Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w90 1/12 s. 4-5
  • Yeni Bir Dünyaya İhtiyacımız Var

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yeni Bir Dünyaya İhtiyacımız Var
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1990 (Dinsel Seri 109-112)
  • Benzer Malzeme
  • Ufukta Dünya Barışı Görünüyor mu?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • İnsanlar Kalıcı Bir Barış Ve Güvenlik Sağlayabilir Mi?
    Gerçek Barış Ve Güvenlik
  • Savaş Çehresini Değiştirdi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2004
  • Birinci Dünya Savaşı ve Ağrıların Başlangıcı
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1990 (Dinsel Seri 109-112)
w90 1/12 s. 4-5

Yeni Bir Dünyaya İhtiyacımız Var

BİR an durup, çevrenizde hüküm süren şartlara bakın. Gördükleriniz hoşunuza gidiyor mu?

Belki, sizin güzel ve bakımlı bir semtte eviniz var. Hoşunuza giden ve bol kazançlı bir işiniz de olabilir. Sizin ve sevdiklerinizin sağlıklı oluşu da, yaşamınızı zevkli kılabilir. Bütün bunları düşünerek, kendinizi bir dereceye kadar güvenlikte hissedip, mutlu olabilirsiniz.

Ancak bir an yaşadığınız yerden farklı mahalleleri ve ülkenizin değişik yöreleri ile diğer ülkeleri düşünün. Kısacası tüm dünyaya bir göz atın. Gördüğünüz hoş bir manzara mı? Dünyada hoşnutluk ruhu, barış ve refah hüküm sürüyor mu?

20. yüzyılın başında yapılan bazı kehanetlere göre, bilim, artık bütün ölümcül hastalıkları ortadan kaldıracak, herkes için bol gıda temin edecek, doğal dengeyi yeniden sağlayıp, daha iyi duruma getirecek ve bir barış çağını başlatacaktı. Fakat gerçekte neler oldu?

Barışın gezegenimizi terk ettiğini anlamak çok kolaydır. Micheal Renner, State of the World 1990 (Dünya Durumu 1990) adlı kitabında “Mukaddes Kitabın yazıldığı zamandan bu yana, insanlar, kılıçlarını sapan demirleri yapmaya teşvik ediliyorlar” diye yazıyor. “Bu öğüt, hiçbir zaman bu kadar yerinde olmamıştır. Amansız silahlanma yarışı insanlığı kendi kendini yok etme noktasına getirmiştir.”

Dünyanın birçok ülkesindeki iç savaş ve çatışmalarda pek çok insanın öldüğü haberlerden anlaşılmaktadır. Bir kaynağa göre, 1988 yılında 22 savaş devam etmekteydi.a Bu savaşlarda acaba kaç kişi öldü? St. Louis Post-Dispatch gazetesi şu cevabı veriyor: “1988 yılı da dahil olmak üzere, o yılın başlangıcıdan bugüne kadar yapılan savaşlarda 4.645.000 kişi öldürüldü. Ölenlerin yüzde yetmiş altısı ise, sivil halktı.”

Dünya olaylarındaki gelişmeler, barış dolu bir dünyanın yakın olduğunu gösteriyor mu? San Jose Mercury News isimli Kalifornia (ABD) gazetesindeki bir makale şunları söylüyor: “Soğuk Savaşın sona erdiği ve yakında barışı tatmayı ümit edebileceğimiz söylenmektedir. Ancak, daha yakından baktığımızda, savaşın, Üçüncü Dünya Ülkelerini kasıp kavurduğu ve çözüm için pek az ümit olduğu fark edilmektedir. Bunlar, dünyanın gizli savaşlarıdır. Toprak davaları, dinsel ve etnik kökenli uyuşmazlıklar ve kabilelerarası anlaşmazlıklar nedeniyle yapılan kanlı iç savaşlarda; iktidar mücadelesi ve hatta uyuşturucuyla mücadele için çıkan çatışmalarda, hükümetler, çoğunlukla kendi vatandaşlarına karşı savaşıyorlar . . . . Güney Afrika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar savaş, milyonlarca insanı evini terk etmek zorunda bıraktı. Ürünler ekilmedi, sağlık merkezlerine saldırıldı, çiftliklerde hayvanlar telef edildi, ana-babalar çocuklarının gözleri önünde vahşice öldürüldü; 10 yaşındaki erkek çocuklarına önce silah taşıtılıyor, sonra da askere alınıyor; genç kızlar tecavüze uğruyorlar. Çoğunlukla adı bile anılmayan bu ülkelerde savaş, bu toplumların, belki de bir daha asla tamamen iyileştiremeyeceği bir sürü toplumsal yara ve düzensizlik bıraktı . . . . Araştırmalar, 80’li yılların, tarihte herhangi bir on yıllık dönemden çok daha fazla savaş yaşadığını göstermektedir.”

Daha gelişmiş ülkelere kaçmayı başaranlar, özlemini duydukları barışın suçluluk tehdidiyle bozulduğunu fark ettiler. U.S.News & Report dergisi şunları bildiriyor: “Azalacağıyla ilgili bildirilen haberlere rağmen, 1980’li yıllar boyunca [Amerika Birleşik Devletlerinde] suçluluk devam etmiştir. 1 yıllık dönem için verilen rakamlar şöyledir: 8,1 milyon adet cinayet, saldırı ve hırsızlık gibi ciddi suç vakası . . . . En üzücü durum ise, böyle yollarla kan dökmenin çok yaygın ve tahmin edilenden fazla olmasıdır. Soygunculuk, sürekli görülen bir durumdur. Amerika Birleşik Devletleri Adli İstatistik Bürosu, suçluluk oranı şimdiki hızıyla artmaya devam ederse, bugün 12 yaşında olan çocukların yüzde 83’ünün, ilerde bir gün, şiddet kurbanları veya şiddete katılan kişiler olacaklarını kabul ediyor. Toplumdaki suçlular, gerektiği gibi ve çabuk cezalandırılmıyor. Ülke çapında polis teşkilatı, 5 büyük suçtan sadece birinin esrarını çözebiliyor.” Benzer durumlar tüm dünyada görülmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu “dünyanın birçok yerinde ciddi suçların oranının arttığını ve daha sık işlendiğini” bildiriyor.

Ancak bütün savaşlar, silahlar ve suçluluk hemen yeryüzünden kaldırılsa bile, yine de hayat tehdit altında olacaktır. Worldwatch Institute, State of the World 1990 raporunda şunları söylüyor: “Ezici fakirlik, önü alınamayan hastalıklar ve büyük çoğunluğun okuma yazma bilmemesi, gelişmekte olan ülkelerdeki milyonlarca kişinin içinde bulunduğu durumu tanımlamaktadır. Bütün insanlık—zengin veya fakir, askeri açıdan kuvvetli veya zayıf olsun—çevrenin, daha önce hiç gerçekleşmemiş şekilde harap edilmesinin tehdidi altındadır.”

Evet, tüm insanlığın yaşamı için gerekli olan kaynaklar harap edilmektedir. Discover dergisinin başyazarı Paul Hoffman şöyle demektedir: “Bir bütün olarak yeryüzü, [1970 yılından] çok daha kötü durumdadır. Çöpler çöplüklerin dışına taşıyor. Zehirli gazlar, atmosferin ısınmasına neden oluyor. Gezegenimizi koruyan ozon tabakası deliniyor. Çöller büyüyor, tropikal ormanlar küçülüyor. Bir saat içinde, 17 bitki ve hayvan türü yok oluyor.”

Bunlara, toprağın ve suyun sürekli kirletilmesini de ekleyin. Ayrıca durmadan artan dünya nüfusunu düşünün; ki bu durum, verimli toprakların yerleşim merkezleri ve yollara dönüşmesini gerektiriyor; bu da, hayvan ve bitki türlerinin neslinin gitgide tükenmesine yol açıyor. Ayrıca içilecek su stoklarının sürekli azalmasını ve asit yağmurlarından kaynaklanan sorunları da göz önünde bulundurun. Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki zararlı etkilerini ve zehirli artıkların yarattığı sorunları da lütfen düşünün. Bunların hepsi birlikte insan ırkının felâketine yol açmaktadır. Kim olursak olalım veya nerede yaşarsak yaşayalım, hayatta kalmak için havaya, gıdaya, suya ve hammaddelere ihtiyacımız var. Bunlara, kirletilmemiş şekilde ve yeterli miktarda ihtiyaç duyuyoruz. State of the World 1990 (Dünya Durumu 1990) başlıklı kitapta şunları okuyoruz: “80’li yıllar, fakirler için tam bir felaket, yetersiz beslenme ve ölüm oranlarının arttığı bir dönem oldu.”

İnsan ırkı bu kadar değişik şekillerde tehdit edilirken, bir kişi, yeni bir dünyaya büyük çapta ihtiyacımız olduğunu inkar edebilir mi? Ancak yeni bir dünya gerçekten olabilir mi? Böyle bir dünya hangi kaynaktan gelebilir? Gezegenimizin gerçekten güvenlik ve refahla dolu bir yer olabilmesi için, hangi engellerin aşılması gerekmektedir? Bu soruların cevaplarını görelim.

[Dipnotlar]

a “Savaş”, en az bir hükümetin karıştığı ve bir yıl içinde, en az 1.000 kişinin öldürüldüğü bir çatışma olarak tanımlanıyor.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş