Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Hâkimler 1:1-21:25
  • Hâkimler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hâkimler
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Hâkimler

Hâkimler

1 Yeşu’nun ölümünün+ ardından İsrailoğulları Yehova’ya, “İlk olarak hangimiz çıkıp Kenanlılarla savaşacak?” diye sordular.+ 2 Yehova, “Yahuda çıkacak.+ Memleketi onun eline vereceğim” dedi. 3 Bunun üzerine Yahuda kardeşi Şimeon’a, “Payıma düşen+ topraklara benimle birlikte gel” dedi. “Birlik olup Kenanlılarla savaşalım, sonra da ben senin payına düşen topraklara+ gelirim.” Böylece Şimeon onunla gitti.+

4 Yahuda saldırıya geçince Yehova Kenanlıları ve Perizzileri onların eline verdi.+ Böylece Bezek’te on bin kişiyi yenilgiye uğrattılar. 5 Adoni-bezek’le Bezek’te karşılaşıp onunla savaştılar, Kenanlılarla+ Perizzileri+ yendiler. 6 Adoni-bezek kaçtı; onu kovaladılar, yakalayınca el ve ayak başparmaklarını kestiler. 7 Bunun üzerine Adoni-bezek “El ve ayak başparmakları kesilmiş olan yetmiş kral soframdan düşen kırıntıları toplardı. Tanrı yaptıklarımı bana ödetti”+ dedi. Onu Yeruşalim’e+ getirdiler ve orada öldü.

8 Yahudaoğulları Yeruşalim’e+ saldırdılar ve orayı ele geçirdiler. Halkı kılıçtan geçirip şehri ateşe verdiler. 9 Sonra Yahudaoğulları dağlık bölgede, Necef’te+ ve Şefela’da+ yaşayan Kenanlılarla savaşmak için güneye indiler. 10 Ve Hebron’da+ yaşayan Kenanlıların üzerine yürüyerek Şeşay, Ahiman ve Talmay’ı+ bozguna uğrattılar (Hebron’un eski ismi Kiryat-arba’ydı).+

11 Oradan Debir+ halkı üzerine yürüdüler. (Debir’in önceki ismi Kiryat-sefer’di.)+ 12 Kaleb,+ “Kim Kiryat-sefer üzerine yürür ve orayı ele geçirirse, kızım Aksa’yı+ ona eş olarak vereceğim”+ dedi. 13 Kaleb’in küçük kardeşi+ Kenaz’ın+ oğlu Otniel+ orayı ele geçirdi. Kaleb de kızı Aksa’yı ona eş olarak verdi.+ 14 Kız eve giderken, babasından tarla istemesi için kocasına baskı yaptı. Sonra eşeğin üzerindeyken* el çırptı.+ Bunun üzerine Kaleb ona “Ne istiyorsun?” diye sordu. 15 Kız da “Bana bir armağan ver”+ dedi. “Mademki bana güneyde toprak verdin, Gullot-maim’i* de ver.” Böylece Kaleb ona Yukarı Gullot’u+ ve Aşağı Gullot’u verdi.

16 Musa’nın kayınbabasının+ soyu olan Keniler,+ Yahudaoğullarıyla birlikte hurma ağaçları şehrinden,+ Arad’ın+ güneyinde kalan Yahuda Çölüne çıktılar, orada yaşamaya başladılar.+ 17 Ve Yahuda, kardeşi Şimeon’la birlikte Tsefat’ta oturan Kenanlıların üzerine yürüdü ve orayı yerle bir etti.+ Bu yüzden şehrin ismini Horma*+ koydular. 18 Yahuda daha sonra Gazze+ ile topraklarını, Aşkelon+ ile topraklarını ve Ekron+ ile topraklarını ele geçirdi. 19 Yehova Yahuda’yla beraberdi; böylece Yahuda dağlık bölgeyi mülk edindi, ancak ovada oturanları kovamadı, çünkü demir tırpanlı+ savaş arabaları+ vardı. 20 Musa’nın vaat ettiği gibi Kaleb’e Hebron’u verdiler,+ o zaman Kaleb üç Anakoğlunu oradan kovdu.+

21 Benyaminoğulları Yeruşalim’de yaşayan Yebusileri kovmadı.+ Yebusiler bugün hâlâ Benyaminoğullarıyla birlikte Yeruşalim’de yaşıyor.+

22 Bu arada Yusuf evi+ de Beytel+ üzerine yürüdü. Yehova onlarla birlikteydi.+ 23 Yusuf evinden adamlar Beytel’de keşfe çıktılar+ (aslında şehrin önceki ismi Luz’du).+ 24 Keşfe gidenler şehirden bir adamın çıktığını gördüler. Ona “Şehre nasıl girebileceğimizi bize gösterirsen, bu yardımına iyilikle karşılık veririz” dediler.+ 25 Böylece adam şehre nasıl girebileceklerini gösterdi. Onlar da şehirde yaşayanları kılıçtan geçirdiler+ fakat adamı ve tüm ailesini sağ bıraktılar.+ 26 Adam bunun üzerine Hitit+ topraklarına gitti ve orada bir şehir kurup adını Luz koydu. O şehir bugün hâlâ aynı ismi taşıyor.

27 Manasse,+ Beyt-şean+ ve çevre kentlerinde,* Taanak+ ve çevre kentlerinde, Dor+ ve çevre kentlerinde, İbleam+ ve çevre kentlerinde, Megiddo+ ve çevre kentlerinde yaşayanların topraklarını mülk edinmedi. Kenanlılar bu topraklardan çıkmamakta direndi.+ 28 İsrail giderek güçlendi+ ve Kenanlıları ağır işlerde çalıştırdı.+ Onları tamamen kovmadılar.+

29 Efraim de Gezer’de yaşayan Kenanlıları kovmadı ve Kenanlılar Gezer’de onlarla yaşamaya devam ettiler.+

30 Zebulun+ da, Kitron’da ve Nahalol’da+ yaşayan halkı kovmadı. Kendileriyle yaşamaya devam eden+ Kenanlıları ağır işlerde çalıştırdılar.+

31 Aşer+ de Akko* halkını, Sayda,+ Ahlab, Akzib,+ Helba, Afik+ ve Rehob+ halklarını kovmadı. 32 Aşeroğulları onları kovmadıkları+ için o topraklarda Kenanlılarla yaşadılar.

33 Naftali,+ Beyt-şemeş’te ve Beyt-anat’ta+ yaşayan halkı kovmadı ve o topraklarda Kenanlılarla yaşadı;+ Beyt-şemeş ve Beyt-anat halkını ağır işlerde çalıştırdı.+

34 Amoriler Danoğullarının+ ovaya inmesine izin vermeyip onları dağlık bölgede tuttular.+ 35 Amoriler Heres Dağı, Ayyalon+ ve Şaalbim+ çevresinden çıkmamakta direndiler. Fakat Yusuf evi güçlendi ve onları ağır işlere koştu.+ 36 Amorilerin yaşadığı bölgenin sınırı Akrabbim yokuşundan+ başlayıp Sela’dan yukarı doğru uzanıyordu.

2 Yehova’nın meleği+ Gilgal’den+ Bohim’e+ gitti ve şöyle dedi: “Sizi Mısır’dan çıkardım ve atalarınıza yeminle vaat ettiğim topraklara getirdim.+ Ayrıca, ‘Sizinle yaptığım ahdi asla bozmayacağım.+ 2 Siz de bu topraklarda yaşayanlarla antlaşma yapmayacaksınız.+ Onların sunaklarını yıkacaksınız’+ dedim. Ancak Benim sözümü dinlemediniz.+ Bunu neden yaptınız?+ 3 Ben de buna karşılık diyorum ki, onları sizin önünüzden kovmayacağım, onlar size kapan olacak,+ tanrıları da size tuzak olacak.”+

4 Yehova’nın meleği sözlerini bitirince, tüm İsrailoğulları feryat edip ağlamaya başladı.+ 5 Bu yüzden oraya Bohim* adını verdiler. Orada Yehova’ya kurban sundular.

6 Yeşu halkı göndermiş ve İsrailoğulları kendi paylarına düşen toprakları mülk edinmeye gitmişti.+ 7 Yeşu’nun zamanını görmüş ve Yeşu’dan sonra da yaşamış olan ihtiyarlar döneminde İsrailoğulları Yehova’ya kulluk etmeye devam ettiler; bu ihtiyarlar Yehova’nın İsrail için yaptığı tüm büyük işleri görmüş kişilerdi.+ 8 Ve Yehova’nın kulu Nun oğlu Yeşu yüz on yaşında öldü.+ 9 Onu kendisine miras olarak verilen yerde, Efraim’in dağlık bölgesindeki Gaaş Dağının kuzeyinde,+ Timnat-heres’te+ gömdüler. 10 O neslin tümü ölüp atalarına katıldı;+ ve onların ardından Yehova’yı tanımayan, O’nun İsrail için yaptıklarını bilmeyen bir nesil yetişti.+

11 İsrailoğulları Yehova’nın gözünde kötü olanı yaptılar+ ve Baallere tapındılar.+ 12 Böylece atalarını Mısır topraklarından çıkarmış olan Tanrıları Yehova’yı bıraktılar+ ve çevredeki milletlerin tanrılarının peşinden gittiler.+ Onların önünde eğildiler ve Yehova’yı öfkelendirdiler.+ 13 Yehova’yı bıraktılar, Baal’e ve Aştoret putlarına+ tapındılar. 14 Bu yüzden Yehova İsrail’e çok öfkelendi.+ Onları yağmacıların eline verdi, onlar da İsrailoğullarını yağmaladı.+ İsrailoğullarını çevrelerindeki düşmanların eline verdi;*+ artık düşmanlarına karşı koyamıyorlardı.+ 15 Yehova’nın onlara yemin ederek söylemiş olduğu gibi,+ gittikleri her yerde Yehova başlarına felaket getiriyordu;+ çünkü Yehova’nın eli onlara karşıydı. Büyük bir sıkıntı içindeydiler.+ 16 O zaman Yehova, İsrailoğullarını yağmacıların elinden kurtarmak+ için hâkimler+ çıkardı.

17 Fakat kendi hâkimlerini bile dinlemediler, başka ilahların+ peşinden gidip ahlaksızlık+ yaptılar ve onların önünde eğildiler. Yehova’nın emirlerine itaat eden atalarının yürüdüğü yoldan çabucak saptılar.+ Onlar gibi davranmadılar. 18 Yehova onlar için bir hâkim+ çıkardığı zaman ona destek olur ve hâkim yaşadığı sürece Yehova İsrailoğullarını düşmanlarının elinden kurtarırdı; çünkü onları sıkıştıran zalimlerin baskısı yüzünden inlediklerini duyduğunda+ Yehova onlara acırdı.+

19 Ve hâkim öldüğü zaman, eski yollarına dönerlerdi; atalarından da beter davranır, başka tanrıların peşinden gidip onların önünde eğilirlerdi.+ Yaptıklarından vazgeçmez, inatçılık ederlerdi.+ 20 Sonunda Yehova İsrail’e çok öfkelendi+ ve şöyle dedi: “Mademki bu millet atalarıyla yaptığım ahdi+ çiğnedi ve sözümü dinlemedi,+ 21 Ben de Yeşu öldüğünde bu topraklarda bıraktığı milletlerden hiçbirini bir daha önlerinden kovmayacağım.+ 22 Çünkü ataları gibi Yehova’nın yolunda yürümeye devam edip etmeyeceklerini görmek üzere İsrail’i o milletlerle sınayacağım.”+ 23 Yehova o milletleri bu yüzden hemen kovmamış,+ Yeşu’nun eline vermeyerek o topraklarda bırakmıştı.

3 Kenan’daki savaşları görmemiş olan+ İsrailoğullarını sınamak+ üzere Yehova’nın kovmayıp bıraktığı milletler+ şunlardı: 2 (Bu milletlerin bırakılmasının nedeni İsrailoğullarından özellikle savaş tecrübesi olmayan yeni nesillerin savaşı öğrenmeleri, tecrübe kazanmalarıydı.) 3 Filistîlerin+ beş müttefik beyi,+ tüm Kenanlılar,+ Saydalılar,+ Baal-hermon Dağından+ Hamat girişine+ kadar Lübnan+ dağlarında yaşayan Hiviler.+ 4 İsrailoğulları bunlarla sınandı ki,+ Yehova’nın Musa aracılığıyla atalarına bildirdiği emirlere itaat edip etmeyecekleri görülsün.+ 5 İsrailoğulları Kenanlılar,+ Hititler, Amoriler, Perizziler, Hiviler ve Yebusilerle bir arada yaşıyorlardı.+ 6 Onların kızlarını kendilerine eş olarak aldılar,+ kendi kızlarını onların oğullarına verdiler+ ve onların tanrılarına tapınmaya başladılar.+

7 İsrailoğulları Yehova’nın gözünde kötü olanı yaptılar.+ Tanrıları Yehova’yı unutup Baallere+ ve kutsal direklere*+ tapındılar. 8 Bunun üzerine Yehova İsrail’e çok öfkelendi+ ve onları Mezopotamya+ kralı Kuşan-rişatayim’in eline verdi.+ İsrailoğulları Kuşan-rişatayim’e sekiz yıl kulluk etti. 9 Sonra İsrailoğulları Yehova’dan yardım dilemeye başladılar.+ Yehova da İsrailoğulları için bir kurtarıcı çıkardı;+ Kaleb’in küçük kardeşi+ Kenaz’ın oğlu+ Otniel+ onları kurtardı. 10 Yehova’nın ruhu+ onun üzerindeydi ve İsrail’de o hâkim oldu. Sefere çıktığında, Yehova Aram* kralı Kuşan-rişatayim’i onun eline verdi ve Otniel, Kuşan-rişatayim’i yenilgiye uğrattı.+ 11 Böylece ülkede kırk yıl boyunca huzursuzluk yaşanmadı. Sonra Kenaz’ın oğlu Otniel öldü.

12 İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladılar.+ Bunun üzerine Yehova Moab+ kralı Eglon’un İsrail karşısında güçlenmesine izin verdi;+ çünkü İsrail halkının yaptıkları Yehova’nın gözünde kötüydü.+ 13 Kral Eglon, Ammonoğullarını+ ve Amalekoğullarını+ yanına alıp İsrail’e saldırdı ve hurma ağaçları şehrini ele geçirdi.+ 14 İsrailoğulları Moab kralı Eglon’a on sekiz yıl kulluk ettiler.+ 15 Ve İsrailoğulları Yehova’dan yardım dilemeye başladı.+ Bunun üzerine Yehova onlara, Benyaminoğullarından+ Gera oğlu Ehud’u+ kurtarıcı olarak çıkardı. Ehud solaktı.+ İsrailoğulları Moab kralı Eglon’a onun eliyle haraç gönderdiler. 16 Bu arada Ehud kendisine bir arşın* uzunluğunda iki ağzı+ keskin bir kama yapmıştı. Onu sağ kalçasının üstüne+ gelecek şekilde giysisinin altına gizledi. 17 Sonra Moab+ kralı Eglon’a haracı sundu. Eglon çok şişman bir adamdı.

18 Ehud haracı+ sunma işini bitirince haracı taşıyan adamları yolcu etti. 19 Kendisi ise Gilgal’deki+ taşocaklarından* geri döndü. Krala, “Ey kral, sana gizli bir haberim var” dedi. Kral “Sus!” deyince yanındaki herkes dışarı çıktı.+ 20 Ehud yanına geldiğinde kral üst katta kendisi için yaptırdığı serin odada oturuyordu. Krala, “Sana Tanrı’dan bir haber getirdim” dedi. O zaman kral tahtından kalktı. 21 Ehud sol elini giysisinin altına soktu, sağ kalçasından kamasını çekip kralın karnına sapladı. 22 Kamanın kabzası da kralın karnına girdi, Ehud geri çekmediği için kama tümüyle yağa gömüldü; ve dışkı gelmeye başladı. 23 Ehud odanın kapılarını ardından kapatıp kilitledi ve havalandırma deliğinden dışarı çıktı. 24 Sonra da kaçıp gitti.+

Kralın hizmetkârları gelip içeri bakmak istediler ama üst kattaki odanın kapıları kilitliydi. Bunun üzerine “Serin odada ihtiyaç gideriyor*+ olmalı” dediler. 25 Üst kattaki oda kapısının bir türlü açılmadığını görünce, bu kadar bekledikleri için huzursuz oldular. Sonunda anahtarı alıp kapıları açtılar. Baktılar ki, efendileri ölmüş yerde yatıyor.

26 Onlar oyalanırken Ehud kaçmış, taşocaklarından+ geçerek Seira’ya doğru yol almıştı. 27 Oraya varınca Efraim’in dağlık bölgesinde+ boru çaldı+ ve İsrailoğulları onun önderliğinde dağlardan indiler. 28 Ehud “Beni takip edin,+ çünkü düşmanınız Moablıları Yehova elinize verdi”+ dedi. Halk da onun peşinden gitti ve Moablıların yaşadığı yerin karşısında Ürdün Irmağının geçiş yerlerini+ tuttular. Kimsenin geçmesine izin vermediler. 29 Ve Moab’a saldırdılar, her biri çok güçlü+ on bin+ yiğit adamı öldürdüler. Hiç kimse kaçıp kurtulamadı.+ 30 Moab o gün İsrail’in hâkimiyetine girdi. Ve seksen yıl boyunca memlekette huzursuzluk yaşanmadı.+

31 Ehud’un ardından Anat oğlu Şamgar+ çıktı ve Filistîlerin+ altı yüz adamını bir sığır üvendiresiyle vurup öldürerek İsrailoğullarını kurtardı.+

4 Ehud öldükten sonra İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladılar.+ 2 Böylece Yehova onları Hatsor’da+ saltanat süren Kenan kralı Yabin’in eline verdi.+ Yabin’in ordu komutanı, Haroşet-goyim’de+ yaşayan Sisera’ydı.+ 3 Onun demir tırpanlı dokuz yüz savaş arabası vardı+ ve İsrailoğullarını yirmi yıl acımasızca ezdi.+ Bu yüzden İsrailoğulları Yehova’ya feryat ettiler.+

4 O sırada İsrail’de, Lappidot’un karısı Debora peygamber+ hâkimlik yapıyordu. 5 O, Efraim’in dağlık bölgesinde Rama’yla+ Beytel+ arasında, Debora’nın hurma ağacı denilen bir ağacın altında otururdu. İsrailoğulları Tanrı’nın hükümlerini öğrenmek için onun yanına çıkarlardı. 6 Debora haber gönderip Abinoam oğlu Barak’ı+ Kedeş-naftali’den+ çağırttı ve şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova sana ‘Yanına Naftalioğullarından+ ve Zebulunoğullarından+ on bin kişi alıp Tabor Dağında+ mevzilen’ diye emir verdi. 7 ‘Yabin’in+ ordu komutanı Sisera’yı,+ adamları ve savaş arabalarıyla birlikte Kişon Vadisinde+ sana yönelteceğim+ ve onu senin eline vereceğim’+ dedi.”

8 Bunun üzerine Barak, “Sen de benimle birlikte gelirsen oraya giderim, benimle gelmezsen gitmem” dedi. 9 Debora “Elbette gelirim” dedi. “Ancak, yaptığın bu işin onuru sana ait olmayacak, çünkü Yehova Sisera’yı bir kadının+ eline verecek.” Böylece Debora kalkıp Barak’la birlikte Kedeş’e+ gitti. 10 Barak, Zebulun+ ile Naftali’yi Kedeş’e çağırdı. Ardında on bin adam toplandı;+ Debora da Barak’la birlikteydi.

11 Bu arada Keni Heber,+ Kenilerden,+ yani Musa’nın kayınbabasının soyu+ olan Hobaboğullarından ayrılmış ve çadırını Kedeş’te, Tsaanannim’deki büyük ağacın yakınlarına kurmuştu.

12 Ve Abinoam+ oğlu Barak’ın Tabor Dağına+ çıktığını Sisera’ya haber verdiler. 13 Sisera bütün savaş arabalarını, demir tırpanlı dokuz yüz savaş arabasını hemen topladı,+ tüm adamlarıyla beraber Haroşet-goyim’den Kişon Vadisine+ doğru yola koyuldu. 14 Bu arada Debora Barak’a “Kalk! Yehova’nın Sisera’yı senin eline vereceği gün bugündür” dedi. “Yehova senin önünden gidiyor.”+ Böylece Barak, ardındaki on bin adamıyla Tabor Dağından indi. 15 Yehova, Sisera’yı ve savaş arabalarıyla birlikte bütün ordusunu, Barak’ın kılıcı karşısında kargaşaya düşürdü.+ Sonunda Sisera savaş arabasından atlayıp kaçtı. 16 Barak savaş arabalarını+ ve askerleri Haroşet-goyim’e kadar kovaladı.+ Sisera’nın tüm ordusunu kılıçtan geçirdi ve tek bir kişi bile sağ kalmadı.+

17 Sisera+ koşarak Keni+ Heber’in karısı Yael’in+ çadırının bulunduğu yere kaçtı, çünkü Hatsor+ kralı Yabin ile Keni Heber’in ev halkı arasında barış vardı. 18 Yael dışarı çıkıp Sisera’yı karşıladı ve “Bu tarafa gel efendim, bu tarafa. Korkma” dedi. O da gidip onun çadırına girdi. Yael onun üzerine bir battaniye örttü. 19 Sonra Sisera “Ne olur bana biraz su ver de içeyim, çok susadım” dedi. Yael de bir süt tulumu+ açtı ve ona içirdi.+ Sonra onun üzerini örttü. 20 Sisera Yael’e “Çadırın girişinde dur” dedi, “Eğer biri gelip sana ‘Burada kimse var mı?’ diye sorarsa ‘Hayır, yok!’ dersin.”

21 Heber’in karısı Yael eline bir çadır kazığı ve tokmak aldı. Sonra, çok yorgun olduğu için derin uykuya dalmış olan Sisera’nın yanına sessizce gidip kazığı şakağına sapladı+ ve toprağa geçinceye kadar çaktı. Ve Sisera öldü.+

22 O sırada Sisera’yı kovalayan Barak göründü. Yael dışarı çıkıp onu karşıladı ve “Gel, aradığın adamı sana göstereyim” dedi. Barak kadının peşinden içeri girdiğinde Sisera’nın ölü olarak yattığını gördü, şakağına bir kazık saplanmıştı.

23 Böylece Tanrı o gün Kenan kralı Yabin’e İsrailoğulları karşısında boyun eğdirdi.+ 24 Ondan sonra Kenan kralı Yabin üzerinde İsrailoğullarının baskısı daha da arttı+ ve sonunda Yabin’i ortadan kaldırdılar.+

5 O gün, Abinoam oğlu+ Barak+ ile Debora+ şu ilahiyi+ söylediler:

2 “İsrail’in saç bağını çözdürdüğü* için,

Halk gönüllü olarak+ savaştığı için,

Yehova’ya şükredin.+

3 Dinleyin ey krallar!+ Kulak verin ey yöneticiler!

Ben Yehova’ya ilahiler söyleyeceğim,+

İsrail’in Tanrısı+ Yehova’ya ezgiler düzeceğim.

4 Ey Yehova! Sen Seir’den+ çıkarken,

Edom+ topraklarından geçip giderken,

Yeryüzü sarsıldı,+ gökler yağmur olup aktı,+

Bulutlardan sular boşandı.

5 Dağlar Yehova’nın huzurunda akıp gitti,+

İsrail’in Tanrısı+ Yehova’nın önünde bu Sina Dağı+ eridi.+

6 Anat oğlu Şamgar’ın+ günlerinde,

Yael’in+ zamanında, yollardan gelip geçen yoktu,

Yolcular sapa yolları seçerdi.+

7 Ben Debora,+ ben ortaya çıkıncaya,

İsrail’i bir ana gibi sahipleninceye kadar,+

İsrail köylerinde yaşayan yoktu, kimse kalmamıştı,+

8 Onlar yeni tanrılar seçtiğinde,+

Şehir kapılarında savaşlar başladı.+

İsrail’deki kırk bin kişinin,

Ne bir kalkanı vardı, ne de mızrağı.+

9 Yüreğim İsrail’in komutanlarıyla,+

Halk arasındaki gönüllülerle.+

Yehova’ya şükredin.+

10 Siz, boz eşeklere binenler,+

Siz, gösterişli halılara oturanlar,

Siz, yollarda yürüyenler,

Şunu düşünün!+

11 Kuyu başlarında sürüler için su çekenlerin sesleri duyuldu,+

Yehova’nın doğru işlerini oralarda duyurdular,+

İsrail köylerinde oturanların doğru işlerini anlattılar.

İşte o zaman Yehova’nın halkı şehir kapılarına akın etti.

12 Uyan ey Debora,+ uyan!

Uyan, uyan da ilahi söyle!+

Kalk Barak!+ Kalk da esirlerini götür, ey Abinoam oğlu!+

13 O zaman hayatta kalanlar önderlerin yanına indi;

Yehova’nın halkı da yiğitlere karşı benim yanıma toplandı.

14 Ovadakiler Efraim’dendi,+

Onlar seninleydi, ey Benyamin! Senin halkınla birlikte.

Komutanlar Makir’den+ indiler,

Kayıt tutan yazıcılar+ Zebulun’dan geldi.

15 İssakar’ın+ ileri gelenleri Debora’nın yanındaydı,

İssakar gibi Barak+ da oradaydı;

Ve ovada yürüyerek ilerledi.+

Ruben bölüklerinde yüreği kararsız olanlar çoktu.+

16 Neden iki heybe arasında oturdun?

Sürülere çalınan kavalı dinlemek için mi?+

Ruben bölüklerinde yüreği kararsız olanlar çoktu.+

17 Gilead Ürdün Irmağının öte tarafında kaldı;+

Peki Dan neden o sırada gemilerdeydi?+

Aşer deniz kıyısında boş boş oturdu,

Kendi limanlarından ayrılmadı.+

18 Zebulun halkı canını tehlikeye attı;+

Yüksek yerlerde yaşayan+ Naftali+ de öyle.

19 Krallar gelip savaştılar;

Taanak’ta,+ Megiddo sularının kıyısında,+

Kenan kralları o zaman savaştı,+

Hiç gümüş elde edemediler.+

20 Göklerden yıldızlar savaşa katıldı,+

Kendi yollarında giderken* Sisera’ya karşı savaştılar.

21 Kişon’un, o eski ırmağın azgın suları,+

Evet, Kişon Irmağı onları silip süpürdü.+

Ey canım, ezdin geçtin onları.+

22 Aygırlar ileri atılıp koşunca,

Atlar toynaklarıyla yeri eşeledi.+

23 Yehova’nın meleği,+ ‘Meroz’a lanet+ edin!’ dedi,

‘Lanet edin orada oturanlara,

Çünkü onlar Yehova’ya yardıma koşmadılar,

Yiğitlerle birlikte Yehova’ya yardıma gitmediler.’

24 Keni+ Heber’in karısı Yael,+ kadınların en kutlusu olsun,

Çadırda yaşayan kadınların en kutlusu o olsun.+

25 Sisera su istedi, o süt verdi,

Krallara yaraşır büyük bir kâsede ona kaymak sundu.+

26 Sonra çadır kazığına uzandı,

Sağ eline işçi tokmağını aldı,+

Kazığı Sisera’nın başına çaktı,+

Kazık şakaklarını delip geçti.

27 Yael’in ayakları dibine yığılıp kaldı, yere serildi;

Onun ayakları dibine yığılıp kaldı, yere serildi;

Yığıldığı yerde can verdi.+

28 Bir kadın pencereden bakıyor, onun yolunu gözlüyordu,

Sisera’nın annesi kafesin arkasından konuşuyordu,+

‘Onun savaş arabası neden böyle gecikti?+

Neden hâlâ atlarının toynak sesi duyulmuyor?’+

29 Soylu bilge kadınlar ona cevap verdiler,+

O da kendi kendine şöyle dedi:

30 ‘Ganimetler elde etmiş onları paylaşıyorlardır,+

Her yiğide bir, hatta iki kız düşmüştür,+

Sisera ganimet olarak renkli kıyafetler almıştır, rengârenk giysiler,

Yağmacıların boynuna,

İşlemeli ve rengârenk giysiler; hem de birer tane değil ikişer ikişer.’

31 Ey Yehova! Tüm düşmanların böyle yok olsun,+

Ve Seni sevenler+ tüm haşmetiyle yükselen güneş gibi olsun.”+

Bundan sonra kırk yıl boyunca memlekette huzursuzluk olmadı.+

6 Sonra İsrailoğulları Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladılar.+ Bu yüzden Yehova onları yedi yıl Midyan’ın eline verdi.+ 2 Midyan İsrail’i boyunduruğu altında eziyordu.+ İsrailoğulları Midyan yüzünden kendilerine dağlarda gizli sığınaklar, mağaralar, erişilmesi güç yerler yaptılar.+ 3 İsrail ekin ektiğinde,+ Midyan, Amalek+ ve Doğulular+ birleşip onların üzerine yürürlerdi. 4 O topraklara girip ordugâh kurarlardı ve Gazze’ye kadar tüm arazinin ürününü harap ederlerdi. İsrail’de yiyecek, koyun, sığır ya da eşek bırakmazlardı.+ 5 Hayvanları ve çadırlarıyla gelirlerdi, çekirge sürüsü gibi bastırırlardı.+ Adamları ve develeri saymak mümkün değildi.+ Gelip memleketi harap ederlerdi.+ 6 İsrail Midyan yüzünden çok yoksul düştü ve İsrailoğulları yardım için Yehova’ya yakarmaya başladı.+

7 İsrailoğulları Midyan yüzünden Yehova’ya yakarınca,+ 8 Yehova İsrailoğullarına bir peygamber gönderdi+ ve o şöyle dedi: “İsrail’in Tanrısı Yehova diyor ki, ‘Sizi Mısır’dan Ben çıkardım,+ köleler evinden Ben kurtardım.+ 9 Sizi Mısır’dan çıkardım, bütün zalimlerin elinden kurtardım ve düşmanlarınızı önünüzden kovup topraklarını size verdim.+ 10 Ayrıca “Ben Tanrınız Yehova’yım,+ memleketinde yaşadığınız+ Amorilerin tanrılarından korkmayacaksınız”+ dedim. Fakat sözümü dinlemediniz.’”+

11 Sonra Yehova’nın meleği geldi+ ve Abiezeroğullarından Yoaş’ın Ofra’daki+ büyük ağacının altında oturdu. Yoaş’ın oğlu Gideon+ o sırada, Midyanlılardan kaçırmak için şıra teknesinde buğday dövüyordu. 12 Yehova’nın meleği ona göründü ve “Ey cesur yiğit, Yehova seninle”+ dedi. 13 Bunun üzerine Gideon, “Efendim beni bağışla ama Yehova bizimleyse neden başımıza bunca şey geliyor?”+ dedi. “Atalarımızın bize anlattığı+ O’nun harika işleri nerede?+ Onlar ‘Bizi Mısır’dan Yehova çıkardı’+ diye anlatırdı. Fakat şimdi Yehova bizi terk etti+ ve Midyan’ın eline verdi.” 14 Bu söz üzerine Yehova* onun yüzüne bakıp şöyle dedi: “Şimdi gücünü topla ve git.+ Seni gönderen Ben değil miyim?+ İsrail’i Midyan’ın elinden sen kurtaracaksın.”+ 15 Buna karşılık Gideon “Ey Yehova, bağışla ama ben İsrail’i nasıl kurtaracağım?”+ dedi. “Benim aşiretim, Manasse’deki en küçük aşiret, ben de babamın evinin en küçüğüyüm.”+ 16 Yehova, “Ben senin yanında olacağım için+ Midyan’ı karşında tek bir adam varmış gibi bozguna uğratacaksın”+ dedi.

17 Bunun üzerine Gideon, “Eğer benden hoşnutsan,+ benimle konuşanın Sen olduğunu anlayabilmem için bana bir işaret göster”+ dedi, 18 “Ne olur bir yere gitme, ben dönene kadar,+ Sana sunacağım armağanı getirene kadar burada bekle.”+ O da “Sen dönene kadar burada bekleyeceğim” dedi. 19 Gideon gidip bir oğlak kesti+ ve bir efa* undan mayasız ekmek yaptı.+ Eti sepete, et suyunu da tencereye koydu ve hazırladıklarını götürüp büyük ağacın altında ona sundu.

20 Tanrı’nın* meleği “Eti ve mayasız ekmekleri alıp oradaki büyük kayaya koy,+ et suyunu da üzerine dök” dedi. Gideon onun dediğini yaptı. 21 Sonra Yehova’nın meleği elindeki değneği uzatıp ucuyla ete ve mayasız ekmeklere dokundu. O zaman kayadan ateş çıktı, eti ve mayasız ekmekleri yakıp yok etti.+ Ardından Yehova’nın meleği gözden kayboldu. 22 O zaman Gideon onun Yehova’nın meleği olduğunu anladı.+

Gideon hemen “Eyvah! Ulu Rab Yehova” dedi. “Yehova’nın meleğinin yüzünü gördüm.”+ 23 Fakat Yehova “Sakin* ol”+ dedi, “Korkma.+ Ölmeyeceksin.”+ 24 Böylece Gideon orada Yehova’ya bir sunak yaptı;+ ona bugün hâlâ Yehova-şalom* denir.+ Abiezeroğullarının Ofra şehrindedir.+

25 O gece Yehova Gideon’a “Babanın genç boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al” dedi. “Babanın Baal sunağını+ yerle bir edeceksin ve onun yanındaki kutsal direği keseceksin.+ 26 Bu yüksek yerin tepesine taşları dizerek Tanrın Yehova’ya bir sunak yapacaksın. Sonra boğayı alıp, kestiğin kutsal direğin odunlarıyla onu yakılan sunu olarak sunacaksın.” 27 Bunun üzerine Gideon on hizmetkârını yanına aldı ve Yehova’nın kendisine söylediği gibi yaptı.+ Fakat babasının ev halkından ve şehrin adamlarından korktuğu için bu işi gündüz değil gece yaptı.+

28 Şehrin adamları her zaman olduğu gibi sabah erkenden kalktıklarında, Baal sunağının yerle bir edildiğini, hemen yanındaki kutsal direğin kesildiğini+ ve ikinci genç boğanın yeni yapılan sunakta sunulduğunu gördüler. 29 Birbirlerine “Bu işi kim yaptı?” diye sordular. Ve meseleyi sorup soruşturduktan sonra “Bunu yapan Yoaş’ın oğlu Gideon” dediler. 30 Böylece şehrin adamları Yoaş’a gidip “Oğlunu dışarı çıkar, onun ölmesi gerek”+ dediler. “Çünkü Baal’in sunağını yerle bir etti ve yanındaki kutsal direği kesti.” 31 Bunun üzerine Yoaş+ karşısına dikilenlere şöyle dedi:+ “Baal’i kurtarmak için onu savunmak size mi düştü? Kim onu savunmaya kalkarsa bu sabah öldürülecek.+ Eğer o Tanrıysa+ bırakın kendi kendini savunsun.+ Yerle bir edilen onun sunağı değil mi?” 32 O gün Yoaş, “Bırakın Baal kendi kendini savunsun. Yerle bir edilen onun sunağı değil mi?”+ diyerek Gideon’a Yerubbaal*+ adını koydu.

33 Tüm Midyan,+ Amalek+ ve Doğulular+ birleşip+ ırmağı geçtiler ve Yizreel Ovasında+ ordugâh kurdular. 34 Yehova’nın ruhu+ Gideon’u etkisine aldı, o da boru çaldı.+ Bunun üzerine Abiezeroğulları+ onun etrafında toplandı. 35 Tüm Manasse’ye ulaklar gönderdi,+ onlar da gelip Gideon’un etrafına toplandı. Ayrıca Aşer’e, Zebulun’a ve Naftali’ye de ulaklar gönderdi, onlar da Gideon’un yanına geldiler.

36 Sonra Gideon Tanrı’ya şöyle dedi: “Eğer söz verdiğin gibi,+ İsrail’i kurtarmak üzere beni kullanacaksan bana bir işaret ver. 37 Şimdi harman yerine yün yapağı koyacağım. Eğer çiy sadece yapağının üzerine düşer de toprak kuru kalırsa, söylediğin gibi İsrail’i kurtarmak üzere beni kullanacağını anlayacağım.” 38 Ve öyle oldu. Ertesi gün erkenden kalkıp yapağıyı sıktığı zaman, büyük bir tası dolduracak kadar su çıktı. 39 Ancak Gideon, Tanrı’ya “Bana öfkelenme ama izin verirsen bir şey daha söylemek istiyorum” dedi. “Ne olur, bu yünle sadece bir deneme daha yapmama izin ver. Bu sefer sadece yapağı kuru kalsın ve toprak çiyle ıslansın.” 40 Tanrı o gece öyle yaptı, yapağı kuru kaldı ve toprak çiyle ıslandı.

7 Sonra Yerubbaal,+ yani Gideon,+ yanındaki adamlarla birlikte erkenden kalktı ve Harod Pınarında ordugâh kurdu. Midyan ordugâhı, onların kuzeyinde, More tepesinin bulunduğu ovadaydı. 2 Yehova Gideon’a şöyle dedi: “Senin yanındaki adamların sayısı Midyan’ı elinize vermem için gerekenden fazla.+ Yoksa İsrailoğulları ‘Kendi gücümüzle kurtulduk’+ diyerek övünebilir.+ 3 Şimdi herkesin duyacağı şekilde ‘Aranızda korkudan titreyen varsa geri dönsün’ de.”+ Gideon onları bu şekilde sınadı. Böylece yirmi iki bin adam geri döndü ve on bin adam kaldı.

4 Yehova Gideon’a “Adamların sayısı hâlâ çok fazla”+ dedi. “Hepsini su kenarına indir de onları orada senin için sınayayım. ‘Seninle gidecek’ dediğim adam seninle gidecek, ‘Seninle gitmeyecek’ dediğim ise gitmeyecek.” 5 Ve Gideon adamlarını su kenarına indirdi.+

Yehova Gideon’a “Suyu köpek gibi diliyle içenleri bir tarafa, su içmek için diz çökenleri diğer tarafa ayır”+ dedi. 6 Suyu elleriyle ağzına götürerek içen adamların sayısı üç yüzdü. Diğerleri su içmek için diz çökmüştü.

7 Yehova Gideon’a “Halkımı avcundan su içen üç yüz adamla kurtaracağım ve Midyan’ı senin eline vereceğim”+ dedi. “Diğerlerini ise kendi yerlerine gönder.” 8 Böylece bu üç yüz kişi diğerlerinin elindeki erzağı ve boruları+ aldı. Gideon üç yüz adamı alıkoyup diğer İsraillileri çadırlarına gönderdi. Midyan ordugâhı, Gideon’un bulunduğu yerin aşağısındaki ovadaydı.+

9 O gece+ Yehova Gideon’a, “Kalk, aşağıya ordugâha in” dedi. “Çünkü onları senin eline verdim.+ 10 Eğer ordugâha inmekten korkuyorsan, yanına hizmetkârın Pura’yı da alıp onunla in.+ 11 Onların ne konuştuğunu dinle;+ o zaman kesinlikle elin güç bulacak+ ve inip ordugâha saldıracaksın.” Böylece Gideon, hizmetkârı Pura’yla birlikte aşağı inip ordugâhta savaş düzeninde bekleyen adamların yanına sokuldu.

12 Ovada mevzilenmiş olan Midyanlılar, Amalekoğulları ve Doğulular+ çekirge sürüsü+ gibi sayılamayacak kadar çoktu. Develeri+ de deniz kıyısındaki kum gibi sayısızdı. 13 Gideon oraya indiğinde, bir adam arkadaşına rüyasını anlatıyordu. “Bir rüya gördüm”+ diyordu. “Bir arpa pidesi yuvarlana yuvarlana Midyan ordugâhına daldı. Bir çadıra çarptı ve onu devirip altüst etti.+ Çadır yerle bir oldu.” 14 Arkadaşı da adama “Bu, İsrailli Yoaş’ın oğlu Gideon’un+ kılıcından başka bir şey değil!” dedi.+ “Tanrı+ Midyan’ı ve tüm ordugâhı onun eline vermiş.”+

15 Gideon anlatılan rüyayı ve yorumunu+ duyunca Tanrı’nın önünde yere kapandı.+ İsrail ordugâhına dönünce “Kalkın!+ Yehova Midyan ordugâhını elinize verdi” dedi. 16 Sonra üç yüz adamı üç bölüğe ayırdı ve hepsinin eline borular,+ büyük boş testiler, testilerin içinde meşaleler verdi. 17 Ardından “Bana bakın ve ben ne yaparsam onu yapın” dedi. “Ordugâhın kenarına vardığım zaman ben ne yaparsam siz de onu yapacaksınız. 18 Ben ve yanımdakiler boru çaldığımızda siz de boru çalacaksınız. Tüm ordugâhın etrafında boru çalıp+ ‘Yehova+ ve Gideon için!’ diye bağıracaksınız.”

19 Sonra Gideon, gecenin ikinci nöbeti*+ başladığında yüz adamıyla ordugâhın kenarına yaklaştı. Nöbetçi değişimi daha yeni yapılmıştı. Boruları çaldılar+ ve ellerindeki büyük testileri kırarak parçaladılar.+ 20 Ve üç bölük hep birden boruları çaldı,+ testileri kırdı ve sol ellerine meşaleleri aldılar. Sağ ellerindeki boruları çalıp “Yehova’nın+ ve Gideon’un kılıcı!” diye bağırdılar. 21 Hepsi ordugâhın çevresinde yerinde durdu; bu sırada ordugâhın içindekiler koşuşmaya, bağıra çağıra kaçışmaya başladı.+ 22 Üç yüz adam+ boru+ çalmaya devam etti ve Yehova ordugâhtaki herkesi kılıçla birbirine düşürdü.+ Tüm ordu Tserera’ya doğru Beyt-şitta’ya kadar ve Tabbat yakınlarındaki Abel-mehola+ sınırlarına dek kaçtı.

23 Naftali,+ Aşer+ ve tüm Manasse’den+ gelen İsrail erkekleri bir araya toplanıp Midyan’ı kovalamaya başladı.+ 24 Gideon, Efraim’in dağlık bölgesine+ ulaklar göndererek “Beyt-bara’ya ve Ürdün Irmağına onlardan önce inip Midyanlıların geçmesini engellemek için ırmak geçitlerine adamlar yerleştirin” dedi. Böylece tüm Efraim erkekleri bir araya toplandı, Beyt-bara ve Ürdün Irmağının geçitlerini onlardan önce tuttular.+ 25 Midyan’ın iki beyini, Oreb’i ve Zeeb’i+ de yakaladılar. Oreb’i Oreb kayasında,+ Zeeb’i de Zeeb’in şıra teknesinde öldürdüler. Ve sonra Midyan’ı+ kovalamaya devam ettiler, Oreb’in ve Zeeb’in kesik başlarını Ürdün Irmağı bölgesindeki Gideon’a getirdiler.+

8 Efraim erkekleri Gideon’a “Midyan’la savaşmaya gittiğinde bizi neden çağırmadın?+ Bize bunu nasıl yaparsın?” dediler. Tartışma çıkarmak için ellerinden geleni yaptılar.+ 2 Gideon da onlara “Sizin yaptıklarınızın yanında benim yaptığım nedir ki?”+ dedi. “Efraim’in bağbozumundan artakalan üzümler,+ Abiezer’in+ bağbozumunda topladıklarından daha iyi değil mi? 3 Tanrı Midyan beyleri Oreb ve Zeeb’i+ sizin elinize verdi. Sizin yaptıklarınıza göre benim yaptığım nedir ki?” Gideon bu sözleri söyleyince, ona olan öfkeleri yatıştı.+

4 Sonra Gideon ve üç yüz adamı Ürdün Irmağına varıp karşı kıyıya geçtiler. Yorgun oldukları halde düşmanı kovalamaya devam ediyorlardı. 5 Gideon Sukkot+ halkına şöyle dedi: “Lütfen yanımdaki adamlara ekmek verin+ çünkü hepsi yorgun; Midyan kralları Zebah+ ve Tsalmunna’yı+ kovalıyorum.” 6 Fakat Sukkot ileri gelenleri “Zebah ve Tsalmunna’yı ele geçirdin mi ki, senin orduna ekmek verelim?”+ dediler. 7 Buna karşılık Gideon “Mademki böyle yaptınız, Yehova Zebah ve Tsalmunna’yı elime verdiği zaman bedenlerinizi çöldeki dikenli çalılarla parçalayacağım”+ dedi. 8 Oradan yoluna devam ederek Penuel’e+ gitti ve onlara da aynı şeyleri söyledi. Fakat Penuel halkı tıpkı Sukkot adamları gibi karşılık verdi. 9 Bu nedenle Gideon Penuel halkına “Sağ salim döndüğüm zaman bu kuleyi yerle bir edeceğim”+ dedi.

10 Zebah ve Tsalmunna,+ ordularıyla birlikte Karkor’daydı. Doğuluların+ bütün ordularından yaklaşık on beş bin adam kalmıştı ve eli kılıç tutan yüz yirmi bin adam ölmüştü.+ 11 Gideon, Nobah ve Yogbeha’nın+ doğusundan, göçebelerin kullandığı yoldan ilerledi ve beklemedikleri bir anda ordugâha saldırdı.+ 12 Zebah ve Tsalmunna kaçınca Gideon hemen peşlerine düştü. Midyan’ın bu iki kralını, Zebah’ı ve Tsalmunna’yı+ yakaladığı zaman ordugâhtaki herkes korkudan titremeye başladı.

13 Yoaş’ın oğlu Gideon savaştan dönüşte Heres’e çıkan geçidi kullandı. 14 Yolda Sukkotlu+ genç bir adamı yakalayıp sorguya çekti.+ Adam Gideon’a Sukkot ileri gelenlerinin+ ve ihtiyarlarının, toplam yetmiş yedi kişinin ismini yazıp verdi. 15 Gideon da Sukkot halkına gidip “‘Zebah ve Tsalmunna’yı ele geçirdin mi ki, senin yorgun adamlarına ekmek verelim?’+ diyerek benimle alay etmiştiniz” dedi. “İşte size Zebah ve Tsalmunna!” 16 Sonra şehrin ihtiyarlarını aldı ve çölün dikenli çalılarıyla döverek Sukkot halkına hadlerini bildirdi.+ 17 Sonra da Penuel Kulesini+ yerle bir etti+ ve şehrin adamlarını öldürdü.

18 Gideon, Zebah ve Tsalmunna’ya+ “Tabor’da+ öldürdükleriniz nasıl adamlardı?” diye sordu. Onlar da “Tıpkı senin gibiydiler, kral oğullarına benziyorlardı” dediler. 19 Buna karşılık Gideon, “Onlar benim kardeşlerimdi, anamın oğullarıydı” dedi. “Yehova’nın hakkı için, eğer onları sağ bıraksaydınız sizi öldürmezdim.”+ 20 Sonra büyük oğlu Yeter’e “Haydi, bu adamları öldür” dedi. Henüz genç+ olan Yeter korktu, kılıcını çekmedi. 21 Bunun üzerine Zebah ve Tsalmunna “Erkek gibi kalk da gücünü göster, bizi sen öldür”+ dediler. Böylece Gideon kalkıp Zebah ve Tsalmunna’yı öldürdü;+ develerinin boyunlarından hilal* biçimindeki süsleri aldı.

22 Sonra İsrailoğulları Gideon’a “Bizi sen yönet;+ oğlun ve torunun bizi yönetsin. Çünkü bizi Midyan’ın elinden sen kurtardın” dediler.+ 23 Fakat Gideon onlara “Ne ben, ne de oğlum sizi yönetecek”+ dedi. “Sizi yönetecek olan Yehova’dır.”+ 24 Sonra Gideon “Sizden bir isteğim var” dedi. “Hepiniz ganimetlerinizden çıkan burun halkalarını+ bana verin.” (Çünkü İsmailoğulları+ altın burun halkaları takarlardı.) 25 Onlar da “Elbette veririz” dediler. Böylece bir örtü serdiler ve herkes kendi ganimetinden çıkan altın burun halkalarını örtüye attı. 26 Hilal biçimindeki süsler,+ küpeler, Midyan krallarının giydiği erguvani+ giysiler ve develerin boyunlarından alınan zincirler+ dışında Gideon’un topladığı burun halkalarının toplam ağırlığı bin yedi yüz şekel* altındı.

27 Gideon bunlarla bir efod+ yaptı ve onu kendi memleketi olan Ofra+ şehrine koydu. Ancak İsrail orada onunla ahlaksızlık yaptığı*+ için bu efod Gideon ve ev halkına bir tuzak oldu.+

28 Midyan+ İsrailoğullarına boyun eğdi ve bir daha başını kaldıramadı. Ve Gideon’un zamanında memlekette kırk yıl boyunca huzursuzluk olmadı.+

29 Yoaş’ın oğlu Yerubbaal+ gidip kendi evinde yaşamaya devam etti.

30 Gideon’un pek çok karısı vardı ve yetmiş oğlu+ oldu. 31 Şekem’deki cariyesi de ona bir oğul doğurdu, adını Abimelek+ koydu. 32 Yoaş oğlu Gideon iyice yaşlanıp öldü. Abiezeroğullarının Ofra şehrinde+ babası Yoaş’ın mezarının olduğu yere gömüldü.

33 Gideon ölür ölmez İsrailoğulları Baallerle ahlaksızlık yapmaya başladılar,+ Baal-berit’i kendilerine tanrı yaptılar.+ 34 Böylece İsrailoğulları, kendilerini çevredeki tüm düşmanlardan kurtaran+ Tanrıları Yehova’yı unuttular.+ 35 Ve Yerubbaal’in (Gideon’un) İsrail’e yapmış olduğu iyiliklere karşılık,+ onun ev halkına vefa göstermediler.+

9 Yerubbaal’in oğlu Abimelek+ Şekem’e+ dayılarının yanına gitti. Onlara ve anne tarafından bütün akrabalarına şunları söyledi: 2 “Tüm Şekem halkına şunu bildirin: Sizce hangisi daha iyi? Sizi Yerubbaal’in yetmiş oğlunun+ yönetmesi mi, yoksa tek bir adamın yönetmesi mi? Unutmayın, ben sizin etiniz kemiğinizim.”+

3 Dayıları, Abimelek’in bu sözlerini tüm Şekem halkına aktarınca onların yüreği de Abimelek’ten yana oldu+ ve “O bizim kardeşimiz”+ dediler. 4 Sonra ona Baal-berit+ tapınağından yetmiş parça gümüş verdiler. Abimelek bu gümüşlerle belalı serseriler+ tutup peşine taktı. 5 Sonra Ofra’ya+ babasının evine gitti ve Yerubbaal’in oğullarını, yetmiş kardeşini bir kaya üzerinde öldürdü.+ Fakat Yerubbaal’in en küçük oğlu Yotam saklandığı için hayatta kaldı.

6 Sonra tüm Şekem halkıyla Millo evi+ halkı bir araya toplandı ve Şekem’e,+ büyük ağacın+ yakınlarındaki sütunun bulunduğu yere gidip Abimelek’i kral yaptılar.+

7 Bütün bunlar Yotam’a bildirildi, o da hemen gidip Gerizim Dağının+ tepesine çıktı ve yüksek sesle şunları söyledi: “Beni dinleyin, ey Şekem halkı! Tanrı da sizi dinlesin:

8 Günlerden bir gün, ağaçlar toplanıp, kendilerine bir kral seçmek istemişler. Gidip zeytin ağacına+ ‘Bizim başımıza kral ol’+ demişler. 9 Zeytin ağacı ise ‘Tanrı’yı ve insanları yüceltmekte kullanılan yağımı+ bırakayım da, gidip başka ağaçlar üzerinde mi sallanayım?’+ demiş. 10 Sonra ağaçlar incir ağacına+ gidip ‘Gel bizim başımıza kral ol’ demişler. 11 İncir ağacı da onlara ‘Tatlılığımı ve güzel meyvemi bırakayım da, gidip başka ağaçlar üzerinde mi sallanayım?’+ demiş. 12 Ardından asmaya gidip ‘Gel başımıza kral ol’ demişler. 13 Asma da, ‘Başka ağaçlar üzerinde sallanmak için Tanrı’yı ve insanları mutlu eden yeni şarabımı+ mı bırakayım?’ demiş. 14 En sonunda tüm ağaçlar karaçalıya+ gidip ‘Gel başımıza sen kral ol’ demişler. 15 Karaçalı da ağaçlara ‘Eğer beni başınıza kral olarak meshetmekte samimiyseniz, gelin gölgeme sığının’+ demiş. ‘Aksi halde, karaçalıdan ateş çıksın+ ve Lübnan’ın+ tüm sedir ağaçlarını+ yakıp yok etsin.’

16 Şimdi siz de Abimelek’i kral+ yaparken dürüst ve samimi mi davrandınız? Yerubbaal’in hak ettiği gibi, ona ve ev halkına iyilikle mi davrandınız? 17 Babam sizi Midyan’ın+ elinden kurtarmak için canını tehlikeye+ atarak savaşmıştı.+ 18 Siz ise bugün babamın ev halkına karşı ayaklanarak, onun oğullarını, yetmiş adamı+ bir kaya üzerinde öldürdünüz;+ ve babamın hizmetçisinden+ doğan oğlu Abimelek’i, sırf sizin kardeşiniz olduğu için Şekem halkının başına kral yaptınız.+ 19 Evet, eğer şimdi Yerubbaal ve onun ev halkına karşı dürüst ve samimiyseniz, Abimelek’le sevinin, o da sizinle sevinsin.+ 20 Aksi halde, Abimelek’ten ateş çıksın,+ tüm Şekem halkıyla Millo evi halkını yakıp yok etsin.+ Şekem halkıyla Millo evinden de ateş çıksın,+ Abimelek’i yok etsin.’”+

21 Sonra Yotam+ kaçtı ve Beer’e gitti. Ağabeyi Abimelek yüzünden orada yaşamaya başladı.

22 Abimelek İsrail’de üç yıl kral gibi hüküm sürdü.+ 23 Daha sonra Tanrı, Abimelek’le Şekem halkı arasında düşmanlık ruhu gelişmesine izin verdi+ ve Şekem halkı Abimelek’e hainlik etmeye başladı.+ 24 Tanrı bu şekilde Abimelek’ten Yerubbaal’in yetmiş oğlunu öldürdüğü için,+ Şekem halkından da Abimelek’i kardeşlerini öldürmeye teşvik ettikleri için+ hesap soracaktı. Zorbalık sonucu dökülen kanların karşılığını ödeyeceklerdi.+ 25 Ve Şekem halkı dağların tepelerine adamlar yerleştirerek ona pusu kurdu; adamlar yoldan gelip geçenleri soyuyorlardı. Bu durum Abimelek’e bildirildi.

26 Ve Ebed oğlu Gaal,+ kardeşleriyle birlikte gelip Şekem’e+ yerleşti. Şekem halkı ona güvendi.+ 27 Her zaman yaptıkları gibi tarlalara gittiler, bağlarından üzüm toplayıp ezdiler ve şenlik yaptılar.+ Sonra ilahlarının tapınağına+ gidip yediler, içtiler+ ve Abimelek’e lanet okudular.+ 28 Ebed oğlu Gaal “Abimelek kim oluyor?+ Şekem yöneticisi de kim oluyor ki ona hizmet edelim? Abimelek Yerubbaal’in+ oğlu değil mi? Zebul+ da onun atadığı yönetici değil mi?” dedi. “Şekem’in babası Hamor’un+ adamlarına başkaları hizmet etsin. Neden biz gidip Abimelek’e hizmet edelim? 29 Keşke bu halk benim elimde olsaydı!+ O zaman Abimelek’i alaşağı ederdim.” Sonra Abimelek’e seslenerek “Ordunu büyüt de karşıma çık!”+ dedi.

30 Şehrin yöneticisi Zebul, Ebed oğlu Gaal’ın+ sözlerini işitince çok öfkelendi. 31 Abimelek’e gizlice ulaklar gönderip “İşte, Ebed oğlu Gaal ve kardeşleri Şekem’e+ geldiler; şehir halkını sana karşı kışkırtıyorlar” dedi. 32 “Bu gece kalk+ ve adamlarınla birlikte kırda pusuya yat.+ 33 Sabah gün doğar doğmaz, erkenden kalk ve şehre saldır. Gaal ile adamları üzerine gelince onu alt etmek için elinden geleni yap.”

34 Böylece Abimelek ve adamları gece kalktılar; dört bölük halinde Şekem karşısında pusuya yattılar. 35 Ebed oğlu Gaal+ dışarı çıkıp şehrin giriş kapısında durunca, Abimelek ve adamları pusuya yattıkları yerden fırladılar. 36 Gaal onları görünce hemen Zebul’a “Şuraya bak! Dağların tepesinden insanlar geliyor” dedi. Fakat Zebul, “O insan sandığın şeyler dağların gölgesinden başka bir şey değil!”+ diye karşılık verdi.

37 Sonra Gaal tekrar şöyle dedi: “Baksana! Tepelerden insanlar iniyor; bir bölük de Meonenim’deki büyük ağacın bulunduğu yoldan geliyor.” 38 Bunun üzerine Zebul “‘Abimelek kim ki biz ona hizmet edelim’+ diyordun, şimdi ne oldu?+ Bunlar küçük gördüğün insanlar değil mi?+ Haydi şimdi git onlarla savaş” dedi.

39 Böylece Gaal, Şekem adamlarının başında, Abimelek’le savaştı. 40 Fakat sonra Gaal kaçmaya başladı; Abimelek de onun peşine düştü. Şehir kapısına kadar yerler cesetle dolmuştu.

41 Abimelek Aruma’da oturdu; Zebul+ da Gaal+ ve kardeşlerini Şekem’den+ kovdu. 42 Ertesi gün halk tarlalara gitti. Bu durum Abimelek’e haber verildi.+ 43 O da adamlarını üç bölüğe+ ayırdı ve kırda pusuya yattı. Sonra insanların şehirden çıktıklarını görünce üzerlerine yürüyüp onları öldürdü. 44 Abimelek ve yanındaki bölükler saldırıya geçip şehir kapısına dayandılar. Bu arada iki bölük de kırdakilere saldırıp onları öldürdü.+ 45 Abimelek o gün boyunca şehre karşı savaştı ve şehri ele geçirip halkını öldürdü.+ Sonra şehri yerle bir edip,+ her yerine tuz döktü.+

46 Şekem Kulesi halkı bunu işitince hemen El-berit evinin mahzenine kaçtılar.+ 47 Sonra Abimelek’e Şekem Kulesi halkının bir araya toplandığı haber verildi. 48 Bunun üzerine Abimelek ve tüm adamları Tsalmon Dağına+ çıktılar. Abimelek eline balta alıp bir ağaç dalı kesti. Dalı kaldırıp omzuna koydu ve yanındaki adamlara “Bakın, ben ne yapıyorsam siz de aynısını yapın, acele edin!”+ dedi. 49 Böylece herkes kendisi için bir dal kesip Abimelek’in ardından gitti. Sonra dalları mahzenin çevresine koydular ve orayı ateşe verdiler. Şekem Kulesinin tüm halkı, yaklaşık bin erkek ve kadın öldü.+

50 Abimelek Tebets+ yakınlarında ordugâh kurup orayı ele geçirdi. 51 Şehrin ortasında sağlam bir kule vardı; kadınlı erkekli tüm şehir halkı oraya kaçıp kapıyı arkadan kapattı. Sonra da kulenin çatısına çıktılar. 52 Abimelek de kuleye saldırdı ve orayı ateşe vermek üzere girişe yaklaştı.+ 53 Derken bir kadın değirmen taşı aldı, Abimelek’e atıp kafasını yardı.+ 54 O da hemen silahtarını çağırıp “Kılıcını çek; beni öldür!”+ dedi. “‘Onu bir kadın öldürdü’ demelerini istemiyorum.” Hizmetkârı da hemen kılıcını sapladı ve Abimelek öldü.+

55 İsrailoğulları Abimelek’in öldüğünü görünce hepsi kendi yerine döndü. 56 Böylece, Abimelek’in yetmiş kardeşini öldürerek babasına yaptığı kötülüğü Tanrı ona ödetti.+ 57 Ayrıca Tanrı, Yerubbaal+ oğlu Yotam’ın+ lanetini+ Şekemlilerin başına getirerek onlara yaptıkları bütün kötülüklerin cezasını verdi.+

10 Abimelek’in ölümünden sonra İsrail’i kurtarmak üzere+ İssakar kabilesinden Dodo oğlu, Pua oğlu Tola çıktı. O, Efraim’in dağlık bölgesindeki+ Şamir’de oturuyordu. 2 İsrail’de yirmi üç yıl hâkimlik yaptıktan sonra öldü ve Şamir’de gömüldü.

3 Onun ardından Gileadlı+ Yair çıktı ve İsrail’de yirmi iki yıl hâkimlik yaptı. 4 Otuz oğlu vardı; oğulları otuz eşeğe biner,+ otuz şehri yönetirlerdi. Gilead bölgesindeki bu şehirlere bugün hâlâ Havvot-yair*+ denir. 5 Sonra Yair öldü ve Kamon’da gömüldü.

6 Derken İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladılar.+ Baallere,+ Aştoret putlarına,+ Aramilerin,+ Saydalıların,+ Moablıların,+ Ammonoğullarının+ ve Filistîlerin+ tanrılarına tapınmaya başladılar. Yehova’yı bıraktılar, artık O’na tapınmadılar.+ 7 Bunun üzerine Yehova İsrail’e çok öfkelendi;+ onları Filistîlerin+ ve Ammonoğullarının+ eline verdi.+ 8 Onlar da o yıldan itibaren on sekiz yıl boyunca, Ürdün Irmağının öte tarafında, Gilead’da Amorilerin memleketinde yaşayan İsrailoğullarını ezdiler ve ağır baskı altında tuttular. 9 Ammonoğulları Ürdün Irmağının diğer tarafına geçerek Yahuda’yla, Benyamin’le ve Efraim eviyle de savaşıyordu. İsrail büyük bir sıkıntı içindeydi.+ 10 İsrailoğulları, “Sana karşı günah işledik;+ kendi Tanrımızı bırakıp Baallere tapındık”+ diyerek yardım için Yehova’ya yakarmaya başladılar.+

11 Buna karşılık Yehova İsrailoğullarına “Mısırlılar,+ Amoriler,+ Ammonoğulları,+ Filistîler,+ 12 Saydalılar,+ Amalekoğulları+ ve Midyanlılar+ sizi ezdiğinde+ Bana yakardınız; o zaman onların elinden sizi Ben kurtarmadım mı?” dedi. 13 “Siz ise Beni terk ettiniz+ ve başka tanrılara tapındınız.+ Bu yüzden sizi bir daha kurtarmayacağım.+ 14 Gidin, seçtiğiniz tanrılardan+ yardım dileyin.+ Sıkıntıya düştüğünüzde sizi onlar kurtarsın.” 15 Fakat İsrailoğulları Yehova’ya “Evet, günah işledik.+ Bize dilediğini yap,+ ama ne olur bizi şimdi kurtar”+ dediler. 16 Ve yabancı tanrıların putlarını atıp+ Yehova’ya tapınmaya başladılar.+ Bunun üzerine Tanrı İsrail’in sıkıntı çekmesine daha fazla dayanamadı.+

17 Bir süre sonra Ammonoğulları+ bir araya toplanıp Gilead’da+ ordugâh kurdular. İsrailoğulları da bir araya gelip Mitspa’da+ ordugâh kurdular. 18 Gilead halkı ve ileri gelenleri birbirlerine “Ammonoğullarıyla yapılacak savaşta kim önderlik edecek?+ O kişi kimse, tüm Gilead halkının başına geçsin” diyorlardı.+

11 Gileadlı+ Yeftah+ güçlü bir yiğitti;+ bir fahişenin+ oğluydu ve babasının adı Gilead’dı. 2 Gilead’ın, karısından da oğulları oldu. Kadının oğulları büyüyünce Yeftah’a “Sen başka bir kadının oğlusun, babamızın evinde senin mirasın olamaz”+ dediler ve onu kovdular. 3 Yeftah, kardeşleri yüzünden kaçtı ve Tob+ diyarında yaşamaya başladı. Yeftah etrafına toplanan işsiz güçsüz adamlarla birlikte+ düşmana karşı akınlar düzenlemeye başladı.

4 Bir süre sonra Ammonoğulları İsrail’e savaş açtı.+ 5 Ammonoğulları İsrail’e savaş açınca,+ Gilead ihtiyarları Yeftah’ı getirmek için hemen Tob diyarına gittiler.+ 6 Yeftah’a “Gel, komutanımız ol da Ammonoğullarıyla savaşalım” dediler. 7 Fakat Yeftah Gilead ihtiyarlarına+ “Benden nefret ettiğiniz için beni babamın evinden kovanlar siz değil miydiniz?+ Şimdi başınız sıkışınca neden bana geldiniz?”+ dedi. 8 Buna karşılık Gilead ihtiyarları Yeftah’a “Senden bir isteğimiz var.+ Ne olur bizimle gelip Ammonoğullarıyla savaş. Sonra da tüm Gilead halkının başına geç”+ dediler. 9 Bunun üzerine Yeftah Gilead ihtiyarlarına “Beni Ammonoğullarıyla savaşmak için geri götürdüğünüzde Yehova onları elime verirse,+ sizin başınıza geçerim” dedi. 10 Gilead ihtiyarları da Yeftah’a “Yehova şahidimiz olsun+ ki söylediklerini yapacağız”+ dediler. 11 Böylece Yeftah Gilead ihtiyarlarıyla birlikte gitti; halk onu önder ve komutan yaptı.+ Yeftah tüm isteklerini Mitspa’da+ Yehova’nın önünde söyledi.+

12 Yeftah Ammon+ kralına ulaklar göndererek “Benimle ne alıp veremediğin var+ ki savaşmak için topraklarıma girdin?” dedi. 13 Ammon kralı, Yeftah’ın ulaklarına şöyle söyledi: “Çünkü İsrail Mısır’dan çıktığı zaman, Arnon’dan+ Yabbok’a, Ürdün Irmağına kadar+ bütün topraklarımı aldı.+ Şimdi bu toprakları savaşmadan geri ver.” 14 Yeftah Ammon kralına bir kez daha ulaklar gönderdi 15 ve şu sözleri iletti:

“Yeftah diyor ki, İsrail ne Moab+ topraklarını ne de Ammonoğullarının+ topraklarını aldı. 16 Çünkü İsrailoğulları Mısır’dan çıktıkları zaman Kızıldeniz’e varana dek çölde yürüdüler+ ve Kadeş’e+ geldiler. 17 Sonra Edom kralına+ ulaklar gönderip ‘Lütfen izin ver de topraklarından geçelim’ dediler, fakat Edom kralı dinlemedi. Moab kralına+ da ulaklar gönderdiler, fakat o da razı olmadı. Bu yüzden İsrail Kadeş’te+ kaldı. 18 Çölde yürüdükleri zaman Edom+ ve Moab topraklarının etrafından dolandılar. Moab topraklarının doğusundan+ geçip Arnon bölgesinde konakladılar. Arnon, Moab sınırında bulunduğundan+ Moab topraklarına girmemiş oldular.+

19 Sonra İsrail, Heşbon’a, Amorilerin kralı Sihon’a+ ulaklar gönderip ‘Lütfen topraklarımıza giderken senin memleketinden geçmemize izin ver’+ dedi. 20 Sihon, kendi bölgesinden geçmek isteyen İsrail’e güvenmedi, bu yüzden tüm adamlarını toplayıp Yahats’ta+ ordugâh kurarak İsrail’e savaş açtı.+ 21 Bunun üzerine İsrail’in Tanrısı Yehova, Sihon’u ve tüm halkını İsrail’in eline verdi. İsrail onları bozguna uğratarak o bölgede yaşayan Amorilerin tüm topraklarını ele geçirdi.+ 22 Böylece İsrailoğulları, Arnon’dan Yabbok’a, çöl boyunca Ürdün Irmağına kadar uzanan tüm Amori topraklarını ele geçirdiler.+

23 Amorileri İsrail halkının önü sıra kovan Tanrıları Yehova’ydı;+ şimdi sen kalkmış onları bu topraklardan kovmaya çalışıyorsun. 24 Sen olsan tanrın Kemoş+ sayesinde kovduğun milletlerin toprağına yerleşmez miydin? Biz de Tanrımız Yehova’nın bizim önümüzden kovduğu milletlerin topraklarını mülk ediniyoruz.+ 25 Sen, Moab kralı Tsippor oğlu Balak’tan+ daha mı üstünsün? O İsrailoğullarıyla sürtüşmeye ya da savaşmaya hiç kalkıştı mı? 26 İsrailoğulları Heşbon’da ve çevre kentlerinde,+ Aroer’de+ ve çevre kentlerinde, ayrıca Arnon kıyılarındaki tüm şehirlerde üç yüz yıldır yaşıyor; neden bu zaman boyunca onları kovmaya çalışmadınız?+ 27 Ben ise sana karşı hiçbir suç işlemedim; bu yüzden senin bana savaş açman haksızlık. Bugün, İsrailoğullarıyla Ammonoğulları arasında Hâkimimiz+ Yehova hüküm versin.”

28 Fakat Ammon kralı, Yeftah’ın kendisine ilettiği sözlere kulak asmadı.+

29 Böylece Yehova’nın ruhu Yeftah’ı etkisine aldı.+ O da Gilead ve Manasse’den geçip Gilead’ın Mitspe bölgesine,+ oradan Ammon topraklarına doğru ilerledi.

30 Yeftah Yehova’ya bir adak adayarak,+ “Eğer Ammonoğullarını elime verirsen, 31 savaştan sağ salim döndüğümde+ beni karşılamak üzere evimin kapılarından ilk çıkan, Yehova’nın olacak+ ve onu yakılan sunu olarak sunacağım”+ dedi.

32 Sonra Yeftah Ammonoğullarıyla savaştı ve Yehova onları Yeftah’ın eline teslim etti. 33 Onları Aroer’den Minnit’e,+ Abel-keramim’e kadar yirmi şehirde büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Ammonoğulları İsrailoğullarına boyun eğdi.

34 Sonunda Yeftah Mitspa’ya,+ evine döndü. Ve kızı tef çalıp dans ederek+ onu karşılamaya çıktı. O biricik evladıydı. Ondan başka ne oğlu ne de kızı vardı. 35 Yeftah onu görür görmez giysilerini yırttı+ ve “Eyvah! Kızım!” diye haykırdı. “Belimi büktün; kendi sözümle sürgün ettiğim sen oldun. Ben kendi ağzımla Yehova’ya söz verdim, sözümden dönemem.”+

36 Fakat kız ona şöyle dedi: “Baba, mademki Yehova’ya bir söz verdin, ağzından çıkan söz neyse onu yap.+ Çünkü Yehova düşmanın Ammonoğullarından senin öcünü aldı.” 37 Ve sonra “Fakat bir isteğim var” dedi. “Bana iki ay izin ver, dağlara gideyim ve kız arkadaşlarımla birlikte kızlığıma ağlayayım.”+

38 Yeftah bunun üzerine “Peki, git!” dedi ve onu iki aylığına gönderdi. Kız da arkadaşlarıyla birlikte gidip dağlarda kızlığına ağladı. 39 İki ayın sonunda babasının yanına döndü, babası da onunla ilgili adağını yerine getirdi.+ Kızın hiçbir erkekle ilişkisi olmamıştı. Ondan sonra İsrail’de bir gelenek oldu: 40 İsrail kızları her yıl dört gün Gileadlı Yeftah’ın kızının yanına onu övmeye giderlerdi.+

12 Sonra Efraimliler bir araya toplandılar, ırmağı geçip kuzeye doğru yol aldılar; Yeftah’a gelip “Ammonoğullarıyla savaşmak için ırmağın öte tarafına geçtin de, seninle gelelim diye bizi neden çağırmadın?”+ dediler. “Seni de evini de yakacağız.”+ 2 Bunun üzerine Yeftah, “Ben ve halkım, Ammonoğullarıyla amansız bir savaşa girişmiştik”+ dedi. “Sizden de yardım istedim, fakat beni onların elinden kurtarmadınız. 3 Beni kurtarmaya gelmediğinizi görünce canımı hiçe sayıp*+ Ammonoğulları üzerine yürüdüm.+ Yehova da onları benim elime teslim etti. Şimdi siz neden benimle savaşmaya geldiniz?”

4 Yeftah hemen Gileadlı tüm erkekleri bir araya topladı+ ve Efraim’e savaş açtı. Çünkü onlar “Ey Efraim ve Manasse’de yaşayan Gileadlılar! Siz Efraimli kaçaklarsınız” demişlerdi. Ve Gileadlılar Efraim’i yenilgiye uğrattı. 5 Gileadlılar Ürdün+ Irmağının geçitlerini Efraimlilerden önce ele geçirdi. Efraimli bir kaçak oraya gelip de geçmek istediğini söylediği zaman Gileadlılar “Sen Efraimli misin?” diye sorardı. O da “Hayır!” diye cevap verince, 6 Gileadlılar “O halde ‘Şibbolet’ de” derlerdi;+ o da “Sibbolet” derdi. Çünkü o kelimeyi doğru söyleyemezlerdi. Gileadlılar da adamı tutup Ürdün Irmağının geçitlerinde öldürürdü. Bu şekilde kırk iki bin Efraimli öldürüldü.+

7 Gileadlı Yeftah İsrail’de altı yıl hâkimlik yaptıktan sonra öldü ve Gilead’da, kendi şehrinde gömüldü.

8 Onun ardından Beytlehemli+ İbtsan İsrail’de hâkimlik+ yapmaya başladı. 9 Onun otuz oğlu ve otuz kızı oldu. Başka ailelere adam gönderip oğulları için otuz kız getirtti. Ve İsrail’de yedi yıl hâkimlik yaptı. 10 Sonra İbtsan öldü ve Beytlehem’de gömüldü.

11 Onun ardından Zebulunlu+ Elon İsrail’de hâkimlik yapmaya başladı. Ve İsrail’de on yıl hâkimlik yaptı. 12 Zebulunlu Elon ölünce Zebulun topraklarında, Ayyalon’a gömüldü.

13 Onun ardından Piratonlu+ Hillel’in oğlu Abdon İsrail’de hâkimlik yapmaya başladı. 14 Onun kırk oğlu ve otuz torunu oldu, bunların bindiği yetmiş eşeği vardı.+ Abdon İsrail’de sekiz yıl hâkimlik yaptı. 15 Daha sonra Piratonlu Hillel’in oğlu Abdon öldü ve Efraim’de Amalekoğullarına+ ait dağlık bölgede, Piraton’da gömüldü.

13 İsrailoğulları yine Yehova’nın gözünde kötü işler yapmaya başladı.+ Bu yüzden Yehova onları kırk yıl boyunca Filistîlerin eline teslim etti.+

2 Dan+ kabilesinden Tsoralı+ bir adam vardı, adı Manoah’tı.+ Karısı kısırdı, hiç çocuk doğurmamıştı.+ 3 Bir gün Yehova’nın meleği kadına göründü+ ve “Kısırsın ve hiç çocuk doğurmadın, fakat hamile kalacaksın, bir oğlun olacak”+ dedi. 4 “Şimdi sen, şarap ya da başka bir içki içmekten sakın+ ve murdar bir şey yeme.+ 5 Hamile kalacaksın ve bir oğlun olacak. Onun başına hiç ustura değmemeli,+ çünkü o doğumundan itibaren+ Tanrı’ya Nezir*+ olacak. İsrail’i Filistîlerin elinden kurtarmak için o önderlik edecek.”+

6 Sonra kadın kocasına gidip şöyle dedi: “Bana bir Tanrı adamı geldi; görünüşü Tanrı’nın meleği+ gibiydi, çok heybetliydi.+ Nereden geldiğini sormadım, o da kendi adını söylemedi.+ 7 Fakat bana ‘Hamile kalacaksın, bir oğlun olacak’+ dedi. ‘Bundan böyle şarap ya da başka bir içki içme ve murdar bir şey yeme. Çünkü çocuk doğumundan ölümüne kadar Tanrı’ya Nezir olacak.’”+

8 Manoah Yehova’ya yalvararak “Ey Yehova, beni bağışla”+ dedi, “Ne olur, gönderdiğin Tanrı adamı bize yine gelsin ve doğacak çocukla+ ilgili ne yapmamız gerektiğini anlatsın.”+ 9 Tanrı Manoah’ın dediklerini işitti+ ve kadın tarlada otururken Tanrı’nın meleği ona tekrar göründü. O sırada kocası Manoah yanında değildi. 10 Kadın hemen koşup kocasına+ “Bak! Geçen gün gelen adam bana tekrar göründü”+ dedi.

11 Bunun üzerine Manoah kalktı ve karısıyla birlikte adamın yanına gidip “Bu kadınla konuşan sen miydin?”+ diye sordu. O da “Evet, bendim” dedi. 12 Sonra Manoah “Dilerim dediklerin doğru çıkar” dedi. “Peki, çocuğun yaşamı nasıl olacak, o neler yapacak?”+ 13 Yehova’nın meleği Manoah’a “Kadın söylediğim her şeyden sakınsın”+ dedi. 14 “Asmadan elde edilen hiçbir şey yemesin, şarap ve içki içmesin,+ hiçbir murdar şey yemesin.+ Emrettiğim her şeye uysun.”+

15 Manoah Yehova’nın meleğine “Seni bırakmayalım, ne olur kal da senin için bir oğlak keselim”+ dedi. 16 Fakat Yehova’nın meleği Manoah’a “Beni bırakmasan da senin ekmeğini yiyemem” dedi. “Ancak istersen onu Yehova’ya yakılan sunu+ olarak verebilirsin.” Manoah onun Yehova’nın meleği olduğunu anlamamıştı. 17 Sonra Manoah Yehova’nın meleğine “Adın ne?+ Adını söyle ki, sözün gerçekleştiğinde seni adınla onurlandıralım” dedi. 18 Yehova’nın meleği “Adımı neden soruyorsun? Çünkü o hayranlık uyandırır” dedi.

19 Manoah oğlağı ve tahıl sunusunu aldı, bir kayanın üzerinde Yehova’ya sundu.+ Manoah ve karısı bakarken Tanrı şaşkınlık verici bir şey yaptı: 20 Alevler sunaktan göğe yükselirken, Manoah ve karısının gözleri önünde Yehova’nın meleği sunağın aleviyle göğe yükseldi.+ İkisi de hemen yere kapandı.+ 21 Yehova’nın meleği, Manoah ve karısına bir daha görünmedi, o zaman Manoah onun Yehova’nın meleği olduğunu anladı.+ 22 Ve Manoah karısına “Kesinlikle öleceğiz,+ çünkü Tanrı’yı gördük”+ dedi. 23 Fakat karısı ona “Eğer Yehova bizi öldürmek istiyor olsaydı, yakılan sunumuzu ve tahıl sunumuzu kabul etmezdi”+ dedi. “Ayrıca bize tüm bunları göstermez ve böyle şeyler işittirmezdi.”+

24 Sonunda kadının bir oğlu oldu ve adını Şimşon+ koydu. Çocuk büyüdü, Yehova onunla birlikteydi.+ 25 Bir süre sonra Yehova’nın ruhu+ Tsora+ ile Eştaol+ arasındaki Mahane-dan’da+ bulunan Şimşon’u yönlendirmeye başladı.

14 Şimşon Timna’ya+ indi ve orada Filistî kızlarından birini gördü. 2 Ana babasına gidip, “Timna’da Filistî kızlarından birini gördüm. Onu bana alın”+ dedi. 3 Fakat ana babası, “Kardeşlerinin ya da halkımızın arasında kadın mı kalmadı+ da gidip sünnetsiz Filistîlerden+ kız alacaksın?” dediler. Ama Şimşon babasına “O kızı bana al, benim gözümde en uygunu o!” dedi. 4 Anne ve babası bu durumun Yehova’dan olduğunu,+ onun Filistîlere karşı fırsat aradığını bilmiyorlardı. O sırada İsrail Filistîlerin hâkimiyeti altındaydı.+

5 Şimşon ana babasıyla birlikte Timna’ya indi.+ Timna bağları yakınlarındayken, aniden genç bir aslan kükreyerek karşısına çıktı. 6 O zaman Yehova’nın ruhu onu etkisi altına aldı+ ve Şimşon sanki bir oğlağı parçalıyormuş gibi aslanı elleriyle ikiye ayırdı. Bu yaptığını ana babasına anlatmadı. 7 Sonra yoluna devam etti ve gidip kızla konuştu. Şimşon’un gözünde en uygunu hâlâ o kızdı.+

8 Bir süre sonra kızı alıp kendi evine götürmek+ üzere tekrar oraya gitti. Bu arada aslanın leşine bakmak için yolunu değiştirdi. Aslanın leşi üzerinde bir arı sürüsü ve bal+ vardı. 9 Balı sıyırıp avcuna aldı ve yiyerek yoluna devam etti.+ Ana babasının yanına varınca onlara da verdi, onlar da yediler. Onlara balı aslanın leşi üzerinden aldığını söylemedi.

10 Babası kızı görmeye gidince, Şimşon da orada bir şölen düzenledi;+ gençlerin böyle bir geleneği vardı. 11 Onu gördükleri zaman kendisine eşlik etsin diye otuz sağdıç getirdiler. 12 Şimşon, “Size bir bilmece sorayım”+ dedi. “Şölenin yedi günü içinde+ bilmeceyi çözüp cevabını bana söylerseniz, size otuz iç gömleği ve otuz üst giysi vereceğim.+ 13 Fakat cevabı bilemezseniz, siz bana otuz iç gömleği ve otuz üst giysi vereceksiniz.” Bunun üzerine, “Seni dinliyoruz, bilmeceni sor bakalım” dediler. 14 O da,

“Yiyiciden+ yiyecek çıktı,

Güçlüden tatlı çıktı”+ dedi.

Üç gün geçti, adamlar bilmeceyi çözemedi. 15 Dördüncü gün, Şimşon’un karısına “Kocanı kandır da bilmecenin cevabını söylesin”+ demeye başladılar. “Yoksa seni de babanın evini de yakarız.+ Varımızı yoğumuzu+ elimizden almak için mi bizi buraya davet ettiniz?” 16 Bunun üzerine karısı ağlayarak+ Şimşon’a “Sen beni hiç sevmiyorsun, evet, benden nefret ediyorsun”+ dedi. “Benim halkımdan insanlara bilmece sordun+ ve cevabını bana söylemedin.” Şimşon da “Ben onu kendi ana babama bile söylemedim,+ sana mı söyleyeceğim?” dedi. 17 Şölenin devam ettiği yedi gün boyunca kadın onun başında sürekli ağladı ve öylesine baskı yaptı ki,+ en sonunda yedinci gün Şimşon kadına cevabı söyledi. O da adamlara cevabı bildirdi.+ 18 Böylece şehrin adamları, yedinci gün Şimşon daha kızın odasına girmeden+ şöyle dediler:

“Baldan tatlı ne var,

Aslandan güçlü ne var?”+

Buna karşılık Şimşon,

“Eğer siz benim genç ineğimle çift sürmeseydiniz,+

Bilmecemi asla çözemezdiniz”+ dedi.

19 O zaman Yehova’nın ruhu onu etkisi altına aldı,+ Aşkelon’a+ gidip otuz adam öldürdü ve onların giysilerini alıp bilmeceyi çözenlere verdi.+ Şimşon büyük bir öfkeyle babasının evine gitti.

20 Şimşon’un karısı+ da Şimşon’a eşlik eden sağdıçlardan birine verildi.+

15 Bir süre sonra, buğday hasadı günlerinde Şimşon bir oğlak+ alıp karısını ziyarete gitti. “Odaya karımın yanına girmek istiyorum”+ dedi. Fakat kadının babası izin vermedi. 2 Şimşon’a, “Ondan nefret ettiğini düşündüm;+ bu yüzden onu senin sağdıcına verdim”+ dedi. “Kız kardeşi ondan daha güzel değil mi? Ablasının yerine lütfen onu al.” 3 Şimşon da “İşte şimdi Filistîlere zarar versem de sorumlusu ben olmayacağım”+ dedi.

4 Şimşon gidip üç yüz tilki*+ yakaladı; tilkileri kuyruk kuyruğa bağlayıp kuyruklarının arasına birer meşale yerleştirdi. 5 Sonra meşaleleri yakıp tilkileri Filistîlerin ekinlerinin arasına saldı. Böylece demetleri, ekinleri, bağları ve zeytinlikleri yaktı.+

6 Filistîler “Bunu kim yaptı?” diye sorunca, “Timnalı’nın damadı Şimşon yaptı; çünkü Timnalı onun karısını alıp sağdıcına verdi”+ dediler. Bunun üzerine Filistîler gidip kızı da babasını da yaktılar.+ 7 Şimşon da onlara, “Madem böyle yaptınız, buralardan gitmeden önce intikam almaktan başka çarem kalmadı”+ dedi. 8 Amansızca saldırıp onları birbiri ardına yere serdi; sonra da inip Eytam kayalığındaki+ bir mağaraya sığındı.

9 Ardından, Filistîler+ gelip Yahuda’da+ ordugâh kurdular ve Lehi+ civarında dolanmaya başladılar. 10 Yahudalılar “Neden buraya geldiniz?” diye sorduğunda onlar “Şimşon’u yakalamak için geldik, bize yaptığının aynısını ona yapacağız” dedi. 11 Böylece üç bin Yahudalı, Eytam kayalığındaki+ mağaraya gidip Şimşon’a “Filistîlerin hâkimiyeti altında olduğumuzu bilmiyor musun?+ Niye bize böyle bir şey yaptın?” dediler. Şimşon da “Onlar bana ne yaptıysa ben de onlara aynısını yaptım”+ karşılığını verdi. 12 Şimşon’a “Seni bağlayıp Filistîlerin eline teslim etmek için buraya geldik” dediler. Şimşon “Bana el kaldırmayacağınıza yemin edin” dedi. 13 Onlar da “Sana el kaldırmayacağız, sadece bağlayıp onların eline teslim edeceğiz” dediler.

Böylece onu iki yeni urganla bağlayıp+ mağaradan çıkardılar. 14 Şimşon Lehi’ye gelince, Filistîler onu gördüler ve sevinçle bağrıştılar.+ Yehova’nın ruhu+ Şimşon’u etkisi altına aldı ve kollarını saran urganlar ateşte yanmış keten iplik gibi oldu;+ ellerindeki bağlar çözüldü. 15 O sırada, yeni ölmüş bir eşeğin çene kemiğini buldu; eline alıp onunla bin kişiyi öldürdü.+ 16 Şimşon sonra şöyle dedi:

“Eşek çene kemiğiyle, bir yığın, iki yığın!

Eşek çene kemiğiyle bin adamı+ yere serdim.”

17 Böyle der demez çene kemiğini elinden attı ve oraya Ramat-lehi*+ adını verdi. 18 Sonra çok susadı ve Yehova’ya, “Sen kuluna bu büyük zaferi verdin,+ ama şimdi susuzluktan ölüp sünnetsizlerin eline mi düşeceğim?”+ diye feryat etti. 19 Bunun üzerine Tanrı Lehi’deki havan biçimli çukuru yardı ve oradan su+ çıktı. Şimşon suyu içince kendine geldi,+ canlandı.+ Bu nedenle oranın adını En-hakkore* koydu, orası Lehi’dedir.

20 Şimşon Filistîlerin hâkimiyet döneminde İsrail’de yirmi yıl hâkimlik yaptı.+

16 Şimşon bir gün Gazze’ye+ gitti ve orada gördüğü bir fahişenin evine girdi.+ 2 Gazzelilere “Şimşon buraya geldi” diye haber verilince onlar da çevreyi sardılar+ ve gece boyunca şehir kapısında pusuya yattılar.+ “Gün ağarır ağarmaz onu öldürürüz”+ diyerek bütün gece sessizce beklediler.

3 Şimşon gece yarısına kadar yattıktan sonra kalktı, şehir girişindeki kapının kanatlarını+ ve direklerini tutup sürgüsüyle birlikte yerinden çıkardı. Onları omuzlayıp Hebron’un+ karşısındaki dağın tepesine taşıdı.+

4 Bir süre sonra Sorek Vadisinde yaşayan bir kadına âşık oldu. Kadının ismi Delila’ydı.+ 5 Filistî müttefik beyleri+ kadına gelip “Onu kandır+ da büyük gücünün nereden geldiğini ve onu yenebilmek için ne yapmamız gerektiğini öğren” dediler. “Böylece onu bağlayıp etkisiz hale getiririz. Her birimiz sana bin yüz parça gümüş veririz.”+

6 Bunun üzerine Delila Şimşon’a “Bana söyler misin senin bu büyük gücün nereden geliyor?” diye sordu. “Biri seni alt edip bağlayabilmek için ne yapmalı?”+ 7 Şimşon ona “Eğer beni kurumamış yedi yaş sırımla+ bağlarlarsa gücümü yitirir, sıradan bir insan gibi olurum” dedi. 8 Böylece Filistî beyleri+ kadına kurumamış yedi yaş sırım getirdiler. Kadın Şimşon’u bunlarla bağladı. 9 Bu arada kadına ait arka odada adamlar pusuya yatmıştı.+ Delila, “Şimşon! Filistîler+ seni yakalamaya geldi” dedi. Kıtıklar ateşe değdiğinde nasıl kopup dağılırsa, Şimşon da sırımları öyle koparıverdi.+ Böylece gücünün sırrı anlaşılamadı.+

10 Delila+ Şimşon’a “Şuraya bak! Yalanlar söyleyip benimle eğleniyorsun.+ Lütfen şimdi bana doğruyu söyle. İnsan seni neyle bağlayabilir?” dedi. 11 Şimşon da ona “Eğer beni hiç kullanılmamış yeni urganlarla sımsıkı bağlarlarsa, gücümü yitirir sıradan bir insan gibi olurum” dedi. 12 Delila yeni urganlar aldı ve onlarla Şimşon’u bağladı. Sonra da “Şimşon! Filistîler seni yakalamaya geldi” dedi. Bu arada adamlar kadının odasında pusuya yatmışlardı.+ Şimşon kollarındaki urganları iplik koparır gibi kopardı.+

13 Bunun üzerine Delila Şimşon’a “Şimdiye kadar yalanlar söyleyerek benimle eğlendin”+ dedi. “Şimdi neyle bağlanabileceğini bana söyle.”+ Şimşon da “Eğer saçımın yedi örgüsünü dokuma tezgahındaki iplikle+ birlikte dokursan beni bağlayabilirsin” dedi. 14 Böylece kadın, onun saçındaki örgüleri dokumacı tarağıyla sıkıştırdıktan sonra, “Şimşon! Filistîler seni yakalamaya geldi”+ dedi. Şimşon da uyanıp saçını taraktan ve ipten kurtardı.

15 Bu sefer Delila Şimşon’a “Yüreğini bana açmadığın halde nasıl ‘Seni seviyorum’+ diyorsun?” dedi. “Üç defadır beni aldatıyorsun, büyük gücünün nereden geldiğini söylemiyorsun.”+ 16 Kadın sürekli dırdır ederek onu sıkıştırdığı+ için Şimşon artık canından bezdi.+ 17 Sonunda yüreğindeki her şeyi kadına açtı.+ “Ana karnından Tanrı’ya Nezir olduğum+ için benim başıma hiç ustura+ değmedi” dedi. “Eğer tıraş edilirsem bütün gücüm gider, gücümü yitirip sıradan insanlar gibi olurum.”+

18 Delila, Şimşon’un bütün yüreğini açtığını anlayınca, hemen Filistî beylerine+ haber gönderip “Gelin, bu sefer tüm yüreğini bana açtı”+ dedi. Böylece Filistî beyleri yanlarında gümüşle kadına geldiler.+ 19 Delila Şimşon’u dizinde uyutup bir adam çağırdı ve saçındaki yedi örgüyü kestirerek Şimşon’u etkisiz hale getirdi. Böylece Şimşon’un gücü kayboldu. 20 Delila, “Şimşon! Filistîler seni yakalamaya geldi” deyince, Şimşon uykudan uyandı ve kendi kendine “Daha önce olduğu gibi+ kalkar, yine silkinip kurtulurum” dedi. Fakat Yehova’nın kendisini bıraktığının farkında değildi.+ 21 Böylece Filistîler onu yakalayıp gözlerini oydular.+ Gazze’ye+ götürüp iki tunç prangaya vurdular.+ Ona hapishanede+ değirmen+ çevirttiler. 22 Bu arada Şimşon’un kesilen saçları yeniden uzayıp gürleşmeye başladı.+

23 Filistî müttefik beyleri, büyük bir şenlikle tanrıları Dagon’a+ kurban sunmak için bir araya toplandılar. “Düşmanımız Şimşon’u tanrımız elimize verdi”+ diyorlardı. 24 Halk onu görünce “Memleketimizi harap eden+ ve birçoğumuzu öldüren+ düşmanımızı tanrımız elimize verdi”+ diyerek tanrılarını+ yücelttiler.

25 İyice keyiflendiklerinde,+ “Şimşon’u çağırın da bizi eğlendirsin”+ dediler. Böylece önlerinde oynasın diye+ Şimşon’u hapishaneden getirttiler. Ve onu sütunların arasında durdurdular. 26 Sonra Şimşon elinden tutan çocuğa “Bırak da evi taşıyan sütunlara tutunup yaslanayım” dedi. 27 (Ev, erkek ve kadınlarla doluydu, tüm Filistî beyleri de oradaydı.+ Şimşon insanları eğlendirirken erkekli kadınlı üç bin kişi damdan onu seyrediyordu.)+

28 Şimşon+ Yehova’ya yakararak,+ “Ulu Rab Yehova, ne olur beni an”+ dedi. “Ne olur son bir kez güçlendir+ beni. Ey Tanrım, ne olur Filistîlerden hiç değilse bir gözümün öcünü almama izin ver.”+

29 Böylece Şimşon, evi taşıyan iki ana sütunun arasında gücünü topladı, bir sütunu sağ eliyle diğer sütunu da sol eliyle kavradı. 30 Ve “Filistîlerle beraber ben de can vereyim”+ diyerek tüm gücüyle sütunlara yüklendi ve ev Filistî beylerinin ve orada bulunan herkesin üzerine yıkıldı.+ Böylece kendisiyle birlikte ölenlerin sayısı, hayatı boyunca öldürdüğü kişilerin sayısından fazla oldu.+

31 Sonra kardeşleri ve babasının tüm ev halkı gelip onu kaldırdılar ve götürüp Tsora’yla+ Eştaol+ arasında, babası Manoah’ın+ mezarının olduğu yere gömdüler. Şimşon, İsrail’de yirmi yıl hâkimlik yapmıştı.+

17 Efraim’in dağlık bölgesinde+ Mika isimli bir adam yaşıyordu. 2 Mika bir gün annesine “Senden çalınan bin yüz parça gümüş için lanet okuduğunu+ duydum; o gümüşler bende, onları alan bendim”+ dedi. Bunu duyan annesi “Yehova senden razı olsun oğlum”+ dedi. 3 Böylece Mika bin yüz parça gümüşü annesine geri verdi.+ Annesi de “Bu gümüşü oyma bir put,+ dökme bir heykel+ yapılsın diye kendi elimle oğlum için Yehova’ya adıyorum” dedi. “Bunun için gümüş senin olacak.”

4 Ve Mika gümüşü annesine verdi, annesi de iki yüz gümüş alıp gümüşçüye verdi.+ O da oyma bir put,+ dökme bir heykel+ yaptı. Onu Mika’nın evine koydular. 5 Mika’nın bir ilahlar evi+ vardı. Bir efod+ ve terafim+ yapıp, kendisine kâhin olarak hizmet etsin+ diye oğullarından birine yetki verdi.+ 6 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Herkes kendi gözünde doğru olanı yapıyordu.+

7 Yahuda Beytlehemi’nde,+ Yahudalı bir ailenin yanında genç bir adam vardı. Levioğullarından+ olan bu genç bir süredir orada kalıyordu. 8 Fakat sonra kalacak başka bir yer bulmak için Yahuda Beytlehemi’nden ayrıldı. Derken, Efraim’in dağlık bölgesine, Mika’nın+ evine geldi. 9 Mika ona “Neredensin?” diye sordu. O da “Yahuda Beytlehemi’nden geliyorum, Levioğullarındanım” dedi. “Bir süreliğine kalacak bir yer bulmak için yollardayım.” 10 Mika “O halde benimle kal, bana baba+ ve kâhin+ ol” dedi. “Ben de sana gerekli giyecek ve yiyeceği sağlar, yılda on parça da gümüş veririm.” Levioğlu bunu kabul etti. 11 Böylece Mika’yla kalmaya karar verdi ve genç adam onun oğullarından biri gibi oldu. 12 Mika ayrıca bu Levioğlu kendisine kâhin+ olarak hizmet etsin diye ona yetki verdi,+ adam onun evinde kaldı. 13 Mika “Artık biliyorum ki Yehova bana iyilik edecek” dedi. “Çünkü bir Levioğlu bana kâhin oldu.”+

18 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Dan kabilesi+ İsrail’de mülk edinip yerleşeceği bir yer arıyordu. Çünkü İsrail kabilelerinin mirası arasında onlara o güne kadar bir pay düşmemişti.+

2 Sonunda Dan kabilesi, kendi aralarından, Tsora+ ve Eştaol+ şehirlerinden beş yiğit adam seçip bilgi toplamaya, keşfe+ gönderdiler. Onlara “O toprakları keşfe gidin” dediler. Onlar da Efraim’in dağlık bölgesinde,+ Mika’nın evine+ varıp geceyi orada geçirdiler. 3 Mika’nın evinin yakınlarında o genç Levioğlunun sesini tanımış, bu yüzden oraya yönelmişlerdi. Ona “Seni buraya kim getirdi? Ne yapıyorsun? Burada ne işin var?” diye sordular. 4 Adam da onlara “Mika kendisine kâhin+ olarak hizmet etmem için beni tutmak istedi”+ diyerek Mika’nın neler yaptığını anlattı. 5 Adamlar “Lütfen Tanrı’ya+ danış+ da gittiğimiz yolda işimiz rast gidecek mi öğrenelim” dediler. 6 Kâhin de onlara “Selametle gidin” dedi, “Gideceğiniz yolda Yehova sizinle olacak.”

7 Böylece beş adam tekrar yola koyulup Laiş’e+ vardılar. Orada yaşayanların Saydalılar gibi güven içinde, sessiz sakin bir yaşam sürdüklerini+ gördüler. O yörede huzursuzluk yaratan zalim bir istilacı da yoktu. Saydalılardan+ uzaktaydılar, başkalarıyla da ilişkileri yoktu.

8 Sonunda Tsora+ ve Eştaol’daki+ kardeşlerinin yanına döndüler. Kardeşleri onlara, “Ne yaptınız?” diye sordu. 9 Onlar da “O toprakları gördük, çok güzel bir yer.+ Orayı ele geçirmek için oyalanmadan yola çıkalım.+ Tereddüt etmeyin, onlara saldıralım” dediler. 10 “Oraya girdiğinizde kaygısız bir halkla+ karşılaşacak ve geniş topraklar bulacaksınız. Orada her şey var.+ Tanrı orayı sizin elinize verdi.”+

11 Böylece, Dan kabilesinden+ altı yüz adam silahlarını kuşanıp Tsora ve Eştaol’dan+ yola çıktı. 12 Gidip Yahuda’daki Kiryat-yearim+ yakınlarında ordugâh kurdular. Bu nedenle oraya bugün hâlâ Mahane-dan*+ deniyor. Bu yer Kiryat-yearim’in batısındadır. 13 Oradan Efraim’in dağlık bölgesine geçip Mika’nın evine+ kadar geldiler.

14 Laiş+ topraklarını keşfe gitmiş+ olan beş adam kardeşlerine “Bu evlerde efod, terafim,+ oyma put+ ve dökme heykel+ olduğunu biliyor muydunuz?” dediler. “Ne yapacağınıza karar verin.”+ 15 Ardından dönüp Mika’nın yanındaki genç Levioğlunun+ evine geldiler, hal hatır sordular.+ 16 Bu arada Danoğullarından+ silah kuşanmış+ altı yüz adam kapının girişinde duruyordu. 17 Yöreyi keşfe çıkmış olan beş adam+ içeri girip oyma putu,+ efodu,+ terafimi+ ve dökme putu+ aldı. (O sırada kâhin,+ silahlarını kuşanmış olan altı yüz adamla birlikte kapının girişinde duruyordu.) 18 Mika’nın evine girenler, oyma putu, efodu, terafimi ve dökme putu alınca,+ kâhin,+ “Ne yapıyorsunuz?” dedi. 19 Onlar da “Sus” dediler. “Ses çıkarma, bizimle gel, bize baba+ ve kâhin+ ol. Sence hangisi daha iyi: Tek bir adamın+ evi için kâhinlik yapmaya devam etmek mi, yoksa İsrail’de bir kabilenin, bir ailenin+ kâhini olmak mı?” 20 Bu sözler kâhinin hoşuna gitti;+ efodu, terafimi ve oyma putu alıp+ onlara katıldı.

21 Ve oradan ayrıldılar; çocukları, hayvanları ve değerli şeyleri de önlerine+ katıp gittiler. 22 Danoğulları Mika’nın evinden biraz uzaklaştıktan sonra Mika’nın+ komşuları bir araya toplanıp onların peşine düştü. 23 Onlar Danoğullarının arkasından bağırınca Danoğulları da dönüp Mika’ya “Ne var?+ Niye böyle bir araya toplandınız?” dediler. 24 Mika, “Yaptığım+ ilahları+ da kâhinimi+ de aldınız gidiyorsunuz, başka neyim kaldı ki?+ Bir de ‘Ne var?’ diye soruyorsunuz” dedi. 25 Bunun üzerine Danoğulları “Bize öyle sesini yükseltme” dediler. “Yoksa bu öfkeli+ adamlar üzerinize yürür, sen de ailen de canınızdan olursunuz.” 26 Mika onların kendisinden daha güçlü olduğunu görünce+ geri dönüp evine gitti, Danoğulları da yollarına devam ettiler.

27 Danoğulları Mika’nın kâhinini+ ve yapmış olduğu putları alıp Laiş’te+ güven içinde sessiz sakin yaşayan o halkın+ üzerine yürüdüler. Onları kılıçtan geçirip+ şehirlerini ateşe verdiler.+ 28 Onları kurtarabilecek kimse yoktu, çünkü Sayda’dan+ uzaktaydılar ve başkalarıyla da hiçbir ilişkileri yoktu. Orası, Beyt-rehob+ yakınlarındaki bir ovadaydı. Danoğulları şehri yeniden inşa edip oraya yerleştiler.+ 29 O şehre, İsrail’in çocuklarından+ olan ataları Dan’ın ismini verdiler.+ Ancak daha önce şehrin ismi Laiş’ti.+ 30 Sonra Danoğulları oyma putu+ kendileri için oraya diktiler. Ve Musa oğlu Gerşom+ oğlu Yonatan+ ve oğulları Dan kabilesinin kâhinleri oldular. Memleket halkı sürgüne gidene+ kadar bu böyle sürdü. 31 Tanrı’nın evi+ Şilo’da durduğu sürece+ Mika’nın yapmış olduğu oyma put orada dikili kaldı.

19 İsrail’in başında bir kralın olmadığı o günlerde,+ Efraim’in dağlık bölgesinin+ ücra kesiminde yaşayan bir Levioğlu vardı. Bir süredir orada yaşayan bu adam, Yahuda Beytlehemi’nden+ bir cariye+ aldı. 2 Fakat cariyesi ahlaksızlık+ yaparak adamı aldatmaya başladı. Sonunda adamdan kaçarak Yahuda Beytlehemi’nde oturan babasının evine gitti ve orada tam dört ay kaldı. 3 Sonra kocası kalkıp kadının yanına gitti; gönlünü alarak onu geri getirmek istiyordu. Yanına iki eşek alıp uşağıyla+ birlikte yola koyuldu. Kadın onu karşılayıp babasının evine götürdü. Genç kadının babası adamı görünce onu sevinçle karşıladı. 4 Kadının babası bırakmadığından adam kayınbabasının yanında üç gün kaldı; yiyip içtiler. Adam geceleri de orada kalıyordu.+

5 Dördüncü gün de önceki günlerde olduğu gibi sabah erkenden kalktılar ve adam gitmek istedi. Fakat genç kadının babası damadına “Bir lokma ekmek ye, yüreğine can gelsin,+ sonra gidersiniz” dedi. 6 Oturup birlikte yemek yediler. Sonra genç kadının babası adama “Lütfen bu gece de kal,+ yüreğini hoş tut”+ dedi. 7 Adam ne zaman gitmeye kalksa kayınbabası kalması için ısrar etti; böylece adam o gece de orada kaldı.+

8 Beşinci gün adam yine gitmek için sabah erkenden kalktığında, kadının babası “Lütfen bir şeyler ye, yüreğine can gelsin”+ dedi. Yiyip içtiler ve hava kararmaya başlayana kadar oyalandılar. 9 Derken adam,+ cariyesi+ ve uşağıyla+ birlikte gitmek için kalktı. Fakat genç kadının babası “Bak neredeyse akşam oluyor. Lütfen bu gece de kalın”+ dedi. “Gün batıyor, bu gece de kal, yüreğini hoş tut.+ Yarın sabah yolculuk için erkenden kalkar çadırınıza gidersiniz.” 10 Fakat adam o gece orada kalmayı kabul etmedi ve kalkıp yola koyuldu. Yebus’a+ (Yeruşalim’e)+ kadar geldi. Cariyesiyle uşağı ve eyer vurulmuş iki eşeği de yanındaydı.

11 Yebus’a yaklaştıklarında gün iyice ilerlemişti.+ Uşak efendisine, “Yebusilerin+ şehrine girelim, geceyi orada geçirelim” dedi. 12 Fakat efendisi “İsrailoğullarına ait olmayan yabancı+ bir şehre girmeyelim. Gibea’ya+ kadar yolumuza devam edelim” dedi. 13 “Haydi gidip geceyi başka bir yerde, ya Gibea’da ya da Rama’da+ geçirelim.” 14 Böylece yollarına devam ettiler. Benyamin kabilesinin Gibea şehrine yaklaştıklarında güneş batıyordu.

15 Geceyi Gibea’da geçirmek üzere şehre giden yola saptılar. Şehre girip meydanda oturdular. Fakat geceyi geçirmeleri için kimse onları evine almadı.+ 16 Sonunda, akşam tarlada çalışmaktan evine dönen+ yaşlı bir adam çıkageldi. Adam, Efraim’in dağlık bölgesindendi+ ama bir süredir Gibea’da yaşıyordu. Gibea halkı ise Benyamin+ kabilesindendi. 17 Yaşlı adam başını kaldırıp şehir meydanında duran yolcuyu görünce “Nereden gelip nereye gidiyorsun?”+ diye sordu. 18 Adam da ona “Yahuda Beytlehemi’nden geliyoruz, Efraim’in dağlık bölgesinin ücra kesimlerine+ gidiyoruz” dedi. “Ben oralıyım. Yahuda Beytlehemi’ne+ gitmiştim, şimdi evime dönüyorum; ama beni evine alan yok.+ 19 Aslında yanımızda eşeklerimiz için yem+ de saman da var; kendim, hizmetçin+ ve bu kulunun uşağı+ için ekmek+ ve şarap da var. Hiçbir eksiğimiz yok.” 20 Yaşlı adam “İçin rahat olsun!”+ dedi. “Eksiğin varsa ben karşılarım.+ Yeter ki geceyi şehir meydanında geçirmeyin.” 21 Böylece onu evine götürdü+ ve eşeklerine arpa verdi.+ Herkes ayaklarını yıkadı;+ yediler, içtiler.

22 Onlar hoşça vakit geçirirken,+ şehrin serserileri+ evin etrafını sardılar.+ Kapının önünde itişiyor, yaşlı ev sahibine “Evine gelen şu adamı dışarı çıkar da onunla yatalım”+ diyorlardı. 23 Bunun üzerine ev sahibi dışarı çıkıp onların yanına gitti+ ve “Yapmayın kardeşlerim,+ lütfen kötülük etmeyin, bu adam evime misafir geldi” dedi. “Böyle büyük bir rezillik+ yapamazsınız. 24 Benim evlenmemiş bir kızım, bu adamın da cariyesi var. Ne olur, onları dışarı çıkarayım, onlarla yatın.+ Onlara dilediğinizi yapın, fakat bu adama böyle bir alçaklık yapmayın.”

25 Adamlar onu dinlemek istemedi. Bunun üzerine Levioğlu, cariyesini+ tutup dışarı onların yanına çıkardı. Adamlar onunla yattılar;+ bütün gece, sabaha kadar ona tecavüz ettiler.+ Gün doğarken kadını salıverdiler. 26 Kadın döndüğünde sabah olmak üzereydi. Efendisinin kaldığı evin+ kapısına geldiğinde yere yığıldı ve gün ışıyana kadar orada öylece kaldı. 27 Efendisi sabahleyin kalktı, yola çıkmak üzere kapıyı açıp dışarı adımını attığında, cariyesinin,+ elleri eşikte evin kapısına yığılmış olduğunu gördü. 28 Ona “Haydi kalk gidelim” dedi. Fakat kadın cevap vermedi.+ Bunun üzerine adam onu eşeğinin sırtına koydu ve evine gitti.+

29 Eve varınca eline büyük bir bıçak aldı, cariyesinin cesedini on iki parçaya böldü,+ İsrail’in her bölgesine gönderdi.+ 30 Bunu gören herkes, “İsrailoğulları Mısır diyarından çıktığından beri böyle bir şey ne duyuldu ne de görüldü” diyordu. “Düşünüp taşının, bu konuda bir karara varıp+ görüşünüzü bildirin” dediler.

20 Sonra, Dan’dan+ Beer-şeba’ya kadar+ olan topraklardan ve Gilead’dan+ tüm İsrail topluluğu bir araya geldi,+ Mitspa’da+ Yehova’nın önünde toplanarak tek vücut oldular.+ 2 Halkın, tüm İsrail kabilelerinin ileri gelenleri gerçek Tanrı’nın+ cemaatindeki yerlerini aldılar. Eli kılıç tutan+ dört yüz bin yaya oraya toplandı.

3 Benyaminoğulları, İsrailoğullarının Mitspa’ya çıktığını+ duydu.

İsrailoğulları “Anlatın” dediler, “Bu korkunç olay nasıl oldu?”+ 4 Bunun üzerine, öldürülen kadının kocası olan Levioğlu+ şunları anlattı: “Cariyemle+ birlikte geceyi geçirmek için Benyamin’in Gibea+ şehrine girmiştim. 5 Fakat Gibea halkı bana kötülük yapmak istedi ve gece yarısı misafir olduğum evin etrafını sardı. Aslında beni öldürmek istiyorlardı; ama cariyeme tecavüz ettiler+ ve sonra o öldü.+ 6 Ben de cariyemi aldım ve onu kesip parçalarını İsrail topraklarının tüm bölgelerine gönderdim.+ Çünkü bu edepsizlik,+ bu rezillik+ İsrail’de yapıldı. 7 Siz, tüm İsrailoğulları! Düşünceniz, kararınız+ nedir, şimdi söyleyin.”

8 Tüm halk ayağa kalkarak hep bir ağızdan+ “Hiçbirimiz çadırına dönmeyecek, kimse evine gitmeyecek!”+ dedi. 9 “Bu yüzden Gibea’ya yapacağımız şudur: Oraya kimin saldıracağına kurayla+ karar vereceğiz. 10 İsrail’in her kabilesinden, yüz kişiden on kişi, bin kişiden yüz kişi, on bin kişiden bin kişiyi halka erzak sağlaması için seçeceğiz. Geri kalanlar da, İsrail’de yaptıkları korkunç rezaletten+ ötürü Benyamin kabilesine ait Gibea’ya saldıracaklar.” 11 Böylece İsrail’deki tüm erkekler Gibea şehrine karşı birleşerek tek vücut oldular.

12 İsrail kabileleri, Benyamin’e+ adam göndererek “Böyle bir kötülüğü nasıl yaparsınız?”+ dediler. 13 “Şimdi Gibea’daki+ o serserileri+ bize teslim edin+ de onları öldürelim+ ve kötülüğü İsrail’den silip atalım.”+ Fakat Benyaminoğulları, kardeşleri İsrailoğullarının sözünü dinlemediler.+

14 Bu arada, başka şehirlerde yaşayan Benyaminoğulları, İsrailoğullarıyla savaşmak üzere Gibea’ya toplanmaya başladı. 15 Böylece o gün başka şehirlerden eli kılıç tutan yirmi altı bin adam Benyaminoğulları tarafına toplandı.+ Ayrıca Gibea’da oturan yedi yüz seçme adam da onlara katıldı. 16 Toplananlar arasında solak+ olan yedi yüz seçme adam vardı. Bunların her biri ıskalamadan sapanla+ bir kılı vurabilirdi.

17 Toplanan Benyamin erkeklerine karşılık İsrail erkeklerinden de eli kılıç tutan dört yüz bin kişi+ bir araya toplandı. Bunların hepsi de savaşçı adamlardı. 18 İsrailoğulları Tanrı’ya danışmak+ üzere Beytel’e çıktılar ve “Benyaminoğullarıyla yapacağımız savaşa hangimiz önderlik etsin?”+ diye sordular. Yehova da “Yahuda önderlik edecek”+ dedi.

19 İsrailoğulları sabah kalktılar ve Gibea karşısında ordugâh kurdular.

20 Böylece İsrail erkekleri Gibea’da Benyamin’e karşı savaş düzeni alarak onların üzerine yürüdüler. 21 O gün Gibea’dan+ çıkan Benyaminoğulları yirmi iki bin İsrailliyi yere serdi.+ 22 Fakat İsrail erkekleri cesaretlerini toplayarak ilk gün savaş düzeni aldıkları yerde tekrar savaş düzenine girdiler. 23 Sonra İsrailoğulları gidip Yehova’nın önünde akşama kadar ağlayarak+ O’na danıştılar. Yehova’ya “Kardeşlerimiz Benyaminoğullarıyla tekrar savaşmaya çıkalım mı?” diye sordular.+ Yehova da “Evet, çıkın” dedi.

24 Böylece İsrailoğulları ikinci gün yine Benyaminoğullarının bulunduğu yere yaklaştılar.+ 25 Benyaminoğulları o gün Gibea’dan çıkıp onların üzerine yürüdü ve İsrailoğullarından eli kılıç tutan+ on sekiz bin kişiyi daha yere serdi.+ 26 Bunun üzerine tüm İsrailoğulları,+ halkın tamamı, Beytel’e çıkıp ağladı.+ Yehova’nın önünde gün boyu oturdular ve akşama kadar oruç tuttular,+ Yehova’ya yakılan sunular+ ve paylaşma sunuları+ sundular. 27 O günlerde Tanrı’nın ahit sandığı Beytel’de olduğundan+ İsrailoğulları Yehova’ya orada danıştılar.+ 28 O günlerde Sandığın önünde Harun oğlu Eleazar oğlu Finehas+ görevliydi.+ Finehas, “Kardeşlerimiz Benyaminoğullarıyla tekrar savaşalım mı, yoksa vaz mı geçelim?”+ diye sordu. Yehova da “Savaşın, çünkü yarın onları sizin elinize vereceğim”+ diye cevap verdi. 29 Böylece İsrail tüm Gibea çevresinde pusuya+ adamlar yerleştirdi.

30 İsrailoğulları üçüncü gün Benyaminoğullarına karşı harekete geçerek önceki seferlerde olduğu gibi+ Gibea karşısında savaş düzeni aldı. 31 Benyaminoğulları onlara saldırmak için çıkınca, şehirden uzaklaşmış oldular.+ Ve diğer seferlerde olduğu gibi Beytel’e+ çıkan ve Gibea’ya+ giden yollarda, kırlarda İsrailoğullarından yaklaşık otuz kişiyi öldürdüler.+ 32 Bunun üzerine Benyaminoğulları, “İlk sefer olduğu gibi+ yine onları yeniyoruz” dediler. İsrailoğulları ise “Kaçalım,+ onları şehirden uzaklaştırıp ana yollara doğru çekelim” diyorlardı. 33 Tüm İsrailoğulları bulundukları yerden kalkıp Baal-tamar’da savaş düzeni aldılar. Bu sırada, diğerleri de Gibea+ çevresinde pusuya yattıkları+ yerlerden çıkıp saldırıya geçtiler. 34 Tüm İsrail’den on bin seçme adam Gibea önlerine geldi ve şiddetli bir savaş oldu. Benyaminoğulları başlarına gelecek felaketin farkında değillerdi.+

35 Yehova Benyaminoğullarını+ İsrail karşısında bozguna uğrattı. Böylece İsrailoğulları o gün Benyamin’den eli kılıç tutan yirmi beş bin yüz adamı öldürdü.+

36 Ancak İsrailoğulları onların önünde geri çekildiği için Benyaminoğulları İsrail yeniliyor sandı.+ Oysa İsrailoğulları Gibea’da kurdukları pusuya güveniyorlardı. 37 Pusudakiler+ de hemen yerlerinden fırlayıp Gibea’ya doğru koştular+ ve şehre dağılarak tüm halkı kılıçtan geçirdiler.+

38 Pusuya yatanlarla diğer İsrail erkekleri önceden aralarında anlaşmışlardı; şehirden yükselen duman bir işaret olacaktı.+

39 İsrailoğulları savaş sırasında geri çekilirken Benyaminoğulları onlardan otuz kadar kişiyi öldürdü+ ve “İlk savaşta olduğu gibi+ yine bize yeniliyorlar” diye düşündüler. 40 Ve şehirden işaret+ olarak bir sütun gibi duman+ yükselmeye başladı. Benyaminoğulları geri dönüp baktıklarında bütün şehirden göğe yükselen dumanları gördüler.+ 41 Sonra İsrailoğulları dönüp üzerlerine yürüyünce+ Benyaminoğulları başlarına nasıl bir felaket geldiğini fark edip+ şaşkına döndüler.+ 42 İsrailoğullarından kaçarak çöle yöneldiler, ama savaşçılar peşlerini bırakmadı. Bu arada şehirlerden çıkan İsrailoğulları onları öldürdü. 43 İsrailoğulları Benyaminoğullarının çevresini sardı.+ Durmalarına fırsat vermeden,+ Gibea’nın+ doğusuna kadar onları yere serdiler. 44 Sonunda Benyaminoğullarından on sekiz bin kişi öldürüldü; hepsi de yiğit adamlardı.+

45 Geri dönüp kırlara, Rimmon kayalığına kaçanlar oldu.+ İsrailoğulları onları kovalayıp beş bin kişiyi daha yollarda öldürdü.+ Sonra onları Gidom’a kadar izleyerek iki bin kişiyi daha öldürdüler. 46 O gün eli kılıç tutan toplam yirmi beş bin Benyaminoğlu öldürüldü;+ hepsi de yiğit savaşçılardı. 47 Diğer yandan altı yüz adam dönüp Rimmon kayalığına, kırlara kaçtı. Dört ay Rimmon kayalığında yaşadılar.+

48 İsrail erkekleri geri dönüp Benyaminoğullarının yaşadıkları yere geldiler; şehirdeki tüm insanları ve hayvanları, buldukları her canlıyı kılıçtan geçirdiler.+ Çevredeki tüm şehirleri de ateşe verdiler.+

21 İsrail erkekleri Mitspa’da+ “Aramızdan hiç kimse Benyaminoğullarına kız vermeyecek”+ diye yemin etti. 2 Sonra halk Beytel’e+ geldi ve Tanrı’nın+ önünde akşama kadar oturup yüksek sesle ağladı.+ 3 “Ey İsrail’in Tanrısı Yehova, İsrail’in başına bunlar neden geldi, İsrail’den bugün bir kabile neden eksildi?”+ diyorlardı. 4 Ertesi gün halk erkenden kalktı ve orada bir sunak yapıp yakılan sunular+ ve paylaşma sunuları+ sundu.

5 Sonra İsrailoğulları “Yehova’nın önünde toplandığımızda İsrail kabilelerinden kimler gelmedi?” diye sordular. “Çünkü Mitspa’ya, Yehova’nın önüne gelmeyenler hakkında büyük bir yemin+ edilmişti. ‘Onlar mutlaka öldürülsün’ denmişti.”+ 6 İsrailoğulları kardeşleri Benyaminoğullarının başına gelenlere üzülüyorlardı. “Bugün İsrail’den bir kabile koparıldı” diyorlardı. 7 “Peki şimdi geri kalanlara nasıl eş bulacağız? Çünkü kızlarımızı onlara vermeyeceğimize+ dair Yehova’nın önünde yemin ettik.”+

8 Ve “İsrail kabilelerinden hangisi Mitspa’ya Yehova’nın önüne+ çıkmadı?” diye sordular. Baktılar ki, Yabeş-gilead’dan+ kimse ordugâhta toplanan halka katılmamıştı. 9 Halkı saydıkları zaman Yabeş-gilead halkından kimsenin orada olmadığını fark ettiler. 10 Böylece İsrail topluluğu oraya on iki bin cesur yiğit gönderip “Gidin, tüm Yabeş-gilead halkını, kadınları da çocukları da kılıçtan geçirin”+ diye emrettiler. 11 “Yapmanız gereken şu: Tüm erkekleri ve erkekle yatmış tüm kadınları yok edeceksiniz.”+ 12 Onlar da Yabeş-gilead+ halkı arasından eline erkek eli değmemiş+ dört yüz kız buldular. Onları Kenan topraklarında bulunan Şilo’daki+ ordugâha getirdiler.

13 Sonra tüm topluluk Rimmon kayalığında+ bulunan Benyaminoğullarına adam gönderip barış teklif ettiler. 14 Bunun üzerine Benyaminoğulları geri döndü. Ve İsrailoğulları Yabeş-gilead+ kadınlarından sağ bıraktıklarını onlara verdiler, fakat hepsi için yeterince kız yoktu.+ 15 Halk Benyaminoğulları için üzülüyordu,+ çünkü Yehova İsrail kabileleri arasında bir gedik açmıştı. 16 Topluluktan bazı ihtiyarlar, “Geri kalan Benyaminoğullarına nasıl eş bulacağız?” dediler, “Çünkü o kabiledeki tüm kadınlar yok edildi. 17 İsrail’den bir kabile yok olup gitmesin diye, Benyaminoğullarından kaçıp kurtulanların+ da mirasçıları olmalı. 18 Fakat biz onlara kızlarımızı veremeyiz, çünkü İsrailoğulları ‘Benyamin’e kız veren lanetli olsun’ diye yemin etti.”+

19 Sonra, “Beytel’in kuzeyinde, Beytel’den Şekem’e+ giden yolun doğusunda, Lebona’nın güneyinde bulunan Şilo’da+ her yıl Yehova’nın onuruna bir bayram kutlanıyor” dediler. 20 Ve Benyaminoğullarına, “Gidin, bağlarda pusuya yatın” dediler. 21 “Şilo kızları oraya dans etmeye+ geldiğinde bağlardan çıkın ve herkes Şilo kızlarından birini kaçırıp Benyamin topraklarına götürsün. 22 Eğer onların babaları ya da ağabeyleri gelip şikâyetçi olurlarsa ‘Lütfen anlayışlı olun’ deriz. ‘Çünkü savaşarak bulduğumuz kızlar hepsine yetmedi.+ Kızları onlara kendi isteğinizle vermediğinize göre suçlu sayılmazsınız’+ deriz.”

23 Benyaminoğulları kendilerine söyleneni yaptı ve her biri+ dans eden kızlardan birini kaçırdı.+ Sonra kendi topraklarına döndüler ve şehirler kurup+ oralarda yaşamaya başladılar.

24 Böylece İsrailoğulları da oradan ayrıldı; herkes kendi kabilesine, kendi ailesine gitti. Hepsi kendi topraklarına döndü.+

25 O günlerde İsrail’de kral yoktu.+ Herkes kendi gözünde doğru olanı yapıyordu.+

[Dipnotlar]

Hk 1:14 Ya da “eşekten inip”

Hk 1:15 Anlamı, “Su Kaynakları”

Hk 1:17 Anlamı, “Yok Edilmek Üzere Adanmış”

Hk 1:27 Ya da “yavru kentleri”, sözcük anlamıyla “kızları”

Hk 1:31 Sonraki adı Ptolemais. Elçiler 21:7’ye bakın.

Hk 2:5 Anlamı, “Ağlayanlar”

Hk 2:14 Sözcük anlamıyla, “sattı.” 3:8; 4:2,9 ve 10:7 için de geçerli.

Hk 3:7 Ya da “Aşera”

Hk 3:10 Eski Suriye bölgesi.

Hk 3:16 İbranice gomed. Yaklaşık 38 santimetre olduğu düşünülen uzunluk birimi.

Hk 3:19 Ya da “taş putlardan”

Hk 3:24 Sözcük anlamıyla, “ayaklarını örtüyor”

Hk 5:2 ‘Saç bağını çözmek’, Tanrı’ya ant ya da adak ifadesi.

Hk 5:20 ‘Sözcük anlamıyla, “yörüngelerinden”

Hk 6:14 Septuagint’te “Yehova’nın meleği”

Hk 6:19 Yaklaşık 22 litre.

Hk 6:20 Başlangıç 5:22’deki dipnota bakın.

Hk 6:23 Sözcük anlamıyla, barış, huzur düşüncesi içerir.

Hk 6:24 Anlamı, “Yehova Barıştır”

Hk 6:32 Anlamı, “Baal Kendini Ona Karşı Savunsun”

Hk 7:19 Gece yarısı nöbeti. Yaklaşık saat 22:00’de başlayıp 02:00’ye kadar sürerdi.

Hk 8:21 Ya da “ay”

Hk 8:26 Ek 5’e bakın.

Hk 8:27 Ya da “putperest tapınmaya katıldığı”

Hk 10:4 Anlamı, “Yair’in Obaları”

Hk 12:3 Sözcük anlamıyla, “avcuma alıp”

Hk 13:5 Anlamı, “Adanmış; Ayrılmış”

Hk 15:4 Ya da “çakal”

Hk 15:17 Anlamı, “Çene Kemiği Tepesi”

Hk 15:19 Anlamı, “Yakaranın Pınarı”

Hk 18:12 Anlamı, “Dan’ın Ordugâhı”

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş