Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g97 Haziran s. 26-27
  • Acil Bir Tıbbi Sorunla Yüz Yüze

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Acil Bir Tıbbi Sorunla Yüz Yüze
  • Uyanış!—1997
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Vicdani Bir Mesele
  • Kan Kullanılmadan Başarılı Bir Tedavi
  • Fiziksel Engellere Uyum Sağlamak
  • Ne Sihirbaz Ne De Tanrı’lar
    Uyanış!—1995
  • Tanrı’nın Kanla İlgili Görüşünü Kabul Ettim
    Uyanış!—2004
  • Çocuklarımızı Kan Naklinden Korumak
    Krallık Hizmetimiz—2004
  • Kansız Tedaviyle Ölümün Eşiğinden Dönüş
    Uyanış!—1993
Daha Fazla
Uyanış!—1997
g97 Haziran s. 26-27

Acil Bir Tıbbi Sorunla Yüz Yüze

“AÇIK konuşacağım; sizde kötü huylu bir tümör var. Eğer hemen almazsak, başka hayati organlara da zarar verecektir. Bacağınızın kesilmesini bu nedenle öneriyorum.”

Doktorun sözleri, burada Peru’da kullandığımız deyimle, üzerimde bir kova soğuk su etkisi yapmıştı. Henüz 21 yaşındaydım. Bir ay kadar önce sol dizimde bir ağrı hissetmiş ve romatizma tedavisi görmeye başlamıştım. Ancak, birkaç gün içinde ayakta dahi duramaz hale geldim.

O zamanlar, Peru’nun ortalarındaki Ant dağlarında Yehova’nın Şahitlerinin dolgun vakitli bir vaizi olarak hizmet ediyordum. Memleketim olan Huancayo kasabasına döndükten sonra, annemle beraber aşağılarda, sahildeki Lima şehrine gittik. Orada, 22 Haziran 1994 tarihinde ülkenin en iyi kanser hastanesine yattım ve hastalığımın adının osteosarkom olduğunu öğrendim.

Vicdani Bir Mesele

Kısa süre sonra, hastanenin kan kullanmadan ameliyat yapmadığı bildirildi. Hatta bir doktor şunu dahi söyledi: “Benim ellerimde ölmenizdense evinizde ölmenizi tercih ederim.” Fakat yöredeki Hastane İrtibat Heyeti (HİH), benim için duruma müdahale etti; bu heyet hastaneyle hastalar arasında işbirliğini teşvik eden bir grup Yehova’nın Şahidinden oluşur. Sonuç olarak, hastanenin başhekimi hastane doktorlarından bu zorlu durumu kabul etmek isteyenlerin kan kullanmadan ameliyat yapmasına izin verdi. Bir doktor gönüllüydü, hemen ameliyata hazırlandım.

Ameliyattan önce ziyaretime birçok kişi geldi. Elinde Mukaddes Kitapla bir papaz da beni görmeye gelenler arasındaydı ve hastalığımın Tanrı’dan gelen bir ceza olduğunu söyledi. Hayatımı kurtarabilecek her tür tedaviyi kabul etmeye beni ısrarla teşvik etti. Ona Mukaddes Kitabın “kandan çekinin” emrine uymak konusunda kararlı olduğumu söyledim.—Resullerin İşleri 15:19, 20, 28, 29.

Hemşireler de gelip mırıldanıyorlardı: “Ne kadar aptalca, ne kadar aptalca!” Doktorlar da gruplar halinde geliyorlardı. Kan kullanımının kaçınılmaz olduğuna inandıkları türden bir ameliyatta kan naklini reddetmiş olan genç adamı görmek istiyorlardı. Ancak, ziyaretler arasında benim için en önemli olanlar iman kardeşlerimin ve akrabalarımın ziyaretleriydi. Hemşireler bu çok sayıdaki teşvik edici ziyaretten etkilenmişlerdi.

Kan Kullanılmadan Başarılı Bir Tedavi

Narkozla uyutulmamdan sadece birkaç dakika önce, anestezistlerden birinin şöyle söylediğini duydum: “Olacaklardan ben sorumlu değilim!” Fakat diğer anestezist, ameliyatımı yapan doktor ve hastane yöneticileri benim kan almama yönündeki arzuma saygı gösterdiler. Bundan sonra işittiğim şey ise bir anestezistin şu sözleriydi: “Samuel, uyan. Ameliyatın bitti.”

Tüm bacağım kesilmiş olmasına rağmen, bacağımın olduğu yerde şiddetli ağrılar duymaya başladım. Bacağımın uyluk kısmını ovarak acıyı azaltmak istiyordum fakat tabii bacağım artık yoktu. Fantom ağrısı denilen garip olayı yaşıyordum. Ağrının kaynağı gibi görünen bacağım tamamen kesilmiş olmasına rağmen, gerçekten acı hissediyordum ve ağrılar dayanılmazdı.

Bana sonraki adım olarak kemoterapi uygulanması öngörüldü. Bu tedavinin bir yan etkisi alyuvarların, akyuvarların, ve kanın pıhtılaşmasında yaşamsal önemi olan trombositlerin azalmasıdır. Bu da, yeni bir grup doktora daha kan naklini reddettiğimle ilgili bilgi verilmesini gerektiriyordu. HİH bu kez de sorumlu kişilerle görüştü ve doktorlar tedaviyi kan kullanmadan uygulamayı kabul ettiler.

Kemoterapinin ardından olağan yan etkiler görüldü—saçlarım döküldü ve bulantı, kusma, depresyon ortaya çıktı. Beyin kanaması geçirme ihtimalimin yüzde 35 olduğu hususunda da uyarıldım. Doktorlardan birine, beni kanser mi yoksa kemoterapi mi öldürecek diye sormaktan kendimi alamadım.

Daha sonra doktorlar, kan sayımı değerlerimi kan nakli yoluyla yükseltmeden, bana ikinci kemoterapi dozunu uygulayamayacaklarını söylediler. Doktorlardan biri kızgınlıkla, eğer elinden gelse beni narkozla uyutup gereken kanı vereceğini söyledi. Kendisine, buna izin vermektense kemoterapiyi tamamen bırakacağımı söyledim. Doktor kararlı tavrımdan ötürü hayranlığını ifade etti.

Kan sayımı değerlerimi yükseltmek için eritropoietin almayı kabul ettim. Eritropoietin verilince kan sayımı değerlerim yükseldi. Daha sonra, birkaç günlük bir dönem içinde damar yoluyla kemoterapi uygulandı. O zamanlar yatarken sürekli ‘Bende beyin kanamasına neden olacak doz bu mu acaba?’ diye aklımdan geçerdi. Çok şükür ki, yıkıcı sonuçlar olmadan tüm ilaçları alabildim.

Benim ameliyatımdan önce, hastanenin politikası kan naklini kabul etmeyenlerin tedavisini reddetmekti. Fakat bu politikaları değişti. Aslında, ameliyatımı yapan doktor benim ameliyatımdan sonra, hemen aynı gün, yine kan kullanmadan bir başka ameliyat yapmıştı ve bu kez hasta Yehova’nın bir Şahidi değildi! Şimdi o hastanedeki birkaç doktor HİH ile işbirliği yapıyor ve kan kullanılmadan ameliyat yapılmasını isteyen hastaları kabul etmeye razılar.

Fiziksel Engellere Uyum Sağlamak

Çocukluğumdan bu yana bana, Tanrı’nın istediği yaşam tarzı öğretilmişti. Bunun, bu acil tıbbi sorunda Mukaddes Kitaba dayanan inançlarıma bağlı kalabilmeme yardımcı olduğuna eminim. Ancak, son zamanlarda Tanrı’nın hizmetinde arzu ettiğim kadar çalışamamış olduğumdan çok üzüntülüydüm. Bu duygularımdan İsa’nın takipçisi bir ihtiyar olan dayıma söz ettim. O bana resul Pavlus’un dahi Tanrı’ya arzu ettiği ölçüde hizmet etmesini engelleyen bir şey olduğunu hatırlattı; bu onun kendi sözleriyle “bedende bir diken”di. Fakat Pavlus elinden geleni yapmıştı. (II. Korintoslular 12:7-10) Dayımın sözlerinin bana çok büyük yardımı dokundu.

Geçenlerde bana bir yapay bacak takılması için ölçü alındı. Bunun Tanrımız Yehova’ya daha geniş ölçüde hizmet etmemi mümkün kılacağını umuyorum. Karşılaştığım acil tıbbi sorunda iyi vicdanımı koruyabildiğim için minnettarım. Yehova’ya sadık kalmaya devam edersem, O’nun beni, artık acının ve ıstırapların olmayacağı bir cennet yeryüzünde sağlıklı bir beden ve sonsuz bir yaşamla ödüllendireceğinden eminim.—Vahiy 21:3, 4.—Samuel Vila Ugarte tarafından anlatılmıştır.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş