Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w83 1/4 s. 31-32
  • İlginç Sorulara Cevaplar

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • İlginç Sorulara Cevaplar
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
  • Benzer Malzeme
  • Cemaatten Çıkarılan Birine Nasıl Davranmalıyız?
    “Tanrı’nın Sevgisinden Ayrılmayın”
  • Okuyucuların Soruları
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2013
  • Bir Akrabanız Müşareketten Kesildiğinde İsa’nın Takipçilerine Özgü Vefa Gösterin
    Krallık Hizmetimiz—2002
  • Bugün Tanrı’nın Merhametini Örnek Almak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1991
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1983 (Dinsel Seri 25-36)
w83 1/4 s. 31-32

İlginç Sorulara Cevaplar

Müşareketten kesilmiş akrabaları olanlara nasıl yardım edilebilir?

Bu durumda olanlara ihtiyarların ve başka kişilerin sıcak ve sevgi dolu bir ilgi göstermeleri çok iyidir; çünkü anlayış ve iyilik göstermekle o kişinin söz konusu durumun yol açabileceği ruhsal ve duygusal gerilimlerden korunmasına yardım edilebilir. Bununla beraber müşareketten kesilmiş akrabaları olanlar ve onlara yardım etmek isteyenler, müşareket kesimi konusuyla ilgili doğru bir görüşe sahip olmalıdırlar.

Tanrı’nın Sözü, cemaate, tövbe etmeyerek günah işlemeyi sürdürenleri cemaatten çıkarmakla ilgili talimat verir. (I. Kor. 5:11-13) Bu şekilde cemaat, genel olarak kötüye bulaşmaktan korunur ve iyi bir namı olur. Fakat kişisel yönden de ailedeki vefakâr Hıristiyanlar ve onlara yardım etmek isteyenler de korunmalıdır. Müşareketten kesilmiş kişinin yürek durumu hakkında nelerin açıklandığını düşünerek şu iki duruma dikkat edelim.

İlk olarak, bir kişi Tanrı’nın lütfunu kaybedip müşareketten kesilmesine sebep olabilecek ciddi bir günah işlediği zaman, ihtiyarların bir heyeti onunla görüşür. Bu kişi zaten hareket tarzının yanlışlığının farkına varmış ve yürekten tövbe ederek “tövbeye lâyık işler” yapmaya başlamış olabilir. (Res. İşl. 26:20) Eğer durum böyle ise, ihtiyarlar, Tanrı’nın Sözüyle onu tedip ederler ve ‘ayakları için doğru yollar yapmasını’ sağlamak üzere Mukaddes Kitaptan öğüt vererek onunla beraber dua ederler. Tövbe ettiği için, onun cemaatten atılmasına veya hem ailesi, hem de diğerleri tarafından müşareketten kesilmiş olarak görülmesine gerek yoktur.—I. Tim. 5:20; İbr. 12:13; Yak. 5:14-16.

İkinci olarak, adli heyet günah işleyenle buluştuğu zaman, kişi tövbe etmemiş olabilir. Buluşma sırasında ihtiyarlar onun yüreğine dokunarak, işlediği günahın ağırlığını kendisine gösterebilirler. (II. Samuel 12:1-13 ile karşılaştır.) Tabii, o henüz “tövbeye lâyık işler” yapmadığından, ihtiyarlar, sırf günahının ortaya çıkmasından dolayı pişmanlık veya utanç duymadığından emin olmak için, gerçek ihtiyat ile davranmalıdırlar. (Luka 3:8) Cemaatin iyiliğini düşünerek, onun gerçekten tövbe ettiğine ve “Allaha dönerek tövbeye lâyık işler yap”maya hazır olduğuna kesinlikle kanaat getirmelidirler. (Res. İşl. 26:20) İhtiyarlar, kişinin tövbe etmiş olduğuna kanaat getirirlerse, kendisi cemaatte kalabilir; böylece ihtiyarlardan, ailesinden ve başkalarından yardım görebilir.

Meselenin bu iki yönünden söz etmenin amacı nedir? Amaç, birinin müşareketten kesilmesi gerektiği zaman, gerçekten kötü bir yüreğe sahip olduğunu veya Tanrı’ya şerefsizlik getiren bir hareketi yapmakta azimli olduğunu göstermektir. Petrus böyle bir kişinin durumunun, Hıristiyan olmadan öncekinden de kötü olacağını söylemişti; böyle biri ‘yıkandıktan sonra çamurda yuvarlanmaya dönen bir domuz’ gibidir. (II. Pet. 2:20-22) Bu görüş, Hıristiyan akrabaların ve başka kişilerin müşareketten kesilen biriyle ilgili Tanrı’nın görüşüne sahip olmalarına yardım edebilir.

Diğer yandan, insani hisler ve bağlılık duygularının çok güçlü etkileri ve akrabasının müşareketten kesildiğinde, kişinin bu karara uygun davranmasını zorlaştırabilir. (Sayılar 16:16-33 ile karşılaştır.) Örneğin, sadık bir Hıristiyan kadın, kocasının müşareketten kesilmesinin önce var olan ruhi bağların da kesildiği anlamına geldiğinin farkına varabilir. Kocası, davranışıyla ve sonuçlarıyla, kendisiyle ve gerçek Hıristiyanlarla arasındaki ruhi bağları koparmıştır. O zaman karısı, kocaları hiçbir zaman imanlı olmamış kadınların yaptığı gibi, kocası ve aile reisi olarak ona sevgi ve saygı göstermeye devam edecektir. (I. Pet. 3:1, 2) Oysa bir zamanlar yapmış olduğu gibi, artık onunla ruhi müşarekette bulunarak Mukaddes Kitabı müzakere etmesi ve birlikte dua etmesi mümkün olmayacaktır. (Sül. Mes. 28:9) Kadın bunun yokluğunu kesinlikle hissedecektir.

Çocukları müşareketten kesilmiş olan vefakâr büyükanne ve büyükbabalarda başka bir şeyin yokluğunu duyabilirler. Onlar, çocuklarını muntazaman ziyaret edip, torunlarını sevmeye alışık olabilir. Şimdi ise, torunlarının ana-babası Yehova’nın yol ve standartlarını reddettiklerinden dolayı, müşareketten kesilmişlerdir. Böylece ailedeki durumlar artık eskisi gibi değildir. Tabii, büyükanne ve büyükbabalar bakılması gerekli olan aile meseleleri yüzünden müşareketten kesilmiş çocuklarıyla sınırlı şekilde temas kurabilmelerinin gerekli olup olmadığına dair karar vermelidirler. Arasıra da torunları onları ziyarete gidebilir. Oysa çocuklarının Hıristiyan olmayan hareket tarzlarıyla böyle büyükanne ve büyükbabaların normal olarak tattıkları sevince engel olması, ne kadar üzücü bir şeydir!

Bu örnekler bir Hıristiyan’ın cemaatteki yakın akrabasının müşareketten kesilmesi yüzünden duyabileceği özel ihtiyaçlara karşı neden uyanık olması gerektiğini gösteriyor. Resul Pavlus, Hıristiyanları vefakâr Hıristiyan aile fertlerini de tanıtabilen “yüreksizleri teselli” etmeye önemle teşvik etti. (I. Sel. 5:14) Biz teselli ve teşvik edici sözlerimizi biri müşareketten kesildiği zaman tek bir defaya mahsus olarak kullanmamalıyız. O kişi bina edici sözleri uzun bir süre işitmeye ihtiyaç duyabilir; hatta bu sadık kişinin üzüntüsü, aile fertleriyle ruhi müşareketten yoksun kaldıkça büyüyebilir. Tabii, sohbetlerimizde devamlı olarak müşareket kesiminden söz etmeye gerek yoktur. Sıcak davranmalı, gerçek ilgi göstermeli ve her şeyden önce ruhi düşünüşü yansıtmak için elimizden geleni yapmalıyız.—Sül. Mes. 15:23; Vaiz 12:10.

Hıristiyanlar olarak arkadaşlık yapmak da çok şeyler başarabilir. Eşi müşareketten kesilmiş olan bir Hıristiyan, bazen kendini yalnız hisseder. Yukarıda söylenmiş olduğu gibi, cemaatten atılmış olan eşi, artık birlikte bulunmak istediğimiz türden bir kişi değildir. Aynı zamanda yalnızca Hıristiyan eşini ziyaret veya ona yardım etmek istediğimizden dolayı, diğer eşle müşareket etmemeye özellikle dikkat etmeliyiz. Böylece ziyaretimizi müşareketten kesilmiş olan kişinin evde olmadığını bildiğimiz bir zaman yapabiliriz.

İlham edilmiş şu sözlerin doğruluğunu görmek için akrabaları müşareketten kesilmiş olan kardeşlerimize yardımcı olmalıyız: “[Bedeni] kardeşten daha yakın dost vardır.” Tabii, burada başka bir akraba da söz konusu olabilir. (Sül. Mes. 18:24) Müşareketten kesilmiş kişinin Hıristiyan akrabalarına çektirdiği acıları veya hissettirdiği yokluğunun tümünü gideremeyebiliriz. Ama böyle Hıristiyanların özel ihtiyaçlarının farkında olarak, söz konusu kişi de dahil olmak üzere: “Bütün sıkıntıda olanları teselli edebil”iriz. Bu şekilde özel ihtiyaçları olanları sevgi dolu şekilde kuvvetlendirebiliriz.—II. Kor. 1:3, 4; İbr. 12:12, 13.

Resul Pavlus’un I. Korintoslular 14:36’da “yahut Allahın kelâmı sizden mi çıktı? yahut yalnız size mi erişti?” sözlerinin anlamı nedir?

Esas itibariyle, resul Pavlus, Korintosluların, cemaat işlerini yürütmekle ilgili yeni yöntemlere başlamamaları gerektiğini anlamalarına yardım etmek istedi. Böyle bir nasihatin, Pavlus’un daha önce yazdıklarına uygun olduğu anlaşılıyor.

Tanrı, Hıristiyan cemaatinin ilk günlerinde, peygamberlik etmek ve dillerle konuşmak gibi ruhun mucizevi mevhibelerini tedarik etti. (I. Kor. 12:4-11) Korintos cemaatindekilerden bazılarının böyle mevhibeleri vardı, fakat bunları karışıklığa sebebiyet verecek şekilde kullandılar. Örneğin, tercüme etme mucizevi mevhibesine sahip bir kimse hazır bulunmadığı zaman, onlar dillerle konuştular. Bu sebepten Pavlus şunları dedi: “Avam yerini dolduran adam, senin ne dediğini bilmediğinden dolayı senin şükranına Amin nasıl diyebilir?” Hazır olan iman etmeyenler, dillerle konuşanların çıldırmış olduklarını bile düşünebilirlerdi.—I. Kor. 14:13-16, 22, 23.

Aynı zamanda birçok kişinin bir anda konuşmasıyla karışıklığa sebebiyet verildi. Pavlus, onlara “eğer dille söyleyen kimse olursa, iki, yahut en çok üç kişi ve sıra ile olsun” diye tenbih etti. Aynı şekilde ancak “iki ve üç” kişi “birer peygamberlik” edebilirdi. Bu yöntem, Tanrı’nın karışıklık değil, intizam Tanrısının olma gerçeğine uygundu.—I. Kor. 14:27-33.

Başka bir problem, toplantılarda kadınların konuşması idi. Bu, sadece sorulara cevap vermek veya tecrübeler anlatmaktan daha fazla olmalıydı. İhtimalen bazı kadınlar, toplantılarda öğretmenler olarak hareket etti veya biraderlerle münakaşalar yaptılar. Bu, reislik prensibine aykırı idi.—I. Kor. 14:34, 35.

Öyleyse, Pavlus şunları yazdı: “Yahut Allahın kelamı sizden mi çıktı? yahut yalnız size mi erişti?” (I. Kor. 14:36) Evet, Pavlus, Korintoslulara, onların cemaatinin, ilk cemaat olmadığını ve “Allahın Kelamı” yalnız onlara va’zedilmediğini hatırlamalarını tembih etti. Bu sebepten, tüm diğer cemaatlerden tamamen farklı şekilde düzenlemeler yapmak doğru olmayacaktı. Onların hem Hıristiyan cemaatine yabancı, hem de sulha ve reislik prensibine aykırı olan yeni yöntemler başlatmağa hakları yoktu.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş