Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Elçiler 1:1-28:31
  • Elçilerin İşleri

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Elçilerin İşleri
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Elçilerin İşleri

Elçilerin İşleri

1 Ey Teofilos,+ yazdığım ilk kayıtta, İsa’nın yaptığı ve öğrettiği her şeyi en başından kaleme aldım.+ 2 Bu, seçtiği elçilere kutsal ruh aracılığıyla emirler verip+ yukarı alındığı+ güne dek olanların kaydıdır. 3 İsa, ölümünden sonra bu kişilere de göründü ve yaşadığını birçok sağlam kanıtla onlara gösterdi.+ Elçileri kırk gün boyunca onu gördüler ve İsa onlara Tanrı’nın krallığını anlattı.+ 4 Onlarla bir aradayken şu emri verdi: “Yeruşalim’den ayrılmayın,+ Babamın benden de işitmiş olduğunuz vaadinin gerçekleşmesini bekleyin.+ 5 Çünkü Yahya su ile vaftiz etmişti, fakat siz çok geçmeden kutsal ruh ile vaftiz edileceksiniz.”+

6 Toplandıkları zaman ona, “Efendimiz, İsrail’e krallığı+ şimdi mi geri vereceksin?” diye sordular. 7 O şöyle karşılık verdi: “Zamanlar ve dönemler+ konusunda Babamın Kendinde saklı tuttuğu bilgiyi+ sizin bilmeniz gerekmez. 8 Fakat kutsal ruh üzerinize inince güç kazanacaksınız;+ Yeruşalim’de,+ bütün Yahudiye’de, Samiriye’de+ ve yeryüzünün en uzak yerlerine+ dek şahitlerim+ olacaksınız.” 9 Bunları söyledikten sonra, onlar bakarken yukarı kaldırıldı,+ bir bulut onu örttü ve artık onu göremediler.+ 10 İsa giderken onlar gözlerini göğe dikmiş bakıyorlardı;+ işte o sırada yanlarında beyaz+ giysiler içinde iki adam belirdi. 11 Onlara, “Celileliler neden göğe bakıp duruyorsunuz? Yanınızdan göğe alınan bu İsa, göğe gidişini gördüğünüz gibi, aynı şekilde geri gelecektir”+ dediler.

12 Sonra Zeytinlik Dağından Yeruşalim’e döndüler;+ bu dağın Yeruşalim’e uzaklığı bir Sebt günü gidilebilecek yol* kadardı.+ 13 Şehre varınca, kaldıkları üst kattaki odaya çıktılar.+ Petrus’un yanı sıra, Yuhanna, Yakup, Andreas, Filipus, Tomas, Bartolomeus, Matta, Alfeos oğlu Yakup, Gayretli lakaplı Simun ve Yakup oğlu Yahuda da oradaydı.+ 14 Bunlar hep birlikte sürekli dua ediyordu.+ Yanlarında İsa’nın kardeşleri,+ annesi Meryem ve başka kadınlar+ da vardı.

15 O günlerde, yüz yirmi kadar kişi bir araya toplanmışken, Petrus kardeşlerin ortasında ayağa kalkıp şunları dedi: 16 “Efendiler, kardeşler, kutsal ruh,+ İsa’yı tutuklayanlara yol gösteren+ Yahuda+ hakkında önceden Davut’un ağzından konuşmuştu. Ve bu yazılanların yerine gelmesi gerekiyordu.+ 17 Çünkü o bizden biri sayılmış+ ve bu hizmette pay sahibi olmuştu.+ 18 (Bu adam, yaptığı kötülüğe karşılık olarak verilen ücretle+ bir tarla satın aldı+ ve tepesi üstü düşüp+ karnı yarıldı, bağırsakları dışarı döküldü. 19 Bu olayı Yeruşalim’de oturan herkes duydu; bu nedenle o tarlaya kendi dillerinde Akeldama, yani Kan Tarlası dediler.) 20 Çünkü Mezmurlar kitabında şöyle yazılıdır: ‘Oturduğu yer ıssız kalsın, içinde yaşayan olmasın’+ ve ‘Onun gözetim işini başkası alsın.’+ 21 Dolayısıyla, Efendimiz İsa’nın aramızda faaliyet gösterdiği bütün süre boyunca bir araya geldiğimiz adamlardan biri,+ 22 bizimle beraber onun dirilişine tanıklık etmelidir.+ Bu kişi onun Yahya tarafından vaftiz edilmesinden,+ bizden alındığı+ güne dek aramızda bulunanlardan biri olmalıdır.”

23 Bunun üzerine iki kişiyi aday gösterdiler; bunlar, diğer adı da Yustus olan Barsaba lakaplı Yusuf ve Mattias’tı. 24 Sonra şöyle dua ettiler: “Ey Yehova,* Sen herkesin yüreğini bilirsin,+ bu iki adamdan hangisini seçtiğini bize göster ki, 25 Yahuda’nın kendi yoluna giderek bıraktığı bu hizmeti ve elçiliği+ yerine getirsin.” 26 Onlar arasında kura çektiler.+ Kurada Mattias çıktı ve on bir+ elçiyle birlikte sayıldı.

2 Pentekost*+ Bayramının kutlandığı gün hepsi aynı yerde toplanmıştı. 2 Ansızın gökten, sert bir rüzgârı andıran bir ses geldi ve oturdukları evin her yanına yayıldı.+ 3 Alevi andıran diller+ gördüler; bunlar dağılıp her birinin üzerine kondu. 4 Hepsi kutsal ruhla dolup+ farklı diller konuşmaya başladı;+ ruh hangi dili konuşmalarını sağlamışsa onu konuşuyorlardı.

5 O sırada Yeruşalim’de, gök altındaki her milletten gelmiş+ dindar+ Yahudiler bulunuyordu. 6 Ses duyulduğunda bir kalabalık toplandı. Büyük şaşkınlık içindeydiler, çünkü her biri kendi dilinde konuşulduğunu işitiyordu. 7 Gerçekten de, hayretler içinde kaldılar ve merakla sormaya başladılar: “Şuraya bakın, bu konuşanların hepsi Celileli+ değil mi? 8 Nasıl oluyor da her birimiz doğduğumuzdan beri duyduğumuz dilde, kendi dilimizde konuşmalar işitiyoruz? 9 Biz Partlar, Medler,+ Elamlılar;+ Mezopotamya’da, Yahudiye’de,+ Kapadokya’da,+ Pontus’ta+ ve Asya eyaletinde,+ 10 Frigya’da,+ Pamfilya’da,+ Mısır’da ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar ve Romalı ziyaretçiler; gerek Yahudi gerekse Yahudiliği benimsemiş olanlar;+ 11 Giritliler+ ve Araplar,+ hepimiz, onların Tanrı’nın muhteşem işleri hakkında kendi dilimizde konuştuklarını işitiyoruz.” 12 Hepsi hayret ve şaşkınlık içinde birbirine “Neler oluyor?” diye soruyordu. 13 Ancak, başkaları onlarla alay edip, “Bunlar tatlı şarabı fazla kaçırmış”+ dediler.

14 Fakat Petrus on bir elçiyle+ birlikte ayağa kalktı ve yüksek sesle onlara şöyle dedi: “Ey Yahudiye halkı ve Yeruşalim ahalisi,+ sözlerime kulak verin ve neler olduğunu öğrenin. 15 Bu insanlar sandığınız gibi sarhoş değil,+ çünkü şu anda gündüzün üçüncü* saati. 16 Aslında bütün bu olanlar, Yoel peygamber aracılığıyla söylenenlerin gerçekleşmesidir. 17 ‘Tanrı diyor ki, “Son günlerde, her türlü insanın üzerine ruhumdan dökeceğim;+ oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler; gençleriniz görüntüler, yaşlılarınız rüyalar görecekler.+ 18 O günlerde hem erkek hem de kadın kullarımın üzerine ruhumdan dökeceğim, onlar da peygamberlik edecekler.+ 19 Yukarıda gökte olağanüstü olaylar, aşağıda yerde alametler gerçekleştireceğim; kan, ateş ve duman bulutları olacak.+ 20 Yehova’nın büyük ve şanlı günü gelmeden önce güneş+ karanlığa gömülecek, ay kana bürünecek.+ 21 O zaman Yehova’ya adıyla yakaran herkes kurtulacak.”’+

22 Ey İsrailoğulları, sözlerimi dinleyin: Sizin de bildiğiniz gibi, Tanrı Nasıralı+ İsa’yı, aranızda onun aracılığıyla yaptığı büyük işler,+ şaşılacak şeyler ve alametlerle size açıkça tanıttı.+ 23 Ve siz, ele verilmesi Tanrı tarafından öngörülmüş ve kararlaştırılmış+ olan bu kişiyi kanun tanımayan adamların eliyle direğe bağlayıp öldürdünüz.+ 24 Fakat Tanrı, ölümün acı veren zincirlerini kırarak+ onu diriltti,+ çünkü onun ölümün tutsağı olarak kalması mümkün değildi.+ 25 Davut şu sözleri onun için söylemişti: ‘Yehova hep gözlerimin önündedir; O sağ yanımda olduğu için asla sarsılmam.+ 26 Bu yüzden yüreğimde neşe, dilimde sevinç sözleri var. Ve ben ümit içinde yaşayacağım;+ 27 çünkü Sen canımı ölüler diyarında* bırakmazsın ve vefalı kulunun çürüyüp gitmesine izin vermezsin.+ 28 Hayat yollarını bana öğrettin, yüzüme baktığında içim neşeyle dolacak.’+

29 Efendiler, kardeşler, atamız Davut hakkında size açıkça söyleyebilirim ki, o öldü+ ve gömüldü; mezarı da bugüne dek buradadır. 30 O bir peygamberdi ve Tanrı’nın, onun soyundan birini tahtına oturtacağına dair kendisine ettiği yemini biliyordu.+ 31 Bu yüzden Mesih’in diriltileceğini, yani ölüler diyarında bırakılmayacağını ve bedeninin çürümeyeceğini önceden görerek bildirdi.+ 32 Bu kişi İsa’ydı; Tanrı onu diriltti ve hepimiz bunun şahitleriyiz.+ 33 Dolayısıyla o, Tanrı’nın sağına yükseltildi+ ve vaat edilen kutsal ruhu Babamızdan aldı.+ Ve gördüğünüz, işittiğiniz gibi bu ruhu üzerimize dökmüştür. 34 Tabii, Davut göklere çıkmadı,+ fakat şunu söyledi: ‘Yehova, Efendime dedi ki, 35 “Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak yapıncaya kadar+ sağımda otur.”’+ 36 Bu nedenle bütün İsrail evi şunu iyice bilsin ki, direğe* gerdiğiniz+ İsa’yı, Tanrı hem Efendi+ hem de Mesih yapmıştır.”

37 Bunu duyunca yüreklerine hançer saplanmış gibi oldu+ ve Petrus’la diğer elçilere “Efendiler, kardeşler, ne yapacağız?” diye sordular.+ 38 Petrus da onlara şöyle dedi: “Tövbe edin+ ve günahlarınızın bağışlanması+ için İsa Mesih’in adıyla+ vaftiz edilin;+ o zaman kutsal ruh armağanını alacaksınız.+ 39 Çünkü bu vaat+ sizler, çocuklarınız, uzakta olanların hepsi,+ Tanrımız Yehova’nın yanına çağıracağı ne kadar insan varsa+ onlar için geçerlidir.” 40 Petrus daha başka şeyler de anlatarak konuyu tam olarak açıkladı ve “Yoldan çıkmış bu nesilden kendinizi kurtarın”+ tembihinde bulundu. 41 Sonra, onun sözlerini yürekten kabul edenler vaftiz edildi+ ve o gün yaklaşık üç bin can onlara katıldı.+ 42 Ve onlar kendilerini elçilerin öğretimini dinlemeye verdiler; her şeylerini paylaşıyor,+ birlikte yemek yiyor+ ve dua ediyorlardı.+

43 Herkesi* bir korku sarmıştı; elçiler aracılığıyla şaşılacak şeyler ve alametler meydana geliyordu.+ 44 İman edenlerin hepsi bir aradaydı ve her şeyleri ortaktı.+ 45 Mal mülklerini satıp+ elde ettikleri geliri herkese ihtiyacına göre dağıtıyorlardı.+ 46 Her gün birlikte mabette toplanmaya devam ediyor,+ yemeklerini evlerde birlikte yiyorlardı. Büyük bir sevinç ve içtenlikle yiyeceklerini paylaşıyorlardı.+ 47 Tanrı’yı yüceltiyor ve herkesin takdirini kazanıyorlardı.+ Yehova da günden güne, kurtulan yeni kişileri+ aralarına katıyordu.+

3 Petrus ve Yuhanna dua vakti olan dokuzuncu* saatte+ mabede çıkarken, 2 ayağı doğuştan+ sakat olan bir adam da oraya götürülmekteydi. Mabede girenlerden sadaka isteyebilmesi için+ onu her gün mabedin Güzel Kapı+ denilen kapısının yanına koyarlardı. 3 Adam, Petrus ve Yuhanna’nın mabede girmek üzere olduğunu görünce dilenmeye başladı.+ 4 Petrus ve Yuhanna ise ona gözlerini dikerek,+ “Bize bak!” dediler. 5 Adam bir şey alma umuduyla onlara dikkatle bakmaya başladı. 6 Fakat Petrus şöyle dedi: “Ne gümüşüm ne de altınım var; ama bende olan şeyi sana veriyorum:+ Nasıralı+ İsa Mesih’in adıyla, yürü!”+ 7 Sonra onu sağ elinden+ tutup ayağa kaldırdı. Adamın ayak tabanları ve bilek kemikleri o anda sapasağlam oldu.+ 8 Fırlayıp+ ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Zıplayarak, Tanrı’ya şükrederek, onlarla birlikte yürüyüp mabede girdi.+ 9 Orada bulunan herkes+ adamın yürüdüğünü ve Tanrı’ya şükrettiğini gördü. 10 Onun, mabedin Güzel Kapısında+ oturup dilenen adam olduğunu anlayınca, olanlar karşısında çok şaşırdılar, hayretler içinde kaldılar.+

11 Adam, Petrus ve Yuhanna’ya yapışmış, peşlerinden ayrılmıyordu. Herkes büyük şaşkınlık içinde, Süleyman’ın Sıra Sütunları+ denilen yere onların yanına koştu. 12 Petrus bunu görünce onlara şöyle dedi: “Ey İsrailoğulları, buna neden şaşırıyorsunuz? Ya da bu adamı sanki kendi gücümüzle veya dindarlığımız sayesinde yürütmüşüz gibi bize bakıyorsunuz?+ 13 Atalarımızın Tanrısı, İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı,+ Kulu+ İsa’yı yüceltti.+ Onu siz ele verdiniz+ ve Pilatus onu salıvermeye karar verdiği halde onun önünde İsa’yı reddettiniz.+ 14 Evet, siz o kutsal ve doğru insanı+ reddettiniz. Bir katilin size bağışlanmasını istediniz,+ 15 hayatın Öncüsünü+ ise öldürdünüz. Ancak Tanrı onu diriltti, biz de bunun şahitleriyiz.+ 16 Sonuç olarak, gördüğünüz ve tanıdığınız bu adam onun ismi sayesinde, onun ismine olan imanımızla kuvvet buldu ve onun sayesinde sahip olduğumuz imanla, hepinizin gözü önünde böyle tam bir sağlığa kavuştu. 17 Şimdi kardeşler, biliyorum ki siz de yöneticileriniz+ gibi bilgisizce davrandınız.+ 18 Fakat Tanrı, Mesih’inin acı çekeceğine dair tüm peygamberlerin ağzından daha önce bildirdiklerini bu şekilde yerine getirdi.+

19 Bu nedenle günahlarınızın silinmesi+ için tövbe edin+ ve dönün ki,+ Yehova’nın elinden* bir ferahlık+ dönemi gelsin 20 ve O sizin için atanmış olan Mesih’i, yani İsa’yı göndersin. 21 Kendisi, Tanrı’nın eski devirlerden beri kutsal peygamberleri+ aracılığıyla sözünü ettiği, her şeyin geri verileceği zamana dek+ gökte beklemelidir.+ 22 Musa şöyle demişti: ‘Yehova Tanrı size kardeşleriniz arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak.+ Onun size söyleyeceği her şeyi dinlemelisiniz.+ 23 Evet, o Peygamberi dinlemeyen hiçbir can Tanrı’nın toplumunda yaşatılmayacaktır.’+ 24 Samuel ve ondan sonra sırasıyla sözü ileten tüm peygamberler, bu günleri açıkça bildirmiştir.+ 25 Siz bu peygamberlerin oğulları,+ Tanrı’nın atalarınızla yaptığı ahdin çocuklarısınız. O, İbrahim’e ‘Yeryüzünün bütün aileleri senin soyun aracılığıyla nimetler elde edecek’ demişti.+ 26 Tanrı, her birinizi kötü işlerinden döndürerek nimetler vermek için, Kulunu atadıktan sonra önce+ size gönderdi.”

4 O ikisi halkla konuşurken, yüksek kâhinler, mabet bekçilerinin komutanı+ ve Sadukiler+ çıkageldiler. 2 Petrus ve Yuhanna’nın halka Tanrı’nın sözünü öğretmesine ve İsa’yı örnek göstererek dirilmeyi açıkça bildirmesine çok kızmışlardı.+ 3 Onları tutukladılar ve zaten akşam olduğundan ertesi güne dek gözetim altında tuttular.+ 4 Fakat elçilerin konuşmasını dinleyenlerden birçoğu iman etmiş,+ iman eden erkeklerin sayısı beş bine yaklaşmıştı.+

5 Ertesi gün yöneticiler, ihtiyarlar ve yazıcılar Yeruşalim’de bir toplantı düzenlediler.+ 6 (Yüksek kâhin Hanna’nın+ yanı sıra, Kayafa,+ Yuhanna, İskender ve yüksek kâhinin akrabalarından kim varsa oradaydı.) 7 Onları ortaya getirip “Hangi yetkiyle veya kimin adıyla bunu yaptınız?” diyerek sorgulamaya başladılar.+ 8 O zaman, kutsal ruhla dolmuş olan+ Petrus onlara şöyle dedi:

“Siz halkın yöneticileri ve ihtiyarlar, 9 eğer bugün hasta bir adama+ yapılan iyilik nedeniyle ve onun kimin adıyla iyileştirildiği konusunda sorguya çekiliyorsak, 10 sizler ve tüm İsrail halkı şunu bilsin ki, bu adamın karşınızda sapasağlam durması, sizin direğe gerdiğiniz,+ fakat Tanrı’nın dirilttiği+ Nasıralı+ İsa Mesih’in adıyla olmuştur. 11 ‘Siz yapı ustalarının hiçe saydığı bu taş, köşenin baş taşı+ olmuştur.’ 12 Ayrıca, ondan başka kimse kurtuluş getiremez;+ çünkü Tanrı kurtulmamız için gök altında, insanlar arasında başka birinin ismini+ vermemiştir.”

13 Onlar, Petrus ile Yuhanna’nın çekinmeden konuştuklarını ve eğitimsiz, sıradan insanlar+ olduklarını görünce şaşırdılar. O zaman onların İsa’nın yanında bulunmuş kişiler olduklarını anladılar.+ 14 İyileştirilen adam Petrus ve Yuhanna’yla birlikte gözlerinin önünde durduğundan+ diyecek söz bulamadılar.+ 15 Onlara Sanhedrin* salonundan çıkmalarını emrettiler ve kendi aralarında görüşmeye başladılar. 16 “Bu adamlara ne yapacağız?”+ diyorlardı. “Çünkü onlar aracılığıyla olağanüstü bir iş gerçekleşti; bunu tüm Yeruşalim halkı biliyor,+ biz de inkâr edemeyiz. 17 Yine de, bu olayın halk arasında daha fazla duyulmaması için, artık bu adamın ismiyle kimseye bir söz söylemesinler diye onlara gözdağı verelim.”+

18 Bunun üzerine onları çağırdılar ve hiçbir yerde İsa’nın ismiyle tek bir söz bile söylememelerini ve öğretmemelerini emrettiler. 19 Fakat Petrus ve Yuhanna onlara şu cevabı verdi: “Siz söyleyin, Tanrı’nın sözü yerine sizin sözünüzü dinlememiz Tanrı gözünde doğru olur mu? 20 Bizler gördüğümüz ve duyduğumuz şeyler hakkında konuşmadan duramayız.”+ 21 Kurul üyeleri onları cezalandırmak için bir neden bulamadıklarından ve halktan korktuklarından,+ bir kez daha tehdit ettikten sonra onları salıverdiler; çünkü herkes yapılan işten ötürü Tanrı’yı yüceltiyordu. 22 Mucizevi şekilde iyileştirilen adam kırk yaşının üzerindeydi.

23 Petrus ve Yuhanna salıverildikten sonra kardeşlerin yanına gittiler,+ yüksek kâhinlerin ve ihtiyarların kendilerine neler söylediğini anlattılar. 24 Orada bulunanlar anlatılanları dinledikten sonra, yüksek sesle hep birlikte Tanrı’ya dua ettiler:+

“Ulu+ Rabbimiz, yeri, göğü, denizi ve içlerindeki her şeyi yaratan Sensin.+ 25 Atamız olan hizmetkârın Davut’un ağzından kutsal ruh aracılığıyla söyledin:+ ‘Neden milletler kargaşa içinde ve halklar boş şeyler kuruyor?+ 26 Yerin kralları yerlerini aldılar; yöneticiler bir araya toplandı, Yehova’ya karşı, mesihine karşı birlik oldular.’+ 27 Gerçekten de, hem Herodes hem Pontius Pilatus,+ diğer milletlerden insanlarla ve İsrail halklarıyla bu şehirde birleştiler ve meshettiğin+ kutsal+ kulun İsa’ya karşı geldiler. 28 Böylece, Senin Kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın şeyleri gerçekleştirdiler.+ 29 Şimdi Yehova, onların tehditlerine bak;+ Sen şifa vermek için elini uzatırken ve kutsal kulun+ İsa’nın adıyla+ alametler ve şaşılacak işler+ gerçekleşirken, 30 biz kullarına da sözünü tam bir cesaretle söyleme gücü+ bağışla.”

31 Onlar dua ettikten sonra, toplandıkları yer sarsıldı.+ Her biri kutsal ruhla dolmuştu,+ Tanrı’nın sözünü cesaretle söylüyorlardı.+

32 Ayrıca, iman edenlerden oluşan topluluk tek yürek ve tek vücut olmuştu.+ Hiç kimse bu benim malım demiyordu; her şeyleri ortaktı.+ 33 Elçiler, Efendileri İsa’nın dirilişi hakkında çok etkili şekilde şahitlik etmeye devam ediyorlardı.+ Tanrı’nın lütfu hepsinin üzerinde bol bol görülüyordu. 34 Aralarında muhtaç durumda olan hiç kimse yoktu;+ çünkü tarlası veya evi olan herkes bunları satarak bedellerini getiriyor, 35 elçilerin önüne bırakıyordu.+ Sonra herkese ihtiyacı oranında dağıtılıyordu.+ 36 Kıbrıslı bir Levioğlu olan ve elçilerin Barnabas+ (tercümesi Teselli Oğlu anlamına gelir) dediği Yusuf da 37 sahip olduğu tarlayı sattı ve parasını getirip elçilerin önüne bıraktı.+

5 Fakat, Hananya adında bir adam, karısı Safira ile birlikte bir mülk satıp 2 paranın bir kısmını kendisine sakladı; karısının da bundan haberi vardı. Hananya paranın bir kısmını da getirip elçilerin önüne bıraktı.+ 3 Fakat Petrus ona şunları söyledi: “Hananya, nasıl Şeytan’a+ uydun da paranın bir kısmını kendine saklayarak kutsal ruha+ karşı yalan+ söylemeye cüret ettin? 4 Tarla satılmadan önce sana ait değil miydi? Sattıktan sonra da istediğini yapmakta serbest değil miydin? Neden yüreğinde böyle bir işe niyet ettin? Sen insanlara değil Tanrı’ya+ yalan söyledin.”+ 5 Hananya bu sözleri duyunca yere yığılıp son nefesini verdi.+ Bu olayı duyan herkesi büyük bir korku aldı.+ 6 Gençler kalkıp onu kefenlediler+ ve dışarı götürüp gömdüler.

7 Yaklaşık üç saat sonra, Hananya’nın karısı geldi; olanlardan haberi yoktu. 8 Petrus ona “Tarlayı bu fiyata mı sattınız?” diye sordu. O da “Evet, o fiyata” cevabını verdi. 9 Bunun üzerine Petrus ona şöyle dedi: “Yehova’nın ruhunu sınamak+ için niçin aranızda söz birliği ettiniz? Bak! Kocanı gömenler kapıda, şimdi seni de götürecekler.” 10 Safira o anda Petrus’un ayakları dibine yığılıp son nefesini verdi.+ Gençler içeri girip ölüsüyle karşılaşınca onu dışarı taşıdılar ve kocasının yanına gömdüler. 11 Bunun üzerine bütün cemaati ve bu olayları duyan herkesi büyük bir korku aldı.

12 Ayrıca, elçiler aracılığıyla halk arasında alametler ve şaşılacak işler gerçekleşiyordu.+ Hep birlikte Süleyman’ın Sıra Sütunlarında+ toplanıyorlardı. 13 Bazılarının onların arasına katılmaya cesareti yoktu;+ yine de halk onlardan övgüyle söz ediyordu.+ 14 Ve Efendimize iman eden kadın erkek çok sayıda kişi onlara katılıyordu.+ 15 Petrus geçerken en azından üzerlerine gölgesi düşsün diye, hastaları yatak ve döşeklerle yollara çıkarıyorlardı.+ 16 Yeruşalim çevresindeki şehirlerden de akın akın insanlar geliyordu; getirilen hastaların ve kötü ruhlar tarafından rahatsız edilen kişilerin hepsi şifa buluyordu.

17 Fakat başkâhin ve yanındakiler (o zamanın Saduki mezhebi mensupları) büyük bir kıskançlıkla kalkıp+ 18 elçileri tuttular ve gözetim altına aldılar.+ 19 Bununla birlikte, Yehova’nın meleği+ gece hapishanenin kapılarını açıp+ onları dışarı çıkardı ve şunları söyledi: 20 “Doğruca mabede gidin, orada durup o hayata dair her şeyi halka anlatmaya devam edin.”+ 21 Bu söz üzerine elçiler gün ağarırken mabede girip Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladılar.

Başkâhin ve yanındakiler gelince, Sanhedrin’i ve İsrailoğullarının ihtiyar meclisinin tümünü toplantıya çağırdılar+ ve elçileri getirtmek için hapishaneye adam gönderdiler. 22 Görevliler oraya varınca onları hapishanede bulamadılar. Bunun üzerine haber vermek için geri döndüler 23 ve gördüklerini anlattılar: “Oraya vardığımızda hapishane sıkı sıkıya kilitliydi, muhafızlar da kapılarda nöbetteydi; ancak kapıları açtığımızda içeride kimseyi bulamadık.” 24 Mabet bekçilerinin komutanı ve yüksek kâhinler bunları işitince şaşkına döndüler ve bu işin sonunun nereye varacağını merak etmeye başladılar.+ 25 Bir adam gelip onlara, “Bakın, hapse attığınız adamlar mabette halka bir şeyler öğretiyorlar”+ diye haber verdi. 26 O zaman mabet komutanı kendisine bağlı görevlilerle birlikte gidip elçileri getirdi; fakat halk kendilerini taşlar diye korktuklarından+ zor kullanmadılar.

27 Elçileri getirip Sanhedrin salonuna soktular. Başkâhin onları sorguya çekti. 28 “Bu adamın ismiyle kimseye bir şey öğretmeyin diye kesin bir emir vermiştik.+ Fakat şu hale bakın, öğretinizi tüm Yeruşalim’e yaydınız.+ Bu adamın kanının+ sorumluluğunu bizim üzerimize yıkmaya kararlısınız” dedi. 29 Petrus ve diğer elçiler şu cevabı verdiler: “Biz insanlardan önce Tanrı’ya itaat etmeliyiz.+ 30 Sizin direğe+ asarak katlettiğiniz İsa’yı atalarımızın Tanrısı diriltti.+ 31 Tanrı onu yükseltip Öncü+ ve Kurtarıcı+ olarak sağına+ oturttu ki, İsrail’e tövbe+ etme ve günahlardan bağışlanma+ fırsatı sağlasın. 32 Biz bunların tanığıyız;+ Kendisine itaat edenlere Tanrı’nın verdiği kutsal ruh+ da tanıktır.”

33 Bunları duyunca öfkeden çılgına döndüler ve elçileri öldürmek istediler.+ 34 Fakat, bütün halkın saygısını kazanmış bir Kanun öğretmeni olan Gamaliel+ adlı Ferisi, Sanhedrin önünde ayağa kalkıp elçileri kısa bir süre için dışarı çıkarmalarını emretti.+ 35 Üyelere şunları söyledi: “Ey İsrailoğulları,+ bu adamlar hakkındaki niyetinize dikkat edin. 36 Örneğin bundan önce Tevdas, büyük bir adam edasıyla ortaya çıktı+ ve dört yüz kadar kişi ona katıldı.+ Fakat o öldürüldü, adamları da dağıldılar ve yok olup gittiler. 37 Ondan sonra, nüfus sayımı+ zamanında Celileli Yahuda çıkıp insanları peşine taktı. Fakat o da yok oldu ve adamlarının hepsi dağıldı. 38 Dolayısıyla size derim ki, bu adamlara karışmayın, onları rahat bırakın. (Çünkü eğer bu tertip ya da faaliyet insan kaynaklıysa bozulacaktır.+ 39 Yok eğer Tanrı’dan kaynaklanıyorsa,+ siz bunları bastıramazsınız.)+ Yoksa, Tanrı’ya karşı savaşanlar durumuna düşersiniz.”+ 40 Onun sözünü dikkate aldılar. Elçileri içeri çağırıp dayak attılar+ ve İsa’nın adıyla artık konuşmamalarını emrettikten+ sonra onları bıraktılar.

41 Böylece elçiler, İsa’nın ismi uğrunda aşağılanmaya layık görüldükleri için+ Sanhedrin’den sevinç+ içinde çıktılar. 42 Her gün mabette ve evden eve+ sözü öğretmeye+ ve Mesih İsa hakkındaki iyi haberi bildirmeye yılmadan devam ediyorlardı.+

6 Öğrencilerin sayısının arttığı o günlerde, Yunanca+ konuşan Yahudiler arasında, İbranice konuşan Yahudilerle ilgili yakınmalar oldu. Çünkü günlük yiyecek dağıtımında kendi dulları ihmal ediliyordu.+ 2 Bu nedenle onikiler, tüm öğrencileri yanlarına çağırıp onlara şöyle dediler: “Bizim Tanrı’nın sözünü öğretmeyi bırakıp sofralara yiyecek dağıtmamız uygun değil.+ 3 Dolayısıyla kardeşler, aranızda iyi nitelikleriyle tanınmış, ruh ve hikmetle dolu+ yedi kişi bulun;+ yapılması gereken bu işle onları görevlendirelim. 4 Biz de kendimizi duaya ve Tanrı’nın sözünü öğretme işine verelim.”+ 5 Bu sözleri hepsi uygun buldu; bunun üzerine imanla ve kutsal ruhla dolu bir adam+ olan İstefanos ile Filipus’u,+ Prohoros, Nikanor, Timon, Parminas ve Yahudiliği benimsemiş olan Antakyalı Nikolaos’u seçtiler. 6 Onları elçilerin önüne getirdiler ve elçiler dua ettikten sonra ellerini+ onların üzerine koydular.

7 Böylece Tanrı’nın sözünün etkisi gitgide artıyor+ ve Yeruşalim’de öğrencilerin sayısı hızla çoğalıyordu;+ kâhinlerden+ iman yolunu benimseyenler+ hayli çoktu.

8 Tanrı’nın lütfu ve gücüyle dolu olan İstefanos halk arasında şaşkınlık veren büyük işler ve alametler+ yapıyordu. 9 Fakat Azatlılar Havrası denilen havradan, Kirene ve İskenderiye+ yörelerinden, Kilikya’dan+ ve Asya eyaletinden bazı kişiler İstefanos’la tartışmaya başladı. 10 Ancak onun sözlerindeki hikmet+ ve ruha karşı koyamadılar.+ 11 O zaman gizlice bazı adamlarla görüşüp, “İstefanos’un Tanrı’ya ve Musa’ya küfrederek konuştuğunu+ duyduk” demeleri için anlaştılar.+ 12 Böylece halkı, ihtiyarları ve yazıcıları kışkırttılar; bir baskınla İstefanos’u yakalayıp zorla Sanhedrin’e getirdiler.+ 13 Buldukları yalancı tanıklar+ şöyle söyledi: “Bu adam hiç durmadan bu kutsal yer ve Kanun aleyhinde konuşuyor.+ 14 Mesela, Nasıralı İsa’nın burayı yıkacağını ve Musa’dan bize kalan âdetleri değiştireceğini söyledi.”

15 Sanhedrin’de oturan herkes gözlerini dikmiş İstefanos’a bakıyordu;+ yüzünün bir melek yüzü gibi olduğunu gördüler.+

7 Başkâhin “Bunlar doğru mu?” diye sordu. 2 İstefanos şunları söyledi: “Efendiler, kardeşler ve babalar beni dinleyin. Atamız İbrahim Harran’da+ oturmaya başlamadan önce Mezopotamya’da yaşarken, yüce Tanrı+ ona görünüp, 3 ‘Memleketinden, akrabalarının yanından çık ve sana göstereceğim memlekete git’+ dedi. 4 O zaman İbrahim Kaldelilerin memleketinden ayrılıp Harran’da oturmaya başladı. Tanrı İbrahim’e, babası öldükten+ sonra, oradan çıkıp şimdi yaşadığınız bu memlekete gelmesini söyledi.+ 5 Orada ona miras olarak bir mülk, bir karış bir yer bile vermedi.+ Ancak, bir vaatte bulunarak+ ona ve henüz çocuğu olmadığı halde+ kendisinden sonra soyuna+ bu yeri mülk olarak vereceğini söyledi. 6 Tanrı ona ayrıca, soyunun yabancı bir memlekette+ gurbet hayatı yaşayacağını+ ve memleket halkının onları köle edip dört yüz yıl boyunca onlara eziyet edeceğini+ söyledi. 7 Tanrı, ‘Onların kölelik edeceği o millete ben hüküm vereceğim,+ sonra o memleketten çıkıp bu yerde bana ibadet edecekler’ dedi.+

8 Tanrı, İbrahim’le bir de sünnet ahdi+ yaptı; sonra İbrahim İshak’ın babası oldu+ ve onu sekizinci günde sünnet etti.+ İshak Yakup’un, Yakup da on iki büyük atanın babası oldu.+ 9 O atalar Yusuf’u kıskanarak+ Mısır’a sattılar.+ Fakat Tanrı Yusuf’un yanındaydı.+ 10 Onu tüm sıkıntılarından kurtardı. Mısır kralı Firavunun önünde onu hikmetli kıldı ve Firavunun gözüne girmesini sağladı. Böylece Firavun, Yusuf’u Mısır’ın ve kendi evinin yöneticisi olarak atadı.+ 11 Sonra tüm Mısır ve Kenan memleketlerinde kıtlık, büyük bir sıkıntı baş gösterdi; atalarımız hiç yiyecek bulamıyordu.+ 12 Yakup Mısır’da yiyecek olduğunu duydu+ ve atalarımızı oraya ilk o zaman gönderdi.+ 13 İkinci gidişlerinde Yusuf kendisini kardeşlerine tanıttı,+ Firavun da Yusuf’un sülalesini tanıdı.+ 14 Böylece Yusuf haber gönderip babası Yakup’u ve tüm akrabalarını Kenan’dan çağırdı.+ Onların hepsi yetmiş beş kişiydi.*+ 15 Yakup Mısır’a gitti+ ve orada öldü.+ Atalarımız da orada öldüler+ 16 ve Şekem’e+ götürülüp İbrahim’in orada Hamoroğullarından gümüş parayla satın aldığı+ mezara konuldular.+

17 Tanrı’nın İbrahim’e açıkça bildirdiği vaadin gerçekleşme vakti yaklaşırken, Mısır’da İsrailoğulları çoğalmış, büyük bir halk olmuştu.+ 18 O sırada Mısır’ın başına, Yusuf’u tanımayan başka bir kral geçti.+ 19 Bu kral soyumuza karşı kurnazca bir politika izledi+ ve atalarımızı, çocuklarını ölüme terk etmeye zorladı.+ 20 Musa o dönemde doğdu;+ o tanrısal bir güzelliğe sahipti+ ve babasının evinde üç ay bakıldı. 21 Sonra ölüme terk edildiğinde Firavunun kızı onu buldu ve kendi oğlu gibi yetiştirdi.+ 22 Böylece Musa Mısırlılara ait her türlü bilgeliği öğrendi.+ Gerçekten de sözleri+ ve yaptıklarıyla etkili biriydi.

23 Musa kırk yaşını bitirdiğinde, yüreğine kardeşleri İsrailoğullarının durumunu öğrenme arzusu düştü.+ 24 Onlardan birinin kötü muameleye uğradığını görünce onu savundu ve Mısırlıyı vurup öldürerek+ onun öcünü aldı. 25 Tanrı’nın, kurtuluşları için kendisini kullanmakta olduğunu kardeşlerinin anlayacağını zannediyordu,+ ancak onlar anlamamışlardı. 26 Ertesi gün onlardan ikisi kavga ederken karşılarına çıkıp, ‘Efendiler, siz kardeşsiniz, neden birbirinize kötü davranıyorsunuz?’+ diyerek onları barıştırmaya çalıştı.+ 27 Fakat komşusuna kötü muamele eden, ona karşı çıkarak ‘Kim seni başımıza yönetici ve hâkim atadı?+ 28 Yoksa dün Mısırlıyı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun?’ dedi.+ 29 Bu sözler üzerine Musa kaçtı; Midyan+ diyarında gurbet hayatı yaşadı ve iki oğlu oldu.+

30 Aradan kırk yıl geçti, Sina Dağı yakınlarındaki çölde, yanan bir çalının alevinde ona bir melek göründü.+ 31 Musa gördükleri karşısında çok şaşırdı.+ Ne olduğunu anlamak için yaklaşırken, Yehova’nın sesi duyuldu. 32 ‘Ben senin atalarının Tanrısı, İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısıyım’+ dedi. Musa tir tir titrediğinden daha fazla bakmaya cesaret edemedi. 33 Yehova ona şunları söyledi: ‘Ayağından çarıklarını çıkar, çünkü bastığın yer kutsal topraktır.+ 34 Mısır’da halkıma yapılan kötü muameleyi gördüm,+ iniltilerini işittim+ ve onları kurtarmak için indim.+ Şimdi gel seni Mısır’a göndereyim.’+ 35 İsrailoğullarının ‘Kim seni yönetici ve hâkim atadı?’+ diyerek reddettiği bu Musa’yı, Tanrı çalıda görünen melek aracılığıyla hem yönetici hem de kurtarıcı olarak Mısır’a gönderdi.+ 36 Bu adam Mısır’da,+ Kızıldeniz’de+ ve kırk yıl+ boyunca çölde şaşılacak işler ve alametler yaparak halka önderlik etti.+

37 İsrailoğullarına, ‘Tanrı size kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak’+ diyen bu Musa’dır. 38 Çöldeki cemaatin+ arasında yaşamış, Sina Dağında kendisiyle konuşan melekle+ ve atalarımızla birlikte bulunmuş olan odur.+ O, size iletmek üzere, yaşayan kutsal bildirileri+ alan kişidir. 39 Atalarımız ise ona itaat etmeyi reddedip kendisini bir kenara ittiler+ ve yüreklerinde Mısır’a dönme arzusu beslediler.+ 40 Harun’a, ‘Bize önümüzden gidecek ilahlar yap. Çünkü bizi Mısır’dan çıkaran Musa’ya ne olduğunu bilmiyoruz’ dediler.+ 41 İşte o günlerde bir buzağı yaptılar;+ bu puta kurban sundular ve kendi ellerinin eseri önünde gülüp eğlenmeye daldılar.+ 42 Bu nedenle Tanrı onlardan yüz çevirdi ve gökler ordusuna tapınan bu halkı kendi hallerine bıraktı.+ Bu, peygamberlerin kitabında da yazılmıştır:+ ‘Ey İsrail evi, çölde kırk yıl boyunca Bana mı kurbanlar ve sunular getirdiniz?+ 43 Hayır, siz Molok’un*+ çadırını ve ilah Refan’ın* yıldızını,+ tapınmak için yaptığınız bu tasvirleri taşıdınız. Ben de sizi Babil’den öteye süreceğim.’+

44 Atalarımızın çölde Şahitlik Çadırı* vardı. Tanrı Musa’ya, gördüğü örneğe uygun bir çadır yapmasını emretmiş ve Musa da çadırı buna göre yapmıştı.+ 45 Musa’dan sonra Şahitlik Çadırını teslim alan atalarımız, onu Yeşu’yla birlikte, Tanrı’nın önlerinden kovduğu+ milletlerin topraklarına+ getirdiler.+ Şahitlik Çadırı orada Davut’un zamanına dek kaldı. 46 Tanrı’nın lütfuna erişmiş biri olan Davut,+ Yakup’un Tanrısı için bir mesken yapma imtiyazı istedi.+ 47 Fakat Tanrı’ya bir ev inşa eden Süleyman oldu.+ 48 Ancak Yüceler Yücesi, insan eliyle yapılmış evlerde oturmaz;+ peygamberin de yazdığı gibi, 49 ‘Yehova diyor ki, Gök tahtım,+ yeryüzü ise ayaklarıma basamaktır.+ Benim için ne gibi bir ev yapacaksınız? Ya da dinleneceğim yer neresidir?+ 50 Tüm bunları Kendi ellerimle yapmadım mı?’+

51 Ey inatçı, yürekleri ve kulakları sünnetsiz+ adamlar! Siz daima kutsal ruha karşı koyuyorsunuz; atalarınızın yaptığını siz de yapıyorsunuz.+ 52 Atalarınızın zulmetmediği bir peygamber var mı?+ Evet, onlar o doğru Kişinin+ gelişini önceden duyuranları öldürdüler.+ Sizler de şimdi onu ele verdiniz ve onun katilleri oldunuz.+ 53 Siz Kanunu meleklerin ilettiği gibi aldınız,+ fakat ona uymadınız.”

54 Kurul üyeleri bu sözleri duyunca, öfkeden çılgına dönüp+ diş gıcırdatmaya+ başladılar. 55 Fakat kutsal ruhla dolu olan İstefanos başını göğe kaldırıp Tanrı’nın ihtişamını ve O’nun sağında duran İsa’yı gördü.+ 56 “İşte! Gökleri açılmış+ ve İnsanoğlunu+ da Tanrı’nın sağında+ durmakta görüyorum” dedi. 57 Bunun üzerine kurul üyeleri var güçleriyle bağırarak elleriyle kulaklarını kapadılar+ ve hep birden onun üzerine hücum ettiler. 58 Onu şehirden çıkarıp+ taşlamaya başladılar.+ Tanıklar+ kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayakları dibine bıraktılar.+ 59 Adamlar İstefanos’u taşlamaya devam ederken, o, “Efendim İsa, ruhumu al”+ diye yakarıyordu. 60 Sonra, diz çöküp yüksek sesle feryat ederek, “Yehova, bu günahı onlara yükleme”+ dedi. Bunu söyledikten sonra ölüm uykusuna daldı.

8 Saul onun öldürülmesini onaylamıştı.+

O gün Yeruşalim’deki cemaate karşı büyük bir zulüm başladı;+ elçiler dışında herkes tüm Yahudiye ve Samiriye bölgelerine dağıldı.+ 2 Dindar adamlar İstefanos’u götürüp gömdüler+ ve onun ölümünden dolayı büyük bir yas tuttular.+ 3 Bu arada Saul cemaati kasıp kavurmaya başlamıştı. Bir bir evleri basıyor, kadın erkek herkesi sürüyerek evden çıkartıyor ve hapse attırıyordu.+

4 Dağılanlar ise gittikleri yerlerde sözü müjdeleyerek dolaşıyorlardı.+ 5 Filipus da Samiriye şehrine gitti+ ve Mesih’i oradakilere duyurmaya başladı. 6 Filipus’u dinleyen ve gerçekleştirdiği alametleri gören bütün halk ona kulak veriyordu. 7 İçinde kötü ruhlar olan birçok kişi vardı+ ve bu ruhlar yüksek sesle bağırarak onlardan çıkıyorlardı. Ayrıca, birçok felçli+ ve topal kişi de iyileşti. 8 Tüm bunlar şehirde büyük bir sevinç yarattı.+

9 Şehirde bir süreden beri büyücülük yaparak+ Samiriye halkını hayrete düşüren Simun adlı biri vardı. Bu adam önemli biri olduğu iddiasındaydı.+ 10 Büyüğünden küçüğüne dek herkes onu dikkatle izler, “Yüce Güç denilen Tanrı Gücü işte bu adamda!” derlerdi. 11 Onu dikkatle izlerlerdi, çünkü uzun zamandır büyüleriyle onları hayretler içinde bırakıyordu. 12 Diğer yandan, Tanrı’nın krallığı+ ve İsa Mesih’in ismiyle ilgili iyi haberi bildiren Filipus’a inanan erkek ve kadınlar vaftiz ediliyorlardı.+ 13 Simun da iman etti. Vaftiz edildikten sonra Filipus’un+ yanından ayrılmayan Simun, gerçekleşen alametleri ve büyük işleri hayretle izliyordu.

14 Yeruşalim’deki elçiler Samiriye halkının Tanrı’nın sözünü kabul ettiğini duyunca,+ Petrus ve Yuhanna’yı onlara gönderdiler. 15 Böylece onlar Samiriyelilere gidip kutsal ruhu almaları için dua ettiler.+ 16 Çünkü hiçbirinin üzerine henüz ruh inmemişti, sadece Efendimiz İsa’nın ismiyle vaftiz edilmişlerdi.+ 17 Ellerini onların üzerine koydular,+ böylece onlar da kutsal ruhu almaya başladı.

18 Simun, elçilerin ellerini koymasıyla insanların kutsal ruhu aldığını görünce, onlara para teklif ederek,+ 19 “Bana da bu yetkiyi verin, benim de ellerimi üzerine koyduğum kişi kutsal ruhu alsın” dedi. 20 Fakat Petrus şu cevabı verdi: “Gümüşün seninle birlikte yok olsun, çünkü sen Tanrı’nın karşılıksız verdiği armağana+ parayla sahip olmayı düşündün. 21 Tanrı’nın gözünde yüreğin bozuk olduğundan,+ senin bu işte ne payın ne de hissen vardır. 22 Şimdi, kötülüğünden ötürü tövbe et ve Yehova’ya yakar;+ belki yüreğindeki bu fesat bağışlanır. 23 Görüyorum ki sen zehirli bir safrasın+ ve içini kötülük bürümüş.”+ 24 Bunun üzerine Simun, “Benim için Yehova’ya yalvarın+ da söylediğiniz şeylerin hiçbiri başıma gelmesin” dedi.

25 Böylece Petrus ve Yuhanna tam bir şahitlikte bulunup Yehova’nın sözünü duyurduktan sonra, Samiriye’nin köylerinde de iyi haberi bildirerek Yeruşalim’e geri döndüler.+

26 Fakat Yehova’nın meleği+ Filipus’a, “Kalk, güneye, Yeruşalim’den Gazze’ye inen yola git” dedi. (O yol çöldedir.) 27 Filipus da kalkıp gitti ve yolda bir Habeş+ saray görevlisiyle+ karşılaştı. Bu adam, Habeş kraliçesi Kandaki’nin* hizmetinde çalışan, onun tüm hazinesinden sorumlu, yetkili bir kişiydi ve Yeruşalim’e ibadet etmeye gitmişti.+ 28 Şimdi geri dönüyordu; arabasında oturmuş İşaya peygamberin kitabını sesli olarak okuyordu.+ 29 Ruh Filipus’a,+ “Şu arabaya yetiş, onlara katıl” dedi. 30 Filipus arabanın yanına koştu; adamın İşaya peygamberin kitabını okuduğunu işitti ve ona “Okuduğunu gerçekten anlıyor musun?” diye sordu. 31 Adam ise, “Biri bana yol göstermedikçe nasıl anlayabilirim?” dedi. Arabaya binip yanına oturması için Filipus’a yalvardı. 32 Kutsal Yazılardan şu kısmı sesli olarak okumaktaydı: “Koyun gibi kesilmeye götürüldü ve kırkıcının önünde ses çıkarmayan kuzu gibi, ağzını açmıyor.+ 33 Aşağılandığı sırada adil bir yargılama kendisinden esirgendi.+ Onun geçmişinin ayrıntılarını kim söyleyecek? Çünkü yeryüzünde yaşamına son veriliyor.”+

34 Saray görevlisi, Filipus’a “Rica ederim açıklar mısın, peygamber bu sözleri kimin için söylüyor? Kendisi için mi, yoksa başka birisi için mi?” diye sordu. 35 Filipus bu yazıdan başlayarak+ İsa hakkındaki iyi haberi ona bildirdi.+ 36 Yolda giderlerken bir su kenarına geldiler ve saray görevlisi, “İşte su, vaftiz edilmeme ne engel var?”+ diye sordu. 37 *—— 38 Bunun üzerine, arabanın durmasını emretti; Filipus ve saray görevlisi, ikisi de suya girdiler ve Filipus onu vaftiz etti. 39 Sudan çıktıklarında, Yehova’nın ruhu Filipus’u hemen başka tarafa yönlendirdi.+ Saray görevlisi sevinç içinde yoluna devam etti ve bir daha onu görmedi. 40 Filipus ise Aşdod kentine geldi. Bütün bölgeyi dolaşıp Sezariye’ye+ varıncaya dek tüm şehirlerde iyi haberi bildirdi.+

9 Efendimizin öğrencilerini hâlâ kudurmuşcasına tehdit edip+ canlarına kasteden+ Saul başkâhine gitti. 2 Bu Yol’dan+ olan kadın ve erkekleri bulup tutuklu olarak Yeruşalim’e getirebilmek için, ondan Şam’daki havralara vermek üzere mektuplar istedi.

3 Yolculuğu sırasında Şam’a yaklaşırken, aniden gökten parlayan bir ışık Saul’un etrafını aydınlattı.+ 4 Yere düştü ve “Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?” diye bir ses duydu.+ 5 Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” diye sordu. Sesin sahibi, “Ben zulmettiğin İsa’yım.+ 6 Şimdi kalk,+ şehre gir; yapman gerekenler sana bildirilecek” dedi. 7 Saul ile birlikte yolculuk eden adamlar+ dilleri tutulmuş+ halde kalakaldılar. Bir ses duymuşlar,+ fakat kimseyi görememişlerdi. 8 Saul yerden kalktı; gözleri açık olduğu halde hiçbir şey göremiyordu.+ Kolundan tutup onu Şam’a kadar götürdüler. 9 Gözleri üç gün hiç görmedi;+ ayrıca ne yedi ne de içti.

10 Şam’da Hananya+ adlı bir öğrenci vardı ve Efendimiz bir görüntüde ona “Hananya!” diye seslendi. O da “Buyur Efendim” dedi. 11 Efendimiz ona, “Kalk, Doğru Sokağına git. Yahuda’nın evinde Tarsuslu+ Saul adındaki adamı bul. O şimdi dua ediyor. 12 Bir görüntüde ona Hananya adında bir adamın yanına gelip gözlerinin tekrar görebilmesi için ellerini üzerine koyduğu gösterildi”+ dedi. 13 Fakat Hananya şu cevabı verdi: “Ey Efendim, bu adamın Yeruşalim’deki kutsal hizmetkârlarına ne kötülükler ettiğini birçok kişiden duydum. 14 Burada senin adını anan+ herkesi tutuklamak üzere yüksek kâhinlerden yetki almıştır.” 15 Fakat Efendimiz ona şu cevabı verdi: “Sen git, çünkü bu adam, ismimi hem krallara+ ve İsrailoğullarına hem de milletlere+ bildirmek üzere benim için seçilmiş bir araçtır.+ 16 İsmim uğrunda neler çekmesi gerektiğini ona açıkça göstereceğim.”+

17 Böylece Hananya gitti ve söylenen eve girdi. Ellerini Saul’un üzerine koyup şunları söyledi: “Saul kardeş, geldiğin yolda sana görünen Efendimiz İsa beni sana gönderdi ki, tekrar göresin ve kutsal ruhla dolasın.”+ 18 O anda Saul’un gözlerinden sanki pul pul bir şeyler döküldü ve tekrar görmeye başladı; ayağa kalktı ve vaftiz edildi. 19 Sonra yemek yedi ve kuvvetlendi.+

Birkaç gün Şam’daki öğrencilerin yanında kaldı.+ 20 İsa’yı, onun Tanrı’nın Oğlu olduğunu havralarda vakit geçirmeden duyurmaya başladı.+ 21 Onu duyan herkes şaşıp kalıyor ve “Yeruşalim’de bu isimle yakaran herkesi kırıp geçiren+ ve onları tutuklayıp yüksek kâhinlere götürmek+ için buraya gelen adam bu değil mi?” diye soruyorlardı. 22 Saul ise giderek güçleniyor ve İsa’nın Mesih olduğunu mantıklı kanıtlarla göstererek+ Şam’daki Yahudileri şaşkına çeviriyordu.

23 Ve aradan günler geçti; Yahudiler onu öldürmeyi kararlaştırdılar.+ 24 Fakat Saul onların kendisine düzen kurduğunu haber aldı. Yahudiler onu öldürmek için gece gündüz şehir kapılarını dikkatle gözlüyorlardı.+ 25 Bu nedenle öğrencileri gece onu götürüp şehir duvarındaki bir açıklıktan küfe içinde aşağı sarkıttılar.+

26 Yeruşalim’e geldiğinde+ öğrencilerin arasına katılmaya çalıştı. Ne var ki, hepsi ondan korkuyordu, çünkü İsa’nın öğrencisi olduğuna inanmıyorlardı. 27 Bunun üzerine Barnabas ona yardımcı oldu.+ Kendisini elçilerin yanına götürüp Saul’un yolda Efendimizi nasıl gördüğünü,+ Efendimizin ona neler söylediğini+ ve Şam’da+ İsa’nın ismiyle nasıl cesaretle konuştuğunu ayrıntılarıyla anlattı. 28 Böylece Saul onların yanında kaldı. Yeruşalim’de serbestçe dolaşarak Efendimizin ismiyle cesaretle konuşmaktaydı.+ 29 Ayrıca, Yunanca konuşan Yahudilerle konuşuyor ve tartışıyordu. Bu kişilerse onu ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunuyorlardı.+ 30 Kardeşler bunu öğrenince, onu Sezariye’ye getirip oradan Tarsus’a+ gönderdiler.

31 O sırada cemaat+ tüm Yahudiye, Celile ve Samiriye’de huzurlu bir döneme girdi ve güçlendi. Yaşamlarını Yehova korkusuyla+ ve kutsal ruhun+ tesellisiyle sürdürüyor, sayıca çoğalıyorlardı.

32 Bu arada Petrus bütün yöreleri dolaşırken Lidda+ şehrinde yaşayan kutsal kişilere de gitti. 33 Burada, sekiz yıldır yataktan kalkamayan Eneas adında felçli bir adam gördü. 34 Petrus, “Eneas, İsa Mesih seni iyileştiriyor.+ Kalk, yatağını topla” dedi.+ O da hemen kalktı. 35 Tüm Lidda ve Şaron+ Ovası halkı onu gördü ve Efendimize iman etti.+

36 Yafa’da+ Tabita adında (Yunanca Ceylan anlamına gelir) bir öğrenci vardı. Pek çok kişiye iyilik edip+ sadaka vermiş bir kadındı. 37 Fakat o günlerde hastalandı ve öldü. Onu yıkayıp bir evin üst katındaki odaya yatırdılar. 38 Yafa Lidda’ya+ yakın olduğundan, öğrenciler Petrus’un orada olduğunu duyup iki adam gönderdiler, bunlar da ona “Lütfen hemen bize gel” diye yalvardılar. 39 Bunun üzerine Petrus kalkıp onlarla birlikte gitti. Eve geldiğinde onu üst kattaki odaya çıkardılar. Bütün dul kadınlar yanına geldiler; Ceylan’ın hayattayken diktiği+ gömlekleri ve elbiseleri+ göstererek ağlıyorlardı. 40 Petrus herkesi dışarı çıkardı;+ diz çöküp dua etti ve ölüye dönüp “Tabita, kalk!” dedi. Kadın gözlerini açtı, Petrus’u görünce doğrulup oturdu.+ 41 Petrus elinden tutup onu ayağa kaldırdı;+ kutsal kişileri ve dul kadınları çağırıp onlara dirilen Tabita’yı gösterdi.+ 42 Bu olay bütün Yafa’da duyuldu ve birçok kişi Efendimize iman etti.+ 43 Petrus bir süre Yafa’da Simun adında bir dericinin+ yanında kaldı.+

10 Sezariye’de, İtalyan taburundan+ Kornelius adında bir yüzbaşı+ vardı. 2 Dindar bir adamdı,+ kendisi ve tüm ev halkı Tanrı’dan korkan+ kişilerdi. Birçok hayır işi yapar+ ve daima Tanrı’ya yakarırdı.+ 3 Bir gün dokuzuncu* saat+ sularında, bir görüntüde+ Tanrı’nın meleğinin+ kendisine doğru geldiğini açıkça gördü; melek “Kornelius!” diye seslendi. 4 Meleğe korku içinde bakakaldı ve “Buyur Efendim” dedi. Melek ona şunları söyledi: “Duaların+ ve yaptığın hayırlar Tanrı tarafından anılmak üzere O’nun katına erişti.+ 5 Şimdi Yafa’ya adamlar gönder ve Petrus denilen Simun’u çağırt. 6 O şu anda, evi deniz kenarında olan derici Simun’un misafiri.”+ 7 Kendisiyle konuşan melek ayrılır ayrılmaz, Kornelius evdeki hizmetkârlarından iki kişiyi ve özel yardımcılarından olan dindar bir askeri çağırdı.+ 8 Onlara her şeyi anlatıp kendilerini Yafa’ya gönderdi.+

9 Ertesi gün adamlar şehre yaklaşırken, altıncı* saat sularında Petrus dua etmek+ için dama+ çıktı. 10 Fakat çok acıkmıştı ve bir şeyler yemek istedi. Yemek hazırlanıyordu. O sırada, kendinden geçmiş bir halde,+ 11 göğü açılmış gördü;+ büyük çarşafa benzer bir şey dört ucundan asılı olarak yere indiriliyordu. 12 İçinde, yerde yaşayan her tür dört ayaklı canlı, sürünen hayvanlar ve göğün kuşları vardı.+ 13 Bir ses, “Kalk Petrus, kes ve ye!”+ dedi. 14 Fakat Petrus, “Asla yapamam Efendim, çünkü hiçbir zaman kirli ve murdar bir şey yemedim”+ dedi. 15 Ses tekrar, ikinci kez onunla konuştu ve “Tanrı’nın temizlediği şeylere kirli demekten vazgeç”+ dedi. 16 Ses üçüncü kez konuştu ve hemen sonra çarşafa benzer şey göğe çekilip alındı.+

17 Petrus büyük bir şaşkınlık içindeydi. Bu görüntünün ne anlama geldiğini düşünürken, Kornelius’un adamları kapının önüne geldiler;+ Simun’un evini sora sora bulmuşlardı. 18 Seslenerek, Petrus denilen Simun’un orada kalıp kalmadığını sordular. 19 Petrus görüntüyle ilgili düşüncelere dalmışken, ruh+ ona şöyle dedi: “Bak, üç adam geldi seni arıyor. 20 Şimdi kalk, aşağıya in ve onlarla birlikte git; tereddüt etme, çünkü onları ben gönderdim.”+ 21 Böylece Petrus aşağıya inip adamlara, “Aradığınız kişi benim. Neden gelmiştiniz?” diye sordu. 22 Adamlar şu cevabı verdiler: “Bizi Yüzbaşı Kornelius gönderdi. Kendisi doğru ve Tanrı’dan korkan+ biridir; tüm Yahudi milleti ondan övgüyle söz eder.+ Kutsal bir melek ona Tanrı’dan talimatlar getirdi; seni evine çağırtıp dinlemesini söyledi.” 23 Petrus adamları içeri davet etti ve ağırladı.

Ertesi gün kalkıp onlarla birlikte gitti; yanında Yafa’dan bazı kardeşler de vardı. 24 Bir gün sonra Sezariye’ye vardılar. Kornelius onları bekliyordu; akrabalarını ve yakın dostlarını da çağırmıştı. 25 Petrus gelince Kornelius onu karşıladı, saygıyla eğilip ayaklarına kapandı. 26 Fakat Petrus, “Kalk, ben de bir insanım”+ diyerek onu kaldırdı. 27 Konuşa konuşa içeri girdiler; Petrus orada birçok kişinin toplanmış olduğunu gördü. 28 Onlara şöyle dedi: “Sizin de iyi bildiğiniz gibi, bir Yahudinin başka milletten bir adamla görüşmesi veya yanına gitmesi kanuna aykırıdır.+ Fakat Tanrı bana hiç kimseye kirli veya murdar dememem gerektiğini gösterdi.+ 29 Bu nedenle, çağrılınca itiraz etmeden geldim. Beni çağırma nedeninizi duymak isterim.”

30 Bunun üzerine Kornelius şunları söyledi: “Dört gün önce tam bu saatte, dokuzuncu saatte evimde dua ediyordum.+ Birden önümde parlak giysiler+ giymiş bir adam belirdi. 31 Bana şöyle dedi: ‘Kornelius, duan işitildi ve yaptığın hayır işleri Tanrı katında anıldı.+ 32 Yafa’ya adam gönderip Petrus+ denilen Simun’u çağırt. O, deniz kenarında oturan derici Simun’un evinde misafir.’+ 33 Böylece hemen sana adamlar gönderdim. Gelmekle çok iyi ettin. Şimdi hepimiz Yehova’nın önündeyiz, O’nun söylemeni emrettiği şeyleri dinlemeye hazırız.”+

34 Bunun üzerine Petrus söze başladı: “Şunu kesinlikle anlıyorum ki, Tanrı taraf tutmuyor,+ 35 her millette Kendisinden korkan ve doğruluktan ayrılmayan kişi O’nun gözünde makbuldür.+ 36 O, İsrailoğullarına sözünü+ ileterek, herkesin Efendisi İsa Mesih’le+ gelen barışın müjdesini+ bildirdi. 37 Yahya’nın yaptığı vaftiz duyurusundan sonra, Celile’den başlayıp tüm Yahudiye’ye kadar herkesin dilinde olan şu konuyu bilirsiniz:+ 38 Tanrı, Nasıralı İsa’yı kutsal ruhla ve kudretle meshetti+ ve İsa, İblis’in eziyet ettiği+ herkesi iyileştirip iyilik yaparak tüm memleketi dolaştı; çünkü Tanrı onunla birlikteydi.+ 39 Hem Yeruşalim’de hem de Yahudilerin memleketinde yaptığı bütün işlerin tanığı bizleriz; fakat onlar İsa’yı direğe asarak öldürdüler.+ 40 Tanrı bu Kişiyi üçüncü günde diriltti ve insanlara görünmesini sağladı;+ 41 ancak herkese değil, Tanrı’nın önceden belirlediği tanıklara,+ dirilişinden sonra onunla birlikte yiyip içen+ bizlere göründü. 42 Ayrıca, Tanrı’nın kararıyla, kendisinin yaşayanların ve ölülerin hâkimi+ olduğunu halka duyurmamızı+ ve tam olarak açıklamamızı o emretti. 43 Bütün peygamberler onun hakkında tanıklık eder,+ ona iman eden herkesin günahlarının onun ismiyle bağışlanacağını bildirirler.”+

44 Petrus bunları söylerken, sözü dinleyen herkesin üzerine kutsal ruh indi.+ 45 Petrus’un yanında gelen ve sünnetlilerden olan sadık kişiler hayrete düştüler, çünkü kutsal ruh armağanı diğer milletlerden insanların da üzerine dökülmüştü.+ 46 Onların başka diller konuşarak Tanrı’yı yücelttiğini duyuyorlardı.+ Bunun üzerine Petrus şunu söyledi: 47 “Bizim gibi kutsal ruhu almış bu kişilerin suyla vaftiz edilmelerini kim yasaklayabilir?”+ 48 Sonra, onların İsa Mesih’in ismiyle vaftiz edilmesini+ emretti. Oradakiler Petrus’tan yanlarında birkaç gün kalmasını rica ettiler.

11 Yahudiye’de olan elçiler ve kardeşler, diğer milletlerden+ insanların da Tanrı’nın sözünü kabul ettiğini duydular. 2 Petrus Yeruşalim’e gelince sünnet yanlıları+ onunla tartışmaya başladı. 3 Sünnetsiz adamların evine girdiğini ve onlarla yemek yediğini söylediler. 4 Bunun üzerine Petrus söze başlayıp olanları bir bir anlattı:

5 “Yafa şehrindeydim; dua ediyordum. O sırada kendimden geçtim ve önümde bir görüntü belirdi. Gökten, büyük çarşafa benzer bir şey dört ucundan asılı olarak yere indiriliyordu; ve yanıma kadar geldi. 6 İçine dikkatle baktığımda, yerde yaşayan dört ayaklı canlıları, yaban hayvanlarını, sürünen hayvanları ve göğün kuşlarını gördüm.+ 7 Ayrıca bir sesin, ‘Kalk Petrus, kes ve ye!’+ dediğini duydum. 8 Fakat, ‘Asla yapamam Efendim’ dedim, ‘Çünkü hiçbir zaman ağzıma kirli veya murdar bir şey koymadım.’+ 9 Gökten gelen ses ikinci kez konuşup, ‘Tanrı’nın temizlediği şeylere kirli demekten vazgeç’+ dedi. 10 Ses üçüncü kez konuştu ve her şey tekrar göğe çekildi.+ 11 İşte tam o sırada, bulunduğumuz evin kapısına üç adam geldi; beni çağırmak için Sezariye’den gönderilmişlerdi.+ 12 Ruh,+ tereddüt etmeden onlarla gitmemi söyledi. Bu altı kardeş de benimle birlikte geldi. Böylece o adamın evine gittik.+

13 Adam evinde meleği nasıl gördüğünü bize anlattı. Melek ona şunları demişti: ‘Yafa’ya adamlar gönder, Petrus denilen Simun’u çağırt.+ 14 Onun sana bildireceği sözler tüm ev halkınla birlikte sana kurtuluş getirecek.’+ 15 Ben konuşmaya başladığımda, kutsal ruh başlangıçta bizim üzerimize nasıl indiyse onların üzerine de indi.+ 16 O zaman Efendimizin sözlerini hatırladım, ‘Yahya su ile vaftiz etti,+ fakat siz kutsal ruhla vaftiz edileceksiniz’+ derdi. 17 Eğer Tanrı, Efendimiz İsa Mesih’e iman eden bizler gibi, aynı armağanı onlara da bağışladıysa,+ ben kim oluyordum ki Tanrı’yı engelleyeyim?”+

18 Petrus’un anlattıklarını duyunca durumu kabullendiler+ ve “Demek ki Tanrı hayat elde etmeleri için diğer milletlerden insanlara da tövbe fırsatını bağışladı”+ diyerek Tanrı’yı yücelttiler.+

19 İstefanos’un öldürülmesiyle başlayan sıkıntı nedeniyle dağılanlar,+ Fenike,+ Kıbrıs+ ve Antakya’ya kadar gitmişlerdi; fakat sözü Yahudiler dışında kimseye duyurmamışlardı.+ 20 Antakya’ya gelenler arasında bazı Kıbrıslılar ve Kireneliler vardı; onlar Yunanca konuşan kişilere+ Efendimiz İsa’yla ilgili iyi haberi bildirmeye+ başladılar. 21 Yehova’nın eli+ onların üzerindeydi. Çok sayıda kişi Efendimize iman edip onun yolunu benimsedi.+

22 Bu haberler Yeruşalim’deki cemaatte bulunanların kulağına kadar gitti; bu nedenle Barnabas’ı+ Antakya’ya gönderdiler. 23 Barnabas oraya varıp Tanrı’nın lütfunu+ görünce çok sevindi.+ Herkesi Efendimizin yolunda kararlı bir yürekle yürümeye teşvik ediyordu.+ 24 O, kutsal ruh ve imanla dolu iyi bir adamdı. Böylece, Efendimizin yolunda yürüyenlere büyük bir kalabalık katıldı.+ 25 Barnabas sonra Saul’u aramak için Tarsus’a+ gitti.+ 26 Onu bulup Antakya’ya getirdi. Barnabas ve Saul bütün bir yıl boyunca oradaki cemaatle bir araya gelip büyük bir topluluğa Tanrı’nın sözünü öğrettiler. İlk kez Antakya’da öğrencilere Tanrısal yönlendirmeyle Hıristiyan* denildi.+

27 O günlerde Yeruşalim’den Antakya’ya bazı peygamberler+ geldi. 28 Onlardan Agabos+ adında bir peygamber, tüm yeryüzünde büyük bir kıtlık+ olacağını ruh aracılığıyla bildirdi; ve bu kıtlık Klaudius döneminde yaşandı. 29 Bu nedenle öğrenciler, herkesin gücü yettiğince+ yardımda bulunmasını ve bunların Yahudiye’de yaşayan kardeşlere gönderilmesini+ kararlaştırdı. 30 Yardımı toplayıp Barnabas ve Saul eliyle ihtiyarlara yolladılar.+

12 Bu sıralarda Kral Herodes* cemaattekilerin bazılarına eziyet etmeye+ başladı. 2 Yuhanna’nın+ kardeşi Yakup’u kılıçla öldürttü.+ 3 Bunun Yahudilerin hoşuna gittiğini+ görünce, ardından Petrus’u da tutuklatmak üzere harekete geçti. (Mayasız Ekmek Bayramının kutlandığı günlerdi.)+ 4 Niyeti onu Fısıhtan+ sonra halkın önüne çıkarmaktı. Bu yüzden, Petrus’u yakalatıp hapse attırdı;+ her biri dört askerden oluşan dört muhafız takımı onu nöbetleşe bekliyordu. 5 Böylece Petrus hapishanede kaldı, cemaat ise onun için Tanrı’ya gayretle dua+ ediyordu.

6 Herodes’in onu halkın önüne çıkarmasından önceki gece Petrus iki askerin arasında, çift zincirle bağlı olarak uyuyordu; kapının önünde de hapishaneyi bekleyen muhafızlar vardı. 7 Fakat ansızın Yehova’nın meleği belirdi+ ve hücrede bir ışık parladı. Melek Petrus’u dürterek uyandırdı,+ “Çabuk ol, kalk!” dedi. Petrus’un ellerindeki zincirler çözülüp+ yere düştü. 8 Melek+ ona, “Üstünü giy, çarıklarını bağla” dedi. Petrus söyleneni yaptıktan sonra melek, “Üzerine kaftanını+ al ve beni izle” dedi. 9 Petrus dışarı çıkıp meleği izlemeye başladı, fakat meleğin yardımıyla olanların gerçek olduğunu anlamamıştı. Sadece bir görüntü+ gördüğünü sanıyordu. 10 Birinci ve ikinci nöbetçiyi geçerek şehre açılan demir kapıya geldiler; kapı kendiliğinden açıldı.+ Dışarı çıktılar; sokağın sonuna geldiklerinde, melek birden Petrus’un yanından ayrıldı. 11 Petrus kendine gelip, “Şimdi gerçekten anlıyorum ki, Yehova meleğini gönderip+ beni Herodes’in elinden kurtardı+ ve Yahudilerin tüm emellerini boşa çıkardı” dedi.

12 Petrus bu olanlar üzerinde düşündükten sonra, Markos+ denilen Yuhanna’nın annesi Meryem’in evine gitti; birçok kardeş orada bir araya gelmiş dua ediyordu. 13 Petrus dış kapıyı çalınca, kapıya bakmaya Roda adında bir hizmetçi kız geldi. 14 Kız Petrus’un sesini tanıyınca o kadar sevindi ki, kapıyı açmadan içeri koştu ve Petrus’un kapıda olduğunu haber verdi. 15 İçeridekiler kıza, “Sen aklını mı kaçırdın?” dediler. Fakat kızın söylediğinde ısrar etmesi üzerine, “O, Petrus’un meleğidir”+ dediler. 16 Bu arada Petrus kapıyı çalmaya devam ediyordu. Kapıyı açıp da karşılarında Petrus’u görünce şaşırıp kaldılar. 17 O ise eliyle sessiz olmalarını işaret edip+ Yehova’nın kendisini hapishaneden nasıl çıkardığını ayrıntılarıyla anlattı. “Bunları Yakup’a+ ve diğer kardeşlere bildirin” dedi. Sonra evden çıkıp başka bir yere gitti.

18 Sabah olduğunda,+ Petrus’a ne olduğunu anlamaya çalışan askerler arasında büyük bir telaş yaşandı. 19 Herodes+ her tarafı didik didik aratıp Petrus’u bulamayınca, muhafızları sorguya çekti ve cezalandırılmalarını emretti.+ Ve Yahudiye’den Sezariye’ye gidip bir süre orada kaldı.

20 Herodes, Sur ve Saydalılara karşı saldırgan bir tutum içindeydi. Bu nedenle Sur ve Sayda halkları birleşip krala geldiler, kralın özel hizmetkârı Blastos’u da ikna ederek kraldan barış dilediler; çünkü memleketlerinin yiyecek ihtiyacı+ kralın topraklarından karşılanıyordu. 21 Ve özel bir günde Herodes kraliyet giysilerini giyip yargı kürsüsüne oturdu, halka hitaben bir konuşma yaptı. 22 Oraya toplanan halk, “İnsan sesi değil bu, ilah sesi!”+ diye bağırmaya başladı. 23 O anda Yehova’nın meleği onu vurdu;+ çünkü onuru Tanrı’ya vermemişti.+ Kurtçuklar onu yiyip bitirdi ve böylece öldü.

24 Fakat Yehova’nın sözünün etkisi+ gitgide artıyor ve yayılıyordu.+

25 Barnabas+ ve Saul ise, Yeruşalim’de yardımla+ ilgili görevlerini tamamladıktan sonra, Markos denilen Yuhanna’yı+ da yanlarına alarak geri döndüler.

13 Antakya’daki cemaatte peygamberler+ ve öğretmenler vardı; bunlar Barnabas, Niger denilen Simeon, Kireneli+ Lukius, bölge yöneticisi Herodes’le birlikte eğitim görmüş olan Manaen ve Saul idi. 2 Yehova’ya hizmet edip+ oruç tutarlarken, kutsal ruh onlara, “İçinizden Barnabas ile Saul’u,+ onlara verdiğim görev için ayırın” dedi. 3 O zaman oruç tuttular ve dua edip ellerini Barnabas ile Saul’un üzerine koyarak+ onları gönderdiler.

4 Böylece kutsal ruh tarafından gönderilen bu adamlar Selefkiye’ye gittiler, oradan da gemiyle Kıbrıs’a geçtiler. 5 Salamis’e vardıklarında, Tanrı’nın sözünü Yahudilerin havralarında bildirmeye başladılar. Çeşitli işlerinde onlara yardım eden Yuhanna+ da yanlarındaydı.

6 Tüm adayı dolaşarak Baf’a kadar geldiler; orada sahte bir peygamber+ olan Baryeşu adlı Yahudi büyücüyle karşılaştılar. 7 O, zeki bir adam olan genel vali* Sercius Pavlus’un hizmetindeydi. Vali, Barnabas ve Saul’u çağırtıp samimiyetle Tanrı’nın sözünü dinlemek istedi. 8 Fakat, büyücü Elimas (Elimas, ‘büyücü’ anlamına gelir), valinin iman etmemesi için onlara karşı çıkmaya+ çalıştı. 9 Saul, yani Pavlus, kutsal ruhla doldu ve ona gözlerini dikerek, 10 “Ey içi her türlü sahtekârlık ve kötülükle dolu adam!” dedi. “Sen İblis oğlusun,+ doğru olan her şeyin düşmanısın, Yehova’nın doğru yollarını çarpıtmaktan vazgeçmeyecek misin? 11 İşte, Yehova’nın eli sana karşı kalktı, kör olacaksın ve bir süre gün ışığını görmeyeceksin.” O anda Elimas’ın üzerine koyu bir sis ve karanlık çöktü. Kolundan tutup+ kendisine kılavuzluk edecek birilerini arayarak dolanmaya başladı. 12 Olanları gören genel vali+ iman etti, çünkü Yehova hakkında öğrendiği şeyler onu çok şaşırtmıştı.

13 Sonra Pavlus ve yanındakiler, Baf’tan denize açılıp Pamfilya+ bölgesinde bulunan Perge şehrine gittiler. Fakat Yuhanna+ burada onlardan ayrılıp Yeruşalim’e döndü.+ 14 Pavlus ve Barnabas da Perge’den Pisidya Antakyası’na geçtiler ve Sebt günü havraya+ girip oturdular. 15 Kanundan+ ve Peygamberlerin kitaplarından yapılan okumadan sonra, havra yöneticileri+ yanlarına adam gönderip, “Efendiler, kardeşler, eğer hepimizi yüreklendirecek bir sözünüz varsa, söyleyin” dediler. 16 Bunun üzerine Pavlus ayağa kalktı ve topluluğa eliyle işaret edip+ konuşmaya başladı:

“Ey İsrailliler ve Tanrı korkusuna sahip olanlar,+ dinleyin. 17 İsrail halkının Tanrısı atalarımızı seçti ve Mısır’da gurbetteyken onları yükseltti, elini uzatıp onları oradan çıkardı.+ 18 Yaklaşık kırk yıllık+ bir dönem boyunca çölde yaptıklarına katlandı. 19 Kenan diyarında yedi milleti yok ettikten sonra, bu toprakları onlara kura ile paylaştırdı.+ 20 Tüm bu olaylar yaklaşık dört yüz elli yıl içinde gelişti.

Ardından, Samuel peygamberin dönemine dek Tanrı onlara hâkimler verdi.+ 21 Ondan sonra halk bir kral istedi,+ Tanrı da onlara Benyamin kabilesinden Kiş oğlu Saul’u+ verdi. Saul kırk yıl hüküm sürdü. 22 Tanrı onu tahttan indirdikten+ sonra, kral olarak Davut’u tahta çıkardı;+ onu onaylayarak şöyle dedi: ‘Yüreğime göre bir adam,+ Yesse’nin oğlu Davut’u+ buldum. O istediğim her şeyi yapacak.’+ 23 Tanrı vaat ettiği gibi, onun soyundan+ İsrail’e bir kurtarıcı çıkardı;+ bu İsa’ydı. 24 Onun gelişinden önce,+ Yahya+ tüm İsrail halkına tövbe vaftizini duyurdu. 25 Fakat Yahya hizmetini tamamlamak üzereyken şöyle dedi: ‘Benim kim olduğumu sanıyorsunuz? Düşündüğünüz kişi ben değilim. İşte, benden sonra biri geliyor ki, ben onun çarıklarının bağını çözmeye layık değilim.’+

26 Efendiler, kardeşler, siz İbrahim oğulları ve Tanrı korkusuna sahip olanlar, bu kurtuluş haberi bize gönderildi.+ 27 Yeruşalim halkı ve yöneticileri bu Kişiyi kabul etmediler,+ fakat verdikleri hükümle Peygamberlerin kitaplarındaki sözleri yerine getirdiler;+ bunlar ki her Sebt günü yüksek sesle okunur. 28 Öldürülmesi için hiçbir neden bulamadıkları+ halde, Pilatus’tan onun idam edilmesini talep ettiler.+ 29 Onun hakkında yazılmış her şeyi böylece yerine getirdiler+ ve kendisini direkten* indirip+ mezara koydular.+ 30 Fakat Tanrı onu diriltti.+ 31 Sonra o kendisiyle birlikte Celile’den Yeruşalim’e gitmiş olanlara günlerce göründü. Bu kişiler şimdi halkın önünde onun tanıklarıdır.+

32 Dolayısıyla, biz size atalarımıza verilen vaatle+ ilgili iyi haberi bildiriyoruz. 33 Tanrı, onların çocukları olan bizler için bu vaadi tümüyle yerine getirerek İsa’yı diriltti;+ nitekim ikinci mezmurda da şöyle yazılmıştır: ‘Sen Benim oğlumsun, Ben bugün senin Baban oldum.’+ 34 İsa öldükten sonra Tanrı onu diriltmiştir ve o bir daha çürüyüp gidebilecek bir duruma gelmeyecektir. Şu sözlerle bunu anlatıyor: ‘Davut’a vaat ettiğim kalıcı iyilikleri sizler göreceksiniz.’+ 35 Başka bir mezmurda da şöyle demiştir: ‘Vefalı kulunun çürüyüp gitmesine izin vermezsin.’+ 36 Öte yandan Davut+ kendi devrinde Tanrı’nın açıkça bildirdiği amacının yerine gelmesine hizmet etmiş ve ölüm uykusuna dalmıştır. Atalarıyla gömülmüş ve çürüyüp gitmiştir.+ 37 Oysa Tanrı’nın dirilttiği kişi çürümemiştir.+

38 Kardeşler, şunu bilin ki, size günahların bu kişi aracılığıyla bağışlanacağını duyuruyoruz.+ 39 Evet, Musa kanunuyla aklanmanız mümkün olmayan tüm suçlarınız onun aracılığıyla bağışlanır;+ iman eden herkes onun aracılığıyla aklanır.+ 40 Bu nedenle dikkat edin de Peygamberlerin kitaplarında söylenenler sizin başınıza gelmesin: 41 ‘Ey alaycılar, iyi bakın da şaşırın ve yok olup gidin; çünkü sizin günlerinizde ben bir iş yapıyorum; öyle bir iş ki, ayrıntılarıyla anlatılsa da asla inanmayacaksınız.’”+

42 Onlar dışarı çıkarken, insanlar gelecek Sebt gününde+ de bu konuların anlatılması için yalvardılar. 43 Havrada toplananlar dağıldıktan sonra, Yahudilerden ve Yahudiliği benimsemiş dindar kişilerden birçoğu Pavlus’un ve Barnabas’ın+ peşinden gitti. Onlar da bu kişilerle konuşup onları Tanrı’nın lütfundan+ ayrılmamaya teşvik ettiler.+

44 Ertesi Sebt günü şehir halkının neredeyse tümü Yehova’nın sözünü dinlemek üzere toplanmıştı.+ 45 Kalabalığı görünce Yahudilerin içini kıskançlık+ bürüdü; Pavlus’un söylediklerine küfredercesine karşı çıkmaya başladılar.+ 46 Fakat Pavlus ve Barnabas cesaretle konuşarak şunları söylediler: “Tanrı’nın sözü ilk önce size bildirilmeliydi.+ Sizler bu sözü reddettiniz+ ve sonsuz yaşama layık olmadığınıza kendiniz karar verdiniz; bu nedenle, biz artık diğer milletlere gidiyoruz.+ 47 Zaten Yehova bize şöyle bir emir vermiştir: ‘Seni milletlere ışık olarak tayin ettim+ ki, yeryüzünün uçlarına+ dek kurtuluş götüresin.’”

48 Diğer milletlerden olanlar bu sözleri işitince sevinç duydular, Yehova’nın sözünü yücelttiler+ ve sonsuz yaşama karşı doğru tutuma sahip olanların hepsi iman etti.+ 49 Yehova’nın sözü bütün o yörede+ yayılıyordu. 50 Fakat Yahudiler+ harekete geçip, dindar ve saygın kadınları, şehrin ileri gelen adamlarını kışkırtarak Pavlus ve Barnabas’a karşı bir zulüm başlattılar;+ onları topraklarından dışarı attılar. 51 Pavlus ve Barnabas onların karşısında ayaklarının tozunu silkip+ Konya’ya gittiler. 52 Öğrenciler sevinçle+ ve kutsal ruhla doluyordu.

14 Konya’da+ da Yahudilerin havrasına+ birlikte girdiler ve öyle etkili konuştular ki, hem Yahudilerden hem de Yunanlılardan+ büyük bir topluluk iman etti. 2 Fakat iman etmeyen Yahudiler, diğer milletlerden insanları olumsuz yönde etkileyip kardeşlere+ karşı kışkırttılar.+ 3 Bu nedenle Pavlus ve Barnabas, Yehova’dan aldıkları yetkiyle cesurca konuşarak burada uzun bir süre kaldılar; O da onların eliyle alametler ve şaşılacak işler yaparak+ Kendi lütfu hakkında söylediklerini doğruluyordu. 4 Fakat şehir halkı ikiye bölündü; bazıları Yahudilerden, diğerleri de elçilerden yana oldu. 5 Hem Yahudiler hem de diğer milletlerden insanlar, yöneticileriyle birlik olup, elçileri aşağılamak ve taşlamak için bir saldırı hazırlığına giriştiler.+ 6 Elçiler bunu haber aldılar ve oradan kaçtılar.+ Likaonya bölgesindeki Listra ve Derbe şehirlerine ve dolaylarına giderek, 7 iyi haberi buralarda bildirmeye+ devam ettiler.

8 Listra’da ayakları sakat, doğuştan+ topal bir adam vardı, hiç yürümemişti. 9 Adam Pavlus’u dinlemekteydi. Ona dikkatle bakan Pavlus adamın anlatılanlara imanı olduğunu+ ve iyi edilebileceğini anladı. 10 Ve yüksek sesle, “Ayağa kalk!” dedi. Adam yerinden fırlayıp kalktı, yürümeye başladı.+ 11 Pavlus’un yaptığını gören kalabalık Likaonya dilinde, “Tanrılar+ insan suretinde aramıza inmiş!” diye bağırdı. 12 Barnabas’a Zeus, konuşmalarda daha çok öne çıkan Pavlus’a da Hermes demeye başladılar. 13 Ayrıca şehrin hemen dışında bulunan Zeus tapınağının rahibi şehrin kapılarına boğalar ve çelenkler getirerek kalabalıkla birlikte kurban sunmak+ istedi.

14 Fakat Barnabas ile Pavlus bunu duyunca giysilerini yırtıp kalabalığın içine daldılar 15 ve “Efendiler” diye haykırdılar. “Neden böyle şeyler yapıyorsunuz? Biz de sizin gibi zayıflıkları+ olan insanlarız;+ bu boş+ şeyleri bırakıp yaşayan Tanrı’ya+ yönelmeniz için iyi haberi bildiriyoruz. O Tanrı ki göğü,+ yeri, denizi ve içlerindeki her şeyi yaratandır. 16 Geçmiş devirlerde tüm milletlerin kendi yollarında yürümelerine izin vermişse+ de, 17 yaptığı iyilikler her zaman Kendisine tanıklık etmiştir.+ Gökten yağmurlar yağdırmış,+ bereketli mevsimler vermiş ve sizi bol bol doyurarak yüreklerinizi sevinçle doldurmuştur.”+ 18 Elçiler bunları söyleyerek kalabalığı kendileri için kurban sunmaktan güçlükle alıkoyabildiler.

19 Bununla birlikte, Pisidya Antakyası’ndan ve Konya’dan bazı Yahudiler gelip insanları kandırdılar.+ Kalabalık Pavlus’u taşlayıp ölmüş olduğunu düşünerek+ şehrin dışına sürükledi. 20 Fakat Pavlus, öğrenciler başına toplandığı sırada ayağa kalkıp şehre girdi. Ertesi gün de Barnabas’la birlikte Derbe’ye+ gittiler. 21 Bu şehirde iyi haberi bildirmelerinin sonucunda birçok kişi İsa’nın öğrencisi+ oldu. Daha sonra Listra’ya döndüler, oradan da Konya’ya ve Pisidya Antakyası’na geçtiler. 22 Bu şehirlerdeki öğrencileri yüreklendirip+ iman yolunda kalmaya teşvik ettiler ve onlara “Tanrı’nın krallığına birçok sıkıntıdan geçerek girmemiz gerekiyor”+ dediler. 23 Ayrıca her cemaatte onlar için ihtiyarlar atadılar.+ Oruç tutup dua ederek,+ onları iman etmiş oldukları Yehova’ya emanet ettiler.+

24 Sonra Pisidya’dan geçip Pamfilya’ya+ geldiler; 25 Perge’de sözü duyurduktan sonra Antalya’ya indiler. 26 Buradan da Antakya’ya+ gitmek üzere denize açıldılar. Şimdi tamamlamış oldukları bu görev için orada Tanrı’nın lütfuna emanet edilmiş+ ve yola çıkmışlardı.

27 Şehre varıp cemaati topladıklarında, kardeşlere Tanrı’nın kendileri aracılığıyla pek çok şey yaptığını, iman kapısını milletlere de açmış+ olduğunu anlattılar.+ 28 Ve öğrencilerin yanında uzunca bir süre kaldılar.

15 Yahudiye’den bazı adamlar geldiler+ ve kardeşlere, “Musa’nın geleneğine göre+ sünnet edilmezseniz+ kurtulamazsınız” görüşünü öğretmeye başladılar. 2 Bu kişilerle Pavlus ve Barnabas arasında ciddi bir görüş ayrılığı ortaya çıktı ve tartışmaya başladılar. Bunun üzerine Yeruşalim’deki elçiler ve ihtiyarlarla+ bu meseleyi görüşmeleri için, Pavlus, Barnabas ve başka bazı kardeşler görevlendirildi.

3 Böylece cemaat tarafından yolcu edilen+ bu kişiler, Fenike ve Samiriye’den geçerken diğer milletlerden insanların nasıl iman ettiğini ayrıntılarıyla anlatarak+ tüm kardeşlerde büyük bir sevinç yarattılar.+ 4 Yeruşalim’e vardıklarında, elçiler, ihtiyarlar ve tüm cemaat tarafından sıcak bir şekilde karşılandılar.+ Tanrı’nın kendileri aracılığıyla yaptığı birçok şeyi onlara anlattılar.+ 5 Fakat Ferisi mezhebinden iman edenlerden bazıları ayağa kalkıp, “Onlar sünnet edilmeli+ ve Musa kanununa uymaları istenmelidir”+ dediler.

6 Elçiler ve ihtiyarlar bu meseleyi ele almak için toplandı.+ 7 Uzun tartışmalardan+ sonra, Petrus ayağa kalkıp şunları söyledi: “Efendiler, kardeşler, şunu iyi biliyorsunuz ki, Tanrı daha ilk günlerde aranızdan beni seçerek diğer milletlerden insanların da benim ağzımdan iyi haberi işitmelerini ve iman etmelerini sağladı.+ 8 Yürekleri bilen+ Tanrı, tıpkı bize yaptığı gibi, bu kişilere de kutsal ruhu vererek onları kabul ettiğini gösterdi.+ 9 O, bizlerle onlar arasında hiçbir ayrım yapmadı+ ve onların yüreklerini imanları aracılığıyla arındırdı.+ 10 Öyleyse neden şimdi atalarımızın da bizim de taşıyamadığımız+ bir boyunduruğu+ öğrencilerin boyunlarına takarak Tanrı’yı sınıyorsunuz? 11 Aslında biz de o insanlar gibi, Efendimiz İsa’nın lütfu sayesinde kurtulacağımıza inanıyoruz.”+

12 Bunun üzerine tüm topluluk sustu ve Barnabas’la Pavlus’u dinlemeye başladı; onlar da Tanrı’nın diğer milletler arasında kendileri aracılığıyla yaptığı alametleri ve şaşılacak işleri anlattılar.+ 13 Konuşmalarını bitirdikten sonra, Yakup şunları söyledi: “Efendiler, kardeşler beni dinleyin.+ 14 Tanrı’nın Kendi ismini taşıyan bir toplum oluşturmak için diğer milletlerden insanlarla nasıl ilgilenmeye başladığını Simeon*+ etraflıca anlattı.+ 15 Peygamberlerin sözleri de bununla uyumludur; tıpkı yazıldığı gibi, 16 ‘Bundan sonra döneceğim ve Davut’un yıkılan çardağını yeniden yapacağım; kalıntılarını toplayıp onu tekrar kuracağım.+ 17 Böylece, bu milletten artakalanlar, diğer tüm milletlerden gelen ve ismimle anılan insanlarla birlikte içtenlikle Yehova’ya yönelecekler. 18 Eski devirlerden beri bilinen+ bu şeyleri yapan+ Yehova’nın sözü.’ 19 Bu nedenle benim fikrim, diğer milletlerden Tanrı’ya dönenlere zorluk çıkarmamaktır.+ 20 Bunun yerine onlara, putperestliğe bulaşmış şeylerden,+ cinsel ahlaksızlıktan,*+ boğularak öldürülmüş hayvanın etinden+ ve kandan+ sakınmalarını yazalım. 21 Çünkü her şehirde eskiden beri Musa’nın yazdıklarını anlatanlar olmuştur; onun yazdıkları her Sebt günü havralarda sesli olarak okunur.”+

22 Bunun üzerine, elçiler, ihtiyarlar ve tüm cemaat, bazı kişileri Pavlus ve Barnabas’la birlikte Antakya’ya göndermeyi uygun gördüler; seçilenler Barsaba+ denilen Yahuda ile Silas’tı. Bunlar kardeşlere önderlik eden kişilerdi. 23 Böylece onların eliyle şu mektubu gönderdiler:

“Kardeşleriniz elçilerden ve ihtiyarlardan, Antakya,+ Suriye ve Kilikya’daki+ diğer milletlerden kardeşlere, selamlar! 24 Aramızdan bazılarının, kendilerine hiçbir talimat vermediğimiz halde,+ sözleriyle huzurunuzu kaçırarak sizi altüst etmeye çalıştıklarını duyduk.+ 25 Böylece ortak bir karara vardık+ ve aramızdan seçtiğimiz bazı kişileri, sevgili kardeşlerimiz Barnabas ve Pavlus+ ile birlikte size göndermeyi uygun bulduk. 26 Onlar Efendimiz İsa Mesih’in ismi uğrunda canlarını tehlikeye atmış kişilerdir.+ 27 Aynı şeyleri bir de sözlü olarak iletmeleri için+ Yahuda’yı ve Silas’ı+ da yolluyoruz. 28 Çünkü kutsal ruh+ ve bizler, şu gerekenler dışında bir şeyi size yüklememeyi+ uygun gördük: 29 Putlara kurban edilen şeylerden,+ kandan,+ boğularak öldürülmüş hayvanın etinden+ ve cinsel ahlaksızlıktan+ sakının. Bunlardan dikkatle sakınırsanız+ esenlikte olursunuz. Sağlıcakla kalın!”

30 Gönderilen kişiler Antakya’ya varınca, kardeşleri bir araya toplayıp mektubu verdiler.+ 31 Mektup okunduğunda, kardeşler teşvik edici sözlerden ötürü sevinç duydular.+ 32 Kendileri de peygamber+ olan Yahuda ve Silas birçok konuşma yaparak kardeşleri teşvik ettiler ve yüreklendirdiler.+ 33 Orada bir süre kaldıktan sonra, kendilerini gönderen kardeşlerin yanına selametle yolcu edildiler.+ 34 *—— 35 Fakat Pavlus ve Barnabas Antakya’da+ kalıp daha başka birçok kişiyle birlikte Yehova’nın sözündeki iyi haberi+ bildirmeye ve öğretmeye devam ettiler.

36 Bir süre sonra Pavlus, Barnabas’a, “Haydi, Yehova’nın sözünü duyurduğumuz her şehre tekrar gidelim ve kardeşleri ziyaret edip durumlarını görelim”+ dedi. 37 Barnabas, Markos+ denilen Yuhanna’yı da yanlarına alma kararındaydı. 38 Fakat Pavlus onu yanlarına almanın uygun olmadığını düşünüyordu, çünkü Markos Pamfilya’da yanlarından ayrılmış,+ kendileriyle birlikte hizmete devam etmemişti. 39 Bunun üzerine aralarında şiddetli bir tartışma çıktı ve birbirlerinden ayrıldılar. Barnabas+ Markos’u yanına alıp Kıbrıs’a+ gitmek üzere gemiye bindi. 40 Pavlus ise Silas’ı+ seçti ve kardeşler tarafından Yehova’nın lütfuna emanet edildikten+ sonra yola çıktı. 41 Suriye ve Kilikya’yı dolaşarak cemaatleri yüreklendirdi.+

16 Böylece Pavlus Derbe’ye ve sonra Listra’ya+ geldi. Burada annesi imanlı bir Yahudi, babası ise Yunanlı olan Timoteos+ adında bir öğrenci vardı. 2 Listra ve Konya’daki kardeşler onun hakkında çok olumlu konuşuyorlardı. 3 Pavlus bu gencin kendisiyle birlikte gelmesini istedi ve onu yanına alıp o yörelerde yaşayan Yahudiler yüzünden sünnet ettirdi;+ çünkü herkes babasının Yunanlı olduğunu biliyordu. 4 Şehir şehir dolaşırlarken, Yeruşalim’deki elçiler ve ihtiyarlar tarafından alınan kararları kardeşlere bildiriyor ve bunlara uymalarını söylüyorlardı.+ 5 Böylece cemaatlerin imanı güçleniyor+ ve kardeşlerin sayısı günden güne artıyordu.

6 Asya eyaletinde sözü duyurmalarına kutsal ruh izin vermediğinden, Frigya ve Galatya+ topraklarından geçip gittiler. 7 Misya’ya geldiler ve buradan Bitinya’ya+ geçmeye çalıştılar, fakat İsa ruh aracılığıyla onları engelledi. 8 Böylece, Misya’dan geçip Troas’a+ geldiler. 9 Geceleyin Pavlus’un önünde bir görüntü+ belirdi: Ayakta duran Makedonyalı bir adam kendisine, “Makedonya’ya geçip bize yardım et” diye yalvarıyordu. 10 Pavlus bunu gördükten sonra, Makedonya’dakilere+ iyi haberi bildirmek için Tanrı’nın bizi çağırttığı sonucuna vararak hemen oraya gitmenin yollarını aradık.

11 Böylece, Troas’tan denize açılıp doğruca Semendirek’e geldik ve ertesi gün Neapolis’e geçtik. 12 Buradan da Makedonya bölgesinin en önemli şehri ve bir Roma kolonisi olan Filipi’ye+ gittik.+ Bu şehirde birkaç gün kaldık. 13 Sebt günü, şehrin kapısından çıkıp bir dua yeri bulma düşüncesiyle ırmak kenarına gittik. Oturup burada toplanmış kadınlarla konuşmaya başladık. 14 Tiyatira+ şehrinden olup erguvani kumaşlar* satan Lidya adında bir kadın da bizi dinliyordu; kendisi Tanrı’ya ibadet eden biriydi. Pavlus’un söylediklerine kulak vermesi için Yehova onun yüreğini açmıştı.+ 15 Kadın ev halkıyla birlikte vaftiz edildikten+ sonra, “Eğer beni Yehova’ya sadık biri olarak gördünüzse, gelin evimde kalın”+ diye yalvardı. Ve evine gitmemiz için bizi zorladı.+

16 Bir keresinde dua yerine giderken, kendisinde bir ruh,+ bir fal cini+ olan hizmetçi kız karşımıza çıktı. Kehanetlerde bulunan bu kız efendilerine büyük kazanç sağlıyordu.+ 17 Kız, Pavlus’un ve bizim peşimize takılmıştı; “Bu adamlar Yüceler Yücesi Tanrı’nın kullarıdır, size kurtuluş yolunu ilan ediyorlar” diye bağırıp duruyordu.+ 18 Bu durum günlerce sürdü. Sonunda bıkan+ Pavlus dönüp ruha, “Ondan çıkmanı İsa’nın ismiyle emrediyorum”+ dedi. Ruh o anda kızdan çıktı.+

19 Kızın efendileri kazanç kapılarının kapandığını+ görünce, Pavlus’la Silas’ı yakalayıp çarşı meydanına sürükleyerek, yöneticilere getirdiler.+ 20 Sonra onları yerel yöneticilerin önüne çıkarıp şunları söylediler: “Yahudi olan bu adamlar şehrimizin düzenini bozuyor.+ 21 Biz Romalıların benimsemesi ya da uygulaması uygun olmayan âdetler yayıyorlar.”+ 22 Bunun üzerine kalabalık hep birden onların üzerine yürüdü; yerel yöneticiler, giysilerini yırtıp çıkarttıktan sonra değnekle dövülmelerini emrettiler.+ 23 Epeyce dayak attıktan+ sonra onları hapishaneye koydular ve sıkı gözetim altında tutulmaları için gardiyana emir verdiler.+ 24 Gardiyan bu emir üzerine onları zindanın iç kısmına attı+ ve ayaklarını tomruğa vurdu.+

25 Gece yarısı+ olmuştu; Pavlus ve Silas dua ediyor ve ilahilerle+ Tanrı’yı yüceltiyorlardı. Diğer tutuklular da onları dinliyordu. 26 Aniden büyük bir deprem oldu; öyle ki, hapishanenin temelleri sarsıldı. O anda bütün kapılar açıldı ve herkesin zincirleri çözüldü.+ 27 Uykudan uyanıp hapishane kapılarını açık gören gardiyan, tutukluların kaçtığını+ düşünerek kılıcını çekip kendini öldürmek istedi.+ 28 Fakat Pavlus, “Kendine kıyma,+ hepimiz buradayız!” diye bağırdı. 29 Bunun üzerine gardiyan ışık istedi ve içeri daldı; tir tir titreyerek Pavlus’la Silas’ın önünde yere kapandı.+ 30 Onları dışarıya çıkarıp, “Efendiler, kurtulmak için ne yapmalıyım?”+ diye sordu. 31 Onlar da, “Efendimiz İsa’ya iman et, sen de ev halkın+ da kurtulursunuz”+ dediler. 32 Böylece Yehova’nın sözünü ona ve evindeki herkese+ bildirdiler. 33 Adam gecenin o saatinde onları götürüp yaralarını temizledi; sonra o ve tüm ev halkı vakit geçirmeksizin vaftiz edildiler.+ 34 Pavlus’la Silas’ı evine getirip önlerine sofra kurdu. Tanrı’ya iman ettiğinden kendisi de ev halkı da sevinç içindeydi.

35 Gün doğunca yerel yöneticiler,+ “Adamları salıver!” emrini iletmeleri için kolluk görevlileri gönderdiler. 36 Bunun üzerine gardiyan onların dediklerini Pavlus’a iletti. “Yöneticiler adam göndererek serbest bırakılmanızı istediler. Çıkın, selametle yolunuza gidin” dedi. 37 Fakat Pavlus şu karşılığı verdi: “Roma vatandaşı+ olan bizleri halkın önünde yargılamadan dövüp hapse attılar; şimdi dışarıya gizlice mi atıyorlar? Böyle şey olmaz! Kendileri gelip bizi çıkarsın.” 38 Kolluk görevlileri bu sözleri yöneticilere bildirdi. Onların Roma vatandaşı olduğunu duyan yöneticiler korktular.+ 39 Bunun üzerine gelip onlara yalvardılar, onları dışarı çıkardılar ve şehirden ayrılmalarını rica ettiler. 40 Fakat onlar hapishaneden çıkınca Lidya’nın evine gittiler; kardeşleri görüp yüreklendirdikten+ sonra oradan ayrıldılar.

17 Amfipolis ve Apollonya’dan geçip Selanik’e+ geldiler; orada Yahudilerin bir havrası vardı. 2 Pavlus âdet edindiği gibi+ havraya, onların yanına gitti. Üç Sebt günü Kutsal Yazıları kullanarak onları ikna etmeye çalıştı.+ 3 Yazılardan kanıtlar göstererek Mesih’in acı çekmesi,+ ölüp diriltilmesi+ gerektiğini açıkladı, “İşte size duyurduğum İsa, bu Mesih’tir”+ dedi. 4 Bunun üzerine onlardan bazıları ve Tanrı’ya ibadet eden Yunanlılardan büyük bir kalabalık iman edip+ Pavlus ile Silas’a+ katıldı; aralarında bulunan nüfuzlu kadınların sayısı da az değildi.

5 Ne var ki, Yahudiler bunu kıskandı;+ çarşı meydanında dolaşan serserilerden bazı kötü adamları yanlarına alıp bir kalabalık oluşturarak şehirde kargaşa çıkardılar.+ Yason’un+ evine saldırdılar, onları bulup kalabalığın önüne çıkarmak istiyorlardı. 6 Onları bulamayınca Yason’u ve bazı kardeşleri şehir yöneticilerinin önüne sürüklediler, bir yandan da şöyle bağırıyorlardı: “Dünyayı altüst eden bu adamlar+ şimdi de buraya geldiler. 7 Yason da onları evinde ağırladı. Bu adamların hepsi, İsa diye başka bir kral var+ diyerek Sezar’ın* buyruklarına karşı çıkıyorlar.”+ 8 Bu sözleri şehir yöneticilerini ve kalabalığı telaşa düşürdü. 9 Yöneticiler, Yason’dan ve ötekilerden yüklüce bir kefalet aldıktan sonra onları serbest bıraktılar.

10 Kardeşler Pavlus’la Silas’ı gece+ olur olmaz Veriya’ya gönderdiler; onlar da oraya varınca Yahudilerin havrasına girdi. 11 Veriya’daki Yahudiler Selanik’tekilerden daha açık fikirliydi; kendilerine anlatılanların doğruluğunu her gün Kutsal Yazılardan+ dikkatle araştırarak+ sözü büyük istekle kabul ettiler.+ 12 Böylece onlardan birçoğu iman etti, Yunanlılardan da iman eden saygın+ kadın ve erkeklerin sayısı az değildi. 13 Fakat Selanikli Yahudiler Tanrı’nın sözünün Pavlus tarafından Veriya’da da duyurulduğunu öğrenince, kalabalıkları kışkırtıp+ huzursuzluk çıkarmak için+ oraya geldiler. 14 Bunun üzerine kardeşler Pavlus’u hemen deniz kıyısına yolcu ettiler;+ Silas ve Timoteos ise orada kaldı. 15 Pavlus’a eşlik edenler onu Atina’ya kadar götürdüler; ondan Silas ve Timoteos’un+ bir an önce yanına gelmesi talimatını aldıktan sonra oradan ayrıldılar.

16 Bu arada Pavlus Atina’da onları beklerken, şehrin putlarla dolu olduğunu görünce canı sıkıldı.+ 17 O nedenle, havrada Yahudilerle,+ Tanrı’ya ibadet eden diğer kişilerle ve her gün çarşı meydanında+ rastladığı insanlarla konuşup onları ikna etmeye çalışıyordu. 18 Fakat Epikurosçu ve Stoacı bazı filozoflar+ onunla tartışmaya koyuldular. Kimi, “Bu ukala ne anlatmak istiyor?”,+ kimi de, “Galiba yabancı tanrıların habercisi” diyordu. Çünkü o, İsa ve dirilme+ hakkındaki iyi haberi bildiriyordu. 19 Bu yüzden Pavlus’u tutup Areopagos’a* götürdüler. “Anlattığın bu yeni öğretinin+ ne olduğunu öğrenebilir miyiz?” dediler. 20 “Ortaya attığın şeyler kulağımıza yabancı. Bunların anlamını öğrenmek isteriz.”+ 21 Aslında tüm Atinalılar ve kentte konaklayan yabancılar, boş vakitlerinde yeni bir şey anlatmak ya da dinlemekten başka bir şey yapmazlardı. 22 Pavlus, Areopagos’un+ ortasında durup şunları söyledi:

“Ey Atinalılar, sizin başkalarına göre tanrılara her bakımdan daha bağlı insanlar olduğunuzu görüyorum.+ 23 Örneğin, çevrede dolaşırken kutsal gördüğünüz şeylere dikkatle baktım, üzerinde ‘Bilinmeyen Tanrı’ya’ yazan bir sunak gördüm. İşte tanımadan bağlılık duyduğunuz bu Tanrı’yı ben size duyuruyorum. 24 Dünyayı ve üzerindeki her şeyi yaratan Tanrı, göğün ve yerin Rabbi+ olduğundan, insan eliyle yapılmış tapınaklarda oturmaz.+ 25 Sanki bir şeye ihtiyacı varmış gibi O’na insan eliyle hizmet de edilmez;+ çünkü herkese hayat,+ nefes+ ve her şeyi veren Kendisidir. 26 Bütün yeryüzünde otursunlar diye,+ insanlığın tüm milletlerini+ tek bir adamdan+ yarattı; onlar için belirli dönemler kararlaştırıp+ oturacakları yerin sınırlarını çizdi.+ 27 Böylece Tanrı’yı arayabilir,+ O’nu el yordamıyla da olsa arayıp gerçekten bulabilirlerdi.+ Aslında O hiçbirimizden uzak değildir. 28 Çünkü O’nun sayesinde yaşıyoruz, hareket ediyoruz ve varız;+ bazı şairlerinizin+ de söylediği gibi, ‘Biz de O’nun çocuklarıyız.’

29 Tanrı’nın çocukları olduğumuza göre,+ o İlahi Varlığın,+ insan aklı ve ustalığıyla biçimlendirilmiş altına, gümüşe ya da taşa benzediğini sanmamalıyız.+ 30 Gerçi Tanrı bir zamanlar böyle bir bilgisizliğe göz yummuştur,+ ancak şimdi her yerde herkesin tövbe+ etmesi gerektiğini insanlara bildiriyor. 31 Çünkü Tanrı bir gün saptadı ve o gün, Kendi atadığı adam aracılığıyla dünyayı adaletle yargılamayı+ amaçladı; o adamı ölüyken diriltmekle+ tüm insanlara bir güvence verdi.”

32 Ölülerin dirilmesiyle ilgili sözleri duyunca kimi alay etmeye başladı,+ kimi de ‘Seni bu konuda başka zaman da dinleriz’ dedi. 33 Bunun üzerine Pavlus onların yanından ayrıldı. 34 Fakat bazıları onunla beraber gittiler ve iman ettiler; bunlar arasında Damaris adlı bir kadın ile Areopagos+ mahkemesi yargıçlarından Dionisios da vardı.

18 Bundan sonra Pavlus Atina’dan ayrılıp Korintos’a geldi. 2 Akuila+ ile karısı Priskilla’yı buldu. Akuila, Pontus doğumlu bir Yahudiydi ve İtalya’dan+ yeni gelmişti; çünkü Klaudius+ tüm Yahudilerin Roma’dan çıkmasını emretmişti. Pavlus onların yanına gitti. 3 Onlarla aynı meslekten olduğundan, evlerinde kaldı ve birlikte çalıştılar;+ meslekleri çadırcılıktı. 4 Bununla birlikte, Pavlus her Sebt günü havrada+ bir konuşma yapar, Yahudileri ve Yunanlıları ikna etmeye çalışırdı.

5 Silas+ ve Timoteos+ Makedonya’dan geldikten sonra, Pavlus sözü duyurmak üzere yoğun bir şekilde çalışmaya başladı ve İsa’nın Mesih olduğunu kanıtlamak için Yahudilere şahitlik etti.+ 6 Fakat Yahudiler muhalefeti ve aşağılayıcı konuşmaları+ sürdürünce, Pavlus giysisini silkeleyerek,+ “Kanınızdan siz sorumlu olun.+ Ben temizim.+ Artık diğer milletlerden insanlara gideceğim”+ dedi. 7 Böylece oradan ayrılıp, Tanrı’ya ibadet eden Titius Yustus adlı bir adamın evine gitti; onun evi havraya bitişikti. 8 Havra yöneticisi Krispos+ ile tüm ev halkı Efendimize iman etti. Korintoslulardan sözü duyan birçok kişi de iman edip vaftiz ediliyordu. 9 Ve geceleyin Efendimiz Pavlus’a bir görüntüde şunları söyledi:+ “Korkma, konuşmaya devam et, susma, 10 çünkü ben seninle beraberim.+ Kimse sana saldırıp zarar veremeyecek, çünkü bu şehirde bana ait daha birçok kişi var.” 11 Böylece Pavlus bir buçuk yıl orada kalıp insanlara Tanrı’nın sözünü öğretti.

12 Gallio, Ahaya’da genel vali+ olduğu sırada Yahudiler hep birden Pavlus’a karşı harekete geçtiler ve onu yargı kürsüsünün önüne götürdüler.+ 13 “Bu adam insanları kandırıp kanuna aykırı bir ibadet şekline yöneltiyor”+ dediler. 14 Pavlus tam konuşmaya başlayacakken, Gallio onlara şöyle dedi: “Ey Yahudiler, şikâyetiniz gerçekten bir haksızlık veya adi bir suçla ilgili olsaydı, sizi sabırla dinlemek için nedenim olurdu. 15 Fakat sorun sözlerle, isimlerle+ ve kanununuzla+ ilgili anlaşmazlıklarsa, bunları kendiniz çözmelisiniz. Bu konularda hakem olmak istemem.” 16 Böylece Yahudileri yargı kürsüsü önünden kovdu. 17 Bunun üzerine onlar havra yöneticisi Sostenis’i+ yakaladılar ve yargı kürsüsünün önünde dövdüler. Gallio ise olanlara hiç aldırmadı.

18 Pavlus bir süre daha orada kaldıktan sonra, kardeşlerle vedalaşıp onlardan ayrıldı ve bir adakta bulunmuş olduğundan Kenhrea’da+ saçını kestirip+ Priskilla ile Akuila’yı da yanına alarak Suriye’ye gitmek üzere gemiye bindi. 19 Efesos’a geldiler. Pavlus onlardan orada ayrıldı, fakat kendisi havraya+ gidip Yahudileri ikna etmeye çalıştı. 20 Orada daha uzun süre kalmasını rica ettilerse de o kabul etmedi. 21 “Yehova isterse+ tekrar gelirim” diyerek onlarla vedalaştı.+ Efesos’tan gemiye binip yola çıktı, 22 Sezariye’ye geldi. Sonra cemaatteki kardeşleri görmeye gitti* ve oradan Antakya’ya geçti.

23 Pavlus burada bir süre kaldıktan sonra yola çıktı, Galatya+ ve Frigya+ bölgelerinde her yeri dolaşarak tüm öğrencileri yüreklendirdi.+

24 Bu arada Efesos’a Apollos+ adında İskenderiyeli bir Yahudi geldi; etkili konuşan ve Kutsal Yazıları+ iyi bilen biriydi. 25 Yehova’nın yolu hakkında sözlü olarak eğitilmiş olan Apollos, ruhun verdiği coşkuyla,+ İsa hakkında doğru şeyler anlatıyor ve öğretiyordu. Fakat vaftiz konusunda sadece Yahya’nın vaftizini+ biliyordu. 26 Havrada cesaretle konuşmaya başladı. Priskilla ve Akuila+ onu dinledikten sonra yanlarına alıp Tanrı’nın yolunu kendisine daha doğru bir şekilde açıkladılar. 27 Apollos Ahaya’ya geçmek istiyordu. Kardeşler de oradaki öğrencilere mektup yazıp onu sıcak bir şekilde karşılamalarını rica ettiler. Apollos oraya gidince, Tanrı’nın lütfuyla+ iman etmiş olanlara çok yardım etti.+ 28 İsa’nın Mesih olduğunu+ Kutsal Yazılardan+ kanıtlarla açıkça göstererek, Yahudilerin söylediklerini herkesin önünde etkili bir şekilde çürütüyordu.

19 Apollos+ Korintos’tayken, Pavlus iç kesimlerden geçerek Efesos’a+ geldi. Orada bazı öğrencilerle karşılaştı. 2 Onlara, “İman ettiğinizde kutsal ruhu aldınız+ mı?” diye sordu. Onlar da, “Kutsal ruh hakkında bir şey duymadık”+ dediler. 3 “O halde neye göre vaftiz edildiniz?” diye sordu, “Yahya’nın vaftizine+ göre” dediler. 4 Pavlus şöyle karşılık verdi: “Yahya’nın yaptığı tövbe vaftiziydi;+ o, insanlara kendisinden sonra gelen kişiye,+ yani İsa’ya iman etmelerini söylerdi.” 5 Bunu duyunca Efendimiz İsa’nın ismiyle vaftiz edildiler.+ 6 Pavlus ellerini onların üzerine koyduğunda+ üzerlerine kutsal ruh indi; başka diller konuşmaya ve peygamberlik etmeye başladılar.+ 7 Orada on iki erkek vardı.

8 Pavlus üç ay boyunca havraya+ gidip cesaretle konuştu. Tanrı’nın krallığı hakkında ikna edici kanıtlar kullanarak konuşmalar yapıyordu.+ 9 Fakat bazıları tutumlarını sertleştirip insanların önünde Yol’u+ kötülemeyi imansız bir şekilde+ sürdürünce, Pavlus yanlarından ayrıldı.+ Öğrencileri de onlardan ayırarak+ her gün Tirannus’un okulundaki derslikte konuşmalar yapmaya başladı. 10 İki yıl bu şekilde devam etti,+ böylece gerek Yahudi gerek Yunanlı, Asya eyaletinde+ oturan herkes Rabbin sözünü duydu.

11 Tanrı, Pavlus’un eliyle olağanüstü işler yapıyordu.+ 12 Hatta hastalara Pavlus’un kullandığı peşkirleri ve peştemalları götürürlerdi;+ hastalar iyileşir ve kötü ruhlar çıkardı.+ 13 O çevrede dolaşıp cin kovan Yahudilerden+ bazıları da Efendimiz İsa’nın ismini kullanmaya+ kalkıştılar. Bunlar içlerine kötü ruhlar girmiş olanlara “Pavlus’un duyurduğu İsa’nın adıyla size emrediyorum”+ diyerek ruhları çıkarmaya çalışırlardı. 14 Skeva adlı bir Yahudi yüksek kâhinin yedi oğlu da bunu yapıyordu. 15 Fakat bir keresinde kötü ruh onlara, “İsa’yı bilirim,+ Pavlus’u da tanırım,+ peki siz kimsiniz?” diye karşılık verdi. 16 Bunun üzerine, içine kötü ruh girmiş olan adam üzerlerine saldırdı,+ onları tek tek alt edip etkisiz hale getirdi; öyle ki, adamlar o evden çıplak ve yaralı bir halde kaçtılar. 17 Efesos’ta oturan tüm Yahudiler ve Yunanlılar bu olayı duydu ve herkesin içine bir korku+ düştü; böylece Efendimiz İsa’nın ismi yüceltiliyordu.+ 18 İman edenlerin birçoğu geliyor, yaptıkları kötü işleri açıkça itiraf edip+ anlatıyordu. 19 Büyücülük yapanların+ birçoğu kitaplarını toplayıp herkesin önünde yaktılar. Kitapların değerini hesapladılar; elli bin gümüş tuttu. 20 Böylece Yehova’nın sözü, etkili bir şekilde yayılıyor ve güç kazanıyordu.+

21 Pavlus bu olaylardan sonra, Makedonya+ ve Ahaya’ya uğrayıp Yeruşalim’e+ gitmeye karar verdi. “Oraya gittikten sonra Roma’yı+ da görmeliyim” diyordu. 22 Böylece kendisine hizmet edenlerden ikisini, Timoteos+ ve Erastos’u+ Makedonya’ya gönderdi, fakat kendisi bir süre daha Asya eyaletinde kaldı.

23 O günlerde bu Yol’dan+ ötürü epey büyük bir kargaşa oldu.+ 24 Dimitrios adında bir gümüşçü Artemis tapınağının gümüş biblolarını yaparak zanaatçılara önemli bir kazanç kapısı açmıştı.+ 25 Dimitrios onları ve bu gibi işler yapan+ başkalarını toplayıp şunları söyledi: “Efendiler, bu işten zengin olduğumuzu+ çok iyi biliyorsunuz. 26 Sizin de gördüğünüz ve duyduğunuz gibi, Pavlus denilen bu adam elle yapılan ilahların+ ilah olmadığını söyleyerek, sadece Efesos’ta+ değil, neredeyse Asya eyaletinin tümünde büyük bir kitleyi inandırıp akıllarını çelmiştir. 27 Üstelik, tehlike sadece işimizin saygınlığına gölge düşmesi değil, tüm Asya eyaletinin ve yeryüzünün taptığı büyük tanrıça Artemis’in+ tapınağının itibardan düşmesi ve ihtişamının sönmesidir.” 28 Bu sözleri dinleyen insanlar öfkeyle doldular ve “Efesosluların Artemis’i büyüktür!” diye bağırmaya başladılar.

29 Bunun üzerine şehir karıştı; Pavlus’un seyahat arkadaşları olan Makedonyalı Gayus ve Aristarhos’u+ yakalayıp beraberinde sürükleyen halk tiyatroya hücum etti. 30 Pavlus da halkın arasına girmek istedi, fakat öğrenciler onu bırakmadılar. 31 Hatta şenlik ve oyunları düzenleyenlerden Pavlus’u seven bazıları ona haber göndererek tiyatroda kendisini tehlikeye atmaması için yalvardılar. 32 Gerçekten de orada her kafadan bir ses çıkıyordu;+ topluluk karışıklık içindeydi ve çoğu neden toplandıklarını bilmiyordu. 33 Birlikte kalabalığın içinden İskender’i çekip çıkardılar, Yahudiler onu öne ittiler. Halkı susturmak için eliyle işaret eden İskender onlara savunmasını yapmak istedi. 34 Fakat onun Yahudi olduğunu anlayınca, yaklaşık iki saat boyunca “Efesosluların Artemis’i büyüktür!”+ diye hep bir ağızdan bağırdılar.

35 Sonunda şehir kâtibi kalabalığı susturdu+ ve şöyle seslendi: “Ey Efesoslular, büyük Artemis’in tapınağının ve gökten düşen tasvirinin bekçisi Efesos şehridir; tüm dünyada bunu bilmeyen var mı? 36 Mademki bunlar tartışılmaz, size düşen, sakin olup telaşa kapılmamaktır.+ 37 Getirdiğiniz bu adamlar ne tapınak hırsızıdır ne de tanrıçamıza küfretmişlerdir. 38 Dimitrios+ ve zanaatçı arkadaşları bir kimseden davacıysa, mahkeme+ günleri var, genel valiler+ var; karşılıklı suçlamada bulunabilirler. 39 Fakat eğer başka bir şeyin peşindeyseniz, bunun resmi bir toplantıyla karara bağlanması gerekir. 40 Bilin ki, gerçek bir tehlikeyle karşı karşıyayız; bugünkü olay yüzünden ayaklanma çıkarmakla suçlanabiliriz. Çünkü bu kalabalığın taşkınlığını haklı gösterecek hiçbir gerekçemiz yok.” 41 Bu sözlerden+ sonra topluluğu+ dağıttı.

20 Kargaşa bitince, Pavlus öğrencileri yanına çağırttı ve onları yüreklendirdi. Sonra onlara veda edip+ Makedonya’ya+ gitmek üzere yola çıktı. 2 O yörelerde dolaşıp kardeşlerle konuşarak onları da yüreklendirdi+ ve oradan Yunanistan’a geçti. 3 Burada üç ay kaldıktan sonra, Makedonya üzerinden geri dönmeye karar verdi; çünkü Suriye’ye deniz yoluyla gitmek üzereyken Yahudilerin kendisine bir tuzak+ kurduğunu öğrenmişti. 4 Veriyalı Pirros’un oğlu Sopatros,+ Selanikli Aristarhos+ ve Sekundus, Derbeli Gayus, Timoteos,+ Asya eyaletinden Tihikos+ ve Trofimos+ da kendisine eşlik ediyordu. 5 Bu kişiler önden gidip Troas’ta+ bizi beklediler. 6 Bizse Mayasız Ekmek Bayramından+ sonra Filipi’den denize açıldık ve beş günde Troas’a+ onların yanına vardık. Orada yedi gün kaldık.

7 Haftanın birinci günü+ yemek yemek için bir araya geldiğimizde, Pavlus ertesi gün ayrılacağından orada bulunanlara bir konuşma yaptı ve konuşmasını gece yarısına dek sürdürdü. 8 Toplanmış olduğumuz üst kattaki odada+ çok sayıda kandil vardı. 9 Pavlus konuşmasını sürdürürken, pencerede oturan Eftihos adlı genci derin bir uyku bastı. Uykuya dalınca üçüncü kattan aşağı düştü; yerden kaldırdıklarında ölmüştü. 10 Fakat Pavlus aşağıya inip gencin üzerine kapandı,+ onu kucaklayıp, “Gürültü yapmayın, hayata döndü”*+ dedi. 11 Sonra yukarı çıktı; sofraya oturup yemek yedi ve onlarla uzun bir süre daha, gün ağarıncaya dek konuşup oradan ayrıldı. 12 Böylece, hayata dönen o genci alıp gittiler, büyük bir teselli buldular.

13 Biz önden gemiyle Assos’a gittik; Pavlus gemiye burada binecekti, çünkü kendisi karadan gelmeyi istediğinden böyle talimat vermişti. 14 Böylece Assos’ta bize yetişti ve onu gemiye alıp Midilli’ye gittik. 15 Ertesi gün yola devam edip Sakız Adası karşısına geldik, sonraki gün Sisam Adasına uğradık. Daha sonraki gün de Miletos’a vardık. 16 Pavlus Asya eyaletinde zaman kaybetmemek için Efesos’a+ uğramadan geçmeye karar vermişti, çünkü yetişebilirse, Pentekost Bayramında Yeruşalim’de+ olmak için acele ediyordu.

17 Yine de, Miletos’tan Efesos’a haber gönderip cemaatin ihtiyarlarını+ yanına çağırdı. 18 Geldikleri zaman onlara şöyle dedi: “Asya eyaletine+ adım attığım ilk günden beri,+ yanınızda nasıl bir yaşam sürdüğümü iyi biliyorsunuz. 19 Rabbimizin* hizmetinde büyük bir alçakgönüllülükle+ ve gözyaşlarıyla çalıştım.+ Yahudilerin kurduğu tuzaklar+ yüzünden birçok zorlukla karşılaştım. 20 Bu sırada, sizlere yararlı olacak her şeyi söylemekten ve hem herkesin içinde hem de evden eve+ Tanrı’nın sözünü öğretmekten+ geri durmadım. 21 Hem Yahudilere hem Yunanlılara, tövbe edip+ Tanrı’ya dönmeleri ve Efendimiz İsa’ya iman etmeleri için her şeyi tam olarak anlattım.+ 22 Şimdi, ruhun zorlamasıyla+ Yeruşalim’e gidiyorum. Orada başıma neler geleceğini bilmesem de, 23 zincirlerin ve sıkıntıların beni beklediğini kutsal ruh+ her şehirde bana tekrar tekrar söylüyor.+ 24 Fakat ben canıma hiç değer vermiyorum;+ yeter ki, Tanrı’nın lütfuyla+ ilgili iyi habere tam anlamıyla tanıklık etmek için Efendimiz İsa’dan aldığım+ görevi+ ve bu yoldaki koşumu tamamlayabileyim.+

25 Artık biliyorum ki, aranızda krallığı duyurduğum sizler, yüzümü bir daha görmeyeceksiniz. 26 Bu nedenle, hiçbir insanın kanından sorumlu olmadığıma,+ işte bugün tanıklık etmenizi istiyorum. 27 Çünkü Tanrı’nın tüm amacını size bildirmekten+ geri durmadım. 28 Kendinize+ ve tüm sürüye+ dikkat edin;+ sizler, Tanrı’nın Kendi Oğlunun kanıyla+ satın aldığı cemaate çobanlık etmek+ üzere, kutsal ruh tarafından o sürünün içinde gözetmenler olarak atandınız.+ 29 Biliyorum ki, ben gittikten sonra aranıza zalim kurtlar+ girecek, onlar sürüye şefkat göstermeyecekler. 30 Sizin aranızdan da bazıları çıkacak ve öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek+ için çarpıtılmış sözler+ söyleyecekler.

31 Bu nedenle uyanık kalın, üç yıl+ boyunca gece gündüz her birinize gözyaşlarıyla tembihte bulunduğumu+ unutmayın. 32 Şimdi sizi Tanrı’ya ve O’nun lütfu hakkındaki söze emanet ediyorum;+ bu söz sizi güçlendirebilir+ ve tüm kutsal kişilerle birlikte mirası almanızı+ sağlayabilir. 33 Hiç kimsenin gümüşüne, altınına veya giysisine göz dikmedim.+ 34 Siz de biliyorsunuz ki, benim ve yanımdakilerin ihtiyaçlarını bu eller karşıladı.+ 35 Böyle emek çekerek+ zayıflara yardım etmeniz+ ve Efendimiz İsa’nın, ‘Vermek+ almaktan daha büyük mutluluktur’ sözünü unutmamanız gerektiğini size her şekilde gösterdim.”

36 Pavlus bunları dedikten sonra, onlarla birlikte diz çöküp+ dua etti. 37 Hepsi çok gözyaşı döktü; Pavlus’un boynuna sarılıp+ onu şefkatle öptüler.+ 38 Özellikle, ‘Bir daha yüzümü görmeyeceksiniz’+ sözü onlara çok acı geldi. Sonra gemiye kadar ona eşlik ettiler.+

21 Onlardan çok zor ayrıldık; sonra denize açıldık ve pupa yelken seyredip İstanköy’e geldik. Ertesi gün Rodos’a vardık, buradan da Patara’ya gittik. 2 Fenike’ye geçen bir gemi bulunca, binip denize açıldık. 3 Ufukta Kıbrıs’ı+ gördüğümüz zaman, onu solda bırakarak Suriye’ye+ doğru seyrettik. Gemi Sur şehrinde yük+ boşaltacaktı; biz de orada karaya çıktık. 4 Orada öğrencileri arayıp bulduk ve yedi gün kaldık. Onlar ruhun yönlendirmesiyle+ Pavlus’a sürekli Yeruşalim’e ayak basmamasını söylüyorlardı. 5 Vakti gelince yola çıktık; kadınlar ve çocuklar da dahil tüm kardeşler şehrin dışına dek bizi geçirdiler. Sonra kıyıda diz çöküp+ dua ettik. 6 Vedalaşıp+ gemiye bindik, onlar da evlerine döndü.

7 Sur’dan sonra Ptolemais’te durduk, burada kardeşlerle görüştük ve bir gün onlarla kaldık. 8 Ertesi gün yola koyulup Sezariye’ye+ vardık. Yediler’den+ biri olan incil vaizi Filipus’un evine gittik ve orada kaldık. 9 Bu adamın peygamberlik eden dört bekâr kızı+ vardı. 10 Burada günlerce kaldık; bu sırada Yahudiye’den Agabos+ adında bir peygamber geldi. 11 Yanımıza gelip Pavlus’un kuşağını aldı ve onunla kendi ayaklarını ve ellerini bağlayıp şöyle dedi: “Kutsal ruh diyor ki, ‘Yahudiler bu kuşağın sahibini Yeruşalim’de böyle bağlayıp+ diğer milletlerden insanların eline verecekler.’”+ 12 Bu sözleri duyunca, hem biz hem oradaki kardeşler Yeruşalim’e gitmemesi için Pavlus’a yalvardık.+ 13 O zaman Pavlus bize şunları söyledi: “Ne yapıyorsunuz?+ Ağlayarak neden yüreğimi eritiyorsunuz?+ Bilin ki, ben Efendimiz İsa’nın ismi uğrunda Yeruşalim’de sadece zincire vurulmaya değil, ölmeye+ de hazırım.” 14 Onu kararından caydıramayınca, “Yehova’nın istediği+ olsun” diyerek sustuk.

15 Sonra hazırlanıp Yeruşalim’e doğru yola çıktık.+ 16 Sezariye’deki+ öğrencilerden bazıları da bizimle birlikte geldi; bizi evinde kalacağımız adamın yanına götüreceklerdi. Bu kişi ilk öğrencilerden olan Kıbrıslı Mınason’du. 17 Yeruşalim’e geldiğimizde+ kardeşler bizi sevinçle karşıladı.+ 18 Ertesi gün Pavlus’la birlikte Yakup’un+ yanına gittik; tüm ihtiyarlar oradaydı. 19 Pavlus onları selamladıktan sonra, Tanrı’nın onun hizmeti aracılığıyla+ diğer milletler arasında yaptığı işleri ayrıntılarıyla anlattı.+

20 Kardeşler bu sözleri duyunca Tanrı’ya şükrettiler ve Pavlus’a şunları söylediler: “Gördüğün gibi Yahudiler arasında iman eden binlerce kişi var; onların hepsi Kanuna uymakta gayretlidir.+ 21 Onlar senin diğer milletler arasındaki tüm Yahudilere Musa kanununu bırakmalarını+ öğrettiğine dair söylentiler duymuşlar; çocuklarını sünnet etmemelerini+ ve dinsel törelere uymamalarını söylüyormuşsun. 22 Bu durumda ne yapacağız? Senin buraya geldiğini mutlaka duyacaklar. 23 Şimdi sana diyeceklerimizi yap: Aramızda adağı olan dört kişi var. 24 Bu kişileri yanına al+ ve onlarla birlikte kendin de arınma kurallarını yerine getir. Başlarını tıraş ettirmeleri+ için gereken masrafı sen karşıla.+ Böylece, hakkında söylenenlerin gerçek olmadığını, senin de düzgün yaşayan, Kanuna uyan biri olduğunu herkes görsün.+ 25 Diğer milletlerden iman edenlere gelince, aldığımız kararı onlara göndermiştik; putlara kurban edilen şeylerden,+ kandan,+ boğularak öldürülmüş hayvanın etinden+ ve cinsel ahlaksızlıktan+ sakınmaları gerektiğini bildirmiştik.”

26 Ertesi gün Pavlus adamları beraberinde götürdü ve onlarla birlikte arınma kurallarını yerine getirdi.+ Sonra mabede girip arınma günlerinin ne zaman dolacağını+ ve her biri için ne zaman sunu+ verileceğini bildirdi.+

27 Yedi+ günlük sürenin bitmesine yakın, Asya eyaletinden gelen Yahudiler Pavlus’u mabette gördüler ve kalabalık içinde karışıklık çıkarıp+ onu yakaladılar. 28 Şöyle bağırıyorlardı: “Ey İsrailoğulları, koşun! Her yerde herkese, halkımızın,+ Kanunun ve bu yerin aleyhinde şeyler öğreten işte bu adamdır. Üstelik Yunanlıları bile mabede sokup bu kutsal yeri kirletti.”+ 29 Daha önce Pavlus’u şehirde Efesoslu Trofimos’la+ birlikte görmüşlerdi; Pavlus’un onu mabede soktuğunu düşünüyorlardı. 30 Tüm şehir kargaşaya boğuldu;+ insanlar koşuşmaya başladı ve Pavlus’u tutup mabedin dışına sürüklediler.+ Mabedin kapıları hemen kapatıldı. 31 Kalabalık Pavlus’u öldürmeye çalışıyordu, bu arada tabur komutanına tüm Yeruşalim’in karıştığı+ haberi geldi. 32 Komutan hemen yanına askerler ve subaylar alıp kalabalığın bulunduğu yere koştu.+ Komutanı+ ve askerleri görünce Pavlus’u dövmeyi bıraktılar.

33 Komutan gelip Pavlus’u yakaladı ve çift zincirle bağlanmasını emretti.+ Onun kim olduğunu ve ne yaptığını soruşturmaya başladı. 34 Fakat bağrışan kalabalıkta her kafadan bir ses çıkıyordu.+ Komutan kargaşa yüzünden kesin bir şey öğrenemeyince, Pavlus’un kışlaya götürülmesini emretti.+ 35 Pavlus merdivenlere geldiğinde durum öyle bir hal aldı ki, askerler onu azgın kalabalık yüzünden tutup götürmek zorunda kaldılar. 36 Çünkü kalabalık “Öldürün!”+ diye bağırarak peşlerinden geliyordu.

37 Pavlus kışlaya girmek üzereyken komutana, “Bir şey söyleyebilir miyim?” dedi. Komutan da “Sen Yunanca biliyor musun?” diye sordu, 38 “Bir süre önce ayaklanma çıkarıp+ dört bin suikastçıyı çöle götüren Mısırlı sen değil misin?” 39 Pavlus da, “Ben Kilikya bölgesinden Tarsuslu+ bir Yahudiyim;+ hiç de önemsiz olmayan bir şehrin vatandaşıyım. Senden rica ediyorum, halka seslenmeme izin ver” dedi. 40 Komutan izin verince, Pavlus merdivenlerde durdu, halka eliyle işaret etti.+ Büyük bir sessizlik olunca, halka İbranice+ hitap etmeye başladı ve şöyle konuştu:

22 “Efendiler, kardeşler+ ve babalar! Şimdi savunmamı+ dinleyin.” 2 (Pavlus’un kendilerine İbranice+ hitap ettiğini duyunca, kalabalık daha büyük bir sessizliğe gömüldü. Pavlus şöyle devam etti:) 3 “Ben Kilikya’nın+ Tarsus şehrinde doğmuş bir Yahudiyim,+ fakat bu şehirde Gamaliel’in+ dizinin dibinde öğrenim gördüm ve atalarımızın Kanununun sıkı kurallarıyla+ eğitildim. Bugün siz Tanrı için nasıl gayretliyseniz ben de öyleydim.+ 4 Bu Yol’u izleyenlere öldüresiye zulmettim;+ hem erkekleri hem kadınları bağlayıp hapse attırdım.+ 5 Başkâhin de, tüm ihtiyar meclisi+ de buna tanıklık edebilir. Ayrıca onlardan Şam’daki kardeşlere götürmek üzere mektuplar+ almıştım ve bu şehre gidiyordum; niyetim oradakileri cezalandırılmak üzere tutuklu olarak Yeruşalim’e getirmekti.

6 Fakat yolda, Şam’a yaklaşırken, öğle sularında etrafım birden gökten gelen kuvvetli bir ışıkla aydınlandı.+ 7 Yere düştüm ve ‘Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun?’+ diye bir ses duydum. 8 ‘Kimsin Efendim?’ diye sordum; ‘Ben zulmettiğin Nasıralı İsa’yım’+ dedi. 9 Yanımdaki adamlar+ ışığı görmüşler, fakat benimle konuşanın sözlerini işitmemişlerdi.+ 10 Bunun üzerine, ‘Ne yapmalıyım+ Efendim?’ diye sordum. Efendimiz, ‘Kalk, Şam’a git; senin için belirlenen görevler+ sana orada söylenecek’ dedi. 11 O göz kamaştırıcı ışık yüzünden hiçbir şey göremez olmuştum; bu yüzden Şam’a yanımdaki adamların yardımıyla geldim.+

12 Oradaki tüm Yahudilerin övgüyle söz ettiği,+ Kanuna bağlı, Hananya adlı dindar bir adam 13 yanıma geldi ve ‘Saul kardeş, gözlerin açılsın!’+ dedi. İşte o an onu gördüm. 14 Bana şunları söyledi: ‘Atalarımızın Tanrısı,+ Kendisinin isteğini öğrenmen, o doğru Kişiyi+ görmen+ ve sesini duyman+ için seni seçti.+ 15 Çünkü sen gördüklerini ve işittiklerini tüm insanlara bildirerek onun bir şahidi olacaksın.+ 16 Şimdi ne bekliyorsun? Kalk, vaftiz edil+ ve onun ismiyle+ yakararak günahlarından arın.’+

17 Yeruşalim’e+ döndükten sonra, mabette dua ederken kendimden geçtim+ 18 ve onu gördüm. ‘Acele et, hemen Yeruşalim’den çık, çünkü insanlar benim hakkımdaki tanıklığını kabul etmeyecek’+ diyordu. 19 O zaman, ‘Ey Efendim, onlar havra havra dolaşarak, sana iman edenleri hapse attığımı+ ve dövdüğümü+ iyi biliyorlar’ dedim. 20 ‘Senin şahidin olan İstefanos’un+ kanı döküldüğünde, orada durup ölümünü onayladım+ ve onu öldürenlerin kaftanlarına bekçilik ettim.’ 21 Bütün bunlara rağmen o bana, ‘Git, çünkü seni uzaktaki milletlere göndereceğim’+ dedi.”

22 Pavlus’u dinleyen kalabalık bu sözlerden sonra, “Bu adamı ortadan kaldırın, böyle biri yaşamaya layık değil!” diye bağırmaya başladı.+ 23 Bağırıp çağırıyor, üstlerindeki giysileri fırlatıyor, havaya toz toprak savuruyorlardı.+ 24 Bunun üzerine komutan, Pavlus’un kışlaya getirilmesini ve kırbaçlanarak sorgulanmasını emretti; amacı onun aleyhinde neden böyle bağırdıklarını+ tam olarak öğrenmekti. 25 Kırbaçlamak üzere kollarını bağladıklarında, Pavlus orada durmakta olan subaya, “Roma vatandaşı+ olan yargılanmamış birini kırbaçlamanız yasalara uygun mu?” dedi. 26 Subay bunu duyunca komutana gidip, “Ne yapmak niyetindesiniz? Bu adam Roma vatandaşı” diyerek durumu bildirdi. 27 Bunun üzerine komutan Pavlus’un yanına geldi ve “Söyle, sen Roma vatandaşı mısın?”+ diye sordu, o da “Evet” dedi. 28 Komutan, “Ben bu vatandaşlık haklarını yüklü bir para ödeyerek aldım” dedi. Pavlus da, “Bense o haklarla doğdum”+ dedi.

29 Bunun üzerine, onu işkenceyle sorgulayacak olan adamlar hemen yanından çekildiler. Komutan, Roma vatandaşı olduğunu öğrenince+ onu bağladığı için korktu.

30 Pavlus’un Yahudiler tarafından neyle suçlandığını kesin olarak öğrenmek istediğinden, ertesi gün bağlarını çözdürdü ve yüksek kâhinler ile tüm Sanhedrin’in toplanmasını emretti. Pavlus’u getirip onların önüne çıkardı.+

23 Pavlus Sanhedrin üyelerine dikkatle bakarak, “Efendiler, kardeşler, bugüne dek Tanrı’nın önünde tamamen rahat bir vicdanla+ yaşadım” dedi. 2 Bunun üzerine başkâhin Hananya, Pavlus’un yanında duranlara onun ağzına vurmalarını+ emretti. 3 O zaman Pavlus ona, “Ey beyaz badanalı+ duvar, Tanrı da sana vuracak!” diye karşılık verdi. “Sen hem Kanuna göre beni yargılıyor,+ hem de Kanunu çiğneyerek+ bana vurulmasını mı emrediyorsun?” 4 Yanındakiler “Tanrı’nın başkâhinine hakaret mi ediyorsun?” dediler. 5 Bunun üzerine Pavlus, “Kardeşler, onun başkâhin olduğunu bilmiyordum” diye cevap verdi; “Çünkü Kutsal Yazılar ‘Halkının yöneticisi hakkında kötü konuşmayacaksın’+ der.”

6 Pavlus meclisin bir kanadını Sadukilerin,+ diğer kanadını da Ferisilerin oluşturduğunu fark edince, Sanhedrin önünde yüksek sesle, “Efendiler, kardeşler, ben Ferisiyim,+ bir Ferisi evladıyım. Şu anda dirilme ümidi hakkında+ yargılanıyorum”+ dedi. 7 Bu sözler üzerine Ferisilerle Sadukiler arasında anlaşmazlık çıktı+ ve bölündüler. 8 Çünkü Sadukiler+ dirilmenin,+ meleklerin ve ruhi varlıkların olmadığını söyler, fakat Ferisiler bunların hepsini kabul eder. 9 Birden bağırıp çağırmaya başladılar;+ Ferisiler kanadındaki yazıcılardan bazıları kalkıp hararetli bir savunmaya giriştiler. “Bizce bu adamın işlediği bir suç yok;+ bir ruh veya melek onunla konuşmuş olamaz mı?. . .”+ dediler. 10 Çekişme büyüyünce, komutan Pavlus’u parçalayacaklarından korkarak askerlere+ aşağıya inmelerini ve onu aralarından alıp kışlaya götürmelerini emretti.+

11 Fakat geceleyin Efendimiz onun yanında durup,+ “Cesur ol!+ Yeruşalim’de benim hakkımda nasıl tam olarak tanıklık ettinse,+ Roma’da da edeceksin”+ dedi.

12 Gün doğunca, Yahudiler aralarında gizlice anlaştılar+ ve ‘Pavlus’u öldürünceye dek yiyip içersek lanetli olalım!’ diyerek yemin ettiler.+ 13 Bu yeminli anlaşmaya katılanların sayısı kırktan fazlaydı. 14 Bu kişiler yüksek+ kâhinlere ve ihtiyarlara gidip şöyle dediler: “Biz ‘Pavlus’u öldürünceye dek ağzımıza bir lokma koyarsak lanetli olalım!’ diye ant içtik. 15 Şimdi siz Sanhedrin üyeleriyle birlikte komutana gidin; sanki Pavlus’la ilgili meseleyi netleştirmek istermiş gibi, onu size getirmesi gerektiğini açıklayın.+ Biz de Pavlus buraya gelmeden onu öldürmek üzere hazır bekleyeceğiz.”+

16 Fakat Pavlus’un kız kardeşinin oğlu onların pusu kurduğunu duyup kışlaya gitti;+ içeri girip durumu Pavlus’a bildirdi. 17 Pavlus subaylardan birini yanına çağırıp, “Bu genci komutana götürün, ona bir söyleyeceği var” dedi. 18 Subay, genci komutana götürdü, “Tutuklu Pavlus beni yanına çağırdı ve bu genci size getirmemi rica etti, size bir şey anlatacakmış” dedi. 19 Komutan genci+ elinden tutup bir kenara çekti ve onunla özel olarak konuşarak “Bana söyleyeceğin nedir?” diye sordu. 20 Genç şunları söyledi: “Yahudiler, durumunu tam olarak öğrenmek istermiş gibi sizden Pavlus’u yarın Sanhedrin’e getirmeniz için ricada bulunmayı kararlaştırdılar.+ 21 Onlara kanmayın, çünkü kırktan fazla adam Pavlus için pusuda bekliyor.+ Bu adamlar onu öldürünceye dek yiyip içmeyeceklerine dair ant içtiler+ ve hazır durumda sizden bir söz bekliyorlar.” 22 Komutan “Bana bunları anlattığını sakın ağzından kaçırma” diye emrettikten sonra genci bıraktı.

23 Sonra subaylardan ikisini çağırtıp şunları söyledi: “Gecenin üçüncü* saatinde Sezariye’ye gitmek üzere iki yüz asker, yetmiş atlı ve iki yüz mızraklı asker hazırlayın. 24 Ayrıca, Pavlus’u Vali Feliks’e sağ salim götürmek üzere atlar hazırlayın.” 25 Sonra şöyle bir mektup yazdı:

26 “Klaudius Lisias’tan saygıdeğer Vali Feliks’e,+ selamlar! 27 Bu adam Yahudiler tarafından yakalanmıştı; öldürülmek üzereyken, ben askerlerle yetişip onu kurtardım;+ çünkü Roma vatandaşı+ olduğunu öğrendim. 28 Neyle suçlandığını öğrenmek amacıyla onu kendi meclisleri Sanhedrin’e getirdim.+ 29 Onun kendi Kanunlarıyla ilgili meseleler hakkında suçlandığını öğrendim,+ fakat hakkındaki suçlamaların hiçbiri ölümü veya zinciri gerektirmiyordu.+ 30 Adama bir tuzak kurulduğunu+ haber aldığım için onu hemen size gönderiyorum; davacılara da şikâyetlerini sizin önünüzde dile getirmelerini emrettim.”+

31 Böylece askerler+ kendilerine verilen emre göre Pavlus’u alıp geceleyin Antipatris’e getirdiler. 32 Ertesi gün, Pavlus’u atlılarla birlikte gönderip kendileri kışlaya döndüler. 33 Atlılar Sezariye’ye+ girip mektubu valiye verdiler ve Pavlus’u onun önüne çıkardılar. 34 Vali mektubu okudu ve Pavlus’un hangi eyaletten olduğunu soruşturup Kilikya’dan+ olduğunu öğrendi.+ 35 “Davacıların da gelsin, duruşmanı o zaman yaparız” dedi.+ Ve onun Herodes’in imparatorluk sarayında gözetim altında tutulmasını emretti.

24 Beş gün sonra başkâhin Hananya,+ bazı ihtiyarlarla ve Tertullus adında bir hatiple geldi; Pavlus’la ilgili şikâyetlerini valiye+ bildirdiler.+ 2 Tertullus çağrılınca, Pavlus’la ilgili suçlamalarına başlayıp şöyle dedi:

“Ey Saygıdeğer+ Feliks, sayenizde büyük bir huzur içinde yaşıyoruz+ ve ileri görüşlülüğünüzle milletimizin yararına gelişmeler olmaktadır. 3 Her zaman ve her yerde bunu derin bir minnettarlıkla kabul ediyoruz. 4 Sizi fazla yormak istemiyorum, lütfedip bizi biraz dinlemenizi rica ediyorum. 5 Bu adam bir beladır+ ve yeryüzünün her yerinde tüm Yahudiler arasında ayaklanmalar çıkarmaktadır.+ Nasrani+ mezhebinin elebaşılarından biridir. 6 Ayrıca mabedi de kirletmeye kalkıştı,+ biz de onu yakaladık. 7 *—— 8 Onu kendiniz de sorgulayarak tüm bu suçlamalarımız konusunda bilgi alabilirsiniz.”

9 Yahudiler de anlatılanların doğru olduğunu öne sürerek bu suçlamalara katıldılar. 10 Vali başıyla işaret ederek kendisine söz verince Pavlus şunları söyledi:

“Sizin uzun zamandan beri bu milletin davalarına baktığınızı biliyorum, bu nedenle savunmamı+ sizin önünüzde yaptığım için mutluyum. 11 Kendiniz de sorup öğrenebilirsiniz, ibadet etmek+ için Yeruşalim’e gidişimden bu yana daha on iki gün geçmemiştir. 12 Mabette+ biriyle tartıştığımı, havralarda veya şehirde halkı ayaklanmaya kışkırttığımı gören olmamıştır.+ 13 Benimle ilgili şimdiki suçlamalarını da kanıtlayamazlar.+ 14 Fakat size şunu açıkça söyleyeyim ki, ben atalarımın Tanrısına+ onların ‘mezhep’ dediği yola göre ibadet ediyorum. Kanunda belirtilen ve Peygamberlerin kitaplarında yazılı olan her şeye inanıyorum.+ 15 Dolayısıyla kendileri gibi benim de Tanrı huzurunda ümidim+ şudur ki, doğru olanlar+ da olmayanlar+ da diriltilecektir.+ 16 Bu nedenle, Tanrı’ya ve insanlara karşı hiçbir suç işlemeyip rahat bir vicdana sahip olmak için daima çaba harcıyorum.+ 17 Ben yıllar sonra, milletime bağışlanan yardımları yerine ulaştırmaya ve sunular vermeye gelmiştim.+ 18 Beni mabette, başıma bir kalabalık toplarken veya kargaşa çıkarırken bulmadılar; ben orada arınma kurallarını yerine getirmiş,+ bu işlerle ilgileniyordum. Orada Asya eyaletinden bazı Yahudiler vardı; 19 onların aleyhimde söyleyecek bir sözleri varsa huzurunuza gelmeleri ve suçlamalarını yapmaları gerekir.+ 20 Yoksa, Sanhedrin önündeyken bende hangi suçu bulduklarını buradaki kişiler söylesinler. 21 Önlerinde dururken, ‘Bugün huzurunuzda dirilme ümidi hakkında yargılanıyorum!’ diye bağırmıştım;+ bunun dışında bir şeyle beni suçlayamazlar.”

22 Fakat, bu Yol+ hakkındaki meseleleri iyi bilen Feliks,+ “Sorununuzla ilgili kararımı Komutan Lisias+ geldiğinde vereceğim” diyerek davayı erteledi. 23 Yüzbaşıya Pavlus’un gözetim altında tutulmasını, fakat biraz serbestlik tanınmasını ve ona hizmet etmek isteyen yakınlarının engellenmemesini emretti.+

24 Birkaç gün sonra Feliks,+ Yahudi olan karısı+ Drusilla ile geldi ve Pavlus’u çağırtıp Mesih İsa’ya iman konusunda bilgi aldı.+ 25 Ancak Pavlus doğruluk,+ özdenetim+ ve gelecek hüküm+ hakkında konuşurken Feliks korktu ve “Şimdi git, bir fırsatını bulunca seni tekrar çağırtırım” dedi. 26 Bir yandan da Pavlus’un kendisine para vereceğini umuyordu.+ Bu nedenle onu daha sık çağırtıp sohbet etmeye başladı.+ 27 İki yıl sonra Feliks’in yerine Porkius Festus geldi. Feliks, Yahudilerin gönlünü kazanmak arzusuyla Pavlus’u serbest bırakmamıştı.+

25 Festus eyalet yönetimine geçtikten+ üç gün sonra Sezariye’den Yeruşalim’e gitti.+ 2 Yüksek kâhinler ve Yahudilerin ileri gelenleri ona Pavlus hakkındaki şikâyetlerini aktardılar.+ 3 Kendilerine bir iyilik edip onu Yeruşalim’e getirtmesi için yalvardılar, çünkü yolda Pavlus’u öldürmek üzere pusu kurmuşlardı.+ 4 Fakat Festus, Pavlus’un Sezariye’de tutulacağını, kendisinin de yakında oraya gideceğini söyledi. 5 “Bu nedenle yetkilileriniz benimle birlikte gelsinler ve bu adamın yaptığı yanlış bir şey varsa, onunla ilgili suçlamada bulunsunlar”+ dedi.

6 Festus orada sekiz on gün kadar kaldıktan sonra Sezariye’ye döndü. Ertesi gün yargı kürsüsüne oturdu+ ve Pavlus’un getirilmesini emretti. 7 Pavlus gelince, Yeruşalim’den gelen Yahudiler etrafını sardılar ve kanıtlayamayacakları birçok ağır suçlamada bulundular.+

8 Pavlus, “Ben ne Yahudilerin Kanununa ne mabede+ ne de Sezar’a* karşı bir günah işledim”+ diyerek kendini savundu. 9 Festus da Yahudilerin gönlünü kazanma arzusuyla+ Pavlus’a, “Yeruşalim’e gidip orada benim önümde yargılanmak ister misin?” diye sordu.+ 10 Fakat Pavlus şöyle cevap verdi: “Ben şu anda yargılanmam gereken yerde, Sezar’ın yargı kürsüsünün önündeyim.+ Sizin de gayet iyi anladığınız gibi, Yahudilere karşı hiçbir suç işlemedim.+ 11 Öte yandan, eğer gerçekten suçluysam+ ve ölümü gerektiren bir şey yapmışsam,+ canım bağışlansın diye yalvarmam; fakat hakkımdaki suçlamaların hiçbiri doğru değilse, onlar memnun olsun diye kimse beni ellerine veremez. Davamı Sezar’a arz ediyorum!”+ 12 O zaman Festus, danışma kuruluyla görüştükten sonra, “Davanı Sezar’a arz ettin; Sezar’a gideceksin” dedi.

13 Birkaç gün geçtikten sonra Kral Agrippa* ve Berniki,* Festus’a bir nezaket ziyaretinde bulunmak amacıyla Sezariye’ye geldi. 14 Orada birkaç gün kaldıkları için Festus, Pavlus’la ilgili meseleleri krala anlattı:

“Feliks tarafından tutuklu olarak alıkonmuş bir adam var. 15 Ben Yeruşalim’deyken Yahudilerin yüksek kâhinleri ve ihtiyarları onun hakkında bilgi getirip+ mahkûm edilmesini istediler. 16 Fakat ben, sanığın davacılarıyla yüzleşmeden+ ve şikâyetle ilgili savunma fırsatı elde etmeden, birilerini memnun etmek için davacıların eline verilmesinin Roma’nın usulü olmadığını söyledim. 17 Bu nedenle hep birlikte buraya geldikleri zaman, hiç gecikmeden ertesi gün yargı kürsüsüne oturup adamın getirilmesini emrettim. 18 Davacıların ifadelerinde, onun yaptığını düşündüğüm kötü şeylerle ilgili hiçbir suçlama yer almadı.+ 19 Aralarındaki çekişme, Pavlus’un yaşadığını söyleyip durduğu İsa adındaki ölmüş bir adamla+ ve kendi ilahlarına tapınmayla ilgiliydi.+ 20 Bu tartışmalar aklımı karıştırdığından, ‘Yeruşalim’e gidip orada yargılanmak ister misin?’ diye sordum.+ 21 Fakat Pavlus Yüce İmparatorun kararına dek gözetim altında tutulmak için başvurunca,+ Sezar’a gönderilene kadar alıkonulmasını emrettim.”

22 Agrippa, Festus’a “Bu adamı ben de dinlemek isterim”+ deyince Festus, “Yarın onu dinleyeceksin” diye karşılık verdi. 23 Böylece ertesi gün Agrippa ve Berniki büyük bir şaşaayla gelip,+ komutanlarla ve şehrin ileri gelenleriyle birlikte kabul salonuna girdi. Festus’un emri üzerine Pavlus içeri getirildi. 24 Festus şunları söyledi: “Kral Agrippa ve burada hazır bulunan sizler, bu adamı görüyorsunuz! Tüm Yahudi halkı artık onun yaşamasının doğru olmadığını haykırıyor;+ bu yüzden hem Yeruşalim’de hem burada bana başvurdular. 25 Fakat anladım ki, bu adam ölümü hak edecek bir şey yapmamış.+ Kendisi davasını Yüce İmparatora arz edince,+ onu göndermeye karar verdim. 26 Fakat elimde Efendime bu adam hakkında yazacak hiçbir kesin bilgi yok. Bu nedenle onu sizlerin, özellikle de sen Kral Agrippa’nın huzuruna çıkardım ki, bu soruşturmadan sonra+ yazacak bir şeyim olsun. 27 Çünkü bir tutukluyu, kendisine yöneltilen suçlamaları belirtmeden göndermek bana makul görünmüyor.”

26 Agrippa,+ Pavlus’a “Kendini savunabilirsin” dedi. Pavlus elini uzatıp+ savunmasına başladı:+

2 “Ey Kral Agrippa, Yahudilerin suçlamalarına+ karşılık bugün senin önünde savunmamı yapacağım için kendimi mutlu sayıyorum. 3 Çünkü sen Yahudilerin tüm âdetlerini ve aralarındaki anlaşmazlıkları iyi bilen birisin.+ Bu nedenle beni sabırla dinlemeni rica ediyorum.

4 Gençliğimden beri halkımın arasında ve Yeruşalim’de nasıl bir yaşam sürdüğüm ortadadır.+ 5 Eskiden beri beni tanıyan tüm Yahudiler bilir ki, dinimizin en sıkı mezhebine+ göre bir Ferisi olarak yaşadım;+ isterlerse buna tanıklık edebilirler. 6 Şimdi ise Tanrı’nın atalarımıza verdiği vaatle+ ilgili ümidimden+ dolayı yargılanıyorum. 7 Oysa on iki kabilemiz de O’na gece gündüz büyük bir gayretle ibadet ederek bu vaade erişmeyi ümit ediyor.+ Ey Kral, işte bu ümitten dolayı Yahudiler tarafından suçlanıyorum.+

8 Tanrı’nın ölüleri diriltmesi neden sizlere inanılmaz geliyor?+ 9 Aslında ben de Nasıralı İsa ismine karşı mücadele etmem gerektiğini düşünmüştüm. 10 Yeruşalim’de bunu yaptım da. Yüksek kâhinlerden aldığım yetkiyle+ kutsal kişilerden birçoğunu hapse attım.+ Oyumu onların öldürülmeleri yönünde kullandım. 11 Havra havra dolaşıp onları cezalandırarak+ inançlarını inkâr etmeye zorluyordum. Öfkeden deliye dönmüştüm, öyle ki, başka şehirlerde de onlara zulmediyordum.

12 Bu uğraş içindeyken, yüksek kâhinlerden aldığım yetki ve görevle bir gün Şam’a gidiyordum.+ 13 Öğle vakti yoldayken ey Kral, gökten gelen, gün ışığından daha parlak bir ışık benim ve birlikte yolculuk ettiğim kişilerin etrafında belirdi.+ 14 Hepimiz yere düştüğümüzde, benimle İbranice konuşan bir ses işittim, ‘Saul, Saul, neden bana zulmediyorsun? Üvendireyi teperek kendine zarar veriyorsun’ dedi.+ 15 O zaman, ‘Efendim, kimsin?’ diye sordum, ‘Ben zulmettiğin İsa’yım’+ cevabını verdi. 16 ‘Şimdi kalk, ayaklarının üzerinde dur.+ Sana görünmemin amacına gelince, seni hizmetkârım olman için seçtim; benimle ilgili gördüklerine ve sana göstereceklerime tanıklık edeceksin.+ 17 Ben de seni bu halkın ve kendilerine göndereceğim milletlerin+ elinden kurtaracağım. 18 Seni onların gözlerini açman,+ onları karanlıktan+ ışığa+ çıkarman ve Şeytan’ın hâkimiyetinden kurtarıp+ Tanrı’ya döndürmen için gönderiyorum. Böylece, bana olan imanlarından dolayı günahları bağışlanabilir+ ve kutsal kılınmış kişilerle+ birlikte mirasa+ sahip olabilirler.’

19 Bu nedenle Kral Agrippa, gökten gelen görüntüyle aldığım mesaja itaatsizlik etmedim.+ 20 Önce Şam’da,+ Yeruşalim’de+ ve tüm Yahudiye’de yaşayanlara, sonra diğer milletlerden insanlara gittim+ ve tövbe edip tövbeye yakışır işler yaparak+ Tanrı’ya dönmeleri gerektiği mesajını bildirdim. 21 Yahudiler bundan dolayı beni mabette yakalayıp öldürmeye kalkıştı.+ 22 Bununla birlikte, Tanrı’nın yardımına+ sahip olduğumdan, büyüğünden küçüğüne dek bütün insanlara da iyi haberi açıklamaya hâlâ devam ediyorum. Fakat, Peygamberlerin+ ve Musa’nın kitaplarında+ olacağı bildirilenler dışında bir şey söylemiyorum. 23 Bunlar, Mesih’in acı çekeceğine+ ve ölüp diriltilen+ ilk kişi olarak hem bu halka hem de diğer milletlere+ ışık+ yayacağına ilişkin sözlerdir.”

24 Pavlus bunları söylediği zaman Festus yüksek sesle, “Sen delirmişsin+ Pavlus! Okuya okuya deliriyorsun!” dedi. 25 Fakat Pavlus, “Delirmiyorum Saygıdeğer Festus” dedi, “Söylediklerim hakikatin ve sağduyunun sözleridir. 26 Aslında, önünde çekinmeden konuştuğum kral da bu konuları iyi bilir; eminim ki, bunlardan hiçbiri dikkatinden kaçmamıştır, çünkü bunlar kıyıda köşede yapılmış değildir.+ 27 Sen Kral Agrippa, Peygamberlerin kitaplarına inanır mısın? İnandığını biliyorum.”+ 28 Fakat Agrippa Pavlus’a, “Neredeyse hemen beni ikna edip Hıristiyan* yapacaksın” dedi. 29 Bunun üzerine Pavlus şu cevabı verdi: “Tanrı’dan dilerim ki, hemen veya sonra, sadece sen değil bugün beni dinleyen herkes benim gibi olsun; tabii bu zincirler olmaksızın.”

30 Kral ayağa kalktı, sonra vali, Berniki ve onlarla birlikte oturanlar da kalktılar. 31 Çıkarlarken, “Bu adam ölümü veya zinciri hak edecek hiçbir şey yapmıyor”+ diye aralarında konuşuyorlardı. 32 Ayrıca Agrippa Festus’a, “Davasını Sezar’a arz etmemiş olsaydı,+ bu adam serbest bırakılabilirdi” dedi.

27 İtalya’ya gitmek üzere denize açılmamıza karar verilince,+ Pavlus’u ve başka bazı tutukluları İmparatorluk taburundan Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. 2 Asya eyaletinin limanlarını dolaşarak gidecek bir Edremit gemisine binip denize açıldık. Makedonya’dan Selanikli Aristarhos+ da bizimle birlikteydi. 3 Ertesi gün Sayda’da karaya çıktık. Yulius, Pavlus’a insanca davrandı;+ dostlarının yanına gidip ihtiyaçlarını karşılamasına izin verdi.+

4 Buradan yine denize açıldık; rüzgâr ters yönden estiğinden Kıbrıs’ın korunaklı tarafından seyrettik. 5 Kilikya ve Pamfilya açıklarından yol alarak Likya’nın Mira limanında durduk. 6 Yüzbaşı burada İtalya’ya giden bir İskenderiye gemisi+ buldu ve bizi bu gemiye bindirdi. 7 Günlerce ağır ağır seyredip zorlukla Knidos’a geldik. Sonra, rüzgâr ilerlememize engel olduğundan, Salmone burnunu dolanarak Girit’in korunaklı tarafında seyrettik 8 ve kıyı boyunca güçlükle yol alıp Lasea şehri yakınında Güzel Limanlar denilen bir yere geldik.

9 Epey vakit geçmiş, Kefaret Günü+ orucunu bile geride bırakmıştık; artık deniz yolculuğu için tehlikeli bir mevsim olduğundan Pavlus bir öneride bulunup 10 şöyle dedi: “Efendiler, gördüğüm kadarıyla bu yolculuk geminin ve yükünün büyük zarar görmesinden öte, can kaybına da yol açacak.”+ 11 Fakat yüzbaşı, Pavlus yerine kaptanı ve gemi sahibini dinledi. 12 Liman kışı geçirmeye elverişli olmadığından, çoğunluğun fikri yola çıkıp kışı geçirmek için bir şekilde Girit’in Feniks limanına ulaşmaktı; burası kuzeydoğu ve güneydoğuya açılan bir limandı.

13 Bir de hafif bir güney rüzgârı çıkınca, amaçlarına ulaşma fırsatını yakaladıklarını düşünüp demir aldılar ve Girit kıyısı boyunca yol almaya başladılar. 14 Fakat çok geçmeden Evrakilon* denilen fırtına+ koptu. 15 Gemi fırtınaya tutulduğundan ve rüzgâra karşı gidemediğinden, kendimizi sürüklenmeye bıraktık. 16 Gavdos denilen küçük bir adanın korunaklı kıyısı boyunca pupa yelken yol alırken, geminin arka kısmındaki sandalı+ zorlukla tutabiliyorduk. 17 Gemiciler sandalı gemiye aldılar ve sonra halatlarla gemiyi alttan kuşatarak desteklediler. Sirte kumluklarında* karaya oturma korkusuyla, yelken donanımını indirdiler ve böylece gemiyi sürüklenmeye bıraktılar. 18 Fırtınayla savrulup durduğumuzdan, ertesi gün gemiyi hafifletmek için yük atmaya+ başladılar. 19 Üçüncü gün kendi elleriyle geminin halat takımını attılar.

20 Günlerce ne güneş ne de bir yıldız göründü; fırtına da biraz olsun dinmedi.+ Sonunda kurtulma ümidimizi tümüyle yitirmeye başladık. 21 Adamlar uzun süredir ağızlarına bir şey koymamıştı; Pavlus hepsinin ortasında kalkıp+ şunları söyledi: “Efendiler, sözümü dinleyip Girit’ten denize açılmamalıydınız; o zaman bu zarar ziyan başınıza gelmezdi.+ 22 Şimdi size tavsiyem, moralinizi bozmayın; çünkü gemi elden gidecekse de can kaybı olmayacak. 23 Kulu olduğum ve Kendisine ibadet ettiğim+ Tanrımın bir meleği+ geceleyin yanıma geldi, 24 ‘Korkma Pavlus’ dedi, ‘Sen Sezar’ın önüne çıkmalısın.+ Tanrı seninle yolculuk edenlerin hepsini sana bağışladı.’ 25 Bu nedenle efendiler, moralinizi bozmayın, çünkü her şey tam bana bildirildiği gibi olacak, Tanrı’ya inanıyorum.+ 26 Ancak, bizim bir adada gemiyi karaya oturtmamız gerek.”+

27 On dördüncü gece olmuştu; Adriya Denizinde* oradan oraya savruluyorduk; gece yarısı gemicilere sanki karaya yaklaşıyoruz gibi geldi. 28 Derinliği ölçtüler, yirmi kulaç* çıktı; biraz ilerleyip tekrar ölçtüler, derinlik on beş kulaçtı. 29 Kayalıklara bindirmekten korktuklarından geminin arka kısmından dört demir attılar ve bir an önce günün ağarmasını dileyerek beklediler. 30 Fakat gemiden kaçmanın yolunu arayan gemiciler, geminin baş kısmından demir atacakmış gibi yapıp sandalı denize sarkıttılar. 31 Bunun üzerine Pavlus yüzbaşıya ve askerlere, “Bu adamlar gemide kalmazsa sizler kurtulamazsınız”+ dedi. 32 O zaman askerler iplerini kesip sandalı+ bıraktılar; sandal denize düştü.

33 Gün ağarmak üzereyken Pavlus herkesin yemek yemesi için ısrar ederek şunları söyledi: “On dört gündür gözünüzü kırpmadınız ve hiçbir şey yemeyip aç durdunuz. 34 Ne olur bir şeyler yiyin, bu sizin iyiliğinizedir. Çünkü hiçbirinizin kılına+ zarar gelmeyecek.” 35 Sonra ekmek aldı, herkesin önünde Tanrı’ya şükretti+ ve ekmeği bölüp yemeye başladı. 36 Hepsinin morali düzeldi ve bir şeyler yemeye başladılar. 37 Gemide toplam iki yüz yetmiş altı candık. 38 Karınlarını doyurduktan sonra buğdayı denize dökerek gemiyi hafifletmeye+ başladılar.

39 Gün doğunca, kumsalı olan bir koy gördüler; fakat buranın neresi olduğunu anlayamadılar. Gemiyi kıyıya çıkarmayı+ denemeye karar verdiler. 40 Demirleri kesip denizde bıraktılar ve aynı zamanda dümen küreklerinin iplerini çözüp baş yelkenini rüzgâra vererek kıyıya doğru ilerlediler. 41 Her yandan dalgaların vurduğu bir sığlığa düşünce, gemiyi karaya oturttular. Gemi baş kısmından saplanıp kaldı, artık yerinden kımıldamıyordu; fakat arka kısım şiddetle parçalanmaya başladı.+ 42 Bunun üzerine askerler, yüzüp kaçmasınlar diye tutukluları öldürmeye karar verdi. 43 Fakat Pavlus’u sağ salim yerine ulaştırmak isteyen yüzbaşı onlara engel oldu. Önce yüzebilenlerin denize atlayıp karaya yüzmesini, 44 sonra diğerlerinin de tahtalar üzerinde veya gemide buldukları başka şeyler üzerinde karaya çıkmasını emretti. Böylece herkes sağ salim karaya çıktı.+

28 Karaya sağ salim çıktığımız zaman o yerin Malta Adası+ olduğunu öğrendik. 2 Bilmediğimiz bir dil konuşan ada halkı bize olağanüstü bir insanlık gösterdi;+ ateş yakıp yardım ettiler, çünkü yağmur yağıyordu ve hava soğuktu.+ 3 Pavlus topladığı çalı çırpıyı ateşe atınca, sıcaktan kaçan bir engerek yılanı eline yapıştı. 4 Ada halkı onun elinde sallanan zehirli hayvanı görünce, “Bu adamın bir katil olduğu belli; denizden sağ salim çıktı ama adaletin elinden canını kurtaramadı” diye aralarında konuşmaya başladılar. 5 Fakat Pavlus elini silkerek zehirli hayvanı ateşe attı ve zarar görmedi.+ 6 Halk ise Pavlus’un kızararak şişmesini veya aniden ölmesini bekliyordu. Uzun süre bekleyip ona bir şey olmadığını görünce, fikir değiştirip o bir ilah demeye başladılar.+

7 Bulunduğumuz yerin yakınlarında, adanın en nüfuzlu kişisinin toprakları vardı; adı Publius olan bu kişi misafirperverlik gösterip bizi üç gün cömertçe ağırladı. 8 O sıralarda Publius’un babası dizanteriye yakalanmıştı ve ateşler içinde yatıyordu. Pavlus onun yanına gidip dua etti, ellerini+ üzerine koyarak adamı iyileştirdi.+ 9 Bu olaydan sonra adadaki diğer hastalar da ona gelmeye başladı, Pavlus bu kişileri de iyileştirdi.+ 10 Onlar da armağanlar vererek bizi onurlandırdılar; denize açılacağımız zaman ihtiyaçlarımızı bol bol karşıladılar.

11 Üç ay sonra, kışı adada geçirmiş olan ve “Zeus’un Oğulları”* armasını taşıyan bir İskenderiye gemisiyle+ denize açıldık. 12 Sirakusa limanına girdik ve burada üç gün kaldık. 13 Sonra kıyı boyunca bir yay çizip Regium’a vardık. Bir gün sonra güney rüzgârı çıkınca, ikinci gün Puteoli’ye geldik. 14 Burada kardeşleri bulduk, yanlarında yedi gün kalmamız için bize yalvardılar. Artık Roma’ya yaklaşmıştık. 15 Roma’daki kardeşler haberimizi alınca Appius Çarşısına ve Üç Hanlara kadar gelip bizi karşıladılar. Pavlus onları görünce Tanrı’ya şükretti ve cesaret buldu.+ 16 Sonunda Roma’ya girdiğimizde, asker gözetiminde tek başına kalmasına izin verildi.+

17 Pavlus üç gün sonra Yahudilerin ileri gelenlerini çağırdı. Bir araya geldiklerinde şunları söyledi: “Efendiler, kardeşler, ben halkın aleyhinde veya atalarımızın âdetlerine ters hiçbir şey yapmadığım halde,+ Yeruşalim’de tutuklanıp Romalıların eline teslim edildim.+ 18 Onlar beni sorguladıktan+ sonra serbest bırakmak istediler,+ çünkü ölümü gerektirecek+ bir suçum yoktu. 19 Ancak Yahudiler buna karşı çıkmaya devam edince, davamı Sezar’a arz etmek+ zorunda kaldım; fakat bunu milletimden şikâyetçiymişim gibi yapmadım. 20 İşte bu nedenle sizi görmek ve sizlerle konuşmak için ricada bulundum, çünkü İsrail’in ümidinden+ ötürü bu zincirlerle bağlıyım.”+ 21 Oradakiler şöyle karşılık verdi: “Yahudiye’den senin hakkında mektup almadık, gelen kardeşlerden hiçbiri de seni kötüleyen bir bilgi ya da haber getirmedi. 22 Fakat bizce doğru olan, senin görüşlerini senden dinlemektir, çünkü her yerde bu mezhebin+ aleyhinde konuşulduğunu biliyoruz.”+

23 Böylece kaldığı yere tekrar gelmek için Pavlus’la bir gün kararlaştırdılar ve o gün daha kalabalık geldiler. Pavlus da, Tanrı’nın krallığını etraflıca anlatarak+ ve İsa hakkında hem Musa kanunundan+ hem Peygamberlerin kitaplarından+ ikna edici kanıtlar göstererek sabahtan akşama dek konuştu. 24 Söylediklerine bazıları inanmaya başladı,+ bazılarıysa inanmıyordu.+ 25 Aralarında anlaşmazlığa düştüklerinden çıkıp gitmeye başladılar; ayrılırlarken Pavlus onlara son bir söz söyledi:

“Kutsal ruhun atalarınıza İşaya peygamber aracılığıyla söylediği şu sözler boşuna değil: 26 ‘Bu halka git ve söyle: “Çok şey duyacaksınız, fakat hiçbir şey anlamayacaksınız; çok şey göreceksiniz, fakat hiçbir şey seçemeyeceksiniz.+ 27 Çünkü bu halkın yüreği duyarsızlaştı, kulakları ağırlaştı ve gözlerini kapattılar ki, gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın, yollarından dönmesinler, ben de onları iyileştirmeyeyim.”’+ 28 Dolayısıyla şunu bilin ki, Tanrı’nın kurtuluş yoluna dair bu haber diğer milletlere de gönderilmiştir;+ onlar bunu kesinlikle dinleyecektir.”+ 29 *——

30 Pavlus kendi kiraladığı evde tam iki yıl kaldı.+ Yanına gelen herkesi kabul ediyordu. 31 Hiçbir engelle karşılaşmadan, büyük bir cesaretle+ onlara Tanrı’nın krallığını duyuruyor ve Efendimiz İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu.

[Dipnotlar]

Elç 1:12 890 metre. Yeşu 3:4’e bakın.

Elç 1:24 Ek 1’e bakın.

Elç 2:1 Pentekost Yunancada “Ellinci” anlamına gelir. Bu bayram 16 Nisandan sonraki ellinci günde kutlanırdı. Ek 6’ya bakın.

Elç 2:15 Gün doğuşu esas alınarak “üç”; bugünün saatiyle sabah dokuz suları.

Elç 2:27 “Hades”; Ek 4’e bakın.

Elç 2:36 Ek 17’ye bakın.

Elç 2:43 Sözcük anlamıyla, “her canı”; Ek 3’e bakın.

Elç 3:1 Gün doğuşu esas alınarak “dokuz”; bugünün saatiyle öğleden sonra üç suları.

Elç 3:19 Sözcük anlamıyla, “yüzünden”

Elç 4:15 Matta 26:59’daki dipnota bakın.

Elç 7:14 Başlangıç 46:20, 27’deki dipnotlara bakın.

Elç 7:43 Muhtemelen Molek; Ammon tanrısı. 1. Krallar 11:7’ye bakın.

Elç 7:43 Bir yıldız tanrı.

Elç 7:44 Ya da “Hatırlatma Sandığının bulunduğu Kutsal Çadır”

Elç 8:27 Habeş kraliçeleri için kullanılan bir unvan.

Elç 8:37 Matta 17:21’deki dipnota bakın.

Elç 10:3 Gün doğuşu esas alınarak “dokuz”; bugünün saatiyle öğleden sonra üç suları.

Elç 10:9 Gün doğuşu esas alınarak “altı”; bugünün saatiyle öğlen 12 suları.

Elç 11:26 Ya da “Mesih’in takipçileri”, Yunanca Khristianous; İbranice Meşihiyim; anlamı Hristos’un (Maşiah’ın) takipçileri.

Elç 12:1 Herodes I. Agrippa.

Elç 13:7 Ya da “prokonsül”

Elç 13:29 Ya da “ağaçtan”; Ek 17’ye bakın.

Elç 15:14 Simun (Petrus) adının İbranice biçimi. Matta 10:2’deki dipnota bakın.

Elç 15:20 Ek 15’e bakın.

Elç 15:34 Matta 17:21’deki dipnota bakın.

Elç 16:14 Ya da “boya”

Elç 17:7 Ya da “İmparatorun”

Elç 17:19 Eski Atina’da yüksek mahkemenin de toplandığı tepe.

Elç 18:22 Muhtemelen Yeruşalim’e.

Elç 20:10 Sözcük anlamıyla, “canı kendisinde”; Ek 3’e bakın.

Elç 20:19 Ya da “Efendimizin”; Yunanca, kyrios.

Elç 23:23 Günbatımı esas alınarak “üç”; bugünün saatiyle akşam dokuz suları.

Elç 24:7 Matta 17:21’deki dipnota bakın.

Elç 25:8 Ya da “İmparatora”

Elç 25:13 Herodes II. Agrippa.

Elç 25:13 Herodes II. Agrippa’nın kız kardeşi.

Elç 26:28 11:26’daki dipnota bakın.

Elç 27:14 Şiddetli kuzeydoğu rüzgârı, poyraz.

Elç 27:17 Kuzey Afrika’da, Libya kıyılarında, iki büyük sığ körfez.

Elç 27:27 O dönemde, şimdiki Adriya Denizinin yanı sıra Akdeniz’in Sicilya ile Girit arasındaki bölümüne de “Adriya Denizi” deniyordu.

Elç 27:28 Ek 5’e bakın.

Elç 28:11 Kastor ve Polluks adlı ikiz kardeşler.

Elç 28:29 Matta 17:21’deki dipnota bakın.

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş