Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w94 15/4 s. 21-23
  • “Ayakları Değil, Ağzı Besleyin”

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Ayakları Değil, Ağzı Besleyin”
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Geleneksel Cenaze Âdetleri
  • Geleneksel Afrika İnançları
  • Mukaddes Kitabın Söyledikleri
  • Neden Bazıları Farklı Olmalarıyla Göze Çarpıyor?
  • Ölüler Onurlandırılmalı mı?
    Uyanış!—1999
  • Cenaze Âdetlerine İsa’nın Takipçilerinin Bakışı
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Tanrı’yı Memnun Etmeyen Âdetlerden Sakının
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2005
  • Tanrı’yı Memnun Eden Saygın ve Mütevazı Cenaze Törenleri
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2009
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1994
w94 15/4 s. 21-23

“Ayakları Değil, Ağzı Besleyin”

Afrika’nın Geleneksel Cenaze Âdetlerine Bir Bakış

“ONLAR ölülerini gömmez!” Bu, Batı Afrika’da çoğu kez Yehova’nın Şahitlerinden söz edilirken kullanılan bir sözdür. Bununla birlikte, Şahitlerin aslında ölülerini gömdüğü açıkça bilinen bir gerçektir.

İnsanlar neden Yehova’nın Şahitlerinin ölülerini gömmediğini söylüyor? Böyle söylemeleri, Şahitlerin yaygın olan yöresel cenaze âdetlerinin çoğunu uygulamamalarından kaynaklanıyor.

Geleneksel Cenaze Âdetleri

Aliu, Nijerya’nın orta kesimindeki küçük bir köyde yaşıyor. O, annesi öldüğünde, akrabalarına haber verdi ve annesinin evinde Mukaddes Yazılara dayalı bir konuşma verilmesi için düzenleme yaptı. Yehova’nın Şahitlerinin yöresel cemaatindeki bir ihtiyar tarafından verilen bu konuşma, ölülerin durumu ve Mukaddes Kitapta değinilen yüreklendirici dirilme ümidi üzerinde duruyordu. Konuşmadan sonra Aliu’nun annesi gömüldü.

Akrabalar oldukça kızgındı. Onlara göre, genellikle bir kişinin ölümünden sonraki gece yapılan, ölünün başını bekleme töreni olmaksızın, cenaze tamamlanmış sayılmazdı. Aliu’nun toplumunda, ölünün başını bekleme töreni matem değil, kutlama zamanıdır. Ölü yıkanır, ona beyazlar giydirilir ve bir yatağa yatırılır. Yakınları, müzisyenler getirtmek, kasalar dolusu bira ve testilerle hurma içkisi satın almak ve kurban edilecek bir boğa veya bir keçi sağlamak için düzenlemeler yapar. Daha sonra, akraba ve arkadaşlar gelir ve ertesi günün sabahına kadar şarkı söyler, dans eder, yer içerler.

Bu kutlamalar sırasında, ölünün ayakucuna yiyecek konur. Ölü kişinin saçından, el ve ayak tırnaklarından parçalar kesilerek “ikinci cenaze töreni” için saklanır. Bu ikinci cenaze töreni günler, haftalar, hatta yıllar sonra yapılır.

Cenaze törenleri bir hafta veya daha uzun sürse de, başını bekleme törenini izleyen gün, ölü gömülür. Daha sonra ikinci cenaze töreni yapılır. Saç parçası ile el ve ayak tırnakları beyaz bir bez içine sarılır ve bu, 1,5 ila 1,8 metre uzunluğundaki bir kalasa bağlanır. Bu kalas, şarkı söyleyip dans eden bir cenaze alayı tarafından mezarlığa taşınır ve temsil ettiği kişiye yakın bir yere gömülür. Bir kez daha bol müzik, içki ve eğlence vardır. Cenaze işlemlerini sona erdirmek üzere havaya bir el ateş edilir.

Aliu, bu şeylerden hiçbirini kabul etmediği için, hem ölüye hem de onu onurlandıran geleneklere saygı duymamakla suçlandı. Fakat Yehova’nın bir Şahidi olan Aliu geleneklere uymayı neden reddetti? Çünkü o, bu geleneklerin dayandığı dinsel fikirleri vicdanen kabul edemezdi.

Geleneksel Afrika İnançları

Afrika’nın her yerinde halk, bütün insanların bir ruh ülkesinden geldiğine ve yine oraya döneceğine inanır. Nijeryalı Yorubalar şöyle söyler: “Dünya gelip geçilen bir pazaryeridir; fakat evimiz göklerdir.” İgboların bir deyişi ise şöyledir: “Kişi yeryüzünde ne kadar oyalanırsa oyalansın, bu dünyaya gelen herkes evine dönmek zorundadır.”

Daha önce belirtilen âdetleri bir düşünün. Ölünün başını bekleme töreninin amacı, onun ruhunu iyi bir şekilde uğurlamaktır. Beyaz giysinin ruh ülkesine uygun bir kıyafet olduğu düşünülür. Ayakucuna yiyecek koymak ise, ölünün bacaklarından “yemek yediği” ve atalarının ülkesine yaptığı yolculukta aç kalmaması için beslenmesi gerektiği fikriyle bağlantılıdır.

Üstelik genellikle insanlar, ruh bedeni terk ettiğinde, son olarak ikinci cenaze töreniyle salıverilinceye kadar yaşayanların yanından ayrılmadığına ve atalarına dönmediğine inanırlar. İkinci cenaze töreni yapılmazsa, insanlar ruhun kızacağından ve yaşayanları hastalık veya ölümle vuracağından korkarlar. Ateş edilmesinin amacı da “ruhu göklere göndermek”tir.

Cenaze âdetleri Afrika’da yöreden yöreye büyük farklılıklar gösterse de, çoğunlukla temel inanç, beden öldüğü halde ruhun sağ kaldığıdır. Yapılan ayinlerin esas amacı, ruhun kendisine yapılan “evine dön” çağrısına karşılık vermesine yardım etmektir.

Hıristiyan âleminin insan canının ölmezliği doktrini ve “azizlere” verdiği şeref, bu inanç ve uygulamaları destekler. Bununla ilgili tipik bir örnek, Swaziland’daki bir ordu papazının İsa’nın geleneksel inançları yıkmaya değil, bunları tamamlamaya veya doğrulamaya geldiği şeklindeki yorumudur. Cenaze işlemlerine genellikle din adamları nezaret ettiğinden, çoğu insan onlardan kaynaklanan geleneksel inanç ve âdetlerin Mukaddes Kitapça desteklendiğini düşünür.

Mukaddes Kitabın Söyledikleri

Mukaddes Kitap bu inançları destekler mi? Ölülerin durumuyla ilgili, Vaiz 3:20 şunları belirtir: “Hepsi [hem insanlar hem de hayvanlar] bir yere gidiyorlar; hepsi topraktandır, ve hepsi yine toprağa dönüyorlar.” Kutsal Yazılar ayrıca şunları söyler: “Yaşıyanlar biliyorlar ki, öleceklerdir; fakat ölüler bir şey bilmezler . . . . Sevgileri de, düşmanlıkları da, kıskançlıkları da çoktan yok olmuştur . . . . Gitmekte olduğun ölüler diyarında [mezarda] iş ve düşünce, bilgi ve hikmet yoktur.”—Vaiz 9:5, 6, 10.

Bu ve başka ayetler, ölülerin bizi göremediğini, duyamadığını, bize yardım edemediğini veya zarar veremediğini açıkça ortaya koyar. Bu sizin gözlemlerinize de uymuyor mu? Zengin ve sözü geçen bir adamın öldüğünü ve sonra, ailesinin bütün cenaze töreni âdetlerini tam olarak yerine getirmesine rağmen sıkıntı çektiğini görmüş olabilirsiniz. O adam ruh ülkesinde yaşıyorsa, neden ailesine yardım etmesin? Bunu yapamaz, çünkü Mukaddes Kitabın söyledikleri doğrudur—ölüler gerçekten cansızdırlar, ‘ölümün âcizliği içindedirler,’ bu nedenle kimseye yardım edemeyecek durumdadırlar.—İşaya 26:14.

Tanrı’nın oğlu İsa Mesih bunun doğru olduğunu biliyordu. Lazar’ın ölümünden sonra olanları bir düşünün. Mukaddes Kitap şöyle kaydeder: “[İsa] onlara [şakirtlerine] dedi: Dostumuz Lazar uyumuştur; ancak onu uyandırmak için gidiyorum. İmdi şakirtler ona dediler: Ya Rab, eğer uyumuşsa, iyi olacaktır. İsa onun ölümü için söylemişti.”—Yuhanna 11:11-13.

İsa’nın, ölümü bir uykuya, dinlenmeye benzettiğine dikkat edin. O Beytanya’ya geldiğinde, Lazar’ın kızkardeşleri Meryem ve Marta’yı teselli etti. İçindeki acıma duygusunun etkisiyle İsa ağlamaya başladı. Bununla birlikte o Lazar’ın ruhunun hâlâ yaşadığını ve atalarının ülkesine ulaşmak üzere yardım istediğini sözleri ya da davranışlarıyla hiçbir şekilde ileri sürmedi. Bunun yerine söylediği şeyi yaptı. Lazar’ı diriltme yoluyla ölüm uykusundan uyandırdı. Bu olay, Tanrı’nın ileride anma mezarlarında bulunan herkesi diriltmek üzere İsa’yı kullanacağına dair bir kanıt oluşturdu.—Yuhanna 11:17-44; 5:28, 29.

Neden Bazıları Farklı Olmalarıyla Göze Çarpıyor?

Mukaddes Kitaba uymayan inançlara dayalı cenaze âdetlerini yerine getirmenin herhangi yanlış bir tarafı var mı? Aliu ve Yehova’nın diğer binlerce Şahidi, böyle olduğuna inanır. Onlar, açıkça sahte ve yanıltıcı olan öğretilere dayanan herhangi bir uygulamayı desteklemenin yanlış—hatta ikiyüzlülük—olacağını bilirler. Onlar, İsa’nın, dinsel ikiyüzlülükleri nedeniyle mahkûm ettiği yazıcılar ve Ferisilere benzemek istemezler.—Matta 23:1-36.

Resul Pavlus, iş arkadaşı Timoteos’u şöyle uyardı: “Fakat Ruh açıkça diyor ki sonraki vakitlerde bazıları imandan irtidat edip aldatıcı ruhları ve cinlerin öğretişlerini dinliyecekler, yalan söyliyenlerin ikiyüzlülüğü ile vicdanları dağlanacak.” (I. Timoteos 4:1, 2) Ölmüş olan insanların bir ruh ülkesinde yaşamına devam ettiği görüşü cinlerin öğretilerinden biri mi?

Evet, öyle. “Yalanın babası” olan İblis Şeytan, Havva’ya ölmeyeceğini söylerken, onun bedenen yaşamaya devam edeceğini ima etmişti. (Yuhanna 8:44; Tekvin 3:3, 4) Bu, bedenin ölümünden sonra, ölümsüz bir ruhun yaşamaya devam ettiğini söylemekle aynı şey değildi. Bununla birlikte Şeytan ve cinleri, yaşamın ölümden sonra devam ettiği fikrinin yayılmasını sağlayarak insanları Tanrı’nın Sözündeki hakikatten uzaklaştırmaya çalışıyor. Yehova’nın Şahitleri Tanrı’nın Mukaddes Kitapta söylediği şeylere inandıklarından, Şeytan’ın yalanlarını destekleyen görüş ve uygulamalarla hiçbir ilişkileri yoktur.—II. Korintoslular 6:14-18.

Yehova’nın hizmetçileri, Mukaddes Kitaba uymayan cenaze uygulamalarından kaçındıkları için, onların inançlarını aylaşmayan bazı kişilerin küçümseyici davranışlarına hedef oldular. Bazı Şahitler miras haklarından mahrum edildi. Diğerleri aileleri tarafından dışlandı. Bununla birlikte, İsa’nın hakiki takipçileri olarak onlar, Tanrı’ya tam olarak itaat etmenin bu dünyanın hoşnutsuzluğuyla sonuçlanacağının farkındadır. İsa Mesih’in vefakâr resulleri gibi, “insanlardan ziyade Allaha itaat etmek” konusunda kararlıdırlar.—Resullerin İşleri 5:29; Yuhanna 17:14.

İsa’nın hakiki takipçileri ölüm uykusundaki sevdiklerinin anılarına değer verirken yaşayanlara da sevgi göstermeye çalışırlar. Örneğin, Aliu, babasının ölümünden sonra annesini kendi evine almış ve ömrünün geri kalan kısmında ona bakmış ve korumuştu. Başkaları annesini yaygın âdetlere uygun olarak gömmediğinden onu fazla önemsemediğini söylediklerinde, Aliu kendi halkı arasında yaygın şekilde bilinen şu deyişe değindi: “Ayaklarımdan önce, ağzımı besle.” Ağzı beslemek, yani bir kişi hâlâ yaşarken ona özen göstermek, ayakları beslemekten, yani daha önce bahsedilen, ölümden sonra yapılan başını bekleme töreniyle bağlantılı uygulamadan çok daha önemlidir. Aslında ayaklarını beslemek ölüye hiçbir yarar getirmez.

Aliu, kendisini eleştirenlere şunu sordu: ‘Hangisini tercih ederdiniz—ailenizin size yaşlılığınızda bakmasını mı yoksa siz öldükten sonra arkanızdan büyük bir tören yapmasını mı?’ Çoğu kişi henüz hayattayken bakılmayı seçti. Ayrıca onlar, ölmeleri durumunda, Mukaddes Kitaba dayanan şerefli bir cenaze töreni düzenleneceğini ve uygun şekilde gömüleceklerini bilir ve bunu takdir ederler.

Yehova’nın Şahitlerinin, sevdikleri için yapmaya çalıştıkları şey budur. Onlar ayakları değil, ağzı besler.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş