Afrika Göğünün Mücevherleri
ÖNÜMÜZDE, yakıcı Ekvator güneşinin kavurduğu, kurak ve boz renkli bir Afrika savanı uzanıyor. Yabani hünnapların çengel dikenli dalları ve dikenli çalılar arasından güçlükle ilerliyoruz.
Fakat ansızın duruveriyoruz. Yanardöner bir renk ışıltısı dikkatimizi çekiyor. Çiçek açmış bir akasya dalına dinlenmeye gelen küçük bir kuşun renkleri öylesine parlak ki, sanki güneş, ışığını onun minik tüyleri içinden veriyor. Bu kanatlı mücevhere uygun bir ad verilmiş: güneşkuşu ya da nektaremen.
Metal Aynalar
Yüzün üzerinde nektaremen türü var. Çoğunluğu Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşamakla birlikte, Asya, Avustralya ve hatta Pasifik adalarında da bulunurlar. Her çeşidinin ayrı bir güzelliği olan nektaremenler, parlak renklerden oluşan bir gökkuşağı sergileyerek minik metal aynalar gibi güneş ışığını yansıtırlar; bu yanardöner renkler, parlak kırmızı, sarı, mavi ve yeşilden bakır renginin tonlarına kadar değişir.
Nektaremenler genellikle Amerika’nın kolibrileriyle karşılaştırılırlar. Kolibriler gibi onların da nefis renkleri vardır ve balözüyle beslenirler. Ancak nektaremenler kolibrilerden daha büyüktür ve Kuzey Amerikalı benzerlerinin uçma yeteneği onlardan daha gelişkindir.
Nektaremenler genellikle, bir çiçeğin sapı üzerine konup, uzun, kıvrık gagalarını çiçeğin boyuncuğundan içeriye sokarak derindeki balözünü emerler. Fakat eğer boru biçimindeki bir çiçek, dibine erişemeyeceği kadar uzunsa, nektaremen çiçeğin tabanını delip değerli balözünü oradan emebilir. Nektaremenler aynı zamanda, çiçeklerde ve yapraklarda dolaşan böceklerle de beslenirler.
Erkek nektaremenler aynı zamanda usta ötücülerdir. Repertuarları çok zengindir; görkemli nektaremenin ince, metalik çiip sesinden, Doğu Afrika’nın kızıl gerdanlı nektaremeninin çik-çik-çik-çik-çit trii-trii-türr şeklindeki güzel ötüşüne kadar değişir. Sık bir çalılıktaki nektaremeni ötüşü ele verir. Ancak, bir kez fark edilirlerse arka plandaki kurak, boz renkli Afrika arazisinde çok kolay seçilirler.
Gözalıcı Değil Ama Çalışkan
Erkek nektaremen hem sesi hem de görünümüyle bir zevk kaynağıyken, dişisi daha küçük ve daha soluk renklidir. Bu nedenle, kuş gözlemcileri ve fotoğrafçılar dişi kuşu çoğu kez gözardı ederler. Aslında dişi genellikle yalnızca erkeğe eşlik ederken dikkat çeker. Fakat renk açısından zengin olmayan dişi kuş, bu eksikliğini çalışkanlığıyla telafi eder.
Genelde yuvayı yapan ve yavruları büyüten dişi kuştur. O yuvanın yapımıyla uğraşırken, erkek de davetsiz misafirleri yuva yaptıkları alandan çıkarmaya hazır vaziyette bekçilik eder.
Yuvaların Asılması
Nektaremen yuvalarının güzel olduğu pek söylenemez. Yuvalar genellikle, rüzgârla sürüklenip akasyanın dikenine takılarak bir araya gelmiş çöp parçalarına benzerler. Ağaca asılı bir çoraba benzeyen çiy damlası şeklindeki, nektaremen yuvası, dokunmuş ya da birbirine dolanmış ve örümcek ağlarıyla sıkıca bağlanmış bitki liflerinden oluşur. Yuvanın dış kısmı ince dallar, ölü yapraklar, liken parçaları ve bunlara ek olarak asılı duran bir iki tohumzarfıyla zekice bezenmiştir.
Yuvanın içi, bitki havları, yumuşak otlar, ince kuştüyü gibi narin malzemelerle kapıdır. Giriş, tepeye yakın bir yerden, tek taraftan açılan küçük bir deliktir. Dişi kuluçkaya genellikle tek başına yatar; armuda benzeyen yuvasında otururken, uzun kıvrık gagasını sık sık dışarı uzattığı görülebilir. Bir ya da iki yumurta yapar ve yaklaşık 14 gün sonra yavrular yumurtadan çıkarlar. Yavrular yuvayı terk ettiğinde hemen hemen hepsinin renkleri annelerininki kadar soluktur. Ancak, erkek yavrular erişkin hale gelmeye başlayınca, ileride güneş kuşları olarak ayırt edilmelerini sağlayacak muhteşem tüyleri yavaş yavaş ortaya çıkar.
Nektaremen, zekâ sahibi Tasarımcının cömertliğinin ve yaratıcılığındaki çeşitliliğin örneklerinden yalnızca biridir. Renklerindeki albeni ve içgüdüsel davranışları, insanda onların Yaratıcısına karşı büyük bir takdir uyandırır. Mukaddes Kitaptaki şu emir nektaremenleri de kapsar: “RABBE yerden hamdedin, ey . . . . yerde sürünenler ve kanatlı kuşlar.” “Bütün nefes sahipleri RABBE hamdetsin.” (Mezmur 148:7, 10; 150:6) Afrika göğünün bu mücevherleri, hepimizi onları tasarımlayan sevgi dolu Yaratıcı’ya hamt etmeye yöneltmeli.