Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • lfs makale 21
  • Parmaklıklar Beni Yehova’dan Ayıramadı

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Parmaklıklar Beni Yehova’dan Ayıramadı
  • Yehova’nın Şahitlerinin Yaşam Öyküleri
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • Okuldayken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Ailece Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Hapisteyken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Sağlık Sorunları Yaşarken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Hapishaneden Sonra Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Son Yıllarda Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek
  • Mesih’in Bir Askeri Olarak Dayanmak
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2005
  • Hakikate Kaçışım
    Uyanış!—1994
  • ‘Yeni Sahalara Geçerek’ Yaşanan 50’yi Aşkın Yıl
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1996
  • Gençliğimden Beri Yehova’yı Sabırla Bekledim
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1997
Daha Fazla
Yehova’nın Şahitlerinin Yaşam Öyküleri
lfs makale 21
Oleh Radziminski.

OLEH RADZİMİNSKİ | YAŞAM ÖYKÜSÜ

Parmaklıklar Beni Yehova’dan Ayıramadı

Annem ve babam Ukrayna’dan sınır dışı edildikten sonra 1964’te Sibirya’da doğdum. Kendimi bildim bileli anne babam ve onların anne babası hapsedildiklerinde bile Yehova’ya tamamen güvendi. Büyükbabam çevre gözetmeni olarak hizmet ettiği için yedi yıl hapis yattı. Daha sonra ben de hapse girecektim ve Yehova’ya olan güvenim sınanacaktı.

1966’da Ukrayna’ya geri döndük. Hatırladığım ilk şeylerden biri, dört yaşındayken hapisteki dedemi ziyaret edişimizdi. Annemle birlikte uzun bir tren yolculuğuyla Kryvyi Rih şehrinden Rusya’nın merkezinde bulunan Mordovya’daki bir çalışma kampına gittik. Büyükbabamla sadece iki saat geçirebildik ve tüm bu süre boyunca gardiyanlar yanımızdaydı. Ancak en azından onlar büyükbabamın kucağına oturmama izin verdiler.

Okuldayken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

Oleh erkek kardeşi Mihailo’nun yanında duruyor, ikisi çocukken.

Kardeşim Mihailo’yla (sağda)

Ukrayna’da büyürken Yehova’ya olan güvenim birçok kez sınandı. Örneğin çocuklar okula başladıklarında üniformalarında Lenin’in çocukluk görüntüsünün olduğu bir broş takmalıydı.a Birkaç yıl sonra, Lenin’in fikirlerini desteklediklerini göstermek için çocuklardan boyunlarına kırmızı bir eşarp bağlamaları istendi. Yehova’nın tam bağlılığımızı hak ettiğini bildiğimden bu gibi siyasi sembolleri takmayı reddettim.

Anne babam tarafsızlık konusunu açıkladı ve üzerinde mantık yürüttü. Böylece Yehova’ya hizmet etme konusunda kişisel bir karar vermeme yardımcı oldular. Ayrıca çalışkan bir öğrenci olmak konusunda beni teşvik ettiler. Bu şekilde Yehova’yı yüceltebilecektim.

Bir gün okulumuza Nauka i religiia (Bilim ve Din) dergisinden bir muhabir geldi. Bu, ateizm propagandasını yayan ulusal bir dergiydi. Muhabir Tanrı’nın var olmadığı hakkında bir konuşma verirken, öğretmenlerim beni en ön sıraya oturttu.

Konuşmadan sonra beni muhabirin yanına götürdüler ve onun benimle konuşmasını istediler. Muhabir bana hangi dine mensup olduğumu sorduğunda hiç tereddüt etmeden “Ben Yehova’nın Şahidiyim.” diye cevap verdim. Hiçbir şey söylemedi, sadece konuşmayı dikkatle dinlediğim için bana teşekkür etti. Öğretmenlerim bu duruma sinir olmuştu.

Ailece Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

Evimizde Kutsal Kitap’a dayalı yayınları basıyor ve daha sonra dağıtıyorduk. Ailecek bize yardım etmesi için Yehova’ya güveniyorduk. Ayrıca babam çevre gözetmeni olarak hizmet ediyordu. Ukrayna’nın iç kesimlerindeki cemaat ve grupları ziyaret ediyordu.

En küçük kardeşim Pavlik doğmadan iki gün önce, Şubat 1978’de okuldan sonra altüst edilmiş bir eve döndüm. Polis evimizi aramış ve tüm yayınlarımıza el koymuştu.

Aramadan sonraki gün öğretmenlerimin küçük kardeşim Mihailo ve bana nasıl baktığını görmek çok komiğime gitmişti. Çünkü Amerikan casuslarının çocukları olduğumuzu düşünüyorlardı. Zaman geçtikçe öğretmenlerimin çoğu yanıldıklarını fark etti. Hatta sınıf arkadaşlarımdan bazıları daha sonra Şahit bile oldular.

1981’de evimiz tekrardan arandı. 18 yaşında olmamama rağmen babam ve büyükbabamla birlikte savcılığa çağrıldım. Kıdemli soruşturma memuru beni hapisle tehdit ederek gözümü korkutmaya çalıştı. Bir yandan da sivil kıyafetli bir adam, eğer iş birliği yaparsam bana parlak bir gelecek vaat ediyordu. Biri bana kötü polisi oynarken, diğeri bana iyi polisi oynuyordu. Beni ikna etmeye çalışmak için babamın, büyükbabamın, amca ve dayılarımın hapsedildiği zamanları hatırlattılar. Ancak polislerin çabalarının tam aksine bu hatırlatmalar Yehova’nın yardımıyla hapse tahammül edebileceğimi gösterdi (Filipililer 4:13).

Soldan sağa: Babam, ben, Pavlik, annem ve Mihailo. Ben tutuklanmadan kısa bir süre önce.

Hapisteyken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

18 olduktan bir gün sonra askere çağrıldım. Askere katılmayı reddettiğim için tutuklu yargılanmama karar verildi. 85 adamın kaldığı büyük bir koğuşa yerleştirildim. Yalnızca 34 yatak olduğu için sırayla uyurduk. Ayrıca haftada yalnızca bir kez yıkanmamıza izin verilirdi.

Koğuşa girdiğimde kapı ardımdan çarparak kapandı ve bütün gözler üzerime dikildi. Oradaki adamlardan bazıları hemen yanıma gelip neden hapsedildiğimi sordu. Kaygılı olmama rağmen Daniel’in Kutsal Kitap’taki kaydını hatırladım. O, aslanlar çukuruna atıldığında zarar görmemişti. Bu kayıt Yehova’ya tam olarak güvenmeme ve sakin kalmama yardım etti (İşaya 30:15; Daniel 6:21, 22).

Akşam yemeğinden sonra mahkûmlardan biri bana inancım hakkında bir sürü soru sordu. Mahkûmlar bir bir susup konuşmamızı dinlemeye başladı. İnancımı onlara 4-5 saat boyunca açıkladım. Bana yardım ettiği için Yehova’ya çok minnettardım.

Duruşmadan önce dua ederek Yehova’dan bana dini inançlarımı savunmam için hikmet ve cesaret vermesini istedim. Savcı, yalnızca askerden kaçmak için bahane olarak Tanrı’ya inandığımı öne sürdü. Mahkemeyi orduda hizmet etmemin evrendeki en güçlü Kişiyi memnun etmeyeceğine ikna etmeye çalıştım. Buna rağmen 1982’de mahkeme beni suçlu buldu ve iki yıl çalışma kampına mahkûm etti.

Kamptaki beş Şahidin daha benimle birlikte olması bana çok iyi geldi. Her ne kadar bazen sadece birkaç dakika konuşabilsek de her zaman Kutsal Kitap’tan bir ayete değinirdik. Hiçbirimizin elinde Kutsal Kitap yoktu ama aile ve arkadaşlarımız mektuplarında sık sık ayetler yazardı, hatta bazen hapishanenin sağladığı dergilerde bile ayetler bulurduk.

Sağlık Sorunları Yaşarken Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

1983’te hapishane atölyesindeyken bir vinç yaklaşık iki ton ağırlığında bir metal levha yığınını düşürdü. Yığın arkadan bana çarptı, yere düştüm ve sol bacağım ezildi.

Bu korkunç acıya dayanmak için Yehova’ya dua ettim. Hapishane hemşiresi acıyı hafifletmek için yüksek sesle küfretmemi önerdi ama ben bunun yerine ilahiler söyledim.

Hastaneye gitmek için bir kamyon, bir motorlu tekne ve bir ambulansa binmemiz gerekiyordu. Altı saat süren bu yolculukta çok fazla kan kaybettim. Ameliyat olmam gerektiğini biliyordum. Bu yüzden doktorların hikmetli karar vermeleri ve kan nakliyle ilgili Kutsal Kitap’a dayalı inancıma saygı göstermeleri için dua ettim. İnançlarımı doktora açıkladığımda beni dinlemek istemedi fakat ona yeniden düşünmesi için yalvardım. Ona kansız tedavinin sonucuyla ilgili sorumluluğu kabul etmeye hazır olduğumu söyledim. Sonunda doktor kansız ameliyat etmeyi kabul etti ve çok rahatladım. Ancak sol bacağımın kısmen kesilmesi gerekiyordu.

Ameliyattan sonra çok zayıf düştüm. Birkaç hafta boyunca ölümle yaşam arasında gidip geldim. Bir öğleden sonra hemşirelerden biri bana iyileşmeme yardımcı olacak yiyecekler getirileceğini söyledi. Bu yiyecekler hapishanedeki yiyeceklerden daha besleyiciydi. Hemşireler bu yiyecekleri benim için bir buzdolabında tutacaklarını söyledi. Her gün bir kaşık bal, bir yumurta ve bir parça tereyağı yememe izin verilecekti. Ailem kazayı öğrendikten sonra bana bu ürünleri ulaştırmak için bir düzenleme yapmıştı. Ancak teslimattan sorumlu olan görevli, yalnızca bir kez bu ürünleri kabul etti.

Yehova’nın eli kısa değil (İşaya 59:1). Hemşireler sargımı değiştirdikten sonra kendileri için getirdikleri yiyecekleri benimle paylaşırdı. Ayrıca buzdolabındaki özel yiyecekleri de yenilerlerdi. Bu bana Kutsal Kitap’taki testide yağı bitmeyen dul kadını hatırlattı (1. Krallar 17:14-16).

Yavaş yavaş iyileşmeye başladım. Ailemden ve arkadaşlarımdan aldığım 107 mektup bana büyük bir teselli ve cesaret verdi. Hepsine tek tek cevap verdim. Hatta başka bir hapishanede bulunan kardeşlerden bir paket bile aldım.

İki uzun ayın ardından nihayet duş alabildim. Kardeşlerimi yeniden görebilmek için artık hapishaneye geri dönmek istiyordum.

Doktorlardan biri hastaneden taburcu olmam için gerekli belgeleri hazırlarken beni odasına çağırdı ve inancım hakkında birçok soru sordu. Sohbetimizin sonunda inançlarıma bağlı kalmam için bana güç diledi. Bu sözleri askeri üniforma giyen birinden duymak şaşırtıcıydı.

Nisan 1984’te şartlı tahliye duruşmama gittim ve bana orduya katılıp katılmayacağım soruldu. Koltuk değnekleriyle ve tek bacakla ayakta durduğum için bu sorunun anlamsız olduğunu söyledim. Sonunda “İki bacağın olsaydı ne yapardın?” diye sordular. Reddedeceğimi ve Tanrıma sadık kalmaya kararlı olduğumu söyledim. Onlar da cezamın tamamını çekmemi sağlayacaklarını söylediler. Ancak planlanan tahliye tarihinden 2 ay 12 gün önce hapishaneden çıkmama izin verildi.

Çalışma kampından salıverildikten sonra Mihailo’yla (sağda)

Hapishaneden Sonra Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

Hapishaneden çıktıktan bir yıl sonra, bacağım için bir protez aldım. Her sabah protezi takmak bir saatimi alıyor. Özellikle kışın protezi takmak daha zor. Ayrıca kan dolaşımım yetersiz olduğu için bacağımın kalanı çok zor ısınıyor. 19 yaşımdan beri koşamıyorum ama yeni dünyada koşabilmeyi hayal ediyorum (İşaya 35:6).

Oleh ve Svitlana evlendikleri gün.

Düğün günümüz

İş bulmakta zorlanıyordum çünkü birçok işveren engelli birini işe almak istemiyordu. Ancak protezime rağmen tüm gün oturduğum bir işim hiç olmadı. Bir süre tamirci olarak çalıştım ve çeşitli araçlar tamir ettim. Daha sonra inşaatta çalıştım.

1986’da çok tatlı biri olan Svitlana’yla evlendim. Svitlana’nın ailesi tıpkı benimki gibi üç nesildir Şahitti. İlk çıkmaya başladığımızda evliliğimizde Yehova’ya ilk yeri vereceğimiz konusunda anlaşmıştık. Svitlana sık sık bunu yaptığımız için ne kadar memnun olduğunu söylüyor.

Çocuklarımız Olia ve Volodia eski evimizi tamir ederken bana yardımcı oldukları için inşaat konusundaki becerilerini geliştirdiler. Büyüdükçe doğal olarak İbadet Salonu inşa projelerine katılmaktan zevk aldılar. Ayrıca daimi öncülüğe başladılar. Olia şimdi bir inşa işi çalışanı ve Volodia da bir ihtiyar.

Oleh ve ailesi İbadet Salonu inşasında baret takarken.

Damadımız Oleg, kızımız Olia, Svitlana, ben, gelinimiz Anna ve oğlumuz Volodia.

Svitlana her zaman bana çok güzel destek oldu. Bu da cemaatteki sorumluluklarımı yerine getirmeme yardım etti. 1990’larda Ukrayna’daki birçok cemaatte 200’den fazla müjdeci olmasına rağmen yalnızca bir ya da iki ihtiyar vardı. Ayda bir kez hafta sonunu Ukrayna’nın iç kesimindeki cemaatlere yayınlar götürerek geçirirdim.

Son Yıllarda Yehova’ya Güvenmeye Devam Etmek

2022’de Svitlana’yla, Kryvyi Rih’ten ayrılmaya karar verdik. Şimdi Avusturya’daki bir cemaatte hizmet ediyoruz.

Küçüklüğümden beri, yaşadıkları zorluklara rağmen hayatından memnun olan Şahit akrabalarımdan çok şey öğrendim. Kutsal Kitap Yaratıcımızı daha iyi tanımamıza ve O’nunla daha yakın bir ilişkiye sahip olmamıza yardım ediyor (Yakup 4:8). Bu ilişki hayatımıza anlam katıyor. Yaşadığım zorluklara rağmen Yehova’ya hak ettiği onuru verebildiğim için minnettarım.

Oleh ve Svitlana.

Svitlana’yla Avusturya’da

a Vladimir Lenin, Rusya Komünist Partisi’nin kurucusu ve Sovyetler Birliği’nin ilk lideridir.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş