Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w99 1/10 s. 22-25
  • Yehova’ya Hakkı Olanı Vermek

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Yehova’ya Hakkı Olanı Vermek
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Öğrendiklerim Doğrultusunda Davrandım
  • Engellere Rağmen Vaaz Ediyordum
  • Aidhonochori’deki Hizmetimiz
  • Vahşice Zulüm
  • Muhalefete Rağmen Artış
  • Yehova’nın Sevgi Dolu Eli Altında Hizmet Etmek
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • ‘Yeni Sahalara Geçerek’ Yaşanan 50’yi Aşkın Yıl
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • “Altın Yerine Elmas Buldum”
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1997
  • Terk Edilmiş Bir Öksüz Sevgi Dolu Bir Baba Buluyor
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2005
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1999
w99 1/10 s. 22-25

Yehova’ya Hakkı Olanı Vermek

TIMOLEON VASILIOU TARAFINDAN ANLATILDI

Aidhonochori köyünde Mukaddes Kitabı öğrettiğimden dolayı tutuklanmıştım. Polis pabuçlarımı çıkarıp beni falakaya yatırdı. Döverlerken ayaklarım öylesine uyuştu ki, artık hiçbir acı hissedemez oldum. Yunanistan’da o sıralar oldukça yaygın olan bu işkenceyi görmemin nedenini açıklamadan önce, nasıl oldu da Mukaddes Kitabı öğretmeye başladım onu anlatayım.

AİLEM 1921’de doğumumdan az sonra Yunanistan’ın kuzeyindeki Rodholívos kentine taşınmış. Gençliğimde ele avuca sığmıyordum. On bir yaşındayken sigaraya başladım. Daha sonraları, alkolik ve kumarbaz oldum ve hemen her gece çılgın partilere gidiyordum. Müziğe yeteneğim vardı; bu nedenle yerel bir müzik grubuna katıldım. Yaklaşık bir yıl içinde gruptaki enstrümanların çoğunu çalabilir duruma geldim. Aynı zamanda, okumaya meraklıydım ve adaleti seviyordum.

İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü 1940 yılının başlarında grubumuz küçük bir kızın cenaze müziğini çalmaya davet edildi. Kedere boğulmuş akrabaları ve dostları mezarın kenarında ağlıyorlardı. Umutsuzlukları bende derin etki bıraktı. ‘Neden ölüyoruz? Hayatta kısacık varoluşumuzdan öte bir şey yok mu? Yanıtları nerede bulabilirim?’ diye merak etmeye başladım.

Birkaç gün sonra, evimde rafta duran bir Yeni Ahit (İncil) gözüme çarptı. Onu alıp okumaya başladım. Matta 24:7’de, İsa’nın hazır bulunuşunun alametinin bir kısmı olan, geniş çaplı savaş hakkındaki sözlerini okuduğumda, bu sözlerin zamanımız için geçerli olduğunu anladım. Bu Yunanca Kutsal Yazıları sonraki haftalar da defalarca okudum.

Sonra, Aralık 1940’ta yakınlarda oturan bir aileyi ziyarete gitmiştim. Beş çocuğuyla yaşayan dul bir kadındı. Tavan aralarında, bir yığın kitap arasında Yehova’nın Şahitleri tarafından yayımlanmış A Desirable Government başlıklı bir yayın buldum. Tavan arasında oturup kitabı baştan sona okudum. Okuduklarımdan, gerçekten Mukaddes Kitabın “son günler” diye adlandırdığı dönemde yaşadığımıza ve Yehova Tanrı’nın yakında bu ortamın sonunu getirip yerine adil yeni bir dünya kuracağına kesinlikle ikna oldum.—II. Timoteos 3:1-5; II. Petrus 3:13.

Beni özellikle etkileyen, sadık kimselerin yeryüzündeki cennette sonsuza dek yaşayacağına ve Tanrı’nın gökteki Krallığının yönetimi altındaki bu yeni dünyada acı ve ölümün artık olmayacağına ilişkin Kutsal Yazılardaki kanıtlardı. (Mezmur 37:9-11, 29; Vahiy 21:3, 4) Okurken bunlardan dolayı Tanrı’ya şükrettim ve O’ndan bana neler istediğini göstermesini diledim. Kendisine candan bağlılık göstermemin Yehova Tanrı’nın hakkı olduğunu açıkça anlamıştım.—Matta 22:37.

Öğrendiklerim Doğrultusunda Davrandım

O günden itibaren sigarayı, sarhoş olmayı ve kumarı bıraktım. O dul bayanın beş çocuğunu, erkek kardeşimi ve iki kız kardeşimi toplayıp onlara kitapçıktan öğrendiklerimi anlattım. Kısa bir süre sonra, hepimiz edindiğimiz bölük pörçük bilgiyi yaymaya başladık. Hiçbir Şahitle karşılaşmamış olmamıza rağmen toplumda Yehova’nın Şahitleri olarak tanınmaya başladık. Başlangıçtan itibaren, öğrendiğim şahane bilgileri başkalarına anlatmaya her ay yüz saatten fazla zaman veriyordum.

Yerel Yunan Ortodoks papazlarından biri, belediye başkanına bizi şikâyete gitti. Meğer bundan birkaç gün önce, genç bir Şahit bulduğu kaybolmuş bir atı sahibine geri vermiş; bizim bundan haberimiz yoktu. Bu dürüst davranıştan etkilenerek Şahitlere saygı duyan belediye başkanı papazı dinlemeyi reddetti.

Ekim 1941 dolaylarında, bir gün çarşıda şahitlik yaparken biri bana yakındaki kasabada Yehova’nın bir Şahidinin yaşadığından söz etti. Christos Triantafillou adında eski bir polismiş. Onu görmeye gittim ve 1932’den beri Şahit olduğunu öğrendim. Bana birçok eski yayın verdiğinde ne kadar mutlu olduğumu anlatamam! Bunlar ruhen ilerleyebilmeme gerçekten yardımcı oldu.

1943’te kendimi Tanrı’ya vakfettim ve bunu su vaftiziyle sembolize ettim. O zaman Dhravískos, Palaeokomi ve Mavrolofos adlı üç komşu köyde Mukaddes Kitap tetkikleri idare ediyordum. Mukaddes Kitabı incelemeye yardımcı kitap olarak The Harp of God’ı kullanıyordum. En sonunda, Yehova’nın Şahitlerinin bu sahada oluşmuş dört cemaatini görebilme ayrıcalığına kavuşmuştum.

Engellere Rağmen Vaaz Ediyordum

Yunanistan 1944’te Alman işgalinden kurtuldu ve bir süre sonra Atina’daki büroyla iletişim kuruldu. Büro beni gökteki Krallık haberini pek kimsenin duymadığı bir sahada vaaz etme işine katılmaya davet etti. Oraya taşındıktan sonra üç ay bir çiftlikte çalıştım ve yılın geri kalan kısmını Tanrı’ya hizmet ederek geçirdim.

O yıl annemin, dul komşumuzun ve en küçük kızı dışında diğer çocuklarının vaftizini görmek benim için bir nimetti. Dul bayanın 1943’te vaftiz edilen en küçük kızı Marianthi o yılın kasım ayında benim sevgili karım oldu. Otuz yıl sonra, 1974’te babam da vaftiz edilerek bir Şahit oldu.

1945’in başında, teksir edilmiş ilk dergiyi bürodan aldık. Ana makalesi “Gidin, Bütün Milletleri Öğrenci Yapın” başlığını taşıyordu. (Matta 28:19) Marianthi ve ben hemen evden çıkıp Struma Nehri’nin doğusundaki uzak sahalarda çalışmaya gittik. Sonraları başka Şahitler de bize katıldı.

Köylere giderken vadiler arasından, dağlardan, çoğu kez yalınayak kilometrelerce yürüyorduk. Bunu pabuçlarımızı eskitmemek için yapıyorduk, çünkü başka pabucumuz yoktu. Yunanistan’da 1946’dan 1949’a kadar iç savaş vardı ve yolculuk etmek çok tehlikeliydi. Yol kenarlarında yatan cesetler görmek ender rastlanan bir olay değildi.

Güçlükler yüzünden cesaretimizi kaybetmeyip hizmetimizi gayretle sürdürdük. Mezmur yazarının hissettiklerini birçok kez ben de hissettim. Şunları yazmıştı: “Ölüm gölgesi vadisinde gezsem bile, şerden korkmam; çünkü sen benimle berabersin; senin çomağın, senin değneğin —onlar bana teselli verir.” (Mezmur 23:4) Bu dönemde, sık sık haftalarca evden uzak kalıyorduk ve ben bazen hizmete ayda 250 saat ayırıyordum.

Aidhonochori’deki Hizmetimiz

1946’da ziyaret ettiğimiz yerlerden biri, dağ köyü olan Aidhonochori’ydi. Orada, Mukaddes Kitap mesajını dinlemek isteyen iki adamın bulunduğunu söyleyen biriyle karşılaştık. Ne var ki, komşularından korktuğundan bize onları göstermek istemiyordu. Onların evlerini bir şekilde bulduk ve orada çok iyi karşılandık. Gerçekten de, birkaç dakika sonra oturma odası insanlarla doldu. Bu kişiler akrabaları ya da yakın dostlarıydı. Oturup dikkatle bizi dinlediklerini gördüğümde hayretler içinde kaldım. Az sonra onların Yehova’nın Şahitleriyle temas kurmayı özlemle bekleyen kişiler olduklarını öğrendik. Alman işgali sırasında o sahada hiç Şahit yokmuş. Acaba onların ilgilerini uyandıran neydi?

Her iki aile reisi de yerel Komünist partisinde önde gelen kişilermiş ve halka Komünist fikirler aşılamaya çalışıyorlarmış. Fakat daha sonra Yehova’nın Şahitlerinin yayımladığı Government adlı kitap ellerine geçmiş. Onu okuyunca, kusursuz, adil bir hükümet kurulabilmesi için tek ümidin Tanrı’nın gökteki Krallığı olduğuna ikna olmuşlar.

Bu adamlar ve dostlarıyla oturup gece yarısına kadar konuştuk. Sorularına Mukaddes Kitaptan verdiğimiz yanıtlardan tamamen tatmin oldular. Ne var ki, bir süre sonra, köydeki Komünistler eski liderlerini davadan çevirmekten sorumlu tuttukları için beni öldürmek üzere komplo kurdular. Bana köyde ilgi gösterenlerin bulunduğunu söyleyen adamın da o ilk gece hazır bulunanlar arasında olduğunu aklıma gelmişken belirteyim. O adam sonunda Mukaddes Kitap bilgisini artırdı, vaftiz edildi ve sonra cemaatte ihtiyar oldu.

Vahşice Zulüm

Bu eski Komünistlere rastlamamızın üzerinden çok geçmeden, toplantı yaptığımız evi iki polis bastı. Dördümüzü tutuklayıp sırtımıza tabancalarını dayayarak karakola götürdüler. Orada, Yunan Ortodoks din adamlarıyla yakın teması olan başkomiser bizi azarladı. Sonunda bize, “Size ne yapayım?” diye sordu.

Arkamızda duran diğer polisler hep bir ağızdan “onları bir güzel dövelim” diye haykırdılar.

O sırada gece yarısı olmuştu. Polisler bizi bodruma kilitleyip yandaki meyhaneye gittiler. Geri döndüklerinde çok sarhoştular ve beni yukarı çıkardılar.

Ne durumda olduklarını görünce, beni her an öldürebileceklerini anladım. Bu nedenle, Tanrı’dan başıma ne gelirse gelsin dayanabilmek için bana kuvvet vermesini diledim. Ellerine sopalar alıp, başlangıçta belirttiğim gibi, beni falakaya yatırdılar. Her tarafıma vurduktan sonra beni tekrar bodruma attılar. Sonra yukarı başka bir kurban çıkarıp onu da dövmeye başladılar.

Ben bu arada diğer iki genç Şahidi başlarına gelecek denemeye hazırlamak için fırsattan yararlandım. Fakat polisler onların yerine tekrar beni yukarı çıkardılar. Giysilerimi çıkardılar ve beşi birden, asker postallarıyla başımı çiğneyerek bir saat kadar dövdüler. Sonra da merdivenden aşağı attılar. Orada 12 saat kadar baygın yatmışım.

Sonunda serbest bırakıldığımızda, köyde bir aile gece evinde misafir edip bize baktı. Ertesi gün eve dönmek üzere oradan ayrıldık. Yediğimiz dayaklardan öylesine yorgun ve bitkin düşmüştük ki, normalde yayan iki saat süren yolculuğumuz bu kez sekiz saat sürdü. Yediğim dayaklardan her tarafım öylesine şişmişti ki, Marianthi beni neredeyse tanımayacaktı.

Muhalefete Rağmen Artış

İç savaşın hâlâ sürdüğü 1949’da Selanik’e taşındık. Kentteki dört cemaatten birinde cemaat hizmetçisi yardımcısı olarak tayin edildim. Bir yıl sonra cemaat öylesine büyüdü ki, ondan ikinci bir cemaat oluşturduk ve ben oraya cemaat hizmetçisi, başka sözlerle riyaset eden nazır olarak tayin edildim. Bir yıl sonra, yeni cemaat de yaklaşık iki kat büyüdü ve ondan da yeni bir cemaat oluştu.

Muhalifler Selanik’te Yehova’nın Şahitlerinin artmasına öfkelendiler. 1952’de bir gün işten döndüğümde, evimizin yakılıp kül edildiğini gördüm. Marianthi canını zor kurtarabilmişti. O gece ibadette, kardeşlere oraya kirli giysilerle gelişimizin nedenini açıklamak zorunda kaldık. Her şeyimizi kaybetmiştik. İman kardeşlerimiz bize büyük bir duygudaşlık gösterip çok destek oldular.

1961’de seyahat eden nazır olarak tayin edildim ve kardeşlerimize ruhen kuvvet vermek üzere her hafta değişik bir cemaati ziyaret etmeye başladık. Sonraki 27 yıl boyunca, Marianthi’yle birlikte Makedonya, Trakya ve Tesalya’daki çevreleri ve bölgeleri ziyaret ettik. Sevgili Marianthi’min 1948’den sonra gözleri hemen hemen görmediyse de, birçok iman denemelerine katlanarak benimle birlikte cesaretle hizmet etti. O da birçok kez denenip tutuklandı ve hapsedildi. Sonra sağlığı iyice bozulmaya başladı, uzun bir süre kanserle mücadele ettikten sonra 1988’de öldü.

Aynı yıl, özel öncü olarak Selanik’e gittim. Yehova’ya hizmet ederek geçirdiğim 56 yıldan sonra şimdi hâlâ çok çalışabiliyor ve hizmetin her türüne katılabiliyorum. Bazen her hafta 20 ilgiliyle Mukaddes Kitabı tetkik ettiğim oldu.

Aslında Yehova’nın yeni dünyasına kadar devam edip ondan sonra da bin yıl sürecek büyük bir öğretim programının başlangıcında olduğumuzun farkındayım. Yine de, bunun yavaşlanacak, ağırdan alınacak ya da bedeni arzularımızı tatmin etmekle geçirilecek bir zaman olmadığını düşünüyorum. Tanrı’ya ta başlangıçta verdiğim sözü tutmama yardım ettiği için şükrediyorum, çünkü Yehova candan bağlanılarak hizmet edilmeyi gerçekten hak eder.

[Sayfa 24’teki resim]

Vaaz faaliyetimizin yasak olduğu sıralarda bir konuşma yaparken

[Sayfa 25’teki resim]

Eşim Marianthi’yle

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş