Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • po böl. 14 s. 184-206
  • “Ebedi Maksat” Zafere Ulaşıyor

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • “Ebedi Maksat” Zafere Ulaşıyor
  • İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “SONUN VAKTİ”NİN İŞARETİ
  • ARMAGEDON’DA SAĞ KALACAK “BÜYÜK BİR KALABALIK”
  • “Tanrı’nın İsraili” ve Milletlerin Zamanlarının Sonu
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1984 (Dinsel Seri 37-47)
  • Yeryüzünü Cennet Haline Getirecek Bir Yönetim
    Yeryüzünü Cennet Haline Getirecek Bir Yönetim
  • Minnettar Ol—Yehova’nın Mesihi Krallığı Hüküm Sürüyor
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
  • Mukaddes Kitabın İçindeki Uyum
    Mukaddes Kitap İnsanın Mı Yoksa Tanrı’nın Sözü Mü?
Daha Fazla
İnsanın İyiliği İçin Tanrı’nın Şimdi Zafere Ulaşan “Ebedi Maksadı”
po böl. 14 s. 184-206

Bölüm 14

“Ebedi Maksat” Zafere Ulaşıyor

1. Tanrı’nın “ebedi maksadına” karşı gelen ruh olan muhalifler kimlerdir ve ne zamandan beri muhaliftirler?

TANRI’NIN “ebedi maksadı”nın gerek gökte, gerek yerde muhalifleri vardır. Bunlar, bu “ebedi maksadın” son zaferine ulaşmasına engel olmak için mücadele ettiler ve bunu sürdürmeğe devam ediyorlar. Aden Bahçesinde Büyük Yılan’ın ve günahkâr Âdem ile Havva’nın huzurunda “ebedi maksadını” ilan ettiği zaman, Tanrı, Yılan’a şunları söylemişti: “Seninle kadın arasına, ve senin zürriyetinle onun zürriyeti arasına düşmanlık koyacağım; o senin başını ezecek, ve sen onun topuğunu ezeceksin.” (Tekvin 3:15) O zamandan beri Şeytan ve cin haline gelmiş olan itaatsiz melekler, Tanrı’nın beyan ettiği maksadına karşı koymuşlardır.

2. (a) Yeni yaratılan “seçme nesil”i helak etmek üzere hangi şeytani girişimler yapıldı? (b) Petrus bozguncu unsurlar tarafından yapılacak girişimler hakkında uyarı maksadıyla ne yazdı?

2 “Allahın (Ruhi) İsrail”i MS 33 yılının Pentikost gününde, temel olarak kullanılan on iki resul üzerinde kurulduktan sonra, yeni yaratılmış olan bu “seçme nesil”, “kâhinler krallığı” ve “mukaddes millet”i helak etmek maksadıyla, yeryüzünde şeytani birçok girişimler oldu. (I. Petrus 2:9) Önce şiddetli eza kullanıldı, fakat bu girişim başarısızlığa uğradı. (Resullerin İşleri 7:59—8:4; 9:1-5, 21; 11:19) Daha sonra ruhi İsrail’in, onun öğretilerinin ve hayat tarzının bozulmasına teşebbüs edildi; bu ise, büyük zararlara neden oldu. MS 64 yılına doğru Hıristiyan imanını destekleyenlere yazan resul Petrus, ilk yüzyılda yaşayan Hıristiyanların başına gelecek olan ruhi bozukluklar hakkında şu uyarıda bulunmuştu:

“Peygamberlik asla insanın iradesile gelmemiştir, fakat insanlar Ruhülkudüs [mukaddes ruh] tarafından sevkolunarak Allahtan söylediler. Fakat kavmda yalancı peygamberler de olduğu gibi, aranızda da yalancı muallimler olacaklardır; onlar kendilerini satın alan Rabbi bile inkâr edip kendi üzerlerine tez helâki getirerek, içeri helâk edici bid’atler [mezhepler], sokacaklardır. Ve çoğu onların fücurlarının ardınca gideceklerdir; onların yüzünden hakikat yoluna küfrolunacaktır. Ve tamahta düzme sözlerle sizi kendilerine tüccar malı edeceklerdir [sizi sömüreceklerdir]; kadimden beri onlara olan hüküm gecikmez, ve onların helâki uyuklamaz.”—II. Petrus 1:21’den—2:3’e kadar; Yahuda 4’e de bakın.

3. (a) Cemaatin içindeki bozguncu unsurlar hakkında resul Pavlus nasıl uyarmıştı? (b) “Kanunsuzluk adamı” kimdir ve ne zaman ortaya çıktı?

3 Yeruşalim’e yaptığı son seyahatinde, resul Pavlus da Hıristiyan cemaatinin ihtiyarlarını aynı şekilde şöyle uyarmıştı: “Biliyorum ki, ben gittikten sonra, sürüyü esirgemiyen azgın kurtlar aranıza girecektir; ve şakirtleri artlarınca çekmek için sapık şeyler söyliyen adamlar kendi aranızdan çıkacaklardır.” (Resullerin İşleri 20:29, 30) Resul Pavlus, daha önce Selânik’teki cemaate yazmış olduğu bir mektupta, cemaatin içinde dini bir isyanın patlak vereceğini ve “kanunsuzluk adamı”nın, “helâk oğlu”nun ortaya çıkacağını bildirdi. ‘Kanunsuzluk sırrının zaten işlemekte’ olduğunu açıkladı. “Kanunsuzluk adamı” bileşik bir kişi, yani Hıristiyan âleminin ruhani sınıfı olacaktı. (II. Selânikliler 2:3-9) Bu bileşik “kanunsuzluk adamı”, MS dördüncü yüzyılda, Roma İmparatoru Büyük Konstantin, irtidat eden “piskoposlarla” anlaşarak, dinlerini Roma İmparatorluğunun devlet dini haline getirdiği zaman, ortaya çıkmıştı. Böylece Hıristiyan âlemi meydana geldi.

4. Hıristiyan âlemi, kuruluşundan beri, yüzyıllar boyunca kendisine nasıl bir sicil hazırladı ve buna rağmen Hıristiyan âlemi ne olduğunu iddia ediyor?

4 Bunu takip eden on altı yüzyıl boyunca, yani yirminci yüzyıla kadar Hıristiyan âlemi kendisi için acaba nasıl bir sicile sahip oldu? Hıristiyan âleminin ruhanilerinin siyasete karışmaları, gün geçtikçe inançlarına daha fazla putperest öğretiler katmaları, kendileri için zenginlik ve kudret yığmaya çalışmaları, dini sürülerine zulmetmeleri, dini savaşlara neden olmaları, gaddar haçlı seferleri, birbirleriyle savaş halinde bulunan sözde “Hıristiyan” milletlerin ordularını takdis etmeleri, kilise üyelerinin ahlaklarını bozmaları, Tanrı’nın “ebedi maksadı”nı gizlemeleri gibi işlerden oluşan bir sicili vardır. O, tipik Büyük Yılan’ın türabi zürriyetinin yaptığı gibi, gerçekten Tanrı’nın “ebedi maksadı”nın aleyhinde çalıştı. Onun için de hiçbir zaman gerçek Hıristiyan birliği olmadı. Onun dini etekleri üzerinde de kan suçunun oluşturduğu kocaman lekeler vardır. Onun yapısında Tanrı’nın ruhunun semerelerinin geliştirilmesi diye bir şey yoktur; özellikle kardeş sevgisi yoktur! Onda bunun tam aksi, yani “bedenin işleri” çoğalmıştır. (Yuhanna 13:34, 35; Galatyalılar 5:19-24) Onu mahkûm eden Mukaddes Kitabın delillerine rağmen, yine de kendisinin, “Allahın İsraili” olduğunu iddia ediyor.

5. Hıristiyan âlemi tarafından yanlış temsil edilmesine rağmen, “ebedi maksadı” için Tanrı neyi yapmağa devam etti?

5 Acaba Hıristiyan âleminin, Tanrı’yı ve O’nun ruhi İsrailini kötü bir şekilde temsil etmesi, Tanrı’nın “ebedi maksadı”nı başarıyla yerine getirmesine engel oldu mu? Kesinlikle hayır! Tanrı, bütün bunları önceden görmüş ve yazılı Sözü olan Mukaddes Kitapta önceden bildirmiştir. O’nun ruhi İsrail ile kestiği yeni ahit yürürlükte kalmağa devam etmiş ve Tanrı, şüphesiz vaat edilen semavi krallıkta Mesih İsa ile payları olan ruhi İsraillileri seçmeğe ve hazırlamağa devam etmiştir.

6. Yerdeki 144.000’lerin son üyeleri hangi duruma getirilecekler?

6 Vahiy 7:4-8; 14:1-3’de semavi krallıkta Mesih ile beraber mirasçılar olmak maksadıyla mühürlenmiş olan ruhi İsraillilerin sayısı 144.000 olarak sınırlandırılmış olduğuna göre, krallık sınıfının tam sayısını tamamlamak üzere gerekli olan son kişilerin burada, yeryüzünde bulunacakları zaman gelmelidir. Onlar, Hıristiyan âleminin dini mezhepleri gibi birbirlerinden dini açıdan bölünmüş olmak yerine, farklı ırk, renk, millet veya kabilelerden gelmelerine rağmen, ruhi bir birlik içinde bir araya getirileceklerdir. Onlar, dünyadan olmamakla beraber bu dünyadan toplanacaklardır.—Yuhanna 17:14-23.

7. İsa, toplama faaliyetini neye benzetti ve kendisi bunun ne zaman olacağını söyledi?

7 Resullerine “krallığın mukaddes sırlarını” açıklarken Rab İsa Mesih, bu “krallığın oğulları”nın son toplanmasının bir “hasat” olduğunu söyledi. Bu ruhi “hasat”ın ne zaman olacağını şu sözlerle açıkladı:

“Hasat dahi bu dünyanın sonudur; [bu şeyler sisteminin sona erişidir]; ve orakçılar meleklerdir. İmdi, delicelerin toplanıp ateşle yakıldığı gibi, dünyanın sonunda da [şeyler sisteminin sona erişinde de] böyle olacaktır. İnsanoğlu meleklerini gönderecektir, ve onlar sürçmeğe sebep olan bütün şeyleri ve fesat [kanunsuzluk] işliyenleri onun melekûtundan [krallığından] toplıyacaklar; ve onları fırın ateşine atacaklar; orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. O zaman salihler [adil olanlar] Babalarının melekûtunda [krallığında] güneş gibi parlıyacaklardır. Kulakları olan işitsin.”—Matta 13:11, 39-43.

8. Ruhi “hasat” “bu şeyler sisteminin sona erişinde” vuku bulacak tek şey miydi ve İsa hangi soruya bu cevabı vermişti?

8 “Bu şeyler sisteminin sona erişinde” bu “krallığın oğulları”nın hasadından başka şeylerin de cereyan edeceği önceden bildirildi. (Matta 24:31) Ruhi hasatla beraber diğer bütün bu şeyler, yaşamakta olduğumuz vaktin, önceden bildirilen “bu şeyler sisteminin sona” erişi olduğunu gösteren özellikler olacaktı. Musa’ya benzer bir peygamber olan Mesih İsa, resullerinin bu konudaki sorusunu cevaplandırıp Yeruşalim’deki mabedin harabiyetini önceden bildirdikten hemen sonra bu şeyleri sıraladı. Kendisine şöyle sormuşlardı: “Bize söyle, bu şeyler ne zaman olacak, ve senin gelişine ve dünyanın sonuna alâmet ne olacak?” [ve senin huzurunun ve şeyler sisteminin sona erişinin alameti ne olacak?]—Matta 23:37’den 24:3’e kadar.

9. İsa, neyi önceden bildirdi? Yeruşalim için “sonun vakti” ne zaman başladı ve ne zaman sona erdi?

9 Matta 24:4-22’deki kayıtta, İsa, cevap olarak, Yeruşalim’in harabiyetini önceden bildirdi. Şakirtlerine savaşları, açlıkları, depremleri, sadık şakirtlerine yapılacak ezayı, kanunsuzluğun çoğalmasını, sevginin soğumasını, şakirtleri tarafından yapılacak vaaz etme faaliyetini ve mukaddes yerin “harap edici mekruh şey” tarafından murdar edildiğini gördükleri zaman, Yeruşalim’den kaçmalarını önceden bildirmişti. Bütün bunlar, kendisinin ve resullerinin bir kısmı oldukları “bu nesil” içinde gerçekleşecekti. Bu ise, milli ve dini bir merkez olarak Yeruşalim’in üstünde kurulmuş olan şeyler sisteminin ‘sonunun vaktinde’ bulundukları anlamına geliyordu. Bu “sonun vakti”, Vaftizci Yahya’nın “tövbe edin çünkü göklerin krallığı yakındır” diye vaaz ettiği ve İsa’yı vaftiz ettiği MS 29 yılında başladı ve Yeruşalim’in ve mabedinin ıssız bırakılmasıyla ve Haruni kâhinliğin kaybolduğu MS 70 yılında sona erdi. Yahudiler ve Yahudilik bir tüm olarak o zamandan beri asla aynı duruma gelmedi.

“SONUN VAKTİ”NİN İŞARETİ

10. İsa, ilk yüzyılda Yeruşalim için verdiği peygamberliğin bugüne de uygulanabileceğini nasıl gösterdi?

10 Bununla beraber İsa, Yeruşalim’in harabiyetinden sonra olacak birçok şeyden de bahsetti: “Milletlerin zamanları doluncıya kadar Yeruşalim Milletler tarafından çiğnenecektir” dedi. (Luka 21:20-24) Matta’nın yirmi dördüncü ve yirmi beşinci baplarında Markos’un on üçüncü ve Luka’nın yirmi birinci babında bulunan İsa’nın verdiği peygamberliklerin tümü dikkatle incelendiğinde, İsa’nın, ilk yüzyıldaki Yeruşalim’i bugünkü Hıristiyan âleminin karşılığı olarak ve tüm dünyaya yayılmış olan Yahudilerin arasında baki kalan sistemi de, bugün Hıristiyan âleminin hâkim olduğu dünya çapındaki şeyler sistemi için peygamberane bir tasvir olarak kullanmış olduğu görülür. Böylece İsa’nın “şeyler sisteminin sona erişi” ile ilgili peygamberliğinin tam gerçekleşmesi bugün için de geçerlidir. Neden “bugün” için diyoruz? Bugün acaba biz önceden bildirilen “şeyler sisteminin sona erişi”nde mi yaşıyoruz? Evet!

11. Dünyamız şimdi hangi zaman devresinde bulunuyor ve bu durum daha önce benzer hangi durumların karşılığıdır?

11 Bugün, dünya, ‘sonun vaktinde’ yaşamaktadır. Nuh’un zamanının “kadim dünya”sı, yani “Tanrı’dan korkmaz insanlar dünyası” bütün yeryüzünü saran bir tufanla su altında kaldığı zaman, onun ‘sonunun vakti’nin de MÖ 2370’teki su afetinden yüz yirmi yıl önce nasıl başladığını hatırlayalım. (II. Petrus 2:5; 3:6; Tekvin 6:1-3; Matta 24:37-39) Yeruşalim’in MÖ 607’de Babilliler tarafından harap edilmesinden önce de, Tanrı, Yeruşalim’de tahtta oturan sonuncu Davudi Kral Tsedekiya’ya “son vaktin fesadı zamanı”nda yaşadığını söylemişti. O zaman Yeruşalim için ‘sonun vakti’ kırk yıllık bir süre idi. Bu süre Yoşiya’nın krallığının on üçüncü yılında, Tanrı, Yeremya’yı peygamberlik etmek üzere seçtiği zaman başladı. (Hezekiel 21:25; Yeremya 1:1, 2; Hezekiel 4:6, 7) İlk yüzyıldaki Yeruşalim’in de kırk bir yıllık ‘sonunun vakti’ (M.S. 29-70) olmuştur.—Luka 19:41-44; I. Selânikliler 2:16.

12. “Sonun vakti”nden söz etmek üzere Yehova hangi peygamberi kullandı? MS 1914’ten beri “sonun vakti”nde yaşadığımızı gösteren nedir?

12 Yeruşalim’in Babilliler tarafından ilk harabiyetinden yıllar sonra, Tanrı’nın meleği, peygamber Daniel’e dünya çapındaki şeyler sisteminin üzerine gelecek olan “sonun vakti” hakkında konuştu. (Daniel 11:35’ten 12:4’e kadar) Dünya MS 1914 yılından beri bu “sonun vakti” içinde bulunuyor. Bunu yalnız, o yıl I. Dünya savaşı patlak verdiği ve hemen sonra bütün insan ırkını ortadan kaldırabilecek bir şiddet ve savaş çağı başlamış olduğu için söylemiyoruz. Bu çok önemli yıldan beri, İsa Mesih’in ‘şeyler sisteminin sona erişi’ hakkındaki peygamberliğinin “alameti” de gerçekten tam olarak yerine gelmektedir. Mademki “bu şeyler sisteminin sona erişi”, İsa’nın ‘dünyanın başlangıcından şimdiye kadar olmamış ve hiç olmayacak’ “büyük sıkıntı” diye adlandırıldığı zamanda zirvesine ulaşacak, o halde biz, bu şeyler sisteminin tam sonunda, Tanrı’dan korkmaz insanlar “dünyası”nın yok edilmesine yaklaşmış bulunuyoruz.—Matta 24:21.

13. (a) Matta 24:14, Mesih’in “huzuru”nun Tanrı’nın Krallığıyla ilişkisi olacağını nasıl gösterir? (b) Mesih hiçbir tarih vermediğine göre, hangi soru doğuyor?

13 M.S. 1914 yılının, üzerinde durulması gereken bir yıl olduğuna dair başka bir neden de, bu yılda Rab İsa’nın, Mesihi krallık otoritesiyle “huzuru”nun (parousia) başlamış olmasıdır. O’nun görünmez “huzuru”nun gerçek olduğu, resullerinin, “huzurunun alameti” hakkında sordukları soruya İsa’nın verdiği cevaptan belli oluyor. Matta 24:14’te kayda geçen bu cevabı şöyle okuyoruz: “Ve krallığın bu iyi haberi bütün milletlere bir şahadet maksadıyla bütün meskûn yerde vaaz edilecek; ve son o zaman gelecektir.” Burada İsa, hiçbir tarih söylemedi; fakat buna rağmen, “alamet”in 1914 yılından bugüne kadar gelişmeye devam etmesi, o yılı Tanrı’nın Mesihi Krallığının, gökte Oğlu İsa Mesih’in elinde doğuşunun zamanı olarak işaretliyor. Ayrıca bu yılın, Mesih’in “huzuru” ve Krallığın doğuşu ile ilgili önceden tayin edilmiş bir zaman olduğunu belirlemenin başka bir yolu daha var. 1914 yılını doğrulamanın diğer yolu acaba nedir?

14. İsa tarafından bildirilen Milletlerin Zamanları ne zaman başladı ve hangi olaydan sonra da devam etti?

14 İsa Mesih, “bu şeyler ne zaman olacak” sorusuyla ilgili peygamberliğinde, Yeruşalim’in yaklaşmakta olan harabiyetini önceden bildirdi ve şunları ekledi: “Ve Milletlerin tayin edilmiş zamanları doluncıya kadar, Yeruşalim Milletler tarafından çiğnenecektir.” (Luka 21:20-24) Bu Yahudi olmayan putperest “Milletlerin tayin edilmiş zamanları”, Babillilerin Yeruşalim’i harap ederek, ebedi krallıkla ilgili Tanrısal ahdin varisi olan Kral Davud’un saltanat süren zürriyetini devirdikleri MÖ 607 yılında başlamıştı. Bu Milletlerin Zamanları, İsa’nın günlerine kadar devam etmişti ve mukaddes şehrin ikinci harabiyetinden sonra da devam edecekti. Gerçi, Yeruşalim’in ve Yahuda diyarının yetmiş yıl boyunca ıssız bırakılmasından sonra, Yahudilerden sadık bir mütebaki, Babil diyarındaki sürgünden döndü ve uzun zaman ıssız kalmış olan diyardaki şehirleri yeniden inşa ettiler; fakat bu, Yeruşalim’in önce Babil, sonra Babil’i fetheden Medler ve Persler tarafından, yani putperest milletler tarafından artık çiğnenmeyeceği anlamına gelmiyordu.

15. (a) Milletlerin Zamanları neden Yeruşalim’in MÖ 537’de yeniden inşa edilmesinden sonra da devam etti? (b) Bu süre, İsa’nın, Pontuslu Pilatus’un önündeki yargılanmasından sonra da neden devam etti?

15 Neden? Çünkü, Yeruşalim’in tekrar inşa edilmesine başlanılan MÖ 537’den sonra da, Davud’un kraliyet hattının tahtı veya Mesihi Krallığı Yeruşalim’e iade edilmedi. Yeruşalim o zaman, Med-Pers İmparatorluğunun bir eyaleti olarak Medli Darius ile Büyük Koreş’in hakimiyeti altında bulunuyordu. Böylece Yeruşalim’in, Kral Davud tarafından MÖ 1070 yılında fethedilmesinden beri temsil ettiği şey, yani Kral Davud’un oğullarının ve haleflerinin Mesihi Krallığının başkenti olan Yeruşalim hâlâ çiğnenmekteydi. Levili yöneticilerden oluşan Makabi krallığı (M.Ö. 104-63 ve 40-37) bu gerçeği değiştirmemişti. Daha sonra İsa Mesih, gelip kendisini Davud’un oğlu ve Tanrı’nın ruhu tarafından mesholunan kişi olarak takdim ettiği zaman, Yahudi dini liderlerin ve onların izleyicilerinin çoğu onu Maşiah ve Kralları olarak kabul etmediler. Onlar, Romalı Vali, Pontuslu Pilatus’a şöyle haykırmışlardı: “Kayserden başka kıralımız yoktur.” (Yuhanna 19:15) Böylece, Milletlerin Zamanları devam ettiği sürece Mesihi Krallığın hakkı da Milletler tarafından çiğnenmeğe devam etmiştir.

16, 17. (a) İsa’nın peygamberliğinin yerine gelmesi göz önünde bulundurulduğunda, Milletlerin Zamanlarının ne zaman sona ermiş olduğunu söyleyebiliriz? (b) Tanrı, bu vaktin süresini hangi krala açıkladı ve onu nasıl kullandı?

16 Bununla beraber İsa şöyle demişti: “Milletlerin zamanları doluncıya kadar.” Tanrı’nın Mesihi Krallığına müdahalede bulunan milletlerin bu zamanları MÖ 607’de Babil’in Yeruşalim’deki Kral Davud’un tahtını devirdikten sonra acaba ne kadar devam edecekti?

17 Bu soruya şimdi, İsa’nın peygamberliğinin yerine gelmesi olarak I. Dünya Savaşının patlak vermesinden beri olanları gördükten sonra, emin olarak MS 1914 yılında Milletlerin Zamanları sona erinceye kadar diye cevap verebiliriz. Evet, Tanrı, aynı zamanda MÖ 607’de Yeruşalim’i harap eden Kral Nebukadnetsar’ın günlerinde, başlamak üzere olan Milletlerin Zamanlarının, Mesihi Krallığının müdahalesi olmadan, ne kadar zaman devam edeceğini kararlaştırmış ve bunu açıklamıştı. Tanrı, bu sürenin sembolik yedi “vakit” süreceğini belirtmişti. Tanrı, bunu Nebukadnetsar’a rüyasında açıklamış ve bu rüya peygamber Daniel tarafından yorumlanmıştı. (Daniel 4:16, 23, 25, 32) Tanrı, MÖ 607’de Yeruşalim’de bulunan krallığının yeryüzündeki temsilini kesmek üzere Nebukadnetsar’ı bir baltacı gibi kullandı. Bu sembolik “ağaç”ın gövdesi, “yedi vakit”in süresinin sonu gelmeden önce filiz sürerek yeniden bir ağaç durumuna gelmemesi için çemberlenecekti.

18. (a) Milletlerin Zamanları süresince, Davud’un kraliyet evi tarafından kullanılması gereken krallık, kimin tarafından kullanıldı ve ne şekilde? (b) Mesihi hükümdarlığın iade edilmesi rüyada nasıl tasvir edilmiştir?

18 Bu arada, “yedi vakit” boyunca, Milletlerin dünya hükümdarları, Tanrı’nın Davud ile kestiği ebedi krallık ahdi yüzünden, aslında Kral Davud’un kraliyet hattına ait olan hükümdarlığı yürüteceklerdi. Fakat Yahudi olmayan hükümdarlar, bu hükümdarlıkla ilgili kudretlerini Mesih’e karşı antiteokratik şekilde kullandılar. Onlar, yedi yıllık deliliği süresince makul hareket edemeyen Nebukadnetsar gibi davrandılar. Tıpkı yedi yılın sonunda aklı başına gelen Kral Nebukadnetsar’ın hükümdarlığı kendisine iade edildiği gibi, aynı şekilde “yedi vakit”in sonunda, Milletler tarafından yürütülen dünya hâkimiyeti, Tanrı’nın Mesihi Krallığına iade edilmeliydi. O zaman, kraliyet kütüğünden çemberler kaldırılmalıydı ve onun köklerinden yeni bir hükümdarlık ağacı gelişmeliydi.—Daniel 4:1-37.

19. (a) “Yedi vakit” olan Milletlerin Zamanlarının her vaktinin uzunluğu ne kadar olacaktı? (b) Bu “Zamanlar” hangi yılın hangi ayında başladı ve hangi yılın hangi ayında sona erdi?

19 Şimdi, MS 1914’ten MÖ 607’ye doğru geriye sayacak olursak, 2.520 yıl buluruz. Daha sonra 2.520 yılı “vakit”in yedi sayısına bölecek olursak, 360 yıl bulunur. Bu, Kutsal Yazılarda bulunan peygamberane “vakit”in uzunluğudur. (Vahiy 12:6, 14; Vahiy 11:2, 3 ile karşılaştır.) Nebukadnetsar’ın harfi yedi delilik yılı, bu 2.520 yıllık “yedi vakit”in küçük çaptaki karşılığıdır. Burada bir yıl 360 günlük bir “vakit” tarafından temsil edilmektedir. (Hezekiel 4:6; Sayılar 14:34) Sembolik “yedi vakit”, Babil orduları, katledilen Vali Gedalya’dan sonra Yeruşalim ile Yahuda diyarını ıssız bırakarak terk ettikleri zaman, kameri Tişri ayının ortasına doğru başladı. Böylece bu süre, MS 1914 yılının Ekim ayının 4. veya 5. günü sona erdi.

20. MS 1914’te, MÖ 607’deki olayların tam tersinin olacağı ne demektir?

20 M.S. 1914 yılında, MÖ 607 yılının Tişri ayında, Milletlerin Zamanları başladığı zaman, vuku bulanın tam tersi olmalıydı. O zaman, Yahuda diyarı, Yeruşalim’de bir mabet ve onun üzerinde oturan Kral Davud’un meshedilmiş bir varisi bulunmaksızın ıssız durumda bırakılmıştı. (I. Tarihler 29:23) Bu ne demekti? 1914 yılının sonbaharının başında Mesihi Krallık hakkının artık Milletler tarafından çiğnenmesi sona erecek ve Mesihi Krallık, yerdeki Yeruşalim’de değil, Kral Davud’un Oğlu ve Rabbinin şimdi gökte Yehova Tanrı’nın sağında oturduğu yerde doğacaktı. (Mezmur 110:1, 2) Hemen sonra, ‘hakkı olan’ meshedilen geldi ve Yehova Tanrı, krallığı ona verdi.—Hezekiel 21:25-27; Daniel 7:13, 14.

21. Tanrı’nın Mesihi Krallığının gökteki doğuşu nasıl tasvir edilmiştir ve bundan hemen sonra neler oldu?

21 Bu harikulade olay göklerde olduğu zaman, I. Dünya Savaşı iki aydan beri sürmekteydi. Vahiy 12:1-5’te, bu yeni doğan Mesihi Krallık, Tanrı’nın semavi “kadın”ının doğurmuş olduğu ve Kendisiyle saltanat sürmekte payı olacak Tanrı’nın tahtına götürülen bir erkek evlat olarak tasvir ediliyor. Böylece Tanrı’nın “ebedi maksadı”nın bu görkemli özelliği insanüstü muhalefete karşı zafer kazanmıştır. Bu konuda şöyle okuyoruz:

“Ve gökte cenk oldu; Mikael ve kendi melekleri ejderle cenk etmek için çıktılar; ve ejder ve kendi melekleri cenkettiler, ve galip olmadılar, ve gökte artık onların yeri bulunmadı. Ve İblis ve Şeytan denilen büyük ejder, bütün dünyayı saptıran eski yılan, yeryüzüne atıldı, ve onun melekleri kendisile beraber atıldılar. Ve gökte büyük bir ses işittim: Allahımızın kurtarışı, ve kuvveti, ve melekûtu [krallığı], ve Mesihinin hâkimiyeti şimdi oldu; çünkü kardeşlerimizin ithamcısı, onları Allahımızın önünde gündüz ve gece itham eden, aşağı atıldı. Ve onlar Kuzunun kanı sebebiyle, ve onların şehadetinin sözü sebebile onu yendiler; ve ölüme kadar canlarını sevmediler. Bunun için, ey gökler ve onlarda oturanlar, mesrur olun. Vay yere ve denize, çünkü İblis vaktinin az olduğunu bilerek büyük gazapla size indi, dedi. Ve ejder yeryüzüne atıldığını görünce, erkek çocuğu doğuran kadına eza etti . . . . Ve ejder kadına karşı gazaplandı, ve onun zürriyetinden baki kalarak Allahın emirlerini tutup kendilerinde İsanın şehadeti olanlarla cenketmeğe gitti.”—Vahiy 12:7-17.

22. (a) Mikael’in Şeytan ve cinlerini gökten aşağı atması, kimliği hakkında neyi açıklıyor? (b) İsa, kadının “zürriyetinden baki kal”anların üzerine gelecek ezayı nasıl önceden bildirdi?

22 Başmelek Mikael, tekrar gökte görünüyor ve Yılan’ın başını ezecek olan Tanrı’nın “kadını”nın “zürriyeti” olarak savaşı kazanıp eski Yılan’ı ve onun cin meleklerini yeryüzüne atıyor. Büyük ejder, kızgınlıkla I. Dünya Savaşında ve daha sonra yeryüzünde bulunan “kadın”ın “zürriyetinden baki kalan”lara eza etmekle “kadın”a eza etmiş oluyor. Peygamberliğinde İsa Mesih, meshedilmiş hemvarislerinin karşılaşacakları bu ezayı önceden bildirdi. “Bu şeyler sisteminin sona erişin”de de bunun olacağını şakirtlerine şöyle açıkladı:

“O zaman sizi sıkıntıya koyacaklar, ve öldürecekler; ve benim ismimden ötürü bütün milletler sizden nefret edecekler . . . . Ancak sona kadar dayanan, kurtulacak odur.”—Matta 24:9-13.

23. (a) Meshedilmiş mütebaki, İsa vasıtasıyla verilen hangi emre itaat etmekle kimliğini tanıtmıştır? (b) Onlar, Milletlerin Zamanlarının sona ereceği yılı, kendi yayınlarında ne zaman bildirdiler?

23 Böylece, “sonun vakti”nin, 1914 yılının sonbaharının başında başladığını, gerek Mukaddes Kitap, gerekse dünya tarihi ispat etmiş oluyor. Bu gerçekle tam ahenkte olarak, “Allahın emirlerini tutup kendilerinde İsanın şehadeti olanlar” diye adlandırılan meshedilmiş mütebakinin eza görmesi devam etmektedir. Bunlar İsa’nın peygamberliğinde verilen Tanrı’nın emrine uyanlardır: “Krallığın bu iyi haberi bütün milletlere bir şahadet maksadıyla, bütün meskûn yerde vaaz edilecektir.” (Matta 24:14) Meshedilmiş olanların bu mütebakisi, MS 1914’ten beri, tarihin sayfalarında kimliğini tanıtmıştır. Bu yıldan önce bu meshedilmiş mütebakinin üyeleri Tanrı’nın Sözünü, Hıristiyan âleminden ayrı olarak, ciddi şekilde tetkik etmişlerdir. Onlar, Mukaddes Kitabı insan yapısı dini ananelerden üstün tutmuşlardır. MS 1876 yılı gibi erken bir zamanda onlar 2.520 yıllık Milletlerin Zamanlarının 1914 yılında sona ereceğini, yayınlarında bildirdiler. O yıldan başlayarak gelişen olaylar, onların yanılmadıklarını ispat eder.

24. (a) I. Dünya Savaşında, mütebaki, neden milletler arasında bir nefret konusu oldu? (b) Onlar, savaş sonrası hangi faaliyete giriştiler ve hangi ismin tanıtılmasına gayret ettiler?

24 I. Dünya Savaşında onlar, Tanrı’nın Mesihi Krallığını tercih ettikleri ve Hıristiyan âleminin kendini lekelediği kan suçundan beri kalmaya gayret ettikleri için, bütün milletlerde nefret konusu oldular ve ağır eza gördüler. Onlar, savaş sonrasının ilk yılı olan 1919’da 1914’te Milletlerin Zamanlarının sonunda göklerde kurulan Tanrı’nın Mesihi Krallığını her zamankinden daha büyük gayretle ilan etmekle, Tanrısal yükümlülüklerini idrak etmiş olduklarını gösterdiler. (Matta 24:14) 1925 yılında ise, onların ruhi anlayış gözleri, Tanrı’nın kendine bir isim yapma vaktinin gelmiş bulunduğunu görmek üzere açıldı. (II. Samuel 7:23; Yeremya 32:20; İşaya 63:14) Şimdi onlar tek yaşayan ve hakiki Tanrı’nın Mukaddes Kitapta bulunan ismini ve O’nun ‘Rabbimiz Mesih İsa’da oluşturduğu ebedi maksadını’ dünya çapında tanıtma faaliyetine kendilerini tamamen vermişlerdir.—Efesoslular 3:10.

25. Meshedilmiş olan mütebaki kendisini hangi şeyden ayırt etmek zorunluğu altındadır ve böylece onlar 1931’de neyi benimsediler?

25 Böylece onlar, 1931 yılında, hadlerini bilmeyerek değil, attıkları adımda tamamıyla haklı olduklarını göstererek, Vahiy 18:4’teki Tanrı’nın emrine itaat etmek üzere sahte dinin dünya imparatorluğu olan Büyük Babil’den ayrıldıkları için, şimdi onlardan ayırt edilebilmek üzere Tanrı’nın ismini benimsediler. Evet bu isim, onları, içinde yüzlerce mezhebe bölünmüş, ayrıca dünyevi işlerle ve kocaman bir kan lekesiyle kirlenmiş olan Hıristiyan âleminden ayırt edecek bir isimdir. Gercekten bu isim, Mukaddes Yazılara dayanan (İşaya 43:10-12) ve İsa Mesih’in takipçileri olarak yerine getirdikleri faaliyeti açıkça gösterecek olan bir isimdir. O zamandan beri dünya çapında tanınmış olan bu isim, hem saygı, hem de nefret uyandıran Yehova’nın Şahitleri olarak bilinen isimdir. Onlar bu isme uygun yaşıyorlar!

ARMAGEDON’DA SAĞ KALACAK “BÜYÜK BİR KALABALIK”

26. Tanrı, ne zamandan beri “kendi ismine bir kavm” oluşturmaktadır ve kendisi bugün de böyle bir kavma sahip midir?

26 Acaba bütün bunlar, büyük coşkunluk veren fakat sadece kısa ömürlü dini bir görüş müdür? Acaba önemi olmayan bir rastlantı mıdır? Yoksa, Tanrı’nın gitgide açıklanan maksadına uygun mudur? Sonucuna bakalım! Tarihi bir yıl olan MS 33 yılının Pentikost gününde, Tanrı’nın mukaddes ruhunu dökerek meshettiği kimselerden biri olan resul Petrus ayağa kalkıp binlerce Yahudinin dikkatini Yoel 2:28-32’deki peygamberliğe çektiği zaman, maksatlı bir şey başlatılmış oluyordu. O şöyle dedi: “Her kim Yehova’nın ismini çağırırsa, kurtulacaktır.” O anda Tanrı “kendi ismine bir kavm”, ruhi bir İsrail oluşturmağa başladı. (Resullerin İşleri 2:1-21; 15:14) ‘Yetmişinci yıllık haftanın’ sonunda, MS 36’da, Tanrı, resul Petrus’u milletlerden olan sünnetsizlere vaaz etmek üzere gönderdi. Tanrı, Yahudi olmayan bu imanlıların üzerine mukaddes ruhunu döktüğü zaman, yeni bir adım atmış oldu. Böylece Tanrı, milletlerden olanları mukaddes ruhu ile vaftiz ve meshederek onları ruhi İsrail’e katmakla “kendi ismine olan kavm”i genişlettirmişti. (Resullerin İşleri 10:1’den 11:18’e kadar; 15:7-11) Bu olaylar ilk yüzyılda oldu. Bugün, yirminci yüzyılda bunlar hakkında ne söylenebilir? Tarihi olaylar, tartışılmaz şekilde Tanrı’nın “kendi ismine bir kavm”a sahip olduğunu ve hâlâ başarılı olarak onu desteklediğini kanıtlıyor!

27. Bugün Tanrı’nın bu konudaki maksadına bağlı kaldığına dair hangi deliller var ve bundan gelen bereketlere kimler nail oluyor?

27 Bugün yeryüzünde, İbrahim’in ruhi “zürriyeti”nin son kısmı olan mütebakinin varlığı, Tanrı’nın 144.000 ruhi İsraillinin tam sayısını tamamlamakta olduğunun bir kanıtıdır. Cinlerin ve insanların tüm muhalefetine rağmen, Tanrı bunu başarmıştır. O’nun ‘Mesih vasıtasıyla oluşturduğu ebedi maksadı’ şimdi zafere ulaşmaktadır. Yehova, yakın gelecekte, maksadını tam ve muzaffer şekilde yerine getirmeğe değişmez şekilde ve her zamanki kadar azimlidir. Bunun insanlık için ne büyük bir yararı olacak! Bu gerçeği takdir edenlerden oluşan “büyük kalabalık”ın sayısı gün geçtikçe dünya çapında artmaktadır. Onlar, İbrahim’in ruhi “zürriyet”inden artakalan Tanrı’nın mütebakisi vasıtasıyla zaten bereketlere nail oluyorlar.

28. İbrahim’in başlıca “zürriyeti” kimdir; fakat hangi şey, mübareklenmenin ancak “zürriyet”le sınırlandırılmış olup olmadığını gösteriyor?

28 Ata İbrahim, Yehova Tanrı’yı temsil ediyordu. Yehova, Daha Büyük İbrahim’dir. O’nun “zürriyeti”ndeki başlıca şahıs kurban edilmiş olan Oğlu, Rabbimiz İsa Mesih’tir. “Zürriyet”in Başlıca Olanı vasıtasıyla ruhi İsrail’in tüm üyeleri bereketlenmiştir. Acaba bu bereketlenme onlarla sınırlandırılmış mıdır? Hayır! Tanrı’nın ata İbrahim’e yeminle vermiş olduğu söz şöyleydi: “Senin zürriyetin vasıtasıyla yerin bütün milletleri kendilerini mutlaka mübarekleyeceklerdir.” (Tekvin 22:18; Resullerin İşleri 3:22-26) Bu “zürriyet”e İsa Mesih’ten başkaları da dahildir, çünkü İbrahim’in zürriyeti gökteki yıldızlar ve deniz kenarındaki kum gibi —sayısı belirlenemez— olacaktı. Bundan dolayı “zürriyet”, ruhi İsrail’in tümünü içine alıyor. Bu “zürriyet”in tümü vasıtasıyla başkaları da mübareklenecektir. Evet, “zürriyet”in dışında olan, ruhi İsrail’in dışındaki “yerin bütün milletleri” buna dahildir. Böylece bütün insanlık Daha Büyük İbrahim olan ruhi “zürriyet”in semavi Babası Yehova Tanrı tarafından mübareklenecektir. Bu amaçla, “zürriyet”in oluşturduğu Mesihi Krallık altında ölülerin bir dirilmesi olacaktır.—Resullerin İşleri 24:15.

29, 30. (a) “Zürriyet”in mütebakisi vasıtasıyla şimdi mübareklenmeğe nail olanlar, Hıristiyan öncesi devirde kimler tarafından temsil edilmişlerdi? (b) Gelmekte olan “büyük sıkıntı”dan sağ geçenler olacağını İsa nasıl gösterdi?

29 Bugün bütün milletlerin arasından kimler İbrahim’in “zürriyeti”nin mütebakisi vasıtasıyla veya onunla ilişkide bulunmakla mübareklenmeğe nail oluyorlar? Tanrı’nın sevgi dolu maksadına göre bunlar, geçmişte önceden temsil edilmiştir. Onları temsil eden kimler idi?

30 M.Ö. 1513’te azat edilen İsrailliler, ilk Fısıh gecesinden sonra, Mısır’ı terk ederek ve Kızıl Deniz’i aşarak Sina Yarımadası kıyılarına sulh içinde vardıkları zaman, aralarında onlarla birlikte gelen, fakat İsrailli olmayanlardan oluşan “karışık çok halk” da vardı. (Çıkış 12:38; Sayılar 11:4) MÖ 607’de Babil orduları ilk defa Yeruşalim’i harap ettikleri zaman, mukaddes şehrin ve onun mabedinin harabiyetinde sağ kalan Habeşli hadım Ebed Melek ile İsrailli olmayan Rekabiler de vardı. (Yeremya 35:1-19; 38:7-12; 39:16-18) MS 11 Nisan 33’te, İsa, Yeruşalim üzerine MS 70 yılında gelecek olan ve bizim neslimizde Hıristiyan âleminin uğrayacağı harabiyetin peygamberlik niteliğinde bir örneği olan harabiyeti önceden bildirdiği zaman, şöyle demişti:

“O zaman büyük sıkıntı olacaktır ki, dünyanın başlangıcından şimdiye kadar olmamıştır, ve hiç olmıyacaktır. O günler kısaltılmamış olsaydı, hiçbir adam kurtulmazdı; fakat seçilmiş olanlar uğrunda o günler kısaltılacaktır.”—Matta 24:21, 22; Markos 13:19, 20.

31. “Büyük sıkıntı”dan ruhi mütebaki ile beraber sağ geçecek olan “büyük kalabalık” hakkında resul Yuhanna’ya hangi rüyet verildi?

31 Gelmekte olan “büyük sıkıntı”da ruhi İsrail veya “seçilmiş olanlar”dan başka sağ kalanlar da olacaktır. MS 96 yılına doğru, yaşlı resul Yuhanna’ya ruhi İsrail’in “mütebakisi” ile beraber “büyük sıkıntı”dan sağ geçecek olanlar hakkında bir rüyet verilmiştir. Ruhi İsrail’in 144.000 sadık üyesinin ruhi mühürlenmesi hakkında bir rüyet gördükten hemen sonra, Yuhanna şunları söylemeğe devam etti:

“Bu şeylerden sonra gördüm, ve işte, beyaz kaftanlarla giyinmiş ve ellerinde hurma dalları ile tahtın önünde ve Kuzunun önünde durmakta olan, her milletten ve sıptlardan ve kavmlardan ve dillerden, kimsenin saymağa kadir olmadığı büyük kalabalık vardı; ve büyük sesle çağırıp diyorlardı: Kurtarış, taht üzerinde oturan Allahımıza ve Kuzuya mahsustur. . . . . Ve ihtiyarlardan biri bana cevap vererek dedi: Beyaz kaftanlarla giyinmiş olan bunlar kimlerdir, ve nereden geldiler? Ve ona dedim: Ey efendim, sen bilirsin. Ve bana dedi: Bunlar o büyük sıkıntıdan gelenlerdir, ve kaftanlarını yıkadılar, ve onları Kuzunun kanında beyaz ettiler. Bunun için Allahın tahtının önündedirler, ve onun mabedinde gündüz ve gece ona hizmet ediyorlar; ve taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine kuracaktır. Artık acıkmıyacaklar ve artık susamıyacaklar; ve ne güneş, ne de bir sıcaklık onlara vurmıyacaktır; çünkü tahtın ortasında olan Kuzu onları güdecek, ve hayat sularının pınarlarına onları götürecek; ve Allah gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir.”—Vahiy 7:9, 10, 13-17.

32. (a) Günümüzün gerçeklerine uyan rüyetin anlamının açıklanması ilk defa ne zaman ilan edildi? (b) “Büyük kalabalık”tan olanların göğe gidip orada Tanrı’nın Kuzusuyla birlikte hüküm sürmeleri neden beklenmez?

32 Günümüzün gerçeklerine uyan bu rüyetin anlamının açıklanması ilk defa, 1935 yılında Washington’da (D.C.) Yehova’nın Şahitlerinin 31 Mayıs 1935’te başlayan bir kongresinde ilan edildi. Rüyette görülen “büyük kalabalık” göğe çıkmıyor ve semavi Sion Dağında 144.000 ruhi İsrailli ile birlikte hüküm sürmeyi ümit etmiyor. Örneğin, Vahiy 14:1-3’te semavi Sion Dağında Tanrı’nın Kuzusu ile birlikte duranların sadece 144.000 ruhi İsrailli olduklarını okuyoruz. “Büyük kalabalık”ın orada olduğuna dair bir kayıt görülmüyor; bunun da iyi bir nedeni vardır. Ancak 144.000’ler için şunlar söylenmiştir: “Bunlar Allaha ve Kuzuya turfanda olmak üzre insanlar arasından satın alındılar.” (Vahiy 14:4, 5; Yakub 1:18) “İnsanlar arasından satın alın”an 144.000 kişi hakkında, Tanrı’nın Kuzusuna hitaben yazılan şu sözleri okuyoruz:

“Boğazlandın, ve kendi kanınla her sıpttan ve dilden ve kavmdan ve milletten insanları Allaha satın aldın, ve onları Allahımıza melekût ve kâhin kıldın, ve dünya üzerinde saltanat süreceklerdir.”—Vahiy 5:9, 10.

33. Böylece Tanrı’nın yeni ahdinin maksadı kimler üzerinde yerine geldi?

33 Böylece Tanrı’nın ruhi İsraili ile “yeni ahit”in maksadı, bu 144.000 kişilerle yerine gelir, çünkü yeni ahit, eski Musa Kanun ahdinin meydana getiremediği “kâhinler krallığı ve mukaddes millet”i oluşturmaktadır. (Çıkış 19:5, 6) Vahiy 7:9-17’deki “büyük kalabalık” bu yeni ahdin içine alınmıyor fakat o, bugün yeni ahitte bulunan ruhi İsraillilerin mütebakisiyle birlik içinde bulunuyor.

34. “Büyük kalabalık” nerede ebedi hayatı tatmayı ümit ediyor ve onlar Tanrı ve onun Kuzusu hakkında neyi ikrar ediyorlar?

34 Öyle ise, “büyük kalabalık”, “büyük sıkıntı”dan sağ olarak geçtikten sonra dahi, göğe gitmeyi ümit etmez. “Büyük kalabalık”tan olanlar, Tanrı’nın Kuzusu’nun burada, yeryüzünde “büyük sıkıntı”dan sonra kendilerine çobanlık ederek Cennet yeryüzündeki ebedi hayata doğru rehberlik etmesini beklerler. Onlar, gökte tahtında oturan Tanrı’yı bütün yaratılış üzerinde Evrensel Egemen olarak kabul ederler. Onlar, Mesih İsa’yı da “dünyanın günahını kaldıran Allah Kuzusu” olarak kabul ederler ve kurtuluşlarını “boğazlanmış olan Kuzu” vasıtasıyla Tanrı’ya borçlu olduklarını ikrar ederler. Onlar, imanları ve itaatleri sayesinde “kaftanlarını yıkadılar, ve onları Kuzunun kanında beyaz ettiler.”

35. (a) Onlar, Tanrı’ya “mabedi”nin neresinde devamlı hizmet ediyorlar? Neden? (b) Tanrı’nın Başkâhinine nasıl vefalarını gösteriyorlar? İsa bir meselinde onları kimlere benzetti?

35 Onlar, Tanrıları olarak yalnız Egemen Rab Yehova’yı kabul ediyorlar. Bunu, onlar, O’nun En Mukaddes Yeri kutsal göklerde bulunan, ruhi mabedinin yerdeki avlularında, “Onun mabedinde gündüz ve gece ona hizmet” etmekle belirtiyorlar. (İbraniler 9:24) Böylece “büyük kalabalık” şimdi yeni ahdin oluşturduğu geleceğin kralları ve kâhinleri olan 144.000 ruhi İsraillinin mütebakisiyle birlikte bulunuyor. Onlar, Başkral ve Başkâhin olan İsa Mesih’e vefalarını göstererek onun henüz yeryüzünde bulunan ruhi kardeşlerine karşı vefakâr davranıyor ve Mesih’in ruhi kardeşlerine ellerinden geldiği kadar iyilik yapmağa gayret ediyorlar; hatta dünya çapında “krallığın bu iyi haberi”ni vaaz etmekte onlara katılıyorlar. Onlar, İsa’nın aşağıdaki meselinde koyun diye adlandırdığı vefakâr kişilerdir:

“O zaman Kral, sağındakilere diyecektir: Ey sizler, Babamın mubarekleri, gelin, dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan melekûtu [krallığı] miras alın. Zira aç idim, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancı idim, beni içeri aldınız; çıplak idim, beni giydirdiniz; hasta idim, beni aradınız; zindanda idim, yanıma geldiniz. O zaman salihler [adil olanlar] ona cevap verip diyecekler: Ya Rab, biz seni ne zaman aç görüp yedirdik, veya susamış görüp içirdik? Ve ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, veya çıplak görüp giydirdik? Ve ne zaman seni hasta, veya zindanda görüp yanına geldik? Kıral cevap verip onlara diyecek: Doğrusu size derim: Mademki bu kardeşlerimden, şu en küçüklerinden birine yaptınız, bana yapmış oldunuz. Ve bunlar [keçi sınıfı] ebedî azaba, fakat salihler [adil olanlar] ebedî hayata gideceklerdir.”—Matta 25:34-40, 46.

36. Meselin keçi sınıfı ne zaman ve neden “kesilip atılacaktır?”

36 Şimdi hüküm sürmekte olan Kral İsa Mesih’in ruhi kardeşlerine karşı bu “koyunlar” gibi hareket etmeyenler, gelmekte olan “büyük sıkıntı”da kesilip atılacaklar, çünkü onlar Tanrı’nın semavi “kadın”ının değil, “eski yılan” olan İblis Şeytan’ın “zürriyeti”nin tarafında bulunuyorlar. (Tekvin 3:15; Vahiy 12:9, 17) Onlar, kendilerini “bütün dünyayı saptıran eski yılan”ın rehberliğine ve etkisine teslim ettikleri için, yakında “büyük sıkıntı” patlak verdiği zaman, Yılan’ın “zürriyeti”nin saffında olduklarını anlayacaklar.

37. Bu dünya sistemi, 1914’ten beri hangi dönemin içinde bulunuyor ve Daniel 12:1’e göre, bu nesil hangi şeyle karşı karşıya gelmiş bulunuyor?

37 Mesih’in Krallığının gökte 1914’te doğuşundan beri bu dünyanın şeyler sistemi “sonun vakti”nde bulunuyor. Bu “sonun vakti”, İsa Mesih’in önceden bildirmiş olduğu gibi, yakında “büyük sıkıntı”nın başlamasıyla zirvesine ulaşacaktır. Gelecek olan eşi görülmemiş bu sıkıntı, Yehova Tanrı’nın ilk doğan semavi Oğlu yeryüzüne—orada İsa ismini alacaktı—gönderilmeden çok önce, peygamber Daniel tarafından bildirilmişti. Tanrı’nın meleği bu peygamberliğe şu sözlerle değinmişti:

“Ve senin kavmın oğulları için durmakta olan büyük reis, [prens] Mikael, o vakit kalkacak; ve millet olalıdan beri o zamana kadar vaki olmamış sıkıntı vakti olacak; ve o vakit senin kavmın, kitapta yazılı bulunan herkes kurtulacak.” (Daniel 12:1; Matta 24:21 ile karşılaştır.)

Bugün insanlık “bu sıkıntı vakti” ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır.

38. (a) Hangi dini uygulayanlar Büyük Babil’in harabiyetinde sağ kalacaklar? (b) “Her Şeye Kadir Tanrı’nın büyük gününün savaşı” hangi davayı halletmek için yapılacaktır?

38 “Büyük sıkıntı” başlarken, yani “sıkıntı vakti”nin başında, dine düşman olan siyasi kuvvetler, çağdaş Büyük Babil’i, yani geçmişteki Babil ile başlayan sahte dinin dünya imparatorluğunu harap edecekler. (Tekvin 10:8-12; Vahiy 17:1’den 18:24’e kadar) Tanrı’nın koruması altında olan ruhi İsrail’in “mütebakisi”nin ve “büyük kalabalık”ın üyeleri ise, hakiki dini uygulayanlar olarak bu harabiyetten kurtulacaklardır. (Yakub 1:27) Din düşmanı kuvvetlerin, temiz ve lekesiz “tapınma şeklini”, pak dini, yeryüzünden yok etmek için harcadıkları çabaların başarısızlığa uğramasından hemen sonra, sembolik olarak Armagedon ismi verilen yerde “Her Şeye Kadir Tanrı’nın büyük gününün savaşı” başlayacaktır. (Vahiy 16:14, 16) Neden? Çünkü gerek mütebakinin ve gerekse de “büyük kalabalık”ın desteklediği, Yehova’nın tüm yaratıklarını kapsayan Evrensel Egemenlik davasının nihayet çözümlenmesi gerekecektir. Bu davanın çözümü, Tanrı’nın vaat edilen “zürriyeti”nin başlıcası olan ‘Rabbimiz İsa Mesih’te oluşturduğu ebedi maksadı’nın bir kısmıdır.

39, 40. (a) Dava ile ilgili savaş nerede olacaktır ve orada kimlerin toplanmakta olduğunu iman gözleriyle görüyoruz? (b) Kim zafer kazanacak ve üstün olduğunu ispat edecek?

39 Bugün, siyasi hükümetlerin ısrarla üzerinde durdukları milli egemenlikler, Yaratıcı’nın Evrensel Egemenliğiyle çarpışmaktadır. Bu en önemli dava için yapılacak olan savaş, “sonun vakti” biterken her gün daha da yaklaşmaktadır. Gelmekte olan olayları, Vahiy’in önceden bildirdiklerinin ışığı altında, yerdeki kralların, siyasi yöneticilerin ve onların ordularıyla onları destekleyenlerin son bir savaşa katılmak üzere Armagedon meydanına toplandıklarını görmüyor muyuz? Evet, görüyoruz!

40 Bununla beraber, biz, iman gözlerimizle semavi kralların Kralı olan İsa Mesih’in ve onun meleklerinden oluşan orduların sanki beyaz atlara binmiş oldukları halde aynı savaş alanına doğru hızla ilerlediklerini de görüyoruz. Tanrı’nın sözüne güvenebiliriz. Armagedon’daki savaş, Kadiri Mutlak Tanrı’nın kuvvetleri için zaferle, fakat bütün insan yapısı siyasi sistemler ve onları destekleyen orduları ve diğer destekleyicileri için harabiyetle sonuçlanacaktır. Bir zamanlar Kuzu’ya benzeyen İsa Mesih, krallar Kralı olduğunu ispat edecek, çünkü Tanrı’nın sağında bulunan Melkisedek benzeri Kral Kâhin olan Savaşçı olarak yanında bizzat Yehova Tanrı bulunacaktır.—Vahiy 17:12-14; 19:11-21; Mezmur 110:4, 5.

41. (a) Armagedon’dan sonra, neden “eski yılan” hem mütebaki, hem de “büyük kalabalık”a karşı artık savaşmağa kadir olmayacak? (b) Şimdi Tanrı’nın “kadının”ın, “zürriyeti” için gelecek olan en önemli an hangisidir?

41 Bu, “eski yılan”ın ve onun cin meleklerinin, gökten yere atılmalarından bu yana, insanlığı aldatarak sürükledikleri “yere ve denize” gelen “vay”ın büyük zirvesi olacaktır. (Vahiy 12:7-12) Armagedon’da tüm yeryüzündeki “zürriyeti” yok edildikten sonra “eski yılan” artık “kadın”ın “zürriyetinden baki kal”anlara ve Egemen Rab Yehova’nın diğer tapıcıları olan “büyük kalabalık”a karşı savaşmaya devam etmeye kadir olmayacaktır. (Vahiy 12:13, 17) “Eski yılan” ve onun cin “zürriyeti”nin gökten atıldıkları yerin yöresinde serbest bırakılıp dolaşmalarına müsaade edilecek mi? Hayır! Çünkü artık bu, cani zihniyetli Yılan tarafından bir zamanlar topuğu ezilen Tanrı’nın “kadının”ın semavi zürriyeti olan İsa Mesih için en önemli zamandır. Roller değişmiştir. Şimdi Tanrı’nın semavi “kadının”ın “zürriyeti”, Yılan’ın “başını” ezmelidir. Onu ve cin “zürriyeti”ni sanki hiçbir zaman mevcut olmamışlar gibi bir duruma getirmelidir. Nasıl?

42. (a) Öyleyse, Yılan ve onun “zürriyeti”nin başı nasıl ezilecektir? (b) Semavi yönetici kuvvetler ve yerdekı toplum ile ilgili ne gibi değişiklikler olacak?

42 Yılanı ve onun cinlerini yeryüzünden uzaklaştırmakla ve onları “uçurum”a atıp sanki zincirlerle bağlar gibi bin yıl boyunca mühürlemekle. Vahiy 20:1-3 bunu, Armagedon savaşının bir kısmı olarak değil, bu savaştan sonra olacak bir olay gibi tasvir ediyor. (Tekvin 3:15; Romalılar 16:20; Luka 10:18-20) Böylece eski çağlardan beri yerdeki insan toplumu üzerinde bulunan Şeytani “gökler” ebediyen yok edilmiş olacak ve Tanrı’nın Mesihi “yeni gökler”i, yeni insan toplumu üzerine yayılarak onu mübarekleyecektir. Bu, resul Petrus’un sözlerinin ne kadar başarılı bir yerine gelişidir. Petrus, sembolik eski göklerin ve yerin harabiyetini tasvir ettikten sonra, Yehova Tanrı’nın tüm hakiki tapıcılarını şu sözlerle teşvik etmişti: “Biz onun vadine göre yeni gökler ve yeni yer bekliyoruz; onlarda salâh [adalet] duracaktır”—II. Petrus 3:7-13; Vahiy 20:11; 21:1; İşaya 65:17.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş