Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g93 Eylül s. 30-31
  • Lacivert Taşı—And Dağlarının Mavi Cevheri

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Lacivert Taşı—And Dağlarının Mavi Cevheri
  • Uyanış!—1993
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Uzun Bir Tarihçe
  • And Dağlarındaki Bir Maden Ocağına
  • Bir Zanaatçının Dükkânında
  • Taşlarla Yaratılan Resimler
    Uyanış!—2008
  • Gözünüzü ve Gönlünüzü Büyüleyen Kıymetli Taşlar
    Uyanış!—1983 (Bilimsel Seri 5-8)
  • Böbrek Taşları Eski Bir Hastalığın Tedavi Yolları
    Uyanış!—1994
  • Farklı Bir Hazine Avcılığı
    Uyanış!—1993
Daha Fazla
Uyanış!—1993
g93 Eylül s. 30-31

Lacivert Taşı—And Dağlarının Mavi Cevheri

ELMASLAR, zümrütler, yakutlar, safirler—hepimiz bu görkemli cevherleri biliriz. Fakat lacivert taşını hiç duydunuz mu? Lacivert taşının öbür ismi olan lapis lazuli, mavi (Arapça: lazuli) bir taş (Latince: lapis) anlamına geliyor. Koyu mavi rengi ve sık sık üzerinde bulunan piritin oluşturduğu parlak benekleriyle bu taş, gece pırıldayan yıldızlarla bezenen gökyüzüne benzetilmiştir.

Uzun Bir Tarihçe

Lacivert taşının güzelliği ilk olarak 1271 yılında Marco Polo tarafından Batı Dünyasına duyuruldu. Fakat bu cevher o tarihten uzun bir zaman önce de eski Mezopotamya’da ve Mısır’da kullanılırdı. Örneğin, Ur harabelerinde yapılan kazılarda bu taştan yapılmış Sümerlere ait bir gerdanlık bulundu. Firavun Tutankamon’un altından olan ölüm maskesindeki gözler ve kaşlar lacivert taşındandır. Eski Mısırlılar ayrıca bu taşı öğüterek toz haline getirir ve boya maddesi olarak resimlerde ve farda kullanırdı. Çin’de krala ait mühürler ve çeşit çeşit oymalar bu taştan yapılırdı.

Geçmişte, lacivert taşı çoğunlukla Afganistan’da ve Sibirya’da Baykal Gölünün yakınlarında çıkarılırdı. Oysa son birkaç yıl içinde Şili bu güzel taşın en önemli satıcısı olmuştur. Şili’yi ziyaret ettiğiniz zaman, “lapis lazuli” ismini hatıra eşya satan birçok dükkânda ve lüks mücevher mağazalarında görebilirsiniz. Bu taşın en çok elde edildiği yeri neden bir gidip görmeyelim?

And Dağlarındaki Bir Maden Ocağına

3.600 metre yükseklikte, kondorların yuvalarının bulunduğu kurak ve ıssız bir yerdeki en önemli maden ocaklarından birine ancak katır üstünde, kıvrılarak yükselen dar ve tehlikeli bir patikadan ulaşılabilir.

Bu yükseklikte ilk kez bulunan biri, baş ağrısı ve baş dönmesinden şikâyetçi olabilir. Toprak yılın yedi ayı boyunca karla kaplıdır. Dolayısıyla, kısa süren yaz boyunca mümkün olduğu kadar çok hammadde açık madenden çıkarılmaya çalışılır. Çalışma saatleri uzun ve çalışma koşulları çetindir. Bugünün standartlarına göre, kullanılan donatım ilkeldir—kazmalar, kürekler, el arabaları ve dinamit yerleştirmek için bir matkap. Bu yıpratıcı iş, fiziksel güç ve dayanıklılık ister.

Gün bitince, patlama sesleri, kazma ve kürek çınlamaları diner. Gecenin sessizliği çok derindir. Sadece derin vadilerden gelen rüzgârın iniltileri ve uzaklarda düşen kayaların sesleri duyulur. Fakat bu, yorgun işçilerin umurunda değildir. Yıldızlı gökyüzünün altında çabucak uykuya dalarlar.

Çağdaş ulaşım araçları olmadığı için, katırcıların rolü çok önemlidir. Sarp kayalı dağları ve kıvrımlı yolları bilen bu kişiler, sırtlarına seçme taşlarla dolu çuvallar yüklenmiş, adımlarını şaşmaz bir kesinlikle atan hayvanlarını aşağıdaki vadiye götürürler. Taşlar, oradan Santiago’ya gönderilir veya ihraç edilir. Bu şekilde her yıl yaklaşık 20 ton cevher çıkarılıp bütün dünyadaki zanaatçı ve kuyumculara ulaştırılır.

Bir Zanaatçının Dükkânında

Şili’deki zanaatçılar madenlerden kendilerine gelen taşların yüzde 30-40’ını güzel küpeler, gerdanlıklar, bilezikler ve yüzüklere çeviriyorlar. En yüksek kaliteli taşlar altının üzerine yerleştirilip ihraç ediliyor. İkinci kalitedeki taşlar gümüş mücevherlerde kullanılıyor ve düşük kaliteli taşlar filler, aslanlar veya kaplumbağalar, mektup açacağı sapları ve küçük biblolar gibi fantezi yontulara dönüştürülüyor.

Don José yetenekli bir zanaatçıdır. Onu ziyaret ettiğimizde siesta denen öğle tatilini bozduğumuz halde, bizi sıcak karşıladı ve avludaki taller’ini (atölye) gösterdi.

“Don José, bir gösteri yapabilir misiniz?” diye sorduk.

“Perfecto!”

Önce, 2-3 kiloluk bir taş yuvarlak bir elmas tekerleği veya testeresiyle kesilmeli. Bize açıkladığı gibi, yüksek kaliteli taşı koruyarak beyaz damarları ayıklayacak şekilde iyi bir kesim yapması için, el artesano (zanaatçı) taşını tanımalı ve iyi bir değerlendirme yapabilmeli.

Birisi, “taşı niçin ıslatıyorsunuz?” diye sordu.

Sevimli artesano’muz, “beyaz damarların ve korumak istediğim lacivert taşının daha da belli olması için” diye yanıt verip taşı daha küçük parçalara böldü.

Daha sonra, zanaatçı bize bir adım daha gösterdi. Daha küçük yuvarlak bir tekerlekle, küçük taşlara istediği şekli verdi. Uzman maharetiyle parçaları hızla şekillendirip boncuklar, küpe için hilaller ve damlataşlar (yuvarlak veya dışbükey parçalar) yaptı.

Sonra, parçaları yuvarlak sentetik bir fırçayla temizleyip parlattı. Ondan sonra, bir tutam cilayla onlara göz alıcı bir parlaklık verdi. Şimdi onlar artık bir yüzüğe takılmaya veya bir gerdanlık için zincire dizilmeye hazırlar. En son işlem, bir diş fırçası kullanarak sabun ve ılık suyla yapılan bir durulamadır. Don José lacivert taşından mücevherlerin güzelliğini korumak için bu son işlemi tavsiye etti.

Evet, Don José gibi marifetli ve yetenekli zanaatçıların ellerinde, yerin hazineleri, onları gören veya kullananlara zevk ve sevinç veren sanat eserleri haline getirilebilir. Lacivert taşı, And dağlarının tepelerinde bulunan o güzel mavi kaya, sevgi dolu Yaratıcımızın bize verdiği sevinç verici birçok hazineden sadece biridir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2026)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş