Galatyalılara Mektup
1 İnsanlar tarafından ya da bir insan aracılığıyla değil, İsa Mesih+ ve onu ölüyken dirilten+ Babamız Tanrı+ tarafından elçi+ olarak atanmış ben Pavlus’tan+ 2 ve yanımdaki bütün kardeşlerden+ Galatya’daki cemaatlere,+
3 Babamız Tanrı’nın ve Efendimiz İsa Mesih’in lütfu ve barışı+ sizinle olsun. 4 Babamız Tanrı’nın isteğine+ uygun olarak, Mesih bizi şimdiki kötü ortamdan kurtarabilmek+ için günahlarımıza karşılık kendi canını verdi.+ 5 Tanrımız sonsuza dek yüceltilsin.+ Amin.
6 Sizi Mesih’in lütfuyla+ çağırandan+ bu kadar çabuk ayrılıp farklı bir iyi habere+ yönelmenize hayret ediyorum. 7 Aslında ona iyi haber de denemez; sadece bazıları sizi sıkıntıya sokuyor+ ve Mesih hakkındaki iyi haberi çarpıtmak istiyor.+ 8 Fakat size bildirdiğimizin dışında bir haberi iyi habermiş gibi bildiren, bizden biri ya da gökten bir melek bile olsa, lanetli olsun.+ 9 Dediğimiz gibi, her kim kabul etmiş olduğunuzun dışında bir şeyi size iyi haber olarak bildirirse,+ yine söylüyorum, lanetli olsun.
10 Şimdi, aslında kimin desteğini kazanmaya çalışıyorum? İnsanların mı yoksa Tanrı’nın mı? Ya da niyetim insanları hoşnut etmek mi?+ Hâlâ insanları hoşnut ediyor olsaydım,+ Mesih’in hizmetkârı+ olamazdım. 11 Kardeşler, bilmenizi isterim ki, benim bildirmiş olduğum iyi haberin kaynağı insan değildir.+ 12 Onu bana veren ya da öğreten bir insan değildi, bu iyi haberi vahiy yoluyla İsa Mesih’ten aldım.+
13 Daha önce Yahudi inancına+ mensupken yaptıklarımı mutlaka duymuşsunuzdur. Tanrı’nın cemaatine aşırı derecede zulmediyor+ ve onu perişan ediyordum.+ 14 Ayrıca, yaşıtım olan soydaşlarımın+ birçoğuna oranla, Yahudilikte daha çabuk ilerliyordum, çünkü atalarımın geleneklerinin+ ateşli bir savunucusuydum.+ 15 Fakat dünyaya gelmemi sağlayan ve beni lütufla+ çağıran+ Tanrı uygun görüp, 16 Oğlu hakkındaki iyi haberi milletlere bildireyim+ diye onu bana tanıttığında,+ hemen insanlara*+ gidip fikir danışmadım. 17 Yeruşalim’e, benden önce elçi olanların+ yanına da gitmedim; Arabistan’a gittim ve oradan yine Şam’a döndüm.+
18 Ancak üç yıl sonra Yeruşalim’e gidip+ Kifas’ı+ ziyaret ettim ve on beş gün onun yanında kaldım. 19 Orada, diğer elçilerden hiçbirini görmedim; yalnız Efendimizin kardeşi+ Yakup’u+ gördüm. 20 Şimdi size yazdığım şeylere gelince, işte, Tanrı’nın huzurunda söylüyorum ki, sözlerimde yalan yoktur.+
21 Ondan sonra Suriye ve Kilikya bölgelerine gittim.+ 22 Fakat Mesih’in+ Yahudiye’deki cemaatlerinde sima olarak tanınmıyordum. 23 Onlar sadece şu sözleri işitiyordu: “Bir zamanlar bize zulmeden+ adam şimdi daha önce yok etmeye çalıştığı+ inanç hakkındaki iyi haberi bildiriyor.” 24 Böylece benden ötürü Tanrı’yı yüceltmeye+ başladılar.
2 Bundan on dört yıl sonra, Titus’u da yanıma alarak, Barnabas’la+ birlikte Yeruşalim’e yine gittim.+ 2 Bu kez gidişim bir vahiy+ sonucu olmuştu. Diğer milletlere duyurduğum iyi haberi oradaki ileri gelen kardeşlerin dikkatine sundum;+ ancak bu yolda boş yere koşmuş+ olmayayım ya da boş yere+ koşmayayım diye bunu özel olarak onların önünde yaptım. 3 Bununla birlikte, yanımda olan Titus+ bile, Yunanlı olmasına rağmen sünnet edilmeye+ zorlanmadı. 4 Fakat o sahte kardeşler+ yok mu! Onlar bizi tamamen köle edebilmek+ için sessizce aramıza sokulup,+ Mesih İsa sayesinde sahip olduğumuz özgürlük+ hakkında bilgi toplamak üzere içeri sızdılar. 5 Biz ise, iyi haberin gösterdiği hakikat+ yolundan ayrılmamanız için, onlara asla teslim olmadık; evet, bir an bile boyun eğmedik.+
6 İtibar gören o kişilere+ gelince (daha önce hangi konumda oldukları benim için fark etmez,+ zaten Tanrı insanın dış görünüşüne bakmaz),+ ileri gelen o kişiler bana yeni bir şey söylemedi. 7 Tam tersine onlar, tıpkı iyi haberi sünnetlilere bildirme işinin Petrus’a verildiği gibi,+ sünnetsizlere bildirme işinin+ de bana verildiğini+ gördüler. 8 Çünkü elçi olarak sünnetlilere gitmesi için Petrus’a gerekli yetkiyi veren Kişi, bana da diğer milletlerden olanlara gitme yetkisini vermiştir.+ 9 Evet, cemaatin direkleri+ sayılan Yakup,+ Kifas ve Yuhanna bana gösterilen+ lütfun+ farkına varınca, kendilerinin sünnetli olanlara, bizim de diğer milletlere gitmemiz konusunda ben ve Barnabas’la+ fikir birliğine varıp+ el sıkıştılar.* 10 Sadece, yoksulları unutmamamızı söylediler.+ Bu konuda ben de içten bir gayret gösterdim.+
11 Bununla birlikte, Kifas+ Antakya’ya+ geldiğinde karşısına dikilip yanlışını yüzüne vurdum.+ 12 Çünkü Kifas, Yakup’un+ yanından bazı adamlar gelene kadar, diğer milletlerden olan kişilerle birlikte yemek yiyordu;+ fakat o adamlar gelince sünnetli olanların+ korkusuyla+ geri çekilip onlardan ayrı durdu. 13 Diğer Yahudiler de ona uyup bu yapmacık tavrı takındılar;+ Barnabas+ bile onlara katıldı. 14 İyi haberin içerdiği hakikate uygun davranmadıklarını+ görünce hepsinin önünde+ Kifas’a şöyle dedim: “Sen bir Yahudi olduğun halde, Yahudi gibi değil diğer milletlerden biri gibi yaşarken, nasıl olur da milletlerden insanları Yahudi âdetlerine uymaya zorlarsın?”+
15 Biz, diğer milletlerden olan günahkâr insanlar+ değiliz, doğuştan Yahudiyiz.+ 16 Yine de insanın kanunun gereklerini yaparak değil, sadece Mesih İsa’ya iman+ sayesinde aklanabildiğini+ biliyoruz. Böylece biz de, kanunun gereklerini yaparak değil, Mesih İsa’ya imanla aklanabilelim+ diye ona iman ettik; çünkü hiç kimse kanunun gereklerini yaparak aklanamaz.+ 17 Şimdi, Mesih aracılığıyla aklanmaya çalışmamız,+ bizim de günahkâr olduğumuzu+ ortaya koyuyorsa, Mesih aslında günaha mı hizmet etmiş oluyor?+ Asla! 18 Bir zamanlar yıktıklarımı şimdi yeniden inşa edersem,+ kendimi suçlu durumuna düşürmüş olurum.+ 19 Çünkü ben Tanrı’nın gözünde yaşayabileyim diye,+ kanundan ötürü, kanunun gözünde öldüm.+ 20 Mesih’le birlikte direğe* gerildim.+ Artık yaşayan ben değilim,+ bende yaşayan+ Mesih’tir. Gerçekten, şimdi sürdürdüğüm yaşamı,+ beni seven ve benim uğruma canını veren+ Tanrı’nın Oğluna imanımla sürdürüyorum. 21 Ben Tanrı’nın lütfunu bir kenara atmam,+ çünkü doğruluğa kanun yoluyla erişilseydi,+ Mesih boşuna ölmüş olurdu.+
3 Ey akılsız Galatyalılar! Kim sizin aklınızı başınızdan aldı?+ İsa Mesih’in direğe gerilişini bizden dinlerken,+ bunu gözlerinizle görüyor gibi değil miydiniz? 2 Size tek bir şey soracağım: Siz ruhu,+ kanunun gereklerini yaparak mı,+ yoksa duyduklarınıza+ iman ederek mi aldınız? 3 Bu kadar akılsız mısınız? Ruhun rehberliğinde başladığınızı,+ bedenin rehberliğinde+ mi tamamlayacaksınız? 4 Bunca sıkıntıyı boşuna mı çektiniz?+ Buna inanamam! 5 Peki, ruhu almanıza+ aracı olan ve aranızda etkileyici işler+ yapan kişi, bunu kanunun gereklerini yapmış olmasına mı, yoksa duyduklarına iman etmesine mi borçluydu? 6 Tıpkı İbrahim gibi; çünkü o “Yehova’ya* iman etti ve böylece doğru bir kişi sayıldı.”+
7 İman yolunda olanların+ İbrahim’in oğulları+ olduğunu kuşkusuz bilirsiniz. 8 Kutsal Yazılar, Tanrı’nın bütün milletlerden insanları imanları nedeniyle aklayacağını önceden göstererek İbrahim’e bu iyi haberi şöyle bildirdi: “Senin aracılığınla bütün milletler nimetler alacaklar.”+ 9 Dolayısıyla, iman yolunda olanlar sadık İbrahim gibi+ nimetler alırlar.+
10 Oysa kanunun gereği olan işlere bel bağlayan herkes bir lanet altındadır; çünkü şöyle yazılmıştır: “Kanun kitabında yazılı her şeye bağlı kalıp onları her zaman yerine getirmeyen lanetlidir.”+ 11 Ayrıca, Tanrı’nın önünde kimsenin kanun yoluyla aklanamayacağı+ bellidir, çünkü “Doğru kişi imanı sayesinde yaşayacaktır.”+ 12 Kanun imana dayanmaz, fakat “Onun gereklerini yapan, bu sayede yaşayacaktır.”+ 13 Mesih, bedel ödeyerek+ bizi Kanunun lanetinden kurtardı+ ve kendisi bizim yerimize lanetli oldu.+ Çünkü şöyle yazılmıştır: “Direğe asılmış her adam lanetlidir.”+ 14 Amaç, İbrahim’e vaat edilen nimetlerin İsa Mesih aracılığıyla bütün milletlere ulaşmasıydı ki,+ vaat edilen ruhu+ imanımız sayesinde+ alabilelim.
15 Kardeşler, günlük hayattan bir örnek vereyim: Yürürlükteki bir ahit, bir insanın da olsa, yürürlükten kaldırılmaz ya da ona eklemeler yapılmaz.+ 16 Vaatler İbrahim’e+ ve onun soyundan olana+ verildi. Birçok kişiden söz ediyormuş gibi “soyundan olanlara” demiyor. Tek kişiden söz ederek,+ “senin soyundan olana”+ diyor; o da Mesih’tir.+ 17 Üstelik, dört yüz otuz yıl+ sonra gelen Kanun, Tanrı’nın daha önce yürürlüğe koyduğu ahdi+ geçersiz kılmaz ve vaadi iptal etmez.+ 18 Çünkü miras kanuna dayanıyorsa artık vaade dayanmıyordur;+ oysa Tanrı İbrahim’e bu mirası bir vaat yoluyla bağışlamıştır.+
19 Öyleyse Kanun neden verildi? Kanun, İbrahim’in soyundan vaadi alan kişi gelene kadar+ suçları ortaya çıkarmak+ üzere sonradan eklendi ve bir aracının eliyle+ melekler kullanılarak iletildi.+ 20 Fakat tek taraf söz konusu olduğunda aracıya gerek yoktur ve Tanrı tektir.+ 21 Peki Kanun Tanrı’nın vaatleriyle çelişir mi?+ Asla! Çünkü insana yaşam kazandırabilecek bir kanun verilmiş olsaydı,+ o zaman doğruluğa kanun aracılığıyla ulaşılabilirdi.+ 22 Fakat İsa Mesih’e iman edenler vaade bu iman sonucu ulaşabilsin diye,+ Kutsal Yazılar+ her şeyi günahın eline teslim ediyor.+
23 Dolayısıyla, iman gelmeden+ önce Kanunun koruması altındaydık,+ günahın eline teslim edilmiştik, ortaya çıkacak olan imanı bekliyorduk.+ 24 Böylece Kanun, imanla aklanabilelim+ diye bizi Mesih’e götüren eğiticimiz oldu.+ 25 Fakat şimdi iman geldiğine+ göre bir eğiticinin gözetiminde değiliz.+
26 Aslında hepiniz Mesih İsa’ya imanınız sayesinde Tanrı’nın oğullarısınız.+ 27 Çünkü Mesih’le birlik içinde olmak üzere vaftiz edilen+ hepiniz Mesih’in kişiliğine büründünüz.+ 28 Artık Mesih İsa’da hepiniz bir olduğunuzdan,+ aranızda Yahudi ve Yunanlı,+ köle ve özgür,+ erkek ve kadın+ ayrımı yoktur. 29 Mesih’e ait olduğunuza göre, İbrahim’in soyundansınız+ ve vaade göre mirasçılarsınız.+
4 Şöyle ki, mirasçı küçük bir çocuk olduğu sürece, her şeyin efendisi olmasına rağmen hizmetkârdan hiç farkı yoktur;+ 2 babasının önceden belirlediği güne kadar görevlilerin+ ve kâhyaların gözetimindedir. 3 Benzer şekilde biz de, küçük çocuklarken bu dünyanın dayandığı temellerin esiriydik.+ 4 Fakat vakit dolunca,+ Tanrı Oğlunu gönderdi.+ Bir kadından doğan+ bu Oğul, dünyaya geldiğinde kanunun hükmü altındaydı.+ 5 Böylece, kanunun hükmü altında olanları bedel ödeyerek+ kurtarabilecekti+ ve biz de evlat edinilerek oğullar olabilecektik.+
6 Oğullar olduğunuz için Tanrı, Oğlunun sahip olduğu ruhu+ yüreklerimize gönderdi ve o “Abba,* Baba”+ diye haykırıyor. 7 Öyleyse siz artık hizmetkâr değil oğulsunuz ve oğulsanız aynı zamanda Tanrı’nın kararıyla mirasçısınız.+
8 Bununla birlikte, bir zamanlar Tanrı’yı tanımıyor+ ve sahte tanrılara kulluk ediyordunuz.+ 9 Fakat şimdi Tanrı’yı tanıdınız, daha doğrusu Tanrı tarafından tanındınız;+ öyleyse nasıl olur da bu dünyanın zayıf+ ve aciz kalan temellerine+ geri dönerek yine onlara kulluk etmek istersiniz?+ 10 Belirli günleri,+ ayları,+ dönemleri ve yılları titizlikle tutuyorsunuz. 11 Sizin için uğraşıp didinmemin boşa gitmesinden+ korkuyorum.
12 Kardeşler, size benim gibi olun+ diye yalvarıyorum, çünkü ben de bir zamanlar sizin gibiydim.+ Bana hiçbir kötülük yapmadınız.+ 13 Biliyorsunuz ki, size iyi haberi ilk bildirişim+ bedenimdeki bir hastalık dolayısıyla olmuştu. 14 Bendeki bu hastalık sizin için bir sınav olmuştu, fakat siz beni aşağılamadınız ve iğrenerek yüzüme tükürmediniz. Aksine beni Tanrı’nın bir meleği,+ hatta Mesih İsa gibi kabul ettiniz.+ 15 O mutluluğunuz şimdi nerede?+ Şundan kesinlikle eminim ki, mümkün olsaydı kendi gözlerinizi çıkarır bana verirdiniz.+ 16 Öyleyse, size doğruyu söylediğim+ için düşmanınız mı oldum?+ 17 Onlar peşinizden ayrılmıyor,+ fakat niyetleri iyi değil. Peşlerinden gitmeniz için, sizi benden koparmak istiyorlar.+ 18 Aslında sadece ben yanınızdayken değil+ her zaman, peşinden koşulan kişiler olmanız iyidir; yeter ki iyi niyetle+ olsun. 19 Sevgili çocuklarım,+ sizin için yeniden doğum sancıları çekiyorum; bu, Mesih içinizde şekilleninceye+ kadar sürecek. 20 Fakat şu an yanınızda olmak+ ve sizinle farklı bir tarzda konuşmak isterdim; çünkü size neler olduğunu anlamıyorum.+
21 Kanunun hükmü altında+ olmak isteyen sizler, bana söyleyin, Kanunda+ neler yazdığını duymadınız mı? 22 Örneğin, İbrahim’in biri hizmetçiden+ biri de özgür kadından+ iki oğlu olduğu yazılıdır. 23 Fakat hizmetçiden doğan doğal şekilde,+ özgür kadından doğan ise bir vaat sonucu+ dünyaya gelmişti. 24 Bunlar bir temsil olarak görülmeli,+ çünkü bu kadınlar iki ahit+ anlamına gelir. Biri Sina Dağındandır+ ve bu, kölelik için çocuk doğuran Hacer’dir. 25 İşte bu Hacer, Arabistan’da bir dağ olan Sina’dır+ ve bugünkü Yeruşalim’in karşılığıdır; çünkü o, çocuklarıyla birlikte köle+ durumundadır. 26 Fakat yukarıdaki Yeruşalim+ özgürdür ve bizim annemiz odur.+
27 Kutsal Yazılar şöyle der: “Ey çocuk doğurmayan kısır kadın, sevin; ey doğum sancısı bilmeyen kadın, sevinçle haykır ve çığlık at; çünkü terk edilmiş kadının çocukları, kocası olan kadınınkilerden çoktur.”+ 28 Kardeşlerim, bizler de İshak gibi vaadin çocuklarıyız.+ 29 Fakat o zaman, doğal şekilde doğmuş olan, ruhun işleyişiyle doğmuş olana nasıl zulmetmeye+ başladıysa, şimdi de aynısı oluyor.+ 30 Bununla birlikte, Kutsal Yazılar ne diyor? “Hizmetçiyi ve oğlunu kov, çünkü hizmetçinin oğlu asla özgür kadının oğluyla birlikte mirasçı olamaz.”+ 31 O halde kardeşlerim, biz hizmetçinin değil,+ özgür kadının çocuklarıyız.+
5 Mesih bizi böyle bir özgürlük için kölelikten kurtardı.+ Öyleyse kararlı olun+ ve yeniden bir boyunduruk altına girmeyin.+
2 Bakın, ben Pavlus size diyorum ki, sünnet edilirseniz+ Mesih’in size hiçbir yararı olmaz. 3 Ayrıca, sünnet edilen her adama bütün Kanunu uygulamak zorunda olduğunu yine söylemek istiyorum.+ 4 Kanun yoluyla aklanmaya çalışan+ herkese diyorum, siz Mesih’ten ayrıldınız ve onun lütfundan uzaklaştınız.+ 5 Biz ise, Tanrı’nın ruhu sayesinde, imanın sonucu olan doğruluğa erişmeyi ümitle bekliyoruz.+ 6 Çünkü Mesih İsa’yı izleyenler için, sünnetli olup olmamanın hiçbir önemi yoktur;+ önemli olan, sevgi+ yoluyla ortaya konan imandır.+
7 Bu yolda gayet iyi koşuyordunuz.+ Hakikat sözüne uymanıza+ kim engel oldu? 8 Bilin ki, bu tür ikna çabalarının kaynağı sizi çağıran+ Tanrı değildir. 9 Azıcık maya bütün hamuru mayalar.+ 10 Rab ile birlik içinde+ olan sizlerin farklı bir düşünceye kapılmayacağına eminim;+ fakat size sıkıntı veren+ kim olursa olsun cezasını çekecektir.+ 11 Bana gelince kardeşlerim, hâlâ sünnet edilmenin gereğini savunsaydım zulüm görür müydüm? Aslında o zaman, işkence direği+ onların önünde bir engel+ olmaktan çıkardı.+ 12 Zihninizi altüst etmeye çalışanlar,+ bence kendilerini hadım ettirsinler!+
13 Kardeşler, siz elbette özgür olmak için çağrıldınız;+ ancak bu özgürlüğü beden arzuları için fırsat bilmeyin.+ Fakat sevgiyle birbirinizin kölesi olun.+ 14 Çünkü bütün Kanun şu tek sözle ifade edilir:+ “Komşunu kendin gibi seveceksin.”+ 15 Ancak siz, birbirinizi ısırıyor ve yiyorsanız,+ dikkat edin de birbirinizi yok etmeyin.+
16 Ben size diyorum ki, ruhun gösterdiği yolda yürüyün,+ böylece günahkâr bedenin isteklerini asla yapmazsınız.+ 17 Çünkü beden, istekleri açısından ruha, ruh da bedene aykırıdır.+ İşte bu nedenle, yapmak istediklerinizle yaptıklarınız birbirini tutmuyor.+ 18 Öte yandan, ruh size rehberlik ediyorsa+ Kanunun hükmü altında değilsiniz demektir.+
19 Günahkâr bedenin işleri bellidir:+ Cinsel ahlaksızlık,*+ pislik, edepsiz davranışlar,*+ 20 putperestlik, ruhçuluk,+ düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke nöbetleri, ağız kavgaları, bölünmeler, mezhepler, 21 haset, sarhoşluklar,+ çılgın eğlenceler ve buna benzer şeyler. Daha önce de yaptığım gibi, sizi bunlar hakkında uyarıyorum, bunları alışkanlık edinenlerin+ Tanrı’nın krallığında mirası olmayacak.+
22 Öte yandan, ruhun meyvesi+ olan nitelikler şunlardır: Sevgi, sevinç, barış, tahammül, iyilikseverlik, iyilik,*+ iman, 23 yumuşak başlılık, özdenetim.+ Bunlara karşı olan bir kanun yoktur.+ 24 Ayrıca, Mesih İsa’ya ait olanlar günahkâr bedeni, tutku ve arzularıyla birlikte direğe germişlerdir.+
25 Ruhun rehberliğinde yaşıyorsak, ruhun gösterdiği yolda, onunla uyum içinde yürümeye devam edelim.+ 26 Kendini beğenmiş, birbiriyle yarışan+ ve birbirini kıskanan kişiler olmayalım.+
6 Kardeşler, bir kişi farkında olmadan yanlış bir davranışta bulunsa+ bile, ruhi+ yeterliğe sahip olan sizler böyle birini yumuşak bir tutumla+ düzeltmeye çalışın; bu arada sizin de ayartılabileceğiniz+ korkusuyla kendinize dikkat edin.+ 2 Birbirinizin yükünü taşımaya+ devam ederek Mesih’in kanununa+ uyun. 3 Aslında bir hiç olduğu halde+ kendini bir şey sanan kişi, kendini aldatır. 4 Fakat her biriniz kendi yaptıklarını gözden geçirsin,+ o zaman kendini başka biriyle karşılaştırarak+ değil, kendi durumuna bakarak bir kıvanç nedeni bulabilecek. 5 Unutmayın, herkes kendi sorumluluğunu taşıyacak.+
6 Ayrıca hakikat sözünü öğrenen+ kişi, kendisine bunu anlatanla+ tüm iyi şeyleri paylaşsın.+
7 Aldanmayın;+ Tanrı’yla alay edilmez.+ İnsan ne ekerse onu biçer.+ 8 Çünkü kendi günahkâr bedenini hoşnut ederek eken, bedeninden yozlaşma biçer,+ fakat ruhu hoşnut ederek eken,+ ruhtan sonsuz yaşam biçer.+ 9 Öyleyse iyi olanı yapmaktan vazgeçmeyelim,+ çünkü yorulmazsak mevsimi geldiğinde biçeceğiz.+ 10 Gerçekten de, fırsatımız oldukça+ herkes için, fakat özellikle iman kardeşlerimiz+ için iyilik yapalım.
11 Bakın size kendi elimle, ne iri harflerle yazıyorum.+
12 Sizi sünnet edilmeye zorlayanlar,+ aslında bedensel şeylerle göz boyamak isteyenlerdir; bunu sırf Mesih İsa’nın işkence direği+ uğruna zulüm çekmemek için yapıyorlar. 13 Çünkü sünnet edilenler Kanuna kendileri bile uymazken,+ sizden övünç payı çıkarmak için sünnet edilmenizi istiyorlar. 14 Ben ise, Efendimiz İsa Mesih’in işkence direğinden başka bir şeyle asla övünmem;+ çünkü onun aracılığıyla, dünya benim gözümde direğe gerildi,+ ben de dünyanın gözünde. 15 Sünnetli olup olmamak önemli değildir,+ önemli olan yeni yaratılışa ait biri+ olmaktır. 16 Bu ilkeye uygun yaşayan herkese, Tanrı’nın İsraili’ne, barış ve merhamet olsun.+
17 Bundan böyle kimse bana sıkıntı vermesin; çünkü ben bedenimde İsa’nın hizmetkârı olmanın izlerini+ taşıyorum.+
18 Tutumunuz size Efendimiz İsa Mesih’in lütfunu kazandırsın+ kardeşlerim. Amin.
[Dipnotlar]
Ga 1:16 Sözcük anlamıyla, “et ve kana”
Ga 2:9 Sözcük anlamıyla, “sağ ellerini verdiler”
Ga 4:6 Markos 14:36’daki dipnota bakın.
Ga 5:19 Yunanca aselgeia; saygısız ve küstahça bir tutumla Tanrı’nın kanunlarının ciddi şekilde ihlaline atfeder.
Ga 5:22 Yunanca agathosyne; anlamı “iyi olma niteliği ya da durumu”