Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • ce böl. 5 s. 54-70
  • Fosil Kaydı Neler Söylüyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Fosil Kaydı Neler Söylüyor?
  • Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Hangi Şey Aranmalı?
  • Fosil Kaydı Ne Kadar Tamdır?
  • Yaşam Birdenbire Ortaya Çıkıyor
  • Sürekli Ani Ortaya Çıkışlar, Küçük Değişiklikler
  • Geçiş Özellikleri Yok
  • Atlar Hakkında Ne Denebilir?
  • Fosil Kaydı Gerçekten Neler Diyor?
  • Tüm Canlılar Ortak Bir Atadan mı Türedi?
    Yaşamın Kökeni Hakkında Beş Önemli Soru
  • “Maymun Adamlar”—Kimlerdi?
    Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
  • Gerçeklere Uyan Nedir?
    Uyanış!—1982 (Bilimsel Seri 1-4)
  • Evrim Üzerindeki Görüş Ayrılıkları—Neden?
    Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
Daha Fazla
Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
ce böl. 5 s. 54-70

Bölüm 5

Fosil Kaydı Neler Söylüyor?

1. Fosiller nelerdir?

FOSİLLER, eski yaşam biçimlerinin yerkabuğunda korunmuş kalıntılarıdır. Bunlar iskelet veya kemik, diş ve kabuk gibi iskelet parçaları olabilirler. Fosil, bir zamanlar canlı olan bir şeyden kalma bir belirti veya onun basılı bir izi de olabilir. Birçok fosilde, başlangıçta bulunan maddeler artık kalmamıştır; fakat onları oluşturan şey, içlerine sızan ve zamanla şekillerini alan mineral çökelleridir.

2, 3. Fosiller evrim açısından neden önemlidir?

2 Acaba fosiller evrim açısından neden önemlidir? Genetikçi G. L. Stebbins temel bir nedene dikkat çekiyor: “Aslında hiçbir biyolog, belli başlı bir grup organizmanın evrim yoluyla başlangıcını görmemiştir.”1 Demek ki, yeryüzünde günümüzde yaşayan canlıların başka türlere evrimlendikleri görülmüyor. Tersine, bu canlılar biçim olarak tam ve diğer türlerden farklıdırlar. Genetikçi Theodosius Dobzhansky’nin dediği gibi: “Canlılar dünyası, birbirinden kopuk olmayan ara biçimlerle bağlanmış . . . . tek bir dizi değildir.”2 Ayrıca Charles Darwin de şunu kabul etmişti: “Türsel [canlı] biçimlerin farklılığı, ve türsel biçimler arasında sayısız geçişsel biçimin eksikliği, çok belirgin bir güçlüktür.”3

3 Bu nedenle, şu anki canlıların birbirinden farklı çeşitlerde olmaları, evrim kuramını hiçbir şekilde desteklemez. Fosil kaydının böylesine önemli olmasının nedeni budur. Hiç olmazsa fosillerin evrim kuramı için gerekli doğrulamayı sağlayacağına inanılıyordu.

Hangi Şey Aranmalı?

4-6. Eğer evrim gerçek olsaydı, fosil kanıtları neler gösterecekti?

4 Eğer evrim gerçek olsaydı, o zaman fosillerin ortaya koyduğu kanıtlar, bir türden diğer bir türe aşamalı bir değişim olduğunu kesinlikle gösterecekti. Ayrıca bu, evrim kuramının hangi varyasyonu kabul edilmiş olursa olsun, tümü için geçerli bir durum olurdu. “Kesintili dengeler” kuramı çerçevesinde daha hızlı değişimler olduğuna inanan bilim adamları bile, bu değişimlerin varsayıldığı gibi gerçekleşebilmesi için binlerce yılın geçmesi gerektiğini kabul ediyorlar. Bu nedenle, aradaki bağlantı fosillerine hiç gerek olmayacağına inanmak makul değildir.

5 Bundan başka, eğer evrim kuramının gerçekte bir temeli olsaydı, fosil kaydının canlılarda yeni oluşan yapıların başlangıçlarını da açıklaması beklenirdi. En azından, bulunanlar arasında gelişmekte olan kol, bacak, kanat, göz ve diğer kemik ve organlara ait bazı fosillerin de olması gerekirdi. Örneğin, balık yüzgeçlerinin ayak ve parmakları olan amfibyum bacaklarına, solungaçların da akciğerlere dönüştüğünü gösteren fosiller olmalıydı. Ön ayakları kuş kanatlarına, arka ayakları pençeli bacaklara, pulları tüye, ağzı ise boynuzumsu gagalara dönüşen sürüngenlerin olması gerekirdi.

6 Bu konuda, İngiltere’de yayımlanan New Scientist dergisi söz konusu kuramla ilgili şunları söylüyor: “Bu [kuram], zaman içinde uzun dönemler boyunca sürekli olarak aşamalı değişim gösteren organizmaların soylarını içeren eksiksiz bir fosil kaydını öngörmektedir.”4 Bizzat Darwin’in de iddia ettiği gibi, “eskiden varolmuş ara çeşitlerin sayısı[nın] da gerçekten pek büyük olma[sı] gerekir.”5

7. Tekvin’deki yaratılış kaydı doğruysa, fosil kaydının neler göstermesi gerekmektedir?

7 Öte yandan, eğer Tekvin kitabındaki yaratılış kaydı doğruysa, o zaman fosil kaydı bir canlı türünün diğer bir türe dönüştüğünü göstermemeli. Bu, Tekvin’deki, her bir canlı türünün sadece “cinslerine göre” çoğalacağını belirten ifadeyi yansıtır. (Tekvin 1:11, 12, 21, 24, 25) Ayrıca eğer canlılar bir yaratma eylemi sonucunda oluştularsa, fosil kaydında eksik veya gelişimini tamamlamamış hiçbir kemik ya da organ bulunmaz. Tüm fosiller, bugünkü canlılar gibi eksiksiz ve son derece karmaşık olur.

8. Eğer bir yaratılış varsa, fosil kaydının başka neler göstermesi gerekmektedir?

8 Buna ek olarak, eğer canlılar yaratıldıysa, kendilerinden önceki herhangi bir şeyle bağlantıları olmadan, fosil kaydında birdenbire ortaya çıkmaları beklenir. Bunun doğru olduğu anlaşılırsa, ne olur? Darwin samimiyetle şunu kabul etti: “Sayısız tür gerçekten birdenbire canlanmış olsaydı, bu olgu . . . . evrim teorisi için yıkıcı olurdu.”6

Fosil Kaydı Ne Kadar Tamdır?

9. Darwin, kendi zamanındaki kanıtlar hakkında neler söyledi?

9 Fakat acaba fosil kaydı, yaratılışın mı yoksa evrimin mi destek bulduğuna ilişkin bir sınama yapmaya olanak tanıyacak yeterlikte tam mıdır? Yüz yıldan fazla bir süre önce Darwin böyle düşünmüyordu. Onun zamanındaki fosil kaydında “yanlış” olan neydi? Fosil kaydında, kendi kuramını desteklemeye yarayacak geçiş halkaları bulunmuyordu. Bu durum kendisinin şunları söylemesine neden oldu: “Öyleyse bütün yerbilimsel oluşumlar ve bütün tabakalar geçişsel biçimlerle neden tıka basa dolu değildir? Yerbilim, organik yaratıkların böylesine kopuksuz bir zincirini asla gün ışığına çıkarmamıştır; ve bu, belki, doğal seçme teorisine karşı çıkarılabilecek en açık ve en zorlu aykırılıktır.”7

10. Darwin başka hangi düş kırıklığından söz etti?

10 Darwin’in günlerindeki fosil kaydı, başka bir yönden de onu düş kırıklığına uğrattı. Kendisi şunları açıkladı: “Eski varlıkbilimcilerin [paleontologların] birçoğu . . . . belirli yerbilimsel oluşumlarda bütün tür gruplarının birdenbire ortaya çıkmasını . . . . türlerin değişirliği [transmutation] öğretisi için yıkıcı bir engel saymaktadır.” Şunları da ekledi: “Çok daha önemli ve buna benzer başka bir güçlük var. Hayvanlar âleminin farklı başlıca bölümlerinden olan türlerin, taşıl [fosil] bulunduğu bilinen en eski tabakalarda birdenbire ortaya çıkmasını sözkonusu ediyorum . . . . Bu olgu şimdilik açıklamasız kalmaktadır; ve burada geliştirilen [evrimle ilgili] görüşlere karşı, sağlam bir kanıt olarak gerçekten ileri sürülebilir.”8

11. Darwin, güçlük yaratan durumlara nasıl açıklama getirmeye çalıştı?

11 Darwin, bu büyük sorunlara bir açıklama getirebilmek için fosil kaydına saldırdı. Şunu söyledi: “Yerbilimsel bölgeleri dünyanın . . . . eksik bir tarihi olarak görüyorum.”9 Darwin ve başka kişiler, zaman geçtikçe eksik fosil halkalarının mutlaka bulunacağını varsaydılar.

12. Fosil kaydının kapsamı şimdi ne kadar geniştir?

12 Şimdi, bir yüzyılı aşkın süredir yapılan kapsamlı kazılarda çok sayıda fosil ortaya çıkarıldı. Acaba fosil kaydı hâlâ bu kadar “eksik” mi? Processes of Organic Evolution adlı kitabın yorumu şöyle: “Geçmişteki yaşam biçimleriyle ilgili kayıtlar artık çok geniştir ve paleontologlar yeni fosiller bulup, bunları tanımlayıp birbiriyle karşılaştırdıkça da kayıtların zenginliği gitgide artmaktadır.”10 Ayrıca Smithsonian Enstitüsü’nden bilim adamı Porter Kier şunları ekliyor: “Yaklaşık yüz milyon fosil var ve bunların tümü, kataloglanmış ve saptanmış durumda dünyanın her yanındaki müzelerde bulunmaktadır.”11 Bu nedenle, A Guide to Earth History adlı eser şunu belirtti: “Paleontologlar, fosiller vasıtasıyla bizlere artık geçmişteki yaşamla ilgili mükemmel bir manzara sunabilmektedirler.”12

13, 14. Fosil kanıtlarındaki artış evrimcileri neden hayal kırıklığına uğrattı?

13 Bu kadar zaman geçtikten ve milyonlarca fosil toplandıktan sonra, fosil kaydı şimdi ne söylüyor? Evrimci Steven Stanley bu fosillerin, “biyolojik başlangıcımız hakkında yeni ve şaşırtıcı şeyler açıkladığını” söyledi.13 Üç evrimci tarafından yazılan A View of Life adlı kitap şunu belirtiyor: “Fosil kaydı, paleontologların açıklayamadıkları yönelimlerle doludur.”14 Bu evrimci bilim adamlarının bu kadar “şaşırtıcı” buldukları ve “açıklayamadıkları” şey nedir?

14 Bu bilim adamlarını şaşırtan şey, şimdi var olan sayısız fosil kanıtlarının, Darwin’in zamanında da açıkladıkları şu aynı şeyi yeniden ortaya koymalarıydı: Temel canlı türleri birdenbire ortaya çıkmıştı ve zaman içinde uzun dönemler boyunca göze çarpar bir değişikliğe uğramamışlardı. Başlıca türlerden herhangi biriyle bir diğeri arasında hiçbir geçiş halkası bulunamamıştı. Bu nedenle, fosil kaydı aslında beklenenin tam tersini göstermektedir.

15. Bir botanikçi fosil kaydını inceledikten sonra hangi sonuca vardı?

15 İsveçli botanikçi Heribert Nilsson, 40 yıl süren bir araştırmadan sonra durumu şöyle tarif etti: “Paleobiyolojik olgulara dayanan bir evrimin karikatürünü bile yapmak mümkün değildir. Fosil belgeleri artık o kadar tamdır ki, . . . . aradaki geçiş dizilerinin eksik olması, belgelerin yetersiz olduğu şeklinde açıklanamaz. Eksiklikler gerçektir ve yerleri hiçbir zaman doldurulmayacaktır.”15

Yaşam Birdenbire Ortaya Çıkıyor

16. (a) Bir bilim adamının başlangıçtaki fosil kaydı hakkında söyledikleri hangi beklentiye yol açıyor? (b) Fosil kaydı bu beklentiyi karşılıyor mu?

16 Kanıtlara daha yakından bir göz atalım. Robert Jastrow, Red Giants and White Dwarfs adlı kitabında şunu belirtiyor: “İlk milyar yıl içinde bir zamanda yaşam, yeryüzü üzerinde ortaya çıktı. Fosil kaydının gösterdiği gibi, canlı organizmalar, basit yaşam biçimlerinden daha gelişmiş olanlara doğru uzanan merdiveni yavaş yavaş tırmandılar.” Bir kişi bu anlatıma bakarak, fosil kaydının, başlangıçtaki “basit” yaşam biçimlerinden karmaşık olanlara doğru yavaş bir evrim geçirildiğini doğruladığını sanıyor. Fakat aynı kitap şunu da söylüyor: “Yaşamın başladığı bu kritik ilk milyar yıl, yeryüzü tarihinde boş sayfalardır.”16

17. İlk canlı türlerini “basit” olarak adlandırmak mümkün müdür?

17 Ayrıca, bu ilk yaşam türleri gerçekten “basit” olarak tanımlanabilir mi, diye de sorulabilir. Evolution From Space adlı kitap şunları söylüyor: “En eski kayaçların çağına kadar gidilirse, kayaçlarda bulunan eski yaşam türlerinden kalan fosil kalıntılarının basit bir başlangıç ortaya koymadıkları anlaşılıyor. Gerçi fosil bakteriler, fosil suyosunları ve mikromantarlar bir köpekle ya da atla karşılaştırılırsa basit kalabilirler, fakat bilgi standardı yine de çok yüksektir. Yaşamın biyokimyasal karmaşıklığının büyük kısmı, Yer’in en eski yüzey kayaçları oluşturulduğu zaman zaten mevcuttu.”17

18. Tek hücreli yaratıkların çokhücrelilere evrimlendiklerini gösteren fosil kanıtları var mıdır?

18 Böyle bir başlangıçtan sonra, tekhücreli organizmaların çokhücrelilere evrimlendiklerini doğrulayacak herhangi bir kanıt olabilir mi? Jastrow şunu diyor: “Fosil kaydında, çokhücreli organizmaların gelişiminin bu ön aşamalarını içeren bir iz yoktur.”18 Kendisi bunun yerine şunu belirtiyor: “Kayaçlardaki kayıt, bakteriler ve tekhücreli bitkiler sayılmazsa, çok az şey içermektedir; ancak üç milyar yıllık gözle görünmeyen bir ilerlemeden sonra, yani zamanımızdan bir milyar yıl önce önemli bir aşama oldu ve ilk çokhücreli yaratıklar yeryüzünde ortaya çıktı.”19

19. Kambriyen Dönem olarak bilinen dönemin başında neler oldu?

19 Böylece, Kambriyen Dönem olarak bilinen devrin başında, fosil kaydı açıklanmayan çarpıcı bir durum alır. Birçoğu sert dış kabuğa sahip, tamamıyla gelişmiş ve karmaşık yapıda çok çeşitte deniz yaratığı o kadar ani ortaya çıkıyor ki, bu dönem, genellikle bir canlı “patlaması” olarak adlandırılıyor. A View of Life adlı kitabın tanımladığı gibi, “Kambriyen Dönemin başlangıcından itibaren 10 milyon yıl boyunca, iskeletli omurgasızların belli başlı gruplarının tümü, gezegenimizin çeşit açısından tanık olduğu en görkemli çıkışı yaparak, ilk defa göründü.” Salyangozlar, süngerler, denizyıldızları, trilobit denen ıstakoz benzeri hayvanlar ve başka birçok karmaşık deniz yaratığı ortaya çıktı. İlginç olarak aynı kitap şunu da belirtiyor: “Aslında soyu tükenmiş bazı trilobitler, yaşayan herhangi bir eklembacaklının sahip olduğundan çok daha karmaşık ve etkili gözler geliştirdiler.”20

20. Kambriyen’deki canlı patlamasıyla, bundan önceki dönem arasında fosil halkaları var mıdır?

20 Buradaki canlı patlamasıyla daha öncesi arasında fosil halkaları var mı? Darwin’in zamanında böyle halkalar yoktu. Kendisi şunu kabul etti: “Varsayılmış bu Kambriyum-öncesi dönemlerden kalma taşılca [fosil açısından] zengin çökeltilerin neden bulunmadığı sorusuna doyurucu bir yanıt veremiyorum.”21 Acaba bugün durum değişti mi? Paleontolog Alfred S. Romer, Darwin’in, “belirli yerbilimsel oluşumlarda, bütün tür gruplarının birdenbire ortaya çıkması” ile ilgili açıklamasına dikkat çekip şunları yazdı: “Bunun altında [Kambriyen Dönemden önce], içlerinde Kambriyen dönem biçimlerinin atalarının olmasının beklendiği çok kalın tortular vardır. Fakat biz bunları bulamıyoruz; bu daha yaşlıca yataklarda herhangi bir yaşam belirtisi hemen hemen hiç yoktur ve bu genel manzaranın, Kambriyen Dönemin başlangıcında özel bir yaratma eylemi olduğu fikriyle tutarlılık gösterdiği makul bir şekilde söylenebilir. Darwin, ‘Varsayılmış bu Kambriyen öncesi dönemlerden kalma fosil açısından zengin çökeltileri neden bulamadığımız sorusuna doyurucu bir yanıt veremiyorum’ demişti. Buna biz de bir yanıt veremiyoruz.”22

21. Hangi iddialar tutmadı, neden?

21 Bazı kişiler, Kambriyenöncesi kayaçların, sıcak ve basınç etkisiyle fosil halkalarını koruyamayacak kadar bozulmuş olduğunu veya sığ denizlerde fosilleri koruyacak kayaç tortusu bırakılmadığını iddia ediyorlar. Evrimci bilim adamları Salvador E. Luria, Stephen Jay Gould ve Sam Singer, “bu iddiaların ikisi de tutmadı,” dediler ve şunu eklediler: “Jeologlar, bozulmamış Kambriyenöncesi birçok tortuyu ortaya çıkardılar; bunların hiçbiri karmaşık organizmaların fosillerini içermiyor.”23

22. Bu gerçekler karşısında bir biyokimyacı hangi yorumda bulundu?

22 Bu gerçekler, biyokimyacı D. B. Gower’ın, İngiltere’nin Kentish Times gazetesindeki şu yorumu yapmasına neden oldu: “[Kutsal Yazıların] Tekvin kitabındaki yaratılışla ilgili kayıt ve evrim kuramı birbiriyle bağdaştırılamaz. Mutlaka biri doğru, öteki yanlıştır. Fosillerle ilgili durum, Tekvin’de anlatılanları doğruluyor. Bizler, en yaşlı kayaçlarda, ilkel yaratıklardan gelişmiş biçimlere doğru aşamalı bir değişim olduğunu gösteren fosil dizileri bulamadık; fakat aslında, bu en yaşlı kayaçlarda gelişmiş türler birdenbire ortaya çıkıyor. Hiçbir tür arasında kesinlikle ara fosiller yoktur.”24

23. Bir zoolog hangi sonuca vardı?

23 Zoolog Harold Coffin şu sonucu çıkardı: “Eğer basitten karmaşığa doğru ilerleyen bir evrimlenme doğruysa, Kambriyen Dönemdeki tam gelişmiş canlıların atalarının bulunması gerekir; fakat olmadı ve bilim adamları, bunların bulunabilmesi konusunda neredeyse hiçbir ümit olmadığını kabul ediyorlar. Sadece gerçeklere ve yeryüzünde gerçekten ortaya çıkarılan şeylere bakarak, ana yaşam biçimlerinin oluşumunu en iyi açıklayan kuramın, aniden gerçekleşen bir yaratılış olduğunu görürüz.”25

Sürekli Ani Ortaya Çıkışlar, Küçük Değişiklikler

24. Fosil kaydının tanıklığı, Kambriyen Dönem katmanının üstündeki katmanlarda da aynı mıdır?

24 Canlı patlamasının olduğu Kambriyen Dönem katmanının üstündeki katmanlardan elde edilen fosil kaydının sunduğu kanıtlar tekrar tekrar aynı gerçeği gösterir: Yeni hayvan ve bitki türleri birdenbire ortaya çıkıyor ve kendilerinden önce çıkan türlerle hiçbir bağlantıları yok. Ayrıca ortaya çıktıktan sonra çok az değişiklikle yaşamlarını sürdürüyorlar. The New Evolutionary Timetable adlı kitap şunu açıklıyor: “Fosil kaydı artık türlerin tipik olarak fazla evrimlenmeden yüzbin kuşak, hatta bir milyon veya daha fazla kuşak yaşadığını açıklamaktadır. . . . . Türlerin çoğu, başlangıçlarından nesilleri tükenene kadar hemen hiç evrimsel değişikliğe uğramıyor.”26

25. Böceklerde hangi göze çarpar tutarlı durum görülmektedir?

25 Örneğin, böcekler fosil kaydında aniden ve bol miktarda, hem de evrimsel ataları olmadan ortaya çıkmaktadırlar. Ayrıca böcekler günümüze kadar da fazla değişmemişlerdir. “40 milyon yaşında” olduğu saptanan bir sinek fosilinin bulunmasıyla ilgili olarak Dr. George Poinar Jr. şunu söyledi: “Bu yaratıkların iç anatomisi bugünkü sineklerinkine göze çarpar şekilde benzemektedir. Kanatlar, bacaklar ve kafa, hatta içindeki hücreler bile günümüzdekine oldukça benzer görünmektedir.”27 Toronto’da yayımlanan The Globe and Mail adlı gazetede şu yorum yer aldı: “Evrim merdivenini 40 milyon yıldır mücadele ile tırmandıktan sonra, [bu sinekler] hemen hiçbir fark edilebilir ilerleme göstermemişlerdir.”28

26. Bitkiler ve hayvanlar aynı tutarlılığı nasıl gösteriyorlar?

26 Bitkiler için de benzer bir durum söz konusudur. Kayaçlarda bulunan, birçok ağaca ve çalıya ait yaprak fosilleri, günümüzdeki meşe, ceviz, carya, asma, manolya, palmiye ve başka birçok bitkinin yapraklarından çok az farklılıklar göstermektedir. Hayvan türleri için de aynı şeyler söylenebilir. Bugün yaşayan hayvanların ataları fosil kaydında birdenbire ortaya çıkıyorlar ve bugünkü türdeşlerine büyük ölçüde benziyorlar. Birçok çeşit bulunmaktadır, fakat hepsinin aynı “cinsten” olduğu kolayca görülmektedir. Discover dergisi bunu bir örnekle şöyle açıklıyor: “Nalyengeçlerinin Limulus cinsi . . . . 200 milyon yıldır neredeyse hiç değişmeden yeryüzünde varlığını sürdürüyor.”29 Soyu tükenen hayvanlar da aynı özellikleri göstermişlerdi. Örneğin, dinozorlar fosil kaydında aniden ortaya çıkmaktadırlar ve kendilerinden önce yaşamış herhangi bir ata ile hiçbir bağlantıları yoktur. Hızla çoğaldılar ve sonra soyları tükendi.

27. Bir bilimsel yayın evrimsel “iyileşme” ile ilgili ne söylüyor?

27 Bununla ilgili olarak, Chicago’daki (ABD) Field Museum of Natural History tarafından yayımlanan Bulletin adlı yayın şunları söylüyor: “Türler sırayla ve birdenbire ortaya çıkmakta, fosil kaydındaki varoluşları boyunca çok az değişmekte, hatta hiç değişim göstermemekte ve daha sonra aniden kayıttan kaybolmaktadır. Ayrıca onlardan sonra gelenlerin daha öncekilere göre gerçekten daha iyi uyum gösterdikleri de her zaman açık değil; aslında bu ender olarak görülüyor. Başka bir deyişle, biyolojik bir iyileşmenin olduğunu söylemek çok zordur.”30

Geçiş Özellikleri Yok

28. Kemik ve organlara ait geçiş biçimleri bulundu mu?

28 Evrim açısından başka bir zorluk da, bir türde yeni bir özelliğin başladığını gösterebilecek kısmen oluşmuş kemik veya organların fosil kaydının hiçbir yerinde bulunmamasıdır. Örneğin, kuşlar, yarasalar ve soyu tükenmiş pterodactyluslar gibi türlü uçan yaratıklara ait fosiller mevcuttur. Evrim kuramına göre bu türlerin, geçiş atalarından türemiş olmaları gerekmektedir. Fakat bu geçiş biçimlerinin hiçbiri bulunamamıştır. Onlara ait en ufak bir ipucu bile yoktur. Zürafaların, boyun uzunluğu şimdikilerin üçte ikisi ya da dörtte üçü kadar olanlarına ait fosiller var mı? Bir sürüngenin çenesinden evrimlenmiş bir gagaya sahip kuşların fosilleri var mı? Bir amfibyumun leğen kemiğini oluşturan balıklara veya bir amfibyumun bacaklarına, ayaklarına ve tırnaklarına dönüşen balık yüzgeçlerine ait herhangi bir fosil kanıtı var mı? Gerçek şu ki, fosil kaydında böyle dönüşüm geçiren tür örnekleri aramanın boş bir çaba olduğu anlaşılmıştır.

29. Geçiş biçimleri oldukları varsayılanlar hakkında evrimciler artık neyi kabul ediyorlar?

29 New Scientist dergisi, evrim kuramının, “eksiksiz bir fosil kaydının, uzun bir süre boyunca sürekli ve yavaş bir şekilde değişim gösteren organizma soylarını içereceği tahmininde bulunduğuna” dikkat çekti. Fakat şunu da kabul etti: “Ne yazık ki, fosil kaydı bu beklentiyi karşılayamıyor; çünkü ayrı fosil türlerinden hemen hiçbiri birbirlerine bilinen ara biçimlerle bağlı değildir. . . . . bilinen fosil türlerinin aslında milyonlarca yılda bile evrim geçirmedikleri anlaşılmaktadır.”31 Ayrıca genetikçi Stebbins şunu yazıyor: “Büyük hayvan ya da bitki filumları arasında bilinen geçiş biçimleri yoktur.” Kendisi, “birçok temel organizma kategorileri arasında büyük boşluklar” olduğundan söz ediyor.32 The New Evolutionary Timetable adlı kitap şunu kabul ediyor: “Aslında fosil kaydı, bir türden bir diğerine bir tek geçiş olduğunu bile inandırıcı biçimde belgelememektedir. Üstelik, türler şaşırtıcı derecede uzun yaşamışlardır.”33—İtalikler tarafımızdan.

30. Kapsamlı bir araştırma neyi onaylamaktadır?

30 Bu, Londra Jeoloji Derneği ve İngiltere Palaeontoloji Kurumu tarafından yapılan bir araştırmayla uyum içindedir. Doğa bilimleri profesörü John N. Moore araştırma sonuçları hakkında şunları rapor etti: “Hepsi uzman olan 120’ye yakın bilim adamı, yaklaşık 2.500 gruba bölünen bitki ve hayvanların fosil kaydını göstermek amacıyla, tamamı 800 sayfadan fazla, 30 bölümlük hayranlık uyandıran bir çalışma hazırladılar. . . . . Bitki ve hayvanların her bir ana biçiminin veya türünün diğer biçim ve türlerinden farklı ve özel bir tarihe sahip olduğu gösterildi! Gerek bitki gerekse de hayvan grupları fosil kaydında birdenbire ortaya çıkmaktadırlar. . . . . Balinalar, yarasalar, atlar, primatlar, filler, yaban tavşanları, sincaplar, vb. hayvanların hepsi ilk ortaya çıktıklarında şimdi oldukları kadar özgündüler. Bir sürüngen olduğu varsayılan herhangi ortak bir atayla bağlantı olduğuna ilişkin hiçbir iz yoktur.” Moore şunları ekliyor: “Fosil kaydında hiçbir geçiş biçimi bulunmamaktadır; bunun nedeni herhalde fosilleşme sürecinde hiçbir geçiş biçiminin mevcut olmamasıdır. Büyük olasılıkla, hayvan türleri arasında ve/veya bitki türleri arasında bir geçiş asla gerçekleşmedi.”34

31. Şimdiki fosil kaydı, Darwin’in günlerindekinden farklı bir şey söylüyor mu?

31 Böylece Darwin’in günlerinde gerçek olan her şey günlerimizde de gerçektir. Fosil kaydının ortaya koyduğu kanıtlar hâlâ, zoolog D’Arcy Thompson’un birkaç yıl önce On Growth and Form adlı kitabında yazdığı gibidir: “Darwin’in evrim kuramı bize kuşların sürüngenlerden, memelilerin daha önceki dörtayaklılardan, dörtayaklıların balıklardan, omurgalıların da omurgasızlardan nasıl geldiğini öğretmedi. . . . . aradaki eksik halkaları dolduracak basamak taşlarını aramak boş bir çabadır, hem de sonsuza kadar.”35

Atlar Hakkında Ne Denebilir?

32. Evrimin klasik bir örneği olarak sık sık ileri sürülen nedir?

32 Bununla birlikte, en azından atların, fosil kaydında bulunan klasik bir evrim örneği olduğu sık sık söylenmiştir. The World Book Encyclopedia’nın dediği gibi, “atlar, evrimsel gelişmenin en iyi belgelendirilmiş örnekleri arasındadır.”36 Bununla ilgili resimler, çok küçük bir hayvanla başlayıp bugün bildiğimiz büyük atlarla bitmektedir. Fakat acaba fosil kanıtları bunu gerçekten destekliyor mu?

33. Fosil kanıtları gerçekten atın evrimini destekliyor mu?

33 Encyclopædia Britannica şu yorumda bulunuyor: “Atların evrim çizgileri asla düz bir çizgi halinde olmamıştır.”37 Başka bir deyişle, fosil kanıtlarının hiçbir yerinde bu küçük hayvandan büyük atlara doğru aşamalı bir gelişme görülmemektedir. Evrimci Hitching, bu öncü evrimsel model hakkında şunu söylüyor: “Bir zamanlar basit ve dolambaçsız gösterilmesine karşın, bu model artık öylesine karmaşıktır ki, uyarlamalardan birini diğerinin yerine kabul etmek, akılcı bir seçim olmaktan çıkıp bir inanç sorunu haline gelmiştir. En ilkel at olduğu varsayılan ve uzmanlar tarafından soyu tükendiği ve hakkındaki bilgilerin günümüze sadece fosiller vasıtasıyla ulaştığı söylenen Eohippus, aslında pekâlâ yaşıyor olabilir ve kesinlikle bir at olmayabilir. Bu yaratık, Afrika ormanlarında koşuşturan ve daman diye adlandırılan çekingen, tilki benzeri bir hayvan olabilir.”38

34, 35. (a) Bazı kişiler neden artık Eohippus’un konumunu eleştiriyorlar? (b) At fosillerinin çeşitliliğiyle ilgili evrimsel atalar bulundu mu?

34 The New Evolutionary Timetable adlı kitabın söylediklerinin ışığında, küçük Eohippus’u atların atası olarak kabul etmek hayal gücünü zorlamak olur: “[Eohippus]’un aşamalı fakat kararlı bir şekilde ata benzer bir hayvana dönüştüğü yaygın bir varsayımdı.” Fakat gerçekler bu varsayımı destekliyor mu? Kitabın yanıtı şöyle: “[Eohippus]’un fosil türleri, evrimsel bir değişime ilişkin çok az kanıt ortaya koymaktadır.” Kitap böylece fosil kaydıyla ilgili şunu kabul ediyor: “[Fosil kaydı] at ailesinin tarihini tam olarak belgelememektedir.”39

35 Bu nedenle artık bazı bilim adamları küçük Eohippus’un hiçbir zaman bir tür at veya atın atası olmadığını söylüyorlar. Ayrıca atların evrim çizgisine dahil edilen bütün fosil türleri, kendileriyle evrimsel atalar olduğu sanılan başka türler arasında, geçiş biçimleri olmadan göze çarpar bir değişmezlik sergilemektedir. Bundan başka, farklı büyüklük ve biçimlerde at fosillerinin olmasına da şaşmamak gerekir. Günümüzde bile, küçük midillilerden büyük pulluk beygirlerine kadar değişik boylarda at cinsleri vardır. Bütün bunlar at ailesinin içindeki çeşitlerdir.

Fosil Kaydı Gerçekten Neler Diyor?

36. Fosil kaydı gerçekte neyi göstermektedir?

36 Fosil kaydına kulak verdiğimiz zaman, yaptığı tanıklığın evrimden yana olmadığını görürüz. Fosil kaydının tanıklığı daha çok yaratılışın lehindedir. Kayıt, birçok farklı canlı türünün birdenbire ortaya çıktığını göstermektedir. Her bir tür içinde büyük çeşitlilik olmasına karşın, bunların kendilerinden önceki evrimsel atalarla hiç bağlantıları yok. Ayrıca, bunların kendilerinden sonra gelen değişik canlı türleriyle de herhangi bir evrimsel bağları bulunmuyor. Çeşitli canlı türleri uzun bir süre boyunca sadece çok küçük bir değişime uğrayarak varlığını sürdürdükten sonra, bazı türler tükenirken, başka birçok tür ise bugüne kadar soylarını sürdürüyor.

37. Bir evrimci bunu nasıl kabul etmektedir?

37 Evrimci Edmund Samuel, Order: In Life adlı kitabında şu sonuca varıyor: “Evrim kavramı, farklı yaşam biçimlerinin varoluşları için güçlü bir bilimsel açıklama olarak düşünülemez.” Kendisi şunları ekliyor: “Biyocoğrafik dağılım veya fosil kaydı üzerinde yapılan hiçbir dikkatli analiz evrimi doğrudan destekleyemez.”40

38. Tarafsız bir araştırmacı hangi sonuca varacaktır?

38 Açıkça görülüyor ki, tarafsız bir araştırmacı, fosillerin evrim kuramını desteklemediği sonucuna varacaktır. Öte yandan, fosil kanıtları yaratılışla ilgili iddialara güçlü şekilde arka çıkmaktadır. Zoolog Coffin’in belirttiği gibi, “geçmişteki yaşamın kanıtları olan fosiller, bilim adamları için, nihai kararı veren bir temyiz mahkemesidir; çünkü fosil kaydı, bilimin kullanımına açık tek gerçek yaşam tarihidir. Eğer fosil tarihi evrim kuramıyla uyuşmuyorsa—ki, uyuşmadığını gördük—o zaman neyi öğretmektedir? Fosil tarihi bize, bitkilerin ve hayvanların temel biçimlerinde yaratıldıklarını öğretmektedir. Fosil kaydındaki temel gerçekler evrimi değil, yaratılışı desteklemektedir.”41 Uzaybilimci Carl Sagan Kozmos adlı kitabında samimiyetle şunu kabul etti: “Fosillerin sağladıkları kanıtlar bir Büyük Mucit düşüncesine uygun düşebilir.”42

[Sayfa 54’teki pasaj]

“Aslında hiçbir biyolog, belli başlı bir grup organizmanın evrim yoluyla başlangıcını görmemiştir”

[Sayfa 57’deki pasaj]

Darwin: “Sayısız tür gerçekten birdenbire canlanmış olsaydı, bu olgu . . . . evrim teorisi için yıkıcı olurdu.”

[Sayfa 59’daki pasaj]

Fosil kaydı, evrim kuramının tahminlerinin tersini söylemektedir

[Sayfa 60’daki pasaj]

“Kayaçlarda bulunan eski yaşam türlerinden kalan fosil kalıntılarının basit bir başlangıç ortaya koymadıkları anlaşılıyor”

[Sayfa 61’deki pasaj]

Darwin: ‘Bütün tür grupları birdenbire ortaya çıkmaktadır’

[Sayfa 62’deki pasaj]

“Bu genel manzaranın . . . . özel bir yaratma eylemi . . . . fikriyle tutarlılık gösterdiği makul bir şekilde söylenebilir”

[Sayfa 62’deki pasaj]

“Kesinlikle ara fosiller yoktur”

[Sayfa 66’daki pasaj]

“Atların evrim çizgileri asla düz bir çizgi halinde olmamıştır”

[Sayfa 67’deki pasaj]

“Yaşayan tüm atları kapsayan Equus grubu . . . . fosil kaydında birdenbire ortaya çıkmaktadır . . . . bunların kökenleri bilinen fosil kanıtları tarafından belgelenememektedir”b

[Sayfa 70’deki pasaj]

“Evrim kavramı, farklı yaşam biçimlerinin varoluşları için güçlü bir bilimsel açıklama olarak düşünülemez”

[Sayfa 55’teki çerçeve]

Gelenekçi evrim kuramı Yaratılış modeli şunları

fosil kaydının şunları kapsayan bir fosil

kapsadığını tahmin etmişti: kaydı tahmin etmişti:

1. Çok basit canlı 1. Karmaşık canlı türlerinin

türlerinin yavaş yavaş birdenbire ortaya çıkması

görünmeye başlaması

2. Basit türlerin giderek 2. Karmaşık canlı türlerinin,

karmaşık türlere dönüşmesi ‘cinslerine göre’ (biyolojik

familyalarına göre)

çoğalmaları; fakat çeşitliliğe

izin vermeleri

3. Farklı türler arasında 3. Farklı biyolojik familyalar

birçok geçiş arasında geçiş “halkalarının”

“halkalarının” olması olmaması

4. Vücutta kol, bacak gibi 4. Gelişimini tamamlamamış vücut

çıkıntılarla,kemikler ve parçalarının olmaması;

organlar gibi yeni tüm organların tam olması

özelliklerin başlaması

[Sayfa 56’daki çerçeve/resim]

Evrim üzerine bir kitapta böyle bir resimle birlikte şu altyazı vardı: “BALIKTAN İNSANA.” Kitapta, bu resmin, “balığın yüzgecindeki kemiklerin insanın kol ve el kemiklerine nasıl dönüştüğünü gösterdiği” belirtiliyor. Ayrıca şöyle söyleniyor: “Fosil kaydı bu geçişteki birçok ara evreyi de belgelemektedir.” Acaba gerçekten böyle mi?a

[Şema]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın.)

Bilek

Alt kol

Dirsek

Üst kol

Omuz

[Sayfa 68, 69’daki çerçeve/resimler]

Fosil Kanıtlarının . . . Canlıların Kökeni Hakkında Söyledikleri

Yaşamın Kökeni Hakkında:

“Yerkürenin kabuğunda gömülü bulunan çağlar kitabının en azından dörtte üçünde sayfalar boştur.”—The World We Live In c

“İlk basamaklar . . . . bilinmemektedir; . . . . onlardan hiçbir iz kalmamış.”—Red Giants and White Dwarfs d

Çokhücreli Yaşam Hakkında:

“Çokhücreli hayvanların nasıl ortaya çıktıkları veya bu aşamanın tek ya da birçok yoldan bir kez mi yoksa defalarca mı meydana geldiği konusu zorluklarla doludur ve sürekli tartışılan sorular . . . . ‘son analizde pek yanıtlanabilir nitelikte olmayanlardır.’ ”—Science e

“Fosil kaydında, çokhücreli organizmaların gelişimindeki bu başlangıç aşamalarından hiçbir iz yoktur.”—Red Giants and White Dwarfs f

Bitki Yaşamı Hakkında:

“Botanikçilerin çoğu fosil kaydına aydınlanma kaynağı olarak bakıyorlar. Fakat . . . . bu yönden hiçbir yarar sağlanamamıştır . . . . Soy atalarına ilişkin hiçbir kanıt yoktur.”—The Natural History of Palms g

Böcekler Hakkında:

“Fosil kaydı böceklerin kökenleri hakkında herhangi bir bilgi vermemektedir.“—Encyclopædia Britannica h

“Böceklerin ilkel atalarının nasıl olduklarını gösteren, bilinen hiçbir fosil yoktur.”—The Insects i

Omurgalı Hayvanlar Hakkında:

“Bununla birlikte, fosil kalıntıları, omurgalıların kökeni hakkında hiçbir bilgi vermemektedir.”—Encyclopædia Britannica j

Balıklar Hakkında:

“Bildiğimiz kadarıyla, bu yeni hayvanı daha önce yaşamış herhangi bir yaşam biçimine bağlayan bir ‘halka’ yoktur. Balıklar aniden ortaya çıktılar.”—Marvels & Mysteries of Our Animal World k

Amfibyumlara Dönüşen Balıklar Hakkında:

“Bunu nasıl veya neden yaptıklarını belki de asla öğrenemeyeceğiz.”—The Fishes l

Sürüngenlere Dönüşen Amfibyumlar Hakkında:

“Omurgalılar tarihiyle ilgili fosil kaydının düş kırıklığı yaratan özelliklerinden biri, kabuklu yumurtanın geliştiği sıralarda, sürüngen evriminin ilk dönemleri hakkında çok az bilgi vermesidir.”—The Reptiles m

Memelilere Dönüşen Sürüngenler Hakkında:

“Sürüngenlerle memelileri [bağlayan] hiçbir halka yoktur.”—The Reptiles n

“Fosiller, ne yazık ki, ilk gerçek memeliler olduğunu kabul ettiğimiz yaratıklar hakkında çok az şey açıklar.”—The Mammals o

Kuşlara Dönüşen Sürüngenler Hakkında:

“Sürüngenlerden kuşlara geçişle ilgili belgeler daha da fakirdir.”—Processes of Organic Evolution p

“Böyle kuş benzeri bir sürüngenin fosili henüz bulunamamıştır.”—The World Book Encyclopedia q

Maymunlar Hakkında:

“Maalesef, maymunların ortaya çıkışlarını bize gösterebilecek fosil kaydı hâlâ umut vermeyecek kadar eksiktir.”—The Primates r

“Örneğin, günümüzdeki maymunlar görünürde hiçbir yerden gelmemiş. Onların dünü, yani fosil kayıtları yoktur.”—Science Digest s

Maymundan İnsana:

“Hiçbir fosil veya somut kanıt insanla maymun arasında doğrudan bir bağlantı kurmamaktadır.”—Science Digest t

“İnsan ailesinin, maymun benzeri bir cinsten bizim türümüze evrimleştiğini gösteren bağımsız bir soy hattı yoktur.”—The New Evolutionary Timetable u

[Sayfa 58’deki resim]

Milyonlarca fosil ortaya çıkarıldı; bunlar dünyanın her tarafındaki müzelerde ve laboratuvarlarda bulunmaktadır

[Sayfa 61’deki resimler]

Kambriyen olarak bilinen dönemin başlarında, belli başlı omurgasız gruplarının fosilleri, herhangi bir evrimsel atayla bağlantısı olmayan görkemli bir canlı “patlaması” ile ortaya çıkmaktadır

Sünger

Trilobit

Denizanası

[Sayfa 63’teki resimler]

Farklı ve çok karmaşık canlı türleri birdenbire ve tamamıyla gelişmiş olarak ortaya çıkmaktadır

At

Sincap

Kelebek

Eğreltiotu

Gül

Balık

[Sayfa 64’teki resimler]

Evrim kuramı, uçan yaratıkların geçiş atalarından evrimlendiklerini iddia ediyor; fakat bu ataların hiçbiri bulunamamıştır

Sumru

Kolibri

Kartal

[Sayfa 65’teki resim]

Zürafaların, boyun uzunluğu şimdikilerin üçte ikisi ya da dörtte üçü kadar olanlarına ait hiçbir fosil bulunamamıştır

[Sayfa 67’deki resimler]

Bu kemirgen benzeri hayvanın, atın atası olduğu ileri sürülen Eohippus’a benzediği söylenmektedir. Fakat Eohippus’tan at benzeri bir şeyin evrimlendiğine ilişkin hiçbir kanıt yoktur

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş