Yıllardır Süren Hukuki Mücadele Zaferle Sonuçlanıyor!
BU MÜCADELE 1995’te başladı ve 15 yıl sürdü. Tüm bu süre boyunca Rusya’daki gerçek Hıristiyanlar din özgürlüğüne karşı olanların saldırısı altındaydı. Muhalifler, Yehova’nın Şahitlerinin Moskova ve çevresinde yasadışı bir topluluk olarak kabul edilmesi için ellerinden geleni yapmaya kararlıydı. Yine de Yehova, Rusya’daki sevgili kardeşlerimizin sadakatini hukuki bir zaferle ödüllendirdi. Peki ama kardeşler neden böyle bir durumla yüz yüze kaldı?
EN SONUNDA KAVUŞULAN ÖZGÜRLÜK!
1990’ların ilk yarısında Rusya’daki kardeşlerimiz 1917’de kaybettikleri dinsel özgürlüklerini yeniden kazandılar. 1991’de ise Sovyetler Birliği hükümeti tarafından resmi bir din olarak kabul edildiler. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya Federasyonu da Yehova’nın Şahitlerini yasal olarak tanıdı. Ayrıca, yıllar önce inançları nedeniyle zulüm gören Şahitler, devlet tarafından siyasi baskı kurbanları olarak kabul edildi. 1993’te Moskova Adalet Müdürlüğü kardeşlerimizi, Yehova’nın Şahitlerinin Moskova’daki Topluluğu olarak hukuken tanıdı. Aynı yıl Rusya’da, din özgürlüğünü garanti altına alan yeni anayasa yürürlüğe girdi. Bir birader haklı olarak heyecanla şöyle demişti: “Böyle bir özgürlüğe kavuşacağımızı hayal bile edemezdik!” Sonra sözlerine şöyle devam etti: “50 yıldır bunu bekliyorduk!”
Rusya’daki kardeşler bu ‘elverişli dönemi’ en iyi şekilde değerlendirerek duyuru işine daha çok zaman ayırdı ve bunun sonucunda birçok kişi iyi habere olumlu karşılık verdi (2. Tim. 4:2). O döneme şahit olan biri “İnsanlar dinle yakından ilgileniyordu” dedi. Çok geçmeden müjdecilerin, öncülerin ve cemaatlerin sayısında muazzam bir artış oldu. Aslında Moskova’daki Yehova’nın Şahitlerinin sayısı 1990’da 300 iken, 1995’e gelindiğinde 5.000’in üzerine çıktı. Yehova’nın Moskova’daki hizmetçilerinin sayısı artmaya devam ettikçe din özgürlüğüne karşı çıkanlar alarma geçti. Bu kişiler 1990’ların ortasında hukuki bir savaş başlattı. Bu hukuki mücadele sonuca ulaşana dek, dört uzun evreden geçilecekti.
CEZAİ SORUŞTURMALAR GARİP BİR ŞEKİLDE SONUÇLANIYOR
Mücadelenin ilk evresi 1995 yılının Haziran ayında başladı. Moskova’da Rus Ortodoks Kilisesiyle birlikte hareket ettiği açıkça anlaşılan bir grup, kardeşlerimizin yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu iddia ederek şikâyette bulundu. Bu grup, eşleri ya da çocukları Yehova’nın Şahitliği inancını benimsediği için rahatsız olan aile fertleri adına hareket ettiğini iddia etti. Soruşturmayı yürütenler 1996 yılının Haziran ayında suçlamalarla ilgili kanıt aramaya başladı fakat hiçbir şey bulamadılar. Buna rağmen aynı grup, kardeşlerimizin suç işlediğine dair başka bir şikâyette daha bulundu. Başka bir soruşturma daha yapıldı ancak tüm suçlamaların yersiz olduğu ispat edildi. Yine de, muhalifler aynı suçlamalarla üçüncü kez şikâyette bulundu. Moskova’daki Yehova’nın Şahitleri hakkında tekrar soruşturma açıldı ama savcı bir ceza davası açmak üzere herhangi bir zeminin olmadığını söyleyerek yine aynı sonuca vardı. Muhalifler bir şekilde dördüncü kez aynı şikâyette bulundu ve bir kez daha savcı hiçbir kanıt bulamadı. İnanılmaz şekilde aynı grup, başka bir soruşturma daha açılmasını istedi. Sonunda 13 Nisan 1998’de bu soruşturmayı yürütmesi için atanan kişi dosyayı kapattı.
Dosyaya dahil olan avukatlardan biri, “Fakat sonra çok tuhaf bir şey oldu” diyor. Beşinci soruşturmayı yürüten savcılıktan bir temsilci, herhangi bir suç işlendiğine dair bir kanıt olmadığını kabul etse de, kardeşlerimize karşı bir kamu davası açılmasını önerdi. Temsilci, Yehova’nın Şahitlerinin Moskova’daki Topluluğunun ulusal ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini iddia etti. Moskova Kuzey İdari Bölge savcısı bunu kabul etti ve bir kamu davası açtı.a 29 Eylül 1998’de Moskova’daki Golovinsky Bölge Mahkemesinde duruşmalar başladı. Artık ikinci evre başlamıştı.
KUTSAL KİTAP MAHKEMEDE
Kuzey Moskova’da küçücük bir mahkeme salonunda savcı Tatyana Kondratyeva, 1997’de imzalanan bir federal yasayı kullanarak saldırıyı başlattı; bu yasa Ortodoksluğu, İslamiyeti, Yahudiliği ve Budizmi geleneksel dinler olarak tarif ediyordu.b Aynı yasa, diğer dinlerin yasal olarak tanınmalarını ise zorlaştırıyordu. Ayrıca mahkemelerin, nefreti körükleyen dinleri yasaklamasına imkân veriyordu. Savcı bu yasadan yararlanarak Yehova’nın Şahitlerinin nefreti körüklediğini ve aileleri parçaladığını iddia etti; bu yüzden de bu dinin yasaklanması gerektiğini söyledi.
Kardeşlerimizi savunan bir avukat şöyle sordu: “Moskova Cemaatinde kanunu ihlal etmekle suçlanan kişiler kimler?” Savcı bir isim veremedi. Fakat Yehova’nın Şahitlerinin yayınlarının dinsel düşmanlığı körüklediğini iddia etti. Bu iddiasını kanıtlamak için Gözcü Kulesi ve Uyanış! dergilerinden ve diğer yayınlardan bazı bölümler okudu. (Yukarıdaki resimlerde görülüyor.) Bu yayınların hangi açıdan düşmanlığa sebep olduğu sorulduğunda savcı şöyle dedi: “Yehova’nın Şahitleri yalnızca kendi dinlerinin doğru olduğunu öğretiyor.”
Kardeşlerimizden bir avukat, hâkime ve savcıya birer Kutsal Kitap verdi ve Efesoslular 4:5’teki şu sözleri okudu: “Efendi bir, iman bir ve vaftiz birdir.” Çok geçmeden hâkim, savcı ve avukat ellerinde Kutsal Kitapla, Yuhanna 17:18 ve Yakup 1:27 gibi ayetler üzerinde konuşmaya başladılar. Hâkim şöyle sordu: “Bu ayetler dinsel düşmanlığı körüklüyor mu?” Savcı, Kutsal Kitapla ilgili yorum yapma yetkisinin olmadığını söyledi. Avukat, Yehova’nın Şahitlerini ağır şekilde eleştiren Rus Ortodoks Kilisesinin yayınlarını gösterdi ve şöyle sordu: “Burada yazanlar yasaları ihlal ediyor mu?” Savcı ise “Dini konularda yorum yapma yetkim yok” diye karşılık verdi.
İDDİA MAKAMININ SUÇLAMALARI BOŞ ÇIKIYOR
Savcı, Şahitleri aileleri parçalamakla suçladı ve Noel gibi bayramları kutlamamalarını buna bir kanıt olarak gösterdi. Bununla birlikte Rus yasalarının, vatandaşlarından Noel’i kutlamalarını talep etmediğini kabul etti. Rus vatandaşı olan Yehova’nın Şahitleri de dahil tüm Rusların seçim hakkı vardır. Savcı aynı zamanda teşkilatımızın, ‘çocukları dinlenmekten ve yaşamda sevinç veren şeylerden mahrum bıraktığını’ iddia etti. Yine de kendisine sorulduğunda, bugüne kadar Şahit bir anne babanın yetiştirdiği hiçbir gençle konuşmadığını kabul etti. Avukatlardan biri savcıya Yehova’nın Şahitlerinin ibadetlerine hiç katılıp katılmadığını sorduğunda ise şöyle cevap verdi: “Buna gerek olmadı.”
İddia makamı bilirkişi olarak bir psikiyatri profesörü çağırdı. O, yayınlarımızı okumanın zihinsel sorunlara neden olduğunu iddia etti. Bir savunma avukatı, profesörün mahkemeye sunduğu yazılı açıklamaların Moskova Patrikliği tarafından hazırlanan bir belgeyle aynı olduğunu fark edince profesör, bazı bölümlerin kelimesi kelimesine aynı olduğunu kabul etti. “İçeriği aynı olan bir bilgisayar disketi üzerinden çalışıyoruz” dedi. Mahkemenin sorduğu sonraki sorular, bu profesörün daha önce hiçbir Yehova’nın Şahidini muayene etmediğini ortaya çıkardı. İfade veren başka bir psikiyatri profesörü ise, Moskova’da 100’den fazla Yehova’nın Şahidiyle ilgili araştırma yaptığını belirtti. Diğer profesörün aksine bu profesör, onların akıl sağlığının normal olduğunu söyledi ve Şahit olduktan sonra diğer dinlere mensup olan kişilere karşı daha hoşgörülü olduklarını sözlerine ekledi.
ZAFER KAZANIYORUZ AMA MÜCADELE BİTMİYOR
Hâkim 12 Mart 1999’da, Yehova’nın Şahitlerinin yayınlarını incelemesi için beş akademisyen atadı ve davayı durdurdu. Bundan önce, Moskova’daki davayla bağlantısı olmayan Rusya Federasyonu Adalet Bakanlığı, yayınlarımızın incelenmesi için akademisyenlerden oluşan bir heyet oluşturulmasını istemişti. Bakanlık tarafından görevlendirilen bu heyet, 15 Nisan 1999’da yayınlarımızda zararlı bir şey olmadığına dair bir rapor sundu. 29 Nisan 1999’da, Adalet Bakanlığı Yehova’nın Şahitlerini ülke çapında tekrar tanıdı. Bu olumlu rapora rağmen, Moskova mahkemesi yayınlarımızı incelemek üzere yeni bir heyet oluşturulması konusunda ısrar etti. Bu çok garip bir duruma neden oldu; Yehova’nın Şahitliği dini, Rusya Adalet Bakanlığı tarafından ülke çapında yasal bir din olarak kabul edilirken, Moskova Adalet Müdürlüğü tarafından kanunları ihlal eden bir din olduğu iddiasıyla soruşturuluyordu.
Yaklaşık iki yıl sonra dava yeniden başladı ve 23 Şubat 2001’de Hâkim Yelena Prokhorycheva bir karara vardı. Görevlendirdiği heyetin araştırmalarını inceledikten sonra şu sonuca ulaştı: “Yehova’nın Şahitlerinin Moskova’daki dinsel topluluğunu feshetmek ve faaliyetlerini yasaklamak için hiçbir temel yoktur.” Sonunda mahkeme, kardeşlerimize yöneltilen tüm suçlamaların haksız olduğuna karar verdi! Bununla birlikte savcı bu kararı reddetti ve Moskova Şehir Mahkemesine temyiz başvurusunda bulundu. Üç ay sonra, 30 Mayıs 2001’de bu mahkeme, Hâkim Prokhorycheva’nın kararını bozdu. Ve davanın aynı savcı tarafından, fakat başka bir hâkimin başkanlığında ele alınmasına karar verdi. Üçüncü evre başlamak üzereydi.
YENİLİYORUZ AMA MÜCADELE BİTMİYOR
Dava 30 Ekim 2001’de yeniden başladı; bu sefer hâkim, Vera Dubinskaya’ydı.c Savcı Tatyana Kondratyeva, bir kez daha Yehova’nın Şahitlerinin nefreti körüklediğine dair yapılan suçlamayı tekrarladı; ancak sonra Yehova’nın Şahitlerinin yasal topluluğunu yasaklamanın Moskova’daki Şahitlerin haklarını korumak için olduğunu söyledi! Bu mantıkdışı iddia karşısında Moskova’daki 10.000 Şahidin tümü hemen harekete geçti ve bir dilekçe imzalayarak mahkemeden, savcının sözde “koruma” teklifini reddetmesini istedi.
Savcı, Yehova’nın Şahitlerinin suç işlediğine dair kanıt göstermesine gerek olmadığını söyledi. Davanın Yehova’nın Şahitlerinin faaliyetleriyle değil, yayınları ve inançlarıyla ilgili olduğunu belirtti. Ayrıca bilirkişi olarak Rus Ortodoks Kilisesinden bir temsilci çağıracağını söyledi. Aslında kiliseden bir temsilci çağrılması, din adamlarının da bu işe dahil olduğunu açık şekilde gösteriyordu. 22 Mayıs 2003’te hâkim, uzmanlardan oluşan bir heyetin Yehova’nın Şahitlerinin yayınlarını tekrar incelemesini istedi.
Heyetin incelemelerinin sonucunu dinlemek için 17 Şubat 2004’te mahkeme yeniden toplandı. Uzmanlar yayınlarımızın okuyucuyu, “aile ve evlilik kurumunu korumaya” teşvik ettiği ve bu yayınların nefreti körüklediği iddiasının “dayanağı olmadığı” sonucuna vardı. Diğer uzmanlar da aynı fikirdeydi. Bir din tarihi profesörüne şu soru soruldu: “Yehova’nın Şahitleri neden vaaz ediyor?” Profesör mahkemeye şu cevabı verdi: “Vaaz etmek bir Hıristiyanın kesinlikle yapması gereken bir iştir. Bunu İncil söyler ve Mesih de, ‘Gidin ve her yerde insanlara vaaz edin’ diyerek öğrencilerine bu görevi vermiştir.” Yine de 26 Mart 2004’te hâkim, Yehova’nın Şahitlerinin Moskova’daki faaliyetlerini yasakladı. 16 Haziran 2004’te Moskova Şehir Mahkemesi bu kararı onadı.d Uzun süredir Şahit olan bir kişi kararla ilgili şunları söyledi: “Sovyet döneminde bir Rus, ateist olmalıydı; şimdiyse Ortodoks olmalı.”
Acaba kardeşler bu yasak karşısında ne yaptı? Tıpkı Nehemya gibi davrandılar. Onun zamanında, Tanrı’nın toplumunun düşmanları Yeruşalim’in surlarının yeniden inşa edilmesine engel olmaya çalıştı; fakat Nehemya ve halkı, muhalefet edenlerin yaptıkları hiçbir şeyin işlerini kesintiye uğratmasına izin vermedi. Aksine, onlar “surları inşa etmeye” ve “canla başla çalışmaya devam ediyordu” (Neh. 4:1-6). Moskova’daki kardeşlerimiz de muhalefet edenlerin, günümüzde yapılması gereken işe, yani iyi haberi duyurma işine engel olmasına izin vermedi (1. Pet. 4:12, 16). Onlar, Yehova’nın kendileriyle ilgileneceğinden emindi ve yıllardır süren bu mücadelenin dördüncü evresiyle yüzleşmeye hazırdı.
DÜŞMANLIK ARTIYOR
25 Ağustos 2004’te kardeşlerimiz Kremlin’e, o dönemde Rusya devlet başkanı olan Vladimir Putin’e bir dilekçe gönderdi. Kardeşlerin yasakla ilgili endişelerini ifade ettiği bu dilekçe 76 ciltten oluşuyordu ve üzerinde 315.000’den fazla kişinin imzası vardı. Bu sırada, Rus Ortodoks Kilisesinin din adamları gerçek yüzlerini gösterdiler. Moskova Patrikliğinden bir temsilci şunları söyledi: “Yehova’nın Şahitlerinin faaliyetlerine şiddetle karşıyız.” Müslüman bir lider ise yasakla ilgili hükmün “bir dönüm noktası ve olumlu bir gelişme” olduğunu söyledi.
Tabii sahte suçlamalara inanan Rus halkı da Yehova’nın Şahitlerine fiziksel olarak saldırmak üzere cesaret buldu. Moskova’da bazı Şahitler iyi haberi duyururken muhalifler tarafından yumruklandı ve tekmelendi. Öfkeden çılgına dönmüş bir adam, binadan çıkan bir hemşireyi takip etti ve sırtına öyle şiddetli vurdu ki hemşire yere düşüp başını vurdu. Hemşire hastanelik olmasına rağmen polis saldırgana herhangi bir müdahalede bulunmadı. Başka Şahitler de tutuklandı, parmak izleri alındı, fotoğrafları çekildi ve gece boyunca göz altında tutuldular. Moskova’daki toplantı salonlarının yöneticileri, salonları Şahitlere kiralamaya devam ederlerse işten atılmakla tehdit edildiler. Çok geçmeden pek çok cemaat kiraladıkları ibadet salonlarını kaybetti. 40 cemaat, içinde dört İbadet Salonu olan bir binayı kullanmak zorunda kaldı. Bu binayı kullanan bir cemaat Umumi İbadeti sabahın yedi buçuğunda yapmak zorundaydı. Gezici gözetmen olan bir birader şöyle dedi: “Kardeşler ibadete katılmak için sabah beşte kalkmalıydı; fakat bir yıldan uzun bir süre bunu istekle yaptılar.”
‘ŞAHİTLİK ETMEK İÇİN’
Moskova’daki yasağın kanunlara aykırı olduğunu kanıtlamak için avukatlarımız Aralık 2004’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. (Sayfa 6’daki “Rusya’nın Kararı Neden Fransa’da Ele Alınıyor?” başlıklı çerçeveye bakın.) Altı yıl sonra, 10 Haziran 2010’da bu mahkeme oybirliğiyle Yehova’nın Şahitlerini tamamen temize çıkaran bir karar verdi!e Mahkeme, hakkımızda yapılan tüm suçlamaları dikkatle inceledi ve suçlamaların tamamen yersiz olduğu sonucuna vardı. Ayrıca, Rusya’nın “mahkeme tarafından tespit edilen kanun ihlallerine bir son vermesi ve yol açtığı zararları en kısa sürede telafi etmesi” gerektiğini söyledi ve bunun hukuki bir zorunluluk olduğunu belirtti. (Sayfa 8’deki “Mahkemenin Kararı” başlıklı çerçeveye bakın.)
Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Yehova’nın Şahitlerinin faaliyetlerini nasıl güvence altına aldığına ilişkin vardığı sonuçları çok net sözlerle dile getirdi; bu sonuçlar yalnızca Rusya için değil Avrupa Konseyi üyesi diğer 46 devlet için de bağlayıcı niteliktedir. Dahası, verilen karar kanunlar üzerinde yapılan analizin ve konuyla ilgili gerçeklerin derinliği ve kapsamı açısından, dünya çapındaki hukuk uzmanları, hâkimler, kanun koyucular ve insan hakları uzmanları tarafından ilgiyle okunacak. Neden? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu karara varırken yalnızca daha önce Yehova’nın Şahitlerinin lehine verdiği sekiz karara değinmedi; aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Birleşik Krallık, Güney Afrika, İspanya, Japonya, Kanada ve Rusya’nın en yüksek mahkemeleri önünde önceden kazandığımız dokuz zafere de değindi. Bu referanslar ve mahkemenin Moskova savcılığınca yapılan suçlamaları sağlam gerekçelerle reddetmesi, Yehova’nın Şahitlerinin küresel topluluğuna, inançlarını ve faaliyetlerini savunmak için kullanabilecekleri güçlü bir hukuki dayanak sağladı.
İsa takipçilerine şöyle demişti: “Benim uğruma valilerin ve kralların karşısına götürüleceksiniz. Böylece onların ve milletlerin önünde şahitlik edebileceksiniz” (Mat. 10:18). Son on beş yıldır süren bu hukuki mücadele, kardeşlerimize Yehova’nın ismini Moskova ve çevresinde daha önce hiç olmadığı kadar çok bildirme fırsatı verdi. Soruşturmalar, davalar ve uluslararası mahkemede verilen karar, dikkati Şahitlere çekti; bu da ‘şahitlik edebilmek’ için güzel bir fırsat oldu ve ‘iyi haberin yayılmasına’ katkıda bulundu (Filip. 1:12). Aslında, Moskova’daki Şahitler bugün iyi haberi duyururken ev sahiplerinin çoğu şunu soruyor: “Sizi yasaklamamışlar mıydı?” Bu soru genelde kardeşlerimize inançlarımız hakkında daha fazla bilgi verme fırsatı sağlıyor. Evet, hiçbir kuvvet Krallığı duyurmamızı engelleyemez. Yehova’nın Rusya’daki cesur kardeşlerimizi ödüllendirmeye ve desteklemeye devam etmesini tüm yüreğimizle diliyoruz.
[Dipnotlar]
a Bu dava 20 Nisan 1998’de açıldı. İki hafta sonra 5 Mayıs’ta Rusya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini kabul etti.
b “Bu yasa, kıskançlıkla Rusya’daki konumunu korumaya çalışan ve Yehova’nın Şahitlerine bir yasak konmasını hevesle bekleyen Rus Ortodoks Kilisesinin yoğun baskısı sonucu kabul edildi” (Associated Press, 25 Haziran 1999).
c İlginçtir ki, on yıl önce tam aynı tarihte, yani 30 Ekim 1991’de hükümet, Sovyet yönetiminin Yehova’nın Şahitlerine inançları yüzünden zulmettiğini resmi olarak kabul etmişti.
d Bu yasak kararı, Moskova’daki cemaatleri temsil eden yasal kurumu feshetti. Muhalifler bu durumun, kardeşlerimizin iyi haberi duyurmalarına engel olacağını ümit etti.
e 22 Kasım 2010’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin beş hâkiminden oluşan bir heyet, Rusya’nın davayı Büyük Daireye götürme talebini reddetti. Bu şekilde 10 Haziran 2010’da hüküm kesinleşti ve yürürlüğe konabilir hale geldi.
[Sayfa 6’daki çerçeve/resim]
Rusya’nın Kararı Neden Fransa’da Ele Alınıyor?
28 Şubat 1996’da Rusya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzaladı. (5 Mayıs 1998’de Rusya bu sözleşmeyi kabul etti.) Bu anlaşmayı imzalayarak Rusya hükümeti vatandaşlarının şu haklara sahip olduğunu beyan etmiş oldu:
‘din özgürlüğü ve evde veya toplum içinde dinin gereklerini yapma ve eğer isterlerse din değiştirme hakkı’ (Madde 9).
‘fikirlerini uygun bir şekilde söyleme ve yazma, ve başkalarına bilgi verme hakkı’ (Madde 10).
‘asayişi bozmayan toplantılara katılma hakkı’ (Madde 11).
Anlaşma ihlallerinin kurbanı olan ve ülkelerinde tüm yasal yollara başvurmuş fakat sonuç alamamış bireyler ya da kuruluşlar, davalarını Fransa’nın Strasbourg şehrindeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürebilirler (yukarıda gösteriliyor). Bu mahkeme 47 hâkimden oluşur ve bu sayı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan ülkelerin sayısına eşittir. Mahkemenin kararları bağlayıcı niteliktedir. Anlaşmayı imzalayan ülkeler kararlara uymakla yükümlüdür.
[Sayfa 8’deki çerçeve]
Mahkemenin Kararı
Aşağıda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarından bazı alıntılar bulunmaktadır.
Yöneltilen suçlamaların birinde Yehova’nın Şahitlerinin aileleri parçaladığı iddia edildi. Mahkeme ise bunun tam tersi yönünde karara vardı. Şöyle dedi:
“Dindar olmayan aile fertlerinin, dindar akrabalarının inançlarına uygun yaşama özgürlüklerini kabul etmek ve gereken saygıyı göstermek konusundaki katı tutumları ve isteksizlikleri, söz konusu fikir ayrılıklarının sebebidir” (Paragraf 111).
Mahkeme ayrıca “zihinleri kontrol altına aldıklarına” dair hiçbir kanıt bulamadı ve şunları söyledi:
“Mahkeme, [Rusya’daki] mahkemelerin, iddia edilen yöntemlerle vicdan özgürlüğü hakkı ihlal edilen tek bir kişinin bile ismini vermemiş olmasını hayretle karşılamıştır” (Paragraf 129).
Diğer bir suçlama ise, Yehova’nın Şahitlerinin, kan naklini kabul etmeyerek sağlıklarına zarar verdiği şeklindeydi. Mahkeme ise tam tersi bir yönde karar vererek şunları söyledi:
“Belirli bir tedaviyi kabul ya da reddetme özgürlüğü veya alternatif bir tedaviyi seçme özgürlüğü, hür irade ve bireysel özgürlük ilkeleri açısından çok önemlidir. Yetişkin hastalar karar verme özgürlüğüne sahiptir; örneğin nasıl ki hasta, ameliyat veya tedavi olmaya ya da olmamaya karar verebilirse, aynı şekilde kan nakli yapılıp yapılmamasına da karar verebilir” (Paragraf 136).