“Krallığın Anahtarları” ve “Büyük Kalabalık”
1. Filipus’un Kayseriye’ye yerleşmesi karşısında, M. S. 36 yılı konusunda kendisi hakkında hangi sorular doğuyor?
MİLATTAN SONRA 36 yılında Akdeniz’in doğu kıyısında bulunan Kayseriye’de Hıristiyan tarihinde işaretlenmiş bir olay oldu. O yıla doğru incil vaizi Filipus’un oraya yerleşip yerleşmediğini kesinlikle bilmiyoruz. Eğer yerleşmiş olsaydı, orada görev yapan İtalyan taburdan olan belirli bir subayla ilgili olarak neden kullanılmadı? Filipus, Samiriye’de resul Petrus’tan önce Hıristiyan faaliyetini gösterdiğine göre, neden bunu MS 36’da Kayseriye’de yapmadı? İlham edilmiş Mukaddes Yazılar bize bu soruların cevabını veriyor.
2. Musa’nın meyancılık ettiği kanun ahdi ne zaman yürürlükten kaldırıldı? Bununla beraber Yahudilere gösterilen ayrıcalı işlemler ne zamana kadar devam etti?
2 Musa’nın Arabistan’daki Sina dağında Yehova Tanrı ile israil arasında meyancılık ettiği Kanun ahdi, İbrahim’in ve Kral Davud’un soyundan gelen İsa Mesih’in direğe gerilmesiyle yürürlükten kalkmıştı. Bu olay, İsa’nın MS 29’da suda vaftiz edilip ruhla meshedilmesinden üç buçuk yıl sonra olmuştu. Bununla beraber, Yehova, Daniel 9:24-27’deki peygamberliği yerine getirmek için, üç buçuk yıllık bu süre boyunca bedeni Yahudilere ve Samiriyelilere ayrıcalık tanımaya devam etti. Bu “hafta”, yani yedi yıllık süre, M.S. 36 yılının yedinci kameri ayında (Tişri) sona erdi. O zamandan sonra İbrahim’in soyu olan İsrailliler, Yahudi olmayan milletlerden gelen sünnetsizlerle aynı düzeyde tutulacaklardı. İbrahim’in Tanrısı artık Yahudilere ayrıcalık tanımayacaktı! M.S. 36’da bu nasıl gösterildi?
3. (a) O sıralarda resul Petrus neredeydi? Neden? (b) Petrus olağanüstü hareketi yüzünden Yeruşalim’deki sünnetli Yahudi Hıristiyanlar tarafından neden eleştirildi?
3 Bu zaman gelince, bir liman kenti olan Yafa şehrindeki Hıristiyan cemaatinin acil ricaları üzerine, Petrus oraya gelip iyiliksever Yahudi bir Hıristiyan olan Ceylan’ı diriltti. Bu kentte birkaç gün için sepici Simun’un yanında kaldı. (Res. İşl. 9:36-43) O zamanda milletlerden olan sünnetsiz bir kişi tıpkı Tanrı’nın kavminin müşareketten kesilmiş bir üyesi gibi, arkadaş olarak arzu edilmezdi. (Mat. 18:17) Bu nedenle o zamana kadar, Yahudi bir Hıristiyan olan Petrus sünnetsiz birinin evine hiç girmemişti. (Bu durum incil vaizi Filipus için de muhakkak geçerliydi.) Dolayısıyla daha sonraları Yeruşalim’deki sünnetli Yahudi Hıristiyanlar Petrus’un milletlerden olan birinin evine girdiğini işitince onu eleştirip “sen sünnetsiz adamların yanına girdin, ve onlarla beraber yedin” diyerek “çekiştiler.”—Res. İşl. 11:3.
4. Yahudi Hıristiyan resul Petrus, Kayseriye’deki sünnetsizin evine girdikten sonra hissettiği duyguları nasıl dile getirdi?
4 Petrus bile, birkaç yıldan beri bir Hıristiyan resul olmasına rağmen, Kayseriye’deki İtalyan Kornelius’un evine çekinerek girdiği zaman şunları söyledi: “Başka milletten [ırktan, YD] birile birleşmek, yahut yanına gitmek, Yahudi olan bir adam için ne derece doğru olmadığını bilirsiniz.” (Res. İşl. 10:29) Evet, onlar için Yahudi olmayan ırklar murdar sayılırlardı.
5, 6. Kayseriyed’deki eleştirilmiş hareketini savunurken Petrus hangi gerçekleri ortaya koydu?
5 Petrus, kendisini savunmak için Yeruşalim’deki resullere ve başka sünnetli Yahudi Hıristiyanlara gerçekleri söylemek zorunluluğunu duydu. Hangi gerçekler söz konusuydu? Şunlar: Petrus bu hareketi kendiliğinden yapmamıştı. Yehova Tanrı’ya itaat ederek hareket etmişti.
6 Petsu, Yafa’da sepici Simun’un evinde bulunduğu sırada, Tanrı, Petrus’a, kendisinin temizlediğini, murdar saymaya devam etmemesi gerektiğini bildirmek üzere, Petrus’un bir rüyet görmesini sağladı. Bunun üzerine Kayseriye’de görevli bulunan İtalyan yüzbaşı Kornelius tarafından gönderilen üç adam Petrus’un [Petrus’u] aramak için Simun’un evine geldiler. Tanrı, şimdi bedenin [bedenen] Yahudi olan bu Hıristiyan resule “hiç şaşırmadan onlarla git”mesini söyledi, “çünkü onları ben gönderdim” dedi. Yafa cemaatinden sünnetli Yahudi Hıristiyan olan altı kişi Petrus ile beraber deniz kıyısındaki Kayseriye kentine gittiler. Ertesi gün onlar sünnetsiz yüzbaşı Kornelius’un evine girdikleri zaman, Kornelius, Tanrı’nın meleğinin kendisine göründüğünü ve Yafa’da bulunan Petrus’un [Petrus’u] çağırtmak için “adamlar gönder”mesini söylediğini anlattı; melek, Petrus hakkında “sana sözler söyliyecektir; bütün evin ve sen onlarla kurtulacaksınız” demişti.—Res. İşl. 10:1-33; 11:14.
7. İtalyan yüzbaşı Kornelius’un evindeki sünnetsizlere konuşan Petrus hangi noktaya kadar gelebildi?
7 Petrus, neler olacağından habersiz olduğu halde, İsa Mesih’in hayatı hakkında, yani yeryüzündeki vaizliği, ölümü ve Tanrı’nın her şeye kadir gücü tarafından nasıl diriltildiği hakkında bilgi verdi. Sözlerine devam eden Petrus şunları da ekledi: “Dirilerin ve ölülerin Allah tarfından tayin olunan hâkimi odur, . . . . Kendisine her iman eden, günahların bağışlanmasını onun ismile alacaktır, diye bütün peygamberler ona şahadet ediyorlar.”—Res. İşl. 10:34-43.
8. Petrus hâlâ konuşurken, Tanrı Milletlerden gelip iman eden sünnetsizleri artık ruhla tevlit edilmiş cemaate kabul ettiğine dair hangi delili verdi?
8 Petrus hâlâ konuşurken, Yehova Tanrı ruhla tevlit edilmemiş Hıristiyanlar cemaatine artık sünnetsiz oldukları halde, Milletlerden iman edenleri de kabul ettiğini ispat etti; çünkü şöyle okuyoruz: “Petrus bu sözleri daha söylemekte iken, kelâmı işitenlerin hepsi üzerine mukaddes ruh (YD) indi. Ve Petrus ile beraber gelmiş olan sünnetli müminlerin hepsi şaştılar, çünkü mukaddes ruh (YD) vergisi Milletler üzerine de dökülmüştü. Çünkü onların dillerle söylediklerini, ve Allahı tâzim ettiklerini [yücelttiklerini, YD] işitiyorlardı.”—Res. İşl. 10:44-46.
9. Petrus Yeruşlim’de olayları anlatırken, mukaddes ruhun Kayseriye’deki işlemesini nasıl tarif etti? Bunu neyle karşılaştırdı?
9 Yeruşalim’de, bu olay hakkında bizzat haber veren Petrus şöyle dedi: “Ben de söylemeğe başlayınca, başlangıçta [M.S. 33, Pentikost’ta] bize olduğu gibi onların üzerine de mukaddes ruh (YD) indi. Ve: Gerçi Yahya su ile vaftiz etti; fakat siz mukaddes ruhla (YD) vaftiz edileceksiniz, diye Rabbin söylediği sözü hatırladım. İmdi Rab İsa Mesihe iman ettiğimiz zaman, bize olduğu gibi, eğer onlara da aynı vergiyi Allah verdi ise, ben kim oluyordum ki, Allaha karşı durabileyim?”—Res. İşl. 11:15-17.
10. Petrus, devamen Milletlerden gelen bu sünnetsizlerin ne yapılmalarını emretti? Neden?
10 Bu durumda Petrus devamen ne yaptı? “O zaman Petrus cevap verdi: Bizim [sünnetli Yahudi Hıristiyanlar] gibi mukaddes ruh (YD) alan bunlar vaftiz olunmasınlar diye suyu [Petrus ile beraber gelen altı Yahudi Hıristiyandan] kim yasak edebilir? Ve İsa Mesih ismine vaftiz olunmalarını emretti.”—Res. İşl. 10:46-48.
11. (a) O zamandan itibaren Milletlerden gelen ruhla tevlit edilmiş iman edenlerin hangi sıfatla hareket etmeleri mümkün oldu? Neden? (b) Mukaddes ruhun işleme tarzı, üç fırsatta ve üç ayrı grupla ilgili olarak nasıl aynı nitelikteydi?
11 Böylece ‘Tanrı [sünnetsiz] milletlerden kendi ismine bir kavm almak için ilk defa onları ziyaret etti.’ (Res. İşl. 15:14) Bu fırsatta, Petrus, Kayseriye’deki sünnetsiz yüzbaşı Kornelius’un evinde “göklerin krallığının anahtarları’nın bir başkasını, yani üçüncü anahtarı kullandı. O zamandan başlayarak İsa’nın ruhla meshedilmiş şakirtleri “dünyanın en uzak yerine kadar “ onun şahitleri olabildiler. (Res. İşl. 1:8) Tanrı’nın, anahtar sahibi Petrus vasıtasıyla açtığı alan, dünya çapındaki bir şahadet işi için açık kaldı. Bununla uyum içinde olarak Tanrı’nın mukaddes ruhu, iman edenlerin üç ayrı sınıfı üzerine “indi” (Yunanca: epipipto): (1) Yeruşalim’de MS. 33 yılının Pentikostunda, vaftiz edilmiş 120 şakirt ve daha sonra, Hıristiyan olmuş aşağı yukarı 3.000 Yahudi üzerine; (2) önce vaftiz edilmiş Samiriyeliler üzerine; fakat bizzat resuller Petrus ile Yuhanna’nın gelip hizmette bulunmalarından sonra; (3) M.S. 36 yılında Kayseriye’deki Kornellius evinde toplanan Milletlerden iman eden sünnetsizler üzerine.—Res. İşl. 1:15; 2:1-4, 38, 41; 8:15-17; 10:44, 45; 11:15, 16.
“BÜYÜK KALABALIK”A YOLU AÇMAK
12. O zamandan beri Yehova kimlerin arasından hangi sınıfı topladı?
12 O zamandan beri geçen yüzyıllar boyunca Yehova sünnetli Yahudilerden, sünnetli Samiriyelilerden ve Milletlerden olan sünnetsizlerden ‘kendi ismine’ bir kavim toplamıştır. (Amos 9:12) Yehova’nın ismi için toplanan bu kavim tam 144.000 kişi olup semavi krallığında İsa ile birleştirilecektir.—Vah. 7:4-8; 14:1-3.
13. Food for thinking Christians (Düşünen Hıristiyanlar için Gıda) ve The Divine Plan of the Ages (Çağların Tanrısal planı) yayınları insanların söz konusu olan durum ve kurtuluşları hakkında ne dediler?
13 Food for Thinking Christians (Düşünen Hıristiyanlar için Gıda) başlıklı Watch Tower yayını 1881’in Eylül ayında yayımlandı. Daha sonra, 1886’da The Divine Plan of the Ages (Çağların Tanrısal Planı) adlı kitap çıktı. Bu iki yayın ruhi tabiatın, insan olan veya türabi tabiattan ayrı ve farklı olduğunu gösterdi. Dolayısıyla, ruhla tevlit edilmiş 144.000 kişinin cemaatinin kuruluşu, yeryüzü cennetinde yaşamak üzere fidye ile kurtarılanlarınkinden farklı oluyordu. Bununla beraber, İsa Mesih’in fidye kurbanlığı her iki kuruluş için de esas olarak kalıyordu.
14. Los Angelos, California, 1918 yılının 24 Şubat Pazar günü verilen umumi konuşma hangi noktayı önemle belirtti
14 Birinci Dünya Savaşı devam ederken, 24 Şubat 1918’de, J. F. Rutherford, Watch Tower Bible Tract Society’nin başkanı olarak Los Angelos, California, A.B.D.’de bir umumi konuşma verdi. Başlığı “Şimdi Yaşayan Milyonlarca İnsan Asla Ölmeyecektir” idi. Birinci Dünya Savaşından sonra bu hayret uyandıran konuşmanın tümü kitap şeklinde yayımlandı. Bu konuşmada yeryüzünde Tanrı’nın gelmekte olan gazap gününde esirgenecek adaleti seven insanların olacağı önemle belirtildi. Onlar, Tanrı’nın yeni nizamına geçecek ve cennet haline getirilen bir yeryüzünde asla ölmemek fırsatına sahip olacaklardı.
15. Los Angelos’ta 1923’te İsa’nın koyunlarla keçiler meseli hakkında verilen konuşma hangi noktaları geliştirdi?
15 Gene Los Angelos’ta, 1923’te, bir kongre yapıldı ve Cemiyetin başkanı İsa’nın koyunlar ve keçiler meselini konu etti. Kendisi Mukaddes Yazıları kullanarak bu meselin sembolik “koyunlar”ının şimdi bu “sonun vakti” boyunca İsa’nın ruhi veya “yenien doğmuş” kardeşlerine iyilik yapanlar oldukları gerçeğini belirtti. Bu iyilik yapanlar bunun mükâfatı olarak, gelmekte olan Armagedon savaşı esnasında korunacaklardır. Semavi Kral İsa Mesih bin yıllık krallığında, onların yeryüzünde yaşamalarını sağlayacaktır. (Mat. 25:31-46) Böylece İsa’ya yaparmış gibi, Mesih’in kardeşlerine iyilik eden birçok koyun benzeri kişilerin yeryüzünde yaşama ümitleri çok daha anlam kazandı.
16, 17. Mukaddes Kitap anlayışında bu gelişmelerin zirvesi on iki yıl sonra gelince, bu neden olağan bir olay değildi?
16 Böyle olmakla birlikte Mukaddes Kitabın anlayışında sözü geçen bu gelişmelerin bir zirvesi 12 yıl sonra geldi. Bu olayın insanlık tarihinde olağan bir şey olmadığı belli oldu. Büyük ekonomik bunalım o zaman altıncı yılında idi. Roma Katolik kilisesinin “Kutsal Yıl” olarak vaat ettiği 1933 yılı “sulh ve geçim rahatlığı” getirmedi. Habeşistan İmparatorluğuyla çatışan Faşist İtalya, savaşa hazırlanıyor ve 3 Ekim 1935’te İtalyan askerleri o İmparatorluğu istilaya başlıyorlardı. Almanya’da bir diktatörlük rejimi uygulayan Adolf Hitler üçüncü yılındaydı ve Yehova’nın Şahitlerine şiddetle zulmediyordu. Kendisi, 4 Ekim 1934’te dünyanın her tarafından yüzlerce telgraf alıp şahitlere zulmetmekten vazgeçmediği takdirde, Yehova’nın hem kendisini, hem de Nazi partisini yok edeceğine dair uyarıldı. Ama keçivari davranışlarıyla Hitler, Alman ülkesinden siyasete karışmayan bu Hıristiyanların “soyu”nu silmeye karar verdi.
17 Amerika başkanı Franklin D. Roosvelt 1935 yılı boyunca kurduğu NRA (Milli Onarım Hükümeti) müessesesiyle başı derde giriyor ve milli hükümet, Katoliklerin eylem baskılarına boyun eğiyordu. Sovyet Rusya “kuvvetli adam” olan Josef Stalin’in yönetimindeydi. Japon imparatorluğu komünizmin saldırgan muhalifi olarak, Faşist İtalya ve Nazi Almanya ile Eksen Kudretleri oluşturmak üzere, kaderi kötü olan “Üçler İttifakı”na doğru yöneldi. Artık İkinci Dünya Savaşı oluşmaktaydı!
18. Yehova’nın Şahitleri 1935’in ilkbaharında nerede bir kongre yaptılar? Umumi konuşmanın konusu neydi?
18 1935’te hükümet işleri dünya çapında kritik olduğu halde, o yıl Yehova’nın Şahitleri için heyecan verici bir dönemdi. Onlar, Amerika’nın milli hükümet merkezi olan Washington, D.C.’de 30 Mayıs’tan 3 Haziran’a kadar bir kongre yaptılar. 2 Haziran Pazar gününde verilen umumi konuşmanın başlığı “Hükümet” idi ve radyo aracılığla Büyük Britanya’ya Avrupa’ya, Afrika’ya ve yedi denizin adalarına yayımlandı.
19. 31 Mayıs Cuma günü öğleden sonra hangi sınıf üyelerinin kimliği saptandı? Bu sınıf “büyük sıkıntı” ile ilgili olarak hangi tecrübeye sahip olacaktı?
19 Bundan önce 31 Mayıs Cuma günü öğleden sonra kongrede hazır bulunanlara heyecan verici bir konuşma sunuldu. Bu önemli konuşma iki radyo istasyonundan aynı anda yayınlandı. Cennet haline gelmiş bir yeryüzünde ebediyen yaşamayı arzu eden koyun benzeri insanlar kongrede hazır bulunmaya özellikle davet edilmişlerdi. Tüm hazır bulunanların ilgisi, o zamana kadar yanlış anlaşılan şu temaya çekildi: Vahiy 7:9-17’ye göre resul Yuhanna’nın rüyette gördüğü “büyük kalabalık.” Görünen ve görünmeyen dinleyicilerin mamnuniyetle karşıladıkları şekilde “büyük kalabalık”ı oluşturanların kimliği saptandı. Bunlar göğe gidecek, “yeniden doğmuş” Hıristiyan sınıfı değildi. Matta 25:31-46’da kayıtlı olan İsa’nın meselindeki yerde yaşayacak olan “koyunlar” sınıfıydılar. Onlar, yeryüzünde bulunurken hayatta kalırlar ve böylece “büyük sıkıntıdan gel”irler.—Vah. 7:14.
20. “Büyük kalabalık”ın gelecek üyeleri olmak isteyenler kendilerini kime teslim etmek mecburiyeti altındaydılar? Bunu açıkça belirttikten sonra mukaddes ruhun ne yapmasını beklemeyeceklerdi?
20 Onlar, kendilerini, Yehova’nın İyi Çobanı İsa Mesih’e teslim etmek mecburiyeti altına girerler. Onlar, bunu Mesih vasıtasıyla Yehova’ya kendilerini vakfetmekle gösterirler. Mukaddes Yazılara uygun olarak böyle bir vakf, Baba’nın Oğul’un ve mukaddes ruhun ismiyle suda vaftiz edilmek suretiyle açıkça belirtilmelidir. (Mat. 28:19, 20) Dolayısıyla, eğer birisi “büyük kalabalık”ın müstakbel bir üyesi olmak isterse, mantıki olarak şimdi kendini vakf etmeli ve vakfını suda vaftiz edilmekle sembolize etmelidir. (The Watchtower 15 Ağustos 1934, s. 250, par. 34) Vaftiz edildikten sonra Tanrı’nın ruhunun onun üzerine ‘inmesi’ ve onu elde etmek arzusunda olmadığı semavi hayata tevlit etmesi beklenilmez.
21. Bu açıklama nedeniyle yüzlerce kişi ertesi gün ne yapmaya sevk edildi? Hangi “sürü”ye akın akın girdiler?
21 Bu açıklama, özellikle Yehova’nın düzenlemesindeki durumları kesinlikle anlamak isteyen koyun benzeri kişiler için heyecan vericiydi. Böylece “büyük kalabalık”ın kimliğinin saptanması onları harekete getirdi. Ertesi 1 Haziran Cumartesi günü, programda su ile vaftiz edilmek için fırsat vardı. Çoğunluğu Yehova tarafından gelecek “büyük kalabalık” sınıfına konulmak ümidiyle vatiz edilen 840 adayın büyük sevinci vardı. Bu vaftiz fırsatı olağanüstü bir olaydı. Sanki su setleri açılıp büyük kitleler Yehova ile açıkça ikrar edilen bir ilişki kuruyor ve İyi Çoban’ın ruhi kardeşleriyle birlik haline gelmek için O’nun “tek sürü”süne giriyorlarmış gibiydi.—Yuh. 10:16; Mat. 25:34.
22. (a) Hangi “anahtar” kullanılmış oldu? Etkisi neydi? (b) Ertesi gün onların dikkati neye çekildi? Bunu ne olarak selamlayacaklardı?
22 Bu durum, sanki “sadık ve basiretli köle” bir “bilgi anahtarı”nı kullanmış ve (Mat. 24:45-47, YD; Luka 11:52) şahane imtiyazlara katılmak üzere “büyük kalabalık”ın müstakbel üyelerine bir kapı açmış gibiydi. Onların imtiyazları, “büyük sıkıntıdan” sağ geçmelerine ve Mesih’in yötemindeki yeni dünya hükümet [hükümeti] altındaki temizlenmiş yeryüzüne girmelerine yarayacaktı. Ertesi gün verilen “Hükümet” başlıklı umumi konuşma onların dikkatini bu hükümete çekti. Bu konu o zaman var olan dünya durumlarına çok uygundu. Kongrede hazır bulunanlara ve radyoyu dinleyen büyük kitlelere bu konuşma vasıtasıyla yakında Tanrı’nın Armagedon’daki savaşında, yeryüzünün tüm insan hükümetlerinin başına harabiyet geleceği uyarısı verildi. Bu konuşma ayrıca tüm insanlık için tek ümit olarak Mesih’in yönetimindeki Yehova’nın teokratik hükümetini yüceltti. Bu hükümet, “büyük kalabalık”ın izzetli ümidi olarak selamlayacakları Tanrısal hükümeti. [hükümetti]a
23. (a) “Bilgi anahtarı”nın kullanılmasıyla iman edenlerin semavi krallığa girmesini sağlayan kapı kapanmış oldu mu? (b) Bu konuda hangi deliller verilebilir?
23 Acaba “bilgi anahtarı”nın böyle kullanılmasıyla, iman edenleri semavi krallığa kabul eden kapı kapanmış oldu mu? Hayır, çünkü “Davud’un anahtarı”na sahip olan İsa Mesih’tir; ve yalnız kendisi böyle bir kapıyı kapatabilir. Tanrı’nın iradesine göre bazı kişiler hâlâ kabul edilebilirlerdi. Bunun bir delili olarak, 1935 yılının ilkbaharında “büyük kalabalık” hakkında yapılan heyecan verici açıklamadan ve bunun Watchtower mecmuasının 1 ve 15 Ağustos 1935 tarihli nüshalarında yayımlanmasından sonra gelen yıllarda, Yehova’nın Şahitlerinin meshedilmiş mütebakisi olarak belirlenmiş üyeleri vaftiz edilmişlerdi.—Vah. 3:7; Luka 11:52; Mat. 23:13.
24. (a) Başkalarının İyi Çoban altındaki “tek sürü”ye girmelerini ne engelleyecek? (b) İyi Çoban, hangi sıfatla “tek sürü”ye “koyunlar” kabul etmektedir?
24 Sadece “büyük sıkıntı”nın patlak vermesi, insanların artık “büyük kalabalık”ı teşkil edecek koyun benzeri kişilerin arasına girmelerine engel olabilir. Bu mahkûm edilen sistemle beraber helak edilmemek üzere kurtuluşu sağlayan yol o zaman kapanmış olacak. İyi Çoban’ın “tek sürü”süne girmeyi sağlayan kapı 1935’ten beri geçen bütün bu yıllar boyunca açık kalmıştır. Raporlara göre, iki milyondan fazla kişi bu kapıdan girmiştir. İyi Çoban İsa Mesih: “Ben koyunların kapısıyım” demişti. (Yuh. 10:7-9) Bu sıfatla kendisi, ruhi “kardeşler”inin arkadaşlarını hâlâ kabul ediyor ve onları “büyük sıkıntı” ve onun Har–Magedon’daki “savaş”ında asla sağ geçmeyecek olan “keçiler”den ayırıyor. Şimdi isteyen herkes, İyi Çoban’ın hâlâ yeryüzünde bulunan ruhi “kardeşler”i tarafından duyurulan onun “ses”ini işitsinler. (Yuh. 10:16) Onların “tek çoban” altındaki “tek sürü”sünün güvenliğini tatmak imtiyazı ne büyüktür!
[Dipnotlar]
a Yüzlerce yeni vaftiz edilmiş şahit bu umumi konuşmanın sonunda konuşmacının bir bildiriyi sunup şunları söylediği zaman hazır bulunan dinleyicilerin verdikleri karşılığa katıldılar. “Ve şimdi aziz dostlarım, burada bulunan ve bulunmayan dinleyicilerim, adil bir hükümet arzu eden, kendilerine itaat edenlerin hepsine sulh, refah ve mutluluk getirecek hükümeti görmeyi arzu eden her birinizin kalkıp “kabul” demenizi rica ederim.”
Bu rica üzerine verilen karşılık hakkında Washington’da çıkan Herald gazetesi şöyle dedi:
“Kongre yerinin içinde ve etrafında büyük bir kalabalık, bir gelgit dalgası gibi ayağa fırlatı. Yehova’nın Şahitleri ellerini kaldırıp avazları çıktığı kadar “Kabul” cevabını verdiler. Kongre yerlerindeki camlar ses dalgasının çarpmasıyla zangırdadılar. Polisin tahminlerine göre kalabalığın sesi iki kilometre uzaktan kolayca duyulabildi.”
Aynı anda benzer olaylar, Londra’da Belfast’ta, Glasgow’da, Kopenhagen’de ve yeryüzünün yüzlerce başka yerlerinde vuku buldu. —The Golden Age, 19 Haziran 1935 nüshası, s. 598; bir de Year Book of Jehovah’s Witnesses for 1936, s. 62, par. 3’e bak.