Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • po böl. 13 s. 170-184
  • Mesih İle İlgili Başka Sırların Açıklanması

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Mesih İle İlgili Başka Sırların Açıklanması
  • İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • İBRAHİM’İN “ZÜRRİYETİ” HAKKINDAKİ SIR ÇÖZÜLÜYOR
  • NESİLLER SONRA ÇÖZÜLEN BİR SIR
  • Yeni Ahit Aracılığıyla Daha Büyük Nimetler
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Yehova Ahitler Yapan Bir Tanrıdır
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • “Kâhinler Krallığı” Olacaksınız
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2014
  • Tanrı İle Ahde Giren Millet
    İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
Daha Fazla
İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
po böl. 13 s. 170-184

Bölüm 13

Mesih İle İlgili Başka Sırların Açıklanması

1, 2. (a) “Sır” sözcüğü nasıl tarif edilmiştir? (b) Tanrı Mesih ile ilgili sır olan hangi maksadını bizim için açıkladı?

SIR, “Tanrı tarafından açıklanmadıkça bilinmeyen bir hakikat” olarak tarif edilir. Bu, Tanrı’nın tayin ettiği zamanda O’nun tarafından açıklanan bir “mukaddes sır”dır. (Romalılar 16:25, 26) Uzun devirler boyunca, Tanrı’nın semavi “kadın”ının “zürriyet”inin, yani Mesih’in kim olacağı mukaddes sır idi. Tanrı’nın Mesih ile ilgili maksadı, uzun zaman mukaddes sır olarak kalmıştır. Fakat tayin ettiği tam vaktinde Tanrı, Mesih’i, bir evin yönetimini yapan bir kâhya gibi, bütün şeylerin idaresinde onu kullanmayı amaç edindiğini açıkladı, yani maksadını artık gizli tutmadı. Birlik için yürütülen böyle bir idare, Tanrı’nın bütün şeyleri Mesih’te birleştireceği veya bütün şeyleri Mesih’in [Maşiah’ın] reisliği altında yeniden bir araya getireceği anlamına geliyor. İdareci olarak Tanrı’nın bunu tıpkı aşağıda okuyacağımız gibi açıklaması, O’nun sevgisinin bir örneğidir:

2 “Her hikmette ve anlayışta bize çoğalttığı kendi inayetinin zenginliğine göre, . . . O, bize iradesinin mukaddes sırrını bildirdi. Beğendiği yola göre tayin edilmiş zamanların doluluğunun sınırında, gerek gökteki şeyleri gerekse yerdeki şeyleri, bütün şeyleri yeniden Mesihte [Maşiah’ta] bir araya getirmek üzere bir idare [bir kâhyalık gibi] kurmağı amaçladı. Evet onda; onunla bir iken mirasçılar olmak üzere [Mesih’in şakirtleri olan bizler] tayin edildik, çünkü her şeyi kendi iradesinin öğüdüne göre yönetenin maksadına [Yunanca: prothesis] uygun olarak mukadder kılındık.”—Efesoslular 1:7-12.

3. Tanrı’nın keseceği “yeni ahit” hakkındaki vaadi, gerek Musa Kanunu, gerekse maksadı için ne gibi bir anlam taşıyordu?

3 Maşiah olan İsa’nın, Tanrısal tayin vasıtasıyla bizzat kendisinin başı olacağı bir cemaat için temel atmaya başlaması, Tanrı’nın maksadıyla uyum içindeydi. Mesih’in yönetimi altında bulunacak olan bu cemaatin üyeleri kişi olarak önceden mukadder kılınmış değildiler; ancak üye sayısı ve onların Hıristiyan karakteristikleri önceden tayin edilmişti. İsa, öğretileriyle de göstermiş olduğu gibi, Yehova Tanrı’nın kavmiyle nasıl “yeni bir ahit” kesildiğini Yeremya 31:31-34’deki peygamberliğinde önceden bildirdiğini biliyordu. Dolayısıyla, Musa’nın bedeni Yahudiler için meyancılığını yapmış olduğu eski Kanun ahdi sona erecekti. Tıpkı İbraniler 8:13’de söylenmiş olduğu gibi: “Yeni ahit demekle [Tanrı] birincisini eski etmiştir; fakat eskiyen ve ihtiyarlıyan zeval bulmağa yakındır.” İsa, aleni faaliyetine başladığı zaman Musa’nın Kanun ahdinin süresi 1.540 yılı aşmıştı. Bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen, o, bir “kâhinler krallığı ve mukaddes millet” meydana getirememişti. (Çıkış 19:6) Hatta, bin dokuz yüz yıl sonra dahi, bugüne kadar, hâlâ Musa’nın Kanun ahdi altında olduklarını iddia eden bedeni Yahudiler, Tanrı için bir “kâhinler krallığı ve mukaddes millet” meydana getiremediler. Haruni kâhinlikleri bile MS 70 yılında kaybolmuştur.

4. Hıristiyan cemaatinin kuruluşu hakkında ne söylenebilir; bu cemaat ne zaman kuruldu?

4 İsa, İsrail milletinin on iki atası olduğunu ve Yakub’un on iki oğlu üzerine kurulmuş olduğunu hiç unutmamıştı. (Tekvin 49:28) Bu nedenle İsa, şakirtleri arasından on iki erkek seçti ve onlara “resuller” (gönderilmiş olanlar) adını verdi. Bunlar, cemaatin esas temeli olan kendisinin üzerine kurulacak olan ikinci derecedeki temeller olacaklardı. (Markos 3:14; Luka 6:13; Efesoslular 2:20) İsa, kendisinin, cemaatin temeli olan kaya olduğunu belirterek, on iki resulüne şunları söylemişti: “Ben cemaatimi bu kayanın üzerine kuracağım; ve ölüler diyarının kapıları onu yenmiyecektir.” (Matta 16:18) Bununla beraber İsa, ölüm gününe kadar havralarda vaaz ederek ve Yeruşalim’deki mabette öğreterek İsrail milletinin hâlâ Tanrı’nın cemaati olduğunu kabul etmişti. Ancak ölülerden diriltilmesinden sonra, kendisinin, başı ve esas temeli olduğu cemaat kuruldu. Hangi esasa dayanarak bunu söyleyebiliyoruz? Aşağıda sözü geçen şu sağlam esasa:

5. Haftalar bayramında hangi şey döküldü ve kimlerin üzerine? Bunun nasıl döküldüğü hakkında Petrus ne gibi bir açıklama yaptı?

5 O Şavuot veya Pentikost bayramı gününde, Yoel peygamberliğinin 2:28, 29’un yerine gelmesi için, Tanrı’nın mukaddes ruhu dökülmüştü. Kimlerin üzerine? Yerusalim’de Haftalar (Şavuot) bayramını kutlamakta olan İsrail milletinin üzerine mi? Hayır, fakat Yeruşalim’de yukarı bir odada toplanmış olan İsa Mesih’in takriben yüz yirmi sadık şakirdinin üzerine. Bunun görünür ve işitilir bir ispatı olarak “ateşten imiş gibi bölünen diller . . . . onların her biri üzerine kondu” ve onlar anadillerinden değişik dillerle konuşmağa başladılar. Orada olan ve şaşkınlık içinde bulunan binlerce Yahudiye resul Petrus, Tanrı’nın ruhunun dökülmesiyle ilgili Yoel 2:28, 29’un nasıl gerçekleştiğini açıkladıktan sonra şu sözleri ekledi:

“Bu İsayı Allah kıyam ettirdi [diriltti]; ve biz hepimiz bunun şahitleriyiz. İmdi Allahın sağ elile yükseltilmiş, Babadan Ruhülkudüs [mukaddes ruh] vadini almış olup sizin bu gördüğünüzü ve işittiğinizi döktü. Çünkü Davud göklere çıkmadı; fakat kendisi diyor: ‘Rab [Yehova] Rabbime dedi: Ben senin düşmanlarını ayaklarının basamağı yapıncaya kadar, sağımda otur’. İmdi bütün İsrail evi gerçekten bilsin ki, kendisini haça [direğe] gerdiğiniz bu İsayı Allah hem Rab hem Mesih etmiştir.”—Resullerin İşleri 2:1-36.

6. (a) İsa tarafından mukaddes ruhun dökülmesi, şakirtleri için ne anlam taşıyordu? (b) Bu, İsrail milleti ve ona verilmiş olan Kanun ahdi için ne anlama geliyordu?

6 Böylece İsa, sadık şakirtleri üzerine Tanrı’dan aldığı mukaddes ruhu dökerek onları mukaddes ruhla meshetti ve cemaatini kurmağa başladı. Mesih’i direğe germiş olan İsrail milleti için bu ne anlam taşıyordu? Bu, onların artık Yehova Tanrı’nın cemaati olmadıkları anlamına geliyordu. Bu, artık eski Kanun ahdinin yok olduğunu gösteriyordu. O ahit iptal edilmişti. İsa Mesih’in Fısıh gününde İsrail milleti için bir lanetli gibi gerilmiş olduğu direğe, Tanrı, o ahdi sanki bizzat çivilemişti. (Koloseliler 2:13, 14; Galatyalılar 3:14) Kanun ahdi altında doğmus olan Yahudiler, Tanrı’nın kurban edilmiş bu Oğlunu Mesihleri olarak kabul etmekle, o ahdin lanetinden kurtulup Yehova Tanrı’nın bereketine nail olabilirlerdi.—Resullerin İşleri 3:25, 26.

7. İsa, kendi kanı vasıtasıyla neyin meyancılığını yaptı ve bu husus bedeni İsraillileri hangi duruma getirmiş oldu?

7 Bundan başka, İsa Mesih, semavi Babasına insan hayatının kanının değerini takdim ettiği zaman, kendisi yeni bir ahit, Yeremya 31:31-34’te vaat edilen ahdin yürürlüğe girmesini sağlamıştı. Tıpkı Musa’nın sadece hayvan kurbanlarının kanıyla eski Kanun ahdinin meyancılığını yapmış olduğu gibi, İsa da aynı şekilde şimdi, Tanrı’nın huzurunda kendisinin kurbanlık kanı vasıtasıyla yeni ahdin meyancılığını yapmış oldu. Bu yönden de O, Musa gibi bir peygamber idi. (Tesniye 18:15-18) Böylece Kanun ahdinin yerini yeni bir ahit alıyordu, ama bedene göre İsrail milleti bu yeni ahde dahil edilmiş değildi. Bundan dolayı bu millet artık Yehova Tanrı’nın cemaati, “Allahın İsraili” değildi. Bu nedenle Kanun ahdinin iptalinden sonra doğan tüm bedeni İsrailliler ve Hahamları aksini söyleseler de, hiçbir zaman Kanun ahdinin altında bulunmadılar.

8. Pentikost gününde ne tür bir İsrail meydana geldi; Petrus bu milletle bedeni İsrail arasındaki tezatı nasıl gösterdi?

8 M.S. 33 yılının Pentikost gününde, “Allahın (ruhi) İsraili” meydana geldi. Bu, ruhi İsrail temel kaya olan İsa Mesih’in üzerine bina edildi. “Çünkü”, Galatyalılar 6:15, 16’da belirtilmiş olduğu gibi, “ne sünnetlilik, ve ne de sünnetsizlik, ancak yeni hilkat bir şeydir. Ve ne kadar bu kanuna [davranış kuralına] göre yürüyecek olan varsa, onların üzerine, ve Allahın İsraili üzerine selâmet ve merhamet olsun.” Bu ruhi millet ile, Mesih İsa’yı reddetmiş olan millet arasındaki tezadı göstermek için resul Petrus, Mesih’in şakirtlerine şunları yazmıştı: “Fakat sizi karanlıktan kendisinin şaşılacak nuruna çağıranın faziletlerini ilân edesiniz diye, siz seçme nesil, mülûkânekâhinlik, [Kâhinler Krallığı], mukaddes millet, has kavmsınız.”—I. Petrus 2:9.

9. İsa, şakirtleri için hangi yeni akşam yemeğini başlattı ve kendisi hangi ahitten söz etti?

9 Bu “Allahın (ruhi) İsraili” Musa’nın Kanun ahdi altında bulunmadığı için artık (yıllık) Fıshı kutlamaz. Yeruşalim’de resulleriyle birlikte kutladığı son Fısıh’tan sonra, İsa Mesih, mayasız bir ekmek ve bir kadeh şarap alıp Tanrı’nın Kuzusu ve yeni ahdin Meyancısı olarak kendi ölümünü ansınlar diye takipçileri için her yıl kutlanacak olan yeni bir akşam yemeği tesis etti. Şarap kadehini alıp bir bereket duası yaptıktan sonra, sadık resullerine şunları söyledi: “Bundan hepiniz için. Çünkü bu benim kanım, günahların bağışlanması için bir çokları uğrunda dökülen ahdin kanıdır.” (Matta 26:27, 28; Çıkış 24:8 ile karşılaştır.) Burada İsa Mesih, acaba hangi ahit hakkında konuşuyordu? Luka’nın kayda geçirdiği şu sözler bize bunun cevabını verir: “Bu kâse sizin için dökülen benim kanımla olan yeni ahittir.”—Luka 22:20; I. Korintoslular 11:20-26.

10. Yeni ahit, Musa tarafından meyancılığı yapılan ahde kıyasla nasıl bir ahittir? Bazı sünnetli bedeni Yahudiler neden bu ahde girmediler?

10 Yeni ahde girenlerin günahlarını Tanrı’nın bağışlamasını sağlayacak olan ve İsa Mesih’in kanı ile yürürlüğe giren “yeni ahit” Yeremya 31:31-34’te önceden bildirilmiş olan ahittir. İsa Mesih, göğe çıktığı ve Yehova Tanrı’ya kanının değerini takdim ettiği zaman bu yeni ahdin yürürlüğe girmesini sağlamış ve böylece yeni ahdin Meyancısı olmuştur. Bu ahit, Musa’nın MÖ 1513’te meyancılığını yaptığı ahitten daha iyidir. (İbraniler 8:6-13; 9:15-20; 12:24; 13:20; I. Timoteos 2:5, 6) Maalesef, İsa’yı Maşiah olarak kabul etmek istemeyen sünnetli bedeni Yahudiler, bu yeni ahde giremediler; bu nedenle onlar “Allahın (ruhi) İsraili”nin bir kısmı olmadılar.

11. Yeni akşam yemeğinde, İsa, resullerine bir krallık hakkında neler söyledi ve yeni ahit için hangi başarıyı teminatlandırıyordu?

11 İsa Mesih, resullerine, yeni ahitte tatbik edilecek kendi kanını temsil eden şaraptan içirttikten sonra, devamen şunları söyledi:

“Geçirdiğim imtihanlarda benimle beraber dayanmış olanlar sizsiniz; ve Babam bana melekût tahsis ettiği, bende melekûtumda [bir krallık için Babam benimle bir ahit kestiği gibi, ben de krallığımda] soframda yiyesiniz ve içesiniz, ve İsrailin on iki sıptına hükmederek tahtlar üzerinde oturasınız diye size bir melekût tahsis ediyorum [sizinle bir ahit kesiyorum].” (Luka 22:28-30)

Bu sözler, İsa’nın kanı vasıtasıyla yürürlüğe konulan yeni ahdin, “kâhinler kırallığı”nı ve “mukaddes millet”i meydana getirmekte başarılı olacağına dair bir teminattır. Yeni ahde dahil edilen “Allahın (ruhi) İsraili”nin sadık üyelerinin Kral Davud’un yerdeki diyarından daha büyük bir saha üzerinde saltanat sürecek olan krallıkta payları olacaktır. Onlar aynı zamanda “Melkisedek tertibi üzre . . . . ebediyen kâhin” olan Rab İsa Mesih’in ikinci derecedeki kâhinleri olarak hizmet edeceklerdir.—Mezmur 110:4.

İBRAHİM’İN “ZÜRRİYETİ” HAKKINDAKİ SIR ÇÖZÜLÜYOR

12. MS 33 yılının Pentikost gününde “İbrahim’in zürriyeti” hakkında hangi sır çözüldü ve bu zürriyet ne tür bir zürriyet olacaktı?

12 Bu sır MÖ 1943’te, Tanrı’nın vaadi ile ilgili ata İbrahim ile kestiği ahit gününden beri mevcuttur. Yerin bütün ailelerinin mübareklenmesini sağlayacak olan İbrahim’e vaat edilen “zürriyet”, acaba kimlerden oluşacaktı? (Tekvin 12:1-3) MS 33 yılının Pentikost gününde bu sır çözüldü. Tabii ki, bu “zürriyet” Mesih İsa’dan başka kimseleri de kapsamına alacaktı, çünkü Tanrı, İbrahim’e, zürriyetinin gökteki yıldızlar ve deniz kenarındaki kum kadar çok olacağını vaat etmişti. Sünnetli, bedeni İsrail oldukça kalabalıktı; buna rağmen İbrahim’in hakiki zürriyeti, bedenen İsrailli olanlardan değil, Tanrı’nın ruhi oğulları olmak üzere mukaddes ruh tarafından tevlit edilen ve semavi bir mirasa davet edilen ruhi İsrail’den oluşacaktı. Tanrı, “Cumhurun Babası” anlamına gelen Daha Büyük İbrahim’dir.

13. Pentikost gününde İbrahim’in ruhi “zürriyeti”nin bir kısmı olma fırsatı kimlere verildi ve bu fırsat özel olarak onlara ne kadar zaman açık kaldı? Neden?

13 Bununla beraber, İbrahim’in ruhi “zürriyeti”nin üyeleri olma fırsatı öncelikle bedeni İsrail’e verilmişti. MS 33 yılının Pentikost gününde Tanrı’nın mukaddes ruhu tarafından oğulları olarak tevlit edilen ve yeni ahde dahil edilenlerin tamamı İbrahim’in doğal soyundan olan bedenen sünnetli Yahudilerden oluştu. Böylece, Yehova Tanrı, ruhi “zürriyet”in Daha Büyük İbrahim’i olmuştu. Her ne kadar İsrail milleti, MS 29’dan 36’ya kadar süren yetmişinci yıllık haftanın ortasında Mesih’in ölümle kesilip atılmasına iştirak ettiyse de, gene de Yehova Tanrı, İbrahim’in bedeni zürriyeti olan İsrail milletine, İbrahim ile kestiği ahdinden dolayı yetmiş yıllık haftanın sonuna kadar lütuf göstermeğe devam etti. (Daniel 9:24-27) Böylece İbrahim’in ruhi “zürriyeti” olmak fırsatı, yetmişinci haftanın sonuna kadar öncelikle bedeni İsrail milletine sunulmaya devam etti.

14. Yeruşalim’deki mabette Petrus, İbrahim’in bedeni zürriyetine yapılan bu sevgi dolu tedariğe nasıl işaret etti?

14 Pentikost’tan birkaç gün sonra Yeruşalim’in mabedinde bir Yahudi topluluğuna hitap eden resul Petrus, Tanrı’nın bu sevgi dolu tedariğine şu şekilde işaret etmişti:

“Bütün peygamberler, Samuel, ve sıra ile gelenlerden beri söyliyenlerin hepsi de, bu günleri ilân ettiler. Siz peygamberlerin, ve İbrahime: ‘Yerin bütün aileleri senin neslinde mubarek kılınacaktır,’ diye Allahın atalarınızla kestiği ahdin oğullarısınız. Allah her birinizi kötülüklerinden döndürmekle mubarek kılsın diye, Kulunu kıyam ettirip [diriltip] önce size gönderdi.”—Resullerin İşleri 3:24-26.

15. Öyleyse, İbrahim’in “zürriyeti”nin bereketi önce kimlere gelmişti ve bereketlenen kimseler ne şekilde kölelikten azat edildiler?

15 Birkaç yıl sonra, bir zamanlar Yahudi ananelerinin yararı için gayretle çalışan eski bir Ferisi de şu sözleri kaleme aldı:

“İbrahimin bereketi Mesih İsada Milletlere gelsin, ve iman vasıtası ile Ruhun vaadini [vaat edilen ruhu] alalım diye, Mesih bizim uğrumuza lânet olmuş olarak bizi şeriatin [kanunun] lânetinden kurtardı; çünkü yazılmıştır: ‘Ağaç üzerine her asılan lânetlidir.’

“Fakat vaktin tamamiyeti gelince, biz oğulluğu alalım diye, şeriat altında olanları kurtarmak için, Allah kendi Oğlunu, kadından doğmuş, şeriat [kanun] altında doğmuş olarak gönderdi. Ve mademki oğullarsınız, Allah kendi Oğlunun: Abba, Baba, nida eden Ruhunu yüreklerimize gönderdi. Şöyle ki, artık kul değil, oğulsun; ve oğul isen, hem de Allah vasıtası ile mirasçısın.”—Galatyalılar 3:13, 14; 4:4-7.

16. İbrahim’in ruhi “zürriyeti”nin bir üyesi olmak İbrahim’in bedeni akrabalığına mı, yoksa başka bir şeye mi dayanır?

16 “İbrahim’in zürriyeti”nin üyeliğinin İbrahim ile bedeni bir akrabalığa değil, İbrahim’inki gibi bir iman göstermeye dayandığını açıklayan resul Pavlus, şunları söylemişti:

“İmdi bilin ki, imandan olanlar, İbrahim oğulları onlardır. Ve kitap Allahın Milletleri imanla salih sayacağını önceden görerek İbrahime: ‘Bütün milletler sende mubarek sayılacaktır,’ diye önceden müjdeledi . . . . Çünkü hepimiz iman vasıtası ile Mesih İsada Allahın oğullarısınız. Çünkü Mesihe vaftiz olunanlarınızın hepsi Mesihi giydiniz. Ne Yahudi ne de Yunanlı vardır, ne kul ne de azatlı vardır, ne de erkek ve dişi vardır; çünkü Mesih İsada siz hepiniz birsiniz. Ve eğer siz Mesihin iseniz, o halde İbrahimin zürriyeti, vade göre mirasçılarsınız.”—Galatyalılar 3:7, 8, 26-29; Tekvin 12:3.

NESİLLER SONRA ÇÖZÜLEN BİR SIR

17. İbrahim’in imanı kadar imana sahip olan ve kendilerine gösterilen Tanrısal lütfun ‘yetmişinci yıllık haftasından’ faydalanan bedeni Yahudilerin yaklaşık sayısı ne kadardı?

17 İbrahim’in bedeni soyunun tümü onun bedende sünnet edilmeden önce dahi sahip olduğu imana sahip değildi. İbrahim imanı sayesinde adil sayıldı ve Tanrı’nın “dostu” olarak çağrıldı. (Tekvin 15:6; Romalılar 4:9-12; Yakub 2:21-23) Bundan dolayı bedeni Yahudilerin çoğu, İbrahim, İshak ve Yakub’un soyundan gelenlerin yararına ‘yürürlükte tutulan İbrahimi ahdin’ yetmişinci yıllık haftasından faydalanmadı. (Daniel 9:27) Ancak küçük bir mütebaki ondan faydalandı. MS 36’da ‘yetmişinci yıllık haftanın’ sona ermesinden önce Mesih İsa’yı kabul eden Yeruşalim’deki Yahudilerin sayısının, yaklaşık olarak beş bin olduğu tespit edildi.—Resullerin İşleri 4:4.

18. Ruhi İsraillilerin kaç kişi olmasını Tanrı mukadder kıldı ve ‘yetmişinci haftanın’ sonunda hangi sorular doğdu?

18 Tanrı, yeni ahit tarafından oluşturulacak “kâhinler krallığı ve mukaddes millet” için bundan daha büyük bir sayıyı mukadder kılmıştı. O, maksadındaki tam sayıyı ancak MS 70 yılında Yeruşalim’in harabiyetinden sonra, yani ilk yüzyılın sonuna doğru açıkladı. Tanrı, o zaman hâlâ hayatta olan ihtiyar resul Yuhanna’ya, ruhi İsraillilerin sayısının 144.000 olacağını açıkladı. (Vahiy 7:4-8; 14:1-3) MS 36 yılının sonbaharında “yetmişinci hafta” sona erdiği zaman, İsa’yı Mesih olarak kabul eden ve mukaddes ruh ile vaftiz edilen Yahudilerin sayısı herhalde 144.000’den çok az idi. Öyleyse, acaba Tanrı’nın maksadı başarısızlığa mı uğradı? Veya Tanrı Mesih’te oluşan “ebedi maksadı”nın başarısızlığa uğramaması için hangi şaşırtıcı adımı atacaktı?

19. Baş olan Mesih İsa’nın altında bir beden teşkil eden vaftiz edilmiş imanlılar hakkında Tanrı şimdi neyi açıkladı?

19 M.S. 36 yılının sonbaharına kadar, Mesih İsa’nın takipçilerinin cemaati, özellikle bedeni Yahudilerden, sünnetli Samiriyelilerden ve Yahudi imanının sünnetli mühtedileri olan başka kimselerden oluşuyordu. (Resullerin İşleri 2:10; 8:1’den 9:30’a kadar; 11:19) İnsanlığın diğer kısmı, imansız kimseler “Mesihsiz, İsrailde vatandaşlıktan hariç, ve vadin ahitlerine yabancı, ve ümitsiz olarak dünyada Allahsız” idiler. (Efesoslular 2:11, 12) Şimdi de başka bir vahiy geldi: Başları olan Mesih’in altında bir beden teşkil eden imanlılar artık sadece Yahudi ırkından veya Yahudi mühtedilerden alınan kimseler olmayacaklardı. Bundan böyle Mesih’in bedenini oluşturanların içine sünnetsiz insanlar da alınacaktı. Tanrı’nın çağırdığı ve imanı sayesinde kendisiyle bir ahit kestikten sonra onunla dost olmak üzere adil saydığı İbrahim gibi onlar da sünnetsiz idiler. Böylece, Yahudi olmadıkları halde kabul edilen bu kişiler de İbrahim gibi bir imana sahiptiler.

20. (a) Böylece hangi şey Yahudiler ve Yahudi olmayan milletler arasında bir engel olarak bulunmayacaktı? (b) Böylece Tanrı şimdi dikkatini kimlere lütufla çevirmiş oldu?

20 “Yetmişinci hafta”nın ortasında, yani MS 33 yılında, Tanrı, Musa’nın Kanun ahdini iptal etmiş ve ruhi İsrail ile daha iyi olan “yeni ahit”i başlatmıştır. Böylece, eski Kanun ahdi artık Yahudilerle milletler arasında bir engel olmayacaktı. Efesoslular 2:13-18’de değinildiği gibi, Yehova Tanrı engelleri kaldırılmış bir yoldan giderek “Milletlerden kendi ismine bir kavm almak için” dikkatini sünnetsiz milletlere lütufla çevirmiş oldu.—Resullerin İşleri 15:14; Amos 9:11, 12.

21. Tanrı, o zaman kime kendi meleğini gönderdi ve o adam ne yaptı?

21 Yetmişinci yıllık haftanın sonunda, Yehova, meleğini acaba kime gönderdi? Yahudiye eyaleti üzerinde Romalı bir valinin bulunduğu başkentte oturan Yahudi olmayan sünnetsiz birine. Milletlerden olan bu adamın ismi Kornelius idi. Kendisi İtalyan bir yüzbaşı olmakla beraber, “dindar ve bütün evile Allahtan korkar bir adam olup kavma çok sadaka verir, ve daima Allaha dua ederdi.” Kornelius’a, güneye, sahil şehri olan Yafa’ya adamlar gönderip Simun Petrus’u çağırtması emredildi. Simun Petrus, kendisini almağa gelen bu üç adamla birlikte gitti, çünkü kendisine onlarla beraber gitmesi, “Allahın temizlediği şeyleri bayağı etmemesi” talimatı verilmişti.

22. Petrus, Yahudi olmayan Kornelius’a ve evindeki topluluğa kimin hakkında vaaz etti ve günahların bağışlanması hususunda neler söyledi?

22 Böylece, Yahudi olmayan birinin evine girmeye karşı beslediği önyargıyı yenen Simun Petrus, Kornelius’un Kayseriye’deki evine girdi. Petrus, Yahudi olmayan bu adama ve kendisini dinlemek üzere evinde toplanmış olanlara vaaz etti. Petrus, onlara Tanrı’nın İsrail’e göndermiş olduğu Mesih hakkında vaaz etti ve şöyle dedi: “Kendisine her iman eden, günahların bağışlanmasını onun ismile alacaktır. . . . .”—Resullerin İşleri 10:1-43; 11:4-14.

23. Hangi mucize üzerine Petrus dinleyicilerinin vaftiz edilmelerini emretti ve onlar kimin ismiyle vaftiz edildiler?

23 Bu sözler Kornelius ve onunla birlikte Petrus’u dinleyenler için yeterliydi. Tanrı onların yüreklerini okudu ve harekete geçti. Şöyle okuyoruz:

“Petrus bu sözleri daha söylemekte iken, kelâmı işitenlerin hepsi üzerine Ruhülkudüs [mukaddes ruh] indi. Ve Petrus ile beraber gelmiş olan sünnetli müminlerin hepsi [altı sünnetli imanlı Yahudi] şaştılar, çünkü Ruhülkudüs [mukaddes ruh] vergisi Milletler üzerine de dökülmüştü. Çünkü onların dillerle söylediklerini, ve Allahı tâzim ettiklerini [yücelttiklerini] işitiyorlardı. O zaman Petrus cevap verdi: Bizim gibi Ruhülkudüs [mukaddes ruh] alan bunlar vaftiz olunmasınlar diye suyu kim yasak edebilir? Ve İsa Mesihin ismiyle vaftiz olunmalarını emretti. O zaman bir kaç gün kalsın diye ona yalvardılar.”—Resullerin İşleri 10:44-48; 11:1-16.

24. Petrus’un açıklamalarını duyan Yeruşalim’deki imanlı Yahudiler ne yaptılar?

24 Daha sonra, Yeruşalim’e döndüğü zaman, Petrus, oradaki Yahudi imanlılara takip ettiği hareket tarzını şöyle açıkladı:

“İmdi Rab İsa Mesihe iman ettiğimiz zaman, bize olduğu gibi, eğer onlara da aynı vergiyi Allah verdi ise, ben kim oluyordum ki, Allaha karşı durabileyim?”—Bugün biz de, Petrus’un açıklamalarına kulak veren kişilere benzemeliyiz—“Onlar da bu şeyleri işitince sustular, ve Allaha hamdedip dediler: Öyle ise, Allah hayat için tövbeyi Milletlere de ihsan etti.”—Resullerin İşleri 11:17, 18.

25. Bu sünnetli Yahudiler, o zaman diriltilen İsa’nın hangi emrine itaat ettiler?

25 O andan itibaren resuller ve kardeşleri olan Yahudi imanlılar, yalnız Yahudilere ve mühtedilere gitmediler, fakat diriltilmiş İsa’nın kendilerine yapmalarını emrettiği şeyi yaptılar.

“Bundan dolayı, gidin”—kimlere?—“bütün milletlere mensup insanları şakirt edin, onları Baba ve Oğul ve Ruhülkudüs [mukaddes ruhun] ismiyle vaftiz edin; size emretmiş olduğum bütün şeylere riayet etmelerini onlara öğretin; ve işte, ben, bütün günler, dünyanın sonuna kadar, sizinle beraberim [şeyler sisteminin sona erişine kadar bütün günler sizinle beraberim].”—Matta 28:19, 20.

26. Hangi resul özellikle Yahudi olmayan imanlılarla ilgili Tanrı’nın sırrı hakkında yazdı?

26 Kornelius’un Mesih’in bir şakirdi olmasından önce, Yahudi kavminden Mesih’e iman edenlere vicdani nedenlerle zulmeden Tarsuslu Saul’un bizzat kendisi de Mesih’in takipçisi oldu. Saul, hemen başka sünnetli Yahudilere vaaz etmeye başladı ve ilham edilmiş İbranice Yazılardan Davud’un oğlu olan İsa’nın önceden bildirilen Mesih olduğuna dair bilgi verdi. Zamanla kendisine resul mevkii verildi ve Pavlus diye çağrıldı; kendisine özel olarak, “milletlerin resulü” olma sorumluluğu verildi. Pavlus, özellikle, Mesih’in şakirtleri arasına “İbrahim’in zürriyeti”nin üyeleri olarak Yahudi olmayan imanlıların da kabul edilmesiyle ilgili MS 36 yılında Tanrı’nın açıkladığı “mukaddes sır” hakkında yazdı.—Romalılar 11:13.

27. Pavlus, Yahudi olmayan milletler için hangi “mukaddes sır”rı bildiriyordu?

27 Örneğin, Mesihi cemaatin uzun zaman gizli kalan bu özelliğiyle ilgili resul Pavlus şöyle yazdı:

“Allahın kelâmını, devirlerden ve nesillerden saklanmış olan sırrı, tamamen söylemek üzre Allahın sizin için bana verilen tertibine [kâhyalığına] göre, ben kilisenin [cemaatin] hizmetçisi oldum; fakat sır kendi mukaddeslerine şimdi izhar olundu; Milletler arasında bu sırrın izzetinin zenginliği ne olduğunu, yani, izzet ümidi olan Mesihin sizde olduğunu, onlara bildirmeği Allah murat etti.”—Koloseliler 1:25-27.

Böylesine uzun zamandan sonra Yahudi olmayan milletlerden gelen imanlılara, Mesih ile izzetlendirilmekle ilgili semavi “ümit”in verilmesi ne muazzam bir “mukaddes sır” idi! Bu ümide sahip bir cemaatin hizmetçisi olmak, gerçekten bir şeref ve bir imtiyaz idi.

28, 29. (a) Yahudi olmayan imanlılara gösterilen bu sevgi dolu ihtimam, Tanrı’nın maksadında kiminle ilgiliydi? (b) Bu konuda kendisine düşen pay için takdirini ifade eden Pavlus, Tanrı’nın “ebedi maksadı” hakkında ne yazdı?

28 Bütün bu sevgi dolu ihtimamın, bütün insanlığın bereketlenmesi için Yahudi olmayan imanlıları İbrahim’in “zürriyeti’nin bir kısmı haline getirmek amacıyla Tanrı’nın Mesihi ile ilgili oluşturduğu yüce maksadı” içinde bulunduğunu düşünmek, ne kadar sevindiricidir! “Ebedi maksadı”nın bir kısmı olduğundan dolayı, sevgi dolu Tanrı’nın kendi iradesinin bu cömert özelliğine bağlı kalması, ne kadar takdire layıktır! Bu konuda kendisine Tanrı tarafından verilen payı takdir eden Pavlus şöyle diyor:

29 “Mesihin keşfolunamaz zenginliğini Milletlere müjdelemek, ve her şeyi yaratan Allahta ezelden beri gizlenmiş sırrın tertibi ne olduğunu bütün insanlara göstermek, bu inayet, bütün mukaddeslerin en hakiri olan bana verildi; ta ki, Allahın nevi çok olan hikmeti şimdi Rabbimiz Mesih İsada eylediği ezelî takdire [oluşturduğu ebedi maksada] [Yunanca: prothesis] göre, kilise [cemaat] vasıtası ile semaviyatta riyasetlere ve kudretlere bildirilsin.”—Efesoslular 3:8-11.

30. (a) “Ebedi maksadına” göre, Tanrı “nevi çok olan hikmeti”ni göstermek üzere nasıl davrandı? (b) Bu zamanda yaşamak bizim için neden büyük bir lütuftur?

30 “Mukaddes sır”rını bu şekilde açıklamaya devam eden Tanrı, ‘Mesih ile ilgili olarak oluşturduğu ebedi maksada göre’ Hıristiyan cemaatini meydana getirmesiyle, şimdi bu zamanda semavi yerlerde olan hükümet ve otoritelere “Allahın nevi çok olan hikmeti”ni gösterdi. Tanrı’nın “ebedi maksadı”na göre “mukaddes sır”rın anlaşıldığı bu zamanda yaşamış olmak bizim için büyük bir lütuf değil mi? Pavlus şöyle yazdı:

“Onun mukaddes resullerine ve peygamberlerine Ruh ile şimdi keşfolunduğu gibi, Milletlerin, hemvarisler, ve bedenin birlikte azası, ve incil vasıtası ile, Mesih İsada vadin şerikleri oldukları sırrı başka nesillerde âdem oğullarına bildirilmedi.”—Efesoslular 3:5, 6.

31, 32. (a) Hıristiyanlıktan önceki zamanlarda, kimler bu şeyleri merak ettiler? (b) Tanrı’nın Aden’deki maksadı neydi?

31 Hıristiyanlık öncesi peygamberler, evet, melekler dahi, bu “mukaddes sır”rın Yehova tarafından nasıl yönetileceğini merak etti.

“Size gelecek inayete dair peygamberlik etmiş olan peygamberler bu kurtuluş hakkında aradılar ve araştırdılar; kendilerinde olan Mesihin kulu ruhu, Mesihin elemlerine ve onlardan sonraki izzetlere önceden şehadet ettiği zaman, Mesih ile ilgili olarak ne vakit, yahut nasıl bir vakit gösterdiğini araştırdılar. Onlara keşfolundu ki, şimdi gökten gönderilmiş olan Ruhülkudüsle [mukaddes ruhla] incil vâzedenler tarafından size ilân edilen şeylerle kendilerine değil, fakat size hizmet ediyorlardı; bu şeylere melekler bakmak isterler.”—I. Petrus 1:10-12.

32 Böylece Tanrı tarafından tayin edilmiş zamanda, Mesih’in “bedeni”nin üyelerinin tümünün, hem Yahudi olmayanlar, hem de Yahudiler tarafından oluşturulacağı açıklanmıştı. Tanrı’nın ilk defa Aden Bahçesinde oluşturduğu “ebedi maksadı” şuydu: Başında Mesih’in bulunacağı bir cemaat meydana getirmek. Bu cemaatin içinde, Yahudi olanlar ve olmayanlar birleştirilecekti.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş