Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • g 9/00 s. 14-17
  • Son Sınır—Antarktika

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Son Sınır—Antarktika
  • Uyanış!—2000
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Mars’ı Gezer Gibi
  • Keşfedilmeden Önce Adlandırıldı
  • Buzdaki Kan
  • Antarktika—Başı Dertte Olan Bir Kıta
    Uyanış!—2000
  • İçindekiler
    Uyanış!—2000
  • Denizlerin Sırça Sarayları
    Uyanış!—1996
  • Şaşırtıcı Bir İmparator
    Uyanış!—2000
Daha Fazla
Uyanış!—2000
g 9/00 s. 14-17

Son Sınır—Antarktika

ANTARKTİKA’NIN bazı kısımları öyle soğuk olabiliyor ki, bir yazar şöyle söylüyor: “Bir çelik çubuğu yere düşürürseniz, muhtemelen, cam gibi tuzla buz olacaktır, . . . . buzdaki bir delikten avladığınız balık beş saniye içinde donar . . . . kaskatı olur.” Antarktika, olağanüstü koşulları ve bazen güney ışığının nefes kesici görüntülerinin de tamamladığı gerçeküstü, çıplak güzelliğinden dolayı, gerçek dünyadan çok, başka bir dünyaya benziyor.

Fakat Antarktika bu dünyanın çok önemli bir kısmıdır. Aslında, hem yeryüzü ve atmosferinin, hem de insanların faaliyetleriyle ilgili olanlar da dahil yeryüzündeki çevresel değişikliklerin araştırılacağı muazzam, doğal bir laboratuvara benzemektedir. Bu araştırmaların sonucunda bilim adamları giderek daha çok kaygılanmaktadır. Onlar Güney Kutup Bölgesinde ürkütücü, yeni olgular gördüler ve bunlar her şeyin yolunda olmadığı izlenimini veriyor. Ancak önce, Antarktika’nın neden özel bir kıta olduğunu görelim.

İlk olarak, dünyanın en ücra kıtası olan Antarktika bir çelişkiler kıtasıdır. Olağanüstü güzeldir, bozulmamıştır; ancak yaşamaya elverişli olmayan vahşi bir kıtadır. Yeryüzünün en rüzgârlı ve en soğuk yeridir; fakat fevkalade narin ve duyarlıdır. Başka herhangi bir kıtadan daha az yağış alır; ancak Antarktika’nın buz örtüsü, gezegenimizin tatlı suyunun yüzde 70’ini oluşturur. Kalınlığı ortalama 2.200 metre olan bu buz örtüsü, deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 2.300 metre olan Antarktika’yı dünyanın en yüksek kıtası yapar. Antarktika aynı zamanda yeryüzünün en büyük beşinci kıtasıdır; fakat bir sinek türü olan 1 santimetrelik kanatsız sürü sineğinden daha büyük, kalıcı sakinleri yoktur.

Mars’ı Gezer Gibi

Antarktika’nın iç kısımlarına doğru ilerlemeye cüret ettikçe, giderek daha az yaşam belirtisi göreceksiniz; özellikle de kuru vadiler denen alanlara ulaştığınızda. Yaklaşık 3.000 kilometrekarelik bir alanı kaplayan bu kutup çölleri genellikle, kıtada bir uçtan bir uca uzanan ve bazı yerlerde yüksekliği 4.300 metreyi aşan sıradağlar olan Transantarktika Dağlarının yüksek kesimlerinde bulunur. Buz gibi rüzgârların ıslık sesi kuru vadiler boyunca duyulur ve yağabilecek karı çabucak başka yerlere götürür. Bilim adamları bu vadilerin, yeryüzünde Mars’ın yüzeyine en fazla benzeyen kısım olduğuna inanıyor. Bu nedenle burası, Mars’a uçacak Viking uzay aracı fırlatılmadan önce uzay donanımıyla ilgili testler için uygun bir yer olarak görüldü.

Fakat bu kuru vadilerde bile yaşam mevcut! Gözenekli kayaların içerisindeki küçücük hava çukurlarında olağanüstü dirençli bakteri, suyosunu ve mantar türleri yaşar. Onlar yok denecek kadar az miktardaki nemle hayatta kalırlar. Dışarıdaki gerçeküstü dünyaları, cilalanmış taşlardan oluşan kıraç kaya oluşumlarıdır; bu taşlar acayip şekillerini ve aşırı parlaklıklarını, Antarktika’nın yüzyıllardır aralıksız esen rüzgârlarına borçludur.

Keşfedilmeden Önce Adlandırıldı

Güneydeki dev bir kara parçasıyla ilgili spekülasyonlar uzun zaman önceye, eski Yunan filozoflarına kadar uzanır. Örneğin Aristoteles, Kuzey Yarıküre’de var olduğu bilinen toprakları dengelemek için güneyde bir kıtaya ihtiyaç olduğunu iddia etti. Antarctica—Great Stories From the Frozen Continent (Antarktika—Donmuş Kıtadan Muazzam Hikâyeler) adındaki kitap, “Kuzey Yarıküre, Arktos denen Büyükayı takımyıldızının altında bulunduğundan, Aristoteles (İÖ 384-322) güneydeki bilinmeyen kara parçasının adının, tamamıyla tersi” veya aynada yansıyan görüntüsü “anlamına gelen Antarktikos olması gerektiğini düşündü” diyor. Böylece Antarktika, aslında keşfedilmesinden yaklaşık 2.000 yıl önce adlandırılma ayrıcalığına sahip oldu!

İngiliz kâşif Kaptan James Cook 1772’de, güneyde olduğu varsayılan bu kıtayı aramak için denize açıldı. Rüzgârlı adaların ve muazzam aysberglerin, onun adlandırmasına göre “buz adalar”ın dünyasına adım attı. Şöyle yazdı: “Onlardan bazılarının çevresi yaklaşık üç kilometre ve yüksekliği 20 metreydi; buna rağmen denizin parçalayıcı dalgalarının gücü ve etkisi onların üzerinden geçecek kadar büyüktü.” Cook yılmadan güneye doğru devam etti ve 17 Ocak 1773’te gemisi Resolution ve ona refakat eden Adventure Güney Kutbuna ulaştı. Bu gemiler Güney Kutup Dairesinden geçtiği bilinen ilk gemilerdir. Cook, sonunda denizdeki buz kütleleri arasında yolu kapanana kadar inatla yoluna devam etti. Seyir defterine şöyle yazdı: “Güneye doğru baktığımda buzdan başka bir şey göremiyordum.” Gerçekten de, geriye döndüğünde Antarktika topraklarının ancak 120 kilometre açığındaydı.

O halde Antarktika’yı ilk kim gördü? Oraya ilk kim ayak bastı? Bugüne kadar hiç kimse bundan emin olamadı. İlk ayak basanlar, balina veya fok avcıları dahi olabilir; çünkü Cook geri döndüğünde orada bol miktarda fok, penguen ve balina bulunduğuna dair haberler vermesi avcıların bu bölgeye hızla akın etmesine yol açtı.

Buzdaki Kan

Alan Moorehead, The Fatal Impact (Ölümcül Etki) adlı kitabında, Cook “dünyada var olan muhtemelen en büyük yabanıl hayvanlar topluluğunu tesadüfen buldu ve o, dünyanın onların varlığını bilmesini sağlayan ilk insandı. Antarktika’daki hayvanlar için [sonuç] bir katliamdı” diye yazdı. Antarctica—Great Stories From the Frozen Continent kitabı şunları söylüyor: “Onsekizinci yüzyılın sonuna doğru Güney Yarıküre’de fok avı, altına hücuma çok benziyordu. Çin ve Avrupa’nın foklarla ilgili doymak bilmez talepleri [önceden] bilinen tüm fok avlama alanlarındaki fokların kısa sürede yok olmasına, avcıların fokların toplu olarak bulunduğu yeni yerler aramalarına neden oldu.”

Fok avcıları hemen hemen tüm geçim kaynaklarını yok ettikten sonra, balina avcıları denizleri yağmalamaya başladılar. Moorehead şöyle yazıyor: “Güney Okyanusunda kaç balina ve fokun öldürüldüğünü hiçbir zaman kimse bilemeyecek. On milyon mu, yoksa elli milyon mu? Artık rakamlar anlamsız oluyor, sonunda öldürecek hiçbir şey kalmayana kadar katliam devam etti.”

Bununla birlikte günümüzde, Antarktika’nın tüm bitki ve hayvan varlığı uluslararası kanunlarla korunuyor. Ayrıca, karada yırtıcı hayvan bulunmaması ve denizde bol miktarda gıda olması Antarktika sahilini yabanıl hayvanlar için bir yaz limanı yapar. Ancak Antarktika daha fazla sinsi saldırıya uğradığının izlerini üzerinde taşıyor; bu saldırılar uluslararası anlaşmalarla durdurulamayabilir.

[Sayfa 15’teki çerçeve]

FARKLI KUTUPLAR

Kuzey ve Güney Kutbu, benzerlikleri olmasına rağmen, sadece konumlarıyla değil başka birçok yönden de ‘farklı kutuplardır.’ Aşağıdaki noktaları ele alalım.

Kuzey Kutbu ve yakın bölgesi tümüyle buz ve denizden oluşur; oysa Güney Kutbu dünyanın en büyük beşinci kıtasının ortasına yakın bir yerdedir.

Kuzey Kutbu Amerika, Asya ve Avrupa gibi insanların yaşadığı büyük kara parçalarıyla çevrilidir; oysa Antarktika çok büyük bir okyanusla, gezegenimizin en fırtınalı okyanusuyla çevrilidir.

Kuzey Kutup Dairesi içinde kalan bölgede on binlerce aile yaşar; aynı zamanda burası binlerce bitki ve hayvanın da yurdudur. Bununla birlikte, bir tek insan bile Antarktika’ya vatanım diyemez. Orada doğal olarak bulunan yaşam türleri sadece algler, bakteriler, yosunlar, likenler, çiçek açan iki bitki türü ve az sayıda böcek türüdür.

Encyclopædia Britannica, “Antarktika buzla kaplı ikincil kıyılarının her yıl genişleyip geri çekilmesi nedeniyle, nabzı atan kıta adını almıştır” diyor. Buz oluşumu zirvedeyken, buz kitleleri kıyıdan denize doğru 1.600 kilometre kadar uzanır. Bu büyüme ve büzülme Kuzey Kutup Bölgesindeki buz kitlelerinin altı katıdır; bu durum Antarktika’nın küresel iklim üzerinde daha büyük bir etki yapmasını sağlar.

[Sayfa 15’teki harita]

(Ayrıntılı bilgi için lütfen yayına bakın)

ATLAS OKYANUSU

HİNT OKYANUSU

PASİFİK OKYANUSU

Drake Geçidi

James Ross Adası

Larsen Buzlası

ANTARKTİKA YARIMADASI

Ronne Buzlası

Vinson Masifi (en yüksek dağ, 4.897 metre)

Ross Buzlası

Erebus Dağı (aktif bir yanardağ)

TRANSANTARKTİKA DAĞLARI

Güney Kutbu

Yeryüzünde şimdiye dek kaydedilmiş en düşük sıcaklık Antarktika’ya aittir; –89,2 santigrat derece

0 500 mil 500 kilometre

[Tanıtım notu]

U.S. Geological Survey

[Sayfa 16, 17’deki resim]

Seyrek bulunan bir mavi aysberg üzerinde toplanmış çene bağlı penguenler

[Tanıtım notu]

© 2000 Mark J. Thomas/Dembinsky Photo Assoc., Inc.

[Sayfa 17’deki resim]

Bir kambur balina

[Sayfa 17’deki resim]

Güney fil fokları

[Sayfa 17’deki resim]

Güney Kutbunda

[Tanıtım notu]

Fotoğraf: Commander John Bortniak, NOAA Corps

[Sayfa 17’deki resim]

Ross Buzlası

[Tanıtım notu]

Michael Van Woert, NOAA NESDIS, ORA

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş