Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w91 1/7 s. 3-4
  • Ufukta Dünya Barışı Görünüyor mu?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Ufukta Dünya Barışı Görünüyor mu?
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Unutulan Savaşlar
  • Barış İçin Ümit Var Mı?
  • Gerçek Barış—Hangi Kaynaktan?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1997
  • Sulh Yeryüzüne Nasıl Gelebilir?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
  • ‘Tanrı’nın Barışı’ Yüreklerinizi Korusun
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Sürekli Barış Gerçekten Ne Zaman Gelecek?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
w91 1/7 s. 3-4

Ufukta Dünya Barışı Görünüyor mu?

BARIŞ planları ve her çeşit barış ilanı, tarih boyunca hiç eksik olmadı. Ne yazık ki, bu ilanları geçersiz kılan bir o kadar da savaş oldu. İnsanların büyük kısmı barış antlaşmaları ve bildirileri söz konusu edildiğinde, bunlara çok güvenmemek gerektiğini öğrendiler.

Bununla birlikte, son birkaç yıl içinde, birçok gözlemci ve haber yazarı farklı bir şeylerin geliştiğini hissetmeye başladı. Yöresel sorunların varlığına rağmen, dünya barışını görmenin bu kez mümkün olduğu ümidini canlandırdılar. Uluslararası Barış Enstitüsü, bunu şu sözlerle belirtti: “Anlaşmazlıklara barışçı bir çözüm bulma ümidinin temeli, II. Dünya Savaşının bitiminden bu yana, hiçbir dönemde şimdi olduğu kadar iyi atılmadı.” Doğu Avrupa’da hızla gelişen olaylar, ünlü bir haber yazarını şöyle söylemeye sevk etti: “Yeryüzünde barışın gerçekleşmesi, şimdi, II. Dünya Savaşından bu yana herhangi bir zamanda olduğundan daha çok mümkündür.” The Bulletin of the Atomic Scientists dergisi bile bu görüşü yansıttı. 1988 yılında, kıyamet gününü gösteren ünlü saatini gece yarısına üç kaladan, gece yarısına altı kalaya getirdi ve daha sonra Nisan 1990’da daha da geriye giderek, gece yarısına on kalaya getirdi.

Bütün bunlar, Ortadoğu’da savaşın patlak vermesinden önce büyük ölçüde iyimserliğe ve insanların her şeyin çok iyi gittiğini düşünmesine yol açtı. Ancak o zamandan beri, bazı insanlar Soğuk Savaş ve süper güçler arasındaki silahlanma yarışı sanki sona ermiş gibi konuşuyorlar. Bazıları ise, hükümetlerin askeri harcamaları kısarak elde etmeyi umdukları parayla neler yapılacağı konusunda tahminler yürütüyorlar. Acaba sürekli bir barışın vakti gerçekten geldi mi? Milletler “kılıçlarını sapan demirleri ve mızraklarını bağcı bıçakları yap”mayı gerçekten öğreniyorlar mı? (İşaya 2:4) Gerçekler ne gösteriyor?

Unutulan Savaşlar

Londra’nın The Economist dergisi şunları bildirdi: “Soğuk savaşın sona ermesi ve Doğu ile Batı arasındaki gerginliğin kalkması, bazılarının barışın gündemde olduğuna inanmasına yol açtı. Ancak durum hiç de böyle değildir. Dünya, büyük gerginliklerden önemli ölçüde kurtulmuş olsa bile, hâlâ daha küçüklerini yaşamaktadır.” Bu “küçük” gerginlikler veya “küçük” savaşlar hangileridir?

Amerika Birleşik Devletlerinde bağımsız bir araştırma kurumu olan The Lentz Peace Research Laboratory, Eylül 1990’da en az 15 savaşın dünyayı kasıp kavurduğunu bildiriyor. Bu sayı, Irak’ın Kuveyt’i işgalini kapsamıyordu, çünkü bu rapor o tarihe kadar olan ve yılda en az bin kişiyi öldüren savaşları ele aldı. Bu savaşlardan bazıları 20 veya daha çok yıldan bu yana sürüyordu. Bu savaşların tümü, çoğunluğu sivil halk olmak üzere 2.900.000 kişinin hayatına mal oldu. Uganda, Afganistan ve İran-Irak gibi bir önceki yıl sona eren kanlı savaşlarda ölen kişiler bu sayıya dahil değildir.

Barış içinde olduğu söylenen bir dünyada üç milyona yakın insan öldürüldü. Sadece bu durum bile çok acıdır. En acı yanı ise, bu savaşların, dünyanın geri kalan kısmı tarafından fark edilmemesi ve onları hiç etkilememesidir. Onları unutulan savaşlar diye adlandırmak da mümkündür; çünkü, bunların çoğu—hükümet darbesi, iç savaş, ihtilal şeklinde—az gelişmiş ülkelerde yer aldı. Zengin ve sanayide gelişmiş ülkelerin halkı Sudan’da yarım milyon insanın öldürülmesinden, Angola’da 350.000’den çok kişinin katledilmesinden etkilenmiş gibi görünmüyor. Gerçekte bazıları, gelişmiş ülkeler arasında savaş olmadığı ve büyük gerginliğe ve silah stokuna rağmen süper güçler birbiriyle savaşmadığı için, II. Dünya Savaşından bu yana, dünyanın, daha önce hiç görülmemiş bir barış döneminde yaşadığını savunuyorlar.

Barış İçin Ümit Var Mı?

Eğer barış, sadece küresel bir nükleer savaşın olmaması anlamına gelirse, o halde bir kişi, dünya milletlerinin barışı getirme çabalarının kısmen başarıya ulaştığını söyleyebilir. Karşılıklı Kesin Yok Olma politikası, bu ana kadar süper güçleri nükleer savaştan alıkoydu. Ancak bu gerçekten barış mıdır? İnsanlar sürekli olarak, aniden ve tamamıyla yok olma korkusuyla yaşarken nasıl barış olabilir? Tüm dünyada, insanların hayatı mahvolmuş, hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları şeyler yok edilmiş, anlamlı ve amaç dolu bir yaşam ümitleri küçük veya büyük savaşlarla ortadan kalkmışken, barıştan nasıl söz edebiliriz?

Nobel barış ödülü kazanan Elie Wiesel şöyle yazdı: “Çok eski zamandan beri, insanlar barış hakkında konuştu, fakat gerçekleştiremedi. Acaba sadece tecrübemiz eksik olduğu için mi başarısız oluyoruz? Barıştan söz etmekle birlikte savaşı sürdürürüz. Hatta bazen barış adına savaşırız . . . . Belki de savaş, asla ortadan kaldıramayacağımız kadar tarihin bir parçasıdır.”

Son olarak Ortadoğudaki savaş, barış hayallerini tekrar yıktı. Acaba insan, barışı tamamen yanlış bir kaynaktan bekliyor olabilir mi?

[Sayfa 3’teki resim]

“Yeryüzünde bugün yaşayan nesil, uygarlık tarihinde geriye dönülmeyecek bir barış döneminin gelişine şahit olabilir.”—Sovyetler Birliği başkanı Mikail Gorbaçov, Washington zirvesindeki karşılamada. ABD, Mayıs 1990

[Sayfa 4’teki resimler]

“Yeni bir özgürlük dünyası önümüzdedir . . . . , barışın sürekli olduğu, ticaretin vicdanlı şekilde yapıldığı ve mümkün olabileceği düşünülen her şeyin mümkün olduğu bir dünya.”—ABD başkanı George Bush, Houston, Texas’da dünya ekonomi zirvesinde. ABD, Temmuz 1990

“Bir zamanlar insanları ve fikirleri sınırlayan duvarlar yıkılmaktadır. Avrupalılar kaderlerini kendileri tayin ediyor. Onlar özgürlüğü seçiyor. Onlar ekonomik özgürlüğü seçiyor. Onlar barışı seçiyor.”—NATO’nun beyanı, İngiltere zirvesinde, Londra, Temmuz 1990.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş