Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g95 Mayıs s. 10-11
  • Tanrı Acı Çektiğimizi Görmekten Hoşnut Olur Mu?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı Acı Çektiğimizi Görmekten Hoşnut Olur Mu?
  • Uyanış!—1995
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “Canlarınızı Alçaltacaksınız”
  • Tanrı İnsanların Kendilerine Verdikleri Acıdan Hoşnut Olur Mu?
  • Oruç Tutmak Sizi Tanrı’ya Yaklaştırır mı?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
  • Kutsal Kitap Oruç Tutmak Hakkında Ne Der?
    Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları
  • Dağdaki Vaız—“Oruç Tuttuğun Zaman, Başına Yağ Sür”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Oruç Geçmişte mi Kaldı?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
Daha Fazla
Uyanış!—1995
g95 Mayıs s. 10-11

Mukaddes Kitabın Görüşü

Tanrı Acı Çektiğimizi Görmekten Hoşnut Olur Mu?

SIRTINDAKİ büyük ahşap haçın yükü altında çabalayan ve başındaki dikenli taçtan kan damlayan bir adam kalabalıkların arasında sendeliyor. “İnfaz” yerine varınca, haça geriliyor; avuç içlerine büyük çiviler çakılıyor. Çiviler etini delerken acıyla kıvranıyor. Haç dikey konuma getirildiğinde, acısı korkunç bir hale geliyor. Filipin Panorama dergisine göre, böyle acı veren ayinler Filipinler’de Kutsal Hafta kutlamaları esnasında devamlı sergileniyor.

Yukarıda anlatılanlar, İsa’nın çektiği acılarla ilgili çağdaş bir yorumdur. Fakat bu adam bir oyundan bir sahne oynamıyor. Bütün bunlar, çiviler, kan ve acı, tamamıyla gerçek.

Çeşitli yerlerde, İsa’nın çektiği acıları bizzat yaşama isteklerinden ötürü kendilerini herkesin önünde kamçılayan Katolik Kilisesine mensup dindarları görmek mümkündür. Neden? Bazıları, çektikleri acının, hasta olan sevdiklerinin iyileştirilmesi gibi mucizeler meydana getireceğine inanıyor. Başkaları ise, kanları akmaksızın affedilemeyeceğinden korktukları günahların kefaretini ödemek üzere bunu yapıyor. The Filipinos isimli kitap şöyle açıklıyor: “Acı, zihin ve can için iyi bir temizleyicidir. . . . . Günahkârın acıdan günahlardan arınmış ve yüklerden kurtulmuş olarak çıktığına inanılıyor.”

Oysa, insanların kendilerine acı vermesi yalnızca Filipinli Katoliklere özgü bir şey değildir. Çeşitli dinlere mensup olan ve farklı ülkelerde yaşayan insanlar, kişinin, kendine verdiği acılarla Tanrı’nın önünde sevap kazandığına inanıyorlar.

Örneğin, Buda Siddhārta Gautama, hakikat arayışı sırasında karısını ve oğlunu terk edip çöle kaçtı ve orada altı yıl boyunca münzevi bir yaşam sürdü. Saatlerce garip ve acı veren pozisyonlarda durup, daha sonra iddia ettiğine göre, uzun süre günde sadece bir pirinç tanesi yiyerek yaşadı. O kadar zayıflamıştı ki, şöyle dedi: “Karnımın derisi bel kemiğime yapışmıştı.” Fakat kendine yaptığı hiçbir işkence aradığı aydınlanmayı sağlayamadı.

Aynı şekilde, Hint fakirleri de ateşlerin arasında yatmak, kör olana kadar güneşe bakmak, çok uzun süre tek ayak üzerinde veya başka garip pozisyonlarda durmak gibi, bazıları aşırı derecede sert olan çeşitli acılar çekti. Zevkten el çeken bazı kişilerin erdeminin bir şehri düşmanların saldırısından koruyabilecek kadar büyük olduğu düşünülüyordu.

Benzer şekilde, Mukaddes Kitap, tanrılarının dikkatini çekmek için “usullerine göre üzerlerinden kan akıncıya kadar kılıçlarla ve kargılarla kendilerini” keserek boş yere gayret sarf eden Baal tapıcılarından söz eder.—I. Kırallar 18:28.

“Canlarınızı Alçaltacaksınız”

Yehova’nın seçilmiş milletine “canlarınızı alçaltacaksınız” diye emrettiği doğru olmakla birlikte, bunun genellikle oruç tutmak anlamına geldiği anlaşılmaktadır. (Levililer 16:31) Böyle bir oruç, günahlar için duyulan üzüntünün ve tövbenin bir ifadesiydi veya sıkıntılı durumlardayken yapılırdı. Böylece, oruç insanların kendi kendilerine çektirdikleri bir ceza olmayıp kişinin kendisini Tanrı’nın önünde alçaltmasının simgesiydi.—Ezra 8:21.

Oysa, bazı Yahudiler, hatalı olarak, bizzat canı alçaltmanın verdiği rahatsızlığın sevap olduğunu ve bunun Tanrı’yı karşılık olarak onlara bir şey vermek zorunda bıraktığını zannettiler. Böyle bir ödül gelmeyince, hak ettiklerini sandıkları ücret konusunda Tanrı’ya küstahça şöyle sordular: “Niçin oruç tuttuk da görmiyorsun? canımızı alçalttık da bilmiyorsun?”—İşaya 58:3.

Fakat onlar yanılıyorlardı. Dinsel anlamda uygun oruç, sanki yol açtığı bedensel acının veya rahatsızlığın kendisi sevapmış gibi, bedene açlıkla acı çektirmeyi içeren, bedensel zevklerden el çekme düşüncesinin bir kısmı değildi. Güçlü duyguları açlıklarını bastırmış olabilirdi. Zihin ağır sorunlarla meşgulse, vücut gıda aramayabilir. Bu Tanrı için, oruç tutan kişinin yoğun duygularının belirtisidir.

Tanrı İnsanların Kendilerine Verdikleri Acıdan Hoşnut Olur Mu?

Sevgi dolu Yaratıcı, insanların kendilerine işkence etmelerini seyretmekten bir mutluluk elde eder mi? İsa’nın takipçilerinin zaman zaman “Mesihin elemlerine hissedar” olmak zorunda kalabilecekleri doğru olmakla birlikte, bu, başlarına dert açmayı veya şehit olmayı arzu ettikleri anlamına gelmez.—I. Petrus 4:13.

İsa, kesinlikle zevklerden el çekmiş biri değildi. Dinsel liderler, onun takipçilerinin oruç tutmadıklarından şikâyet ettiler ve hatta onu “obur ve ayyaş adam” olmakla suçladılar. (Matta 9:14; 11:19) İsa her konuda ölçülü davrandı; o ne kendisinden ne de başkalarından makul olandan fazlasını talep etti.—Markos 6:31; Yuhanna 4:6.

Kutsal Yazıların hiçbir yerinde, kendimizi yaşamla ilgili gereksinimlerden ve hatta rahatlıklardan mahrum etmenin Tanrı’nın lütfunu kazandıracağı şeklinde, zevklerden el çekmeye temel olacak bir düşünce bulamayız. Resul Pavlus’un böyle acı verici uygulamalar konusundaki sözlerine dikkat edin: “Gerçi gönüllü ibadette ve alçak gönüllülükte ve bedene şiddette bunların hikmet sureti vardır; fakat bedenin doyurulmasına karşı hiç kıymetleri yoktur.”—Koloseliler 2:23.

Martin Luther rahipken kendisine sözcüğün tam anlamı ile işkence yaptı. Bununla birlikte, daha sonra böyle uygulamaların Tanrı’ya giden biri daha yüksek, diğeri daha alçak iki yolun olduğu görüşünü desteklediğini, oysa Kutsal Yazıların İsa Mesih’e ve Babası Yehova’ya iman etmekle kurtuluşa giden sadece tek bir yolun olduğunu öğrettiğini söyleyerek bunlara karşı çıktı. (Yuhanna 17:3) Öte yandan, acı veren ayinler, bazıları tarafından kendi kurtuluşlarını sağlamanın bir biçimi olarak görüldü.

Church History in Plain Language isimli kitaba göre, zevklerden el çekme düşüncesiyle ilgili “tüm bu çabaları destekleyen şey, insan hakkındaki yanlış bir görüştü. Rahiplere göre, can bedene bir mahkûmun zincirle bir cesede bağlandığı gibi bağlıdır. Bu, Mukaddes Kitabın insan hayatıyla ilgili görüşü değildir.” Evet, insanların kendilerine verdikleri acının Tanrı’yı hoşnut edebileceği fikri Kutsal Yazılara yabancıdır. Bunun temeli, bedenle ilgili her şeyin kötü olduğu ve kurtuluşa erişmek için, bedene mümkün olduğu kadar kötü muamele etmek gerektiği şeklindeki Gnostik düşüncede bulunur.

Yehova bizim mutlu olmamızı istediğinden, böylesine sevinçli bir Tanrı’ya hizmet etmek zevklerden el çekmeyi gerektirmez. (Vaiz 7:16) Bu nedenle bize, Mukaddes Kitabın hiçbir yerinde, insanların kendilerine verdikleri ıstırapların kurtuluşa giden yol olduğu söylenmiyor. Tam tersine, Tanrı’nın Sözü açıkça Mesih’in kanının ve ona olan imanımızın bizi bütün günahlardan temizleyeceğini söylüyor.—Romalılar 5:1; I. Yuhanna 1:7.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş