Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g94 Ekim s. 20-23
  • Hakikate Kaçışım

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hakikate Kaçışım
  • Uyanış!—1994
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Yehova’nın Şahitleriyle Karşılaşmam
  • Bir Karara Varmak
  • Yine Cezaevinde
  • Şartlı Tahliyem İnceleniyor
  • Özgürlük ve Yeni Bir Yaşam
  • Kükreyen Bir Aslandan Uysal Bir Kuzuya
    Uyanış!—1999
  • Bir Suçluyken Yehova’nın Bir Şahidi Olmak Üzere Hakikat Beni Nasıl Değiştirdi
    Uyanış!—1992
  • Profesyonel Bir Hırsız İdim
    Uyanış!—1992
  • “Yehova’nın Şahitleri Hakkındaki İzlenimimi Değiştirdiniz”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
Daha Fazla
Uyanış!—1994
g94 Ekim s. 20-23

Hakikate Kaçışım

Yehova’nın Şahitleriyle Mukaddes Kitabı tetkik etmeye başladığımda, kaçak bir mahkûmdum. Çok geçmeden yalanı bırakıp hakikati konuşmaya başlamak aşmam gereken bir zorluk olarak karşıma çıktı.

KASIM 1974’te North Carolina’da (ABD) Pender County yüksek mahkemesinde yargılanıyordum. Suçlamalar, silahlı soygunculuk, öldürücü silahla saldırı ve saatte 55 kilometre hızla gidilmesi gereken bir bölgede saatte 145 kilometre hızla gitmeyi kapsıyordu. Bir ay sonra, henüz 22 yaşındayken, bütün bunlardan suçlu bulunarak North Carolina Islah Dairesinde 30 yıla mahkûm edildim.

New Jersey’nin Newark kentinde büyüdüm. Polis çocuğu olduğum halde ana-babama sürekli sorun yaratırdım. Cezaevlerinde ve ıslahevlerinde yattım, hatta bir keresinde babamın çalıştığı bölgede hapsedildim. O gece babamdan yediğim dayağı hayatım boyunca unutamam! Benden başka hemen hemen her gencin yola gelmesini sağlayacak kadar şiddetliydi.

Evden kaçıp geceyi bir arkadaşımın yanında ya da sokakta geçirirdim. Sonunda kendimi yine cezaevinde bulurdum. Babam istemediği halde annem beni oradan çıkarırdı. Benden başka beş çocuğu daha olan ana-babam, askerliğin bana iyi gelebileceği sonucuna vardılar.

Orduya yazıldım, çeşitli eğitim programları davranışlarımda bir süre değişikliklere neden oldu. Ancak daha sonra eroinman, yani uyuşturucu bağımlısı oldum. North Carolina’daki Fort Bragg’de görevliydim ve çok geçmeden arkadaşlarımla şehir şehir dolaşarak alışkanlığımızı sürdürmek için ihtiyacımız olan şeyleri çalmaya başladık. Yaptığımız soygunla ilgili haberler gazetelerde ve televizyonda yer alıyordu.

Kısa bir süre sonra yetkililer beni yakalayıp başta sözünü ettiğim gibi 30 yıla mahkûm ettiler. Cezaevinde yıllarca kurallara ve talimatlara başkaldırdım, fakat sonuçta ancak kendime zarar verdiğimi anladım. Böylece, güvenlik önlemlerinin en alt düzeyde olduğu açık bölüme geçme olanağından ve şartlı tahliyeden yararlanmayı ümit ederek kurallara uymaya çalıştım.

Cezaevinde on yıl geçirdikten sonra açık bölüme alındım ve kısa bir süre sonra da çalışmak için dışarıya çıkma izni elde ettim. Böylece sabah cezaevinden kendi başıma çıkıp akşam dönebiliyordum. Bir gün işten hemen sonra dönmediğim için programdan çıkarıldım. Buna rağmen, hâlâ aynı bölümde kalmaya devam ettim.

Cezaevinde geçirdiğim yaklaşık on bir yıldan sonra hâlâ şartlı tahliye ihtimalim çok zayıftı. 1985 Ağustosunun sıcak bir sabahında dışarıdayken firar etme, aslında kimseye görünmeden kaçma fırsatı çıktı. Daha önce benimle birlikte cezaevinde bulunmuş olan bir arkadaşımın evine gittim. Bir gece dinlendikten ve giysilerimi değiştirdikten sonra arkadaşım beni 400 kilometre kadar uzakta olan Washington’a (D.C.) götürdü.

Asla bir daha cezaevine düşmemeye karar verdiğimden her tür yasa dışı faaliyetten uzak durmam gerekiyordu. İlk olarak bulabildiğim çeşitli günlük işlerde çalıştım. Sonra bir elektrik şirketinde iş buldum. Zamanla, başka bir isim altında—Derek Majette adına bir kimlik belgesi elde edebildim. Adım, doğum yerim, özgeçmişim, ailem—şimdi hakkımdaki her şey yalandı. Kimse bunu bilmediği sürece kendimi güvenlikte hissettim. Üç yıl o şekilde Washington (D.C.) ve civarında yaşadım.

Yehova’nın Şahitleriyle Karşılaşmam

Bir akşam, temiz giyimli iki genç erkek oturduğum daireye geldi. Mukaddes Kitap hakkında konuştular, bir kitap bıraktılar ve tekrar geleceklerini söylediler. Ama ben başka bir daireye taşındım ve onları bir daha görmedim. Sonra, bir sabah işe gitmeden önce kahve içmek için bir yere girdiğimde bana Watchtower dergisine ilgi duyup duymadığımı soran iki kadınla karşılaştım. Bir adet kabul ettim ve ondan sonra her sabah bu kadınlar beni bulup Mukaddes Kitap hakkında konuşmaya başladılar.

Sohbetler her zaman kısa olduğu halde, söylediklerine duyduğum ilgi o kadar büyüdü ki her sabah Cynthia ve Jeanette adlı o iki kadınla görüşmeyi özlemle beklemeye başladım. Zamanla sabahın erken saatlerinde vaaz eden başka Yehova’nın Şahitleriyle de tanıştım. Beni İbadet Salonundaki bir toplantıya katılmaya davet ettiler. Pek hevesli olmadığım halde daveti kabul ettim.

O öğleden sonra oturup konuşmayı dinlerken, ilk kez ayetlerin gayet anlaşılır şekilde izah edildiğini duydum. The Watchtower dergisini kullanarak yapılan Mukaddes Kitap tetkikine de kaldım ve sorulara cevap vererek müzakereye katılabildiğimi fark ettim. İlk cevabımı verdim ve ibadetten sonra Mukaddes Kitabı cemaatteki ihtiyarlardan biriyle tetkik etmeyi kabul ettim.

Kısa zamanda Mukaddes Kitap bilgisinde ilerlemeye başladım. Ve daha da önemlisi, öğrendiğim hakikatleri takdir ediyordum. Yaşamım bana artık huzur vermiyordu. Şimdi arkadaşlarım olan bu kişilere söylediğim yalanlar yüzünden rahatsız olmaya başladım. Kimse hakkımdaki gerçeği bilmediği sürece idare edebileceğimi düşünerek tetkik etmeye devam ettim. Ancak daha sonra benimle Mukaddes Kitabı tetkik eden öğretmenim evden eve hizmetine katılmam konusunu açtı.

O sırada, durumumla ilgili bir şey yapmadıkça hizmete veya herhangi bir faaliyete katılmamın olanaksız olduğunu anlamama yarayan bir olay oldu. Arabama benzin doldururken biri arkamdan gelip kollarımı sırtımdan kavradı. Her yanımı korku sardı! Yetkililerin beni nihayet yakaladıklarını düşündüm. Eski bir cezaevi arkadaşım olduğunu anlayınca ne kadar rahatladım! Kaçtığımı bilmediğinden gerçek adımla hitap ederek bana pek çok soru sordu.

Firar ettiğim günden beri böyle korkmamıştım. İşte o zaman meseleyi ciddiye almaya başladım. Ya evden eve hizmetinde gerçek kimliğimi bilen biri çıkarsa? Bir yalanı yaşarken Yehova’nın hizmetinde nasıl hakikati konuşacaktım? Ne yapmalıydım? Tetkik yapmaya ve bir yalanı yaşamaya devam etmek mi, yoksa tetkiki bırakıp başka bir yere taşınmak mı? Zihnim o kadar karışmıştı ki bir müddet oradan ayrılıp düşünmem gerekti.

Bir Karara Varmak

Bir yolculuğa çıktım. Dinlenip, düşünmek ve ne yapmam gerektiği konusunda karar vermeme yardım etmesi için Yehova’ya dua etmek üzere uzun, sakin bir seyahate ihtiyacım vardı. Washington’a (D.C.) dönerken kararımı verdim—yalanı bırakıp sadece hakikati konuşmak. Fakat bunu yapmak pek kolay olmadı. En iyi tanıdığım kişi Cynthia olduğundan ona açıldım. Bana Yehova’nın önünde meseleleri düzeltmem gerektiğini açıkladı. Cemaatteki ihtiyarlarla konuşmamı önerdi.

Doğruyu söylediğini biliyordum ve razı oldum. Fakat hukuksal olarak ne yapmam gerektiğinden emin olmadığım için, yöredeki bir avukatı arayıp durumumu izah ettim. O da bana North Carolina’daki avukatlardan biriyle bağlantı kurmamı tavsiye etti, çünkü, o eyaletteki uygulamaları ancak o bilebilirdi. Böylece, avukat araştırmak amacıyla güneye yolculuk yaptım.

Raleigh’e (North Carolina) vardığımda, anacaddelerden biri üzerinde bulunan cezaevine gittim. Arabayı durdurdum, öylece oturup cezaevinin dikenli telle çevrili yüksek çitlerine, kulelerindeki silahlı gardiyanlara ve çitin iç tarafında dolaşan mahkûmlara baktım. 11 uzun yıl boyunca ben de böyle bir mahkûmdum! Bu kolay bir karar değildi.

Buna rağmen, telefon rehberinden bir avukat seçtim. Onu aradım ve ilk konuştuğum avukata söylediklerimin aynını anlattım. Fazla soru sormadı. Sadece ücretinin ne kadar olduğunu ve hazır olduğum zaman onu aramamı ve kendisinin bir randevu vereceğini söyledi. Washington’a (D.C.) döndüğümde doğruca Mukaddes Kitap öğretmenime gittim.

O, karısı ve kızı bana ailemmiş gibi davranıyorlardı. Bu yüzden, o gece evlerine gittiğimde, söze başlayabilmem için biraz zaman gerekti. Sonunda söyledim ve rahatladım. Şaşkınlıktan donakaldıklarını söylersem abartmış olmam. Yine de, şoku atlattıktan sonra çok duygudaşlık gösterip destek oldular.

Daha sonra yapmam gereken şey, avukatın ücretini ödemek için para temin etmek ve ne zaman teslim olacağıma karar vermekti. Sadece birkaç hafta sonrası, yani 1 Mart 1989 günü için karar verdim. İşi bırakıp, son birkaç gün özgürlüğümü yaşamak istedim, fakat avukata ödemek üzere paraya ihtiyacım olduğundan bunu yapamadım.

Cezaevinden firar ettikten sonra tekrar oraya dönmek için para biriktirmek bana çok komik geldi. Ara sıra, bu plandan vazgeçip orayı terk etme düşüncesi aklıma geldi. Fakat 1 Mart çabuk geldi. Öğretmenim ve Mukaddes Kitabı tetkik eden başka biri benimle birlikte Raleigh’e geldiler. Avukatın bürosuna gittik ve mahkûmiyetimin dayandığı kanunları, hükmümün süresini ve teslim olmak isteyişimin nedenini konuştuk. Sonra avukat, nereye gitmem gerektiğini öğrenmek için sulh hâkiminin bürosunu aradı. Hâkimin beni hemen Cezaevine gönderebileceğini öğrendi.

O kadar çabuk gönderileceğimi düşünmemiştim. Sadece avukatla konuşup ertesi gün teslim olacağımı düşünmüştüm. Artık karar verildiğinden, dördümüz sakin bir şekilde cezaevine gittik. ‘Bu gerçek mi?’ diye düşündüğümü hatırlıyorum. Daha sonra ön kapıda durduğumuzu ve avukatın gardiyana kim olduğumu açıkladığını hatırlıyorum.

Yine Cezaevinde

Kapılar açıldığında vedalaşma zamanının geldiğini anladım. Avukatımla tokalaştık. Sonra öğretmenime ve diğer arkadaşıma sarıldım. Kapının öbür tarafında ellerim kelepçelendi ve gardiyan eşliğinde giysilerimi cezaevi giysisiyle değiştirdiğim bir yere geldik. Önceki numaram olan 21052-OS’yi aldım.

O cezaevi açık bir birim olduğundan hemen kapalı bölümüne götürüldüm. Sadece Mukaddes Kitabımı ve You Can Live Forever in Paradise on Earth adlı kitabı yanıma almama izin verildi. Yıllar önceden tanıdığım adamlarla karşılaştığım bir koğuşa yerleştirildim. Yakalandığımı zannettiler, fakat Yehova’nın Şahitlerinden biri olmak istediğim için gönüllü olarak geri geldiğimi açıkladığımda, bunun hayatta duydukları en aptalca şey olduğunu söylediler.

Öğretmenimin son sözlerinden biri, “tetkik etmeyi hiç bırakma” idi. Böylece, vaktimin büyük bir kısmını Mukaddes Kitabı ve Live Forever kitabını okuyarak ve başıma gelenleri bilen, memleketteki arkadaşlara mektup yazarak geçiriyordum. Mektup yazdığım Şahitler arasında Jerome ve karısı Arlene vardı. Mektubum kısaydı, sadece birkaç teşekkür sözü ve Yehova’nın Şahitleriyle birlikteyken geçirdiğim güzel günlerle ilgili duygularımı içeriyordu.

Çok geçmeden, Jerome mektubumu Yehova’nın Şahitlerinin bir çevre toplantısında vereceği konuşmada kullanmak için benden izin istedi. Razı olurken sonuçları hiç düşünmedim. Geçmişimi sadece birkaç Şahit biliyordu. Böylece, Jerome mektubumu okuyup gerçek ismim olan James Garner’ı söyledikten sonra, “takma adı Derek Majette” dediğinde birçokları şaşkınlık içinde kalmış! Daha sonra şaşırma sırası bana geldi. Kardeşlerin teşvik edici mektupları yağmaya başladı—sadece ibadetlere katıldığım Petworth cemaatinden değil, başka cemaatlerden de.

Çok geçmeden Merkez Cezaevinden Lillington’da (North Carolina) bulunan bir yarıaçık birime gönderildim. Oraya yerleşir yerleşmez dinsel toplantıları soruşturdum. Yehova’nın Şahitlerinin her çarşamba akşamı cezaevindeki dersliklerde ibadet yaptıklarını öğrendiğimde çok sevindim. Yalnızca bana değil, o cezaevinde Mukaddes Kitap hakikatlerini öğrenmek isteyen herkese yardım etmek için gösterilen sevgiyi, verilen desteği ve harcanan çabaları asla unutmayacağım. Cezaevindeki ibadetleri yöneten ihtiyarlardan biri daha önce tetkik ettiğimi öğrendiğinde, hemen tetkikime bıraktığım yerden devam etti.

Şartlı Tahliyem İnceleniyor

Birkaç ay sonra şartlı tahliye konusunda karar verecek olan heyetin önüne getirileceğimi öğrendim. Firar ettiğim ve ancak çok kısa bir süre önce döndüğüm halde, yasalara göre tahliye heyetinin önüne getirilmeliydim veya en azından davamı gözden geçirdiklerine dair haber almalıydım. Arkadaşlarıma şartlı tahliyemin inceleneceğini haber verdim. Yine mektuplar yağmaya başladı; ancak bu kez bana değil, tahliye heyetine gönderiliyordu.

Ekim 1989’da tahliye heyetinden davamın tekrar inceleneceğine ilişkin haber aldım. Çok heyecanlıydım. Fakat heyet üyelerinin gelmeleri gereken günde hiç kimse görünmedi. Ne zaman geleceklerine dair herhangi bir bilgi de verilmedi. Uğradığım düş kırıklığı çok derindi, fakat Yehova’ya dua etmekten vazgeçmedim. Birkaç hafta sonra, 8 Kasım tarihinde bana ve başka iki kişiye tahliye heyetinin cezaevinde bulunduğu bildirildi; ilk çağrılan ben olacaktım.

Büroya girince, evrakla dolu iki dosya gözüme çarptı. Biri 1974’e kadar giden eski dosyamdı. Öbüründe ne olduğundan emin değildim. Davamla ilgili bazı şeyleri müzakere ettikten sonra, tahliye heyetinin bir üyesi öbür dosyayı açtı. İçinde lehimde yazılan düzinelerce mektup vardı. Heyet, cezaevinden kaçtıktan sonra o kadar çok kişiyle nasıl tanıştığımı bilmek istedi. Dolayısıyla, kısaca Yehova’nın Şahitleriyle olan tecrübemi anlattım. Sonra dışarı çıkmamı söylediler.

Özgürlük ve Yeni Bir Yaşam

Geri çağrıldığımda, heyetin “Derhal Şartlı Tahliye”ye karar verdiğini öğrendim. Duyduğum sevinci tarif edemem. Cezaevinde sadece dokuz ay kaldıktan sonra, tahliye ediliyordum! Evraklarımın düzenlenmesi biraz vakit aldı, bu yüzden 22 Kasım 1989’da yürüyerek—bu sefer koşmama gerek yoktu—cezaevinden çıktım.

27 Ekim 1990’da, tahliyemden bir yıldan az bir süre sonra, Yehova Tanrı’ya olan vakfımı su vaftiziyle sembolize ettim. Şu anda Yehova’ya Washington’da (D.C.) bir hizmet-yardımcısı olarak sevinçli bir şekilde hizmet ediyorum. 27 Haziran 1992’de Cynthia Adams ile evlendik.

Yehova’ya, karıma, ailesine ve böylesine sevgi dolu küresel bir teşkilatın bir kısmı olmama yardım etmiş olan bütün diğer kardeşlere teşekkür ediyorum.—Brian E. Garner tarafından anlatıldı.

[Sayfa 23’teki resim]

Karım Cynthia ile birlikte

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş