Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w89 1/6 s. 3-7
  • Büyük Babil Düştü ve Mahkûm Edildi

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Büyük Babil Düştü ve Mahkûm Edildi
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Babil Düştü Fakat Yok Edilmedi
  • Büyük Babil Düşüyor
  • Babil’in Azalan Nüfuzu
  • Babil Neden Mahkûm Edildi?
  • Ne Yapmalıyız?
  • Viran Edilen Büyük Şehir
    Vahiy—Görkemli Doruğu Yakındır!
  • Büyük Babil Nedir?
    Kutsal Kitapla İlgili Soruların Cevapları
  • Kötü Namlı Fahişe Onun Düşüşü
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
  • “Büyük Fahişe”nin Hükmünün İnfazı Yaklaşıyor
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1989 (Dinsel Seri 97-108)
w89 1/6 s. 3-7

Büyük Babil Düştü ve Mahkûm Edildi

“YIKILDI (düştü), kendi zinasının azgınlığı şarabından bütün milletlere içirmiş olan büyük Babil yıkıldı (düştü).” “Yıkıldı (düştü), büyük Babil yıkıldı (düştü); ve cinlerin meskeni ve her murdar ruhun zindanı ve her murdar ve mekruh kuşun kafesi oldu.”—Vahiy 14:8; 18:2.

Ne şaşırtıcı bir peygamberlik! “Büyük Babil düştü!” Bu sembolik anlamlı beyan, yüzyıllardır Mukaddes Kitap tetkikçilerinin merakını uyandırmaktadır. Sizi de neden ilgilendirsin? Çünkü Mukaddes Kitap peygamberliğine göre, Büyük Babil’in mukadderatı, yakında tüm insanlığı etkileyecek. Bu mecmuanın 6. ve 7. sayılarında gördüğümüz gibi, bu nüfuz sahibi fahişe, sahte dinin Şeytani dünya imparatorluğu olarak açıkça tanıtılmaktadır.a

Fakat Büyük Babil hangi açıdan düştü? Ne zaman düştü?

Babil Düştü Fakat Yok Edilmedi

Büyük Babil’in düşüşünün tam anlamını kavrayabilmek için, eski Babil MÖ 539’da düştüğü zaman, neler olduğunu anlamamız gerekmektedir. O zamana kadar Tanrı’nın kavmi olan İsrail, hemen hemen 70 yıldır sürgündeydi. Peygamberlerinin sözlerine göre artık kurtuluşu bekliyordu. (Yeremya 25:11, 12; 29:10) Persli Koreş, Babil’i düşürüp Yahudileri mukaddes şehirleri olan Yeruşalim’e dönmek üzere salıverince, onlar çok heyecanlanmış olmalıydılar!—İşaya 45:1-4.

Her ne kadar Yahudiler üzerindeki kudreti kırıldıysa da, eski Babil’in henüz sonu gelmemişti. Tarihçi Joan Oates, Babylon adlı kitabında şöyle yazıyor: “Babil’e zafer kazanarak giren Koreş, şehrin yağma edilmesini yasakladı ve Persli bir vali tayin ettiği halde dinsel kuruluşlara ve sivil yönetime dokunmadı. . . . . Gerçekte, Babillilerin özel hayatı, Pers yönetimi altında az değişikliğe uğradı. Dinsel davranış biçimleri korunuyor ve ticari işleri iyi gidiyordu.” Böylece, Babil, düştüğü halde, faaliyetini sürdürmeye devam etti. Bir tek büyük fark vardı: Tanrı’nın kavmi olan İsrail, artık esir değildi. Onlar, hakiki tapınmayı yeniden başlatmak üzere Yeruşalim’e geri döndüler.

Yaklaşık MÖ 331’de Yunanlı general Büyük İskender Babil’e girince, şehirdekiler tarafından sıcak karşılandı. Babil’i doğudaki başkenti haline getirmeye karar verdiği halde, niyetini yerine getiremeden öldü. Bu gerçek, Babil’in o zamanlarda gelişmiş bir şehir olduğunu göstermektedir.

Dolayısıyla Babil’in MÖ  539’daki düşüşü, varlıktan silindiği anlamına gelmedi. Yüzyıllar boyu işine devam etti. Acaba bu durum, Büyük Babil ile ilgili olarak yapılan peygamberliklerin çağdaş gerçekleşmesinde nasıl yansıtıldı?

Büyük Babil Düşüyor

Bunun paraleli, sahte dinin dünya imparatorluğu olan sembolik Büyük Babil’in düşüşünde görüldü. 20. yüzyılın 1919’dan önceki kısmında Yehova’nın Şahitleri veya o zamanki isimleriyle Mukaddes Kitap Tetkikçileri, sahte dinin fikir ve adetlerine olan ruhi esirlikten kurtulmalıydılar. Üçlük ve canın ölmezliği gibi sahte öğretileri reddettikleri halde, hâlâ Babil kökenli adetlerle lekelenmiş bulunuyorlardı. Birçokları, kendilerine fazla önem verip, kendini adil sayan bir tutum geliştirdiler. Bazıları yaratığı yücelterek Yönetim Kurulunun ilk başkanı olan Charles T. Russell üzerinde odaklaşan bir şahsiyet tapınmasında bulundular. Mukaddes Kitaba hiç dayanmadığı halde, doğum günleri ve Noel kutlanmaktaydı. Düşünüşlerinde haçın hâlâ önemli bir yeri vardı. Kimileri bir haç ve taç rozetini bile takarken, başkaları Hıristiyan âlemine verilen itibarı arıyordu. 1917’de ise, Russell’in ölümünden kısa bir zaman sonra, önemli bir değişiklik oldu.

O yıl teşkilat The Finished Mystery (Tamamlanmış Sır) başlığı altında Vahiy’i açıklayan bir kitap yayımladı. Bu kitap, Hıristiyan âleminin ruhanilerini ve onların Avrupa’da yapılan Büyük Savaş’a karışmasını ortaya serdi. Bazı Protestan din adamları, yani Büyük Babil’in Kanada’daki temsilcilerinin bir kısmı, bu iktibasları Kanada hükümetindeki siyasal yandaşlarına sunarak, Mukaddes Kitap Tetkikçilerini fesatçı olarak kınadılar. 12 Şubat 1918’de Watch Tower Society Kanada’da yasaklandı.

Amerika Birleşik Devletlerindeki ruhaniler, Kanadalı dostlarının örneğini takip etmekte gecikmediler. Birkaç gün içinde teşkilatın yayınları Los Angeles, Kaliforniya’da toplatıldı. Mayıs 1918’de Yönetim Kurulunun yeni başkanı olan J.F. Rutherford ve yedi arkadaşının tutuklanması için emir verildi. Şaşılacak bir hızla, İsa’yı takip eden bu erkekler Haziran 1918’de yargılanıp mahkûm edildiler. Yedisi yirmi yıla ve biri on yıla mahkûm edildi. Ruhanilerin tepkisi ne oldu? Modern American Religion: The Irony of It All adlı kitabında Martin Marty şunları yazar: “Ruhaniler, [daha sonra Yehova’nın Şahitleri olarak tanınan] Russell’cılara karşı çıkarak, liderlerinin yirmi yıla mahkûm edildiğini duyunca çok sevindiler.” Büyük Babil’in temsilcileri gülüyorlardı. Ama son gülenin iyi güleceğini unuttular.

Böylece 1918’de, Babil’e sembolik esirlik Yehova’nın kavminin bazı üyeleri için gerçek hapse dönüştü. A.B.D., Kanada ve başka ülkelerde Mukaddes Kitap Tetkikçileri bir zulüm dalgasına yakalandılar. Milliyetçi ruhaniler, onları kasabalardan kovmak üzere ayaktakımı hareketleri düzenlediler. Mukaddes Kitap Tetkikçilerini katran ve tüye buladılar; coplarla dövdüler. İsa’nın samimi takipçilerinin bu ufacık azınlığına karşı utanç verici haksızlıklar yapıldı.

1919’da ise, olaylar beklenmedik şekilde tersine döndü. Büyük Savaş Kasım 1918’de sona ermişti. Teşkilatın görevlilerine karşı verilen mahkeme kararları adli hata olduğu gerekçesiyle bozuldu. Dinsel düşmanlarının çok üzülmesine rağmen, Rutherford ve arkadaşları hapisten salıverildiler. Marty şunları yazar: “Ortodoks kilise üyeleri arasında hiç sevinen yoktu.” Sanıklar zamanla tamamen aklandılar. Daha sonra Papa XI. Pius tarafından “Aziz Büyük Gregory şövalyesi nişanı” verilen önyargılı Katolik yargıç Martin T. Manton, kefalet verilmesini reddettiğinden, onların haksız yere dokuz ay hapiste kalmalarına neden olmuştu. Daha sonra, 1919’da rüşvet almaktan hapse gönderildiğinde, onun gerçek kimliği ortaya çıktı.

1919’da hapisten serbest bırakıldıktan sonra, Rutherford ve arkadaşları, Brooklyn’deki merkez büroya döndüler. O zaman, dünyanın şimdiye kadar gördüğü gökteki Krallığı vaaz etme kampanyalarının en büyüğünü yeniden düzenlemeye koyuldular. Mukaddes Kitap Tetkikçileri, insan korkusu zincirini kırdılar ve artık tüm sahte dinle ilgili olarak nerede bulunduklarını açıkça gördüler. Onların acımasız düşmanı olan Büyük Babil’in düşmüş olduğu ortaya serilmeliydi. Milletler arasında hakiki tapınmaya yeniden başlanmalıydı.

İsa’nın bu yılmaz takipçileri, evden eve hizmetlerini yoğunlaştırdılar. Aynı zamanda yürüyüşler yaparak sahte dini şöyle yaftalarla ortaya serdiler: “Din Bir Tuzak ve Dolandırıcılıktır” “Tanrı’ya ve Kral İsa Mesih’e Hizmet Edin.” Sahte din, eski Babil’de yapmış olduğu gibi, hâlâ var gücüyle işine devam ettiği halde, Yehova’nın Şahitleriyle ilgili olarak Büyük Babil 1919 yılında düşmüştür. Onlar, Babili bağlardan kurtuldular!

Babil’in Azalan Nüfuzu

Geçen 70 yıl içinde dünyanın birçok yerinde, Büyük Babil’in nüfuzunun azaldığını görebiliriz. Gerçi, A.B.D.’de dinle ilgili her şey yolunda imiş gibi görünmekteyse de, orada duygularına kapılan halkın bir kısmı, TV vaizleri ve dinsel psikologlar tarafından kolayca sömürülmektedir. Ama materyalizme düşkün bu şarlatanların bazılarının maskesi geçenlerde utanç verici şekilde düşürüldü. Hıristiyan âleminin kiliselerinin siyasete çok karıştığı Kore Cumhuriyetinde de, dinin, refah içinde olduğu görülüyor. ‘Düşmüş’ olduğu halde Büyük Babil’in hâlâ işine devam ettiği anlaşılmaktadır.

Bununla birlikte, dünya savaşlarının ardından, Almanya, Danimarka, İsveç ve İngiltere gibi ülkelerde ortodoks din, peşinden giden kitleleri kaybetti. İtalya, İspanya ve Fransa gibi Katolik ülkelerde, çok daha az insan, geleneksel Katolik adetler gereği günah çıkarıyor veya ayinlere katılıyor. Papaz olmak isteyenlerin sayısı da çok düştü. Şimdiki Papa’nın tarihteki herhangi bir Papa’ya oranla daha çok dünyayı gezme ihtiyacını duyması kilisesinin bunalımda olduğunun belirtisidir.

Ayrıca 1917’den beri sosyalist ülkelerin çoğu dinin eski siyasal nüfuzunu kesip, ancak önemsiz bir rol oynamasına izin verdi. Geleneksel din, dünya çapında hâlâ öylesine nefret duyulmasına ve kan dökülmesine neden oluyor ki, düşünen birçok insan, gerek Batılı, gerekse de Doğulu olsun, bütün dinlerden uzaklaşmaktadır. Evet, Büyük Babil’in oturduğu sembolik sular, yani kontrolü altındaki halklar, kurumaktadır. Büyük Babil mahkûm edildi ve idamı yaklaşmaktadır.—Vahiy 16:12; 17:1, 15.

Babil Neden Mahkûm Edildi?

Acaba Yehova, sahte dinin dünya imparatorluğuna hangi esasa dayanarak hükmediyor? Bazılarının düşünebildiği gibi, O’nun, çeşitli dinlerin desteklediği okul, hastane ve hayırsever işlere olumlu gözle bakması gerek. Oysa bütün bunlar, Yehova’nın, dünyanın dinlerine karşı yaptığı suçlamayla nasıl karşılaştırılabilir? Söz konusu suçlamayı ve dinin yaptıklarını kısaca inceleyelim.

“Kendilerinde yedi tas olan yedi melekten biri geldi, ve benimle söyleşip dedi: Buraya gel, çok sular üzerinde oturan büyük fahişenin hükmünü sana göstereceğim; onunla yerin kıralları zina ettiler, ve onun zinasının şarabı ile yeryüzünde oturanlar sarhoş oldular.” (Vahiy 17:1, 2) Bu yayının 100. ve 101. kitaplarında açıkça gösterilmiş olduğu gibi, dinin bütün tarih boyunca insanlara zarar vererek, milli yöneticiler olan “yerin kıralları ile anlaşması, bencilce işini yürüten bir fahişenin davranışına benzetilebilir. Oysa söz konusu suçlama devam etmektedir.

“Ve kadını mukaddeslerin kanından ve İsanın şahitlerinin kanından sarhoş gördüm.” “Ve peygamberlerin ve mukaddeslerin ve yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı onda bulundu.” (Vahiy 17:6; 18:24) Yüzyıllar boyu, İsa’nın hakiki takipçilerini şehit ettiğinden, Büyük Babil’e kan suçu yüklenmelidir. Şehit edilenler arasında Mukaddes Kitabı halkın diline tercüme etmeye ve aynı zamanda Mukaddes Kitaba sahip olup onu okumaya cesaret edenler de vardır. Daha geçenlerde gerek Nazizm gerek Faşizm, gerekse de başka diktatörlükler altında hapishane ve toplama kamplarında şehit edilmiş olan İsa’nın hakiki takipçileri nedeniyle de Büyük Babil kan suçu altındadır. “Yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı”na değinen suçlamanın, tarih boyunca dindar olduklarını iddia eden insanların, dünya çapında giriştikleri savaşlarla kan davalarında ölen yüz milyonlarca insanı da kapsadığına dikkat edelim.—Matta 23:34-36; II. Timoteos 3:5 il karşılaştır.

Büyük Babil’e hükmeden Tanrı, onun suçunun başka bir yönünü de ele alır. Hükmünde şöyle der: “Bütün milletler senin büyün ile saptılar.” (Vahiy 18:23) İlginç olarak “büyü” diye tercüme edilen Yunanca farmakia sözcüğü “ilk başta ilaç, uyuşturucu, büyülerin kullanılması; sonra zehirleme; daha sonra sihirbazlık demektir.”b Sahte din ruhsal anlamda milletleri zehirleyerek, dikkatlerini Yehova ile evrensel Egemenlik davasından çevirerek, sahte tanrılara ve öğretilere inanmak üzere saptırmıştır. Sahte din, canın ölmezliği ile ilgili yanlış öğretisiyle her türlü ispritizma ve sihirbazlığa temel hazırlayıp ölülerden korkmayı ve atalara tapınmayı telkin etti. Tanrı’nın, Büyük Babil’i mahkûm etmesi tamamen yerindedir. Durum, Yuhanna’nın yazdığı gibidir: “Onun günahları göke kadar erişti, ve Allah onun haksızlıklarını hatırladı.”—Vahiy 18:5.

Ne Yapmalıyız?

Büyük Babil düştüğüne ve mahkûm edildiğine göre, hakikati içtenlikle sevenler şimdi ne yapmalıdırlar? İşaya’nın, eski Babil’le ilgili peygamberliği bugün sahte din için daha büyük oranda geçerlidir: “Çekilin, çekilin, oradan çıkın, murdara dokunmayın; içinden çıkın; siz ki RABBİN (Yehova’nın) takımlarını taşımaktasınız, temizlenin.” (İşaya 52:11) Bu acil çağrı Vahiy 18:4’teki çağrıya paraleldir: “Ve gökten bir ses işittim, ve dedi: Ey kavmım, onun [Büyük Babil’in] günahlarına şerik olmıyasınız, ve onun belalarından hisse almıyasınız diye ondan çıkın.”

Evet, sahte dinle tüm ilişkileri kesme zamanı şimdidir. Ancak, Büyük Babil’den çıkarsak nereye gitmeliyiz? Şahitleriyle birlikte Yehova’ya hakiki tapınma arz etmeye! Yeryüzünün bütün milletlerinden gelen milyonlarca insan zaten ‘Yehova’nın sembolik dağına’ akın akın gelmektedir. Siz de Yehova’nın Şahitleriyle birlikte Mukaddes Kitabı incelemeye ve Tanrı’ya hakiki tapınma arz etmeye davet edilmektesiniz.—İşaya 2:2-4; 43:10-12.

Şimdi şu soru kalıyor: Büyük Babil düşmüş ve mahkûm edilmişse, Tanrısal gündemde acaba daha neler var? Sahte dinin Şeytani dünya imparatorluğuna ne olacak? Bu mecmuanın 9. sayısı bu soruyu Mukaddes Kitap peygamberliğine uygun olarak ele alacaktır.

[Dipnotlar]

a Büyük Babil, düşüşü için matem tuttukları gösterilen siyaseti ve büyük sermayeyi sembolize edemez. (Vahiy 18:9-11) Şeytan’ın dünya sisteminin diğer büyük unsuru dindir. Dinin ispritizma ile bağları, onun dinsel kimliğini doğrulamaya hizmet eder.—Vahiy 18:23.

b W.E. Vine’in Expository Dictionary of New Testament Words, cilt IV. sayfa 51, 52.

[Sayfa 6’daki resim]

M.Ö. 539’da düştüğü halde Babil bir şehir olarak yüzlerce yıl boyunca varlığını sürdürdü

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş