Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g97 Nisan s. 11-15
  • Müzik, Uyuşturucu ve Alkol Benim Hayatımdı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Müzik, Uyuşturucu ve Alkol Benim Hayatımdı
  • Uyanış!—1997
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Büyümenin Getirdiği Zorluklar
  • Vietnam’da Askerlik Hizmeti
  • Sivil Yaşama Alışma Mücadelesi
  • Tehlikeli Yaşam Biçimi
  • Çok Soru, Az Yanıt
  • Halkımın Arasına Dönüyorum
  • Kutsal Kitap Hayatları Değiştirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
  • Artık Kaya veya Ada Değilim
    Uyanış!—1995
  • Müzik Konusunda Nasıl Dengeli Olabilirim?
    Gençler Soruyor: Sorular ve Pratik Cevaplar, 2. Kitap
  • Kutsal Kitap Hayatları Değiştirir
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
Daha Fazla
Uyanış!—1997
g97 Nisan s. 11-15

Müzik, Uyuşturucu ve Alkol Benim Hayatımdı

BİR Amerika Yerlisiyim. Dört yıl önce ölen babam, Sugar Island’lı (Michigan, ABD) bir Çipevya idi. Kanada’nın Ontario eyaletinden olan annem, Ottava ve Ocibua Yerlileri milletindendir. Babamdan dolayı Çipevya Yerlilerinin, Sault Sainte Marie kabilesinin bir üyesiyim. Katolik misyonunun ve yatılı okulların etkisiyle, Katolik olarak yetiştirildik; bu, her pazar Missa’da hazır bulunmak anlamına geliyordu.

Yerliler için kurulan yerleştirme kampındaki çocukluk günlerim sade ve mutluydu. Bir çocuğun bakış açısından, yazlar uzun, tembel ve huzurlu geçiyordu. Ücra bir bölgede yaşıyorduk; evimizin içinde akar su ve tuvalet yoktu; gölde ya da leğende yıkanıyorduk. Oyun alanımız açık havadaydı. Atlar, sığırlar ve diğer çiftlik hayvanları oyuncaklarımızdı. O zamanlar, tüm dünyanın sonsuza dek böyle olabilmesini isterdim.

Büyümenin Getirdiği Zorluklar

Büyüyüp devlet okuluna gittiğimde, yerleştirme kampını ziyaretlerim seyrekleşti. Okul, spor ve müzik zamanımın çoğunu almaya başladı. 1960’larda yaşayan bir genç olarak, o günlerin ruhundan etkilendim. 13 yaşına geldiğimde, uyuşturucu ve alkol yaşamımın bir parçası olmuştu. Topluma başkaldırma modaydı; kurulu düzenin her yönünden nefret ediyordum. İnsanların birbirlerine yaptıkları insanlık dışı şeylerin nedenini anlayamıyordum.

Bu sıralarda, ilk gitarımı aldım. Müziği seven bir aileydik. Babam piyano çalar ve step dansı yapardı; amcalarımın da müziğe yatkınlığı vardı. Bu nedenle babam ve amcalarım bir araya gelince, sabahın erken saatlerine dek jig dansı müziği çalardık ve square dansı yapardık. Bunu çok severdim. Çok geçmeden, gitar çalmasını öğrendim ve bir rock orkestrasına katıldım. Okul danslarında ve başka etkinliklerde çalıyorduk. Bu da bar ve gece kulüplerinin kapılarını açtı; doğal olarak bu daha çok alkol ve uyuşturucu demekti. Marihuana ve uyarıcı bir uyuşturucu olan metamfetamin yaşam biçimimin bir parçasıydı.

Vietnam’da Askerlik Hizmeti

On dokuz yaşına geldiğimde, evli ve karısı hamile bir adamdım. Aynı yaşta, ABD Deniz Piyadelerine alındım. Bunların hepsi üzerimde çok fazla baskı oluşturdu. Bunu göğüsleyebilmek için aldığım uyuşturucu ve alkol yüzünden günün 24 saati zom olmuş bir durumda geziyordum.

Önce San Diego’daki (California) Deniz Piyadeleri Acemi Er Eğitim Bölümündeki eğitim birliğine, sonra da yine California’da bulunan Camp Pendleton üssündeki ileri piyade eğitimine tayin edildim. Savaş alanı iletişiminde telgraf ve radyo operatörü olarak yetiştirildim. Bu 1969’un sonundaydı. Şimdi önümde gerçek bir sınav, yani Vietnam hizmeti vardı. Böylece, 19 yaşındayken, liseden mezun olduktan birkaç ay sonra kendimi Vietnam’ın kırmızı toprağında buldum. Toplumun, bir azınlığın üyeleri olarak bizlere yaptığı haksızlıklara rağmen, birçok Amerika Yerlisi gibi, vatanseverlik beni de orduda hizmet etmek üzere harekete geçirmişti.

İlk görevim, Da Nang kentinin hemen dışındaki 1. Deniz Hava Filosundaydı. Yaklaşık 50 adam—aslında çocuk—askeri birimin iletişim sistemlerinden sorumluydu. Kuzey Vietnam ile Güney Vietnam arasındaki DMZ (askerden arındırılmış bölge)’den, Da Nang kentinin yaklaşık 80 kilometre güneyine dek olan bölgeden sorumluyduk.

Da Nang’a sığınmacılar akın ediyordu ve her yerde gecekondu mahalleleri türüyordu. Ayrıca birçok yetimhane vardı. Birçoğu sakat kalmış küçük çocukları görmek üzerimde derin etki bıraktı. Onların neredeyse hepsinin küçük erkek ve kız çocukları olması bana garip geldi. Çok geçmeden nedenini öğrendim. 11 yaş ve yukarısındaki erkek çocuklar savaşta çarpışıyorlardı. Daha sonra, genç bir Vietnamlı askerle tanıştım ve kaç yaşında olduğunu sordum. Yanıtı, ‘on dörttü.’ Üç yıldan beri savaşıyordu! Hayretler içinde kaldım. Bana 14 yaşındaki erkek kardeşimi hatırlattı; ne var ki onun ilgi alanı öldürmek değil, Küçükler Beyzbol Ligiydi.

Deniz Piyadesi olarak yaptığım hizmetim sırasında, zihnimde yanıtlanması gereken sorular doğmaya başladı. Bir gece, birimimizdeki kiliseye gittim. Katolik papaz, İsa, barış ve sevgi üzerine bir vaaz verdi! Bağırmak istedim. Verdiği vaaz burada yapılanların tam tersiydi. Törenden sonra ona, bir Hıristiyan olarak bu savaşta savaşmayı nasıl haklı çıkarabileceğini sordum. Yanıtı mı? “Rab için işte böyle mücadele ediyoruz, Asker.” Dışarı çıktım ve kendi kendime, artık kiliseyle hiçbir ilişkim olsun istemiyorum dedim.

Görev sürem bittiğinde, hayatta olduğum için şanslıydım; fakat zihinsel olarak ve vicdanen oldukça acı çekmiştim. Her gün savaşı ve ölümü duymak, görmek ve koklamak genç yüreğimde ve zihnimde derin bir iz bıraktı. Bütün bunların üzerinden 25 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, anılar sanki daha dün gibi taze.

Sivil Yaşama Alışma Mücadelesi

Eve döndükten sonra, tüm dikkatimi müzik kariyerim üzerinde yoğunlaştırmaya başladım. Özel yaşantım karmakarışıktı; evliydim, bir çocuğum vardı ve hâlâ büyük miktarlarda uyuşturucu ve alkol kullanıyordum. Karımla ilişkim gerginleşti ve sonuç boşanma oldu. Bu sanırım hayatımın en sıkıntılı dönemiydi. Kendimi insanlardan soyutlamaya başladım ve Minnesota’nın ve Yukarı Michigan’ın ıssız bölgelerinde alabalık avlayarak açık havada avuntu buldum.

Gitarist ve şarkıcı olarak kariyerimi ilerletmek amacıyla 1974’te Nashville’e (Tennesee) taşındım. Birçok gece kulübünde çaldım; her zaman müzik dünyasına girmeyi ümit ediyordum. Fakat bu çok zorlu bir işti, çünkü hepsi de zirveye ulaşmaya çalışan birçok yetenekli gitarist vardı.

Bununla birlikte, tam her şey benim lehime gelişmeye başlamışken ve profesyonel başarının kokusunu almışken, beni sarsan bir şey oldu.

Tehlikeli Yaşam Biçimi

Uyuşturucu nedeniyle ilişkim olan eski bir tanıdığı ziyarete gitmiştim. Beni kapıda 12 kalibrelik bir av tüfeğiyle karşıladı. Vücudunun bir kısmı alçı içindeydi ve çenesindeki kırık yüzünden ağzı telle kapatılmıştı. Kenetlenmiş dişlerinin arasından konuşarak olanları bana anlattı. Nashville’deki bir uyuşturucu çetesiyle ilişkisinin olduğunu bilmiyordum; büyük bir miktarda kokain ortadan yok olmuştu. Uyuşturucu babaları kendisini suçluyorlardı. Haraççılar, yani gangsterler gönderip onu dövdürmüşlerdi. Ya kokaini geri vermesini ya da sokak piyasası değeri olan 20.000 doları ödemesini söylemişlerdi. Sadece kendisi değil, karısı ve çocuğu da tehlikedeydi. Bana kendisiyle görünmemin güvenli olmadığını ve gitmem gerektiğini söyledi. Ne demek istediğini anlayıp oradan ayrıldım.

Bu olay gözümü korkuttu. Fark etmeden şiddet dolu bir dünyanın bir parçası olmuştum. Müzik ve uyuşturucu çevremden tanıdığım insanların çoğu silah taşıyordu. Neredeyse kendimi korumak için 38’lik bir tabanca satın alıyordum. Müzik dünyasının içine ne kadar girersem, o kadar yüksek bir bedel ödemem gerekeceğini fark ettim. Böylece Nashville’den ayrılmaya karar verdim; Brezilya’ya gidip Latin Amerika müziğini öğrenmeyi planlıyordum.

Çok Soru, Az Yanıt

Dinle ilgili olumsuz deneyimlere rağmen, Tanrı’ya tapınmak için güçlü bir arzu duyuyordum. Ve hâlâ yanıtlanmamış sorularım vardı. Böylece hakikati aramaya başladım. Ana mezhepler dışındaki çeşitli kilise gruplarına katıldım, fakat tatmin olmadım. Minnesota’da gittiğim bir kiliseyi hatırlıyorum. O gün Minnesota Vikingler futbol takımının maçı olduğundan papaz vaazı kısa kesmişti. Hepimizi eve gidip Vikinglerin zaferi için dua etmeye teşvik etti! Ayağa kalkıp dışarı çıktım. Tanrı’yı spor faaliyetlerine karıştıran sığ düşünceler beni hâlâ kızdırır.

Duluth’te (Minnesota) çalışırken, bir arkadaş evime bir Watchtower dergisi bırakmıştı. Derginin Matta’nın 24. babıyla ilgili açıklamalarını okudum, hepsi doğruya benziyordu. Bu beni düşünmeye yöneltti: ‘Kim bu Yehova’nın Şahitleri? Yehova kim?’ 1975’e dek yanıt alamadım. Aynı arkadaş Ebedi Hayata Sevk Eden Hakikata kitabını ve bir Mukaddes Kitap bıraktı.

O gece kitabı okudum. Birinci bölümün sonuna geldiğimde hakikati bulduğumu anladım. Sanki zihnimden bir örtü kaldırılmıştı. Kitabı bitirdim ve ertesi gün sokağın karşısındaki bazı Şahit komşulara giderek benimle Mukaddes Kitabı incelemelerini istedim.

Brezilya’ya gitme planımdan vazgeçip İbadet Salonundaki ibadetlere gitmeye başladım. Yehova’nın yardımıyla, 12 yıllık bağımlılığı kırarak uyuşturucu ve alkolü bir defada bıraktım. Birkaç ay sonra evden eve hizmetine çıkmaya başlamıştım.

Bununla birlikte, göğüslemek zorunda olduğum bir sorunum vardı. Hiç sürekli bir işim olmamıştı ve bir programa bağlı olma düşüncesi bana tiksinti veriyordu. Debi tekrar hayatıma girdiğinden şimdi sorumluluğunu bilen bir kişi olmalıydım. Onunla daha önceden çıkıyordum; fakat o öğretmen olmak amacıyla yüksekokula gidiyordu ve ben de bir müzisyen olacaktım. Şimdi o da Mukaddes Kitap hakikatini kabul etmişti ve birbirimize tekrar yakınlaşmıştık. Evlendik ve 1976’da Sault Sainte Marie’de (Ontario, Kanada) Şahitler olarak vaftiz edildik. Zamanla, üçü erkek biri kız olmak üzere dört çocuğumuz oldu.

Ailemin geçimini sağlamak için bir müzik mağazası açtım; aynı zamanda doğaçlama caz ve gitar da öğretiyordum. Ayrıca küçük bir kayıt stüdyosu işletiyordum ve bazen gece kulüplerinde çalıyordum. Sonra, sürpriz bir biçimde, profesyonel müzik dünyasında zirveye gelmek için fırsatlar doğdu. Ünlü şarkıcılarla çalışmak için üç kez teklif aldım. Sonunda büyük bir fırsat doğmuştu—aslında iki yıl içinde üçüncüsüydü. Los Angeles’a (California) gidip tanınmış bir caz grubuyla çalışma teklifi geldi. Fakat bunun sık seyahatler, konserler ve uzun kayıt çalışmaları anlamına geleceğini biliyordum. Teklifi bir an düşünüp saygıyla “Hayır, teşekkür ederim” dedim. Bir an uyuşturucu ve alkolle dolu eski yaşantımı ve gangsterlerden gelen tehlikeleri hatırlayınca, bunu yapmaya değmeyeceğini düşündüm. Karım ve çocuklarımla birlikte İsa’nın takipçilerine özgü yeni yaşantım benim için çok daha değerliydi.

Birkaç yıl, PBS (Kamu Yayın Servisi) televizyonunda gösterilen eğitim ve belgesel programlarında yayın teknisyeni olarak çalıştım. Şimdiki işimde, kuzey Arizona’daki bir üniversite için Hopi yerleştirme kampıyla kurulan video iletişimini koordine ediyorum.

Halkımın Arasına Dönüyorum

Yehova Tanrı’ya kendimi vakfetmemden bu yana 20 yıl geçti. Ayrıca 20 yıllık mutlu bir evliliğim var. Debi, 19 yaşındaki oğlumuz Dylan ve 16 yaşındaki kızımız Leslie dolgun vakitli hizmetteler. Dylan şimdi teşkilatın matbaa ve çiftlik kompleksinde hizmet ediyor. İki oğlumuz, 12 yaşındaki Casey ve 14 yaşındaki Marshall Yehova’ya kendilerini vakfedip yeni vaftiz edildiler.

Üç yıl önce, vaaz etme işi için ihtiyacın daha büyük olduğu bir yere taşınma davetini kabul edip Navaho ve Hopi Yerlileri arasında hizmet etmek üzere Keams Canyon’a (Arizona) geldik. Cemaatte ihtiyar olarak hizmet ediyorum. Amerika Yerlileri arasında tekrar yaşamak bir zevk. Kültür ve yaşam koşulları yönünden burasıyla tipik Amerikan banliyöleri arasındaki zıtlıklar nedeniyle, kendimizi dünyanın uzak bölgelerinde hizmet eden dolgun vakitli vaizler gibi hissediyoruz. Büyük, rahat bir evi bırakıp altımız çok daha küçük bir seyyar evde yaşamak üzere buraya gelmiştik. Yaşam burada daha zor. Birçok evin içinde su tesisatı yok ve tuvaletler dışarda. Bazı aileler sadece odun ve kömür alabilmek için kışın çok uzun yollar kat ediyorlar. Su ortak kullanılan kuyulardan getiriliyor. Yolların birçoğu toprak ve haritada belirtilmemiş. Çocukken yerleştirme kampında bütün bunları olduğu gibi kabul etmiştim. Şimdi ise ailem ve ben sırf günlük yaşamın zorunlu işleri için bile ne kadar ağır çalışma ve enerji gerektiğinin farkındayız.

Yerliler yerleştirme kamplarında yönetim ve yargı hakkına sahip olsalar da, onlar da tüm hükümetleri etkileyen iç çekişmeler, kayırmacılık, sermaye yokluğu, zimmete para geçirme ve hatta yüksek düzeyde memurlar ve liderler arasında suç olayları gibi sorunlarla karşı karşıyalar. Yerliler alkol, uyuşturucu, işsizlik, aile içi şiddet, evlilik ve aile sorunları gibi dertlerle yüz yüzeler. Bazıları şu andaki durumlarından hâlâ beyaz adamı sorumlu tutuyor, fakat beyaz adamın da başı aynı belalarla dertte. Bununla birlikte, aileden, arkadaşlardan ve kabile üyelerinden gelen baskılara rağmen, birçok Amerika Yerlisi, Yehova’nın Şahitlerinin Mukaddes Kitap eğitimi işine olumlu karşılık veriyor. Tanrı ile dostluğun her şeye değdiğini anlıyorlar. Birçokları İsa’nın takipçilerinin ibadetlerinde hazır bulunabilmek için gidiş geliş 240 kilometreden fazla yol kat ediyorlar. Tanrı’nın Gökteki Krallığının iyi haberini Navaho ve Hopilerle paylaşmaktan mutluyuz.

Yehova’nın yönetimin ‘yeri harap edenleri harap edeceği’ ve tüm itaatli insanlığın birleşmiş bir aile gibi barış ve uyum içinde birlikte yaşayacağı günü özlemle bekliyorum. O zaman yaşam, Kanada’da küçük bir Çipevya iken düşlediğim gibi olacak. (Vahiy 11:18; 21:1-4)—Burton Mc Kerchie tarafından anlatılmıştır.

[Dipnot]

a Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmıştır.

[Sayfa 13’teki resim]

Tanrı hakkındaki sorularıma yanıtlar arıyordum

[Sayfa 15’teki resimler]

Üstte: Ailem ve solda Navaho Yerlisi bir arkadaş

Altta: İbadet Salonunun yanındaki seyyar evimiz

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş