Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w80 1/11 s. 13-22
  • “Işığın Çocukları” Olarak Yürümeye Devam Edin

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Işığın Çocukları” Olarak Yürümeye Devam Edin
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İÇTEN KUVVET GEREKLİDİR
  • ‘ESKİ ŞAHSİYETİ ALDATICI ARZULARIYLA BERABER BERTARAF ET’
  • RABBE MAKBUL OLANI AYIRT ET
  • IŞIĞIN ÇOCUKLARI İÇİN VAR OLAN SEÇENEKLER
  • HERKES ETKİSİNİ İYİLİK İÇİN KULLANSIN
  • Milletlerin Yürüdükleri Gibi Siz Artık Yürümeyin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
  • Eğlence Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli?
    “Tanrı’nın Sevgisinden Ayrılmayın”
  • Toplumsal Eğlenceler—Yararlarından Sevinç Duy, Tuzaklarından Sakın
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1992
  • “Her Şeyi Tanrı’yı Yüceltmek İçin Yapın”
    Yehova’nın İsteğini Yerine Getiren Teşkilat
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1980 (İnceleme Serisi 52-59)
w80 1/11 s. 13-22

“Işığın Çocukları” Olarak Yürümeye Devam Edin

“Bir vakitler karanlık idiniz, fakat şimdi, Rabde ışıksınız . . . . ışığın çocukları gibi yürüyün.”—Efes. 5:8, 10, (YD).

1, 2. (a) Verilen örnekte söz konusu adamın rüzgâra karşı mücadele etmesi neden hayatidir? (b) Hıristiyanlar milletler gibi yürümekten kaçınmak için neden mücadele etmelidirler?

ADAM şiddetli rüzgâra karşı mücadele ediyordu. Attığı her adımla kendini zorlayarak durmaksızın ilerliyordu. Neden böylesine çaba harcıyordu? Neden rüzgâra sırt dönüp rüzgârla yürümüyordu? Çünkü arkasında karaltı gibi bir uçurum gözüküyordu. Yaşamak istediğinden başka seçeneği yoktu. Böylece rüzgâra karşı yürümek için mücadele etmesi şaşılacak bir şey değildi.

2 Bugün “dünyanın ruhu”, şiddetli esen bir rüzgâr gibi, Şeytan’ın yönetimi altında bulunan tüm insanlığın kaçınılmaz surette Tanrı’nın gazabının bir ifadesi olan harabiyet “uçurum”una sürükleyen bir davranışa ayak uydurmak için çaba harcıyor. (I. Kor. 2:12; Efes. 5:6) Bu, gazaptan kaçınmak bir Hıristiyan’ın sanki ‘rüzgâra karşı yürümesini’ gerektiriyor. ‘Milletlerin yürüdükleri’ veya davrandıkları gibi değil ‘ışığın bir çocuğu’ olarak yürümesi için mücadele etmesi gereklidir.—Efes. 4:17; 5:18.

İÇTEN KUVVET GEREKLİDİR

3. (a) Efesoslular 3:16’ya göre milletler gibi yürümekten kaçınabilmek için çabalarımız hangi yönde harcanmalıdır? (b) ‘İçimizi’ nasıl kuvvetlendirebiliriz?

3 Bu mücadelede galip gelmek için çabalarımızı ne yönde harcamalıyız? Pavlus cevaben bizim “derunî adamda [içimizde] kendi [Tanrı’nın] ruhu (YD) vasıtası ile kudretle kuvvetlenme”mizi öğütlüyor. Üzerinde çalışmamız gereken alan, içten, “yüreğin gizli insanı”nda oluşturacağımız “derunî adam”dır. Bu “derunî adam” kuvvetlendirilmelidir. Nasıl? Sorunun anahtarı bir sonraki ayette geliyor: “İman[ınız, YD] vasıtası ile Mesihin yüreklerinizde sevgi ile (YD) oturmasını size versin.”—Efes. 3:15, 16; I. Pet. 3:4.

4. (a) ‘Mesih’in yüreğinde oturmasını’ temin etmek için söz konusu olan nedir? (b) Gerçek durumumuzu açıklayan hangi soruları kişisel olarak sormalıyız?

4 ‘Mesih’in yüreğinizde oturması’ için başta dünyanın ruhunun yürekten atılması gereklidir. Eğer “itaatsizlik oğullarında şimdi âmil olan ruh,” yani Şeytan, içimizde hâlâ işliyor veya hayatımıza tekrar sokulmaya başlıyorsa, o zaman Mesih’in ruhu ‘derunî adamımızı’ nasıl oluşturabilir? (Efes. 2:2) Böylece kendine şunu sor: “Bu sistemin şeytanî ruhundan hâlâ zevk alıyor muyum? Onun ahlak duygusundan yoksun olduğunu yansıtan şeyler beni eğlendiriyor mu?” Aslında, içimizde tamamiyle değişik bir kişilik varken başkalarına farklı bir görünüm sunmamız kolaydır. Eğer Mesih yüreğimizde oturuyorsa, onun örneği ve öğretileri duygularımızı ve hareketlerimizi etkileyecektir. Örneğin, İsa takipçilerine, karşı cinsten birine şehvetle bakmamaları gerektiğini söyledi. Acaba düşünce yönünden bu sözlere itaat ediyor muyuz? Böyle duyguları uyandırabilen durumlardan ciddiyetle kaçınıyor muyuz? Şunu düşün: Acaba İsa, bizim takip ettiğimiz eğlence türünden hoşlanır mıydı? Onun sadece ‘adaleti sevmek değil, kanunsuzluktan nefret etmek’ ruhuna biz de sahip miyiz? Eğer Mesih’in ruhunun içimizi doldurmasını sağlarsak, Mesih’inki gibi “aynı ruhi tutuma” sahibiz demektir.—Mat. 5:27, 28; İbr. 1:9, YD; I. Pet. 4:1, YD.

5, 6. (a) ‘Derunî adamı’ kuvvetlendirmek için şahsi tetkik ve derin düşünmek neden hayatidir? (b) Zihinsel bilgiler meselenin tüm cevabı mıdır? Değilse, daha ne gereklidir?

5 Tanrı’nın Sözünün hakikati ve özellikle bunun İsa Mesih’in hayatı ve öğretileri tarafından sağlanan sevgi örneğiyle ilişkisi hususunda “enlilik ve uzunluk ve yükseklik ve derinlik ne olduğunu bütün mukaddeslerle beraber anlamak” üzere, bizim “köklenmiş ve temellenmiş olmamız için, Mukaddes Kitabı şahsen tetkik etmek ve derin derin düşünmek hayatidir. Derinliğine köklenmiş bir şey kolay kolay sökülemez; sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir şey oradan kolay kolay götürülemez. Böylece Mesih’in bilgisinin “derunî adam”ımıza akmasını sağlamakla ruhi ‘kök ve temelimizi’ kuvvetlendirmeliyiz.—Efes. 3:17, 18.

6 Bununla beraber, Mesih’in yüreğinde oturmasının sadece Mukaddes Kitap konusunda birtakım gerçekleri gayretle biriktirmek anlamına geldiğini sanmayalım. Resul Pavlus, yalnız zihinsel bilgilere dayanan bir imanın tehlikeli sonuçlar doğuracağının tamamıyla farkında olarak şöyle devam etti: “Allahın bütün kemali ile dolmanız için . . . . Mesihin bilgiden çok üstün olan sevgisini bilmeğe muhtedir olasınız.” Kafamızda sadece birtakım gerçekleri biriktirmekten daha fazlası gereklidir. ‘Bir kimse ile ne kadar arkadaşlık edersen, onun düşünüş tarzını o kadar anlarsın’ sözü gerçi doğrudur, ama, o kişinin başkalarına olan davranışlarını örnek almadıkça veya yaşayışını dikkatle takip etmedikçe onun duygularını gerçekten takdir edemezsin. Benzer şekilde sadece kitapları okumakla Mesih’in sevgisi anlaşılamaz, fakat eğer biri Mesih gibi oluyorsa, o zaman duygudaşlık uyandıran tecrübeler yoluyla “bilgiden çok üstün olan”ları da bilebilir.—Efes. 3:19.

7. Mesih kâmil olduğundan dolayı onun gibi olmak, bizden çok fazlasını beklemek mi demektir? Verdiğin cevap Mukaddes Kitabın hangi görüşüne dayanır?

7 Buna erişmek yüce bir hedeftir! Erişilmesi gereken yüksek bir örnektir! Gerçi gücümüzü aşan bir girişim gibi görünebilir, fakat nakâmil yeteneklerimize rağmen Tanrı’nın yardımıyla bu yapılabilir; çünkü Pavlus, Tanrı’nın “istediğimizden yahut düşündüğümüzden daha çok ziyade yapabileceğini”, söylemektedir. Sorulması gereken bir soru var: Biz, kendimize düşeni yapıyor muyuz?—Efes. 3:20; I. Petrus 2:21 ve I. Korintoslular 11:1’e de bak.

‘ESKİ ŞAHSİYETİ ALDATICI ARZULARIYLA BERABER BERTARAF ET’

8. (a) Pavlus’a göre, “eski şahsiyet”te gizlice hangi tür arzular etkili olamaya devam edebiliyor? (b) Bazıları yozlaştırıcı eğlence türlerini seçmekte nasıl haklı olduklarını savunmaya kalkıştılar? Onların bu konudaki muhakeme tarzları Mukaddes Kitap açısından sağlam mı?

8 Bu sözü Resul Pavlus Efesoslular 4:2’de (YD) önemle söylemektedir. Eski şahsiyeti yamalamak değil, onu ‘bertaraf etmek’, yani kendinden atmak. (Kol. 3:9) Neden? Çünkü “hain” olan yüreğimizden ayrılmak istemeyen “aldatıcı arzuları” eski şahsiyeti ‘çürütebilir’ veya kötüden kötüye yönelterek bozabilir. (Yer. 17:9) Katıldıkları açıkça yozlaştıcı olan eğlence türlerini haklı göstermek için bazı Hıristiyanlar şöyle muhakeme ettiler: “Bu eğlence türü benim vicdanımı rahatsız etmediğine göre yanlış olan nedir?’ Acaba onların vicdanlarının yanlış işlemesi ve yüreklerindeki arzunun kendilerini aldatması söz konusu olamaz mı? Vicdanımızın bizi rahatsız etmemesi hareket tarzımızın iyi veya doğru olduğuna dair bir teminat değildir. Hatta Resul Pavlus bile bunu itiraf etti: “Çünkü kendime karşı bir şey bilmiyorum; fakat bununla terbiye olunmuş değilim; ancak beni muhakeme eden Yehova’dır (YD).” (I. Kor. 4:4) İlk yüzyıldaki Korintos cemaatinde, birçoklarının vicdanı o derece duyarsızlaştı ki, aralarında ahlaksızlığın bulunmasını dahi hoşgördüler ve bununla övündüler bile. Vicdanları onlara ne kadar yanlış rehberlik etti!—I. Kor. 5:1, 2, 6; Tit. 1:15; I. Tim. 4:2.

9. Tedirgin edici hangi haber vicdanların yavaş yavaş değişebildiğini gösteriyor?

9 Vicdanlarımızın “aldatıcı arzular” tarafından tedricen bozulmasına meydan vermek kolaydır. Yehova’nın Şahitleri hakkında bir Avrupa ülkesinden şu tedirgin edici haber gelmektedir:

“Edep duygularının değişmesinden dolayı, kardeşlerimizin şimdi oynatılan filmlerin çoğunu seyretmelerine karşı, 10 yıl önce bunları seyretmek istemedikleri kesindir. Dünyanın yeni ahlak akımlarının bazı kardeşlerimizi belirli bir ölçüde etkilediği şüphesizdir.”

10. (a) Birinci yüzyılda Gladyatör oyunlarının kabul edilmesi nasıl kurnazca temin edildi? (b) Bundan ne öğrenilebilir?

10 Şeytan, yozlaşmış standartlarını yavaş yavaş kabul ettirmeye çalışıyor. Filistin’de gladyatör oyunlarına başlandığı zaman, “böyle manzaralara alışık olmayan” kişiler onları ilkin “dehşetle” karşıladılar. Birinci yüzyıldaki tarihçi Livy bu sözlerine şunu ekliyor:

“Bu manzaraları sık sık tekrarlamakla, bazen dövüşçülerin ancak birbirlerini yaralamalarına müsaade etmekle . . . . insanları bunlara alıştırdılar, hatta onları zevk verici kıldı ve birçok genç erkekte silah taşıma sevincini uyandırdı.”

Böylece onlar bu görünümlerden dehşet duymamağa başladılar. Zamanla duyguları artık onları incitmedi, aksine sevinçle bunlara katılanlar oldular. Şeytan’ın yöntemi nadiren değişiyor; öyleyse sen Hıristiyan “edep duyguları”nın yavaş yavaş değiştirilmesine karşı uyanık ol. Dur ve düşün: Senin vicdanın ne kadar ileri gitmene izin verdi? Gereğinden fazla mı? Eğlenceler alanında senin tutumun “her ahlak hissini kaybedenler”inkinden az mı farklıdır?

RABBE MAKBUL OLANI AYIRT ET

11, 12. (a) Efesoslular 5:10 ve 17’deki nasihat neden şimdi çok hayatidir? Nasıl uygulanabilir? (b) Ahlaken bozuk eğlencelerin bazı yararlı kısımları, onları, Hıristiyanlar için kabul edilir hale getirir mi?

11 Ahlaken çürük olan birçok şeyi tamamıyla sağlanmış [sağlammış] gibi görebiliriz. Bu nedenle “Rabbe makbul olan şey nedir, onu temyiz” etmeliyiz. “Bunun için [günler kötü olduğundan] akılsız olmayın, fakat Yehova’nın (YD) iradesi nedir anlayın.”—Efes. 5:10, 17.

12 Bundan dolayı dünya tarafından sağlanan eğlencelerde anahtar: Seçim yapabilmektir. Bir kişinin şu sözleri bir örnektir: “Filmin büyük kısmı oldukça iyidir, fakat çoğunlukla seks sahneleri eksik olmadığından, eğer filmin öbür kısmını görmek istersen, seks sahnelerini de seyretmen gerekecek.” “Oldukça iyi” filmin büyük kısmını seyretmek, “seks sahnelerini” görmekten gelebilecek ahlaki zararlara acaba değer mi? Gizlide yapılanları gösteren böyle sahneler şimdi seyircilerin gözleri önüne getiriliyor. Eğer Pavlus “onlar [milletler] tarafından gizlide olan şeyleri söylemek bile ayıptır” demiş ise, bunlardan bir kısmını eğlence olarak seyretmeye karşı tutumumuz ne olmalıdır? (Efes. 5:12) Yahudi Talmudu gibi kurallar listesine başvurmaktansa Hıristiyanlar, kendi “kavrama güçleri”ni kullanmalı ve “akılsız [Yunanca: “mantıksız ahlaki zekâ noksanlığı”] olma”malıdırlar. (İbr. 5:14; Efes. 5:17) Bu tutum, çok eğlendirici bazı özellikleri olmasına rağmen bizim belirli filmlerden veya TV programlarından tamamıyla kaçınmamız anlamına gelebilir. İkinci yüzyıldaki Hıristiyan yazarlardan sayılan birisi The Shows (Temaşalar) adlı kaleme aldığı yazısında şunları söylüyor:

“[Temaşalarda] bazı şeylerin zevk verici, aslında hem hoş hem de masum, hatta bazen mükemmel olduklarını kabul edelim. Hiç kimse zehiri [acı bir madde olan] safra ile karıştırılarak [karıştırarak] vermez . . . . zararlı madde çoğu kere lezzetli ve iştah açacak şekilde takdim edilir.”—Tertullian.

13. Mukaddes Kitabın öğütlerinin önemini “boş sözler”la azaltan birine nasıl yardım edilebilir?

13 “Rabde makbul” olan bir hareket tarzını takip etmek için ferden birbirimizi teşvik edebilmemiz ne iyidir! Bir gencin şu sözleri gerçekten övülmeğe değer: “Bence, ahlaksız filmlerden uzak kalmak ve başkalarını da bunlardan uzak kalmaya teşvik etmek yönünden, ruhen olgun gençler arasında muazzam bir çaba harcanmaktadır.” Bununla beraber Pavlus, bazılarının Mukaddes Yazıların kesin öğütlerinin önemini azaltacaklarını söyleyerek cemaati uyardı: “Hiç kimse sizi boş sözlerle aldatmasın, çünkü Allahın gazabı itaatsizlik oğulları üzerine bunlardan [fuhuş, murdarlık, edepsiz konuşmalar ve benzeri şeylerden dolayı gelir.” (Efes. 5:6) ‘Boş sözler konuşanların’ başkaları üzerinde kötü bir etkisi olabilir. Düzensiz yürümekte direnen kişiler hakkında Resul Pavlus şu öğüdü veriyor:

“Fakat eğer bir kimse . . . . sözümüze itaat etmezse, utansın diye, onunla arkadaşlık etmemek üzre ona nişan koyun. Ve düşman gibi saymayın, fakat kardeş gibi nasihat edin.”—II. Sel. 3:14, 15.

Gerçi onu “düşman” sayma, fakat toplumsal, açıdan, istediği şekilde onunla arkadaşlık etmekten vazgeç. Belki böylece o, düşüncelerini ve davranışını değiştirmesi gerektiğini anlayacaktır.

IŞIĞIN ÇOCUKLARI İÇİN VAR OLAN SEÇENEKLER

14, 15. (a) Birinci yüzyılda milletlerden birçokları kendi hayatlarında biraz heyecan katmak için ne yaptılar? (b) Efesoslular 5:18, 19’da Hıristiyanlar için hangi seçeneklerden bahsediliyor? Bunlar milletlerden olanlar tarafından nasıl telakki edilecekti?

14 İster genç, isterse yaşlı olsun, tüm kişiler düşünce tarzı ve davranışlarının günlük alışkanlıklarını yenebilmesi için bir değişiklik, bir tazelenme, farklı yönden gayrete getirilme gereği içindedirler. Birinci yüzyılda yaşayan dünyevi insanlar için sarhoş olmak, istenen heyecan ve “tazelenme”yi bulmak demekti ve bu olağan bir şeydi. Onların sık sık eş ve dostlarla yaptıkları toplumsal toplantılar sadece “içki âlemleri”ydi. Oysa Hıristiyanlar onlardan ne kadar farklıydılar. Onların mükemmel bir tazelenme kaynağı vardı. Bu acaba ne idi? Resul Pavlus bunu şöyle açıklıyor: “Ve şarapla sarhoş olmayın, onda edepsizlik vardır, fakat ruhla (YD) dolu olun.” Tanrı’nın ruhunun etkisi Hıristiyanlara en büyük zevki verdi. Dolayısıyla onların eş ve dostlarla yaptıkları toplumsal toplantıları, iman etmeyenlerin “sefahet”ini yansıtmadı. Tanrı’nın mukaddes ruhu onların yüreklerini doldurduğu için ağızlarından çıkanlar şarapla ‘dolmuş’ kişilerinkinden farklı oldu. Milletlerin ünlü müstehcen şarkılarıyla şehevi danslarına tutkun olmaktansa, Hıristiyanlar, Pavlus’un şu sağlıklı öğüdünü takip ettiler: “Birbirinize mezmurlar, ilâhiler ve ruhanî nağmeler söyliyerek yüreğinizde Yehova’ya (YD) terennüm ve taganni” edin. Onlar böylece içten tazelendiler.—Efes. 5:18, 19; I. Pet. 4:3.

15 Bütün bu davranışlar milletlerden olanlara ne kadar can sıkıcı görünüyordu! Oysa “ışığın çocukları” olanlar gerçekten sevinçliydiler, çünkü onların farklı bir ruhları vardı. Onlar sevgi dolu bir tek aile, “Allahın ev halkı” olarak hareket ediyorlardı ve herkes aldığı “atiye” veya “vergi”yi cemaat ailesini bina etmek için kullanıyordu.—Efes. 2:19; 4:7.

16. (a) Sevgi dolu bir “aile” ruhunun cemaat üzerinde ne gibi etkisi olacak? Yakub 1:27’deki nasihat neden unutulmamalıdır? (b) Bazı toplumsal buluşmalarda baş gösteren hangi tehlikeden kaçınılmalıdır? (c) Hıristiyan toplumsal buluşmalarda yapılan eğlendirici faaliyetlerin özelliği ne olmalıdır?

16 Böylece bugün cemaatte sevgi dolu bir “aile” ruhu varsa, bu ruh onları birbirlerini bina etmek için toplantılarda hazır bulunmaya ve de toplumsal amaçlarla buluşmak üzere doğal bir istek geliştirmeğe sevk edecektir. Gerçek sevgi, herkesi genç ve yaşlı, özellikle ‘dul ve öksüz’ olanlarla, evet herkesle içten ilgilenmeye sevk edecektir! (Yak. 1:27) Bununla beraber aşağıdaki misalde görüldüğü gibi toplumsal buluşmaların yozlaşmasına izin verilmemeli:

“Çok güzel bir nikâh töreni yapıldı; düğün konuşmasını veren vaiz Mukaddes Yazılardan mükemmel nasihatler verdi. Daha sonra yeni çift birkaç yüz konukla beraber bir kabul töreni yapmak üzere yakın bir salona gittiler. Ama bu salonun havası ne kadar değişikti! Profesyonel müzisyenler bütün dikkatleri üzerlerine toplayıp o kadar yüksek sesle çılgın ve şehevi bir müzik türü çaldılar ki, birtakım konuklar özür dileyip salonu terk ettiler. Bu törende alkollü içkiler su gibi aktı ve yapılan danslar çılgın bir dizginsizlik ruhunu yansıttı. Birçokları neden “mutlu bir teokratik düğünü ona dünyayı sokmakla bozalım?” diye sordular.

Hıristiyanlar dinlenirken veya eğlenirken neler yapabilirler? Bina edici birçok şey! Hıristiyanların eğlenme alanlarında gerçekten tazeleyici buldukları bazı şeyler müteakip makalede kaleme alınmıştır. Önemli olan nokta, yapılanların “ışığın çocukları” olduğumuzu ve “dünyanın ruhu”nun değil, ‘Tanrı’nın ruhunun’ etkisi altında bulunduğmuzu yansıtmasıdır.—I. Kor. 2:12.

HERKES ETKİSİNİ İYİLİK İÇİN KULLANSIN

17. İhtiyarlar ve “ruhi yeterlikleri” olan başkaları eğlence alanında ‘yanlış adımlar atabileceklere nasıl yardım edebilirler?

17 Dünyadan gelen baskı artarken onun ruhunun cemaatte işlemesini önlemek için uyanık durulmalıdır. İhtiyarların etkisi Tanrı’nın ruhunun cemaatte işlemesini geliştirmelidir. Bu, bazen dengesini kaybeden kimsenin düşünüşlerini ayarlamasını gerektirebilir. Dünyevi tutumun cemaate sızmasından kaygı duyan bir ihtiyar şöyle yazdı: “İhtiyarlar olarak biz de kabahatliyiz, çünkü bazılarımız gerektiği zaman nasihat vermek bakımından zayıfız ve doğru olanı savunmamaktayız.” Bununla beraber, sadece ihtiyarlar değil, “ruhanî” veya “ruhi yeterlilikleri (YD)” olanlar ‘suçta tutulan birini hilimle ıslah etmeye’ istekli olmalıdırlar. Böyle hilimle verilen bir nasihat, belki atılan “yanlış adım”ın (YD) felakete götüren asi bir hareket tarzına dönüşmesini önleyebilir.—Efes. 4:11-14; Gal. 6:1.

18. Dengeli olmak neden gereklidir?

18 Eğlence seçiminde herkesin zevki değişik olabilir, bunu hepimiz fark etmeliyiz. ‘Fazla adil’ olmaya kaçan aşırı tenkitlerde bulunmaktansa, arzu edileni teşvik et. Mukaddes Kitapta gösterilen standartları kullan. ‘Yanlış adımlar’ atanların yüreklerine Tanrı’nın Sözünün kuvveti yön versin.—Vaiz 7:16.

19. Ana-babalar etkilerini çocuklarının yararına nasıl kullanabilirler?

19 Özellikle ana-babalar çocuklarına yardım etmek için çok uygun durumdadırlar. Resul Pavlus babalara şu emri verdi: “Çocuklarınızı tahrik etmeyin, fakat onları Yehova’nın disiplin ve yetkili nasihatıyla yetiştirmeye devam edin.” ‘Yetiştirmek’ kelimesinin Yunanca karşılığı, çocuk için sıcaklık düşüncesini kapsar, çünkü bu kelime ‘çocuklarını kayırarak emziren bir anneye’ uygulanabilir.—Efes. 6:4, YD; I. Sel. 2:7.

20. (a) Disipline neden ihtiyaç duyulmaktadır? (b) Bir genç kadının sözlerine göre ana-babalar ne yapmalıdırlar? Bu davranışlarını çocukları ilerde takdir edecekler midir?

20 Çocuklarıyla böylelikle ilgilenen ana-babalar onların eğlence alanında yaptıkları seçimlere karşı kayıtsız kalmazlar. Çocukları için duydukları sevgileri anne veya babanın bazen çocuğa karşı kararlılıkla hareket etmesini sağlar; ‘çocuğu disiplinle yetiştirmesini’ temin eder. Özellikle yaşıtlarından gelen baskılar yüzünden bir çocuk, ana-babasının eğlenceler alanında koydukları kısıtlamalara belki itiraz edebilir. Tanrı’dan korkan ana-babası tarafından yetiştirilen 21 yaşındaki dolgun vakitli vaiz önceki yıllarını düşünerek şöyle dedi:

“Ancak yıllar geçtikten sonra yeteştirilme tarzımın kendime yaradığını fark ettim, fakat o zamanlarda bunun kurbanı olduğumu sanmıştım. Ana-babalara gelince, kararlılıkla davrandıkları takdirde çocuklarını kaybedeceklerini düşünebilirler. Asla kaybetmezler. Meselelere bakış açıları uzun vadeli olmalı. Çocukların “Eh anne, Suzan bunu yapıyor ve hâlâ hakikattedir, böylece benim Hakikati terk edeceğimi niçin düşünüyorsun?” demesi ana-babaları korkutmalıdır. Burada ana-babanın “hayır” demesi çok zor olsa gerek. Ama ancak büyüdükten, yani birkaç yıl geçtikten sonra geriye baktığında, ‘Yehova, ana-babamın gereğince ayak diretmekte cesaret gösterdikleri için Sana teşekkür ediyorum’ diyeceksin.”

21. Ana-babalar çocuğun hangi mükemmel ilişkiyi geliştirmesine yardım etmelidirler? Neden?

21 Dıştan gelen baskı veya disiplin meselenin asıl hal çaresi değildir. Resul Pavlus, “Yehova’nın yetkili nasihatın”dan bahsetti. Harfiyen bu ifade, denetleyen veya ayarlayan bir etki olarak birinin içine Yehova’nın zihnini koymak demektir. Çocuğunun Yehova ile yakın bir ilişki geliştirmesine yardım etmeye çalış, şöyle ki, yozlaştırıcı tüm eğlence türlerini ve bütün yanlış davranışları reddedecek duruma gelsin. Böyle bir ilişkiyi geliştirmiş olan bir genç şöyle dedi: “Mesele aslında benimle ana-babam arasında değil, benimle Yehova arasındadır.”

22. Işığın çocukları olarak yürümeye devam etmekle hangi ümidi besleyebiliriz?

22 Hepimiz için de bu mesele bizimle Yehova arasındadır. Dolayısıyla Yehova’nın kavminden olan kişi “ışığın çocukları”ndan biri olduğunu asla unutmasın. Şimdi aydınlatanlar olarak yürümeye devam et, böylece mutlu ve tatmin edici bir hayat yaşa. Ayrıca yakında gerçekleşecek olan ve insanı gayrete getiren ahlakî parlaklığın bulunacağı, yeni bir sistemde ebediyen mutlu yaşamın ümidini besle.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş