Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • gh böl. 9 s. 75-84
  • Günah İnsanın Mutluluğunu Çalar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Günah İnsanın Mutluluğunu Çalar
  • Seni Mutlu Edecek İyi Haber
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • GÜNAH NEDİR?
  • İnsanın Cennetin Dışında Tufana Kadar Yaşadığı Hayat
    İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
  • Tekvin Kitabından Önemli Noktalar—I
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2004
  • Nuh Neden Tanrı’nın Onayını Kazandı? Neden Bu Konuyla İlgilenmeliyiz?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2008
  • İnsan Ailesi Tufanda Hayatta Kalıyor
    Kutsal Kitap Bize Ne Anlatır?
Daha Fazla
Seni Mutlu Edecek İyi Haber
gh böl. 9 s. 75-84

Bölüm 9

Günah İnsanın Mutluluğunu Çalar

1. Yehova ilk insan çiftine nasıl bir ev vermişti? O nerede bulunuyordu? (Tekvin 2:8, 10, 14)

YEHOVA TANRI ilk insan çiftine “Aden bahçesi”nde çok güzel bir ev vermişti. “Aden”, “Zevk, Haz” demektir. Bu bahçe herhalde Türkiye’deki Ağrı dağına yakın bir yerde halen Fırat ve Dicle’nin kaynaklarının olduğu bölgede bulunuyordu.—Tekvin 2:15; 8:4.

2. (a) Âdem ile karısının önünde hangi imtiyaz vardı? (Tekvin 1:28) (b) Tanrı hangi vasıtayla insan ailesinde birliği korumayı amaçlamıştı? Bu neden yerindeydi? (Yeremya 10:23)

2 Âdem ile karısı ne heyecan verici bir imtiyazla karşı karşıyaydılar: Bütün yeri bir cennet haline çevirmek ve onu nesilleriyle, milyarlarca insanla doldurmak. Onların hepsi Tanrı’nın “suret”inde ve “benzeyişi”ne göre yapılmış ve yeryüzünde O’nun iradesini yerine getiren kimseler olacaklardı. Tabii, böylesine büyük bir ailede barış ve birliği korumak çok gerekliydi. Tanrı bunu insanın kendi kendini yönetmesiyle değil, insanlar üzerinde Kendi sevgi dolu egemenliğiyle sağlamayı amaçlamıştı. Şüphesiz, insanın yapılışını tasarlayan ve onu yaratan Tanrı gerçek mutluluk için nelere ihtiyacımız olduğunu biz O’ndan dilemeden önce bilir.—Matta 6:8.

3. (a) Tanrı insana hangi basit emri verdi? (b) Bu emir ona neden bir zorluk getirmeyecekti? (I. Yuhanna 5:3) (c) İtaatin sonucu ne olacaktı? (Süleymanın Meselleri 3:1, 2, 7)

3 Tanrı, bahçenin ortasında “iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitir”miş ve insana çok basit olan şu emri vermişti:

“[Ağaçtan] yemiyeceksin; çünkü ondan yediğin günde mutlaka ölürsün.” (Tekvin 2:17)

Bu emir ilk insan çiftine güçlük yaratmamıştı; çünkü onlar bahçede bol bol bulunan diğer yiyeceklerden istedikleri kadar yiyebilirlerdi. Tanrı onlardan sadece egemenliğine saygı ve tabiiyet göstermelerini istemişti. Onlar ve doğacak milyarlarca çocukları Tanrı’ya itaat ettikleri takdirde, insanlığın tümü Üstün Egemen’e tapınmakta ebediyen birleşmiş durumda olacaktı.

4. (a) Cennetteki uyum nasıl bozuldu? (Yakub 1:14, 15) (b) İlk önce Havva ve daha sonra Âdem hangi hedefe erişmediler? Bunun sonucu ne olmuştu? (I. Timoteos 2:14)

4 Ne var ki bu zevk cennetindeki uyum çok zaman geçmeden bozuldu! İsyankâr bir ruh olan Şeytan zararsız görünen bir yılan vasıtasıyla konuşarak Havva’yı yasak meyveden yiyip Tanrı’nın emrine itaatsizlik etmeye teşvik etti. Şeytan Havva’ya yalan söyleyerek şöyle dedi:

“Katiyen ölmezsiniz; çünkü Allah bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, ve iyiyi ve kötüyü bilerek Allah gibi olacaksınız.” (Tekvin 3:4, 5)

Kötü arzu Havva’ya hâkim oldu ve o, meyveden yemekle Tanrı’ya kâmil bir itaat gösterme hedefine erişemedi. Âdem, itaatsizliğin ölümle sonuçlanmayacağını düşünmek üzere Havva gibi aldatılmadı; o, bağımsızlık arzusuyla Tanrı’ya kasten itaatsizlik etmek üzere karısına katıldı. Onlar ‛iyiyi ve kötüyü kendileri belirlemeyi’ tercih etti ve Tanrı’nın egemenliğine tabi olmaktan çıktılar.

5. Âdem ile Havva’nın çocuklarının başına ne geldi? (Tekvin 3:5, 6, 21-24)

5 Çıplaklıklarından utanıp incir yapraklarından kendilerine önlük yaptılar ve Tanrı’dan gizlenmeye çalıştılar. Tanrı onları yargıladığı zaman ikisi de suçu birbirlerine atarak “görünüşü kurtarmaya” çalıştılar. Tanrı bu isyankâr çifti ölüme mahkûm etti ve kendileri yüzünden lânetlenen toprağın diken ve çalılarıyla uğraşmaları için onları zevk cennetinden kovdu. (Tekvin 3:16-19) Onlar orada bu günahkâr durumlarıyla, ölüme mahkûm olan çocuklar meydana getirdiler. Resul Pavlus durumu şöyle özetliyor:

“Günah bir adam vasıtası ile. . . . dünyaya girdi. . . . böylece ölüm de bütün insanlara geçti; çünkü hepsi günah işlediler.”—Romalılar 5:12.

GÜNAH NEDİR?

6. Bazı insanlar neyi “günah” sayıyorlar? Oysa Mukaddes Kitap günahı nasıl tanımlıyor?

6 Bazı insanlar suçun sadece başkalarına zarar verdiği takdirde “günah” olduğu fikrini savunurlar. Fakat Mukaddes Kitap bunu öğretmez. Mukaddes Kitapta “günah işlemek” fiilinin kökünün anlamı, bir hedefe veya standarda ulaşamamak, hedefe “erişmemek”tir. Âdem ile Havva, sevgi dolu Yaratıcılarına kâmil itaat gösterme ‛hedefine erişmediler.’ Tanrı’nın “sureti”nde ve “benzeyişi”ne göre yaratıldıkları halde O’nun kişiliğini yansıtma hedefine erişmediler. Artık, Tanrı’nın adil standartlarına uygun yaşamıyorlardı ve bütün insan ailesi onlardan bu eksikliği miras aldı. Tıpkı Pavlus’un söylediği gibi: “Hepsi günah işlediler, ve Allahın izzetinden mahrum kaldılar.”—Romalılar 3:23.

7. (a) Günahkâr eğilimlerimizle nasıl savaşabiliriz? (Romalılar 12:1) (b) Aden’de Tanrı iman için hangi temeli sağladı?

7 Bununla beraber, Tanrı’nın egemenliğine saygı gösteren insanların miras alınan günahla savaşmaları mümkündür. Onlar Tanrı’nınkine benzer kişiliği geliştirebilir ve nakâmil bedenlerini Tanrı’ya hizmet edip iman işleri yaparak kullanabilirler. Tanrı böyle bir iman için bir temel sağladı: “Yılan”a hükmünü bildirdiği zaman sembolik “Kadın”ından, yani kutsal meleklerden oluşan gökteki ev halkından, Şeytan’ı ve onu izleyen herkesi “ezecek” ve faaliyet dışı bırakacak olan bir “zürriyet” veya Kurtarıcı meydana getireceğini söyledi.—Tekvin 3:15.

8. Habil nasıl ve ne şekilde iman gösterdi? (İbraniler 11:4)

8 Bu “zürriyet”le, yani Mesih’le ilgili vaade uygun iman gösteren ilk insan Habil’di. Habil, babası Âdem’den günahı miras aldığı halde, Tanrı’ya “sürünün ilk doğanlarından” en iyi kısımları kurban ederek imanını gösterdi. Sunduğu kurban, 4.000 yıl sonra vaat edilen “zürriyet”in veya Mesih’in “Allah Kuzusu” olarak kurban edilmesini temsil etmişti.—Tekvin 4:4; Yuhanna 1:29.

9. (a) Tanrı Kain’i neye karşı uyardı? (b) Kain ne tür bir günah işledi?

9 Öte yandan Habil’in ağabeyi Kain “toprağın semeresinden” Tanrı’ya bir takdime getirdi. Tanrı, Habil’in sunduğu kurbanı kabul ettiği ve Kain’in getirdiği takdimeyi reddettiği için, Kain “çok öfkelendi”. Tanrı onu uyararak ‛günahın kapıda pusuya yattığını’ ve nefsine hakim olmamasının kendisini ağır bir günah işlemeye yönelteceğini söyledi. Kain bu uyarıya kulak vermedi ve kardeşini öldürdü. (Tekvin 4:3-8) Onun işlediği bu günah, Âdem’den miras olarak aldığı günahtan farklıydı. Bu kötü bir hareketti ve Kain’in yüreğinde beslediği nefret ve bencillikten ileri geliyordu. Resul Yuhanna Kain gibi bir tutum geliştirmememiz için bizi şöyle uyarıyor:

“Birbirimizi sevelim; şerirden olan ve kardeşini öldüren Kain gibi değil. Ve onu niçin öldürdü? Çünkü kendi işleri kötü, fakat kardeşinin işleri salihti (adildi).” (I. Yuhanna 3:11, 12)

Habil, Âdem’in soyundan gelen günahkâr bir kişiydi; fakat Tanrı onu iman işleri yüzünden “adil” saydı. Öte yandan Kain miras aldığı günahı artırmış ve kötü olmuştu. Tanrı onu mahkûm ve sürgün etti.

10. Hanok’un durumunda miras alınan günahla kasti günah arasındaki fark nasıl gösterildi? (İbraniler 11:5, 6)

10 Miras alınan günahla kasten işlenen günah arasındaki fark, Mukaddes Kitapta adı geçen ve imanını Tanrı’nın tasvip ettiği ikinci kişi olan Hanok ile ilgili kayıtta da gösterilmektedir. Hanok Yehova’nın bir peygamberiydi. Günlerindeki kötü insanlara karşı Tanrı’nın mesajını korkusuzca ilan ederek şunları söylemişti:

“Bütün insanlara karşı hükmü icra için, ve fısk ile yaptıkları bütün fısk işleri hakkında, ve kendisine karşı fasık günahkârların söyledikleri bütün sert şeyler hakkında, bütün fasıkları ilzam için, işte Rab (Yehova) onbinlerce mukaddeslerile geldi.” (Yahuda 14, 15)

Hanok, günahkâr ve nakâmil bir insandı, fakat etrafındaki Tanrı’dan korkmaz, kötü dünyadan nefret ediyordu. İmanla “Hanok hakiki Tanrı ile yürümeye devam etti”, Tanrı’ya makbul oldu ve Tanrı, o zamanki kötü ve tehlikeli insanlar arasından onu ölümle ayırdı.— Tekvin 5:24.

11. (a) Nuh günahkâr olduğu halde nasıl adil olabildi? (İbraniler 11:7) (b) Dünya nasıl bozulmuştu? Dolayısıyla Tanrı ne yapmayı kararlaştırdı? (Tekvin 6:6-8)

11 Miras alınan günahla kötülük arasındaki farkın göze çarpan bir başka örneği Nuh’un zamanında görülebilir. Nuh ve ailesi de, bugün bizim olduğumuz gibi, hata yapmaya eğilimli günahkâr insanlardı. Bununla beraber Tanrı’ya imanla itaat etmişlerdi. Mukaddes Kitap şöyle diyor:

“Nuh adil bir adamdı. Çağdaşları arasında kusursuz olduğunu ispat etti. Nuh hakiki Tanrı ile yürüdü.” (Tekvin 6:9)

Fakat insanlar bozuk ve kötüydü. Bu durum özellikle Tanrı’nın ruh olan oğullarından bazılarının gökteki yerlerinden ayrılıp yeryüzüne inmeleri ve ‛güzel adam kızlarıyla’ cinsel ilişkide bulunmalarından kaynaklandı. Bu kutsal olmayan birleşmelerin çocukları, dünyayı zorbalıkla dolduran insanüstü “kuvvetli olanlar”, yani iri Nefilim’di.

“Ve RAB (Yehova) gördü ki, yeryüzünde adamın kötülüğü çoktu, ve her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötü idi. Ve Allahın önünde yeryüzü bozulmuştu, ve yeryüzü zorbalıkla dolmuştu. Ve Allah yeryüzünü gördü, ve işte, bozulmuştu; çünkü yeryüzünde bütün beşer yolunu bozmuştu.” (Tekvin 6:5, 11, 12)

Yehova, o kötü dünyayı bir tufanla yok etmeye karar verdi.

12. Tanrı, yeryüzü üzerine tufanı nasıl getirdi? (II. Petrus 3:5, 6)

12 Bu tufan sadece Fırat vadisini kapsayan yöresel bir su baskını veya sel olmayacaktı. Böyle olsaydı, Tanrı, Nuh ve ailesinin ve hayvanların korunmaları için yakındaki tepelere gitmelerini kolayca sağlayabilirdi. Fakat durum böyle değildi! Tufan bütün küreyi kaplayacaktı. Dolayısıyla onların korunmaları için Tanrı Nuh’a verdiği plana göre bir gemi yaptırdı. Tanrı gemiye giren Nuh’un ve hayvanların arkasından kapıyı kapadıktan sonra “ikinci yaratma günü” esnasında yerdeki sulardan ayırdığı “boşluğun üzerinde”ki “engin”in yeri basmasını sağladı.

“Büyük enginin bütün kaynakları yarıldılar ve göklerin pencereleri açıldılar. Ve yeryüzü üzerine kırk gün kırk gece yağmur yağdı.”—Tekvin 7:11, 12.

13. Nuh ve ailesine ne oldu? Kötü insanların ve kötü meleklerin başına ne geldi? (Yahuda 6)

13 Bu felaketi zihninde canlandırmaya çalış! Gökteki tüm sular yeri basıp her canlı varlığı boğuyor, dağları kaplıyordu! Bunun sonucu meydana gelen muazzam basınçlar yeryüzünde büyük değişikliklere yol açıyor, dağları yukarı iterek suların toplanması için çukurlar meydana getiriyordu. Yaklaşık bir yıl içinde bu sular bugün kullandığımız terimle okyanuslar haline geldi. Ancak Tanrı’nın yaptığı bir mucize sayesinde, içindeki sekiz insandan, her hayvan ve kuş cinsinin ikişer tanesinden (temiz hayvanların yedişer tanesinden) meydana gelen değerli yüküyle bu zayıf gemi zarar görmedi. Kötü Nefilim ile insanlar ve yeryüzündeki bütün diğer canlı yaratıklar yok oldu. İsyankâr “Tanrı oğulları”na gelince onlar ruhlar ülkesine dönmek zorunda kaldılar ve Tanrı’nın emrine göre “hüküm” ve yok edilmek için alıkonulmaktadırlar.—II. Petrus 2:4, 5, 9, 10.

14. Nuh’un günlerindeki olaylar neyi temsil etti? (Matta 24:21, 22, 44)

14 Nuh’un günlerindeki olaylar, Yehova Tanrı’nın Kendisine ve kurtuluş tedariklerine iman gösteren günahkâr, sıradan insanları kurtarabileceğini ve kurtaracağını göstermektedir. O’nun insanların kurtuluşu için yaptığı tedarikler şimdi “insanoğlunda”, vaat edilmiş “zürriyet” olan Mesih İsa’da toplanmaktadır. (Galatyalılar 1:4) “Şimdiki kötü şeyler sistemi”ni yok etmek üzere gelecek olan bu Oğul yaşadığımız günlerden bahsederken şunları söylemişti:

“Nuhun günleri nasıl idi ise, İnsanoğlunun gelişi (huzuru) da öyle olacaktır. Çünkü Nuhun gemiye girdiği güne kadar, tufandan evvelki günlerde, insanlar yerler, içerler, evlenirler, ve kocaya varırlardı; ve tufan gelip hepsini alıncaya kadar nasıl bilmedilerse, İnsanoğlunun huzuru da öyle olacaktır.” (Matta 24:37-39)

Bencilce, Yehova’nın tedariğini görmezlikten gelmeyi tercih edenler yakında “birlikte yok olacaklar; kötülerin sonu kesilecektir.”—Mezmur 37:38.

15. (a) Günahı miras almış olmamız Tanrı’yı memnun etmemizi imkânsız kılar mı? (b) Habil, Hanok ve Nuh’un hangi niteliklerini ve hareketlerini örnek almalıyız? Neden? (III. Yuhanna 11)

15 Bununla beraber, atanız Âdem’den miras aldığınız günahkâr bedeninizin ve her geçen gün istemediğiniz halde yaptığınız hataların sizi kötülerle aynı sınıfa koyacağını düşünmenize gerek yok. Habil gibi siz de Tanrı’ya makbul olan ve şimdi İsa’nın kurbanlığına dayanan bir iman gösterebilirsiniz. Hanok gibi Tanrı ile yürüyebilir, başkalarına Yehova’nın şimdiki Tanrı’dan korkmaz dünyaya karşı hükmünden bahsedebilirsiniz. Nuh gibi siz de “adalet vaizi” olabilirsiniz ve komşularınıza ‛adaletin duracağı’ insan toplumunu meydana getirmekle ilgili Tanrısal vaadi anlatabilirsiniz. (II. Petrus 2:5; 3:13) Böylece dünyanın bu bunalımlı zamanında güvenlik yerinde kalabilirsiniz.

[Sayfa 83’teki çerçeve]

KÜRESEL TUFANLA İLGİLİ DELİLLER

İsa Mesih şöyle şahadet etti: “Nuhun günlerinde . . . . tufan geldi, hepsini helâk etti.”—Luka 17:26, 27.

Tufan öncesinde boşluğun üstünde olan suların meydana getirdiği “limonluk” nedeniyle—ki bu suları Tanrı tufanda indirmişti—yerin her yanında sıcak bir iklimin hüküm sürdüğüne dair delillerle ilgili şunları okuyoruz:

Scientific Monthly Ağustos 1949 tarihli sayısı: “O günlerde yerin kara yüzeyinin büyük bir kısmında tropikal veya astropikal bir iklim vardı . . . . Arazi düzdü ve yüksek dağlar yoktu.”

Science et Vie Temmuz 1966 tarihli sayısı: “Antarktika, bir zamanlar çiçekler arasında akan ırmakların ve ağaçlarda öten kuşların bulunduğu yeşil bir araziydi.”

Science News 4 Ekim 1975 tarihli sayısı: “Adeta her kültürde . . . . meydana gelen uygarlıkları silip yok eden ve yerin yüzünü değiştiren büyük bir tufanla ilgili göze çarpar şekilde birbirine benzeyen hikâyelere rastlanmaktadır. Deniz dibinden çıkarılan parçalardan toplanan yeni deliller . . . . böyle dünya çapındaki bir tufanın varlığını doğrulamaktadır.”

The Deluge Story in Stone, Byron C. Nelson: “İngiltere, İskoçya, Galler, Almanya, İsviçre ve Amerika’nın Kayalık dağlarında kayalara gömülü milyonlarca balık; Alaska, Sibirya, İngiltere, İtalya ve Yunanistan’da gömülü milyonlarca fil ve gergedan; . . . . batı Kanada, Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika’da görülen milyonlarca sürüngen, böyle örneklerden sadece birkaçıdır ve yok edilişlerini aydınlığa kavuşturmak üzere büyük felaketlerle ilgili bir açıklama gerekmektedir.”

Monarchs and Tombs and Peoples—The Daw of the Orient, Prens Mikasa: “Gerçekten bir tufan oldu mu? Geçtiğimiz yıllarda arkeologların yaptığı kazıların sonucunda bir tufanın gerçekten meydana geldiği ikna edici şekilde kanıtlanmıştır.”

[Sayfa 75’teki harita]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

TÜRKİYE

Aden Bahçesi

Van gölü

IRAK

Dicle nehri

SURİYE

Fırat nehri

Ak deniz

[Sayfa 76’daki resim]

İlk önce Havva daha sonra Âdem, Tanrı’ya ‛itaat hedefine varmayarak’ günah işlediler

[Sayfa 81’deki resimler]

Habil, Hanok ve Nuh günahkâr olmalarına rağmen imanları sayesinde tasvip edilmiş bir durumda bulundular; kasten günah işleyenler cezalandırılmıştı

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş