Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g93 Haziran s. 13-15
  • Yakacak Odun—Gelecek Yanıp Kül Mü Oluyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yakacak Odun—Gelecek Yanıp Kül Mü Oluyor?
  • Uyanış!—1993
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Niye Yetersiz?
  • İnsanlar Üzerindeki Etkisi
  • Yapılan Şeyler
  • Gelecekle İlgili Beklentiler
  • Neden Ahşaptan Yapılıyor?
    Uyanış!—1996
  • Ağacın Hediyeleri
    Uyanış!—1986 (Bilimsel Seri 17-20)
  • Yoksulluğa Esir Olanlar
    Uyanış!—1999
  • Ahşabın Eskimeyen Güzelliğini Keşfetmek
    Uyanış!—1999
Uyanış!—1993
g93 Haziran s. 13-15

Yakacak Odun—Gelecek Yanıp Kül Mü Oluyor?

BATAN güneş Afrika’nın göğünü kırmızıya çeviriyor. Sampa, kocası ve çocuklarına pilav yapıyor. Kovadan su alıp isten kararmış alüminyum tencerenin içine döküyor. Tencerenin altında üç kalın odunla beslenen küçük bir ateş çıtır çıtır yanıyor.

Yakınında daha çok odun yığılmış. Sampa odunu kamyonla dağlardan odun getiren adamlardan satın alıyor. Odun hayatidir. Odun olmadan ateş olmaz. Ateş olmadan pilav da pişirilmez.

Sampa’nın en büyük oğlu, “odunumuz olmadığı zaman yemek yemiyoruz” diyor. Zenginlerin tepedeki evlerine işaret ediyor. “O evlerde elektrik var. Orada elektrik ocakları ve gazla çalışan başka ocaklar var.” Ateşe dönüyor, omuzlarını silkip, “biz odun kullanıyoruz” diyor.

Sampa’nın ailesi gibi daha pek çokları var. Gelişmekte olan ülkelerde her 4 kişiden 3’ü yemek pişirme ve ısıtma için tek yakıt türü olarak oduna muhtaçtırlar. Ancak, korkunç bir odun yetersizliği söz konusudur.

FAO’ya (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı) göre, yakacak odun krizi gerçekten baş döndürücü boyutlara ulaştı. Gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık bir milyar kişi yakacak odun yetersizliğiyle karşı karşıyadır. Durum şimdi olduğu gibi devam ederse, bu rakam yüzyılın sonuna kadar rahatlıkla iki katına çıkabilir. Bir FAO temsilcisi şöyle açıkladı: “Pişirme olanakları yoksa, dünyanın aç insanlarına gıda sağlamak pek anlamlı olmaz.”

Niye Yetersiz?

Eski zamanlardan beri, insanlar odunu yakıt olarak kullanmışlardır. Neden mi? Odun çok pratiktir. Onu toplamak üzere pahalı donatıma veya karmaşık teknolojiye gerek yoktur. Fazla istismar edilmezse, yeni ağaçların yetişmesiyle stoklar muhafaza edilebilir. Odunla yemek pişirmek veya ısıtmak ocak veya soba gerektirmez. Üstelik ideal ortamda, odun bedavadır ve sadece en yakın ağaç kadar uzaktır. Dünyanın zengin ülkeleri ancak geçtiğimiz iki yüzyıldır gaz, kömür ve petrol gibi yakıtlar kullanmaya başladılar. Diğerleri odun kullanmaya devam ediyorlar.

Bazı uzmanlar problemin kökünü bugün çarpıcı bir olgu durumuna gelen nüfus artışında buluyorlar. Nüfus çoğalınca, yerleşim alanlarını genişletmek, tarımı geliştirmek ve hem endüstride, hem de yakıt olarak kullanmak amacıyla odun sağlamak üzere ormanlar kesiliyor. Hemen her ülke gelişme sürecinde ormanlarının hızla tüketilişini yaşamaktadır. Kuzey Amerika ve Avrupa bu evreyi daha önce geçirdi.

Fakat bugün nüfus kaygı verici bir hızla çoğalıyor. Şimdiden beş buçuk milyar insan bu gezegende yaşıyor. Gelişmekte olan milletlerde, her 20 veya 30 yılda nüfus iki kat büyüyor. İnsan sayısı artınca, odun ihtiyacı da artıyor. Nüfus sanki doymak bilmeyen, her gün büyüyen ve daha çok acıkan, orman yiyen koca bir canavar gibi. Böylece yakacak odun stoku yenilenemeden tükeniyor. FAO’ya göre, 26 ülkede yaşayan yüz milyondan fazla insan en temel ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli yakacak odunu bile bulamıyorlar.

Bununla birlikte, yetersizliğin had safhada olduğu ülkelerde yaşayan herkes aynı derecede etkilenmiyor. Olanağı olanlar, odun yerine gazyağı veya tüpgaz gibi başka yakıtlar kullanabilir. Yakacak odun krizi, sayıları hızla artan yoksulların krizidir.

İnsanlar Üzerindeki Etkisi

Geçen yıllarda odunun değeri iki, üç ve bazı yerlerde dört kat arttı. Bugün, kentlerin etrafındaki alanlar çıplak hale geldikçe fiyatlar yükseliyor. Asya ve Afrika’daki birçok kentin etrafındaki alanlar hemen hemen bütünüyle ormansız hale geldi. Bazı kentler odunu yaklaşık iki yüz kilometre uzaktan getirtmek zorundadırlar.

Yükselen fiyatlar, zaten çaresiz derecede yoksul olanların yükünü daha da ağırlaştırıyor. Yapılan incelemelere göre, Orta Amerika ve Batı Afrika’nın bazı bölgelerindeki işçi aileleri gelirlerinin yüzde 30’unu yakacak oduna harcıyorlar. Diğer her şey, gıda, giyim, ev, ulaşım ve eğitim harcamaları, gelirlerinin geri kalan kısmından karşılanmalı. Onlar için şu deyim tam anlamıyla gerçektir: “Tencerenin altındaki tencerenin içindekinden daha pahalıdır.”

Bu sorunla nasıl başa çıkıyorlar? Odunun az veya pahalı olduğu yerlerde insanlar yedikleri sıcak yemek sayısını azaltıyorlar. Daha ucuz veya daha az gıda satın alıyorlar ve dolayısıyla daha dengesiz besleniyorlar. Ayrıca yemeklerini daha az pişiriyorlar. Mikroplar ve parazitler ölmüyor ve vücut daha az besin maddesi alıyor. İçme sularını kaynatmıyorlar. Yakılabilecek her şeyi topluyorlar.

Milyonlarca insan sap, saman veya tezek gibi düşük kaliteli yakıtlara başvurdu. Odunun pahalı ve tezeğin ucuz olduğu bir yerde, hayvan dışkısını tarlaya atmaktansa ateşe atmak hesaplı ve mantıklı görünebilir. Çoğu zaman zaten başka bir seçenek yoktur. Fakat bunun pahası, toprağın değerli organik maddelerden yoksun kalmasıdır. Zamanla, toprak verimliliğini kaybedip çoraklaşıyor.

Kırlarda yaşayanlar genellikle oduna para vermezler, fakat odun azlığı, onu toplamakta harcanan vakti çok uzatıyor. Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde, kadınlar günün yüzde 10’unu odun toplamakla geçiriyorlar. Bazı Afrika ülkelerinde, bütün bir günde toplanan odun ancak üç gün yetiyor. Bazen aileler bir çocuğu gün boyunca yakıt aramak üzere görevlendiriyorlar.

Çoğu kez, kentin ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşra feda ediliyor. Odun, yetişebileceğinden çok daha kısa sürede kesilip satılıyor. Böylece, stoklar azalıyor ve aileler ya kentlere yerleşiyor ya da odun toplamak için daha çok vakit harcıyorlar.

Dolayısıyla, milyonlarca insan temel yakıt ihtiyaçlarını karşılamak üzere daha fazla vakit ve para harcıyor. Hangi seçenekler var? Yoksul olanlar için bu daha az yemek, üşümek ve geceleyin ışıksız kalmak demektir.

Yapılan Şeyler

Birkaç yıl önce, yakacak odun krizinin ciddiyeti uluslararası çapta dikkat çekmeye başladı. Dünya Bankası ve başka kurumlar ağaçlandırma projelerine para akıttılar. Bu projeler başarılı olmadıysa da, çok şey öğrenildi. Tecrübe, yakacak odun krizinin çaresinin sadece daha fazla ağaç dikmek olmadığını gösterdi. Tasarımcıların bazen yerli halkın duygularını hesaba katmamaları problemlerden biriydi. Böylece, bir Batı Afrika ülkesinde, köylüler geleneksel otlaklarına dikildiği için fidanları yok ettiler.

Bir başka zorluk, ağaçlandırmanın uzun vadeli bir mesele olmasıydı. Ağaçların yakacak odun sağlayıp kendi kendini yenileyebilme durumuna gelmeleri için, 25 yıl geçebilir. Bu, yatırımla kâr arasında hayli uzun bir zaman olduğu anlamına gelir. Ayrıca, bu ağaç dikmenin şimdiki talebi karşılamak üzere bir çözüm olmadığını da gösterir.

Birçok ülkede yeniden ağaçlandırma projeleri sürdürülmektedir. Fakat bunlar gelecekteki ihtiyaçları karşılayacak mı? Uzman ormancılar ‛hayır’ diye cevap veriyorlar. Ağaçların kesilmesi, yerine yeni ağaçların dikilmesinden çok daha çabuk yapılıyor. Worldwatch Institute’te görevli bir araştırmacı şöyle yazıyor: “Ne yazık ki, ormanların yok edilmesiyle başlatılan döngüyü kırmak için gerekli siyasal istek ve kaynaklar Üçüncü Dünya’nın tropikal kesiminin büyük bir kısmında eksiktir. Şu anda, kesilen on dönüm ormana karşılık sadece bir dönüm orman dikiliyor. Bu uçurumun en büyük olduğu Afrika’da, kesilen ve dikilen ağaçlar arasındaki oran yirmi dokuza birdir. Üçüncü Dünya’nın 2000 [yılın]a kadar beklenen miktardaki yakacak odun ihtiyacı karşılanacaksa, sanayi dışı kullanım için yapılan ağaç dikimi on üç kat artırılmalıdır.”

Gelecekle İlgili Beklentiler

Bugün, birçok samimi insan yakacak odun yetersizliği problemini çözmek amacıyla faal çalışıyorlar. Buna rağmen, gelecekle ilgili beklentileri çoğu kez olumsuzdur. Earthscan Enstitüsünün araştırmacıları Fuelwood—The Energy Crisis That Won’t Go Away (Yakacak Odun—Geçmeyen Enerji Krizi) adlı kitaplarında şöyle yazıyorlar: “[Yakacak odun kriziyle mücadele etmek için] alınan bütün önlemler, yakıt azlığı ve yükselen odun fiyatlarının yoksullar üzerinde oluşturacağı yükü tam olarak hafifletemeyecek.” FAO’nun The Fuelwood Crisis and Population—Africa (Yakacak Odun Krizi ve Nüfus—Afrika) adlı eğitim elkitabı şöyle açıklıyor: “Nüfus artış hızı sabitleştirilmeden, herhangi bir inisiyatifin başarı ihtimali çok küçük olacaktır.” Fakat aynı yayın nüfusun çoğalmaya devam edeceğini gösteriyor: “Çünkü yarının ana-babaları bugünün ana-babalarından daha fazladır. Yarının ana-babaları daha şimdiden doğdular.”

Böyle karamsar kehanetlerin tersine, Mukaddes Kitabın peygamberlikleri Her Şeye Kadir Tanrı’nın insanlara bu yeryüzünde cenneti tamamen iade etmekten daha küçük bir şeyi amaçlamadığını açıkça gösteriyor. (Luka 23:43) Yakacak odun, nüfus ve yoksulluk gibi karmaşık sorunlar O’nun için çözümsüz değildir.—İşaya 65:17-25.

Gelecek yanıp kül mü oluyor? Katiyen! Yakında, sevgi dolu Yaratıcımız hakkındaki peygamberlik gerçekleşecektir: “Elini açarsın, ve her yaşıyanı dileğine göre doyurursun.”—Mezmur 145:16.

[Sayfa 14’teki pasaj]

‘Pişirme olanakları yoksa, dünyanın aç insanlarına gıda sağlamak pek anlamlı olmaz’

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş