Bölüm 3
Bir Cennet Ev Önümüzde
1-3. (a) İnsanın yeryüzünü üzerinde hayat olmayan bir küreye dönüştürene kadar kötüye kullanmasına, Tanrı’nın izin vereceğini düşünmek neden mantıklı değildir? (b) İnsan, yaratılanları inceleyip kendi mantık gücünü kullanmakla her şeyin nedenini ve Tanrı’nın amacının ne olduğunu bulabilir mi? (Eyub 28:12-14, 28)
‛İNSANIN yeryüzünü büyük bir çöplüğe dönüştürdüğüne’ ilişkin yakınmalar dünya çapında gitgide artmaktadır. Bu, gerçekten kaçınılmaz bir şey midir?
2 İnsan açgözlülüğü ve şiddetinin yol açtığı tüm zararlara rağmen, bu gezegen hâlâ birçok güzelliklerle doludur: Suların şırıl şırıl aktığı vadiler, karlarla örtülü dağlar, gürüldeyen çağlayanlar, hurma ağaçları ile bezenmiş kumsallar ve çok sayıdaki bitki ve hayvan çeşitleri buna birer örnektir. Bunların hepsinin Yapıcısı olan Tanrı’nın, insanların bu görkemli gezegeni, üzerinde hayat olmayan bir küreye dönüştürene kadar, yeryüzündeki kaynakları tüketmesine ve kötüye kullanmasına izin vereceğini düşünebilir miyiz? Mantıklı bir düşünce tarzı, bunun böyle olmayacağını gösterir. Öyleyse Tanrı, yeryüzümüz için neler düşünüyor? Tanrı tarafından yaratılan ve gözle görülebilen maddi şeyler, yeryüzünün Yapıcısı hakkında bize bazı şeyler anlatabiliyorsa da, bilmemiz gereken her şeyi sağlayamıyor. Tanrı’nın gelecekle ilgili amaçlarının ne olduğunu bize anlatamıyor. Öyleyse, ne veya kim bu bilgileri bize verebilir?
3 Bunları bilmek için, Yaratıcı’nın bizzat Kendi açıklamalarına ihtiyacımız var. İnsanların, amacı hakkında bilgisiz kalmamaları için Her Şeye Kadir olan Tanrı Yehova, yazılı bir açıklama sağlamıştır. Bu açıklama, Mukaddes Kitapta bulunmaktadır. Bu kitabı insanların yazdığı doğrudur. Fakat bu insanlar, kaleme aldıkları şeylerin kendi hikmetlerinin ürünü olmadığını kabul etmişlerdir. Mukaddes Kitabın yazılmasında rol alanlardan biri olan Kral Davud, bunu şöyle ifade eder: “Yehova’nın ruhu benim vasıtamla söyledi; ve onun sözü benim dilim üzerinde idi.” (II. Samuel 23:2) İnsan beyninde oluşan işlemleri, Kendi düşüncelerini yazdıracak biçimde yönlendirmek, insan beynini tasarlayan için hiç de zor olmasa gerek. Mukaddes Kitap, en eski ve hatta yerkürenin Yaratıcısı tarafından ilham edilmiş kitap olduğunu iddia ettiğine göre, Tanrı’nın, yeryüzü ve üzerindeki insanla ilgili düşünceleri hakkında bize doğru bilgi verecek başka hiçbir kaynak yoktur.—II. Timoteos 3:16, 17.
İSA BİR CENNET VAAT EDİYOR
4. İnsanlığın görkemli geleceğine işaret eden seçkin kişi kimdi ve onun sözlerine neden güvenilebilirdi?
4 On dokuz yüzyıl önce, bir adamın, idama mahkum bir suçluya ilham altında söylediği sözlerin, görkemli bir geleceğe işaret ettiği açıkça anlaşılmaktadır. Tanrısal ilham altındaki bu adam, pek çok kişi tarafından bir peygamber ve yeryüzünde yaşamış en büyük öğretmen olarak tanınan İsa idi. Mukaddes Kitap, onu, insan olup doğmasından önce bir ruh olarak varlığını sürdüren Tanrı’nın Oğlu ve aynı zamanda vaat edilen Maşiah veya Mesih olarak tanıtır. (Matta 16:13-16; Luka 1:30-33; Filipililer 2:5-7) İsa Mesih suçluya şöyle demişti: “Sen benimle beraber cennette olacaksın.”—Luka 23:43.
5, 6. (a) İsa’nın Luka 23:43’te kayıtlı olan sözlerinin farklı insanlarca değişik şekillerde yorumlanmasına yol açan nedir? (b) İsa’nın suçluya söylediği sözleri nasıl anlamamız gerektiğini gösteren rehber nedir?
5 İsa Mesih’in bu vaadi, Mukaddes Kitabı okuyanlarca değişik şekillerde yorumlanmıştır. Birçok Mukaddes Kitap tercümesi, İsa’nın sözlerini şu şekilde kayda alır: “Doğrusu, sana derim, bugün sen benimle Cennet’te olacaksın.” (Common Bible) Noktalama işaretlerine bakarak, bir kimse, suçlunun hemen, o gün, İsa ile birlikte cennette olacağı sonucunu çıkarabilir. Bununla birlikte, Orijinal Yunanca metinde çok az, hatta yok denecek kadar az noktalama işaretlerinin görüldüğü kayda değer bir gerçektir. Bu durum, çevirmenin noktalama işaretlerini doğru yerlere koymasını gerektirmektedir. Bu nedenle, noktalama işaretleri, sözcüklerin şu anlamı verebileceği şekilde de yerleştirilebilir: “Doğrusu, sana bugün derim, sen benimle Cennet’te olacaksın.” Bu durumda, suçlunun, gelecekteki bir zamanda İsa ile birlikte Cennet’te olacağı düşüncesi güçlenir.
6 İsa’nın sözlerinin bu şekilde yorumlanması, Mukaddes Kitabın tamamı ile de uyumlu olacaktır. İsa, o gün öldükten hemen sonra cennete veya orada bulunan bir yere gitmedi. İnsanlığın ortak mezarı olan Hades’te üç gün (veya üç kısmi gün) ölü kaldı.—Matta 27:62-66; Resullerin İşleri 2:24, 27.
7. (a) İsa Mesih’in suçluya vaatte bulunduğu zamanda yaşayan insanlar “cennet” sözcüğünden ne anlıyorlardı? (b) İsa’nın konuştuğu adamın, semavi bir cennete gitmeyi hiç düşünmediğini nasıl ispat edebiliriz?
7 Kaldı ki, suçlu, İsa’nın “cennet” sözünü, o zaman kullanıldığı gibi anlamış olmalıydı. Acaba bu sözcüğün o zamanki anlamı neydi? Cennet, bir bahçe veya park anlamına geliyordu. Bu adam, İsa’nın bir şakirdi olmadığı için semavi bir cennet hakkında fikir sahibi değildi. Mukaddes Kitabın o zamana kadar yazılan bölümleri, iman edenlere Tanrı ile birlikte ruh ülkesinde yaşama ümidi vermiyordu. Görünmeyen göklerde yaşama ümidine, ancak İsa Mesih’in gelişmesiyle dikkat çekilmeye başlandı. (II. Timoteos 1:10) İsa’nın, “göklerin krallığı” hakkında sık sık konuştuğunu duyan şakirtleri bile onun bu sözlerle ne demek istediğini tam olarak kavrayamamışlardı. (Matta 13:24, 31, 33) Daha sonra, şakirtleri, diriltilen İsa Mesih’e şunu sordular: “Ya Rab, İsraile kırallığı bu zamanda mı iade edeceksin?” (Resullerin İşleri 1:6; ayrıca Yuhanna 16:17, 18’deki resullerin yaptığı sohbetle karşılaştır.) Böylece onlar, terimleri hâlâ dünya ile ilgili düşündüklerinden, İsa’nın, krallığını Yeruşalim’de kurmasını bekliyorlardı. O halde İsa’nın bizzat kendi şakirtleri, henüz o zaman semavi şeyleri tam olarak anlayamadılarsa, sözü edilen suçlu, nasıl olur da İsa’nın yeryüzüyle ilgisi olmayan bir cennet hakkında konuştuğunu düşünmüş olabilir?
8. İsa’nın suçluya vaadi, Yahudilerin bildiği İbranice Kutsal Yazılarla nasıl uyum içindeydi?
8 İsa’nın suçluya verdiği vaat, yeryüzünün belirli bir amaçla yapıldığını gösteren Mukaddes Kitaptaki ifadelerle uyum içindedir. “Onu boşuna yaratmıyan” Tanrı, “üzerinde oturulsun diye ona şekil” verdi. (İşaya 45:18; Mezmur 104:5) Yeryüzünü bu kadar özen göstererek hazırlamak için yüzyıllar harcayan Tanrı’nın, sadece bazı insanlar takdir etmediği için dünyayı harap edeceğini veya harap olmaya terk edeceğini düşünmek, mantıksızlık olacaktır. Aslında yeryüzü, üzerinde yaşanacak mükemmel bir yer olmak için kendi kendine yeter durumdadır.
CENNET BİR “YENİ YER” VAAT EDİLDİ
9-11. (a) Yahudiler, yeryüzü cenneti sayılabilecek bir yerde yaşadılar mı? Ne zaman? (b) Musa, Filistin diyarını, yaşanacak mükemmel bir yer olarak nasıl tanımladı?
9 Yeryüzü cenneti kavramının, İsa’nın hemşehrisi olan Yahudilerce uzun zamandan beri bilinmesi kayda değer bir gerçektir. Göç Ettikleri Vaat Edilen Diyar, onlar için bir cennet gibiydi. Yehova, o zamana kadar oturdukları zengin Nil Vadisinden çok daha güzel ve bereketli bir yer olan o diyarı Musa vasıtasıyla şöyle tanımlar:
10 “Çünkü mülk edinmek için girmekte olduğun memleket, çıktığınız Mısır diyarı gibi değildir; orada tohumunu eker ve sebze bostanı gibi ayağınla sulardın; fakat mülk olarak almak için geçmekte olduğun memleket, dağlar ve dereler diyarıdır, ve göklerin yağmurundan su içer. Allahın RABBİN (Yehova’nın) kayırdığı bir memlekettir; yılın başından yılın sonuna kadar Allahın RABBİN gözleri daima onun üzerindedir.”—Tesniye 11:10-12.
11 Musa, daha önce bu diyarı şöyle tanımlamıştı:
“Çünkü Allahın RAB (Yehova) seni iyi diyara, akar vadiler, derelerde ve tepelerde çıkan pınarlar, ve kaynaklar diyarına; buğday ve arpa, ve asma, ve incir, ve nar diyarına, zeytin yağı ve bal diyarına götürüyor; bir diyar ki, onda yoksullukla ekmek yemiyeceksin, onda hiçbir şeye muhtaç olmıyacaksın; bir diyar ki, taşları demirdir, ve dağlarından bakır çıkaracaksın.”—Tesniye 8:7-9.
12. İsrail milleti sürgünden döndüğü zaman, Tanrı, onlar için Yahuda diyarında nasıl “yeni gökler” ve “yeni yer” sağladı?
12 Tanrı, uzun bir süre önce, Yahudi milletinin, itaatsizliği yüzünden düşmanlarının eline sürgüne gönderileceğini peygamberi İşaya vasıtasıyla bildirmişti. Bu peygamberliğe göre, onların sürüldükleri cennet benzeri diyar daha sonra viran olacaktı. Fakat Tanrı, verdiği bu peygamberlikle Yahudi milletini tamamen ümitsiz bırakmadı, çünkü onlara şöyle dedi: “Ben yeni gökler ile yeni yer yaratmaktayım; ben sevinç olarak Yeruşalimi, ve meserret olarak onun kavmını yaratıyorum.” (İşaya 65:17, 18) Tanrı, burada, İsrail’in Yahuda diyarında yeniden, Yeruşalim de başkent olmak üzere, iyi durumuna döndürüleceğini vaat ediyordu. “Yeni gökler” ifadesi, görünmeyen yeni gökleri değil, Yahuda sıptından Zerubbabel’in yönetimindeki bir valiliği, Yahuda diyarı üzerindeki bir hükümdarlığı kastetmektedir. “Yeni yer” ile de viran olmuş topraklarına geri getirilerek diyarı ekip biçmeye ve güzelleştirmeye başlayan, tövbe etmiş, temizlenmiş ve disiplin edilmiş bir kavim ifade edilmektedir. Bu kavim, Yehova Tanrı’ya tapınmayı orada yeniden başlatmış ve Yeruşalim’deki yıkılan mabedi yeniden yapmıştır.—Ezra 3:1, 2, 10.
13. Geri dönen Yahudilerin viran olmuş diyarı cennete dönüştürme çabalarını Tanrı’nın desteklediğini gösteren nedir?
13 Yahudiler, Yahuda diyarını önceki cennet haline dönüştürmek üzere giriştikleri güzelleştirme çabalarında, İşaya’nın kendi dönüşleri konusunda verdiği peygamberlikle uyumlu olarak Tanrı’dan destek aldılar. Tanrı onlara şu vaadi vermişti: “Çöl ve kurak yer mesrur olacak; ve bozkır sevinecek, ve nergis gibi çiçeklenecek.” (İşaya 35:1, 2) Benzer şekilde, mezmur yazarı da, millet Tanrı’ya itaat ettiği takdirde “Yehova iyilik verecektir; diyarımız da mahsulünü verecek” dedi.—Mezmur 85:12.
GELMEKTE OLAN GÖRKEMLİ “YENİ YER”
14. “Yeni yer” ile ilgili peygamberliklerin bugün bizim için daha büyük bir anlam taşıdığına dair hangi güvenceye sahibiz?
14 “Yeni yer” hakkındaki bu peygamberliğin acaba bizlerle herhangi bir ilgisi var mı? Evet var; çünkü bu peygamberlik, Tanrı’nın tüm yeryüzü için yapacaklarının sadece küçük bir örneğidir. İşaya’nın bu peygamberliğinden yüzyıllar sonra, resul Petrus da, yeryüzünün o zamana kadar bilinen kısımlarına dağılmış olan İsa’nın takipçilerine şunları yazdı: “Biz onun vadine göre yeni gökler ve yeni yer bekliyoruz; onlarda salâh (adalet) duracaktır.” (II. Petrus 3:13) Gelmekte olan “yeni yer” toplumu, buna göre eski Yahuda’dan çok daha büyük bir alanı kaplayacaktır.
15. Resul Yuhanna’ya verilen rüyet, gelmekte olan yeryüzü cenneti hakkında neler gösteriyor?
15 Bundan başka, resul Yuhanna’nın Vahiy kitabında kayıtlı bulunan rüyeti, peygamberliğin son gerçekleşmesi olarak “yeni yer” toplumunun tüm yerküreyi mesken edineceğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde göstermektedir. Resul Yuhanna şunları yazıyor: “Yeni bir gökle yeni bir yer gördüm; İşte, Allahın çadırı insanlarla beraberdir, ve kendisi onlarla beraber oturacaktır, ve onlar kendi kavmları olacaktır.” (Vahiy 21:1-3) “Yeni gökler” ifadesi, Tanrı’nın, tahtının bulunduğu göklerde idare ettiği yönetimine değinir. (Matta 5:34) Zamanı gelince, insanlık yalnızca hakiki Tanrı’ya tapınacak, Tanrı’nın lütfu, yardımı ve koruması da onlarla olacaktır. “Yeni gökler”, güzelleştirilmiş bir yeryüzündeki tüm insanlığı nimetlere boğacaktır.—Mezmur 115:16.
16, 17. (a) Tekvin kitabı, Tanrı’nın insanlıkla ilgili asıl amacının cennet bir yeryüzünde ebedi hayat olduğunu nasıl gösteriyor? (b) Tekvin 3:15’te kayıtlı peygamberlik, Âdem’in işlediği günahtan sonra Tanrı’nın, amacından vazgeçmediğini nasıl gösterir?
16 Tanrı’nın yeryüzü için böyle mükemmel bir gelecek amaçladığı, O’nun insanlıkla kurduğu ilişkiden de bellidir. Mukaddes Kitaba göre, ilk insan Âdem’e sadece itaatsizlik yaparsa öleceği söylendi. Buna göre, itaat etseydi, asla ölmeyecekti. (Tekvin 2:17; 3:19) Âdem yaşamaya devam edecek, cennet bahçesi de kâmil insanın Tanrı vergisi evi olarak bugüne kadar var olacaktı. Âdem’in ailesi çoğaldıkça, Tanrı’nın yönetimi altında cennetin sınırları gittikçe genişleyerek yeryüzüne yayılacaktı.
17 Tanrı, Âdem’in günah işlemesinden sonra, yeryüzü ile ilgili amacından vazgeçmediğini Âdem’in zürriyetine bildirdi. Onlara, bir “zürriyet” meydana getireceğini açıkladı. Bu zürriyet insanlığı kurtaracaktı. (Tekvin 3:15) İnsanlık için böyle bir amacı olan Tanrı, Âdem’in çocukları olmasına izin verdi. Böylece onlar, Tanrı’nın bu vaadine ümit bağlayarak yaşayabileceklerdi.
18. (a) Daha sonra gelen hangi açıklama, yeryüzünde yaşayan insanlar açısından “zürriyet” ile ilgili vaadin önemini gösterdi? (b) “Zürriyet” kimdir? Nasıl bir yetkiye sahiptir?
18 Gelecekteki cennetle ilgili bu ümit, daha sonra İbrahim’e yapılan açıklamayla kuvvet kazandı. Bu açıklamaya göre, “zürriyet” onun soyundan gelecek ve ‛yerin bütün milletlerini mübarek kılacaktı’. (Tekvin 22:18) Bundan 800 yıl sonra da, Tanrı Yeruşalim’de kral olan Davud’a, zürriyetinin ebediyen tahtta oturacağını bildirdi. (II. Samuel 7:12, 13, 16) Her şey, Davud’un soyundan gelmiş kralların tümünden daha üstün olan, aynı soydan bir krala işaret ediyordu. İşte, Davud’un tahtında ebediyen oturacak olan bu kral ile Maşiah (mesh edilmiş olan) aynı kişi olacaktı. (Mezmur 45:6, 7; Galatyalılar 3:16) Resul Pavlus, bu peygamberliği, Davud’un soyundan gelerek yeryüzünde doğan ve Tanrı’nın Oğlu olan İsa Mesih’e uygulamaktadır. Pavlus, İsa hakkında ‛tahtın ebedî ve daimîdir’ derken, Tanrı’nın Mesih’in tahtının daimi temeli ve desteği olduğunu söylemek istemiştir.—İbraniler 1:8, 9.
19. “Zürriyet” olan Mesih sayesinde gelecek olan cennetin ebediyen var olacağına dair Mezmurlar nasıl bir güvence veriyor?
19 Yazılması yüzyıllar süren Mezmurlar, “ebediyen” ve “daima ve ebediyen” sürecek olan Tanrı’nın yer üzerindeki adil yönetimine baştan sona defalarca değinir. (Mezmur 9:7, 8; 10:16, 17; 29:10; 145:21) Bu peygamberliklerin tümü, Tanrı’nın ölülerden dirilterek Kendi yanındaki en yüksek mevkie yükselttiği İsa Mesih’in hükümdarlığında gerçekleşecektir. (Efesoslular 1:20-22) Mezmur 37:29 ayeti, insanların bu cennet meskende ebediyen yaşayacaklarını şu sözlerle dile getiriyor: “Salihler (adiller) yeri miras alı[cak] ve onda ebediyen otur[acaklar].”
CENNETTEN ÖNCE TEMİZLENMİŞ BİR YERYÜZÜ
20. Barışı bozacak tüm unsurları Tanrı’nın yeryüzünden kaldıracağına ilişkin nasıl bir güvenceye sahip olduğumuzu bir örnekle göster.
20 Bununla birlikte, huzurlu bir yaşamın sürekliliği için Tanrı’nın, yeryüzünde kalıcı bir barışı nasıl sağlayacağı sorusu ortaya çıkmaktadır. Tıpkı bir ev sahibinin evini düzenleme işine önce kötü kiracıları dışarı atarak başlayacağı gibi, Tanrı da yeri kötü unsurlardan temizleyerek, yenilenmiş bir yeryüzünde kalıcı barış için yer hazırlamayı amaçlamaktadır. Geçmişte buna benzer bir şeyi, eski İsraillilerin Vaat Edilen Diyar’da barış içinde oturabilmeleri için diyarı mülk edinmiş olan ahlaksız Kenanlı milletleri oradan sürmekle yaptı.—Levililer 18:24-27.
21. Birçok kişinin arzulamasına rağmen, hep birlikte adil koşullar altında yaşamak bugün neden olanaksızdır?
21 Bugün birçok insan yeryüzünde barış ve adalet görmek istemektedir. Ne var ki dinsel, siyasal ve ticari unsurların egemen olduğu şimdiki şeyler sistemi insanları pençesinde tutmaktadır. İnsanların doğru olanı yapması zordur. Bundan başka, Tanrı’nın yeryüzü ile ilgili amacının iyi haberi, egemen dinsel sistemlerin ruhanileri, gitgide yayılan ateizm, haber veya propaganda araçları tarafından muhalefet görmektedir. Mukaddes Kitapta, “milletlerin, fikir boşluğu ile kendilerinde olan cehalet sebebile, yüreklerinin katılığı sebebile, anlayışlarında kararmış, Allahın hayatına yabancı olmuş olarak yürüdükleri” söylenmektedir.—Efesoslular 4:17, 18; ayrıca Yuhanna 3:19 ile karşılaştır.
22. Tanrı, doğru olanı yapmak isteyenler uğruna ne yapacağını vaat etmiştir?
22 Bu şeyler sistemi, yeryüzünde yaşayan insanların adeta gözlerini bağlamıştır. Fakat Tanrı, bu göz-bağını yırtıp atacağını vaat etmektedir. Kendisi, peygamberane şekilde “bütün kavmları örten örtünün yüzünü, bütün milletler üzerine çekilmiş perdeyi” yok edeceğini söylemiştir.—İşaya 25:7.
23. (a) Yeryüzünün temizlenmesi için neden bir savaş yapılması gerekmektedir? (b) Bu savaştan kimlerin korkması yersizdir? Neden?
23 İsa Mesih, semavi Kral sıfatıyla, Mukaddes Kitapta “her şeye kadir olan Allahın büyük gününün cengi” olarak tanımlanan savaşla bu şeyler sistemini sona erdirecektir. (Vahiy 16:14) Doğru olanı yapma gayretindeki kişiler bu savaştan korkmamalıdır. Çünkü bu savaş, hemcinslerine zarar veren ve Tanrı’ya hizmet etmek istemeyenleri yok etmeyi hedefleyen seçici bir savaş olacaktır. Bu kötü kişiler, bencillik ve açgözlülükleri yüzünden “yeri harap edenler” olduklarından bizzat kendileri de harap edilmelidirler.—Vahiy 11:18; II. Petrus 2:9.
24. Barış ve mutluluk sağlamak için, hemcinslerine karşı koymakta ısrar eden açgözlü kişileri ortadan kaldırmak, neden tek çözüm yoludur?
24 Bu nedenle Tanrı, insanları ezen bu şeyler sistemini ortadan kaldıracağını vaat ediyor. Fakat Tanrı, aynı zamanda hemcinslerini saptıran, dolandıran ve ezenleri de temizlemeyi amaçlamaktadır. (Mezmur 72:4; 103:6) Bu gibi “kiracılar” Tanrı’nın yeryüzü “ev”inde kaldığı sürece, barış ve mutluluk içinde olmayı içtenlikle arzulayanlar düş kırıklığına uğrayacaklardır. Bunun başka bir çözüm yolu yoktur. Cennete sahip olmak için gereken bedel, bu açgözlü kişilerin ortadan kaldırılmasıyla ödenecektir. Kural şudur: “Kötü adam salihin fidyesidir.” Ayrıca, Süleymanın Meselleri şöyle der: “Salih sıkıntıdan kurtulur (kurtarılır); ve onun yerine kötü adam girer.” Başka sözlerle, sıkıntıya neden olan kötü adamdan öç alınmasıyla birlikte adil olan rahata kavuşmuş olur.—Süleymanın Meselleri 21:18; 11:8.
25, 26. (a) Mukaddes Kitap, yeryüzünün temizlenmesini neye benzetiyor? (b) Temizlenmiş yeryüzünün sürekliliği hakkında hangi soru doğuyor?
25 Sahte din, siyaset, ticaret ve materyalizmin egemen olduğu şimdiki dünya sisteminin tamamen temizlenmesi, adaletsizliği ve zulmü ortadan kaldıracaktır. Mukaddes Kitap, Tanrı’nın bunu yapmak için kullanacağı vasıtayı büyük bir kasırgaya benzeterek, yapacaklarını şöyle ifade ediyor: “İşte, RABBİN kızgınlığı, onun kasırgası, buran kasırga, çıktı; kötülerin başına patlıyacak. Yüreğinin muradını yapıncıya kadar, ve onu başarıncıya kadar RABBİN öfkesi dönmiyecek; son günlerde onu iyi anlıyacaksınız.”—Yeremya 23:19, 20.
26 O zaman, Tanrı’nın yönetimi, dünyada artık eleştiri konusu olmayacak. Fakat acaba bu yönetim, ileriki bir tarihte yeniden itaatsizliğe ve cennetin harabiyetine meydan vermeksizin kalıcı bir mutluluk sağlayacak mı? Bu yönetim, insan yönetiminden çok daha üstün şekilde çalışacaktır. Bunun neden böyle olacağı, gelecek bölümde ele alınacak dikkate değer bir konudur.
[Sayfa 28’deki resim]
Vatikan MS. 1209 nolu elyazmasında geçen Luka 23:42 ve 43’ün Yunancasının satır satır harfi tercümesi (sağda)
yaptı ve o söyledi İsa
zaman beni an
geldiğinde melekutunda
ve dedi
ona Amin sana derim bugün,
benimle beraber olacaksın
cennette ve
[Sayfa 33’teki resim]
İmanlı insanlar, yeryüzünü yönetecek Tanrı’nın semavi hükümetini beklediler
[Sayfa 34’teki resim]
Tanrı kötülerin tümünü yeryüzünden silecektir
[Sayfa 35’teki resim]
Temizlenmiş bir yeryüzünde devamlı mutluluk olacak