Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Başlangıç 1:1-50:26
  • Başlangıç

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Başlangıç
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Başlangıç

Başlangıç

1 Başlangıçta+ Tanrı+ gökleri ve yeri+ yarattı.+

2 O zaman yeryüzü şekillenmemişti ve ıssızdı; derin suların+ üzerini karanlık örtüyordu ve Tanrı’nın etkin kuvveti* suların+ üzerinde hareket+ ediyordu.

3 Ve Tanrı “Işık olsun” dedi.+ Ve ışık belirmeye başladı.+ 4 Tanrı baktı, ışık iyiydi; ışıkla karanlığı ayırdı.+ 5 Tanrı, ışığı gün,+ karanlığı gece+ diye adlandırdı. Akşam oldu, sabah oldu, birinci gün.

6 Ve Tanrı, “Suların arasında bir kubbe,+ sularla sular arasında bir bölme olsun” dedi.+ 7 Böylece Tanrı kubbeyi yapmaya ve kubbenin altında kalacak sular ile kubbenin üstünde kalacak suları ayırmaya başladı.+ Ve böyle oldu. 8 Tanrı kubbeyi gök+ diye adlandırdı. Akşam oldu, sabah oldu, ikinci gün.

9 Ve Tanrı, “Gökler altındaki sular bir yerde toplansın ve kuru toprak ortaya çıksın” dedi.+ Ve böyle oldu. 10 Tanrı kuru toprağı yer,+ bir araya toplanan suları da deniz+ diye adlandırdı. Tanrı baktı, iyiydi.+ 11 O zaman Tanrı şöyle dedi: “Yer üzerinde otlar çıksın, tohum veren bitkiler,+ tohumlu meyveleri olan+ ve cinslerine göre+ meyve veren ağaçlar yetişsin.” Ve böyle oldu. 12 Böylece yer üzerinde otlar çıktı; cinsine göre, tohum veren bitkiler+ ve cinsine göre tohumlu meyveler veren ağaçlar yetişmeye başladı.+ Tanrı baktı, iyiydi. 13 Akşam oldu, sabah oldu, üçüncü gün.

14 Ve Tanrı şöyle dedi: “Gün ile geceyi ayırmak için, gök kubbede ışıklar belirsin.+ İşaret olsunlar; dönemleri, günleri ve yılları göstersinler.+ 15 Yer üzerine ışık saçmak için gök kubbede ışık görevi görsünler.”+ Ve böyle oldu. 16 Tanrı iki büyük ışık yaptı;* büyük ışık güne hükmedecek, küçük ışık da geceye hükmedecekti; ayrıca yıldızları da yaptı.+ 17 Böylece Tanrı yer üzerine ışık saçmaları için onları gök kubbeye koydu.+ 18 Onlar güne ve geceye hükmedecek, ışıkla karanlığı ayıracaklardı.+ Tanrı baktı, iyiydi.+ 19 Akşam oldu, sabah oldu, dördüncü gün.

20 Ve Tanrı şöyle dedi: “Sular canlı* sürüleriyle dolup taşsın+ ve yer üzerinde, gök kubbede kanatlılar uçuşsun.”+ 21 Böylece Tanrı, dev deniz canlılarını+ ve sularda kaynaşan tüm canlıları+ cinslerine göre, uçan her kanatlıyı da cinsine göre+ yarattı. Tanrı baktı, iyiydi. 22 Bunun üzerine Tanrı onları kutsadı, “Üreyin, çoğalın”, dedi. “Denizleri doldurun;+ kanatlılar yeryüzünde çoğalsın.” 23 Akşam oldu, sabah oldu, beşinci gün.

24 Ve Tanrı şöyle dedi: “Yer,+ cinslerine göre canlılar meydana getirsin; yeryüzünde cinslerine göre evcil hayvanlar,+ yaban hayvanları+ ve diğer canlılar*+ olsun.” Ve böyle oldu. 25 Tanrı cinslerine göre yerin yaban hayvanlarını, cinslerine göre evcil hayvanları ve cinslerine göre topraktaki diğer tüm canlıları*+ yarattı. Tanrı baktı, iyiydi.

26 Ve Tanrı şöyle dedi: “Bizi yansıtan,+ bize benzeyen+ insan yapalım.+ Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara, evcil hayvanlara, tüm yeryüzüne, yeryüzündeki diğer tüm canlılara hâkim olsun.”+ 27 Böylece Tanrı insanı Kendi yansıması, Kendi benzeri olarak yarattı;+ Tanrı onları erkek ve kadın olarak yarattı.+ 28 Sonra Tanrı onları kutsadı:+ “Çocuklar sahibi olun,+ çoğalın, yeryüzünü doldurun ve onu denetiminiz+ altına alın. Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara ve yeryüzündeki tüm canlılara hâkim olun”+ dedi.

29 Ve Tanrı şöyle dedi: “İşte, tüm yeryüzünde tohum veren her bitkiyi ve meyvesi tohumlu her ağacı size verdim;+ bunlar size yiyecek olacak.+ 30 Yerin tüm yaban hayvanlarına, göklerde uçan tüm kanatlılara ve yeryüzündeki tüm canlılara bütün yeşil bitkileri yiyecek olarak verdim.”+ Ve böyle oldu.

31 Sonra Tanrı yaptığı her şeye baktı; hepsi çok iyiydi.+ Akşam oldu, sabah oldu, altıncı gün.

2 Böylece gökler ve yer, her şeyiyle tamamlandı.+ 2 Yedinci gün geldiğinde Tanrı yaptığı bütün işi bitirdi. Dolayısıyla, çalışmayı bırakıp yedinci günü dinlenme günü yaptı.+ 3 Tanrı yedinci günü kutsadı ve kutsal olarak ayırdı; çünkü yapmayı amaçladığı her şeyi yaratmış, o günü dinlenme günü yapmıştı.+

4 Yehova Tanrı’nın yeri ve göğü yaptığı gün, onların yaratıldığı zaman hakkındaki kayıt budur.+

5 Henüz yeryüzünde ne bir bitki ne de bir çalı bitmişti, çünkü Yehova Tanrı yeryüzüne yağmur yağdırmamıştı,+ toprağı işleyecek insan da yoktu. 6 Yerden buğu+ yükselir, toprağın bütün yüzünü sulardı.+

7 Sonra Yehova Tanrı yerin toprağından+ adamı yarattı, onun burnuna hayat nefesini+ üfledi ve adam yaşayan bir can+ oldu. 8 Yehova Tanrı doğuda, Aden’de+ bir bahçe yaptı ve yarattığı adamı+ oraya yerleştirdi. 9 Yehova Tanrı göze hoş gelen ve meyvesi yenilen tüm ağaçları; bahçenin ortasındaki hayat ağacını+ ve iyiyi kötüyü bilme ağacını+ yerden bitirdi.

10 Bahçeyi sulamak için Aden’den doğan bir ırmak vardı; sonra orada bölündü ve dört kol oldu. 11 Birincisinin adı Pişon’dur; altın yatakları olan tüm Havila diyarının+ çevresinden akan budur. 12 Bu diyarın altını iyidir.+ Kokulu reçine+ ve oniks taşı+ da vardır. 13 İkinci ırmağın adı Gihon’dur; tüm Kuş diyarının çevresinden akan budur. 14 Üçüncü ırmağın adı Dicle’dir;*+ Asur’un+ doğusundan akan budur. Dördüncü ırmak ise Fırat’tır.+

15 Yehova Tanrı adamı aldı ve işleyip bakması+ için onu Aden bahçesine+ yerleştirdi. 16 Yehova Tanrı adama şu emri de verdi: “Bahçenin her ağacının meyvesinden dilediğin gibi yiyebilirsin.+ 17 Fakat iyiyi kötüyü bilme ağacının meyvesinden kesinlikle yemeyeceksin, çünkü ondan yediğin gün mutlaka ölürsün.”+

18 Yehova Tanrı daha sonra, “Adamın tek başına olması iyi değildir” dedi. “Ona, kendisini tamamlayacak bir yardımcı yapacağım.”+ 19 Bu arada Yehova Tanrı her yaban hayvanını ve göklerde uçan her kanatlıyı topraktan yapmaya devam ediyor, her birine isim vermesi için onları adama getiriyordu; adam her bir canlıyı+ nasıl adlandırdıysa, o canlının adı öyle oldu.+ 20 Böylece adam tüm evcil hayvanlara, göklerde uçan kanatlılara ve tüm yaban hayvanlarına isim verdi. Fakat adam için kendisini tamamlayacak bir yardımcı yoktu. 21 Bu nedenle Yehova Tanrı adama derin bir uyku+ verdi; sonra o uyurken, kaburga kemiklerinden birini aldı ve açılan yeri kapadı. 22 Ve Yehova Tanrı adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yarattı* ve adama getirdi.+

23 O zaman adam şöyle dedi:

“İşte sonunda! Kemiği kemiklerimden,

Eti etimden+ olan biri.

Ona Kadın* denilecek,

Çünkü adamdan alındı.”+

24 Bu nedenle adam, anasını babasını bırakacak,+ karısına bağlanacak ve onlar tek beden olacaklar.+ 25 Adam ve karısı, ikisi de çıplaktı,+ fakat utanmıyorlardı.+

3 Yehova Tanrı’nın yarattığı+ tüm yaban hayvanları içinde en temkinlisi+ yılandı.+ Kadına+ şöyle dedi:+ “Tanrı gerçekten bahçedeki her ağacın meyvesinden yemeyeceksiniz mi dedi?”+ 2 Kadın yılana şu cevabı verdi: “Bahçedeki ağaçların meyvesinden yiyebiliriz.+ 3 Fakat bahçenin ortasındaki ağacın meyvesi+ hakkında Tanrı, ‘Ondan yemeyeceksiniz, ona asla dokunmayacaksınız, yoksa ölürsünüz’+ dedi.” 4 O zaman yılan, kadına şöyle söyledi: “Kesinlikle ölmezsiniz.+ 5 Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesinden yediğiniz gün gözleriniz açılır, iyiyi kötüyü bilerek Tanrı gibi olursunuz.”+

6 O zaman kadın baktı, ağacın meyvesi yenilebilir, göz alıcı bir meyveydi, gerçekten de hoş görünüyordu.*+ Böylece kadın ağacın meyvesinden alıp yedi. Sonra kocasıyla beraberken ona da verdi, o da yedi.+ 7 O zaman ikisinin de gözleri açıldı ve çıplak+ olduklarını fark ettiler. İncir yapraklarını birbirine dikip edep yerlerini örttüler.+

8 Daha sonra, günün serinliğinde bahçede dolaşan Yehova Tanrı’nın sesini işittiler.+ Adam ve karısı, Yehova Tanrı’dan gizlenmek için bahçedeki ağaçların arasına girdiler.+ 9 Yehova Tanrı adama “Neredesin?” diye tekrar tekrar seslendi.+ 10 Sonunda adam “Bahçede sesini işittim, fakat çıplak olduğumdan korkup gizlendim”+ diye cevap verdi. 11 Tanrı “Çıplak olduğunu sana kim söyledi?+ Yememeni emrettiğim ağacın meyvesinden mi yedin?”+ diye sordu. 12 Adam, “Yanıma verdiğin kadın, o bana ağacın meyvesini verdi, ben de yedim”+ dedi. 13 Bunun üzerine Yehova Tanrı kadına, “Ne yaptın?” diye sordu. Kadın “Yılan, beni o kandırdı, ben de yedim”+ cevabını verdi.

14 Yehova Tanrı yılana+ şunları söyledi: “Bunu yaptığın için, tüm evcil hayvanlar ve tüm yaban hayvanları içinde sen lanetli oldun. Karnın üzerinde sürüneceksin ve ömrün boyunca toprak yiyeceksin.+ 15 Seninle+ kadın+ arasına, senin soyunla+ onun soyu+ arasına düşmanlık+ koyacağım.+ O*+ senin+ başını+ ezecek, sen+ onun+ topuğunu yaralayacaksın.”+

16 Kadına da şunu dedi: “Gebelikte çekeceğin sıkıntıları+ çok artıracağım; sancılar içinde çocuk doğuracaksın.+ Kocana aşırı düşkün olacaksın, o da sana hâkim olacak.”+

17 Ve Âdem’e şunları dedi: “Karının sözünü dinleyip ‘Yemeyeceksin’ diye emrettiğim+ ağacın meyvesinden yediğin için, toprak senin yüzünden lanetli oldu.+ Toprağın ürününü yemek için ömür boyu zahmet* çekeceksin.+ 18 Sana diken ve çalı verecek,+ yaban otu yiyeceksin. 19 Alın teri dökerek ekmek yiyip sonunda toprağa döneceksin, çünkü ondan alındın.+ Topraksın, yine toprağa döneceksin.”+

20 Daha sonra Âdem karısına Havva* adını verdi,+ çünkü o tüm yaşayanların anası olacaktı.+ 21 Yehova Tanrı Âdem ve karısı için deriden, uzun giysiler yapıp onları giydirdi.+ 22 Yehova Tanrı sonra şöyle dedi: “İşte, insan iyiyi kötüyü bilmek konusunda bizden biri gibi oldu.+ Artık elini uzatıp hayat ağacının+ meyvesinden almasın ve yiyip sonsuza dek yaşamasın . . . ” 23 Böylece Yehova Tanrı, onu Aden bahçesinin+ dışına, kendisinin alınmış olduğu toprağı işlemesi için çıkardı.+ 24 Onu Aden bahçesinden kovdu ve hayat ağacına giden yolu korumak üzere bahçenin doğu tarafına,+ sürekli dönen alevli bir kılıç ve kerubiler+ yerleştirdi.

4 Âdem karısı Havva ile birlikte oldu; Havva hamile kalıp+ Kain’i+ doğurdu ve “Yehova’nın yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim”+ dedi. 2 Sonra bir çocuk daha doğurdu; Kain’in kardeşi Habil+ dünyaya geldi.

Habil koyun çobanı,+ Kain ise çiftçi+ oldu. 3 Bir gün, Kain toprağın ürününden+ Yehova’ya sunu+ getirdi. 4 Habil de sürüsünün ilk doğanlarından+ getirdi; özellikle onların yağlarını+ sundu. Yehova Habil’e ve sunusuna hoşnutlukla baktı,+ 5 fakat Kain’e ve sunusuna hoşnutlukla bakmadı.+ Kain buna çok öfkelendi+ ve suratını astı. 6 Bunun üzerine Yehova Kain’e şunu dedi: “Neden öfkelendin, niçin suratını astın? 7 İyi olanı yaparsan, gözümde yükselmez misin?+ Fakat iyi olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış bekliyor, onun istediği sensin.+ Sen ona üstün gelecek misin?”+

8 Sonra Kain kardeşi Habil’e “Gel, kıra gidelim” dedi. Kırda oldukları sırada, Kain kardeşi Habil’e saldırıp onu öldürdü.+ 9 Sonra Yehova Kain’e “Kardeşin Habil nerede?”+ diye sordu. Kain “Bilmiyorum. Kardeşimin bekçisi miyim ben?”+ diye karşılık verdi. 10 O zaman Tanrı şunu dedi: “Ne yaptın? Dinle bak! Kardeşinin kanı Bana topraktan feryat ediyor.+ 11 Artık lanetlisin, senin elinden+ kardeşinin kanını içmek için ağzını açan bu topraktan sürüleceksin.+ 12 Onu işlediğinde sana bereketini+ vermeyecek. Yeryüzünde kaçak ve avare olacaksın.”+ 13 Bunun üzerine Kain Yehova’ya, “Cezam kaldıramayacağım kadar ağır” dedi. 14 “Bugün beni bu topraklardan sürüyorsun. Artık gözünden uzak yaşayacağım,+ yeryüzünde kaçak ve avare+ olacağım; beni kim bulursa öldürecek.”+ 15 Yehova da “Bunun için, Kain’i her kim öldürürse, ondan yedi kez+ öç alınacaktır” dedi.

Ve Yehova Tanrı, onu bulan vurup öldürmesin diye Kain için bir işaret koydu.+ 16 Böylece Kain Yehova’nın gözü önünden uzaklara gidip+ Aden’in doğusunda Nod* diyarında oturdu.

17 Kain karısıyla+ birlikte oldu; karısı hamile kaldı ve Hanok’u doğurdu. Sonra Kain bir şehir inşa etmeye başladı ve şehre oğlu Hanok’un+ ismini verdi. 18 Daha sonra Hanok’un İrad adında bir oğlu oldu. İrad’ın, Mehuyael adında, Mehuyael’in Metuşael adında bir oğlu oldu. Metuşael’in de Lamek adında bir oğlu oldu.

19 Lamek iki kadın aldı. Birincisinin adı Ada, ikincisinin adı Tsilla idi. 20 Ada Yabal’i doğurdu. Yabal, çadırlarda+ yaşayan sürü+ sahiplerinin atası oldu. 21 Kardeşinin ismi Yubal’di. Yubal, üflemeli çalgı+ ve lir+ ustalarının atası oldu. 22 Tsilla’ya gelince, o da Tubal-kain’i doğurdu. Tubal-kain, her tür bakır ve demir+ aleti yapardı. Kız kardeşinin ismi Naama idi. 23 Lamek, eşleri Ada ve Tsilla’ya şu dizeleri söyledi:

“Ey Lamek’in eşleri beni dinleyin;

Deyişime kulak verin:

Beni yaraladığı için birini,

Evet, bana vurduğu için genç bir adamı öldürdüm.

24 Eğer Kain’den yedi kez öç alınacaksa,+

Lamek’ten yetmiş yedi kez alınacak.”

25 Âdem tekrar karısıyla birlikte oldu, karısı bir oğul daha doğurdu ve adını Şit*+ koydu. Çünkü “Kain Habil’i öldürdü,+ Tanrı da onun yerine bana başka bir evlat verdi” dedi. 26 Sonra Şit’in de bir oğlu oldu ve adını Enoş+ koydu. Yehova adını kullanmaya+ bu dönemde başladılar.

5 Âdem’in soyunu anlatan kayıt budur. Tanrı Âdem’i yarattığı gün onu Kendisine benzer+ nitelikte var etti. 2 Onları erkek ve kadın olarak yarattı.+ Yaratıldıkları+ gün onları kutsadı ve “İnsan”+ diye adlandırdı.

3 Yüz otuz yaşındayken Âdem’in kendisi gibi olan, kendisine benzeyen bir oğlu oldu ve adını Şit+ koydu. 4 Şit doğduktan sonra Âdem sekiz yüz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.+ 5 Âdem toplam dokuz yüz otuz yıl yaşayıp öldü.+

6 Şit yüz beş yaşındayken oğlu Enoş+ doğdu. 7 Enoş doğduktan sonra Şit sekiz yüz yedi yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 8 Şit toplam dokuz yüz on iki yıl yaşayıp öldü.

9 Enoş doksan yaşındayken oğlu Kenan+ doğdu. 10 Kenan doğduktan sonra Enoş sekiz yüz on beş yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 11 Enoş toplam dokuz yüz beş yıl yaşayıp öldü.

12 Kenan yetmiş yaşındayken oğlu Mahalalel+ doğdu. 13 Mahalalel doğduktan sonra Kenan sekiz yüz kırk yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 14 Kenan toplam dokuz yüz on yıl yaşayıp öldü.

15 Mahalalel altmış beş yaşındayken oğlu Yared+ doğdu. 16 Yared doğduktan sonra Mahalalel sekiz yüz otuz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 17 Mahalalel toplam sekiz yüz doksan beş yıl yaşayıp öldü.

18 Yared yüz altmış iki yaşındayken oğlu Hanok+ doğdu. 19 Hanok doğduktan sonra Yared sekiz yüz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 20 Yared toplam dokuz yüz altmış iki yıl yaşayıp öldü.

21 Hanok altmış beş yaşındayken oğlu Metuşelah+ doğdu. 22 Metuşelah doğduktan sonra Hanok üç yüz yıl daha Tanrı’nın* yolunda yürüdü.* Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 23 Hanok toplam üç yüz altmış beş yıl yaşayıp öldü. 24 Hanok Tanrı’nın+ yolundan+ ayrılmadı. Sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı onu almıştı.+

25 Metuşelah yüz seksen yedi yaşındayken oğlu Lamek+ doğdu. 26 Lamek doğduktan sonra Metuşelah yedi yüz seksen iki yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 27 Metuşelah toplam dokuz yüz altmış dokuz yıl yaşayıp öldü.

28 Lamek yüz seksen iki yaşındayken bir oğlu oldu. 29 “Yehova’nın lanetlediği+ toprağı ellerimizle işlerken harcadığımız emeği, çektiğimiz eziyeti bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak” diyerek, çocuğa Nuh*+ ismini verdi. 30 Nuh doğduktan sonra Lamek beş yüz doksan beş yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu. 31 Lamek toplam yedi yüz yetmiş yedi yıl yaşayıp öldü.

32 Nuh beş yüz yaşına geldi. Sonra, Sam,+ Ham+ ve Yafet+ adında üç oğlu oldu.

6 Böylece, yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı; kızları da oldu.+ 2 Ve Tanrı oğulları+ bu kızlarla ilgilenmeye+ başladılar; kızların güzel olduğunu gördüler ve beğendiklerinden kendilerine eşler aldılar. 3 Bunun üzerine Yehova şöyle dedi: “Etten kemikten+ insana ruhum+ sonsuza dek+ katlanmayacak. Bu yüzden onun sadece yüz yirmi yıllık bir vakti kaldı.”+

4 O zamanlar ve daha sonraları yeryüzünde Nefilim* vardı. Tanrı oğullarının insan kızlarıyla ilişkilerinden çocuklar doğuyordu; bunlar o devrin kudretli ve şöhretli adamlarıydı.

5 Sonunda Yehova baktı ki, yeryüzünde insanın kötülüğü iyice çoğalmıştı ve yüreği hep kötü düşüncelere+ eğilimliydi.+ 6 Dolayısıyla Yehova yeryüzünde insanı yaratmış olduğu için üzüldü+ ve yüreği acı+ doldu. 7 Ve Yehova şöyle dedi: “Yarattığım+ insanları yeryüzünden silip atacağım; insandan evcil hayvana, topraktaki diğer hayvanlardan gökteki kanatlılara+ dek her şeyi silip atacağım, çünkü onları yarattığıma üzüldüm.”+ 8 Fakat Nuh Yehova’nın onayını kazanmıştı.

9 Nuh’un hayatını anlatan kayıt budur.

Nuh doğru bir adamdı.+ Yaşadığı dönemin insanları arasında lekesiz biriydi. Nuh Tanrı’nın yolunda yürüdü.*+ 10 Zamanla Nuh’un Sam, Ham ve Yafet adında üç oğlu oldu.+ 11 Dünya Tanrı’nın gözünde+ bozulmuş, zorbalıkla+ dolmuştu. 12 Tanrı dünyaya baktı, çok bozulmuştu,+ çünkü tüm insanlık yoldan çıkmıştı.+

13 Bunun üzerine Tanrı Nuh’a şöyle dedi: “Artık tüm insanlığın sonu geldi,+ çünkü onların yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu; bu nedenle onların ve yeryüzünün üzerine yıkım getireceğim.+ 14 Kendine reçineli ağaçtan* bir gemi* yap.+ Gemide bölmeler yapacaksın; iç ve dış yüzünü ziftle+ kaplayacaksın. 15 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz arşın,*+ eni elli arşın ve yüksekliği otuz arşın olacak. 16 Gemiye bir ışıklık* yapacaksın; geminin yanlarını çatının bir arşın aşağısında bitireceksin. Geminin kapısını+ yan tarafına koyacaksın ve içinde alt kat, ikinci kat ve üçüncü kat yapacaksın.

17 Ve Ben, yeryüzüne tufan+ getireceğim; gök altında, içinde hayat kuvveti* olan tüm canlıları+ yok edeceğim. Yeryüzündeki her şey yok olacak.+ 18 Fakat seninle bir ahit yapıyorum. Sen gemiye gireceksin; seninle birlikte oğulların, karın ve gelinlerin de girecek.+ 19 Ve seninle birlikte hayatta kalmaları+ için her tür canlıdan+ gemiye birer çift getireceksin, erkek ve dişi olacaklar. 20 Hayatta kalmaları için, kanatlıların her cinsinden, evcil hayvanların her cinsinden+ ve yerin diğer hayvanlarının her cinsinden birer çift, gemiye, senin yanına gelecek.+ 21 Ayrıca, her tür yiyecekten+ yanına al ve depola. Bunlar senin için ve onlar için yiyecek olacak.”+

22 Nuh Tanrı’nın tüm emirlerini yerine getirdi. Tam söylendiği gibi yaptı.+

7 Sonra Yehova Nuh’a şöyle dedi: “Bütün ev halkınla birlikte+ gemiye gir, çünkü bu nesil içinde doğru biri olarak gördüğüm tek kişi sensin.+ 2 Tüm temiz hayvanlardan erkeği ve dişisiyle yedişer tane alacaksın.+ Temiz olmayan tüm hayvanlardan ise erkeği ve dişisiyle sadece ikişer tane alacaksın. 3 Ayrıca gökte uçan kanatlılardan da erkeği ve dişisiyle yedişer tane alacaksın.+ Böylece bu canlıların tüm yeryüzünde soyu korunacak.+ 4 Çünkü Ben yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece+ yağmur yağdıracağım.+ Yaptığım her şeyi yeryüzünden silip atacağım.”+ 5 Nuh Yehova’nın kendisine verdiği tüm emirleri yerine getiriyordu.

6 Yeryüzünde tufan olduğu zaman Nuh altı yüz yaşındaydı.+ 7 Tufan başlamadan önce Nuh gemiye girdi; kendisiyle beraber oğulları, karısı ve gelinleri de girdi.+ 8 Temiz olan ve olmayan her hayvandan, uçan kanatlılardan ve yer üzerindeki diğer tüm hayvanlardan,+ 9 erkek ve dişi olarak ikişer ikişer, tıpkı Tanrı’nın Nuh’a söylediği gibi, gemiye, Nuh’un yanına geldi. 10 Yedi gün sonra tufan suları yeryüzüne yağmaya başladı.

11 Nuh’un yaşamının altı yüzüncü yılında, ikinci ayda, ayın on yedinci gününde, işte o gün derin suların* tüm kaynakları yarıldı ve göklerin bentleri açıldı.+ 12 Şiddetli yağmur kırk gün kırk gece devam etti.+ 13 Tam o gün Nuh’la birlikte oğulları+ Sam, Ham, Yafet, karısı ve üç gelini gemiye girdi.+ 14 Onların yanı sıra, her cins yaban hayvanı,+ her cins evcil hayvan, topraktaki her cins hayvan*+ ve her cins kanatlı,+ her cins kuş da gemiye girdi.+ 15 Hayat kuvvetine sahip her tür canlı,+ ikişer ikişer Nuh’un yanına gelip gemiye girdi. 16 Tam Tanrı’nın Nuh’a söylediği gibi, her tür canlı, erkek ve dişi olarak gemiye girdi. Sonra Yehova, Nuh’un ardından kapıyı kapattı.+

17 Tufan yeryüzünde kırk gün devam etti. Sular sürekli yükseldi ve gemiyi kaldırmaya başladı. Artık gemi yerden çok yüksekte, suların üzerinde yüzüyordu. 18 Sular yeryüzünü kapladı ve çoğaldıkça çoğaldı; gemi ise suların+ üstünde yüzüyordu. 19 Sular yeryüzünü öylesine kapladı ki, gökler altındaki tüm yüksek dağları örttü;+ 20 dağları on beş arşın kadar aştı, dağlar sular altında kaldı.+

21 Dolayısıyla, uçan kanatlılar, yeryüzündeki evcil hayvanlar, yaban hayvanları, küçük kara hayvanları ve tüm insanlar öldü;+ yeryüzünde yaşayan tüm canlılar yok oldu.+ 22 Burnunda hayat nefesi* olan her varlık, karada yaşayan her canlı öldü.+ 23 Böylece Tanrı toprak üzerinde insandan hayvana, göklerde uçan kanatlılara, diğer canlılara* dek her şeyi yok etti; hepsi yeryüzünden silinip gitti.+ Sadece Nuh ve onunla birlikte gemide olanlar hayatta kaldı.+ 24 Yeryüzü yüz elli gün boyunca sular altındaydı.

8 Sonra Tanrı Nuh’u, gemide+ onunla birlikte bulunan tüm yaban hayvanlarını ve evcil hayvanları andı;+ yeryüzünde bir rüzgâr estirdi, sular alçalmaya başladı.+ 2 Derin suların*+ kaynakları ve göklerin bentleri+ kapandı; böylece göklerden yağan şiddetli yağmur dindi. 3 Yeryüzünde sular çekilmeye, giderek alçalmaya başladı, yüz elli gün sonra da iyice azaldı.+ 4 Yedinci ayda, ayın on yedinci gününde gemi+ Ararat*+ tepeleri üzerine oturdu. 5 Sular onuncu aya dek alçalmaya devam etti. Onuncu ayda, ayın birinci günü dağların tepeleri göründü.+

6 Kırk gün sonra Nuh gemide kendisinin yapmış olduğu pencereyi+ açtı. 7 Ve dışarıya bir kuzgun+ gönderdi; kuzgun uçup durdu ve sular yeryüzünde kuruyuncaya dek gidip gelmeye devam etti.

8 Daha sonra Nuh bir güvercin+ göndererek, suların toprağın üzerinden çekilip çekilmediğini öğrenmek istedi. 9 Güvercin ayak basacak bir yer bulamadı ve Nuh’un yanına gemiye geri döndü, çünkü tüm yeryüzü hâlâ sularla kaplıydı.+ Nuh elini uzatıp onu tuttu ve yanına, gemiye aldı. 10 Yedi gün daha bekleyip güvercini tekrar gönderdi. 11 Güvercin akşam vakti gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla+ Nuh’un yanına geldi; böylece Nuh suların topraktan çekilmiş olduğunu anladı.+ 12 Bir yedi gün daha bekleyip güvercini yine gönderdi, fakat güvercin artık Nuh’un yanına dönmedi.+

13 Altı yüz birinci yılda,+ birinci ayda, ayın birinci günü, sular yeryüzünden çekilmişti. Nuh geminin üzerindeki kapağı kaldırdı ve toprağın yüzünün kuru+ olduğunu gördü. 14 İkinci ayın yirmi yedinci günü geldiğinde toprak tamamen kurumuştu.+

15 Tanrı Nuh’a şunları dedi: 16 “Karın, oğulların ve gelinlerinle birlikte gemiden çık.+ 17 Yanındaki her tür canlıyı;+ uçan kanatlıları,+ evcil hayvanları+ ve toprakta yaşayan diğer tüm hayvanları+ dışarı çıkar. Üreyip çoğalsınlar, yeryüzünü doldursunlar.”+

18 Bunun üzerine Nuh gemiden çıktı; onunla birlikte oğulları,+ karısı ve gelinleri de çıktı. 19 Ailesine göre her yaban hayvanı, topraktaki her canlı, her uçan kanatlı, yeryüzünde yaşayan her kara hayvanı gemiden çıktı.+ 20 Nuh, Yehova için bir sunak+ yaptı; temiz hayvanlardan+ ve temiz kanatlılardan+ bazılarını alıp yakılan sunu olarak sunakta kurban etti.+ 21 Yehova hoş kokuyu+ kokladı. Sonra Yehova yüreğinden şöyle geçirdi:+ “İnsan yüzünden toprağı bir daha asla lanetlemeyeceğim,+ çünkü insanın yüreğinin eğilimi+ gençliğinden itibaren kötüdür.+ Yaşayan varlıkların üzerine bir daha asla böyle bir yıkım getirmeyeceğim.+ 22 Yeryüzü var oldukça, ekip biçme, soğuk sıcak, yaz kış, gündüz gece asla son bulmayacak.”+

9 Tanrı Nuh’u ve oğullarını kutsadı, onlara “Çocuklar sahibi olun, çoğalın ve yeryüzünü doldurun”+ dedi, 2 “Yerin her yaban hayvanı, göklerde uçan her kanatlı, topraktaki tüm canlılar ve denizin tüm balıkları sizden korkup çekinmeye devam edecek. Onları sizin elinize veriyorum.+ 3 Yeryüzünde yaşayan her hayvan size yiyecek olacak.+ Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum.+ 4 Fakat eti, onun canı+ olan kanıyla yemeyeceksiniz.+ 5 Ayrıca, canlarınızın kanının hesabını da soracağım. Her canlı varlıktan onun hesabını soracağım; her insandan, kardeşinin canına kıyan herkesten, insan canının hesabını soracağım.+ 6 İnsan kanı dökenin kanı insan eliyle dökülecek,+ çünkü Tanrı insanı Kendi yansıması olarak yaratmıştır. 7 Size gelince, çocuklar sahibi olun, artın; çoğalıp yeryüzünü doldurun.”+

8 Tanrı Nuh’a ve oğullarına 9 “Şimdi sizinle bir ahit+ yapıyorum” dedi. “Bu ahit sizinle, sizden sonra soyunuzla,+ 10 yanınızda bulunan her canlı varlıkla, kanatlılarla, evcil hayvanlarla ve yerin tüm canlılarıyla; gemiden çıkan ve yeryüzünde türeyen tüm hayvanlarla olacak.+ 11 Evet, ahdimi sizinle yapıyorum: Bir daha tüm canlılar bir tufanla yok olmayacak, bir daha yeryüzünü mahveden bir tufan yaşanmayacak.”+

12 Tanrı şunu ekledi: “Sizinle ve yanınızdaki tüm canlılarla aramda nesiller ve devirler boyu sürecek ahdin bir işareti+ olacak. 13 Benimle yeryüzü arasındaki ahdin işareti olarak, gökkuşağımı+ buluta koyuyorum. 14 Yeryüzü üzerine bulut getirdiğimde gökkuşağı da bulutta belirecek. 15 Sizinle ve yaşayan her tür canlıyla+ aramdaki ahdi o zaman anacağım;+ tüm canlıları yok etmek için sular bir daha tufana dönüşmeyecek.+ 16 Bulutta+ gökkuşağı belirecek; ona bakıp, yeryüzünde yaşayan her tür canlıyla yapmış olduğum ahdi devirler boyunca+ anacağım.”+

17 Tanrı Nuh’a tekrar, “Yeryüzündeki tüm canlılarla yaptığım ahdin işareti budur”+ dedi.

18 Gemiden çıkan Nuh’un oğulları+ Sam, Ham ve Yafet’ti. Ham’ın daha sonra Kenan+ adında bir oğlu oldu. 19 Bu üçü Nuh’un oğullarıydı; yeryüzündeki tüm insanlar onlardan geldi ve her tarafa yayıldı.+

20 Sonra Nuh çiftçiliğe+ başladı ve bir bağ kurdu.+ 21 Bir gün şarap içip sarhoş oldu+ ve çadırında üzerindekileri çıkardı. 22 Kenan’ın babası Ham,+ onu çıplak+ halde gördü ve gidip dışarıdaki iki kardeşine anlattı.+ 23 Bunun üzerine Sam ve Yafet bir örtü+ aldı, onu omuzlarına koyup geri geri gittiler; yüzlerini çevirerek babalarının çıplak vücudunu örttüler, böylece onu çıplak halde görmediler.+

24 Sonunda şarabın etkisi geçince Nuh ayıldı ve küçük oğlunun kendisine ne yaptığını anladı. 25 Bunun üzerine,

“Kenan lanetli olsun.+

Kardeşlerine kul köle olsun”+ dedi.

26 Ve ekledi:

“Sam’ın Tanrısı Yehova’ya şükrolsun,+

Kenan Sam’a kul olsun.+

27 Tanrı Yafet’e geniş yerler versin,

Yafet Sam’ın çadırlarında otursun.+

Kenan ona da kul olsun.”

28 Nuh tufandan sonra üç yüz elli yıl daha yaşadı.+ 29 Nuh toplam dokuz yüz elli yıl yaşayıp öldü.+

10 Nuh’un oğulları+ Sam, Ham ve Yafet’in soyunu anlatan kayıt budur:

Tufandan sonra onların oğulları oldu.+ 2 Yafet’in oğulları Gomer,+ Magog,+ Maday,+ Yavan,+ Tubal,+ Meşek+ ve Tiras’tı.+

3 Gomer’in oğulları Aşkenaz,+ Rifat+ ve Togarma’ydı.+

4 Yavan’ın oğulları Elişah,+ Tarşiş,+ Kittim+ ve Dodanim’di.+

5 Ada halkları bunlardan çıktı; hepsi kendi diline, ailesine ve milletine göre yurtlarına yayıldı.

6 Ham’ın oğulları Kuş,+ Mitsraim,+ Put+ ve Kenan’dı.+

7 Kuş’un oğulları Saba,+ Havila, Sabta, Raama,+ Sabteka’ydı.

Raama’nın oğulları Seba ve Dedan’dı.+

8 Kuş’un Nimrod+ adında bir oğlu oldu. Nimrod yeryüzündeki ilk kudretli adamdı; 9 Yehova’ya karşı gelen kudretli bir avcı olarak tanındı. “Yehova’ya karşı gelen kudretli avcı Nimrod gibi”+ sözü buradan gelir. 10 Onun krallığı Şinar+ diyarında Babil,+ Erek,+ Akad ve Kalne şehirlerinde başladı. 11 O diyardan Asur’a+ geçti ve Nineve’yi,*+ Rehobot-ir’i, Kalah’ı 12 ve Nineve ile Kalah arasındaki Resen’i inşa etmeye girişti; büyük şehir bunlardan oluştu.*

13 Mitsraim’in+ oğulları Ludim,+ Anamim, Lehabim, Naftuhim,+ 14 Patrusim,+ Kasluhim+ (Filistîler+ bu soydan gelmiştir) ve Kaftorim’di.+

15 Kenan’ın ilk oğlu Tsidon,+ sonraki Het’ti.+ 16 Kenan ayrıca Yebusilerin,+ Amorilerin,+ Girgaşilerin, 17 Hivilerin,+ Arkilerin, Sinilerin, 18 Arvadlıların,+ Tsemarilerin ve Hamatilerin+ de atası oldu. Daha sonra Kenan aileleri dağıldılar. 19 Böylece Kenanlıların sınırı Sayda’dan Gerar’a,+ Gazze+ yakınlarına, Sodom ve Gomorra’ya,+ Adma’ya,+ Tseboyim’e,+ Laşa yakınlarına dek uzandı. 20 Yurtlarına, ailelerine, dillerine ve milletlerine göre, Ham’ın oğulları bunlardı.

21 En büyükleri Yafet’in kardeşi Sam’ın da çocukları oldu; o, tüm Eberoğullarının+ atasıydı. 22 Sam’ın oğulları Elam,+ Aşşur,+ Arpakşad,+ Lud ve Aram’dı.

23 Aram’ın oğulları Uts, Hul, Geter ve Maş’tı.+

24 Arpakşad’ın Şelah+ adında bir oğlu oldu; Şelah’ın da Eber adında bir oğlu oldu.

25 Eber’in iki oğlu oldu. Birinin adı Peleg’di,*+ çünkü yeryüzü onun günlerinde bölünmüştü.+ Kardeşinin ismi Yoktan’dı.+

26 Yoktan’ın, Almodad, Şelef, Hatsarmavet, Yerah,+ 27 Hadoram, Uzal, Dikla,+ 28 Obal, Abimael, Seba,+ 29 Ofir,+ Havila+ ve Yobab+ adlı oğulları oldu; tüm bunlar Yoktan’ın oğullarıydı.

30 Onların yaşadığı topraklar, Meşa’dan Sefar’a, Doğu’daki dağlık bölgeye kadar uzanıyordu.

31 Yurtlarına, ailelerine, dillerine ve milletlerine göre, Sam’ın oğulları bunlardı.+

32 Milletlerine, soylarına göre, Nuh’un oğullarının aileleri bunlardı. Tufandan sonra milletler onlardan geldi ve yeryüzüne yayıldı.+

11 O zamanlar tüm yeryüzünün dili bir, kullandığı sözler birdi. 2 Doğuya doğru göçenler Şinar diyarında+ bir ova keşfettiler ve oraya yerleştiler. 3 Birbirlerine “Gelin, tuğla yapıp fırında pişirelim” dediler. Ve taş yerine tuğla, harç yerine de zift kullandılar.+ 4 Sonra şöyle dediler: “Gelin, yeryüzüne dağılmamak için+ bir şehir kuralım, tepesi göklere+ erişen bir kule inşa edip nam yapalım.”+

5 Bunun üzerine Yehova inip insanoğullarının inşa ettiği şehre ve kuleye baktı.+ 6 Ve Yehova şunları söyledi: “İşte, onlar tek bir halk, konuştukları dil de bir;+ ve şimdi bu işe giriştiler. Artık akıllarına koyduklarını yapacak, hiçbir engel tanımayacaklar.+ 7 Şimdi inelim+ ve birbirlerinin söylediklerini anlamasınlar+ diye dillerini karıştıralım.”+ 8 Yehova onları tüm yeryüzüne oradan dağıttı+ ve zamanla şehrin inşasını bıraktılar.+ 9 Bu nedenle, şehir Babil*+ diye adlandırıldı, çünkü Yehova tüm dünyanın dilini orada karıştırdı; Yehova onları tüm yeryüzüne oradan dağıttı.+

10 Sam’ın+ soy kaydı şudur:

Tufandan iki yıl sonra, Sam yüz yaşındayken oğlu Arpakşad+ doğdu. 11 Oğlu Arpakşad doğduktan sonra Sam beş yüz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.+

12 Arpakşad otuz beş yaşındayken oğlu Şelah+ doğdu. 13 Şelah doğduktan sonra Arpakşad dört yüz üç yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

14 Şelah otuz yaşındayken oğlu Eber+ doğdu. 15 Eber doğduktan sonra Şelah dört yüz üç yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

16 Eber otuz dört yaşındayken oğlu Peleg+ doğdu. 17 Peleg doğduktan sonra Eber dört yüz otuz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

18 Peleg otuz yaşındayken oğlu Reu+ doğdu. 19 Reu doğduktan sonra Peleg iki yüz dokuz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

20 Reu otuz iki yaşındayken oğlu Serug+ doğdu. 21 Serug doğduktan sonra Reu iki yüz yedi yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

22 Serug otuz yaşındayken oğlu Nahor+ doğdu. 23 Nahor doğduktan sonra Serug iki yüz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

24 Nahor yirmi dokuz yaşındayken oğlu Terah+ doğdu. 25 Terah doğduktan sonra Nahor yüz on dokuz yıl daha yaşadı. Bu arada, başka oğulları ve kızları da oldu.

26 Yetmiş yaşından sonra Terah’ın Abram,+ Nahor+ ve Harran adlı oğulları oldu.

27 Terah’ın soy kaydı şudur:

Terah’ın Abram, Nahor ve Harran adında oğulları oldu. Harran’ın Lût+ adlı bir oğlu oldu. 28 Daha sonra Harran doğduğu memlekette, Kaldelilerin+ Ur+ şehrinde, babası Terah’ın yanında öldü. 29 Abram da Nahor da evlendi. Abram’ın karısının ismi Saray’dı;+ Nahor’un karısı ise Harran’ın kızı Milka’ydı.+ Harran Milka’nın ve İska’nın babasıydı. 30 Saray kısırdı;+ çocuğu yoktu.

31 Sonra Terah, oğlu Abram’ı, Harran’ın oğlu olan torunu+ Lût’u, Abram’ın karısı olan gelini Saray’ı+ yanına aldı, Kenan diyarına+ gitmek üzere Kaldelilerin Ur şehrinden ayrıldı. Bir süre sonra Harran’a+ geldiler ve oraya yerleştiler. 32 Terah iki yüz beş yıl yaşadı ve Harran’da öldü.

12 Ve Yehova Abram’a “Memleketinden, akrabalarının yanından ve baba evinden çık, sana göstereceğim memlekete git”+ dedi. 2 “Seni büyük bir millet yapacağım, sana bereket vereceğim ve adın büyük olacak; sen bir nimet ol.+ 3 Sana hayırdua edenleri kutsayacağım, seni lanetleyenleri lanetleyeceğim+ ve yeryüzünün bütün aileleri senin aracılığınla nimetler elde edecekler.”+

4 Bunun üzerine Abram, Yehova’nın kendisine söylemiş olduğu gibi yola çıktı; Lût da onunla gitti. Abram Harran’dan ayrıldığında+ yetmiş beş yaşındaydı. 5 Karısı Saray’ı,+ kardeşinin oğlu Lût’u+ ve Harran’da edindikleri her şeyi, tüm malları+ ve canları alıp Kenan diyarına+ gitmek üzere yola çıktı. Sonunda Kenan diyarına vardılar. 6 Abram yoluna devam edip Şekem+ denilen yere vardı, More’deki büyük ağaçların+ yakınlarına geldi. O sırada diyarda Kenanlılar yaşıyordu. 7 Yehova Abram’a görünerek “Bu diyarı+ senin soyuna+ vereceğim” dedi. Ve Abram kendisine görünen Yehova’ya orada bir sunak yaptı. 8 Sonra Beytel’in+ doğusundaki dağlık bölgeye göç etti ve çadırını oraya kurdu; batısında Beytel şehri, doğusunda Ay+ şehri vardı. Orada da Yehova için bir sunak+ yaptı ve Yehova’ya adıyla yakarmaya başladı.+ 9 Ve Abram çadırını toplayıp çeşitli yerlerde konaklayarak Necef’e doğru gitti.+

10 Daha sonra diyarda kıtlık baş gösterdi ve Abram bir süreliğine+ kalmak üzere Mısır’a doğru yola çıktı, çünkü diyarda kıtlık çok şiddetliydi.+ 11 Mısır’a girmelerine az kala Abram karısı Saray’a “Ne olur beni dinle!” dedi. “Güzel bir kadınsın,+ 12 Mısırlılar seni mutlaka fark edecek ve ‘Bu onun karısı’ diyecekler. Beni öldürüp seni sağ bırakacaklar. 13 Lütfen onlara kız kardeşim+ olduğunu söyle de başıma bir şey gelmesin, senin hatırın için canıma dokunmasınlar.”+

14 Abram Mısır’a girer girmez Mısırlılar kadını gördü ve onun çok güzel olduğunu fark ettiler. 15 Firavunun adamları da onu gördü ve kadını Firavuna övdüler; böylece kadın Firavunun evine götürüldü. 16 Firavun onun hatırına Abram’a iyi davrandı. Abram koyunlar, sığırlar, eşekler, hizmetkârlar, hizmetçiler, dişi eşekler ve develer sahibi oldu.+ 17 O zaman Yehova, Abram’ın karısı Saray+ yüzünden, Firavunun ve ev halkının başına büyük belalar getirdi.+ 18 Bunun üzerine Firavun Abram’ı çağırıp “Bana bunu nasıl yaparsın?” dedi. “Onun karın olduğunu neden söylemedin?+ 19 Neden ‘O kız kardeşim’ dedin?+ Neredeyse onu alacaktım ve karım olacaktı. İşte karın, al ve git!” 20 Firavun adamlarına Abram hakkında emirler verdi; böylece Abram karısını ve sahip olduğu her şeyi alarak onların eşliğinde yola çıktı.+

13 Abram Mısır’dan ayrıldı; karısını ve sahip olduğu her şeyi alıp Necef’e gitti;+ Lût da onunla birlikteydi. 2 Abram’ın sürüleri, gümüşü ve altını çoktu.+ 3 Sonra Necef’ten ayrılıp çeşitli yerlerde konaklayarak Beytel’e doğru ilerledi ve daha önce çadır kurduğu Beytel ile Ay+ şehirleri arasındaki topraklara vardı. 4 Önceden bir sunak yapmış olduğu yere geldi.+ Abram orada Yehova’ya adıyla yakardı.+

5 Abram’la birlikte göç eden Lût’un da koyunları, sığırları ve çadırları vardı. 6 Dolayısıyla diyar birlikte oturmalarına elvermiyordu, çünkü malları çoktu ve hep birlikte yaşamalarına olanak yoktu.+ 7 Abram’ın sürülerinin çobanlarıyla Lût’un çobanları arasında bir kavga çıktı. O sırada diyarda Kenanlılar ve Perizziler yaşıyordu.+ 8 Abram Lût’a+ “Biz kardeşiz” dedi, “Ne olur, bizim ya da çobanlarımızın arasında kavga olmasın.+ 9 Bütün memleket senin önünde değil mi? Lütfen benden ayrıl. Sen sola gidersen ben sağa giderim, sen sağa gidersen ben sola giderim.”+ 10 Lût başını kaldırıp tüm Ürdün Havzasına*+ baktı, suyu bol bir bölgeydi; Tsoar’a+ dek her yer (Yehova Sodom ve Gomorra’yı yıkmadan önce), Yehova’nın bahçesi+ ve Mısır diyarı gibiydi. 11 Dolayısıyla Lût kendisine tüm Ürdün Havzasını seçti ve çadırlarını doğuya taşıdı. Böylece birbirlerinden ayrıldılar. 12 Abram Kenan diyarında, Lût ise Ürdün Havzasındaki şehirlerin civarında oturdu.+ Sonunda Sodom yakınlarına çadır kurdu. 13 Sodom halkı kötüydü ve Yehova’nın önünde günahı ağırdı.+

14 Lût ayrıldıktan sonra Yehova Abram’a şunları söyledi: “Lütfen başını kaldır ve bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya ve batıya bak,+ 15 çünkü gördüğün tüm toprakları devirler boyu sana ve soyuna vereceğim.+ 16 Senin soyunu yerin tozu kadar çoğaltacağım, öyle ki, yerin tozu sayılabilirse senin soyun da sayılabilecek.+ 17 Şimdi kalk, diyarı boydan boya dolaş, çünkü bu toprakları sana vereceğim.”+ 18 Böylece Abram çadırlarda yaşamaya devam etti. Daha sonra gidip Hebron’da,+ Mamre’deki+ büyük ağaçların arasında oturdu. Orada Yehova için bir sunak yaptı.+

14 Şinar+ kralı Amrafel’in, Ellasar kralı Aryok’un, Elam+ kralı Kedorlaomer’in+ ve Goyim kralı Tidal’in+ hüküm sürdüğü dönemdi. 2 Bunlar, Sodom+ kralı Bera, Gomorra+ kralı Birşa, Adma+ kralı Şinab, Tseboyim+ kralı Şemeber ve Bela (Tsoar)+ kralıyla savaştılar. 3 Hepsi kuvvetlerini birleştirip+ Siddim Ovasına,+ Tuz Gölüne+ doğru yürüdüler.

4 O krallar on iki yıl Kedorlaomer’in boyunduruğu altında yaşamış, on üçüncü yıl başkaldırmışlardı. 5 On dördüncü yıl Kedorlaomer ve onunla birlik olan diğer krallar geldiler, Aşterot-karnaim’de+ Refaoğullarını, Ham’da Zuzları, Şave-kiryataim’de Emleri+ 6 ve çölde El-paran’a+ dek uzanan Seir+ Dağlarında yaşayan Horileri+ kendi yurtlarında yenilgiye uğrattılar. 7 Sonra dönüp En-mişpat’a, Kadeş’e+ geldiler; Amalek+ topraklarında oturanları ve Hatsatson-tamar’da+ oturan Amorileri+ de yendiler.

8 Bunun üzerine Sodom kralı harekete geçti; ayrıca Gomorra kralı, Adma kralı, Tseboyim kralı ve Bela (Tsoar) kralı da onunla çıktı. Siddim Ovasında savaş düzeni aldılar.+ 9 Karşılarında Elam kralı Kedorlaomer, Goyim kralı Tidal, Şinar kralı Amrafel ve Ellasar kralı Aryok+ vardı; dört kral beş kralla karşı karşıya geldi. 10 Siddim Ovası+ zift çukurlarıyla+ doluydu; Sodom ve Gomorra+ kralları kaçmaya başladı ve bu çukurlara düştüler; sağ kalanlar dağlara kaçtılar.+ 11 Savaşın galipleri Sodom ve Gomorra’nın tüm malını ve yiyeceğini alıp gitti.+ 12 Abram’ın kardeşinin oğlu Lût’u ve mallarını da alıp yollarına gittiler. Lût o sırada Sodom’da oturuyordu.+

13 Onlardan kaçıp kurtulan bir adam gelip olanları İbrani Abram’a anlattı.+ Abram o sırada Eşkol ve Aner’in+ kardeşi Amori Mamre’nin+ arazisindeki büyük ağaçların orada konaklıyordu. Bunlar Abram’la anlaşıp birlik olmuşlardı. 14 Abram kardeşinin tutsak alındığını öğrendi.+ Bunun üzerine eğitimli adamlarını,+ kendi evinde doğmuş üç yüz on sekiz köleyi topladı+ ve onları Dan’a+ kadar takip etti. 15 Geceleyin kölelerinden oluşan güçleri kollara ayırarak+ üstlerine yürüdü ve onları yenilgiye uğrattı, sonra da Şam’ın kuzeyindeki Hobah’a dek kovaladı. 16 Abram tüm malları geri aldı;+ kardeşi Lût’u, onun mallarını, kadınları ve diğerlerini de kurtardı.+

17 Abram Kedorlaomer’i ve onunla birlik olan diğer kralları yenilgiye uğratıp dönerken, Sodom kralı onu karşılamaya Şave’ye, Kral Ovasına çıktı.+ 18 Salem+ kralı Melkisedek+ de ekmek ve şarap getirdi;+ o Yüceler Yücesi Tanrı’nın kâhiniydi.+ 19 Melkisedek, Abram için hayırdua etti ve şunları söyledi:

“Yeri göğü Yaratan Yüceler Yücesi Tanrı+

Abram’a nimetler versin;+

20 Düşmanlarını senin eline veren+

Yüceler Yücesi Tanrı’ya şükrolsun.”+

Bunun üzerine Abram ona her şeyden ondalık verdi.+

21 Sonra Sodom kralı, Abram’a “Canları+ bana ver, mallar sende kalsın” dedi. 22 O zaman Abram, Sodom kralına şu karşılığı verdi: “Yeri göğü Yaratan Yüceler Yücesi Tanrı Yehova’nın önünde el kaldırıp ant ederim ki,+ 23 ‘Abram’ı ben zengin ettim’ demeyesin diye, senden ne bir iplik ne de çarık bağı alacağım;+ senden asla bir şey almayacağım. 24 Evet kendim için hiçbir şey almayacağım!+ Gençler zaten yiyeceklerini yedi; sadece benimle birlikte gelen adamlar, Aner, Eşkol ve Mamre+ paylarını alsınlar.”+

15 Bundan sonra, bir görüntüde Abram’a Yehova’nın şu sözü geldi:+ “Korkma+ Abram. Senin kalkanın Benim.+ Ödülün çok büyük olacak.”+ 2 Bunun üzerine Abram, “Ulu Rab Yehova” dedi. “Bana ne vereceksin? Çünkü ben çocuksuz öleceğim, evimin sahibi Şamlı Eliezer olacak.”+ 3 Sonra da, “Bana bir evlat vermedin+ ve bu yüzden evimden bir hizmetkâr+ mirasçım olacak” dedi. 4 Fakat ona Yehova’nın şu sözü geldi: “O senin mirasçın olmayacak; senin mirasçın senden gelen biri olacak.”+

5 Sonra Abram’ı dışarıya çıkardı ve “Lütfen göklere bak, yıldızları sayabilirsen say”+ dedi. Ardından, “İşte senin soyun da böyle olacak”+ dedi. 6 Abram Yehova’ya iman etti+ ve Tanrı onu doğru bir kişi saydı.+ 7 Tanrı ona şunu da söyledi: “Ben Yehova’yım, bu diyarı mülk olarak vermek için seni Kaldelilerin Ur şehrinden çıkaran Benim.”+ 8 O zaman Abram “Ulu Rab Yehova, bu diyarı mülk edineceğimi nasıl bileceğim?”+ diye sordu. 9 Bunun üzerine Tanrı ona şunu dedi: “Benim için üç yaşında bir düve, üç yaşında bir dişi keçi ve üç yaşında bir koç, ayrıca bir kumru ile bir yavru güvercin al.”+ 10 Abram tüm bu hayvanları aldı ve onları kesip iki parçaya ayırdı; her bir parçayı diğerinin karşısına koydu. Fakat kuşları parçalamadı.+ 11 Etlerin üzerine yırtıcı kuşlar iniyor,+ fakat Abram onları kovuyordu.

12 Bir süre sonra, güneş batarken Abram’ı derin bir uyku bastı;+ koyu bir karanlık tüm dehşetiyle üzerine çöküyordu. 13 Tanrı Abram’a şöyle söyledi: “Şunu bil ki, senin soyun kendi yurdu olmayan bir memlekette gurbet hayatı yaşayacak+ ve oranın halkına kölelik edecek. Dört yüz yıl boyunca eziyet çekecekler.+ 14 Fakat onların kölelik edeceği millete Ben hüküm vereceğim+ ve sonra çok malla oradan çıkacaklar.+ 15 Sen ise, huzur içinde atalarının yanına gideceksin; uzun bir ömür yaşadıktan sonra ölüp gömüleceksin.+ 16 Fakat senin soyun dördüncü nesilde buraya geri dönecek,+ çünkü Amorilerin kötülüğü henüz sınıra dayanmadı.”+

17 Artık güneş batıyordu ve koyu bir karanlık çökmeye başlamıştı. O sırada, dumanlı bir fırın ve yanan bir meşale, et parçalarının arasından geçiyordu.+ 18 O gün Yehova Abram’la bir ahit yaptı+ ve şunları söyledi: “Mısır’daki ırmaktan büyük ırmağa, Fırat Irmağına+ dek bu diyarı+ senin soyuna vereceğim: 19 Kenilerin,+ Kenizzilerin, Kadmonilerin, 20 Hititlerin,+ Perizzilerin,+ Refaoğullarının,+ 21 Amorilerin, Kenanlıların, Girgaşilerin ve Yebusilerin+ topraklarını senin soyuna vereceğim.”

16 Abram’ın karısı Saray’ın hiç çocuğu olmamıştı;+ onun Mısırlı bir hizmetçisi vardı, adı Hacer’di.+ 2 Saray Abram’a “Ne olur sözümü dinle!” dedi. “Yehova bana çocuk vermedi.+ Lütfen, hizmetçimle birlikte ol. Belki ondan çocuk sahibi olurum.”+ Abram Saray’ın sözünü dinledi.+ 3 Böylece Abram’ın Kenan diyarında geçirdiği onuncu yılın sonunda, karısı Saray Mısırlı hizmetçisi Hacer’i eş olarak kocası Abram’a verdi.+ 4 Abram Hacer’le birlikte oldu ve kadın hamile kaldı. Fakat Hacer hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçümsemeye başladı.+

5 O zaman Saray Abram’a “Çektiğim eziyetin sorumluluğu senindir” dedi. “Hizmetçimi senin koynuna ben verdim; ama o hamile olduğunu anlayınca beni küçük görmeye başladı. Seninle aramızdaki bu meselede Yehova hüküm versin.”+ 6 Bunun üzerine Abram Saray’a+ “İşte, hizmetçin senin emrinde” dedi, “Nasıl uygun görüyorsan öyle yap.”+ Böylece Saray ona sert davranmaya başladı, sonunda Hacer onun yanından kaçıp gitti.+

7 Daha sonra Yehova’nın meleği+ Hacer’i çölde Şur+ yolundaki pınarın başında buldu. 8 “Saray’ın hizmetçisi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sordu. O da “Hanımım Saray’dan kaçıyorum” dedi. 9 O zaman Yehova’nın meleği, “Hanımına dön ve ona boyun eğ” dedi.+ 10 Ve Yehova’nın meleği şunu söyledi: “Senin soyunu öylesine çoğaltacağım ki,+ çokluğundan sayılamayacak.”+ 11 Yehova’nın meleği şunları ekledi: “Hamilesin ve bir oğul doğuracaksın, adını İsmail*+ koyacaksın, çünkü Yehova feryadını işitti.+ 12 Oğluna gelince, yaban eşeği gibi zaptedilmez bir adam olacak. O herkese karşı, herkes de ona karşı olacak.+ Ve tüm kardeşlerinin karşısında çadır kuracak.”+

13 O zaman Hacer “Sen her şeyi gören Tanrısın”+ diyerek, kendisiyle konuşan Yehova’ya adıyla yakarmaya başladı; “Gerçekten de beni göreni mi gördüm şimdi?” diyordu. 14 Bu nedenle o pınar Beer-lahay-roi*+ diye adlandırıldı. Bugün o, Kadeş ile Bered arasındadır. 15 Hacer Abram’a bir oğul doğurdu ve Abram, Hacer’den doğan oğlunun adını İsmail koydu.+ 16 Hacer, oğlu İsmail’i doğurduğu zaman Abram seksen altı yaşındaydı.

17 Abram doksan dokuz yaşına geldiğinde, Yehova Abram’a görünüp şunları söyledi:+ “Ben Mutlak Güce Sahip Tanrı’yım.+ Benim yolumda yürü ve lekesiz ol.+ 2 Ahdimi seninle yapacağım,+ soyunu alabildiğine çoğaltacağım.”+

3 O zaman Abram yüzüstü yere kapandı+ ve Tanrı sözüne devam edip 4 “Ahdimi seninle+ yapıyorum; birçok milletin babası olacaksın”+ dedi. 5 “Sana artık Abram* denilmeyecek, adın İbrahim* olacak, çünkü seni birçok milletin babası yapacağım. 6 Soyunu alabildiğine çoğaltacağım, senden milletler meydana getireceğim, krallar çıkaracağım.+

7 Seninle+ ve senden sonra soyunla yapacağım ahit nesiller ve devirler boyu sürecek bir ahit olacak;+ sana ve senden sonra soyuna+ Tanrı olmak için bunu yapacağım. 8 Gurbet hayatı yaşadığınız diyarı, evet tüm Kenan diyarını sana ve senden gelecek soyuna+ devirler boyu mülk olarak vereceğim ve onlara Tanrı olacağım.”+

9 Tanrı devamen İbrahim’e şunları söyledi: “Ve sen ahdime bağlı kalacaksın, sen ve senden sonra soyun nesiller boyu ahdime bağlı kalacaksınız.+ 10 Sizlerle ve sizden sonra gelecek soyunuzla ahdim şudur:+ Aranızdaki her erkek sünnet olacak.+ 11 Evet, sünnet olacaksınız; sizinle Benim aramdaki ahdin işareti bu olacak.+ 12 Evinizde doğmuş olsun, soyunuzdan olmayan bir yabancıdan satın alınmış olsun, sekiz günlük her erkek çocuk sünnet edilecek+ ve bu nesiller boyu sürecek. 13 Senin evinde doğan ya da satın aldığın her erkek mutlaka sünnet edilecek.+ Bedenlerinizde işareti bulunan ahdim devirler boyu süren bir ahit olacak.+ 14 Bir erkek sünnetsizse ve sünnet olmazsa, o can halkının arasında yaşatılmayacak.+ O ahdimi çiğnemiştir.”

15 Sonra Tanrı İbrahim’e şunları söyledi: “Karın Saray’a gelince, ona artık Saray* demeyeceksin, çünkü adı Sara* olacak.+ 16 Onu bereketli kılacağım, sana ondan bir oğul vereceğim;+ karını öyle bereketli kılacağım ki ondan milletler doğacak,+ halklara krallar çıkacak.”+ 17 Bunun üzerine İbrahim yüzüstü yere kapandı, “Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi? Peki ya Sara; doksan yaşında bir kadın doğurabilir mi?”+ diye düşünerek+ güldü.

18 Ardından İbrahim Tanrı’ya “Keşke İsmail Senin önünde yaşasa!”+ dedi. 19 Bunun üzerine Tanrı şunları söyledi: “Karın Sara’dan bir oğlun olacak, adını İshak*+ koyacaksın. Ahdimi onunla ve sonra da soyuyla devirler boyu sürdüreceğim.+ 20 İsmail konusunda dediklerini işittim. Evet, ona bereket vereceğim, onu çocuklar sahibi edeceğim ve soyunu alabildiğine çoğaltacağım.+ Soyundan on iki bey çıkacak ve onu büyük bir millet yapacağım.+ 21 Fakat Ben ahdimi, Sara’nın gelecek yıl bu vakitte sana doğuracağı+ İshak’la+ sürdüreceğim.”

22 Böylece Tanrı, İbrahim’le konuşmasını bitirdi ve yükselerek yanından ayrıldı.+ 23 O gün İbrahim, oğlu İsmail’i, evinde doğmuş tüm erkekleri ve satın aldığı erkeklerin hepsini, evindeki her erkeği toplayıp Tanrı’nın kendisine söylemiş olduğu gibi sünnet etti.+ 24 İbrahim sünnet olduğunda+ doksan dokuz yaşındaydı. 25 Oğlu İsmail sünnet olduğunda on üç yaşındaydı.+ 26 İbrahim ve oğlu İsmail aynı gün sünnet oldular.+ 27 İbrahim’in evindeki tüm erkekler, evinde doğmuş olsun, yabancılardan satın alınmış olsun hepsi onunla birlikte sünnet oldu.+

18 Daha sonra Yehova, Mamre’deki+ büyük ağaçların orada İbrahim’e göründü.+ İbrahim günün sıcağında+ çadırın önünde oturuyordu. 2 Başını kaldırıp baktı,+ biraz ileride duran üç adam gördü. Adamları görünce, çadırın önünden kalkıp onları karşılamaya koştu ve önlerinde eğildi.+ 3 “Yehova, eğer benden hoşnutsan, ne olur kulunun yanından geçip gitme”+ dedi. 4 “İzin verin biraz su getirteyim de ayaklarınız yıkansın.+ Sonra ağacın altında dinlenirsiniz.+ 5 Mademki buraya, kulunuzun yanına geldiniz, bir parça ekmek getireyim de yüreğinize can gelsin,+ sonra yolunuza gidersiniz.” Bunun üzerine adamlar “Peki, dediğin gibi olsun” diye karşılık verdiler.

6 İbrahim hemen çadıra, Sara’nın yanına koştu, “Çabuk, üç ölçek* ince un al, hamur yoğurup pide yap”+ dedi. 7 Ardından sürüye koştu, en iyilerinden körpe bir buzağı alıp hizmetkârına verdi, o da onu çabucak hazırladı.+ 8 Sonra hazırlattığı buzağıyı alıp tereyağı ve sütle birlikte konukların önüne koydu.+ Onlar yerken kendisi de ağacın altında, yanlarında bekledi.+

9 “Karın Sara+ nerede?” diye sordular. İbrahim “Çadırda”+ diye cevap verdi. 10 Onlardan biri, “Gelecek yıl bu vakit geri geldiğimde karın Sara’nın bir oğlu olacak!”+ dedi. O sırada Sara, adamın arkasında bulunan çadırın girişinde onları dinliyordu. 11 İbrahim ve Sara yaşça ilerlemiş, ihtiyarlamışlardı.+ Sara âdetten kesilmişti.+ 12 Bu nedenle Sara için için gülerek,+ “Bu yaştan sonra, üstelik efendim de böylesine yaşlanmışken, bu sevinci nasıl tadarım?”+ diye düşündü. 13 O zaman Yehova İbrahim’e şunu söyledi: “Sara ‘Bu yaştan sonra çocuk doğurmam olacak şey mi?’+ diyerek neden güldü? 14 Yehova için imkânsız bir şey var mı?+ Belirlenen vakitte, gelecek yıl bu zamanda yanına döndüğümde Sara’nın bir oğlu olacak.” 15 Fakat Sara “Gülmedim!” diyerek inkâr etti, çünkü korkuyordu. O ise “Hayır, güldün!”+ dedi.

16 Daha sonra adamlar oradan ayrılırken Sodom’a+ doğru baktılar. Onları geçirmek için İbrahim de yanlarında yürüyordu.+ 17 Yehova, “Yapacağım şeyi İbrahim’den mi saklayacağım?”+ dedi. 18 “İbrahim’den büyük ve güçlü bir millet doğacak, yeryüzündeki tüm milletler onun aracılığıyla nimetler elde edecekler.+ 19 Onunla yakın oldum ki, kendisinden sonra oğullarına ve ev halkına Tanrısı Yehova’nın yolunda yürüyerek doğru ve adil olanı+ yapmalarını emretsin, Tanrısı Yehova da onun hakkında söylediklerini yerine getirsin.”+

20 Sonra Yehova, “Sodom ve Gomorra hakkındaki feryatlar+ göğe yükseldi, onların günahı çok ağır”+ dedi. 21 “Bana erişen feryatların haklı olup olmadığını öğrenmek için ineceğim, bütün bunları yapıp yapmadıklarını mutlaka göreceğim.”+

22 Adamlar oradan ayrılıp Sodom’a doğru gittiler; fakat Yehova+ hâlâ İbrahim’in karşısında durmaktaydı.+ 23 İbrahim O’na yaklaşıp “Doğruları kötülerle birlikte gerçekten yok edecek misin?”+ diye sordu. 24 “Diyelim ki şehirde elli doğru insan var. İçindeki elli doğru insan hatırına şehri bağışlamayıp tüm halkı yok mu edeceksin?+ 25 Doğruyla kötüyü aynı kefeye koyup, kötünün yanında doğruyu da öldürmen mümkün değil.+ Hayır, bunu yapman mümkün değil.+ Tüm dünyanın hâkimi adil davranmaz mı?”+ 26 Bunun üzerine Yehova şu karşılığı verdi: “Eğer Sodom’da, şehrin içinde elli doğru insan bulursam, onların hatırına tüm şehri bağışlayacağım.”+ 27 Fakat İbrahim tekrar söze girip “Ne olur dinle Yehova!” dedi. “İşte ben toz ve kül olduğum halde+ Seninle konuşmaya kalkıyorum. 28 Diyelim ki doğruların sayısı elliden beş eksik. Beş kişi için tüm şehri yok mu edeceksin?” Bunun üzerine O şu karşılığı verdi: “Eğer orada kırk beş kişi bulursam şehri yok etmeyeceğim.”+

29 Fakat İbrahim tekrar “Diyelim ki kırk kişi var” dedi. O da “Kırk kişinin hatırına bir şey yapmayacağım” karşılığını verdi. 30 İbrahim yine, “Ne olur Yehova öfkelenmesin+ de sözüme devam edeyim.+ Diyelim ki otuz kişi var” dedi. O da “Eğer otuz kişi bulursam bunu yapmayacağım” diye karşılık verdi. 31 Fakat İbrahim devam etti: “Ne olur dinle Yehova!+ Ben kimim ki Seninle konuşmaya kalkıyorum. Diyelim yirmi kişi var.” O da “Yirmi kişinin hatırına orayı yok etmeyeceğim”+ dedi. 32 Sonunda İbrahim şöyle söyledi: “Ne olur Yehova öfkelenmesin+ de son kez konuşayım:+ Diyelim on kişi var.” O da “On kişinin hatırına orayı yok etmeyeceğim”+ dedi. 33 Yehova,+ İbrahim’le konuşmasını bitirdikten sonra gitti. İbrahim de çadırına döndü.

19 İki melek akşam vakti Sodom’a vardılar. Lût Sodom şehrinin kapısında oturuyordu.+ Onları görünce karşılamak için ayağa kalkıp önlerinde eğildi.+ 2 “Efendilerim” dedi, “Rica ederim bu kulunuzun evine gelin, ayaklarınız yıkansın ve geceyi bizde geçirin.+ Sonra, erkenden kalkar yolunuza gidersiniz.”+ Onlar ise “Hayır, şehir meydanında geceleyeceğiz”+ dediler. 3 Fakat Lût çok ısrar etti.+ O zaman adamlar oradan Lût’un evine gitti. Lût onlara sofra kurdu,+ mayasız ekmek pişirdi,+ onlar da yedi.

4 Daha yatmamışlardı ki, Sodom erkekleri, gencinden yaşlısına şehrin bütün adamları bir güruh+ halinde Lût’un evini sardı.+ 5 Lût’a seslenip “Bu gece evine gelen adamlar nerede? Onları dışarı çıkarıp bize ver; onlarla yatalım”+ diye bağrışıyorlardı.

6 Sonunda Lût evin girişine, onların karşısına çıktı; kapıyı arkasından kapadı. 7 “Ne olur kardeşlerim, kötülük etmeyin”+ dedi. 8 “Size yalvarıyorum, erkek eli değmemiş+ iki kızım var. Onları size vereyim, istediğinizi yapın.+ Fakat o adamlara bir şey yapmayın,+ çünkü onlar çatımın gölgesine sığındı.”+ 9 Bunun üzerine “Çekil önümüzden!” diye bağırdılar, “Bu adam buraya dışarıdan gelip+ yerleştiği halde başımıza hâkim kesiliyor.+ Şimdi sana daha beterini yaparız.” Lût’un üzerine yürüyüp onu itip kakmaya+ başladılar; neredeyse kapıyı kıracaklardı.+ 10 O zaman iki adam ellerini uzatıp Lût’u evin içine çektiler ve kapıyı kapadılar. 11 Kapı önündekilerin hepsini de, küçüğünden büyüğüne+ kör ettiler.+ Öyle ki kapıyı aramaktan yoruldular.+

12 Adamlar Lût’a “Burada başka akraban var mı?” diye sordu. “Damatlarını, oğullarını, kızlarını ve şehirde kimin varsa hepsini buradan çıkar!+ 13 Burayı yok edeceğiz, çünkü onların yüzünden yükselen feryatlar Yehova’ya dek erişti+ ve Yehova şehri yok etmek üzere bizi gönderdi.”+ 14 Bunun üzerine Lût gidip kızlarıyla evlenecek olan damatlarıyla konuştu. “Kalkın, şehirden çıkın, çünkü Yehova burayı yok edecek!”+ dedi. Fakat onun sözleri damatlarına şaka gibi geldi.+

15 Şafak sökerken melekler Lût’u acele ettirip “Kalk, karınla iki kızını alıp buradan çık,+ yoksa şehrin kötülüğü içinde sen de yok olursun”+ dediler. 16 Lût ağır davrandı.+ Fakat Yehova ona acıdığından,+ adamlar Lût’la karısını ve iki kızını kollarından tutup şehrin dışına doğru götürdü.+ 17 Dış mahallelere varır varmaz, adamlardan biri, “Canını kurtarmak için kaç!+ Arkana bakma+ ve bu havzada*+ durma! Dağlara kaç, yoksa yok olup gidersin!”+ dedi.

18 O zaman Lût, “Ne olur Yehova, lütfen! 19 Sana yalvarırım” dedi. “Kuluna lütfettin+ ve canımı kurtararak+ bana çok büyük vefa*+ gösterdin. Fakat ben, ben dağlara kaçamam; çünkü felaket bana erişir, ölürüm.+ 20 Yalvarırım, şu yakındaki şehre kaçayım, nasıl olsa orası küçük bir yer. Ne olur izin ver de oraya kaçıp canımı kurtarayım. Bu Senin için küçük bir şey değil mi?”+ 21 Bunun üzerine ona “Peki bu dediğini de kabul ediyorum;+ sözünü ettiğin şehri yıkmayacağım”+ dedi. 22 “Çabuk o şehre kaç, sen oraya varmadan bir şey yapamam.”+ Bu nedenle şehre Tsoar*+ adını verdi.

23 Lût Tsoar’a vardığında diyarın üzerine güneş doğmuştu.+ 24 O zaman Yehova, Sodom ve Gomorra üzerine göklerden kükürt ve ateş yağdırdı.+ Yehova’dan gelen ateş, 25 bu şehirleri, tüm o havzayı altüst etti; şehirlerin halkını da topraktaki bitkileri de yok etti.+ 26 Bu arada, karısı Lût’un arkasında kalmıştı, geriye bakıyordu ve o tuzdan bir direk oldu.+

27 İbrahim sabah erkenden yola çıkıp daha önce Yehova’nın önünde durduğu yere gitti.+ 28 Aşağıya, Sodom ve Gomorra şehirlerine baktı, tüm havzaya göz gezdirdi. Yerden koyu bir duman yükseliyordu; ocaktan çıkan duman gibiydi.+ 29 Tanrı havzadaki şehirleri yok ederken İbrahim’i unutmamış, Lût’un yaşadığı bölgedeki şehirleri yakıp yıkarken, Lût’u bu yıkımın ortasından çıkarmıştı.+

30 Lût Tsoar’da+ yaşamaktan korktuğundan oradan ayrıldı ve iki kızıyla birlikte dağlık bölgede oturmaya başladı.+ Kızlarıyla bir mağaraya yerleşti. 31 Bir gün büyük kız küçüğüne, “Babamız yaşlı, herkes gibi biz de evlenmeye kalksak buralarda öyle biri yok”+ dedi. 32 “Gel, babamıza şarap içirip+ onunla yatalım da babamızın+ soyunu sürdürelim.”

33 Böylece bütün gece babalarına şarap içirdiler;+ büyük kız içeri girip babasıyla yattı. Fakat Lût, kızın yattığını da kalktığını da fark etmedi. 34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla ben yattım” dedi. “Bu gece yine ona şarap içirelim, sen de gidip onunla yat ki babamızın soyunu sürdürelim.” 35 Böylece o gece de babalarına durmadan şarap içirdiler; sonra küçük kız gidip babasıyla yattı. Fakat Lût onun yattığını da kalktığını da fark etmedi. 36 Lût’un iki kızı da babalarından hamile kaldı.+ 37 Bir süre sonra büyük kızın bir oğlu oldu ve adını Moab+ koydu. Bugün hâlâ Moaboğulları diye bilinen halkın atası budur.+ 38 Küçük kızın da bir oğlu oldu ve adını Ben-ammi koydu. Bugün hâlâ Ammonoğulları+ diye bilinen halkın atası budur.

20 İbrahim konakladığı yerden+ ayrılıp Necef diyarına göç etti. Kadeş+ ile Şur+ arasındaki bölgeye yerleşti; diyarın yabancısı olarak Gerar’da+ bir süre kaldı. 2 Karısı Sara için “Kız kardeşim”+ diyordu. Bunun üzerine Gerar kralı Abimelek adam gönderip Sara’yı getirtti.+ 3 Bir gece Tanrı Abimelek’e rüyada göründü ve “Aldığın kadın yüzünden öleceksin,+ çünkü o başka bir adama ait”+ dedi. 4 Fakat Abimelek henüz Sara’nın yanına yaklaşmamıştı.+ Bu nedenle şunları söyledi: “Yehova, gerçekten suçsuz bir milleti yok edecek misin?+ 5 Adam bana ‘O benim kız kardeşim’ demedi mi? Kadın da, ‘O benim kardeşim’ demedi mi? Ben bu konuda masumum ve dürüst davrandım.”+ 6 Bunun üzerine Tanrı rüyada ona şöyle dedi: “Dürüst davrandığını Ben de biliyorum.+ Bu yüzden Bana karşı günah işlemekten+ seni alıkoydum, ona dokunmana+ izin vermedim. 7 Şimdi adamın karısını geri gönder. O bir peygamber;+ senin için dua eder,+ yaşarsın. Fakat kadını geri göndermezsen, şunu bil ki, mutlaka öleceksin; sen ve sana ait olan herkes ölecek.”+

8 Abimelek sabah erkenden kalkıp bütün hizmetkârlarını çağırdı, tüm olanları anlattı. Adamlar çok korktu. 9 Bunun üzerine Abimelek İbrahim’i çağırdı ve “Bize bunu nasıl yaparsın? Ben sana ne kötülük ettim de, beni ve krallığımı büyük bir günaha+ soktun? Bunu bana yapmamalıydın”+ dedi. 10 “Böyle bir şeyi neden yaptın?”+ diye sordu. 11 İbrahim şu karşılığı verdi: “Çünkü, ‘Buralarda Tanrı korkusu+ yoktur, karım yüzünden beni mutlaka öldürürler’+ diye düşündüm. 12 Ayrıca o gerçekten de benim kız kardeşim; babamız bir ama annemiz ayrı. Sonra da benim karım oldu.+ 13 Tanrı, babamın evinden ayrılıp+ göçebe hayatı sürmemi istediği zaman ona, ‘Gideceğimiz her yerde “bu benim kardeşim” dersen, bana vefa+ göstermiş olursun’+ dedim.”

14 Sonra Abimelek İbrahim’e koyunlar, sığırlar, hizmetkârlar, hizmetçiler hediye etti; karısı Sara’yı da geri verdi.+ 15 Ayrıca şunu dedi: “İşte topraklarım senin önünde, nereyi beğenirsen orada otur.”+ 16 Sara’ya da şunları söyledi: “Kardeşine+ bin gümüş veriyorum. Bu seni yanındakilerin ve başkalarının gözünde temize çıkaran+ bir kanıt olacak, böylece kimse seni kınayamayacak.” 17 İbrahim Tanrı’ya dua etti+ ve Tanrı Abimelek’e, karısına ve köle kızlarına şifa verdi; böylece kadınlar tekrar çocuk sahibi oldular. 18 Çünkü Yehova, İbrahim’in karısı Sara yüzünden Abimelek’in evindeki bütün rahimleri kapamıştı.+

21 Yehova söylemiş olduğu gibi Sara’yla ilgilendi. Ve Yehova onun için vermiş olduğu sözü+ yerine getirdi. 2 Sara hamile kaldı+ ve İbrahim’in yaşlılığında, Tanrı’nın ona söylemiş olduğu vakitte+ bir oğul doğurdu. 3 İbrahim, Sara’dan doğan oğlunun adını İshak+ koydu. 4 Tanrı’nın kendisine emrettiği gibi, oğlu İshak’ı sekiz günlük olunca sünnet etti.+ 5 Oğlu İshak doğduğunda İbrahim yüz yaşındaydı. 6 O zaman Sara, “Tanrı yüzümü güldürdü. Bunu duyan herkes de benimle birlikte gülecek”+ dedi, 7 “Kim İbrahim’e ‘Sara çocuk emzirecek’ derdi? Ama işte yaşlılığında ona bir oğul doğurdum.”

8 Derken, çocuk büyüdü, sütten kesilme zamanı geldi.+ İbrahim, İshak’ın sütten kesildiği gün büyük bir ziyafet verdi. 9 Bu arada Sara, İbrahim’in Mısırlı Hacer’den+ doğan oğlunun İshak’ı alaya aldığını+ fark ediyordu. 10 Bu nedenle İbrahim’e, “Bu köle kızı ve oğlunu kov. Bu kölenin oğlu, oğlum İshak’la birlikte mirasçı olmayacak”+ diyordu. 11 Fakat oğluyla+ ilgili bu sözler İbrahim’in canını sıktı. 12 O zaman Tanrı ona şunları söyledi: “Sara’nın, köle kız ve oğlu hakkında söyledikleri canını sıkmasın. Onun sözünü dinle, çünkü sana vaat edilen soy İshak’tan gelecek.+ 13 Köle kızın oğluna+ gelince, ondan da bir millet meydana getireceğim, çünkü o senin evladın.”+

14 Böylece İbrahim sabah erkenden kalktı. Ekmek ve bir tulum su aldı, bunları Hacer’in omzuna koydu;+ çocuğu+ da verip kadını gönderdi. Hacer gitti ve Beer-şeba Çölünde+ dolaştı. 15 Bir süre sonra tulumdaki su bitti+ ve Hacer oğlunu bir çalının dibine bıraktı.+ 16 Kendisi de “Çocuğun ölümünü görmeyeyim”+ diyerek bir ok atımı kadar uzaklaşıp tek başına oturdu. Orada oturup hıçkırarak ağlamaya başladı.+

17 Tanrı çocuğun sesini duydu.+ Ve O’nun meleği göklerden Hacer’e “Neyin var Hacer?” diye seslendi,+ “Korkma, çünkü Tanrı bıraktığın yerden çocuğun sesini duydu. 18 Git, çocuğu tutup kaldır, çünkü ondan büyük bir millet meydana getireceğim.”+ 19 Sonra Tanrı Hacer’in gözlerini açtı ve o bir su kuyusu gördü.+ Gidip tulumu suyla doldurdu, oğluna içirdi. 20 Tanrı çocuğu hiç bırakmadı;+ çocuk çölde büyüdü ve okçu+ oldu. 21 Paran Çölünde+ oturuyordu; annesi ona Mısır’dan bir kız aldı.

22 O günlerde Abimelek, ordu komutanı Fikol’le birlikte İbrahim’e gelip “Tanrı yaptığın her işte seninle”+ dedi. 23 “Şimdi burada Tanrı hakkı için yemin et;+ bana, çocuklarıma ve soyumdan olanlara hainlik etmeyeceksin;+ ben sana nasıl vefa gösterdiysem,+ sen de bana vefa göstereceksin, yabancı olarak yaşadığın bu diyara+ da vefalı olacaksın.” 24 İbrahim de, “Yemin ederim”+ dedi.

25 Sonra İbrahim, Abimelek’e su kuyusunu zorla ele geçiren+ hizmetkârları yüzünden çıkıştı. 26 Abimelek “Bunu kimin yaptığını bilmiyorum; ne sen bana böyle bir şey bildirdin ne de ben duydum; daha şimdi duyuyorum”+ dedi. 27 Bunun üzerine İbrahim, Abimelek’e koyunlar ve sığırlar verdi;+ ikisi orada antlaştılar.+ 28 İbrahim sürüden yedi dişi kuzu seçip ayırdı, 29 Abimelek ona “Şimdi bu yedi kuzuyu ayırmanın anlamı ne?” diye sordu. 30 İbrahim şu karşılığı verdi: “Bu yedi kuzuyu benim elimden al ki, kuyuyu benim kazdığıma kanıt olsun.”+ 31 Bu nedenle o yere Beer-şeba*+ adını verdi, çünkü ikisi orada yemin etmişti. 32 Böylece onlar Beer-şeba’da antlaştı.+ Ardından Abimelek, ordu komutanı Fikol ile Filistî diyarına+ geri döndü. 33 Sonra İbrahim Beer-şeba’da bir ılgın ağacı dikti ve orada ebedi Tanrı+ Yehova’ya adıyla yakardı.+ 34 İbrahim bir yabancı olarak yaşadığı Filistî diyarında uzun bir süre daha kaldı.+

22 Bu olanlardan sonra Tanrı İbrahim’i sınadı.+ “İbrahim!” diye seslendi ve o “Efendim!”+ dedi. 2 Tanrı ona “Lütfen, çok sevdiğin biricik oğlun+ İshak’ı+ al ve Moriya+ yöresine git. Orada sana göstereceğim+ bir dağda onu yakılan sunu olarak sun” dedi.

3 İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu, hizmetkârlarından ikisini ve oğlu İshak’ı yanına aldı.+ Yakılan sunu için odun yardı. Sonra kalkıp Tanrı’nın kendisine söylediği yere gitmek üzere yola çıktı. 4 Üçüncü gün İbrahim başını kaldırıp uzaktan o yeri gördü. 5 O zaman hizmetkârlarına+ “Siz burada durun, eşek de sizinle kalsın; oğlumla ben oraya gidiyoruz; ibadet edip+ döneceğiz” dedi.

6 İbrahim yakılan sunu için getirdiği odunları alıp oğlu İshak’ın sırtına yükledi;+ ateşle bıçağı da kendisi aldı ve birlikte gittiler.+ 7 Yolda İshak, İbrahim’e “Baba!”+ dedi, o da “Efendim, oğlum”+ diye karşılık verdi. İshak, “Ateş var, odun var, peki yakılan sunu için koyun+ nerede?” diye sordu. 8 İbrahim o zaman “Oğlum, yakılan sunu için gereken koyunu Tanrı Kendisi sağlar”+ dedi. Ve birlikte yola devam ettiler.

9 Sonunda, Tanrı’nın İbrahim’e söylediği yere vardılar. İbrahim orada bir sunak+ yaptı, odunları dizdi ve oğlu İshak’ın el ve ayaklarını bağlayıp onu sunağa, odunların üzerine yatırdı.+ 10 Ardından oğlunu kurban etmek üzere+ elini uzatıp bıçağı aldı. 11 Fakat Yehova’nın meleği göklerden “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi;+ o “Efendim” diye karşılık verdi. 12 Melek “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma;+ şimdi biliyorum ki, sende Tanrı korkusu var, çünkü oğlunu, biricik evladını benden esirgemedin.”+ 13 İbrahim başını kaldırınca, ötede boynuzlarından çalılara takılmış bir koç gördü. Bunun üzerine gidip koçu aldı ve oğlunun yerine onu yakılan sunu olarak sundu.+ 14 İbrahim o yerin adını Yehova-yire* koydu. Bugün hâlâ söylenen “Yehova’nın dağında gereken sağlanır”+ sözü bundan çıkmıştır.

15 Yehova’nın meleği göklerden İbrahim’e ikinci kez seslendi 16 ve şunları söyledi: “Yehova’nın sözü: ‘Varlığım üzerine yemin ederim ki,+ bunu yaptığın, oğlunu, biricik evladını esirgemediğin+ için, 17 sana nimetler vereceğim ve soyunu göğün yıldızları, deniz kıyısındaki kum taneleri kadar çoğaltacağım.+ Senin soyun düşmanlarının kapısını* ele geçirecek.+ 18 Senin soyun+ aracılığıyla yeryüzündeki tüm milletler nimetler elde edecek, çünkü sözümü dinledin.”+

19 Sonra İbrahim hizmetkârlarının yanına döndü; kalktılar, Beer-şeba’ya+ gitmek üzere yola çıktılar. İbrahim Beer-şeba’da oturmaya devam etti.

20 Bu olanlardan sonra, İbrahim’e bir haber geldi: “Kardeşin Nahor’un+ Milka’dan+ oğulları oldu. 21 İlk oğul Uts, kardeşi Buz,+ Aram’ın babası olan Kemuel, 22 Kesed, Hazo, Pildaş, Yidlaf ve Betuel.”+ 23 Betuel, Rebeka’nın+ babasıydı. İbrahim’in kardeşi Nahor’un bu sekiz oğlunu Milka doğurdu. 24 Nahor’un Reuma adında bir de cariyesi vardı. O da Tebah, Gaham, Tahaş ve Maaka’yı+ doğurdu.

23 Sara yüz yirmi yedi yıl yaşadı; ömrünün yılları bu kadardı.+ 2 Sara Kenan diyarında,+ Hebron+ da denilen Kiryat-arba’da+ öldü. İbrahim çadıra girdi ve onun için yas tutup ağladı. 3 Sonra ölünün başından kalktı ve gidip Hetoğullarıyla*+ konuştu. 4 Onlara, “Ben aranızda misafir olarak oturan bir yabancıyım.+ Bana toprağınızdan bir mezar yeri verin de ölümü gömeyim”+ dedi. 5 Bunun üzerine Hetoğulları İbrahim’e, 6 “Dinle efendim;+ sen aramızda Tanrı’nın bir beyisin”+ dediler. “Ölünü mezar yerlerimizin en iyisine göm.+ Bizden hiç kimse senden mezar yerini esirgeyip de ölünü gömmene engel olmaz.”+

7 O zaman İbrahim kalkıp yöre halkının,+ Hetoğullarının+ önünde eğildi 8 ve “Eğer ölümü kaldırıp gömmeme gönlünüz razı ise, sözümü dinleyin ve Tsohar oğlu Efron’a benim adıma+ ricada bulunun” dedi. 9 “Tarlasının sonunda bulunan, kendisine ait Makpela+ mağarasını bana satsın. Bedeli kaç gümüşse tamamını ona ödeyeceğim; o yeri sizin önünüzde bana mezar yeri olarak versin.”+

10 Efron, Hetoğullarıyla birlikte oturuyordu. Bu nedenle Hititli Efron,+ şehrinin kapısından girenler içindeki Hetoğullarının önünde İbrahim’e şöyle cevap verdi:+ 11 “Hayır efendim! Beni dinle. O tarlayı içindeki mağarayla birlikte sana veriyorum. Halkımın evlatlarının gözü önünde onu sana veriyorum.+ Ölünü oraya göm.” 12 O zaman İbrahim yöre halkının önünde eğildi 13 ve onların önünde Efron’a “Hayır olmaz . . . ” dedi. “Bak beni dinle! Tarlanın bedeli olan gümüşü sana vereceğim. Bunu kabul et ki,+ ölümü oraya gömeyim.”

14 Efron, İbrahim’e şu karşılığı verdi: 15 “Dinle efendim; dört yüz şekel* gümüş değerinde bir toprak parçasının aramızda lafı mı olur? Sen ölünü göm.”+ 16 İbrahim Efron’u dinledi ve onun Hetoğullarının önünde söylediği miktarı, dört yüz şekel gümüşü, tüccarların kullandığı ölçüyle tartıp+ kendisine verdi. 17 Böylece Efron’un Mamre önündeki Makpela’da bulunan tarlasının,+ içindeki mağara ve kenarındaki tüm ağaçlarla birlikte, 18 şehir kapısından girenler arasındaki Hetoğullarının gözü önünde+ İbrahim tarafından satın alındığı, artık onun mülkü olduğu onaylandı.+ 19 Ve İbrahim karısı Sara’yı, Kenan diyarında Mamre önünde (Hebron’da), Makpela tarlasındaki mağaraya gömdü.+ 20 Böylece tarlanın ve içindeki mağaranın, mezar yeri olarak Hetoğullarının elinden İbrahim’in mülkiyetine geçtiği+ onaylandı.

24 Artık İbrahim ihtiyarlamış, iyice yaşlanmıştı; Yehova ona her yönden nimetler vermişti.+ 2 İbrahim, evindeki bütün işlerin idaresinden sorumlu en yaşlı hizmetkârına+ “Lütfen elini uyluğumun altına koy”+ dedi, 3 “Göklerin ve yerin Tanrısı Yehova’nın önünde yemin etmeni istiyorum;+ aralarında oturduğum Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın.+ 4 Memleketime, akrabalarıma+ gideceksin; oğlum İshak için oradan kız alacaksın.”

5 Fakat hizmetkâr ona “Ya kız benimle buralara gelmek istemezse?” diye sordu, “O zaman oğlunu ayrıldığın memlekete+ geri mi götüreyim?” 6 Bunun üzerine İbrahim “Sakın oğlumu oraya götürme”+ dedi, 7 “Beni babamın evinden, akrabalarımın memleketinden getiren+ ve ‘Bu diyarı+ senin soyuna+ vereceğim’ diye bana yemin eden+ göklerin Tanrısı Yehova, senin önün sıra meleğini gönderecek+ ve oğluma oradan+ bir kız alacaksın. 8 Kız seninle gelmek istemezse, ettiğin yeminden muaf olursun.+ Fakat sakın oğlumu oraya geri götürme.” 9 Böylece hizmetkâr, elini efendisi İbrahim’in uyluğunun altına koyup yemin etti.+

10 Hizmetkâr, efendisinin develerinden on deve seçti ve efendisine ait olup kendi eli altında bulunan her türlü değerli şeyden+ de yanına aldı. Sonra kalkıp Mezopotamya’ya, Nahor’un şehrine doğru yola koyuldu. 11 Sonunda akşamüstü şehrin dışında bir kuyuya gelip develeri orada çöktürdü;+ kadınların su çekmeye çıktıkları vakitti.+ 12 “Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova”+ dedi. “Ne olur bugün işimi rast getir, efendim İbrahim’e vefanı+ göster.+ 13 İşte pınarın başında duruyorum, şehrin kızları su çekmeye+ geliyorlar. 14 Ben ‘Ne olur testini indir de biraz su içeyim’ dediğimde, ‘Buyur iç, develerine de su vereyim’ diyecek olan kız, kulun İshak’a seçtiğin kız olsun.+ Bu şekilde, efendime vefa gösterdiğini bileyim.”+

15 Daha diyeceklerini bitirmemişti ki,+ Rebeka omzunda su testisiyle+ çıkageldi; o, İbrahim’in kardeşi Nahor’un,+ Milka’dan+ doğan oğlu Betuel’in+ kızıydı. 16 Çok güzel+ bir genç kızdı, ona erkek eli değmemişti.+ Pınara indi ve testisini doldurup çıktı. 17 Hizmetkâr hemen koşup onu karşıladı ve “Ne olur testinden bir yudum su ver de içeyim” dedi.+ 18 Kız “Buyur iç efendim” diyerek çabucak testisini indirdi ve adama su verdi.+ 19 Ona su verdikten sonra “Develerin için de su çekeyim, kanıncaya kadar içsinler”+ dedi. 20 Ve hemen testiyi yalağa boşalttı; defalarca kuyuya koşup su çekti;+ hizmetkârın tüm develerine durmaksızın su çekti. 21 Tüm bunlar olup biterken adam şaşkınlıkla kıza bakıyor, Yehova’nın, yolculuğunu amacına ulaştırıp ulaştırmadığını anlamak için sessiz sedasız onu izliyordu.+

22 Sonunda, develer su içmeyi bitirince, adam kız için yarım şekel ağırlığında altın bir burun halkası+ ve kollarına takmak üzere on şekel ağırlığında iki altın bilezik+ çıkardı. 23 Kıza, “Söyler misin, sen kimin kızısın? Geceyi geçirmemiz için babanın evinde yer var mı?”+ diye sordu. 24 Kız da “Nahor’un Milka’dan+ olan oğlu Betuel’in kızıyım”+ dedi. 25 Sonra “Bizde bol saman ve yem var; gecelemek için yer de var”+ diye ekledi. 26 Adam Yehova’nın önünde eğilip yere kapandı,+ 27 “Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova’ya şükürler olsun”+ dedi, “Yehova, Efendime vefasını her zaman gösterdi ve hep sözüne sadık kaldı. Efendimin kardeşlerinin evine giden yolu bana O gösterdi.”+

28 Kız koşarak gidip annesinin ev halkına olanları anlattı. 29 Rebeka’nın bir erkek kardeşi vardı, ismi Laban’dı.+ Laban adamın yanına, pınara doğru koştu. 30 Laban, kız kardeşi Rebeka’nın burun halkasını ve bileğindeki bilezikleri+ görmüş, adamla ilgili anlattıklarını işitmişti. Adamın yanına geldi, baktı ki o pınarın başında develerin yanında duruyor. 31 Hemen, “Yehova’nın sevgili kulu,+ buyur gel” dedi, “Neden burada duruyorsun? Evi ve develer için yeri hazırladım.” 32 Böylece adam eve geldi. Laban develerin kolanlarını çözüp onlara saman ve yem verdi; adama ve yanındakilere de ayaklarını yıkamaları için su getirdi.+ 33 Sonra adamın önüne yemek koydular, fakat o “Geliş nedenimi anlatmadan yemeğe başlamayacağım” dedi. Bunun üzerine Laban “Öyleyse anlat!” dedi.+

34 Ve adam anlatmaya başladı: “Ben İbrahim’in hizmetkârıyım.+ 35 Yehova efendime bereket verdi ve onu büyük bir adam yaptı; ona koyunlar, sığırlar, gümüş, altın; hizmetkârlar, hizmetçiler, develer, eşekler verdi.+ 36 Ve efendimin karısı Sara ilerlemiş yaşında efendime bir oğul doğurdu;+ efendim sahip olduğu her şeyi ona verecek.+ 37 Dolayısıyla, efendim ‘Topraklarında oturduğum Kenanlıların kızlarından oğluma kız almayacaksın’ diye bana yemin verdirdi.+ 38 ‘Babamın evine, aileme+ gidecek ve oğluma oradan kız alacaksın’ dedi.+ 39 Ben de efendime ‘Ya kız benimle gelmezse?’ diye sordum.+ 40 Bunun üzerine bana ‘Yolunda yürüdüğüm Yehova,+ meleğini seninle gönderecek+ ve işini rast getirecek’+ dedi, ‘Oğluma ailemden, babamın evinden+ kız alacaksın. 41 Aileme gittiğin zaman kızı sana vermezlerse, ettiğin yeminden muaf olursun; o zaman yemininden sorumlu tutulmazsın.’+

42 Bugün pınara vardığımda, ‘Efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova, işimi rast getireceğini şundan bileyim’ dedim:+ 43 ‘Bu pınarın başında otururken, su çekmeye gelen kıza,+ ne olur testinden biraz su içeyim dediğimde, 44 eğer o, buyur iç, develerin için de su çekeyim derse ey Yehova, efendimin oğlu için seçtiğin kız o olsun.’+

45 İçimden+ bunları geçirirken,+ omzunda testiyle Rebeka çıkageldi; pınara indi ve su çekmeye başladı.+ Ona ‘Ne olur biraz su ver’ dedim.+ 46 Kız hemen testiyi omzundan indirdi ve ‘Buyur iç,+ develerine de su vereyim’ dedi. Suyu içtim; develere de su verdi. 47 Ona ‘Sen kimin kızısın?’+ diye sordum, o da ‘Nahor’un Milka’dan doğan oğlu Betuel’in kızıyım’ dedi. Bunun üzerine, burnuna halkayı ve bileklerine bilezikleri taktım.+ 48 Sonra eğilip Yehova’nın önünde yere kapandım ve efendim İbrahim’in Tanrısı Yehova’ya şükrettim;+ çünkü efendimin oğluna kardeş kızını almak üzere bana doğru yolda+ rehberlik etmişti. 49 Şimdi siz efendime vefanızı ve sadakatinizi gösterecek misiniz,+ söyleyin. Yok eğer hayır diyecekseniz bileyim de, ona göre ne yapacağıma karar vereyim.”+

50 Bunun üzerine Laban ve Betuel şu karşılığı verdiler: “Bu Yehova’nın işidir.+ Biz sana evet ya da hayır diyemeyiz.+ 51 İşte Rebeka karşında, al götür; Yehova’nın söylediği gibi, efendinin oğlunun karısı olsun.”+ 52 İbrahim’in hizmetkârı onların bu sözlerini duyar duymaz Yehova’nın önünde yere kapandı.+ 53 Ve gümüş, altın hediyeler, elbiseler çıkarıp Rebeka’ya verdi. Kızın kardeşine ve annesine de değerli armağanlar verdi.+ 54 Sonra, hizmetkâr ve yanındaki adamlar yiyip içtiler; geceyi orada geçirdiler ve sabahleyin kalktılar.

Hizmetkâr “Beni yolcu edin de efendime gideyim”+ dedi. 55 Bunun üzerine kızın kardeşi ve annesi, “Kız bizimle hiç olmazsa on gün daha kalsın. Sonra gider” dediler. 56 Fakat adam şu karşılığı verdi: “Yehova işimi rast getirdiğine+ göre beni alıkoymayın. Beni yolcu edin de efendime gideyim.”+ 57 Onlar “Kızı çağırıp kendisine soralım”+ dediler. 58 Rebeka’yı çağırıp “Bu adamla gitmek ister misin?” diye sordular. O da “İsterim”+ dedi.

59 Bunun üzerine, kardeşleri Rebeka’yı,+ sütannesini,+ İbrahim’in hizmetkârını ve adamlarını yolcu ettiler. 60 Rebeka için hayırdua edip “Sen, kız kardeşimiz, binlerce on binlerin anası ol; senin soyun kendilerinden nefret edenlerin kapısını* ele geçirsin”+ dediler. 61 Sonra Rebeka ile hizmetindeki kızlar+ kalkıp develere+ bindiler ve İbrahim’in hizmetkârının peşi sıra gittiler. Böylece adam Rebeka’yı alıp yola koyuldu.

62 Bu arada, İshak Beer-lahay-roi+ yolundan gelmişti. Çünkü Necef diyarında+ yaşıyordu. 63 O, derin düşünmek+ için akşamüstü kırda dolaşmaya çıkmıştı. Başını kaldırıp bakınca gelen develeri gördü. 64 Rebeka da başını kaldırıp bakınca İshak’ı gördü ve deveden indi. 65 Hizmetkâra “Kırdan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?” diye sordu. Hizmetkâr “O benim efendim” dedi. Rebeka bir örtü aldı ve başını örttü.+ 66 Hizmetkâr tüm yaptıklarını İshak’a anlattı. 67 Sonra İshak Rebeka’yı annesi Sara’nın çadırına+ götürdü. Böylece onu aldı; Rebeka onun karısı oldu.+ İshak ona âşık oldu;+ ve annesinin ölümünden+ sonra teselli buldu.

25 İbrahim tekrar evlendi; karısının adı Ketura’ydı.+ 2 İbrahim’in Ketura’dan Zimran, Yokşan, Medan, Midyan,+ Yişbak ve Şuah+ adında oğulları oldu.

3 Yokşan’ın Seba+ ve Dedan+ adında oğulları oldu.

Dedan Aşşurim, Letuşim ve Leummim’in atasıydı.

4 Midyan’ın oğulları Efa,+ Efer, Hanok, Abida ve Eldaa+ idi.

Bunların hepsi Ketura’nın oğullarıydı.

5 İbrahim sahip olduğu her şeyi İshak’a bıraktı.+ 6 Cariyelerinden olan oğullarına da armağanlar verdi.+ Sonra onları, daha kendisi hayattayken, İshak’tan uzağa,+ Doğu’ya+ gönderdi. 7 İbrahim yüz yetmiş beş yıl yaşadı; ömrü bu kadardı. 8 İbrahim iyice yaşlanmıştı, yaşlı ve hayata doymuş bir adam olarak son nefesini verdi; ölüp atalarına katıldı.+ 9 Oğulları İshak ve İsmail onu, Hititli Tsohar oğlu Efron’un Mamre önündeki tarlasında bulunan Makpela mağarasına gömdüler.+ 10 O tarlayı İbrahim Hetoğullarından almıştı. İbrahim ve karısı Sara oraya gömüldü.+ 11 Tanrı, İbrahim’in ölümünden sonra da oğlu İshak’a bereket verdi;+ İshak, Beer-lahay-roi+ yakınlarında oturuyordu.

12 İbrahim’in, Sara’nın hizmetçisi Mısırlı Hacer’den olan oğlu+ İsmail’in soy kaydı+ şudur:

13 İsmail’in birer aile atası olan oğullarının isimleri şöyledir: İlk oğlu Nebayot’tu,+ sonrakiler Kedar,+ Adbeel, Mibsam,+ 14 Mişma, Duma, Massa, 15 Hadad,+ Tema,+ Yetur, Nafiş ve Kedema’ydı.+ 16 İsmail’in oğulları bunlardır; köyleri ve obaları+ onların adıyla anılır; onlar on iki boyun+ beyleridir. 17 İsmail yüz otuz yedi yıl yaşadıktan sonra son soluğunu verdi; ölüp atalarına katıldı.+ 18 İsmailoğullarının çadır kurdukları bölge, Mısır önlerinde bulunan Şur+ yakınlarındaki Havila’dan+ Asur’a dek uzanırdı. Kardeşlerinin karşısında otururlardı.+

19 İbrahim’in oğlu İshak’la+ ilgili kayıt şudur:

İbrahim İshak’ın babasıydı. 20 İshak, Paddan-aram’dan Arami+ Betuel’in+ kızı ve Arami Laban’ın kız kardeşi Rebeka ile evlendiğinde kırk yaşındaydı. 21 İshak durmadan Yehova’ya dua ediyordu;+ özellikle de karısı için, çünkü karısı kısırdı.+ Ve Yehova onun yakarışlarını duydu,+ karısı Rebeka gebe kaldı. 22 Rebeka’nın karnındaki çocuklar itişmeye başladı;+ bunun üzerine o “Eğer böyle sıkıntı çekeceksem, yaşamanın ne anlamı var?” dedi. Böylece Yehova’ya danıştı.+ 23 Yehova ona “Karnında+ iki millet var” dedi, “Senden iki ayrı halk doğacak.+ Halklardan biri diğerinden güçlü olacak.+ Büyüğü küçüğüne kulluk edecek.”+

24 Ve Rebeka’nın doğum vakti geldi; karnında ikiz vardı.+ 25 Çocukların ilki doğdu, kızıldı ve sanki tüylü bir cüppe giymişti;+ bu nedenle ismini Esav*+ koydular. 26 Sonra Esav’ın kardeşi doğdu, eliyle onun topuğunu tutuyordu;+ bu nedenle ismini Yakup*+ koydular. Rebeka onları doğurduğunda İshak altmış yaşındaydı.

27 Ve çocuklar büyüdü; Esav kırlarda dolaşan, avlanmayı bilen bir adam oldu;+ Yakup ise çadırlarda yaşayan+ doğru bir adamdı.+ 28 İshak Esav’ı severdi, çünkü ona av eti getirirdi; Rebeka ise Yakup’u severdi.+ 29 Bir gün Yakup yemek pişiriyordu; Esav da yorgun bir halde kırdan gelmişti. 30 Yakup’a “Ne olur şu kırmızı yemekten bana bir lokma ver” dedi, “Çabuk ol, çok yorgunum, şu yemekten biraz yiyeyim.” Bu nedenle ona Edom*+ dendi. 31 O zaman Yakup “Önce bana ilk oğulluk hakkını+ sat” dedi. 32 Esav şu karşılığı verdi: “Şurada ölmek üzereyim, ilk oğulluk hakkının bana ne faydası var?” 33 Yakup “Önce bana yemin et”+ dedi. Esav yemin edip ilk oğulluk hakkını Yakup’a sattı.+ 34 Ve Yakup Esav’a ekmek ve mercimek yemeği verdi; o da yedi içti.+ Sonra kalkıp yoluna gitti. Esav ilk oğulluk hakkını hor görmüştü.+

26 O sırada diyarda İbrahim’in zamanında+ olduğu gibi yine bir kıtlık başladı. Bu nedenle İshak Gerar’a,+ Filistîlerin kralı Abimelek’e gitti. 2 Yehova ona görünüp şunları söyledi:+ “Mısır’a inme. Sana söyleyeceğim yerde+ çadır kur. 3 Bu diyarda geçici bir süre otur;+ Ben senin yanında olacağım ve sana bereket vereceğim; çünkü tüm bu toprakları sana ve senin soyuna vereceğim.+ Baban İbrahim’e ettiğim yemini tutacağım.+ 4 ‘Soyunu göklerin yıldızları kadar çoğaltacağım, tüm bu toprakları senin soyuna vereceğim.+ Senin soyun aracılığıyla yeryüzündeki tüm milletler nimetler elde edecek.’+ 5 Çünkü İbrahim sözümü dinledi ve Bana olan yükümlülüklerini daima yerine getirdi; emirlerime, hükümlerime, kanunlarıma hep uydu.”+ 6 Böylece İshak Gerar’da+ oturmaya devam etti.

7 Bu arada, yörenin adamları ona karısı hakkında sorular soruyordu. İshak da “O benim kız kardeşim”+ diyordu, çünkü “karım” demekten korkuyordu. Karısı güzel bir kadın olduğundan,+ “Rebeka yüzünden beni öldürürler” diye düşünüyordu. 8 Aradan uzun bir zaman geçti; bir gün Filistîlerin kralı Abimelek pencereden bakarken İshak’ın, karısı Rebeka’yla gülüp oynaştığını gördü.+ 9 Abimelek hemen İshak’ı çağırtıp “Bu kadın kesinlikle senin karın! Neden ‘O benim kız kardeşim’ dedin?” diye sordu. İshak “Onun yüzünden beni öldürürler diye korktuğum için öyle söyledim” dedi.+ 10 O zaman Abimelek “Bize bunu nasıl yaparsın?”+ dedi, “Halktan biri karınla birlikte olabilirdi, neredeyse bize suç işletecektin.”+ 11 Ardından tüm halka şu emri duyurdu: “Kim bu adama ve karısına dokunursa, öldürülecektir!”

12 Sonra İshak o memlekette ekin ekti+ ve aynı yıl yüz kat ürün aldı,+ çünkü Yehova ona bereket veriyordu.+ 13 Böylece İshak zenginleşti; giderek daha çok mal mülk edindi ve büyük bir adam oldu.+ 14 Koyun sürüleri, sığır sürüleri ve çok sayıda hizmetkârı vardı;+ bu nedenle Filistîler onu kıskanmaya başladı.+

15 Babası İbrahim’in bir zamanlar hizmetkârlarına kazdırdığı tüm kuyuları+ Filistîler kapattı ve toprakla doldurdular.+ 16 Sonunda Abimelek İshak’a “Yöremizden git, çünkü bizden daha güçlü oldun”+ dedi. 17 Böylece İshak oradan ayrıldı ve Gerar+ Vadisinde konak yeri kurdu, orada oturmaya başladı. 18 İshak, babası İbrahim’in açtırdığı, fakat Filistîlerin o öldükten sonra kapattığı su kuyularını tekrar açtı+ ve onlara babasının vermiş olduğu isimleri verdi.+

19 İshak’ın hizmetkârları vadiyi kazdı ve bir tatlı su kaynağı buldu. 20 Fakat Gerarlı çobanlar “Su bizim” diyerek İshak’ın çobanlarıyla kavgaya tutuştu.+ Bu nedenle İshak kuyuya Esek* adını verdi, çünkü onlar kendisiyle kavga etmişti. 21 Başka bir kuyu daha kazdılar ve bu kuyu yüzünden de kavga ettiler. Bu nedenle ona Sitna* adını verdi. 22 Ve İshak oradan ayrılıp başka bir kuyu kazdı;+ bu kuyu yüzünden kavga etmediler. Bu nedenle İshak ona Rehobot* adını verdi ve şöyle dedi: “Çünkü şimdi Yehova bize ferah yerler+ ve yeryüzünde bereket verdi.”+

23 Daha sonra İshak oradan ayrılıp Beer-şeba’ya+ gitti. 24 Yehova o gece ona göründü, “Ben baban İbrahim’in Tanrısıyım.+ Korkma,+ çünkü Ben senin yanındayım; kulum İbrahim’den dolayı senin soyunu çoğaltacağım ve sana nimetler vereceğim” dedi.+ 25 O zaman İshak orada bir sunak yaptı ve Yehova’ya adıyla+ yakardı. O yerde çadır kurdu,+ hizmetkârları da bir kuyu kazdı.

26 Daha sonra Abimelek, yakın dostu Ahuzzat ve ordu komutanı Fikol+ ile birlikte Gerar’dan İshak’ın yanına geldi. 27 Bunun üzerine İshak onlara “Neden bana geldiniz? Çünkü beni istemeyen, beni yörenizden kovan sizlerdiniz”+ dedi. 28 Onlar şu karşılığı verdi: “Yehova’nın senin yanında olduğunu açıkça gördük.+ Bu nedenle dedik ki, ‘Sen ve biz, aramızda ant içelim+ ve bir antlaşma yapalım.+ 29 Sen Yehova’nın sevgili kulu+ olduğun için biz nasıl sana dokunmadık, hep iyi davrandık ve seni selametle+ gönderdikse, sen de bize kötülük etmeyeceksin.’” 30 Sonra İshak onlara bir ziyafet verdi; yediler içtiler.+ 31 Ertesi sabah erkenden kalktılar, birbirlerine ant içtiler.+ Ardından İshak onları yolcu etti ve onun yanından selametle ayrıldılar.+

32 Ve aynı gün İshak’ın hizmetkârları gelip, kazmış oldukları kuyu+ hakkında ona haber getirdiler; “Su bulduk!” dediler. 33 İshak kuyuya Şiba adını verdi. Bu nedenle o şehir bugün hâlâ Beer-şeba+ diye anılır.

34 Esav kırk yaşındayken Hititli Beeri’nin kızı Yudit’i ve Hititli Elon’un kızı Basemat’ı aldı.+ 35 Onlar İshak ve Rebeka’nın yüreğine dert oldular.+

27 İshak artık yaşlanmıştı; gözleri görmüyordu.+ Bir gün büyük oğlu Esav’a “Oğlum” diye seslendi,+ Esav “Efendim” dedi. 2 İshak oğluna, “Artık yaşlandım”+ dedi. “Ne gün öleceğimi bilmiyorum.+ 3 Şimdi lütfen av takımını, ok kılıfını ve yayını al, kıra git ve benim için avlan.+ 4 Sonra sevdiğim gibi, lezzetli bir yemek yapıp bana getir de yiyeyim ve ölmeden önce sana hayırdua edeyim.”+

5 İshak oğlu Esav’la konuşurken Rebeka onları dinliyordu. Ve Esav av eti getirmek için kıra gitti.+ 6 Rebeka oğlu Yakup’a şunları söyledi:+ “Biraz önce ağabeyin Esav’a babanın ne dediğini duydum. 7 ‘Bana av eti getir, lezzetli bir yemek yap da yiyeyim. Ölmeden önce Yehova’nın önünde sana hayırdua edeyim’+ diyordu. 8 Oğlum şimdi sana söyleyeceklerimi dinle.+ 9 Lütfen gidip sürüden bana iyilerinden iki oğlak getir de babanın sevdiği gibi lezzetli bir yemek yapayım. 10 Sonra yemeği babana götür, yesin ve ölmeden önce sana hayırdua etsin.”

11 Yakup annesi Rebeka’ya “Fakat ağabeyim Esav kıllı bir adam, ben ise kılsız biriyim”+ dedi. 12 “Ya babam bana dokunursa?+ O zaman onunla alay ediyor durumuna düşerim.+ Ve bana hayırdua değil lanet+ eder.” 13 Bunun üzerine annesi, “Oğlum, sana gelecek lanet bana gelsin.+ Sen sözümü dinle, git ve oğlakları bana getir”+ dedi. 14 Böylece Yakup gitti, oğlakları alıp annesine getirdi. Annesi de babasının sevdiği gibi lezzetli bir yemek yaptı. 15 Sonra Rebeka büyük oğlu Esav’ın+ evdeki en güzel giysilerini aldı,+ küçük oğlu Yakup’a+ giydirdi. 16 Onun ellerinin üzerini ve boynunun kılsız kısımlarını oğlakların derisiyle kapladı.+ 17 Sonra, pişirdiği lezzetli yemeği ve ekmeği oğlu Yakup’un eline verdi.+

18 Yakup babasının yanına gidip “Baba!” diye seslendi, babası “Efendim, sen kimsin oğlum?” dedi. 19 Yakup babasına “Ben ilk oğlun Esav’ım”+ dedi. “Bana söylediklerini yaptım. Lütfen kalk. Otur da getirdiğim av etinden ye ve bana hayırdua et.”+ 20 Bunun üzerine İshak oğluna “Nasıl bu kadar çabuk buldun oğlum?” diye sordu. Yakup ise “Tanrın Yehova bana rast getirdi” karşılığını verdi. 21 Sonra İshak Yakup’a “Lütfen yaklaş da sana dokunayım oğlum, gerçekten Esav mısın değil misin anlayayım”+ dedi. 22 Yakup babasına yaklaştı; İshak eliyle onu yoklayıp “Ses Yakup’un sesi, fakat eller Esav’ın elleri”+ dedi. 23 İshak Yakup’u tanıyamadı, çünkü elleri ağabeyi Esav’ın elleri gibi kıllıydı. Böylece ona hayırdua etti.+

24 Sonra “Sen gerçekten oğlum Esav mısın?” diye sordu. Yakup da “Evet, benim”+ dedi. 25 O zaman İshak, “Getir de oğlumun av etinden yiyeyim ve sana hayırdua edeyim”+ dedi. Yakup yemeği ona getirdi, İshak yedi; şarap getirdi, o da içti. 26 Sonra babası İshak “Lütfen yaklaş oğlum, beni öp”+ dedi. 27 Yakup yaklaşıp onu öptü; İshak onun giysilerinin kokusunu aldı.+ Ve ona şöyle hayırdua etti:

“İşte, oğlumun kokusu, Yehova’nın bereketini döktüğü kırların kokusu gibi. 28 Tanrı sana göklerin çiyini,+ yeryüzünün bereketli topraklarını+ ve buğdayla yeni şarap bolluğu+ versin. 29 Halklar sana kulluk etsin, milletler senin önünde eğilsin.+ Kardeşlerinin efendisi ol, annenin oğulları senin önünde eğilsin.+ Sana lanet eden herkes lanetli olsun, sana hayırdua eden kutlu olsun.”+

30 İshak Yakup’a hayırdua etmeyi bitirmiş ve Yakup yanından henüz çıkmıştı ki, ağabeyi Esav avdan döndü.+ 31 O da lezzetli bir yemek pişirdi, onu babasına getirip şöyle dedi: “Babam kalksın da oğlunun av etinden yesin ve bana hayırdua etsin.”+ 32 Bunun üzerine babası “Sen kimsin?” diye sordu, o da “İlk oğlun Esav’ım”+ dedi. 33 İshak’ı şiddetli bir titreme aldı. Tir tir titreyerek, “Peki ava gidip bana av eti getiren kimdi?” diye sordu. “Sen gelmeden önce hepsini yedim, o kişiye hayırdua ettim. O da kutlu olacaktır.”+

34 Esav babasının sözlerini duyunca acı acı haykırdı+ ve babasına “Bana da baba, bana da hayırdua et”+ dedi. 35 Fakat İshak şu karşılığı verdi: “Kardeşin gelip beni kandırdı, sana edeceğim hayırduayı o aldı.”+ 36 O zaman Esav şunları söyledi: “Bu nedenle onun adı Yakup* değil mi? Çünkü bu iki keredir benim yerimi alıyor.+ Önce ilk oğulluk hakkımı,+ şimdi de hayırduanı aldı.”+ Sonra, “Benim için de bir hayırduan yok mu?” diye sordu. 37 Fakat İshak, Esav’a şu karşılığı verdi: “Onu senin üzerine efendi kıldım;+ tüm kardeşlerini ona kul ettim.+ Buğday ve yeni şarabı ona verdim.+ Senin için yapabileceğim ne kaldı ki oğlum?”

38 O zaman Esav babasına “Baba senin sadece tek hayırduan mı var? Bana da baba, bana da hayırdua et”+ diyerek yüksek sesle ağlamaya başladı.+ 39 Babası İshak ona şöyle söyledi:

“İşte, yerin bereketli topraklarından ve göklerin çiyinden uzak yaşayacaksın;+ 40 kılıcınla yaşayacak,+ kardeşine kulluk edeceksin.+ Sonra bunalıp özgür olmak isteyince, onun boyunduruğunu kırıp boynundan atacaksın.”+

41 Esav, babasının Yakup’a ettiği hayırdua yüzünden kardeşine düşmanlık besliyordu.+ “Babam için yas tutacağımız günler yaklaşıyor,+ ondan sonra kardeşim Yakup’u öldürürüm”+ diye içinden geçiriyordu.+ 42 Rebeka’ya büyük oğlu Esav’ın bu düşüncesi iletildi. Rebeka hemen haber gönderip küçük oğlu Yakup’u çağırttı; ona “Bak oğlum, ağabeyin Esav seni öldürme düşüncesiyle teselli buluyor”+ dedi. 43 “Şimdi beni dinle oğlum;+ kalk Harran’a, kardeşim Laban’ın+ yanına kaç. 44 Ağabeyin sakinleşene kadar+ bir süre onun yanında dur. 45 Ağabeyinin sana olan öfkesi geçinceye ve ona yaptığını unutuncaya dek+ orada kal. Sonra haber gönderip seni oradan getirtirim. Neden bir günde ikinizi de kaybedeyim?”

46 Daha sonra Rebeka İshak’a hep şunları söyledi: “Het kızları+ yüzünden hayatımdan bezdim. Yakup da bunlar gibi memleketin kızlarıyla, Het kızlarıyla evlenirse yaşamamın ne anlamı kalır?”+

28 İshak Yakup’u çağırıp ona hayırdua etti ve “Kenanlılardan kız almayacaksın”+ diye tembihledi. 2 “Kalk, Paddan-aram’a, annenin babası Betuel’in evine git. Oradan, annenin kardeşi Laban’ın kızlarından birini al.+ 3 Mutlak Güce Sahip Tanrı sana nimetler versin; seni çocuklar sahibi yapsın ve soyunu çoğaltsın, senden bir halklar topluluğu meydana gelsin.+ 4 Sana ve seninle birlikte soyuna+ İbrahim’in bereketini+ versin. Öyle ki, Tanrı’nın İbrahim’e verdiği,+ senin de gurbet hayatı yaşadığın toprakları mülk edinesin.”+

5 Böylece İshak Yakup’u gönderdi. Yakup Paddan-aram’a, Arami Betuel’in+ oğlu Laban’ın yanına gitmek üzere yola çıktı. Laban, Yakup ve Esav’ın+ annesi Rebeka’nın+ kardeşiydi.

6 Esav öğrendi ki, İshak Yakup’a hayırdua etmiş, oradan bir kız alması için onu Paddan-aram’a göndermiş ve ona hayırdua ettiğinde ‘Kenanlılardan kız almayacaksın’ diye tembihlemişti.+ 7 Yakup da babasını ve annesini dinleyip Paddan-aram’a gitmek üzere yola çıkmıştı.+ 8 O zaman Esav, babası İshak’ın Kenan kızlarından hoşlanmadığını anladı.+ 9 Bu nedenle Esav İsmail’in* yanına gitti. Diğer eşlerinin üzerine,+ İbrahim oğlu İsmail kızı Mahalat’ı aldı; o Nebayot’un kız kardeşiydi.

10 Yakup Beer-şeba’dan ayrılmış, Harran’a+ doğru yoluna devam ediyordu. 11 Bir yere geldi, güneş battığından geceyi orada geçirmeye hazırlandı. Oradaki+ taşlardan birini aldı, başının altına destek olarak koyup yattı. 12 Ve bir rüya gördü.+ Yerde, başı göklere erişen bir merdiven dikiliydi. Üzerinde Tanrı’nın melekleri inip çıkıyordu.+ 13 Yehova merdivenin yukarısında durmuştu.+

“Ben baban İbrahim’in Tanrısı ve İshak’ın Tanrısı Yehova’yım”+ dedi. “Üzerinde yatmakta olduğun toprakları sana ve soyuna vereceğim.+ 14 Senin soyun yerin tozu kadar çok olacak;+ batıya, doğuya, kuzeye ve güneye yayılacaksın.+ Sen ve soyun aracılığıyla yeryüzünün tüm aileleri nimetler elde edecek.+ 15 Ben senin yanındayım; gideceğin her yerde seni koruyacağım ve seni bu topraklara geri getireceğim,+ sana verdiğim sözü yerine getirinceye dek seni bırakmayacağım.”+

16 Yakup uykudan uyandı, “Meğer Yehova buradaymış, ben farkında değildim” dedi. 17 İyice korkmaya başladı;+ “Ne dehşetli bir yer!” dedi.+ “Burası Tanrı’nın evi+ olmalı, bu da göklerin kapısı.” 18 Yakup sabah erkenden kalktı; başının altına destek olarak koyduğu taşı alıp yere dikti ve üzerine yağ döktü.+ 19 O yere Beytel*+ adını verdi; şehrin önceki adı Luz idi.+

20 Sonra Yakup bir adak adayıp+ şunları söyledi: “Eğer Tanrı yanımda olmaya devam eder, gittiğim bu yolda beni korur ve yemem için ekmek, giymem için giysi verirse,+ 21 babamın evine sağ salim dönersem, o zaman Yehova benim Tanrım olduğunu göstermiş olacak.+ 22 Diktiğim bu taş Tanrı’nın evi olacak.+ Bana vereceğin her şeyin onda birini Sana vereceğim.”+

29 Yakup yoluna devam etti, Doğuluların+ memleketine geldi. 2 Ve başını kaldırıp baktığında kırda bir kuyu gördü. Kuyunun yanında üç koyun sürüsü yatıyordu; sürüleri bu kuyudan suvarırlardı.+ Kuyunun+ ağzında büyük bir taş vardı. 3 Tüm sürüler oraya toplanınca, çobanlar taşı kuyunun ağzından yuvarlar, sürüleri suvarırlardı. Sonra taşı yine yerine, kuyunun ağzına koyarlardı.

4 Yakup çobanlara “Kardeşlerim, nerelisiniz?” diye sordu. Onlar “Harranlıyız”+ dediler. 5 O zaman Yakup “Nahor’un+ torunu Laban’ı+ tanır mısınız?” dedi, onlar da “Tanırız” diye karşılık verdiler. 6 Bunun üzerine Yakup “O nasıl, iyi mi?”+ diye sordu, onlar da “İyidir. İşte kızı Rahel+ de koyunlarla geliyor”+ karşılığını verdiler. 7 Yakup “Bakın, akşama daha çok var” dedi, “Sürüleri toplama vakti değil. Koyunları suvarın da otlatmaya götürün.”+ 8 Çobanlar şu karşılığı verdi: “Tüm sürüler toplanmadan ve taş kuyunun ağzından yuvarlanmadan olmaz. Ancak o zaman koyunları suvarabiliriz.”

9 Yakup onlarla konuşurken Rahel+ babasının koyunlarıyla geldi, çünkü çobanlık+ yapıyordu. 10 Yakup annesinin kardeşi Laban’ın kızı Rahel’i ve onun koyunlarını görünce hemen gidip kuyunun ağzındaki taşı yuvarladı ve Laban’ın koyunlarını suvardı.+ 11 Sonra Rahel’i öptü+ ve hıçkıra hıçkıra ağladı.+ 12 Yakup Rahel’e kendisinin Rebeka’nın oğlu, babasının akrabası+ olduğunu söyledi. Rahel de koşup bunları babasına anlattı.+

13 Laban kız kardeşinin oğlu Yakup’la ilgili haberi duyar duymaz onu karşılamaya koştu.+ Onu görünce sarılıp öptü ve evine getirdi.+ Yakup olanları ona anlattı. 14 Laban “Sen benim etim kemiğimsin”+ dedi. Yakup onun yanında bir ay kaldı.

15 Sonra Laban ona “Akrabamsın+ diye bana karşılıksız mı hizmet edeceksin?”+ dedi. “Söyle ne ücret istersin?”+ 16 Laban’ın iki kızı vardı. Büyüğünün adı Lea,+ küçüğünün adı Rahel’di. 17 Lea’nın gözleri donuktu, fakat Rahel’in+ endamı ve yüzü güzeldi.+ 18 Yakup Rahel’e âşık olmuştu. Laban’a şu cevabı verdi: “Küçük kızın Rahel için sana yedi yıl hizmet ederim.”+ 19 O zaman Laban “Onu başka adama vermektense sana vermeyi tercih ederim.+ Yanımda kal” dedi. 20 Yakup Rahel için yedi yıl hizmet etti,+ fakat ona olan sevgisinden dolayı bu yıllar gözünde birkaç gün gibiydi.+

21 Sonra Yakup Laban’a “Vakit doldu, karımı ver, onunla birlikte olayım”+ dedi. 22 Bunun üzerine Laban tüm yöre halkını toplayıp bir ziyafet verdi.+ 23 Fakat akşamleyin Yakup’la birlikte olması için ona kızı Lea’yı getirdi. 24 Laban hizmetçisi Zilpa’yı+ da kızı Lea’nın hizmetine verdi. 25 Sabah olunca Yakup baktı, yanındaki Lea’ydı! Bunun üzerine Laban’a “Bana bunu nasıl yaptın?” diye sordu, “Sana Rahel için hizmet etmemiş miydim? Neden beni kandırdın?”+ 26 Laban şu karşılığı verdi: “Bizim buralarda küçük kız büyüğünden önce verilmez. 27 Bu kızın düğün+ haftasını tamamla. Sonra öbür kızı da veririz, fakat yanımda yedi yıl daha hizmet edeceksin.”+ 28 Yakup onun dediğini yaptı; Lea’nın haftasını tamamladı, sonra Laban kızı Rahel’i ona eş olarak verdi. 29 Laban hizmetçisi Bilha’yı+ da kızı Rahel’in hizmetine verdi.

30 Yakup Rahel’le de birlikte oldu; onu Lea’dan daha çok sevdi.+ Ve Laban’a yedi yıl daha hizmet etti.+ 31 Yehova Lea’nın sevilmediğini* görünce, onun rahmini+ açtı, Rahel ise kısırdı.+ 32 Lea hamile kaldı; bir oğul doğurdu, adını Ruben*+ koydu; “Yehova acınacak halimi gördü,+ kocam artık beni sevecek” dedi. 33 Tekrar hamile kalıp bir oğul daha doğurdu ve “Yehova sevilmediğimi işittiği+ için bana bunu da verdi” dedi. Ve çocuğun adını Şimeon*+ koydu. 34 Yine hamile kalıp bir oğul daha doğurdu ve “Bu kez kocam bana bağlanacak, çünkü ona üç oğul doğurdum” dedi. Böylece çocuğa Levi*+ adı verildi. 35 Lea tekrar hamile kalıp bir oğul daha doğurdu. “Bu kez Yehova’ya övgüler sunacağım” diyerek çocuğun adını Yahuda*+ koydu. Bundan sonra bir süre çocuk doğurmadı.

30 Rahel baktı ki Yakup’a çocuk doğuramıyor, ablasını kıskanmaya başladı ve Yakup’a+ “Bana çocuk ver, yoksa ölüden farksız bir kadın olacağım”+ dedi. 2 Yakup Rahel’e çok kızdı,+ “Ben Tanrı mıyım? Rahmin meyvesini senden esirgeyen O”+ dedi. 3 Bunun üzerine Rahel, “İşte hizmetçim Bilha”+ dedi. “Onunla birlikte ol. Benim için* bir çocuk doğursun, ondan çocuklarım olsun.”+ 4 Böylece hizmetçisi Bilha’yı Yakup’a eş olarak verdi; Yakup onunla birlikte oldu.+ 5 Bilha hamile kalıp Yakup’a bir oğul doğurdu.+ 6 O zaman Rahel “Tanrı hâkimim+ oldu; sesimi duyup bana bir oğul verdi” diyerek çocuğun adını Dan*+ koydu. 7 Rahel’in hizmetçisi Bilha tekrar hamile kalıp Yakup’a ikinci bir oğul doğurdu. 8 Rahel “Ablamla zorlu mücadelelere* girip onu yendim!” diyerek çocuğun adını Naftali*+ koydu.

9 Lea baktı ki artık çocuk doğuramıyor, hizmetçisi Zilpa’yı Yakup’a eş olarak verdi.+ 10 Lea’nın hizmetçisi Zilpa Yakup’a bir oğul doğurdu. 11 Lea, “Uğurlu!” diyerek çocuğun adını Gad*+ koydu. 12 Sonra Lea’nın hizmetçisi Zilpa, Yakup’a ikinci bir oğul daha doğurdu. 13 Lea “Ne kadar mutluyum! Kızlar bana mutlu diyecek”+ dedi ve çocuğun adını Aşer*+ koydu.

14 Ruben+ buğday hasadı günlerinde+ kırda dolaşırken adamotu buldu ve annesi Lea’ya getirdi. Rahel Lea’ya “Ne olur, oğlunun getirdiği adamotundan+ bana da ver” dedi. 15 Lea “Kocamı aldığın yetmiyormuş gibi,+ şimdi de oğlumun getirdiği adamotunu mu alacaksın?” diye karşılık verdi. Rahel “Öyleyse, oğlunun getirdiği adamotuna karşılık Yakup bu gece seninle birlikte olsun” dedi.

16 Yakup akşam kırdan gelince,+ Lea onu karşılamaya çıktı ve “Benimle birlikte olacaksın, çünkü seni oğlumun getirdiği adamotuna karşılık kiraladım” dedi. Böylece o gece Yakup onunla birlikte oldu.+ 17 Tanrı Lea’yı duyup ona cevap verdi. Lea hamile kaldı ve Yakup’a beşinci oğlunu doğurdu.+ 18 O zaman Lea “Hizmetçimi kocama verdim, Tanrı da bana ödediğim ücretin karşılığını verdi” diyerek çocuğun adını İssakar*+ koydu. 19 Lea yine hamile kaldı ve Yakup’a altıncı oğlunu doğurdu.+ 20 “Tanrı bana güzel bir armağan bağışladı. Artık kocam beni kabullenecek,+ çünkü ona altı oğul doğurdum”+ dedi. Böylece çocuğun adını Zebulun*+ koydu. 21 Daha sonra bir kız doğurdu; adını Dina*+ koydu.

22 Sonunda Tanrı Rahel’i andı, onu işitti ve cevap verdi; onun rahmini açtı.+ 23 Rahel hamile kaldı ve bir oğul doğurdu. “Tanrı utancımı sildi!”+ dedi. 24 “Yehova bana başka bir oğul verdi” diyerek çocuğun adını Yusuf*+ koydu.

25 Rahel Yusuf’u doğurunca, Yakup Laban’a “Beni bırak da evime, memleketime döneyim”+ dedi. 26 “Eşlerimi, çocuklarımı ver gideyim, onlar için sana hizmet ettim. Nasıl çalıştığımı sen de bilirsin.”+ 27 Laban şu karşılığı verdi: “Eğer benden hoşnutsan, kal. Çünkü aldığım işaretlere göre, Yehova senin sayende bana bereket veriyor.”+ 28 Sonra da, “Ücretini söyle, ödeyeyim”+ dedi. 29 Bunun üzerine Yakup “Sana nasıl hizmet ettiğimi ve sürünü ne duruma getirdiğimi kendin de bilirsin”+ dedi. 30 “Ben gelmeden önce malın azdı, sonra gitgide çoğaldı, çünkü buraya adımımı attığımdan beri Yehova sana bereket veriyor.+ Ya ben ne zaman kendi evim için bir şey yapacağım?”+

31 Bunun üzerine Laban “Sana ne vereyim?” diye sordu. Yakup “Bana hiçbir şey verme!”+ dedi. “Yine sürünü güder,+ ona bakarım,+ eğer şunu yapmayı kabul edersen: 32 Bugün sürünün arasında dolaşacağım. Sürüdeki tüm benekli, alacalı koyunları, tüm koyu kahverengi koçları ve tüm alacalı, benekli keçileri ayır. Bundan sonra benim ücretim böyleleri olsun.+ 33 Eğer verdiklerini ileride yoklamaya gelirsen, dürüst davranmış olduğumu anlarsın.+ Benim sürümde benekli ve alacalı olmayan bir keçi ya da kahverengi olmayan bir koç görürsen, anla ki çalınmıştır.”+

34 Bunun üzerine Laban “Tamam, söylediğin gibi olsun” dedi.+ 35 Ve o gün tüm çizgili, alacalı tekeleri; tüm benekli, alacalı, beyazlı dişi keçileri ve kahverengi koçları ayırıp kendi oğullarına verdi. 36 Sonra Yakup’la arasında üç günlük bir mesafe bıraktı. Yakup da onun kalan sürüsünü gütmeye devam etti.

37 Yakup ayıfındığı,+ badem+ ve çınar ağaçlarından+ körpe dallar kesti; dalların kabuklarını soyarak üzerlerinde beyaz lekeler yaptı.+ 38 Sonra soyduğu çubukları, sürünün önüne, hayvanların su içmek için geldiği yalaklara koydu.+ Hayvanlar su içmek için geldiğinde bu çubukların önünde kızışsınlar diye böyle yapardı.

39 Böylece hayvanlar çubukların önünde kızışırdı; sürüde, çizgili, benekli ve alacalı yavrular doğardı.+ 40 Yakup genç koçları ayırır, Laban’ın sürüsündeki çizgili ve koyu kahverengi hayvanları sürünün diğer hayvanlarının gözü önünde tutardı. Kendi sürüsünü ayrı tutar, onları Laban’ın sürüsüyle karıştırmazdı. 41 Ayrıca sürünün gürbüz+ hayvanları kızışacağı zaman çubukları yalaklara,+ hayvanların gözü önüne koyardı ki, hayvanlar onların yanında kızışsın. 42 Fakat cılız hayvanların önüne çubukları koymazdı. Dolayısıyla cılız hayvanlar hep Laban’ın, gürbüz hayvanlar ise Yakup’un oldu.+

43 Böylece Yakup’un serveti çoğaldıkça çoğaldı; büyük sürüleri, çok sayıda hizmetçisi, hizmetkârı, devesi ve eşeği oldu.+

31 Laban’ın oğulları “Yakup babamızın sahip olduğu her şeyi aldı; bütün bu serveti babamızın malından elde etti”+ diyorlardı. Yakup bunu duydu; 2 Laban’a bakınca, yüz ifadesinin eskisi gibi olmadığını da gördü.+ 3 Ve Yehova Yakup’a, “Atalarının memleketine ve akrabalarının yanına dön.+ Ben seninle olmaya devam edeceğim”+ dedi. 4 Yakup haber gönderip Rahel’i ve Lea’yı otlağa, sürünün yanına çağırdı; 5 onlara şöyle söyledi:

“Babanızın yüz ifadesini görüyorum, bana karşı eskisi gibi değil;+ fakat babamın Tanrısı benim yanımda.+ 6 Babanıza var gücümle hizmet ettiğimi siz de bilirsiniz.+ 7 Babanız bana oyun oynadı, ücretimi on defa değiştirdi, ama Tanrı onun bana kötülük etmesine izin vermedi.+ 8 ‘Benekliler senin ücretin olacak’ dediğinde, tüm sürü benekli doğurdu. ‘Çizgililer senin ücretin olacak’ dediğinde, tüm sürü çizgili doğurdu.+ 9 Böylece Tanrı babanızın hayvanlarını alıp bana verdi.+ 10 Hayvanların kızışma vaktinde bir rüya gördüm;+ başımı kaldırıp baktım ki, dişilerle çiftleşen tekeler çizgili, benekli ve lekeliydi.+ 11 Ve rüyada Tanrı’nın meleği bana ‘Yakup!’ diye seslendi, ben de ‘Efendim’ dedim.+ 12 Sonra ‘Lütfen başını kaldırıp bak’ dedi, ‘Dişilerle çiftleşen tüm tekeler çizgili, benekli ve lekeli, çünkü Laban’ın sana yaptıklarını gördüm.+ 13 Ben Beytel’in+ Tanrısı’yım; orada bir dikili taşı yağla meshetmiş+ ve Bana adak adamıştın.+ Şimdi kalk, bu memleketten çık, doğduğun memlekete dön.”+

14 Bunun üzerine Rahel ve Lea şu karşılığı verdiler: “Babamızın evinde artık bizim bir hissemiz, mirasımız var mı?+ 15 Onun gözünde yabancı değil miyiz? O bizi sattı; ücretimizi de yiyip duruyor.+ 16 Tanrı’nın babamızdan aldığı bütün servet bize ve çocuklarımıza aittir.+ Bu nedenle Tanrı sana ne söylediyse yap.”+

17 Ve Yakup kalktı, çocuklarını, eşlerini develere bindirdi.+ 18 Tüm sürüsünü önüne kattı; topladığı bütün mallarla+ ve Paddan-aram’da elde ettiği sürüyle birlikte, Kenan diyarına, babası İshak’ın yanına dönmek+ üzere yola koyuldu.

19 Laban koyunlarını kırkmaya gittiği bir sırada, Rahel, babasına ait olan terafimi*+ çalmıştı. 20 Yakup da Arami Laban’ı atlatmış, gideceğini ona söylememişti. 21 Yakup sahip olduğu her şeyi alıp kaçtı; Irmağı*+ geçti. Gilead+ dağlık bölgesine yöneldi. 22 Üç gün sonra, Yakup’un kaçtığı Laban’a bildirildi. 23 Bunun üzerine Laban yanına kardeşlerini alarak onun peşine düştü+ ve yedi günlük yol gidip Gilead dağlık bölgesinde ona yetişti. 24 Tanrı Arami+ Laban’a gece rüyada göründü+ ve “Sakın Yakup’a iyi veya kötü bir şey söyleme”+ dedi.

25 Laban Yakup’a yaklaştı; Yakup dağda çadır kurmuştu; Laban da kardeşleriyle Gilead dağlık bölgesinde konakladı. 26 Sonra Laban Yakup’a “Bana bunu nasıl yaptın?” dedi. “Beni atlattın; kızlarımı kılıçla tutsak alınmış gibi alıp götürdün.+ 27 Neden gizlice kaçtın? Neden bir şey söylemeyerek beni atlattın? Seni tefle, lirle,+ ezgilerle+ güle oynaya yolcu ederdim. 28 Torunlarımı,* kızlarımı öpmeme+ fırsat vermedin. Akılsızca hareket ettin. 29 Size kötülük etmek elimde;+ fakat babanızın Tanrısı dün gece benimle konuştu, ‘Sakın Yakup’a iyi veya kötü bir şey söyleme!’+ dedi. 30 Tamam, babanın evini çok özlediğin için gidiyorsun, peki ilahlarımı neden çaldın?”+

31 Yakup “Korktum”+ dedi. “Kızlarını benden ayırırsın diye düşündüm. 32 İlahlarını kimde bulursan, onu yaşatma.+ Kardeşlerimizin önünde yanımdakileri kendin ara, onları bulursan al.+” Ancak Yakup Rahel’in onları çaldığını bilmiyordu.+ 33 Laban Yakup’un çadırına, Lea’nın çadırına ve iki hizmetçinin+ çadırına girdi, fakat onları bulamadı. Sonra Lea’nın çadırından çıkıp Rahel’in çadırına girdi. 34 Terafim Rahel’deydi; onu devesinin semerine koymuş, üzerine de oturmuştu. Laban çadırın her yerini aradı, fakat onları bulamadı. 35 Rahel babasına “Efendim+ kızmasın, âdet gördüğüm için önünde ayağa kalkamıyorum”+ dedi. Laban her yeri iyice aradı, fakat terafimi bulamadı.+

36 Yakup öfkelendi+ ve Laban’la tartışmaya başladı. “Ne suç işledim?+ Günahım neydi de böyle kızgınlıkla peşime düştün?”+ dedi. 37 “İşte bütün eşyalarımı aradın, evine ait ne buldun?+ Bir şey buldunsa benim kardeşlerimin ve seninkilerin+ önüne koy da, aramızdaki mesele hakkında onlar karar versin.+ 38 Yirmi yıl boyunca senin yanındaydım. Koyunların, keçilerin düşük yapmadı;+ süründen bir koç bile yemedim. 39 Parçalanmış hayvanı sana getirmedim,+ zararı ben karşıladım. Gündüz çalınan hayvanın, gece çalınan hayvanın karşılığını benden istedin.+ 40 Gündüzün sıcağı, gecenin soğuğu beni tüketti; gözüme uyku girmedi.+ 41 Yirmi yıl evinde böyle yaşadım. İki kızın için on dört yıl, sürün için de altı yıl hizmet ettim, ücretimi on kere değiştirdin.+ 42 Eğer İbrahim’in ve babamın Tanrısı,+ İshak’ın korktuğu Tanrı+ yanımda olmasaydı, beni şimdi eli boş gönderirdin. Tanrı acınacak halimi, çektiğim çileyi gördü de dün gece seni uyardı.”+

43 Laban Yakup’a şöyle karşılık verdi: “Kızlar benim kızlarım, çocuklar benim çocuklarım, sürü benim sürüm; gördüğün her şey benim ve kızlarımın. Ben şimdi onlara ve doğurdukları çocuklara ne yapabilirim ki? 44 Şimdi gel, seninle antlaşalım;+ bizim şahidimiz bu olsun.”+ 45 Bunun üzerine Yakup bir taş alıp dikti.+ 46 Ve kardeşlerine “Taş toplayın!” dedi. Onlar taş toplayıp bir yığın yaptılar.+ Sonra orada, taş yığınının üzerinde yemek yediler. 47 Laban yığına Yegar-sahaduta* adını verdi, Yakup ise Galed* dedi.

48 Sonra Laban “Bu taş yığını bugün bizim şahidimizdir” dedi. Bu nedenle ona Galed+ adını verdi 49 ve “Gözden ırak olduğumuzda Yehova aramızda gözcülük etsin” diyerek de Gözcü Kulesi adını verdi.+ 50 “Eğer kızlarımı incitirsen,+ onların üzerine eş alırsan, yanımızda biri olmasa da, unutma ki Tanrı bizim şahidimizdir.”+ 51 Ve Laban sözlerine devam etti: “İşte aramıza diktiğim taş ve taş yığını. 52 Bu taş yığını şahit olsun, bu dikili taş da şahitlik etsin;+ ben bu yığının ötesine geçip sana kötülük etmeyeceğim, sen de bu yığının ve taşın ötesine geçip bana kötülük etmeyeceksin.+ 53 İbrahim’in tanrısı,+ Nahor’un tanrısı,+ onların babalarının tanrısı aramızda hüküm versin.” Yakup ise babası İshak’ın korktuğu Tanrı’nın+ hakkı için yemin etti.

54 Sonra Yakup dağda kurban kesti ve kardeşlerini yemeğe davet etti.+ Birlikte ekmek yediler ve dağda gecelediler. 55 Laban sabah erkenden kalktı; çocuklarını,* kızlarını öpüp+ onlara hayırdua+ ettikten sonra, evine dönmek üzere yola koyuldu.+

32 Yakup yoluna devam ederken, karşısına Tanrı’nın melekleri çıktı.+ 2 Yakup onları görünce hemen, “Bu Tanrı’nın ordusu”+ dedi. Bu nedenle o yere Mahanaim*+ adını verdi.

3 Sonra Yakup Edom+ topraklarında, Seir+ diyarında yaşayan ağabeyi Esav’a önden haberciler+ gönderdi. 4 Onlara “Efendim+ Esav’a şöyle deyin” diye emretti: “Kulun Yakup diyor ki, Laban’ın yanında şimdiye dek gurbet hayatı yaşadım, orada uzun süre kaldım.+ 5 Sığırlarım, eşeklerim, davarlarım, hizmetkârlarım, hizmetçilerim oldu.+ Efendime haber gönderip gönlünü almak istedim.”+

6 Bir süre sonra haberciler geri döndü ve Yakup’a “Ağabeyin Esav’a gittik; o da seni karşılamaya geliyor, yanında dört yüz adam var”+ dediler. 7 Yakup çok korktu, kaygılanmaya başladı.+ Beraberindeki insanları, davarları, sığırları ve develeri iki bölüğe ayırdı.+ 8 “Esav bir bölüğe rast gelip saldırırsa hiç değilse öbürü kaçıp kurtulur”+ dedi.

9 Yakup, “Ey Yehova! Atam İbrahim’in, babam İshak’ın Tanrısı!”+ dedi. “Bana ‘Memleketine, akrabalarının yanına dön; sana iyilik edeceğim’ dedin.+ 10 Hiç layık olmadığım halde, bu kuluna iyilikler yaptın* ve hep sözüne sadık kaldın.+ Ürdün Irmağını geçtiğimde değneğimden başka bir şeyim yoktu; şimdi ise iki bölük oldum.+ 11 Yalvarırım,+ beni ağabeyim Esav’ın elinden kurtar, çünkü gelip bana saldırmasından,+ çocuklarla annelerine zarar vermesinden korkuyorum. 12 ‘Sana iyilik edeceğim, soyunu denizin kumu gibi, sayılamayacak kadar çoğaltacağım’ demiştin.”+

13 Yakup geceyi orada geçirdi. Elindeki mallardan ağabeyi Esav’a armağan etmek üzere,+ 14 iki yüz dişi keçi, yirmi teke, iki yüz koyun, yirmi koç, 15 emzirdikleri yavrularıyla birlikte otuz deve, kırk inek, on boğa, yirmi dişi eşek ve on erkek eşek ayırdı.+

16 Sonra sürüleri hizmetkârlarına ayrı ayrı teslim etti ve “Önümden gidip ırmağı geçin; sürülerin arasında mesafe bırakın” diye onları tekrar tekrar uyardı.+ 17 Birinci hizmetkâra şunları emretti: “Ağabeyim Esav karşına çıkar da, ‘Kimin hizmetkârısın? Nereye gidiyorsun? Bu önündeki sürü kimin?’ diye sorarsa, 18 ‘Kulun Yakup’un hizmetkârıyım. Sürü efendim Esav’a onun gönderdiği+ bir armağan.+ Kendisi de arkamızdan geliyor’ dersin.’” 19 Yakup ikinciye, üçüncüye ve diğer sürülerin ardındaki hizmetkârlara da “Karşılaştığınızda Esav’a böyle söyleyeceksiniz”+ diye emretti. 20 “Ayrıca ‘Kulun Yakup da arkamızdan geliyor’+ diyeceksiniz.” Yakup, “Önden gönderdiğim armağanlarla onu yatıştırır+ sonra karşısına çıkarım; o zaman belki beni iyi karşılar”+ diye düşünüyordu. 21 Böylece armağanları önden gönderip ırmağı geçirdi, fakat kendisi o gece konakladığı yerde kaldı.+

22 Sonra Yakup gece kalkıp iki karısını,+ iki hizmetçisini+ ve on bir oğlunu+ alarak Yabbok+ Irmağının sığlık yerinden geçti. 23 Onları alıp vadiden+ geçirdi, sahip olduğu her şeyi karşıya geçirdi.

24 Yakup arkada tek başına kalmıştı. Bir adam onunla güreşmeye başladı; şafak sökünceye dek de güreşti.+ 25 Adam Yakup’a üstün gelemediğini görünce,+ onun uyluk başına dokundu ve güreşirken Yakup’un uyluk başı yerinden çıktı.+ 26 O, “Bırak beni gideyim, artık şafak söküyor” deyince Yakup “Beni kutsamadan seni bırakmam”+ diye karşılık verdi. 27 Adam ona “İsmin ne?” diye sordu, o da “Yakup” diye cevap verdi. 28 O zaman, “Senin ismin artık Yakup değil İsrail*+ olacak, çünkü Tanrı’yla, insanlarla uğraştın,+ sonunda üstün geldin” dedi. 29 Yakup “Ne olur bana adını söyle”+ deyince adam, “Neden adımı öğrenmek istiyorsun?” diye sordu. Ve orada Yakup’u kutsadı. 30 Bu nedenle Yakup o yerin adını Peniel*+ koydu, çünkü “Tanrı’yla yüz yüze görüştüm, yine de canım sağ kaldı”+ dedi.

31 Yakup Penuel’den ayrılırken gün ışımaya başlamıştı. Uyluğundan ötürü aksıyordu.+ 32 Bu yüzden İsrailoğulları hâlâ uyluk başı üzerindeki eti yemezler, çünkü adam Yakup’un uyluk başına, uyluk siniriyle bağlantılı kirişe dokunmuştu.+

33 Yakup başını kaldırıp baktı, Esav’ın dört yüz adamıyla+ birlikte geldiğini gördü. Çocukları Lea’ya, Rahel’e ve iki hizmetçiye paylaştırdı.+ 2 Hizmetçilerle çocuklarını öne,+ Lea’yla çocuklarını onların arkasına,+ Rahel’le Yusuf’u+ da en arkaya koydu. 3 Kendisi de hepsinin önüne geçti ve ağabeyinin yanına varıncaya dek karşısında yedi kez eğildi.+

4 Esav koşup onu karşıladı+ ve kucaklayıp+ boynuna sarıldı, öptü; ikisi de ağladı. 5 Esav başını kaldırınca kadınları, çocukları gördü. “Bunlar kim?” diye sordu, Yakup “Kuluna Tanrı’nın lütfettiği çocuklar”+ dedi. 6 Bunun üzerine hizmetçilerle çocukları yaklaşıp yere eğildiler. 7 Lea’yla çocukları da yaklaşıp eğildiler. Sonra Yusuf’la Rahel yaklaşıp eğildi.+

8 Esav “Yolda beni karşılayan tüm bu kafileyi neden gönderdin?”+ diye sordu. Yakup “Efendimin gönlünü almak için”+ diye karşılık verdi. 9 O zaman Esav “Benim malım çok kardeşim,+ seninkiler sende kalsın” dedi. 10 Fakat Yakup “Hayır, lütfen al” dedi. “Eğer şimdi gönlünü kazandıysam,+ armağanımı kabul et, çünkü senin yüzünü görmek benim için Tanrı’nın yüzünü görmek gibi oldu, beni iyi karşıladın.+ 11 Rica ederim, iyi dileklerimin ifadesi olarak sana gönderdiğim armağanı al,+ çünkü Tanrı bana iyilik etti, her şeyim var.”+ Öylesine ısrar etti ki, sonunda Esav kabul etti.+

12 Sonra Esav “Haydi kalkıp yola devam edelim; ben senin önünden gideyim” dedi. 13 Fakat Yakup şu karşılığı verdi: “Efendim bilir ki, çocuklar narindir; yanımdaki koyunların ve sığırların da emzirdiği yavrular var;+ eğer bir gün daha çok hızlı gitmeye zorlanırsa tüm sürü ölür.+ 14 Ne olur, efendim kulunun önünden gitsin; ben de çocuklara+ ve önümde giden sürüye+ ayak uydurarak yavaş yavaş yola devam edeyim; Seir’de efendimin yanına varırım.”+ 15 Bunun üzerine Esav “O zaman yanımdaki adamlardan bazılarını emrine vereyim” dedi. Yakup “Lütfediyorsun efendim, ne gerek var?”+ dedi. 16 Böylece Esav o gün Seir’e dönmek üzere yola çıktı.

17 Yakup da kalkıp Sukkot’a+ doğru yola devam etti; sonra orada kendisine bir ev, hayvanları için de çardaklar yaptı.+ Bu nedenle o yere Sukkot* adını verdi.

18 Paddan-aram’dan+ yola çıkan Yakup, Kenan+ diyarındaki Şekem+ şehrine sağ salim vardı. Şehrin önünde çadır kurdu. 19 Konakladığı araziyi Şekem’in babası olan Hamor’un oğullarından yüz parça gümüşe aldı.+ 20 Sonra orada bir sunak yaptı ve ona, El Elohe İsrail* adını verdi.+

34 Yakup’un Lea’dan olan kızı Dina+ memleketin kızlarıyla+ görüşmek için çıkıp dolaşırdı.+ 2 Bu arada memleketin beylerinden Hivi+ Hamor’un oğlu Şekem onu gördü. Sonra Dina’yı alıp onunla yattı, ona tecavüz etti.+ 3 Şekem Yakup’un kızı Dina’ya tutuldu; ona âşık olmuştu. Kızın gönlünü çelmek için durmadan dil döküyordu. 4 Sonunda Şekem babası Hamor’a+ “Bu kızı bana al”+ dedi.

5 Kızı Dina’yı Şekem’in kirlettiğini Yakup duydu. Oğulları kırda sürüsünün yanındaydı.+ Yakup onlar gelinceye dek susup bekledi.+ 6 Bu arada Şekem’in babası Hamor konuşmak üzere Yakup’un yanına geldi.+ 7 Yakup’un oğulları olayı duyar duymaz kırdan döndü. Çok üzgün ve öfkeliydiler,+ çünkü Şekem Yakup’un kızıyla yatmış, İsrail’e utanç verici bir kötülük yapmıştı;+ böyle bir şey olamazdı.+

8 Hamor onlara “Oğlum Şekem kızınıza gönlünü kaptırdı”+ dedi. “Ne olur, kızınızı ona eş olarak verin;+ 9 bizimle hısım olun.+ Birbirimizden kız alıp verelim.+ 10 Bizimle yaşayın. Memleket önünüzde; oturun, iş yapın, bu topraklara yerleşin.”+ 11 Sonra Şekem kızın babasına ve kardeşlerine “Sizden lütuf diliyorum” dedi, “Ne isterseniz veririm. 12 Ne kadar başlık parası, ne kadar armağan+ isterseniz isteyin vermeye razıyım, yeter ki kızı bana verin, eşim olsun.”

13 Bunun üzerine Yakup’un oğulları, Şekem’e ve babası Hamor’a hileli bir cevap verdiler; çünkü Şekem kız kardeşleri Dina’yı kirletmişti.+ 14 “Böyle bir şey yapamayız” dediler. “Sünnetsiz+ bir adama kız kardeşimizi veremeyiz, bizim için utançtır. 15 Ancak bir şartla, tüm erkekleriniz bizim gibi sünnet edilirse razı oluruz.+ 16 O zaman birbirimizden kız alıp verir, sizinle birlikte yaşar ve tek halk oluruz.+ 17 Fakat bizi dinlemeyip sünnet olmazsanız, kızımızı alır gideriz.”

18 Onların bu söyledikleri Hamor’a ve oğlu Şekem’e+ uygun göründü. 19 Genç adam bu şartı+ yerine getirmekte gecikmedi, çünkü Yakup’un kızından çok hoşlanıyordu. O, babasının evindeki en saygın+ kişiydi.+

20 Böylece Hamor ve oğlu Şekem, şehirlerinin kapısına+ gidip memleketin adamlarıyla konuştular. 21 “Bunlar barışçıl insanlar”+ dediler. “Bırakalım memlekette otursunlar ve iş yapsınlar, çünkü bu topraklar yeterince geniş.+ Birbirimizden kız alıp veririz.+ 22 Yalnız, bizimle oturmaya ve tek halk olmaya bir şartla rıza gösteriyorlar: Tüm erkeklerimizin kendileri gibi sünnet olmasını istiyorlar.+ 23 O zaman malları, servetleri, tüm hayvanları bizim olmaz mı?+ Yeter ki bizimle oturmalarını kabul edelim.”+ 24 Şehir kapısından girip çıkan herkes Hamor’la oğlu Şekem’in söylediklerini kabul etti; tüm erkekler, şehir kapısından girip çıkanların hepsi sünnet oldu.

25 Fakat üçüncü gün, onların daha sancıları geçmeden,+ Yakup’un iki oğlu, Dina’nın+ ağabeyleri Şimeon ile Levi+ kılıçlarını aldılar, tüm erkekleri öldürmek için, kuşku uyandırmadan şehre girdiler.+ 26 Hamor’u ve oğlu Şekem’i de kılıçla öldürdüler.+ Dina’yı Şekem’in evinden alıp gittiler.+ 27 Yakup’un diğer oğulları da ağır yaralı olanlara saldırdı ve şehri yağmaladılar, çünkü onlar kız kardeşlerini kirletmişti.+ 28 Davarlarını, sığırlarını, eşeklerini, şehirde ve kırda neleri varsa hepsini aldılar.+ 29 Bütün mallarını aldılar, küçük çocuklarla kadınları esir olarak götürdüler ve evlerdeki her şeyi yağmaladılar.+

30 Bunun üzerine Yakup, Şimeon ve Levi’ye,+ “Memleket halkına, Kenanlılar ve Perizzilere karşı beni iğrenç bir duruma düşürdünüz;+ sizin yüzünüzden lanetli oldum” dedi. “Ben bir avuç insanım,+ şimdi hepsi birlik olup bana saldıracak; ben de ev halkım da yok olacağız.” 31 Onlar ise, “Peki ama kız kardeşimize bir fahişe gibi mi davranılmalıydı?” diye karşılık verdi.+

35 Sonra Tanrı Yakup’a “Kalk, Beytel’e git”+ dedi. “Orada otur; ağabeyin Esav’dan kaçarken+ sana görünen Tanrına orada bir sunak yap.”

2 Yakup ev halkına ve beraberindeki herkese “Yanınızda bulunan yabancı ilahları atın,+ kendinizi arındırın ve giysilerinizi değiştirin”+ dedi. 3 “Gelin Beytel’e gidelim. Sıkıntılı zamanlarımda bana cevap veren,+ gittiğim yolda benimle olan+ Tanrı’ya orada bir sunak yapacağım.” 4 Böylece yanlarında bulunan bütün ilahları+ ve kulaklarındaki küpeleri Yakup’a verdiler. Yakup onları Şekem yakınlarındaki büyük ağacın altına gömdü.+

5 Sonra hareket ettiler; çevredeki şehirleri Tanrı’nın dehşeti sarmıştı,+ bu nedenle Yakup’un oğullarının peşine düşmediler. 6 Sonunda Yakup ve beraberindekiler Kenan diyarındaki Luz’a+ (Beytel’e) geldi. 7 Yakup orada bir sunak yaptı, o yere El Beytel* adını verdi, çünkü ağabeyinden kaçtığı sırada Tanrı kendisine orada görünmüştü.+ 8 Derken Rebeka’nın sütannesi Debora+ öldü; Beytel’in aşağı kesimlerinde büyük bir ağacın altına gömüldü. Bu nedenle ağaca Allon-bakut* adı verildi.

9 Yakup Paddan-aram’dan+ geldikten sonra Tanrı ona bir kez daha göründü ve onu kutsadı.+ 10 Tanrı ona “Senin ismin Yakup,+ fakat artık Yakup değil İsrail olacak” dedi. Ve ona İsrail adını verdi.+ 11 Sonra, “Ben Mutlak Güce Sahip Tanrı’yım”+ dedi. “Çocuklar sahibi ol ve çoğal. Senden* milletler ve bir halklar topluluğu meydana gelecek ve krallar doğacak.+ 12 İbrahim’e, İshak’a verdiğim diyarı sana vereceğim;+ senden sonra da soyuna+ vereceğim.” 13 Sonra Tanrı yükselerek, Yakup’la konuştuğu yerden ayrıldı.+

14 Yakup Tanrı’nın kendisiyle konuştuğu yere bir taş dikti+ ve bu taşın üzerine dökme sunusu ve yağ döktü.+ 15 Yakup Tanrı’nın kendisiyle daha önce konuştuğu bu yere Beytel+ diyordu.

16 Sonra Beytel’den ayrıldılar. Efrat’a+ varmalarına epey yol varken, Rahel’in doğum sancıları başladı; zor bir doğumdu.+ 17 Sancılar içinde kıvranırken ebe ona “Korkma, bir oğlun daha oluyor”+ dedi. 18 Rahel ölmek üzereydi;+ can verirken+ çocuğun ismini Ben-oni* koydu; ancak babası ona Benyamin*+ dedi. 19 Rahel öldü ve Efrat (Beytlehem) yolunda gömüldü.+ 20 Yakup onun mezarına bir taş dikti. Rahel’in bu mezar taşı orada hâlâ durur.+

21 Sonra İsrail gidip Eder Kulesinin+ ötesinde çadır kurdu. 22 İsrail o yörede konakladığı+ sırada, Ruben gidip babasının cariyesi Bilha’yla yattı ve İsrail bunu duydu.+

Yakup’un on iki oğlu vardı: 23 Lea’dan olan oğulları; İlk oğul Ruben,+ sonra Şimeon, Levi, Yahuda, İssakar ve Zebulun. 24 Rahel’den olan oğulları, Yusuf ve Benyamin. 25 Rahel’in hizmetçisi Bilha’dan olan oğulları, Dan ve Naftali. 26 Lea’nın hizmetçisi Zilpa’dan olan oğulları, Gad ve Aşer. Bunlar Yakup’un Paddan-aram’da doğan oğullarıydı.

27 Sonunda Yakup, İbrahim ve İshak’ın da yabancı+ olarak oturduğu Kiryat-arba+ (Hebron) yakınlarındaki Mamre’ye, babası İshak’ın yanına geldi.+ 28 İshak yüz seksen yıl yaşadı.+ 29 Yaşlı ve hayata doymuş bir adam olarak son soluğunu verip öldü; atalarına katıldı.+ Oğulları Esav ve Yakup onu gömdü.+

36 Edom diye de bilinen Esav’ın soy kaydı:+

2 Esav karılarını Kenan kızlarından aldı.+ Hititli Elon’un+ kızı Ada’yı;+ Hivi Tsibeon’un torunu, Anah’ın kızı Oholibama’yı;+ 3 ve İsmail’in kızı, Nebayot’un+ kız kardeşi Basemat’ı+ aldı.

4 Ada, Esav’a Elifaz’ı, Basemat da Reuel’i doğurdu.

5 Oholibama ise Yeuş, Yalam ve Korah’ı doğurdu.+

Bunlar Esav’ın Kenan diyarında doğan oğullarıdır. 6 Sonra Esav eşlerini, oğullarını, kızlarını, evindeki tüm canları, sürüsünü, diğer tüm hayvanlarını, Kenan diyarında edindiği tüm serveti+ alıp kardeşi Yakup’tan uzağa, başka bir diyara+ gitti. 7 Çünkü malları bir arada yaşayamayacakları kadar çoğalmıştı; yabancı olarak oturdukları topraklar sürüleri yüzünden onlara yetmiyordu.+ 8 Bu nedenle Esav, Seir dağlık bölgesine+ yerleşti. Esav Edom diye de bilinir.+

9 Seir dağlık bölgesinde+ yaşayan Edomluların atası Esav’ın soy kaydı:

10 Esav’ın oğullarının isimleri şunlardır: Karısı Ada’dan olan oğlu Elifaz; karısı Basemat’tan olan oğlu Reuel.+

11 Elifaz’ın oğulları Teman,+ Omar, Tsefo, Gatam ve Kenaz’dı.+ 12 Timna,+ Esav’ın oğlu Elifaz’ın cariyesi oldu. Ve Elifaz’a Amalek’i+ doğurdu. Bunlar Esav’ın karısı Ada’nın oğullarıdır.*

13 Reuel’in oğulları şunlardır: Nahat, Zerah, Şammah ve Mizza.+ Bunlar Esav’ın karısı Basemat’ın+ oğullarıydı.

14 Tsibeon’un torunu, Anah’ın kızı, Esav’ın karısı Oholibama’nın Esav’a doğurduğu oğullar, Yeuş, Yalam ve Korah’tı.+

15 Esavoğullarının emirleri+ şunlardır: İlk oğlu Elifaz’ın oğulları: Emir Teman,+ Emir Omar, Emir Tsefo, Emir Kenaz, 16 Emir Korah, Emir Gatam ve Emir Amalek. Bunlar Edom diyarında Elifaz’ın soyundan+ olan emirler, Ada’dan olan oğullardır.

17 Esav’ın oğlu Reuel’in oğulları şunlardır: Emir Nahat, Emir Zerah, Emir Şammah ve Emir Mizza. Bunlar Edom diyarında+ Reuel’in soyundan olan emirlerdir; Esav’ın, karısı Basemat’tan olan oğullarıdır.

18 Esav’ın, karısı Oholibama’dan olan oğulları ise şunlardır: Emir Yeuş, Emir Yalam ve Emir Korah. Bunlar Anah’ın kızı, Esav’ın karısı Oholibama’nın soyundan olan emirlerdir.

19 Edom diye de bilinen Esav’ın+ oğulları ve onların emirleri bunlardır.

20 O diyarın halkı olan Horilerden+ Seir’in oğulları şunlardır: Lotan, Şobal, Tsibeon, Anah,+ 21 Dişon, Etser ve Dişan.+ Edom diyarında, Seir’in oğulları, Horilerin emirleri bunlardır.

22 Lotan’ın oğulları Hori ve Hemam’dı; Timna Lotan’ın kız kardeşiydi.+

23 Şobal’ın oğulları şunlardır: Alvan, Manahat, Ebal, Şefo ve Onam.

24 Tsibeon’un oğulları şunlardır: Ayya ve Anah. Babası Tsibeon’un+ eşeklerini güderken kırda sıcak su pınarını bulan Anah’tı.

25 Anah’ın çocukları şunlardır: Dişon ve kızı Oholibama.

26 Dişon’un oğulları şunlardır: Hemdan, Eşban, İtran ve Keran.+

27 Etser’in oğulları şunlardır: Bilhan, Zaavan ve Akan.

28 Dişan’ın oğulları şunlardır: Uts ve Aran.+

29 Hor emirleri şunlardır: Emir Lotan, Emir Şobal, Emir Tsibeon, Emir Anah, 30 Emir Dişon, Emir Etser ve Emir Dişan.+ Seir diyarındaki Horilerin emirleri bunlardı.

31 Ve İsrailoğullarının başında henüz bir kral yokken+ Edom diyarında hüküm süren krallar+ şunlardı: 32 Beor oğlu Bela, Edom’da hüküm sürdü;+ şehrinin adı Dinhaba’ydı. 33 Bela ölünce yerine Botsralı+ Zerah’ın oğlu Yobab geçti.+ 34 Yobab ölünce yerine Temanlıların+ memleketinden Huşam geçti.+ 35 Huşam ölünce yerine, Moab topraklarında+ Midyanlıları+ yenilgiye uğratan, Bedad oğlu Hadad geçti; şehrinin adı Avit’ti.+ 36 Hadad ölünce yerine Masrekalı Samla geçti.+ 37 Samla ölünce yerine, Irmak* kenarındaki Rehobot’tan Şaul geçti.+ 38 Şaul ölünce yerine Akbor oğlu Baal-hanan geçti.+ 39 Akbor oğlu Baal-hanan ölünce yerine Hadar geçti. Şehrinin adı Pau’ydu; karısının adı Mehetabel’di; o, Mezahab kızı Matred’in kızıydı.+

40 Ailelerine, yerlerine ve isimlerine göre, Esav’ın soyundan gelen emirler şunlardır: Emir Timna, Emir Alva, Emir Yetet,+ 41 Emir Oholibama, Emir Ela, Emir Pinon,+ 42 Emir Kenaz, Emir Teman, Emir Mibsar,+ 43 Emir Magdiel ve Emir İram. Mülkleri olan topraklarda,+ oturdukları yerlere göre Edom emirleri bunlardı.+ Edomluların atası Esav’ın+ soy kaydı budur.

37 Yakup, babasının yabancı olarak yaşadığı memlekette,+ Kenan diyarında oturmaya devam etti.+

2 Yakup’la ilgili kayıt budur.

Yusuf+ on yedi yaşındaydı; ağabeyleriyle birlikte sürü güdüyordu;+ genç olduğundan babasının eşleri Bilha+ ve Zilpa’nın+ oğullarıyla birlikteydi. Yusuf onların kötü davranışlarını babasına anlattı.+ 3 İsrail, Yusuf’u diğer oğullarından+ daha çok severdi, çünkü ihtiyarlığında doğmuştu. Ona, renk renk çizgileri olan, kollu, uzun bir giysi yaptırmıştı.+ 4 Ağabeyleri, babalarının Yusuf’u kendilerinden daha çok sevdiğini görünce ondan nefret etmeye başladılar.+ Öyle ki, Yusuf’la yumuşak bir şekilde konuşamaz oldular.+

5 Derken Yusuf bir rüya gördü; rüyasını ağabeylerine anlatınca+ ona olan nefretleri daha da arttı. 6 Onlara “Ne olur, gördüğüm rüyayı dinleyin” dedi.+ 7 “Tarlanın ortasında demet yapıyorduk; benim demetim kalkıp dikildi, sizin demetleriniz benimkinin etrafını çevirip önünde eğildiler.”+ 8 O zaman ağabeyleri ona “Başımıza kral mı olacaksın?+ Yoksa üzerimizde hüküm mü süreceksin?”+ dediler. Anlattığı rüyalardan ve söylediği sözlerden dolayı ondan daha da nefret ettiler.

9 Yusuf başka bir rüya daha gördü, onu da ağabeylerine anlattı; “Bir rüya daha gördüm” dedi, “Baktım, güneş, ay ve on bir yıldız önümde eğiliyorlardı.”+ 10 Rüyasını ağabeylerinin yanı sıra babasına da anlattı. Babası onu azarladı;+ “Gördüğün bu rüya da ne demek oluyor? Ben, annen, ağabeylerin gelip senin önünde yere mi eğileceğiz?” dedi. 11 Ağabeyleri onu kıskanıyordu,+ fakat babası onun söylediklerini aklından çıkarmadı.+

12 Bir gün Yusuf’un ağabeyleri babalarının sürüsünü gütmek için Şekem+ yakınlarına gittiler. 13 Sonra İsrail ona “Ağabeylerin sürüyü Şekem civarında güdüyor, değil mi? Gel, seni de onların yanına göndereyim” dedi. Yusuf da “Olur, giderim”+ diye karşılık verdi. 14 Babası “Git bak, ağabeylerin iyi mi, sürü iyi durumda mı? Bana haber getir”+ dedi. Böylece onu Hebron+ Ovasından gönderdi; Yusuf da Şekem’e doğru gitti. 15 Kırda oradan oraya dolaşırken bir adam onu gördü, “Ne arıyorsun?” diye sordu. 16 Yusuf “Ağabeylerimi arıyorum. Sürüyü nerede güttüklerini biliyorsan lütfen söyle” dedi. 17 Adam şu karşılığı verdi: “Buradan ayrıldılar, ‘Dotan’a gidelim’ dediklerini duydum.” Böylece Yusuf ağabeylerinin peşinden gitti ve onları Dotan’da buldu.

18 Ağabeyleri onu uzaktan gördü; Yusuf yanlarına varmadan, onu öldürmek üzere düzen kurdular.+ 19 Aralarında “İşte, rüyalar efendisi geliyor!” diye konuştular.+ 20 “Haydi gelin onu öldürelim, kuyulardan birine atalım;+ vahşi bir hayvan yemiş deriz.+ Bakalım o zaman rüyalarına ne olacak?” 21 Ruben bunu işitince Yusuf’u onların elinden kurtarmaya çalıştı.+ “Canına kıymayalım”+ dedi. 22 “Kan dökmeyin.+ Onu bu ıssız yerdeki kuyuya atın, ama canına dokunmayın.”+ Niyeti, Yusuf’u onların elinden kurtarıp babasına geri götürmekti.

23 Ve Yusuf yanlarına gelir gelmez, üzerindeki uzun gömleği, çizgili giysisini+ çıkardılar. 24 Yusuf’u tutup kuyuya attılar.+ Kuyu boştu, içinde su yoktu.

25 Sonra yemek yemek için oturdular.+ Başlarını kaldırıp bakınca Gilead’dan gelen, İsmailoğullarına+ ait bir kervan gördüler. Develeri laden reçinesi, pelesenk, reçineli ağaç kabuğu+ yüklüydü; Mısır’a iniyorlardı. 26 Yahuda kardeşlerine şöyle dedi: “Kardeşimizi öldürüp kanını gizlersek+ ne kazanacağız? 27 Gelin onu İsmailoğullarına satalım,+ ona dokunmayalım.+ Ne de olsa kardeşimiz, aynı kandanız.” Kardeşleri sözünü dinlediler.+ 28 Midyanlı tüccarlar+ geçerken, ağabeyleri Yusuf’u kuyudan çekip çıkardı;+ onu İsmailoğullarına yirmi gümüşe sattılar.+ Onlar da Yusuf’u Mısır’a götürdü.

29 Sonra Ruben kuyunun başına döndü, fakat Yusuf kuyunun içinde değildi. Bunun üzerine Ruben giysisini yırttı.+ 30 Kardeşlerinin yanına gelip “Çocuk yok! Ben ne yapayım, şimdi nerelere gideyim?” diye haykırdı.+

31 Yusuf’un uzun giysisini aldılar ve bir teke kesip giysiyi iyice kana buladılar.+ 32 Ardından çizgili giysiyi babalarına gönderdiler, “Bunu bulduk. Lütfen bak,+ oğlunun giysisi mi, değil mi?”+ diye, giysiyi götürenlerle haber yolladılar. 33 Yakup giysiyi dikkatle inceleyip “Oğlumun giysisi bu!” diye haykırdı, “Onu vahşi bir hayvan yemiş olmalı.+ Yusuf paramparça olmuştur.”+ 34 Yakup giysisini yırttı; beline çul sarıp günlerce oğlunun yasını tuttu.+ 35 Bütün oğulları ve kızları onu teselli etmeye geliyordu;+ fakat o teselli edilmek istemiyor,+ “Oğlumun yanına, ölüler diyarına* yas tutarak ineceğim” diyor, oğlu için gözyaşı dökmeye devam ediyordu.

36 Midyanlılar Yusuf’u Mısır’da, Firavunun saray memurlarından başmuhafız+ Potifar’a+ sattı.

38 Bu arada Yahuda kardeşlerinin yanından ayrıldı ve Hira adında, Adullamlı+ bir adamın yanına gidip çadır kurdu. 2 Orada Şua adlı Kenanlı+ bir adamın kızını gördü ve onu aldı. Onunla birlikte oldu, 3 kadın hamile kalıp bir oğul doğurdu; Yahuda onun adını Er+ koydu. 4 Kadın tekrar hamile kalıp bir oğul daha doğurdu; adını Onan koydu. 5 Sonra yine bir oğul doğurdu ve adını Şela koydu. Karısı Şela’yı doğurduğunda Yahuda Akzib’deydi.+

6 Yahuda ilk oğlu Er’i evlendirdi; kızın adı Tamar’dı.+ 7 Fakat Yahuda’nın ilk oğlu Er, Yehova’nın gözünde kötüydü;+ bu nedenle Yehova onu öldürdü.+ 8 Bunun üzerine Yahuda, Onan’a “Ağabeyinin karısını al, kayınbiraderlik görevini yap ve ağabeyinin soyunu sürdür”+ dedi. 9 Onan, bunun kendi soyu olmayacağını bildiğinden,+ ağabeyinin karısıyla birlikte olduğunda, ağabeyine soy vermemek için+ ersuyunu yere dökerdi. 10 Bu yaptığı Yehova’nın gözünde kötüydü;+ o nedenle Tanrı onu da öldürdü.+ 11 Bunun üzerine Yahuda, gelini Tamar’a “Oğlum Şela büyüyünceye dek babanın evinde dul olarak otur”+ dedi. Çünkü “Ağabeyleri gibi o da ölmesin”+ diye düşünüyordu. Böylece Tamar gidip babasının evinde oturdu.+

12 Aradan uzun bir zaman geçti. Şua’nın kızı, Yahuda’nın karısı+ öldü. Yahuda yas günlerini tamamladı.+ Sonra arkadaşı Adullamlı Hira+ ile birlikte, koyunlarını kırkanların yanına, Timna’ya+ çıktı. 13 Tamar’a “Kayınbaban koyunlarını kırkmak+ için Timna’ya çıkıyor” diye haber verildi. 14 Tamar dulluk giysisini üzerinden çıkardı; örtünüp peçe taktı ve Timna yolu üzerindeki Enaim’in girişinde oturdu. Çünkü Şela büyümüş, fakat kendisiyle evlendirilmemişti.+

15 Yahuda onu görünce fahişe sandı,+ çünkü kadın yüzünü örtmüştü.+ 16 Yolun kenarına, onun yanına gitti ve “Haydi gel birlikte olalım”+ dedi. Çünkü gelini+ olduğunu bilmiyordu. Fakat kadın “Benimle birlikte olmak için ne vereceksin?”+ diye sordu. 17 Yahuda “Sürüden bir oğlak gönderirim” dedi. Kadın “Onu gönderinceye dek rehin olarak bir şey bırakır mısın?”+ diye sordu. 18 Yahuda “Rehin olarak sana ne vereyim?” deyince, kadın “Kordonuyla birlikte mühür yüzüğünü+ ve elindeki değneği” diye karşılık verdi. Yahuda onları kadına verdi ve birlikte oldular. Kadın ondan hamile kaldı. 19 Sonra kalkıp gitti; örtüsünü çıkardı, dulluk giysisini+ giydi.

20 Yahuda, rehin verdiklerini kadından geri almak için, Adullamlı arkadaşının+ eliyle oğlağı gönderdi; fakat arkadaşı kadını bulamadı. 21 O yerin adamlarına “Enaim’de, yol kenarında oturan o tapınak fahişesi nerede?” diye sordu. Fakat onlar “Buralarda hiçbir zaman tapınak fahişesi+ olmadı” dedi. 22 Sonunda adam geri dönüp Yahuda’ya “Onu bulamadım” dedi. “Üstelik o yerin adamları buralarda hiçbir zaman tapınak fahişesi olmadığını söyledi.” 23 Bunun üzerine Yahuda “Verdiklerim onda kalsın” dedi, “Utanç verici duruma düşmeyelim.+ Nasıl olsa ben oğlağı gönderdim, ama sen kadını bulamadın.”

24 Üç ay kadar sonra Yahuda’ya “Gelinin Tamar fahişelik yapıp+ hamile kalmış”+ diye haber geldi. O zaman Yahuda “Onu dışarı çıkarın, yakılsın”*+ dedi. 25 Kadın dışarı çıkarılınca kayınbabasına “Ben işte bunların sahibi olan adamdan hamile kaldım” diye haber gönderdi.+ Ve “Lütfen iyice bak,+ bu mühür yüzüğü, kordon, değnek kimin?”+ diye sordu. 26 Yahuda eşyaları tanıyınca+ “O benden daha doğru bir kişi,+ çünkü onu oğlum Şela’ya vermedim”+ dedi. Ve bir daha onunla birlikte olmadı.+

27 Tamar’ın doğum yapma vakti gelince, karnında ikiz olduğu anlaşıldı. 28 Doğumda ikizlerden biri elini dışarı çıkardı; ebe hemen bir kırmızı iplik alıp bebeğin eline bağlayarak “İlk gelen bu” dedi. 29 Fakat bebek elini geri çeker çekmez kardeşi doğdu, bunun üzerine ebe “Ne yaptın? Kendine gedik açtın!” dedi. Bu nedenle çocuğa Perets*+ adı verildi. 30 Sonra eline kırmızı iplik bağlı olan kardeşi doğdu; ona Zerah*+ adı verildi.

39 Yusuf İsmailoğulları+ tarafından Mısır’a getirildi.+ Firavunun saray memurlarından, başmuhafız Mısırlı Potifar,+ Yusuf’u onlardan satın aldı. 2 Yehova Yusuf’laydı; bu yüzden o başarılı bir adam oldu+ ve Mısırlı efendisinin evinde sorumluluklar aldı. 3 Efendisi, Yehova’nın onunla olduğunu, elindeki her işi Yehova’nın başarıya ulaştırdığını görüyordu.

4 Yusuf gün geçtikçe efendisinin gözüne giriyordu ve sürekli onun hizmetindeydi; böylece efendisi evinin idaresini ona bıraktı;+ sahip olduğu her şeyi onun sorumluluğuna verdi. 5 Mısırlı, Yusuf’u evinin idaresine getirdikten ve sahip olduğu her şeyi onun sorumluluğuna bıraktıktan sonra, Yehova, Yusuf’tan dolayı onun evine hep bereket verdi. Evindeki ve toprağındaki her şeyin üzerinde Yehova’nın bereketi vardı.+ 6 Adam, sahibi olduğu her şeyi sonunda Yusuf’un sorumluluğuna bıraktı;+ yediği yemek dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Bu arada, Yusuf yakışıklı, güzel bir genç olmuştu.

7 Ve efendisinin karısı Yusuf’a göz koydu;+ ona “Benimle yat” diyordu.+ 8 Fakat Yusuf bunu reddederek,+ efendisinin karısına, “Efendim evde yaptığım hiçbir işe karışmıyor, sahibi olduğu her şeyi benim elime teslim etti”+ diyordu. 9 “Bu evde kimse benden daha yetkili değil; efendim senin dışında hiçbir şeyi benden esirgemedi, çünkü sen onun karısısın.+ Nasıl böyle büyük bir kötülük yapıp Tanrı’ya karşı günah işlerim?”+

10 Kadın Yusuf’a her gün aynı teklifte bulunduysa da Yusuf onunla yatmayı, baş başa kalmayı kabul etmedi.+ 11 Bir gün Yusuf diğer günlerde olduğu gibi işini yapmak üzere yine eve girdi; içeride evin adamlarından hiç kimse yoktu.+ 12 Ve kadın Yusuf’u giysisinden tutup yakaladı,+ “Benimle yat!” dedi.+ Fakat Yusuf giysisini kadının elinde bırakarak dışarı kaçtı.+ 13 Kadın, Yusuf’un giysisini elinde bırakıp kaçtığını görünce 14 evin adamlarına seslendi; “Bakın, görüyor musunuz” diye bağırdı, “Bu İbraniyi bizi gülünç duruma düşürmek için getirmiş. Bu adam benimle yatmak için yanıma geldi, fakat ben avazım çıktığı kadar bağırdım.+ 15 Çığlık çığlığa bağırdığımı görünce giysisini yanımda bırakıp dışarı kaçtı.” 16 Kadın efendisi eve gelinceye dek Yusuf’un giysisini yanında tuttu.+

17 Sonra efendisine de anlatmaya başladı: “Bize getirdiğin İbrani hizmetkâr yanıma gelip beni gülünç duruma düşürmek istedi. 18 Fakat ben çığlık çığlığa bağırınca giysisini yanımda bırakıp dışarı kaçtı.”+ 19 Yusuf’un efendisi, karısının, “İşte hizmetkârın bana bunu bunu yaptı” diye anlattıklarını işitince öfkeden köpürdü.+ 20 Bu nedenle onu hapishaneye, kralın mahkûmlarının tutulduğu yere attırdı. Böylece Yusuf hapishanede kaldı.+

21 Fakat Yehova Yusuf’laydı. Ona vefalı sevgisini göstermeye devam etti ve Yusuf’un hapishane yetkilisinin gözüne girmesini sağladı.+ 22 Böylece hapishane yetkilisi oradaki tutukluları Yusuf’un sorumluluğuna verdi. Onlara bütün işleri yaptırtan Yusuf’tu.+ 23 Hapishane yetkilisi onun sorumluluğu altındaki hiçbir işe karışmıyordu, çünkü Yehova Yusuf’laydı ve Yehova onun yaptığı her işin başarılı olmasını sağlıyordu.+

40 Bir süre sonra, Mısır kralının+ sâkisi+ ile ekmekçisi efendileri krala karşı suç işlediler. 2 Firavun bu iki memuruna, başsâkisi ile başekmekçisine+ çok kızdı.+ 3 Onları başmuhafızın+ evine bağlı hapishaneye, Yusuf’un da tutuklu bulunduğu zindana+ attırdı. 4 Sonra başmuhafız onlara hizmet etmesi için Yusuf’u yanlarına verdi;+ adamlar hapishanede bir süre kaldı.

5 Mısır kralının hapishanede tutuklu bulunan sâkisi ve ekmekçisi+ aynı gece rüya+ gördüler;+ her birinin rüyası farklı anlamlar taşıyordu.+ 6 Yusuf sabah yanlarına geldiğinde onları keyifsiz gördü.+ 7 Efendisinin evine bağlı hapishanede kendisiyle birlikte bulunan Firavunun memurlarına “Bugün neden yüzünüz asık?” diye sordu.+ 8 Adamlar “Bir rüya gördük, fakat yorumlayacak kimse yok” karşılığını verdi. O zaman Yusuf, “Yorum Tanrı’ya mahsus değil mi?+ Lütfen rüyanızı bana anlatın” dedi.

9 Başsâki rüyasını Yusuf’a anlatmaya başladı: “Rüyamda, önümde bir asma vardı. 10 Asmada üç körpe dal bulunuyordu. Dallar+ tomurcuklandı, çiçek açtılar, salkım salkım olgun üzüm verdiler. 11 Firavunun kâsesi elimdeydi, üzümleri alıp Firavunun kâsesinin içine sıktım.+ Sonra kâseyi Firavunun eline verdim.”+ 12 Yusuf “Bunun yorumu şu”+ dedi. “Üç dal, üç gün demektir. 13 Firavun üç gün sonra sana lütfedecek* ve seni görevine geri getirecek.+ Sâkisi olduğun günlerde yaptığın gibi, yine Firavunun kâsesini eline vereceksin.+ 14 Ne olur, durumun düzelir düzelmez beni hatırla;+ bana bir iyilik yap ve Firavuna benden söz et;+ beni bu yerden çıkar. 15 Aslında ben İbranilerin diyarından kaçırıldım;+ burada da zindana atılmayı gerektiren hiçbir şey yapmadım.”+

16 Başekmekçi Yusuf’un rüyayı iyiye yorduğunu görünce, “Ben de rüyamda başımın üzerinde üç sepet beyaz ekmek gördüm” dedi. 17 “En üstteki sepette Firavun için fırında pişirilmiş yiyecekler+ vardı ve kuşlar+ başımın üzerindeki sepetten onları yiyordu.” 18 Yusuf “Bunun yorumu da şu”+ diye karşılık verdi, “Üç sepet üç gün demektir. 19 Firavun üç gün sonra seni buradan çıkarıp başını uçuracak ve seni direğe asacak.+ Etini kuşlar yiyecek.”+

20 Ve üçüncü gün Firavunun doğum günüydü;+ Firavun tüm hizmetkârlarına ziyafet verdi. Hizmetkârlarının önünde başsâkisini ve başekmekçisini hapisten çıkardı.+ 21 Başsâkiyi sâkilik görevine+ geri getirdi; o da Firavuna kâsesini vermeye devam etti. 22 Fakat, Yusuf’un yorumlamış olduğu gibi,+ başekmekçiyi astı.+ 23 Ancak, başsâki Yusuf’u hatırına getirmedi, onu unuttu.+

41 Ve tam iki yıl sonra Firavun bir rüya gördü;+ rüyasında Nil Irmağının kıyısında duruyordu. 2 Nil Irmağından, güzel ve besili yedi inek çıkıp ırmak kenarındaki çayırda* otlamaya başladılar.+ 3 Onların ardından Nil Irmağından yedi inek daha çıktı. Bunlar çirkin ve cılızdılar;+ gelip ırmağın kenarındaki diğer ineklerin yanında durdular. 4 Sonra çirkin, cılız inekler, güzel, besili inekleri yemeye başladı.+ O zaman Firavun uyandı.+

5 Firavun tekrar uykuya daldı ve bir rüya daha gördü. Tek saptan çıkan, güzel ve dolgun yedi başak vardı.+ 6 Ve bunların ardından doğu rüzgârından kavrulmuş+ yedi cılız başak yetişti.+ 7 Cılız başaklar, iri ve dolgun yedi başağı yuttu.+ O zaman Firavun uyandı; bu bir rüyaydı.

8 Sabahleyin Firavunun canı sıkkındı.+ Haber gönderip Mısır’ın tüm büyücü rahiplerini+ ve bilge adamlarını+ çağırdı. Rüyalarını onlara anlattı.+ Fakat hiçbiri Firavuna rüyaların yorumunu yapamadı.

9 O zaman başsâki+ Firavuna “Bugün suçlarımı anıyorum”+ dedi. 10 “Firavun hizmetkârlarına kızmıştı.+ Beni başmuhafızın evine bağlı hapishaneye attırmıştı;+ benimle birlikte başekmekçiyi de. 11 Sonra, ikimiz de aynı gece rüya gördük. Her birimizin rüyası farklı anlamlar taşıyordu.+ 12 Orada, bizimle birlikte, başmuhafızın+ hizmetkârlarından bir İbrani+ genç vardı. Rüyalarımızı ona anlattık,+ bize yorumlarını yaptı. Her birimizin rüyasına göre yorum yaptı. 13 Ve söylediklerinin hepsi çıktı; Firavun beni görevime geri getirdi,+ fakat başekmekçiyi astı.”+

14 Firavun Yusuf’u derhal zindandan alıp getirmeleri için adam gönderdi.+ Yusuf tıraş olup+ giysilerini değiştirdi+ ve Firavunun huzuruna çıktı. 15 Firavun Yusuf’a “Bir rüya gördüm” dedi. “Fakat yorumlayacak kimse yok. Senin, anlatılan her rüyayı yorumlayabildiğini duydum.”+ 16 Bunun üzerine Yusuf şu karşılığı verdi: “Ben kimim ki! Firavuna esenlik mesajını bildirecek olan Tanrı’dır.”+

17 Ve Firavun Yusuf’a şunları anlattı: “Rüyamda Nil Irmağının kıyısında duruyordum. 18 Irmaktan besili ve güzel yedi inek çıktı; ırmak kenarındaki çayırda otlamaya başladılar.+ 19 Onların ardından, ırmaktan yedi inek daha çıktı; bunlar çok çirkin ve cılızdı, berbat görünüyorlardı.+ Tüm Mısır diyarında onlar kadar çirkin inek görmedim. 20 Sonra, bir deri bir kemik kalmış bu çirkin inekler, ilk çıkan besili inekleri yemeye başladı.+ 21 Onları yiyip bitirdiler ama bu karınlarından hiç belli olmuyordu, çünkü tıpkı önceki halleri gibi kötü görünüyorlardı.+ O zaman uyandım.

22 Sonra rüyamda tek saptan çıkan, güzel ve dolgun yedi başak gördüm.+ 23 Onların ardından, doğu rüzgârından kavrulmuş,+ kurumuş yedi cılız başak yetişti. 24 Ve yedi cılız başak, yedi güzel başağı yuttu.+ Rüyayı büyücü rahiplere+ anlattım, fakat hiçbiri yorumlayamadı.”+

25 Yusuf, “Firavunun gördüğü rüyaların anlamı birdir” dedi; “Tanrı yapacağı şeyleri Firavuna bildirmiş.+ 26 Yedi güzel inek yedi yıl demektir. Yedi güzel başak da yedi yıl demektir. Rüyaların anlamı birdir. 27 Onların ardından çıkan cılız, çirkin yedi inek, yedi yıl demektir. Doğu rüzgârından kavrulmuş+ yedi boş başak, yedi yıl kıtlık olacağını gösterir.+ 28 Firavuna diyeceğim şu ki, Tanrı yapacağı şeyi Firavuna gösterdi.+

29 Tüm Mısır diyarında yedi yıl boyunca büyük bir bolluk yaşanacak. 30 Fakat ardından yedi yıl kıtlık olacak; Mısır diyarındaki tüm o bolluk unutulacak, kıtlık diyarı yiyip bitirecek.+ 31 Diyarın bir zamanlar içinde olduğu bolluk, ardından çıkan kıtlık yüzünden hatırlanmayacak, çünkü kıtlık çok şiddetli olacak. 32 Firavunun rüyayı iki kez görmesi, Tanrı’nın bu olayı gerçekleştirmekte kararlı olduğunu+ ve bunu bir an önce yapacağını gösterir.

33 Şimdi Firavun sağgörülü ve hikmetli bir adam bulsun, onu Mısır diyarının başına getirsin.+ 34 Firavun harekete geçip diyarda memurlar görevlendirsin+ ve yedi yıllık bolluk döneminde Mısır’da yetişen ürünün beşte birini alıp saklasın.+ 35 Memurlar gelecek bolluk yıllarında alınan bütün ürünü toplasın. Tahılı Firavunun eli altında şehirlerde erzak olarak depolayıp+ saklasınlar. 36 Toplanan ürün, Mısır topraklarında görülecek+ yedi yıllık kıtlık döneminde tüm diyar için erzak olacaktır. Böylece diyar kıtlıktan kırılmayacak.”+

37 Firavun ve tüm hizmetkârları bu öneriyi uygun buldu.+ 38 Firavun hizmetkârlarına “Tanrı’nın ruhuna sahip böyle bir adam daha bulunabilir mi?” diye sordu.+ 39 Sonra Yusuf’a “Mademki Tanrı tüm bunları sana bildirdi,+ senin gibi sağgörülü ve hikmetli biri daha olamaz”+ dedi. 40 “Evimin idaresine sen geçeceksin;+ tüm halkım sana tam bir itaat gösterecek.+ Benim senden tek üstünlüğüm bu taht olacak.”+ 41 Sonra Firavun “Bak, seni tüm Mısır diyarının başına getiriyorum”+ dedi. 42 Mühür yüzüğünü+ parmağından çıkarıp Yusuf’un parmağına taktı. Ona has ketenden giysiler giydirdi ve boynuna altın kolye taktı.+ 43 Ayrıca onu kendisine ait olan ikinci şeref arabasına bindirdi;+ Yusuf’un önü sıra “Avrek!”* diye bağırdılar. Böylece Firavun onu tüm Mısır diyarının başına geçirdi.

44 Sonra Firavun Yusuf’a “Firavun benim, fakat tüm Mısır diyarında kimse senin iznin olmadan bir işe kalkışmayacak”*+ dedi. 45 Ardından Firavun Yusuf’a Tsafenat-paneah* adını verdi. On şehrinin+ rahibi Poti-fera’nın kızı Asenat’la+ Yusuf’u evlendirdi. Ve Yusuf tüm Mısır diyarını dolaşmaya çıktı.+ 46 O, Mısır kralı Firavunun önüne çıktığında otuz yaşındaydı.+

Yusuf Firavunun huzurundan ayrıldıktan sonra tüm Mısır diyarını dolaştı. 47 Yedi yıllık bolluk döneminde toprak bol bol ürün verdi.+ 48 Yusuf yedi yılda Mısır diyarında elde edilen tüm ürünü toplayıp şehirlerde+ depoladı. Her şehrin çevresindeki tarlaların ürününü o şehirde depoladı.+ 49 Yusuf muazzam miktarda tahıl topladı;+ toplanan tahıl denizin kumu kadar çoktu. Sonunda tartmayı bıraktılar, çünkü tahıl tartılamayacak kadar çoktu.+

50 Kıtlık döneminden önce, On şehrinin rahibi Poti-fera’nın kızı Asenat Yusuf’a iki oğul+ doğurdu. 51 Yusuf ilk oğluna, “Tanrı tüm sıkıntılarımı ve babamın bütün evini bana unutturdu”+ diyerek Manasse*+ adını verdi. 52 İkinci oğlunun adını Efraim*+ koydu, çünkü “Sefil düştüğüm diyarda Tanrı bana çocuklar verdi”+ dedi.

53 Ve Mısır diyarında yaşanan yedi yıllık bolluk dönemi sona erdi.+ 54 Ardından, Yusuf’un söylediği gibi yedi yıl sürecek kıtlık başladı.+ Kıtlık tüm memleketlere yayıldı, fakat Mısır’ın her yerinde yiyecek vardı.+ 55 Sonunda tüm Mısır diyarında da kıtlık başlayınca halk feryat edip Firavundan yiyecek istedi.+ Firavun tüm Mısırlılara “Yusuf’a gidin. O size ne derse öyle yapın” dedi.+ 56 Kıtlık bütün o toprakları sardı.+ Yusuf mevcut tüm tahıl ambarlarını açıp Mısırlılara tahıl sattı;+ çünkü kıtlık Mısır diyarını da pençesine almıştı. 57 Her memleketin insanı da Mısır’a gelip Yusuf’tan tahıl satın alıyordu; tüm memleketler kıtlığın pençesindeydi.+

42 Mısır’da tahıl olduğunu+ Yakup da duydu. Oğullarına “Neden birbirinize bakıp duruyorsunuz?” dedi. 2 “Mısır’da tahıl olduğunu duydum.+ Oraya gidip bize tahıl satın alın da yaşayalım, ölmeyelim.” 3 Bunun üzerine Yusuf’un on ağabeyi+ tahıl almak için Mısır’a indi. 4 Ancak Yakup, Yusuf’un kardeşi Benyamin’i, “Başına kötü bir şey gelmesin”+ diye ağabeyleriyle göndermedi.+

5 Tahıl satın almaya gelenler arasında İsrail’in oğulları da vardı, çünkü Kenan diyarı kıtlık içindeydi.+ 6 Memlekette yetkili kişi Yusuf’tu.+ Diyarın tüm halkına tahıl satan oydu.+ Bu nedenle Yusuf’un ağabeyleri de gelip onun önünde yere kapandılar.+ 7 Yusuf ağabeylerini görür görmez tanıdı, fakat kendisini tanımamaları için onlara yabancı gibi davrandı.+ Onlarla sert şekilde konuştu; “Nereden geliyorsunuz?” diye sordu. “Kenan diyarından, erzak satın almak için geldik”+ dediler.

8 Yusuf ağabeylerini tanımış, ama onlar Yusuf’u tanıyamamıştı. 9 Yusuf hemen onlarla ilgili gördüğü rüyaları hatırladı.+ Onlara “Siz casussunuz!” dedi, “Memleketin saldırıya açık yerlerini öğrenmeye geldiniz.”+ 10 “Hayır efendim”+ diye karşılık verdiler, “Kulların+ erzak satın almak için geldi. 11 Hepimiz aynı babanın oğullarıyız. Biz dürüst insanlarız. Kulların casus değil.”+ 12 Fakat Yusuf “Hayır! Siz memleketin saldırıya açık yerlerini öğrenmeye geldiniz”+ dedi. 13 Bunun üzerine ağabeyleri “Kulların on iki kardeştir;+ Kenan diyarında yaşayan bir adamın+ oğullarıyız” dedi. “En küçüğümüz şimdi babamızın yanında,+ biri de artık yok.”+

14 Fakat Yusuf şu karşılığı verdi: “Söylediğim gibi, siz casussunuz! 15 Sizi sınayacağım. Firavunun başı için yemin ederim ki, küçük kardeşiniz gelmeden buradan gidemezsiniz.+ 16 Burada tutulacaksınız, içinizden birini gönderin, gidip kardeşinizi getirsin. Dediğiniz doğru mu değil mi görelim.+ Eğer değilse, Firavunun başı için yemin ederim ki, siz casussunuz.” 17 Böyle diyerek onların hepsini üç gün gözaltında tuttu.

18 Yusuf üçüncü gün onlara, “Dediğimi yaparsanız hayatta kalırsınız, ben Tanrı’dan korkan+ bir adamım” dedi. 19 “Eğer dürüst insanlarsanız, kardeşlerinizden biri gözaltında tutulduğunuz evde kalsın,+ diğerleri gitsin, açlık çeken ev halkınıza yiyecek götürsün.+ 20 Sonra küçük kardeşinizi bana getirin, o zaman sözlerinizin doğruluğu ortaya çıkar ve ölmezsiniz.”+ Onlar da Yusuf’un dediğini yaptı.

21 Ve aralarında konuşarak, “Kardeşimize yaptıklarımız yüzünden suçluyuz;+ bizden merhamet dilediğinde, canının yandığını gördüğümüz halde onu dinlemedik. Bu yüzden başımıza bu dert geldi”+ dediler. 22 Ruben şu karşılığı verdi: “Ben size çocuğa zarar vermeyin demedim mi? Fakat siz dinlemediniz.+ İşte şimdi onun kanının hesabı soruluyor.”+ 23 Aralarında tercüman vardı, bu yüzden konuştuklarını Yusuf’un anladığının farkında değillerdi. 24 Yusuf yanlarından ayrılıp ağladı.+ Sonra geri dönüp onlarla konuştu. Şimeon’u+ alıp hepsinin gözü önünde bağladı.+ 25 Ardından emirler verdi; torbalarına tahıl dolduruldu. Her birinin parası torbasına geri konulacak,+ yol için de azık verilecekti.+ Ve böyle yapıldı.

26 Ağabeyleri tahılı eşeklerine yükleyip yola çıktılar. 27 Konaklama yerinde onlardan biri eşeğine yem vermek için+ torbasını açınca parayı gördü; torbanın ağzına konmuştu.+ 28 Kardeşlerine “Param geri konmuş, torbamda duruyor!” dedi. O zaman yürekleri yerinden oynadı, tir tir titreyerek+ birbirlerine bakıp “Tanrı’nın bize bu yaptığı nedir?”+ diye sordular.

29 Sonunda Kenan diyarına, babaları Yakup’un yanına döndüler; başlarına gelen her şeyi ona anlattılar: 30 “Memleketin efendisi olan adam bize sert davrandı;+ memleketlerine casusluk amacıyla geldiğimizi düşündü.+ 31 Biz de ona dedik ki, ‘Biz dürüst insanlarız,+ casusluk yapmayız. 32 On iki kardeşiz,+ aynı babanın+ çocuklarıyız. Kardeşlerimizden biri artık yok,+ en küçüğümüz de şimdi Kenan diyarında babamızın yanında.’+ 33 Fakat memleketin efendisi olan adam+ ‘Dürüst olup olmadığınızı şöyle anlayacağım’+ dedi, ‘Kardeşlerinizden biri yanımda kalsın.+ Siz de açlık çeken ev halkınız için tahıl alıp gidin.+ 34 En küçük kardeşinizi alıp bana getirin, böylece casus değil dürüst insanlar olduğunuzu anlarım. Kardeşinizi size geri veririm; memlekette iş de yaparsınız.’”+

35 Sonra torbalarını boşaltırken baktılar ki, her birinin para çıkını torbasının içindeydi. Babaları da çıkınları gördü; hepsi korktu. 36 Ve babaları Yakup “Beni çocuklarımdan ettiniz!”+ diye inledi; “Yusuf yok, Şimeon yok,+ şimdi Benyamin’i de götüreceksiniz. Bütün bunlar benim başıma geliyor!” 37 Fakat Ruben babasına, “Eğer onu sana geri getirmezsem iki oğlumun da canını al.+ Kardeşimi bana emanet et; onu sana ben geri getireceğim”+ diye karşılık verdi. 38 Ancak Yakup “Oğlum sizinle gitmeyecek” dedi; “Çünkü ağabeyi öldü, o yalnız kaldı.+ Eğer yolda başına bir şey gelirse, şu ak saçlı başımı kederle ölüler diyarına indirirsiniz.”+

43 Kıtlık diyarda tüm şiddetiyle devam ediyordu.+ 2 Mısır’dan getirdikleri tahıl+ tükenince Yakup, oğullarına “Yine gidip biraz erzak satın alın”+ dedi. 3 Yahuda+ şunları söyledi: “O adam ‘Kardeşinizi getirmezseniz yüzümü bir daha göremezsiniz’+ diyerek bizi kesin bir dille uyardı. 4 Kardeşimizi bizimle gönderirsen+ gidip sana erzak alırız. 5 Eğer onu göndermezsen gitmeyiz, çünkü adam ‘Kardeşinizi getirmezseniz, yüzümü bir daha göremezsiniz’+ dedi.” 6 Bunun üzerine İsrail,+ “Başka bir kardeşiniz olduğunu söyleyip neden bana kötülük ettiniz?” diyerek acıyla söylendi. 7 Oğulları şu karşılığı verdi: “Adam bizim hakkımızda, ailemiz hakkında sorular sordu; ‘Babanız sağ mı?+ Başka kardeşiniz var mı?’ dedi. Biz de söyledik;+ ‘Kardeşinizi buraya getirin’+ diyeceğini nereden bilirdik?”

8 Sonunda Yahuda, babası İsrail’e “Çocuğu benimle gönder”+ dedi. “Kalkıp gidelim; sen de, biz de, çocuklarımız da,+ hepimiz yaşayalım, ölmeyelim.+ 9 Onun için ben kefilim.+ Hesabını benden sor.+ Onu geri getirip sana teslim etmezsem, ebediyen sana karşı suçlu olayım. 10 Aslında oyalanmasaydık, şimdiye dek iki kez gidip gelmiş olurduk.”+

11 Bunun üzerine babaları İsrail, “Öyleyse şöyle yapın”+ dedi; “Yanınıza memleketin en güzel ürünlerinden alın; torbalarınıza biraz pelesenk,+ biraz bal,+ laden reçinesi, reçineli ağaç kabuğu,+ fıstık, badem+ koyup o adama armağan+ olarak götürün. 12 Yanınıza iki misli para alın; torbalarınızın ağzına geri konmuş parayı da alın.+ Belki bir yanlışlık olmuştur.+ 13 Kardeşinizi alıp gidin, onu adama götürün. 14 Mutlak Güce Sahip Tanrı, adamın önünde size merhamet etsin de,+ ağabeyinizi ve Benyamin’i size teslim etsin. Yok eğer etmezse, ben çocuklarımdan olacaksam olayım.”+

15 Böylece, iki misli parayla birlikte armağanları ve Benyamin’i yanlarına aldılar. Kalkıp Mısır’a gittiler; Yusuf’un önüne çıktılar.+ 16 Yusuf, Benyamin’i beraberlerinde görünce hemen evinin kâhyasına “Adamları eve götür, hayvan kes, hazırlık yap,+ çünkü öğlen benimle birlikte yemek yiyecekler” dedi. 17 Kâhya Yusuf’un dediğini hemen yaptı.+ Onları Yusuf’un evine götürdü. 18 Fakat kardeşleri, Yusuf’un evine götürüldükleri için korktular;+ “İlk gelişimizde torbalarımıza geri konan para meselesi yüzünden buraya getirildik. Üzerimize çullanıp bizi dövecekler; sonra da köle yapacaklar, eşeklerimizi de alacaklar”+ diye aralarında konuştular.

19 Bu nedenle, Yusuf’un evinin kapısına geldiklerinde kâhyasına yaklaşıp 20 “Bağışla efendimiz!” dediler. “Geçen defa gelişimizin nedeni erzak satın almaktı.+ 21 Fakat dönüşte konaklama yerine+ varıp torbalarımızı açtığımızda gördük ki, her birimizin parası torbasının ağzındaydı, hem de tam tartısıyla. Şimdi kendi ellerimizle onu geri vermek istiyoruz.+ 22 Erzak satın almak için şimdi yanımızda daha çok para getirdik. Fakat emin ol parayı torbalarımıza kimin koyduğunu bilmiyoruz.”+ 23 Bunun üzerine kâhya “Rahat olun, korkmanıza gerek yok”+ dedi; “Ben işin başında paranızı aldım. O hazineyi torbalarınıza koyan, sizin ve babanızın Tanrısıdır.”+ Ardından Şimeon’u çıkarıp yanlarına getirdi.+

24 Kâhya sonra onları Yusuf’un evine aldı; ayaklarının yıkanması için su verdi,+ eşeklerine de yem verdi.+ 25 Kardeşler, öğlen Yusuf’a sunmak için armağanlarını+ hazırladılar, çünkü orada yemek yiyeceklerini işitmişlerdi.+ 26 Yusuf eve girince armağanları içeri getirip ona sundular ve önünde yere eğildiler.+ 27 Yusuf onlara hal hatır sordu+ ve “Bahsettiğiniz yaşlı adam, babanız iyi mi? Hâlâ hayatta mı?”+ dedi. 28 Onlar “Kulun babamız iyi. Hâlâ hayatta” karşılığını verdiler. Ve eğilip yere kapandılar.+

29 Yusuf başını kaldırıp öz annesinin+ oğlu, kardeşi Benyamin’i görünce “Sözünü ettiğiniz küçük kardeşiniz bu mu?”+ diye sordu. Ardından “Tanrı’nın lütfu üzerinde olsun oğlum”+ dedi. 30 O sırada Yusuf’u bir telaş aldı ve ağlamak için bir yer aradı, çünkü kardeşini görünce yüreği yanmıştı.+ Arka odaya gidip ağladı.+ 31 Sonra yüzünü yıkayıp çıktı; kendini tutup+ “Yemeği getirin”+ dedi. 32 Yusuf’a ayrı, kardeşlerine ayrı ve Yusuf’la yemek yiyen Mısırlılara ayrı sofra kuruldu; çünkü Mısırlılar İbranilerle birlikte yemek yemezdi, bu onların gözünde iğrenç bir şeydi.+

33 Kardeşleri, Yusuf’un önüne ilk oğulluk hakkına sahip olandan+ en küçüğüne, yaş sırasına göre oturtuldu. Bunun üzerine şaşkınlıkla birbirlerine bakakaldılar. 34 Yusuf önündeki yemeklerden onlara pay gönderdi; ancak Benyamin’in payı diğerlerinden beş kat fazlaydı.+ Böylece, Yusuf’la birlikte doyasıya yiyip içtiler.+

44 Yusuf daha sonra kâhyasına+ “Adamların torbalarını, taşıyabilecekleri kadar erzakla doldur ve her birinin parasını torbasının ağzına koy”+ dedi. 2 “En küçüğünün torbasının ağzına ise, benim kâsemi, gümüş kâsemi koyacaksın, tahılın parasını da.” Kâhya Yusuf’un söylediklerini yaptı.+

3 Gün ışıdığında adamlar eşekleriyle birlikte gönderildi.+ 4 Şehirden çıktılar. Fazla uzaklaşmamışlardı ki, Yusuf kâhyasına “Kalk!” dedi, “Adamların peşine düşüp onlara yetiş; ‘Neden iyiliğe kötülükle karşılık verdiniz?’+ de. 5 ‘Bu efendimin içmek ve fal bakmak için kullandığı kâse değil mi?+ Bu yaptığınız çok kötü.’”

6 Kâhya onlara yetişip bunları söyledi. 7 Fakat onlar, “Efendimiz neden böyle sözler söylüyor?” diye sordu; “Kulların asla böyle bir şey yapmaz. 8 Torbalarımızın ağzında bulduğumuz parayı Kenan diyarından sana geri getirdik.+ O halde nasıl senin efendinin evinden gümüş veya altın çalmış olabiliriz?+ 9 Kâse kullarından birinde çıkarsa, o öldürülsün; biz de efendimize köle olalım.”+ 10 Bunun üzerine kâhya “Dediğiniz gibi olsun:+ Kimde çıkarsa, o benim kölem olacak,+ sizler de aklanacaksınız” dedi. 11 Ve her biri çabucak torbasını yere indirip açtı. 12 Kâhya torbaları dikkatle araştırdı. En büyük kardeşten başlayıp en küçükte bitirdi. Ve kâse Benyamin’in torbasında bulundu.+

13 Bunun üzerine giysilerini yırttılar;+ yüklerini eşeklerine yükleyip şehre geri döndüler. 14 Yahuda+ ve kardeşleri Yusuf’un evine girdiler; Yusuf hâlâ evdeydi; onun önünde yere kapandılar.+ 15 Yusuf onlara “Bunu nasıl yaparsınız?” dedi, “Benim gibi bir adamın fala bakabileceğini bilmiyor muydunuz?”+ 16 Bunun üzerine Yahuda “Efendime ne diyelim? Ne anlatalım da kendimizi aklayalım?”+ dedi. “Tanrı biz kullarının suçunu ortaya çıkardı.+ Artık hem biz hem de torbasında kâse bulunan kardeşimiz, hepimiz efendimin kölesiyiz.”+ 17 Fakat Yusuf “Ben bunu asla yapmam!”+ diye karşılık verdi. “Kâse kimde bulunduysa o benim kölem olacak.+ Diğerleriniz selametle babanızın yanına dönebilir.”+

18 O zaman Yahuda ona yaklaşıp “Yalvarırım efendim” dedi. “Ne olur kulun efendimin huzurunda konuşsun,+ kuluna öfkelenme,+ çünkü Firavun neyse sen de öylesin.+ 19 Efendimiz kullarına ‘Babanız veya kardeşiniz var mı?’ diye sormuştu. 20 Biz de efendimize ‘Yaşlı bir babamız ve babamızın yaşlılığında doğmuş küçük kardeşimiz var’+ dedik. ‘Ancak onun ağabeyi öldü, annesinden tek o kaldı+ ve babası onu çok sever.’ 21 Sen de kullarına ‘Onu bana getirin de gözümle göreyim’+ dedin. 22 Fakat biz efendimize ‘Çocuk babasından ayrılamaz. Ayrılırsa, babası kesinlikle ölür’+ dedik. 23 Sonra sen kullarına ‘Küçük kardeşiniz sizinle birlikte gelmezse, yüzümü bir daha göremezsiniz’ dedin.+

24 Böylece, kulun babamızın yanına döndük; efendimin söylediklerini ona anlattık. 25 Babamız daha sonra, ‘Yine gidin, biraz erzak satın alın’ dedi.+ 26 Fakat biz, ‘Gidemeyiz. Eğer küçük kardeşimiz de bizimle gelirse gideriz, gelmezse o adamın yüzünü göremeyiz’ dedik.+ 27 Sonra babamız bize ‘Biliyorsunuz, karım bana sadece iki oğul doğurdu’+ dedi. 28 ‘Oğlumun biri elimden gitti, “Paramparça olmuştur”+ diye ah ettim. Bir daha onu görmedim. 29 Eğer bunu da benden alıp götürürseniz ve başına bir şey gelirse, şu ak saçlı başımı acıyla ölüler diyarına indirirsiniz.’+

30 Ve şimdi ben, kulun babamın yanına çocuğu almadan gidersem, babamın canı çocuğa bağlı olduğundan,+ 31 onun yanımızda olmadığını gördüğü anda ölür. O zaman biz kulların, babamızın ak saçlı başını kederle ölüler diyarına indiririz. 32 Babasından uzaktayken çocuğa bu kulun kefil oldu,+ babama dedim ki, ‘Eğer çocuğu sana geri getirmezsem, ebediyen sana karşı suçlu olayım.’+ 33 Şimdi yalvarırım, çocuğun yerine bu kulun burada kalıp efendime köle olsun, çocuk ağabeyleriyle gitsin.+ 34 Çünkü çocuk olmadan nasıl babamın yanına gidip başına gelecek felaketi seyrederim?”+

45 Bu sözler üzerine Yusuf, yanında bulunanların önünde artık kendini tutamayıp+ “Herkes dışarı çıksın!” diye bağırdı. Kardeşlerine kendisini tanıttığı+ sırada yanında kimse kalmamıştı.

2 Yusuf o kadar yüksek sesle ağladı+ ki sesini Mısırlılar duydu; Firavunun evindekiler de bunu haber aldı. 3 Sonunda kardeşlerine “Ben Yusuf’um” dedi ve “Babam yaşıyor mu?” diye sordu. Fakat kardeşleri ona hiç karşılık veremedi, çünkü altüst olmuşlardı.+ 4 Yusuf kardeşlerine “Yanıma yaklaşın, lütfen” dedi. Bunun üzerine yanına geldiler.

Sonra, “Ben Yusuf’um, Mısır’a sattığınız kardeşiniz”+ dedi. 5 “Fakat, beni buraya sattığınız için üzülmeyin+ ve kendinize kızmayın; çünkü Tanrı hayatınızı korumak için beni sizin önünüzden buraya gönderdi.+ 6 Diyarda baş gösteren kıtlığın bu ikinci yılı;+ daha beş yıl toprak sürülmeyecek, hasat olmayacak.+ 7 Bu nedenle Tanrı yeryüzünde soyunuzu sürdürecek kişiler bırakmak+ ve büyük bir kurtuluşla sizi yaşatmak için beni önünüzden buraya gönderdi. 8 Dolayısıyla beni buraya gönderen siz değilsiniz,+ Tanrı’dır; O beni Firavuna baba,+ tüm evi üzerine efendi ve bütün Mısır’a yönetici tayin etti.

9 Hemen babamın yanına dönün ve ona ‘Oğlun Yusuf şunları söylüyor’ deyin; ‘Tanrı beni bütün Mısır’a efendi tayin etti.+ Yanıma gel. Gecikme. 10 Goşen diyarında+ oturursun; oğulların, oğullarının oğulları, davarın, sığırın ve sahip olduğun her şeyle birlikte yakınımda olursun. 11 Size orada yiyecek sağlarım, çünkü kıtlık daha beş yıl sürecek.+ Sen, ev halkın, yanındaki hiç kimse yokluk çekmesin.’ 12 İşte siz de, kardeşim Benyamin sen de, kendi gözlerinizle görüyorsunuz, sizlerle konuşan benim; kendi ağzım.+ 13 Babama, Mısır’daki tüm itibarımı ve gördüğünüz her şeyi anlatın. Hemen gidin ve babamı buraya getirin.”

14 Ardından Yusuf kardeşi Benyamin’in boynuna sarılıp ağladı. Benyamin de onun boynunda ağladı.+ 15 Yusuf ağabeylerinin hepsini öptü ve boyunlarına sarılıp ağladı.+ Sonra kardeşleri onunla konuştular.

16 Bu haber Firavunun evinde duyuldu; “Yusuf’un kardeşleri gelmiş!” diyorlardı. Firavun ve hizmetkârları buna memnun oldu.+ 17 Firavun Yusuf’a, “Kardeşlerine şunu yapmalarını söyle” dedi, “Hayvanlarınızı yükleyin, Kenan diyarına gidin.+ 18 Babanızı, ailelerinizi alıp buraya, yanıma gelin. Size Mısır diyarının nimetlerini veririm; diyarın en iyi şeylerini yersiniz.+ 19 Sana emrediyorum,+ onlara şunu yapmalarını söyle: Küçük çocuklarınız ve eşleriniz için Mısır’dan arabalar+ alıp götürün; babanızı arabaya bindirip getirin.+ 20 Malınız mülkünüz+ için üzülmeyin, çünkü tüm Mısır diyarının nimetleri sizindir.”+

21 İsrail’in oğulları böyle yaptı. Yusuf, Firavunun emirlerine göre onlara arabalar, yol için de azık+ verdi. 22 Her birine yeni bir giysi,+ Benyamin’e ise üç yüz gümüşle beş yeni giysi verdi.+ 23 Babasına da, Mısır’ın değerli mallarıyla yüklü on eşek ve yolculuğu için tahıl, ekmek ve azıkla yüklü on dişi eşek gönderdi. 24 Böylece Yusuf kardeşlerini yolcu etti; onlar yola koyuldu. Yusuf onlara “Sakın yolda birbirinize düşmeyin”+ dedi.

25 Mısır’dan çıktılar; sonunda Kenan diyarına, babaları Yakup’un yanına geldiler. 26 Ona, “Yusuf yaşıyor; tüm Mısır’ı yöneten o!”+ dediler. Babaları donup kaldı, söylenenlere inanamadı.+ 27 Onlar Yusuf’un söylediklerini anlatınca ve Yusuf’un onun için gönderdiği arabaları görünce, babaları Yakup kendine gelmeye başladı.+ 28 Sonra İsrail “Tamam! Oğlum Yusuf yaşıyor!” dedi, “Gideyim de ölmeden önce onu göreyim!”+

46 Böylece İsrail tüm ev halkıyla birlikte toplanıp yola çıktı; Beer-şeba’ya+ geldi ve babası İshak’ın Tanrısına+ kurbanlar kesti. 2 Ve Tanrı geceleyin bir görüntüde İsrail’le konuştu;+ ona “Yakup, Yakup!” diye seslendi, o da “Efendim!”+ diye karşılık verince, 3 “Ben gerçek Tanrı’yım,+ babanın Tanrısıyım”+ dedi. “Mısır’a gitmekten korkma, çünkü seni orada büyük bir millet yapacağım.+ 4 Seninle birlikte Ben de Mısır’a ineceğim, sonra seni mutlaka oradan çıkaracağım.+ Ve senin gözlerini Yusuf kapayacak.”+

5 Ve Yakup Beer-şeba’dan ayrıldı. İsrail’in oğulları, Firavunun babaları için gönderdiği arabalara Yakup’la birlikte kendi çocuklarını ve eşlerini bindirmişlerdi.+ 6 Kenan diyarında edindikleri sürüleri ve malları da yanlarına almışlardı.+ Böylece Yakup tüm çocuklarıyla birlikte Mısır’a geldi. 7 Oğullarını, kızlarını, oğullarının oğullarını ve kızlarını; tüm çocuklarını yanında Mısır’a getirdi.+

8 İsrail’in, yani Yakup’un Mısır’a gelen oğullarının isimleri şunlardır:+ İlk oğlu Ruben.+

9 Ruben’in oğulları: Hanok, Pallu, Hetsron ve Karmi.+

10 Şimeon’un+ oğulları: Yemuel, Yamin, Ohad, Yakin,+ Tsohar ve Kenanlı bir kadından doğan Şaul.+

11 Levi’nin+ oğulları: Gerşon,+ Kohat+ ve Merari.+

12 Yahuda’nın+ oğulları: Er,+ Onan,+ Şela,+ Perets+ ve Zerah.+ Ancak, Er ve Onan Kenan diyarında ölmüştü.+

Perets’in oğulları: Hetsron+ ve Hamul.+

13 İssakar’ın+ oğulları: Tola,+ Puva,+ Yob ve Şimron.+

14 Zebulun’un+ oğulları: Sered, Elon ve Yahleel.+

15 Bunlar, Yakup’un Lea’dan olan oğullarıdır;+ onlar ve kızı Dina,+ Paddan-aram’da doğdu. Yakup’un Lea’dan olan oğulları ve kızları, toplam otuz üç candı.

16 Gad’ın+ oğulları: Tsifyon, Haggi, Şuni, Etsbon, Eri, Arodi ve Areli.+

17 Aşer’in+ oğulları: Yimna, Yişva, Yişvi ve Beria;+ kız kardeşleri: Serah.

Beria’nın oğulları: Heber ve Malkiel.+

18 Bunlar Laban’ın, kızı Lea’nın yanına verdiği Zilpa’nın+ oğullarıdır. Yakup’un Zilpa’dan olan çocukları on altı candı.

19 Yakup’un, karısı Rahel’den+ olan oğulları: Yusuf+ ve Benyamin.+

20 Yusuf’un Mısır’da, On şehrinin rahibi Poti-fera’nın kızı Asenat’tan+ Manasse+ ve Efraim*+ adlı oğulları oldu.

21 Benyamin’in oğulları: Bela,+ Beker,+ Aşbel, Gera,+ Naaman,+ Ehi, Roş, Muppim,+ Huppim+ ve Ard.

22 Bunlar Yakup’un Rahel’den olan oğullarıdır; hepsi on dört candı.

23 Dan’ın+ oğulları: Huşim.+

24 Naftali’nin+ oğulları: Yahtseel, Guni,+ Yetser ve Şillem.+

25 Bunlar, Laban’ın, kızı Rahel’in yanına verdiği Bilha’nın+ oğullarıdır. Yakup’un Bilha’dan olan çocuklarının hepsi yedi candı.

26 Yakup’un oğullarının eşleri dışında, Mısır’a onunla gelen ve kendi soyundan*+ olan tüm canların sayısı altmış altıydı. 27 Yusuf’un Mısır’da doğan oğulları iki candı. Yakup’un Mısır’a gelen ev halkı toplam yetmiş* candı.+

28 Yakup, Yusuf’la Goşen hakkında görüşmesi için Yahuda’yı+ önden gönderdi. Sonra Goşen diyarına+ geldiler. 29 Yusuf arabasını hazırlattı ve babası İsrail’i Goşen’de karşılamaya çıktı.+ Babasıyla karşılaşınca hemen boynuna sarılıp uzun uzun ağladı.+ 30 İsrail, Yusuf’a “Yüzünü gördüm, yaşıyorsun ya, artık huzur içinde ölebilirim”+ dedi.

31 Sonra Yusuf kardeşlerine ve babasının ev halkına, “Firavuna çıkıp,+ Kenan diyarında yaşayan kardeşlerimle babamın ev halkının buraya, yanıma geldiğini bildireyim”+ dedi. 32 “Hayvan yetiştirdiğiniz+ için çobanlık yaptığınızı;+ davarınızı, sığırınızı, elinizdeki her şeyi buraya getirdiğinizi söyleyeyim.+ 33 Ve olur da, Firavun sizi çağırır, ‘Ne işle uğraşırsınız?’ diye sorarsa, 34 ‘Atalarımız gibi biz kulların da çocukluktan beri hayvan yetiştirmekle uğraşırız’+ deyin ki, Goşen diyarında+ oturasınız. Çünkü Mısırlılara göre çobanlar iğrençtir.”+

47 Böylece Yusuf Firavuna gelip+ “Kenan diyarından babam ve kardeşlerim geldi” diye haber verdi, “Beraberlerinde davarlarını, sığırlarını, sahip oldukları ne varsa getirdiler. Şimdi Goşen topraklarındalar.”+ 2 Firavuna tanıtmak için+ kardeşlerinden beşini yanına almıştı.

3 Firavun Yusuf’un kardeşlerine “Ne işle uğraşıyorsunuz?” diye sordu.+ Onlar Firavuna “Atalarımız gibi biz kulların da+ koyun çobanıyız”+ cevabını verdiler. 4 Sonra, “Diyara misafir olarak geldik,+ çünkü Kenan diyarında kıtlık çok şiddetli+ ve kullarının sürüleri için otlak yok”+ dediler. “Rica ederiz, kullarının Goşen topraklarında oturmasına izin ver.”+ 5 Bunun üzerine Firavun Yusuf’a şunları söyledi: “Baban ve kardeşlerin buraya, yanına gelmişler. 6 Mısır diyarı senin emrinde.+ Babanı ve kardeşlerini memleketin en iyi yerine+ yerleştir. Goşen topraklarında otursunlar.+ Aralarında bildiğin yiğit adamlar+ varsa, onları da benim sürülerimin başına getir.”+

7 Sonra Yusuf, babası Yakup’u getirip Firavuna tanıttı. Yakup Firavunu hayırdua ederek selamladı.+ 8 Firavun Yakup’a “Kaç yaşındasın?” diye sordu. 9 Yakup ona “Gurbet yıllarım yüz otuz yıl”+ karşılığını verdi. “Hayatım kısa ve sıkıntılarla doluydu,+ atalarımın gurbette geçen yılları kadar olmadı.”+ 10 Sonra Yakup Firavuna hayırdua ederek+ huzurundan ayrıldı.

11 Böylece Yusuf, babasını ve kardeşlerini Mısır diyarına yerleştirdi; Firavunun emrettiği gibi, onlara memleketin en iyi yerinde, Ramses+ topraklarında mülk verdi. 12 Yusuf, babasına, kardeşlerine ve babasının tüm ev halkına, çocuk sayısına göre+ yiyecek sağlıyordu.+

13 Diyarın hiçbir yerinde ekmek yoktu, çünkü kıtlık çok şiddetliydi;+ Mısır ve Kenan diyarı kıtlıktan kırılıyordu.+ 14 Yusuf halka tahıl satarak,+ Mısır ve Kenan diyarının bütün parasını topluyor ve Firavunun evine götürüyordu. 15 Zamanla Mısır ve Kenan diyarında halkın elindeki para bitti; tüm Mısır halkı Yusuf’a gelip “Bize ekmek ver!+ Paramız kalmadı+ diye göz göre göre ölelim mi?” dediler. 16 O zaman Yusuf onlara “Paranız bittiyse, hayvanlarınızı verin. Hayvanlarınıza karşılık size ekmek vereyim” dedi. 17 Böylece halk hayvanlarını Yusuf’a getirmeye başladı. Yusuf onlara atları, davarları, sığırları ve eşekleri+ karşılığında ekmek veriyordu. O yıl halka hayvanlarına karşılık yiyecek sağladı.

18 Ve o yıl sona erdi; ertesi yıl halk Yusuf’a gelip “Durumu efendimizden saklayamayız” dedi. “Paramızı da hayvanlarımızı da efendimize verdik.+ Efendimizin önünde, canımız ve toprağımız dışında hiçbir şeyimiz kalmadı.+ 19 Hem topraklarımız hem biz neden göz göre göre mahvolup gidelim;+ yiyecek karşılığında+ bizi ve toprağımızı satın al. Toprağımızla birlikte Firavunun hizmetinde olalım. Bize tohum ver, yaşayalım ölmeyelim;+ toprağımız da çöle dönmesin.” 20 Yusuf, Mısırlıların tüm topraklarını Firavun için satın aldı,+ kıtlık onları pençesine aldığından Mısırlılar tarlalarını sattı. Böylece topraklar Firavunun malı oldu.

21 Yusuf bir uçtan bir uca bütün Mısır topraklarında halkı şehirlere topladı.+ 22 Yusuf sadece rahiplerin toprağını satın almadı,+ çünkü rahiplerin tayını Firavundandı, onlar Firavunun verdiği tayını yiyorlardı.+ Bu nedenle rahipler topraklarını satmadı.+ 23 Yusuf halka, “Bakın, bugün sizi ve topraklarınızı Firavun için satın aldım. İşte size tohum; toprağa bunu ekin”+ dedi. 24 “Aldığınız ürünün+ beşte birini Firavuna vereceksiniz;+ beşte dördünü de kendiniz alacaksınız. Size, ev halkınıza ve çocuklarınıza yiyecek, tarlanıza da tohumluk olacak.”+ 25 Onlar, “Sen hayatımızı kurtardın.+ Efendimiz, bizden lütfunu esirgeme, Firavuna köle olalım”+ dediler. 26 Yusuf, Mısır topraklarında ürünün beşte birinin Firavuna verilmesi için bir kanun çıkardı; bu kanun hâlâ geçerlidir. Sadece ayrı bir grup olan rahiplerin toprakları Firavunun olmadı.+

27 Ve İsrailoğulları Mısır’ın Goşen+ bölgesinde oturmaya devam etti; artık oraya yerleşmişlerdi; çocuklar sahibi olup çoğaldılar.+ 28 Yakup Mısır diyarında on yedi yıl yaşadı; böylece ömrü, tüm yaşamı yüz kırk yedi yılı buldu.+

29 İsrail’in ölümü yaklaşıyordu.+ Bu nedenle oğlu Yusuf’u yanına çağırıp “Eğer benden hoşnutsan” dedi, “Lütfen elini uyluğumun altına koy;+ bana vefanı ve sadakatini göster.+ Ne olur beni Mısır’da gömme.+ 30 Atalarımın yanında yatayım.+ Beni Mısır’dan götür, atalarımın mezarına göm.”+ Yusuf “Dediğini yapacağım” diye karşılık verdi. 31 O zaman babası, “Bana yemin et” dedi. Yusuf da yemin etti.+ Bunun üzerine İsrail, yatağının üzerinde baş ucuna doğru kapandı.+

48 Bir süre sonra Yusuf’a “Baban hasta” diye haber geldi. Bunun üzerine Yusuf iki oğlunu, Manasse ve Efraim’i+ yanına alarak gitti. 2 Yakup’a “Oğlun Yusuf geldi” diye bildirildi. İsrail gücünü toplayıp yatağında oturdu. 3 Ve Yusuf’a şunları söyledi:

“Mutlak Güce Sahip Tanrı Kenan diyarında, Luz’da+ bana göründü ve beni kutsadı.+ 4 Bana ‘Seni çocuklar sahibi yapacağım,+ soyunu çoğaltacağım ve senden bir halklar topluluğu+ meydana getireceğim. Bu toprakları senden sonra soyuna devirler boyu mülk olarak vereceğim’ dedi.+ 5 Şimdi, ben Mısır’a, senin yanına gelmeden önce burada doğmuş olan iki oğlun benimdir.+ Ruben ve Şimeon+ gibi Efraim ve Manasse de benim olacak. 6 Onlardan sonra doğanlar senin çocukların olacak ve ağabeylerinin ismiyle anılan topraklarda miras sahibi olacaklar.+ 7 Ve ben Paddan’dan+ gelirken, Kenan diyarında, Efrat’a+ varmamıza epey mesafe varken Rahel yolda yanımda öldü.+ Onu Efrat (Beytlehem)+ yolunda gömdüm.”

8 Sonra İsrail Yusuf’un oğullarını gördü ve “Bunlar çocukların mı?”+ diye sordu. 9 Yusuf “Evet, benim oğullarım; onları Tanrı bana burada verdi”+ dedi. O zaman babası “Lütfen onları yanıma getir de hayırdua edeyim” dedi.+ 10 İsrail’in gözleri yaşlılıktan dolayı zayıflamıştı;+ göremiyordu. Yusuf oğullarını ona yaklaştırdı; babası onları öpüp kucakladı.+ 11 İsrail, Yusuf’a “Bir daha yüzünü görebileceğimi hiç zannetmiyordum,+ ama işte Tanrı senin çocuklarını bile bana gösterdi” dedi. 12 Sonra Yusuf onları dizlerinin arasından çıkardı ve yere kapandı.+

13 Yusuf Efraim’i sağ eliyle tutup İsrail’in sol yanına,+ Manasse’yi de sol eliyle tutup onun sağ yanına+ yaklaştırdı. 14 Fakat İsrail sağ elini+ uzattı ve yaşça küçük+ olmasına rağmen Efraim’in başına koydu. Sol elini de Manasse’nin başına koydu.+ İlk doğan çocuk Manasse+ olduğu halde o kasıtlı olarak böyle yapmıştı. 15 Sonra, Yusuf’a hayırdua etti:+

“Atalarım İbrahim ve İshak’ın da yolunda yürüdüğü,+

Bugüne dek, tüm hayatım boyunca beni güden Tanrı,+

16 Tüm kötülüklerden beni kurtaran melek,+ bu çocukları kutsasın.+

Onlar benim adımla, atalarım İbrahim ve İshak’ın adıyla anılsın.+

Yeryüzünde çoğalıp büyük bir topluluk olsunlar.”+

17 Babasının sağ elini Efraim’in başı üzerinde tutması Yusuf’un hoşuna gitmedi.+ Babasının elini Efraim’in başından kaldırıp Manasse’nin başına koymak istedi.+ 18 “Baba öyle değil; ilk doğan bu.+ Sağ elini onun başına koy” dedi. 19 Fakat babası bunu yapmak istemedi; “Biliyorum oğlum, biliyorum” dedi, “Ondan da bir halk meydana gelecek; o da büyük olacak.+ Yine de küçüğü ondan daha büyük olacak,+ onun soyu çoğalıp milletler kadar kalabalık olacak.”+ 20 O gün onlar için hayırduasına+ devam etti:

“İsrail hep senin isminle hayırdua etsin;

‘Tanrı seni de Efraim ve Manasse gibi yapsın’,+ desinler.”

Böylece, Efraim’i hep Manasse’nin önüne geçirdi.+

21 Sonra İsrail, Yusuf’a “Ben ölüyorum,+ fakat Tanrı sizinle olmaya devam edecek ve atalarınızın topraklarına geri dönmenizi sağlayacak”+ dedi. 22 “Ve ben, Amorilerin elinden kılıcımla, yayımla aldığım topraklardan sana, kardeşlerine verdiğimden bir pay fazla veriyorum.”+

49 Daha sonra Yakup oğullarını çağırıp “Bir araya toplanın” dedi, “Gelecek günlerde olacakları size söyleyeyim. 2 Yakupoğulları, bir araya gelin de dinleyin, evet, babanız İsrail’e kulak verin.+

3 Ruben, sen benim ilk oğlumsun;+ kuvvetimsin ve kudretimin ilk meyvesisin.+ İtibar ve güç bakımından üstünsün. 4 Fakat sular gibi taşkın olan sen, babanın yatağına çıkıp+ onu kirlettiğin+ için üstün olmayacaksın.+ Evet, o benim yatağıma çıktı!

5 Şimeon ve Levi kardeştir.+ Kılıçlarıyla zorbalık ederler.+ 6 Ey canım, onların dost meclislerine girme.+ Ey gönlüm, onların cemaatlerine katılma,+ çünkü öfkelenip adam öldürdüler;+ akıllarına estiği gibi davranıp sığırları topal ettiler. 7 Lanet olsun öfkelerine,+ çünkü acımasızca;+ lanet olsun gazaplarına, çünkü gaddarca.+ Onları Yakup’un topraklarında bölük pörçük edeceğim, İsrail’de dağıtacağım.+

8 Sana gelince Yahuda,+ kardeşlerin seni övecek.+ Elin düşmanlarının ensesinde olacak.+ Babanın oğulları+ ayağına kapanacak. 9 Yahuda bir aslan yavrusudur.+ Oğlum, avı yiyip başından kalkacaksın. O bir aslan gibi çöküp boylu boyunca uzandı, bir aslan gibi; kim onu kaldırmaya cüret edebilir?+ 10 Şilo gelinceye dek,+ saltanat asası Yahuda’dan,+ önderlik değneği de ayaklarının arasından gitmeyecek. Halklar ona itaat edecek.+ 11 Eşeğini asmaya bağlayacak, sıpasını da seçme asmaya. Giysilerini şarapta, kaftanını üzümün kanında yıkayacak.+ 12 Onun gözlerinin kırmızılığı şaraptandır, dişlerinin beyazlığı ise sütten.

13 Zebulun deniz kenarında oturacak;+ gemilerin demirlediği kıyıda olacak+ ve sınırı Sayda’ya doğru uzanacak.+

14 İssakar+ iki heybe arasına yatmış, kemikleri sağlam bir eşektir. 15 Rahat edeceği iyi bir yer bulacak, diyarın güzel olduğunu görecek; omzunu eğip yükü sırtlanacak; angaryaya koşulacak.

16 İsrail kabilelerinden biri olan Dan, halkına hükmedecek.+ 17 Dan yol kenarındaki bir yılan olsun; atın topuklarını ısırıp binicisini sırtüstü düşüren, yol boyundaki bir boynuzlu engerek.+ 18 Ben Senden gelecek kurtuluşu bekleyeceğim, ey Yehova.+

19 Gad, akıncıların baskınına uğrayacak, fakat onları püskürtüp arkalarından saldıracak.+

20 Aşer’in ekmeği bol olacak,+ krallara layık lezzetli yiyecekler çıkaracak.+

21 Naftali+ narin bir geyiktir. Zarif sözler söyler.+

22 Yusuf, meyve veren bir ağacın filizidir;+ pınarın kenarında yetişmiş,+ dalları duvardan aşan bir meyve ağacının filizi.+ 23 Fakat okçular onu hiç rahat bırakmayıp üzerine oklarını savurdular. Ona düşmanlık beslediler.+ 24 Onun yayı sağlam çıktı;+ elleri güçlü ve kıvraktı.+ İsrail’in Çobanını, Köşe Taşını,+ Yakup’un güçlü Tanrısı,+ 25 babanın Tanrısı+ sağladı. Mutlak Gücün Sahibi onunla birliktedir+ ve sana yardım edecektir.+ Sana göğün bereketini,+ aşağıda yatan derin suların bereketini,+ rahmin ve süt dolu memelerin bereketini verecek.+ 26 Babanın senin için dilediği bereket,+ ebedi dağların nimetlerinden, devirler boyu duran tepelerin+ süsünden üstün olacak. O bereket, kardeşlerinin arasından seçilip ayrılmış olan Yusuf’un başı üzerinden eksik olmayacak.+

27 Benyamin bir kurt gibi parçalayıp duracak.+ Sabah yakaladığı hayvanı yiyecek, akşam ganimeti bölüşecek.”+

28 İsrail’in on iki kabilesi bunlardan meydana geldi ve babaları onlar için ettiği hayırduada bunları söyledi; alacakları nimetlere göre her birine hayırdua etti.+

29 Daha sonra Yakup, oğullarına şunu emretti: “Ben artık atalarıma katılmak üzereyim.+ Beni Hititli Efron’un tarlasındaki mağaraya,+ atalarımın yanına gömün; 30 Kenan diyarında, Mamre önünde bulunan Makpela tarlasındaki o mağaraya. İbrahim bu tarlayı Hititli Efron’dan mezar yeri olarak satın almıştı.+ 31 İbrahim ve karısı Sara oraya gömüldü.+ İshak ve karısı Rebeka da oraya gömüldü.+ Ben de Lea’yı oraya gömdüm. 32 Satın alınan tarla ve içindeki mağara Hetoğullarınındı.”+

33 Böylece Yakup oğullarına son emirlerini verdi. Sonra yatağında ayaklarını topladı; son nefesini verip atalarına katıldı.+

50 Yusuf babasının yüzü üzerine kapandı,+ onu öpüp ağladı.+ 2 Sonra hizmetindeki hekimlere babasını mumyalamaları için+ emir verdi ve hekimler İsrail’i mumyaladı. 3 Bu tam kırk gün sürdü; çünkü mumyalama işi bu kadar zaman alırdı. Ve Mısırlılar Yakup için yetmiş gün gözyaşı döktü.+

4 Sonunda yas günleri geçti. Yusuf Firavunun evindekilere, “Bana bir lütufta bulunun da,+ Firavunun huzuruna çıkıp dediklerimi kendisine söyleyin” dedi. 5 “Babam, ‘Ben artık ölmek üzereyim.+ Beni, Kenan diyarında+ kendim için kazdığım mezara gömeceksin’+ diyerek bana yemin ettirdi.+ Ne olur, şimdi gideyim ve babamı gömeyim, sonra dönerim.” 6 Bunun üzerine Firavun “Git, sana yemin ettirdiği gibi babanı göm”+ dedi.

7 Böylece Yusuf babasını gömmeye gitti. Yusuf’la birlikte Firavunun bütün hizmetkârları, evinin ihtiyarları,+ Mısır’ın tüm büyükleri, 8 Yusuf’un evindekilerin tümü, kardeşleri ve babasının ev halkı+ da gitti. Goşen’de sadece küçük çocuklar, davarlar ve sığırlar kaldı. 9 Yusuf’la birlikte arabalar+ ve atlılar da gitti; kafile çok kalabalıktı. 10 Sonra, Ürdün bölgesindeki+ Atad harmanına+ geldiler; orada acı acı feryat edip dövündüler. Yusuf babası için yedi gün yas tuttu.+ 11 Memleket halkı, Kenanlılar, Atad harmanındaki yası görünce “Mısırlıların yası ne büyük!” dediler. Bu nedenle, Ürdün bölgesindeki o yere Abel-mitsraim* adını verdiler.+

12 Ve Yakup’un oğulları, babalarının emrini tam olarak yerine getirdi.+ 13 Onu Kenan diyarına götürüp, İbrahim’in Hititli Efron’dan mezar yeri olarak satın aldığı, Mamre önünde bulunan Makpela tarlasındaki mağaraya+ gömdüler. 14 Yusuf babasını gömdükten sonra Mısır’a geri döndü; onunla birlikte kardeşleri ve babasını gömmek için giden diğerleri de döndü.

15 Yusuf’un ağabeyleri babalarının öldüğünü görünce aralarında “Yusuf bize düşmanlık besliyor olabilir.+ Kendisine yaptığımız bütün kötülükleri şimdi bize ödetecek”+ dediler. 16 Böylece Yusuf’a babalarının isteğini ilettiler: “Baban ölmeden önce emir verdi. 17 Yusuf’a şunu söyleyin dedi: ‘Kardeşlerin sana kötülük ettiler;+ fakat senden rica ediyorum, lütfen, onların suçunu ve günahını bağışla.’+ Evet, babanın Tanrısının kulu olan bizlerin suçunu ne olur bağışla.”+ Bu sözleri dinlerken Yusuf gözyaşlarını tutamadı. 18 Ardından da kardeşleri gelip onun önünde yere kapandı ve “Biz senin kulunuz”+ dediler. 19 Bunun üzerine Yusuf “Korkmayın” dedi, “Ben Tanrı mıyım?+ 20 Evet, siz benim için kötülük tasarladınız. Fakat bugün görüldüğü gibi Tanrı, birçoklarının yaşamını kurtarmak üzere bunu iyiliğe çevirmeyi düşündü.+ 21 Dolayısıyla artık korkmayın. Sizi ve çocuklarınızı beslemeye devam edeceğim.”+ Böylece Yusuf güven verici sözleriyle onların içini rahatlattı.

22 Yusuf ve babasının ev halkı Mısır’da oturmaya devam ettiler. Yusuf yüz on yıl yaşadı. 23 Efraim’in üç göbek oğullarını+ ve Manasse’nin oğlu Makir’in+ de oğullarını gördü. Onlar Yusuf’un eline doğdu.+ 24 Kardeşlerine “Ben ölüyorum” dedi, “Ancak Tanrı mutlaka size elini uzatacak,+ sizi bu diyardan çıkarıp İbrahim’e, İshak’a, Yakup’a yeminle vaat ettiği topraklara götürecek.”+ 25 Sonra “Tanrı mutlaka size elini uzatacak. O zaman kemiklerimi buradan götürün” diye İsrailoğullarına yemin verdirdi.+ 26 Ve Yusuf yüz on yaşında öldü; mumyalanıp+ Mısır’da bir tabuta konuldu.

[Dipnotlar]

Ba 1:2 “Etkin kuvveti”, sözcük anlamıyla, “ruhu”

Ba 1:16 “Yapmak” olarak çevrilen İbranice sözcük, 1, 21, 27. ayetlerde ve 2:3’te kullanılan “yaratmak” fiilinden farklıdır; kurmak, tayin etmek, biçimlendirmek ve hazırlamak anlamlarını içerir.

Ba 1:⁠20 Sözcük anlamıyla, “yaşayan can”

Ba 1:24 Anlaşıldığına göre, “diğer canlılar” olarak çevrilen İbranice ifade toprakta yaşayan çeşitli küçük canlıları, kemiricileri, sürüngenleri ve böcekleri kastetmektedir.

Ba 1:25 24. ayetteki dipnota bakın.

Ba 2:14 İbranice, Hiddekel.

Ba 2:22 Sözcük anlamıyla, “oluşturdu”

Ba 2:23 İbranicede “adam” ve “kadın” sözcükleri birbiriyle bağlantılıdır. İbranice “adam”, iş; “kadın”, işşa.

Ba 3:6 “Hoş görünüyordu”; bu ifade, Septuagint, Peşitta, Vulgata çevirilerinde “Anlayış kazanmak için arzu uyandırıyordu” şeklinde geçer.

Ba 3:15 Kadının soyu.

Ba 3:17 Sözcük anlamıyla, “acı”

Ba 3:20 Anlamı, “Yaşayan”

Ba 4:16 Anlamı, “Kaçaklık”

Ba 4:25 Anlamı, “(Başkasının yerine) Atanmış, Konulmuş, Tayin Edilmiş”

Ba 5:22 İbranice ha Elohim. Tanrı (Elohim) ifadesinin belgili tanımlıkla (ha) kullanıldığı ilk yer. Çoğunlukla tek gerçek Tanrı’ya atfeder.

Ba 5:22 Sözcük anlamıyla, “Tanrı’yla yürüdü”

Ba 5:29 Anlamı, “Rahatlık; Teselli”

Ba 6:4 Anlamı, “Yere Serenler”

Ba 6:9 Sözcük anlamıyla, “Tanrı’yla yürüdü”

Ba 6:14 Sözcük anlamıyla, “gofer ağacı”; reçineli bir ağaç, muhtemelen servi.

Ba 6:14 Sözcük anlamıyla, “sandık”

Ba 6:15 Bir arşın 44,5 santimetre.

Ba 6:16 İbranice tsohar; pencere ya da açıklık.

Ba 6:17 Sözcük anlamıyla, “hayat ruhu”

Ba 7:11 Ya da, “yükselen sular; su kubbesi.” 1:7’ye göre bu sular, ‘kubbenin üzerindeki sular’ olmalı.

Ba 7:14 1:24’teki dipnota bakın.

Ba 7:22 Sözcük anlamıyla, “hayat ruhunun nefesi”

Ba 7:23 1:24’teki dipnota bakın.

Ba 8:2 Ya da, “Su kubbesinin.” 7:11’deki dipnota bakın.

Ba 8:4 Ağrı Dağı.

Ba 10:11 “Ninive” ya da “Ninova” olarak da bilinir.

Ba 10:12 Sözcük anlamıyla, “büyük şehir budur.” Muhtemelen, Nineve ile diğer üç şehrin tümü kastediliyor.

Ba 10:25 Anlamı, “Bölünme”

Ba 11:9 Anlamı, “Karışıklık”

Ba 13:10 Aşağı Ürdün Vadisinde, Eriha civarında yer alan kabaca daire biçimindeki bölge.

Ba 16:11Anlamı, “Tanrı İşitir”

Ba 16:14Anlamı, “Beni Gören, Yaşayan Tanrı’nın Kuyusu”

Ba 17:5Anlamı, “Yüce Baba”

Ba 17:5Anlamı, “Halkların Babası”

Ba 17:15 Muhtemel anlamı, “Mücadeleci”

Ba 17:15 Anlamı, “Prenses”

Ba 17:19 Anlamı, “Gülen”

Ba 18:6 “Sea”, 7,33 litreye eşit ölçü birimi.

Ba 19:17 13:10’daki dipnota bakın.

Ba 19:19 Ya da, “Vefalı sevgi.” İbranice hesed.

Ba 19:22 Anlamı, “Küçük”

Ba 21:31 Anlamı, “Yemin Kuyusu” ya da “Yedilerin Kuyusu”

Ba 22:14 Anlamı, “Yehova Gereğini Yapacak; Yehova Tedarik Edecek”

Ba 22:17 Şehir kapısı.

Ba 23:3 Ya da “Hititlerle”

Ba 23:15 Ek 5’e bakın.

Ba 24:60 Şehir kapısı.

Ba 25:25 Anlamı, “Tüylü”

Ba 25:26 Anlamı, “Topuğu Tutan; Yerini Alan”

Ba 25:30 Anlamı, “Kırmızı; Kızıl”

Ba 26:20 Anlamı, “Kavga; Çekişme”

Ba 26:21 Anlamı, “Suçlama”

Ba 26:22 Anlamı, “Ferah Yerler”

Ba 27:36 25:26’daki dipnota bakın.

Ba 28:9 Ya da, “İsmailoğulları.” O zaman İsmail ölmüştü ve Esav 77 yaşındaydı. 25. bölümün 17 ve 26. ayetlerine bakın.

Ba 28:19 Anlamı, “Tanrı’nın Evi”

Ba 29:31 “Lea’nın sevilmediğini”, sözcük anlamıyla, “Lea’dan nefret edildiğini”

Ba 29:32 Anlamı, “Bakın Bir Oğul!”

Ba 29:33 Anlamı, “İşitme”

Ba 29:34 Anlamı, “Bağlılık”

Ba 29:35 Anlamı, “Övülen”

Ba 30:3 Sözcük anlamıyla, “dizlerimde”

Ba 30:6 Anlamı, “Hâkim”

Ba 30:8 Sözcük anlamıyla, “güreşlere”

Ba 30:8 Anlamı, “Güreşlerim”

Ba 30:11 Anlamı, “Uğur”

Ba 30:13 Anlamı, “Mutlu; Mutluluk”

Ba 30:18 Anlamı, “O Bir Karşılık; O Karşılığını Verir”

Ba 30:20 Anlamı, “İkamet; Oturma.” “Kabullenme; Efendilik” anlamlarına da gelebilir.

Ba 30:21 Anlamı, “Yargılanmış; Aklanmış; Haklı Çıkmış”

Ba 30:24 Anlamı, “Artıran; Ekleyen”

Ba 31:19 Aile tanrıları ya da putları.

Ba 31:21 Fırat Irmağı.

Ba 31:28 Ya da “Oğullarımı”

Ba 31:47 Aramca, “Şahitlik Yığını”

Ba 31:47 İbranice, “Şahitlik Yığını”

Ba 31:55 Ya da “Oğullarını”

Ba 32:2 Anlamı, “İki Ordu”

Ba 32:10 Ya da “vefalı sevgi gösterdin”

Ba 32:28 Anlamı, “Tanrı Uğraşır; Tanrı’yla Uğraşan”

Ba 32:30 Anlamı, “Tanrı’nın Yüzü”

Ba 33:17 Anlamı, “Çardaklar; Kapalı Ahırlar”

Ba 33:20 Anlamı, “Tanrı İsrail’in Tanrısı”

Ba 35:7 Anlamı, “Beytel’in Tanrısı”

Ba 35:8 Anlamı, “Ağlama Ağacı”

Ba 35:11 Sözcük anlamıyla, “belinden”; üreme organlarına atfeder.

Ba 35:18 Anlamı, “Kederimin Oğlu”

Ba 35:18 Anlamı “Sağ Elin Oğlu”

Ba 36:12 Ya da “torunları”; 13, 16, 17. ayetler için de geçerli.

Ba 36:37 Fırat Irmağı.

Ba 37:35 “Şeol”; Ek 4’e bakın.

Ba 38:24 Bu ceza ancak kişi öldürüldükten sonra uygulanırdı. Yeşu 7:25’e bakın.

Ba 38:29 Anlamı, “Yırtık; Gedik”

Ba 38:30 Anlamı, “Parlayan; Doğan”

Ba 40:13 Sözcük anlamıyla, “başını yükseltecek”

Ba 41:2 Ya da, “sazlıkta”

Ba 41:43 Mısır dilinden İbraniceye çevriyazı şeklinde aktarılmış bu ifadenin kesin anlamı bilinmemektedir.

Ba 41:44 Sözcük anlamıyla, “kimse elini ya da ayağını oynatmayacak”

Ba 41:45 İbranilerin sözcüğün bu haliyle ilgili yorumlarına göre anlamı “Gizli Şeyleri Açıklayan.” Latince anlamı, “Dünyanın Kurtarıcısı”

Ba 41:51 Anlamı, “Unutturan”

Ba 41:52 Anlamı, “İki Kat Verimli; Verimli Diyar”

Ba 46:20 Septuagint çevirisi “Efraim”den sonra beş isim daha sayar. Bu, İstefanos’un, Elçiler 7:14’te, neden 70 değil de 75 kişiden söz ettiğini açıklıyor. Anlaşılan o Septuagint çevirisinden alıntı yapmıştı.

Ba 46:26 Sözcük anlamıyla, “uyluğundan”

Ba 46:27 Septuagint çevirisine göre “yetmiş beş.” 20. ayetteki dipnota bakın.

Ba 50:11 Anlamı, “Mısırlıların Yası.” Mitsraim, Mısırlılar için kullanılan İbranice sözcük. 10:13’e bakın.

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş