Can Hakkındaki Görüşün Hayatını Etkiler
“Adam yaşıyan can oldu.”—TEKVİN 2:7.
1, 2. Dinlerin çoğu, insan ve can hakkında hangi şeye inanıyor?
HEMEN hemen tüm dinler, insanın ölmez bir cana sahip olduğunu öğretir. New Catholic Encyclopedia (Yeni Katolik Ansiklopedisi) canın, “Tanrı tarafından yaratılıp başlangıçta bedene üflen”diğini söyler. Aynı zamanda canın ölmezliği öğretisinin, Hıristiyan âleminin kiliselerinin “bir temel taşı” olduğunu da ekler. Aynı şekilde The New Encyclopedia Britannica (Yeni Britanya Ansiklopedisi) de “(bir doğu dinine) göre canın bedenle birlikte aynı zamanda var olduğunu ve daha sonra, canın, kendisine has bir hayata sahip olduğunu ve onun bedenle olan birliğinin ancak geçici olduğunu” açıklar.
2 Bu gibi dinler, ölümde canın derhal bedenden ayrıldığına ve onun kaderinin ya semavi mutluluk ya da geçici bir zaman için arafta kalmak veyahut bir ateş cehenneminde ebediyen azap çekmek olduğuna inanırlar. Ölüm, ruhi diyarda ebedi hayata bir giriş olarak sayılır. Bir yazarın, Ölmezliğe İnanıyoruz adlı kitabındaki iddiası gibi: “Ben ölümü, yüce ve izzetli bir serüven olarak görüyorum. Ben ölümü Tanrısal bir yükseliş olarak görüyorum.”
3. Değişik Doğu dinlerinin inancı nedir?
3 Hindular, Budistler ve başkaları canın göç ettiğine inanırlar. Bu, ölümden sonra canın başka bir bedene geçeceği, yani başka insan veya varlık olarak hayata gelip, eğer iyi biri olarak yaşadıysa, sosyal durumu daha yüksek düzeyde biri olarak yeniden doğacağı inancıdır. Fakat kötü biri olarak yaşadıysa düşük seviyeli biri, hayvan veya bir böcek olarak tekrar doğacaktır.
4, 5. Can hakkında gerçeği bilmek neden önemlidir?
4 Fakat ya insanlar ölmez bir cana sahip değilse, ya ölüm, “Tanrısal bir yükseliş” değilse ve ebedi ruhi hayata ani bir giriş veya ölenlerin canının başka bir varlığa göç ettiği inancı yanlış ise? O zaman, canın ölmezliği inancı, kişiyi yanlış yola sevk etmiş olur. Official Catholic Teachings (Resmi Katolik Öğretimi) kitabı, kilisenin, ruhun ölmezliği inancı üzerinde ısrar etmesinin nedenini şöyle açıklıyor: “Eğer buna inanılmazsa ölüler için yapılan cenaze törenleri, ayinler ve dualar, anlamsız ve anlaşılmaz duruma girer.” Böylece, can hakkındaki görüş, kişinin hayat tarzı, tapınması ve ebedi geleceğiyle ilgilidir.—Süleymanın Meselleri 14:12; Matta 15:9.
5 Bu inanç hakkındaki gerçeği bilmek önemlidir. İsa şunları söyledi: “Ona [Tanrı’ya] tapınanların ruhta ve hakikatte tapınmaları gerektir.” (Yuhanna 4:24) İnsan canı hakkındaki gerçek, Tanrı’nın Sözü olan Mukaddes Kitapta bulunur. İlham altında yazılmış olan Kutsal Yazılar, Tanrı’nın amacıyla ilgili açıklamaları kapsadığına göre, bize hakikati söylediğine güvenebiliriz. (I. Selanikliler 2:13; II. Timoteos 3:16, 17) İsa, bir duada Tanrı’ya şunları söyledi: “Senin sözün hakikattir.”—Yuhanna 17:17.
İnsan Ölmez Bir Can İle mi Yaratıldı?
6. Tekvin’deki kayıt, insanın yaratılışı hakkında açık bir şekilde ne der?
6 Tekvin 2:7’de şunu okuyoruz: “RAB Allah yerin toprağından adamı yaptı, ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; ve adam yaşıyan can oldu.” Bu açıklama, Tanrı’nın insana ölümsüz bir can verdiğini söylemiyor. Kayıt, Tanrı’nın kudreti, Âdem’in bedenine hayat verdiği zaman, onun “yaşıyan can oldu”ğunu söylüyor. Böylece, insan bir cana sahip değil, bizzat bir candır.
7. İnsanların yaşayacakları yer neresiydi, neden?
7 Tanrı, Âdem’i gökte değil, yeryüzünde yaşaması için yarattı. Yeryüzü, Âdem’in gökte yaşamaya layık olup olmadığını kanıtlayacak bir deneme yeri de değildi. Tanrı, yeryüzüne, “üzerinde oturulsun diye ona şekil ver”di ve Âdem, onun ilk sakiniydi. (İşaya 45:18; I. Korintoslular 15:45) Daha sonra Tanrı, Âdem’e eş olarak Havva’yı yarattığı zaman, onlar hakkındaki amacı, yeryüzünü doldurup onu, insanlığın ebedi meskeni olarak bir cennet durumuna getirmeleriydi.—Tekvin 1:26-31; Mezmur 37:29.
8. (a) Âdem’in yaşaması hangi şarta bağlıydı? (b) Günah işlememiş olsaydı, nerede yaşamaya devam edecekti?
8 Mukaddes Kitabın hiçbir yerinde Âdem’in bir kısmının ölümsüz olduğu yazılmıyor. Tam tersine, onun hayatı şarta bağlıydı: Tanrı’nın kanununa itaat etmeliydi. Peki, bu kanunu bozsaydı, ne olacaktı? Ebediyen ruhi diyarda mı yaşayacaktı? Kesinlikle hayır! Bunun yerine o, “mutlaka öl”ecekti. (Tekvin 2:17) Geldiği yere geri dönecekti: “Topraksın, ve toprağa döneceksin.” (Tekvin 2:7; 3:19) Yaratılmadan önce, Âdem, hiçbir yerde yaşamadı; öldükten sonra da hiçbir yerde yaşamayacaktı. Böylece onun, sadece iki seçeneği vardı: (1) İtaat edip yaşamak (2) İtaatsiz olup ölmek. Günah işlememiş olsaydı, yeryüzünde ebediyen yaşayacaktı. Asla göğe çıkmayacaktı.
9. Mukaddes Kitap ölümü yerinde olarak nasıl açıklar ve neden?
9 Âdem, itaatsizlik yaptı ve öldü. (Tekvin 5:5) Ölüm onun seçtiği sonuçtu. Ölüm, “izzetli” bir serüvene değil, yaşamamaya yol açıyordu. Böylece ölüm bir dost değil, Mukaddes Kitabın da söylediği gibi, bir “düşman”dır. (I. Korintoslular 15:26) Âdem itaatli olup göğe çıkan ölümsüz bir cana sahip olsaydı, o zaman ölüm bir ödül olurdu. Fakat bu böyle değildir. Bu bir lanettir. Tüm insanlar, onun zürriyeti oldukları için, Âdem’in günahı yüzünden ölmektedirler. Ölüm herkese geçti.—Romalılar 5:12.
10. Âdem’in ölmez bir cana sahip olduğu inancından hangi ciddi sorun ortaya çıkar?
10 Bundan başka, Âdem yaratıldığında, günah işlediği takdirde ateşli bir cehennemde ebediyen azap çekecek bir cana sahip olsaydı, neden bunun hakkında uyarılmadı? Neden sadece ölüp toprağa döneceği söylendi? İtaatsizlik yüzünden Âdem’i ebedi azaba mahkûm etmek, fakat bunun hakkında onu uyarmamak ne kadar büyük haksızlık olurdu! Fakat Tanrı “haksızlık etmez”. (Tesniye 32:4) Kötülerin ölümsüz canlarının cehennemde yanacaklarını söyleyerek Âdem’i uyarmaya gerek yoktu. Böyle bir cehennem olmadığı gibi, ölmez can da yoktu. (Yeremya 19:5; 32:35) Yerin toprağında ebediyen azap çekmek diye bir şey yoktur.
Mukaddes Kitap “Can” Sözcüğünü Nasıl Kullanır?
11. (a) Mukaddes Kitapta Türkçe “can” sözcüğü hangi İbranice ve Yunanca sözcüklerden gelir? (b) King James Version İbranice ve Yunanca “can” sözcüğünü nasıl tercüme eder?
11 İbranice Mukaddes Yazılarda 750 kez geçen Türkçe “can” sözcüğü, İbranice ne’feş sözcüğünden gelir. Eşanlamlı bir terim olan Yunanca psükhe sözcüğü de, Yunanca Mukaddes Yazılarda 100 kezden fazla geçer. “New World” tercümesi bu sözcüğü her zaman “can” olarak tercüme eder. Başka Mukaddes Kitaplar, değişik sözcükler kullanırlar. King James Version, nefeş’i şu şekillerde tercüme eder: İştah, hayvan, beden, soluk, mahluk, ölü (beden), arzu, yürek, hayat, insan, zihin, kişi, kendisi can ve şey. Aynı tercüme, psükhe’yi de yürek, hayat, zihin ve can olarak tercüme eder.
12. Mukaddes Kitap, İbranice ve Yunanca “can” sözcüğünü ne şekilde kullanır?
12 Mukaddes Kitap “sularda olan canlı mahlûklara” da nefeş der. (Levililer 11:10) Bu sözcük, yerde yaşayan hayvanlara da uygulanır: “Yer, cinslerine göre canlı mahlûkları sığırları, ve sürünen şeyleri, ve cinslerine göre yerin hayvanlarını çıkarsın.” (Tekvin 1:24) Nefeş, yüzlerce kez de insanlar için kullanılır. “Yakubun sülbünden çıkan bütün canlar yetmiş candı.” (Çıkış 1:5) Psükhe’nin bu şekilde kullanılışının bir örneği de, I. Petrus 3:20’de bulunur. Bu ayet Nuh’un gemisi hakkında, “o gemide bir kaç, yani sekiz can su ile kurtuldular” der.
13. Mukaddes Kitap “can” sözcüğünü hangi değişik şekillerde kullanır?
13 Mukaddes Kitap “can” sözcüğünü başka birçok şekilde de kullanır. Tekvin 9:5’te şöyle okuyoruz: “Sizin kanınızı, canlarınız için arıyacağım.” Bu ayete göre, canda kan bulunmaktadır. Çıkış 12:16 şöyle der: “Ancak her can için yenilecek şey, tarafınızdan yalnız bu yapılacaktır.” Burada canın yemek yediği söyleniyor. Tesniye 24:7, “bir canı çalan adam”dan söz eder. Burada çalınan can, şüphesiz ölmez bir can değildi. Mezmur 119:28 şöyle der: “Canım ağırlıktan eriyor.” Böylece can uykusuz dahi kalabilir. Mukaddes Kitap canın ölümlü olduğunu da gösterir. Can ölür. “Her can kavmından atılacak.” (Levililer 7:20) “Ölüye (ölü cana) yaklaşmıyacak”. (Sayılar 6:6) “Bizim canımız feda olsun” (Yeşu 2:14) “Kavmdan o peygamberi dinlemiyen her can helâk edilecektir.” (Resullerin İşleri 3:23) “Her yaşıyan can, öldü.”—Vahiy 16:3.
14. Mukaddes Kitap açıkça canın ne olduğunu söyler?
14 Mukaddes Kitabın nefeş ve psükhe sözcüklerini kullanış biçimine bakılırsa, can için bizzat insandan veya hayvandan söz ettiği açıkça anlaşılır. Buna göre can, kişinin ölümsüz bir kısmı değildir. Aslında, nefeş bizzat Tanrı hakkında da kullanılmıştır. “Zorbalığı sevenden canı tiksinir.”—Mezmur 11:5.
Birçok Bilim Adamı Hemfikirdir
15. Birçok bilim eseri canın ölmezliği öğretisi hakkında ne diyor?
15 Birçok bilim adamı, Mukaddes Kitabın ölmez bir candan söz etmediği konusunda hemfikirdir. The Concise Jewish Encyclopedia (Özlü Yahudi Ansiklopedisi) şöyle der: “Mukaddes Kitap, canın ölmezliği hakkındaki bir öğretisinden söz etmez ve hahamların eski yazılarında da açık bir şekilde böyle bir konu yoktur.” The Jewish Encyclopedia (Yahudi Ansiklopedisi) şunları söyler: “Bedenin yok olmasından sonra, canın yaşamaya devam ettiği inancı, basit imandan fazla, felsefi veya dinsel bir kurgu olup, bu nedenle Mukaddes Yazıların hiçbir yerinde öğretilmez. The İnterpreter Dictionary of the Bible (Mukaddes Kitabı Yorumlama Sözlüğü) şu açıklamayı yapıyor: “Nefeş . . . . bedenden bağımsız olarak yaşamaya devam etmez, fakat onunla birlikte ölür . . . . Mukaddes Kitap hiçbir yerde, ölümden sonra “can”ın bedenden ayrıldığı iddiasını desteklemez.”
16. Bazı yetkili kişiler, can hakkında ne belirttiler?
16 Aynı zamanda, Expository Dictionary of the Bible (Mukaddes Kitabın Açıklayıcı Sözlüğü) şunları söylüyor: E[ski] A[hitte] “can”, insan bedeninin ölümden sonra yaşamaya devam eden maddi olmayan bir kısmını oluşturmaz. [Nefeş] ancak insanların yaşadıkları ve özellikle onlarda bulunan hayatı ifade eder . . . . [Psükhe’nin] esas anlamı Yunan kültüründeki anlamından fazla, onun E[ski] A[hitte] bulunan sözcüğün karşılığıdır. The Eerdmans Bible Dictionary (Eerdman’ın Mukaddes Kitap Sözlüğü), Mukaddes Kitapta can sözcüğünün insanın bir kısmı değil, tümü olduğunu . . . . insanların bir cana sahip değil bizzat canlar olduklarını” belirtiyor.
17. İki katolik kaynak, can hakkında neyi kabul eder?
17 The New Catholic Encyclopedia (Yeni Katolik Ansiklopedisi) dahi, şu açıklamayı yapıyor: “Mukaddes Kitapta can sözcüğü, genellikle insanın tümünü belirtir.” Sonra da şunları ekliyor: Her ne kadar [nefeş] terimi can olarak tercüme edildiyse de, E[ski] A[hitte] hiçbir zaman canın bedenden ve insanın kendisinden ayrı olduğu fikri belirmez . . . . Y[eni] A[hitte] geçen Yunanca terim [psükhe] ise, [nefeş] sözcüğüyle eşanlamlıdır. Ölümden sonra canın yaşamaya devam ettiği kavramı Mukaddes Kitapta görülmez. Mukaddes Yazıların Katolik Fransız Profesörü Georges Auzon, Tanrı’nın Sözü adlı kitabında şunları yazıyor: “Canın bedenden ayrı sırf ruhsal ve maddi olmama kavramı, Mukaddes Kitapta mevcut değildir.”
18. (a) Bir ansiklopedi, “can” sözcüğünün Mukaddes Kitaptaki kullanılışı hakkında hangi yorumu yapıyor? (b) Teologlar, bedenin ölümünden sonra, başka bir şeyin yaşamaya devam ettiği fikrini nereden aldılar?
18 Encyclopedia Americana (Amerikan Ansiklopedisi) şöyle diyor: “Eski Ahit, insanı, canla bedenin birleşimi değil, bir bütün olarak görür. Her ne kadar [nefeş] sözcüğü, İbranice’den genellikle can olarak tercüme edilirse de, bu sözcüğe Yunanlıların verdikleri anlamı vermek yanlıştır. [Nefeş]in bedenden ayrı yaşadığı asla düşünülemez. Yeni Ahitte Yunanca [psükhe] çok zaman ‘can’ olarak tercüme edilmesine rağmen, ona Yunanlı filozofların verdikleri anlamı vermek düşünülemez . . . . Mukaddes Kitap, insanın, ölümden sonra nasıl yaşadığı hakkında açık bir tasvir vermez.” Bu aynı ansiklopedi şunları ekliyor: “Teologlar, kişinin ölümden sonraki hayatı hakkında bilgi edinmek için, filozofların düşüncelerinden yararlandılar.
Mukaddes Kitap Değil Felsefe
19. Yunan felsefesinin ölmez-can inancıyla ne ilişkisi var?
19 Teologlar, canın ölmezliği hakkındaki öğretiyi kabul etmek için, putperest filozofların fikirlerini benimsediler; bu bir gerçektir. Dictionaire Encyclopedique de la Bible (Mukaddes Kitabın Ansiklopedik Sözlüğü) şunları söylüyor: “Ölmezlik kavramı, bir Yunan düşüncesi ürünüdür.” The Jewish Encyclopedia (Yahudi Ansiklopedisi) şunu ileri sürüyor: “Canın ölmezliği inancı, Yahudilere, Yunan fikirleriyle ilişkilerinden ve özellikle MÖ dördüncü yüzyılda yaşamış ve bu inancın başlıca temsilcisi olan Eflatun’un felsefesiyle geldi.” Eflatun, şunlara inanıyordu: “Can ölmez, yok olmaz ve canlarımız gerçekten başka bir dünyada yaşayacaklar!” The Dialogues of Plato (Eflatun’un diyalogları).
20. Yunan felsefesi ne zaman ve nasıl Hıristiyanlığa sızdı?
20 Bu putperest felsefi görüş, Hıristiyanlığın içine ne zaman sızdı. The New Encyclopedia Britannica (Yeni İngiliz Ansiklopedisi) şöyle der: “M.S. ikinci yüzyılın ortalarından itibaren, Yunan felsefesi hakkında bazı bilgileri olan Hıristiyanlar, hem kendi entelektüel doyumları, hem de putperest bilgilere sahip olan kişileri dinlerine döndürmek için, imanlarını bu şekilde ifade etmek ihtiyacını hissettiler. Onlara en uygun gelen felsefe, Eflatunculuk idi.” Böylece, Britannica’nın söylediği gibi, “İlk Hıristiyan filozofları, canın ölmezliği kavramını benimsediler.” Papa II. John Paul dahi ölmez-can öğretisinin “bazı Yunan felsefe okullarının kavramlarını içerdiğini” kabul etmişti. Böylece Hıristiyan âlemi, Yunan felsefesinin teorilerini benimsemekle, Tekvin 2:7’de kayıtlı şu basit gerçeği terk etmiş oldu: “Adam yaşıyan can oldu.”
21. Ölmez-can inancı ne kadar geriye gider?
21 Fakat, ölmez-can öğretisi, Eflatun’dan daha da geriye gider. Morris Jastrow’un The Religion of Babylonia and Assyria (Babil ve Asur dini) kitabında şunları okuyoruz: “Ölmezlik meselesi . . . . Babilli teologların ciddi olarak dikkatini çekmiştir . . . . Ölüm, başka tür bir hayata geçişti.” Aynı zamanda Siegfried Morenz’in Egyptian Religion (Mısır Dini) kitabında şunları okuyoruz: “Eski Mısırlılar, ölümden sonraki hayatı, yeryüzündeki hayatın bir devamı olarak görüyorlardı.” The Jewish Encyclopedia (Yahudi Ansiklopedisi) bu eski dinlerle Eflatun arasında bir ilişki olduğunu saptar. Bu sözlük, Eflatun’un, canın ölmezliği fikrine ‘Babil ve Mısır inançlarını içeren Orfik (Orfeus dini) ve Elönesien (Elisyon) esrarlarından’ esinlendiğini söyler.
22. Ölmez-can öğretisinin tohumlarının gerçekten insan tarihinin başında ekildiği neden söylenebilir?
22 Böylece, ölmez-can fikri çok eskidir. Aslında kökleri insan tarihinin başlangıcına kadar gider. Âdem’e, Tanrı’ya itaatsizlik yaptığı takdirde öleceği söylendikten sonra, Âdem’in karısı Havva’ya buna zıt bir görüş sunuldu. Ona, “katiyen ölmezsiniz” dendi. Ölmez-can öğretisinin tohumları burada ekilmiş oldu ve o zamandan beri uygarlıklar, ‘gerçekten ölmeyeceksin, fakat yaşamaya devam edeceksin’, putperest görüşünü benimsediler. Buna, Tanrı’nın amaç ve iradesine karşı olan ve takipçilerini irtidata götüren Hıristiyan âlemi de dahildir.—Tekvin 3:1-5; Matta 7:15-23; 13:36-43; Resullerin İşleri 20:29, 30; II. Selanikliler 2:3, 4, 7.
23. Canın ölmezliği öğretisini kim geliştirdi ve neden?
23 İnsanların bu yalana inanmalarını kim sağladı? İsa, kendi günlerinin dini liderlerine şu sözleri söylediği zaman onu teşhis etti: “Siz babanız İblistensiniz, ve babanızın heveslerini yapmak istiyorsunuz . . . . yalan söylediği zaman, kendisininkinden söyler, çünkü o yalancıdır ve yalanın babasıdır.” (Yuhanna 8:44) Evet, Şeytan, insanları hakiki tapınmadan uzaklaştırmak amacıyla, ölmez-can fikrini geliştirdi. Böylece, kişinin hayat şekli veya gelecek için ümidi, Mukaddes Kitapta kayda alınan ilk yalandan gelişen öğretilerle yanlış bir yola sevk edildi. Herhalde o zaman, Havva, yılanın bu yalanla, bedende asla ölmeyeceğini söylediğini düşünmüştür.
24. Ebedi hayat ve ölmezlik hakkında yerinde olarak hangi sorular sorulabilir?
24 Mukaddes Kitap, insanların ölmez bir cana sahip olduklarını öğretmez. Öyle ise, neden ebedi hayattan söz ediyor? Bundan başka, Mukaddes Kitap, I. Korintoslular 15:33’te “bu ölücü ölmezliği giy”eceklerini söylemiyor mu? Diğer yandan, diriltildikten sonra, İsa, göğe gitmedi mi? ve başkalarının da göğe çıkacaklarını öğretmedi mi? Hem bunlar, hem de başka sorular, gelecek makalede ele alınacak.
Tekrarlama İçin Sorular
◻ Dinlerin çoğu, can hakkında neye inanır?
◻ Mukaddes Kitap, insanın ölmez bir can ile yaratılmadığını nasıl gösterir?
◻ Mukaddes Kitabın, İbranice ve Yunanca “can” sözcüğünü kullanma şeklinden hangi şey anlaşılmaktadır?
◻ Birçok yetkili kişi, Mukaddes Kitabın can sözcüğüyle ne kastettiği hakkında neler diyor?
◻ Ölmez-can öğretisi ne kadar geriye gider?