Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w80 1/11 s. 5-13
  • Milletlerin Yürüdükleri Gibi Siz Artık Yürümeyin

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Milletlerin Yürüdükleri Gibi Siz Artık Yürümeyin
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • DÜNYADAN GELEN BASKI
  • MİLLETLER NASIL YÜRÜR?
  • DUYGUSUZ YÜREKLER
  • HAFİFMEŞREP DAVRANIŞLARA TESLİM OLUYORLAR
  • BİR AHLAK MUCİZESİ
  • “IŞIĞIN OĞULLARI” FARKLI DAVRANIRLAR
  • Eğlence Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli?
    “Tanrı’nın Sevgisinden Ayrılmayın”
  • Eğlenirken ve Dinlenirken Yehova’yı Memnun Eden Seçimler Yapın
    Şimdi ve Sonsuza Dek Mutlu Bir Yaşam: Kutsal Yazıları İnceleme Kitabı
  • Eğlence Seçiminde Akıllıca Davranalım
    Hayatımız ve Hizmetimiz—İbadet Kitapçığı 2019
  • “Işığın Çocukları” Olarak Yürümeye Devam Edin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
w80 1/11 s. 5-13

Milletlerin Yürüdükleri Gibi Siz Artık Yürümeyin

“Milletlerin . . . . anlayışlarında kararmış olarak yürüdükleri gibi, siz artık yürümeyin.”—Efes. 4:17, 18.

1. Bu makaledeki bilgiler neden önemlidir?

DÜNYA çapındaki ahlaki durum şiddetle ve hızla kötüleşiyor. Bundan birkaç yıl önce çok korkunç olarak telakki edilen eğlence şekilleri, şimdi, kitleler tarafından geniş çapta kabul ediliyor. Bu etki, Hıristiyan cemaatini bile tehdit ediyor. Böyle akımlara karşı koymak için ne yapılabilir? Müteakip makaleler bize anlam dolu cevaplar sağlayacak.

2, 3. (a) İsa ve Pavlus, Hıristiyanların davranışlarını neye benzettiler? (b) Yehova’nın Şahitleri genel olarak nasıl tanınırlar? Bununla beraber bazılarına kişisel olarak ne oldu?

2 İsa Mesih “dünyanın ışığı sizsiniz” dedi. Bir Hıristiyan’ın davranışı ahlaken karanlık dünyada pırıl pırıl parlamalı. Pavlus “yoldan sapmış ve hastalıklı bir dünyada” yaşayan tüm şakirtlerin “karanlık bir yerde ışıklar” olarak parlamaya devam etmelerini emretti. Bununla beraber ilk şakirtler her ne kadar İsa ve resullerle yakın bir ilişkide bulundularsa da, hâlâ nakâmil idiler. Dikkatli olmamak “yoldan sapmış ve hastalıklı bir dünya”nın ahlaki havası tarafından etkilenmelerine ve bir anlık iğva, Hıristiyan ahlaklarından uzaklaşmalarına neden olabilirdi. Nitekim bazıları tamamen karanlığın işlerine döndüler.—Mat. 5:14; Fil. 2:15 Philips tercümesi; Fil. 3:18, 19.

3 Aynı şekilde zamanımızda da, bizi dünyanın karanlığına döndürmeye zorlayan bir baskı vardır. Maalesef bazı Hıristiyanlar bu baskıya mağlup oldular. Her ne kadar genellikle Yehova’nın Şahitleri dürüst ve ahlaki hayatlarıyla dünya çapında tanıyorlarsa [tanınıyorlarsa] da bazıları ferden “ışığın çocukları” olarak yürümeğe devam etmediler ve cemaatten çıkarılmaları gerekti. Onların davranışları artık örnek davranışlar değildi. Acaba böyle hoşa gitmeyen olaylarda hangi etken rol oynayabildi?—I. Kor. 5:13; Efes. 5:8.

DÜNYADAN GELEN BASKI

4. Dünyanın ahlakına ne oldu? Yaygın olan eğlence türleri bunu nasıl doğrular?

4 Ahlaki ortam açıkça görüldüğü gibi dünya çapında kötüleşmiştir. Dünyada çoğunluk “her ahlaki (YD) hissi kaybet”miştir. (Efes. 4:19) Bu gerçek, bugün çok yaygın olan eğlence türlerinde açıkça belli oluyor. Neden yalnız eğlenmek üzerinde duralım? Çünkü biz bir kişinin eğilimlerini, günlük iş saatlarından sonra yapmak istediğini yapabildiği zamanlarda neler yaptığından öğrenebiliriz. Bir kimsenin “izinli” olduğu sürede zamanını nasıl kullandığı, bize onun gerçekte nasıl bir kişi olduğunu büyük ölçüde gösterir. Bugün, yaygın ve adı kötüye çıkmış olan eğlence türleri açısından, dünyanın ahlak düzeyi çok düşüktür. Acaba bu ahlak düşüklüğü seni etkiliyor mu?

5. Efesoslular kitabından alınacak olan nasihatler üzerinde durmamız neden şimdi uygundur?

5 Çökmüş bir ahlak dönemi boyunca yaşayan Hıristiyanların sadece bizler olmadığını unutma. Hıristiyanlığın başlangıç safhasında Ortadoğu’da Efesos şehrinde yaşamış olan bazı kişiler için “her ahlak hissini kaybet”miş tarifi uygundu. Resul Pavlus, Efesoslu Hıristiyanlara yazmış olduğu mektubunda “ışığın oğulları” olarak yürümenin ne anlama geldiğini açıkladığından, bu mektup bizim için de büyük önem taşımalıdır. Onun öğüdü, bu kritik “son günlerde” yaşamakta olan “zevki seven” birçok sözde Hıristiyan için gerçekten uygundur.—II. Tim. 3:1-7, 13.

MİLLETLER NASIL YÜRÜR?

6, 7. (a) Hıristiyanlara Efesoslular 4:17’de neyi durdurmaları ısrarla tavsiye ediliyor? (b) Birinci yüzyılda milletler nasıl ‘yürüdüler?’

6 Pavlus, Efesoslular 4:17, 18’de Hıristiyan kardeşlerini “milletlerin fikir boşluğuyle . . . . yürüdükleri gibi, siz artık yürümeyin” diye ısrarla teşvik etti. Milletlerden olanlar o zaman nasıl yürüdüler? İlk yüzyılda yaşayan bir görgü şahidi şöyle itiraf ediyor:

“İnsanlar her kaynaktan keyif ararlar. Hiçbir kötülük, sınırları içinde kalmaz. . . . Neyin şerefli olduğunu tamamen unutmaktayız. Adam . . . . şimdi spor ve şaka için boğazlanmaktadır . . . . insanın öldürülmesini görmek tatmin edici bir manzaradır.”a

Herhangi belirli bir hedefi olmaksızın birçok kişi hayatlarında her kaynaktan zevk arayarak eğlencenin üzerinde gereğinden fazla durdu.

7 Eski Efesos şehri, bir kimsenin eğlenmek arzularını tatmin etmek için çok uygun bir şehirdi. Orada her hevesi hoşnut edebilen manzaralar sunabilecek bir stadyum veya yarış alanı ve 25.000 kişilik bir amfiteatr vardı. Bu yerler o zamanki dünya kudreti olan Roma İmparatorluğu tarafından meydana getirilmişti. Roma İmparatorluğu hakkında bir tarihçi şöyle dedi: “İmparatorluğun ahlaki durumu, gerçekten bazı hususlarda kayıtlardaki en korkunç manzaralardan birini oluşturur.”

DUYGUSUZ YÜREKLER

8. (a) Efesoslular 4:18 dikkati ne tür yüreğe sahip kişilere çekiyor? Yunanca kelimenin asıl anlamı nedir? (b) Böyle bir durum aniden mi oluştu?

8 Pavlus, halkı “yüreklerinin katılığı [duygusuzluğu, YD] sebebiyle anlayışlarında kararmış” olarak tarif etti. (Efes. 4:17, 18) Onların yürekleri hissiz idi. “Duygusuzluk” veya “katılık” kelimesinin Yunanca karşılığı olarak bu kelimenin, mermerden daha sert bir taşın tarifinde kullanıldığı görülebilir. Bu kelime tıpta bedenin bazı eklemlerinin tüm faaliyeti durana kadar tedricen oluşan tebeşir taşı için kullanılırdı. Böyle “anlayışları kararmış” kişilerin yürekleri yavaş yavaş körlenmiş, duyarlılığını kaybetmiş, taş kadar sertleşmiş duruma gelir. Bu bir gecede olmaz, fakat tedrici bir süreçle olur. Onların eğlence türlerinin seçiminin bu sürece doğrudan katkısı oldu. Nasıl?

9, 10. Birinci yüzyılda en beğenilen eğlence türü neydi? Bu, seyirciler üzerinde ne etki yaptı?

9 O zamanlar en sevilen ve aranan eğlence türünün ne olduğunu biliyor musunuz? Sık sık insanla veya hayvanla ölüme kadar döğüşmeye zorlanan Gladyatör oyunları. Bu sahneyi bir an hayalinde canlandır! Stadyum, bazıları püsküllerle süslü görkemli güneşliklerin gölgesi altında oturan, binlerce seyirciyle tıklım tıklım doluydu. Güzel müzik ve oluklardan akan parfümlü suyun tatlı kokusu, ölüm koku ve seslerini örten göze hoş görünen bir durum sağlıyor. Bir anda bütün kalabalık çılgınca bağırarak ayağa kalkıyor: “Öldür onu“ Kamçıla onu! Dağla onu! Neden kılıçtan böylesine korkakça çekiniyor? Neden böyle kuvvetsizce vuruyor? Bütün bu düzenlenmiş katliam, bu oyunu seyreden birinin dediği gibi, “biraz eğlence, biraz nükte ve biraz rahatlamak için” olmuştu.

10 Böyle şiddetli döğüşmeleri seyredebilen, böyle iğrenç kan akıtma sahnelerinden şehvetle zevk alabilen bu kişiler, diğer eğlence türlerini durgun ve yavan buldular. Bir tarihçinin özetlemiş olduğu gibi, bunlar “hayvani yaratılıştan insanı ayıran eleme karşı duygudaşlık hissini yok etmişti.”

11. Artık gladyatör oyunları olmadığından, bugünün eğlencesi “duygusuz yürekli” insanlar hasıl edemez sözü doğru mu, yanlış mı? Neden?

11 Bu inanılmaz bir durumdur diyebilirsin. Fakat bugün buna benzer durumlar yok mu? Evet, gladyatör yarışmaları çoktan bitmiştir, fakat bir gazetecinin tecrübesine dikkat edelim:

“Öldür kadını! Ona yine yapılsın! Tam zamanında katil ‘ona yine onu’ yaptı! Kadına kurşunlar sıktı! . . . .Bu idam emrini verenler—tiyatroda benim arkamda oturan üç kişiydi; onlar bütün yönlerden vasat film seyircileriydi.”

Bu müstesna bir durum mu? Hayır, söylenemez! Birçok memlekette en çok ilgi gören sinema ve televizyon programları önemle şiddete dayandırılan programlardır; bu bir gerçektir. Böyle eğlenceler, acıma hissini kaybetmiş veya artık vicdan azabı duymayan zalim kişilerin husule gelmelerine katkıda bulunmuştur.—Efes. 4:19.

HAFİFMEŞREP DAVRANIŞLARA TESLİM OLUYORLAR

12. (a) Efesoslular 4:19 milletlerin nasıl yürüdüklerine dair [hangi] ek bilgiyi veriyor? (b) “Hafifmeşrep davranış”ın anlamı nedir? O zamanın eğlence türü bunu yansıttı mı?

12 Resul Pavlus, milletlerden olan insanların sadece ‘körlenmiş yürekleri’ olduğunu değil, “tamah ile her pisliği işlemek için kendilerini şehvete teslim etmiş” olduklarını da ekliyor. (Efes. 4:19) Pavlus, “zina” ve ‘söylenmesi bile ayıp’ olan şeylerden bahsetti. (Efes. 5:3, 12) Birinci yüzyılda eğlenceler özellikle sahne veya tiyatro, yine bu işlere büyük ölçüde katkıda bulundu. Neler seyredilebiliyordu?

“Aldatılmış kocaların maceraları, zinalar ve aşk entrikaları, en çok seyredilen konuları oluşturdu. Erdemle alay edildi, . . . . kutsal ve hürmete layık tutulmağa değer her şey çamura batırıldı. Edepsizlikle . . . . ahlaksız konuşmalarla ve utanma duygusunu tamamen bozan görünümlerdeki bu manzaralar, diğer tüm şeyleri gölgede bıraktı. Bale dansı yapanlar elbiselerini attılar ve sahnede yarı çıplak, hatta çırılçıplak dans ettiler.

Sanat artık kenara bırakıldı; her şey sırf şehveti tatmin için planlandı.”—The Confict of Christianity with Heathenizm, Gerhard Uhihorn tarafından, s. 120

Ne korkunç! Hafif meşrep davranışın kısa bir özetidir bu; Çünkü bunun karşılığı orijinal Yunanca kelime herhangi bir zevke hazır olma anlamını taşıyor. Bu davranış içinde olan kişi, artık insanların ne söyledikleri veya düşündükleriyle ilgilenmiyor, terbiyeyi utanmayarak görmezlikten geliyor.

13. Bugünkü eğlence türlerinde “hafifmeşrep davranışlar” hemen belli oluyor mu?

13 Günlerimizde durum farklı mıdır? Cinsel ahlaksızlık, eğlence düşüncesiyle sunulan her şeyi tıka basa doldurmuştur. Bazı memleketlerde pornografik filmler televizyon ekranlarında bile gösterilmektedir; bu yolla ahlaksız görünümler ta evin içine kadar girmiştir. Seyirciler buna ilgi duyuyorlar mı? İtalya’da televizyonda bir pornografi film gösterildiği zaman bütün şehir bu gösteri boyunca adeta durmuştu.”

14, 15. (a) ‘Tamahkârlık’ (Efes. 4:19) ne anlama gelir? Bugünkü eğlence türü bunu meydana getirir mi? (b) Vakfolmuş Hıristiyanlar eğlence olarak cinsel ahlaksızlığı ele alan konuları seyretmekle etkilenirler mi?

14 Bir yazar birçok filmin konusunu ve insanların tutumunu şu sözlerle açıklıyor:

“Yeni filmlerin büyük bir çoğunluğunda, çıplak seks sahneleri, —karşıt cinstekilerin, yakın akrabalar arasındaki ve aynı cinstekilerin cinsel istekleri—asıl konulardır.” O şu sonuca vardı: “Kısacası biz, toplumumuzda her şeyin geçerli sayıldığı, her şeye müsaade edildiği ve kişinin şehevi istekleri ve arzularının ve hayallerinin doyurulması üzerine hiçbir sınır konulmadığı bir duruma eriştik.”

15 Böyle kişiler tıpkı resul Pavlus’un tarif ettiği gibi “tamah ile her pisliği işlemek için kendilerini şehvete teslim etmiş” kişilerdir. Evet ‘tamahkârlık’ (“daha çoğa sahip olma” Kingdom İnterlinear Translation), uygunsuz şeylere karşı isteği tıka basa doyurma ve ahlakî pahası ne olursa olsun, hisleri tatmin etmek için haris bir arzudur. (Efes. 4:19) Böyle ahlaken bozuk malzemeyi seyretmek bir Hıristiyan’ın düşüncesini etkilemeyecek mi? Bu cins birkaç filmi seyreden biri şunları itiraf etti:

[Cinsel ahlaksızlıkları sergileyen] bu sahneleri asla unutamazsın; onlar hakkında ne kadar düşünürsen, o kadar görmüş olduklarını yapmağı istersin. . . .Film gerçekten bir şeyler kaçırdığını zannettirir.” Başka biri şunları ekledi: “O şeyin nasıl olacağını merak etmeğe başlardın.”

Bu işte bir kimsenin tecrübesi olmayabilir, fakat bu tehlike vardır. Zihinlerimiz sinsice etkilenebilir!

BİR AHLAK MUCİZESİ

16. Efesoslular 1:6-8’e göre, Hıristiyanlar hangi zengin bereketi aldılar? Bu hayatlarını nasıl etkiledi?

16 Bütün bunlar birinci yüzyılda Mesih’i gerçekten takip edenlerin davranışlarına ne kadar büyük bir tezattır! Onlar bir zamanlar bu sistemin ve onun “reis“i olan Şeytan’ın etkisi altında yürümüşler ve çok doğal olarak “bedenin arzularını” yapmışlardı. Fakat onlar değişmişlerdi. Hıristiyanlığın yüksek seviyedeki hakikatleri, onlara hayata tamamen yeni bir bakış açısı kazandırdı. Düşünün, onların ağır günahlarının bağışlanabilmesi için Tanrı “sevgili” oğlunu kurban etmeğe razı oldu. Bu ne büyük bir pahadır! Resul Pavlus, bunu, “her hikmette ve anlayışta [sağduyuda, YD] bize çoğalttığı kendi inayetinin zenginliğine göre” diye ifade etti. Böylece onlar sadece hakikatin bilgisine malik olmakla kalmadılar, fakat aynı zamanda hayatın her günkü problemlerini çözümlemeğe muktedir kılan “sağduyu” da kazandılar.—Efes. 1:5-8; 2:1-5.

17. (a) Hıristiyanlığın kudrete dayanan bir din olduğunu gösteren hangi deliller vardır? (b) Onun ahlaki gücü nasıl gösterildi?

17 Onların dini, kudrete dayanan bir dindi. Tanrı’nın ruhu İsa’yı ölülerden kaldırdı ve onu her dünyevi otoritenin üstünde olan bir duruma yükseltti. Şimdi bu aynı kudret iman edenler için de faaliyettedir. (Efes. 1:19, 21) Bu ruh iman edenlerin hayatında ne kadar iyi sonuçlara yol açtı. Ahlak sorununu ele almakla birinci yüzyıldaki Hıristiyanlığın kudretini takdir edebiliriz! Eski dünya cinsel ahlaksızılığı normal saydı. İlk yüzyılın Roma yazarlarından biri olan Çiçero bile bunu şöyle savundu:

“Eğer genç erkeklerin fahişelerle olan aşklarının kesinlikle yasaklanmış olması gerektiğini düşünen biri varsa, o kişi gerçekten son derece sert biridir. . . . Ne zaman gerçekten bu yapılmadı? Ne zaman herhangi bir kimse onda hata buldu?”

Bununla beraber “ışığın oğulları” böyle alışkanlıklardan kurtuldular ve onlardan uzak kaldılar. Tüm tarih boyunca Hıristiyanlığın başardığı ahlaki mucizeyle mukayese edilebilecek hiçbir şey yoktur.

“IŞIĞIN OĞULLARI” FARKLI DAVRANIRLAR

18. İlk şakirtler ‘kutsal millet’ olmağa karşı takdirlerini hangi davranışla gösterdiler?

18 Bu şakirtler yüksek bir yaşam standartına sahip olmalıydılar. Bundan dolayı Pavlus şöyle nasihat etti: “Mukaddeslere yakışır surette, aranızda zina ve her türlü pislik yahut tamah anılmasın bile.” (Efes. 5:3) Sadece böyle şeyleri yapmaktan sakınmakla kalmamalı, fakat bazı şehvani [şeytani] zevkler almak amacıyla onlar hakkında konuşmaktan bile sakınmalıyız. Bu düşünce, günlerimizde ‘sen ahlaksızlığı fiilen işlemedikçe bir eğlence olarak onu seyretmekte ve onun hakkında konuşmakta bir sakınca yoktur’ diye düşünenlerden, ne kadar uzaktır.

19. İkinci ve üçüncü yüzyıldaki Hıristiyan yazarlar (a) ‘Tiyatronun utanmazlığı ve arenanın vahşeti’ (b) “bir adamın öldürülmesini” seyretmek (c) birinin ‘ihtiras ve şehvetle yanmasını’ sağlayabilen şeyler hakkında ne düşündüler? (ç) Bir kimse kötü şeyler yapmağı nasıl öğrenebilir?

19 İlk Hıristiyanlar eğlenmek konusunda “rağbet gören” gladyatör oyunları ve tiyatrolar hakkında ne düşündüler? İkinci ve üçüncü yüzyılda yaşamış Hıristiyan olduklarını söyleyen bazı yazarların şu açıklamalarına dikkat et:

“Bizim [Hıristiyanlar], sirkin deliliği, tiyatronun utanmazlığı ve arenanın vahşetini konuşmak, görmek ve işitmekle hiçbir ilgimiz yok. . . . Diğer zevklerin de var olduğunu ile sürersek sizi neden gücendirmiş olalım?”—Tertullian

“Bir adamın öldürülmesini seyretmeyi onu adeta bizzat katletmek sayan bizler, böyle dehşetli manzaraları [gladyatör oyunlarını] görmekten yemin ederek vazgeçtik.”—Athenagoras.

“Sahnenin ahlak bozucu etkisi daha da bulaşıcıdır. Çünkü komedilerin konusu, bakirelerin iğfal edilmesi veya fahişelerin aşklarıdır. . . . Bu şeylerin utanmaksızın yapıldığını ve herkesçe gönül rızasıyla seyredildiğini gördükleri zaman, genç erkek veya kızlar ne hissedebilirler? Bu konuda açıkça uyandırılmış oluyorlar ve özellikle seyretme yoluyla uyarılan şehvetle yanıyorlar.—Lactantius. (Siyah yazılar tarafımızdan yapılmıştır.)

“Kötülük üzerinde düşünmemek bile gerektiğinden, sadık bir Hıristiyan bu durumlar arasında ne yapsın? Şehvet gösterilerinden neden zevk alsın. . . . ? Görmeğe alıştığı şeyi yapmağı öğrenmiş olur. . . . Biz gördüğümüz ve işittiğimiz şeye çok çabuk alışırız.”—Cyprian.

20. (a) İlk Hıristiyanlar ahlaken çökmüş eğlence türlerinden neden kaçındılar? (b) Onların davranışları neden göze çarpar şekilde farklıydı?

20 Her ne kadar bu adamlar ilk yüzyıldaki Hıristiyanlardan bir-iki yüzyıl sonra yaşadılarsa da, bir Hıristiyan’ın bu durumu nasıl gördüğünü anlıyoruz. Onlar, böyle aşağılayıcı eğlence türlerinden kaçındılar. Karanlıktan çıkmış, hayatlarından müstehcen konuşmaları, şiddeti ve ahlaksızlığı kaldırmış olanların, kasten oturup eğlenmek için bu gibi şeyleri seyretmelerinin ne kadar tutarsız bir davranış olacağını anlayabilirler. Çoğunlukla bu Hıristiyanlar Pavlus’un şu nasihatine kulak verdiler: “Karanlığın semeresiz işlerine iştirak etmeyin, fakat daha ziyade onları tedip (YD) edin.” Ahlaken çökmüş bir dünyada onların günlük temiz hayatları, diğer insanlar için daimi bir “tedip” teşkil ederdi. Onların Tanrı’dan korkmaz dünya tarafından, “insanlığın düşmanları” olarak gösterilmeleri şaşılacak bir şey değildir. Bu şakirtler, bedenlerini düşünen komşularından, daha iyi bir etki altında bulunduklarını kıvançla gösterdiler. Onlar ‘zihinlerini harekete getiren kuvvette yenilenmiş olduklarını’ belirttiler. Bu “kuvvet” ne derece farklı idi! Başkaları bunu ister istemez gördüler. Acaba biz böyle insanlar olmak istemiyor muyuz? Ne söylersek söyleyelim, ya “ışığın meyvelerini“ gösteriyor, ya da milletler gibi yürüyoruz.—Efes. 4:23; 5:9, 11.

21. Biz bugün hangi nedenle eğlence seçimimize gerçekçi bir gözle bakmalıyız?

21 Öyleyse bugün eğlence konusunda yapacağımız seçim hakkında ne söylemeli? Biz ve çocuklarımız TV’i açtığımız veya sinemaya gittiğimiz zaman neler seyredeceğiz? Acaba seyretmeyi seçtiğimiz şeylerle ‘Roma tiyatrosunun utanmazlığı veya arenanın vahşeti’ arasında gerçek bir fark var mı? Bazı gerçek olaylar, bazı Hıristiyanların ihmalkâr davranışla seyretmeyi alışkanlık haline getirdikleri şeylerden nasıl etkilenerek ahlaksızlığa yenildiklerini anlatıyor.

22. (a) İlk Hıristiyanlar için “ışığın oğulları” olarak yürümek kolay mıydı? Bununla beraber onlar neyi yapabildiler? (b) Başka hangi sorulara cevap gereklidir?

22 Buna karşıt olarak ilk Hıristiyanlar ne kadar büyük ahlaki bir güç gösterdiler! İnsanların yürekleri, günah işlediklerini fark etmeyip edebin bütün utanma duygularını unutacak kadar sertleşmiş olan bir dünyada yaşamalarına rağmen, onlar, “hak olan ne varsa, muteber olan ne varsa, âdil olan ne varsa, saf olan ne varsa, sevimli olan ne varsa, hakkında iyi söylenen ne varsa, eğer bir fazilet ve eğer bir sitayiş varsa, onları düşün”meğe devam etmeği başardılar. (Fil. 4:8) Acaba ahlaksız bir atmosferin ortasında nasıl böyle bir kuvvet muhafaza ettiler? Şunu unutma, onlar da bizim gibi, et ve kandan müteşekkil insanlardı; dinlenmeğe gerçek bir ihtiyaç duydular. Acaba onların zevk aldıkları diğer şeyler hangileriydi? Bugün bizler “ışığın çocukları”nın bıraktıkları böyle kuvvetli ve değerli örnekleri daha yakından nasıl takip edebiliriz? Bunlar müteakıp makalede ele alınacak önemli sorulardır.

[Dipnotlar]

a Lucius Seneca’nın (M.Ö. 4.—M.S. 65.) mektupları, s. 95, par. 33.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş