Luka İncili
1 Saygıdeğer+ Teofilos,+ yazacaklarım şimdiye dek birçok kişinin derlemeye giriştiği ve hepimizin doğruluğundan tamamen emin olduğu olaylardır.+ 2 Bunları baştan+ beri görgü tanığı+ ve mesajın hizmetkârı olanlar+ bize iletmiştir. 3 Ben de, başından itibaren tüm olayları titizlikle araştırdığımdan, sana bunları mantıklı bir sırayla+ yazmaya karar verdim. 4 Böylece sana öğretilenlerin doğruluğundan emin olabilirsin.+
5 Yahudiye kralı Herodes’in+ zamanında, Abiya takımından+ Zekeriya adında bir kâhin vardı; karısı Harun kızlarındandı+ ve adı Elizabet’ti. 6 İkisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi;+ Yehova’nın* tüm emir+ ve kanunlarına+ uyarak+ temiz bir yaşam sürerlerdi.+ 7 Fakat çocukları yoktu; Elizabet kısırdı+ ve ikisi de çok yaşlanmıştı.
8 Zekeriya, kendi takımı görevde olduğundan+ Tanrı’nın önünde kâhin olarak hizmet ediyordu. 9 Kâhinlik geleneği uyarınca, Yehova’nın kutsal mekânına girip+ buhur sunma+ sırası ondaydı. 10 Bütün halk buhur sunma saatinde dışarıda dua ediyordu.+ 11 Bu sırada Yehova’nın meleği Zekeriya’ya göründü. Buhur sunağının sağında duran meleği görünce,+ 12 Zekeriya telaşlanıp korkuya kapıldı.+ 13 Fakat melek, “Korkma Zekeriya” dedi, “Çünkü yakarışın duyuldu,+ karın Elizabet sana bir oğul doğuracak ve onun adını Yahya koyacaksın.+ 14 Sevincin ve mutluluğun büyük olacak; birçokları da onun doğumundan sevinç duyacak.+ 15 Çünkü o Yehova’nın önünde büyük olacak.+ Ancak hiç şarap ve içki içmemeli.+ Daha annesinin karnındayken kutsal ruhla dolacak.+ 16 İsrailoğullarından birçoğunu Tanrıları Yehova’ya döndürecek.+ 17 Babaların yüreklerini çocuklara döndürmek,+ asileri doğruların hikmetine yöneltmek ve Yehova’ya uygun bir halk+ hazırlamak üzere,+ onun önünde İlya’nın+ ruhu ve gücüyle yürüyecek.”
18 Zekeriya meleğe “Bundan nasıl emin olabilirim? Ben yaşlı bir adamım,+ karım da çok yaşlı” dedi. 19 O zaman melek ona şöyle dedi: “Ben Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im;+ bunları sana müjdelemek ve anlatmak için gönderildim.+ 20 Bunlar olana dek dilin tutulacak+ ve konuşamayacaksın, çünkü vakti geldiğinde gerçekleşecek sözlerime inanmadın.” 21 Bu arada, insanlar Zekeriya’yı beklemeye devam ediyordu+ ve onun kutsal mekândan neden hâlâ çıkmadığını merak etmeye başlamışlardı. 22 Fakat Zekeriya dışarıya çıktığında onlarla konuşamadı. İnsanlar onun kutsal mekânda doğaüstü+ bir görüntü gördüğünü anladılar. Zekeriya onlarla işaretlerle anlaşıyordu, dili açılmamıştı. 23 Hizmet süresi tamamlanınca+ evine döndü.
24 Bundan sonra karısı Elizabet gebe kaldı.+ Elizabet beş ay boyunca eve kapandı. 25 “Yehova yüzüme baktı, şimdi bana bu iyiliği yaparak insanlar önündeki utancımı kaldırdı”+ dedi.
26 Elizabet’in hamileliğinin altıncı ayında, Cebrail melek,+ Tanrı tarafından Celile’nin Nasıra şehrine, 27 Davut evinden Yusuf adındaki adamla nişanlı bir kıza gönderildi; kızın+ adı Meryem’di.+ 28 Melek onun yanına gidip, “Selam+ sana büyük lütuf gören kız, Yehova+ seninledir”+ dedi. 29 Bu sözler üzerine büyük bir endişeye kapılan Meryem, bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başladı. 30 Bu nedenle melek, “Korkma Meryem” dedi, “Çünkü sen Tanrı’nın gözünde lütuf buldun.+ 31 Gebe kalacak ve bir oğul doğuracaksın;+ onun adını İsa* koyacaksın.+ 32 O büyük olacak,+ ona Yüceler Yücesinin Oğlu denecek+ ve Yehova Tanrı, ona babası Davut’un+ tahtını verecek.+ 33 Yakup evi üzerinde kral olarak sonsuza dek hüküm sürecek ve onun krallığı son bulmayacak.”+
34 Fakat Meryem meleğe, “Nasıl olur? Benim hiçbir erkekle ilişkim olmadı+ ki!” dedi. 35 Melek şu cevabı verdi: “Kutsal ruh+ senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesinin gücü bir gölge gibi üzerinde olacak. Bu nedenle de, doğacak olana kutsal+ denecek. O, Tanrı’nın Oğlu+ olarak adlandırılacak. 36 Bak, akraban Elizabet de yaşlılığında gebe kaldı ve bir oğlan doğuracak. Kısır denilen kadının+ bu altıncı ayı. 37 Çünkü Tanrı’nın söylediği sözün gerçekleşmemesi olanaksızdır.”+ 38 Meryem de, “Yehova’nın kuluyum!+ Hakkımda dediğin gibi olsun” dedi ve melek onun yanından ayrıldı.
39 O zaman Meryem kalkıp aceleyle Yahuda’nın dağlık bölgesinde bir şehre gitti. 40 Zekeriya’nın evine girip Elizabet’i selamladı. 41 Meryem’in selamını duyunca Elizabet’in karnındaki bebek sıçradı. Kutsal ruhla dolan Elizabet 42 şöyle haykırdı: “Sen kadınlar arasında kutlusun, rahminin meyvesi de kutludur!+ 43 Benim için ne büyük bir onur! Efendimin+ annesi yanıma geliyor. 44 Bak, selamını duyduğumda, karnımdaki bebek büyük bir sevinçle sıçradı.+ 45 İman eden kadına ne mutlu! Çünkü Yehova tarafından kendisine söylenenler+ tümüyle gerçekleşecektir.”+
46 Meryem de şunları söyledi: “Canım Yehova’yı yüceltir.+ 47 Ruhum Tanrımla, kurtarıcımla+ coşar.+ 48 Şu fakir kulunun haline baktı.+ Bundan sonra tüm nesiller bana mutlu diyecekler,+ 49 çünkü güçlü Tanrım benim için büyük işler yaptı; O’nun ismi kutsaldır.+ 50 Kendisinden korkanlara+ nesilden nesle merhamet gösterir. 51 Güçlü koluyla büyük işler başardı,+ yüreğinde kibirli niyetler besleyenleri dağıttı.+ 52 Güçlüleri tahtından indirdi,+ hor görülenleri yükseltti.+ 53 Açları nimetlerle doyurdu;+ zenginleri boş çevirdi.+ 54 Kulu İsrail’in+ yardımına geldi; çünkü merhamet göstereceğine dair vaadini sonsuza dek hatırlayacağını,+ 55 atalarımıza, İbrahim’e ve onun soyuna söylemişti.”+ 56 Meryem Elizabet’in yanında üç ay kadar kaldı ve sonra evine döndü.
57 Elizabet’in doğum yapma vakti geldi ve bir oğlu oldu. 58 Komşuları ve akrabaları Yehova’nın ona büyük merhamet gösterdiğini+ duydular ve onun sevincine+ ortak oldular. 59 Sekizinci gün bebeği sünnet etmek için geldiler;+ ona babası Zekeriya’nın adını koyacaklardı. 60 Fakat annesi, “Hayır! Adı Yahya olacak” dedi. 61 Ona, “Akrabalarınız arasında bu isimde kimse yok” dediler. 62 Sonra çocuğun ismini ne koymak istediğini babasına işaretle sordular. 63 Zekeriya bir levha istedi ve üzerine “Adı Yahya’dır”+ diye yazdı. Herkes çok şaşırdı. 64 O anda Zekeriya’nın ağzı açıldı,+ dili çözülüp konuşmaya, Tanrı’ya şükretmeye başladı. 65 O yörede yaşayan herkesi bir korku sardı. Yahudiye dağlık bölgesinin halkı her yerde bu olayları konuşmaya başladı. 66 Bunları duyanlar, “Acaba bu çocuk ne olacak?” diye düşünürlerdi.+ Çünkü Yehova’nın eli onun üzerindeydi.+
67 Çocuğun babası Zekeriya kutsal ruhla doldu+ ve peygamberlik sözleri bildirmeye başladı:+ 68 “İsrail’in Tanrısı Yehova’ya şükürler olsun!+ Çünkü halkına+ elini uzatıp onlara kurtuluş yolunu açtı.+ 69 Ve kulu Davut’un evinden bize güçlü bir kurtarıcı*+ çıkardı. 70 Çünkü eski devirlerden beri kutsal peygamberleri aracılığıyla+ konuşmuş, 71 bizi düşmanlarımızın ve bizden nefret edenlerin elinden kurtaracağını bildirmişti.+ 72 Böylece, atalarımızın hatırına bize merhamet edecek ve kutsal ahdini,+ 73 atamız İbrahim’e ettiği andını+ hatırlayacaktı. 74 Bizi düşmanlarımızın elinden kurtardıktan+ sonra, Kendisine ömrümüz boyunca korkusuzca, 75 vefayla ve doğrulukla ibadet etme+ imtiyazını bağışlayacaktı.+ 76 Ve sen ey çocuk, Yüceler Yücesinin peygamberi olarak adlandırılacaksın, çünkü Yehova’nın önünden gidip O’nun yollarını hazırlayacaksın.+ 77 Derin şefkati sayesinde günahların bağışlanmasına ve böylece sağladığı kurtuluşa dair bilgiyi O’nun halkına vereceksin.+ 78 Bu şefkat sayesinde, yücelerden gelen+ bir şafak ışığı+ üzerimizde parlayacak; 79 karanlıkta ve ölümün gölgesinde oturanları aydınlatacak+ ve barış yolunda emin adımlarla yürümemizi sağlayacak.”
80 Çocuk büyüyor+ ve ruhen güçleniyordu. İsrail halkı önüne çıkma vakti gelinceye dek ıssız yerlerde yaşadı.
2 O günlerde Sezar* Augustus tüm yeryüzünde nüfus sayımı yapılması için bir buyruk çıkardı.+ 2 (Bu ilk nüfus sayımı Kirinius Suriye valisiyken yapıldı.) 3 Herkes kaydolmak için kendi şehrine gitti.+ 4 Yusuf da, Davut evi ve ailesinden olduğu için+ Celile’nin Nasıra şehrinden çıkıp Yahudiye’de Davut’un şehri denilen Beytlehem’e+ gitti. 5 O sırada Meryem+ hamileydi;+ artık evli+ oldukları için birlikte bu şehirde kaydolacaklardı. 6 Orada bulundukları sırada Meryem’in doğum yapma vakti geldi. 7 Bir oğlan doğurdu; bu ilk çocuğuydu.+ Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı,+ çünkü handa kalacak yer bulamamışlardı.
8 Aynı yörede, kırlarda kalan ve geceleri sürülerine nöbetleşe bakan çobanlar vardı. 9 Yehova’nın meleği+ aniden onların yanında belirdi ve Yehova’nın ihtişamı+ çevrelerini aydınlattı. Çobanlar çok korktular. 10 Melek onlara, “Korkmayın” dedi, “İşte! Size tüm halkın yaşayacağı büyük bir sevinci müjdeliyorum.+ 11 Bugün Davut’un şehrinde+ sizin için bir Kurtarıcı,+ Efendimiz Mesih+ doğdu. 12 Size işaret şu olsun: Yemlikte yatan, kundağa sarılmış bir bebek bulacaksınız.” 13 O anda meleğin yanında gökler ordusundan bir kalabalık+ belirdi. Hep birlikte Tanrı’yı yücelterek+ şöyle diyorlardı: 14 “Göklerdeki Tanrımız yüceltilsin,+ yeryüzünde razı olduğu insanlara barış+ gelsin!”+
15 Melekler yanlarından ayrılıp göğe gidince, çobanlar birbirlerine, “Haydi doğru Beytlehem’e gidelim de Yehova’nın+ bize bildirdiği bu olayı görelim” dediler. 16 Hemen yola çıktılar ve oraya gelip Meryem ile Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular. 17 Bebeği görünce, kendilerine onunla ilgili bildirilenleri anlattılar. 18 Dinleyenlerin hepsi çobanların anlattıklarına şaşırıp kaldı. 19 Meryem ise tüm bu sözleri yüreğinde saklıyor, bunlara anlam vermeye çalışıyordu.+ 20 Daha sonra çobanlar, gördükleri ve duydukları bütün şeylerden ötürü Tanrı’yı şükürlerle yücelterek geri döndüler; çünkü her şey tam kendilerine önceden söylendiği gibiydi.
21 Sekizinci gün+ bebeği sünnet+ etme zamanı geldi, ismini İsa koydular;+ bu, onun ana rahmine düşmesinden önce melek tarafından söylenmiş olan isimdi.+
22 Ayrıca, Musa kanununa göre arınma günleri+ de dolduğundan bebeği Yehova’ya sunmak için Yeruşalim’e getirdiler. 23 Çünkü Yehova’nın kanununda “İlk doğan her erkek çocuğa Yehova için kutsal denecek”+ diye yazılıdır. 24 Orada Yehova’nın kanununa göre kurban da sunacaklardı; bu, “Bir çift kumru veya iki yavru güvercin” idi.+
25 O sırada Yeruşalim’de Şimeon adında, doğru ve dindar bir adam vardı. O, İsrail’in teselli bulacağı günleri beklemekteydi+ ve kutsal ruh onun üzerindeydi. 26 Ayrıca, kutsal ruh aracılığıyla ona Yehova’nın Mesihini+ görmeden ölmeyeceği vahiy yoluyla bildirilmişti. 27 Şimeon ruhun etkisiyle+ mabede geldi; Yusuf ve Meryem de kanunun gereği olan âdetleri+ yerine getirmek üzere bebek İsa’yı mabede getirmişti. 28 Şimeon bebeği kucağına alıp Tanrı’ya şükretti ve şunları söyledi: 29 “Ey Ulu Rabbim, bildirdiğin gibi, kulunun mezara huzur içinde+ gitmesine şimdi izin veriyorsun. 30 Çünkü tüm halkların önünde açtığın+ 31 kurtuluş yolunu+ gözlerim gördü. 32 O ki, milletlerin+ gözündeki perdeyi kaldıracak+ bir ışık+ ve halkın İsrail’in onurudur.” 33 Bebeğin ana babası onun hakkında söylenenler karşısında şaşırıyorlardı. 34 Şimeon onlar için hayırdua etti ve bebeğin annesi Meryem’e şunu söyledi: “Bak, bu İsrail’de birçoklarının düşmesi+ ve birçoklarının yine kalkması içindir; aleyhinde konuşulacak+ bir işaret olarak konmuştur. 35 Böylece birçoklarının yüreğindeki düşünceler ortaya çıkacak+ (evet, senin yüreğini* de bir kılıç delip geçecek).”+
36 Aşer kabilesinden Fanuel’in kızı, Anna adında bir kadın peygamber vardı. (Çok yaşlı olan bu kadın, genç kızken evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra 37 dul kalmış+ ve o güne dek, seksen dört yaşına kadar dul yaşamıştı.) Anna mabetten hiç ayrılmaz, oruç tutup dualar ederek gece gündüz+ ibadet ederdi. 38 Tam o sırada o da oraya yaklaştı ve Tanrı’ya şükretmeye, Yeruşalim’in kurtuluşunu bekleyen+ herkesle çocuk hakkında konuşmaya başladı.
39 Böylece Yusuf ve Meryem, Yehova’nın kanununa göre her şeyi yerine getirdikten+ sonra, Celile’ye, kendi şehirleri Nasıra’ya+ döndüler. 40 Çocuk giderek büyüyor, güçleniyor,+ hikmetle doluyordu. Tanrı’nın lütfu+ da üzerindeydi.
41 Ana babası her yıl Fısıh Bayramı için Yeruşalim’e giderdi.+ 42 İsa on iki yaşına geldiğinde bayram geleneğine+ göre yine gittiler 43 ve bayramı orada geçirdiler. Dönerlerken İsa Yeruşalim’de kaldı ve ana babası bunu fark etmedi. 44 Onu birlikte yolculuk ettikleri kişilerin arasında zannederek bir günlük yol gittiler+ ve sonra akrabalarının ve tanıdıklarının arasında aramaya başladılar. 45 Fakat İsa’yı bulamadılar; bunun üzerine Yeruşalim’e dönüp her yerde onu aradılar. 46 Nihayet, üç gün sonra onu mabette buldular;+ öğretmenlerin arasında oturmuş onları dinliyor ve sorular soruyordu. 47 Onu dinleyenlerin hepsi anlayışı ve cevapları karşısında hayretler içinde kalıyordu.+ 48 Ana babası onu görünce şaşkınlığa düştüler; annesi “Oğlum, neden böyle yaptın? Babanla ben hep seni aradık, çok endişelendik” dedi. 49 İsa ise, “Beni aramanıza ne gerek vardı? Babamın evinde+ olacağımı bilmiyor muydunuz?” dedi. 50 Fakat onlar ne demek istediğini anlamadılar.+
51 İsa, ana babasıyla birlikte yola çıkıp Nasıra’ya geldi ve onların sözünden çıkmadı.+ Annesi ise İsa hakkındaki tüm bu sözleri yüreğinde saklardı.+ 52 Ve İsa büyüyüp gelişiyor, hikmetini artırıyordu.+ Tanrı’nın ve insanların takdirini kazanıyordu.+
3 Sezar Tiberius’un saltanatının on beşinci yılında, Pontius Pilatus Yahudiye valisiyken ve Herodes*+ Celile’nin, kardeşi Filipos İturea ile Trahonitis’in ve Lisanyas Abilene bölgesinin yöneticileriyken, 2 Kayafa’nın+ ve yüksek kâhin Hanna’nın zamanında, çölde+ Zekeriya oğlu Yahya’ya+ Tanrı’dan bir bildiri geldi.
3 Bunun üzerine Yahya, Ürdün Irmağı çevresindeki tüm bölgeyi dolaşarak, günahların bağışlanması için gereken tövbe vaftizini duyurmaya başladı.+ 4 Tıpkı İşaya peygamberin kitabında yazıldığı gibi: “Dinleyin! Çölde biri bağırıyor: ‘Yehova’nın yolunu hazırlayın, O’nun yollarını düzleyin.+ 5 Her dere yatağı doldurulacak, her dağ ve tepe alçaltılacak, dolambaçlı yollar doğrultulacak ve engebeli yerler düzleştirilecek;+ 6 ve tüm insanlar Tanrı’nın sağladığı kurtuluş yolunu görecek.’”+
7 Yahya vaftiz edilmek üzere kendisine gelenlere şunları söylüyordu: “Siz engerek soyu,+ gelecek gazaptan kaçabileceğinizi size kim söyledi?+ 8 Artık tövbeye yakışan meyveler ortaya koyun.+ İçinizden ‘Bizim babamız İbrahim’dir’ demeyin. Bilin ki, Tanrı şu taşlardan İbrahim’e çocuklar yaratabilir. 9 Zaten balta da ağaçların dibinde duruyor; iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.”+
10 İnsanlar, “O halde ne yapalım?”+ diye soruyorlardı. 11 Yahya da, “İki tane iç gömleği olan, birini hiç olmayana versin; yiyeceği olan da aynısını yapsın” cevabını veriyordu.+ 12 Vergi tahsildarları bile vaftiz edilmek için geliyor, “Öğretmen, ne yapmalıyız?” diye soruyorlardı.+ 13 Yahya onlara “Belirlenmiş vergi oranından fazlasını talep etmeyin”+ diyordu. 14 Askerler de, “Ya biz ne yapalım?” diye soruyorlardı. Yahya, “Kimseye sıkıntı vermeyin ve kimse için sahte suçlamada bulunmayın,+ aldığınız tayınla yetinin”+ cevabını veriyordu.
15 İnsanlar beklenti içindeydi ve Yahya hakkında herkesin yüreğinden “Acaba Mesih bu mu?”+ düşüncesi geçiyordu. 16 Bu nedenle Yahya şunları söyledi: “Ben sizi suyla vaftiz ediyorum, fakat benden daha güçlü biri geliyor; ben onun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim.+ O sizi kutsal ruhla ve ateşle vaftiz edecek.+ 17 Yabası elinde bekliyor; harman yerini tertemiz edip buğdayı ambarına toplayacak,+ fakat samanı+ sönmez bir ateşte yakıp yok edecek.”+
18 Yahya birçok öğüt daha verdi ve halka iyi haberi bildirmeye devam etti. 19 Fakat bölge yöneticisi Herodes, kardeşinin karısı Herodias’tan ve yaptığı tüm kötülüklerden ötürü kendisini şiddetle eleştiren+ 20 Yahya’yı hapse attı,+ böylece kötülüklerine bir yenisini ekledi.
21 Herkes vaftiz edilirken, İsa+ da vaftiz edildi ve o dua ederken gök+ açıldı. 22 Kutsal ruh güvercin şeklinde bedenleşip onun üzerine indi ve gökten “Sen Benim sevgili oğlumsun; senden memnunum”+ diye bir ses geldi.
23 İsa hizmetine başladığında+ yaklaşık otuz+ yaşındaydı.
Yusuf’un+ oğlu+ olarak biliniyordu;
Yusuf, Heli’nin oğluydu,
24 Heli Mattat’ın,
Mattat Levi’nin,
Levi Melki’nin,
Melki Yannay’ın,
Yannay Yusuf’un oğluydu,
25 Yusuf Mattatya’nın,
Mattatya Amos’un,
Amos Nahum’un,
Nahum Esli’nin,
Esli Naggay’ın oğluydu,
26 Naggay Maat’ın,
Maat Mattatya’nın,
Mattatya Semein’in,
Semein Yoseh’in,
Yoseh Yoda’nın oğluydu,
27 Yoda Yoanan’ın,
Yoanan Risa’nın,
Risa Zerubbabel’in,+
Zerubbabel Şealtiel’in,+
Şealtiel Neri’nin oğluydu,
28 Neri Melki’nin,
Melki Addi’nin,
Addi Kosam’ın,
Kosam Elmadam’ın,
Elmadam Er’in oğluydu,
29 Er Yeşu’nun,
Yeşu Eliezer’in,
Eliezer Yorim’in,
Yorim Mattat’ın,
Mattat Levi’nin oğluydu,
30 Levi Simeon’un,
Simeon Yahuda’nın,
Yahuda Yusuf’un,
Yusuf Yonam’ın,
Yonam Elyakim’in oğluydu,
31 Elyakim Melea’nın,
Melea Menna’nın,
Menna Mattata’nın,
Mattata Natan’ın,+
Natan Davut’un+ oğluydu,
32 Davut Yesse’nin,+
Yesse Obed’in,+
Obed Boaz’ın,+
Boaz Salmon’un,+
Salmon Nahşon’un+ oğluydu,
33 Nahşon Amminadab’ın,+
Arni Hetsron’un,+
Hetsron Perets’in,+
Perets Yahuda’nın+ oğluydu,
34 Yahuda Yakup’un,+
Yakup İshak’ın,+
İshak İbrahim’in,+
İbrahim Terah’ın,+
Terah Nahor’un+ oğluydu,
35 Nahor Serug’un,+
Serug Reu’nun,+
Reu Peleg’in,+
Peleg Eber’in,+
Eber Şela’nın+ oğluydu,
36 Şela Kainan’ın,
Kainan Arpakşad’ın,+
Arpakşad Sam’ın,+
Sam Nuh’un,+
Nuh Lamek’in+ oğluydu,
37 Lamek Metuşelah’ın,+
Metuşelah Hanok’un,+
Hanok Yared’in,+
Yared Mahalaleel’in,+
Mahalaleel Kainan’ın+ oğluydu,
38 Kainan Enoş’un,+
Enoş Şit’in,+
Şit Âdem’in,+
Âdem Tanrı’nın oğluydu.
4 İsa Ürdün Irmağından kutsal ruhla dolu olarak döndü ve ruhun yönlendirmesiyle çölde+ kırk gün dolaştı. 2 Bu süre boyunca İblis onu ayartmaya+ çalıştı. İsa o günlerde hiçbir şey yemedi ve kırk günün+ sonunda acıktı. 3 Bunun üzerine İblis, “Eğer sen Tanrı oğluysan, şu taşa söyle ekmek olsun” dedi. 4 Fakat İsa, “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz’ diye yazılmıştır”+ dedi.
5 Sonra İblis, İsa’yı yüksek bir yere çıkararak bir anda yeryüzünün tüm krallıklarını ona gösterdi 6 ve şunları söyledi: “Tüm bunların yetkisini+ ve ihtişamını sana vereceğim, çünkü o bana teslim edilmiştir; istediğim kişiye veririm.+ 7 Eğer önümde bir tapınma hareketi+ yaparsan tüm bu yetki senin olacak.” 8 İsa şöyle karşılık verdi: “‘Tanrın+ Yehova’ya tapınacak ve yalnız O’na ibadet edeceksin’ diye yazılmıştır.”+
9 Sonra İblis onu Yeruşalim’e götürüp mabedin burcuna çıkardı+ ve şunları söyledi: “Eğer sen Tanrı oğluysan, kendini buradan aşağı at.+ 10 Çünkü yazıldığına göre ‘O, meleklerine seni korumaları için emir verecek’+ 11 ve ‘Ayağın hiç taşa çarpmasın diye, seni elleri üzerinde taşıyacaklar.’”+ 12 İsa ona şu cevabı verdi: “‘Tanrın Yehova’yı sınamayacaksın’ denmiştir.”+ 13 Bütün bu ayartma çabalarının sonunda İblis, onun peşini bırakıp başka bir fırsat kollamaya başladı.+
14 İsa ruhun gücüyle dolu olarak Celile’ye döndü.+ Hakkında konuşulan olumlu şeyler tüm o yöreye yayılıyordu.+ 15 Ayrıca havralarda Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı; herkesten saygı görmekteydi.+
16 İsa büyüdüğü Nasıra+ şehrine geldi; alışageldiği gibi Sebt günü havraya gitti+ ve okumak için ayağa kalktı. 17 Kendisine İşaya peygamberin yazılarını içeren tomar verildi. İsa tomarı açtı ve şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu: 18 “Yehova’nın ruhu+ üzerimdedir. Çünkü O beni, yoksullara müjdeyi vermem için meshetti; tutsaklara özgürlük, körlere gözlerinin açılacağı haberini bildirmek; ezilenleri kurtarmak+ 19 ve Yehova’nın kabul yılını duyurmak için gönderdi.”+ 20 Sonra tomarı dürüp hizmetçiye geri verdi ve yerine oturdu. Havradaki herkesin bakışları ona takılıp kalmıştı. 21 Onlara, “Duyduğunuz bu ayetler bugün yerine geldi”+ dedi.
22 Orada bulunanların hepsi onu övmeye başladılar. Ağzından çıkan güzel sözlere+ hayran kalmışlardı. Birbirlerine “Bu Yusuf’un oğlu değil mi?” diye soruyorlardı.+ 23 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Tabii bana, ‘Ey hekim,+ önce kendini iyileştir’ sözünü hatırlatacaksınız. ‘Kefernahum’da+ yaptığını duyduğumuz şeyleri+ burada, memleketinde de yap’+ diyeceksiniz.” 24 Sonra şöyle devam etti: “Aslında hiçbir peygamber kendi memleketinde kabul görmez. 25 Örneğin, size bir gerçeği söyleyeyim: İlya’nın zamanında, gök üç yıl altı ay kapanıp tüm memlekette büyük bir kıtlık meydana geldiğinde, İsrail’de birçok dul kadın vardı.+ 26 Fakat İlya bunlardan hiçbirine gönderilmedi; ancak Sayda diyarında Tsarefat*+ şehrindeki bir dul kadına gönderildi. 27 Yine, Elişa peygamberin zamanında İsrail’de birçok cüzamlı vardı; onlardan hiçbiri temizlenmedi, ama Suriyeli Naaman temizlendi.”+ 28 Havrada bu sözleri duyan herkes öfkeyle doldu.+ 29 Ayağa kalkıp İsa’yı apar topar şehrin dışına çıkardılar. Onu şehirlerinin kurulu olduğu dağın yamacına götürdüler ve aşağıya atmak istediler.+ 30 Fakat İsa aralarından sıyrılıp gitti.+
31 Sonra Celile bölgesindeki Kefernahum şehrine gitti.+ Sebt günü halka Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. 32 Dinleyenler onun öğretme tarzına şaşıp kaldılar,+ çünkü büyük bir yetkiyle konuşuyordu.+ 33 O sırada havrada kötü ruhun etkisinde+ cinli bir adam vardı ve şöyle haykırıyordu: 34 “Ey Nasıralı+ İsa, bizden ne istiyorsun?+ Bizi yok etmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum,+ Tanrı’nın Kutsal Kulusun.”+ 35 Fakat İsa “Sus ve ondan çık!” diyerek ruhu azarladı. Cin, adamı insanların ortasında yere savurduktan sonra zarar vermeden ondan çıktı.+ 36 Bunun üzerine, herkesi büyük bir şaşkınlık aldı. “Bu nasıl bir konuşma böyle? Kötü ruhlara güç ve yetkiyle emrediyor, onlar da çıkıyor” diye aralarında konuşmaya başladılar.+ 37 Böylece İsa’yla ilgili haberler o yörede her bir köşeye yayılıyordu.+
38 İsa havradan çıktıktan sonra Simun’un evine gitti. Simun’un kaynanası hastaydı ve yüksek ateşle yatıyordu. İsa’dan ona yardım etmesini rica ettiler.+ 39 Kadının yanına gelen İsa, üzerine doğru eğilerek ateşi azarladı+ ve kadının ateşi düştü. Kadın hemen ayağa kalktı ve onlara hizmet etmeye başladı.+
40 Güneş batarken, insanlar çeşitli rahatsızlıkları olan hastalarını İsa’ya getirdiler. İsa her birinin üzerine ellerini koyarak onları iyileştirdi.+ 41 Birçoklarından da cinler çıkıyor,+ “Sen Tanrı’nın Oğlusun”+ diye bağırıyorlardı. Fakat İsa onları azarlayarak konuşmalarına izin vermiyordu,+ çünkü onun Mesih olduğunu+ biliyorlardı.+
42 Sabah olunca, İsa dışarıya çıktı ve ıssız bir yere gitti.+ Halk her yerde onu aramaya başladı; onu bulduklarında yanlarından ayrılmasını engellemeye çalıştılar. 43 Fakat İsa onlara, “Tanrı’nın krallığı hakkındaki iyi haberi diğer şehirlere de bildirmeliyim, çünkü ben bunun için gönderildim”+ dedi. 44 Böylece gidip Yahudiye’deki havralarda iyi haberi duyurdu.+
5 İsa bir keresinde Genesaret Gölü* kıyısındaydı.+ Tanrı’nın sözünden anlattıklarını dinleyen kalabalık onu gitgide sıkıştırıyordu. 2 İsa göl kıyısına çekilmiş iki tekne gördü; balıkçılar teknelerinden inmiş ağlarını yıkıyorlardı.+ 3 Teknelerden birine, Simun’unkine binen İsa, kıyıdan biraz açılmasını istedi. Sonra oturdu ve kalabalığa tekneden+ Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı. 4 Konuşmasını bitirince Simun’a, “Tekneyi açığa çekip avlanmak için ağ atın” dedi.+ 5 Fakat Simun, “Öğretmen, bütün gece didinip durduk hiçbir şey tutamadık,+ ama sözünü dinleyip ağları salacağım” dedi. 6 Böyle yaptılar ve öyle çok balık yakaladılar ki, ağları yırtılmaya başladı. 7 Diğer teknedeki arkadaşlarına, gelip kendilerine yardım etmeleri için işaret ettiler.+ Onlar geldiler ve iki tekneyi de balıkla doldurdular; tekneler neredeyse batıyordu. 8 Bunu gören Simun Petrus,+ İsa’nın ayaklarına kapandı ve “Efendim, benden uzak dur, ben günahkâr bir adamım” dedi.+ 9 Çünkü yakaladıkları balığın çokluğundan dolayı o ve yanındakiler şaşakalmışlardı. 10 Petrus’un ortakları, Zebedi oğulları+ Yakup ve Yuhanna da şaşkınlık içindeydi. Fakat İsa, Simun’a “Korkma artık. Bundan sonra insan yakalayacaksın”* dedi.+ 11 Sonra tekneleri kıyıya çektiler ve her şeyi bırakıp İsa’nın ardından gittiler.+
12 Bir keresinde de İsa, yöredeki şehirlerden birinde her tarafını cüzam sarmış bir adamla karşılaştı. Adam İsa’yı görünce, “Efendim, sen beni temizleyebilirsin, yeter ki iste” diye yalvararak yere kapandı.+ 13 Bunun üzerine İsa elini uzattı ve “İsterim. Temiz ol” diyerek ona dokundu. O anda adamın cüzamı geçti.+ 14 İsa adama bunu kimseye söylememesini emredip,+ “Ancak git, kâhine görün.+ Musa’nın emrettiği gibi, arındığına kanıt olması+ için bir sunu götür”+ dedi. 15 Buna rağmen, İsa hakkındaki haberler daha da çok yayılıyordu. Onu dinlemek ve hastalıklarından kurtulmak için, büyük kalabalıklar toplanıyordu.+ 16 O ise ıssız yerlere çekilip dua etmeyi sürdürüyordu.+
17 İsa bir gün yine insanlara Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. Yeruşalim’den, Celile ve Yahudiye’nin tüm köylerinden gelmiş olan Ferisiler ve kanun öğretmenleri de orada oturuyordu. İnsanlara şifa+ vermesi için Yehova’nın gücü onunlaydı. 18 Bu sırada bazı adamlar yatakta felçli bir adam getirdiler ve onu içeriye sokup İsa’nın önüne koymak istediler.+ 19 Fakat kalabalık yüzünden adamı içeriye bir türlü sokamadılar. Bunun üzerine çatıya çıkıp kiremitleri kaldırarak, adamı küçük bir yatak üzerinde, İsa’nın önündeki insanların arasına sarkıttılar.+ 20 Onların imanını gören İsa adama, “Günahların bağışlandı” dedi.+ 21 O zaman yazıcılar ve Ferisiler, “Tanrı’ya küfreden bu adam kim oluyor?+ Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?”+ diye düşünmeye başladılar. 22 Onların ne düşündüğünü bilen İsa şunları dedi: “Yüreğinizden neler geçiriyorsunuz?+ 23 ‘Ayağa kalk ve yürü’ demek mi daha kolay, yoksa ‘Günahların bağışlandı’ demek mi?+ 24 Ancak, İnsanoğlunun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisi olduğunu bilmenizi istedim. . .” Sonra felçli adama, “Şimdi beni dinle, kalk, yatağını kaldırıp evine git”+ dedi. 25 Adam o anda önlerinde ayağa kalktı; yatağını kaldırdı ve Tanrı’yı yücelterek evine gitti.+ 26 Herkesi büyük bir şaşkınlık+ aldı ve Tanrı’yı yüceltmeye başladılar. Korku içinde, “Bugün garip şeyler gördük!” diyorlardı.+
27 İsa daha sonra dışarıya çıktı ve vergi toplama yerinde oturan Levi adındaki vergi tahsildarını gördü. Ona “Benim takipçim ol” dedi.+ 28 Levi de her şeyi bıraktı+ ve kalkıp onun ardından gitti. 29 Sonra Levi, evinde İsa için büyük bir ziyafet verdi. Yemekte, aralarında vergi tahsildarlarının da bulunduğu büyük bir kalabalık vardı.+ 30 Bunun üzerine Ferisiler ve onlardan olan yazıcılar, İsa’nın öğrencilerine söylenerek, “Neden vergi tahsildarlarıyla ve günahkârlarla yiyip içiyorsunuz?” dediler.+ 31 İsa da onlara, “Sağlıklı insanların hekime ihtiyacı yoktur,+ hasta olanlar hekime muhtaçtır.+ 32 Ben doğru kişileri değil, günahkârları tövbeye çağırmaya geldim”+ dedi.
33 Onlar da İsa’ya, “Yahya’nın öğrencileri sık sık oruç tutar ve dualar ederler; Ferisilerin öğrencileri de öyle. Fakat seninkiler yiyip içiyor” dediler.+ 34 İsa onlara şöyle dedi: “Güvey yanlarındayken, sağdıçlarına oruç tutturabilir misiniz?+ 35 Ancak güveyin+ yanlarından alınıp götürüleceği günler gelecek;+ onlar işte o günlerde oruç tutacaklar.”+
36 Ayrıca İsa onlara şu örnekleri verdi: “Kimse yeni giysiden bir yama kesip eski giysiye dikmez; yoksa, yeni yama eski giysiyi yırtar ve ona uymaz.+ 37 Ayrıca kimse yeni şarabı eski tulumlara koymaz; yoksa yeni şarap, tulumları patlatır+ ve dökülür, tulumlar da mahvolur.+ 38 Yeni şarabı yeni tulumlara koyarlar. 39 Eski şarabı içtikten sonra kimse yeniyi istemez, çünkü ‘Eskisi+ güzel’ der.”
6 Bir Sebt günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri başakları koparıp+ ellerinde ovalayarak tanelerini yiyorlardı.+ 2 Bunun üzerine Ferisilerden bazıları, “Sebt gününde yapılması yasak+ olan şeyi neden yapıyorsunuz?”+ diye sordular. 3 İsa onlara şöyle dedi: “Davut+ ve yanındaki adamlar acıktığında, Davut’un ne yaptığını hiç okumadınız mı?+ 4 Nasıl Tanrı’nın evine girerek sunu ekmeklerini alıp+ yediğini ve yanındaki adamlara da verdiğini bilmiyor musunuz? Oysa bunları başkalarının yemesi yasaktı, sadece kâhinler yiyebilirdi.”+ 5 İsa sözlerine devam ederek, “Sebt gününün Efendisi İnsanoğludur”+ dedi.
6 Başka bir Sebt günü+ İsa havraya girdi ve Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı. Orada sağ eli körelmiş bir adam vardı.+ 7 Yazıcılar ve Ferisiler suçlayacak bir şey bulmak niyetiyle, Sebt günü şifa verip vermeyeceğini görmek için onu dikkatle izliyorlardı.+ 8 İsa onların düşüncelerini bilmesine+ rağmen, eli körelmiş adama, “Ayağa kalk, ortada dur” dedi. Adam kalkıp ortada durdu.+ 9 Sonra İsa, “Size sorarım, Sebt günü iyilik+ yapmak mı yoksa kötülük yapmak mı kanuna uygundur? Can kurtarmak mı yoksa öldürmek mi?” dedi.+ 10 Etrafındakilere baktıktan sonra adama “Elini uzat” dedi. Adam söyleneni yaptı ve eli iyileşti.+ 11 Hepsi çılgına döndü ve İsa’ya ne yapabileceklerini aralarında konuşmaya başladılar.+
12 O günlerde İsa dua etmek için dağa çıktı+ ve bütün geceyi Tanrı’ya dua ederek geçirdi.+ 13 Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırıp aralarından on iki kişi seçti. “Elçiler” diye de adlandırdığı bu kişiler şunlardı:+ 14 Kendisinin ayrıca Petrus adını verdiği Simun+ ve kardeşi Andreas, Yakup ve Yuhanna,+ Filipus+ ve Bartolomeus, 15 Matta ve Tomas,+ Alfeos oğlu Yakup, “gayretli” denilen Simun,+ 16 Yakup’un oğlu Yahuda ve sonradan bir hain+ olan Yahuda İskariyot.
17 İsa onlarla beraber dağdan indi ve düzlük bir yerde durdu. Yanında öğrencilerinden büyük bir kalabalık, tüm Yahudiye ve Yeruşalim’den, Sur ve Sayda’nın kıyı bölgelerinden gelmiş büyük bir topluluk+ vardı. Bu kişiler onu dinlemek ve hastalıklarından kurtulmak için gelmişlerdi.+ 18 Kötü ruhlar yüzünden sıkıntı çekenler bile iyileştiriliyordu. 19 Herkes İsa’ya dokunmaya+ çalışıyordu, çünkü ondan çıkan güçle+ hepsi iyileşiyordu.
20 İsa gözlerini öğrencilerine çevirip şunları dedi:+
“Ne mutlu size, ey yoksullar!+ Çünkü Tanrı’nın krallığı sizlerindir.
21 Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler!+ Çünkü doyurulacaksınız.+
Ne mutlu size, şimdi gözü yaşlı olanlar! Çünkü güleceksiniz.+
22 İnsanoğlundan dolayı insanlar sizden nefret ettiğinde,+ sizi aralarından kovduğunda, kınadığında ve adınızı kötüye çıkardığında+ ne mutlu sizlere! 23 O gün sevinin, sevinçten zıplayın! Çünkü gökte ödülünüz büyüktür. Onların ataları da peygamberlere aynı şeyleri yaparlardı.+
24 Fakat vay halinize, ey zenginler!+ Çünkü alacağınızı almış, teselli bulmuşsunuz.+
25 Vay halinize, şimdi tok olanlar! Çünkü açlık çekeceksiniz.+
Vay halinize, şimdi gülenler! Çünkü yas tutup ağlayacaksınız.+
26 Herkes hakkınızda iyi konuştuğu zaman, vay halinize! Çünkü onların ataları da sahte peygamberlere böyle yaparlardı.+
27 Ancak, beni dinleyen sizlere şunu diyorum: Düşmanlarınızı sevmeyi,+ sizden nefret edenlere iyilik etmeyi+ sürdürün. 28 Size beddua edenler için hayırdua etmekten ve hakaret edenler için dua etmekten vazgeçmeyin.+ 29 Bir yanağına vurana,+ öteki yanağını da çevir; üzerindeki giysiyi alandan+ iç gömleğini de esirgeme. 30 Senden kim bir şey isterse ver;+ senden alınan şeyleri geri isteme.
31 İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.+
32 Eğer sizi sevenleri severseniz, bu size takdir kazandırır mı? Çünkü günahkârlar da kendilerini sevenleri sever.+ 33 Size iyilik edenlere iyilik ederseniz, takdir kazanır mısınız? Günahkârlar da aynısını yapıyor.+ 34 Ayrıca, ödeyeceğini umduğunuz kişilere ödünç verirseniz,+ bu takdir edilecek bir şey midir? Günahkârlar bile ödeyeceğini düşündükleri günahkârlara ödünç verirler.+ 35 Fakat siz düşmanlarınızı sevmeye, iyilik etmeye devam edin ve karşılığında hiçbir şey beklemeden ödünç verin.+ Ödülünüz büyük olacak ve Yüceler Yücesinin oğulları olacaksınız,+ çünkü O, nankörlere ve kötülere karşı bile iyidir.+ 36 Babanız nasıl merhametli ise, siz de daima merhametli olun.+
37 Ayrıca, insanları yargılamayı bırakın, siz de asla yargılanmazsınız.+ Kimseyi mahkûm etmeyin, siz de asla mahkûm edilmezsiniz. Affedici olun, siz de affedilirsiniz.+ 38 Vermeyi alışkanlık edinin, insanlar da size verecektir.+ Dolu dolu ölçerek, ölçeği sallayıp bastırarak taşarcasına doldurup kucağınıza dökecekler. Hangi ölçekle ölçerseniz, aynı ölçekle alacaksınız.”+
39 Sonra İsa onlara örnekler verdi: “Kör köre kılavuzluk edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez mi?+ 40 Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, fakat mükemmel bir şekilde eğitilen herkes öğretmeni gibi olur.+ 41 Öyleyse neden kardeşinin gözündeki çöpe bakıyorsun da, kendi gözündeki merteği görmüyorsun?+ 42 Sen kendi gözündeki merteğe bakmayıp, kardeşine nasıl ‘Dur kardeşim, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin?+ İkiyüzlü! Önce kendi gözünden merteği çıkar;+ o zaman kardeşinin gözünden çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.+
43 İyi ağaç kötü meyve vermez, çürük ağaç da iyi meyve vermez.+ 44 Her ağaç kendi meyvesinden tanınır.+ Örneğin, insanlar dikenlerden incir toplamaz, çalıdan üzüm almazlar.+ 45 İyi adam yüreğindeki iyilik hazinesinden+ iyi şeyler çıkarır, fakat kötü adam kötülük hazinesinden kötü şeyler çıkarır. Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.+
46 Bana ‘Efendim! Efendim!’ diyorsunuz da neden söylediklerimi yapmıyorsunuz?+ 47 Bana gelip sözlerimi dinleyenin ve tutanın kime benzediğini size söyleyeyim:+ 48 Bu kişi ev yaparken toprağı derin kazıp temeli kaya üstüne oturtan adama benzer. Dolayısıyla sel+ geldiğinde, taşkın sular eve çarpar, fakat ev iyi inşa edildiğinden onu sarsamaz.+ 49 Öte yandan sözlerimi dinleyen ve tutmayan kişi,+ toprak zemine temelsiz ev yapan adama benzer. Sel sularının eve çarpmasıyla ev çöküp gider; yıkım+ büyük olur.”+
7 İsa kendisini dinleyen halka diyeceklerini bitirdikten sonra Kefernahum’a girdi.+ 2 Bir yüzbaşının çok sevdiği hizmetkârı ölüm döşeğinde hasta yatıyordu.+ 3 İsa’yla ilgili haberleri duyan yüzbaşı, Yahudilerin ihtiyarlarını ona gönderdi ve gelip hizmetkârını kurtarmasını istedi. 4 İsa’ya gelenler ona yalvarıp yakarmaya başladılar. “O bu iyiliği hak eden biridir, 5 çünkü milletimizi sever,+ havramızı da o yaptırmıştır” dediler. 6 Bunun üzerine İsa onlarla birlikte gitti. Eve yaklaştığı sırada, yüzbaşının göndermiş olduğu dostları gelip adamın şu sözlerini ilettiler: “Efendim, zahmet edip gelme; çünkü ben seni çatımın altına kabul etmeye layık değilim.+ 7 Bu nedenle kendimi yanına gelmeye de layık görmedim. Tek bir söz söyle, hizmetkârım iyileşsin. 8 Çünkü ben de emir kuluyum, benim de emrim altında askerler var. Birine ‘Git!’ derim, gider; başka birine ‘Gel!’ derim, gelir. Hizmetkârıma ‘Şunu yap!’ derim, yapar.”+ 9 İsa adamın bu sözleri karşısında hayret etti. Kendisini izleyen kalabalığa dönüp, “Size şunu söyleyeyim, İsrail’de bile böyle büyük bir iman görmedim”+ dedi. 10 Gönderilen kişiler eve döndüklerinde hizmetkârı iyileşmiş buldular.+
11 İsa, bu olayın hemen ardından Nain denilen şehre doğru yola çıktı; öğrencileri ve büyük bir kalabalık da kendisine eşlik ediyordu. 12 İsa şehir kapısına yaklaşırken bir cenazenin+ çıkarıldığını gördü. Ölen kişi annesinin biricik+ evladıydı, üstelik kadın duldu. Kadının yanında şehir halkından büyük bir kalabalık vardı. 13 Efendimiz kadını görünce ona acıdı+ ve “Ağlama” dedi.+ 14 Yaklaşıp sedyeye dokundu ve sedyeyi taşıyanlar durdu. İsa “Ey genç, sana diyorum, kalk!” dedi.+ 15 Ölen genç doğrulup oturdu ve konuşmaya başladı. İsa onu annesine verdi.+ 16 Herkesi bir korku sardı+ ve Tanrı’ya şükretmeye başlayarak “Aramızda büyük bir peygamber+ çıktı”, “Tanrı halkına elini uzattı” dediler.+ 17 İsa hakkındaki bu haber tüm Yahudiye’ye ve yöresine yayıldı.
18 Yahya’nın öğrencileri tüm bu olayları ona anlattılar.+ 19 Bunun üzerine Yahya öğrencilerinden ikisini çağırıp, “Gelecek olan sen misin? Yoksa başka birini mi bekleyelim?”+ diye sormaları için onları Efendimize gönderdi. 20 İsa’ya geldiklerinde şunu dediler: “Vaftizci Yahya, ‘Gelecek olan sen misin? Yoksa başka birini mi bekleyelim?’ diye sormamız için bizi gönderdi.” 21 İsa o sırada birçok kişiyi rahatsızlığından,+ ağır hastalığından ve kötü ruhlardan kurtarıyordu. Kör olan birçok kişinin gözlerini açıyordu. 22 Bu nedenle, gelen iki kişiye şunları dedi: “Gidin,+ gördüklerinizi ve işittiklerinizi Yahya’ya anlatın: Körlerin+ gözleri açılıyor, topallar yürüyor, cüzamlılar arınıyor, sağırlar duyuyor, ölüler diriltiliyor ve yoksullara iyi haber+ bildiriliyor.+ 23 Ne mutlu benim hakkımda çelişkiye düşmeyene!”*+
24 Yahya’nın habercileri gittikten sonra, İsa oradaki kalabalığa Yahya hakkında şunları söyledi: “Çöle ne görmeye gittiniz? Rüzgârla sallanan bir kamış mı?+ 25 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Güzel yumuşak giysiler giymiş bir adam mı?+ Göz alıcı giysiler giyenler ve lüks içinde yaşayanlar kral saraylarında bulunurlar.+ 26 Peki öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi?+ Evet, şunu bilin ki, gördüğünüz kişi bir peygamberden de ötedir.+ 27 Nitekim şu sözler onun hakkında yazılmıştır: ‘İşte, senin önünden habercimi gönderiyorum;+ o önden gidip senin yolunu hazırlayacak.’+ 28 Size şunu söyleyeyim ki, kadından doğmuş olanlar arasında Yahya’dan daha büyük biri yoktur;+ fakat Tanrı’nın krallığında küçük olan bile ondan büyüktür.”+ 29 (Yahya’nın vaftiziyle vaftiz edilen+ tüm halk ve vergi tahsildarları bu sözleri duyunca Tanrı’nın işlerindeki adaleti+ kabul ettiler. 30 Fakat, Yahya’ya gidip vaftiz edilmemiş Ferisiler ve Kanun uzmanları, Tanrı’nın amacına aldırmıyorlardı.)+
31 “O halde, bu neslin insanlarını kimlerle karşılaştırayım? Onlar kimlere benzer?+ 32 Onlar çarşı meydanında oturup birbirlerine, ‘Sizin için kaval çaldık oynamadınız, ağıt yaktık ağlamadınız’+ diye bağıran küçük çocuklara benziyorlar. 33 Siz de böylesiniz, Vaftizci Yahya karşınıza ekmek yemeyen, şarap içmeyen biri olarak çıktı, ona ‘cinli’ diyorsunuz.+ 34 İnsanoğlu ise karşınıza yiyip içen biri olarak çıktı, ona da ‘Obur ve şaraba düşkün adam, vergi tahsildarlarının ve günahkârların dostu!’+ diyorsunuz. 35 Siz ne derseniz deyin, hikmet+ kendi işleriyle* haklı çıkar.”+
36 Bir Ferisi İsa’yı bir süredir yemeğe davet ediyordu. O da Ferisinin evine gitti+ ve sofraya oturdu. 37 Şehirde günahkâr olarak tanınan bir kadın İsa’nın Ferisinin evinde yemekte olduğunu öğrendi ve içinde güzel kokulu yağ olan kaymaktaşından+ bir kapla oraya geldi. 38 İsa’nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağladı ve onun ayaklarını gözyaşlarıyla ıslatmaya başladı; saçlarıyla da silip şefkatle öpüyor ve güzel kokulu yağ sürüyordu. 39 İsa’yı davet etmiş olan Ferisi bunu görünce içinden, “Bu adam peygamber+ olsaydı, kendisine dokunan kimdir, nasıl bir kadındır bilirdi, günahkâr+ olduğunu anlardı” dedi. 40 O zaman İsa ona, “Simun, sana bir şey söylemek istiyorum” dedi. Simun da “Söyle öğretmen” dedi.
41 “Bir alacaklının iki borçlusu vardı; bunlardan birinin borcu beş yüz dinar,*+ diğerininki elli dinardı. 42 Borçlarını ödeyecek hiçbir şeyleri olmadığından, alacaklı ikisinin de borçlarını koşulsuz bağışladı.+ Bu durumda, onlardan hangisi alacaklıyı daha çok sever?” 43 Simun, “Herhalde kimin daha çok borcu bağışlandıysa o” dedi. İsa da “Doğru söyledin” dedi. 44 Sonra kadına dönüp Simun’a, “Bu kadını görüyor musun?” dedi. “Ben senin evine geldim, ayaklarım için su vermedin.+ Fakat bu kadın ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi. 45 Sen beni öpmedin,+ ama bu kadın geldiğimden beri ayaklarımı şefkatle öpüyor. 46 Sen benim başıma yağ sürmedin,+ ama bu kadın ayaklarıma güzel kokulu yağ sürdü. 47 Dolayısıyla, sana şunu söyleyeyim, onun günahları çok olmasına rağmen bağışlandı,+ çünkü o çok sevdi; ama az bağışlanan az sever.” 48 Sonra İsa kadına “Günahların bağışlandı”+ dedi. 49 Bunun üzerine onunla birlikte sofrada oturanlar, “Bu adam kim ki günahları bile bağışlıyor?” diye içlerinden geçirmeye başladılar.+ 50 İsa ise kadına, “İmanın seni kurtardı;+ selametle git” dedi.+
8 Bundan kısa bir süre sonra İsa şehir şehir, köy köy dolaşmaya başladı; Tanrı’nın krallığını müjdeliyor ve duyuruyordu.+ Onikiler kendisine eşlik ediyordu; onların yanı sıra, 2 kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtarılmış bazı kadınlar,+ Mecdelli denilen Meryem (ondan yedi cin çıkmıştı),+ 3 Herodes’in kâhyası Huza’nın karısı Yoanna,+ Suzanna ve başka birçok kadın da vardı. Bu kadınlar kendi olanaklarıyla İsa’ya ve elçilere hizmet ediyorlardı.
4 Onunla şehir şehir dolaşan insanlarla birlikte büyük bir kalabalık toplanınca İsa şöyle bir örnek verdi:+ 5 “Bir ekinci tohum ekmeye çıktı. Tohumları ekerken bazıları yol kenarına düştü ve çiğnendi. Göğün kuşları onları yedi.+ 6 Bazıları kaya üzerine düştü ve filizlendikten sonra, nem olmadığından kurudular.+ 7 Bazıları dikenler arasına düştü. Filizlerle birlikte büyüyen dikenler onları boğdu.+ 8 Bazı tohumlar da iyi toprağa düştü ve filizlendikten sonra yüz kat ürün verdi.”+ Bunları anlattıktan sonra sesini yükseltip, “İşitecek kulağı olan işitsin!”+ dedi.
9 Bunun üzerine öğrencileri ona bu örneğin anlamını sordu.+ 10 İsa şu cevabı verdi: “Tanrı’nın krallığıyla ilgili kutsal sırları anlama ayrıcalığı size verilmiş, diğerlerine ise bunlar örneklerle anlatılmıştır.+ Öyle ki, bakmalarına rağmen görmesinler, işitmelerine rağmen anlamasınlar.+ 11 Anlattığım örneğin+ anlamı şudur: Tohum Tanrı’nın sözüdür.+ 12 Yol kenarındakilerin durumunda, kişiler sözü işitir.+ Sonra İblis+ gelir, iman edip kurtulmasınlar diye sözü onların yüreğinden alıp götürür.+ 13 Kaya üzerindekilerin durumunda, kişiler sözü işitince sevinçle kabul ederler; fakat kökleri yoktur. Bir süre iman ederler, ancak sınandıkları zaman geri çekilirler.+ 14 Dikenler arasına düşenlerin durumunda, kişiler sözü işitir, fakat bu hayatın kaygıları, zenginliği ve zevkleri+ içinde sürüklenerek boğulurlar ve hiç olgun ürün vermezler.+ 15 İyi toprakta olanların durumunda ise, kişiler sözü güzel ve iyi bir yürekle+ işitip korur ve tahammülle ürün verirler.+
16 Kimse yaktığı kandili bir kapla kapatmaz veya yatağın altına koymaz. İçeri girenler ışığı görsün diye onu şamdana koyar.+ 17 Hiçbir saklı şey yoktur+ ki bir gün açığa çıkmasın, özenle gizlenmiş hiçbir şey yoktur ki bir gün öğrenilmesin ve ortaya çıkmasın.+ 18 Bu nedenle, nasıl dinlediğinize dikkat edin. Kimde varsa, ona daha çok verilecek;+ kimde yoksa, kendisinde var sandığı bile elinden alınacak.”+
19 Bu arada annesi ve kardeşleri+ İsa’ya geldiler, fakat kalabalık yüzünden yanına yaklaşamıyorlardı.+ 20 “Annen ve kardeşlerin dışarıda, seni görmek istiyorlar” diye haber verdiler.+ 21 İsa da onlara, “Benim annem ve kardeşlerim, Tanrı’nın sözünü dinleyen ve yerine getirenlerdir”+ cevabını verdi.
22 Bir gün İsa ve öğrencileri tekneye bindiler. İsa, “Haydi, gölün karşı yakasına gidelim” dedi. Bunun üzerine kıyıdan açıldılar.+ 23 Gölde giderlerken, İsa uykuya daldı. Bu sırada şiddetli bir fırtına koptu ve tekneye su dolmaya başladı; tehlikedeydiler.+ 24 Sonunda öğrenciler İsa’nın yanına gidip onu uyandırarak, “Öğretmen, Öğretmen, boğuluyoruz!” dediler.+ İsa uyanıp rüzgârı ve kabaran dalgaları azarladı.+ Rüzgâr dindi ve sular duruldu; etraf sütliman oldu. 25 O zaman İsa onlara, “Hani imanınız?” diye sordu. Fakat öğrenciler dehşete kapılmışlardı; şaşkınlık içinde birbirlerine, “Bu adam gerçekten kim ki, rüzgâra ve suya bile emir veriyor, onlar da itaat ediyor?” diyorlardı.+
26 Celile’nin karşı kıyısındaki Gerasalılar’ın memleketine vardılar.+ 27 İsa kıyıya çıkarken, o şehirden olan cinli bir adamla karşılaştı. Bu adam uzun zamandan beri çıplak dolaşıyor, evde değil mezarlar arasında yaşıyordu.+ 28 Adam, İsa’yı görünce haykırarak onun önünde yere kapandı ve “Yüceler Yücesi Tanrı’nın Oğlu İsa, benden ne istiyorsun?+ Yalvarırım bana eziyet etme”+ diye bağırdı. 29 (Çünkü İsa kötü ruha ondan çıkmasını emretmişti. Adam uzun süreden beri o kötü ruhun elindeydi;+ tekrar tekrar zincirlerle bağlanıp prangaya vurulmuş ve gözetim altında tutulmuştu. Fakat o, zincirleri kırıyor ve cin tarafından ıssız yerlere sürükleniyordu.) 30 İsa ona “Adın ne senin?” diye sordu. O da “Ordu” dedi, çünkü onun içine birçok cin girmişti.+ 31 Cinler dipsiz derinliklere+ gitmelerini emretmesin diye İsa’ya yalvardılar.+ 32 O sırada dağda büyük bir domuz+ sürüsü otluyordu. Cinler bu domuzlara girmelerine izin vermesi için İsa’ya yalvardılar.+ İsa da izin verdi. 33 Böylece cinler adamdan çıkıp domuzlara girdiler. Sürü uçuruma doğru koşup göle atladı ve boğuldu.+ 34 Olanları gören çobanlar, hemen oradan kaçıp olayı şehirde ve köylerde anlattılar.+
35 Bunun üzerine insanlar olan biteni görmek için İsa’nın yanına geldiler. İçinden cinler çıkmış olan adamı, aklı başında ve giyinik bir halde, İsa’nın ayaklarının dibinde otururken buldular ve korktular.+ 36 Olayı görmüş olanlar, cinlerin tutsağı olan adamın nasıl iyileştirildiğini onlara anlattılar.+ 37 Gerasa yöresinin tüm ahalisi İsa’nın oradan ayrılmasını istedi, çünkü dehşete kapılmışlardı.+ O zaman İsa geri dönmek üzere tekneye bindi. 38 Kendisinden cinler çıkmış olan adam onunla gelmek için yalvardı;+ fakat İsa, 39 “Evine dön ve Tanrı’nın senin için neler yaptığını insanlara anlat” diyerek+ onu gönderdi. Böylece o da gidip İsa’nın kendisi için neler yaptığını tüm şehirde duyurdu.+
40 Geri dönen İsa’yı halk karşıladı, çünkü hepsi onu bekliyordu.+ 41 O sırada yanına Yairus adlı biri geldi; bu adam havra yöneticisiydi. İsa’nın ayaklarına kapanıp evine gelmesi için yalvarmaya başladı.+ 42 Çünkü on iki yaşlarındaki biricik kızı ölmek üzereydi.+
İsa onun evine doğru giderken kalabalık çevresini sarmıştı.+ 43 On iki yıldır kanaması+ olan, hiç kimsenin tedavi edemediği bir kadın+ 44 İsa’ya arkasından yaklaşıp giysisinin saçağına+ dokundu+ ve kanaması hemen durdu.+ 45 İsa, “Bana kim dokundu?” diye sordu.+ Herkes inkâr edince Petrus, “Öğretmen, kalabalık seni kuşatmış sıkıştırıyor” dedi.+ 46 Fakat İsa, “Biri bana dokundu, çünkü kendimden kuvvet+ çıktığını hissettim” dedi.+ 47 Gizlenemeyeceğini anlayan kadın, titreye titreye gelip İsa’nın önünde yere kapandı; ona neden dokunduğunu ve nasıl hemen iyileştiğini herkesin önünde anlattı.+ 48 İsa ona, “Kızım, imanın seni iyileştirdi;+ selametle git”+ dedi.
49 İsa daha bunları söylerken, havra yöneticisinin adamlarından biri gelip “Kızın öldü; öğretmene artık zahmet verme” dedi.+ 50 Bunu duyan İsa, Yairus’a dönüp “Korkma, kızın kurtulacak, yeter ki iman et” dedi.+ 51 İsa eve vardığında, Petrus, Yuhanna, Yakup ve kızın ana babası dışında kimsenin içeri girmesine izin vermedi.+ 52 Herkes kız için ağlıyor, keder içinde dövünüyordu. İsa, “Ağlamayı bırakın,+ çünkü o ölmedi, uyuyor” dedi.+ 53 Bunun üzerine alaylı alaylı gülmeye başladılar, çünkü kızın ölmüş olduğunu biliyorlardı.+ 54 Fakat İsa onun elinden tutup “Kızım kalk!” diye seslendi.+ 55 Kız hayata döndü*+ ve hemen ayağa kalktı.+ İsa kıza yiyecek bir şeyler verilmesini emretti.+ 56 Kızın ana babası sevinçten çılgına dönmüşlerdi; ancak İsa onlara bu olayı kimseye anlatmamalarını tembih etti.+
9 İsa onikileri topladı; onlara bütün cinlere hükmetme, hastalıkları iyileştirme gücü ve yetkisi verdi.+ 2 Sonra onları Tanrı’nın krallığını duyurmak ve şifa vermek üzere gönderdi. 3 Şöyle dedi: “Yolculuk için yanınıza hiçbir şey almayın; ne değnek, ne heybe, ne ekmek, ne gümüş para ne de iki tane iç gömleği taşıyın.+ 4 Nerede bir eve girerseniz, oradan ayrılıncaya kadar o evde kalın.+ 5 Nerede sizi kabul etmezlerse, o şehirden çıkarken+ onlar aleyhinde şahitlik olması için ayaklarınızın tozunu silkin.”+ 6 Sonra yola çıktılar; tüm o bölgede köy köy dolaşarak iyi haberi bildiriyor ve her yerde hastaları iyileştiriyorlardı.+
7 Bu arada, bölge yöneticisi Herodes tüm bu olanları duymuştu. Büyük bir şaşkınlık içindeydi, çünkü bazıları Yahya’nın dirildiğini söylüyordu.+ 8 Bazıları İlya’nın ortaya çıktığını, kimileri de eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyordu. 9 Herodes, “Yahya’nın boynunu vurdurttum.+ Peki, hakkında söylentiler duyduğum bu kişi kim?” diyordu. Bu nedenle onu görmek istiyordu.+
10 Elçiler döndüler ve yaptıklarını İsa’ya anlattılar.+ Sonra İsa onlarla yalnız kalmak+ için elçileri yanına alıp Beytsayda denilen şehre gitti. 11 Fakat bunu haber alan kalabalıklar onu izlediler. İsa onları kabul etti ve onlarla Tanrı’nın krallığı hakkında konuştu.+ Şifaya muhtaç olanları iyileştirdi.+ 12 Gün sona ererken, onikiler İsa’nın yanına gelip, “İnsanları gönder de yöredeki köylere, çiftliklere gidip kalacak yer ve yiyecek bulsunlar, çünkü burası ıssız bir yer” dediler.+ 13 Fakat İsa, “Onlara siz yiyecek bir şeyler verin”+ dedi. Onlar da, “Beş somun ekmekten ve iki balıktan başka bir şeyimiz yok” dediler.+ “Yoksa gidip bütün bu insanlar için yiyecek mi alacağız?”+ 14 Orada beş bin kadar erkek vardı.+ Öğrencilerine, “Onları yaklaşık ellişer kişilik gruplar halinde oturtun” dedi.+ 15 Söyleneni yapıp herkesi oturttular. 16 İsa beş somun ekmeği ve iki balığı aldı; göğe bakıp bereket diledi. Sonra ekmekleri böldü ve insanların önüne koymaları için hepsini öğrencilere vermeye başladı.+ 17 Böylece herkes yedi ve doydu; artan parçaları toplayıp on iki sepet doldurdular.+
18 Daha sonra İsa yalnız başına dua ederken öğrenciler yanına geldi. İsa onlara “İnsanlar benim kim olduğumu söylüyor?” diye sordu.+ 19 Öğrenciler, “Vaftizci Yahya diyorlar; bazıları İlya diyor, bazıları da eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyor” dediler.+ 20 O zaman onlara, “Peki siz ne dersiniz? Ben kimim?” diye sordu. Petrus, “Tanrı’nın Mesihi”+ dedi.+ 21 İsa bunu kimseye söylememelerini sıkı sıkıya tembih etti+ 22 ve şunları dedi: “İnsanoğlunun çok acılar çekmesi gerekiyor; ihtiyarlar, yüksek kâhinler ve yazıcılar tarafından reddedilecek; öldürülecek+ ve üçüncü gün diriltilecek.”+
23 Sonra sözlerine şöyle devam etti: “Biri benim arkamdan gelmek isterse, kendini reddetsin;+ her gün işkence direğini* yüklensin ve hep beni izlesin.+ 24 Kim canını kurtarmak isterse, onu kaybedecek. Kim canını benim uğrumda kaybederse, onu kurtaracak.+ 25 Gerçekten de, bir insan bütün dünyayı kazanıp da canını kaybederse veya zarara uğrarsa, neye yarar?+ 26 Kim benden ve sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da kendisinin, Babasının ve kutsal meleklerin ihtişamıyla geldiği zaman ondan utanacaktır.+ 27 Fakat emin olun, burada olanlardan bazıları Tanrı’nın krallığını görmeden ölümü asla tatmayacak.”+
28 İsa bu sözleri söyledikten sekiz gün kadar sonra, Petrus, Yuhanna ve Yakup’u yanına alıp dua etmek üzere dağa çıktı.+ 29 O dua ederken yüzünün görünüşü+ değişti, giysileri bembeyaz bir parlaklığa büründü.+ 30 Birden, iki kişinin onunla konuştuğunu gördüler; bunlar Musa ve İlya idi.+ 31 Büyük bir ihtişam içinde belirmişlerdi. İsa’yla, o Yeruşalim’de+ dünyadan ayrılırken olacakları konuşuyorlardı. 32 Bu sırada Petrus’u ve yanındakileri uyku basmıştı. Uykuları tamamen açılınca, İsa’nın ihtişamını+ ve yanında duran iki adamı gördüler. 33 Onlar İsa’nın yanından ayrılırken, Petrus ne dediğini bilmeden İsa’ya, “Öğretmen, buraya gelmemiz çok iyi oldu. Üç çadır kuralım; biri senin için, biri Musa, diğeri de İlya için” dedi.+ 34 O bunları söylerken bir bulut belirdi ve üzerlerini kapladı. Onlar buluta girerken, öğrenciler korktular.+ 35 Buluttan, “Bu benim oğlumdur, seçilmiş olan odur.+ Onu dinleyin”+ diye bir ses+ geldi. 36 Bu ses geldiğinde İsa’nın yanında kimse yoktu.+ Öğrenciler, o günlerde ağızlarını açıp kimseye gördüklerinden söz etmediler.+
37 Ertesi gün dağdan indiklerinde, onu büyük bir kalabalık karşıladı.+ 38 Kalabalıktan bir adam feryat ederek İsa’ya şunları dedi: “Öğretmen, yalvarırım oğluma bir bak, o benim biricik+ evladım.+ 39 Bir ruh+ onu ele geçiriyor, oğlum aniden bağırmaya başlıyor, ağzı köpürerek çırpınıyor. Ruh onu yara bere içinde bırakıp ondan çok zor ayrılıyor. 40 Öğrencilerine bu ruhu çıkarmaları için yalvardım, fakat çıkaramadılar.”+ 41 İsa şu karşılığı verdi: “Ey imansız ve bozuk nesil!+ Daha ne kadar aranızda kalacağım? Daha ne kadar size katlanacağım?” Sonra adama, “Oğlunu buraya getir” dedi.+ 42 Çocuk daha İsa’ya yaklaşırken cin onu yere çaldı ve şiddetle sarstı. Fakat İsa kötü ruhu azarladı ve çocuğu iyileştirip babasına teslim etti.+ 43 Herkes Tanrı’nın muazzam gücü+ karşısında şaşıp kalmıştı.
Oradakilerin hepsi İsa’nın yaptığı şeylere hayretle bakarken, o öğrencilerine, 44 “Şu sözler kulağınızda olsun: İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek”+ dedi. 45 Fakat onlar bu sözlerin anlamını kavrayamadılar. Aslında, kavramasınlar diye anlamı onlardan gizlenmişti ve öğrenciler bu sözler hakkında ona soru sormaktan korkuyorlardı.+
46 Onlar aralarında kimin en büyük olacağı konusunu tartışmaya başlamışlardı.+ 47 İsa onların yüreklerinde ne olduğunu bildiğinden, küçük bir çocuğu alıp yanında durdurdu+ 48 ve şöyle dedi: “Kim bu küçük çocuğu benim adımdan ötürü kabul ederse, beni kabul etmiş olur ve kim beni kabul ederse, beni göndereni kabul etmiş olur.+ Aranızda kim küçük gibi davranırsa,+ büyük olan odur.”+
49 Yuhanna “Öğretmen” dedi, “Senin ismini kullanarak cin çıkaran bir adam gördük.+ Bizimle birlikte seni izlemediğinden, ona engel olmaya çalıştık.”+ 50 Fakat İsa, “Ona engel olmayın, çünkü size karşı olmayan sizden yanadır”+ dedi.
51 Göğe alınacağı+ zaman yaklaştığından, İsa kararlılıkla Yeruşalim’e yöneldi. 52 Önü sıra haberciler gönderdi. Onlar yola çıkıp, İsa için hazırlıklar yapmak üzere Samiriyelilerin+ bir köyüne girdiler. 53 Ancak İsa Yeruşalim’e gitmekte olduğundan, köylüler onu kabul etmedi.+ 54 Öğrencileri Yakup ve Yuhanna+ bunu görünce, “Efendimiz ister misin emredelim de gökten ateş insin+ ve onları yok etsin?” dedi. 55 Fakat İsa dönüp onları azarladı. 56 Bunun üzerine başka bir köye gittiler.
57 Yolda giderlerken, biri ona “Sen nereye gidersen ardından geleceğim” dedi.+ 58 İsa ona, “Tilkilerin inleri, gökteki kuşların tüneyecek yerleri var; fakat İnsanoğlunun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi.+ 59 Sonra bir başkasına, “Benim takipçim ol” dedi. Adam da “İzin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi.+ 60 Fakat İsa ona “Bırak ölüler+ kendi ölülerini gömsünler; sen git her yerde Tanrı’nın krallığını bildir” dedi.+ 61 Yine başka biri, “Efendim, senin ardından geleceğim; fakat izin ver önce ev halkımla vedalaşayım” dedi.+ 62 İsa da şu cevabı verdi: “Sabana el vurup+ da geride kalan şeylere bakan+ Tanrı’nın krallığına layık değildir.”
10 Bundan sonra Efendimiz yetmiş kişi+ daha tayin etti ve onları kendisinin gideceği her şehre ve her yere, önü sıra ikişer ikişer+ gönderdi. 2 Onlara şöyle dedi: “Hasat+ gerçekten bereketli, fakat işçi+ az. Bunun için hasadın Efendisine yalvarın,+ hasadına işçiler göndersin.+ 3 Şimdi yola çıkın. Sizi kurtların arasına kuzular gibi gönderiyorum.+ 4 Yanınıza kese, heybe ve çarık almayın;+ yolda selam sabahla vakit kaybetmeyin.+ 5 Bir eve girdiğinizde, önce ‘Bu ev selamette olsun’ deyin.+ 6 Eğer orada barışsever biri yoksa dilediğiniz selamet size dönecek;+ varsa, onun üzerinde kalacak.+ 7 O evde kalın;+ sunduklarını yiyin ve için,+ çünkü aldığı ücret işçinin hakkıdır.+ Bir evi bırakıp ötekine geçmeyin.+
8 Yine, bir şehre girdiğinizde, sizi içeri kabul ederlerse önünüze konulanı yiyin. 9 Oradaki hastaları iyileştirin+ ve onlara, ‘Tanrı’nın krallığı yaklaştı’+ deyin. 10 Fakat bir şehre girdiğinizde sizi kabul etmezlerse,+ o şehrin anayollarına çıkıp şöyle deyin: 11 ‘Şehrinizden ayaklarımıza yapışan tozu bile karşınızda silkiyoruz.+ Fakat şunu unutmayın, Tanrı’nın krallığı yaklaştı.’ 12 Size şunu söyleyeyim, Sodom bile o güne o şehirden daha kolay dayanacak.+
13 Vay haline Horazin!+ Vay haline Beytsayda!+ Çünkü sizde gerçekleşen büyük işler Sur ve Sayda’da gerçekleşmiş olsaydı, onlar çula sarınıp kül içinde oturarak çoktan tövbe ederlerdi.+ 14 Dolayısıyla hüküm gününe Sur ve Sayda sizden daha kolay dayanacaktır.+ 15 Ya sen Kefernahum, göklere mi çıkarılacaksın?+ Hayır! Ölüler diyarına* indirileceksin.+
16 Sizi dinleyen beni dinlemiş olur.+ Sizi reddeden beni reddetmiş olur. Ayrıca, beni reddeden, beni göndereni de reddetmiş olur.”+
17 Bir süre sonra yetmişler sevinç içinde döndüler ve “Efendimiz, senin isminle cinler bile bize boyun eğiyor”+ dediler. 18 Bunun üzerine İsa onlara şunu söyledi: “Şeytan’ı gökten bir şimşek gibi düşmüş+ görüyorum. 19 Ben size yılanları+ ve akrepleri+ ayaklarınızın altında ezme yetkisi, düşmanın tüm gücünün üzerinde bir yetki verdim.+ Hiçbir şey size zarar veremeyecek. 20 Yine de, ruhlar size boyun eğiyor diye sevinmeyin, isimleriniz göklerde yazıldığı için sevinin.”+ 21 O anda İsa kutsal ruhun etkisiyle coşkun bir sevinç hissederek şunları dedi:+ “Ey Baba, göğün ve yerin Rabbi! Sana şükrederim, çünkü bu şeyleri bilge+ ve akıllı kişilerden özenle gizleyip küçük çocuklara açtın. Evet ey Baba, çünkü Sen böyle yapmayı uygun gördün. 22 Her şeyi bana Babam verdi;+ Oğlun kim olduğunu Babadan başkası bilmez.+ Babanın kim olduğunu Oğuldan ve Oğlun O’nu tanıtmak istediği kişiden başkası bilmez.”+
23 Sonra öğrencileriyle yalnızken onlara şöyle dedi: “Sizin gördüklerinizi gören gözlere ne mutlu!+ 24 Çünkü size şunu söyleyeyim ki, birçok peygamber ve kral sizin şimdi gördüklerinizi görmek istedi,+ fakat göremedi. Sizin şimdi işittiklerinizi işitmek istedi, fakat işitemedi.”
25 Bir Kanun uzmanı,+ İsa’yı sınamak için kalkıp “Öğretmen, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?” diye sordu.+ 26 İsa ona, “Kanunda ne yazılıdır?+ Okuduğundan ne anlıyorsun?” dedi. 27 Adam şu cevabı verdi: “‘Tanrın Yehova’yı bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün kuvvetinle ve bütün zihninle seveceksin’+ ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’”+ 28 İsa, “Doğru cevap verdin, ‘Bunu yapmaya devam et, hayat alacaksın’”+ dedi.
29 Fakat, doğru biri olduğunu göstermek isteyen adam İsa’ya, “Peki benim komşum kim?” diye sordu.+ 30 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Adamın biri Yeruşalim’den Eriha’ya iniyordu. Haydutların eline düştü. Adamı soydular ve dövüp yarı ölü bir halde bırakıp gittiler. 31 Bu sırada yoldan tesadüfen bir kâhin geçiyordu; fakat kâhin, adamı görünce yolun karşı tarafından geçip gitti.+ 32 Aynı şekilde, oradan geçen bir Levioğlu da adamı görünce karşı taraftan geçip gitti.+ 33 Fakat o yoldan geçen bir Samiriyeli,+ oraya varıp adamın halini görünce ona acıdı. 34 Yanına kadar gitti, adamın yaralarına yağ ve şarap döküp onları sardı.+ Sonra adamı kendi hayvanına bindirip bir hana götürdü ve orada ona baktı. 35 Ertesi gün iki dinar çıkarıp hancıya verdi ve ‘Ona iyi bak, bundan daha fazla masraf edersen, geri döndüğümde sana öderim’ dedi. 36 Sence bu üç kişiden hangisi haydutların eline düşen adama komşusu+ gibi davrandı?” 37 Adam “Ona merhamet gösteren”+ diye cevap verdi. O zaman İsa, “Git, sen de böyle yap”+ dedi.
38 Yolculukları sırasında, İsa bir köye girdi. Burada Marta+ adlı bir kadın onu evinde konuk etti. 39 Bu kadının Meryem adında bir kız kardeşi vardı. Meryem, Efendimizin ayaklarının dibine oturmuş+ onun sözlerini dinliyordu. 40 Öte yandan Marta bir sürü işe koşuşturmaktan dikkatini toplayamıyordu.+ Bu nedenle gelip İsa’ya, “Efendim, hizmet ederken+ kız kardeşimin beni yalnız bırakmasına bir şey demiyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin” dedi. 41 Bunun üzerine Efendimiz ona şunu söyledi: “Marta, Marta, sen pek çok şey için kaygılanıyor+ ve sıkılıyorsun.+ 42 Oysa ihtiyaç duyulan şeyler fazla değildir,+ tek bir şey yeterlidir. Meryem de kendi payına iyi olanı seçmiştir+ ve bu kendisinden alınmayacaktır.”
11 İsa bir keresinde bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirdiğinde öğrencilerinden biri, “Efendim, Yahya’nın öğrencilerine öğrettiği gibi+ sen de bize dua etmeyi öğret”+ dedi.
2 O zaman İsa şunları dedi: “Dua ettiğinizde+ şöyle deyin: ‘Baba, ismin kutsal kılınsın.+ Krallığın gelsin.+ 3 Bugün için ihtiyacımız olan ekmeği bize ver.+ 4 Günahlarımızı bağışla;+ biz de, bize karşı günah işleyen* herkesi bağışlarız.+ Ayartılmamıza izin verme.’”+
5 Ayrıca şöyle dedi: “Diyelim ki, bir arkadaşınız var ve gece yarısı ona gidip, ‘Bana üç ekmek ödünç ver, 6 şimdi bir arkadaşım yoldan geldi, önüne koyacak bir şeyim yok’ dediniz. 7 O da içeriden seslenip, ‘Beni rahatsız etme.+ Kapıyı artık kilitledim. Çocuklarım da yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem’ dedi. 8 Size şunu söyleyeyim ki, adam arkadaşlık hatırı için kalkıp bir şey vermese bile, gelenin cüretkâr ısrarcılığı+ yüzünden mutlaka kalkıp ona ihtiyacı olan şeyleri verir. 9 Dolayısıyla şunu bilin ki, istemeye devam edin,+ size verilecektir. Aramaya devam edin,+ bulacaksınız; kapıyı çalmaya devam edin, açılacaktır. 10 Çünkü isteyen herkes alır,+ arayan herkes bulur ve kapıyı çalan herkese açılır. 11 Gerçekten de, aranızda hangi baba, oğlu+ kendisinden balık istediğinde ona balık yerine yılan verir? 12 Ya da yumurta istediğinde akrep verir? 13 Dolayısıyla, sizler kötü olduğunuz halde çocuklarınıza iyi armağanlar vermesini bilirseniz,+ gökteki Babamız Kendisinden isteyenlere kutsal ruhu daha çok vermez mi?”+
14 Daha sonra İsa, insanları dilsiz+ bırakan bir cini çıkardı. Cin çıktıktan sonra dilsiz adam konuştu. Orada bulunan kalabalık hayretler içinde kaldı. 15 Bazıları, “O, cinler hükümdarı Beelzebub’un* yardımıyla cinleri çıkarıyor” dedi.+ 16 Başkaları da onu sınamak amacıyla gökten bir alamet göstermesini istediler.+ 17 Onların düşüncelerini bilen+ İsa şöyle dedi: “Kendi içinde bölünmüş her krallık yıkılır ve içinde ayrılıklar olan her ev çöker.+ 18 Dolayısıyla, eğer Şeytan da kendi içinde bölünmüşse, onun krallığı nasıl ayakta kalabilir?+ Çünkü siz, cinleri Beelzebub’un yardımıyla çıkardığımı söylüyorsunuz. 19 Eğer ben cinleri Beelzebub’un yardımıyla çıkarıyorsam, oğullarınız kimin yardımıyla çıkarıyor?+ Bu yüzden, sizin hakkınızdaki hükmü onlar verecek. 20 Fakat eğer ben cinleri Tanrı’nın parmağıyla+ çıkarıyorsam, Tanrı’nın krallığı gelmiş, sizin haberiniz yok demektir.+ 21 Güçlü kuvvetli bir adam+ silahlarını kuşanıp kendi konağını korursa, malı mülkü emniyette olur. 22 Fakat daha güçlü bir adam+ saldırıya geçip onu yenerse,+ onun güvendiği tüm silahları alıp götürür, yağmaladığı şeyleri de başkalarına dağıtır. 23 Benden yana olmayan bana karşıdır ve benimle birlikte toplamayan etrafa dağıtır.+
24 Bir kötü ruh insandan çıkınca, rahat bir yer bulmak amacıyla kurak yerlerde dolaşır, fakat bir yer bulamaz. O zaman ‘Çıktığım eve geri döneyim’ der.+ 25 Geldiğinde orayı tertemiz süpürülmüş ve süslenmiş bulur. 26 Sonra gidip yanına kendinden daha kötü yedi+ ruh alarak gelir. İçeri girerler ve orayı mesken tutarlar. O insanın son durumu öncekinden kötü olur.”+
27 İsa bu sözleri söylerken, kalabalığın arasından bir kadın ona, “Seni taşıyan rahme, seni emzirmiş memelere ne mutlu!”+ diye seslendi. 28 Fakat İsa şöyle karşılık verdi: “Asıl Tanrı’nın sözünü dinleyip tutanlara ne mutlu!”+
29 Etrafındaki kalabalık giderek artarken İsa şunları dedi: “Bu nesil kötü bir nesil, alamet arıyor.+ Fakat onlara Yunus’un alametinden başka bir alamet verilmeyecek.+ 30 Yunus+ Nineveliler için bir alamet oldu; aynı şekilde İnsanoğlu da bu nesil için alamet olacak. 31 Güney kraliçesi+ hüküm gününde bu neslin insanlarıyla birlikte kalkacak ve onları mahkûm edecek. Çünkü o, Süleyman’ın hikmetli sözlerini dinlemek için dünyanın öbür ucundan gelmişti; fakat işte burada Süleyman’dan daha büyük biri+ var. 32 Nineve halkı hüküm gününde bu nesille birlikte kalkacak ve onları mahkûm edecek; çünkü o halk Yunus’un duyurusu üzerine tövbe etmişti.+ Fakat işte burada Yunus’tan daha büyük biri+ var. 33 Kimse yaktığı kandili mahzene koymaz veya üzerine sepet* kapamaz, içeri girenler ışığı görsünler diye şamdana koyar.+ 34 Bedenin ışığı gözdür. Gözün tek bir şeye bakıyorsa, bütün bedenin aydınlıkta olur.+ Fakat gözün kötü olana bakıyorsa,* bedenin de karanlıkta olur. 35 Dolayısıyla, dikkat et de içindeki ışık karanlık olmasın.+ 36 Bedeninin hiçbir kısmı karanlıkta olmayıp tümü aydınlık içindeyse, o zaman seni aydınlatan kandil gibi ışıl ışıl+ olur.”
37 İsa sözlerini bitirdikten sonra, bir Ferisi onu yemeğe davet etti.+ İsa içeri girdi ve sofraya oturdu. 38 Ferisi, İsa’nın yemekten önce ellerini yıkamadığını*+ görünce şaşırdı. 39 Fakat Efendimiz şunları dedi: “Ey Ferisiler, sizler bardağın ve tabağın dışını temizlersiniz, fakat içiniz+ yağmacılık ve kötülükle dolu.+ 40 Ey mantıksız insanlar! Dışı yapan,+ içi de yapmadı mı? 41 Siz içten gelen sadakalar+ verin, işte o zaman sizin için her şey temiz olur. 42 Fakat vay halinize ey Ferisiler! Çünkü siz nanenin, sedefotunun ve diğer tüm bitkilerin ondalığını+ verirsiniz, ama adaleti ve Tanrı sevgisini önemsemezsiniz. Bunlar sizin yükümlülüğünüzdü, öte yandan diğer şeyleri de ihmal etmemeliydiniz.+ 43 Vay halinize Ferisiler! Çünkü havralarda ön sıraları ve çarşı meydanlarında selamlanmayı seversiniz.+ 44 Vay halinize! Çünkü insanların bilmeden üzerlerinde yürüdüğü, fark edilmeyen mezarlar gibisiniz.”+
45 Kanun uzmanlarından+ biri İsa’ya, “Öğretmen, bu sözlerle bize de hakaret ediyorsun” dedi. 46 O zaman İsa şu cevabı verdi: “Sizin de vay halinize ey Kanun uzmanları! Çünkü siz insanların omuzlarına taşınması zor yükler koyarsınız, ama kendiniz o yüklere parmağınızla bile dokunmazsınız.+
47 Vay halinize! Çünkü siz peygamberlerin mezarlarını inşa edersiniz, oysa onları atalarınız öldürmüştür.+ 48 Sizler atalarınızın yaptığı şeylerin elbette şahitlerisiniz ve onları onaylıyorsunuz,+ çünkü onlar peygamberleri öldürdü,+ siz de mezarlarını inşa ediyorsunuz. 49 Bu nedenle Tanrı’nın hikmeti+ şöyle dedi: ‘Onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim; bazılarını öldürecekler, bazılarına zulmedecekler. 50 Böylece, dünya kurulduğundan beri tüm peygamberlerin akıtılan kanlarının+ hesabı, 51 Habil’in+ kanından, sunak ile Tanrı’nın evi arasında katledilen+ Zekeriya’nın+ kanına kadar hepsinin hesabı bu nesilden sorulacak.’+ Evet, size söylüyorum, bu nesilden hepsinin hesabı sorulacak.
52 Vay halinize ey Kanun uzmanları! Çünkü bilginin anahtarını alıp götürdünüz;+ kendiniz içeri girmediniz, girenleri de engellemeye çalıştınız.”+
53 İsa oradan ayrılırken, yazıcılar ve Ferisiler etrafını sarıp onu başka sorularla sıkıştırmaya başladılar. 54 Bir sözünden açığını yakalamak için+ pusuda bekliyorlardı.+
12 O sırada kalabalık giderek büyümüş, binlerce kişi toplanmıştı; öyle ki insanlar neredeyse birbirini eziyordu. İsa önce kendi öğrencilerine hitap ederek konuşmasına başladı: “Ferisilerin mayası+ olan ikiyüzlülükten sakının.+ 2 Özenle gizlenmiş hiçbir şey yoktur ki, bir gün açığa çıkarılmasın; hiçbir sır yoktur ki, bir gün bilinmesin.+ 3 Bu nedenle, karanlıkta söyledikleriniz aydınlıkta işitilecek ve dört duvar arasında fısıldadıklarınız damlardan duyurulacak.+ 4 Ayrıca dostlarım,+ size şunu söyleyeyim, bedeni öldürebilen fakat bundan ötesini yapamayanlardan korkmayın.+ 5 Kimden korkmanız gerektiğini ben size söyleyeyim: Öldürdükten sonra Hinnom Vadisine* atma yetkisi olandan+ korkun.+ Evet, size derim ki, O’ndan korkun.+ 6 Beş serçe iki para* etmez mi? Yine de, onlardan hiçbiri Tanrı katında unutulmaz.+ 7 Sizin ise, saçınızın telleri+ bile sayılıdır. Korkmayın, siz serçelerden daha değerlisiniz.+
8 Şunu bilin ki, kim benimle beraber olduğunu insanların önünde söylerse,+ İnsanoğlu da onunla beraber olduğunu Tanrı’nın meleklerinin önünde söyleyecektir.+ 9 Fakat insanların önünde beni reddedeni,+ Tanrı’nın meleklerinin önünde reddedeceğim.+ 10 İnsanoğluna karşı bir söz söyleyen bağışlanacak, fakat kutsal ruha küfreden bağışlanmayacaktır.+ 11 Siz meclislerin, devlet görevlilerinin ve yetkililerin önüne çıkarıldığınızda, kendinizi nasıl savunacağınız ve neyi nasıl söyleyeceğiniz konusunda kaygılanmayın.+ 12 Çünkü kutsal ruh+ söylemeniz gerekenleri size o anda öğretecektir.”+
13 Sonra kalabalıktan bir adam İsa’ya, “Öğretmen, kardeşime söyle, mirası benimle bölüşsün” dedi. 14 O da, “Aranızda hâkim olmam ya da miraslarınızı paylaştırmam için beni başınıza kim tayin etti?”+ diye karşılık verdi. 15 Ardından şunları dedi: “Gözünüzü dört açın, her türlü açgözlülükten sakının.+ Çünkü bir insanın çok malı mülkü olsa bile, hayatı bunlara bağlı değildir.”+ 16 Onlara şu örneği anlattı: “Zengin bir adamın toprağı bol ürün verdi. 17 Bunun üzerine, ‘Ne yapsam? Çünkü ürünümü koyacak yerim yok’ diye düşünmeye başladı. 18 O zaman kendi kendine dedi ki, ‘Şöyle yapayım:+ Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini kurayım. Bütün tahılımı ve mallarımı oralarda toplayayım.+ 19 O zaman canıma derim ki,+ “Ey can, uzun yıllar yetecek kadar mal biriktirdin; rahatına bak, ye, iç, keyfini sür.”’+ 20 Fakat Tanrı ona şöyle dedi: ‘Ey akılsız, bu gece canın* senden isteniyor.+ Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’+ 21 İşte, kendisi için servet biriktiren, fakat Tanrı’nın gözünde zengin olmayan adamın durumu böyledir.”+
22 Ondan sonra öğrencilerine şunları dedi: “Bu nedenle size diyorum ki, ‘Ne yiyeceğiz?’ diye canınız için veya ‘Ne giyeceğiz?’ diye bedeniniz için kaygı çekmeyi bırakın.+ 23 Çünkü can yiyecekten ve beden giyecekten daha değerlidir. 24 Kuzgunlara+ bakın: Ne ekerler ne biçerler, ne ambarları ne de kilerleri var; ama Tanrı onları besler. Sizler kuşlardan çok daha değerlisiniz!+ 25 Hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir parça* olsun uzatabilir?+ 26 Bu küçücük şeye bile gücünüz yetmiyorsa, neden diğerleri için kaygı çekiyorsunuz?+ 27 Zambakların nasıl büyüdüklerine iyi bakın:+ Onlar ne çalışıp didinir ne de iplik eğirirler, fakat size şunu söyleyeyim, bütün o haşmetiyle Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmemişti.+ 28 Tanrı bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır bitkisini bile böyle giydiriyorsa sizi çok daha iyi giydirmez mi, ey az imanlılar?+ 29 Bu nedenle, yiyecek içecek derdine düşmekten ve bunlar için tasalanmaktan vazgeçin.+ 30 Dünya milletleri hevesle bu şeylerin peşinde koşar, fakat Babanız bunlara ihtiyacınız olduğunu bilir.+ 31 Yaşamınızda daima O’nun krallığı için uğraş verin, o zaman bu şeyler de size verilecektir.+
32 Ey küçük sürü,+ korkma!+ Çünkü Babanız krallığı size vermeyi uygun gördü.+ 33 Mallarınızı satın+ ve sadaka verin.+ Kendinize eskimeyen keseler yapın, göklerde hiç tükenmeyen bir hazine biriktirin;+ orada hazinenize ne hırsız yaklaşabilir ne de güve zarar verebilir. 34 Hazineniz nerede ise, yüreğiniz de orada olur.+
35 Belinize kuşağınızı sarmış,+ kandillerinizi+ yakmış durumda olun. 36 Düğünden dönecek+ efendileri kapıyı çaldığında+ hemen açabilmek için hazır bekleyen+ adamlar gibi olun. 37 Efendinin gelip de uyanık bulduğu o hizmetkârlara ne mutlu!+ Gerçekten de size derim ki, efendi kuşağını bağlayıp+ onları sofraya oturtacak ve yanlarına gelip onlara hizmet edecektir.+ 38 Eğer efendi ikinci,* hatta üçüncü nöbette* gelir ve onları öyle uyanık bulursa, ne mutlu o hizmetkârlara!+ 39 Şunu bilin ki, eğer ev sahibi hırsızın hangi saatte geleceğini bilseydi, uyanık kalır ve evine girilmesine izin vermezdi.+ 40 Siz de her zaman hazır olun, çünkü İnsanoğlu ummadığınız bir saatte gelecek.”+
41 Petrus, “Efendim, bu örneği sadece bize mi söylüyorsun, yoksa herkese mi?” diye sordu. 42 O da şu cevabı verdi: “Hizmetçilerine yiyeceklerini vaktinde sağlaması için+ Efendinin onların başına atayacağı sadık ve sağgörülü+ kâhya+ kimdir? 43 Efendisi gelip onu işinin başında bulursa, ne mutlu o hizmetkâra!+ 44 Gerçekten size derim ki, Efendisi tüm mallarının sorumluluğunu ona verecektir.+ 45 Fakat eğer o hizmetkâr ‘Efendim gecikiyor’+ diye yüreğinden geçirir, erkek ve kadın hizmetçileri dövmeye, yiyip içip sarhoş olmaya başlarsa,+ 46 o hizmetkârın efendisi, onun beklemediği bir günde ve bilmediği bir saatte gelecek,+ onu en ağır şekilde cezalandıracak ve sadakatsiz kişilerin yanına atacaktır.+ 47 Efendisinin ne istediğini anlayıp da gereken hazırlığı yapmayan veya onun isteğine uygun davranmayan hizmetkâr çok dayak yiyecektir.+ 48 Fakat, anlamayan+ ve dayağı hak eden şeyler yapan az dayak yiyecektir.+ Elbette, kime çok verilmişse, ondan çok şey istenecektir.+ İnsanlar kime çok sorumluluk vermişse, ondan daha fazla şey isterler.+
49 Ben yeryüzüne bir ateş atmaya geldim,+ eğer bu ateş şimdiden yakılmışsa daha ne isterim? 50 Benim için şart olan bir vaftiz var; ve bu tamamlanıncaya dek sıkıntım sürecek!+ 51 Benim yeryüzüne barış getirmeye mi geldiğimi sanıyorsunuz? Hayır! Size şunu söyleyeyim, ayrılık getirmeye geldim.+ 52 Bundan böyle evlerde ayrılıklar olacak; beş kişinin yaşadığı bir evde üç kişi iki kişiye karşı, iki kişi üç kişiye karşı olacak.+ 53 Ev halkı bölünecek; baba oğula, oğul babaya karşı; anne kıza, kız anneye karşı; kaynana geline, gelin kaynanaya karşı olacak.”+
54 Sonra İsa kalabalığa da hitap ederek sözlerine şöyle devam etti: “Batıdan bir bulut yükseldiğini görünce, hemen ‘Fırtına ve yağmur geliyor’ dersiniz ve böyle de olur.+ 55 Rüzgârın güneyden estiğini görünce, ‘Sıcak olacak’ dersiniz ve böyle olur. 56 İkiyüzlüler! Yerin ve göğün görünümünden anlamlar çıkarmasını biliyorsunuz da, bu dönemin anlamını nasıl bilmiyorsunuz?+ 57 Neyin doğru olduğu konusunda da neden kendiniz yargıya varmıyorsunuz?+ 58 Diyelim ki, davacınla birlikte yöneticinin karşısına çıkmaya gidiyorsun; aranızdaki anlaşmazlığı yolda halletmeye çalışırsan, seni hâkim önüne çıkarmaz, hâkim de seni hapse atması için muhafıza teslim etmez.+ 59 Şunu söyleyeyim ki, borcunu son kuruşuna+ kadar ödemeden oradan kesinlikle çıkamazsın.”
13 O sırada orada bulunanlardan bazıları İsa’ya Celileliler hakkındaki bir olayı anlattılar;+ Pilatus onların kanını dökmüş, sundukları kurbanların kanına katmıştı. 2 Bunun üzerine İsa şunları dedi: “Başlarına gelenler yüzünden bu kişilerin diğer tüm Celileliler’den daha günahkâr olduğunu mu düşünüyorsunuz?+ 3 Kesinlikle hayır! Fakat şunu söyleyeyim, siz tövbe etmezseniz, hepiniz onlar gibi yok olacaksınız.+ 4 Ya da, Siloam’daki kule üzerlerine yıkıldığında ölen on sekiz kişinin, Yeruşalim’de yaşayan diğer tüm insanlardan daha günahkâr* olduğunu mu düşünüyorsunuz? 5 Kesinlikle hayır! Fakat siz tövbe etmezseniz, hepiniz aynı şekilde yok olacaksınız.”+
6 İsa şu örnekle sözlerini sürdürdü: “Bir adamın bağında+ dikili bir incir ağacı vardı. Adam ağaçta meyve aramaya geldi,+ ama bir tane bile bulamadı.+ 7 O zaman bağda çalışan işçisine şöyle dedi: ‘Üç yıldır+ gelip bu incir ağacında meyve arıyorum, fakat bir tane bile bulamıyorum. Onu kes!+ Neden toprağı boşuna işgal etsin?’ 8 İşçi şu cevabı verdi: ‘Efendim, bırak bu yıl da kalsın;+ ben etrafını kazıp gübrelerim. 9 Eğer o zaman meyve verirse ne âlâ; yoksa kesersin.’”+
10 İsa Sebt günü bir havrada Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. 11 Orada, cinin etkisiyle+ on sekiz yıldan beri rahatsız olan bir kadın vardı. Kadın iki büklüm olmuştu ve doğrulamıyordu. 12 İsa kadını görünce ona seslenip “Rahatsızlığından kurtuldun”+ dedi. 13 Ellerini üzerine koydu, kadın hemen doğruldu+ ve Tanrı’ya şükretmeye başladı. 14 Fakat, İsa’nın Sebt gününde şifa vermesine kızan havra yöneticisi halka şöyle dedi: “İş yapmak için altı gün var;+ şifa bulmak için o günlerde gelin, Sebt gününde değil.”+ 15 O zaman Efendimiz şu karşılığı verdi: “Ey ikiyüzlüler,+ siz Sebt günü öküzünüzü ya da eşeğinizi ahırdaki yerinden çözüp sulamaya götürmez misiniz?+ 16 Öyleyse, Şeytan’ın on sekiz yıldır bağlı tuttuğu bu İbrahim kızının+ da Sebt günü bu bağdan kurtulması uygun değil mi?” 17 İsa bu sözleri söyleyince, kendisine muhalefet edenler utandılar,+ havradaki tüm kalabalık ise onun yaptığı muhteşem işleri sevinçle karşıladı.+
18 Sonra İsa sözlerine şöyle devam etti: “Tanrı’nın krallığı neye benzer? Onu neye benzeteyim?+ 19 O, bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tanesine benzer. Hardal tanesi büyür, ağaç olur ve göğün kuşları+ onun dallarında barınır.”+
20 İsa tekrar sordu: “Tanrı’nın krallığını neye benzeteyim? 21 O, bir kadının alıp üç büyük ölçek una kattığı* mayaya benzer. Sonunda bütün hamur mayalanır.”+
22 İsa şehir şehir, köy köy Tanrı’nın sözünü öğretiyor, Yeruşalim’e doğru yol alıyordu.+ 23 Bir adam ona, “Efendim, kurtulacak olanlar az mı?”+ diye sordu. O da şöyle dedi: 24 “Dar kapıdan girmek için+ var gücünüzle uğraşın,+ çünkü size şunu söyleyeyim, birçokları içeri girmek isteyecek fakat giremeyecek.+ 25 Ev sahibi kalkıp kapıyı kapatınca dışarıda kalacaksınız ve kapıyı çalıp, ‘Efendim, bize kapıyı aç’+ diyeceksiniz. Fakat o size, ‘Kim olduğunuzu bilmiyorum’ karşılığını verecek.+ 26 Siz de, ‘Senin önünde yiyip içtik, sen de bize şehrimizin anayollarında öğrettin’ diyeceksiniz.+ 27 Fakat o size şu karşılığı verecek: ‘Sizi tanımıyorum. Gidin yanımdan, kötülüğün hizmetkârları!’+ 28 İbrahim’i, İshak’ı, Yakup’u ve tüm peygamberleri Tanrı’nın krallığında+ görüp de kendinizi dışarı atılmış bulunca ağlayacaksınız ve acı içinde diş gıcırdatacaksınız.+ 29 Ayrıca, doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden insanlar gelecek+ ve Tanrı’nın krallığında sofraya oturacaklar.+ 30 Kimi sonuncular birinci, kimi birinciler de sonuncu olacak.”+
31 Tam bu sırada bazı Ferisiler İsa’ya gelip, “Buradan git, çünkü Herodes* seni öldürmek istiyor” dediler. 32 O da şu karşılığı verdi: “Gidin, o tilkiye söyleyin:+ ‘Bugün ve yarın cinleri çıkarıyorum, şifa veriyorum; üçüncü gün işimi bitirmiş olacağım.’+ 33 Bununla birlikte, bugün, yarın ve öbür gün yoluma devam etmeliyim, çünkü bir peygamberin Yeruşalim dışında bir yerde öldürülmesi düşünülemez.+ 34 Ey Yeruşalim, peygamberleri öldüren+ ve kendisine gönderilenleri taşlayan+ Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına toplaması gibi, ben de senin çocuklarını kaç kere öyle toplamak istedim;+ fakat siz istemediniz.+ 35 Bakın, eviniz+ terk edilip size bırakılıyor. Size şunu söyleyeyim, ‘Yehova’nın adıyla gelen kutlu olsun!’ diyene kadar+ beni asla göremeyeceksiniz.”
14 İsa bir Sebt günü, Ferisi yöneticilerden birinin evine yemeğe gitti.+ Orada bulunanlar kendisini dikkatle izliyordu.+ 2 İsa’nın önünde, vücudu su toplamış bir adam vardı. 3 İsa bunu görünce, Kanun uzmanlarına ve Ferisilere, “Sebt gününde şifa vermek kanuna uygun mu, değil mi?” diye sordu.+ 4 Fakat onlar suskun kaldılar. O zaman İsa adamı tuttu ve iyileştirdi, sonra gönderdi. 5 “Hanginizin Sebt gününde oğlu veya öküzü kuyuya düşer de+ onu hemen çekip çıkarmaz?” diye sordu.+ 6 Cevap veremediler.+
7 Sonra, davetlilerin hep başköşeye geçmeye çalıştıklarını fark edince şöyle bir örnek anlattı:+ 8 “Sen bir düğün yemeğine çağrıldığın zaman, başköşeye kurulma.+ Belki senden daha itibarlı biri de çağrılmıştır. 9 Bu durumda her ikinizi de davet eden sana gelip, ‘Yerini bu adama ver’ der. O zaman utanarak kalkıp en arkaya geçersin.+ 10 Fakat sen davet edildiğin zaman, gidip en arkaya otur ki,+ seni davet eden gelsin, ‘Dostum, gel daha öne geç’ desin. O zaman tüm misafirlerin önünde onurlandırılmış olursun.+ 11 Çünkü kim kendini yüceltirse alçaltılacak; kendini alçaltan ise yüceltilecek.”+
12 Sonra İsa kendisini davet eden adama şöyle dedi: “Sen bir öğle yemeği veya akşam yemeği verdiğin zaman, dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını veya zengin komşularını çağırma. Çünkü onlar da bir gün seni çağırabilirler ve karşılığını almış olursun. 13 Sen ziyafet verdiğin zaman, yoksulları, kötürümleri, sakatları ve körleri çağır.+ 14 O zaman mutlu olursun, çünkü onların buna karşılık sana verebilecek bir şeyleri yoktur. Bunun karşılığı sana doğruların dirilmesinde+ verilecektir.”
15 Misafirlerden biri bu sözleri duyunca İsa’ya şöyle dedi: “Tanrı’nın krallığında ekmek yiyecek olanlara ne mutlu!”+
16 İsa da ona şunu anlattı: “Bir adam büyük bir akşam yemeği veriyordu ve pek çok kişi çağırmıştı.+ 17 Yemek vakti gelince hizmetkârını göndererek, ‘Gelin,+ her şey hazır’ diye davetlileri çağırdı. 18 Fakat onların hepsi mazeret göstermeye başladı.+ Birincisi, ‘Bir tarla aldım, gidip tarlayı görmem gerek; rica ederim, özrümü kabul et’ dedi.+ 19 Bir başkası ‘Beş çift sığır aldım, onları denemeye gidiyorum; rica ederim, özrümü kabul et’ dedi.+ 20 Yine bir başkası, ‘Yeni evlendim,+ gelemem’ dedi. 21 Hizmetkâr geri gelip söylenenleri efendisine bildirdi. O zaman ev sahibi öfkelendi ve hizmetkârına, ‘Hemen şehrin anayollarına ve sokaklarına git, yoksulları, kötürümleri, körleri ve topalları buraya getir’ dedi.+ 22 Bir süre sonra hizmetkâr gelip, ‘Efendim, emrin yerine getirildi, ancak daha yer var’ dedi. 23 Efendi hizmetkâra şunları dedi: ‘Yollara+ ve çitle çevrili yerlere git; insanları gelmeleri için zorla da evim dolsun.+ 24 Şunu bilin ki, ilk davet edilenlerden hiç kimse akşam yemeğimden tatmayacak.’”+
25 İsa’nın yolculuğu sırasında büyük bir kalabalık da onunla gidiyordu. İsa onlara dönüp şöyle dedi: 26 “Eğer biri bana gelip de, babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, evet, hatta kendi canını benden az sevmezse*+ öğrencim olamaz.+ 27 İşkence direğini yüklenip arkamdan gelmeyen benim öğrencim olamaz.+ 28 Çünkü, hanginiz bir kule inşa etmek ister de, tamamlamaya gücünün yetip yetmeyeceğini görmek üzere önce oturup masrafı hesap etmez?+ 29 Aksi takdirde, temeli atar, fakat bitiremeyebilir; bunu görenlerin hepsi onunla alay etmeye başlar. 30 ‘Bu adam inşaata başladı ama bitiremedi’ derler. 31 Ya da, hangi kral başka bir kralla savaşa giderken, üzerine gelen yirmi bin askerin karşısına on bin askerle çıkabilir miyim diye önce oturup çevresindekilere danışmaz?+ 32 Eğer gücü yetersizse, öteki kral daha uzaktayken, ona elçiler gönderip barış ister.+ 33 Bu nedenle, emin olun ki, kim sahip olduğu her şeyden vazgeçmezse+ benim öğrencim olamaz.
34 Tuz elbette iyidir. Fakat tuz özelliğini yitirirse, ona tadını neyle verirsiniz?+ 35 Ne toprağa faydası olur ne de gübreye katılır. İnsanlar bu tuzu dışarıya atarlar. İşitecek kulağı olan işitsin.”+
15 Tüm vergi tahsildarları+ ve günahkârlar+ İsa’yı dinlemeye geliyorlardı. 2 Bu yüzden Ferisiler ve yazıcılar, “Bu adam günahkârları kabul ediyor ve onlarla yemek yiyor” diyerek söylenip duruyorlardı.+ 3 O zaman İsa onlara şu örneği anlattı: 4 “Sizden kimin yüz koyunu olur da, birini kaybederse doksan dokuzunu kırda bırakıp kaybolanı bulana dek aramaz?+ 5 Onu bulunca da omuzlarına alır, çok sevinir.+ 6 Eve gelince dostlarını ve komşularını çağırıp, ‘Gelin de sevincime ortak olun, kaybolan koyunumu buldum’ der.+ 7 Şunu bilin ki, tövbe eden bir günahkârın gökte yarattığı sevinç,+ tövbeye ihtiyacı olmayan+ doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha fazla olacaktır.
8 Ya da, hangi kadının on gümüş parası* olur da, birini kaybederse ışık yakıp evi süpürmez ve onu bulana dek dikkatle aramaz? 9 Parayı bulunca arkadaşı ve komşusu olan kadınları çağırıp ‘Gelin de sevincime ortak olun, kaybettiğim gümüş parayı buldum’ der. 10 Şunu bilin, tövbe eden bir günahkâr için de Tanrı’nın melekleri arasında büyük sevinç yaşanacaktır.”+
11 Sonra İsa şunu anlattı: “Bir adamın iki oğlu vardı.+ 12 Küçük olanı babasına gidip, ‘Baba, malının payıma+ düşen kısmını bana ver’ dedi. Bunun üzerine baba servetini+ ikisi arasında paylaştırdı. 13 Çok geçmeden küçük oğlan her şeyini toplayıp uzak bir memlekete gitti. Orada zevk ve eğlenceye dalarak malını çarçur etti.+ 14 Her şeyini sarf etmişti ki, tüm memlekette büyük bir kıtlık baş gösterdi ve muhtaç duruma düştü. 15 Hatta memleket ahalisinden birine giderek kendisini işe aldırdı; adam da domuz+ gütmesi için onu otlaklarına gönderdi. 16 Genç adam, domuzların yediği keçiboynuzlarıyla karnını doyurmak istiyor fakat kimse ona bir şey vermiyordu.+
17 Aklı başına gelince kendi kendine şunları dedi: ‘Babamın yanında çalışan onca kişinin bol bol ekmeği varken, ben burada açlıktan ölüyorum! 18 Kalkıp babama gideyim+ de şöyle diyeyim: Baba, ben göğe ve sana karşı günah işledim.+ 19 Artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. İzin ver, yanında çalışanlardan biri gibi olayım.’ 20 Sonra kalkıp babasına gitti. Daha uzaktayken, babası onu gördü, haline çok acıdı. Koşup oğlunun boynuna sarıldı, onu şefkatle öptü. 21 Genç adam babasına şunları söyledi: ‘Baba, ben göğe ve sana karşı günah işledim.+ Artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. İzin ver, yanında çalışanlardan biri gibi olayım.’+ 22 Babası ise hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Çabuk, en güzel kaftanı getirip ona giydirin,+ parmağına yüzük takın,+ ayaklarına da çarık giydirin. 23 Besili+ genç boğayı getirip kesin, yiyelim ve eğlenelim. 24 Çünkü benim bu oğlum ölmüştü dirildi,+ kaybolmuştu bulundu.’ Böylece eğlenmeye başladılar.
25 Bu arada adamın büyük oğlu+ tarladaydı. Geri dönerken, eve yaklaştığı sırada müzik ve dans sesleri duydu. 26 Bunun üzerine hizmetkârlardan birini yanına çağırıp neler olduğunu sordu. 27 Hizmetkâr, ‘Kardeşin+ geldi; baban+ besili genç boğayı kesti, çünkü ona sağ salim kavuştu’ dedi. 28 Fakat büyük oğlan öfkelendi, içeri girmek istemedi. Bunun üzerine babası dışarıya geldi ve ona yalvarmaya başladı.+ 29 Oğlan babasına şu karşılığı verdi: ‘Ben bunca yıldır sana hizmet ediyorum ve bir kere bile emrinden çıkmadım, ama sen arkadaşlarımla eğleneyim diye bana bir kez olsun bir oğlak vermedin.+ 30 Fakat senin malını fahişelerle yiyip bitiren+ bu oğlun+ gelir gelmez onun için besili genç boğayı kestin.’+ 31 O zaman baba şöyle dedi: ‘Oğlum, sen her zaman benim yanımdaydın ve neyim varsa zaten senindir.+ 32 Fakat sevinip eğlenmek gerekliydi, çünkü senin bu kardeşin ölmüştü hayata döndü; kaybolmuştu bulundu.’”+
16 Sonra İsa öğrencilerine de şöyle dedi: “Zengin bir adamın bir kâhyası vardı.+ Mallarını savurganca kullanıyor diye onu efendisine şikâyet ettiler.+ 2 Bunun üzerine adam kâhyayı çağırdı ve şunları dedi: ‘Senin hakkında bazı şeyler duyuyorum; bunlar ne demek oluyor? Kâhya olarak hesabını ver,+ artık evin idaresi sende kalamaz.’ 3 O zaman kâhya kendi kendine şöyle dedi: ‘Şimdi ne yapacağım? Efendim+ kâhyalığı benden alıyor. Toprak kazacak gücüm yok, dilenmekten de utanırım. 4 Tamam, ne yapacağımı buldum! Böylelikle kâhyalıktan çıkarıldığım zaman insanlar beni evlerine kabul edecekler.’+ 5 Efendisine borcu olan herkesi yanına çağırdı; birincisine, ‘Efendime ne kadar borcun var?’ diye sordu. 6 Borçlu, ‘Yüz ölçek* zeytinyağı’ dedi. Kâhya, adama ‘Senedini geri al; otur ve hemen elli yaz’ dedi. 7 Sonra diğer borçluya, ‘Sen gel, senin ne kadar borcun var?’ dedi. Adam ‘Yüz ölçek* buğday’ diye cevap verdi. Kâhya ‘Senedini geri al ve seksen yaz’ dedi. 8 Kâhya doğru biri olmamasına rağmen, akıllıca davrandığı için efendisi onu övdü.+ Bu ortamın oğulları da, kendi neslinin insanlarına ışığın oğullarından+ daha akıllıca davranırlar.
9 Bu nedenle siz de haksız servetle+ kendinize dostlar edinin ki,+ o bittiğinde bu dostlar sizi ebedi meskenlere+ kabul etsinler. 10 Küçük şeylerde güvenilir olan, büyük şeylerde de güvenilirdir. Küçük şeylerde doğru davranmayan, büyük şeylerde de doğru davranmaz.+ 11 Dolayısıyla, eğer haksız serveti kullanmak konusunda güvenilir olmazsanız, gerçek serveti size kim emanet eder?+ 12 Başkasına ait bir şey konusunda güvenilir olmazsanız,+ sizin için olanı size kim verir? 13 Hiçbir hizmetkâr iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sevecek ya da birine bağlanıp diğerini hor görecektir. Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz.”+
14 O sırada bu sözleri dinleyen para canlısı Ferisiler onunla alay ettiler.+ 15 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Siz insanların önünde kendisini doğru gösteren adamlarsınız,+ fakat Tanrı yüreğinizi biliyor.+ İnsanların gözünde değerli olan, Tanrı’nın gözünde tiksindiricidir.+
16 Kanunun ve Peygamberlerin bildirdikleri Yahya’nın zamanına kadardı.+ O zamandan beri de Tanrı’nın krallığı müjdeleniyor ve her tür insan onun için zorlu bir mücadele veriyor.+ 17 Göğün ve yerin ortadan kalkması,+ Kanundaki bir harfin tek bir noktasının+ boşa çıkmasından daha kolaydır.+
18 Karısını boşayıp başka bir kadınla evlenen her adam zina yapmış olur. Boşanmış bir kadınla evlenen adam da zina yapar.+
19 Zengin bir adam vardı;+ bu adam keten ve erguvani giysiler giyer, lüks içinde her gün zevk ve sefa sürerdi.+ 20 Bir de, onun kapısının önüne getirilip bırakılan, bütün vücudu yaralarla kaplı Lazar adında bir dilenci vardı. 21 O, zengin adamın sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmak isterdi. Köpekler de gelir yaralarını yalardı. 22 Bir gün dilenci öldü+ ve melekler tarafından İbrahim’in+ yanı başına*+ götürüldü.
Zengin adam da öldü+ ve gömüldü. 23 Ölüler diyarında* azap çekiyordu;+ başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanı başındaki Lazar’ı gördü. 24 ‘İbrahim baba,+ bana merhamet et. Lazar’ı gönder de, parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin,+ çünkü bu alevlerin içinde acı çekiyorum’+ diye seslendi. 25 Fakat İbrahim şu cevabı verdi: ‘Oğlum, unutma ki sen ömrün boyunca iyi yaşadın; oysa Lazar’ın yaşamı zorluklar içinde geçti. O şimdi burada rahata erdi, sen ise acı çekiyorsun.+ 26 Üstelik, buradan size geçmek isteyenler geçemesin, oradan da kimse bize geçemesin+ diye sizinle bizim aramıza+ bir uçurum+ konulmuştur.’ 27 O zaman zengin adam şöyle dedi: ‘Öyleyse baba, rica ederim onu babamın evine gönder. 28 Çünkü beş kardeşim var, onların da bu azap yerine gelmemesi için, onlara her şeyi iyice açıklasın.’ 29 Fakat İbrahim, ‘Onlarda Musa’nın+ ve Peygamberlerin+ sözleri var; onları dinlesinler’+ dedi. 30 Bunun üzerine zengin adam, ‘Hayır, dinlemezler İbrahim baba; fakat ölülerden biri onlara giderse tövbe ederler’ dedi. 31 O zaman İbrahim şöyle karşılık verdi: ‘Eğer onlar Musa’yı ve diğer peygamberleri dinlemiyorlarsa,+ ölülerden biri dirilse bile ikna olmazlar.’”
17 Sonra İsa öğrencilerine şöyle dedi: “İnsanları tökezletecek şeylerin olması kaçınılmazdır.+ Ancak, bunlara neden olanın vay haline!+ 2 Bu küçüklerden birini iman yolunda tökezletmektense,+ boynuna bir değirmen taşı bağlanıp denize atılması+ o kişi için daha iyidir. 3 Kendinize dikkat edin. Eğer kardeşin bir günah işlerse onu azarla,+ tövbe ederse bağışla.+ 4 Sana karşı günde yedi kez günah işlese bile, yedi kez yanına gelip ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlamalısın.”+
5 Elçiler Efendimize, “İmanımızı artır”+ dediler. 6 Efendimiz de onlara şöyle dedi: “Eğer bir hardal tohumu kadar imanınız olsaydı, şu karadut ağacına ‘Kökünden sökül, denize dikil!’ derdiniz, o da dediğinizi yapardı.+
7 Hanginizin saban süren veya sürü güden bir hizmetkârı olur da, tarladan döndüğünde ona, ‘Hemen gel, sofraya otur’ der? 8 ‘Akşam yemeğimi hazırla; önlüğünü tak, ben yiyip içene dek bana hizmet et. Sonra da sen yer içersin’ demez mi? 9 Görevlerini yerine getirdiği için hizmetkârına minnet duyar mı? 10 Dolayısıyla siz de, verilen tüm görevleri yerine getirdiğinizde, ‘Biz işe yaramaz kullarız.+ Yapmamız gerekeni yaptık’ deyin.”
11 İsa Yeruşalim yolculuğu sırasında Samiriye ve Celile’den geçiyordu.+ 12 Bir köye girerken, cüzamlı+ on adamla karşılaştı. Onlar uzakta durarak, 13 “İsa öğretmen, bize merhamet et!”+ diye bağırdılar. 14 İsa onları görünce, “Gidin, kendinizi kâhinlere gösterin” dedi.+ Onlar giderken cüzamdan arındılar.+ 15 İçlerinden biri iyileştiğini görünce, yüksek sesle Tanrı’yı yücelterek+ geri döndü. 16 Gelip İsa’nın ayaklarına kapanarak+ teşekkür etti; üstelik o bir Samiriyeli+ idi. 17 İsa, “Arınanlar on kişi değil miydi? Öyleyse, dokuzu nerede? 18 Başka milletten olan bu adamın dışında Tanrı’ya şükretmek için dönen olmadı mı?” diye sordu. 19 Sonra adama, “Kalk yoluna git; imanın seni iyileştirdi” dedi.+
20 Ferisiler İsa’ya Tanrı’nın krallığının ne zaman geleceğini sordular.+ O da şu cevabı verdi: “Tanrı’nın krallığının gelişi göze çarpan şekilde olmayacak. 21 İnsanlar da, ‘Bakın burada!’ ya da ‘Bakın şurada!’+ demeyecekler. Çünkü işte, Tanrı’nın krallığı aranızda.”+
22 Sonra İsa, öğrencilerine şunları dedi: “Öyle günler gelecek ki, İnsanoğlunun günlerinden birini özleyeceksiniz, ama göremeyeceksiniz.+ 23 İnsanlar size ‘Bakın şurada!’ ya da ‘Bakın burada!’ diyecekler.+ Siz gitmeyin, onların peşine takılmayın.+ 24 Çünkü, şimşek+ çakınca göğü bir uçtan diğer uca nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu+ da böyle olacaktır. 25 Fakat önce onun acılar çekmesi ve bu nesil tarafından reddedilmesi gerekir.+ 26 Ayrıca, Nuh’un zamanında neler olduysa,+ İnsanoğlunun zamanında da öyle olacaktır:+ 27 İnsanlar Nuh’un gemiye girdiği güne dek, yer, içer ve evlenirlerdi. Sonra tufan geldi ve hepsini yok etti.+ 28 Yine, Lût’un zamanında da böyle oldu:+ İnsanlar yiyor, içiyor, satın alıyor, satıyor, ekip dikiyor ve binalar yapıyorlardı. 29 Fakat Lût’un Sodom’dan çıktığı gün, gökten ateş ve kükürt yağdı ve hepsini yok etti.+ 30 İnsanoğlunun ortaya çıkacağı+ gün de böyle olacaktır.
31 O gün damda olan kişi evine eşyasını almaya inmesin; tarlada olan da geride kalan şeylere dönmesin. 32 Lût’un karısını hatırlayın.+ 33 Kim canını korumaya çalışırsa, onu kaybedecek; onu kaybeden ise koruyacaktır.+ 34 Size şunu söyleyeyim ki, o gece bir yatakta iki kişi olacak; biri alınıp götürülecek, diğeri bırakılacak.+ 35 Aynı değirmende tahıl öğüten iki kadın olacak; biri alınıp götürülecek, diğeri bırakılacak.”+ 36 *—— 37 Bunun üzerine öğrencileri İsa’ya, “Efendimiz, nerede?” diye sordular. O da, “Ölü nerede ise,+ kartallar da orada toplanacak”+ dedi.
18 Sonra onlara, sürekli dua etmeleri ve bundan vazgeçmemeleri+ gerektiğine dair bir örnek verdi. 2 Şunları anlattı: “Bir şehirde, Tanrı’dan korkmayan, insanı saymayan bir hâkim vardı. 3 O şehirde bir de dul kadın vardı; bu kadın durmadan+ hâkime gider ve ‘Davacı olduğum kişiden hakkımı al’ derdi. 4 Hâkim onun dileğini yerine getirmekte bir süre isteksiz davrandı, fakat sonra kendi kendine şöyle dedi: ‘Tanrı’dan korkan, insanı sayan biri olmasam da, 5 durmadan gelip beni rahatsız eden+ bu dul kadının hakkını alayım da, artık kapıma dayanıp beni canımdan bezdirmesin.’”+ 6 Sonra Efendimiz şöyle dedi: “Doğru biri olmamasına rağmen hâkimin ne söylediğine dikkat edin! 7 Öyleyse Tanrı, onlarla ilgili tahammül gösteriyorsa da,+ gece gündüz Kendisine feryat eden seçilmişleri için adaleti yerine getirmez mi?+ 8 Size şunu söyleyeyim ki, onlar için adaleti tez elden+ yerine getirecektir. Ancak, İnsanoğlu geldiğinde dünyada gerçekten böyle bir iman bulacak mı?”
9 İsa, kendilerinin doğru kişiler olduğuna inanan+ ve diğer insanları hiçe sayan+ bazılarına da şu örneği anlattı: 10 “İki adam dua etmek için mabede çıktı; biri Ferisi, diğeri vergi tahsildarıydı. 11 Ferisi ayakta durup+ içinden şöyle dua etti:+ ‘Ey Tanrım, sana şükrederim ki, ben başkaları gibi soyguncu, haksızlık eden, zina yapan biri değilim, şu vergi tahsildarı gibi de değilim.+ 12 Haftada iki kez oruç tutarım, elde ettiğim her şeyin ondalığını veririm.’+ 13 Uzakta duran vergi tahsildarı ise gözlerini göğe kaldırmak bile istemiyor, ‘Ey Tanrım, ben günahkâra merhamet et’+ diyerek göğsünü dövüyordu.+ 14 Şunu bilin, bu adam diğerinden daha doğru sayılarak+ evine indi. Çünkü kim kendini yüceltirse alçaltılacak, kendini alçaltan ise yüceltilecektir.”+
15 İnsanlar İsa’ya, dokunması için çocuklarını da getiriyorlardı; bunu gören öğrenciler onları azarlamaya başladılar.+ 16 Fakat İsa çocukları yanına çağırdı ve şöyle dedi: “Bırakın çocuklar bana gelsinler, onlara engel olmayın. Çünkü Tanrı’nın krallığı böylelerinindir.+ 17 Şuna emin olun, Tanrı’nın krallığını küçük bir çocuk gibi kabul etmeyen, ona asla erişemeyecektir.”+
18 Bir yönetici İsa’ya, “İyi Öğretmen, ne yaparsam sonsuz yaşamı miras alırım?” diye sordu.+ 19 İsa şu karşılığı verdi: “Neden bana ‘İyi’ diyorsun? Biri dışında kimse iyi değildir, O da Tanrı’dır.+ 20 Emirleri+ bilirsin: ‘Zina yapma!+ Adam öldürme!+ Çalma!+ Yalan şahitlik etme!+ Annene ve babana saygılı ol!’”+ 21 O zaman yönetici, “Bu emirlerin hepsine gençliğimden beri uyuyorum” dedi.+ 22 Bunun üzerine İsa şu karşılığı verdi: “Ancak, bir eksiğin var: Sahip olduğun her şeyi sat ve yoksullara dağıt. O zaman gökte hazinen olur. Sonra gel benim takipçim ol.”+ 23 Adam bunu işitince derin bir keder duydu, çünkü çok zengindi.+
24 İsa ona bakıp şunları dedi: “Paralı kişilerin Tanrı’nın krallığına erişmesi çok zor olacak!+ 25 Aslında, devenin dikiş iğnesi deliğinden geçmesi zengin adamın Tanrı’nın krallığına erişmesinden kolaydır.”+ 26 Bunu duyanlar “Öyleyse kim kurtulabilir?” diye sordular. 27 İsa şu karşılığı verdi: “İnsanlar için imkânsız olan şeyler, Tanrı için mümkündür.”+ 28 Petrus, “Bak, biz sahip olduğumuz şeyleri bıraktık ve senin ardından geldik” dedi.+ 29 İsa da onlara şöyle söyledi: “Emin olun, Tanrı’nın krallığı uğrunda kim, ev veya eş veya kardeşler veya ana baba veya çocuklar bırakmışsa,+ 30 bu dönemde kat kat fazlasına ve gelecek ortamda sonsuz yaşama sahip olacaktır.”+
31 Sonra İsa onikileri bir kenara çekip şunları dedi: “İşte, Yeruşalim’e gidiyoruz. İnsanoğlu hakkında peygamberlerin yazdığı her şey+ tamamen yerine gelecek.+ 32 O diğer milletlerden kişilerin eline verilecek, insanlar onunla eğlenecekler,+ onu aşağılayacaklar,+ yüzüne tükürecekler+ 33 ve onu kırbaçladıktan+ sonra öldürecekler;+ fakat üçüncü gün dirilecek.”+ 34 Ancak, elçiler bu sözlerden hiçbir şey anlamadı; bu sözlerin anlamı onlardan gizlenmişti ve onun ne hakkında konuştuğunu bilmiyorlardı.+
35 İsa Eriha’ya yaklaştığı sırada, kör bir adam da yol kenarına oturmuş dileniyordu.+ 36 Adam geçen kalabalığın sesini işittiğinden, neler olduğunu sormaya başladı. 37 “Nasıralı İsa geçiyor!” dediler.+ 38 O zaman, “Davut oğlu İsa bana merhamet et!” diye bağırdı.+ 39 Önden gidenler ona çıkışarak susmasını söylediler, fakat o sesini daha da yükselterek “Davut oğlu, bana merhamet et!” diye bağırıyordu.+ 40 İsa durdu ve onu yanına getirmelerini istedi.+ Adam gelince İsa sordu: 41 “Senin için ne yapmamı istiyorsun?”+ Adam, “Efendim, ne olur gözlerim görsün” dedi.+ 42 O zaman İsa ona “Gözlerin görsün; imanın seni iyileştirdi” dedi.+ 43 Adam o anda görmeye başladı+ ve Tanrı’yı yücelterek+ İsa’nın ardından gitti. Olanları gören bütün halk da Tanrı’ya şükretti.
19 İsa Eriha’ya girdi.+ Şehrin içinden geçiyordu. 2 Burada vergi baştahsildarı olan Zakkay adında zengin bir adam vardı. 3 İsa’yı görmeye çalışıyor+ fakat kalabalık yüzünden göremiyordu, çünkü boyu kısaydı. 4 Bu nedenle onu görmek için önden koşup bir firavuninciri* ağacına çıktı, çünkü İsa o yoldan geçecekti. 5 İsa oraya gelince yukarı baktı ve ona, “Zakkay, çabuk aşağı in, çünkü bugün senin evinde kalmam gerekiyor” dedi. 6 Zakkay hemen aşağı indi ve İsa’yı evinde sevinçle konuk etti. 7 İnsanlar bunu görünce, “Gidip günahkâr bir adamın evinde konuk oldu” diye söylenmeye+ başladılar. 8 Fakat Zakkay ayağa kalkıp Efendimize şöyle dedi: “Efendim, işte malımın yarısını yoksullara veriyorum ve insanlardan tehditle+ aldığım ne varsa dört katını geri ödüyorum.”+ 9 Bunun üzerine İsa, “Bugün bu eve kurtuluş geldi, çünkü bu adam da bir İbrahim oğludur.+ 10 İnsanoğlu kaybolanı aramaya ve kurtarmaya geldi”+ dedi.
11 Bu sözleri söyledikten sonra İsa onlara bir örnek verdi, çünkü Yeruşalim’e yaklaşmıştı ve onlar Tanrı’nın krallığını hemen göreceklerini sanıyorlardı.+ 12 Şunları anlattı: “Soylu bir adam krallık yetkisi alıp dönmek üzere uzak bir ülkeye gidecekti.+ 13 Hizmetkârlarından on kişiyi çağırıp onlara on mina* verdi ve ‘Ben gelinceye dek bu parayla ticaret yapın’ dedi.+ 14 Fakat adamın vatandaşları kendisinden nefret ettiler+ ve ardından elçiler gönderip, ‘Bu adamın başımıza kral olmasını istemiyoruz’+ dediler.
15 Sonunda adam krallık yetkisini elde edip döndüğünde, gümüş para verdiği hizmetkârlarının yanına çağrılmasını emretti; ticaret yaparak ne kadar kazanmış olduklarını öğrenmek istiyordu.+ 16 Böylece birincisi geldi ve ‘Efendim, verdiğin mina on mina daha kazandı’ dedi.+ 17 Adam ona ‘Aferin iyi hizmetkâr!’ dedi, ‘En küçük şeyde güvenilir olduğunu gösterdin, sana on şehir üzerinde yetki veriyorum.’+ 18 Sonra ikincisi geldi ve ‘Efendim, verdiğin mina beş mina kazandı’ dedi.+ 19 Adam ona, ‘Seni de beş şehir üzerinde yetkili yapıyorum’ dedi.+ 20 Fakat başka biri gelip şöyle dedi: ‘Efendim, işte verdiğin mina; onu bir beze sarıp sakladım. 21 Senden korktum, çünkü sen sert bir adamsın; vermediğini alırsın, ekmediğini biçersin.’+ 22 Efendisi şu cevabı verdi: ‘Ey kötü hizmetkâr, seni kendi sözlerinle+ yargılayacağım. Mademki sert bir adam olduğumu, vermediğimi aldığımı ve ekmediğimi biçtiğimi biliyordun,+ 23 gümüş paramı neden bankaya koymadın? Böyle yapsaydın, geldiğimde onu faiziyle alırdım.’+
24 O zaman efendi yanındakilere, ‘Minayı ondan alın ve on minası olana verin’+ dedi. 25 Fakat onlar, ‘Efendim, onun zaten on minası var!’ dediler. O şöyle karşılık verdi: 26 ‘Şunu bilin ki, kimde varsa ona daha çok verilecek; fakat kimde yoksa elindeki de alınacak.+ 27 Ayrıca, başlarına kral olmamı istemeyen o düşmanlarımı da buraya getirin ve önümde öldürün.’”+
28 İsa bu sözleri söyledikten sonra, Yeruşalim yolculuğuna devam etti; kendisi önden gidiyordu.+ 29 Zeytinlik Dağı+ üzerindeki Beytfaci ve Beytanya’ya yaklaşırken, öğrencilerinden ikisini önden göndererek+ 30 şunları dedi: “Şu gördüğünüz köye gidin; oraya girince üzerine şimdiye dek kimsenin binmediği, bağlı bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp getirin.+ 31 Eğer biri ‘Onu neden çözüyorsunuz?’ diye sorarsa, ‘Efendimizin ona ihtiyacı var’ dersiniz.”+ 32 Böylece, gönderilenler gittiler ve her şeyi İsa’nın kendilerine anlattığı gibi buldular.+ 33 Hayvanı çözerlerken, sahipleri, “Sıpayı neden çözüyorsunuz?” diye sordular.+ 34 Onlar da “Efendimizin ona ihtiyacı var” dediler.+ 35 Sıpayı İsa’ya götürdüler ve üzerine kendi giysilerini serip İsa’yı bindirdiler.+
36 O geçerken+ insanlar giysilerini yola seriyorlardı.+ 37 İsa Zeytinlik Dağından inen yola yaklaştığı sırada, bütün öğrencileri büyük bir sevinç içinde, görmüş oldukları büyük işlerden dolayı Tanrı’yı yüksek sesle yüceltmeye başladılar.+ 38 Şöyle diyorlardı: “Yehova’nın adıyla Kral olarak gelen+ kutlu olsun! Gökte barış ve en yücelerde ihtişam!”+ 39 Fakat kalabalığın içindeki bazı Ferisiler İsa’ya, “Öğretmen, öğrencilerini sustur” dediler.+ 40 O da şu cevabı verdi: “Size şunu söyleyeyim, eğer onlar sussaydı taşlar+ bağırırdı.”
41 İsa Yeruşalim’e yaklaşırken, şehre baktı ve onun için ağladı.+ 42 Şunları dedi: “Keşke sen bugün, barışa götüren yolu görmüş olsaydın . . .+ Oysa şimdi bunlar senin gözlerinden gizlenmiştir.+ 43 Çünkü öyle günler gelecek ki, düşmanların etrafına kazıklarla+ set çekecek,+ seni kuşatacak+ ve her yönden sıkıştıracaklar.+ 44 Seni ve çocuklarını yere çalacaklar.+ İçinde taş üstünde taş bırakmayacaklar,+ çünkü sen denetlenme vaktinin+ farkına varmadın.”
45 Sonra İsa mabede girdi ve oradaki satıcıları dışarı atmaya başladı.+ 46 Onlara şöyle dedi: “‘Evim dua evi olacak’+ diye yazılmıştır, siz ise onu haydut yatağına çevirdiniz.”+
47 Ayrıca her gün mabette Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. Fakat yüksek kâhinler, yazıcılar ve halkın ileri gelenleri onu ortadan kaldırmak istiyorlardı.+ 48 Ancak bir yolunu bulamıyorlardı, çünkü bütün halk onu dinlemek istediğinden+ yanından ayrılmıyordu.
20 İsa bir gün mabette halka Tanrı’nın sözünü öğretip iyi haberi bildirirken, ihtiyarlarla birlikte yüksek kâhinler ve yazıcılar yanına yaklaştılar.+ 2 “Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun? Bu yetkiyi sana kim verdi?” diye herkesin önünde sordular.+ 3 İsa şu karşılığı verdi: “Ben de size bir soru soracağım. Söyleyin,+ 4 Yahya’nın vaftiz etme yetkisi gökten miydi, yoksa insanlardan mı?”+ 5 O zaman aralarında konuşup şu sonuca vardılar: “Eğer ‘gökten’ dersek, ‘Öyleyse neden ona inanmadınız?’ diyecek.+ 6 ‘İnsanlardan’ dersek, bütün halk bizi taşlar,+ çünkü Yahya’nın+ peygamber olduğuna inanıyorlar.”+ 7 Dolayısıyla, nereden olduğunu bilmediklerini söylediler. 8 İsa da onlara, “Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemiyorum” dedi.+
9 Sonra İsa halka bir örnek anlatmaya başladı: “Adamın biri bir üzüm bağı kurdu+ ve bağcılara kiraya verdi. Kendisi uzunca bir süre için başka bir memlekete gitti.+ 10 Mevsimi gelince, bağın ürününden kendisine bir miktar vermeleri için+ bağcılara+ bir hizmetkâr+ gönderdi. Fakat bağcılar onu dövüp eli boş gönderdiler.+ 11 Bağın sahibi bu kez başka bir hizmetkâr gönderdi. Bağcılar onu da dövüp aşağıladılar ve eli boş gönderdiler.+ 12 Adam üçüncü hizmetkârı da gönderdi;+ onu da yaralayıp dışarı attılar. 13 Bunun üzerine bağın sahibi, ‘Ne yapsam acaba?’ diye düşündü. ‘Sevgili oğlumu göndereyim,+ herhalde onu sayarlar’ dedi. 14 Bağcılar oğlu görünce aralarında konuşup, ‘Bu mirasçıdır; gelin onu öldürelim, miras da bizim olsun’ dediler.+ 15 Böylece onu bağdan dışarıya atıp+ öldürdüler.+ Şimdi bağın sahibi onlara ne yapacak?+ 16 Gelip bu bağcıları yok edecek ve bağı başkalarına verecektir.”+
Bunu duyunca “Tanrı esirgesin!” dediler. 17 Fakat İsa onlara bakıp şöyle söyledi: “Öyleyse, ‘Yapı ustalarının reddettiği taş,+ baş köşe taşı oldu’ diyen yazının anlamı nedir?+ 18 Her kim bu taşın üstüne düşerse parçalanacak.+ Taş da kimin üstüne düşerse,+ onu un ufak edecek.”+
19 Yazıcılar ve yüksek kâhinler İsa’nın bu örneği kendilerini düşünerek anlattığını fark ettiklerinden, onu o anda yakalamak istediler; ancak halktan korktular.+ 20 İsa’yı yakın takibe aldıktan sonra, adamlar tutup onun yanına gönderdiler. Bunlar kendilerini doğru kişiler gibi gösterecek ve İsa’yı kendi sözleriyle tuzağa düşüreceklerdi.+ Niyetleri onu hükümet yetkililerine ve valiye* teslim etmekti.+ 21 İsa’ya şöyle sordular: “Öğretmen, biliriz sen doğru konuşur, doğru öğretirsin; adam kayırmazsın. Tanrı yolunu hakikate uygun şekilde öğretirsin.+ 22 Sezar’a* vergi ödememiz kanuna uygun mu, değil mi?”+ 23 Fakat İsa onların kurnazlığını fark edip,+ 24 “Bana bir dinar* gösterin” dedi. “Bunun üzerindeki resim ve yazı kimin?” diye sordu. “Sezar’ın!” dediler.+ 25 O zaman şu karşılığı verdi: “Öyleyse, Sezar’a ait olanı Sezar’a,+ Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya ödeyin.”+ 26 Onlar, İsa’yı halkın önünde söylediği bu sözlerle tuzağa düşüremediler; verdiği cevap karşısında hayrete düşüp sustular.+
27 Dirilme diye bir şeyin olmadığını söyleyen Sadukilerden bazıları gelip+ İsa’ya şöyle sordular: 28 “Öğretmen, Musa+ bize ‘Evli bir adam geride çocuk bırakmadan ölürse, kardeşi+ o adamın karısıyla evlenecek ve kardeşinin soyunu sürdürecek’+ diye yazmıştır. 29 Bizde yedi erkek kardeş vardı; kardeşlerden birincisi bir kadınla evlendi ve çocuğu olmadan öldü.+ 30 Bunun üzerine ikincisi, 31 üçüncüsü ve yedinciye dek tüm kardeşler o kadınla evlendiler. Fakat hepsi geride çocuk bırakmadan öldüler.+ 32 Sonunda kadın da öldü.+ 33 O halde, dirilmede kadın hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onu eş olarak almıştı.”+
34 İsa şöyle dedi: “Bu ortamın çocukları evlenirler.+ 35 Fakat dirilmeye+ ve o ortamda+ yaşamaya layık sayılan+ erkek ve kadınlar evlenmezler. 36 Ne de artık ölürler,+ çünkü onlar melekler gibidirler ve diriltilmiş kimseler* olarak Tanrı’nın çocuklarıdırlar.+ 37 Hatta Musa da çalıyla+ ilgili kayıtta Yehova’ya ‘İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’+ diyerek, ölülerin dirileceğini göstermişti. 38 O, ölülerin değil yaşayanların Tanrısıdır, çünkü onların hepsi O’nun gözünde yaşamaktadır.”+ 39 Buna karşılık yazıcılardan bazıları “Öğretmen, iyi söyledin” dediler. 40 Onlar artık tek bir soru bile sormaya cesaret edemediler.
41 Sonra İsa onlara şöyle dedi: “Nasıl oluyor da, Mesih Davut’un oğludur diyorlar?+ 42 Çünkü Davut kendisi Mezmurlar kitabında şöyle söylüyor: ‘Yehova Efendime dedi ki, 43 “Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak yapıncaya dek sağımda otur.”’+ 44 Davut ona ‘Efendim’ dediğine göre, o nasıl Davut’un oğlu olur?”
45 Bütün halk dinlerken, İsa öğrencilerine şunları dedi:+ 46 “Yazıcılardan sakının. Onlar kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanır; çarşı meydanlarında selamlanmayı, havralarda ön sıraları ve akşam yemeklerinde başköşeleri almayı severler.+ 47 Dul kadınların evlerini yiyip yutarlar+ ve gösteriş için uzun dualar ederler. Onlar daha ağır bir hüküm giyecekler.”+
21 İsa etrafa bakarken, hazine kaplarına bağışlarını* atan zenginleri gördü.+ 2 Yoksul bir dul kadının da oraya iki pul* attığını gördü.+ 3 Bunun üzerine şunu dedi: “Emin olun, bu dul kadın yoksul olmasına rağmen, onların hepsinden daha çok attı.+ 4 Çünkü onlar ellerindeki fazlalıklardan attılar, fakat bu kadın yoksul haliyle, elinde avcunda nesi varsa attı.”+
5 Daha sonra bazıları mabedin güzel taşlarla ve oraya adanmış eşyalarla nasıl süslenmiş olduğundan söz edince,+ 6 İsa şöyle dedi: “Öyle günler gelecek ki, burada şu gördüklerinizden taş üstünde taş bırakılmayacak, hepsi yerle bir olacak.”+ 7 Sonra ona şöyle sordular: “Öğretmen, bu olaylar gerçekten ne zaman olacak? Bunların gerçekleşeceği zamanın alameti ne olacak?”+ 8 İsa şu karşılığı verdi: “Dikkatli olun da kimse sizi aldatmasın;+ çünkü birçokları benim ismimle gelip, ‘Ben oyum’, ‘Vakit yaklaştı’+ diyecek. Onların peşinden gitmeyin. 9 Ayrıca, siz savaş ve karışıklık haberleri duyduğunuzda korkmayın.+ Önce bunların gerçekleşmesi gerek, ancak son hemen gelmeyecek.”
10 Sonra İsa anlatmaya devam etti: “Millet milletle+ ve krallık krallıkla çatışacak.+ 11 Büyük depremler, birçok yerde salgın hastalıklar ve kıtlıklar olacak.+ Korkunç görüntüler ve gökten büyük alametler görülecek.+
12 Fakat tüm bu olaylardan önce insanlar sizi yakalayacaklar ve size zulmedecekler;+ sizi havralara, hapishanelere teslim edecekler. Benim ismimden ötürü kralların ve valilerin önüne götürüleceksiniz.+ 13 Bu size şahitlik etme fırsatı sağlayacak.+ 14 Şunu aklınızdan çıkarmayın, kendinizi savunmak için söyleyeceklerinizi önceden hazırlamanız gerekmez.+ 15 Çünkü size öyle bir dil ve hikmet vereceğim ki, bütün muhalifleriniz bir araya gelse size karşı koyamayacak ve itiraz edemeyecek.+ 16 Ayrıca, ana babalarınız,+ kardeşleriniz, akrabalarınız ve arkadaşlarınız tarafından ele verileceksiniz ve bazılarınız öldürülecek.+ 17 Benim ismimden ötürü herkes sizden nefret edecek.+ 18 Ancak, saçınızın tek bir teline+ zarar gelmeyecek. 19 Tahammülünüz sayesinde canlarınızı* kazanacaksınız.+
20 Ayrıca, ordugâh kurmuş orduların Yeruşalim’i kuşattığını+ gördüğünüzde bilin ki, onun yıkımı yakındır.+ 21 O zaman Yahudiye’de olanlar dağlara kaçmaya başlasın, Yeruşalim’in içinde bulunanlar şehirden uzaklaşsın, dışında olanlar ise şehre girmesin.+ 22 Çünkü o günler adaletin yerine getirileceği günler olacak ve böylece tüm yazılanlar gerçekleşecek.+ 23 O günlerde hamile olan, bebek emziren kadınların vay haline!+ Çünkü memlekette büyük yokluk olacak ve bu halk gazaba uğrayacak. 24 Kılıçtan geçirilecekler ve tüm milletlere esir olarak götürülecekler.+ Yeruşalim, milletlerin dönemi+ doluncaya dek onların ayakları altında çiğnenecektir.
25 Ayrıca, güneşte,+ ayda ve yıldızlarda alametler olacak; yeryüzünde de, denizin+ gürlemesinden ve çalkantısından dolayı ne yapacağını bilemeyen milletler ıstırap çekecekler.+ 26 İnsanlar korkudan ve yeryüzünde gerçekleşecek olayları+ beklemekten baygınlık geçirecekler;+ çünkü göklerin kudretleri sarsılacak.+ 27 O zaman İnsanoğlunun+ bulutta, büyük güç ve ihtişamla geldiğini görecekler.+ 28 Fakat bu şeyler olmaya başlayınca, doğrulun ve başınızı yukarı kaldırın, çünkü kurtuluşunuz yaklaşıyor.”
29 Sonra İsa onlara bir örnek verdi: “İncir ağacına ve diğer tüm ağaçlara bakın:+ 30 Onların tomurcuklanmış olduğunu gördüğünüz zaman yazın yakın olduğunu hemen anlarsınız.+ 31 Aynı şekilde, bunların olduğunu gördüğünüzde anlayın ki, Tanrı’nın krallığı yakındadır.+ 32 Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya kadar bu nesil* asla geçip gitmeyecek.+ 33 Gök ve yer kaybolup gidecek,+ fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecek.+
34 Kendinize dikkat edin de, aşırı+ yeme içmeyle ve hayatın kaygılarıyla+ yüreğiniz ağırlaşmasın; ve o gün ansızın+ gelip sizi bir kapan gibi gafil avlamasın.+ 35 Çünkü o gün yeryüzünde yaşayan herkesin başına gelecek.+ 36 Öyleyse, her zaman Tanrı’ya yakararak+ uyanık kalın ki,+ olacak tüm bu şeylerden kurtulmayı ve İnsanoğlunun önünde durmayı başarabilesiniz.”+
37 İsa gündüzleri mabette Tanrı’nın sözünü öğretiyor,+ geceleri ise gidip Zeytinlik Dağında kalıyordu.+ 38 Bütün halk+ sabah erkenden mabede, onu dinlemeye geliyordu.
22 Fısıh+ denilen Mayasız Ekmek Bayramı yaklaşıyordu. 2 Yüksek kâhinler ve yazıcılar İsa’yı nasıl ortadan kaldırabileceklerini araştırıyorlardı,+ çünkü halktan korkuyorlardı.+ 3 Fakat Şeytan, İskariyot denilen ve onikiler arasında sayılan Yahuda’nın içine girdi.+ 4 Yahuda, yüksek kâhinlere ve mabet bekçilerinin komutanlarına gidip İsa’yı nasıl onların eline verebileceğini konuştu.+ 5 Onlar da sevindiler ve ona gümüş para vermek üzere aralarında anlaştılar.+ 6 Yahuda da kabul etti; böylece etrafta kalabalığın olmadığı bir sırada İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.+
7 Fısıh kurbanının kesileceği Mayasız Ekmek Bayramının ilk günü geldi.+ 8 İsa, “Gidin, Fısıh yemeğini hazırlayın da yiyelim”+ diyerek Petrus ve Yuhanna’yı gönderdi. 9 Onlar, “Yemeği nerede hazırlamamızı istiyorsun?” diye sordular. 10 O da şöyle dedi:+ “Şehre girdiğinizde testiyle su taşıyan bir adamla karşılaşacaksınız. Gireceği eve dek onu izleyin.+ 11 Ev sahibine deyin ki, ‘Bizi öğretmen gönderdi, öğrencilerimle birlikte Fısıh yemeğini yiyebileceğim misafir odası nerede? diye soruyor.’+ 12 Adam size üst katta, döşenmiş büyük bir oda gösterecek. Yemeği orada hazırlayın.”+ 13 Bunun üzerine oradan ayrıldılar. Her şeyi İsa’nın kendilerine dediği gibi buldular ve Fısıh yemeğini hazırladılar.+
14 Sonunda saat geldi ve İsa elçilerle birlikte sofraya oturdu.+ 15 Onlara şöyle dedi: “Çekeceğim acılardan önce, bu Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok arzu ediyordum. 16 Çünkü size şunu söyleyeyim, Tanrı’nın krallığında aslı gerçekleşene dek,+ bir daha onu yemeyeceğim.” 17 Sonra bir kâse alıp şükretti+ ve şöyle dedi: “Bunu alın, aranızda elden ele geçirin. 18 Şunu bilin ki, Tanrı’nın krallığı gelinceye dek, bir daha asmanın ürününden içmeyeceğim.”+
19 Ayrıca, İsa ekmek aldı,+ şükrettikten sonra bölüp onlara verdi. Şöyle dedi: “Bu sizin uğrunuzda+ verilecek olan bedenimi+ temsil eder. Beni anmak için bunu yapmaya devam edin.”+ 20 Akşam yemeğini yedikten sonra kâseyle+ de aynı şeyi yaptı ve şunları dedi: “Bu kâse, sizin uğrunuzda+ dökülecek kanıma+ dayanan yeni ahdi+ temsil eder.
21 Fakat işte, beni ele verecek olan+ benimle birlikte elini sofraya uzatıyor.+ 22 Gerçi İnsanoğlu kendisi için belirlenmiş yoldan gidiyor;+ fakat onu ele veren adamın vay haline!”+ 23 Sonra, bunu yapacak kim olabilir diye aralarında tartışmaya başladılar.+
24 Ayrıca aralarında kimin en büyük olduğu konusunda ateşli bir tartışma çıktı.+ 25 Fakat İsa onlara şöyle dedi: “Milletlerin kralları onların başına efendi kesilir, onlar üzerinde yetki sahibi olanlara da velinimet denir.+ 26 Ancak, siz böyle olmayacaksınız.+ Aranızda en büyük olan en küçük gibi olsun+ ve baş olan, hizmetçi gibi olsun.+ 27 Hangisi daha büyüktür? Sofrada oturan mı, yoksa hizmet eden mi? Sofrada oturan değil mi? Ben ise aranızda hizmet edenim.+
28 Bununla birlikte, yaşadığım sınavlarda+ yanımda kalanlar+ sizlersiniz. 29 Babam benimle bir krallık+ için ahit yaptığı gibi,+ ben de sizlerle bir ahit yapıyorum ki, 30 krallığımda,+ soframda yiyip+ içesiniz ve tahta oturup+ İsrail’in on iki kabilesine hükmedesiniz.
31 Simun, Simun! İşte, Şeytan+ buğday gibi kalburdan geçirmek için sizi istedi.+ 32 Fakat ben imanını yitirmeyesin diye senin için yakardım.+ Sen de geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir.”+ 33 O zaman Petrus, “Efendim, seninle hapse de ölüme de gitmeye hazırım” dedi.+ 34 Fakat o şu karşılığı verdi: “Petrus, şunu bil ki, bugün horoz ötmeden sen beni tanıdığını üç kere inkâr edeceksin.”+
35 Sonra İsa onlara şunu dedi: “Ben sizi kesesiz, heybesiz ve çarıksız gönderdiğim zaman,+ bir şeyin eksikliğini duymadınız, değil mi?” Onlar da “Duymadık” dediler. 36 O zaman İsa şöyle dedi: “Fakat şimdi kesesi olan, kesesini yanına alsın, heybesi olan da heybesini yanına alsın; kılıcı olmayan ise kaftanını satıp kılıç satın alsın. 37 Çünkü şunu bilin ki, ‘O suçlularla bir tutuldu’ sözü+ bende yerine gelmelidir. Benimle ilgili yazılanlar işte şimdi gerçekleşiyor.”+ 38 Bunun üzerine onlar, “Efendim, işte burada iki kılıç var!” dediler. İsa “Yeterli” dedi.
39 Dışarı çıkınca, her zamanki gibi Zeytinlik Dağına gitti. Öğrencileri de onu takip etti.+ 40 Oraya varınca onlara şöyle dedi: “Dua etmeyi sürdürün ki, ayartılmayasınız.”+ 41 Kendisi de bir taş atımı kadar uzaklaşıp diz çöktü ve dua etmeye başladı: 42 “Baba, dilersen bu kâseyi benden al. Yine de, benim değil+ Senin isteğin yerine gelsin.”+ 43 O zaman kendisine gökten bir melek göründü ve onu güçlendirdi.+ 44 Büyük bir ıstırap içinde daha da hararetle duasına devam etti;+ teri toprağa kan damlaları gibi düşüyordu.+ 45 Duadan kalkıp öğrencilerin yanına gitti ve onları kederden uyuklamakta buldu.+ 46 Onlara, “Neden uyuyorsunuz?” dedi, “Kalkın, dua etmeyi sürdürün ki, ayartılmayasınız.”+
47 O henüz konuşurken bir kalabalık göründü. Onikilerden biri olan Yahuda kalabalığın önündeydi;+ İsa’yı öpmek için yaklaştı.+ 48 İsa da ona, “Yahuda, İnsanoğlunu bir öpücükle mi ele veriyorsun?”+ dedi. 49 Etrafındakiler olacakları anlayınca İsa’ya, “Efendimiz, kılıçla+ vuralım mı?” dediler. 50 Hatta onlardan biri başkâhinin hizmetkârına vurup sağ kulağını kesti.+ 51 Fakat İsa “Bırakın, yeter” dedi ve hizmetkârın kulağına dokunarak onu iyileştirdi.+ 52 Sonra İsa oraya kendisini yakalamaya gelen yüksek kâhinlere, mabet bekçilerinin komutanlarına ve ihtiyarlara şöyle dedi: “Bir haydudun karşısına çıkar gibi, kılıçlarla ve sopalarla mı geldiniz?+ 53 Her gün mabette+ sizin yanınızdayken beni yakalamadınız.+ Fakat bu sizin saatinizdir+ ve karanlığın+ hüküm sürdüğü saattir.”+
54 Sonra İsa’yı tutuklayıp götürdüler.+ Onu başkâhinin evine getirdiler;+ ancak, Petrus onları uzaktan takip ediyordu.+ 55 Avlunun ortasına ateş yakıp oturdular; Petrus da onların arasındaydı.+ 56 Bir hizmetçi kız yanan ateşin yanında oturan Petrus’u gördü ve ona dikkatle bakıp, “Bu adam da onunla birlikteydi”+ dedi. 57 Fakat Petrus kadına, “Ben onu tanımıyorum”+ diyerek bunu inkâr etti.+ 58 Çok geçmeden onu gören başka biri, “Sen de onlardansın” dedi. Fakat Petrus, “Hayır, değilim” diye karşılık verdi.+ 59 Bir saat kadar sonra başka bir adam ısrarla, “Bu da kesinlikle onunla birlikteydi; o da Celileli!” dedi.+ 60 Fakat Petrus, “Arkadaş, neden söz ettiğini bilmiyorum” dedi. İşte o anda, tam bu sözleri söylerken bir horoz öttü.+ 61 Efendimiz dönüp Petrus’a baktı. Petrus, Efendimizin kendisine, “Bugün horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin” dediğini hatırladı.+ 62 Dışarıya çıkıp acı acı ağladı.+
63 Bu arada, İsa’yı gözaltında tutan adamlar onunla eğlenmeye+ ve ona vurmaya+ başladılar.+ 64 Yüzüne bir örtü koyup, “Sana vuran kim? Peygambersen söyle bakalım” diyorlardı.+ 65 Ona başka aşağılayıcı sözler de söylediler.+
66 Gün doğunca, yüksek kâhinler ve yazıcılar da dahil halkın ihtiyar meclisi toplandı+ ve İsa’yı Sanhedrin* salonuna götürdüler.+ 67 “Eğer Mesihsen+ bize söyle” dediler. Fakat İsa onlara şu karşılığı verdi: “Size söylesem de asla inanmazsınız.+ 68 Size sorsam da asla cevap vermezsiniz.+ 69 Fakat, bundan sonra İnsanoğlu+ Tanrı’nın sağındaki+ kudretli konumda oturuyor olacak.”+ 70 Bunun üzerine hep birden, “Öyleyse sen Tanrı’nın Oğlu musun?” diye sordular. İsa da, “Öyle olduğumu kendiniz söylüyorsunuz” dedi.+ 71 O zaman, “Başka tanığa ne gerek var?”+ dediler, “İşte bunu kendi ağzından biz duyduk.”+
23 Sonra hep birlikte kalkıp İsa’yı Pilatus’a götürdüler.+ 2 “Bu adam milletimizi saptırıyor,+ Sezar’a vergi ödemeyi yasaklıyor,+ kendisinin Mesih olduğunu, kral olduğunu söylüyor”+ diyerek onu suçlamaya başladılar.+ 3 Pilatus, İsa’ya “Sen Yahudilerin kralı mısın?” diye sordu. O da cevap olarak, “Bunu kendin söylüyorsun” dedi.+ 4 Bunun üzerine Pilatus yüksek kâhinlere ve kalabalığa, “Ben bu adamı suçlu bulmuyorum”+ dedi. 5 Fakat onlar diretmeye başladılar; “Tüm Yahudiye’de halka bazı şeyler öğreterek onları kışkırtıyor; Celile’den başladı, ta buraya dek geldi” dediler. 6 Pilatus bunu duyunca, onun Celileli olup olmadığını sordu. 7 İsa’nın Herodes’in yetkisindeki bölgeden+ geldiğini öğrenince, onu o sırada Yeruşalim’de bulunan Herodes’e gönderdi.
8 Herodes İsa’yı görünce çok sevindi, çünkü uzun süredir onu görmek istiyordu.+ Hakkındaki haberleri işitmişti+ ve ondan bir alamet görmeyi umuyordu. 9 Ona uzun uzun sorular sormaya başladı; fakat İsa hiç cevap vermiyordu.+ 10 Yüksek kâhinler ve yazıcılar ise sürekli ayağa kalkıp ona karşı ağır suçlamalarda bulunuyorlardı.+ 11 Sonra Herodes muhafız askerleriyle birlikte onu aşağıladı,+ parlak bir giysi giydirerek onunla eğlendi+ ve ardından onu Pilatus’a geri gönderdi. 12 O gün Herodes ve Pilatus+ dost oldular; bundan önce aralarında düşmanlık vardı.
13 Sonra Pilatus yüksek kâhinleri, yöneticileri ve halkı çağırdı. 14 Onlara şöyle dedi: “Bu adamı halkı isyana teşvik eden biri olarak karşıma getirdiniz. Bakın! Onu sizin önünüzde sorguya çektim, fakat yönelttiğiniz suçlamalar için hiçbir dayanak bulamadım.+ 15 Onu bize geri gönderdiğine göre Herodes de bulamadı. Demek ki, ölümü hak eden+ hiçbir suç işlememiş. 16 Ona dayak attırıp+ serbest bırakacağım.” 17 *—— 18 Fakat tüm topluluk hep bir ağızdan, “Onu ortadan kaldır,+ bizim için Barabbas’ı salıver!” diye bağırıyordu.+ 19 (Bu adam şehirde çıkan bir ayaklanmadan ve cinayetten dolayı hapse atılmıştı.) 20 Pilatus onlara tekrar seslendi, çünkü İsa’yı serbest bırakmak istiyordu.+ 21 “Direğe ger! Onu direğe ger!” diye haykırmaya başladılar.+ 22 Üçüncü kez onlara, “Neden? Bu adam ne kötülük etti?” dedi. “Ölümü hak edecek bir suçunu görmedim; dayak attırdıktan sonra onu serbest bırakacağım.”+ 23 O zaman kalabalık yüksek sesle bağırmaya başladı; ısrarla onun direğe gerilmesini istiyorlardı. Bağırıp çağırarak baskın çıktılar.+ 24 Böylece Pilatus onların isteğinin yerine getirilmesi için hüküm verdi.+ 25 Onların istediği kişiyi, ayaklanma çıkarmaktan ve cinayetten hapse atılmış olan adamı serbest bıraktı.+ İsa’ya da onların istediğinin yapılmasına karar verdi.+
26 Onu götürürlerken, kırdan dönmekte olan Kireneli Simun’u yoldan çevirdiler ve İsa’nın peşinden taşıması için işkence direğini ona yüklediler.+ 27 Ardından büyük bir kalabalık gidiyordu, kalabalıkta bulunan çok sayıda kadın keder içinde dövünüyor ve ağlıyordu. 28 İsa kadınlara döndü ve şöyle dedi: “Ey Yeruşalim kızları, benim için ağlamayı bırakın. Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın.+ 29 Çünkü, öyle günler geliyor ki, ‘Ne mutlu kısır kadınlara, doğurmamış rahimlere ve emzirmemiş memelere!’ denecek.+ 30 O zaman dağlara, ‘Üzerimize düşün!’, tepelere ‘Bizi örtün!’ diyecekler.+ 31 Çünkü ağaç henüz yaşken bunları yaparlarsa, kuruyunca ne olacak?”+
32 İsa’yla birlikte idam edilmek üzere iki suçlu da götürülüyordu.+ 33 Kafatası+ denilen yere geldiklerinde, onu orada iki suçluyla birlikte direğe gerdiler; suçlulardan biri sağında diğeri solundaydı.+ 34 [İsa ise, “Baba, onları bağışla,+ çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” diyordu.] Sonra giysilerini paylaşmak için kura çektiler.+ 35 Bu arada halk olanları seyrediyordu.+ Yöneticiler ise, “Mademki Tanrı’nın Mesihi, Seçilmiş Kişi,+ başkalarını kurtardığı gibi kendini de kurtarsın”+ diyerek alay ediyorlardı. 36 Askerler de onunla eğleniyordu;+ yanına gelip ona ekşi şarap teklif ediyorlar,+ 37 “Eğer Yahudilerin kralıysan kendini kurtar” diyorlardı. 38 Başının üstünde de şöyle bir yafta vardı: “Bu Yahudilerin kralıdır.”+
39 Asılan suçlulardan biri onu aşağılayarak+ konuşmaya başladı; “Sen Mesih değil misin? Kendini de bizi de kurtar” diyordu. 40 Diğeri ise onu azarlayarak şöyle dedi: “Sende hiç Tanrı korkusu yok mu? Sen de aynı hükmü giymiş durumdasın.+ 41 Gerçi biz bunu hak ettik, çünkü yaptıklarımızın cezasını çekiyoruz; fakat bu adam hiçbir kötü şey yapmadı.”+ 42 Sonra da, “Ey İsa, kral olduğunda*+ beni hatırla” dedi. 43 İsa da ona, “Gerçekten de bugün sana diyorum ki, sen benimle+ birlikte Cennette olacaksın”+ dedi.
44 O sırada altıncı* saat sularıydı; buna rağmen tüm yeryüzüne bir karanlık çöktü ve dokuzuncu* saate kadar sürdü.+ 45 Çünkü güneş ışığı yok olmuştu; sonra kutsal mekânın perdesi+ ortasından yırtıldı.+ 46 Ve İsa yüksek sesle, “Baba, ruhumu ellerine teslim ediyorum” dedi.+ Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.+ 47 Yüzbaşı olanları gördüğü zaman, “Bu gerçekten doğru bir adamdı”+ diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladı. 48 Bu olayı izlemek için oraya toplanan tüm kalabalık olanları görünce, göğüslerini döverek geri dönmeye başladı. 49 İsa’nın tanıdıklarının hepsi uzakta durmaktaydı.+ Ayrıca, Celile’den beri onu takip eden kadınlar da olanları izliyordu.+
50 Orada, Kurul üyesi olan, Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı.+ 51 (Bu adam onun için kurulan komployu ve yapılanları onaylamamıştı.)+ Yahudiyelilerin bir şehri olan Arimatea’dandı ve Tanrı’nın krallığını bekliyordu.+ 52 Pilatus’a gidip İsa’nın bedenini istedi.+ 53 Onu direkten indirip+ has ketenden beze sardı ve kayaya oyulmuş, henüz kimsenin yatırılmadığı bir mezara+ koydu.+ 54 O gün Hazırlık Günüydü+ ve Sebt+ gününün alacakaranlığı çökmek üzereydi. 55 İsa’yla birlikte Celile’den gelmiş olan kadınlar da oraya gidip, mezara+ ve onun bedeninin nasıl konulduğuna baktılar.+ 56 Sonra güzel kokulu otlar ve yağlar+ hazırlamak üzere geri döndüler. Tabii, emre göre Sebt günü+ dinlendiler.
24 Haftanın ilk günü, hazırladıkları güzel kokulu otları alarak erkenden mezara gittiler.+ 2 Fakat mezarın önündeki taşı yerinden yuvarlanmış buldular.+ 3 İçeri girdiklerinde Efendimiz İsa’nın bedeninin orada olmadığını gördüler.+ 4 Onlar şaşkınlık içindeyken, yanlarında parıldayan giysiler içinde iki adam belirdi.+ 5 Kadınlar korkmuşlar ve başlarını yere eğmişlerdi; adamlar onlara şöyle dedi: “Diriyi neden ölüler arasında arıyorsunuz? 6 [O burada değil, diriltildi.]+ Daha Celile’deyken size neler söylediğini hatırlayın:+ 7 İnsanoğlu günahkârların eline verilecek ve direğe gerilecek, fakat üçüncü gün diriltilecek.”+ 8 O zaman, İsa’nın sözlerini hatırladılar.+ 9 Mezardan döndüler ve tüm bunları on bir elçiye ve diğerlerine anlattılar.+ 10 Bu kadınlar, Mecdelli Meryem, Yoanna+ ve Yakup’un annesi Meryem’di. Ayrıca, onlarla birlikte olan diğer kadınlar+ da olanları anlattılar. 11 Ancak, anlatılanlar elçilere saçma göründü ve kadınlara inanmadılar.+
12 [Fakat Petrus kalkıp mezara koştu; eğilip içeriye baktığında, sargılardan başka bir şey göremedi. Bunun üzerine, olanlara hayret ederek oradan ayrıldı.]
13 Yine o gün öğrencilerden ikisi Yeruşalim’e on bir kilometre kadar* uzaktaki Emmaus denilen bir köye gidiyordu. 14 Aralarında bütün bu olanlar hakkında konuşuyorlardı.+
15 Onlar konuşup tartışırken İsa yanlarına yaklaştı+ ve onlarla birlikte yürümeye başladı. 16 Fakat öğrenciler onu tanıyamadılar.+ 17 İsa, “Yolda giderken aranızda tartıştığınız mesele nedir?” diye sordu. Öğrenciler yüzlerinde üzgün bir ifadeyle oldukları yerde durdular. 18 Adı Kleopas olan şu karşılığı verdi: “Yeruşalim’de tek başına yaşayan bir yabancı mısın da bu günlerde orada olanları bilmiyorsun?” 19 O da “Hangi olanları?” dedi. Onlar şöyle karşılık verdi: “İşleri ve sözleriyle Tanrı’nın ve tüm halkın gözünde güçlü bir peygamber+ olan Nasıralı İsa’yla+ ilgili olanları; 20 yüksek kâhinlerimiz ile yöneticilerimizin ölüm cezasına çarptırmak için onu nasıl tutuklattığını ve direğe astığını.+ 21 Oysa biz onun İsrail’i kurtaracak kişi olduğunu umuyorduk;+ üstelik bugün bu olaylar olalı üçüncü gündür. 22 Bir de, aramızdan bazı kadınlar+ gelip bizi şaşkına çevirdiler. Söylediklerine göre, erkenden mezara gittiklerinde 23 İsa’nın bedenini bulamamışlar ve doğaüstü bir görüntüde melekleri görmüşler. Melekler onlara İsa’nın yaşadığını söylemiş. 24 Sonra, bizimle birlikte olanlardan bazıları da mezara gitti;+ mezarı tıpkı kadınların söylediği gibi buldular ve onu göremediler.”
25 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Ey akılsızlar ve peygamberlerin bütün söylediklerini kabul etmekte yürekleri duyarsız olanlar!+ 26 Mesih’in bu acıları çekip+ yüceltilmesi+ gerekmiyor muydu?” 27 Sonra, Musa’nın+ ve diğer tüm Peygamberlerin+ yazılarından başlayarak, onlara bütün Kutsal Yazılarda kendisiyle ilgili yazılanları açıkladı.
28 Sonunda gidecekleri köye yaklaştılar; İsa yola devam edecekmiş gibi yaptı. 29 Fakat öğrenciler, “Bizimle kal, çünkü akşam olmak üzere, gün bitiyor” diyerek onu zorladılar. Bunun üzerine içeri girip onların yanında kaldı. 30 Onlarla birlikte sofrada otururken ekmek aldı, şükretti ve bölüp onlara dağıttı.+ 31 O zaman gözleri tamamen açıldı ve onu tanıdılar; sonra İsa gözden kayboldu.+ 32 Öğrenciler birbirlerine, “Yolda bizimle konuşurken ve Kutsal Yazıları açıklarken yüreğimiz ateş almamış mıydı?” dediler. 33 Hemen kalkıp Yeruşalim’e döndüler. On bir elçiyi ve onlarla birlikte olanları toplanmış buldular. 34 “Gerçekten de Efendimiz dirildi, Simun’a göründü!”+ diyorlardı. 35 O zaman onlar da yolda olanları ve İsa’nın ekmek bölerek kendisini onlara nasıl tanıttığını anlattı.+
36 Bunları konuşurlarken, İsa ortalarında belirdi [ve şöyle dedi: “Size selam olsun”]. 37 Dehşete düştüler, çok korktular;+ bir ruh gördüklerini sanıyorlardı. 38 Bu nedenle İsa onlara şöyle dedi: “Neden telaşlandınız? Neden yüreğinizde kuşkular doğuyor? 39 Ellerime ve ayaklarıma bakın, bu benim. Dokunun+ ve görün, çünkü ruhun eti kemiği olmaz;+ benim ise, gördüğünüz gibi var.” 40 [Bunları söylerken onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi.] 41 Onlar sevinç ve şaşkınlık içinde, gördüklerine hâlâ inanamazken,+ İsa “Burada yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu.+ 42 Ona bir parça ızgara balık verdiler.+ 43 O da alıp gözlerinin önünde yedi.+
44 Sonra onlara şöyle dedi: “Bunları sizinle birlikteyken de söylemiştim:+ Musa kanununda, Peygamberlerin yazılarında+ ve Mezmurlarda+ benimle ilgili tüm yazılanlar gerçekleşmelidir.” 45 O zaman Kutsal Yazıların anlamını tam olarak kavramaları için zihinlerini açtı.+ 46 Ve şunları söyledi: “Mesih’in acı çekeceği ve ölüp üçüncü gün diriltileceği yazılmıştır;+ 47 Yeruşalim’den başlayarak+ tüm milletlere,+ onun ismiyle günahların bağışlanması+ için tövbe duyurusu yapılacaktır. 48 Sizler bunların şahitleri olacaksınız.+ 49 İşte, Babamın vaat ettiğini size gönderiyorum. Yine de, yukarıdan gelen güçle donatılıncaya dek şehirde kalın.”+
50 İsa onları şehirden çıkarıp Beytanya’ya kadar götürdü ve ellerini kaldırıp onlar için hayırdua etmeye başladı.+ 51 Dua ederken yanlarından ayrıldı ve göğe doğru kaldırıldı.+ 52 Onun önünde yere eğildiler ve büyük bir sevinçle Yeruşalim’e döndüler.+ 53 Sürekli mabette duruyor, Tanrı’ya şükrediyorlardı.+
[Dipnotlar]
Lu 1:31 Matta 1:21’deki dipnota bakın.
Lu 1:69 “Güçlü bir kurtarıcı”, sözcük anlamıyla, “kurtuluş boynuzu”
Lu 2:1 Ya da “İmparator”
Lu 3:1 Büyük Herodes’in oğlu Herodes Antipas.
Lu 3:33 Ya da “Ram”; 1. Tarihler 2:9 ve Matta 1:3, 4’e bakın.
Lu 4:26 Şehrin Yunanca adı, “Sarepta”
Lu 5:1 Celile Gölünün diğer adı.
Lu 5:10 Sözcük anlamıyla, “canlı olarak insan yakalayacaksın”
Lu 7:23 Sözcük anlamıyla, “Ne mutlu bana takılıp tökezlemeyene!”
Lu 7:35 Sözcük anlamıyla, “çocuklarıyla”
Lu 7:41 Dinar: 3,85 gram ağırlığında Roma gümüş parası. Bir günlük işçi ücreti.
Lu 8:55 “Hayata döndü”, ya da “ruhu (hayat kuvveti) geri geldi”
Lu 11:4 Sözcük anlamıyla, “borçlu olan”
Lu 11:15 Matta 12:24’teki dipnota bakın.
Lu 11:33 Matta 5:15’teki dipnota bakın.
Lu 11:34 Sözcük anlamıyla, “gözün kötüyse”
Lu 11:38 Törensel el yıkama kastediliyor. Markos 7:3’e bakın.
Lu 12:6 “Para”, Yunanca assarion. Bir günlük işçi ücreti olan dinarın 16’da biri değerinde bakır para. Ek 5’e bakın.
Lu 12:25 Sözcük anlamıyla, “arşın”
Lu 12:38 Akşam 9.00’dan gece yarısına kadar.
Lu 12:38 Geceyarısından sabaha karşı 3.00’e kadar. Markos 13:35’teki dipnota bakın.
Lu 13:4 Sözcük anlamıyla, “borçlu”
Lu 13:21 Sözcük anlamıyla, “gizlediği”
Lu 14:26 ‘Az sevmek’ olarak çevrilen ifade ‘nefret etmek’ anlamına da gelir.
Lu 16:22 Sözcük anlamıyla, “bağrına”
Lu 17:36 Matta 17:21’deki dipnota bakın.
Lu 19:4 Duta benzer yaprakları olan bir tür incir ağacı, Ficus sycomorus.
Lu 19:13 Yunan minası: 340 gram ağırlığında ve 100 drahmi değerinde para.
Lu 20:20 Sözcük anlamıyla, “valinin yetkisine”
Lu 20:22 Ya da “İmparatora”
Lu 20:24 Dinar: 3,85 gram ağırlığında Roma gümüş parası.
Lu 20:36 “Diriltilmiş kimseler”, sözcük anlamıyla “dirilişin çocukları” ya da “oğulları”
Lu 21:1 Ya da “armağanlarını”
Lu 21:32 “Nesil”, Yunanca genea. 1. Petrus 2:9’da geçen “soy” anlamındaki genos’tan farklıdır.
Lu 22:66 Matta 26:59’daki dipnota bakın.
Lu 23:17 Matta 17:21’deki dipnota bakın.
Lu 23:42 Sözcük anlamıyla, “krallığına geldiğinde”
Lu 23:44 Gün doğuşu esas alınarak “altı”, bugünün saatiyle öğlen 12 suları.
Lu 23:44 Gün doğuşu esas alınarak “dokuz”; bugünün saatiyle öğleden sonra 3 suları.