Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g93 Aralık s. 5-7
  • Evlilik—Neden Birçok Kişi Ondan Vazgeçiyor?

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Evlilik—Neden Birçok Kişi Ondan Vazgeçiyor?
  • Uyanış!—1993
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Bütün Bunların Ardında Yatan Nedir?
  • Daha Mutlu Bir Yaşama Açılan Kapı Mı?
  • Boşanma—Onun Acı Hasadı
    Uyanış!—1992
  • Anne Babanın Boşanması Çocukları Nasıl Etkiler?
    Aileler İçin Yardım
  • Boşanma Patlaması
    Uyanış!—1992
  • Boşanma Tuzağı
    Uyanış!—1992
Daha Fazla
Uyanış!—1993
g93 Aralık s. 5-7

Evlilik—Neden Birçok Kişi Ondan Vazgeçiyor?

ASIA MAGAZINE dergisi, Doğu ve Batı kültürünün yan yana yaşadığı Hong Kong’daki boşanmalara dikkati çekerek şu gözlemde bulundu: “Gerek Çinli gerekse de Batılı çiftlerin evliliklerindeki uyuşmazlıkların kökeninde genelde iletişim eksikliği, sadakatsizlik, cinsel sıkıntılar, geçimsizlik gibi etkenler yatmaktadır.” Aslında dünyanın her yerinde durum aynıdır.

“Kariyer her şeyden önde gelir” zihniyetinde olan gerek kadın gerekse de erkekler, işleri uğruna ailelerini feda etmeye hazırdırlar. Böylece ailede iletişim yollarını da kapatmış olurlar. Koca, akşam işinden yorgun argın gelip gazetesine gömülür. Junichi ve karısı üç restoran işletip sabahın sekizinden akşamın onuna kadar değişik yerlerde çalışıyorlardı. Junichi, “karıkoca olarak aramızda hemen hemen hiç iletişim yoktu” diye itirafta bulunuyor. Bu iletişim eksikliği evliliklerinde ciddi sorunlara yol açtı.

Evlilik bağlarının kopmasına yol açan başka bir etken de insanların evlilik dışı cinsel ilişkilere bakış açılarıdır. Evlilik dışı ilişkiler bugün öylesine yaygındır ki, Japonya’da yapılan bir anketi cevaplayan erkeklerin yüzde 20’si ve kadınların yüzde 8’i, bir önceki yıl içinde kendi evlilikleri dışında cinsel ilişkileri olduğunu itiraf ettiler. Japonya’da kariyer sahibi bir kadının, kocasından başka erkeklerle çıkması artık sık rastlanan bir durumdur. Böyle bir kadın daldan dala konarak, bir erkekten diğerine gidiyor ve “kocam yakalarsa boşanırım” diye düşünüyor. Modern toplum böyle ilişkileri görmezlikten geliyor.

Yine aynı toplum önce-ben tutumunu özendirdiğinden, kocayı ve karısını bencilleştirip, sonunda boşanmanın bir diğer nedeni olan geçimsizliği ortaya çıkarıyor. Kiyoko, “biz her an ayrılabilecek bir çifttik” diyor. “Evlenir evlenmez, kocam bana, robot gibi hareket etmemi ve ne emredilirse onu yapmamı söyledi. İşler kendince iyi gittiğinde durum fena sayılmazdı, ama pürüz çıktığında kendi hatasını kabullenmez ve suçu başkalarının üzerine atardı. Otoritesine karşı geldiğim için ben de suçluydum. Adaletsiz davrandığı zamanlarda kocama itaat etmekte çok zorluk çektim.”

Boşanmanın diğer bazı sebepleri, şiddet, sarhoşluk, parasal sorunlar, eşin ailesiyle ilgili sıkıntılar ve zihinsel tecavüzdür.

Bütün Bunların Ardında Yatan Nedir?

Farklı nedenleri olsa da, boşanmanın dünya çapında artmasının ardında yatan etkenler bunların da ötesindedir. Doğu, kendi hastalıklarından Batı toplumunun etkisini sorumlu tutuyorsa da, boşanmanın Batı’da kabul görmesi de yeni bir olgudur. Gerçekten, ancak son birkaç on yıl içinde boşanmalar Amerika Birleşik Devletlerinde üç, İngiltere’de de dört kat arttı. The Urbane Institute’ten (Amerika Birleşik Devletlerindeki sosyal ve ekonomik sorunları inceleyen bir kuruluş) Andrew J. Cherlin her ne kadar boşanmalardaki artışın nedenlerinin tam olarak anlaşılamadığını kabul ediyorsa da, “kadınların ekonomik bakımdan giderek daha bağımsız olmalarını” ve “toplumun kalıplaşmış tutumlarındaki değişikliği” boşanma modasının ardında yatan etkenler arasında sayıyor.

Amerika Birleşik Devletlerinde ve diğer endüstrileşmiş ülkelerde evli kadınların bir işte çalışmaları sık rastlanan bir olaydır. Buna karşılık, kocaların ev işlerine olan katkılarındaki artış çok yavaştır. Bu nedenle, bazı kadınların, “çalışan her kadının en büyük ihtiyacı bir ev hanımıdır” diyerek yakınmasına şaşmamalı.

The Changing American Family and Public Policy isimli kitap, Amerika Birleşik Devletlerinde kadınlar, bulaşık, çamaşır, temizlik, yemek ve çocuk bakımı gibi işlerde yıllarca çalışıp didinirken, “birçok erkeğin ‘orada burada takılarak’ hoşça vakit geçirdiğini” yazıyor. Antropologlar, aynı durumun bütün dünyada gözlendiğini bildiriyorlar. Japonya’da erkeklerin iş çıkışında kendi aralarında buluşup eğlenmeleri az rastlanan bir olay değildir. Onlar, bunun, işyerlerindeki ilişkilerinin yolunda gitmesi için gerekli olduğunu savunurlarken, evlerindeki ilişkilerin de yolunda gitmesi gerektiğini unutuyorlar. Onların mantığına göre, erkekler evin geçimini sağladığından kadınlar ve çocuklar ağzını açmamalıdır. Bununla beraber, çalışan kadınların sayısının artması bu mantığın temelsiz olduğunu gösteriyor.

Evliliğin çökmesine neden olan ana etkenlerden biri de “toplumun kalıplaşmış tutumlarındaki değişiklik” ya da Journal of Marriage and the Family’nin ortaya koyduğu gibi, “evliliğin kalıcı olması idealindeki çöküştür.” 1990’ların gelin ve damatları için, “ölüm sizi ayırıncaya dek” şeklindeki geleneksel ant artık eski anlamını taşımıyor. Onlar, daha iyi bir eş arama çabalarını sürdürüyorlar. Eğer yeni evliler aralarındaki bağa bu gözle bakarlarsa, o bağ ne kadar güçlü olabilir?

Bu toplumsal değişiklikler, Mukaddes Kitabı inceleyenler için kesinlikle sürpriz değildir. İlham altında yazılmış bu kitap, 1914’ten beri “çetin anlar” demek olan “son günlerde” yaşadığımızı açıklar. Şimdi insanlar, “kendilerini seven, . . . nankör, murdar (vefasız), şefkatsiz, amansız (herhangi bir anlaşmaya açık olmayan)” kişilerdir. (II. Timoteos 3:1-3) Eşlerine vefasız olan, kendilerini fazla seven ve evlilikleri konusunda herhangi bir anlaşmaya yanaşmayan insanlar için, boşanma, evlilikteki sorunlardan kurtulmanın tek çıkış yolu oluyor.

Daha Mutlu Bir Yaşama Açılan Kapı Mı?

Boşanmanın, mutluluğa açılan bir kapı olmadığı pek çok olayda kanıtlanmıştır.a Ruh sağlığı araştırmacısı Judith Wallerstein, boşanmış 60 çift üzerinde yaptığı 15 yıllık araştırmadan sonra, “boşanma aldatıcıdır” diyor. “Yasal yönden tek bir olay olmasına karşın, ruhsal yönden uzun bir zaman boyunca süren—ve bazen de sonu olmayan—olaylar, taşınmalar ve kökten değişen ilişkiler zinciridir.” Onun araştırmaları, kadınların dörtte birinin, erkeklerin ise beşte birinin, boşanmalarını takip eden on yıl içinde yaşamlarını normal hale döndüremediklerini gösteriyor.

Özellikle boşanmış ailelerin çocukları çabuk incinen kimselerdir. Wallerstein, aynı araştırmada, boşanmanın hemen hemen bütün çocuklar üzerinde “çok kuvvetli ve hiç beklenmedik etkiler” yarattığını ortaya çıkardı. Ana-babalarının boşanmasının üzerlerinde herhangi bir olumsuz duygu yaratmadığını söyleyen bazı çocuklar, ileride evlenebilecekleri bir eş aradıklarında, böyle duygularla yüz yüze geldiklerini birdenbire fark edebilirler.

Bununla, boşanma nedeniyle mağdur durumda kalanların mutluluğu asla bulamayacakları söylenmek istenmiyor, çünkü bazıları bulabilirler. Böylelerinde, genelde eskisinin külleri arasından, yeniden şekillendirilmiş bir kişilik çıkar. Örneğin, masum eş, boşanmanın şokunu, beraberinde gelen hüznü ve kendine verilen değerle ilgili duyduğu kuşkuları atlatabilirse, sonunda bu çetin sınavdan daha güçlü, daha yaşam dolu ve daha kişilikli olarak çıkabilir.

Başka bir kadın yüzünden kocası tarafından terk edilen bir kadın, duyulan acı ve öfke dinmeye başlayınca yaşananları şöyle açıkladı: “İçten değiştiğini fark edersin. Duyguların değişmiştir. Asla eskisi gibi olamazsın.” O şu öğüdü veriyor: “Bir birey olarak kendini yeniden tanımak üzere zaman ayır. Evlilikte eşler genellikle beğeni ve isteklerini karşısındakine göre ayarlarlar, ama boşandıktan sonra, artık bizzat neyi beğenip neyi beğenmediğini keşfedebilmen için zaman ayırmalısın. Duygularını gömsen de, onlar yaşamaktadır. Birgün hortlarlar ve onlarla yüz yüze gelmek zorunda kalırsın. O halde duygularına göğüs gerip onlarla başa çıkmaya çalışman daha iyi olur.”

Beraberinde getirdiği sorunların giderek daha çok bilincine varıldığından, boşanma bir seçenek olarak çekiciliğini yitirmektedir. Time dergisi, evlilik danışmanları içinde, sayıları giderek artan bir azınlığın, artık sorunlu çiftlere “beraber kalın” teşvikinde bulunduğunu bildiriyor. Tufts Üniversitesinden David Elkind şöyle yazıyor: “Bir boşanma deneyimi yaşamak, bir bakıma tatilde kayak yaparken bacağınızı kırmaya benzer. Ne kadar çok kişi bacağını kırmış olursa olsun, bu sizin acınızı azaltmayacaktır.”

Boşanma, evlilikteki sorunlardan kurtulmak için kullanılan kolay bir çıkış yolu değildir. O halde, evlilikte anlaşmazlıkları çözmenin daha iyi yolu nedir?

[Dipnotlar]

a Yasalara uygun bir boşanma veya ayrılma, aşırı derecede kötü davranan ya da evine kasten bakmayan bir eşe karşı bir ölçüde korunma sağlayabilir.

[Sayfa 7’deki resim]

Günümüzün çiftleri çoğunlukla birbirleriyle iletişim kuramıyorlar

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş