Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w82 1/10 s. 9-12
  • Dirilme, Hüküm Günü ve İrtidat

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Dirilme, Hüküm Günü ve İrtidat
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Dirilme Ve İrtidat
  • ‘Kangren Gibi Kemiren’ İrtidat
  • Mukaddes Kitap Hakikatine Bağlı Kalmak
  • Dirilmeye Olan İnancınız Ne Kadar Güçlü?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1998
  • Canın Ölmezliği mi Yoksa Dirilmesi mi?
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
  • Tanrı’nın Krallığı ve Dirilme Ümidi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
  • Dirilme Ümidinin Gücü
    Tek Gerçek Tanrı’ya Tapının
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1982 (Dinsel Seri 12-24)
w82 1/10 s. 9-12

Dirilme, Hüküm Günü ve İrtidat

ROMA KATOLİK, Ortodoks ve Protestan kiliseleri, ölümden sonraki hayat için ümit ve ölülerin durumu hakkında Mukaddes Kitabın açık hakikatlerine sırt çevirdiler. Onlar, ölmez canla ilgili ve Mukaddes Yazılara aykırı olan eski inancı tercih ettiler. Gördüğümüz gibi bu inanç, Babil’de meydana çıktı ve M. Ö. 4. yüzyılda, Yunan filozofu Eflatun tarafından şekillendirildi.

Hıristiyan âleminin teologları, yaşamış olan her erkek, kadın ve çocuğun öldüğü zaman, bedenini terk eden bir cana sahip olduğunu iddia ederler. Bu öğretiyi pekiştirmek için limbo (cehennemin sınırında, vaftiz edilmeden ölen çocuklarla, İsa’dan önce yaşamış adil kişilerin bulunduğu zannedilen yer) araf ve ateşli bir cehennem gibi yerlerin varlığını uydurdular. Gökte olduğunu söyledikleri “cennet” için uygun olmayan bu bedenden ayrılmış olan canların bu gibi yerlere gittiği sanılıyor.

Ayrıca kiliseler, ölülerin gerçekten ölü olmadıklarını söylüyorlar. Bunun yerine, canların yaşamaya devam ettiğini iddia ediyorlar. Bundan ötürü, “hayata geri geliş” olarak tarif edilen dirilme konusundaki Mukaddes Kitabın gerçek öğretisini öğretemiyorlar. Böylece onların teologları, Hüküm Gününde hem iyi, hem de kötü olanların bedenlerinin ya semavi mutluluk, ya da cehennem ateşini paylaşmak üzere tekrar kendi canlarıyla birleştirileceklerini iddia ederek ‘beden dirilmesini’ uydurdular. Ayrıca Hıristiyan âleminin teologları, bu “canlar”ın “gök”, “cehennem” ve “limbo” veya “araf” gibi “bekleme odaları”na yollanmak üzere Hüküm Gününü beklemelerine gerek olmadığına inandıkları için, iki hüküm öğretisi uydurdular. Bunlardan birincisi, “can”ın, ölümde bedeni terk ettiği sanılan ve Özel Hüküm diye, ikincisi ise, bedenlerin “dirildikleri” ve Hüküm Gününde “canlar”la tekrar birleştirildikleri söylenen Genel Hüküm diye adlandırıldı.

Dirilme Ve İrtidat

Daha önce sözü edilen tüm teolojik uydurmalar, Ortodoks ve Protestan kiliseleri tarafından bazı temel hususlarda da Roma Katolik Kilisesinin dirilme ve bununla ilgili ölüm, insan canı ve nihai hüküm konularındaki Mukaddes Kitabın açık öğretilerine aykırı olan öğretileri takip ettiklerinden ortaya çıktı.

Bu husustaki irtidat, Hıristiyanlık tarihinin ta ilk çağında başladı. Mesih’in ölüp, diriltilmesinden sadece 20 yıldan az bir zaman sonra resul Pavlus, Efesos’tan Yunanistan’daki genç Korintos cemaatine şöyle yazdı: “İmdi eğer Mesih ölülerden kıyam etti, diye vâzolunuyorsa, aranızda [meshedilmiş Hıristiyanlardan] bazıları nasıl ölülerin kıyamı yoktur, diyorlar?”—I. Kor. 15:12.

Pavlus’un bunu yazmasının nedeni Korintos’taki Hıristiyanların bazılarının hâlâ Yunan felsefesinin etkisi altında kalmış olabilmesidir. Bundan birkaç yıl önce Pavlus, Atina’daki Yunan filozoflarına “İsa’nın iyi haberini ve dirilmesini (YD)” bildirdi. Ancak “ölülerin dirilmesini (YD) işittikleri zaman, bazıları eğlendiler.” (Res. İşl. 17:18, 32) Epikürlerin ve Stoikilerin ölümden sonra canın durumuyla ilgili teorileri vardı. Sokrat ve Eflatun’u takip eden diğer Yunan filozofları, canın ölmezliğine inanmışlardı. Bunlardan hiçbiri Mukaddes Kitabın öğrettiği dirilmeye inanmadı.

Ayrıca, Resul Pavlus’un on yıl sonra mahkûm ettiği, dirilme konusunda irtidat etmiş olanların görüşlerini, bazı Korintoslu Hıristiyanların kabul etmiş olmaları mümkündü. O sıralarda Pavlus’un Efesos’ta bulunan Timoteos’a yazdığı uyarıları hatırlayalım: “Murdar boş sözlerden sakın; çünkü onlar takvasızlıkta daha ileri gideceklerdir, ve onların sözü kangren gibi kemirecektir; İmeneos ve Filitos onlardan olup zaten dirilme (YD) olmuştur, diyerek hakikat hakkında saptılar, ve bazılarının imanını altüst ediyorlar.—II. Tim. 2:16-18.

Bu irtidat edenler, “zaten dirilme olmuştur” demekle, ölmüş Hıristiyanların ölümden kalktıklarını iddia etmiyorlardı. Onlar, herhalde yaşayan Hıristiyanların zaten diriltilmiş olduğuna, fakat bu dirilmenin sadece sembolik, manevi türden olduğuna inanıyorlardı. Böylece onlar ölümden sonra olacak bir dirilmeyi inkâr ettiler. Bu gibi fikirler, bazılarının “imanını altüst” ettiğinden resul Pavlus, bu irtidat eden öğretmenlere karşı güçlü bir uyarı yaptı.

‘Kangren Gibi Kemiren’ İrtidat

Şüphesiz İmeneos, Pavlus’un Timoteos’a yazdığı birinci mektubunda sözünü ettiği aynı kişiydi. Bu adam, İskender adındaki adamla birlikte “iman hususunda battı”ğından, Hıristiyan cemaatinden atılmıştı. Pavlus, irtidat edenlere karşı “iyi cenge cehdedesin” diyerek Timoteos’a nasihat etmişti.—I. Tim. 1:18-20.

Resuller henüz hayatta iken, irtidatla mücadele etmek için iyi örnek oldular. Fakat onlar buna ‘mani olmak’ için artık hazır bulunmayınca Pavlus’un korktuğu gerçekleşti; irtidat edenlerin “sözü kangren gibi kemirip yayıldı.”—II. Sel. 2:3-12; Res. İşl. 20:29, 30.

İmeneos ve Filitos tarafından öğretilenler gibi, sadece sembolik bir dirilme fikri, daha sonraları Gnostikler tarafından geliştirildi. M. S. 2, ve 3. yüzyılın başlarında, Gnostikler (Yunanca gnosis, “bilgi” kelimesinden) irtidat etmiş Hıristiyanlığı, Yunan felsefesi ve Doğunun tasavvufa ile birleştirdiler. Tüm maddenin kötü olduğunu iddia ettiler ve kurtuluşun kurtarıcı olarak Mesih’e iman vasıtasıyla değil, mistik “bilgi” (gnosis) vasıtasıyla geldiğine önem verdiler.

Ancak Gnostisizm, ‘kangren gibi kemiren’ irtidatın tek şekli değildi. Dördüncü yüzyılda, Mesih ve onun sadık resulleri ve şakirtleri tarafından öğretilen hakiki Hıristiyanlık “hakikatten sapan” diğer kişiler tarafından bozulmaya başladı. İlmi New İnternational Dictionary of New Testament Theology “kilise tarihinin devamında Mukaddes Kitap dışı birçok motif, tablo ve fikirlerin, cennet kavramına dahil edildiği”ni kabul ediyor. Bu Mukaddes Kitap sözlüğü devamen “canın ölmezliği doktrininin, ölülerin dirilmesi ümidiyle Y[eni] A[hit] Eskatologyasının [dünya ve insanlığın nihai mukadderatının tetkiki] yerini almaya geldiği gerçeği”nden söz ediyor.

Yukarıda ve daha önceki makalede gördüğümüz gibi, ölüm gerçeğinin inkârı ve ölmez bir canın otomatik olarak hayatta kalmasıyla ilgili putperest fikrin kabulü, Katolik ve Ortodoks kiliselerini dirilme ve hükümle ilgili Mukaddes Kitabın açık öğretilerinden uzaklaştırdı. Bu da, Tanrı’ya şerefsizlik getiren cehennem ateşinin dogmasını, araf ve harfi bedenlerin gökte dolaşmak, ya da ebediyen “cehennem”de azap çekmek üzere diriltildiklerini iddia eden saçma fikri başlattı.

“Kangren” bu kadarla durmadı. Daha sonraki yüzyıllarda, Protestan reformcular, buna ölüm, dirilme ve nihai hükümle ilgili Mukaddes Kitapta bulunmayan teorilerini eklediler. “Bedenin dirilmesi” doktrinini de kabul etmeye zorlayan canın ölmezliğiyle ilgili Katolik inancını büyük çapta kabul ettiler. Birçok Protestan kilisesi bunun yanı sıra, cehennem ateşini de öğretti. Ayrıca Protestan teologlar, Mukaddes Kitapta öğretilmeyen başka doktrinleri uydurmakla yeni şeyler icat etme konusunda çok yetenekli olduklarını da ispatladılar. Örneğin, bazı Kalvinist Reform Edilmiş kiliseleri, Tanrı’nın belli canları kurtuluşa, diğerlerini ebedi helâke göndermekle onların kaderlerini önceden çizdiğini öğrettiler. Diğer Protestanlar ise, tüm canların, hatta kötü olsalar bile, evrensel kurtuluşuna, yani nihai kurtuluşuna inandılar.

Mukaddes Kitap Hakikatine Bağlı Kalmak

Dirilmeyle ilgili İmeneos’un ve Filitos’un irtidatına karşı uyardıktan sonra Pavlus şunları ekledi: “Fakat Allahın sağlam temeli şu mühre malik olarak duruyor: “Rab Yehova (YD) kendisinin olanları bilir.”—II. Tim. 2:19.

Can, ölüm, dirilme ve nihai hükümle ilgili irtidat etmiş olanların fikirlerinin tarihi gelişimini gözden geçirdiğimiz zaman, bu hayati konularda günümüzün inançlarının karışıklığını görünce ne yapacaksınız? Samimi bir Hıristiyan, bu konularda Tanrı’nın Sözü olan Mukaddes Kitabın belirttiği gibi “Allahın sağlam temeli”ne bağlı kalmanın ihtiyacını her zamankinden çok fark edecektir.

Bununla beraber, bazı Hıristiyanlar, insan canı, ölüm ve dirilmeyle ilgili Mukaddes Kitabın açık öğretisini kabul ettikleri halde, duygusal nedenlerle nihai hüküm konusunda Yehova’nın sevgi dolu inayetini görünürde yücelten, fakat aslında O’nun adaleti ve kötü olanları yok etme hakkı üzerine gölge düşüren fikirlere sahip olabilirler. Böyle sorunları çözüme ulaştırmak amacıyla gelecek makalelerin Mukaddes Kitabın Tanrı’nın krallığı ve Tanrı’nın hüküm günü öğretilerinin ışığı altında gerçek dirilme ümidi hakkında ne dediklerini inceleyeceğiz. Sizi bu makaleleri okumaya davet ediyoruz.

[Sayfa 10’daki çerçeve]

Mukaddes Kitap Can, Ölüm, Dirilme Ve Nihai Hüküm Hakkında Ne Diyor?

İnsan bir cana sahip değildir; “bizzat” bir candır.—I. Korintoslular 15:45.

Can, yani bizzat kişi, ölür.—Hezekiel 18:4.

Ölüm dost değil düşmandır.—I. Korintoslular 15:26.

Ölümden sonra hayat, yalnız dirilme yoluyla meydana gelebilir.—Yuhanna 5:28, 29.

Sadakatin mükâfatı ebedi hayattır.—Yuhanna 10:27, 28.

Kasti günah için hüküm ebedi azap değil, ebedi ölümdür.—Romalılar 6:23.

[Sayfa 11’deki çerçeve]

Hıristiyan Âleminin Kiliselerinin Resmi Bir Öğretisi

Roma Katolik, Anglikan ve başka Protestan kiliseleri tarafından resmen kabul edilen Atanas İman İkrarı şöyle der: “Kendisi [İsa] göğe çıktı, Kadirimutlak Tanrı olan Babasının sağ elinde oturmaktadır. Oradan gelip diri ve ölü olanlara hükmedecektir. Gelişinde tüm insanlar bedenleriyle kalkacak ve kendi işleri için hesap vereceklerdir. İyi olanı yapmış olanlar ebedi hayata ve kötü olanı yapmış olanlar ebedi ateşe gideceklerdir.”

[Sayfa 12’deki çerçeve]

Bir Kilisenin Dirilmeyle İlgili Görüşü

“Genel dirilmeyi mantığa başvurarak kanıtlamak zor ise de, onun uygunluğunu gösterebiliriz. (a) Canın bedene doğal bir eğilimi olduğu için onun bedenden devamlı ayrılığı doğaya aykırı “görünür”. (b) Beden, canın suçlarına ortak ve erdemlerine arkadaş olduğu için, Tanrı’nın adaletinin, bedenin, canın gördüğü ceza ve mükâfatta paydaş olmasını gerektirdiği “görünür”. (c) Bedenden ayrı kalan can, tabii olarak nakâmil olduğu için, onun her iyilikle dolu mutluluğunun tamamlanmasının bedenin dirilmesini gerektirdiği “görünür”.—Catholic Encyclopedia (Tırnaklar tarafımızdan)

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş