiş yıllar boyunca çeşitli bilim adamları ortaya çıkarak, çubukla su arama olayını açıklamak üzere yeni bir bilim dalından söz ettiler. 1700’lerdeki açıklamaya göre, atom parçacıklarından çıkan “fışkırmalar” buna neden oluyordu. 1800’lerde ise neden, elektrikti. Bu yüzyılda ise, radyoaktiviteden elektromanyetizmaya ve hatta insan psikolojisine kadar her şey neden olarak gösterildi.
Daha yakınlarda, 1979 yılında ünlü New Scientist dergisi, su arama konusunda mantıklı gibi görünen bazı teorileri yayımladı. Bir enerji uzmanı ve bir jeolog, insan vücudunun, yeraltı suları veya maden cevherleri tarafından yaratılan elektriksel, manyetik veya elektromanyetik alanlardaki gizli değişikliklere karşı aşırı hassas olabileceğini belirtti.
Fakat böyle teoriler bilimadamları arasında kabul görmeyi başaramadı. Nitekim Harvard Üniversitesi bilimadamlarından E. Z. Vogt ve L. K. Barret, The Encyclopedia Americana’da çubukla su arama olayını şöyle reddediyorlar: “Kontrollü alan ve laboratuvar deneyleri, çubukla su aramanın geçerliliğini ortaya koyamadı. Aslında bilimsel standartlar açısından bakıldığında, bu uygulamanın fazla bir temeli yoktur.” Kasım 1990’da çubukla su arayanlar Almanya’nın Kassel kentinde 720 teste tabi tutuldular. Test koşullarından memnun olup başarılı olacaklarına da güvenmelerine rağmen başarısız çıktılar; su ve maden bulmakta sadece tesadüfe dayanan başarıları oldu. Aylık Naturwissenschaftliche Rundschau dergisi, çubukla su aramanın, bilimsel olarak incelendiğinde “yazı tura atmak kadar güvenilir” olduğu sonucuna vardı. Diğer deneyler de benzer sonuçlar ortaya koydu.
Çubukla su arayanlar böyle başarısızlıkları değişik şekilde yorumluyorlar. Örneğin bazıları, bu deneylerin onlarda kendi yetenekleri hakkında kuşkular uyandırmasından veya doğru ya da yeterince ciddi olmayan amaçlar için su aramalarına neden olmasından yakınıyorlar. Onlara göre, bu gibi etkenler, güçlerini geçici olarak kaybetmelerine yol açıyor. Nitekim çubukla su arayanlardan bazıları hayatları boyunca başarılı bir faaliyet gösterdikten sonra, gerçekten tam kendilerini ispatlamaları gereken bir zamanda, güçlerinin aniden yok olduğu veya onları yanılttığı yargısına vardılar. Bu nedenle bazıları, çubukla su aramanın arkasındaki gücün, anormal bir mizah anlayışı olduğu sonucuna varıyorlar.
Bu size bir bilim gibi geliyor mu? Bilimsel yöntemlerle ölçülebilen doğal güçlerin, anormal olsun olmasın, mizah anlayışıyla ilgisi yoktur; ne de bu güçlerin mizahî bir yönü vardır. Bunlar sabittir, yani ölçenlerin veya deneylerini yapanların ruh durumu, tutum veya saiklerine göre değişmezler. Bu nedenle, birçok bilimadamı için çubukla su aramak batıl bir inançtan başka birşey değildir. Aslında çubukla su arama konusunda ün yapmış olanlar bile, bilimin tanıdığı hiçbir gücün çubukla su arama olayını açıklayamayacağını kabul ediyorlar.
Uydurma Mı?
Acaba bu konuda bilimsel bir açıklamanın olmayışı, bildirilen tüm başarılı su arama olaylarının göze çarpan tesadüfler veya düpedüz uydurmalar olduğu anlamına mı gelir? Ya başta sözü edilen çiftçinin başından geçenlere ne demeli? Onunki sadece istisnai bir rastlantı mıydı?
Aslında su arama konusunda iyi kanıtlanmış sayısız öykü var. Örneğin, Vermont’da (ABD) bir kadın, evinde sular kesilince, çubukla su arayan birini çağırdı. Herhalde uzaktaki bir kaynaktan evine su getiren boruda bir sızıntı vardı. Bu kadın, sızıntının nereden olduğunu bilmek bir yana, borunun nereden geçtiğini bile bilmiyordu; çünkü boru 30 yıl önce döşenmişti. Çubukla su arayan bunu sessizce çubuğundan rica etti ve çubuk belirli bir nokta üzerine gelince titredi. O noktadan 15 cm uzakta borudaki kaçak bulundu.
Belki de en bilinen öykü, çubukla su arayan ünlü Amerikalı Henry Gross ile ilgilidir. Jeologlar, Bermuda’da yeraltında içme suyu bulunamayacağından emindiler. The Saturday Evening Post şunları yazdı: “Gross, [roman yazarı Kenneth] Roberts’in Kennebunkport’daki (Maine, ABD) evinde bir harita açtı ve kendi su arama çubuğunu haritanın üzerinde dolaştırıp içme suyunun bulunduğu üç nokta işaretledi .... Bulgularını kontrol etmek üzere Gross ve Roberts uçakla Bermuda’ya gittiler. Hükümeti delme işi için araç gereç sağlamaya ikna ettikten sonra işe koyuldular. Birkaç ay sonra, 1950 yılının nisan ayında, Gross’un bulduğu üç kuyuda, dediği gibi su çıktı.”
Çubukla su arayanlar, binlerce kuyuda su bulduklarını iddia ediyorlar. Onlara eşlik eden gazeteciler, su arayanların çubuklarının onların ellerini yaralayacak kadar şiddetle hareket ettiğini gördüklerini ve hatta çubukla su arayanların yer altındaki suyun derinliğini bile tahmin ettiklerini belirtiyorlar. Gazeteciler, açılan kuyuların tahminleri doğruladığını gördüler. Bunun izahını yapmak için bilim geçerli nedenler gösteremiyorsa da, bu olay, en azından bazı kişiler için bazen gerçekleşiyor. Acaba neden?
Açıklayıcı Bir Tarih
Çubukla su aramanın tarihi bu açıdan oldukça açıklayıcıdır. Bu olayın binlerce yıldır uygulandığı bilinmektedir. Fakat 16. yüzyıl fizikçisi Georgius Agricola’nın madencilik üzerine yazdığı ve bir dönüm noktası oluşturan eseri De Re Metallica’da, çubukla su arama ilk kez ayrıntılı olarak tarif edilmiştir. Alman madenciler bu uygulamayı maden cevherinin damarlarını bulmak üzere kullanıyorlardı. Fakat o zamanlar bile çubukla su veya maden bulmanın doğal mı yoksa gaiple bağlantılı bir olay mı olduğu konusunda görüş ayrılıkları vardı. Agricola, “dallar, [su arama çubukları] herkeste değil, yalnızca büyücülük ve hilekârlıkla uğraşanların elinde oyna”dığı için bu uygulamaya bazı kişilerin itiraz ettiklerine dikkat çekti. Çubukla su arama Avrupa’ya yayıldıkça tartışması da beraberinde yayıldı. Martin Luther bunu mahkûm etti, daha sonra diğer kiliseler de buna uydular. Çubukla su arayan bazı kişiler ruhani sınıfını yatıştırmak amacıyla çubuklarını vaftiz ettirdiler ve su ararken Üçlük Tanrısına yalvardılar.
Çubukla su arayan birçok kişiye su ve maden aramak yeterli gelmedi. Çubukları için daha çok uygulama alanları buldular. Örneğin 17. yüzyıl Fransa’sında Jacques Aymar suçluları bulmak üzere bu yöntemi kullanmaya başladı! Anlatıldığına göre, Aymar bir gün su ararken, çubuğu cinayete kurban gitmiş bir kadının mezarına doğru şiddetle fırladı. Çubuk daha sonra kadının kocasına doğru döndü ve adam hemen oradan kaçtı. Aymar—ve onu taklit eden birçokları—Avrupa’nın her yanında suçluları ortaya çıkarmak için su arama çubuklarını kullandılar. Fanatik Katolikler, Protestanları bulup öldürmek için Aymar ve onun su arama çubuğunun yardımına başvurdular.
Gaiple Bağlantısı
Aymar’ın günlerinde bile, böyle başarıları bilimsel olarak açıklayabileceklerini düşünen “uzmanlar”ın olmasına şaşmamak gerek. Onların teorisine göre, Aymar’ın su arama çubuğu, kendilerinin “katil maddesi” dediği ve sadece katillerin yaydığı gizemli “fışkırmalar”ı yakalıyordu. Bununla beraber, Aymar’ın başarılarının bilimle uzaktan yakından ilgisi olmadığı açıktır. Aymar’ın yaptıklarının arkasındaki güç zekâ sahibiydi. Bu güç, suçluları ortaya çıkarabiliyor, Protestan ve Katolikleri birbirinden ayırabiliyor ve aynı zamanda su ve maden de bulabiliyordu.
Zekâ sahibi bir güçten başka, hangi şey çok uzaklardaki su kaynaklarını bir çubukla basit bir haritada gösterebilir? Çubukla su arayan bazı kişiler, bir harita üzerinde sarkaç kullanarak kaybolmuş cüzdanlar, pasaportlar, mücevher ve hatta insanları bile buldular. Bazıları, su arama aletlerinden, evet-hayır türündeki sorulara cevap vermesini bekliyorlar. 1960’lı yıllarda bazı Amerikan askerleri Vietnam’da tünelleri, kara mayınlarını ve bubi tuzaklarını bulmak amacıyla su arama çubukları kullandılar. Günümüzde ise su arama çubukları, paranormal (bilimsel olarak açıklanamayan) olaylarda kullanılan bir araç olarak giderek yaygınlaşıyor. Geleceği önceden görmek, ‛hayaletleri’ aramak ve ‘önceki hayatları’ araştırmak için kullanılıyor.
Yazar Ben G. Hester, ilk başlarda, çubukla su aramanın “henüz anlaşılamamış fiziksel bir olay” olduğuna kanaat getirmişti. Fakat konuyu sekiz yıl araştırdıktan sonra, Dowsing—an Exposé of Hidden Occult Forces (Su Arama—Gizli Büyülü Güçlerin Açığa Vurulması) adlı kitabı yazdı. Kendisi kitabında, su arama çubuğunu Ouija tahtalarıa gibi araçlarla bir tuttu. Hester, çubukla su arayanlardan bazılarının bir çubukla insanları iyileştirme—veya hasta etme—yeteneğine sahip olduklarını iddia ettiklerini ortaya çıkardı! Benzer şeklide, çubukla su arayan Robert H. Leftwich Dowsing—The Ancient Art of Rhabdomancy (Su Arama—Çubuk Kullanma Antik Sanatı) adlı kitabında şöyle diyor: “Çıkarılan enerji, büyücülükte kullanılan . . . . güçlerle yakından bağlantılı olabilir. Bu yüzden dikkatsizce yapılan denemeler tehlikeli olabilir.”
Sözü edilen bu durum, İsa’nın gerçek takipçileri için hoş bir şey değildir. Gerçek veya sahte olsun, böyle durumlarda çubukla su aramanın bilimsel olmadığı açıktır; bunun gaiple bağlantılı olduğu anlaşılıyor. Bilim adamları Evon Z. Vogt ve Ray Hyman Water Witching USA (ABD’de Su Arayıcılık) adlı kitapta şu sonuca vardılar: “Bu nedenle biz çubukla su aramanın düpedüz gaipten haber verme şeklindeki bir büyücülük olayı olduğu sonucuna varıyoruz.”
İsa’nın Bir Takipçisi Çubukla Su Arama Olayıyla İlgilenmeli Mi?
Eğer çubukla su arama gerçekten bir gaipten haber verme eylemiyse, doğaldır ki, İsa’yı takip eden bir kişinin bu olayla asla ilgilenmek istemeyeceği doğaldır. Mukaddes Kitapta Tesniye 18:10, 11’de Tanrı’nın kavmine şu tavsiyede bulunuluyor: “Aranızda .... falcı, yahut müneccim, yahut sihirbaz, yahut afsuncu .... bulunmayacak.” Peygamber Hoşea, İsrail milletinin bu emri tutmaktaki başarısızlığından yakınarak şöyle yazdı: “Kavmim kendi ağacına danışıyor, ve değneği ona bildiriyor.”—Hoşea 4:12.
Fakat bazıları, sadece bu olayın en basit şekli olan su aramayla uğraştıkları için itiraz edebilirler. Acaba bu yolla su aramanın büyücülükle hiç mi ilişkisi yoktur? Su aramayı öğretenlerin genelde öğrencilerine, sanki zekâ sahibi biriymiş gibi, ne aradıklarını doğrudan çubuğa söylemelerini öğretmesi ilginçtir. Hatta bir öğretmen öğrencilerine, çubuğa bir ad vermelerini ve onu adıyla çağırmalarını söylüyor! Su arayanlar genellikle çubuklara, su kaynağının ne kadar derinlikte olduğunu sormaktadır. Çubuk sıçramaya başlıyor ve su arayan kişi kaç tane sıçrama yaptığını sayıyor. Ulaştığı son sayı da, metre olarak su kaynağının derinliğini veriyor! Bu olay bize, zekâ sahibi gizli bir gücün iş başında olduğu fikrini vermiyor mu?
Bundan başka, çubukla su arama, Yehova’nın Şahitlerinin uzun süredir kaçınmaya dikkat ettikleri diğer bir uygulamayla da bağlantılıdır—ESP (extrasensory perception) ya da altıncı his. The Watchtower, 1962 yılında bu bağlantıya dikkat çekti. Bundan kısa zaman sonra, Amerikan Çubukla Su Arayanlar Derneği bir mektupla cevap vererek şunları dedi: “Biz, çubukla su aramanın bir tür ESP veya altıncı his olduğu ve altıncı hisle ilgili herhangi bir şeyle ilgilenmenin, gerekli önlemler alınmadıkça ‛kötü ruhi kuvvetlerle’ uğraşma veya ‘cinler tarafından ele geçirilme’ ile ilişkisi olduğu yolundaki teoriye katılıyoruz. Fakat sizin bunlardan tamamen çekinmekle ilgili dogmatik tavsiyenize itiraz ediyoruz.b”
Ya siz ne düşünüyorsunuz? Çubukla su aramayı çok hararetle savunanlar bile, bu olayın kötü ruhi kuvvetlerle uğraşma veya hatta onlar tarafından ele geçirilme riskini taşıdığını kabul ediyorlarsa, İsa’yı takip eden bir kişinin böyle bir uygulamadan kaçınması gerekmez mi?
Bazıları, ‘ama çubukla su aramanın birçok yararı yok mu?’ ve ‘yararının olması bu olayın arkasındaki gücün iyiliksever olduğunu göstermez mi?’ diye sorabilir. Ne yazık ki hayır. Unutmayın, “Şeytan kendisi nur meleğinin suretine girer.” (II. Korintoslular 11:14) Mukaddes Kitabın yazıldığı devirlerde bile, cinler ara sıra gerçekleri söyleyerek göze girmeye ve etkilerini artırmaya çalıştılar.—Resullerin İşleri 16:16-18.
Tabii, çubukla su arama ile ilgili her durumun (veya altıncı his olayının) bilimsel olarak açıklanamaz olduğunu ve cinler tarafından yapıldığını iddia edemeyiz. Kuşkusuz, insan zihni ve doğadaki güçler konusunda bilimin kavrayamadığı daha bir çok şey var. Ayrıca çubukla su arama ve altıncı hisle ilgili birçok olayın basit ve eskiden beri uygulanan hileli yollarla açıklanabildiği şüphe götürmez bir gerçektir. Fakat tarihte ve günümüzdeki çubukla su arama uygulamaları, ESP veya altıncı his, ispirtizmacılık ve gaip birbiriyle ayrılmaz şekilde o kadar karışmışlardır ki, buna zararsız bir oyun olarak göz yumulmasının çok tehlikeli olduğu ortadadır.
Sonuç olarak, çubukla su arama ile ilgili ‘murdar şeye dokunmaktan vazgeçin’ öğüdü yerindedir.—II. Korintoslular 6:17.
[Dipnotlar]
a İspiritizma seanslarına özgü, üzerinde alfabe harfleri veya işaretler bulunan tahta.
b Çubukla su aramakla ilgili olarak 1989 yılında The New Yorker dergisinde yayımlanan kapsamlı bir rapora göre, bugün Amerika’da çubukla su arayanların en tutucu olanları bile, su aramanın arkasındaki gücün ESP veya altıncı his olduğunu üstü kapalı olarak kabul ediyorlar.
[Sayfa 15’teki çerçeve]
Bir Su Arama Çubuğu Mu?
SU arama çubukları, günümüzde çatal bir daldan farklı şekiller alabilmektedir. Çubukla su arayan bazı kişiler istenilen maddeyi “ararken”, haç şeklinde çapraz bir çift metal çubuk kullanıyor. Diğerleri, ellerinde yay gibi eğilmiş bir değnek tutuyor. Başkaları metal elbise askıları kullanırken, bazıları hiçbir araç kullanmıyorlar; onlar sadece bir mide bulantısının veya ellerinde karıncalanma hissinin oluşmasını bekliyorlar. Ayrıca piyasada, üstünde tutacak yerleri ve aranan maddenin bir numunesinin koyulabileceği bir kutu da bulunan yüksek teknoloji ürünü birçok çubuk da var. Tabii ki, yasalara uygun olarak üretilen metal veya maden dedektörleri de mevcuttur. Bunlar için pil gibi bir güç kaynağı gereklidir ve bu nedenle su arama çubuklarından kolaylıkla ayırt edilebilir.
[Sayfa 12’deki resim tanıtım notu]
Çubukla su arayan birinin Georgius Agricola’nın De Re Metallica adlı eserinde yer alan tahta baskı resmi