Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w14 1/9 s. 7-9
  • Tanrı’nın Toplumuna Verdiği Kanun Adil miydi?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Tanrı’nın Toplumuna Verdiği Kanun Adil miydi?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “HİKMETLİ, SAĞGÖRÜLÜ VE DENEYİMLİ” HÂKİMLER
  • ADİL BİR KARAR VERİLMESİNİ SAĞLAYAN İLKELER
  • GERÇEK ADALETTEN YARARLANAN BİR MİLLET
  • Yehova “Bütün Dünyanın” Taraf Tutmayan “Hâkimi”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1992
  • Hâkimlerle Birlikte İmanını Bina Edip Uygula
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1984 (Dinsel Seri 37-47)
  • Gelecekteki Şeylerin Bir Örneği
    Hayatın Bir Amacı Var
  • ‘Yehova’nın Kanunu Kusursuzdur’
    Yehova’ya Yaklaşın
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
w14 1/9 s. 7-9
Eski İsrail’de bir davayı dinleyen bir hâkim

Tanrı’nın Toplumuna Verdiği Kanun Adil miydi?

YILLAR önce bir ülkede iki adam cinayetle suçlandı. Mahkeme bu adamların aleyhindeki yetersiz delilleri kabul ederek onları idama mahkûm etti. Yargılamadaki hata ortaya çıkınca avukatlar büyük çabalar sonucunda mahkûmlardan birinin özgürlüğüne kavuşmasını sağladı. Fakat diğeri için en iyi avukatlar bile bir şey yapamazdı, çünkü o çoktan idam edilmişti.

Bu tarz hatalar her hukuk sisteminde yaşanabileceğinden Kutsal Kitap şu öğüdü verir: “Adaletin, hep adaletin peşinde ol” (Tekrar 16:20). Günümüzde de hâkimler bu ilkeyi izlediklerinde halk bundan yarar görür. Tanrı’nın İsrailoğullarına verdiği Kanun, tarafsızlık ve adalet ilkelerine dayanan bir hukuk sistemi oluşturuyordu. Şimdi bu Kanunu inceleyerek Tanrı’nın ‘her yolunun adalet’ olup olmadığını görelim (Tekrar 32:4).

“HİKMETLİ, SAĞGÖRÜLÜ VE DENEYİMLİ” HÂKİMLER

Hâkimlerin yetenekli, adil olması ve yolsuzluktan uzak durması insanların yararınadır. Tanrı’nın İsrailoğullarına verdiği Kanunda böyle hâkimlere çok önem verildi. Yehova Tanrı Musa peygambere çöldeki yolculuklarının başında hâkim olarak hizmet etmesi için “yetenekli, Tanrı’dan korkan, güvenilir ve haksız kazançtan nefret eden” kişiler seçmesini söylemişti (Çıkış 18:21, 22). Kırk yıl sonra Musa da insanları yargılayacak kişilerin “hikmetli, sağgörülü ve deneyimli” olmasının önemini vurguladı (Tekrar 1:13-17).

Yüzyıllar sonra Yahuda kralı Yehoşafata hâkimlere şöyle dedi: “Yaptıklarınıza dikkat edin, çünkü siz insanlar için değil Yehova için yargılıyorsunuz. Hüküm verirken O sizinle olacaktır. İçinizde Yehova korkusu olsun. Dikkatli davranın, çünkü Tanrımız Yehova için haksızlık yapmak, taraf tutmak ya da rüşvet almak söz konusu değildir” (2. Tarihler 19:6, 7). Kral bu sözleriyle hâkimlere, eğer önyargılı ve açgözlü bir şekilde hüküm verirlerse neden olacakları zarardan Tanrı’nın onları sorumlu tutacağını hatırlattı.

O dönemde hâkimler bu yüksek standartlara uyduklarında halk kendini güvende hissetmişti. Tanrı’nın Kanunu, hâkimlerin en zor davalarda bile adil bir karar vermesine yardımcı olacak ilkeler de sağladı. Şimdi bu ilkelerden bazılarını inceleyelim.

ADİL BİR KARAR VERİLMESİNİ SAĞLAYAN İLKELER

Seçilen hâkimlerin hikmetli ve yetenekli kişiler olması gerekse de Yehova onların sadece kendi yeteneklerine güvenerek karar vermelerini istemedi. Onlara doğru karar vermelerine yardımcı olacak ilkeler ve talimatlar da sağladı. Şimdi Tanrı’nın toplumundaki hâkimlere verilen talimatlardan birkaçına bakalım.

Kapsamlı bir soruşturma yapmak. Tanrı, Musa peygamber aracılığıyla hâkimlere şöyle dedi: “Kardeşleriniz arasında bir dava olduğunda . . . . adaletle hüküm vereceksiniz” (Tekrar 1:16). Hâkimler ancak davayla ilgili tüm ayrıntıları bilirlerse adil bir karar verebilirler. Bu nedenle Tanrı geçmişte davalara bakan kişilere şöyle demişti: “Konuyu araştıracak, inceleyecek, iyice soruşturacaksın.” Mahkemedeki hâkimler suçun gerçek olduğu ‘kesinleşmeden’ bir kişiyi yargılamamalıydı (Tekrar 13:14; 17:4).

Şahitlerin tanıklığını dinlemek. Bir soruşturmada şahitlerin ifadesi çok büyük önem taşırdı. Bu konuda Tanrı’nın Kanununda şu sözler geçer: “Bir adam ne günah işlemiş olursa olsun, hiçbir suç ya da günahla ilgili olarak tek kişi kalkıp aleyhte şahitlik etmeyecek. İki ya da üç şahidin ağzından çıkan sözle mesele kesinlik kazanacak” (Tekrar 19:15). Şahitlikte bulunacak kişilere ise şu emredilmişti: “Yalan haber taşımayacaksın. Kötü adamla elbirliği ederek kötü niyetlerle şahitlik etmeyeceksin” (Çıkış 23:1).

Şahitlerden dürüstlük talep etmek. Mahkemede yalan söylemenin cezası herkes için ciddi bir uyarıydı. “Hâkimler iyice araştıracak, eğer şahit yalancıysa ve kardeşine karşı sahte bir suçlamada bulunmuşsa kardeşi için tasarladığı neyse siz de ona aynısını yapacaksınız. Kötülüğü aranızdan kaldıracaksın” (Tekrar 19:18, 19). Yani bir kişi başka birinin mirasını almak için yalan söylediyse ceza olarak aynı miktarı ödemeliydi. Eğer biri masum olduğunu bildiği birini öldürtmek için yalan söylediyse bunun bedelini kendi canıyla ödemeliydi. Bu caydırıcı talimatlar insanların yalan söylemesini önlüyordu.

Tarafsız bir şekilde yargılamak. Hâkimler davayla ilgili mevcut tüm bilgileri edindikten sonra bir karara varmak için dikkatlice düşünmeliydiler. Tam bu noktada Tanrı’nın Kanunundaki şu ayrıntının önemi ortaya çıkıyor: “Düşkünün tarafını tutmayacaksın ve güçlüyü kayırmayacaksın. Komşunu adil şekilde yargılayacaksın” (Levioğulları 19:15). Hâkimler davaları ele alırken kişilerin dış görünüşüne veya toplumdaki konumlarına bakmadan sadece gerçeklere dayanarak karar vermeliydi.

Tanrı’nın yüzyıllar önce toplumuna verdiği Kanunda açıkça belirtilen bu ilkeler günümüzdeki mahkemelerde de uygulanabilir. Bu ilkeler uygulandığında kişilerin hatalı şekilde yargılanması ve cezalandırılması önlenebilir.

Günümüzdeki bir mahkemede iki tarafı dinleyen bir hâkim

Tanrı’nın Kanunundaki ilkeler uygulandığında hatalı yargılamalar önlenebilir

GERÇEK ADALETTEN YARARLANAN BİR MİLLET

Musa İsrailoğullarına şu soruyu sordu: “Bugün size anlattığım bütün bu kanun gibi doğru kuralları ve hükümleri olan başka hangi büyük millet var?” (Tekrar 4:8). Gerçekten de böyle kanunlara sahip başka hiçbir millet yoktu. Gençliğinde Yehova’nın kanunlarına uymaya çalışan Kral Süleyman’ın yönetimi sırasında halk “güven içinde yaşadı.” Onlar huzur ve refaha sahiptiler ve “sevinç içindeydiler” (1. Krallar 4:20, 25).

Ne yazık ki, daha sonra İsrailoğulları Tanrı’ya sırt çevirdi. Tanrı Yeremya peygamber aracılığıyla şöyle dedi: “Yehova’nın sözünü reddettiler; onlarda hikmet ne arar?” (Yeremya 8:9). Bu davranışlarının sonucunda Yeruşalim ‘iğrenç işlerin yapıldığı eli kanlı bir şehir’ haline geldi. Sonunda da yıkıldı ve 70 yıl boyunca ıssız kaldı (Hezekiel 22:2; Yeremya 25:11).

Halkın itaatsiz olduğu bir dönemde yaşayan İşaya peygamber geçmişe baktığında Yehova Tanrı ve O’nun Kanunu hakkında şöyle dedi: “Hükümlerin yeryüzünde oldukça, dünyada yaşayanlar doğruluk öğrenirler” (İşaya 26:9).

Tanrı, İşaya peygambere gelecekte dünyayı yönetecek olan İsa Mesih’in krallığıyla ilgili şu sözleri ilham etti: “Yalnızca gözünün gördüğüne göre hüküm vermeyecek, kulağının işittiğine göre terbiye etmeyecek. Düşkünleri doğrulukla yargılayacak. Yeryüzündeki alçakgönüllülerin yararına yanlışları dürüstçe gösterecek” (İşaya 11:3, 4). Bu Krallığın yönetimi altında yaşayacak olanlar için ne harika bir ümit! (Matta 6:10).

a Yehoşafat ismi “Yehova hâkimdir” anlamına gelir.

Tanrı’nın Kanunu Öç Almayı Onaylar mı?

Kutsal Kitapta bulunan “göze göz, dişe diş” sözleri birçok tartışmaya yol açmıştır (Çıkış 21:24). Bazı kişilere göre bu sözler Tanrı’nın insanların öç almasını onayladığını gösteriyor. Fakat bu düşünce Kutsal Kitaptaki şu ayetle çelişir: “Öç almayacaksın; halkının evladına kin beslemeyeceksin” (Levioğulları 19:18). O halde Çıkış 21:24’teki sözler ne anlama gelir?

Çıkış 21:22’de iki adamın kavga ettiği bir durumdan bahsedilir. Bu adamlardan biri hamile bir kadına çarpıp onun erken doğum yapmasına neden olur. Böyle bir durumda eğer anne ve bebeğine zarar gelmezse kadının kocası öç almamalıydı. Bunun yerine kadına çarpan adam “kadının kocasının istediği tazminatı hâkimlerin de kararıyla” ödemek zorundaydı. Diğer bir deyişle mahkemedeki hâkimler kadına çarpan adamın tazminat ödemesini sağlamalıydı. Eğer bu olay yüzünden kadın veya bebeği ölürse hâkimler suçluyu idam etmeliydi.

Böyle bir durumda “göze göz, dişe diş” talebinde bulunabilecek kişi mağdur değil hâkimlerdi (Çıkış 21:23, 24). Bu ilke hâkimlere cezanın ne eksik ne de fazla olması gerektiğini hatırlatıyordu. Kutsal Kitap bilgini Richard Elliott Friedman şöyle diyor: “Anlaşılan buradaki temel ilke cezanın suçla eşdeğerde olması, asla suçtan daha ağır olmaması gerektiğidir.”

Eski dönemde karşısındakine tokat atan bir adam

Peki neden Tanrı’nın Kanununun öç almayı onayladığı söyleniyor? İsa’nın Matta 5:38, 39’da söylediği sözler çok dikkat çekicidir, o şöyle demişti: “‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Fakat ben size şöyle diyorum: Kötülük yapana karşı koyma; sağ yanağına vurana öbür yanağını da çevir.” Görünüşe göre İsa’nın döneminde bazı din adamları ‘kısasa kısas’ yasasını kişinin öç almasını haklı gösteren bir kanun olarak kendi sözlü geleneklerine dahil etmişti. Fakat İsa, Tanrı’nın toplumuna verdiği Kanunun hiçbir şekilde böyle bir öğretiyi desteklemediğini açıkça belirtti.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş