Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w93 15/12 s. 28-30
  • Hatayı Neden Kabul Etmeli?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hatayı Neden Kabul Etmeli?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1993
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Karamsarlığa Neden Yok
  • Alçakgönüllülük Hayati Bir Nitelik
  • Onlar Hatalarını Kabul Ettiler
  • Hatalarımızla İlgili Bir Şeyler Yapmak
  • Bir İhtiyar Hata İşlediği Zaman
  • Hatayı Kabul Etmekte Çabuk Davran
  • Hatalarını Kabul Edene Ne Mutlu
  • Hatalarımı Nasıl Telafi Edebilirim?
    Gençler Soruyor: 10 Soru 10 Cevap
  • Hatalarımla Nasıl Başa Çıkabilirim?
    Gençler Soruyor
  • Hatalara Ne Gözle Bakmalısınız?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur (Halka Yönelik)—2017
  • Hatalı Olduğumuz Zaman Neden İtiraf Etmeliyiz?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1993
w93 15/12 s. 28-30

Hatayı Neden Kabul Etmeli?

ASKERLİK tarihindeki en garip karşılaşmalardan biriydi. Silahsız bir kadın elçi, bir hakaretin öcünü almaya kararlı, savaşçı 400 askeri geri çevirdi. Liderleri, sadece cesur bir kadının yalvarışlarını dinledikten sonra yapacağı harekâttan vazgeçti.

Bu lider sonradan İsrail’in kralı olan Davud idi. O, Tanrı’yı memnun etmek istediğinden Abigail adındaki kadını dinledi. Kadın ona, kocası Nabal’dan öç almanın kan suçuyla sonuçlanacağını taktla gösterdiği zaman Davud tepkisini şöyle dile getirdi: “İsrailin Allahı RAB mubarek olsun ki, bugün beni karşılamağa seni gönderdi; ve anlayışın mubarek olsun; ve sen mubarek olasın; kana girmekten, ve öcümü kendi elimle almaktan beni bugün sen alıkoydun.” Tanrı ciddi bir hata yapmaktan kendisini alıkoymak üzere Abigail’i kullandığından, Davud minnettardı.—I. Samuel 25:9-35.

Bir mezmurda Davud şöyle sordu: “Hatalarını kim ayırt edebilir?” (Mezmur 19:12) Biz de onun gibi, biri hatalarımızı bize göstermedikçe onların farkında olmayabiliriz. Başka durumlarda, hoş olmayan sonuçlarla karşılaştığımızda yanıldığımızı, hikmetsiz veya şefkatsiz olduğumuzu zorunlu olarak fark ederiz.

Karamsarlığa Neden Yok

Her ne kadar hepimiz hatalar işliyorsak da, bunlar karamsar olmamızı gerektirmez. Bir diplomat olan Edward John Phelps şu gözlemini aktardı: “Hata yapmayan adam çoğu kez hiçbir şey yapmıyordur.” İsa’nın bir takipçisi olan Yakub şöyle dedi: “Hepimiz çok şeylerde sürçeriz.” (Yakub 3:2) Bir bebek hiç tökezlemeden yürümeyi öğrenebilir mi? Hayır, çünkü bebek hatalarından ders alır ve dengesini kazanana dek uğraşmaya devam eder.

Biz de, dengeli bir yaşam sürdürebilmek için kendimizin ve başkalarının hatalarından ders almalıyız. Mukaddes Kitap bizim gibi hata yapan birçok kişinin tecrübesini anlattığı için onların hatalarına düşmekten sakınmak üzere yardım görebiliriz. O halde onların hatalarından neler öğrenebiliriz?

Alçakgönüllülük Hayati Bir Nitelik

Öğrenebileceğimiz bir şey, Tanrı’nın tüm hata işleyenleri değil sadece mümkün olduğu halde kendilerini doğrultmayı reddeden kişileri mahkûm ettiğidir. İsrail’in kralı Saul, Yehova’nın, Amaleklilerin yok edilmesi konusundaki talimatlarına itaat etmedi. Peygamber Samuel, kendisine nedenini sorduğunda, Saul meseleyi küçümsedi ve başkalarını suçlamaya çalıştı. O yanlış olanın doğrultulmasından çok adamlarının önünde kırılan onuruyla ilgilendi. Bu nedenle ‘Yehova onu kral olarak reddetti.’—I. Samuel 15:20-23, 30.

Saul’un halefi olan Davud da ciddi hatalar işledi; yine de, alçakgönüllü şekilde öğüt ve disiplini kabul ettiği için bağışlandı. Davud’un alçakgönüllülüğü onu Abigail’in sözlerine kulak vermeye yöneltti. Onun askerleri saldırı için hazırdılar. Bununla birlikte Davud, karar vermekte acele ettiğini adamlarının önünde kabul etti. Böyle bir alçakgönülülük Davud’a bağışlanma dilemek ve adımlarını doğrultmak üzere ömrü boyunca yardım etti.

Alçakgönüllülük aynı zamanda, Yehova’nın hizmetçilerini, düşünmeden söyledikleri şeyleri düzeltmek üzere harekete geçirir. Sanhedrin’in önünde, bir soruşturma sırasında başkâhin, Pavlus’un tokatlanmasını emretti. Resul şöyle karşılık verdi: “Ey badanalı duvar, Allah seni vuracaktır!” (Resullerin İşleri 23:3) Pavlus, yanında duran kişiler “Allahın başkâhinine mi sövüyorsun?” diye soruncaya dek, belki de gözlerinin zayıf olması nedeniyle konuştuğu kişiyi tanıyamadı. Pavlus derhal hatasını kabul edip şöyle dedi: “Kardeşler, başkâhin olduğunu bilmiyordum; çünkü: ‘Kavmının reisi için kötü söylemiyeceksin,’ diye yazılmıştır.” (Resullerin İşleri 23:4, 5; Çıkış 22:28) Evet, Pavlus alçakgönüllü şekilde hatasını kabul etti.

Onlar Hatalarını Kabul Ettiler

Mukaddes Kitap bazı kişilerin hatalı düşünüş tarzlarını değiştirdiklerini de gösterir. Örneğin mezmur yazarı Asaf’ı düşünün. Kötüler görünüşte rahat yaşadıklarından, şöyle dedi: “Gerçek yüreğimi boş yere temizlemişim.” Fakat Yehova’nın evine gittikten ve pak tapınmanın yararları üzerinde derin düşündükten sonra Asaf’ın aklı başına geldi. Üstelik 73’üncü Mezmurda hatasını kabul etti.

Yunus da yanlış düşünüş tarzının görüşünü bulandırmasına izin verdi. Nineve şehrinde vaaz ettikten sonra, şehrin sakinlerinin esirgenmelerinden çok kendisinin haklılığıyla ilgilendi. Nineveliler tövbe ettikleri halde, Yunus, Yehova’nın onları cezalandırmayışına gücenmişti; ama Tanrı onu doğrulttu. Yunus görüşünün yanlış olduğunu anlamıştı, zira Mukaddes Kitabın bir kısmı olan ve kendi ismini taşıyan kitapta hatalarını dürüstçe kabul etmektedir.—Yunus 3:10–4:11.

Eyub, yanılarak, sıkıntılarına İblis Şeytanın değil Yehova Tanrı’nın neden olduğunu sandığında, çektiği acıları hak etmediğini kanıtlamaya çalıştı. O, şu büyük davadan haberdar değildi: Tanrı’nın hizmetçileri denemeler altında O’na sadık kalacak mıydı? (Eyub 1:9-12) Önce Elihu ve daha sonra Yehova hatasını görmesine yardım ettikten sonra, Eyub şunu kabul etti: “Anlamadığım şeyleri söyledim, . . . . Bundan ötürü kendimi hor görmekteyim, ve tozda ve külde tövbe eylemekteyim.”—Eyub 42:3, 6.

Hatalarımızı kabul etmemiz, Tanrı ile iyi bir ilişkiyi sürdürmemize yardım eder. Önceki örneklerin gösterdiği gibi eğer hatalarımızı kabul eder ve yanlış düşüncelerimizi, düşüncesizce söylediğimiz sözleri veya mantıksız davranışlarımızı kabul edip onları doğrultmak üzere elimizden geleni yaparsak, Tanrı hatalarımız yüzünden bizi mahkûm etmeyecektir. Bu bilgiyi nasıl uygulayabiliriz?

Hatalarımızla İlgili Bir Şeyler Yapmak

Bir hatayı alçakgönüllülükle kabul etmek ve onunla ilgili bir şeyler yapmak aile bağlarını güçlendirebilir. Örneğin bir anne veya baba yorgun veya sinirli olduğundan çocuğunu disiplin ederken fazla sert davranmış olabilir. Bu hatayı düzeltmeyi reddetmenin kötü etkileri olabilir. Bundan dolayı resul Pavlus şöyle yazdı: “Babalar, çocuklarınızı kızdırmayın; fakat onları Yehova’nın disiplini ve zihinsel ayarlamalarıyla yetiştirmeye devam edin.”—Efesoslular 6:4.

İsa’nın Paul adındaki genç bir takipçisi sıcak duygularla şunları hatırlıyor: “Babam aşırı tepki göstermiş olduğunu hissettiği zaman daima özür dilerdi. Bu, ona saygı göstermeme yardım etti.” Belirli bir durumda özür dilemenin gerekip gerekmediğine karar vermek kişisel bir meseledir. Bununla birlikte, özür diledikten sonra gelecekte benzer hatalar işlemekten sakınmak üzere ciddiyetle çaba göstermek gerekir.

Şayet bir koca veya kadın sıkıntıya neden olan bir hata işlerse o zaman ne olacak? Hatayı açık sözlülükle kabul etmek, içtenlikle özür dilemek ve bağışlamaya hazır olmak aralarındaki sevgi dolu ilişkiyi sürdürmelerine yardım edecektir. (Efesoslular 5:33; Koloseliler 3:12) Jesús adlı, elli yaşlarındaki bir İspanyol tez alevlenen bir yapıya sahip olmakla birlikte karısı Albina’dan özür dileyemeyecek kadar gururlu değildir. Albina şöyle diyor: “Birbirimizi gücendirdiğimiz zaman özür dilemeyi alışkanlık edindik. Bu da sevgiyle birbirimize tahammül etmemize yardım ediyor.”

Bir İhtiyar Hata İşlediği Zaman

İsa’nın takipçisi olan ihtiyarların da hatalarını kabul etmeleri ve samimi şekilde özür dilemeleri, birlikte uyum içinde çalışmalarına ve ‘onur vermekte birbirlerinin önüne geçmelerine’ yardım edecektir. (Romalılar 12:10) Bir ihtiyar cemaatteki otoritesini zayıflatacağından korkarak hatasını kabul etmekte gönülsüz olabilir. Bununla birlikte, hatasını haklı çıkarmaya çalışması, görmezlikten gelmesi veya küçümsemesi başkalarının onun nezaretine olan güvenlerini yitirmesi olasılığını artırır. Belki düşüncesizce söylediği sözler, ya da başka şeyler için alçakgönüllü şekilde özür dileyen olgun bir birader başkalarının saygısını kazanır.

İspanya’da bir ihtiyar olan Fernando, bir keresinde çevre nazırının, ihtiyarlardan oluşan büyük bir toplantıya riyaset ederken, bir ibadetin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda yanlış bir ifade kullandığını hatırlıyor. Bir birader onun sözlerini saygılı biçimde düzelttiği zaman çevre nazırı derhal hata yaptığını kabul etti. Fernando “onun tüm bu ihtiyarların önünde hatasını kabul ettiğini görmek beni çok etkiledi. Bu olaydan sonra ona karşı çok daha saygılı oldum. Onun örneği kusurlarımı kabul etmemin ne kadar önemli olduğunu bana öğretti.”

Hatayı Kabul Etmekte Çabuk Davran

Özür dileme özellikle çabuk davranılarak yapıldığında çoğu kere takdir edilir. Gerçekte hatayı ne kadar çabuk kabul edersek o kadar iyidir. Bir örnek: 31 Ekim 1992’de Papa John Paul II, 360 yıl önce evrenin merkezinin dünya olmadığı iddiasını kanıtlarla ortaya koyduğundan Galile’yi cezalandıran Engizisyon mahkemesinin “hatalı” davrandığını kabul etti. Oysa, bu kadar zaman geçtikten sonra yapıldığında, özür dilemenin değeri azalmaktadır.

Kişisel ilişkilerde de aynı şey geçerlidir. Hemen özür dilemek, kırıcı bir söz veya davranışın neden olduğu bir yarayı iyileştirebilir. İsa barış yapmayı geciktirmemek üzere bizi şöyle uyardı: “Takdimeni mezbahta arzederken, kardeşinin sana karşı bir şeyi olduğu hatırına orada gelirse, takdimeni orada mezbahın önünde bırak, ve git önce kardeşin ile barış, ve o vakit gel, takdimeni arzet.” (Matta 5:23, 24) Yeniden barışçıl ilişkiler kurmak üzere gereken şey çoğu kez sadece yaptığımızı kabul etmek ve bağışlanma rica etmektir. Ne kadar uzun süre beklersek bunu yapmak o kadar güçleşir.

Hatalarını Kabul Edene Ne Mutlu

Saul ve Davud’un örneklerinden gördüğümüz gibi hatalarımızı ele alış tarzımız yaşamımızı etkileyebilir. Saul dik başlılıkla öğüde karşı direndi ve hata üstüne hata yaptı, nihayet bu hatalarının doruğunda Tanrı’nın tasvibinden yoksun şekilde öldü. Davud ise, hata ve suçlarına karşın tövbekâr şekilde doğrultulmayı kabul etti ve Yehova’ya sadık kaldı. (Mezmur 32:3-5 ayetleriyle karşılaştırın.) Bizim de isteğimiz bu değil mi?

Hatayı kabul etmenin ve onu düzeltmenin veya suç işledikten sonra tövbe etmenin en büyük ödülü, bunun Tanrı tarafından bağışlanmış olduğunun bilinmesidir. Davud şöyle dedi: “Ne mutludur o adam ki . . . . günahı örtülmüştür. Ne mutludur o adam ki, RAB ona günah saymaz.” (Mezmur 32:1, 2) Şu halde hatayı kabul etmek ne büyük hikmetliliktir!

[Sayfa 29’daki resim]

Bir bebek hiç tökezlemeden yürümeyi öğrenebilir mi?

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş