Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • ce böl. 11 s. 142-151
  • Canlılardaki Şaşırtıcı Tasarım

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Canlılardaki Şaşırtıcı Tasarım
  • Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Küçük Şeyler
  • Ortaklıklar
  • Doğadaki “Fabrikalar”
  • Polen Hayat Veren Toz
    Uyanış!—2007
  • Suyu Cimrice Depolayan Bitkiler
    Uyanış!—1992
  • Yaratılış Onların ‘Mazur Olmadıklarını’ Söyler
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1993
  • Orkide Bir Sabır Ürünü
    Uyanış!—2010
Daha Fazla
Yaşam—Nasıl Oluştu? Evrimle Mi Yaratılışla Mı?
ce böl. 11 s. 142-151

Bölüm 11

Canlılardaki Şaşırtıcı Tasarım

1, 2. (a) Bilim adamlarının bir tasarımcının olması gerektiğini kabul ettiklerini gösteren nedir? (b) Oysa onlar kendileriyle nasıl çelişiyorlar?

ANTROPOLOGLAR yaptıkları kazılarda üçgen biçimli sivri bir çakmaktaşı bulduklarında bunun, ok ucu olarak tasarımlanmış olması gerektiğini düşünürler. Bir amaçla tasarımlanmış bu gibi şeylerin, rastlantı sonucu meydana gelmiş olamayacağını kabul ederler.

2 Fakat canlılar söz konusu olduğunda genellikle bu mantıktan vazgeçilir; bir tasarımcının varlığı gerekli görülmez. Oysa en basit tekhücreli bir organizma veya bu canlının genetik kodunu içeren DNA’sı, biçim verilmiş bir çakmaktaşı parçasından çok daha karmaşıktır. Bununla birlikte evrimciler, bunların bir tasarımcısı olmadığında ve bir dizi rastlantısal olay sonucu ortaya çıktıklarında ısrar etmektedirler.

3. Darwin neyin gereğini kabul etti ve bunu nasıl karşılamaya çalıştı?

3 Fakat Darwin tasarımcı bir gücün olması gerektiğini kabul etti ve bunu doğal seçme olgusuyla açıkladı. Şöyle dedi: ‘Doğal seçme, her gün ve her saat bütün yeryüzündeki en küçük değişimleri inceden inceye araştırır, kötü değişimleri bir yana atar, iyileri esirger.’1 Fakat bu görüş artık gözden düşmektedir.

4. Doğal seçme konusundaki görüşler nasıl değişmektedir?

4 Stephen Gould, artık birçok çağdaş evrimcinin, önemli değişimlerin “doğal seçmeye tabi olmayabileceğini ve türdeş topluluklar arasında gelişigüzel yayılabileceğini”2 söylediklerini açıklıyor. Gordon Taylor da bu görüşü paylaşmaktadır: “Doğal seçme, olayların küçük bir bölümünü açıklıyor: en büyük kısmı içinse hâlâ bir açıklama yoktur.”3 Jeolog David Raup şöyle diyor: “Zamanımızda doğal seçmenin yerini tutabilecek önemli bir seçenek, rastlantının sonuçlarıyla ilintilidir.”4 Fakat acaba “rastlantı” bir tasarımcı mıdır? Yaşamın dokusunu oluşturan karmaşık yapıları üretme yeteneğine sahip midir?

5. Tasarım ve onun tasarımcısı konusunda bir evrimci neyi kabul etti?

5 Evrimci Richard Lewontin, organizmaların “dikkatlice ve ustalıkla tasarımlandığının anlaşıldığını” kabul etti. Bu nedenle bazı bilim adamları organizmaları, “bir Üstün Tasarımcı’nın başlıca kanıtı” olarak görüyor.5 Bu kanıtların bazılarını gözden geçirmek yararlı olacaktır.

Küçük Şeyler

6. Tekhücreli organizmaların yapıları gerçekten basit midir?

6 En küçük canlılar olan tekhücreli organizmalardan başlayalım. Bir biyolog, tekhücreli hayvanların “yiyeceklerini yakalayıp sindirebildiklerini, atıkları ortadan kaldırabildiklerini, hareket edebildiklerini, evler yapabildiklerini, cinsel etkinlikte bulunabildiklerini” ve “dokuları, organları, kalpleri ve akılları olmadan, bizim sahip olduğumuz her şeye gerçek anlamda sahip” olduklarını söyledi.6

7. Diyatomeler nasıl ve hangi amaçla cam yaparlar; denizlerdeki yaşam açısından ne kadar önemlidirler?

7 Tekhücreli organizmalar olan diyatomeler, deniz suyundan silisyum ve oksijen alarak cam üretir ve bu camdan, içlerine kendi yeşil klorofillerini koydukları minik “hap kutuları” yaparlar. Bir bilim adamı, önemleri ve güzellikleri nedeniyle bunları överek şöyle dedi: “Mücevher kutuları içindeki bu yeşil yapraklar, denizlerde yaşayan tüm şeylerin yiyeceklerinin onda dokuzu için otlaklar durumundadır.” Diyatomelerin besin değerinin büyük bir kısmı, ürettikleri yağda bulunur. Bu yağ aynı zamanda, klorofillerinin güneş ışığı alabileceği su yüzeyine yakın yerlerde batmadan salınabilmelerini sağlar.

8. Diyatomelerin hangi karmaşık kabuk biçimleri vardır?

8 Aynı bilim adamı, diyatomelerin cam kutu biçimindeki güzel kabuklarının, “yuvarlak, kare, kalkan biçimli, üçgen, oval, dikdörtgen gibi, insanı şaşkına çevirecek kadar çok biçimleri olduğunu ve oyma baskı etkisi yaratan geometrik desenlerin onları her zaman zarif şekilde süslediğini” belirtmektedir. “Bu şekiller, saf cam üzerine telkâri işiyle öylesine ince bir ustalıkla işlenmiştir ki, bir insanın saç telinin bu desen çizgileri arasına sığabilmesi için uzunlamasına dörtyüz parçaya dilimlenmesi gerekirdi.”7

9. Işınlıların yaptığı bazı evler ne kadar karmaşıktır?

9 Okyanuslarda yaşayan ve ışınlılar olarak adlandırılan bir hayvan grubu cam yapar ve bununla, “merkezi kristal bir küreden yayılan uzun, ince ve saydam iğneye benzer uzantıları olan, camdan güneşler” oluştururlar. Veya “camdan payandalar altıgen hale getirilerek basit jeodezik kubbelerin yapımında kullanılır.” Bu tür bir mikroskobik inşaatçı hakkında şunlar söylenmektedir: “Bir tane jeodezik kubbe bu süper mimara yetmez; ona, dantel biçiminde kenar süsü yapılmış, iç içe üç cam kubbe gereklidir.”8 Bu tasarım harikalarını anlatmaya sözler yetmez—bunu ancak resimler başarabilir.

10, 11. (a) Süngerler nedir; bir sünger tamamıyla parçalandığında hücrelerine ne olur? (b) Evrimcilerin, sünger iskeletleri hakkında yanıtlayamadıkları soru nedir; fakat biz neyi biliyoruz?

10 Süngerler milyonlarca hücreden meydana gelmiştir; fakat bu hücreler sadece birkaç farklı türdedir. Bir ders kitabı şunu açıklıyor: “Bu hücreler, dokular veya organlar olarak düzenlenmemişlerdir; buna karşın hücreler arasında, onları bir arada tutan ve düzene sokan bir tür tanıma biçimi vardır.”9 Eğer bir sünger bezle ezilerek milyonlarca hücreye ayrılırsa, bu hücreler biraraya gelip süngeri tekrar oluştururlar. Süngerler, camdan çok güzel görünümlü iskeletler yaparlar. Bunların en şaşırtıcı olanlarından biri Venüs sepetidir.

11 Bir bilim adamı bu konuda şunu söylüyor: “[Venüs sepeti] olarak bilinen ve silis iğneciklerinden kurulan karmaşık yapıdaki sünger iskeletine baktığınızda, hayal gücünüz zorlanır. Yarı bağımsız mikroskobik hücreler nasıl oluyor da işbirliği yapıp bir milyon camsı kıymık salgılıyor ve böylesine karmaşık ve güzel bir kafes meydana getiriyorlar? Bunu bilmiyoruz.”10 Fakat bildiğimiz bir şey var: Onun tasarımcısı herhalde rastlantı olamaz.

Ortaklıklar

12. Ortakyaşam nedir; hangi örnekler verilebilir?

12 Birçok durumda iki organizmanın birlikte yaşamak üzere tasarımlandığı görülür. Bu tür ortaklıklar birer ortakyaşam örneğidir. Bazı incirlerin ve yabanarılarının, üreyebilmek için birbirlerine gereksinimleri vardır. Termitler odun yer, fakat bunları sindirmek için vücutlarında yaşayan protozoa adlı tekhücreli canlılara muhtaçtırlar. Benzer şekilde sığırlar, keçiler ve develer, vücutlarında yaşayan bakterilerin ve protozoa üyelerinin yardımı olmadan, yedikleri ottaki selülozu sindiremezler. Bir rapor şunu bildiriyor: “İnek midelerinde sindirimin gerçekleştiği bölümün hacmi yaklaşık 110 litredir ve her bir damlasında 10 milyar mikroorganizma vardır.”11 Algler ve mantarlar birleşerek likenleri oluştururlar. Ancak bundan sonra çıplak kayalar üzerinde büyüyebilir ve kayaları toprağa dönüştürmeye başlayabilirler.

13. İğneli karıncalarla akasya ağaçları arasındaki ortaklık hangi soruları doğuruyor?

13 İğneli karıncalar, akasya ağaçlarının içi oyuk dikenlerinde yaşarlar. Yaprak yiyen böcekleri ağaçtan uzak tutarlar ve ağacı sarmaya çalışan asmaları parçalayıp öldürürler. Buna karşılık ağaç, bu karıncaların hoşuna giden şekerli bir sıvı salgılar ve aynı zamanda karıncalara besin olması için küçük ve yalancı bir meyve üretir. Acaba önce karınca ağacı korudu, bunun üzerine ağaç da karıncayı meyveyle mi ödüllendirdi? Yoksa ağaç karınca için meyve üretti, karınca da onu koruyarak ağaca teşekkür mü etti? Yoksa bunların hepsi aynı anda rastlantı eseri mi meydana geldi?

14. Çiçeklerin, tozlaşmayı sağlama amacıyla böcekleri çekmek için yaptıkları hazırlıklar ve kullandıkları düzenekler nelerdir?

14 Böcekler ve çiçekler arasında bu tür işbirliği birçok durumda görülür. Böcekler çiçeklerin tozlaşmasını sağlar ve buna karşılık çiçekler de böcekleri çiçektozu ve balözüyle beslerler. Bazı çiçekler iki çeşit toz üretirler. Bunların biri tohumları döller; diğeri ise kısırdır ama ziyaretçi böcekleri besler. Birçok çiçekte, böceklerin balözüne ulaşmaları için yol gösteren özel işaretler ve kokular vardır. Böcekler ise yollarının üzerindeki çiçeklerin tozlaşmasını sağlarlar. Bazı çiçeklerde tetik mekanizması vardır. Böcekler tetiğe dokunduklarında, çiçektozu taşıyan başçıklar onlara kuvvetle vururlar.

15. Loğusaotu çapraz tozlaşmayı nasıl gerçekleştirir; bu durum hangi sorulara yol açar?

15 Örneğin, loğusaotu kendi kendini tozlaştıramadığı için, kendisine diğer bir çiçeğin tozunu taşıyacak böceklere gereksinim duyar. Bu bitkinin, içinde çiçeğinin bulunduğu borumsu bir yaprağı vardır ve bu yaprak balmumu yapısındaki bir madde ile kaplanmıştır. Çiçeğin kokusunun çektiği böcekler yaprak üzerine konarlar ve kaygan bir yoldan dipte bulunan bir odacığa doğru kayarlar. Orada, olgun tepecikler böceklerin getirdiği çiçektozlarını alır ve tozlaşma gerçekleşir. Fakat böcekler, tüyler ve balmumu yapısındaki maddeyle kaplı kenarlar tarafından üç gün boyunca burada hapsedilir. Sonunda çiçeğin kendi tozları olgunlaşır ve böceklere tozlarını bulaştırır. Tüyler ancak bundan sonra yatar; balmumuna benzer maddeyle kaplı kaygan yol da yatay duruma gelene kadar eğilir. Böcekler dışarı doğru yürürler ve aldıkları yeni çiçektozu yüküyle, tozlaşmayı sağlamak üzere başka bir loğusaotuna uçarlar. Böcekler için üç gün hapis kalmanın sakıncası yoktur, çünkü içeride kendileri için depolanmış balözüyle iyi bir ziyafet çekerler. Bütün bunlar acaba rastlantı eseri mi meydana geldi? Yoksa zekice yapılmış bir tasarımla mı oldu?

16. Bazı Ophrys orkideleri ve kova orkidesi kendi tozlaşmalarını nasıl sağlarlar?

16 Ophrys orkidelerinin bazı türlerinin taçyaprakları üzerinde, gözleri, antenleri ve kanatlarıyla, eksiksiz bir dişi yabanarısı biçiminde bir çiçek bulunur. Bu çiçek, bir dişinin çiftleşme durumundaki kokusunu bile yayar! Erkek yabanarısı eşine gelir, fakat yaptığı sadece çiçeği tozlaştırmaktır. Kova orkidesi olarak adlandırılan başka bir orkide türünün, arıları ayakları üzerinde sendeleten mayalı bir balözü vardır; arı içi sıvı dolu bir kovaya kayarak düşer ve tek çıkış yolu, üzerine çiçektozu bulaştıran bir çubuğun altından kıvrılıp çıkmaktır.

Doğadaki “Fabrikalar”

17. Yapraklar ve kökler, bitkileri beslemek üzere nasıl birlikte çalışırlar?

17 Bitkilerin yeşil yaprakları, doğrudan veya dolaylı yoldan dünya için besin kaynağıdır. Fakat yapraklar, minik köklerin yardımı olmadan işlevlerini yerine getiremezler. Milyonlarca kökçük—her kök ucunda koruyucu şapka vardır ve her şapka yağlanmış durumdadır—toprağın içinde ilerler. Yağlı şapkanın arkasındaki kök tüyleri su ve mineralleri emer ve bunlar da çok ince besisuyu kanalları yoluyla yapraklara ulaştırılır. Yapraklarda şeker ve aminoasit üretilir ve bu besinler, ağacın diğer bölümlerine ve köklere gönderilir.

18. (a) Su, köklerden yapraklara nasıl ulaşır; bu sistemin bütünüyle yeterli olduğunu gösteren nedir? (b) Terleme nedir ve bu, suyun çevrimine nasıl katkıda bulunur?

18 Ağaçların ve bitkilerin dolaşım sistemlerinin belirli özellikleri öylesine şaşırtıcıdır ki, birçok bilim adamı bunları bir mucize olarak görür. Örneğin, su yerden yaklaşık altmış veya doksan metre yukarıya nasıl pompalanıyor? Kökteki basınç suya ilk hareketi verir, fakat gövdede bu işi başka bir mekanizma devralır. Kohezyon çekim kuvveti su moleküllerini birarada tutar. Su yapraklardan buharlaştıkça, bu kohezyon nedeniyle çok ince su sütunları yukarı doğru bir ip gibi çekilir—bu ipler, saatte 60 metreye varan bir hızla yol alarak köklerden yapraklara ulaşır. Bu sistemin, bir ağaçtaki suyu üç kilometre yukarıya kadar çıkarabileceği söylenmektedir! Fazla su yapraklardan buharlaştıkça (buna terleme denir), milyarlarca ton su, yeniden yağmur olarak yere düşmek üzere havaya geri döner—ne kadar mükemmel tasarımlanmış bir sistem!

19. Bazı kökler ve belirli bakterilerin ortaklığıyla hangi yaşamsal iş gerçekleştirilir?

19 Dahası var. Yaşamsal önemi olan aminoasitleri üretmek için, yaprakların topraktan nitrat ya da nitrit almaları gerekir. Toprak bunların bir kısmını şimşekler ve serbest yaşayan belirli bakteriler aracılığıyla temin eder. Bezelye, tırfıl, fasulye ve yonca gibi baklagiller de yeterli miktarlarda azot bileşikleri oluşturur. Bazı bakteriler bunların köklerine yerleşir; bu kökler bakterilere karbonhidrat sağlar, bakteriler de topraktaki azotu—yılda dönüm başına yaklaşık 225 kilogram—kullanılabilir nitrat ve nitrite dönüştürür.

20. (a) Fotosentez neye yarar, nerede meydana gelir ve bu süreci kim anlamaktadır? (b) Bir biyoloğun bu süreç hakkındaki görüşü nedir? (c) Yeşil bitkiler nasıl adlandırılabilir, üstünlükleri nelerdir; hangi soruları sormak yerindedir?

20 Dahası da var. Yeşil yapraklar güneşten enerji, havadan karbondioksit ve bitkinin köklerinden su alarak şeker üretir ve oksijen açığa çıkarırlar. Fotosentez denen bu süreç 400.000 tanesinin bu cümlenin sonundaki noktaya sığabileceği, kloroplast denen organellerde gerçekleşir. Bilim adamları bu süreci tam olarak anlayamamaktadır. Bir biyolog şöyle dedi: “Fotosentezde yaklaşık yetmiş değişik kimyasal reaksiyon söz konusudur. Bu gerçekten mucizevi bir olaydır.”12 Görünüşü güzel, sessiz, çevreyi kirletmeyen, oksijen üreten, suyu yeniden kullanılır hale getiren ve dünyayı besleyen yeşil bitkilere doğanın “fabrikaları” adı verilmiştir. Bunların oluşumu sadece bir rastlantı mıdır? Buna gerçekten inanılabilir mi?

21, 22. (a) Doğada bir zekânın var olduğunu doğrular şekilde iki ünlü bilim adamı ne söyledi? (b) Mukaddes Kitap bu konuda nasıl bir mantık yürütüyor?

21 Dünyanın en ünlü bilim adamlarından bazıları için buna inanmak güç. Onlar doğada bir zekânın var olduğunu görüyorlar. Nobel ödüllü fizikçi Robert A. Millikan, evrime inanmasına karşın, American Physical Society’nin bir toplantısında şöyle söyledi: “Sınırlarımızı belirleyen bir Tanrısal Güç var . . . . Bana göre, tamamıyla maddeci bir felsefe, akılsızlığın doruk noktasıdır. Çağlar boyunca akıllı adamlar her zaman en azından saygı duymalarını sağlamaya yetecek kadarını kavramışlardır.” Konuşmasında Albert Einstein’ın dikkate değer sözlerinden alıntı yaparak, Einstein’ın “doğada kendisini açıkça belli eden zekânın sonsuz küçüklükteki bir kısmını bile kavramak için alçakgönüllülükle çaba gösterdiğini” ifade eden sözlerini aktardı.13

22 Bir tasarımın olduğunu ve üstün bir zekânın varlığını gösteren sonsuz çeşitlilikte ve şaşırtıcı karmaşıklıkta kanıtlar çevremizi kuşatmıştır. Varılan bu sonuç, tasarımı bir Yaratıcı’ya atfeden Mukaddes Kitapta şöyle ifade edilmiştir: “Onlar mazur olmasınlar diye, onun görülmez şeyleri (nitelikleri), yani, ebedî kudreti ve ülûhiyeti (Tanrılığı), dünyanın yaratılışından beri yapılan şeylerle anlaşılarak açıkça görülüyor.”—Romalılar 1:20.

23. Mezmur yazarı hangi mantıklı sonucu çıkarmaktadır?

23 Etrafımızdaki canlılarda görülen tasarımın varlığına ilişkin bunca kanıt varken, bunların ardında amaçsız bir rastlantının olduğunu söylemek herhalde “mazur” görülemez. Bu nedenle, Mezmur yazarının zekâ sahibi bir Yaratıcı’ya inanması kesinlikle mantıksızlık değildir: “Ya RAB, işlerin ne çoktur! Onların hepsini hikmetle yaptın; yer senin servetinle dolu. Şu deniz büyük, her yandan geniş, orada sayısız kaynaşanlar, küçük ve büyük hayvanlar vardır.”—Mezmur 104:24, 25.

[Sayfa 151’deki pasaj]

“Fotosentezde yaklaşık yetmiş değişik kimyasal reaksiyon söz konusudur. Bu gerçekten mucizevi bir olaydır”

[Sayfa 148, 149’daki çerçeve/resimler]

Tohumlardaki Şaşırtıcı Tasarımlar

Tohumlar Olgun ve Gitmeye Hazır!

Ustalıkla yapılmış çeşitli tasarımlar tohumları gidecekleri yere gönderir! Orkide tohumları o kadar hafiftir ki, tıpkı bir toz gibi havada uçuşurlar. Karahindiba çiçeğinin tohumları paraşütle donatılmıştır. Akçaağaç tohumlarının kanatları vardır ve kelebekler gibi kanat çırparlar. Bazı su bitkileri tohumlarını içi hava dolu şamandıralarla donatırlar ve tohumlar yelken açıp giderler.

Bazı bitkilerdeki tohum zarfları aniden patlar ve tohumlar dışarı fırlatılır. Cadıfındıklarında kaygan tohumlar önce sıkıştırılır ve daha sonra tıpkı çocukların başparmakla işaret parmağı arasından karpuz çekirdeklerini fırlattıkları gibi, dışarı doğru fırlatılır. Eşekhıyarı ise hidrolik ilkelerini kullanır. Bu bitki büyüdükçe kabuğu içe doğru kalınlaşır; ortadaki sıvı giderek artan bir basınca maruz kalır ve tohumlar olgunlaştığı zaman bu basınç o kadar yükselir ki, mantarı fırlayan bir şişede olduğu gibi bitki sapını patlatır ve tohumlar dışarı fırlarlar.

[Resimler]

Karahindiba

Akçaağaç

Eşekhıyarı

Yağış Miktarını Ölçen Tohumlar

Bir yıllık bazı çöl bitkilerinin tohumları, 12 milimetre veya daha fazla yağmur düşmedikçe filizlenmez. Anlaşıldığı kadarıyla bu tohumlar suyun geldiği yönü de bilirler—eğer yağmur yağar, su yukarıdan gelirse filizlenirler; eğer alttan gelen suyun altında kalırlarsa filiz sürmezler. Toprakta tohumların filiz sürmesini önleyen tuzlar bulunur. Bu tuzların süzülüp ayrılması için yağmur yağmalıdır. Alttan gelen su bunu yapamaz.

Eğer bu çöl bitkileri sadece hafif bir yağmurdan sonra büyümeye başlarlarsa, ölürler. Bu bitkileri daha sonra oluşacak kuraklık nöbetlerinden kurtarmak üzere toprağı yeterince nemlendirmek için sağanak yağmur gereklidir. Bu nedenle büyümek için sağanak yağmuru beklerler. Rastlantı mı, yoksa tasarım mı?

Minik Bir Paket İçindeki Dev

Var olan en küçük tohumlardan birinin içinde, yeryüzündeki en büyük canlı olan dev sekoya ağacı paketlidir. Bu ağaç 90 metreden fazla büyür. Yerden 1,2 metre yükseklikteyken çapı 11 metreyi bulabilir. Bir sekoya ağacından altı odalı 50 ev yapmaya yetecek kadar kereste çıkabilir. Kalınlığı yarım metreyi geçen kabuğundaki tanen tadı böcekleri kovar. Ayrıca kabuğun süngerimsi ve lifli dokusu, asbest kadar ateşe dayanıklı bir malzemedir. Kökleri 1,2 ila 1,6 hektarlık bir alana yayılır. 3.000 yıldan fazla yaşar.

Tüm bunlara karşın, sekoya ağacının saçtığı milyonlarca tohumun her biri, minik kanatlarla çevrili bir topluiğne başından daha büyük değildir. Bir sekoyanın dibinde duran cılız bir adam, yukarı doğru uzanan ağacın etkileyici görkemine suskun bir hayranlıkla bakmaktan başka bir şey yapamaz. Bu heybetli devin ve paketli olduğu minik tohumların düzenlenmesinin tasarıma bağlı olmadığına inanmak akla yakın mıdır?

[Sayfa 150’deki çerçeve/resimler]

Müzik Virtüözleri

Alaycıkuş bir taklitçi olarak ün salmıştır. Bir tanesi bir saat içinde 55 kuşun taklidini yaptı. Fakat dinleyicileri büyüleyen şey, alaycıkuşun kendi içinden gelerek yaptığı orijinal besteleridir. Bu kuşların ötüşü kesinlikle, kendi savunma bölgelerini belirleyecek birkaç basit notanın çok ötesine geçer. Bu acaba onların—ve bizim—zevk almamız için olabilir mi?

Güney Amerika’da yaşayan ötücü çıtkuşunun da şaşırtıcılıkta daha aşağı kalır yanı yoktur. Eşleşen çiftler, diğer tropik kuş çiftleri gibi düetler yaparlar. Müzik performansları, bir başvuru kitabının da belirttiği gibi, eşsizdir: “Dişi ve erkek ya aynı şarkıyı birlikte söyler ya da farklı şarkıları veya aynı şarkının farklı bölümlerini sırayla söyler; zamanlamaları o kadar mükemmel olabilir ki, bütün şarkı sanki tek bir kuş tarafından söyleniyormuş gibi olur.”a Eşleşen çıtkuşlarının birbirleriyle iletişim kurarken kullandıkları bu yumuşak müzikal diyaloglar ne kadar hoştur! Yalnızca bir rastlantı mı?

[Sayfa 142’deki resimler]

Bir tasarımcı gerekli

Bir tasarımcı gerekmez mi?

[Sayfa 143’teki resimler]

Mikroskobik bitkilerin cam iskeletlerindeki tasarımlar

Diyatomeler

[Sayfa 144’teki resimler]

Işınlılar: mikroskobik hayvanların cam iskeletlerinin tasarımı

Venüs sepeti

[Sayfa 145’teki resim]

Birçok çiçekte, böceklerin balözüne ulaşmaları için yol gösteren işaret levhaları vardır

[Sayfa 146’daki resimler]

Tozlaşmanın gerçekleşebilmesi için, birçok çiçekte böcekleri hapsetmek üzere, balmumu yapısındaki bir maddeyle kaplı kaygan bir yol vardır

Bu orkide neden dişi bir yabanarısına benziyor?

[Sayfa 147’deki resim]

Su molekülleri arasındaki kohezyonun, bir ağaçtaki suyu üç kilometre yukarıya kadar çıkarabileceği söyleniyor

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş