Rastlantılar Bakterileri Yaratabilir Mi?
EN BASİTLİĞİN KARMAŞIKLIĞI
BİLİNEN EN BÜYÜK MOLEKÜLLER BASİT ZANNEDİLEN BAKTERİLERDE BULUNUR
EVRİMCİLERİN çoğu, önceki sayfada gösterilen hayvan hücresi gibi hücrelerin biyolojik karmaşıklığın birer harikası olduğunu kabul ederler. «Fakat ilk yaşayan organizmalar bu kadar karmaşık değillerdi” diye hemen ilâve edeceklerdir. Scientific American dergisinde yazan kimya profersörü Richard E. Dickerson’a göre, “yeryüzünde ilk yaşayan organizmalar . . . . tahminlere göre, modern mayalama bakterilerine benzeyen tek hücreli varlıklardı.»
Peki, o zaman ilkel bakteriyi göz önünde tutarak, bir Yaratıcı olmadan onun oluşup oluşmayacağına siz karar verin.
Belki bu bakterinin hücre duvarlarının, gelişmiş organizmalarının hücre duvarlarından daha ilkel olması gerektiğini zannedebilirsiniz. Durum bunun tam aksidir. Daha yüksek düzeydeki bitki hücrelerinin şeker moleküllerinin bir zincirden meydana gelmiş bir selüloz duvarı vardır. Bakterisel hücre duvarları da aynı şekilde şeker moleküllerinden bir zincir ile başlar, ancak bu zincirler aminoasitlerinden oluşan kısa zincirlerle karmaşık şekilde dokunmuştur. Bir bilim adamının söylediği gibi, hücre duvarı «genel olarak torba şeklindeki dev bir molekül olarak düşünülebilir.»
Bu torba son derece sağlamdır. Bakterisel hücre duvarları 21 atmosferlik bir iç basınca dayanabilir. Bunu bir otomobil lastiğinde deneyin!
Bakterilerin, daha yüksek organizmalarda olduğu gibi, çekirdekleri yoktur. Ancak en basit bakteride bile, evrensel jenetik madde olan DNA molekülünden bolca vardır. Bakterisel DNA molekülü çekirdeksel bir zar ile kapalı olduğundan, genellikle bakterinin içinde tek ve uzun bir ilmik oluşturur. Bir bilim adamı olan Dr. John Cairns’e göre basit bir E.coli bakterisinin (Escherichiacoli) dev DNA ilmiğinde, «büyük bir farkla, biyolojik sisteminde bilinen en büyük molekül» bulunur.
Bütün bunlar, çok eskiden dalgaların bir rastlantı eseri olarak sahile sürüklemiş oldukları bir şeye benziyor mu? «En büyük molekül», etkisiz kimyasal maddelerin kazaen oluşturdukları bir birleşim olabilir mi?
E.coli bakterisi bir sonraki bölünmenin hazırlığı için DNA’sını kopya eder. Bunun olabilmesi için, bükülmüş büyük bir fermuara benzer şekilde planlanmış olan DNA molekülünün iki yarısının da «açılması» gerekir. DNA molekülünün temel çiftler diye adlandırılan kısımları, fermuarın dişlerinin yerini tutarlar. İlkel E.coli bakterisinde, bu temel çiftler en küçük ayrıntılarına dikkat edilerek, dakikada 150.000 adetlik bir oranda kopya edilirler.
Bir E.coli bakterisinin hareket etmesi gerekince ne olur? Bildiğimiz bir pervane çıkartır. Biyoloji profesörü olan Howard Berg’e göre, hücrenin kenarında altı tane lif yükselir ve birleşip bir demet oluşturur. Bu lifler bir rotor gibi dönerler; bu da, Dr. Berg’e göre, «bir rotorun yapısal karşıtı olan bir statoru» gerektirir. Bu derece «ilkel» bir yaşam için bu düzen hiç de fena değil!
Dahası var. Bütün yaşayan varlıklar gibi, E.coli bakterisi DNA molekülünün yaşaması için gereken kimyevi maddelerin sentezini yönetir. Bakteri, DNA molekülünün bölümlerini, ihtiyacına göre kapayan veya hareketlendiren hassas geri itilim mekanizmaları ile DNA’yı kontrol eder. Bir Biyokimyacı olan Jean-Pierre Chageux, «bu kontrol sisteminin olağanüstü ekonomik ve randımanlı işleyişine değinerek üzerinde durulması gerek»tiğini söylüyor ve «kontrol sisteminin hücrenin hiçbir enerji kaybına neden olma»dığına da şaşıyor. «İşlemesinde enerji gerektirmeyen bir kontrol sistemine sahip olan bir fabrika, endüstriyel randımanda en yüksek düzeyde olurdu.»
Bakterilerin bu karmaşıklığı, evrimcilere karşı ileri sürülen tek husus değildir. Bakterileri oluşturmakta yardımcı olan proteinler ve diğer yaşayan varlıklar, evrim kuramının kesinlikle ihtimal dışı olduğunu gösterir. Neden? Evrimciler, bilim adamlarının 1952 yılında, değişik gazlardan bir karışımı ateşleyerek içlerinde bazı aminoasitler de bulunan çeşitli kimyasal maddeler elde ettikleri deneye önemle dikkat çekerler. Bu, aminoasitler doğru bir şekilde birleştirildikleri zaman, bütün yaşayan varlıkların ana yapı taşları olan proteinleri oluşturdukları için önemli sayılıyor.
Aminoasit bileşim şekline göre, «sağa» veya «sola» dönen bir bileşim olabilir. Çeşitli gaz ve ateşleme deneylerinde yaratılan aminoasitlerde eşit sayıda sağa ve sola dönen örnek vardır. Ancak, bir evrim kuramcısı olan Richard Dickerson’un kabul ettiği gibi, «bazı belirli özel adaptasyonlar dışında . . . . bugün bütün yaşayan organizmalarda sadece L [left handed, yani sola dönen] aminoasitler vardır.»
Tipik bir proteinde 400 aminoasit varsa, hepsinin de sola dönen olma ihtimali, bir paranın havaya atıldığında 400 defa arka arkaya tura gelmesi ihtimaline benzetilebilir. Bu, yüzün üstünde sıfırı olan bir rakamda, yani evrendeki bilinen bütün galaksilerdeki tüm atomların sayısından defalarca daha büyük bir rakamda bir ihtimalinden daha azdır. Ve hatta rasgele meydana gelmesi imkânsız olan proteinin 400 tane sona dönen aminoasidi kendiliğinden bileşse bile, yirminin üstünde cinsi olan bu aminoasitlerin doğru sırada oluşmasına çok daha küçük bir ihtimal vardır.
Proteinlerin kendi kendine ve rastlantı sonucu oluşması şöyle anlatılabilir: Farz edelim ki, bir kutuda ellendiği zaman aynı hissi veren, bazılarının üzerinde harf ve bazılarında sayı olan eşit miktarda küçük tahta parçacıkları var. Ve gözleriniz bağlı olarak bu tahtalardan 400 tanesini seçmeniz isteniyor. Bu durumda üzerinde sayı yazılı tahtaları almadan hep harfli tahtaları seçebilme ihtimaliniz çok zayıftır. Fakat mesele bununla da bitmiyor. Seçtiğiniz 400 parça, seçiliş sırasına göre yan yana dizildiği zaman anlamlı ve hatasız bir gramerle yazılmış bir paragraf meydana getirmeli.
E.coli’nin karmaşık sistemleri, evrimin, hayattan, hatta ilkel hayattan sorumlu olmakla ilgili zannı açısından başka bir sorunu ortaya koyar. DNA molekülleri hayat için gereklidir, fakat yeterli değildir. Enzimler gibi başka birçok karmaşık moleküller DNA’nın faaliyetlerini yönetmek ve işbirliği yapmak için gereklidir.
Oysa hayat ancak çok sayıda ve çok karmaşık sistemlerin aynı anda oluşmaları ve tam bir düzen içinde beraberce işlemeleri halinde var olabilir. Diğer sistemler yerlerinde olmadan, bu karmaşık sistemlerden hiçbiri ilkel hayata bile neden olamaz.
Evrimciler bu çözümü olmayan iddiayı, sadece evrime olan «iman»larıyla öne sürerler.