Matta İncili
1 İbrahim oğlu,+ Davut oğlu,+ İsa Mesih’in hayatını anlatan kitap.+
2 İbrahim İshak’ın babasıydı;+
İshak Yakup’un babasıydı;+
Yakup Yahuda+ ve kardeşlerinin babasıydı;
3 Yahuda Tamar’dan doğan Perets+ ve Zerah’ın babasıydı;
Perets Hetsron’un babasıydı;+
Hetsron Ram’ın babasıydı;+
4 Ram Amminadab’ın babasıydı;
Amminadab Nahşon’un babasıydı;+
Nahşon Salmon’un babasıydı;+
5 Salmon Rahab’dan+ doğan Boaz’ın babasıydı;
Boaz Rut’tan+ doğan Obed’in babasıydı;
Obed Yesse’nin babasıydı;+
Davut Uriya’nın karısından doğan Süleyman’ın babasıydı;+
7 Süleyman Rehoboam’ın babasıydı;+
Rehoboam Abiya’nın babasıydı;
8 Asa Yehoşafat’ın babasıydı;+
Yehoşafat Yehoram’ın babasıydı;+
Yehoram Uzziya’nın babasıydı;
9 Uzziya Yotam’ın babasıydı;
Ahaz Hizkiya’nın babasıydı;+
10 Hizkiya Manasse’nin babasıydı;+
Amon+ Yoşiya’nın babasıydı;
11 Yoşiya+ Babil sürgünlüğü döneminde+ yaşamış Yekonya+ ve kardeşlerinin babasıydı.
12 Babil’e sürgün gittikten sonra Yekonya Şealtiel’in babası oldu;+
Şealtiel Zerubbabel’in babasıydı;+
13 Zerubbabel Abiud’un babasıydı;
Abiud Elyakim’in babasıydı;
Elyakim Azor’un babasıydı;
14 Azor Sadok’un babasıydı;
Sadok Ahim’in babasıydı;
Ahim Eliud’un babasıydı;
15 Eliud Eleazar’ın babasıydı;
Eleazar Mathan’ın babasıydı;
Mathan Yakup’un babasıydı;
16 Yakup Meryem’in kocası Yusuf’un babasıydı; Meryem’den+ de Mesih denilen İsa+ doğdu.
17 Dolayısıyla, İbrahim’den Davut’a kadar on dört nesil, Davut’tan Babil sürgünlüğüne kadar on dört nesil ve Babil sürgünlüğünden Mesih’e kadar on dört nesildi.
18 İsa Mesih’in doğumu ise şöyle oldu: Annesi Meryem Yusuf’la evlenmeden önce, henüz nişanlıyken+ kutsal ruh aracılığıyla+ hamile kaldı. 19 Kocası Yusuf doğru bir adamdı ve onun herkese rezil olmasını istemiyordu.+ Bu yüzden de onu gizlice boşamak+ niyetindeydi. 20 Yusuf bunlar üzerinde epey düşündükten sonra Yehova’nın* meleği ona rüyasında görünüp şöyle dedi: “Ey Davut oğlu Yusuf, karın Meryem’i evine almaktan korkma, çünkü rahmindeki bebek kutsal ruh aracılığıyla olmuştur.+ 21 Karın bir erkek çocuk doğuracak, onun adını İsa* koyacaksın;+ çünkü o, halkını+ günahlarından+ kurtaracak.”+ 22 Bütün bunlar aslında Yehova’nın, peygamberi aracılığıyla+ söylediği şu sözler yerine gelsin+ diye olmuştur: 23 “İşte, kız+ gebe kalıp bir oğul doğuracak ve onun adını İmmanuel+ koyacaklar.” Bu da, “Tanrı Bizimledir”+ anlamına gelir.
24 Sonra Yusuf uykudan uyandı ve Yehova’nın meleğinin talimatına uyarak karısını evine aldı. 25 Fakat Meryem çocuğu doğuruncaya kadar Yusuf onunla ilişkiye girmedi;+ çocuk+ doğunca adını İsa koydu.+
2 İsa, Kral Herodes’in+ döneminde, Yahudiye’nin Beytlehem şehrinde+ doğdu. O doğduktan sonra Yeruşalim’e doğu memleketlerinden astrologlar+ geldi. 2 “Yahudilerin yeni doğan kralı+ nerede? Biz doğudayken onun yıldızını+ gördük ve önünde eğilmeye geldik” dediler. 3 Bunu duyan Kral Herodes ve tüm Yeruşalim halkı telaşa kapıldı. 4 Kral, bütün yüksek kâhinleri ve yazıcıları* toplayarak onlara Mesih’in* nerede doğacağını sormaya başladı. 5 Ona şöyle dediler: “Yahudiye Beytlehemi’nde;+ çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır: 6 ‘Ey sen, Yahuda diyarındaki Beytlehem,+ Yahuda yöneticilerinin gözünde hiç de önemsiz bir şehir değilsin; çünkü senden bir yönetici+ çıkacak ve halkım İsrail’e o önderlik*+ edecek.’”
7 Bunun üzerine Herodes astrologları gizlice çağırttı ve onlara sorular sorup yıldızın tam olarak ne zaman göründüğünü öğrendi. 8 Onları Beytlehem’e gönderirken şöyle dedi: “Gidin, çocuğun yerini iyice araştırın, bulunca bana da haber verin ki, ben de gidip önünde eğileyim.”+ 9 Adamlar kralın bu sözlerinden sonra yola çıktılar. Doğudayken görmüş oldukları yıldız+ da önlerinde gidiyordu; yıldız çocuğun bulunduğu yerin üzerine kadar geldi ve orada durdu. 10 Bunu görünce gerçekten çok sevindiler. 11 Eve girince annesi Meryem’in yanında olan küçük çocuğu gördüler ve önünde eğilip yere kapandılar. Aynı zamanda, getirdikleri değerli şeyleri çıkarıp, altın, akgünlük ve mürrüsafi armağan ettiler. 12 Bununla birlikte, Herodes’in yanına dönmemeleri için rüyada Tanrı’dan bir uyarı aldıklarından,+ memleketlerine başka bir yoldan döndüler.
13 Onlar gittikten sonra, Yehova’nın meleği+ Yusuf’a rüyasında görünüp şöyle dedi: “Kalk, çocuğu ve annesini alıp Mısır’a kaç ve ben sana dönmeni söyleyene kadar orada kal; çünkü Herodes çocuğu yok etmek için onu aramaya başlayacak.” 14 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocukla annesini alıp geceleyin Mısır’a kaçtı; 15 Herodes’in ölümüne kadar da orada kaldı. Böylece, peygamberi aracılığıyla Yehova’nın söylediği “Oğlumu Mısır’dan+ çağırdım” sözü yerine gelecekti.+
16 Herodes, astrologların kendisini atlattığını görünce öfkeden deliye döndü. Astrologlardan tam olarak öğrenmiş olduğu tarihe göre,+ iki yaşındaki ve daha küçük erkek çocukları öldürtmek üzere tüm Beytlehem ve çevresine adamlar gönderdi. 17 O zaman Yeremya peygamber aracılığıyla söylenen şu sözler yerine geldi: 18 “Rama’da bir ses duyuldu,+ ağlayış ve feryat sesleri. Rahel+ çocukları için ağlıyor ve teselli edilmek istemiyordu, çünkü onlar artık yok.”
19 Herodes ölünce, Yehova’nın meleği Mısır’da bulunan Yusuf’a bir rüyada göründü+ 20 ve şöyle dedi: “Kalk, çocuğu ve annesini alıp İsrail’e dön, çünkü çocuğun canına kıymak isteyenler öldü.” 21 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocuğu ve annesini alıp İsrail topraklarına geldi. 22 Fakat Yahudiye’de Herodes’ten sonra oğlu Arhelaos’un kral olarak hüküm sürdüğünü duyunca, oraya gitmekten korktu. Ayrıca rüyada Tanrı’dan bir uyarı da alınca+ oradan uzağa, Celile bölgesine gitti.+ 23 Oraya gelip Nasıra adlı şehre yerleşti ki,+ peygamberler aracılığıyla söylenen “Ona Nasıralı denecektir” sözü yerine gelsin.+
3 O günlerde Vaftizci Yahya,+ Yahudiye Çölüne+ gelip şu haberi duyurdu: 2 “Tövbe edin,+ çünkü göklerin krallığı yaklaştı.”+ 3 O aslında İşaya peygamberin şu sözlerle değindiği kişiydi:+ “Dinleyin! Çölde biri bağırıyor: ‘Yehova’nın yolunu hazırlayın!+ O’nun yollarını düzleyin.’” 4 İşte bu Yahya’ydı; deve tüyünden bir giysi+ giyer, beline deri kuşak+ bağlardı. Yiyeceği ise çekirge+ ve yaban balıydı.+ 5 Yeruşalim’den, Yahudiye’nin her tarafından ve Ürdün Irmağı etrafındaki tüm bölgelerden insanlar ona geliyordu. 6 Günahlarını açıkça itiraf ederek, Ürdün Irmağında+ onun tarafından vaftiz ediliyorlardı.
7 Ferisilerden* ve Sadukilerden*+ birçoğunun vaftiz yerine geldiğini görünce Yahya onlara şöyle dedi: “Siz engerek soyu,+ gelecek gazaptan kaçabileceğinizi size kim söyledi?+ 8 Öyleyse tövbeye yakışır meyveler ortaya koyun+ 9 ve sakın ‘Bizim babamız İbrahim’dir’+ demeye kalkışmayın. Bilin ki, Tanrı şu taşlardan İbrahim’e çocuklar yaratabilir.+ 10 İşte, balta+ da ağaçların dibinde duruyor. Dolayısıyla, iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip+ ateşe atılacak.+ 11 Ben sizi tövbenizden dolayı suyla+ vaftiz ediyorum,+ fakat benden sonra gelen+ benden daha güçlüdür ve ben onun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim.+ O sizi kutsal ruhla+ ve ateşle vaftiz edecek.+ 12 Yabası elinde bekliyor. Harman yerini tertemiz edip buğdayını ambara toplayacak,+ fakat samanı sönmez bir ateşte yakıp yok edecek.”+
13 O zaman İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek+ için Celile’den+ Ürdün Irmağına, onun yanına geldi. 14 Fakat Yahya onu engellemeye çalışarak, “Senin tarafından vaftiz edilmeye ihtiyacı olan benim, sen bana mı geliyorsun?” dedi. 15 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Bırak, şimdi böyle olsun. Ancak bunu yapmakla doğruluğun gereğini yerine getirmiş oluruz.”+ Artık Yahya ona engel olmadı. 16 İsa vaftiz edildikten sonra hemen sudan çıktı. İşte, gökler açılmıştı+ ve Yahya Tanrı’nın ruhunun bir güvercin+ gibi onun üzerine indiğini gördü.+ 17 O sırada göklerden gelen bir ses+ de şunları söylüyordu: “Sevgili oğlum+ budur,+ ondan memnunum.”+
4 Bundan sonra İsa ruhun yönlendirmesiyle çöle gitti;+ orada İblis onu ayartmaya çalışacaktı.+ 2 Kırk gün kırk gece oruç+ tuttuktan sonra acıktı. 3 Ayartıcı+ da gelip, “Eğer sen Tanrı oğluysan,+ söyle de şu taşlar ekmek olsun” dedi. 4 Fakat İsa şöyle cevap verdi: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Yehova’nın ağzından çıkan her sözle yaşar’ diye yazılmıştır.”+
5 O zaman İblis onu alıp kutsal şehre+ götürdü ve mabedin burcuna çıkardı. 6 Sonra şunları söyledi: “Eğer sen Tanrı oğluysan kendini aşağı at;+ çünkü yazıldığına göre, ‘O, meleklerine senin için emir verecek ve ayağın hiç taşa çarpmasın diye, seni elleri üzerinde taşıyacaklar.’”+ 7 İsa ona şu cevabı verdi: “‘Tanrın Yehova’yı sınamayacaksın’ diye de yazılmıştır.”+
8 İblis bu kez de onu alıp çok yüksek bir dağa götürdü. Ona dünyanın bütün krallıklarını+ ve onların ihtişamını göstererek 9 şöyle dedi: “Eğer yere kapanıp önümde bir tapınma hareketi yaparsan+ bütün bunları sana vereceğim.”+ 10 O zaman İsa şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan! Çünkü, ‘Tanrın Yehova’ya tapınacak+ ve yalnız O’na+ ibadet edeceksin’ diye yazılmıştır.”+ 11 Bunun üzerine İblis onu bıraktı+ ve melekler gelip ona hizmet etmeye başladı.+
12 İsa, Yahya’nın tutuklandığını duyunca+ Celile’ye gitti.+ 13 Sonra Nasıra’dan ayrılarak Zebulun ve Naftali+ bölgesinde, göl kenarında bulunan Kefernahum’a gelip yerleşti.+ 14 Böylece İşaya peygamber aracılığıyla söylenen şu sözler yerine geldi: 15 “Ey milletlerin Celilesi!+ Ürdün Irmağının karşı yakasında, deniz yolu boyunca uzanan Zebulun toprakları, Naftali toprakları! 16 Karanlıkta oturan halk+ büyük bir ışık gördü+ ve ölüm gölgesinde oturanların üzerine ışık+ saçıldı.”+ 17 O günden itibaren İsa şu sözleri duyurmaya başladı: “Tövbe edin,+ çünkü göklerin krallığı yaklaştı.”+
18 İsa Celile Gölü kıyısında dolaşırken denize ağ atan iki kardeş gördü. Petrus+ da denilen Simun+ ve kardeşi Andreas balıkçıydılar. 19 Onlara, “Ardımdan gelin, bundan sonra balık değil insan yakalayacaksınız” dedi.+ 20 Onlar da hemen ağları bırakıp+ onun peşinden gittiler. 21 İsa oradan yoluna devam ederken iki kardeş daha gördü.+ Bunlar, babaları Zebedi’yle+ birlikte teknede ağlarını onaran Yakup ve kardeşi Yuhanna’ydı. Onları da çağırdı. 22 Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp onun ardından gittiler.
23 İsa bütün Celile’yi+ dolaşıp,+ onların havralarında+ Tanrı’nın sözünü öğretiyor, krallığın iyi haberini duyuruyor ve halk arasında her türlü hastalık ve illeti iyileştiriyordu.+ 24 Onun hakkındaki haber bütün Suriye+ eyaletine yayıldı. Çeşit çeşit hastalıklar ve dertler çeken, cinlerin tutsağı olan, saralı,+ felçli, kötü durumdaki bütün kişileri getirdiler+ ve İsa onları iyileştirdi. 25 Böylece, Celile’den,+ Dekapolis’ten, Yeruşalim’den,+ Yahudiye’den ve Ürdün Irmağının karşı yakasından büyük kalabalıklar onu izlemeye başladı.
5 İsa kalabalığı görünce dağa çıktı. Yere oturdu ve sonra öğrencileri yanına geldi. 2 O da söze başlayıp şunları öğretti:
3 “Ne mutlu ruhi ihtiyacının farkında olanlara,+ çünkü göklerin krallığı onlarındır.+
4 Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edilecekler.+
5 Ne mutlu yumuşak başlı olanlara,+ çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.+
6 Ne mutlu doğruluğa aç ve susamış+ olanlara, çünkü onlar doyurulacaklar.+
7 Ne mutlu merhametli olanlara,+ çünkü onlar merhamet görecekler.
8 Ne mutlu temiz yürekli olanlara,+ çünkü onlar Tanrı’yı görecekler.+
9 Ne mutlu barışçı olanlara,*+ çünkü onlara ‘Tanrı oğulları’+ denecek.
10 Ne mutlu doğruluk yolunda zulüm görenlere,+ çünkü göklerin krallığı onlarındır.
11 Benim yüzümden insanlar sizi kınadıkları,+ size zulmettikleri+ ve aleyhinizde her türlü yalanı söyledikleri zaman ne mutlu sizlere! 12 Sevinin ve sevinçten sıçrayın,+ çünkü göklerdeki ödülünüz+ büyüktür. Onlar sizden önce peygamberlere+ de böyle zulmettiler.
13 Siz yeryüzünün tuzusunuz,+ fakat tuz özelliğini kaybederse, ona nasıl yeniden tat verilir? Artık hiçbir işe yaramadığından dışarı atılır+ ve ayaklar altında çiğnenir.
14 Siz dünyanın ışığısınız.+ Dağ üzerine kurulmuş şehir gizlenemez. 15 İnsanlar kandil yakınca, onu sepet* altına değil,+ şamdana koyarlar. Böylece ışık evdeki herkesi aydınlatır. 16 Benzer şekilde sizin ışığınız+ da insanların önünde parlasın ki, iyi işlerinizi görsünler+ ve göklerdeki Babanızı yüceltsinler.+
17 Kanunu ya da Peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi düşünmeyin.+ Ben bunları geçersiz kılmaya değil, yerine getirmeye geldim.+ 18 Gerçek şu ki, gök ve yer silinip gitse de,+ Kanunun en küçük bir harfi, hatta bir noktası bile silinmeyecek ve her sözü gerçekleşecektir.+ 19 Öyleyse, kim bu emirlerin en küçüklerinden birini bile çiğner+ ve insanlara bu şekilde öğretirse, göklerin krallığı için o ‘küçük’ sayılacak.+ Fakat kim onları tutar ve öğretirse,+ göklerin krallığı için o ‘büyük’+ sayılacak. 20 Şunu bilin ki, sizin doğruluğunuz yazıcıların ve Ferisilerinkinden+ üstün olmazsa, göklerin krallığına asla erişemezsiniz.+
21 Eskiden atalarımıza ‘Adam öldürmeyeceksin;+ kim adam öldürecek olursa+ mahkemede hesabını verecektir’+ dendiğini duydunuz. 22 Fakat, ben size diyorum ki, kardeşine karşı öfke besleyen+ herkes mahkemede hesap verecek.+ Kardeşine, ağza alınmaması gereken bir hakaret sözü* söyleyen herkes Yüksek Mahkemede* hesap verecek; ‘Aşağılık budala!’ diyen ise ateşli Hinnom Vadisi*+ hükmünü hak edecek.
23 Öyleyse, armağanını sunağa getirdiğinde,+ kardeşinin sana kırgın olduğu aklına gelirse,+ 24 armağanını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış+ ve sonra geri dönüp armağanını sun.+
25 Senden davacı+ olan kişiyle meseleni, onunla birlikte daha yoldayken hallet ki, seni hâkime, hâkim de mahkeme görevlisine teslim etmesin ve hapse atılmayasın. 26 Şunu bilmiş ol, borcunu son kuruşuna* kadar ödemeden oradan asla çıkamazsın.+
27 ‘Zina yapmayacaksın’ dendiğini duydunuz.+ 28 Fakat ben size diyorum ki, bir kadına ısrarla bakarak+ şehvete kapılan her adam yüreğinde+ zaten onunla zina yapmıştır.+ 29 O halde, sağ gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkar at.+ Çünkü senin için organlarından birini kaybetmek bütün bedeninin Hinnom Vadisine atılmasından iyidir.+ 30 Yine, sağ elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at.+ Çünkü senin için bir organını kaybetmek bütün bedeninin Hinnom Vadisine gitmesinden iyidir.
31 Ayrıca, ‘Kim karısını boşarsa+ ona boşanma belgesi versin’ dendiğini duydunuz.+ 32 Fakat ben size diyorum ki, karısını cinsel ahlaksızlıktan* başka bir nedenle boşayan+ her adam onu zinaya itmiş olur.+ Boşanmış kadınla evlenen de zina yapmış olur.+
33 Yine, eskiden atalarımıza ‘Yalan yere yemin etmeyeceksin+ ve Yehova’ya adaklarını yerine getireceksin’ dendiğini duydunuz.+ 34 Fakat ben size şöyle diyorum: Hiç yemin etmeyin;+ ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı’nın tahtıdır,+ 35 ne yer üzerine, çünkü orası O’nun ayaklarına basamaktır,+ ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kralın şehridir.+ 36 Kendi başın üzerine de yemin etmeyeceksin, çünkü sen bir saç telini bile beyaza ya da siyaha çeviremezsin. 37 Evet dediyseniz Evet olsun, Hayır dediyseniz Hayır olsun;+ bundan ötesi kötü olandan kaynaklanır.+
38 ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz.+ 39 Fakat ben size şöyle diyorum: Kötülük yapana karşı koyma; sağ yanağına+ vurana öbür yanağını da çevir. 40 Biri sana dava açıp mintanını almak isterse ona kaftanını da ver.+ 41 Bir yetkili seni angaryaya koşarak bir mil* gitmeni isterse onunla iki mil git.+ 42 Senden bir şey isteyene ver ve senden ödünç isteyene sırt çevirme.+
43 ‘Komşunu seveceksin+ ve düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz.+ 44 Fakat ben size şunu diyorum: Siz düşmanlarınızı sevin+ ve size zulmedenler için dua edin.+ 45 Böylece göklerde olan Babanızın oğulları olursunuz,+ çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur ve hem doğru olanların hem de olmayanların üzerine yağmur yağdırır.+ 46 Eğer sizi sevenleri severseniz ne kazancınız olur?+ Vergi tahsildarları da aynı şeyi yapmıyor mu? 47 Sadece kardeşlerinize selam verirseniz, olağanüstü bir şey mi yapmış olursunuz? Diğer milletlerden insanlar da aynı şeyi yapmıyor mu? 48 Öyleyse, göklerdeki Babanız kusursuz olduğu gibi siz de kusursuz olun.”+
6 “İnsanlar görsün diye, doğruluğunuzu+ onların önünde sergilemekten sakının. Yoksa göklerdeki Babanızdan bir karşılık alamazsınız. 2 Bu yüzden, sen sadaka verdiğin zaman+ önünden borazan öttürme.+ İkiyüzlüler insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak aldılar. 3 Fakat sen sadaka verdiğin zaman sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin. 4 Verdiğin sadaka gizli kalsın. Gizli yerinden her şeyi gören Babamız da sana karşılığını verecektir.+
5 Ayrıca, dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi yapmayın; çünkü onlar insanlara görünebilmek için+ havralarda ve anayolların başlarında dikilerek+ dua etmeyi severler. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak aldılar. 6 Fakat sen dua ettiğin zaman kendi odana çekil+ ve kapını kapat. Gözlerden gizli olan+ Babana dua et, gizli şeyleri de gören Baban sana karşılığını verecektir. 7 Dua ederken aynı sözleri tekrar tekrar söyleme.+ Diğer milletlerin insanları böyle yapıyor, çünkü onlar çok söz söyleyerek işitileceklerini sanıyorlar. 8 Dolayısıyla siz onlar gibi yapmayın, çünkü Babanız Tanrı, neye ihtiyacınız+ olduğunu daha siz Kendisinden dilemeden bilir.
9 Öyleyse siz şöyle dua edin:+
‘Göklerdeki Babamız, ismin+ kutsal kılınsın.+ 10 Krallığın+ gelsin. Gökte olduğu gibi yerde+ de Senin isteğin+ gerçekleşsin. 11 Bugün bize günlük ekmeğimizi ver.+ 12 Bize karşı günah işleyenleri* bağışladığımız gibi, Sen de bizim günahlarımızı* bağışla.+ 13 Ayartılmamıza izin verme,+ bizi kötü olanın elinden kurtar.’+
14 Siz başkalarının suçlarını bağışlarsanız, gökteki Babanız da sizi bağışlayacaktır.+ 15 Fakat başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamayacaktır.+
16 Oruç tuttuğunuz zaman+ ikiyüzlüler gibi surat asmayı bırakın. Çünkü onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için perişan bir ifade takınırlar.+ Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak aldılar. 17 Fakat sen oruç tuttuğun zaman başına yağ sürüp yüzünü yıka.+ 18 Böylece oruç tuttuğunu insanlara değil, gözlerden gizli+ olan Babana göstermiş olursun; gizli şeyleri de gören Baban sana karşılığını verecektir.
19 Kendinize yeryüzünde hazineler biriktirmeyi bırakın.+ Burada onları güve ve pas yiyip bitirir ve hırsızlar içeri girip çalarlar. 20 Bunun yerine, kendinize gökte hazineler biriktirin.+ Orada onları ne güve ne pas yiyip bitirir,+ ne de hırsızlar içeri girip çalabilir. 21 Çünkü hazinen neredeyse yüreğin de orada olacaktır.
22 Bedenin ışığı gözdür.+ Gözün tek bir şeye bakıyorsa, bütün bedenin aydınlık olacaktır. 23 Fakat gözün kötü olana bakıyorsa,+ bütün bedenin de karanlık olacaktır. İçindeki ışık aslında karanlıksa, o karanlık ne büyüktür!+
24 Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sevecek+ ya da birine bağlanıp diğerini hor görecektir. Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz.+
25 Bu yüzden size şunu diyorum: Ne yiyip ne içeceksiniz diye canınız için, ya da ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı+ çekmeyi bırakın.+ Can yiyecekten, beden giyecekten daha önemli değil mi?+ 26 Gökteki kuşlara dikkatle bakın.+ Onlar ne ekip biçerler ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Yine de, gökteki Babanız onları besler. Siz onlardan daha değerli değil misiniz?+ 27 Hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir parça* olsun uzatabilir?+ 28 Ayrıca, neden giyecek konusunda kaygı çekiyorsunuz? Kır zambaklarına+ bakın ve ders alın. Nasıl büyüdüklerini düşünün. Ne çalışıp didinir ne de iplik eğirirler, 29 fakat bilin ki, bütün haşmetiyle Süleyman+ bile bunlardan biri gibi giyinmemişti. 30 Tanrı bugün var olup yarın ocağa atılacak kır bitkilerini bile böyle giydiriyorsa, sizi de giydirmez mi, ey az imanlılar!+ 31 Öyleyse ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygı çekmeyin.+ 32 Milletler hevesle bunların peşinden koşar. Fakat gökteki Babanız bütün bunlara ihtiyacınız olduğunu bilir.+
33 O halde, Tanrı’nın krallığına ve O’nun istediği doğruluğa yaşamınızda daima ilk yeri verin;+ o zaman tüm bu şeyler de size verilecektir.+ 34 Asla yarın için kaygı çekmeyin,+ çünkü yarın kendi kaygılarıyla gelecektir. Her günün derdi kendine yeter.”
7 “Başkasını yargılamayı bırakın ki,+ siz de yargılanmayasınız. 2 Çünkü insanları hangi ölçüyle yargılarsanız,+ siz de aynı ölçüyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle ölçerseniz, aynı ölçekle alacaksınız.+ 3 Öyleyse neden kardeşinin gözündeki çöpe bakıyorsun da kendi gözündeki merteği görmüyorsun?+ 4 Kendi gözünde mertek varken, kardeşine nasıl ‘Dur gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin?+ 5 İkiyüzlü! Önce kendi gözünden merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözünden çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
6 Kutsal olanı köpeklere vermeyin+ ve incilerinizi domuzların önüne atmayın ki onları ayakları altında çiğnemesinler,+ sonra da dönüp sizi parçalamasınlar.
7 Dilemeye devam edin,+ size verilecektir; aramaya devam edin, bulacaksınız; kapıyı çalmaya devam edin,+ size açılacaktır. 8 Çünkü dileyen herkes alır,+ arayan herkes bulur ve kapıyı çalan herkese kapı açılır. 9 Gerçekten de, hanginiz, oğlu+ kendisinden ekmek istediğinde ona taş verir? 10 Ya da balık istediğinde yılan verir? 11 Sizler kötü olduğunuz halde+ çocuklarınıza iyi armağanlar vermesini biliyorsanız, göklerdeki Babanız Kendisinden dileyenlere iyi şeyler+ vermesini çok daha iyi bilir!
12 O halde, insanların size nasıl davranmasını istiyorsanız,+ siz de onlara öyle davranın. Aslında Kanunun ve Peygamberlerin dediği de budur.+
13 Dar kapıdan girin,+ çünkü yok oluşa giden yol geniş ve enlidir; bu yoldan gidenler çoktur. 14 Oysa hayata giden kapı dar ve yol sıkışıktır; bu yolu bulanlar azdır.+
15 Sahte peygamberlere+ karşı uyanık olun. Koyun postuna bürünüp+ yanınıza sokulurlar, fakat içlerinde aç kurtlar saklıdır.+ 16 Onları meyvelerinden tanıyacaksınız.+ İnsanlar hiç dikenlerden üzüm ya da çalılardan incir toplar mı?+ 17 Aynı şekilde her iyi ağaç iyi meyve verir, fakat her çürük ağaç kötü meyve verir.+ 18 İyi ağaç kötü meyve veremediği gibi çürük ağaç da iyi meyve veremez. 19 İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.+ 20 O halde, gerçekten de onları meyvelerinden tanıyacaksınız.+
21 Bana ‘Efendim, Efendim’ diyen herkes göklerin krallığına erişemeyecek, ancak göklerde olan Babamın isteğini yapan+ kişi erişecektir.+ 22 Birçok kişi o gün bana, ‘Efendim, Efendim,+ biz senin adınla peygamberlik etmedik mi, senin adınla cinler çıkarmadık mı ve senin adınla büyük işler yapmadık mı?’+ diyecek. 23 Fakat ben o zaman onlara açıkça şöyle diyeceğim: Sizi hiç tanımıyorum!+ Benden uzak durun, kötülüğün hizmetkârları!+
24 Öyleyse benim bu söylediklerimi duyan ve yapan herkes, evini kaya üstüne inşa eden sağgörülü adama benzer.+ 25 Evin üzerine yağmurlar yağdı, seller geldi, rüzgârlar esti ve eve vurdu, fakat ev çökmedi, çünkü kaya üzerine kurulmuştu. 26 Ancak, benim bu söylediklerimi duyup da yapmayan+ herkes evini kum üstüne inşa eden budala adama+ benzer. 27 Evin üzerine yağmurlar yağdı, seller geldi, rüzgârlar esti, eve vurdu+ ve ev çöktü; onun çöküşü büyük oldu.”+
28 İsa sözlerini bitirdiğinde, kalabalık onun öğretme tarzına hayran kalmıştı.+ 29 Çünkü onlara Tanrı’nın sözünü kendi yazıcıları gibi değil, yetki sahibi+ biri gibi öğretiyordu.
8 İsa dağdan aşağı indiğinde, ardında büyük bir kalabalık vardı. 2 O sırada, cüzamlı bir adam+ gelip onun önünde eğildi. “Efendim, sen beni temizleyebilirsin, yeter ki iste” diyordu. 3 Bunun üzerine İsa elini uzattı ve “İsterim, temiz ol”+ diyerek ona dokundu. O anda adam cüzamından arındı.+ 4 Sonra İsa adama şöyle dedi: “Sakın bunu kimseye anlatma;+ ancak git kâhine görün+ ve onlara kanıt olması amacıyla, Musa tarafından belirlenmiş armağanı sun.”+
5 İsa Kefernahum’a+ girdiğinde bir yüzbaşı ona gelip yalvarmaya başladı. 6 “Efendim, hizmetkârım evde felçli olarak yatıyor ve çok ıstırap çekiyor” diyordu. 7 İsa da, “Oraya geldiğimde onu iyileştiririm” dedi. 8 Yüzbaşı şöyle karşılık verdi: “Efendim, ben seni çatımın altına almaya layık biri değilim. Senin ağzından çıkacak tek bir sözle hizmetkârım iyileşir. 9 Çünkü ben de bir emir kuluyum, benim de emrim altında askerler var. Birine ‘Git!’+ derim, gider; başka birine ‘Gel!’ derim, gelir. Hizmetkârıma ‘Şunu yap!’ derim, yapar.” 10 İsa bunu duyunca hayret etti ve kendisini izleyenlere şöyle dedi: “Emin olun, böyle büyük bir imanı İsrail’de hiç kimsede görmedim.+ 11 Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan+ birçokları gelecek, göklerin+ krallığında+ İbrahim, İshak ve Yakup’la birlikte sofraya oturacak. 12 Fakat krallığın oğulları+ dışarıya, karanlığa atılacak. Orada ağlayacaklar ve acı içinde diş gıcırdatacaklar.”+ 13 Sonra yüzbaşıya, “Git, nasıl iman ettiysen öyle olsun”+ dedi. Hizmetkâr o saatte iyileşmişti.
14 İsa Petrus’un evine geldiğinde, onun kaynanasının+ ateşler içinde yattığını gördü.+ 15 İsa eline dokununca,+ kadının ateşi düştü ve ayağa kalkıp ona hizmet etmeye başladı.+ 16 Akşam olduğunda insanlar cinlerin tutsağı olan birçok kişiyi İsa’ya getirdiler. O, tek sözüyle ruhları çıkarıyor ve bütün hastaları iyileştiriyordu. 17 Böylece İşaya peygamberin şu sözleri yerine geliyordu: “Bizim hastalıklarımızı o üstüne aldı ve rahatsızlıklarımızı kendisi yüklendi.”+
18 İsa, çevresindeki kalabalığı görünce karşı yakaya geçmek üzere kıyıdan ayrılmaları için emir verdi.+ 19 Bir yazıcı gelip, “Öğretmen, sen nereye gidersen ben de arkandan geleceğim” dedi.+ 20 İsa da ona şöyle dedi: “Tilkilerin inleri, gökteki kuşların tüneyecek yerleri var, fakat İnsanoğlunun başını yaslayacak bir yeri yok.”+ 21 Sonra öğrencilerden biri, “Efendim, izin ver de önce gidip babamı gömeyim” dedi. 22 İsa ise, “Sen ardımdan gelmeye devam et; bırak ölüler kendi ölülerini gömsün” diye karşılık verdi.+
23 İsa bir tekneye bindi,+ öğrencileri de peşinden gittiler. 24 Derken, gölde büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, tekne yükselen dalgaların arasında kayboluyordu. Fakat İsa uyuyordu.+ 25 Öğrenciler onu uyandırıp,+ “Efendim bizi kurtar, boğuluyoruz!” dediler. 26 Fakat İsa, “Ey az imanlılar,+ neden yüreksizlik ediyorsunuz?” diye karşılık verdi. Sonra kalkıp rüzgârı ve suyu azarladı, ortalık sütliman oldu.+ 27 Hayrete düşüp şöyle dediler: “Bu nasıl biridir ki,+ rüzgâr ve su bile onun sözünü dinliyor?”
28 İsa karşı yakaya, Gadaralılar’ın+ memleketine vardığında, mezarlar arasından çıkan, cinlerin tutsağı olmuş iki adamla+ karşılaştı. Bunlar o kadar vahşiydi ki, hiç kimse o yoldan geçmeye cesaret edemezdi. 29 Adamlar, “Ey Tanrı’nın Oğlu,+ bizden ne istiyorsun? Vaktinden önce+ bize eziyet etmek için mi buraya geldin?”+ diye haykırıyorlardı. 30 Uzakta bir domuz sürüsü otluyordu. 31 Cinler ona, “Bizi çıkaracaksan, şu domuz sürüsüne gönder”+ diye yalvarmaya başladılar. 32 O zaman İsa, “Gidin” dedi. Cinler adamlardan çıkıp domuzlara girdi. Sonra, bütün sürü uçuruma doğru koşup göle atladı ve sularda boğuldular.+ 33 Sürünün çobanları ise kaçıp şehre gittiler ve cinlerin tutsağı olan adamlarla ilgili olayı ve olan biten her şeyi anlattılar. 34 Bunun üzerine bütün şehir halkı İsa’yı karşılamaya çıktı; onu görünce kendi bölgelerinden gitmesi için yalvardılar.+
9 O zaman İsa tekneye binerek karşı yakaya, kendi şehrine gitti.+ 2 Felçli bir adamı yatak üzerinde ona getiriyorlardı.+ İsa onların imanını görünce felçliye, “Cesur ol evladım; günahların bağışlandı”+ dedi. 3 Yazıcılardan bazıları içlerinden, “Bu adam Tanrı’ya küfrediyor”+ diyordu. 4 Onların ne düşündüğünü bilen+ İsa şöyle dedi: “Neden yüreklerinizden kötü düşünceler geçiriyorsunuz?+ 5 Hangisi daha kolay? ‘Ayağa kalk ve yürü’ demek mi, yoksa ‘Günahların bağışlandı’ demek mi?+ 6 Fakat İnsanoğlunun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisi olduğunu bilmenizi istedim . . .”+ Sonra felçli adama dönüp, “Şimdi kalk, yatağını topla ve evine git”+ dedi. 7 Adam da kalkıp evine gitti. 8 Kalabalık bunu görünce korkuya kapıldı ve insanlara böyle bir yetki+ veren Tanrı’yı yüceltti.+
9 Sonra İsa oradan geçerken, vergi toplama yerinde oturan Matta adında bir adam gözüne çarptı ve ona, “Benim takipçim ol”+ dedi. Bunun üzerine adam kalktı ve onun ardından gitti.+ 10 İsa öğrencileriyle birlikte onun evinde sofrada otururken,+ vergi tahsildarları ve günahkârlar da yanlarına gelip sofraya oturdu. 11 Bunu gören Ferisiler öğrencilere, “Sizin öğretmeniniz neden vergi tahsildarları ve günahkârlarla yemek yiyor?”+ diye sormaya başladı. 12 İsa bunu duyunca şöyle dedi: “Sağlıklı kişilerin hekime ihtiyacı yoktur,+ hasta olanlar hekime muhtaçtır. 13 Öyleyse siz gidip ‘Ben kurban değil+ merhamet isterim’ sözlerinin anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.”
14 O zaman Yahya’nın öğrencileri İsa’ya gelip, “Neden Ferisiler ve biz oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?” diye sordular.+ 15 İsa şöyle cevap verdi: “Güvey+ yanlarında olduğu sürece sağdıçlarının yas tutmasına gerek var mı? Fakat güveyin yanlarından alınıp götürüleceği+ günler gelecek, işte o zaman oruç tutacaklar.+ 16 Hiç kimse eski giysiye çekmemiş yeni kumaştan yama yapmaz; çünkü yeni kumaş çekince bütün kuvvetiyle eski giysiden kopar, yırtık daha da kötü olur.+ 17 Aynı şekilde, yeni şarabı eski tulumlara koymazlar, yoksa tulumlar patlar, şarap dökülür ve tulumlar mahvolur.+ Fakat yeni şarabı yeni tulumlara koyarlar; böylece her ikisi de korunmuş olur.”+
18 İsa bunları söylerken, bir yönetici+ yanına yaklaşıp önünde eğilerek+ şöyle dedi: “Kızım şimdiye kadar herhalde ölmüştür,+ fakat sen gelip elini üzerine koyarsan hayata döner.”+
19 O zaman İsa kalkıp adamın peşinden gitti; öğrencileri de yanında geliyordu. 20 O sırada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın+ İsa’nın arkasından yaklaşıp giysisinin saçağına dokundu.+ 21 İçinden, “Giysisine bir dokunsam iyi olacağım”+ diyordu. 22 İsa arkasına dönüp onu görünce, “Kızım, cesur ol, imanın seni iyileştirdi”+ dedi. Kadın ona dokunduğu anda iyileşmişti.+
23 Sonra yöneticinin evine gelip+ de yas ezgileri çalan kavalcıları ve evi velveleye veren kalabalığı görünce+ 24 İsa, “Buradan çıkın, çünkü kız ölmedi, uyuyor”+ dedi. Bunun üzerine ona alaylı alaylı gülmeye başladılar.+ 25 Kalabalık dışarıya çıkarılır çıkarılmaz İsa içeri girdi ve küçük kızın elinden tuttu.+ Kız ayağa kalktı.+ 26 Tabii, bu olay yayılıp bütün o bölgede konuşulmaya başlandı.
27 İsa geçerken, iki kör adam+ “Ey Davut oğlu, bize merhamet et”+ diye bağırarak peşine takıldılar. 28 İsa eve girince onlar da yanına geldi. Onlara “Bunu yapabileceğime iman ediyor musunuz?”+ diye sorunca, “Evet Efendim” dediler. 29 O zaman İsa gözlerine dokunup,+ “İman ettiğiniz gibi olsun” dedi. 30 Adamların gözleri görmeye başladı. İsa, “Sakın bunu kimse öğrenmesin”+ diyerek onlara sıkıca tembih etti. 31 Fakat onlar dışarı çıkıp İsa’nın yaptıklarını o bölgedeki herkese anlattılar.+
32 Oradan ayrılırlarken, İsa’ya bir cinin tutsağı olmuş dilsiz bir adam getirdiler.+ 33 Cin çıkarıldıktan sonra dilsiz adam konuşmaya başladı.+ Oradaki kalabalık hayretler içinde,+ “İsrail’de böyle şey görülmemiştir” diyordu. 34 Fakat Ferisiler, “Cinler hükümdarının yardımıyla cinleri çıkarıyor” demeye başladılar.+
35 İsa bütün şehirleri ve köyleri dolaşmaya koyuldu. Havralarda Tanrı’nın sözünü öğretiyor, krallığın iyi haberini duyuruyor, her türlü hastalık ve illeti iyileştiriyordu.+ 36 Kalabalıkları görünce İsa onlara acıyordu,+ çünkü çobanı olmayan koyunlar gibi dağılmış ve hırpalanmışlardı.+ 37 Öğrencilerine şöyle dedi: “Evet, hasat bereketli, fakat işçiler az.+ 38 Öyleyse hasadın Efendisine yalvarın, hasadına işçiler göndersin.”+
10 Sonra İsa on iki öğrencisini çağırdı ve onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi;+ kötü ruhları çıkaracaklar, her türlü hastalığı ve her türlü illeti iyileştirebileceklerdi.
2 On iki elçinin+ isimleri şöyledir:+ Birincisi Petrus denilen Simun*+ ve kardeşi Andreas;+ sonra Zebedi+ oğlu Yakup ve kardeşi Yuhanna; 3 Filipus ve Bartolomeus;*+ Tomas+ ve vergi tahsildarı Matta;*+ Alfeos oğlu Yakup+ ve Taddeus;* 4 Gayretli Simun+ ve sonradan İsa’yı ele veren+ Yahuda İskariyot.
5 İsa bu on iki kişiyi, şu emirleri vererek gönderdi:+ “Milletlerin yolundan geçmeyin ve Samiriye şehirlerine girmeyin.+ 6 Siz hep İsrail evinin kaybolmuş koyunlarına gidin.+ 7 Gittiğiniz her yerde, ‘Göklerin krallığı yaklaştı’ haberini duyurun.+ 8 Hastaları iyileştirin,+ ölüleri diriltin, cüzamlıları arındırın, cinleri çıkarın. Ücretsiz aldınız, ücretsiz verin.+ 9 Kesenize altın, gümüş ya da bakır para koymayın.+ 10 Yanınıza yolculuk için hiçbir şey almayın; ne heybe, ne çarık, ne değnek, ne de iki iç gömleği taşıyın, çünkü işçi yiyeceğini hak eder.+
11 Hangi şehir ya da köye girerseniz, orada kimin gidilmeye değer olduğunu araştırın ve oradan ayrılıncaya kadar onun yanında kalın.+ 12 Bir eve girerken ev halkını selamlayın. 13 Eğer ev buna layıksa, dilemiş olduğunuz barış o evi doldursun;+ fakat buna layık değilse, dilemiş olduğunuz barış size geri dönsün. 14 Nerede biri sizi içeri kabul etmez ya da sözlerinizi dinlemezse, o evden ya da o şehirden çıkarken ayaklarınızın tozunu silkin.+ 15 Emin olun, Sodom+ ve Gomorra, Hüküm Gününe o şehirden daha kolay dayanacak.+
16 İşte, sizi kurtların+ arasına koyunlar gibi gönderiyorum. Bu yüzden, yılanlar gibi temkinli,+ güvercinler gibi saf+ olun. 17 İnsanlara karşı dikkatli olun,+ çünkü onlar sizi mahkemelere verecek+ ve havralarında kırbaçlayacaklar.+ 18 Evet, benim uğruma valilerin ve kralların karşısına+ götürüleceksiniz. Böylece onların ve milletlerin önünde şahitlik+ edebileceksiniz. 19 Bununla birlikte, sizi yetkililere teslim ettiklerinde neyi nasıl söyleyeceğiniz konusunda kaygılanmayın, çünkü söyleyecekleriniz size o anda verilecek.+ 20 Konuşurken yalnız değilsiniz; sizin aracılığınızla konuşan, Babanızın ruhudur.+ 21 Ayrıca, kardeş+ kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar ana babalarına başkaldıracak ve onları öldürtecek.+ 22 Benim ismimden ötürü bütün insanlar sizden nefret edecek;+ fakat kim sona kadar dayanırsa kurtulacak.+ 23 Size bir şehirde zulmederlerse, diğerine kaçın.+ Emin olun, İnsanoğlu gelinceye+ kadar İsrail şehirlerini baştan başa dolaşmayı bitiremeyeceksiniz.+
24 Öğrenci öğretmeninden, hizmetkâr efendisinden üstün değildir.+ 25 Öğrenci öğretmeni gibi, hizmetkâr da efendisi gibi olursa iyidir.+ İnsanlar ev sahibine Beelzebub* dedilerse,+ ev halkına neler demezler! 26 Bu yüzden, onlardan korkmayın; çünkü bir gün açığa çıkmayacak saklı bir şey ve bilinmeyecek bir sır yoktur.+ 27 Size karanlıkta söylediklerimi siz aydınlıkta söyleyin; kulağınıza fısıldananları siz damlardan duyurun.+ 28 Sizi öldürmeye gücü yeten fakat hayattan* yoksun bırakmaya gücü olmayanlardan korkmayın;+ asıl sizi Hinnom Vadisinde tamamen yok edebilecek olandan+ korkun.+ 29 İki serçe bir paraya* satılmaz mı?+ Yine de, Babanızın haberi olmadan onlardan biri bile yere düşmez.+ 30 Sizin ise başınızdaki saçların her teli sayılıdır.+ 31 Öyleyse korkmayın, çünkü siz serçelerden daha değerlisiniz.+
32 Benimle beraber olduğunu insanların önünde söyleyen herkese diyorum ki, ben de onunla beraber olduğumu göklerdeki Babamın önünde söyleyeceğim.+ 33 Fakat kim beni insanların önünde reddederse, ben de onu göklerdeki Babamın önünde reddedeceğim.+ 34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın; barış+ değil kılıç getirmeye geldim. 35 Babayla oğul, anneyle kız, kaynanayla gelin arasında ayrılık yaratmaya geldim.+ 36 Gerçekten de insanın düşmanları kendi ev halkından olacak. 37 Babasını ya da anasını benden çok seven bana layık değildir; oğlunu ya da kızını benden çok seven bana layık değildir.+ 38 İşkence direğini* alıp ardımdan gelmeyen bana layık değildir.+ 39 Canını kurtaran onu kaybedecek ve benim uğruma canını kaybeden onu kurtaracaktır.+
40 Sizi kabul eden beni de kabul etmiş olur. Beni kabul eden beni göndereni de kabul etmiş olur.+ 41 Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan karşılığı alacak+ ve doğru bir kişiyi doğru olduğu için kabul eden, doğru kişiye yaraşan karşılığı alacaktır.+ 42 Bu küçüklerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile veren, emin olun asla karşılıksız kalmayacak.”+
11 İsa on iki öğrencisine talimatlar vermeyi bitirince, onların şehirlerinde sözü duyurup öğretmek için oradan ayrıldı.+
2 Mesih’in yaptıklarını hapiste+ duyan Yahya ise öğrencilerini göndererek 3 ona şunu sordu: “Gelecek olan sen misin? Yoksa başka birini mi bekleyelim?”+ 4 İsa şöyle cevap verdi: “Gidin, duyduklarınızı ve gördüklerinizi Yahya’ya anlatın: 5 Körlerin gözleri açılıyor+ ve topallar+ yürüyor, cüzamlılar+ arınıyor ve sağırlar+ duyuyor, ölüler+ diriltiliyor ve yoksullara iyi haber+ bildiriliyor. 6 Ne mutlu benim hakkımda çelişkiye düşmeyene!”*+
7 Yahya’nın öğrencileri yola çıkınca İsa oradaki kalabalığa Yahya hakkında şunları söyledi: “Çöle ne görmeye gittiniz?+ Rüzgârla sallanan bir kamış mı?+ 8 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Güzel yumuşak giysiler giymiş bir adam mı? Yumuşak giysiler giyenler kral saraylarında bulunur.+ 9 Gerçekten, oraya neden gittiniz? Bir peygamber görmeye mi? Evet, şunu bilin ki, gördüğünüz kişi bir peygamberden de ötedir.+ 10 Nitekim şu sözler onun hakkında yazılmıştır: ‘İşte, senin önünden habercimi gönderiyorum; o önden gidip senin yolunu hazırlayacak!’+ 11 Emin olun, kadından doğmuş olanlar arasında+ Vaftizci Yahya’dan daha büyüğü çıkmadı. Fakat göklerin krallığında+ küçük olan bile ondan büyüktür. 12 Vaftizci Yahya’nın zamanından şimdiye kadar göklerin krallığı insanların ulaşmaya çabaladığı bir hedeftir ve zorlu bir mücadele verenler onu ele geçiriyor.+ 13 Çünkü Peygamberlerin ve Kanunun sözleri Yahya’ya kadardı.+ 14 İster kabul edin ister etmeyin, gelecek olan İlya odur.+ 15 Kulağı olan dinlesin.+
16 Bu nesli kimlere benzeteyim?+ Çarşı meydanlarında oturup oyun arkadaşlarına bağıran küçük çocuklara benziyorlar.+ 17 ‘Sizin için kaval çaldık oynamadınız; ağıt yaktık dövünmediniz’ diyorlar.+ 18 Benzer şekilde, Yahya yemeyen ve içmeyen+ biri olarak geldi, ona ‘cinli’ dediler; 19 İnsanoğlu ise yiyen içen+ biri olarak geldi, bu defa ‘Obur ve şaraba düşkün adam, vergi tahsildarlarının ve günahkârların dostu’+ dediler. Ne derlerse desinler, hikmet kendi işleriyle haklı çıkar.”+
20 Sonra, etkileyici işlerinin çoğunu gerçekleştirdiği şehirleri kınamaya başladı, çünkü tövbe etmemişlerdi:+ 21 “Vay haline Horazin! Vay haline Beytsayda!+ Çünkü sizde gerçekleşen büyük işler Sur ve Sayda’da gerçekleşmiş olsaydı, onlar çoktan çul ve kül içinde tövbe ederdi.+ 22 Şunu bilin ki, Sur ve Sayda Hüküm Gününe+ sizden daha kolay dayanacak.+ 23 Ya sen Kefernahum,+ göklere mi çıkarılacaksın? Hayır! Ölüler diyarına*+ indirileceksin,+ çünkü sende gerçekleşen büyük işler Sodom’da gerçekleşmiş olsaydı, o şehir bu güne kadar ayakta kalırdı. 24 Şunu bilin ki, Sodom Hüküm Gününe sizden daha kolay dayanacak.”+
25 Bundan sonra İsa şöyle dedi: “Ey Baba, göklerin ve yerin Rabbi, herkesin önünde Seni yüceltirim, çünkü bunları bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtın.+ 26 Evet ey Baba, çünkü Sen böyle yapmayı uygun gördün. 27 Her şeyi bana Babam verdi.+ Babanın dışında kimse Oğlu tam olarak tanımaz.+ Oğlun dışında ve Oğlun O’nu tanıtmak istediği kişi dışında kimse de Babayı tam olarak tanımaz.+ 28 Siz, didinip duran ve yükleri ağır olanlar,+ hepiniz bana gelin. Ben sizi ferahlatırım. 29 Boyunduruğumu+ yüklenin ve benden öğrenin;+ ben yumuşak başlı+ ve alçakgönüllüyüm. Böylece rahata kavuşursunuz.*+ 30 Evet, boyunduruğum rahat taşınır ve yüküm hafiftir.”+
12 O sıralarda, bir Sebt günü İsa ekinler arasından geçiyordu.+ Öğrencileri acıkmıştı, başakları koparıp yemeye başladılar.+ 2 Bunu gören Ferisiler İsa’ya,+ “Baksana, öğrencilerin Sebt gününde yapılması yasak olanı yapıyor”+ dediler. 3 İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Davut ve yanındaki adamlar acıktığında, Davut’un ne yaptığını okumadınız mı?+ 4 Nasıl Tanrı’nın evine girdiğini, sunu ekmeklerini+ yediklerini bilmiyor musunuz? Oysa onun ya da yanındakilerin bunları yemesi yasaktı,+ sadece kâhinler yiyebilirdi.+ 5 Ya da Sebt günlerinde mabetteki kâhinlerin Sebt kurallarına uymadığı halde suçsuz sayıldığını+ Kanunda+ okumadınız mı? 6 Şunu bilin ki, burada bulunan kişi mabetten daha büyüktür.+ 7 Fakat siz, ‘Ben kurban değil+ merhamet isterim’+ sözlerinin anlamını öğrenmiş olsaydınız, suçsuz kişileri mahkûm etmezdiniz. 8 Çünkü Sebt gününün Efendisi+ İnsanoğludur.”+
9 İsa oradan ayrıldıktan sonra onların havrasına girdi. 10 Orada eli körelmiş bir adam vardı.+ İsa’yı suçlayacak bir şey bulmak için ona, “Sebt gününde şifa vermek Kanuna uygun mudur?” diye sordular.+ 11 Onlara şöyle cevap verdi: “Tek bir koyununuz olsa ve Sebt günü çukura düşse,+ hanginiz onu tutup oradan çıkarmaz?+ 12 Aslına bakarsanız, insan koyundan çok daha değerli değil mi?+ Öyleyse Sebt gününde iyilik yapmak Kanuna uygundur.” 13 O zaman adama “Elini uzat” dedi. O da uzattı ve eli diğeri gibi sağlıklı oldu.+ 14 Fakat Ferisiler dışarı çıkıp İsa’yı nasıl ortadan kaldıracaklarını görüşmeye başladılar.+ 15 İsa bunu anlayınca oradan uzaklaştı, birçok kişi de onu izledi. İsa hepsini iyileştiriyordu;+ 16 fakat kim olduğunu açıklamasınlar diye de sıkı sıkı tembih ediyordu.+ 17 Böylece İşaya peygamber aracılığıyla bildirilen şu sözler yerine geliyordu:
18 “İşte seçtiğim, gönlümün* hoşnut olduğu sevgili+ kulum!+ Ona ruhumu vereceğim+ ve milletlere adaletin ne olduğunu o gösterecek. 19 Kavga etmeyecek,+ bağırmayacak, anayollarda onun sesini kimse duymayacak. 20 Adaleti+ zafere ulaştırıncaya dek, kırılmış kamışı ezmeyecek ve alevi titreyen fitili söndürmeyecek.+ 21 Evet, milletler onun ismine ümit bağlayacak.”+
22 Sonra ona cinlerin tutsağı olmuş, kör ve dilsiz bir adam getirdiler. İsa onu iyileştirdi, adam konuşmaya ve görmeye başladı. 23 Evet, tüm kalabalık şaşırıp kaldı ve “Sakın bu adam Davut oğlu olmasın”+ demeye başladılar.+ 24 Bunu duyan Ferisiler, “Bu adam cinleri mutlaka cinler hükümdarı Beelzebub* yardımıyla çıkarıyor” diyordu.+ 25 İsa onların düşüncelerini bildiğinden+ şöyle dedi: “Kendi içinde bölünmüş olan her krallık yıkılır+ ve kendi içinde ayrılık olan hiçbir şehir ya da ev ayakta kalamaz. 26 Aynı şekilde, eğer Şeytan Şeytan’ı çıkarıyorsa kendi içinde bölünmüş demektir. O zaman onun krallığı nasıl ayakta kalabilir? 27 Eğer ben cinleri Beelzebub yardımıyla çıkarıyorsam,+ oğullarınız kimin yardımıyla çıkarıyor? İşte bu nedenle sizi yargılayanlar kendi oğullarınız olacak. 28 Fakat ben cinleri Tanrı’nın ruhuyla çıkarıyorsam, Tanrı’nın krallığı gelmiş, sizin haberiniz yok demektir.+ 29 Ya da bir kişi nasıl güçlü bir adamın evine girip malını çalabilir? Ancak önce onu bağlarsa evini yağmalayabilir.+ 30 Benden yana olmayan bana karşıdır ve benimle birlikte toplamayan etrafa dağıtır.+
31 Bu yüzden size diyorum ki, insanların her türlü günahı ve küfrü bağışlanacak, fakat ruha karşı küfür bağışlanmayacaktır.+ 32 Örneğin, kim İnsanoğlunun aleyhine bir söz söylerse bağışlanacak,+ fakat kim kutsal ruha karşı söz söylerse bağışlanmayacak; ne bu ortamda ne de gelecek ortamda.+
33 Ağacınız iyiyse meyvesi de iyi olur, fakat ağacınız çürükse meyvesi de kötü olur; ağaç meyvesinden tanınır.+ 34 Siz engerek soyu,+ kötü kişiler olduğunuz halde nasıl iyi şeyler konuşabilirsiniz?+ Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.+ 35 İyi adam iyilik hazinesinden iyi şeyler çıkarır.+ Oysa kötü adam kötülük hazinesinden kötü şeyler çıkarır.+ 36 Bilin ki, insanlar söyledikleri her boş söz için Hüküm Gününde hesap verecekler.+ 37 Çünkü kendi sözlerinizle aklanacak, kendi sözlerinizle mahkûm edileceksiniz.”+
38 O zaman İsa’nın sözlerine karşılık olarak, yazıcılardan ve Ferisilerden bazıları, “Öğretmen, senden bir alamet görmek istiyoruz” dediler.+ 39 İsa da onlara şöyle dedi: “Zinaya dalmış+ kötü bir nesil durmadan alamet arar, fakat ona Yunus peygamberin alametinden başkası verilmeyecek.+ 40 Yunus+ o büyük balığın karnında üç gün üç gece nasıl kaldıysa, İnsanoğlu da+ üç gün üç gece+ toprağın bağrında kalacak.+ 41 Hüküm gününde Nineve halkı bu neslin insanlarıyla birlikte kalkacak+ ve onları mahkûm edecek.+ Çünkü onlar Yunus’un duyurusu üzerine tövbe etmişti.+ Fakat işte burada Yunus’tan daha büyük biri var. 42 Hüküm gününde güney kraliçesi+ bu neslin insanlarıyla birlikte kalkacak ve onları mahkûm edecek. Çünkü o, Süleyman’ın hikmetli sözlerini dinlemek için dünyanın öbür ucundan gelmişti. Fakat işte burada Süleyman’dan daha büyük biri var.+
43 Bir kötü ruh insandan çıkınca rahat bir yer bulmak için kurak yerlerde dolaşır durur, fakat bir yer bulamaz.+ 44 O zaman kendi kendine, ‘Çıktığım evime geri döneyim’ der. Döndüğünde orayı boş bulur; hem de tertemiz süpürülmüş ve süslenmiştir. 45 Sonra gidip yanına kendinden de kötü yedi ruh daha alarak geri döner.+ İçeri girerler ve oraya yerleşirler. O insanın son durumu öncekinden beter olur.+ Bu kötü neslin durumu da böyle olacak.”+
46 O henüz kalabalığın önünde konuşurken, annesi ve kardeşleri+ gelip dışarıda durdu ve onunla konuşmak istedi. 47 Bunun üzerine biri İsa’ya, “Bak, annen ve kardeşlerin dışarıda, seninle konuşmak istiyorlar” dedi. 48 İsa bunu söyleyen adama dönüp, “Benim annem kim, kardeşlerim kim, biliyor musun?”+ diye sordu. 49 Sonra elini öğrencilerine doğru uzatarak, “İşte benim annem ve kardeşlerim.+ 50 Çünkü kim göklerdeki Babamın isteğini yerine getirirse, benim kardeşim, kız kardeşim ve annem odur” dedi.
13 O gün İsa evden çıkmış, göl kenarında oturuyordu. 2 Etrafına büyük bir kalabalık toplandığından bir tekneye binip oturdu.+ Bütün kalabalık da kıyıda duruyordu. 3 O zaman İsa onlara örnekler vererek birçok şey anlattı. Şöyle dedi: “Bir ekinci tohum ekmeye çıkmıştı.+ 4 Tohumları ekerken bazıları yol kenarına düştü, kuşlar gelip onları yedi.+ 5 Bazıları fazla toprak bulunmayan kayalık yerlere düştü; toprak derin olmadığından tohumlar hemen filizlendi.+ 6 Fakat güneş doğunca kavruldular. Kökleri olmadığı için kuruyup gittiler.+ 7 Bazıları da dikenler arasına düştü. Dikenler büyüyüp onları boğdu.+ 8 Bazıları ise iyi toprağa düştü ve ürün vermeye başladı.+ Biri yüz kat, diğeri altmış ve öteki otuz kat ürün verdi.+ 9 Kulağı olan dinlesin.”+
10 Bunun üzerine öğrencileri ona gelip, “Neden onlarla konuşurken hep örnekler kullanıyorsun?” diye sordular.+ 11 İsa şöyle cevap verdi: “Göklerin krallığıyla ilgili kutsal sırları anlama ayrıcalığı size verilmiştir,+ fakat o insanlara verilmemiştir.+ 12 Kimde varsa ona daha çok verilecek, elinde bol bol olacak.+ Fakat kimde yoksa, elindeki de alınacak.+ 13 Bu yüzden onlarla konuşurken örnekler kullanıyorum, çünkü bakıyorlar fakat görmüyorlar, kulak veriyorlar fakat duymuyorlar, duysalar da anlamıyorlar.+ 14 Onlar hakkında İşaya peygamberin şu sözleri gerçekleşiyor: ‘Çok şey duyacaksınız fakat hiçbir şey anlamayacaksınız; çok şey göreceksiniz fakat hiçbir şey seçemeyeceksiniz.+ 15 Çünkü bu halkın yüreği duyarsızlaştı, kulakları ağırlaştı, gözlerini de kapattılar. Öyle ki, gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın, yollarından dönmesinler, ben de onları iyileştirmeyeyim.’+
16 Fakat ne mutlu sizin gözlerinize,+ çünkü görüyorlar. Ne mutlu sizin kulaklarınıza, çünkü duyuyorlar. 17 Emin olun, birçok peygamber+ ve doğru kişi sizin gördüklerinizi görmek istedi, fakat göremedi;+ sizin duyduklarınızı duymak istedi, fakat duyamadı.+
18 Şimdi, ekin eken adamla ilgili örneği dinleyin.+ 19 Bir kişi krallıkla ilgili sözü duyar fakat anlamazsa, kötü olan+ gelir ve onun yüreğine ekilmiş olanı alıp götürür. Yol kenarına ekilen tohum budur. 20 Kayalık yerlere ekilenin durumunda ise, kişi sözü duyar duymaz sevinçle kabul eder.+ 21 Ancak kökleri yoktur, uzun süre dayanamaz. Söz nedeniyle sıkıntı ya da zulüm baş gösterdiğinde hemen sarsılıp düşer.+ 22 Dikenler arasına ekilenin durumunda, kişi sözü duyar, fakat bu ortamın kaygısı+ ve zenginliğin aldatıcı gücü sözü boğduğundan o verimsiz olur.+ 23 İyi toprağa ekilenin durumunda ise, kişi sözü duyar, anlamını kavrar ve ürün verir. Biri yüz kat, diğeri altmış, öteki de otuz kat.”+
24 Onlara başka bir örnek daha verdi: “Göklerin krallığı, tarlasına iyi tohum eken bir adama benzer.+ 25 Herkes uyurken onun düşmanı geldi, buğdayın arasına delice ekip gitti. 26 Ekin yapraklanıp ürün verince, deliceler de göründü. 27 Bunun üzerine toprak sahibinin adamları gelip ona, ‘Efendimiz, sen tarlana+ iyi tohum ekmemiş miydin? Öyleyse nasıl oluyor da delice çıkıyor?’+ diye sordular. 28 Toprak sahibi, ‘Bunu bir düşman yapmıştır’+ dedi. Onlar, ‘Öyleyse gidip deliceleri toplamamızı ister misin?’ diye sordular. 29 O da, ‘Hayır, sakın bunu yapmayın’ dedi. ‘Yoksa deliceleri toplarken buğdayı da sökersiniz. 30 Bırakalım, hasada kadar birlikte büyüsünler. Hasat vakti gelince orakçılara söyleyeceğim; önce deliceleri toplasınlar, onları demet yapıp yaksınlar,+ sonra gidip buğdayı toplasınlar ve ambarıma koysunlar.’”+
31 Onlara şöyle bir örnek de verdi:+ “Göklerin krallığı bir adamın tarlasına ektiği hardal tanesi+ gibidir. 32 Aslında tüm tohumların en küçüğü olsa da, büyüdüğünde bahçe bitkilerinin en büyüğü, hatta bir ağaç olur. Gökteki kuşlar+ gelip onun dalları arasında barınırlar.”+
33 Onlara bir örnek daha verdi: “Göklerin krallığı, bir kadının alıp üç büyük ölçek* una kattığı* mayaya+ benzer. Sonunda bütün hamur mayalanır.”
34 İsa bütün bunları kalabalığa örneklerle anlattı. Gerçekten de, onlarla örnek vermeden konuşmazdı.+ 35 Böylece peygamberin şu sözleri yerine geliyordu: “Ağzımı örnekler vererek açacağım, dünyanın kuruluşundan beri saklı kalmış şeyleri açıkça bildireceğim.”+
36 İsa, kalabalığı gönderdikten sonra eve girdi. Öğrencileri yanına gelip, “Tarladaki deliceler örneğini bize açıkla” dediler. 37 İsa da şunları anlattı: “İyi tohumu eken İnsanoğludur. 38 Tarla dünyadır.+ İyi tohum krallığın oğulları, deliceler ise kötü olanın+ oğullarıdır. 39 Deliceleri eken düşman, İblis’tir.+ Hasat,+ ortamın sonudur+ ve orakçılar meleklerdir. 40 Dolayısıyla, deliceler toplanıp yakıldığı gibi, bu ortamın sonunda da aynısı olacaktır.+ 41 İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onun krallığında günaha yol açan her şeyi+ ve kötülük yapan herkesi toplayacaklar. 42 Onları ateşli fırına atacaklar.+ Orada ağlayacak, acı içinde diş gıcırdatacaklar.+ 43 O zaman, doğru kişiler Babalarının krallığında güneş gibi+ parlayacak.+ Kulağı olan dinlesin.+
44 Göklerin krallığı tarlada saklı bir hazineye benzer. Bir adam onu buldu ve sakladı; sonra büyük bir sevinçle gidip varını yoğunu sattı+ ve o tarlayı satın aldı.+
45 Yine, göklerin krallığı güzel inciler arayan gezgin bir tacire benzer. 46 Adam çok değerli+ bir inci bulunca hemen gidip varını yoğunu sattı ve o inciyi satın aldı.+
47 Yine, göklerin krallığı denize indirilen ve her türlü balığı toplayan bir ağa benzer.+ 48 Ağ dolunca onu kıyıya çektiler ve başına oturdular. İşe yarayan+ balıkları kapların içine topladılar, fakat işe yaramayanları+ attılar. 49 Bu ortamın sonunda da böyle olacak. Melekler gidip kötüleri+ doğru kişilerden ayıracak.+ 50 Kötü olanları ateşli fırına atacaklar; orada ağlayacaklar ve acı içinde diş gıcırdatacaklar.+
51 Bütün bunları anladınız mı?” Onlar “Evet” dediler. 52 O zaman onlara şöyle dedi: “Öyleyse, göklerin krallığı hakkındaki hakikati öğrenmiş olan ve bunu halka öğreten herkes,+ hazinesinden hem yeni hem de eski şeyler çıkaran bir adama, bir mal sahibine benzer.”+
53 İsa bu örnekleri verdikten sonra oradan ayrıldı. 54 Kendi memleketine gelince,+ halka kendi havralarında Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı.+ Onlar da hayretler içinde şöyle diyordu: “Bu adam bu hikmeti ve büyük işler yapma gücünü nereden almış? 55 Bu, marangozun oğlu değil mi?+ Annesinin adı Meryem, kardeşleri de Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda değil mi? 56 Ya kız kardeşleri, onlar da aramızda değil mi?+ Öyleyse bu adam bütün bu şeyleri nereden edindi?”+ 57 Dolayısıyla, buna takılıp onu kabul etmediler.+ İsa da onlara şöyle dedi: “Bir peygamberin itibar görmediği tek yer, kendi memleketi ve kendi evidir.”+ 58 İnsanların imansızlığı yüzünden İsa orada pek fazla mucize yapmadı.+
14 Bölge yöneticisi Herodes o sıralarda İsa hakkındaki haberleri duymuştu.+ 2 Hizmetkârlarına “Bu Vaftizci Yahya’dır” dedi. “Dirilmiş; bu büyük işleri onun sayesinde yapıyor.”+ 3 Herodes, kardeşi Filipos’un karısı Herodias yüzünden Yahya’yı tutuklatmış ve hapiste zincire vurdurmuştu.+ 4 Çünkü Yahya, “O kadını alman kanuna aykırıdır”+ demişti. 5 Herodes onu öldürmek istese de halktan korkmuştu, halk onun peygamber olduğuna inanıyordu.+ 6 Herodes’in doğum günü+ kutlanırken Herodias’ın kızı orada dans etti. Bu Herodes’in o kadar hoşuna gitti ki, 7 ne dilerse dilesin ona vermeye ant etti.+ 8 O zaman kız, annesinden akıl alarak şöyle dedi: “Vaftizci Yahya’nın başını bana bir tepside hemen ver.”+ 9 Kral kederlenmiş olsa da, andını ve kendisiyle birlikte sofrada oturanları düşünerek bunun yapılmasını emretti.+ 10 Adam gönderip hapiste Yahya’nın boynunu vurdurdu. 11 Başı bir tepside getirilip kıza verildi, o da alıp annesine götürdü.+ 12 Sonra Yahya’nın öğrencileri geldi, cesedini oradan kaldırıp gömdüler+ ve İsa’ya gidip haber verdiler. 13 İsa bunu duyduğunda, yalnız kalabileceği ıssız bir yere gitmek için bir tekneyle oradan uzaklaştı.+ Fakat bunu öğrenen halk şehirlerden çıkıp yaya olarak onu izledi.
14 İsa karaya çıktığında büyük bir kalabalıkla karşılaştı; onlara acıyıp+ hastalarını iyileştirdi.+ 15 Akşam olunca öğrencileri yanına gelip şöyle dedi: “Burası ıssız bir yer, zaten vakit de ilerledi. Kalabalığı gönder de köylere gidip kendilerine yiyecek satın alsınlar.”+ 16 Fakat İsa, “Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek bir şeyler verin” dedi.+ 17 Onlar da, “Yanımızda beş somun ekmek ve iki balıktan başka bir şey yok” dediler.+ 18 İsa “Onları bana getirin” dedi. 19 Sonra, kalabalığa çimenlere oturmalarını emretti. Beş somun ekmeği ve iki balığı aldı, göğe bakıp bereket diledi.+ Ekmekleri böldükten sonra öğrencilerine dağıttı, onlar da kalabalığa dağıttılar.+ 20 Böylece herkes yedi ve doydu. Sonra artan parçaları topladıklarında, on iki sepet doldu.+ 21 Orada yemek yiyen beş bin kadar erkek vardı; yanlarında kadınlar ve küçük çocuklar da bulunuyordu.+ 22 İsa hemen sonra, öğrencilerinin tekneye binip kendisinden önce karşıya geçmeleri için ısrar etti. Bu arada o da kalabalığı gönderdi.+
23 Sonunda, kalabalığı oradan gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı.+ Geç saatlere kadar orada yalnız kaldı. 24 Bu arada tekne kıyıdan epeyce uzaklaşmıştı. Rüzgâr karşıdan estiğinden dalgalarla boğuşuyorlardı.+ 25 Gecenin dördüncü nöbetinde* İsa suyun üzerinde yürüyerek yanlarına geldi.+ 26 Onu suyun üzerinde yürürken gören öğrencileri telaşa kapıldı. Korku içinde, “Hayalet bu!” diye bağrıştılar.+ 27 Fakat İsa hemen onlarla konuştu, “Cesur olun. Benim,+ korkmayın” dedi. 28 Bunun üzerine Petrus, “Efendim, eğer sensen emret de suların üzerinde sana geleyim” dedi. 29 İsa ona “Gel!” dedi. Böylece Petrus tekneden inip+ suların üzerinde yürüyerek İsa’ya doğru gitti. 30 Fakat fırtınayı görünce korktu ve batmaya başladı. “Efendim, beni kurtar!” diye bağırdı. 31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu, “Ey az imanlı, neden kuşkuya kapıldın?”+ dedi. 32 Onlar tekneye bindikten sonra fırtına dindi. 33 O zaman teknedekiler onun önünde eğilip, “Sen gerçekten de Tanrı’nın Oğlusun”+ dediler. 34 Sonra karşıya geçip Genesaret topraklarına geldiler.+
35 O yörenin halkı İsa’yı tanıyınca tüm çevreye haber gönderdi. İnsanlar bütün hastalarını ona getiriyordu.+ 36 Giysisinin saçaklarına bir kere olsun dokunmak için yalvarıyorlardı+ ve dokunanların hepsi tamamen iyileşiyordu.
15 İsa’nın yanına Yeruşalim’den+ Ferisiler ve yazıcılar gelerek şöyle dediler: 2 “Senin öğrencilerin neden atalarımızın geleneklerini çiğniyor? Örneğin, yemek yemeden önce ellerini yıkamıyorlar.”+
3 İsa da onlara şöyle karşılık verdi: “Peki siz neden gelenekleriniz uğruna Tanrı’nın emrini çiğniyorsunuz?+ 4 Örneğin Tanrı, ‘Annene ve babana saygılı ol’+ ve ‘Annesine ya da babasına hakaret eden mutlaka ölmelidir’+ demiştir. 5 Fakat siz, ‘Bir kişi annesine ya da babasına “Sana yararı dokunabilecek neyim varsa Tanrı’ya adanmış armağandır” derse, 6 artık babasına saygı göstermek zorunda değildir’ dersiniz.+ Böyle söyleyerek kendi geleneğiniz uğruna Tanrı’nın sözünü geçersiz kılıyorsunuz.+ 7 Ey ikiyüzlüler,+ İşaya peygamberin+ sizin için yazdığı şu sözler ne kadar yerindedir: 8 ‘Bu halk dudaklarıyla beni sayar, fakat yürekleri benden çok uzaktır.+ 9 Bana ibadet edip duruyorlar ama boşuna; çünkü öğreti olarak insan emirlerini öğretiyorlar.’”+ 10 Ondan sonra, kalabalığı yanına çağırdı ve şöyle dedi: “Dinleyin ve şunu iyi anlayın:+ 11 Bir insanın ağzına giren değil, ağzından çıkan şey onu kirletir.”+
12 O sırada öğrencileri İsa’ya gelip, “Senin söylediklerini duyunca Ferisilerin gücendiğini biliyor musun?” dediler.+ 13 İsa da onlara şöyle karşılık verdi: “Gökteki Babamın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.+ 14 Onları bırakın. Onlar kör kılavuzlardır. Kör köre kılavuzluk ederse her ikisi de çukura düşer.”+ 15 Petrus’un “Bize bu örneği açıklar mısın?” diye sorması üzerine+ 16 İsa, “Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?” diyerek söze başladı.+ 17 “Ağza giren her şeyin bağırsaklardan geçip lağıma atıldığını bilmiyor musunuz? 18 Ağızdan çıkan şeyler ise yürekten çıkar ve insanı bunlar kirletir.+ 19 Örneğin kötü düşünceler,+ cinayetler, zinalar, cinsel ahlaksızlıklar, hırsızlıklar, yalan tanıklıklar ve küfürler yürekten çıkar.+ 20 İnsanı kirleten şeyler bunlardır; fakat el yıkamadan yemek yemek insanı kirletmez.”+
21 İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda taraflarına geçti.+ 22 O yöre halkından Fenikeli+ bir kadın öne çıkıp, “Efendimiz, ey Davut oğlu, bana merhamet et.+ Kızım cinlerin tutsağı, çok kötü durumda” diye feryat etmeye başladı. 23 Fakat İsa kadına tek kelime bile söylemedi. Bunun üzerine öğrencileri gelip, “Bu kadını gönder gitsin, çünkü arkamızdan bağırıp duruyor” diye rica ettiler. 24 İsa, “Ben İsrail evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim”+ diye cevap verdi. 25 Sonra kadın İsa’nın yanına geldi, önünde eğilip “Efendim, bana yardım et!” demeye başladı.+ 26 İsa ona, “Çocukların ekmeğini alıp yavru köpeklere atmak doğru olmaz” dedi. 27 Kadın, “Haklısın Efendim, ama yavru köpekler de efendilerinin sofrasından düşen kırıntıları yerler” dedi.+ 28 O zaman İsa şöyle cevap verdi: “Ey kadın, imanın çok büyük. Dilediğin gibi olsun.” O anda kadının kızı iyileşti.+
29 İsa oradan ayrıldıktan sonra Celile Gölü yakınlarına geldi.+ Sonra dağa çıktı+ ve bir yerde oturdu. 30 O zaman yanına büyük bir kalabalık geldi. Topal, çolak, kör, dilsiz insanları ve başka hastaları ona getirmişlerdi. Onları İsa’nın ayakları dibine adeta atıyorlardı, o da onları iyileştiriyordu.+ 31 Böylece kalabalık, dilsizlerin konuştuğunu, körlerin gördüğünü ve topalların yürüdüğünü görünce hayrete düşüyor ve İsrail’in Tanrısını yüceltiyordu.+
32 İsa öğrencilerini yanına çağırdı ve onlara şöyle dedi:+ “Halka acıyorum,+ çünkü üç gündür yanımdalar ve yiyecek bir şeyleri yok. Onları aç göndermek istemem, yolda bitkin düşebilirler.” 33 Fakat öğrencileri ona, “Bu ıssız yerde bu kadar büyük kalabalığı doyuracak ekmeği nereden bulacağız?” diye sordu.+ 34 Bunun üzerine İsa, “Sizin yanınızda kaç ekmek var?” dedi. “Yedi ekmek var; birkaç da küçük balık” dediler. 35 O zaman İsa kalabalığa yere oturmalarını söyledi, 36 yedi ekmeği ve balıkları aldı, şükrettikten sonra böldü ve öğrencilerine dağıttı; onlar da kalabalığa dağıttılar.+ 37 Herkes yiyip doydu ve artan parçaları topladılar, yedi küfe doldu.+ 38 Yemek yiyen dört bin erkek vardı; yanlarında kadınlar ve çocuklar da bulunuyordu. 39 Sonunda, İsa kalabalığı gönderdi ve tekneye binip Magadan bölgesine geldi.+
16 Bu sırada, Ferisiler+ ve Sadukiler İsa’nın yanına gelerek onu sınamak amacıyla gökten bir alamet göstermesini istediler.+ 2 İsa yanıt olarak şöyle dedi: “[Akşam olduğunda, ‘Gökyüzü kızıl olduğuna göre hava iyi olacak’ dersiniz; 3 sabah olduğunda ise ‘Gökyüzü kızıl, fakat puslu görünüyor, bugün hava soğuk ve yağmurlu olacak’ dersiniz. Siz gökyüzünün görünüşünü yorumlayabiliyorsunuz, fakat dönemlerin alametlerini yorumlayamıyorsunuz.]+ 4 Zinaya dalmış kötü bir nesil durmadan alamet arar, fakat ona Yunus’un alametinden+ başkası verilmeyecek.”+ Sonra onların yanından ayrıldı.+
5 Bu arada öğrencileri karşı kıyıya geçmiş ve yanlarına ekmek almayı unutmuşlardı.+ 6 İsa onlara, “Gözünüzü dört açın, Ferisilerin ve Sadukilerin mayasından sakının” dedi.+ 7 Kendi aralarında, “Yanımıza hiç ekmek almadık” diye konuşmaya başladılar. 8 Bunu fark eden İsa şöyle dedi: “Neden kendi aranızda hiç ekmeğimiz yok diye konuşuyorsunuz? Ey az imanlılar!+ 9 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş bin erkeğin beş ekmekle nasıl doyduğunu ve artanlarla kaç sepet doldurduğunuzu hatırlamıyor musunuz?+ 10 Ya da dört bin erkeğin yedi ekmekle nasıl doyduğunu ve artanlarla kaç küfe doldurduğunuzu unuttunuz mu?+ 11 Sizinle ekmek hakkında konuşmadığımı nasıl fark etmiyorsunuz? Size Ferisilerin ve Sadukilerin mayasından sakının, diyorum.”+ 12 O zaman İsa’nın, ekmek mayasından değil, Ferisilerin ve Sadukilerin öğretisinden+ sakınmalarını söylediğini kavradılar.
13 İsa, Filipos Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine, “İnsanlar İnsanoğlunun kim olduğunu söylüyor?” diye sordu.+ 14 Onlar da şöyle cevap verdi: “Bazıları Vaftizci Yahya,+ bazıları İlya,+ bazıları da Yeremya ya da peygamberlerden biri diyor.” 15 O zaman, “Peki siz ne dersiniz? Ben kimim?” diye sordu.+ 16 Simun Petrus, “Sen yaşayan Tanrı’nın Oğlu+ Mesih’sin”+ dedi. 17 İsa da ona şöyle cevap verdi: “Ne mutlu sana Yunus oğlu Simun! Çünkü bunu sana açan etten kemikten insanlar* değil, göklerdeki Babamdır.+ 18 Sana şunu da söylüyorum, sen Petrus’sun,+ ben ise cemaatimi bu kayanın+ üzerine kuracağım ve ölüler diyarının+ kapıları onu esir tutamayacak.+ 19 Göklerin krallığının anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde bağlanmış olacaktır; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde çözülmüş olacaktır.”+ 20 Daha sonra İsa öğrencilerine, kendisinin Mesih olduğunu kimseye söylememelerini sıkı sıkıya tembih etti.+
21 O günden itibaren İsa Mesih, Yeruşalim’e gitmesi, ihtiyarlar, yüksek kâhinler ve yazıcılar elinden çok acılar çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü günde diriltilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.+ 22 Bunun üzerine Petrus onu bir kenara çekti ve “Tanrı esirgesin Efendim, bunlar senin başına asla gelmeyecek” diyerek onu azarlamaya başladı.+ 23 Fakat İsa Petrus’a sırtını dönüp, “Çekil karşımdan Şeytan!+ Sen bana ayak bağısın, çünkü senin aklında Tanrı’nın değil insanların düşünceleri var”+ dedi.
24 Sonra öğrencilerine şöyle dedi: “Biri benim arkamdan gelmek isterse, kendini reddetsin; işkence direğini yüklensin ve hep beni izlesin.+ 25 Çünkü kim canını kurtarmak isterse onu kaybedecek, fakat kim canını benim uğrumda kaybederse onu kurtaracak.+ 26 Bir insan bütün dünyayı kazanıp da canını kaybederse neye yarar?+ Ya da canına karşılık ne verebilir?+ 27 İnsanoğlu, Babasının ihtişamıyla, kendi melekleriyle gelecek ve o zaman herkese yaptıklarının karşılığını verecek.+ 28 Emin olun, burada olanlardan bazıları İnsanoğlunun kral olarak geldiğini görmeden ölümü asla tatmayacak.”+
17 İsa altı gün sonra Petrus’u, Yakup’u ve onun kardeşi Yuhanna’yı aldı ve yüksek bir dağa çıkardı; yanlarında başka kimse yoktu.+ 2 Onların önünde görünümü değişti, yüzü güneş gibi parladı,+ üzerindeki giysiler de ışıl ışıl oldu.+ 3 Birden, Musa ve İlya onlara göründü, İsa’yla konuşuyorlardı.+ 4 O zaman Petrus İsa’ya, “Efendim, buraya gelmemiz çok iyi oldu. İstersen buraya üç çadır kurayım; biri senin için, biri Musa, diğeri de İlya için” dedi.+ 5 O henüz konuşurken üzerlerini parlak bir bulut kapladı. Buluttan gelen bir ses, “Bu Benim sevgili oğlumdur; ondan memnunum;+ onu dinleyin”+ dedi. 6 Öğrenciler bunu duyunca yere kapandılar. Çok korkmuşlardı.+ 7 O zaman İsa yanlarına gelip onlara dokundu ve “Kalkın, korkmayın” dedi.+ 8 Başlarını kaldırıp bakınca İsa’dan başka kimseyi görmediler.+ 9 Dağdan aşağı inerlerken İsa onlara, “İnsanoğlu ölüp diriltilene kadar bu gördüğünüzden kimseye söz etmeyin” diye emretti.+
10 Fakat öğrenciler İsa’ya, “Peki yazıcılar neden önce İlya’nın gelmesi gerektiğini söylüyor?”+ diye sorunca, 11 o şöyle cevap verdi: “Evet, İlya’nın geleceği ve her şeyi eski durumuna getireceği doğrudur.+ 12 Fakat şunu bilin ki, İlya zaten geldi ve onu tanımadılar. Ona diledikleri her şeyi yaptılar. Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecek.”+ 13 O zaman öğrenciler İsa’nın Vaftizci Yahya hakkında konuştuğunu anladılar.+
14 Kalabalığa doğru yaklaştıklarında+ bir adam İsa’nın yanına geldi, önünde diz çökerek şöyle dedi: 15 “Efendim, oğluma merhamet et; çünkü çok hasta, sarası var; sık sık ateşe ya da suya düşüp kalıyor.+ 16 Onu senin öğrencilerine getirdim, fakat iyileştiremediler.”+ 17 İsa şu karşılığı verdi: “Ey imansız ve bozuk nesil,+ daha ne kadar aranızda kalacağım? Daha ne kadar size katlanacağım? Onu bana getirin.” 18 Sonra İsa cini azarladı ve cin çocuktan çıktı.+ Çocuk o anda iyileşti.+ 19 Bunun üzerine İsa yalnızken öğrencileri yanına gelip “Onu biz neden çıkaramadık?” diye sordular.+ 20 O da, “İmanınız az olduğu için” dedi. “Emin olun, sizde bir hardal tanesi kadar iman olsaydı, bu dağa ‘Kalk şuraya git’ derdiniz, giderdi. Sizin için hiçbir şey olanaksız olmazdı.”+ 21 *——
22 Onlar hep birlikte Celile’de toplandıklarında İsa şöyle dedi: “İnsanoğlu insanların eline verilecek,+ 23 öldürülecek ve üçüncü günde diriltilecek.”+ Bunu duyunca çok kederlendiler.+
24 Kefernahum’a geldiklerinde, iki drahmilik* vergiyi toplayanlar Petrus’un yanına gelip, “Öğretmeniniz iki drahmilik vergiyi+ ödemiyor mu?” diye sordular. 25 O da “Evet, ödüyor” dedi. Fakat eve girdiğinde İsa ondan önce söze başlayıp şöyle dedi: “Simun, ne dersin? Dünyadaki krallar gümrüğü ya da baş vergisini kimlerden alır? Kendi oğullarından mı, yoksa yabancılardan mı?” 26 Petrus “Yabancılardan” diye karşılık verince İsa şöyle dedi: “Öyleyse, aslında oğullar vergiden muaftır. 27 Yine de, hakkımızda olumsuz düşünmesinler diye,+ sen gidip suya olta at. Yakaladığın ilk balığın ağzını açtığında bir gümüş para* bulacaksın. Onu al, benim ve kendin için onlara ver.”+
18 Bu sırada öğrenciler İsa’nın yanına gelip, “Acaba göklerin krallığında en büyük kimdir?” diye sordular.+ 2 Bunun üzerine İsa küçük bir çocuğu yanına çağırıp onu ortalarına koydu+ 3 ve şöyle dedi: “Emin olun ki, sizler yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız,+ göklerin krallığına asla erişemezsiniz.+ 4 Öyleyse, kim kendini alçaltıp+ bu küçük çocuk gibi olursa, göklerin krallığında en büyük odur.+ 5 Kim benim adımdan ötürü böyle bir çocuğu kabul ederse, beni kabul etmiş olur.+ 6 Fakat kim bana iman eden bu küçüklerden birini iman yolunda tökezletirse, boynunda büyük bir değirmen taşıyla+ derin sulara gömülmesi+ kendisi için daha iyidir.
7 İnsanları günaha sokan şeyler yüzünden vay dünyanın haline! Böyle şeylerin olması kaçınılmazdır,+ fakat buna aracılık edenin vay haline!+ 8 O halde, elin ya da ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at.+ Çolak ya da topal olarak hayata erişmen, iki el ya da iki ayakla sonsuz ateşe+ atılmandan iyidir. 9 Yine, gözün seni günaha sokuyorsa onu çıkarıp at; tek gözlü olarak hayata erişmen, iki gözünle ateşli Hinnom Vadisine atılmandan iyidir.+ 10 Siz bu küçüklerden birini hor görmekten sakının; bilin ki onların melekleri+ göklerde her zaman Babamın yüzünü görürler.+ 11 *——
12 Ne dersiniz, bir adamın yüz koyunu olsa ve onlardan biri yolunu şaşırsa,+ adam doksan dokuz koyunu dağda bırakıp yolunu şaşırmış olanı aramaya çıkmaz mı?+ 13 Eğer onu bulursa, emin olun, yolunu şaşırmamış doksan dokuz koyunu için sevindiğinden daha çok onun için sevinir.+ 14 Aynı şekilde, göklerdeki Babam da bu küçüklerden hiçbirinin yok olmasını istemez.+
15 Ayrıca, kardeşin bir günah işlerse, ona git ve onunla tek başına konuşup yanlışını açıkça göster.+ Seni dinlerse kardeşini kazandın demektir.+ 16 Fakat dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al. Böylece her meselede gerçekler iki ya da üç şahidin ağzından çıkan sözle saptanabilsin.+ 17 Eğer onları dinlemezse, cemaate söyle. Cemaati de dinlemezse, o kişi senin için artık milletlerden bir kimse+ ya da vergi tahsildarı gibi olsun.+
18 Şuna emin olun, yeryüzünde bağlayacağınız her şey gökte bağlanmış olacaktır; yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte çözülmüş olacaktır.+ 19 Yine emin olun ki, aranızdan iki kişi önemli bir konuda dilekte bulunmak üzere anlaşırsa, gökteki Babam bunu yerine getirecektir.+ 20 İki ya da üç kişi benim adımla her nerede bir araya gelirse,+ ben orada onların arasında olurum.”+
21 O zaman Petrus yanına gelip, “Efendim, kardeşim bana karşı kaç defa günah işlerse onu affetmeliyim?+ Yedi defaya kadar mı?” diye sordu.+ 22 İsa şöyle dedi: “Sana yedi defaya değil, yetmiş yedi defaya kadar diyorum.+
23 İşte bu yüzden, göklerin krallığı, köleleriyle hesap+ görmek isteyen bir krala benzer.+ 24 Hesap görmeye başladığında, kendisine on bin talant* borcu olan birini getirdiler. 25 Fakat adamın borcunu ödemeye gücü yoktu; bu yüzden efendisi, onun, karısının, çocuklarının ve elindeki her şeyin satılmasını ve borcun ödenmesini emretti.+ 26 Bunun üzerine köle onun önünde yere kapanarak, ‘Lütfen biraz sabret, tüm borcumu ödeyeceğim’ demeye başladı. 27 O zaman efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp+ onu salıverdi.+ 28 Fakat bu köle dışarı çıktı ve kendisine yüz dinar borcu olan bir başka köleyi buldu.+ Onu yakalayıp ‘Borcunu öde’ diyerek boğazına yapıştı. 29 Bunun üzerine köle arkadaşı yere kapanarak, ‘Lütfen biraz sabret,+ borcumu ödeyeceğim’ diye yalvarmaya başladı. 30 Fakat adam onu dinlemek istemedi. Gitti, borcunu ödeyene kadar onu hapse attırdı. 31 Diğer köleler olanları görünce çok üzüldüler ve efendilerine gidip bütün olan biteni anlattılar.+ 32 O zaman efendisi adamı çağırttı ve ona şöyle dedi: ‘Kötü köle, sen bana yalvarınca bütün borcunu bağışladım. 33 Öyleyse, benim sana merhamet ettiğim gibi,+ senin de köle arkadaşına merhamet etmen+ gerekmez miydi?’ 34 Olanlara çok öfkelenen+ efendisi, bütün borcunu ödeyene kadar onu zindancıların eline teslim etti. 35 Evet, her biriniz kardeşinizi gönülden affetmezseniz,+ gökteki Babam da size aynı şekilde+ davranacaktır.”
19 İsa sözlerini bitirdikten sonra Celile’den ayrıldı ve Yahudiye’nin sınır bölgelerine, Ürdün Irmağının karşı yakasına gitti.+ 2 Büyük bir kalabalık da peşinden geliyordu. İsa orada onların hastalarını iyileştirdi.+
3 Ferisiler yanına gelip onu denemek amacıyla, “Bir erkeğin herhangi bir nedenle karısını boşaması kanuna uygun mudur?” diye sordular.+ 4 İsa şöyle cevap verdi: “Onları Yaratanın başlangıçta erkek ve kadın olarak yarattığını okumadınız mı?+ 5 O şöyle demişti: ‘Bu nedenle, insan annesini ve babasını bırakacak,+ karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacaklar.’+ 6 Böylece onlar artık iki değil tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini* insan ayırmasın.”+ 7 O zaman İsa’ya, “Öyleyse Musa neden bir kadından boşanmak için boşanma belgesi verilmesini söyledi?”+ diye sordular. 8 İsa da onlara şöyle dedi: “Siz katı yürekli olduğunuz için+ Musa karınızdan boşanmanıza izin verdi. Fakat başlangıçta durum böyle değildi.+ 9 Şunu bilin ki, cinsel ahlaksızlık dışındaki bir nedenle karısını boşayıp başka biriyle evlenen herkes zina yapmış olur.”+
10 Öğrencileri, “Eğer erkek ile karısı arasındaki durum böyleyse, hiç evlenmemek daha iyi”+ dediler. 11 İsa da onlara şöyle dedi: “Bunu herkes yapamaz, ancak Tanrı’dan bu armağanı almış olanlar yapabilir.+ 12 Çünkü doğuştan hadım olanlar vardır,+ insanlar tarafından hadım edilmiş olanlar vardır. Bir de göklerin krallığı için kendilerini hadım edenler vardır. Bunu yapabilen yapsın.”+
13 O sırada, İsa ellerini üzerlerine koyup dua etsin diye yanına küçük çocuklar getirdiler; fakat öğrenciler onları azarladı.+ 14 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Çocukları rahat bırakın. Bana gelmelerine engel olmayın, çünkü göklerin krallığı böylelerinindir.”+ 15 Ellerini onların üzerine koydu ve sonra oradan ayrıldı.+
16 Derken, birisi yanına gelip, “Öğretmen, sonsuz yaşamı elde edebilmek için nasıl bir iyi iş yapmalıyım?” diye sordu.+ 17 İsa da, “Neden bana neyin iyi olduğunu soruyorsun? İyi olan bir Kişi vardır.+ Bununla birlikte, hayat kazanmak istiyorsan emirlere uy”+ dedi. 18 Adam “Hangilerine?”+ diye sorunca, İsa şöyle dedi: “Adam öldürmeyeceksin.+ Zina yapmayacaksın.+ Çalmayacaksın.+ Yalan şahitlik etmeyeceksin.+ 19 Annene ve babana saygılı olacaksın.+ Komşunu kendin gibi seveceksin.”+ 20 Genç adam İsa’ya, “Bütün bunlara zaten uyuyorum. Başka ne eksiğim var?” diye sordu. 21 İsa da ona şöyle cevap verdi: “Eksiksiz olmak istiyorsan git bütün mallarını sat, yoksullara ver; o zaman gökte hazinen+ olur. Sonra gel benim takipçim ol.”+ 22 Genç adam bu sözleri duyunca, oradan kederli bir halde ayrıldı, çünkü malı mülkü çoktu.+ 23 Bunun üzerine İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Şu gerçeği bilin, zengin adamın göklerin krallığına erişmesi zor olacak.+ 24 Evet, devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin adamın Tanrı’nın krallığına erişmesinden kolaydır.”+
25 Öğrenciler bunu duyunca çok şaşırdılar ve “Öyleyse kim kurtulabilir?” dediler.+ 26 İsa onların yüzüne bakıp, “İnsanlar için bu imkânsızdır, fakat Tanrı için her şey mümkündür”+ dedi.
27 O zaman Petrus, “Bak, biz her şeyi bıraktık ve senin ardından geldik; bizim kazancımız ne olacak?” diye sordu.+ 28 İsa da şöyle dedi: “Şuna emin olun, İnsanoğlunun ihtişamlı tahtına oturduğu yenilenme çağında, ardımdan gelen sizler de on iki taht üzerine oturup İsrail’in on iki kabilesini yargılayacaksınız.+ 29 Benim ismim uğrunda evler, kardeşler, babalar, anneler, çocuklar ya da tarlalar bırakan herkes bunların kat kat fazlasını elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak.+
30 Fakat birinci olan birçokları sonuncu, sonuncular da birinci olacak.”+
20 “Göklerin krallığı, bağında çalışacak işçiler tutmak için sabah erkenden yola çıkan bir toprak sahibine benzer.+ 2 Adam işçilerle günlüğü bir dinara*+ anlaşıp onları bağına gönderdi. 3 Sonra günün üçüncü saatine* doğru yeniden çıktı+ ve çarşıda boş duran başka adamlar gördü.+ 4 ‘Siz de bağa gidin, hakkınız neyse vereceğim’ dedi. 5 Onlar da gitti. Sonra, günün altıncı+ ve dokuzuncu saati+ sularında da çıkıp aynı şeyi yaptı. 6 Son olarak, günün on birinci saatinde çıktı ve orada duran başkalarını gördü. ‘Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?’ diye sordu. 7 Onlar da, ‘Çünkü kimse bize iş vermedi’ dediler. O zaman, ‘Siz de bağa gidin’+ dedi.
8 Akşam olunca,+ bağın sahibi kâhyasına ‘İşçileri çağır ve sonuncudan birinciye doğru ücretlerini öde’+ dedi. 9 Günün on birinci saatinde işe başlayanlar gelince, her biri birer dinar aldı. 10 İşe ilk başlayanlara sıra gelince daha fazla ücret alacaklarını sandılar, fakat onlara da kişi başı birer dinar ödendi. 11 Bu ücreti alınca, toprak sahibine+ söylenmeye başladılar. 12 ‘Bu son gelenler bir saat çalıştı, fakat sen gün boyu güneşin alnında çalışan bizlerle onları bir tuttun!’ diyorlardı. 13 Adam onlardan birine şöyle karşılık verdi: ‘Arkadaş, ben sana haksızlık etmiyorum. Sen benimle bir dinara anlaşmadın mı?+ 14 Öyleyse hakkını al ve git. Ben en son gelen bu adama da sana verdiğim ücreti vermek istiyorum.+ 15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa ben iyi olduğum için+ mi senin gözünü hırs bürüdü?’*+ 16 İşte böylece, sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak.”+
17 Yeruşalim’e doğru giderlerken, İsa on iki öğrencisini yanına aldı+ ve yolda onlara şöyle dedi: 18 “İşte, Yeruşalim’e gidiyoruz. İnsanoğlu yüksek kâhinlere ve yazıcılara teslim edilecek, onu ölüme mahkûm edecekler;+ 19 onunla eğlensinler, onu kırbaçlasınlar ve direğe gersinler diye milletlerden kişilerin eline verecekler.+ Fakat üçüncü günde diriltilecektir.”+
20 O sırada Zebedi’nin oğulları+ anneleriyle birlikte İsa’nın yanına geldi. Kadın onun önünde eğilerek bir dileği olduğunu söyledi.+ 21 İsa ona “Ne istiyorsun?” diye sorunca kadın, “Bana söz ver, krallığında bu iki oğlumdan biri sağında biri de solunda otursun” dedi.+ 22 İsa şöyle cevap verdi: “Siz ne istediğinizin farkında değilsiniz. Benim içmek üzere olduğum kâseden+ siz içebilir misiniz?” “Evet içebiliriz” dediler. 23 İsa da şöyle dedi: “Siz gerçekten de benim içtiğim kâseden içeceksiniz,+ fakat sağıma ya da soluma oturacakları seçme hakkı bana verilmemiştir; Babam bu yerleri kimler için hazırlamışsa onların olacak.”+
24 Diğer on öğrenci bu olanı duyunca iki kardeşe çok kızdılar.+ 25 Fakat İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: “Biliyorsunuz, milletlerin yöneticileri onların başına efendi kesilirler, büyük adamları da üzerlerinde hâkimiyet kurarlar.+ 26 Fakat sizin aranızda böyle değildir;+ aranızda kim büyük olmak isterse hizmetçiniz olmalı,+ 27 aranızda kim en önde olmak isterse hizmetkârınız olmalı.+ 28 Nitekim İnsanoğlu da başkalarından hizmet kabul etmeye değil, kendisi hizmet etmeye+ ve birçokları için canını fidye olarak vermeye geldi.”+
29 Eriha’dan+ çıkarlarken, ardından büyük bir kalabalık geliyordu. 30 O sırada yol kenarında iki kör oturuyordu. İsa’nın oradan geçtiğini duyunca, “Efendimiz, ey Davut oğlu, bize merhamet et!” diye bağırdılar.+ 31 Fakat kalabalık onlara çıkışarak susmalarını söyledi. Onlar ise daha yüksek sesle, “Efendimiz, ey Davut oğlu, bize merhamet et!” diye bağırıyorlardı.+ 32 Bunun üzerine İsa durup onları yanına çağırdı ve “Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu. 33 “Efendimiz, ne olur gözlerimiz açılsın” dediler.+ 34 İsa onlara acıyarak gözlerine dokundu.+ O anda gözleri açıldı ve onlar da İsa’nın peşinden gittiler.+
21 Artık Yeruşalim’e yaklaşmışlardı. Zeytinlik Dağı üzerindeki Beytfaci’ye geldiklerinde İsa iki öğrencisini önden gönderdi.+ 2 Onlara şöyle dedi: “Şu gördüğünüz köye gidin. Hemen orada bağlı bir eşek ve yanında bir sıpa göreceksiniz. Onları çözüp bana getirin.+ 3 Eğer biri bir şey söyleyecek olursa, ‘Efendimizin bunlara ihtiyacı var’ dersiniz. O zaman hemen onları gönderecektir.”
4 Böylece, aslında peygamber aracılığıyla söylenen şu söz yerine gelmiş oldu: 5 “Sion kızına şöyle deyin: ‘Bak! Yumuşak başlı+ kralın, bir eşeğe binmiş sana geliyor;+ evet, bir sıpanın, bir yük hayvanının yavrusu üzerinde geliyor.’”+
6 Öğrenciler gidip İsa’nın kendilerine emrettiği gibi yaptılar. 7 Eşeği ve sıpasını getirip kendi giysilerini onların üstüne koydular ve İsa giysilerin üstüne oturdu.+ 8 Kalabalıktan çoğu kişi giysilerini+ yola serdi; başkaları da ağaçlardan dallar kesip yola sermeye başladı.+ 9 Onun önünde ve arkasında yürüyen kalabalık şöyle bağırıyordu: “Yalvarırız kurtar!+ Ey Davut oğlu!+ Yehova’nın adıyla gelen kutlu olsun!+ En yücelerde+ olana yalvarırız, onu koru!”
10 İsa Yeruşalim’e girdiği zaman,+ bütün şehir “Bu da kim?” sorusuyla çalkalanıyordu. 11 İnsanlar, “Celile’nin Nasıra şehrinden İsa peygamber”+ diyordu.
12 İsa mabede girdi ve oradaki satıcıların ve alıcıların hepsini dışarı attı. Sarrafların tezgâhlarını ve güvercin satanların sıralarını devirdi.+ 13 Onlara şöyle dedi: “‘Benim evime dua evi denecek’+ diye yazılmıştır, siz ise onu haydut yatağına çeviriyorsunuz.”+ 14 Ayrıca İsa mabette yanına gelen körleri ve topalları da iyileştirdi.
15 Yüksek kâhinler ve yazıcılar İsa’nın yaptığı harika işleri+ görünce ve mabette “Yalvarırız kurtar!+ Ey Davut oğlu!”+ diye bağıran çocukları duyunca öfkelendiler. 16 İsa’ya, “Şunların ne söylediğini duyuyor musun?” diye sordular. İsa da “Evet” dedi. “‘Küçük çocukların ve emziktekilerin ağzından övgüler işittirdin’+ sözlerini hiç okumadınız mı?”+ 17 Onları bırakıp şehirden çıktı ve Beytanya’ya gidip geceyi orada geçirdi.+
18 Sabah erkenden şehre dönerken acıktı.+ 19 Yol kenarında bir incir ağacı gözüne çarptı. Oraya gidip ağaçta yapraktan başka bir şey bulamayınca,+ “Artık senden sonsuza dek meyve çıkmasın”+ dedi ve incir ağacı hemen kurudu. 20 Bunu gören öğrenciler şaşırarak, “İncir ağacı birden nasıl kurudu?” dediler.+ 21 İsa da onlara şöyle dedi: “Emin olun, eğer kuşku duymadan+ iman ederseniz, incir ağacına yaptıklarımdan fazlasını da yaparsınız. Bu dağa ‘Buradan kalksın, denize atılsın’ dersiniz, olur.+ 22 İmanla dua edin, dilediğiniz her şeyi alırsınız.”+
23 İsa mabede girdikten sonra Tanrı’nın sözünü öğretirken, yüksek kâhinler ve halkın ihtiyarları yanına gelip,+ “Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun? Bu yetkiyi sana kim verdi?”+ diye sordular. 24 İsa şöyle karşılık verdi: “Ben de size bir şey soracağım. Siz bana cevabını söylerseniz, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim:+ 25 Yahya vaftiz etme yetkisini nereden aldı? Gökten mi, yoksa insanlardan mı?”+ Aralarında fikir yürütmeye başladılar: “Eğer ‘Gökten’ dersek, ‘Öyleyse neden ona inanmadınız?’ diyecek.+ 26 Fakat ‘İnsanlardan’ dersek, halktan korkarız,+ çünkü hepsi Yahya’yı peygamber olarak benimsemiştir.”+ 27 Sonuç olarak İsa’ya, “Bilmiyoruz” dediler. O zaman İsa, “Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemiyorum” dedi.+
28 “Şuna ne dersiniz? Bir adamın iki çocuğu vardı.+ Birincisine gitti ve ‘Oğlum bugün bağa gidip çalış’ dedi. 29 Oğlu da, ‘Tamam efendim giderim’ dedi,+ fakat gitmedi. 30 Adam ikincisine de gidip aynı şeyi söyledi. Bu oğul ise ‘Gitmem’ dedi. Fakat sonradan pişman olup+ gitti. 31 Bu ikisinden hangisi babasının isteğini yapmış oldu?”+ “İkincisi” dediler. İsa da onlara şöyle dedi: “Emin olun ki, sizden önce vergi tahsildarları ve fahişeler Tanrı’nın krallığında bir yer ediniyor. 32 Yahya size doğruluk yolunu göstermek için geldi,+ fakat ona inanmadınız.+ Vergi tahsildarları ve fahişeler ona inandı.+ Siz bunu gördüğünüz halde, sonradan pişman olup ona inanmadınız.
33 Şimdi şu örneği dinleyin: Toprak sahibi bir adam+ üzüm bağı kurdu, etrafını çevirdi, içine bir şıra teknesi* kazdı ve bir kule dikti.+ Sonra bağı bağcılara kiraya verip kendisi başka bir memlekete gitti.+ 34 Bağbozumu yaklaşınca üründen payını almak üzere hizmetkârlarını bağcılara gönderdi. 35 Fakat bağcılar adamın hizmetkârlarını tutup birisini dövdüler, diğerini öldürdüler, öbürünü de taşladılar.+ 36 Toprak sahibi bu kez birincisinden daha fazla hizmetkâr gönderdi, fakat bağcılar onlara da aynısını yaptı.+ 37 Adam son olarak kendi oğlunu gönderdi. ‘Herhalde oğlumu sayarlar’ diyordu. 38 Bağcılar ise adamın oğlunu görünce kendi aralarında konuşup, ‘Bu mirasçıdır;+ gelin onu öldürelim ve mirasını alalım!’ dediler.+ 39 Böylece onu tutup bağdan dışarı attılar ve öldürdüler.+ 40 Bu durumda, bağın sahibi geldiğinde o bağcılara ne yapacak dersiniz?” 41 Onlar şöyle dedi: “Bağcılar kötü olduğu için sonları da kötü olacaktır.+ Toprak sahibi bağını, vakti geldiğinde üründen payını verecek olan başka bağcılara kiralayacaktır.”+
42 İsa da onlara şöyle dedi: “‘Yapı ustalarının reddettiği taş,+ baş köşe taşı oldu.+ Bu Yehova’dandır ve bizim gözümüzde harikadır’ sözlerini Kutsal Yazılarda hiç okumadınız mı? 43 Bu yüzden, şunu bilin, Tanrı’nın krallığı sizden alınacak ve meyvelerini yetiştirecek bir millete verilecek.+ 44 Ayrıca, bu taşın üstüne kim düşerse parçalanacak. Taş da kimin üstüne düşerse, onu un ufak edecek.”+
45 Yüksek kâhinler ve Ferisiler İsa’nın anlattığı örnekleri duyunca, onun kendilerinden söz ettiğini anladılar.+ 46 Onu ele geçirmek istiyorlar, ancak kalabalıktan korkuyorlardı, çünkü halk onu peygamber olarak görüyordu.+
22 İsa onlara örnekler vererek sözlerini sürdürdü:+ 2 “Göklerin krallığı, oğlu için düğün+ yapan bir krala benzer. 3 Düğüne davetli olanları çağırmak için hizmetkârlarını gönderdi,+ fakat onlar gelmek istemediler.+ 4 Yeniden başka hizmetkârlar gönderip+ şöyle dedi: ‘Davetli olanlara deyin ki, “Ziyafeti hazırladım,+ boğaları ve besili hayvanları kestim, her şey hazır. Haydi düğüne gelin.”’+ 5 Fakat onlar aldırış etmedi ve kimi tarlasına, kimi ticaret yapmaya gitti.+ 6 Diğerleri de kralın hizmetkârlarını tuttular, onları aşağılayıp dövdüler ve öldürdüler.+
7 O zaman kral çok öfkelendi, ordularını gönderip o katilleri yok etti ve şehirlerini yaktı.+ 8 Sonra hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Evet düğün yemeği hazır; fakat davet edilenler layık değildi.+ 9 En iyisi siz şehir dışına çıkan yollara gidin, kimi bulursanız düğüne davet edin.’+ 10 Hizmetkârlar yollara çıktı ve iyi olsun kötü olsun, buldukları herkesi topladılar;+ düğün yerindeki sofralar doldu.+
11 Kral, konuklara bakmak için geldiğinde, düğün kıyafeti+ giymemiş bir adam gözüne çarptı. 12 ‘Arkadaş, düğün kıyafeti giymeden buraya nasıl girdin?’+ diye sorunca adamın dili tutuldu. 13 O zaman kral hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Bu adamın elini ayağını bağlayıp dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayacak ve acı içinde diş gıcırdatacak.’+
14 Evet, davetliler çok, fakat seçilenler azdır.”+
15 Bundan sonra Ferisiler oradan ayrıldı ve İsa’yı kendi sözleriyle tuzağa düşürmeyi kararlaştırdılar.+ 16 Böylece Herodes yanlılarıyla birlikte+ kendi öğrencilerini İsa’ya gönderdiler ve şöyle söylemelerini öğütlediler: “Öğretmen, biliriz sen doğru sözlü birisin ve Tanrı’nın yolu konusunda hakikati öğretirsin. Kimseyi kayırmazsın, çünkü insanların dış görünüşüne bakmazsın.+ 17 Şimdi bize söyle, Sezar’a* baş vergisi ödemek Kanuna uygun mu, değil mi? Sen ne dersin?”+ 18 Fakat İsa niyetlerinin kötü olduğunu bildiğinden şöyle dedi: “İkiyüzlüler, beni neden deniyorsunuz?+ 19 Bana baş vergisinin ödendiği parayı gösterin.” Ona bir dinar getirdiler. 20 O zaman onlara, “Bu resim ve yazı kime ait?” diye sordu.+ 21 “Sezar’a” dediler. Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Öyleyse, Sezar’a ait olanı Sezar’a, fakat Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya ödeyin.”+ 22 Bunu duyduklarında şaşakaldılar ve onu bırakıp gittiler.+
23 O gün, dirilme diye bir şeyin olmadığını söyleyen Sadukiler de İsa’ya gelip şunu sordular:+ 24 “Öğretmen, Musa demiştir ki, ‘Bir adam çocuğu olmadan ölürse erkek kardeşi onun karısıyla evlenmeli ve kardeşinin soyunu sürdürmelidir.’+ 25 Aramızda yedi erkek kardeş vardı. Birincisi evlendi, fakat çocuğu olmadan öldü ve karısını kardeşine bıraktı.+ 26 İkincinin, üçüncünün, yedinciye dek hepsinin de başına aynı şey geldi.+ 27 Hepsinden sonra kadın da öldü. 28 O halde, dirilmede kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi onu eş olarak almıştı.”+
29 İsa şu cevabı verdi: “Siz çok yanılıyorsunuz, çünkü ne Kutsal Yazıları ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz.+ 30 Dirilme olduğunda erkekler ve kadınlar evlenmezler.+ Onlar gökteki melekler gibidirler. 31 Ölülerin dirilmesine gelince, Tanrı’nın size söylediklerini okumadınız mı?+ 32 ‘Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısıyım’+ diyor. O ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır.”+ 33 Bunları duyan kalabalık onun öğrettiklerine hayran kaldı.+
34 İsa’nın Sadukileri susturduğunu duyan Ferisilerin hepsi bir araya toplandı. 35 Aralarından Kanun uzmanı+ olan biri İsa’yı denemek için bir soru sordu: 36 “Öğretmen, Kanundaki en büyük emir hangisidir?”+ 37 İsa da şöyle dedi: “‘Tanrın Yehova’yı bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün zihninle seveceksin.’+ 38 Birinci ve en büyük emir budur. 39 Buna benzeyen ikincisi ise, ‘Komşunu kendin gibi seveceksin’ emridir.+ 40 Tüm Kanun ve Peygamberlerin yazdıkları bu iki emre dayanır.”+
41 Ferisiler bir araya toplanmışken İsa onlara şöyle sordu:+ 42 “Mesih hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce o kimin oğlu?” “Davut’un” dediler.+ 43 İsa da onlara şöyle dedi: “Öyleyse, nasıl oluyor da Davut ilhamla+ ona ‘Efendim’ diye hitap ediyor? 44 ‘Yehova Efendime dedi ki, “Ben düşmanlarını senin ayaklarının altına serinceye kadar sağımda otur”’+ diye yazmaz mı? 45 Davut ona ‘Efendim’ diyorsa, Mesih nasıl Davut’un oğlu olabilir?”+ 46 Buna karşılık kimse tek kelime bile diyemedi ve o günden sonra kimse ona başka soru sormaya cesaret edemedi.+
23 Sonra İsa kalabalığa ve kendi öğrencilerine+ şunları söyledi: 2 “Yazıcılar+ ve Ferisiler Musa’nın kürsüsünde+ otururlar. 3 Bu nedenle, size söyledikleri+ her şeyi yapın ve uygulayın. Fakat onların yaptıklarını+ yapmayın, çünkü onlar söylerler, ama yapmazlar. 4 Ağır yükler bağlayıp insanların omuzlarına koyarlar,+ fakat kendileri bunları hafifletmek için parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler.+ 5 Yaptıkları tüm işleri insanlar görsün diye yaparlar.+ Bu yüzden, taktıkları muskaları*+ büyütürler ve giysilerinin saçaklarını+ genişletirler. 6 Akşam yemeklerinde başköşeleri,+ havralarda ön sıraları severler.+ 7 Çarşı meydanlarında selamlanmaktan+ ve kendilerine Öğretmen denmesinden hoşlanırlar.+ 8 Fakat size Öğretmen denmesin, çünkü sizin bir tek öğretmeniniz var+ ve hepiniz kardeşsiniz. 9 Ayrıca yeryüzünde kimseye baba diye hitap etmeyin, çünkü bir tek Babanız var,+ o da gökteki Babadır. 10 Size ‘önder’ diye de hitap etmesinler,+ çünkü bir tek Önderiniz var, o da Mesih’tir. 11 Sizin aranızda en büyük olan hizmetçiniz olmalı.+ 12 Kim kendini yüceltirse alçaltılacak,+ kim kendini alçaltırsa yüceltilecektir.+
13 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü göklerin krallığının kapısını insanlara kapatıyorsunuz;+ ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmeye çalışanları bırakıyorsunuz.+ 14 *——
15 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz birine inancınızı benimsetmek için denizler ve karalar aşarsınız. O kişi sizden biri olduğunda ise onu Hinnom Vadisine atılacak hale getirirsiniz; hem de kendinizden iki kat beter ederek.
16 Vay halinize kör kılavuzlar!+ ‘Bir kişi mabet üzerine yemin ederse önemli değildir, fakat mabedin altını üzerine yemin ederse yeminini tutmak zorundadır’ dersiniz.+ 17 Ey akılsız ve kör adamlar! Aslında hangisi daha önemlidir? Altın mı, yoksa altını kutsal kılan mabet mi?+ 18 Ayrıca, ‘Bir kişi sunak üzerine yemin ederse önemli değildir, fakat sunu üzerine yemin ederse, yeminini tutmak zorundadır’ dersiniz. 19 Kör adamlar! Aslında hangisi daha önemlidir? Sunu mu, yoksa sunuyu kutsal kılan sunak+ mı? 20 Dolayısıyla, sunak üzerine yemin eden, sunağın ve üstündeki her şeyin üzerine yemin etmiş olur. 21 Mabet üzerine yemin eden, mabedin ve orada bulunanın üzerine yemin etmiş olur.+ 22 Gökler üzerine yemin eden ise, Tanrı’nın tahtının+ ve bu tahtta oturanın üzerine yemin etmiş olur.
23 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz,+ ama Kanunun daha önemli konularını, yani adaleti,+ merhameti+ ve sadakati+ önemsemezsiniz. Onları yapmanız gerekliydi, fakat diğerlerini göz ardı etmemeliydiniz. 24 Ey kör kılavuzlar,+ siz sineği süzersiniz,+ fakat deveyi yutarsınız!+
25 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz bardağın ve tabağın dışını temizlersiniz,+ fakat onların içi yağmacılık+ ve taşkınlıkla doludur. 26 Ey kör+ Ferisi, önce bardağın ve tabağın içini temizle ki+ dışı da temiz olsun.
27 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz beyaz badanalı+ mezarlara benzersiniz; dıştan güzel görünürler, fakat içleri ölü kemikleri ve her türlü pislikle doludur. 28 Siz de aynı şekilde, insanlara dıştan doğru görünürsünüz,+ fakat içiniz ikiyüzlülük ve kanunsuzlukla doludur.
29 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz peygamberlere mezarlar inşa edersiniz ve doğru kişilerin mezarlarını donatırsınız.+ 30 ‘Atalarımızın zamanında yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanına girmezdik’+ dersiniz. 31 Böylece peygamberleri öldürenlerin oğulları olduğunuza kendiniz tanıklık ediyorsunuz.+ 32 Öyleyse atalarınızın başlattığı işi tamamlayın.+
33 Ey yılanlar, ey engerekler soyu,+ Hinnom Vadisi cezasından nasıl kaçacaksınız?+ 34 Bu nedenle size peygamberler, hikmetli adamlar ve öğretmenler+ gönderiyorum.+ Onlardan bazılarını direğe gerecek ve öldüreceksiniz,+ bazılarını havralarınızda kırbaçlayacaksınız+ ve her şehirde onlara zulmedeceksiniz. 35 Böylece, doğru+ biri olan Habil’den,+ kutsal mekân ile sunak arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu Zekeriya’ya+ kadar, yeryüzündeki tüm doğru kişilerin kanından siz sorumlu olacaksınız.+ 36 Şuna emin olun, tüm bu şeyler bu neslin başına gelecek.+
37 Yeruşalim, Yeruşalim, peygamberleri öldüren,+ kendisine gönderilenleri+ taşlayan+ Yeruşalim! Tavuk civcivlerini kanatları altına topladığı gibi, ben de kaç defa senin çocuklarını toplamak istedim,+ fakat siz istemediniz.+ 38 Bakın, eviniz+ terk edilip size bırakılıyor.+ 39 Şunu bilin ki, ‘Yehova’nın adıyla gelen kutlu olsun!’+ diyene kadar, bir daha beni görmeyeceksiniz.”
24 İsa artık mabetten ayrılıyordu ki, öğrencileri mabedin binalarını göstermek için yanına geldiler.+ 2 Buna karşılık İsa şöyle dedi: “Bütün bunları görüyor musunuz? Emin olun, burada taş üstünde taş bırakılmayacak, hepsi yerle bir olacak.”+
3 İsa Zeytinlik Dağında otururken öğrencileri özel olarak yanına gelip şöyle dediler: “Bize söyler misin, bu olaylar ne zaman olacak? Senin hazır bulunuşunun*+ ve bu ortamın sonunun alameti ne olacak?”+
4 İsa şöyle cevap verdi: “Dikkatli olun da kimse sizi aldatmasın.+ 5 Çünkü birçok kişi benim adımla gelip, ‘Mesih benim’ diyerek birçoklarını saptıracaklar.+ 6 Savaş gürültüleri ve savaş haberleri duyacaksınız; sakın korkuya kapılmayın. Çünkü bunların olması gerekir, ancak henüz son gelmemiştir.+
7 Millet milletle+ ve krallık krallıkla çatışacak,+ birçok yerde kıtlıklar+ ve depremler+ olacak. 8 Tüm bunlar sancıların başlangıcıdır.
9 O zaman insanlar sizi sıkıntıya sokacaklar+ ve öldürecekler.+ Benim ismimden ötürü+ bütün milletler sizden nefret edecek.+ 10 Ayrıca o zaman birçok kişi iman yolundan ayrılacak,+ birbirini ele verecek ve birbirinden nefret edecekler.+ 11 Sahte peygamberler+ ortaya çıkıp birçok kişiyi saptıracak.+ 12 Kötülüğün çoğalması yüzünden+ çoğu insanın sevgisi soğuyacak.+ 13 Fakat kim sona kadar dayanırsa+ kurtulacak.+ 14 Krallığın+ bu iyi haberi,+ dünyanın* her yerinde bütün milletlere şahitlik amacıyla duyurulacak+ ve son+ o zaman gelecek.
15 O halde, Daniel peygamber aracılığıyla söylendiği gibi, yıkıcı iğrenç şeyin+ kutsal yerde durduğunu gördüğünüz zaman+ (okuyan ayırt etsin) 16 Yahudiye’de olanlar dağlara kaçmaya başlasınlar.+ 17 Damda olan evinden eşyasını almak için aşağı inmesin. 18 Tarlada olan da abasını almak için evine geri dönmesin. 19 O günlerde hamile olan, bebek emziren kadınların vay haline!+ 20 Kaçışınız kışın ya da Sebt gününde olmasın diye dua edin. 21 Çünkü o zaman büyük sıkıntı olacaktır;+ öyle ki dünyanın başlangıcından bu yana böylesi görülmemiştir,+ bir daha da görülmeyecektir. 22 Aslında o günler kısaltılmasaydı hiç kimse* kurtulamazdı; fakat seçilmiş olanlar uğruna+ o günler kısaltılacak.+
23 O zaman biri size, ‘Bakın Mesih burada!’+ ya da ‘Şurada!’ derse, inanmayın.+ 24 Çünkü sahte Mesihler+ ve sahte peygamberler+ çıkacak ve mümkünse seçilmişleri bile saptırmak için büyük alametler+ ve olağanüstü işler yapacaklar.+ 25 Bakın, sizi önceden uyarıyorum.+ 26 Öyleyse, ‘İşte Mesih çölde’ derlerse oraya gitmeyin; ‘İşte, içerideki odalarda’ derlerse inanmayın.+ 27 Nasıl ki şimşek+ doğuda çakar ve ışığı batıya kadar her yerde parlarsa, İnsanoğlunun hazır bulunuşu da öyle olacak.+ 28 Leş nerede ise kartallar+ oraya toplanacak.+
29 O günlerdeki sıkıntıdan hemen sonra güneş kararacak,+ ay+ ışığını vermeyecek, yıldızlar gökten düşecek ve göklerin kudretleri sarsılacak.+ 30 O zaman, İnsanoğlunun+ alameti gökte görünecek ve yeryüzünün bütün kabileleri dövünecekler;+ İnsanoğlunun büyük güç ve ihtişamla, göklerin bulutları üzerinde geldiğini görecekler.+ 31 Meleklerini güçlü bir borazan sesiyle gönderecek+ ve onlar göklerin bir ucundan öbür ucuna kadar, dünyanın dört bucağından O’nun seçtiklerini+ toplayacaklar.+
32 İncir ağacı örneğinden ders çıkarın: Körpe dalları yumuşayıp filizlenince yazın yakın olduğunu anlarsınız.+ 33 Aynı şekilde, bütün bunları gördüğünüzde anlayın ki o yakındadır, kapıdadır.+ 34 Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya dek bu nesil*+ asla geçip gitmeyecektir. 35 Gök ve yer kaybolup gidecek,+ fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecektir.+
36 O gün ve saat konusunda+ kimse bir şey bilmez; ne gökteki melekler, ne de Oğul, yalnızca Baba bilir.+ 37 Çünkü Nuh’un zamanı+ nasılsa, İnsanoğlunun hazır bulunduğu dönem de öyle olacaktır.+ 38 Tufandan önceki günlerde, Nuh’un+ gemiye girdiği güne kadar,+ insanlar yer, içer ve evlenirlerdi. 39 Tufan gelinceye ve hepsini silip süpürünceye+ kadar, hiçbir şeyi umursamadılar. İnsanoğlunun hazır bulunduğu zaman da böyle olacak. 40 O zaman, tarlada iki adam olacak, biri alınıp götürülecek, diğeri bırakılacak. 41 El değirmeninde tahıl öğüten+ iki kadın olacak, biri alınıp götürülecek, diğeri bırakılacak.+ 42 O halde uyanık kalın, çünkü Efendinizin hangi gün geleceğini bilmiyorsunuz.+
43 Şunu unutmayın, ev sahibi hırsızın hangi saatte geleceğini bilirse,+ uyanık kalır ve evine girilmesine izin vermez. 44 Öyleyse siz de hazır olun,+ çünkü İnsanoğlu ummadığınız bir saatte gelecek.
45 Evin hizmetkârlarına yiyeceklerini vaktinde vermesi için Efendinin onların başına atadığı sadık ve sağgörülü hizmetkâr+ gerçekten kimdir?+ 46 Efendisi gelip onu işinin başında bulursa, ne mutlu+ o hizmetkâra! 47 Emin olun, Efendisi bütün mallarının sorumluluğunu ona verecektir.+
48 Fakat kötü hizmetkâr yüreğinden+ ‘Efendim gecikiyor’ diye geçirirse,+ 49 diğer hizmetkâr arkadaşlarını dövmeye başlarsa ve ayyaşlarla birlikte yiyip içerse, 50 efendisi, o hizmetkârın beklemediği bir günde ve bilmediği bir saatte+ gelecek, 51 onu en ağır şekilde cezalandıracak+ ve ikiyüzlülerin yanına atacak. Orada ağlayacak ve acı içinde diş gıcırdatacak.”+
25 “O zaman göklerin krallığı, kandillerini alıp+ güveyi karşılamaya çıkan+ on kıza benzeyecek. 2 Onların beşi akılsız,+ beşi akıllıydı.*+ 3 Akılsız olanlar kandillerini aldılar ama yanlarına yağ almadılar. 4 Oysa akıllı olanlar kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da aldılar. 5 Güvey geciktikçe hepsinin uykusu geldi, uyumaya başladılar.+ 6 Tam gece yarısı, ‘İşte, güvey geliyor! Gidip onu karşılayın’ diye bir bağrış duyuldu.+ 7 O zaman kızların hepsi kalkıp kandillerini hazırladılar.+ 8 Akılsız kızlar akıllı olanlara, ‘Bize yağınızdan biraz verin,+ çünkü kandillerimiz sönmek üzere’ dediler. 9 Akıllı+ kızlar ise, ‘Bu yağ hem size hem de bize yetmeyebilir. En iyisi siz satıcılara gidip kendinize yağ alın’ diye cevap verdiler. 10 Onlar yağ almak için oradan uzaklaşırken güvey geldi, hazır olan kızlar onunla birlikte içeri girip düğüne katıldı+ ve arkalarından kapı kapatıldı. 11 Daha sonra diğer kızlar da gelip ‘Efendimiz, Efendimiz, bize kapıyı aç!’ dediler.+ 12 Fakat güvey onlara, ‘Sizi gerçekten tanımıyorum’ dedi.+
13 Öyleyse uyanık kalın,+ çünkü o günü ve o saati bilmiyorsunuz.+
14 Bu, bir adamın+ başka bir ülkeye gitmek üzere yola çıkacağı zaman+ olanlara benzer. Adam yola çıkmadan önce hizmetkârlarını toplayıp mallarını onlara emanet etti.+ 15 Her birinin yeteneğine göre,+ birine beş, birine iki, diğerine de bir talant* vererek yola çıktı. 16 Beş talant almış olan hemen yola koyuldu ve ticaret yaparak beş talant daha kazandı.+ 17 Aynı şekilde, iki talant almış olan da iki talant daha kazandı. 18 Fakat sadece bir talant almış olan gidip toprağı kazdı ve efendisinin verdiği gümüş parayı oraya gizledi.
19 Uzun bir süre sonra+ hizmetkârların efendisi geri döndü ve onlarla hesap gördü.+ 20 Beş talant almış olan öne çıktı ve kazandığı beş talantı da getirip, ‘Efendim, sen bana beş talant emanet etmiştin; bak ben beş talant daha kazandım’ dedi.+ 21 Efendisi de ona şöyle dedi: ‘Aferin, iyi ve sadık hizmetkâr!+ Sana az şey emanet edildiğinde bile güvenilir+ olduğunu gösterdin. Ben de sana çok şeyin sorumluluğunu vereceğim.+ Gel, efendinin sevincine+ katıl.’ 22 Ondan sonra iki talant almış olan öne çıkıp, ‘Efendim, sen bana iki talant emanet etmiştin, bak ben iki talant daha kazandım’ dedi.+ 23 Efendisi ona şöyle dedi: ‘Aferin, iyi ve sadık hizmetkâr! Sana az şey emanet edildiğinde bile güvenilir olduğunu gösterdin. Ben de sana çok şeyin sorumluluğunu vereceğim.+ Gel, efendinin sevincine+ katıl.’
24 Son olarak, bir talant almış olan öne çıkıp,+ ‘Efendim, senin titiz bir adam olduğunu, ekmediğin yerden biçtiğini ve harman savurmadığın yerden topladığını bilirim. 25 Bu yüzden korktum,+ gidip talantını toprağa gömdüm. İşte talantın’ dedi. 26 Efendisi ona şöyle cevap verdi: ‘Ey kötü ve tembel hizmetkâr, ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden topladığımı bilirdin de, 27 neden gümüş paralarımı bankacılara vermedin? Böylece geldiğimde paramı faiziyle geri alırdım.+
28 Şimdi ondaki talantı alın ve on talantı olana verin.+ 29 Çünkü kimde varsa ona daha çok verilecek, böylece elinde bol bol olacak; fakat kimde yoksa elindeki de alınacak.+ 30 O işe yaramaz hizmetkârı dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayacak ve acı içinde diş gıcırdatacak.’+
31 İnsanoğlu+ bütün meleklerle birlikte+ ihtişamıyla gelince, o zaman yüce tahtına oturacak.+ 32 Bütün milletler onun önünde toplanacak+ ve o, bir çobanın koyunları keçilerden ayırması gibi insanları birbirinden+ ayıracak.+ 33 Koyunları sağ yanına,+ keçileri sol yanına+ koyacak.
34 O zaman kral sağındakilere şöyle diyecek: ‘Ey sizler, Babamın nimetlerine erenler,+ gelin, dünyanın kuruluşundan+ beri sizin için hazırlanmış olan krallığın+ mirasçısı+ olun. 35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz;+ susamıştım, bana içecek verdiniz. Yabancıydım, beni konuk ettiniz;+ 36 çıplak kalmıştım,+ beni giydirdiniz. Hasta düşmüştüm, bana baktınız. Hapisteydim,+ yanıma geldiniz.’ 37 O zaman doğru kişiler ona şöyle karşılık verecek: ‘Efendimiz, biz ne zaman seni aç görüp doyurduk, susamış+ görüp içecek verdik?+ 38 Ne zaman yabancı olduğunu görüp konuk ettik, çıplak görüp giydirdik? 39 Ne zaman seni hasta ya da hapiste görüp yanına geldik?’ 40 Kral+ da onlara şöyle cevap verecek: ‘Emin olun, mademki bu kardeşlerimin+ en küçüklerinden+ biri için bunu yaptınız, benim için de yapmış oldunuz.’+
41 Kral bu kez de solundakilere şöyle diyecek: ‘Siz ey lanetliler, benden uzak durun,+ İblis ve melekleri+ için hazırlanmış sonsuz ateşe+ gidin. 42 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz,+ susamıştım+ içecek vermediniz. 43 Yabancıydım, fakat beni konuk etmediniz; çıplak kalmıştım beni giydirmediniz;+ hasta ve hapisteydim,+ fakat bana bakmadınız.’ 44 O zaman onlar şöyle karşılık verecek: ‘Efendimiz, biz seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da hapiste gördük de sana hizmet etmedik?’ 45 Bunun üzerine kral onlara şöyle diyecek: ‘Emin olun, mademki bu en küçüklerden+ biri için bunu yapmadınız,+ benim için de yapmamış oldunuz.’+ 46 Bunlar sonsuz ölüme,+ fakat doğru kişiler sonsuz yaşama+ gidecekler.”
26 İsa sözlerini bitirince, öğrencilerine şöyle dedi: 2 “Biliyorsunuz, iki gün sonra Fısıh olacak+ ve İnsanoğlu direğe gerilmek üzere ele verilecek.”+
3 O sırada yüksek kâhinler ve ihtiyarlar, Kayafa+ adlı başkâhinin avlusunda toplandılar. 4 Kurnazca bir düzenle+ İsa’yı yakalayıp öldürmeyi kararlaştırdılar. 5 Fakat “Bayramda olmasın ki, halk arasında bir kargaşa çıkmasın” diyorlardı.+
6 İsa Beytanya’da,+ cüzamlı+ Simun’un evindeyken 7 bir kadın geldi. Elindeki kaymaktaşından kabın içinde çok pahalı güzel kokulu bir yağ+ vardı. İsa sofrada otururken kadın yaklaşıp yağı onun başına dökmeye başladı. 8 Bunu gören öğrencileri kızarak, “Bu savurganlık niye?+ 9 Bu yağ yüksek bir fiyata satılabilir ve para yoksul insanlara+ verilebilirdi” dediler. 10 İsa bunu fark ederek+ onlara şöyle dedi: “Neden kadının canını sıkıyorsunuz? O benim için güzel bir şey yaptı.+ 11 Çünkü yoksullar her zaman yanınızda,+ fakat ben her zaman yanınızda olmayacağım.+ 12 Kadın gömülmeye hazırlanmam için bu güzel kokulu yağı bedenime döktü.+ 13 Emin olun, iyi haber dünyanın neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı iş de onu anmak üzere anlatılacaktır.”+
14 O zaman onikilerden biri olan Yahuda İskariyot,+ yüksek kâhinlere gidip 15 “Onu ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi.+ Onlar da ücretini otuz gümüş+ olarak belirlediler. 16 Böylece o andan itibaren İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.+
17 Mayasız Ekmek Bayramının+ birinci gününde* öğrencileri İsa’nın yanına gelerek “Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” dediler.+ 18 O da şöyle dedi: “Şehre gidip+ falan kişiyi bulun ve ona deyin ki, ‘Bizi Öğretmen gönderdi. Benim vaktim yaklaştı; öğrencilerimle birlikte Fıshı senin evinde kutlayacağım diyor.’”+ 19 Öğrencileri İsa’nın emrettiği gibi yaptılar ve Fısıh için gerekli şeyleri hazırladılar.+
20 Akşam olunca,+ İsa on iki öğrencisiyle birlikte sofraya oturdu.+ 21 Yemek yerlerken İsa, “Şunu bilin ki, içinizden biri beni ele verecek” dedi.+ 22 Buna çok kederlendiler ve her biri teker teker, “Efendim, benden söz etmiyorsun, değil mi?” diye sormaya başladı.+ 23 İsa da şöyle cevap verdi: “Elini benimle birlikte sahana batıranlardan biri beni ele verecek.+ 24 Gerçi, İnsanoğlu kendisi hakkında yazıldığı gibi+ gidiyor, ancak onu ele veren adamın+ vay haline!+ O adam doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.” 25 İsa’yı ele verecek olan Yahuda bir şeyler söylemiş olmak için, “Öğretmen, benden söz etmiyorsun değil mi?” dedi. İsa da, “Bunu kendin söyledin” dedi.
26 Yemeğe devam ederlerken İsa ekmek aldı,+ dua etti ve sonra ekmeği bölüp+ öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin. Bu benim bedenimi temsil eder” dedi.+ 27 Ayrıca bir kâse aldı+ ve şükrettikten sonra onlara verdi. Şöyle dedi: “Bundan hepiniz için;+ 28 çünkü bu,+ günahların bağışlanması+ için, birçok insan uğrunda+ dökülecek olan kanımı, ‘ahit+ kanını’+ temsil eder. 29 Fakat şuna emin olun, Babamın krallığında sizinle birlikte yenisini içeceğim güne kadar asmanın bu ürününden artık içmeyeceğim.”+ 30 Sonra, ilahiler söylediler+ ve Zeytinlik Dağına doğru yola çıktılar.+
31 O zaman İsa onlara şöyle dedi: “Bu gece başıma gelecekler yüzünden hepiniz sendeleyeceksiniz. Çünkü, ‘Çobanı vuracağım ve sürünün koyunları etrafa dağılacak’ diye yazılmıştır.+ 32 Fakat ben diriltildikten sonra, sizin önünüzden Celile’ye gideceğim.”+ 33 Petrus şöyle karşılık verdi: “Senin başına gelecek şeyler yüzünden hepsi sendelese de ben asla sendelemem!”+ 34 İsa da şöyle dedi: “Gerçek şu ki, bu gece horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin.”+ 35 Petrus da, “Seninle ölmem gerekse bile, seni asla inkâr etmem” dedi. Diğer öğrenciler de aynı şeyi söylediler.+
36 Sonra İsa onlarla birlikte Getsemani denilen yere+ geldi ve öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim,+ siz burada oturun” dedi. 37 Petrus’u ve Zebedi’nin iki oğlunu+ da yanına almıştı. Giderek içini derin bir keder ve sıkıntı kaplıyordu.+ 38 O zaman yanındakilere, “Ölesiye bir keder içindeyim.*+ Burada durun ve benimle birlikte uyanık kalın” dedi.+ 39 Biraz öteye gidip yere kapandı ve dua etmeye+ başladı: “Baba, mümkünse bu kâse+ benden geçip gitsin. Yine de, benim istediğim gibi değil,+ Senin istediğin gibi olsun.”+
40 İsa öğrencilerinin yanına geldiğinde onları uykuda buldu ve Petrus’a seslendi: “Sizler benimle birlikte bir saat bile uyanık kalamadınız mı?+ 41 Hep uyanık kalıp+ dua edin+ ki ayartılmayasınız.+ Ruh elbette istekli, fakat beden zayıf.”+ 42 Yine ikinci kez+ onlardan ayrılıp şöyle dua etti: “Baba, eğer ben içmeden bu kâsenin geçip gitmesi mümkün değilse, Senin istediğin olsun.”+ 43 Yine geldi ve onları uykuda buldu, çünkü gözleri kapanıyordu.+ 44 Böylece onları bırakıp üçüncü kez+ dua etmeye gitti ve aynı sözleri bir kere daha söyledi. 45 O zaman öğrencilerine gelip şöyle dedi: “Böyle bir zamanda uyuyor ve dinleniyor musunuz? Bakın, İnsanoğlunun günahkârların eline verilme vakti geliyor.+ 46 Haydi, kalkın gidelim. Bakın beni ele veren yaklaşıyor.”+ 47 O henüz konuşurken, onikilerden biri olan Yahuda geldi.+ Yanında, yüksek kâhinlerin ve ihtiyarların gönderdiği, ellerinde kılıçlar+ ve sopalar bulunan büyük bir kalabalık vardı.+
48 İsa’yı ele veren, onlara bir işaret vermek üzere şöyle demişti: “Kimi öpersem İsa odur. Onu tutuklayın.”+ 49 Doğruca İsa’nın yanına giderek, “Selam Öğretmen!” dedi+ ve onu sıcak bir şekilde öptü.+ 50 İsa ona,+ “Arkadaş, neden buradasın?” dedi. O zaman ötekiler öne çıktılar ve İsa’yı yakalayıp tutukladılar.+ 51 Bu sırada, İsa’nın yanındakilerden biri elini atıp kılıcını çekti ve başkâhinin hizmetkârına vurup kulağını kesti.+ 52 Bunun üzerine İsa ona şöyle dedi: “Kılıcını yerine koy,+ çünkü kılıç tutanların hepsi kılıçla yok olacak.+ 53 Ne sanıyorsun, şu anda on iki lejyondan* fazla meleği yardımıma göndermesi için Babama yalvaramaz mıyım?+ 54 Fakat o zaman böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar nasıl yerine gelirdi?” 55 İsa o anda kalabalığa şunları söyledi: “Bir haydudun karşısına çıkar gibi kılıçlarla ve sopalarla mı beni tutuklamaya geldiniz?+ Her gün mabette+ oturup Tanrı’nın sözünü öğretiyordum, beni tutuklamadınız. 56 Fakat bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye olmuştur.”+ O zaman bütün öğrencileri İsa’yı bırakıp kaçtı.+
57 İsa’yı tutuklayanlar onu başkâhin Kayafa’ya götürdüler.+ Yazıcılar ve ihtiyarlar da orada toplanmıştı.+ 58 Fakat Petrus onu uzaktan izleyerek başkâhinin avlusuna+ kadar geldi. İçeri girdikten sonra neler olacağını görmek için evdeki hizmetçilerle birlikte oturdu.+
59 Bu sırada yüksek kâhinler ve bütün Sanhedrin* üyeleri, İsa’yı öldürmek için aleyhte konuşacak yalancı şahitler arıyordu.+ 60 Birçok yalancı şahit çıktığı+ halde aradıklarını bulamadılar. Daha sonra iki kişi çıkıp 61 şunu söyledi: “Bu adam ‘Ben Tanrı’nın mabedini yıkar ve üç günde yeniden yaparım’ dedi.”+ 62 Bunun üzerine başkâhin ayağa kalkıp İsa’ya, “Bir şey söylemeyecek misin? Aleyhindeki bu tanıklık hakkında ne diyorsun?” diye sordu.+ 63 Fakat İsa sustu.+ O zaman başkâhin, “Yaşayan Tanrı’nın adıyla sana ant ettiriyorum,+ söyle, sen Tanrı’nın Oğlu Mesih misin?”+ dedi. 64 İsa şöyle cevap verdi:+ “Bunu kendin söyledin.+ Ayrıca şunu bilin ki, bundan böyle+ İnsanoğlunun,+ Kudretlinin sağında oturduğunu+ ve göklerin bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”+ 65 Bunun üzerine başkâhin kaftanını yırtarak, “Tanrı’ya küfretti!” dedi.+ “Artık tanıklara ne gerek var?+ Küfrü kendiniz de duydunuz.+ 66 Bu duruma ne diyorsunuz?” Onlar “Ölümü hak etti!”+ diye cevap verdiler. 67 O zaman yüzüne tükürdüler+ ve onu yumrukladılar.+ Bazıları da tokatlayarak,+ 68 “Hey Mesih,+ sana vuran kim? Peygambersen söyle bakalım” diyorlardı.+
69 O sırada Petrus dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız yanına gelip, “Sen de şu Celileli İsa’yla birlikteydin” dedi.+ 70 Fakat Petrus herkesin önünde bunu inkâr edip “Neden söz ettiğini anlamıyorum” dedi. 71 Giriş kapısının yanına gittikten sonra başka bir kız Petrus’u tanıdı ve oradakilere, “Bu adam Nasıralı İsa’yla birlikteydi” dedi.+ 72 Petrus yine inkâr edip, “Ben o adamı tanımam!” diye ant etti.+ 73 Bir süre sonra etraftakiler gelip Petrus’a, “Sen kesinlikle onlardansın. Baksana, konuştuğun lehçe seni ele veriyor” dediler.+ 74 O ise yeminler edip kendine lanet okuyarak, “Ben o adamı tanımıyorum!” demeye başladı. Tam o sırada bir horoz öttü.+ 75 Petrus, İsa’nın “Horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin” dediğini+ o zaman hatırladı. Dışarıya çıkıp acı acı ağladı.+
27 Sabah olduğunda bütün yüksek kâhinler ve halkın ihtiyarları İsa’yı öldürmek için bir görüşme yaptılar.+ 2 Onu bağladıktan sonra götürüp Vali Pilatus’a teslim ettiler.+
3 İsa’yı ele veren Yahuda onun ölüme mahkûm edildiğini görünce, suçluluk duygusuna kapıldı ve otuz+ gümüşü yüksek kâhinlere ve ihtiyarlara geri götürüp 4 “Doğru bir insanın kanına girerek günah işledim”+ dedi. Onlar da “Bundan bize ne? Onu sen düşün!”+ dediler. 5 O zaman Yahuda gümüşleri mabedin içine atıp oradan uzaklaştı. Gidip kendini astı.+ 6 Fakat yüksek kâhinler gümüşleri toplayarak, “Bu paraları kutsal hazineye koymak doğru olmaz, çünkü bunlar kan bedeli” dediler. 7 Aralarında konuştuktan sonra, bu gümüşlerle, yabancıları gömmek için bir yer, çömlekçi tarlasını satın aldılar. 8 Bu yüzden o tarlaya bu güne dek “Kan Tarlası”+ denmiştir. 9 O zaman Yeremya peygamber aracılığıyla önceden söylenen şu sözler yerine geldi: “Otuz gümüşü aldılar,+ o adam için biçilen bedel buydu; evet, İsrailoğullarından bazıları onun için bu bedeli biçmişti; 10 Yehova’nın bana emretmiş olduğu gibi, çömlekçi tarlasını satın almak için bu parayı verdiler.”+
11 İsa valinin önüne çıkarıldı; vali “Sen Yahudilerin kralı mısın?” diye sordu.+ İsa “Bunu kendin söylüyorsun” diye cevap verdi.+ 12 Fakat yüksek kâhinler ve ihtiyarlar tarafından suçlanırken+ hiç cevap vermedi.+ 13 O zaman Pilatus, “Senin aleyhinde ne çok şey söylüyorlar, duymuyor musun?”+ dedi. 14 Yine de o hiç cevap vermedi, evet tek kelime bile etmedi. Vali buna çok şaşırmıştı.+
15 Her bayram halkın istediği bir mahkûmu serbest bırakmak valinin âdetiydi.+ 16 Tam o günlerde, Barabbas adında namlı bir mahkûm ellerindeydi.+ 17 Halk bir araya toplanmışken Pilatus onlara şöyle dedi: “Hangisini serbest bırakmamı istersiniz, Barabbas’ı mı, yoksa Mesih denilen İsa’yı mı?”+ 18 Aslında onu çekemedikleri+ için kendisine teslim ettiklerinin farkındaydı.+ 19 Ayrıca vali yargı kürsüsünde otururken karısı ona şu haberi göndermişti: “Sakın o doğru+ adama bir şey yapma, çünkü onun yüzünden bugün rüyamda+ çok sıkıntı çektim.” 20 Ancak yüksek kâhinler ve ihtiyarlar, Barabbas’ın salıverilmesini+ ve İsa’nın öldürülmesini istemeleri için halkı kandırdılar. 21 Vali onlara, “Bu ikisinden hangisini sizin için salıvereyim?” deyince, “Barabbas’ı” dediler.+ 22 Pilatus, “O zaman Mesih denilen İsa’yı ne yapayım?” diye sordu. Hep bir ağızdan, “Direğe gerilsin!” dediler.+ 23 Vali, “Neden? O ne kötülük etti?” diye sordu. Fakat onlar daha da çok bağırarak “Direğe gerilsin!” dediler.+
24 Pilatus bunun bir yararı olmadığını, aksine kargaşayı körüklediğini görünce, su alıp+ kalabalığın önünde ellerini yıkadı ve şöyle dedi: “Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Ötesini siz düşünün.” 25 Bunun üzerine oradakilerin hepsi şöyle cevap verdi: “Onun kanının hesabı bizden ve çocuklarımızdan sorulsun.”+ 26 Vali o zaman Barabbas’ı serbest bıraktı; İsa’yı ise kırbaçlattı+ ve direğe gerilmesi için askerlere teslim etti.+
27 Sonra, valinin askerleri İsa’yı vali konağına götürdüler ve tüm taburu topladılar.+ 28 Onun giysilerini çıkardılar ve üstüne kırmızı bir pelerin geçirdiler.+ 29 Dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler ve sağ eline bir kamış verdiler. Önünde diz çöküp, “Selam sana ey Yahudilerin Kralı!”+ diyerek alay ettiler.+ 30 Ona tükürdüler,+ başına kamışla vurmaya başladılar. 31 Onunla eğlendikten+ sonra, üzerinden pelerini çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve onu direğe germek üzere götürdüler.+
32 Giderlerken, Simun adında Kireneli bir adam buldular+ ve onu angaryaya koşarak İsa’nın işkence direğini taşıttılar. 33 Golgota,+ yani Kafatası denilen yere geldiklerinde, 34 içmesi için İsa’ya ödle karışık şarap+ verdiler, fakat o tadına bakınca bunu içmeyi reddetti.+ 35 Onu direğe gerdikten+ sonra aralarında kura çekerek+ giysilerini paylaştılar.+ 36 Sonra da orada oturup başında nöbet tuttular. 37 Ayrıca başının üstündeki suç yaftasına şöyle yazdılar: “Yahudilerin Kralı İsa Budur.”+
38 Onunla birlikte direğe gerilen iki de haydut vardı. Biri sağında diğeri solundaydı.+ 39 Oradan geçenler ona söverek+ başlarını sallıyor,+ 40 şöyle diyorlardı: “Hani sen mabedi yıkar+ üç günde yeniden kurardın! Haydi kendini kurtar! Eğer Tanrı Oğluysan işkence direğinden in de görelim!”+ 41 Aynı şekilde yazıcılarla birlikte yüksek kâhinler ve ihtiyarlar da onunla eğlenip şöyle diyorlardı:+ 42 “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor! İsrail’in Kralı;+ şimdi direkten insin de ona iman edelim.+ 43 Tanrı’ya güveniyordu. Tanrı onu istiyorsa, şimdi kurtarsın;+ çünkü ‘Ben Tanrı’nın Oğluyum’+ demişti.” 44 Aynı şekilde, yanında direğe gerilmiş olan haydutlar bile onu aşağılamaya başladılar.+
45 Altıncı saatte* tüm memleket üzerine bir karanlık çöktü+ ve dokuzuncu saate* kadar sürdü.+ 46 Dokuzuncu saate doğru İsa yüksek sesle, “Eli, Eli, lama sabaktani?” diye bağırdı. Bu, “Tanrım, Tanrım, beni neden bıraktın?”+ anlamına gelir. 47 Orada duranlardan bazıları bunu duyunca “Bu adam İlya’ya* sesleniyor” demeye başladı.+ 48 Aralarından biri hemen koşup bir sünger aldı, ekşi+ şaraba batırdı, bir kamışa takarak içmesi için İsa’ya uzattı.+ 49 Fakat diğerleri, “Bırakın bakalım İlya onu kurtarmaya gelecek mi?”+ diyordu. [Başkası da bir mızrak alıp İsa’nın böğrünü deldi. Kan ve su çıktı.]+ 50 İsa yine yüksek sesle bağırdı ve ruhunu teslim etti.+
51 O zaman kutsal mekânın perdesi+ boydan boya yırtılıp ikiye ayrıldı,+ yer sarsıldı ve kayalar yarıldı.+ 52 Mezarlar açıldı ve ölmüş olan birçok kutsal kişinin bedeni ortaya çıktı. 53 Böylece bunları birçok kişi gördü (onun diriltilişinden sonra, mezarlar arasından geçen kişiler kutsal şehre+ girmişlerdi). 54 Fakat yüzbaşı ve onunla birlikte İsa’nın başında nöbet tutanlar, depremi ve bütün bu olanları görünce çok korktular. “Bu kesinlikle Tanrı’nın Oğluydu”+ dediler.
55 Ayrıca birçok kadın da olanları uzaktan izliyordu.+ Onlar İsa’ya hizmet etmek için Celile’den onunla birlikte gelmişti.+ 56 Bu kadınlar arasında, Mecdelli Meryem, Yakup’un ve Yoses’in annesi Meryem ve Zebedi’nin oğullarının annesi de vardı.+
57 Artık akşam olurken, İsa’nın öğrencisi olmuş Yusuf adında Arimatealı zengin bir adam geldi.+ 58 Pilatus’a gidip İsa’nın bedenini istedi.+ O zaman Pilatus İsa’nın bedeninin ona verilmesini emretti.+ 59 Yusuf onu alıp has ketenden temiz bir beze sardı,+ 60 kayaya oymuş olduğu yeni bir mezara koydu.+ Mezarın girişine büyük bir taş yuvarladıktan sonra oradan ayrıldı.+ 61 Fakat Mecdelli Meryem ve diğer Meryem orada kalıp mezarın önünde oturdular.+
62 Ertesi gün, yani Hazırlık Gününden+ sonraki gün, yüksek kâhinler ve Ferisiler Pilatus’un önünde toplandılar 63 ve şöyle dediler: “Efendimiz, o sahtekârın henüz yaşarken ‘Üç gün+ sonra diriltileceğim’ dediği aklımıza geldi. 64 Bu nedenle mezarın üçüncü güne kadar güvenlik altında tutulmasını emret ki, öğrencileri gelip onu çalmasın+ ve insanlara ‘O dirildi!’ diyemesin. Yoksa bu son sahtekârlık ilkinden kötü olur.” 65 Pilatus da onlara, “Yanınıza muhafız alın.+ Gidin, orayı bildiğiniz şekilde güvenlik altına alın” dedi. 66 Böylece gidip taşı mühürleyerek+ ve başına muhafız koyarak mezarı güvenlik altına aldılar.
28 Sebt gününden sonra, haftanın ilk günü tan ağarırken, Mecdelli Meryem ve diğer Meryem mezara bakmaya geldi.+
2 Baktılar ki, büyük bir deprem olmuş, Yehova’nın meleği gökten inmiş ve gelip taşı yuvarlamıştı. Şimdi de taşın üstünde oturuyordu.+ 3 Onun görünüşü şimşek gibiydi+ ve giysileri kar gibi bembeyazdı.+ 4 Nöbetçiler korkudan tir tir titriyordu; ölü gibi olmuşlardı.
5 Fakat melek+ kadınlara şöyle dedi: “Korkmayın, biliyorum, direğe gerilmiş olan İsa’yı arıyorsunuz.+ 6 O burada değil, çünkü söylemiş olduğu gibi diriltildi.+ Gelin bakın, yattığı yer burasıydı. 7 Sonra hemen koşup öğrencilerine onun diriltildiğini+ söyleyin. Sizin önünüzden Celile’ye gidiyor,+ onu orada göreceksiniz. Haberiniz olsun.”+
8 Böylece kadınlar büyük bir sevinç ve korku içinde hemen mezardan ayrılıp öğrencilere haber vermeye koştular.+ 9 O sırada İsa karşılarına çıkıp “Selam!” dedi. Yanına gittiler, önünde eğildiler ve ayaklarına sarıldılar. 10 O zaman İsa onlara şöyle dedi: “Korkmayın! Kardeşlerime+ haber götürün, Celile’ye gitsinler; beni orada görecekler.”
11 Kadınlar yoldayken, muhafızlardan+ bazıları da şehre gidip bütün olanları yüksek kâhinlere anlattılar. 12 Bu kâhinler ihtiyarlarla birlikte toplanıp görüştükten sonra, askerlere yüklü miktarda gümüş vererek+ 13 şöyle dediler: “‘Öğrencileri+ gece biz uyurken gelip onu çaldılar’ deyin. 14 Bu olay valinin kulağına gidecek olursa biz onu ikna ederiz, başınız derde girmez.” 15 Böylece askerler gümüşleri alıp kendilerine söyleneni yaptılar; bu söylenti ta bugüne kadar Yahudiler arasında yayıldı.
16 On bir öğrenci ise Celile’ye,+ İsa’nın onlarla buluşacağı dağa geldi. 17 Onu görünce önünde eğildiler, fakat bazıları kuşku+ duydu. 18 İsa yaklaşıp onlara şöyle dedi: “Gökte ve yerde bütün yetki+ bana verildi. 19 Bu nedenle, siz gidin bütün milletlerden+ insanları öğrencim+ olarak yetiştirin; onları Babanın,+ Oğlun+ ve kutsal ruhun+ adıyla vaftiz edin.+ 20 Size emrettiğim her şeye+ uymalarını+ onlara öğretin.+ Ben bu ortamın sonuna+ kadar, her zaman sizin yanınızda olacağım.”+
[Dipnotlar]
Mt 1:20 Yunanca Kutsal Yazıların bu çevirisinin ana metninde “Yehova” ismi 237 kez geçer. Bu ayet bunların ilkidir. Ek 1’e bakın.
Mt 1:21 İbranice Yehoşua. Anlamı, “Yehova Kurtuluştur”
Mt 2:4 “Yazıcılar”: İsa’nın zamanında Kanunu yorumlayan ve öğreten kişiler.
Mt 2:4 İbranice Maşiah, anlamı “Meshedilmiş”
Mt 2:6 Sözcük anlamıyla, “çobanlık”
Mt 3:7 “Ferisiler”: O dönemde Yahudiliğin önde gelen mezheplerinden biri.
Mt 3:7 “Sadukiler”: Yahudiliğin önde gelen mezheplerinden biri; dirilmeye ve meleklere inanmazlardı.
Mt 5:9 Ya da “barış için uğraşanlara”
Mt 5:15 Ya da “kile”; bir tahıl ölçeği.
Mt 5:22 “Ağza alınmaması gereken bir hakaret sözü”, Yunanca raka. Kişinin budala olduğunu belirten bir ifade.
Mt 5:41 Roma mili; 1.479,5 metre.
Mt 6:12 Sözcük anlamıyla, “borçlu olanları”
Mt 6:12 Sözcük anlamıyla, “borçlarımızı”
Mt 6:27 Sözcük anlamıyla, “arşın”
Mt 10:2 “Petrus denilen Simun”, çoğu kez “Petrus” olarak geçer (14:28); ayrıca, “Simun Petrus” (16:16), “Simeon” (Elçiler 15:14), “Kifas” (Yuhanna 1:42) olarak da anılır.
Mt 10:3 Yuhanna 1:46 ve 21:2’de Natanael.
Mt 10:3 “Yakup’un oğlu Yahuda” olarak da bilinir. Luka 6:16, Yuhanna 14:22 ve Elçiler 1:13’e bakın.
Mt 11:6 Sözcük anlamıyla, “Ne mutlu bana takılıp tökezlemeyene!”
Mt 11:29 Sözcük anlamıyla, “canlarınız rahatlık bulur”
Mt 12:18 Sözcük anlamıyla, “canımın”
Mt 12:24 “Beelzebub”; muhtemelen, “Sineklerin Efendisi” anlamına gelen “Baal-zebub”un farklı bir yazılışı. 2. Krallar 1:2 ile karşılaştırın.
Mt 13:33 “Büyük ölçek”; 7,33 litreye eşit bir kuru gıda ölçeği.
Mt 13:33 Sözcük anlamıyla, “gizlediği”
Mt 14:25 Markos 13:35’teki dipnota bakın.
Mt 16:17 Sözcük anlamıyla, “et ve kan”
Mt 17:21 Bu ayet bazı Kutsal Kitap çevirilerinde bulunmakla birlikte, birçok Yunanca elyazmasıyla uyumlu olan Westcott ve Hort’un Yunanca metnine alınmamıştır.
Mt 17:27 “Gümüş para”, “gümüş stater”; dört drahmi değerindeki gümüş para, “tetradrahmi”
Mt 18:24 Ya da “talanton.” Bir gümüş talanton 6.000 dinara eşit olduğundan, ayette geçen miktar 60.000.000 dinardır. Ek 5’e bakın.
Mt 19:6 Sözcük anlamıyla, “aynı boyundurukta birleştirdiğini”
Mt 20:2 Dinar: 3,85 gram ağırlığında bir Roma gümüş parası ve bir günlük işçi ücreti.
Mt 20:3 Gün doğuşu esas alınarak “üçüncü saat”; sabah dokuz suları.
Mt 20:15 Sözcük anlamıyla, “senin gözün kötü”
Mt 21:33 Ya da “masara”; üzüm, zeytin, susam vb’nin sıkıldığı yer.
Mt 22:17 Ya da “İmparatora”
Mt 23:5 “Tefillin”; Yahudi erkeklerin alna ve sol kola bağladıkları ayet kutuları.
Mt 24:14 Yeryüzünde insanların yaşadığı yerler.
Mt 24:22 Sözcük anlamıyla, “hiçbir beden”
Mt 24:34 Yunanca genea. 1. Petrus 2:9’da geçen “soy” anlamındaki genos’tan farklıdır.
Mt 25:2 Ya da “sağgörülüydü”
Mt 26:17 Ya da “bir gün öncesinde”
Mt 26:38 Ya da “Canım derin bir keder içinde”
Mt 26:53 Eski Romalılarda askeri birlik.
Mt 26:59 Yeruşalim’deki Yahudi Yüksek Mahkemesi.
Mt 27:45 Gün doğuşu esas alınarak “altı”; bugünün saatiyle öğlen 12 suları.
Mt 27:45 Gün doğuşu esas alınarak “dokuz”; bugünün saatiyle öğleden sonra 3 suları.
Mt 27:47 İbranice Eliyahu. Anlamı, “Tanrım Yehova’dır”