Bir Neden Arayışı
AIDS hastalarının bağışıklık sistemlerini bozan şeyin ne olduğunu keşfetmek yıllar sürmüştü; fakat şimdi kronik yorgunluk sendromu hastalarının bedenlerine ve beyinlerine zarar veren şeyin ne olduğunu belirleyebilmek, daha da çok zaman almaktadır. Hastalığın nedeni henüz saptanmamış olmakla birlikte tıp otoriteleri, hastalarında oluşan fiziksel düzensizlikleri inandırıcı bir biçimde kanıtlayan delilleri sunabilmektedirler. Aslında bu tür deliller mahkemelerde de kullanılmıştır.
Kanada’da Medical Post adlı dergi, ihtilaflı bir davada tıp uzmanlarının, savunmanın ‛hastanın muhakeme etme yeteneğinin, hastalığı nedeniyle zarar görmüş olduğu’ şeklindeki iddiasını destekler tarzda şahadette bulunduklarını yazdı. Bunun sonucu olarak, hâkim William G. N. Egbert, şu sonuca vardı: “Hastalık muhakeme yeteneğinin her yönünü etkilemektedir .... Beynin küçük bazı bölgeleri zarar görmüştür.”
Bunda gerçek payı var mıdır?
Beynin İşlevindeki Düzensizlikler
Tıbbi araştırmalar, kronik yorgunluk sendromu hastalarının beyinlerinin etkilendiği şeklindeki iddiayı desteklemektedir. 16 Ocak 1992 tarihli The New York Times gazetesi şu başlığı taşıyordu: “Araştırma, Kronik Yorgunluk Hastalarının Beyinlerinde Düzensizlik Saptadı” Bir gün önce yayımlanmış bulunan Annals of Internal Medicine dergisindeki bir rapora dayanan makale şöyle devam ediyordu:
“Kronik yorgunluk sendromu ile ilgili bugüne kadarki en büyük araştırma, hastaların beyinlerinde iltihabın varlığına ilişkin kanıt elde etti. Bu sonuç ise, bu gizemli rahatsızlıkla ilgili nörolojik düzensizliklerin ilk kez belgelenmesidir. Bu araştırma, bağışıklık sistemleri ve hormonlar yönünden sendrom geçirenlerle sağlıklı insanlar arasındaki farklılıkları gösteren bir dizi araştırmanın en sonuncusudur.”
Geniş ilgi uyandıran bir diğer araştırma ise Journal of Clinical Endocrinology and Metabolism dergisinin Aralık 1991 sayısında yayımlanmıştı. Bu araştırmada, kronik yorgunluk sendromu hastalarının endokrin bezlerinde ve beyinlerinde hormonal eksiklik belirtileri saptanmıştı. Böylece bu araştırma da, kronik yorgunluk sendromu belirtilerinin, biyokimyasal ve bağışıklık sistemine ait etkenlerce ortaya çıktığı şeklindeki iddiayı güçlendirmiştir.
Dr. Walter Gunn, ABD Hastalık Denetim Merkezlerindeki görevi esnasında kronik yorgunluk sendromuna yakalanan hastalar ile ilgili birçok araştırmayı izlemişti. Dr. Gunn şunları söyledi: “Bazı iyi bilim adamları artık kronik yorgunluk sendromu araştırmalarında görev almaya başlıyorlar.” Bu araştırmacıların bulguları sık sık farklı muhtemel nedenlere işaret etmekle birlikte, Dr. Gunn şu hususu vurguladı: “Tutarlı olan bir husus, hiç kimsenin hiçbir düzensizlik ya da anormallik olmadığı yolunda rapor vermemiş olmasıdır.”
Kronik Yorgunluk Sendromundan sorumlu olan hangi muhtemel etken ya da etkenler vardır? Söz konusu olan bir ya da birden çok virüs müdür? Eğer öyleyse bu etki nasıl oluşuyor? Bağışıklık sistemi nasıl olumsuz bir biçimde etkileniyor? Bağışıklık sisteminin bozulması, kronik yorgunluk sendromu hastalarında görülen belirtilere nasıl neden oluyor?
Muhtemel Nedenler
Araştırmalar, virüslerin meselenin içinde olduklarını gösteriyor. Fakat hangi virüsler? Araştırmacılar birçok virüse işaret ediyorlar. 1991 yılının Kasım ayında yayımlanan The Journal of American Medical Association dergisi; “Retrovirüsler, köpüksü virüsler, entezo-virüsler, Epstein-Barr virüsü ve herpesvirüs tip-6’nın en popüler ve tartışılan adaylar olduğunu” yazmıştır.
Virüsler, nasıl bir yolla kronik yorgunluk sendromuna neden olabilirler? Bu, biliniyor. Ancak önde gelen bir kronik yorgunluk sendromu araştırmacısı olan Dr. Anthony L. Komaroff şöyle söylüyor: “Ortaya çıkmakta olan resim, kronik olarak etkin hale gelen bir bağışıklık sistemidir. Yabancı olarak algıladığı bir şeye karşı bir tür kronik savaş sürdüren bir bağışıklık sistemi.”
Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, düşman virüse ya da virüslere karşı sitokinler denilen kimyasal maddeleri salgılayarak, istilacılarla savaşır. Fakat bu acil durum halledildikten sonra, sitokinlerin üretimi normal olarak durur. Ancak, kronik yorgunluk sendromu hastalarında ise göründüğü kadarıyla bağışıklık sistemi, bu durdurma işini yapmamaktadır. Dikkate değer olan, kronik yorgunluk sendromu geçirmekte olan hastalarda tutarlı olarak artan sitokin üretiminin görülmesidir.
Bu önemlidir, çünkü insanın kendisini hasta hissetmesinin nedeni vücuduna girmiş olan virüs değildir. Vücut hücreleri sitokin üretmektedir ve bu sitokinler de, kişinin ateşinin yükselmesine, adale ağrısı çekmesine ve kendisini yorgun hissetmesine neden olmaktadır. ABD’li bir tıp profesörü olan Dr. William Carter şunları söylemiştir: “Bu sitokinler vücutta kalarak, sonunda kişiyi yatağa düşürüp çok zor hareket eder hale getirene dek vücuduna zarar vermektedir.”
Bununla birlikte, bağışıklık sisteminin artık sitokin üretimini durdurması gerekirken, bunları üretmeye devam etmesine yol açan nedir? Dr. Jay A. Goldstein’a göre; “vücutta saklı kalmış bir virüs, bir tür tetiğe basma ile etkin hale geçmekte; bu da, bağışıklık sistemi hücrelerinin anormal miktarlarda [sitokin] üretimi yapmasına neden olmaktadır.”
Ayrıca görünüşe göre, kronik yorgunluk sendromu hastalarında, vücuda giren organizmalara karşı ilk savunma hattı görevini yapan doğal yok edici T-hücreleri ile makrofag hücreleri, ya sayıca azalarak ya da işlevsel olarak yavaşlayarak, bağışıklık sistemini daha da zayıflatıyorlar. Önemli olan kronik yorgunluk sendromu hastalarının bağışıklık sistemlerinin kusurlu çalışıyor olmasıdır. Ancak bunun neden böyle olduğuna dair farklı fikirler öne sürülmektedir.
Önceki makalede belirtildiği gibi doktorlar birçok hastada depresyonun genellikle kronik yorgunluk sendromunun nedeni olmadığını gözlemlemişlerdir. Ancak diğer hastalar için bazı doktorlar depresyon gibi psikolojik sorunların hastalığa yol açan bir etken olabileceğine inanıyorlar. İlginç olarak araştırmalar da depresyonun bağışıklık sistemine zarar verebileceğini göstermiştir. Washington D.C.’deki Walter Reed Askeri Tıp Merkezinden Dr. Kurt Kroenke da şunları yazıyor: “Bizzat psikolojik sıkıntılar, sinir, hormon ve bağışıklık sistemlerinde bozukluklara neden olabilir.”
Böylece bazı durumlarda depresyonun, bağışıklık sisteminde bazı değişikliklerin tetiğine basarak, kronik yorgunluk sendromunun ortaya çıkmasında bir neden olması mümkündür. Bununla birlikte, bağışıklık sistemini zayıflatabilecek başka birçok etkenin de söz konusu olması muhtemeldir.
Çeşitli Etkenler
Birçok araştırmacı, kronik yorgunluk sendromuna sadece bir tek etkenin neden olmasının çok uzak bir ihtimal olduğu görüşünü paylaşıyor. Cortlandt Forum adlı tıp dergisi bu konuda şunları yazdı: “Bunun yerine kronik yorgunluk sendromunun; depresyon, [alerji], virüs enfeksiyonu ya da diğer etkenlerin saldırılarına maruz kalmış bir kişinin bağışıklık sisteminin belirli bir ölçüde zarar görmesiyle ortaya çıkan bir hastalık olması muhtemeldir.”
Kanada’nın Medical Post adlı dergisinde yazan bir doktor da, şu hususa dikkati çekiyor: “Kalıtımsal yatkınlık söz konusu olabileceği gibi fiziksel yönden yıpranmış bir vücut da hastalığa uygun bir ortam oluşturabilir. Bu şartlar oluştuktan sonra da, bir akut olay, genellikle de bir akut virüs enfeksiyonu, zayıflamış durumdaki vücudu vurur. Tüm bu etkenlerin bileşkesi muhtemelen bağışıklık sistemine zarar verir.”
Dr. Charles Lapp da şunları söylüyor: “Tetiğe basan etkenler arasında fark ettiklerimizin en büyüklerinden birisi, strestir. Bazı durumlarda belirli kimyasal maddelerin rol oynadığını gördük .... Ve ilginç olan (bu hususta hiçbir zaman bir araştırma yapmamış olmamıza rağmen) hastalarımın bir bölümünün; böcek öldürücü ilaçların, boyaların ve verniklerin hastalıklarının aniden ortaya çıkmasında bir rol oynamış olabileceğine dikkat çekmeleridir.”
Tarih boyunca hiçbir zaman, insan bedenine, bugün çevre kirlenmesinin yol açtığı kadar büyük saldırılar olmamıştı. Yiyeceklere konan katkı maddeleri ve ilaçlar da vücuda zarar vererek bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyebilir. Hatta bazı doktorlar uzun antibiyotik kürlerinin bağışıklık sistemini zayıflatabileceğini iddia etmektedirler.
Binlerce kronik yorgunluk sendromu hastasının ıstırap çekmesine neden olan başka etkenler de söz konusu olabilir. Fakat, cezbedici ipuçlarına ve şaşırtıcı olasılıklara rağmen, kronik yorgunluk sendromunun nedeni hâlâ bilinmemektedir.
Son Günlerin Alameti
Dünya sisteminin son günleri ile ilgili büyük peygamberliğinde İsa Mesih, şunları önceden söylemişti: “yer yer . . . . vebalar olacaktır.” (Luka 21:11) Bu, bizim zamanımız için ne kadar geçerlidir! Günümüz hastalıklarının birçoğunun bilinen bir nedeni yoktur, fakat bu durum onları daha az gerçek ya da daha az zayıflatıcı yapmamaktadır.
Kronik Yorgunluk Sendromunun İsa’nın, son günleri belirleyeceğini söylediği alametin bir başka kısmı olduğu görünüyor. Fakat bu gerçeği fark etmek, bu hastalıktan çekenlerin hayatlarını kolaylaştırmaz. Kronik Yorgunluk Sendromu hastaları, ıstırap veren bu durumlarıyla nasıl başa çıkabilirler?