Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt 1. Samuel 1:1-31:13
  • 1. Samuel

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • 1. Samuel
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
1. Samuel

Samuel Birinci Kitap

Yunanca Septuagint’e göre KRALLAR BİRİNCİ KİTAP

1 Efraim’in dağlık bölgesindeki+ Ramataim-tsofim’de,+ Tsuf+ oğlu, Tohu oğlu, Elihu oğlu, Yeroham oğlu, Elkana+ isimli Efraimli bir adam yaşıyordu. 2 İki karısı vardı. Birinin adı Hanna, diğerinin adı Peninna’ydı. Peninna’nın çocukları oldu, fakat Hanna’nın çocuğu olmuyordu.+ 3 Elkana göklerin* hâkimi Yehova’ya tapınmak+ ve O’na kurban sunmak için her yıl memleketinden kalkıp Şilo’ya giderdi.+ Orada Eli’nin iki oğlu Hofni ve Finehas+ Yehova’ya kâhin olarak hizmet ediyorlardı.+

4 Elkana kurban sunduğu gün karısı Peninna’ya ve oğullarıyla kızlarının her birine kurbandan birer pay verirken,+ 5 Hanna’ya sadece bir pay verirdi. Aslında sevdiği kadın Hanna’ydı,+ ne var ki Yehova onun rahmini kapamıştı.+ 6 Yehova onun rahmini kapadığından, kuması devamlı sataşarak+ onu huzursuz ederdi. 7 Her yıl+ Yehova’nın evine çıktıklarında+ Peninna böyle yapar, Hanna’ya sataşırdı; o da ağlar, bir şey yemezdi. 8 Kocası Elkana “Hanna, neden ağlıyorsun, neden bir şey yemiyorsun? Yüreğin neden dertli?”+ diye sorardı. “Ben senin için on oğuldan daha hayırlı değil miyim?”+

9 Bir gün onlar Şilo’da yiyip içtikten sonra Hanna kalktı. O sırada kâhin Eli, Yehova’nın mabedinin+ kapı sövesinin yanındaki sandalyede oturuyordu. 10 Hanna’nın yüreği yanıyordu;+ acı acı ağlayarak+ Yehova’ya dua+ etmeye başladı: 11 “Ey göklerin hâkimi Yehova, bu kulunun ıstırabına bakıp+ beni anarsan;+ kulunu unutmayıp bana bir oğul verirsen, onu yaşamı boyunca sana adayacağım, ey Yehova; onun başına hiç ustura değmeyecek”+ diyerek bir adak adadı.+

12 Hanna, Yehova’ya uzun uzun dua+ ederken Eli onu izliyordu. 13 Hanna içinden konuşuyordu;+ sesi duyulmuyor ama dudakları kıpırdıyordu. Eli onu sarhoş sandı.+ 14 Bu yüzden, “Daha ne kadar sarhoş gezeceksin?+ Git, şarabın etkisinden kurtul!” dedi. 15 Bunun üzerine Hanna, “Sarhoş değilim efendim” dedi. “Ben yüreği daralmış bir kadınım, ne şarap içtim ne de başka bir içki. Sadece Yehova’ya içimi döküyorum.+ 16 Ne olur bu kulunu kötü+ bir kadın sanma. Çok kaygılı ve sıkıntılı olduğum için duam bu kadar uzun sürdü.”+ 17 Eli “Öyleyse selametle git+ kızım” dedi. “İsrail’in Tanrısı dileğini yerine getirsin.”+ 18 Hanna da “Bu hizmetçine lütfediyorsun”+ dedi. Sonra gidip yemek yedi,+ yüzündeki kaygılı ifade silinmişti.+

19 Ertesi sabah erkenden kalktılar ve Yehova’nın önünde yere kapandılar; sonra dönüp Rama’daki+ evlerine gittiler. Elkana karısı Hanna’yla birlikte oldu+ ve Yehova Hanna’yı andı.+ 20 Böylece kadın ertesi yıl hamile kaldı ve bir oğlu oldu. “Onu Yehova’dan diledim”+ diyerek çocuğun adını Samuel* koydu.+

21 Bir süre sonra Elkana, Yehova’ya yıllık kurban+ ve adak sunusu+ sunmak üzere tüm ev halkıyla birlikte yola koyuldu. 22 Hanna ise onlarla gitmedi;+ kocasına, “Çocuk sütten kesilir kesilmez+ onu Yehova’nın önüne çıkarmak için oraya götürürüm ve hayatı boyunca orada kalır”+ demişti. 23 Kocası+ Elkana da “Nasıl istersen öyle yap”+ demişti. “Çocuğu sütten kesene kadar evde kal. Yehova sözünü yerine getirsin.”+ Böylece kadın evde kalıp oğlunu sütten kesilene kadar emzirdi.+

24 Çocuğu sütten keser kesmez, yanına üç yıllık bir boğayla bir efa* un ve bir küp şarap+ alıp oğluyla birlikte Şilo’ya+ Yehova’nın evine gitti. Çocuk da yanındaydı. 25 Boğayı kestikten sonra çocuğu Eli’ye+ götürdüler. 26 Hanna “Canın, başın için+ bağışla efendim!” dedi. “Ben şurada yanında durup Yehova’ya dua eden kadınım.+ 27 Yehova’ya bana bu oğlu vermesi için yakarmıştım;+ ve O dileğimi yerine getirdi.+ 28 Ben de buna karşılık oğlumu Yehova’ya veriyorum.+ Hayatı boyunca Yehova’ya adanmış* olacak.”

Ve o* Yehova’nın önünde yere kapandı.+

2 Hanna duasında+ şunları dedi:

“Yehova sayesinde yüreğim sevinçten coşuyor,+

Yehova gücüme güç kattı.*+

Artık ağzımı açıp düşmanlarıma cevap verebilirim,

Çünkü sağladığın kurtuluşla seviniyorum, ey Tanrım.+

2 Yehova gibi kutsal olan yok. Ey Tanrım, Senin gibisi yok;+

Tanrımız gibi sağlam kaya yok.+

3 Bu kadar büyüklenerek konuşmayın,

Ağzınızdan küstahça sözler çıkmasın,+

Çünkü her şeyi bilen Yehova Tanrı’dır,+

Ve davranışları doğru tartan O’dur.+

4 Yiğit okçular dehşet içinde kalır,+

Sendeleyenler ise güç kuşanır.+

5 Toklar ekmek uğruna gündelikçi olur,+

Açların ise karnı doyar.+

Kısır kadın yedi çocuk doğurur,+

Çok çocuğu olanın ise birden gücü kesilir.+

6 Yehova öldürür de yaşatır da;+

Ölüler diyarına indiren de+ oradan çıkaran+ da O’dur.

7 Yehova yoksul+ da eder zengin+ de,

Alçaltır da, yükseltir+ de.

8 Düşkünü topraktan kaldırır;+

Yoksulu küller içinden çıkarır,+

Onlara görkemli bir taht verir; soylularla oturtur.+

Çünkü yeryüzünün sütunları Yehova’nındır,+

Ve yeryüzünü onların üzerine yerleştirir.

9 Vefalı kullarının adımlarını gözetir;+

Kötüler ise karanlıkta susturulur,+

Çünkü insan kendi gücüyle üstün gelemez.+

10 Yehova’ya karşı çıkanlar dehşete düşecek,+

Onlara göklerden gürleyecek.+

Yehova yeryüzünü bir uçtan bir uca yargılayacak,+

Kralına güç verecek,+

Mesihinin gücüne güç katacak.”+

11 Sonra Elkana Rama’ya evine gitti. Çocuk ise kâhin Eli’nin gözetiminde Yehova’ya hizmet etmeye başladı.+

12 Eli’nin oğulları adi adamlardı;+ Yehova’yı tanımıyorlardı.+ 13 Aslında kâhinlerin halktan kendileri için belirli bir pay alma hakları vardı.+ Ne var ki, biri kurban sunmak için geldiğinde, kurban eti haşlanırken,+ kâhinin hizmetkârı elinde üç dişli büyük bir çatalla gelir, 14 kazana, kulplu tencereye, sahana ya da tavaya çatalı daldırırdı. Çatalın battığı her şeyi kâhin kendisine alırdı. Şilo’ya gelen İsraillilerin hepsine böyle yaparlardı.+ 15 Ayrıca, daha kurbanın yağı yakılmadan+ kâhinin hizmetkârı gelir, kurban sunan adama, “Kâhine kızartmalık et ver, senden haşlanmış değil çiğ et istiyor”+ derdi. 16 Adam ona “Önce yağ yakılsın,+ sonra sen canının istediğini alırsın”+ dediği zaman hizmetkâr, “Hayır, hemen vereceksin; yoksa zorla alırım”+ derdi. 17 Hizmetkârların Yehova’nın önünde işledikleri suç çok büyüktü,+ çünkü bu adamlar Yehova’nın sunusuna saygısızlık ediyorlardı.+

18 Bu arada, çocuk yaşta olan Samuel keten bir efod giymişti+ ve Yehova’ya hizmet ediyordu.+ 19 Annesi ona her yıl küçük bir kaftan yapar, kocasıyla birlikte yıllık kurbanı sunmak için geldiğinde oğluna getirirdi.+ 20 Eli, Elkana ve karısına hayırdua edip+ “Yehova’ya adadığın bu çocuğun yerine Yehova sana bu kadından başka çocuklar versin”+ derdi. Onlar da kendi evlerine dönerlerdi. 21 Yehova Hanna’nın durumuyla ilgilendi+ ve kadın hamile kaldı, üç oğlu, iki kızı oldu.+ Küçük Samuel ise Yehova’nın hizmetinde büyüyordu.+

22 Eli çok yaşlanmıştı. Oğullarının tüm İsrailoğullarına yaptıklarını+ ve Toplanma Çadırının+ girişinde hizmet eden kadınlarla yattıklarını+ öğrenmişti.+ 23 Onlara “Neden böyle yapıyorsunuz?”+ derdi,+ “Herkesten hakkınızda kötü şeyler duyuyorum.+ 24 Hayır,+ böyle olmaz oğullarım, Yehova’nın halkı arasında konuşulanları duydum, kulağıma gelen haberler hiç iyi değil!+ 25 Eğer insan insana karşı günah işlerse+ aralarında Tanrı hâkim olur;+ fakat insan Yehova’ya karşı günah işlerse+ onun için kim yakarabilir?”+ Ne var ki onlar babalarını dinlemezdi.+ Yehova’nın düşüncesi onları öldürmekti.+ 26 Bu arada küçük Samuel büyüyor, hem Yehova’nın hem de insanların takdirini kazanıyordu.+

27 Bir gün, bir Tanrı adamı+ Eli’ye geldi ve ona “Yehova şöyle diyor” dedi, “Mısır’da Firavunun evinde köle olduklarında, Kendimi senin atanın evine açıkça tanıtmadım mı?+ 28 Bana kâhinlik etsin, sunağıma çıksın,+ orada kurban dumanı sunsun ve önümde efod giysin diye, tüm İsrail kabileleri arasından onu seçtim.+ Üstelik İsrailoğullarının ateşte sunduklarını senin atanın soyuna verdim.+ 29 Neden evimde+ sunulmasını emrettiğim kurbanları ayaklar altına alıyorsunuz?+ Halkım İsrailoğullarının verdiği sunuların en iyi kısımlarıyla+ semirip duruyorsunuz. Neden böyle yapıp oğullarını Benden çok sayıyorsun?+

30 Bu yüzden İsrail’in Tanrısı Yehova şöyle diyor: ‘Senin evinin ve atanın evinin çağlar boyu+ Bana hizmet edeceğini söylemiştim.’ Fakat şimdi Yehova şöyle diyor: ‘Bu artık mümkün değil! Çünkü Beni yücelteni+ Ben de yüceltirim,+ ama Beni hor gören bir hiç olur.’+ 31 İşte, senin güçlü kolunu ve atanın evinin güçlü kolunu kesip atacağım günler geliyor. Böylece evinde hiçbir adam yaşlılığını göremeyecek.+ 32 İsrail’e iyilik edilirken, sen Benim evimde sadece düşmanlıkla karşılaşacaksın+ ve evinde hiçbir adam yaşlılığını göremeyecek. 33 Yine de evinden bir adamı sunağımda sağ bırakacağım ve senin gözünün feri sönecek, gücün tükenecek. Fakat, evindekilerin büyük çoğunluğu kılıçla öldürülecek.+ 34 İki oğlun Hofni ve Finehas’ın+ başına gelecek olay senin için bir işaret olacak. İkisi de aynı gün ölecek.+ 35 Ve Kendim için sadık bir kâhin çıkaracağım.+ O, yüreğime, gönlüme* göre hareket edecek. Onun için kalıcı bir ev kuracağım ve o her zaman mesihimin+ önünde hizmet edecek. 36 Senin evinden hayatta kalan+ ise bir parça gümüş ve bir somun ekmek için gelip onun önünde eğilecek ve ‘Ne olur bana bir kâhinlik görevi ver de bir lokma ekmek yiyeyim’+ diyecek.”

3 Bu arada küçük Samuel, Eli’nin yanında Yehova’ya hizmet ediyordu.+ O günlerde Yehova’nın sözü+ çok ender geliyordu,+ görüntülerin+ de ardı kesilmişti.

2 Bir gün Eli odasında yatıyordu; artık gözleri iyice zayıflamış, görmez olmuştu.+ 3 Tanrı’nın kandili henüz sönmemişti; Samuel Yehova’nın mabedinde,+ Tanrı’nın sandığının bulunduğu yerde yatıyordu. 4 Yehova Samuel’e seslendi, Samuel de “Efendim!”+ deyip 5 Eli’nin yanına koştu. “Efendim, bana mı seslendin?” dedi. Eli, “Ben seni çağırmadım, git yat” dedi. O da gidip yattı. 6 Sonra Yehova “Samuel!”+ diye tekrar seslendi. Bunun üzerine Samuel kalktı ve Eli’ye gidip “Beni çağırdın, işte geldim” dedi. Fakat o “Hayır, çağırmadım oğlum.+ Git yat” dedi. 7 (Samuel henüz Yehova’yı tanımıyordu; Yehova ona sözünü açıklamaya daha başlamamıştı.)+ 8 Yehova üçüncü kez “Samuel!” diye seslendi. O da kalkıp Eli’nin yanına gitti ve “Beni çağırdın, işte geldim” dedi.

Eli çocuğa seslenenin Yehova olduğunu sezdi. 9 Bu nedenle Samuel’e “Git yat” dedi, “Eğer seni yeniden çağırırsa ‘Söyle ey Yehova, kulun Seni dinliyor’ dersin.” Samuel de gidip yerine yattı.

10 Yehova gelip orada durdu ve daha önce yaptığı gibi “Samuel! Samuel!” diye seslendi. Samuel de “Söyle efendim, kulun seni dinliyor!”+ dedi. 11 Yehova Samuel’e “Bak, İsrail’de öyle bir şey yapacağım ki,+ bunu duyan herkes şaşkınlıktan donup kalacak”*+ dedi. 12 “O gün, Eli’ye evi hakkında söylediğim her şeyi tümüyle yerine getireceğim.+ 13 Ona de ki, kendisinin de bildiği+ suç yüzünden evine verdiğim hüküm+ devirler boyu geçerli olacak. Çünkü oğulları Tanrı’ya hakaret etti+ ve Eli onları azarlamadı.+ 14 Bu yüzden, Eli evi için ant ettim, sunular ya da kurbanlar sunsalar bile Eli evi suçunun cezasını devirler boyu çekecek.”+

15 Samuel sabaha kadar yattıktan sonra kalktı ve Yehova’nın evinin kapılarını açtı.+ Gördüğünü Eli’ye anlatmaktan korkuyordu.+ 16 Eli, “Oğlum Samuel!” diye seslendi. Samuel de “Efendim!” diye karşılık verdi. 17 Eli, “Sana neler söyledi? Lütfen benden gizleme”+ dedi. “O’nun sözlerinin bir kelimesini bile gizlersen, Tanrı sana aynısını, hatta daha beterini yapsın.”+ 18 Bunun üzerine Samuel Eli’ye her şeyi anlattı, ondan hiçbir şey gizlemedi. Eli de “O Yehova’dır. Kendi gözünde doğru olanı yapsın”+ dedi.

19 Samuel büyüyordu; Yehova hep onun yanındaydı+ ve sözlerinin hiçbirini boşa çıkarmadı.*+ 20 Dan’dan Beer-şeba’ya kadar+ tüm İsrail Samuel’in Yehova’nın peygamberi olarak görevlendirildiğini anladı.+ 21 Yehova Şilo’da tekrar göründü;+ Yehova sözlerini Samuel’e orada bildirdi ve böylece Yehova Kendisini Samuel’e gösterdi.+

4 Samuel bu sözleri tüm İsrail’e bildirmeye devam etti.

İsrailoğulları Filistîlerle savaşmak üzere yola çıktı ve Eben-ezer’de+ ordugâh kurdular. Filistîler de Afek’te+ ordugâh kurdu. 2 Sonra Filistîler İsrailoğullarının karşısında savaş düzeni aldı.+ Savaş kötüye gitti ve İsrailoğullarını bozguna uğratan+ Filistîler savaş alanında yaklaşık dört bin kişiyi öldürdü. 3 Askerler ordugâha dönünce İsrail ihtiyarları “Neden Yehova bugün bizi Filistîler önünde yenilgiye uğrattı?”+ diye sordu. “Yehova’nın ahit sandığını Şilo’dan buraya getirelim+ de, sandık aramızda olsun ve bizi düşmanın elinden kurtarsın” dediler. 4 Böylece Şilo’ya adamlar gönderip, kerubiler üzerinde oturan göklerin hâkimi Yehova’nın ahit sandığını getirttiler.+ Eli’nin iki oğlu, Hofni ve Finehas da Tanrı’nın* ahit sandığının yanındaydı.+

5 Yehova’nın ahit sandığı ordugâha getirilir getirilmez tüm İsrailliler öyle yüksek sesle bağırdı+ ki yer yerinden oynadı. 6 Bağırışları duyan Filistîler, “İbranilerin ordugâhından gelen bu gürültü+ de ne?” diye sordular. Sonunda Yehova’nın sandığının ordugâha getirildiğini öğrendiler. 7 Filistîler korkup “Tanrı ordugâha gelmiş!”+ dediler. “Vay halimize! Böyle bir şey daha önce hiç olmadı. 8 Vay halimize! Bu heybetli Tanrı’nın elinden bizi kim kurtaracak? Mısırlıları çölde her tür belayla kırıp geçiren Tanrı bu.+ 9 Siz Filistîler! Cesur olun ve erkekçe davranın ki, İbranilerin size kulluk ettiği gibi siz onlara kul olmayasınız.+ Erkekçe davranın, savaşın.” 10 Bunun üzerine Filistîler savaştı; İsrailoğulları yenilgiye uğradı+ ve hepsi çadırlarına kaçtı.+ Büyük bir kıyım oldu;+ İsrailoğullarından otuz bin yaya asker öldü.+ 11 Tanrı’nın sandığı ele geçirildi+ ve Eli’nin iki oğlu, Hofni ile Finehas öldü.+

12 O gün, Benyamin kabilesinden bir adam cepheden koşa koşa Şilo’ya gitti; giysilerini yırtmış,+ başına toprak saçmıştı.+ 13 Şilo’ya vardığında, Tanrı’nın sandığı için yüreği titreyen+ Eli yol kenarında iskemleye oturmuş bekliyordu. Adam şehre girip durumu haber verince bütün şehir feryat etmeye başladı. 14 Feryatları duyan Eli, “Bu kargaşa nedir?”+ diye sordu. Adam aceleyle yanına gelip olanları Eli’ye bildirdi. 15 (Eli doksan sekiz yaşındaydı ve gözleri donuklaşmıştı, göremiyordu.)+ 16 Adam Eli’ye “Cepheden geliyorum” dedi, “Oradan bugün kaçtım.” Eli de, “Oğlum, neler oldu?” diye sordu. 17 Haber getiren adam, “İsrailoğulları Filistîlerin önünden kaçtı ve büyük bir bozguna uğradılar”+ dedi. “Senin iki oğlun, Hofni ile Finehas+ öldürüldü, Tanrı’nın sandığı da ele geçirildi.”+

18 Adam Tanrı’nın sandığından söz edince Eli oturduğu iskemleden arkaya doğru kapının yanına düştü. Yaşlı ve ağır olduğundan boynu kırılarak öldü. İsrail’de kırk yıl hâkimlik yapmıştı. 19 Gelini, Finehas’ın karısı hamileydi, yakında doğuracaktı. Tanrı’nın sandığının ele geçirildiği ve kayınbabasıyla kocasının öldüğü haberini alınca kadının aniden sancısı tuttu ve çömelip doğum yaptı.+ 20 Ölürken yanındaki kadınlar “Korkma, bir oğlun oldu”+ dediler. Kadın ise cevap vermedi, söylenenlere kayıtsız kaldı. 21 Tanrı’nın sandığı ele geçirilmiş, kayınbabası ve kocası ölmüş olduğundan,+ “İhtişam İsrail’den uzaklara gitti”+ diyerek çocuğun adını İkabod*+ koydu. 22 Kadın, “İhtişam İsrail’den uzaklara gitti,+ çünkü Tanrı’nın sandığı ele geçirildi”+ dedi.

5 Filistîler Tanrı’nın sandığını+ alıp Eben-ezer’den Aşdod’a+ götürdüler. 2 Dagon evine taşıyıp Dagon’un heykelinin yanına koydular.+ 3 Aşdodlular ertesi gün erkenden kalktıklarında, Dagon heykelini Yehova’nın sandığının önünde yüzüstü yere düşmüş buldular.+ Ve onu kaldırıp yerine koydular.+ 4 Ertesi sabah erkenden kalktıklarında, Dagon’u yine Yehova’nın sandığı önünde yüzüstü düşmüş buldular. Kafası ve elleri kesik halde eşikte yatıyordu.+ Sadece balık biçimindeki gövdesi kalmıştı. 5 Bu nedenle Dagon rahipleri ve Aşdod’daki Dagon evine gidenler evin eşiğine hâlâ basmazlar.

6 Yehova’nın eli+ Aşdodlulara ağır bir darbe indirdi; herkeste dehşet yarattı, Aşdod ve çevresinde yaşayanlarda urlar*+ çıktı. 7 Aşdodlular durumu görünce “İsrail’in Tanrısının sandığı bizde kalmasın, çünkü O’nun eli bize de ilahımız Dagon’a da büyük bir darbe vurdu”+ dediler. 8 Böylece adam gönderip tüm Filistî müttefik beylerini bir araya topladılar. Onlara “İsrail’in Tanrısının sandığını ne yapalım?” diye sordular. Sonunda “İsrail’in Tanrısının sandığını Gat’a+ gönderelim” diye karar verdiler. Böylece sandığı oraya götürdüler.

9 Onlar sandığı oraya götürdükten sonra Yehova’nın eli+ şehirde büyük bir kargaşaya yol açtı ve şehir halkının başına bir bela geldi. Büyük küçük herkeste urlar+ çıkmaya başladı. 10 Bu yüzden Tanrı’nın sandığını Ekron’a+ gönderdiler. Tanrı’nın sandığı Ekron’a girer girmez Ekronlular “Bizi de halkımızı da öldürmek için İsrail’in Tanrısının sandığını buraya getirdiler”+ diye feryat etmeye başladı. 11 Böylece adam gönderip tüm Filistî müttefik beylerini bir araya topladılar. Onlara “İsrail’in Tanrısının sandığını yerine geri gönderin ki, bizi de halkımızı da öldürmesin” dediler. Çünkü şehirde ölümlere yol açan bir kargaşa çıkmış+ ve Tanrı’nın eli oradakilere ağır bir darbe indirmişti.+ 12 Hayatta kalanlarda ise urlar çıkmıştı.+ Şehirden yükselen feryatlar+ göklere erişiyordu.

6 Yehova’nın sandığı+ Filistî topraklarında yedi ay kaldı. 2 Filistîler sonunda rahipleri ve falcıları+ çağırıp “Yehova’nın sandığını ne yapacağız? Sandığı eski yerine nasıl göndereceğiz, söyleyin” dediler. 3 Onlar da “İsrail’in Tanrısının sandığını gönderecekseniz, bir sunu vermeden sakın göndermeyin” karşılığını verdiler. “Çünkü O’na mutlaka bir suç sunusu sunmalısınız.+ O zaman şifa bulursunuz ve O’nun neden elini üzerinizden çekmediğini anlarsınız.” 4 Filistîler “O’na suç sunusu olarak ne vermeliyiz?” diye sorunca şu cevabı aldılar: “Filistî müttefik beylerinin+ sayısına göre, beş altın ur ve beş altın fare* yapacaksınız, çünkü aynı belaları siz de beyleriniz de çekiyorsunuz. 5 Memlekete yıkım getiren urların ve farelerin+ tasvirlerini yapın, İsrail’in Tanrısını yüceltin.+ Belki sizden, ilahlarınızdan ve ülkenizden elini çeker de üzerinizdeki baskı hafifler.+ 6 Neden Mısırlılar ve Firavun gibi yüreğinizi duyarsızlaştırıyorsunuz?+ Tanrı onları cezalandırınca+ İsrailoğullarını göndermediler mi? İsrailoğulları da yollarına gitmedi mi?+ 7 Şimdi kendinize, boyunduruk vurulmamış,+ emzikli iki inek alıp yeni bir araba hazırlayın.+ İnekleri arabaya koşun; peşlerindeki buzağıları ise tutup eve götürün. 8 Yehova’nın sandığını alıp arabaya yerleştirin ve suç sunusu+ olarak vereceğiniz altın tasvirleri+ bir kutuya koyup sandığın yanına yerleştirin. Ve arabayı gönderin, gitsin. 9 Arkasından bakın; eğer araba Beyt-şemeş’e,+ kendi bölgesine çıkan yola girerse anlayın ki bize bu büyük kötülüğü O yapmıştır; fakat o yola girmezse bize bunları yapanın O’nun eli olmadığını, başımıza gelenlerin bir rastlantı+ olduğunu anlarız.”

10 Adamlar söyleneni yaptı. Emzikli iki inek alıp bir arabaya koştular, buzağılarını ise eve kapattılar. 11 Sonra Yehova’nın sandığını, kutuyla birlikte altın fareleri ve ur tasvirlerini arabaya+ koydular. 12 İnekler dosdoğru Beyt-şemeş+ yolunu tuttu. Ana yol boyunca sağa sola sapmadan böğüre böğüre ilerlediler. Müttefik Filistî beyleri+ Beyt-şemeş sınırına kadar onların peşinden gitti. 13 Beyt-şemeş halkı ovada buğday biçiyordu.+ Başlarını kaldırıp Sandığı görünce çok sevindiler. 14 Araba Beyt-şemeşli Yeşu’nun tarlasına gelip büyük bir kayanın önünde durdu. Arabanın tahtalarını yardılar ve inekleri+ Yehova’ya yakılan sunu+ olarak sundular.

15 Levioğulları+ Yehova’nın sandığını ve içinde altın tasvirler bulunan kutuyu indirip büyük kayanın üzerine koydular. Beyt-şemeş+ halkı yakılan sunular sundu; o gün boyunca Yehova’ya kurban sunmaya devam ettiler.

16 Beş müttefik Filistî beyi+ olanları görüp o gün Ekron’a geri döndü. 17 Filistîler Yehova’ya suç sunusu+ olarak Aşdod+ için bir, Gazze+ için bir, Aşkelon+ için bir, Gat+ için bir ve Ekron+ için de bir tane altın ur göndermişlerdi. 18 Gönderilen altın fareler de, surlu kentleri ve açık arazideki köyleriyle Filistîlerin beş müttefik beyine ait şehirlerin sayısına göreydi.

Yehova’nın sandığını koydukları büyük kaya Beyt-şemeşli Yeşu’nun tarlasında bugün hâlâ tanık olarak duruyor. 19 Yehova’nın sandığına saygısızca baktıkları için Tanrı Beyt-şemeşlileri+ vurdu, halk arasından yetmiş (elli bin)* kişiyi yere serdi. Yehova onlara büyük bir darbe vurduğu için halk yas tuttu.+ 20 Beyt-şemeşliler “Bu kutsal Tanrı Yehova’nın önünde kim durabilir?+ Elini üzerimizden çekip başkasına gitmeyecek mi?”+ dediler. 21 En sonunda Kiryat-yearim+ halkına ulaklar gönderip “Filistîler Yehova’nın sandığını geri gönderdi, gelin, sandığı alıp götürün”+ dediler.

7 Bunun üzerine Kiryat-yearim halkı+ gelip Yehova’nın sandığını aldı, onu Abinadab’ın+ tepedeki evine götürdüler. Abinadab’ın oğlu Eleazar’a da Yehova’nın sandığına bekçilik etme görevi verdiler.

2 Sandık Kiryat-yearim’e geldikten sonra yirmi yıl kadar uzun bir zaman geçti. Ve sonunda tüm İsrail evi yas tutarak Yehova’ya yöneldi.+ 3 Samuel onlara “Eğer tüm yüreğinizle Yehova’ya dönüyorsanız,+ yabancı ilahları ve Aştoret+ putlarını aranızdan atın,+ yüreğinizi yalnızca Yehova’ya verin. Sadece O’na tapının”+ dedi. “O da sizi Filistîlerin elinden kurtaracaktır.”+ 4 Bunun üzerine İsrailoğulları Baalleri ve Aştoret+ putlarını attılar;+ sadece Yehova’ya tapınmaya başladılar.

5 O zaman Samuel “İsrailoğullarını Mitspa’da+ toplayın.+ Orada sizin için Yehova’ya dua edeceğim”+ dedi. 6 Böylece herkes Mitspa’da toplandı. O gün kuyudan su çekip Yehova’nın önünde döktüler ve oruç tuttular.+ “Yehova’ya karşı günah işledik”+ dediler. Samuel Mitspa’da İsrailoğullarına hâkimlik yaptı.+

7 Filistîler İsrailoğullarının Mitspa’da toplanmış olduğunu duydu ve Filistî müttefik beyleri+ İsrailoğullarıyla savaşmak için yola çıktılar. İsrailoğulları bunu duyunca Filistîlerden korktu.+ 8 Ve Samuel’e “Lütfen sessiz kalma, bizi Filistîlerin elinden kurtarması için Tanrımız Yehova’dan yardım dile”+ dediler. 9 Bunun üzerine Samuel bir süt kuzusu alıp onu Yehova’ya yakılan sunu olarak sundu.+ Ve İsrail adına Yehova’ya yakardı,+ Yehova da ona cevap verdi.+ 10 Samuel yakılan sunuyu sunarken Filistîler İsrail’le savaşmak üzere yaklaştılar. O zaman Yehova şiddetli bir gök gürlemesine+ yol açarak Filistîleri kargaşaya düşürdü.+ Böylece Filistîler İsrailoğulları karşısında bozguna uğradı.+ 11 Bunun üzerine İsrailoğulları Mitspa’dan hücuma geçti, Filistîleri güneyde Beyt-kar’a kadar kovalayıp öldürdüler. 12 Sonra Samuel bir kaya alıp,+ onu Mitspa’yla Yeşana arasına dikti ve “Yehova şimdiye kadar bize yardım etti”+ diyerek adını Eben-ezer* koydu. 13 Böylece Filistîler yenilgiye uğradı ve bir daha İsrail topraklarına gelmediler.+ Samuel’in hayatı boyunca Yehova’nın eli Filistîlere karşıydı.+ 14 Filistîlerin Ekron’dan Gat’a kadar almış olduğu şehirler yeniden İsrail’in eline geçti. İsrailoğulları o şehirlerin topraklarını Filistîlerin elinden kurtardı.

İsrailoğulları ile Amoriler arasında ise barış vardı.+

15 Samuel bütün hayatı boyunca İsrail’de hâkimlik yaptı.+ 16 Her yıl Beytel,+ Gilgal+ ve Mitspa+ bölgelerini dolaşır, oralarda İsrail’e+ hâkimlik yapardı. 17 Ama sonunda Rama’ya+ dönerdi, çünkü evi oradaydı ve İsrail’e oradan hükmederdi. Orada Yehova’ya bir sunak yaptı.+

8 Samuel yaşlanınca, oğullarını İsrail’de hâkim olarak görevlendirdi.+ 2 İlk oğlunun adı Yoel,+ ikincisinin adı Abiya’ydı;+ Beer-şeba’da hâkimlik yapıyorlardı. 3 Ne var ki oğulları Samuel’in yolundan gitmediler.+ Haksız kazanç peşinde koşup+ rüşvet alıyor,+ adaleti saptırıyorlardı.+

4 Bu yüzden İsrail ihtiyarları+ toplanıp Rama’ya, Samuel’in yanına geldiler. 5 Ona “Sen artık yaşlandın” dediler, “Oğulların ise senin gittiğin yoldan gitmiyor. Diğer milletlerde olduğu gibi bize hükmetsin diye bir kral ata.”+ 6 Onların “Bize hükmetsin diye bir kral ata” demesi Samuel’in hiç hoşuna gitmedi ve Samuel Yehova’ya yakardı.+ 7 Yehova Samuel’e,+ “Halkın bütün söylediklerini dinle+ çünkü reddettikleri sen değilsin, kralları olarak Beni reddettiler”+ dedi. 8 “Onları Mısır’dan çıkardığım+ günden bugüne kadar Beni bırakıp+ hep başka tanrılara tapındılar.+ Bana yaptıklarının aynısını şimdi sana da yapıyorlar. 9 Onların dediğini dinle. Ancak onları açıkça uyar; başlarında saltanat sürecek kralın yetkilerini onlara anlat.”+

10 Böylece Samuel, kendisinden kral isteyen halka Yehova’nın tüm söylediklerini bildirdi. 11 Ve şöyle dedi: “Başınızda saltanat sürecek olan kralın şu yetkileri+ olacak: Oğullarınızı alacak,+ savaş arabalarına bindirecek,+ atlıları arasına koyacak.+ Bazılarını arabasının önünde koşturacak;+ 12 bazılarını binlerin,+ bazılarını ellilerin+ başına geçirecek. Kimilerine çift sürdürüp+ ekin biçtirecek,+ kimilerine de savaş gereçlerinin+ ve arabalarının donanımını+ yaptıracak. 13 Kızlarınızı alıp ıtriyatçı, aşçı ve fırıncı yapacak.+ 14 Tarlalarınızın, bağlarınızın+ ve zeytinliklerinizin+ en iyilerini alıp kendi hizmetkârlarına verecek. 15 Tarlalarınızın ve bağlarınızın ürününden ondalık alacak;+ aldıklarını kendi saray memurlarına+ ve hizmetkârlarına verecek. 16 Hizmetkârlarınızı, hizmetçilerinizi, sürüleriniz içinden en iyisini, eşeklerinizi alıp kendi işinde kullanacak.+ 17 Sürülerinizden+ ondalık alacak; ve hepiniz onun kulu olacaksınız. 18 İşte o gün, seçtiğiniz kral yüzünden feryat edeceksiniz,+ fakat o zaman Yehova size cevap vermeyecek.”+

19 Ancak halk Samuel’i dinlemek istemedi+ ve “Olsun, biz başımızda bir kral istiyoruz” dediler. 20 “Biz de tüm milletler gibi olalım,+ kralımız bize hükmetsin ve başımıza geçip bizim için savaşsın.” 21 Samuel halkın söylediklerini dinledikten sonra bunları Yehova’ya aktardı.+ 22 Yehova da Samuel’e, “Dediklerini dinle ve onlar için bir kral ata”+ dedi. Bunun üzerine Samuel İsrailoğullarına “Şimdi herkes kendi şehrine gitsin” dedi.

9 Benyamin+ kabilesinden Afiah oğlu, Bekorat oğlu, Tseror oğlu, Abiel oğlu Kiş+ adlı çok zengin bir adam vardı.+ 2 Kiş’in Saul+ adında genç ve yakışıklı bir oğlu vardı. İsrailoğulları arasında ondan daha yakışıklısı yoktu. Halk arasında boyu onun omzuna bile gelen yoktu.+

3 Bir gün Saul’un babası Kiş’in dişi eşekleri+ kayboldu. Kiş, oğlu Saul’a “Uşaklardan birini yanına alıp eşekleri aramaya git” dedi. 4 O da Efraim’in+ dağlık bölgesine gitti, oradan Şalişa+ topraklarına geçti ama onları bulamadı. Şaalim topraklarından geçtiler ama eşekler orada da yoktu. Benyamin topraklarından da geçtiler, fakat onları bulamadılar.

5 Sonra Tsuf topraklarına geldiler; Saul yanındaki uşağa “Haydi dönelim” dedi. “Yoksa babam eşekler için kaygılanmayı bırakıp bizim için kaygılanmaya başlayacak.”+ 6 Fakat uşak ona “Bu şehirde saygın bir Tanrı adamı var.+ Ne söylerse kesinlikle doğru çıkıyor”+ dedi. “Ona gidelim. Belki nereye gitmemiz gerektiğini o bize söyler.” 7 Saul da “Peki ama giderken ona ne götüreceğiz?”+ dedi, “Torbamızdaki ekmek tükendi. Tanrı adamına götürebileceğimiz hiçbir hediye yok;+ yanımızda ne kaldı ki?” 8 Uşak Saul’a “İşte bende çeyrek şekel+ gümüş var; bunu Tanrı adamına veririm, o da nereye gideceğimizi söyler” dedi. 9 (Eskiden İsrail’de biri Tanrı’ya danışacağı zaman “Gelin, Görene gidelim”+ derdi. Eskiden peygambere “Gören” denirdi.) 10 Saul da ona “İyi dedin.+ Haydi gidelim” dedi. Böylece Tanrı adamının yaşadığı şehre gittiler.

11 Yokuştan şehre çıkarken su çekmeye giden kızlar gördüler;+ onlara “Gören+ burada mı?” diye sordular. 12 Kızlar da “Evet” dediler. “Sizden önce buradan geçti. Acele edin, şehre bugün geldi, çünkü halk için yüksek yerde*+ bir kurban sunulacak.+ 13 Şehre girer girmez, yemek için yüksek yere çıkmadan önce onu bulursunuz. O gelmeden kimse yemek yemez, çünkü kurbanı o kutsar.+ Davetliler ancak ondan sonra yiyebilir. Hemen yukarı çıkarsanız onu bulursunuz.” 14 Onlar da şehre çıktı. Şehir merkezine yaklaşırlarken, yüksek yere çıkacak olan Samuel onları karşılamaya geliyordu.

15 Çünkü Yehova, Saul gelmeden bir gün önce Samuel’e şunları söylemişti:*+ 16 “Yarın bu vakitlerde sana Benyamin topraklarından+ bir adam göndereceğim, onu halkım İsrail’in önderi olarak meshet.+ Halkımı Filistîlerin elinden o kurtaracak.+ Onların çektiği sıkıntıları görüyorum çünkü feryatları Bana erişti.”+ 17 Samuel Saul’u görünce Yehova ona “İşte sana söz ettiğim adam!” dedi. “Halkımın denetimi onun elinde olacak.”+

18 Saul kapıda duran Samuel’in yanına gelip “Görenin evi nerede, söyler misin?” dedi. 19 Samuel Saul’a “Gören benim” diye karşılık verdi. “Önüm sıra yüksek yere çıkın, bugün benimle yemek yiyin.+ Sizi yarın sabah gönderirim. Yüreğindeki her şeyi söyleyeceğim.+ 20 Üç gün önce kaybettiğiniz eşekleri+ düşünmeyin,+ çünkü bulundular. İsrail’deki bütün değerli şeyler zaten kimin?+ Senin ve babanın evinin değil mi?” 21 Buna karşılık Saul, “Ama ben İsrail’in+ en küçük+ kabilesi olan Benyamin’denim” karşılığını verdi. “Ailem de Benyamin kabilesindeki en önemsiz aile.+ Neden bana böyle bir şey söyledin?”+

22 Samuel, Saul’u ve uşağını alıp yemek salonuna götürdü ve onlara davetliler arasında baş yeri verdi.+ Orada yaklaşık otuz adam vardı. 23 Samuel sonra aşçıya “Kenara ayır diye sana verdiğim payı getir” dedi. 24 Bunun üzerine aşçı budu bütün olarak getirip Saul’un önüne koydu. Samuel “Bu pay senin için ayrıldı, al ye” dedi. “Bu vakitte davetlilerle birlikte yemen için ayrıldı.” Ve Saul o gün Samuel’le birlikte yemek yedi. 25 Yemekten sonra yüksek yerden+ şehre indiler ve Samuel evin damında Saul’la konuşmaya devam etti.+ 26 Ertesi sabah erkenden kalktılar ve tan ağarınca Samuel damdan Saul’a seslenerek “Haydi hazırlan da seni yolcu edeyim” dedi. Saul da kalktı, birlikte dışarı çıktılar. 27 Şehrin sınırına inerlerken Samuel Saul’a “Uşağına+ söyle önden gitsin” dedi, uşak da öne geçti. O zaman Samuel “Sen biraz dur, sana Tanrı’nın sözünü bildireceğim” dedi.

10 Sonra Samuel yağ kabını+ aldı ve Saul’un başına döktü. Onu öpüp+ “Yehova seni Kendi halkına+ önder+ olarak meshetti” dedi. 2 “Bugün benim yanımdan ayrıldıktan sonra, Benyamin topraklarında Tseltsah’ta Rahel’in+ mezarı yanında iki adamla karşılaşacaksın. Onlar sana ‘Aramaya çıktığın dişi eşekler bulundu’ diyecek. ‘Fakat baban artık eşekleri düşünmekten vazgeçti,+ “Oğlum için ne yapsam” diyerek sizin derdinize düştü.’+ 3 İlerleyip Tabor’daki büyük ağacın bulunduğu yere varınca, Tanrı’nın huzuruna, Beytel’e+ çıkan üç adamla karşılaşacaksın. Birinin elinde üç oğlak,+ birinin elinde üç somun ekmek,+ birinin elinde de büyük bir testi şarap olacak.+ 4 Sana hal hatır sorup+ iki somun ekmek verecekler. Bu ekmekleri al. 5 Ondan sonra, Filistîlerin askeri birliğinin+ bulunduğu Tanrı+ tepesine varacaksın. Şehre vardığında yüksek yerden+ aşağı inen bir grup peygamberle+ karşılaşacaksın. Önlerinde telli saz,+ tef,+ flüt+ ve lir+ çalanlar yürürken, onlar Tanrı’nın sözlerini bildiriyor olacak. 6 Yehova’nın ruhu+ seni etkileyecek ve onlarla birlikte bir peygamber gibi+ konuşacaksın, değişip başka bir adam olacaksın. 7 Bu işaretleri+ gördüğünde durum ne gerektiriyorsa onu yap,+ çünkü Tanrı seninledir.+ 8 Şimdi önüm sıra Gilgal’e+ in. Ben de yakılan kurban ve paylaşma kurbanı+ sunmak üzere senin yanına ineceğim. Ben yanına gelip ne yapman gerektiğini söyleyene dek yedi gün bekleyeceksin.”+

9 Saul, Samuel’in yanından ayrılmak üzere sırtını döner dönmez Tanrı ona bambaşka bir yürek verdi+ ve tüm işaretler+ o gün gerçekleşti. 10 Oradan tepeye çıktılar, onları bir grup peygamber karşıladı. Tanrı’nın ruhu onu hemen etkisi altına aldı,+ o da aralarında bir peygamber gibi+ konuşmaya başladı. 11 Onu önceden tanıyanlar, peygamberlerle birlikte peygamberlik ettiğini görünce birbirlerine “Kiş’in oğluna ne oldu böyle? Saul da mı peygamber oldu?”+ dediler. 12 Oradan bir adam da “Peki diğerlerinin babası kim?” dedi. “Saul da mı peygamber oldu?” sözü+ işte buradan gelir.

13 Bir süre sonra Saul bir peygamber gibi konuşmayı bitirip yüksek yere çıktı. 14 Amcası, Saul’la uşağına “Nereye gittiniz?” diye sordu. O da “Eşekleri aramaya”+ dedi. “Aradık, bulamayınca da Samuel’e gittik.” 15 Bunun üzerine amcası Saul’a “Lütfen anlat Samuel size ne dedi?” diye sordu. 16 Saul “Eşeklerin bulunduğunu söyledi” dedi. Fakat Samuel’in krallıkla ilgili söylediklerini amcasına anlatmadı.+

17 Samuel, İsrailoğullarını Mitspa’da+ Yehova’nın önünde bir araya topladı. 18 Onlara “İsrail’in Tanrısı Yehova şöyle diyor”+ dedi, “İsrail’i Mısır’dan çıkaran, sizi Mısır’ın+ ve baskı gördüğünüz tüm milletlerin elinden kurtaran Benim.+ 19 Ancak siz, tüm zorluk ve sıkıntılarınızdan sizi kurtaran Tanrınızı reddettiniz+ ve ‘Başımıza bir kral isteriz’ dediniz. Şimdi hepiniz Yehova’nın önünde kabilelerinize+ ve boylarınıza* göre dizilin.”

20 Böylece Samuel İsrail’in tüm kabilelerini öne çıkardı+ ve Benyamin kabilesi seçildi.+ 21 Sonra Benyamin kabilesini aile aile öne çıkardı, Matri ailesi seçildi.+ En sonunda da Kiş oğlu Saul seçildi.+ Hemen onu aramaya başladılar, ama bulamadılar. 22 Bu yüzden Yehova’ya “O daha gelmedi mi?” diye sordular.+ Yehova “O burada, eşyaların arasında saklanıyor”+ cevabını verdi. 23 Hemen koşup onu oradan çıkardılar. Gelip halkın ortasında durdu; halk arasında boyu Saul’un omzunu geçen kimse yoktu.+ 24 Samuel tüm halka, “Yehova’nın seçtiği kişiyi görüyor musunuz?+ Tüm halkın arasında onun gibisi yok” dedi. Halk hep bir ağızdan “Yaşasın kral!”+ diye bağırdı.

25 Ardından Samuel halka kralın yetkilerini+ anlattı ve onları bir kitaba yazıp Yehova’nın önüne koydu. Sonra herkesi evine gönderdi. 26 Saul da Gibea’ya+ evine gitti, Tanrı’nın yüreklerini etkilediği cesur yiğitler de onunla birlikte gitti.+ 27 Bazı alçak adamlar+ ise “Bu adam bizi nasıl kurtaracak?”+ diyerek Saul’u hor gördüler+ ve ona hediye götürmediler.+ Fakat Saul sessiz kaldı.+

11 Ammonlu+ Nahaş çıkıp Gilead’daki Yabeş+ şehri karşısında ordugâh kurdu. Bunun üzerine tüm Yabeş halkı Nahaş’a “Bizimle bir antlaşma yap da, sana kulluk edelim”+ dediler. 2 Ammonlu Nahaş da “Sizinle bir şartla antlaşma yaparım” dedi. “Tüm İsrail için bir utanç olsun+ diye hepinizin sağ gözünü oyacağım.”+ 3 Buna karşılık Yabeş ihtiyarları “Bize yedi gün zaman ver, İsrail’in her yerine ulaklar gönderelim” dediler. “Eğer bizi kurtaracak kimse+ çıkmazsa sana teslim oluruz.” 4 Bir süre sonra ulaklar Saul’un oturduğu Gibea+ şehrine gelip halka bu sözleri bildirdiler. Halk feryat ederek ağlamaya başladı.+

5 O sırada Saul, sürüsünün ardında tarladan dönüyordu. “Halka ne oldu? Neden böyle ağlıyorlar?” diye sordu. Yabeşlilerin söylediklerini ona anlattılar. 6 Saul bu sözleri duyunca Tanrı’nın ruhu+ onu etkisi altına aldı; çok öfkelendi.+ 7 Bir çift öküz alıp parçalara ayırdı ve bu parçaları ulaklarla İsrail’in tüm bölgelerine gönderdi.+ “Saul’un ve Samuel’in ardınca gitmeyenin sığırlarına da böyle yapılacak”+ dedi. Tüm halkı Yehova korkusu sardı+ ve tek vücut olup+ yola çıktılar. 8 Saul, Bezek’te onları saydı,+ İsrailoğulları üç yüz bin, Yahudaoğulları otuz bin kişiydi. 9 O zaman ulaklara şöyle dediler: “Gilead’ın Yabeş halkına ‘Yarın günün en sıcak zamanında sizin için kurtuluş olacak’+ deyin.” Ulaklar gelip bu haberi verince Yabeşliler çok sevindi. 10 Böylece Yabeşliler Nahaş’a “Yarın size teslim olacağız, bize ne istiyorsanız öyle yaparsınız”+ dediler.

11 Ertesi gün Saul,+ adamlarını üç bölüğe ayırdı+ ve sabah nöbeti+ sırasında ordugâha daldılar. Günün en sıcak zamanına dek Ammonluları vurup yere serdiler.+ Sağ kalanlar da öyle bir dağıldı ki, iki kişi bile bir arada kalmadı.+ 12 Halk Samuel’e “Saul için, bu adam mı bize kral olacak, diyenler kimdi?+ Onları bize teslim edin de öldürelim”+ dedi. 13 Fakat Saul “Bugün hiç kimse öldürülmeyecek”+ dedi. “Çünkü Yehova bugün İsrail’e kurtuluş getirdi.”+

14 Sonra Samuel halka “Haydi gelin Gilgal’e+ gidelim, krallığı pekiştirelim”+ dedi. 15 Böylece tüm halk Gilgal’e gitti; orada Yehova’nın huzurunda Saul’u kral yaptılar. Ardından Yehova’ya paylaşma kurbanları sundular.+ Saul ve tüm İsrail halkı orada büyük bir sevinç yaşadı.+

12 Sonunda Samuel tüm İsrail halkına “Bana söylediğiniz+ her şeyi yaptım, başınıza bir kral atadım”+ dedi. 2 “İşte, artık size önderlik eden bir kral var!+ Bense yaşlandım,+ saçlarım ağardı.+ Oğullarım da sizinle birlikte.+ Gençliğimden bugüne kadar size önderlik ettim.+ 3 Şimdi karşınızdayım. Bana karşı diyeceğiniz bir şey varsa, Yehova’nın ve mesihinin+ önünde söyleyin: Kimin öküzünü ya da eşeğini aldım?+ Kimi dolandırdım ya da ezdim? Herhangi bir suça göz yummak için kimin elinden rüşvet aldım?+ Aldımsa söyleyin de size geri vereyim.”+ 4 Bunun üzerine halk “Bizi ne dolandırdın ne de ezdin” dedi. “Tek bir kişiden bile bir şey kabul etmedin.”+ 5 Samuel “Bende size ait bir şey bulamadığınıza+ bugün hem Yehova, hem de mesihi+ şahittir” dedi. Onlar da “Evet, şahittir” dediler.

6 Ve Samuel halka “Musa’yı ve Harun’u kullanan; atalarınızı Mısır topraklarından çıkaran+ Yehova şahit olsun” dedi. 7 “Şimdi durun da sizi Yehova’nın önünde yargılayayım; Yehova’nın sizlere ve atalarınıza yaptığı doğru işlerin+ hepsini anlatayım.

8 Yakup’un Mısır’a gitmesinden+ sonra, atalarınız yardım için Yehova’ya yakarmaya başladı.+ Yehova onları Mısır’dan çıkarıp buraya yerleştirmek+ için Musa+ ile Harun’u gönderdi. 9 Fakat atalarınız Tanrıları Yehova’yı unuttu.+ O da onları Hatsor ordusunun komutanı Sisera’nın+ eline, Filistîlerin+ eline ve Moab kralının+ eline verdi.+ Onlar atalarınızla sürekli savaştı. 10 Atalarınız Yehova’ya yakarıp+ ‘Günah işledik+ Yehova, çünkü Baallere+ ve Aştoret putlarına+ tapınmak için Seni terk ettik’ dediler. ‘Ne olur şimdi bizi düşmanlarımızın elinden kurtar+ da Sana kulluk edelim.’ 11 Yehova da Yerubbaal’i,+ Bedan’ı, Yeftah’ı+ ve Samuel’i+ gönderdi; güvenlik içinde yaşayasınız+ diye sizi çevredeki düşmanların elinden kurtardı. 12 Ammon kralı Nahaş’ın+ üzerinize yürüdüğünü görünce, Tanrınız Yehova her zaman kralınız+ olduğu halde, bana ‘Hayır, başımızda bir kral saltanat sürsün’ dediniz.+ 13 İşte, seçtiğiniz, istediğiniz kral!+ Yehova başınıza bir kral atadı.+ 14 Eğer Yehova’dan korkar,+ O’na kulluk edip+ sözünü dinlerseniz,+ Yehova’nın emirlerine karşı gelmezseniz,+ Yehova da sizinle ve başınızda saltanat süren kralla birlikte olur. 15 Fakat Yehova’nın sözünü dinlemez,+ Yehova’nın emirlerine karşı gelirseniz,+ Yehova size de babalarınıza da elini kaldırır.+ 16 Şimdi durun da Yehova’nın gözünüzün önünde yapacağı olağanüstü olayı izleyin: 17 Şu sıra buğday hasadı zamanı,+ değil mi? Şimşekler çaksın ve yağmur yağsın+ diye Yehova’ya yakaracağım.+ Başınıza bir kral isteyerek Yehova’nın gözünde ne kadar büyük bir kötülük ettiğinizi o zaman göreceksiniz.”+

18 Sonra Samuel Yehova’ya yakardı.+ Yehova o gün gök gürültüleri ve yağmur verdi;+ öyle ki tüm halk Yehova’dan ve Samuel’den çok korktu. 19 Ve Samuel’e “Ne olur, biz kulların için Tanrın Yehova’ya yakar,+ çünkü ölmek istemiyoruz” dediler. “Evet, kendimize bir kral isteyerek günahımıza günah kattık.”

20 Bunun üzerine Samuel halka, “Korkmayın”+ dedi. “Evet siz bütün bu kötülükleri yaptınız. Ancak Yehova’nın ardınca gitmekten vazgeçmeyin,+ Yehova’ya bütün yüreğinizle kulluk edin.+ 21 Yoldan sapıp boş+ putların peşinden gitmeyin,+ onlar kimseyi kurtaramaz, çünkü hiçbir işe yaramazlar. 22 Büyük isminden ötürü+ Yehova halkını terk etmeyecek,+ çünkü Yehova sizi Kendi halkı olarak sahiplendi.+ 23 Ben ise sizin için yakarmaktan+ vazgeçerek asla Yehova’ya karşı günah işleyemem. Size iyi+ ve doğru yolu öğretmeliyim.+ 24 Sadece Yehova’dan korkun;+ O’na sadakatle ve tüm yürekle kulluk etmeye devam edin.+ Bakın, sizin için ne harika işler yaptı!+ 25 Fakat pervasızca kötü işler yaparsanız, siz de kralınız+ da yok olur gidersiniz.”+

13 Saul kral olduğunda (. . .)* yaşındaydı.+ İsrail’de iki yıl saltanat sürdü 2 ve sonra İsrail’den kendisine üç bin adam seçti. Bu adamlardan iki bini Saul’la birlikte Mikmaş’ta+ ve dağlık Beytel bölgesindeydi; bini ise Benyamin topraklarındaki Gibea+ şehrinde Yonatan’ın+ yanındaydı. Saul halkın geri kalanını çadırlarına gönderdi. 3 Yonatan Geba’daki+ Filistî+ birliğini+ bozguna uğrattı ve Filistîler bunu duydu. Saul “İbraniler bunu duysun” diyerek memleketin her yerinde boru çaldırmıştı.+ 4 Tüm İsrail, “Saul Filistî birliğini bozguna uğrattı, Filistîler İsrail’den nefret ediyor”+ dendiğini işitti. Bunun üzerine halk Saul’un peşinden gitmek üzere Gilgal’de+ toplandı.

5 Filistîlerden de, otuz bin savaş arabasıyla+ altı bin atlı ve deniz kıyısındaki kum kadar çok+ insan İsrail’le savaşmak üzere bir araya toplandı. Beyt-aven’in+ doğusundaki Mikmaş’a çıkıp ordugâh kurdular. 6 İsrailoğulları zor durumda olduklarını+ gördüler; çünkü büyük bir baskı altındaydılar. Bu yüzden mağaralara, kaya kovuklarına, sarp kayalıklara, mahzenlere ve su çukurlarına saklandılar.+ 7 Bazı İbraniler de Ürdün Irmağını geçerek+ Gad’a+ ve Gilead’a gitti. Fakat Saul Gilgal’de kaldı; onun ardınca gidenler tir tir titriyordu.+ 8 Saul Samuel’in belirlediği gibi yedi gün bekledi,+ fakat Samuel Gilgal’e gelmedi ve Saul’un yanındakiler dağılmaya başladı. 9 En sonunda Saul, “Yakılacak kurbanı ve paylaşma kurbanlarını bana getirin” dedi. Ve yakılan kurbanı kendisi sundu.+

10 O, yakılan kurbanı sunma işini bitirir bitirmez Samuel geldi. Saul onu karşılamaya ve hayırdua etmeye çıktı.+ 11 Samuel “Sen ne yaptın?”+ deyince, Saul “Baktım halk dağılıp yanımdan gidiyor;+ sen de söz verdiğin günde gelmedin.+ Filistîlerin de Mikmaş’ta+ toplandığını görünce, 12 kendi kendime dedim ki,+ ‘Filistîler şimdi Gilgal’de bana saldıracak, oysa ben daha Yehova’nın lütfunu dilemedim.’* Bu yüzden yakılan kurbanı sunmam gerektiğini düşündüm”+ dedi.

13 Buna karşılık Samuel “Akılsızca davrandın”+ dedi. “Tanrın Yehova’nın sana verdiği emre+ uymadın.+ Uysaydın, Yehova senin krallığını İsrail’de devirler boyu pekiştirecekti. 14 Oysa artık krallığın sürmeyecek.+ Yehova Kendi yüreğine göre bir adam bulacak;+ Yehova onu Kendi halkının önderi yapacak.+ Çünkü sen Yehova’nın emrine uymadın.”+

15 Sonra Samuel kalkıp Gilgal’den Benyamin topraklarındaki Gibea’ya gitti. Saul yanında kalan adamları saydı; yaklaşık altı yüz kişiydi.+ 16 Saul, oğlu Yonatan ve yanlarındakiler Benyamin topraklarındaki Geba’da+ kalıyorlardı. Filistîler de Mikmaş’ta+ ordugâh kurmuştu. 17 Akıncılar Filistî ordugâhından üç bölük halinde+ çıktılar. Bir bölük Şual topraklarındaki Ofra’ya+ gitti, 18 diğer bölük Beyt-horon’a,+ üçüncü bölük de Tseboim Vadisine bakan sınıra, çöle doğru yöneldi.

19 O zamanlar İsrail topraklarında hiç demirci yoktu. Çünkü Filistîler, “İbraniler kılıç ya da mızrak yapmasın”+ demişlerdi. 20 Tüm İsrailliler saban demirlerini, kazmalarını, baltalarını, oraklarını biletmek+ için Filistîlerin yanına inerlerdi. 21 Saban demiri, kazma, üç dişli dirgen ve baltaları bilemenin, üvendire+ onarmanın bedeli bir pim’di.* 22 Savaş zamanı, Saul ve Yonatan’ın yanındaki adamların hiçbirinin elinde kılıç+ ya da mızrak yoktu, sadece Saul+ ve Yonatan’da vardı.

23 O sırada Filistî askerlerinin bir kolu+ Mikmaş Geçidine+ çıktı.

14 Bir gün Saul’un oğlu Yonatan,+ silahtarına “Gel, karşı taraftaki Filistî ordugâhına gidelim” dedi. Fakat bunu babasına söylemedi.+ 2 Bu arada Saul Gibea+ şehri yakınında, Migron’daki nar ağacı altında oturuyordu. Yanında yaklaşık altı yüz adam vardı.+ 3 (Efodu,+ Şilo’da+ Yehova’nın kâhini olan Eli+ oğlu Finehas+ oğlu İkabod’un+ kardeşi Ahitub’un+ oğlu Ahiya taşıyordu.) Halk Yonatan’ın gittiğini bilmiyordu. 4 Yonatan’ın karşı taraftaki Filistî ordugâhına+ ulaşabilmek için bir vadiden geçmesi gerekiyordu; bu vadinin iki tarafında dişe benzeyen birer kaya vardı; birinin adı Botsets, diğerinin adı Sene’ydi. 5 Sütun gibi yükselen kayalardan biri kuzeydeki Mikmaş’a,+ diğeri ise güneydeki Geba’ya+ bakıyordu.

6 Yonatan, silahtarına “Gel, karşıya geçip şu sünnetsizlerin+ ordugâhına girelim” dedi. “Belki Yehova bize yardım eder; çünkü ister çok ister az kişiyle olsun Yehova’nın sağlayacağı kurtuluşu hiçbir şey engelleyemez.”+ 7 Bunun üzerine silahtarı “Gönlünden ne geçiyorsa onu yap” dedi. “Nereye gitmek istiyorsan oraya git. Gönlünden geçen ne ise senin yanındayım.”+ 8 Yonatan, “Karşı tarafa, o adamların yanına gidip onlara görünelim” dedi. 9 “Eğer ‘Yerinizden kımıldamayın, yanınıza geliyoruz!’ derlerse olduğumuz yerde dururuz, üzerlerine gitmeyiz. 10 Ama eğer ‘Yukarı gelin, karşımıza çıkın’ derlerse yukarı çıkarız, çünkü bu Yehova’nın onları elimize vereceğinin işareti olur.”+

11 Böylece ikisi ortaya çıkıp Filistî askerlerine göründüler. Filistîler de “Bakın! İbraniler gizlendikleri deliklerden çıkıyor”+ dedi. 12 Ordugâhtaki askerler Yonatan’a ve silahtarına “Yanımıza çıkın da, size dersinizi verelim”+ dediler. Yonatan silahtarına “Arkamdan gel, Yehova onları İsrail’in eline verecek”+ dedi. 13 Yonatan ellerini ve ayaklarını kullanarak tırmanmaya başladı,+ silahtarı da ardındaydı. Yonatan+ onları vurup yere sererken silahtarı da arkadan gelip öldürüyordu.+ 14 Yonatan’la silahtarı bu ilk saldırıda iki dönümlük bir alanda yaklaşık yirmi adam öldürdüler.

15 Bunun üzerine kırdaki ordugâhta ve kampta bulunan herkesi dehşetli bir korku sardı;+ akıncıları+ bile titreme aldı, yer sarsılmaya başladı.+ Ve bu, Tanrı’dan gelen bir sarsıntı halini aldı.+ 16 Saul’un Benyamin topraklarındaki Gibea’da+ bulunan gözcüleri olanları gördü. Ordugâhta çıkan kargaşa etrafa yayılıyordu.+

17 Saul yanındakilere, “Yoklama yapın da aramızdan kimin gittiğini bulun” dedi. Yoklama yapılınca Yonatan ile silahtarının orada olmadığı anlaşıldı. 18 Saul Ahiya’ya+ “Tanrı’nın sandığını getir”+ dedi. (Tanrı’nın sandığı o günlerde İsrailoğullarının elindeydi.)+ 19 Saul kâhinle konuşurken,+ Filistî ordugâhında kargaşa gittikçe büyüyordu. Saul kâhine “Elini çek” dedi. 20 Böylece Saul ile yanındaki herkes bir araya toplanıp cepheye gitti.+ Orada büyük bir kargaşa vardı, herkes birbirine kılıç çekmişti.+ 21 Önceden Filistîlerin tarafına geçen,+ onların askerlerine katılan İbraniler de, Saul ve Yonatan’ın yanındaki İsrailoğullarıyla birlik oldu. 22 Efraim’in dağlık bölgesinde gizlenmiş+ olan tüm İsrailoğulları Filistîlerin kaçtığını duyunca, onları savaş alanında kovalamaya başladı. 23 Yehova o gün İsrail’i kurtardı;+ savaş Beyt-aven’in+ ötesine kadar yayıldı.

24 Ve İsrailoğulları o gün çok yoruldu. Buna rağmen Saul “Akşam olmadan, ben düşmanlarımdan öç almadan+ ekmek yiyen lanetli olsun!” diyerek halka ant içirdi.+ Bu yüzden halktan kimse bir şey yemedi.+

25 Ve hep birlikte bir ormana geldiler; toprağın üzerinde bal+ vardı. 26 Ormana girdiklerinde, yere bal damladığını+ gördüler, fakat kimse elini ağzına götürmedi. Herkes ant içtiği için korkuyordu.+ 27 Ne var ki Yonatan, babasının halka ant içirdiğini duymamıştı.+ Bu yüzden elindeki değneği uzatıp ucunu bal peteğine batırdı. Balı ağzına götürünce gözleri parlamaya başladı.+ 28 Bunun üzerine adamlardan biri, “Baban bütün halka ‘Bugün ekmek yiyen adam lanetli olsun!’+ diye ant içirmişti” dedi. (Artık halk iyice bitkin düşmüştü.)+ 29 Fakat Yonatan “Babam memlekete sıkıntı getirdi”+ dedi. “Bakın, biraz bal tadınca nasıl da gözlerim parladı.+ 30 Eğer halk bugün düşmandan aldığı ganimetten+ biraz yemiş olsaydı+ ne iyi olurdu! Bu yüzden şu ana kadar Filistîlere büyük bir kayıp verdiremedik.”+

31 O gün Filistîleri, Mikmaş’tan+ Ayyalon’a+ kadar kovalayıp öldürdüler ve halk çok bitkin düştü.+ 32 Bu yüzden, aldıkları ganimete büyük bir hırsla saldırıp,+ koyunları, sığırları, buzağıları yakaladıkları gibi toprağın üzerinde kestiler ve kanlı kanlı yediler.+ 33 Bunun üzerine Saul’a “Bak! Halk kanlı et yiyerek+ Yehova’ya karşı günah işliyor” dediler. Saul da “Hainlik ettiniz. Buraya hemen büyük bir taş yuvarlayın” dedi. 34 “Halkın arasına dağılıp onlara ‘Herkes öküzünü ve koyununu benim yanıma getirsin, burada kesip yesin; eti kanıyla yiyerek Yehova’ya karşı günah işlemeyin’+ deyin.” Böylece tüm halk o gece sığırını getirip orada kesti. 35 Ve Saul Yehova’ya bir sunak yaptı.+ Bu, onun Yehova’ya yaptığı ilk sunaktı.+

36 Saul sonra “Filistîlerin peşinden bu gece inelim ve gün ışıyana kadar+ onları yağmalayalım; hiçbirini sağ bırakmayalım”+ dedi. Adamlar da “Nasıl uygun görüyorsan öyle yap” dedi. O zaman kâhin “Burada Tanrı’ya danışalım”+ dedi. 37 Saul Tanrı’ya, “Filistîlerin peşinden ineyim mi?+ Onları İsrail’in eline verecek misin?”+ diye sordu. Tanrı o gün ona cevap vermedi.+ 38 Bunun üzerine Saul, “Ey halkın ileri gelenleri,+ yanıma gelin”+ dedi. “Bugün bu günahın nasıl işlendiğini soruşturup ortaya çıkaralım. 39 İsrail’in Kurtarıcısı Yehova’nın hakkı için, bunu yapan oğlum Yonatan bile olsa, mutlaka ölecek.”+ Fakat halk arasında kimse ona cevap vermedi. 40 Ve Saul tüm İsrail’e “Siz bir tarafta durun, ben ve oğlum Yonatan diğer tarafta duralım” dedi. Halk Saul’a “Nasıl uygun görüyorsan öyle yap”+ dedi.

41 Saul Yehova’ya “Ey İsrail’in Tanrısı, ne olur Tummimle+ bize cevap ver!” dedi. Ve kurada Yonatan ile Saul çıktı, halk oradan ayrıldı.+ 42 Bu sefer Saul “Benimle oğlum Yonatan arasında karar vermek için kura çekin”+ dedi. Ve kurada Yonatan çıktı. 43 Saul Yonatan’a “Söyle bana, ne yaptın?”+ diye sorunca Yonatan “Elimdeki değneğin ucuyla biraz bal alıp tattım”+ dedi. “İşte karşındayım, öldür beni.”

44 Bunun üzerine Saul “Yonatan, eğer sen öldürülmezsen,+ Tanrı bana aynısını hatta daha beterini yapsın”+ dedi. 45 Fakat halk Saul’a, “İsrail’e bu büyük kurtuluşu sağlayan+ Yonatan mı öldürülecek? Olamaz!”+ dedi. “Yehova’nın hakkı için,+ onun saçının bir teline bile zarar gelmeyecek,+ çünkü o bugün Tanrı’yla birlikte çalıştı.”+ Böylece halk Yonatan’ı kurtardı,+ o öldürülmedi.

46 Saul Filistîlerin peşini bıraktı, Filistîler de kendi yerlerine döndüler.+

47 Saul, İsrail üzerindeki hâkimiyetini pekiştirince+ çevresindeki tüm düşmanlarıyla, Moab,+ Ammonoğulları,+ Edom,+ Tsoba kralları+ ve Filistîlerle+ savaştı. Gittiği her yerde düşmanlarını cezalandırdı.+ 48 Yiğitçe savaşmaya devam etti,+ Amalek’i+ de yenilgiye uğrattı. İsrail’i yağmacıların elinden kurtardı.

49 Saul’un oğulları Yonatan,+ Yişvi, Malki-şua’ydı;+ iki kızından büyüğünün adı Merab,+ küçüğünün adı Mikal’di.+ 50 Saul’un karısı, Ahimaats’ın kızı Ahinoam’dı. Ordusunun komutanı amcası Ner’in oğlu Abner’di.+ 51 Kiş+ Saul’un babasıydı, Abner’in babası Ner,+ Abiel’in oğluydu.

52 Saul hayatı boyunca Filistîlerle kıyasıya savaştı.+ Nerede güçlü ve yiğit bir adam görse onu hemen yanına alırdı.+

15 Samuel Saul’a “Yehova seni halkı İsrail üzerine kral olarak meshetmem+ için beni gönderdi” dedi. “Şimdi Yehova’nın söylediklerine kulak ver.+ 2 Göklerin hâkimi Yehova+ diyor ki, ‘Amalek’e, İsrail’e yaptıklarının hesabını soracağım.+ Çünkü İsrailoğulları Mısır’dan çıkıp gelirken yolda onlara karşı koydu.+ 3 Şimdi git Amalek’i vur,+ onun her şeyini tamamen yok et.+ Hiçbirine acıma, kadını ve erkeği, çocuğu ve emzikteki bebeği,+ sığırı ve koyunu, deveyi ve eşeği,+ hepsini öldür.’”+ 4 Bunun üzerine Saul adamlarını Telaim’de+ bir araya toplayıp saydı, iki yüz bin yaya askerin yanı sıra Yahuda’dan on bin kişi vardı.+

5 Saul, Amalekoğullarının şehrine kadar geldi ve vadide pusuya yattı. 6 Bu arada Kenilere+ “Gidin, burayı terk edin”+ dedi. “Amalekoğullarının arasından çıkın ki, sizi onlarla birlikte yok etmeyeyim. Çünkü İsrailoğulları Mısır’dan çıktığında+ siz onlara iyilik ettiniz.”+ Böylece Keniler Amalekoğullarının arasından ayrıldı. 7 Sonra Saul, Havila’dan+ Mısır önlerindeki Şur’a+ kadar bütün Amalek’i vurdu.+ 8 Ve Amalek kralı Agag’ı+ yakaladı; bütün halkı kılıçtan geçirdi fakat onu sağ bıraktı.+ 9 Saul ve adamları Agag’ı esirgediler; koyunların, sığırların ve besili hayvanların en iyilerini,+ koçları, iyi olan ne varsa yok etmek istemediler.+ Fakat değersiz gördükleri ve beğenmedikleri şeylerin hepsini yok ettiler.

10 Bunun üzerine Samuel’e Yehova’nın şu sözü geldi: 11 “Saul’u kral yaptığıma üzüldüm.+ Çünkü Benim yolumdan döndü,+ sözümü yerine getirmedi.”+ Bunun üzerine Samuel çok kederlendi+ ve bütün gece Yehova’ya feryat etti.+ 12 Samuel, Saul’la görüşmek için sabah erkenden kalktı. Ona, “Saul Karmel’e+ geldi ve kendi onuruna bir anıt dikti,+ sonra geri dönüp Gilgal’e indi” diye haber verildi. 13 Sonunda Samuel Saul’un yanına gitti ve Saul “Yehova’nın bereketini göresin”+ dedi, “Yehova’nın sözünü yerine getirdim.”+ 14 Samuel ise “Peki kulağıma gelen bu koyun melemeleri ve sığır böğürmeleri nedir?”+ diye sordu. 15 Saul da “Onları Amalekoğullarından getirdiler” dedi, “Çünkü halk,+ Tanrın Yehova’ya kurban etmek amacıyla koyunların ve sığırların en iyilerini esirgedi.+ Geri kalan her şeyi yok ettik.” 16 Samuel Saul’a “Sus!” dedi. “Şimdi sana Yehova’nın dün gece bana söylediklerini bildireceğim.”+ O da “Bildir” dedi.

17 Samuel şunları söyledi: “Sen kendini önemsiz gördüğün+ halde İsrail kabilelerinin başı olmadın mı? Ve Yehova seni İsrail’in kralı olarak meshetmedi mi?+ 18 Sonra Yehova seni bir göreve gönderdi, ‘Git günahkârları,+ Amalekoğullarını yok et, tamamen ortadan kaldırıncaya kadar onlarla savaş’ dedi.+ 19 Buna rağmen neden Yehova’nın sözünü dinlemedin de, hırsla ganimete saldırıp+ Yehova’nın gözünde kötü olan şeyi yaptın?”+

20 Saul ise Samuel’e “Ama ben Yehova’nın sözünü dinledim+ ve Yehova’nın gönderdiği yere gidip Amalek kralı Agag’ı getirdim,+ tüm Amalekoğullarını yok ettim”+ dedi. 21 “Ve halk+ ganimetin içinden yok edilmesi gereken koyunların ve sığırların en iyilerini Gilgal’de+ Tanrın Yehova’ya kurban etmek+ üzere aldı.”

22 Bunun üzerine Samuel şu karşılığı verdi: “Yehova, yakılan sunulardan+ ve kurbanlardan çok sözünün dinlenmesinden hoşlanmaz mı? Şunu bil ki, Yehova’ya itaat etmek+ kurbandan,+ dikkatle dinlemek koçların yağından+ iyidir; 23 isyankârlık+ falcılık günahıyla+ birdir, küstahlık ise büyücülük ve putperestlikle*+ birdir. Sen Yehova’nın sözünü+ reddettiğin için O da senin krallığını reddetti.”+

24 O zaman Saul Samuel’e “Günah işledim”+ dedi, “Yehova’nın emrini ve senin sözünü çiğnedim, çünkü halktan korkup+ onların sözünü dinledim. 25 Şimdi ne olur günahımı bağışla+ ve benimle birlikte dön de Yehova’nın önünde yere kapanayım.”+ 26 Fakat Samuel Saul’a “Seninle birlikte dönmem” dedi. “Çünkü Yehova’nın sözünü reddettin, Yehova da senin İsrail üzerindeki krallığını artık reddediyor.”+ 27 Samuel gitmek üzere arkasını dönünce, Saul birden onun kaftanının eteğine yapıştı, kaftan yırtıldı.+ 28 Bunun üzerine Samuel ona “Yehova İsrail’in krallığını bugün senin elinden işte böyle yırtıp aldı”+ dedi. “Ve onu senden daha iyi birine, senin bir kardeşine verecek.+ 29 İsrail’in Haşmetli Tanrısı+ yalancı çıkmaz+ ve pişmanlık duymaz. O insan değil ki, pişmanlık duysun.”+

30 O zaman Saul “Günah işledim” dedi, “Şimdi ne olur halkımın ihtiyarları ve İsrail’in önünde beni onurlandır.+ Benimle birlikte dön de Tanrın Yehova’nın önünde yere kapanayım.”+ 31 Böylece Samuel dönüp Saul’un ardından gitti ve Saul Yehova’nın önünde yere kapandı. 32 Sonra Samuel “Amalek kralı Agag’ı bana getirin” dedi. Agag onun yanına çekinerek geldi; “Herhalde ölüm tehlikesi geçti” diye düşünmeye başladı. 33 Ama Samuel, “Senin kılıcın+ anneleri nasıl evlâtsız bıraktıysa, kadınlar arasında senin annen+ de öyle evlâtsız bırakılacak”+ diyerek Agag’ı Gilgal’de Yehova’nın önünde parçaladı.+

34 Samuel sonra Rama’ya doğru yola koyuldu, Saul da Gibea’ya+ kendi evine çıktı. 35 Samuel öldüğü güne kadar Saul’u bir daha görmedi, Saul için yas tutuyordu.+ Yehova da Saul’u İsrail’in kralı yaptığına üzüldü.+

16 Sonunda Yehova Samuel’e “Ben Saul’u İsrail kralı olarak reddetmişken,+ sen onun için daha ne kadar yas tutacaksın?”+ dedi. “Şimdi yağ boynuzunu+ doldurup yola koyul. Seni Beytlehemli Yesse’ye+ göndereceğim; çünkü kral olarak onun oğullarından birini seçtim.”+ 2 Fakat Samuel “Nasıl giderim? Saul duyarsa beni öldürür”+ diye karşılık verdi. Bunun üzerine Yehova, “Yanına sürüden bir buzağı al; ‘Yehova’ya kurban sunmak için geldim’+ de. 3 Ve kurban sunmaya Yesse’yi de çağır” dedi. “Ne yapman gerektiğini Ben sana bildireceğim;+ gösterdiğim kişiyi Benim adıma meshedeceksin.”+

4 Samuel Yehova’nın söylediklerini yaptı. Beytlehem’e+ vardığında şehrin ihtiyarları onu korkudan titreyerek+ karşıladılar. Samuel’e “Barış için mi geliyorsun?”+ diye sordular. 5 O da “Evet, barış için; Yehova’ya kurban sunmak için geldim” dedi. “Kendinizi arındırın+ ve benimle birlikte kurban sunmaya gelin.” Ardından Yesse’yi ve oğullarını arındırıp onları kurban sunmaya çağırdı. 6 Onlar içeri girdiğinde, Samuel Eliab’ı+ görür görmez “İşte Yehova’nın mesihi, O’nun huzurunda” dedi. 7 Fakat Yehova Samuel’e “Onun görünüşüne ve uzun boylu olduğuna bakma,+ Ben onu reddettim” dedi. “Tanrı insanın gördüğü gibi görmez;+ çünkü insan görünüşe bakar+ oysa Yehova yüreğe bakar.”+ 8 Sonra Yesse Abinadab’ı+ çağırıp Samuel’in önünden geçirdi. Ama Samuel “Yehova bunu da seçmedi” dedi. 9 Ardından Yesse Şammah’ı+ geçirdi. Samuel “Yehova bunu da seçmedi” dedi. 10 Yesse yedi oğlunu da Samuel’in önünden geçirdi. Fakat Samuel “Yehova bunları seçmedi” dedi.

11 En sonunda Samuel Yesse’ye “Oğullarının hepsi bunlar mı?” diye sordu. Yesse, “Bir de en küçükleri var,+ koyun güdüyor”+ cevabını verdi. Bunun üzerine Samuel Yesse’ye “Birini gönder de onu getirsin, çünkü o gelmeden yemeğe oturmayacağız” dedi. 12 Böylece Yesse adam gönderip onu getirtti. Gelen, pembe tenli,+ güzel gözlü ve yakışıklı bir gençti. Yehova, “Kalk onu meshet. Çünkü bu o!”+ dedi. 13 Samuel de yağ boynuzunu aldı,+ onu kardeşlerinin önünde meshetti. O günden sonra Yehova’nın ruhu Davut’u etkisi altına aldı.+ Sonra Samuel kalkıp Rama’ya+ gitti.

14 Ve Yehova’nın ruhu Saul’dan ayrıldı;+ Yehova kötü bir ruhun+ ona sıkıntı vermesine izin verdi. 15 Saul’un hizmetkârları “İşte, Tanrı’dan gelen kötü bir ruh sana sıkıntı veriyor” dedi. 16 “Lütfen efendimiz huzurundaki hizmetkârlarına emir versin de, iyi lir+ çalan+ bir adam bulsunlar. Tanrı’dan olan bu kötü ruh senin üzerine gelince o lir çalar, sen de rahatlarsın.” 17 Bunun üzerine Saul hizmetkârlarına “Peki, iyi lir çalan bir adam bulup bana getirin”+ dedi.

18 Bir hizmetkârı, “Beytlehemli Yesse’nin oğullarından birini biliyorum, çok iyi lir çalar”+ dedi. “Cesur bir yiğit,+ güçlü bir savaşçı,+ akıllıca konuşan+ yakışıklı+ bir genç. Yehova da onunla beraber.”+ 19 O zaman Saul Yesse’ye ulaklar göndererek “Sürü güden+ oğlun Davut’u bana gönder” dedi. 20 Yesse de bir eşeğe ekmek ve bir tulum+ şarap yükledi, bir oğlakla birlikte oğlu Davut’a verip Saul’a gönderdi.+ 21 Böylece Davut Saul’un yanına geldi ve ona hizmet etmeye başladı;+ Saul onu çok sevdi ve kendi silahtarı+ yaptı. 22 Saul Yesse’ye adam gönderip “Lütfen bırak da Davut hizmetimde kalsın; ondan çok memnunum” dedi. 23 Tanrı’dan bir ruh Saul’un üzerine geldiğinde Davut liri eline alıp çalmaya başlardı. Bu Saul’a iyi gelir, onu rahatlatırdı. Kötü ruh da onu terk ederdi.+

17 Filistî+ orduları savaş için bir araya geldi. Yahuda’nın Soko+ şehrinde toplandıktan sonra, Soko ile Azeka+ arasında kalan Efes-dammim’de+ ordugâh kurdular. 2 Saul ve İsrail erleri de toplandı, Ela Ovasında+ ordugâh kurup Filistîlere karşı savaş düzeni aldılar. 3 Filistîler bu taraftaki dağın yamacında, İsrailliler de karşı taraftaki dağın yamacında duruyorlardı. Aralarında vadi vardı.

4 Filistî ordugâhından Golyat+ isimli Gatlı+ bir savaşçı çıktı. Boyu altı arşın bir karıştı.*+ 5 Başına tunç bir miğfer takmış, pullu bir zırh kuşanmıştı. Tunç zırhın+ ağırlığı beş bin şekeldi.* 6 Baldırlarında da tunç zırh vardı ve omuzları arasında tunç bir kargı+ asılıydı. 7 Mızrağının tahta sapı dokumacı sırığı gibiydi,+ demirden ucu da altı yüz şekel ağırlığındaydı.* Büyük kalkanını taşıyan adam önü sıra yürüyordu. 8 Golyat İsrail saflarının karşısına dikilip “Neden çıkıp böyle savaş düzeni aldınız?” diye haykırdı.+ “Ben bir Filistî, siz de Saul’un kulları+ değil misiniz? Aranızdan birini seçin de karşıma çıksın. 9 Eğer dövüşüp beni yere serebilirse, biz size kul oluruz. Ama eğer ben üstün gelir de onu yere serersem siz bize kul olup hizmet edersiniz.”+ 10 Filistî sözüne devam edip “Bugün İsrail ordusuna meydan okuyorum.+ Karşıma benimle dövüşecek bir adam çıkarın”+ dedi.

11 Saul+ ve tüm İsrail, Filistî’nin bu sözlerini duyunca çok korkup dehşete kapıldılar.+

12 Davut, Yahuda Beytlehemi’nden Efratalı+ Yesse’nin oğluydu. Yesse’nin sekiz oğlu vardı.+ Ve Saul’un zamanında o çok yaşlanmıştı. 13 Yesse’nin üç büyük oğlu Saul’un ardınca savaşa gitmişlerdi;+ savaşa giden bu üç oğuldan en büyüğünün adı Eliab,+ ikincisinin adı Abinadab,+ üçüncüsünün adı Şammah’tı.+ 14 Davut en küçükleriydi;+ en büyük üç ağabeyi Saul’un ardından gitmişti.

15 Davut, babasının koyunlarını gütmek+ için Saul’un yanından Beytlehem’e gider gelirdi. 16 Ve Filistî kırk gün boyunca sabah akşam öne çıkıp karşılarına dikiliyordu.

17 Yesse, oğlu Davut’a “Şu bir efa kavrulmuş buğdayla+ on somun ekmeği al, hemen ordugâha ağabeylerine götür” dedi. 18 “Bu on parça taze peyniri* de binbaşıya götür.+ Ağabeylerinin iyi olup olmadıklarına bak+ ve bana onlardan bir kanıt getir.” 19 Bu arada Saul, Davut’un ağabeyleri ve diğer İsrail erleri Filistîlerle savaşmak+ üzere Ela Ovasındaydılar.+

20 Davut sabah erkenden kalktı ve sürüyü bir çobana bıraktı. Yesse’nin söylediği gibi+ erzağı alıp yola koyuldu. O ordugâha+ vardığında, askerler naralar atarak savaş düzenine giriyordu.+ 21 İsrail ve Filistî askerleri karşı karşıya gelip savaş düzeni aldılar. 22 Davut getirdiği erzağı+ hemen levazım bekçisine+ bırakıp cepheye koştu. Oraya varınca ağabeylerinin durumunu sordu.+

23 Davut onlarla konuşurken Golyat+ adındaki Gatlı+ savaşçı Filistî cephesinden çıkıp onlara doğru gelmeye başladı. Daha önce söylediklerini tekrarladı;+ bunları Davut da duydu. 24 Adamı gören İsrail erleri çok korkup kaçışmaya başladı.+ 25 İsrail erleri “Şu gelen adamı görüyor musunuz?” diyorlardı. “İsrail’e meydan okumak+ için geliyor. Kral, onu vurup öldüreni hem çok zengin edecek hem de kızını ona verecek.+ Üstelik babasının evini İsrail’deki tüm yükümlülüklerden muaf tutacak.”+

26 Davut yakınında duran adamlara şöyle dedi: “O Filistî’yi+ yere serip bu utancı İsrail üzerinden kaldıracak+ adama ne yapılacakmış? Yaşayan Tanrı’nın+ ordularına meydan okuyan+ bu sünnetsiz+ Filistî de kim oluyor?” 27 Adamlar da söylenenleri tekrarladılar ve “İşte, onu yere seren adama bunlar yapılacak” dediler. 28 Davut’un en büyük ağabeyi Eliab,+ onun adamlarla konuştuğunu duydu ve çok sinirlendi.+ “Senin burada ne işin var!” dedi. “Çöldeki o birkaç koyunu kime bıraktın?+ Ben senin ne kadar haddinibilmez ve kötü yürekli olduğunu iyi bilirim.+ Buraya sırf savaşı görmeye geldin.”+ 29 Davut da “Ben şimdi ne yaptım ki? Bir soru sordum o kadar”+ dedi. 30 Sonra Davut başka birine dönüp aynı soruyu sordu.+ Ona hep aynı karşılığı verdiler.+

31 Davut’un söyledikleri yayıldı ve bunları Saul’a anlattılar. Saul da onu getirtti. 32 Davut Saul’a “O Filistî yüzünden kimse yılgınlığa kapılmasın”+ dedi. “Bu kulun gidip onunla dövüşecek.”+ 33 Fakat Saul “Bu Filistî’yle dövüşmeye sen gidemezsin”+ dedi. “Çünkü çok gençsin,+ oysa o küçüklüğünden beri savaşçıdır.” 34 Davut Saul’a “Bu kulun babasının sürüsüne çobanlık ediyor” dedi. “Bir aslan+ ya da ayı sürüden bir koyun kaparsa, 35 ben peşinden gidip onu yere serer,+ koyunu ağzından alırım. Bana saldırmaya kalkışırsa onu boğazından tutup yere çalar öldürürüm. 36 Bu kulun aslanı da ayıyı da yere sermiştir. Yaşayan Tanrı’nın+ ordusuna+ meydan okuduğu+ için o sünnetsiz Filistî’nin+ de sonu onlar gibi olacak. 37 Beni aslanın ve ayının pençesinden kurtaran Yehova, bu Filistî’nin elinden de kurtaracaktır.”+ Bunun üzerine Saul Davut’a “O halde git, Yehova seninle olsun”+ dedi.

38 Saul kendi kıyafetini Davut’a verdi; başına tunç miğfer takıp üzerine zırh giydirdi. 39 Davut giydiklerinin üzerine kılıcını kuşandı ve yürümeye çalıştı, fakat yürüyemedi, çünkü onlara alışık değildi. En sonunda Saul’a “Bu şeylerin içinde yürümem mümkün değil, bunlara alışık değilim” dedi. Böylece Davut onları üzerinden çıkardı.+ 40 Eline değneğini alıp dereden beş düzgün taş seçti. Onları çoban dağarcığına koydu, sapanını+ da eline alıp Filistî’ye doğru ilerledi.

41 Filistî de ona doğru yürümeye başladı, Davut’a yaklaştıkça yaklaştı. Büyük kalkanını taşıyan adam önünden gidiyordu. 42 Filistî bakıp Davut’u görünce onu küçümsedi.+ Çünkü o pembe tenli,+ güzel+ bir gençti.+ 43 Filistî “Ben köpek+ miyim ki, üzerime değnekle geliyorsun?” diyerek kendi ilahlarının adıyla+ Davut’a lanet okudu. 44 Filistî, “Gel bakalım!” dedi. “Cesedini göklerin kuşlarına, kırdaki hayvanlara yem edeceğim.”+

45 Davut ise Filistî’ye “Sen benim üzerime kılıçla, mızrakla, kargıyla+ geliyorsun ama ben senin üzerine göklerin hâkimi Yehova’nın adıyla,+ meydan okuduğun+ İsrail ordusunun Tanrısının adıyla geliyorum” dedi. 46 “Bugün Yehova seni benim elime verecek.+ Seni yere serip kafanı gövdenden ayıracağım; bugün Filistî ordugâhındakilerin cesetlerini göklerin kuşlarına ve yerin hayvanlarına yem edeceğim.+ Böylece yeryüzünde yaşayan herkes İsrail’in bir Tanrısı olduğunu anlayacak.+ 47 Ve tüm bu topluluk şunu anlayacak ki, Yehova kılıçla, mızrakla kurtarmaz.+ Savaş Yehova’nın savaşıdır+ ve sizi elimize O teslim edecek.”+

48 Filistî Davut’a saldırmak için ilerlerken, Davut da ona saldırmak üzere Filistî saflarına doğru koşmaya başladı.+ 49 Davut elini dağarcığına sokup bir taş çıkardı ve sapanla fırlattı. Filistî’yi alnından vurdu+ ve taş alnına saplanınca Filistî yüzüstü yere düştü.+ 50 Böylece Davut bir sapan ve taşla Filistî’yi yendi, onu yere serip öldürdü. Davut’un elinde kılıç yoktu.+ 51 Sonra koşarak Golyat’ın yanına gidip başına dikildi. Kılıcını+ kınından çekip kafasını keserek onu öldürdü.+ Filistîler güçlü savaşçılarının öldüğünü görünce dağılıp kaçışmaya başladılar.+

52 Bunun üzerine İsrail ve Yahuda erleri kalkıp naralar atarak vadiye,+ oradan da Ekron+ kapılarına kadar Filistîleri kovaladılar.+ Ağır yaralar alan Filistîler Şaarayim+ yolunda öldüler. Gat’a, Ekron’a kadar her yer onların cesetleriyle dolmuştu. 53 Filistîlerin peşini bırakmayan İsrailoğulları en sonunda geri dönüp onların ordugâhlarını yağma ettiler.+

54 Sonra Davut, Filistî’nin kafasını+ alıp Yeruşalim’e götürdü, silahlarını da kendi çadırına koydu.+

55 Saul, Davut’un Filistî’yle savaşmaya gittiğini görünce ordu komutanı Abner’e+ “Bu çocuk+ kimin oğlu+ Abner?” diye sormuştu. Abner de “Canın, başın için ey kral, bilmiyorum” demişti. 56 Kral da “Onun kimin çocuğu olduğunu araştır” demişti. 57 Bu nedenle Davut Golyat’ı yere serdikten sonra Abner onu alıp elinde Golyat’ın kafasıyla+ Saul’un huzuruna çıkardı. 58 Saul “Delikanlı, sen kimin oğlusun?” diye sordu. Davut da “Beytlehemli+ kulun Yesse’nin+ oğluyum” dedi.

18 Davut’un Saul’la konuşması bittikten sonra, Yonatan+ Davut’a gönülden bağlandı,+ onu canı gibi sevdi.+ 2 Saul o gün Davut’u yanına aldı, onun babasının evine dönmesine izin vermedi.+ 3 Yonatan Davut’u canı gibi sevdi+ ve aralarında antlaştılar.+ 4 Hatta Yonatan üzerindeki kaftanı çıkarıp, giysileri, kılıcı, yayı ve kuşağıyla birlikte Davut’a verdi. 5 Davut seferlere çıkmaya başladı. Saul’un kendisini gönderdiği her yerde sağgörülü davrandı;+ bu nedenle Saul onu ordusunun başına getirdi.+ Bu hem halkın hem de Saul’un hizmetkârlarının hoşuna gitti.

6 Davut Filistîleri vurduktan sonra geri dönerken bütün İsrail şehirlerinden kadınlar tef+ ve lavta çalıp şarkılar söyleyerek,+ dans ederek Kral Saul’u sevinçle+ karşılamaya çıktılar. 7 Olayı kutlayan kadınlar karşılıklı şöyle söylüyorlardı:

“Saul binlercesini yere serdi,

Davut ise on binlercesini.”+

8 Saul bu sözlerden hiç hoşlanmadı ve çok öfkelendi.+ “Davut’a on binlercesini, bana ise sadece binlercesini verdiler” dedi. “Ona vermedikleri bir tek krallık kaldı!”+ 9 Ve o günden sonra Saul Davut’a hep kuşkuyla baktı.+

10 Ertesi gün,+ Tanrı kötü bir ruhun Saul’u etkilemesine izin verdi,+ o da evin içinde peygamber gibi davranmaya*+ başladı. Davut, daha önceleri olduğu gibi müzik aletini eline almış çalıyordu+ ve Saul’un elinde bir mızrak vardı.+ 11 Saul, “Davut’u duvara çakayım”+ diyerek mızrağı fırlattı.+ Davut iki kez yana çekilerek kurtuldu.+ 12 Bunun üzerine Saul Davut’tan korkmaya başladı,+ çünkü Yehova Davut’la birlikteydi,+ fakat Saul’dan ayrılmıştı.+ 13 Bu yüzden Saul Davut’u yanından uzaklaştırdı,+ onu bin kişilik bir birliğin başına getirdi. Davut askerlere önderlik ediyordu.+ 14 Ve yaptığı her işte sağgörülüydü,+ Yehova onunla birlikteydi.+ 15 Saul onun her zaman sağgörülü+ davrandığını gördükçe ondan daha da korkuyordu. 16 Davut kendilerine önderlik ettiği için tüm İsrail ve Yahuda halkı onu çok seviyordu.

17 Sonunda Saul Davut’a “İşte büyük kızım Merab.+ Onu sana eş olarak vereceğim”+ dedi. “Ama önce yiğitliğini bana göster, Yehova için savaş.”+ Aslında Saul “Davut’un sonu benim elimden değil Filistîlerin elinden olsun”+ diye düşünüyordu. 18 Davut Saul’a “Ben kimim ki? İsrail’de akrabalarım, babamın evi kim ki krala damat olayım?”+ dedi. 19 Ne var ki Saul’un kızı Merab’ı Davut’a verme zamanı geldiğinde, kız Meholalı+ Adriel’e verilmişti.+

20 Diğer yandan Saul’un kızı Mikal+ Davut’a gönül vermişti. Saul durumu öğrenince bu hoşuna gitti. 21 Saul “Kızı ona vereyim ki Davut’a tuzak olsun,+ böylece sonu Filistîlerin elinden olur” diye düşündü. Sonra da Davut’a “Bu ikinci kızım sayesinde bugün damadım olacaksın” dedi. 22 Saul hizmetkârlarına da şu emri verdi: “Davut’a gizlice deyin ki, ‘Kral senden hoşnut, tüm hizmetkârları da seni çok seviyor. Artık kralın damadı olmalısın.’” 23 Saul’un hizmetkârları bunu söyleyince, Davut “Benim gibi yoksul+ ve önemsiz+ biri için kralın damadı olmak kolay mı sanıyorsunuz?” dedi. 24 Hizmetkârları “Davut bunları söyledi” diyerek konuşulanları Saul’a bildirdiler.

25 Bunun üzerine Saul “Davut’a şunları söyleyin” dedi. “Kral, kızı için başlık istemiyor,+ ama düşmanlarından öç almak+ için yüz Filistî’nin sünnet derisini+ istiyor.” Aslında Saul Davut’un Filistîlerin eline düşüp ölmesi için düzen kuruyordu. 26 Hizmetkârlar Saul’un sözlerini Davut’a bildirdiler. Kralın damadı+ olma fikri Davut’un hoşuna gitti ve kendisine tanınan vakit dolmadan harekete geçti. 27 Adamlarıyla birlikte kalkıp gitti ve Filistîler arasından iki yüz kişiyi vurdu.+ Kralın damadı olmak için Filistîlerin sünnet derilerini+ tamı tamına getirip ona sundu. Buna karşılık Saul da kızı Mikal’i ona eş olarak verdi.+ 28 Saul, Yehova’nın Davut’la birlikte olduğunu açıkça anladı.+ Kızı Mikal Davut’u çok seviyordu.+ 29 Saul Davut’tan daha da korktu ve bundan böyle hep Davut’un düşmanı oldu.+

30 Filistî beylerinin+ her saldırısında, Saul’un hizmetkârları arasında en sağgörülü+ davranan hep Davut oldu. Bu nedenle Davut büyük bir nam yaptı.+

19 Ve Saul, oğlu Yonatan ile tüm hizmetkârlarına Davut’u öldürmelerini söyledi.+ 2 Fakat Saul’un oğlu Yonatan Davut’u çok seviyordu.+ Bu nedenle Davut’a “Babam Saul seni öldürtmek istiyor” dedi. “Ne olur dikkatli ol; yarın sabah gizlenebileceğin bir yere gidip saklan.+ 3 Sen o civardayken babam kıra çıktığında ben de onun yanında olurum ve onunla senin hakkında konuşurum. Durumu öğrenip sana bildiririm.”+

4 Böylece Yonatan babası Saul’a Davut’u överek+ “Ne olur kral kulu Davut’a karşı suç işlemesin”+ dedi. “Çünkü o sana karşı suç işlemedi; senin için hep iyi işler yaptı.+ 5 Canını hiçe saydı+ ve o Filistî’yi vurup yere serdi;+ böylece Yehova tüm İsrail’e büyük bir kurtuluş sağladı.+ Bunu sen de gördün ve çok sevindin. Öyleyse neden Davut’u sebepsiz yere+ öldürterek masum kanı dökesin?”+ 6 Saul Yonatan’ın sözünü dinledi ve “Yehova’nın hakkı için,+ o öldürülmeyecek” diye yemin etti. 7 Bunun üzerine Yonatan Davut’u çağırıp tüm bu konuşulanları ona anlattı. Sonra onu Saul’a götürdü ve Davut önceden olduğu gibi onun hizmetine girdi.+

8 Bir süre sonra yine savaş çıktı ve Davut Filistîler üzerine yürüyüp onlarla savaştı. Saldırıya geçip onları büyük bir bozguna uğrattı;+ Filistîler onun önünden kaçtı.+

9 Bir gün Saul elinde mızrağıyla evde oturuyor, Davut da o sırada lir çalıyordu. O anda Yehova’nın izin verdiği kötü ruh+ yine Saul’un üzerine geldi. 10 Ve Saul Davut’u mızrakla duvara çakmak istedi,+ fakat Davut Saul’un önünden çekilince+ mızrak duvara saplandı. Davut o gece kaçıp kurtuldu.+ 11 Daha sonra Saul, Davut’un evini gözlesinler ve ertesi sabah+ onu öldürsünler diye ulaklar gönderdi.+ Ne var ki, Davut’un karısı Mikal “Bu gece kaçıp canını kurtarmazsan yarın öldürülürsün” demiş 12 ve kaçıp kurtulsun diye Davut’u vakit geçirmeden pencereden aşağı indirmişti.+ 13 Mikal terafimi+ alıp yatağa yerleştirdi, kafasının olduğu yere keçi kılından bir örtü koydu, sonra da üzerini örttü.

14 Saul bu kez Davut’u getirtmek için ulaklar gönderdi, fakat karısı “Davut hasta”+ dedi. 15 Saul Davut’u görsünler diye yine ulaklar gönderip “Onu bana yatağıyla getirin de öldüreyim”+ dedi. 16 Ulaklar içeri girince yatağın içinde terafimi buldular; baş kısmında da keçi kılından bir örtü vardı. 17 Bunun üzerine Saul Mikal’e “Neden bana bu oyunu oynadın,+ düşmanımın+ kaçıp kurtulmasına izin verdin?” dedi. Mikal ona şu karşılığı verdi: “Davut, ‘Bırak gideyim, yoksa seni öldürürüm’ dedi.”

18 Bu arada Davut kaçıp+ Rama’ya Samuel’in yanına gitti,+ ona Saul’un kendisine yaptıklarını anlattı. Sonra da Samuel’le birlikte kalkıp Nayot’a+ gitti, orada yaşamaya başladılar. 19 Bir süre sonra Saul’a “Davut Rama’daki Nayot’ta” diye haber ulaştı. 20 Saul Davut’u yakalatmak için hemen ulaklar gönderdi. Ulaklar, peygamberlik eden yaşlı peygamberleri ve başlarında da Samuel’in durduğunu gördüler. Bunun üzerine onlara da Tanrı’nın ruhu+ geldi. Ve hepsi peygamber gibi davranmaya başladı.*+

21 Saul bunu duyunca hemen başka ulaklar gönderdi. Ama onlar da aynı şekilde peygamber gibi davranmaya başladı. Bu yüzden Saul üçüncü kez ulaklar gönderdi ama onlar da peygamber gibi davranmaya başladı. 22 En sonunda Saul da Rama’ya gitti. Seku’daki büyük sarnıca gelince “Samuel ile Davut nerede?” diye soruşturmaya başladı. “Rama’daki Nayot’ta”+ dediler. 23 Yola devam edip Rama’daki Nayot’a gitti, Tanrı’nın ruhu+ onun da üzerine geldi. Ve o da Rama’daki Nayot’a varana kadar yol boyunca peygamber gibi davrandı. 24 Üzerindeki giysileri de çıkardı ve Samuel’in önünde peygamber gibi davrandı. Bütün gün ve bütün gece çıplak yattı.+ “Saul da mı peygamber oldu?”+ sözü bundan çıkmıştır.

20 Davut Rama’daki Nayot’tan kaçtıktan+ sonra Yonatan’a gitti. “Ben ne yaptım?+ Günahım ne? Babana karşı ne suç işledim de canıma kastediyor?” diye sordu. 2 Yonatan “Böyle bir şey olamaz!”+ dedi. “Ölmeyeceksin. Babam bana bildirmeden büyük ya da küçük hiçbir iş yapmaz.+ Bu meseleyi neden benden gizlesin ki?+ Böyle şey olmaz!” 3 Fakat Davut yemin ederek+ “Beni ne kadar sevdiğini+ baban çok iyi biliyor” dedi. “Bu yüzden, ‘Yonatan bunu bilmesin yoksa üzülür’ diye düşünmüştür. Ama Yehova’nın hakkı için+ ve senin başın üzerine+ yemin ederim ki ben ölümün eşiğindeyim.”+

4 Yonatan Davut’a “Ne dilersen senin için yaparım” dedi. 5 Bunun üzerine Davut “Bak, yarın Yeni Ay,+ kralla birlikte yemeğe oturmam gerekiyor” dedi. “Beni gönder de, öbür günün akşamına kadar kırda saklanayım.+ 6 Baban yokluğumu fark ederse ‘Davut memleketi Beytlehem’e+ gitmek için benden izin istedi; orada ailece yıllık kurban sunacaklarmış’+ dersin. 7 ‘Peki, tamam’ derse kulun güvende demektir. Fakat öfkelenirse bil ki kötülük yapmaya kararlıdır.+ 8 Bu kuluna vefanı göster,+ çünkü Yehova’nın önünde benimle antlaştın.+ Eğer suçum varsa+ beni sen öldür, neden babana götüresin?”

9 Bunun üzerine Yonatan “Senin başına böyle bir şey gelmeyecek” dedi. “Babamın sana kötülük yapmaya kararlı olduğunu öğrenirsem bunu sana söylemez miyim?”+ 10 Davut Yonatan’a “Peki baban sana ters karşılık verirse bana kim bildirecek?” diye sordu. 11 Yonatan Davut’a “Gel, kıra gidelim” dedi. Birlikte kıra gittiler. 12 Yonatan, “İsrail’in Tanrısı Yehova+ şahidim olsun ki,+ yarın ya da öbür gün babamın ne düşündüğünü öğreneceğim” dedi. “Eğer senin hakkında olumlu düşünüyorsa, mutlaka birini gönderip sana haber vereceğim. 13 Ama babam sana bir kötülük yapmaya kararlıysa ve ben bunu öğrendiğimde haber yollayıp seni sağ salim göndermezsem, Yehova Yonatan’a aynısını hatta daha beterini yapsın.+ Yehova babamla olduğu gibi+ seninle de birlikte olsun.+ 14 Eğer hayatta kalırsam,+ ölmeyeyim diye sen de bana Yehova’nın vefasını göstermez misin?+ 15 Benim evimden vefanı devirler boyu eksik etme.+ Yehova Davut’un tüm düşmanlarını yeryüzünden sildiği zaman, 16 Yonatan ismi Davut evinden silinmesin.+ Antlaşmamız bozulursa Yehova bunun hesabını senden düşmanlarının eliyle sorsun.” 17 Yonatan Davut’a olan sevgisinden ötürü tekrar yemin etti, onu canı gibi seviyordu.+

18 Yonatan “Yarın Yeni Ay,+ yerin boş olacağından yokluğun mutlaka fark edilecek. 19 Öbür gün yokluğun daha da fark edilecek. Bu yüzden öbür gün,* gizlendiğin+ bu yere gelip şu kayanın yanında bekle. 20 Ben hedefe atıyormuş gibi bu kayanın bir yanına üç ok atacağım. 21 Sonra uşağımı gönderip ‘Git, okları bul’ diyeceğim. Eğer ‘İşte, oklar senden beride, onları al’ dersem, Yehova’nın hakkı için+ bil ki herhangi bir sorun yok, güvendesin demektir. O zaman sen de çıkar gelirsin. 22 Ama eğer uşağa ‘İşte, oklar senden ötede’ dersem, hemen kaç, bu demektir ki Yehova seni gönderiyor. 23 Verdiğimiz söze gelince,+ Yehova seninle benim aramda devirler boyu şahit olsun.”+

24 Davut kırda gizlendi.+ Bu arada Yeni Ay zamanı geldi, kral sofraya oturdu.+ 25 Kral, her zamanki gibi duvarın önünde oturuyordu, karşısında Yonatan vardı. Abner+ de Saul’un yanında oturuyordu, fakat Davut’un yeri boştu. 26 Saul o gün bir şey demedi, çünkü kendi kendine, “Bir şey oldu ki bugün temiz değil;+ herhalde arınmadı” diye düşündü. 27 Yeni Ayın ertesi günü, ikinci gün, Davut’un yeri yine boştu. Bunun üzerine Saul, oğlu Yonatan’a “Yesse’nin oğlu+ neden dün de bugün de yemeğe gelmedi?” diye sordu. 28 Yonatan Saul’a “Davut Beytlehem’e gitmek için benden ısrarla izin istedi”+ dedi. 29 “Bana ‘Lütfen beni gönder, memlekette ailece kurban sunacağız, ağabeyim orada olmamı istedi. Eğer benden hoşnutsan bırak da hemen gidip kardeşlerimi göreyim’ dedi. İşte bu yüzden kralın sofrasına gelemedi.” 30 O zaman Saul Yonatan’a çok öfkelendi+ ve “Seni asi kadının oğlu!”+ diye bağırdı. “Yesse’nin oğlunun tarafını tuttuğunu bilmiyor muyum? Bu yaptığın kendin için de seni doğuran anan+ için de utanç verici. 31 Çünkü Yesse’nin oğlu yeryüzünde yaşadığı sürece ne sen güvende olabilirsin ne de krallığın!+ Şimdi adam gönderip onu bana getirt; o ölmeli.”+

32 Fakat Yonatan babası Saul’a “O neden öldürülsün?+ Ne yaptı ki?”+ dedi. 33 Bunun üzerine Saul Yonatan’a mızrağını fırlattı;+ o zaman Yonatan, babasının Davut’u öldürmeye kararlı olduğunu anladı.+ 34 Yonatan büyük bir kızgınlıkla+ hemen sofradan kalktı ve Yeni Ayın ertesi günü hiç ekmek yemedi. Davut için kederliydi;+ çünkü babası onu aşağılamıştı.+

35 Ertesi sabah Yonatan kıra, Davut’la kararlaştırdığı yere+ gitti. Uşağı olan genç de yanındaydı. 36 Uşağına “Haydi koş, atacağım okları bul”+ dedi. Uşak koşarken ilerisine ok attı. 37 Uşak, Yonatan’ın oku attığı yere varınca Yonatan arkasından, “Ok senden ötede!”+ diye seslendi. 38 Sonra uşağın arkasından yine seslendi, “Acele et! Çabuk ol! Durma öyle!” Yonatan’ın uşağı okları toplayıp efendisinin yanına geldi. 39 Uşağın hiçbir şeyden haberi yoktu, meseleyi sadece Yonatan’la Davut biliyordu. 40 Sonra Yonatan silahlarını uşağına verip “Al bunları şehre götür” dedi.

41 Uşak gitti. Davut da güney tarafından ortaya çıktı. Sonra eğilip üç kez yere kapandı.+ Birbirlerini öptüler,+ ağlaştılar. Davut daha fazla ağladı.+ 42 Yonatan Davut’a “Yehova’nın adıyla birbirimize yemin ettik,+ yolun açık olsun”+ dedi. “Benimle senin aranda, benim soyumla senin soyun arasında Yehova devirler boyu şahit olsun.”+

Böylece Davut kalkıp yoluna gitti, Yonatan da şehre döndü.

21 Sonra Davut Nob’a,+ kâhin Ahimelek’in yanına gitti. Ahimelek+ Davut’u karşısında görünce titremeye başladı. “Neden tek başınasın? Yanında niye kimse yok?”+ diye sordu. 2 Davut, kâhin Ahimelek’e şöyle dedi: “Kral bir meseleyi halletmem için bana emir verdi,+ ‘Verdiğim emri ve seni niçin gönderdiğimi kimse bilmesin’ dedi. Adamlarımla bir yerde buluşmak üzere sözleştim. 3 Elinde beş somun ekmek ya da yiyecek başka bir şey varsa ver.”+ 4 Kâhin “Elimde sıradan ekmek yok, kutsal ekmek+ var; ancak adamların kadından uzak durduysa verebilirim”+ dedi. 5 Davut “Göreve çıktığımızdan beri, her zaman olduğu gibi kadından uzak duruyoruz”+ diye karşılık verdi. “Sıradan bir sefer için bile bedenlerinin kutsallığını koruyan adamlarım, bu özel görev için kutsallıklarını korumaya daha çok dikkat ettiler.” 6 Bunun üzerine kâhin ona kutsal ekmekleri verdi,+ çünkü orada huzur ekmeklerinden başka ekmek yoktu. Onlar Yehova’nın huzurundan kaldırılmış,+ yerlerine aynı gün taze ekmekler konmuştu.

7 O gün Saul’un hizmetkârlarından biri de oradaydı ve Yehova’nın huzurunda alıkonmuştu.+ Bu adam Edomlu+ Doeg’di+ ve Saul’un çobanlarının+ başıydı.

8 Davut Ahimelek’e “Burada hiç mızrak ya da kılıç yok mu?” diye sordu. “Kralın işi çok acil olduğundan yanıma ne kılıcımı aldım ne de başka bir silah.” 9 Kâhin, “Ela Ovasında+ öldürdüğün Filistî Golyat’ın kılıcı+ var” dedi. “İşte şurada, efodun+ arkasında beze sarılı duruyor. İstersen onu al, burada ondan başka silah yok.” Davut “Onun gibisi yoktur, onu bana ver” dedi.

10 Davut o gün çıkıp gitti ve Saul’dan kaçmaya+ devam etti. Sonunda Gat+ kralı Akiş’in yanına vardı. 11 Akiş’in adamları “Memleketin kralı Davut+ değil mi bu?” dediler. “İnsanların dans ederek+ birbirlerine,

‘Saul binlercesini yere serdi,

Davut ise on binlercesini’

dedikleri adam bu değil mi?”+ 12 Bu sözler Davut’un yüreğine işledi ve Gat kralı Akiş’ten çok korktu.+ 13 Bu yüzden onların önünde+ tavrını değiştirip+ deli gibi davranmaya başladı. Şehir kapısının kanatlarına çizgiler çiziyor, salyalarını sakalına akıtıyordu. 14 Sonunda Akiş adamlarına “Bu adamın deli olduğunu görmüyor musunuz? Onu neden bana getirdiniz?” dedi. 15 “Benim delilerle ne işim var? Bunu benim karşıma soytarılık etsin diye mi getirdiniz? Böyle bir adam benim evime nasıl girer?”

22 Davut oradan ayrılıp+ Adullam+ Mağarasına+ kaçtı.+ Bunu duyan ağabeyleri ve babasının tüm ev halkı onun yanına geldi. 2 Sıkıntısı,+ borcu olan+ ve canından bezmiş+ herkes onun yanına toplanmaya başladı.+ Davut onların başı oldu;+ yanına dört yüz kadar adam toplandı.

3 Davut oradan Moab’daki Mitspe’ye gidip Moab kralına+ “Tanrı’nın benim için ne yapacağı belli olana kadar lütfen annem babam+ yanınızda kalsın” dedi. 4 Böylece onları Moab kralının yanına yerleştirdi. Davut’un sarp bir yerde saklandığı+ günler boyunca onlar da kralın yanında kaldılar.

5 Bir süre sonra Gad+ peygamber, Davut’a “O sarp yerde kalma. Buradan uzaklaş, Yahuda diyarına git”+ dedi. Davut da oradan ayrılıp Heret Ormanına gitti.

6 Saul, Davut’la yanındaki adamların ortaya çıktığını duydu. O sırada Saul Gibea’daki tepede bir ılgın+ ağacı altında oturuyordu. Mızrağı+ elindeydi, adamları çevresine toplanmıştı. 7 Saul adamlarına “Ey Benyaminoğulları, dinleyin!” dedi. “Yesse’nin oğlu+ hepinize tarlalar, bağlar mı verecek?+ Sizi binbaşılar,+ yüzbaşılar mı yapacak? 8 Hepiniz bana karşı düzen kurdunuz. Kendi oğlumun Yesse’nin oğluyla antlaştığını+ kimse bana haber vermedi.+ Aranızda derdime ortak olan yok. Oğlumun, bana pusu kursun diye hizmetkârımı kışkırttığını bugüne kadar kimse söylemedi.”

9 Bunun üzerine, Saul’un hizmetkârlarının başında olan Edomlu Doeg+ “Ben Yesse’nin oğlunu Nob’da gördüm, Ahitub oğlu+ Ahimelek’in+ yanına gelmişti” dedi. 10 “Ahimelek onun için Yehova’ya danıştı+ ve ona erzakla+ beraber Filistî Golyat’ın kılıcını+ verdi.” 11 Kral hemen adam gönderip kâhin Ahitub oğlu Ahimelek’i, babasının tüm ev halkını, Nob’daki kâhinleri çağırttı.+ Hepsi kralın yanına geldi.

12 Saul “Ey Ahitub oğlu, dinle beni” dedi. O da “Buyur efendim” diye karşılık verdi. 13 Saul, “Yesse’nin oğlu ve sen, neden bana karşı düzen kurdunuz?+ Bugün bana pusu kursun diye neden ona ekmek ve kılıç verdin? Neden onun için Tanrı’ya danıştın?”+ dedi. 14 Ahimelek buna karşılık krala “Tüm hizmetkârların arasında Davut gibi+ sadık+ kim var?” dedi. “O, kralın damadı,+ başmuhafız ve senin evinde saygın biri değil mi?+ 15 Ben onun için Tanrı’ya danışmaya+ yeni mi başladım? Sana karşı nasıl düzen kurarım! Kral bu kulunu ve babamın evini suçlamasın, çünkü kulunun bu konuda en ufak bir bilgisi yoktu.”+

16 Fakat kral, “Ahimelek! Sen de babanın tüm ev halkı+ da öleceksiniz”+ dedi. 17 Yanında duran koşucu askerlere+ “Yehova’nın kâhinlerini öldürün” dedi. “Çünkü onlar Davut’la elbirliği etti, onun kaçak olduğunu biliyorlardı, ama bana haber vermediler.”+ Fakat kralın adamları, Yehova’nın kâhinlerine el kaldırmak istemedi.+ 18 Sonunda kral, Doeg’e+ “O halde kâhinleri sen öldür” dedi. Edomlu+ Doeg hemen kâhinlerin üzerine saldırdı; o gün, keten efod giyen+ seksen beş adamı öldürdü.+ 19 Doeg ayrıca kâhinler şehri olan Nob’u+ da kılıçtan geçirdi. Kadınları, erkekleri, çocukları, emzikteki bebekleri, sığırları, eşekleri ve koyunları, hepsini öldürdü.

20 Ancak Ahitub oğlu Ahimelek’in Abiatar+ adındaki oğlu kaçıp kurtuldu ve Davut’un yanına gitti. 21 Abiatar Davut’a “Saul Yehova’nın kâhinlerini öldürttü” dedi. 22 Davut “Bunu o gün anlamıştım”+ dedi. “Çünkü Edomlu Doeg oradaydı; Saul’a haber vereceğini biliyordum.+ Babanın bütün ev halkının ölümüne ben sebep oldum. 23 Yanımda kal. Korkma. Senin canına kastedenler benim de canıma kastetmiş. Seni ben koruyacağım.”+

23 Bir süre sonra Davut’a, “Filistîler Keila’ya+ saldırdı; harman yerlerini yağmalıyorlar”+ diye haber geldi. 2 Davut Yehova’ya “Gidip Filistîleri vurayım mı?” diye sordu.+ Yehova da “Git, Filistîleri vur, Keila’yı kurtar” dedi. 3 Bunun üzerine Davut’un adamları “Biz daha burada Yahuda’dayken+ bile korku içindeyiz, bir de Keila’ya Filistî kuvvetleriyle çarpışmaya gidersek halimiz ne olur!”+ dediler. 4 Bunun üzerine Davut Yehova’ya yeniden danıştı.+ Yehova ona “Kalk, Keila’ya in” dedi. “Çünkü Filistîleri senin eline vereceğim.”+ 5 Böylece Davut adamlarıyla Keila’ya gitti ve Filistîlerle savaştı. Onlara ağır kayıplar verdirdi ve hayvanlarını alıp götürdü. Böylece Davut Keila halkını kurtardı.+

6 Ahimelek oğlu Abiatar+ kaçıp Keila’ya Davut’un yanına geldiğinde elinde bir efod+ vardı. 7 Bu arada Saul’a “Davut Keila’ya geldi” haberi ulaştı.+ Saul “İşte, Tanrı onu elime verdi”+ dedi. “Davut kapıları sürgülü bir şehre girerek kapana kısıldı.” 8 Böylece Saul, Keila üzerine yürüyüp Davut’la adamlarının etrafını sarmak için bütün halkı savaşa çağırdı. 9 Davut, Saul’un kendisine kötülük tasarladığını+ öğrenince kâhin Abiatar’a “Efodu getir”+ dedi. 10 Sonra da “Ey İsrail’in Tanrısı Yehova,+ Saul’un benim yüzümden Keila’yı yerle bir etmek için+ buraya gelmek istediğine dair bu kulun kesin bir haber aldı” dedi. 11 “Keila halkı beni onun eline verecek mi? Kulunun duyduğu gibi, Saul buraya inecek mi? Ey İsrail’in Tanrısı Yehova, ne olur kuluna bildir.” Yehova, “Buraya inecek”+ dedi. 12 Davut “Keila halkı adamlarımla beni Saul’un eline verecek mi?” diye sordu. Yehova “Verecek”+ diye cevapladı.

13 Davut’la yanındaki altı yüz kadar adam+ hemen kalkıp Keila’dan çıkarak gidebildikleri kadar uzağa gittiler. Davut’un Keila’dan kaçtığı haberini alan Saul, oraya gitmekten vazgeçti. 14 Davut çölde, Zif Çölünün+ dağlarında, sarp yerlerde yaşamaya başladı. Saul onu devamlı+ aradığı halde Tanrı Davut’u onun eline vermedi.+ 15 Horeş’te+ Zif Çölünde yaşayan Davut, canına kasteden Saul yüzünden korku içindeydi.

16 Saul’un oğlu Yonatan, Davut’un Tanrı’ya güvenini+ pekiştirmek için+ kalkıp Horeş’e onun yanına gitti. 17 Davut’a, “Korkma+ çünkü babamın eli sana erişmeyecek ve sen İsrail’in kralı olacaksın”+ dedi. “Ben de senden sonra gelen adam olacağım. Babam Saul da bunu biliyor.”+ 18 Böylece ikisi Yehova’nın önünde antlaştılar.+ Yonatan evine döndü; Davut ise Horeş’te kalmaya devam etti.

19 Sonra Zifliler+ Gibea’ya, Saul’un yanına+ gidip “Davut yakınımızda” dediler. “Horeş’teki+ sarp yerlerde, Yeşimon’un+ sağında* kalan Hakila Tepesinde+ gizleniyor.+ 20 Ey kral! Canın ne zaman isterse+ aşağı gel. Bize de onu krala teslim etmek düşer.”+ 21 Bunun üzerine Saul “Yehova sizden razı olsun,+ çünkü halime acıdınız” dedi. 22 “Şimdi gidin, biraz daha araştırıp nerelerde dolaştığını, onu orada kimin gördüğünü iyice öğrenin. Çünkü onun çok kurnaz+ olduğu söyleniyor. 23 Saklandığı yerlerin hepsini öğrenip bana kanıt getirin, o zaman sizinle gelirim. Eğer Davut bu topraklardaysa Yahuda boylarını*+ didik didik arayıp onu bulurum.”

24 Böylece adamlar kalkıp Saul’dan önce Zif’e+ gittiler. O sırada Davut’la adamları Yeşimon’un güneyindeki Araba’da,+ Maon Çölündeydi.+ 25 Saul ve adamları Davut’u aramaya çıktılar.+ Bunu haber alan Davut hemen kayalığa+ indi ve Maon Çölünde kalmaya devam etti. Saul bunu işitince Davut’un peşinden+ Maon Çölüne gitti. 26 Sonunda, Saul dağın bir tarafına, Davut’la adamları ise diğer tarafına geldi. Davut Saul’un elinden kurtulmak için hızla kaçıyordu.+ Bu arada Saul’la adamları, Davut’la adamlarına çok yaklaşmıştı, onları yakalamak üzereydiler.+ 27 O sırada bir ulak gelip Saul’a “Yetiş, Filistîler ülkeye baskın yaptı” diye haber getirdi. 28 Bunun üzerine Saul Davut’un peşini bırakıp+ Filistîlerle çarpışmaya gitti. Bu yüzden o yere Sela-hammahlekot* adı verildi.

29 Sonra Davut oradan ayrılıp En-gedi+ bölgesindeki sarp yerlerde yaşamaya başladı.

24 Saul Filistîleri kovalamaktan dönünce+ “Davut En-gedi Çölünde”+ diye haber aldı.

2 Böylece İsrail’in her yanından üç bin seçme adam toplayıp,+ ancak dağ keçilerinin tırmanabildiği sarp kayalıklara+ Davut’la adamlarını aramaya gitti.+ 3 Bir süre sonra, yol kenarındaki taş duvarlı ağıllara geldi. Orada bir mağara vardı. Saul ihtiyacını gidermek için mağaraya girdi.+ O sırada Davut’la adamları mağaranın+ en dibinde oturuyorlardı. 4 Adamları Davut’a şöyle dedi: “İşte bugün Yehova sana, ‘Düşmanını eline teslim ediyorum,+ ona dilediğini yap’ diyor!”+ Davut yerinden kalktı, gidip Saul’un kaftanının eteğini gizlice kesti. 5 Fakat sonra Saul’un kaftanının eteğini kestiğinden dolayı içten içe rahatsız oldu.+ 6 Bu yüzden adamlarına “Efendime, Yehova’nın mesihine+ nasıl el kaldırırım! Bu Yehova’nın gözünde hiç doğru olmaz” dedi. “Çünkü o Yehova’nın mesihi.”+ 7 Davut bu sözlerle adamlarına engel oldu, onların Saul’a saldırmasına izin vermedi.+ Saul da mağaradan çıkıp yoluna devam etti.

8 Onun ardından Davut da kalkıp mağaradan çıktı ve Saul’un arkasından “Efendim+ kral!” diye seslendi. Saul dönüp arkasına bakınca Davut hemen eğilip yere kapandı.+ 9 Saul’a “‘Davut sana kötülük yapmak istiyor’ diyenleri neden dinliyorsun?”+ dedi. 10 “İşte bugün, Yehova’nın mağarada seni nasıl elime verdiğini gördün! Bana seni öldürmemi söylediler,+ fakat ben sana acıdım, ‘Efendime el kaldıramam, çünkü o Yehova’nın mesihi’+ dedim. 11 Baba,+ işte bak, kaftanının eteğinin bir parçası elimde! Kaftanını kestim ama seni öldürmedim. Gör de anla, içimde sana karşı ne bir kötülük+ ne de isyan düşüncesi var. Sen canımı almak için fırsat kolladığın halde+ ben sana karşı suç işlemedim. 12 Yehova aramızda hâkim olsun,+ benim öcümü+ senden Yehova alsın. Fakat ben sana el kaldırmam.+ 13 Eskilerin dediği gibi, ‘Kötülük kötülerden gelir.’+ Bu yüzden ben sana el kaldırmam. 14 İsrail’in kralı kimin peşine düşmüş? Sen kimi kovalıyorsun? Ölü bir köpeği değil mi?+ Bir pireyi değil mi?+ 15 Yehova hâkimimiz olsun, aramızda O hüküm versin. Bu davaya baksın,+ beni savunup senin elinden kurtarsın.”

16 Davut sözünü bitirdiğinde Saul, “Davut, oğlum, bu senin sesin mi?”+ deyip hüngür hüngür ağlamaya başladı.+ 17 Davut’a “Sen benden daha doğru bir adamsın”+ dedi. “Çünkü sen bana iyilik ederken+ ben sana kötülük ettim. 18 Ve bugün Yehova beni senin eline teslim ettiği+ halde bana iyi davrandın. Beni öldürmedin. 19 İnsan düşmanını bulunca sağ salim gönderir mi?+ Bugün bana yaptığın iyiliğe Yehova iyilikle karşılık versin.+ 20 Artık şundan eminim ki, sen mutlaka kral olacaksın+ ve İsrail krallığı devirlerce senin elinde kalacak. 21 Bu yüzden, benden sonra soyumu ortadan kaldırmayacağına, babamın evinden adımı silmeyeceğine+ şimdi Yehova’nın önünde yemin et.”+ 22 Davut Saul’a bunun için yemin ettikten sonra Saul evine gitti.+ Davut’la adamları da gizlendikleri sarp yere çıktılar.+

25 Bir süre sonra Samuel+ öldü; tüm İsrail bir araya toplanıp onun için yas tuttu.+ Onu Rama’daki evinde gömdüler.+ Sonra Davut kalkıp Paran Çölüne+ gitti.

2 Maon’da+ bir adam yaşıyordu, işi Karmel’deydi.+ Bu adam çok zengindi, üç bin koyunu, bin keçisi vardı. Karmel’de koyunlarını kırkıyordu.+ 3 Adamın adı Nabal,+ karısının adı Abigail’di.+ Kadın sağgörülü+ ve güzeldi; fakat kocası Kaleb soyundan,+ kaba ve kötü biriydi.+ 4 Davut çölde, Nabal’ın koyunlarını kırktığını+ öğrendi. 5 Ve on adamını Nabal’a gönderdi; onlara “Karmel’e çıkın ve Nabal’a gidip benim adıma halini hatırını sorun”+ dedi. 6 “Kardeşime şunları söyleyin: Sana ve evindekilere, kimin varsa hepsine esenlik olsun.+ 7 Koyun kırktırdığını duydum. Çobanların bizimle birlikteydi.+ Onları hiç rahatsız etmedik+ ve Karmel’de oldukları günler boyunca hiçbir kayıpları olmadı. 8 Kendi adamlarına sor, sana anlatsınlar, sen de benim adamlarıma lütuf göster. Sana sevinçli bir günde geldik. Lütfen kullarına ve oğlun Davut’a elinden geleni ver.”+

9 Davut’un adamları Nabal’a giderek Davut adına bu sözleri söyleyip beklediler. 10 Fakat Nabal onlara “Davut da kimmiş?+ Yesse’nin oğlu da kim oluyor?” diye karşılık verdi. “Bugünlerde efendisini bırakıp kaçan hizmetkârlar da çoğaldı.+ 11 Ayrıca ekmeğimi,+ suyumu, kırkıcılarım için kestiğim hayvanımın etini alıp da nereden geldiğini bile bilmediğim adamlara mı vereyim?”+

12 Bunun üzerine Davut’un adamları geldikleri yoldan geri döndüler, Davut’a gelip bu sözleri bildirdiler. 13 Davut hemen adamlarına “Herkes kılıcını kuşansın!” dedi.+ Davut da adamları da kılıçlarını kuşandı. Yaklaşık dört yüz adam Davut’un peşinden gitti; iki yüz kişi de eşyaların+ yanında kaldı.+

14 Bu arada gençlerden biri, Nabal’ın karısı Abigail’e “Biliyor musun, Davut efendimize esenlik dilemek için çölden ulaklar gönderdi, fakat Nabal adamları tersledi”+ dedi. 15 “Aslında o adamlar bize çok iyi davranmıştı, bizi hiç rahatsız etmediler. Ve kırda onlarla birlikte olduğumuz sürece hiçbir şeyimiz kaybolmadı.+ 16 Yanlarında sürü güttüğümüz günler boyunca gece gündüz çevremizde duvar+ oldular. 17 Şimdi ne yapacağını iyice düşün ve karar ver. Çünkü efendimizin ve evindekilerin başına felaket getirmeyi tasarlıyorlar,+ efendimiz öyle kötü bir adam ki,+ kimse ona bir şey söyleyemiyor.”

18 Bunun üzerine Abigail+ hemen harekete geçti; iki yüz somun ekmek, iki büyük testi şarap,+ pişirilmeye hazır beş koyun,+ beş ölçek* kavrulmuş+ tahıl, yüz üzüm pestili+ ve iki yüz incir pestili+ alıp eşeklere yükledi. 19 Sonra adamlarına “Siz önden gidin,+ ben arkanızdan geliyorum” dedi. Kocası Nabal’a ise hiçbir şey söylemedi.

20 Eşeğin üstünde+ dağdan aşağı gizlice inerken Davut ve adamları da ona doğru geliyorlardı; karşı karşıya geldiler. 21 Davut, “Demek ki çölde bu adamın mallarını boşuna korumuşum” diyordu. “Ona ait tek bir şey bile kaybolmadı.+ Ama o yaptığım iyiliğe kötülükle karşılık verdi.+ 22 Onlardan tek bir erkeğin+ sabaha çıkmasına izin verirsem+ Tanrı Davut’un düşmanlarına aynı kötülüğü hatta daha da beterini yapsın.”+

23 Abigail Davut’u görünce hemen eşekten indi ve Davut’un önünde eğilip+ yere kapandı. 24 Ayaklarına kapanarak+ “Bu suçu ben üzerime alıyorum+ efendim” dedi. “Lütfen bu kuluna kulak ver;+ söyleyeceklerini dinle. 25 Ne olur, bu işe yaramaz+ Nabal’a efendim aldırmasın, çünkü bu adamın ismi neyse kendisi de o. İsmi Nabal,* kendisi de akılsız.+ Bu kulun, efendimin gönderdiği adamları görmedi. 26 Ama şimdi efendim, Yehova seni kan dökme suçundan+ ve öcünü kendi elinle almaktan+ alıkoydu.+ Yehova’nın hakkı için+ ve senin başın için+ derim ki, efendimin kötülüğünü isteyenler ve düşmanları Nabal gibi olsun.+ 27 Ve şimdi iyi dileklerimin bir ifadesi olarak hizmetçinin getirdiği armağan+ efendimin ardındaki adamlara+ verilsin. 28 Lütfen bu kulunun+ suçunu bağışla. Yehova efendimin evini mutlaka pekiştirecek,+ çünkü efendim Yehova için savaşıyor.+ Hayatın boyunca sende kötülük bulunmayacak.+ 29 Bir adam kalkıp senin peşine düşer, canına kastederse, Tanrın Yehova+ sana kol kanat gerecek.+ Düşmanlarının canını ise sapanla atar gibi fırlatıp atacak.+ 30 Çünkü Yehova, efendime vaat ettiği bütün iyilikleri yapıp onu İsrail’e önder olarak atayacak.+ 31 Bu nedenle, efendim sebepsiz yere kan dökerek+ ve öcünü kendi eliyle alarak+ sonradan yüreğine dert olacak bir şey yapmasın. Yehova efendime mutlaka iyilik edecek; o zaman ne olur bu kulunu hatırla.”+

32 Bunun üzerine Davut Abigail’e “Bugün seni karşıma çıkaran İsrail’in Tanrısı Yehova’ya şükürler olsun!”+ dedi. 33 “Şükrolsun ki böyle sağduyulu+ davrandın! Bugün beni kan dökme suçundan+ ve öcümü kendi elimle almaktan+ alıkoyduğun için Tanrı senden razı olsun. 34 Bugün sana zarar vermekten beni alıkoyan+ İsrail’in Tanrısı Yehova’nın hakkı için, eğer beni karşılamak için acele edip gelmeseydin+ gün ışıyana kadar Nabal’ın hiçbir adamı sağ kalmayacaktı.”+ 35 Böylece Davut Abigail’in getirdiklerini kabul etti ve ona “Selametle+ evine git” dedi. “Sözünü dinleyip hatırın için dediğini yapacağım.”+

36 Ve Abigail Nabal’ın yanına döndü. Nabal evinde krallara layık bir ziyafet veriyordu.+ Körkütük sarhoş olmuştu+ ve keyifliydi. Abigail gün ağarana dek ona hiçbir şey söylemedi. 37 Sabahleyin şarabın etkisi geçip Nabal ayılınca karısı olup bitenleri anlattı. Karısının anlattıklarını duyunca Nabal’ın kalbi sıkıştı,+ bedeni kaskatı kesildi. 38 Bundan on gün kadar sonra Yehova Nabal’ı cezalandırdı+ ve o öldü.

39 Davut Nabal’ın öldüğünü duyunca “Davama bakıp+ beni Nabal’ın aşağılamasından+ kurtaran ve kulunu kötülükten alıkoyan+ Yehova’ya şükürler olsun” dedi. “Yehova Nabal’ın kötülüğünü kendi başına getirdi.”+ Davut Abigail’e adam gönderdi ve karısı olması için teklifte bulundu.+ 40 Davut’un hizmetkârları Karmel’e Abigail’in yanına gidip “Davut, seni karısı olarak almak üzere bizi gönderdi” dediler. 41 Kadın hemen kalkıp yere eğildi+ ve “Bu kulunuz hizmetçi olarak efendimin adamlarının+ ayaklarını yıkamaya+ hazır” dedi. 42 Abigail+ hemen kalkıp eşeğe bindi.+ Peşinde beş hizmetçisiyle birlikte Davut’un ulaklarıyla gitti. Ve Davut’un karısı oldu.

43 Davut Yizreelli+ Ahinoam’ı+ da eş olarak almıştı. Böylece iki kadın da onun karısı oldu.+

44 Saul, Davut’un karısı olan kızı Mikal’i+ ise Gallimli+ Laiş’in oğlu Palti’ye+ vermişti.

26 Bir süre sonra Zif+ halkı Gibea’ya,+ Saul’un yanına gelip “Biliyor musun, Davut, Yeşimon’a*+ bakan Hakila Tepesinde+ gizleniyor” dediler. 2 O zaman Saul kalkıp+ İsrail’deki üç bin seçkin adamıyla+ Davut’u aramak için Zif Çölüne indi. 3 Ve Yeşimon’a bakan Hakila Tepesinde, yol kenarında ordugâh kurdu. O sırada çölde olan Davut, Saul’un, peşinden çöle geldiğini duydu. 4 Saul’un gerçekten gelip gelmediğini öğrenmek için casuslar+ gönderdi. 5 Sonra kalkıp Saul’un ordugâh kurduğu yere gitti; Saul’un ve ordu komutanı Ner oğlu Abner’in+ yattıkları yeri gördü. Saul ordugâhın+ ortasında yatıyordu, etrafı askerlerle çevriliydi. 6 Davut, Hititli+ Ahimelek’e ve Tseruya oğlu+ Yoab’ın kardeşi Abişay’a+ “Benimle birlikte ordugâha, Saul’un yanına hanginiz iner?” diye sordu. Abişay “Ben inerim”+ dedi. 7 Davut geceleyin Abişay’la birlikte adamların yanına gitti. Saul ordugâhın ortasında uyuyordu; mızrağı başucunda yere saplıydı, etrafında Abner ve adamları yatıyordu.

8 Abişay Davut’a “İşte Tanrı bugün düşmanını eline verdi”+ dedi. “Şimdi ne olur izin ver de, onu mızrakla bir kerede yere çakayım. İkinci kez vurmama gerek bile kalmaz.” 9 Ancak Davut Abişay’a “Onu öldürme” dedi. “Çünkü kim Yehova’nın mesihine el kaldırır+ da suçsuz sayılır?+ 10 Yehova’nın hakkı için+ derim ki, ya Yehova Kendisi onu vuracak,+ ya o günü geldiğinde+ ölecek ya da savaşta+ yok olup gidecek.+ 11 Yehova’nın önünde,+ Yehova’nın mesihine+ el kaldırmak+ aklımdan bile geçmez.+ Haydi, onun başucundaki mızrağı ve su testisini al da gidelim.” 12 Böylece Davut, Saul’un başucundaki mızrağı ve su testisini aldı. Ve oradan uzaklaştılar. Yehova adamların üzerine derin bir uyku+ getirdiğinden onları ne gören oldu+ ne de duyan; kimse uyanmamıştı. 13 Davut sonra karşı tarafa geçip ilerideki bir tepeye çıktı, aralarında epeyce mesafe vardı.

14 Davut, adamlara ve Ner oğlu Abner’e seslenerek “Abner! Bana cevap ver!” dedi. Abner+ de “Sen kimsin ki krala sesleniyorsun?” diye karşılık verdi. 15 Davut Abner’e “Sen yiğit biri değil misin?” dedi. “İsrail’de senin gibisi var mı? Neden efendin kralın başında nöbet beklemedin? Çünkü biri efendin kralı ortadan kaldırmak için oraya geldi.+ 16 Bu yaptığın hiç iyi değil. Yehova’nın hakkı için,+ sizler ölümü hak ediyorsunuz.+ Çünkü efendinizin, Yehova’nın mesihinin+ başında nöbet+ tutmadınız. Bak bakalım, kralın başucundaki mızrak ve su testisi+ nerede.”

17 Bu arada Saul Davut’un sesini tanıdı ve “Davut, oğlum bu senin sesin mi?”+ dedi. Davut da “Benim sesim efendim kral” diye karşılık verdi. 18 “Efendim neden bu kulunu kovalıyor?+ Ben ne yaptım, elimden ne kötülük gördün?+ 19 Şimdi efendim kral kulunun söyleyeceklerini lütfen dinlesin: Eğer seni bana karşı kışkırtan Yehova ise, benden bir tahıl sunusu kabul etsin.+ Ama eğer seni kışkırtan insanlar ise,+ Yehova’nın önünde lanetli olsunlar,+ çünkü Yehova’nın verdiği mirasta+ payım olmasın diye beni kovdular ve ‘Git başka tanrılara tapın’ dediler.+ 20 Yehova’nın gözü önünde kanımı toprağa dökme;+ çünkü dağlarda keklik peşine düşen biri gibi,+ İsrail kralı da bir pirenin peşine düşmüş.”+

21 Bunun üzerine Saul “Günah işledim”+ dedi. “Davut, oğlum geri dön. Sana bir daha kötülük etmeyeceğim, çünkü bugün, canımın senin gözünde değerli olduğunu+ gördüm. Ben akılsızlık ettim, büyük hata yaptım.” 22 Buna karşılık Davut “İşte kralın mızrağı! Adamlarından biri gelip alsın” dedi. 23 “Yehova herkese doğruluğunun+ ve sadakatinin karşılığını verecektir. Bugün Yehova seni elime teslim etti, ama ben Yehova’nın mesihine el kaldırmak istemedim.+ 24 Senin canın bugün benim gözümde nasıl değerliyse, benim canım da Yehova’nın gözünde öyle değerli olsun+ ve beni bütün sıkıntılarımdan kurtarsın.”+ 25 Bunun üzerine Saul “Davut, oğlum, Tanrı senden razı olsun” dedi. “Büyük işler yapacak, başarılı olacaksın.”+ Ve Davut kendi yoluna gitti, Saul da evine döndü.+

27 Davut, “Günün birinde Saul’un eliyle yok olup gideceğim. Filistî+ topraklarına kaçmaktan+ başka çarem yok” diye düşündü. “O zaman Saul İsrail’in her yerinde beni aramaktan+ usanır, ben de onun elinden kurtulurum.” 2 Böylece kalkıp altı yüz adamıyla+ birlikte Gat kralı Maok oğlu Akiş’in+ tarafına geçti. 3 Adamları, onların aileleri,+ iki karısı Yizreelli Ahinoam+ ve Nabal’ın karısı Karmelli Abigail+ ile birlikte Gat’ta Akiş’in yanında yaşamaya başladı. 4 Bir süre sonra Saul’a, Davut’un Gat’a kaçtığı haberi geldi. Saul da artık onu aramaktan vazgeçti.+

5 Sonra bir gün Davut Akiş’e “Eğer benden hoşnutsan, taşra şehirlerinden birinde bana bir yer versinler de orada yaşayayım” dedi. “Kulun neden seninle birlikte kraliyet şehrinde yaşasın?” 6 Böylece Akiş o gün ona Tsiklag’ı+ verdi. Bu nedenle Tsiklag bugüne kadar Yahuda krallarına aittir.

7 Davut Filistî topraklarında bir yıl dört ay yaşadı.+ 8 Davut adamlarıyla Geşurilere,+ Girzilere ve Amalekoğullarına+ baskınlar yapıyordu. Bu topluluklar Telam’dan+ Şur’a+ ve aşağıda Mısır’a kadar uzanan topraklarda yaşıyorlardı. 9 Davut nereye saldırsa, erkek kadın kimseyi sağ bırakmıyordu.+ Sığırları, davarları, eşekleri, develeri ve giysileri alıp Akiş’e geri dönüyordu. 10 Akiş “Bugün nereye baskın düzenlediniz?” diye sorduğunda, “Yahuda’nın güneyine,+ Yerahmeeloğulları+ ve Kenilerin+ güneyine” diye cevap veriyordu.+ 11 Davut kimseyi Gat’a götürmemek için kadın erkek hiçbirini sağ bırakmıyordu, çünkü “Sağ kalırlarsa ‘Davut bunları bunları yaptı’ diyerek bizi ele verirler” diye düşünüyordu.+ (Filistî topraklarında yaşadığı sürece hep böyle yaptı.) 12 Ve Akiş Davut’a inandı.+ “Kendi halkı, İsrailoğulları Davut’tan kesinlikle nefret ediyor.+ O hep benim hizmetkârım olacak” diye düşünüyordu.

28 O günlerde Filistîler İsrail’le savaşmak için birliklerini topladılar.+ Akiş Davut’a “Adamlarınla birlikte savaşa benim yanımda geleceğini mutlaka biliyorsun”+ dedi. 2 Bunun üzerine Davut, “Bu kulunun ne yapacağını sen iyi bilirsin” diye karşılık verdi. Akiş de Davut’a “Bundan ötürü daima benim muhafızım olacaksın”+ dedi.

3 Samuel ölmüştü ve tüm İsrail halkı yas tutup onu kendi şehri Rama’da gömmüştü.+ Ve Saul medyumları, bilicileri ülkeden kovmuştu.+

4 Bu arada Filistîler bir araya toplanmış, Şunem’e+ gelip ordugâh kurmuştu. Bu yüzden Saul da tüm İsrail’i bir araya toplayıp Gilboa’da+ ordugâh kurdu. 5 Saul Filistîlerin ordugâhını görünce çok korktu, yüreği yerinden oynadı.+ 6 Yehova’ya danıştıysa da+ Yehova ona ne rüyalar,+ ne Urim+ ne de peygamberler+ aracılığıyla cevap verdi.+ 7 Saul sonunda hizmetkârlarına “Bana medyumluk yapan bir kadın bulun,+ gidip ona danışayım” dedi. Hizmetkârları “En-dor’da+ bir kadın medyum var” dediler.

8 Böylece Saul kılık değiştirdi,+ başka giysiler giyip yanına iki adam alarak geceleyin+ kadının yanına gitti. Ona “Lütfen benim için fala bak,+ ruhlarla temasa geçip sana söyleyeceğim kişiyi buraya çağır” dedi. 9 Ancak kadın “Saul’un ne yaptığını, cincileri, bilicileri ülkeden nasıl attığını+ mutlaka sen de biliyorsun” dedi. “O halde neden beni öldürtmek için canıma tuzak kuruyorsun?”+ 10 Bunun üzerine Saul “Yehova’nın hakkı için+ bu meseleden dolayı suçlu sayılmayacaksın” diyerek Yehova’nın adıyla yemin etti. 11 O zaman kadın, “Sana kimi çağırayım?” diye sordu. O da “Samuel’i çağır”+ dedi. 12 Kadın “Samuel”i+ görünce bir çığlık attı ve “Sen Saul’sun! Neden beni kandırdın?” dedi. 13 Fakat kral “Korkma!” dedi. “Ne gördün?” Kadın “Yerden çıkan bir ilah+ gördüm” dedi. 14 Saul “Neye benziyor?” diye sorunca kadın, “Yaşlı bir adam çıkıyor, üzerinde bir kaftan var”+ dedi. Bunun üzerine Saul onun “Samuel”+ olduğunu anladı ve eğilip yere kapandı.

15 Ve “Samuel” Saul’a “Neden beni çıkartarak rahatsız ettin?”+ deyince, Saul “Çok zor durumdayım”+ dedi. “Filistîler benimle savaşıyor ve Tanrı beni terk etti.+ Artık ne peygamberler ne de rüyalar aracılığıyla bana cevap veriyor.+ Bu yüzden ne yapmam gerektiğini bana söyleyesin diye seni çağırttım.”+

16 “Samuel” şöyle dedi: “Yehova seni terk edip+ düşmanın olduysa,+ neden bana danışıyorsun? 17 Yehova benim aracılığımla söylediklerini yapacak. Yehova krallığı senin elinden çekip alacak+ ve onu soydaşın Davut’a verecek.+ 18 Yehova’nın dediğini yapmadığın,+ O’nun gazabını Amalek’e göstermediğin+ için Yehova bugün sana bunları yapacak. 19 Yehova seni de İsrail’i de Filistîlerin eline verecek;+ yarın sen+ ve oğulların+ benim yanımda olacaksınız. Yehova, İsrail ordusunu Filistîlerin eline verecek.”+

20 Bunun üzerine Saul boylu boyunca yere yığıldı, “Samuel”in sözlerinden çok korkmuştu. Gücü tükenmişti, çünkü bütün gün bütün gece bir şey yememişti. 21 Kadın Saul’a yaklaştı, onun altüst olduğunu gördü. “Bu hizmetçin senin dediğini yaptı” dedi. “Canımı hiçe sayarak+ söylediklerini yerine getirdim. 22 Şimdi lütfen sen de bu hizmetçinin dediğini yap. Önüne biraz ekmek koyayım da ye, gücün yerine gelsin. Çünkü yola gideceksin.” 23 Fakat Saul “Yemeyeceğim” diyerek reddetti. Ancak Saul’un hizmetkârlarıyla kadın çok ısrar ettiler. En sonunda onların dediğini yaptı, yerden kalkıp divana oturdu. 24 Kadının evinde besili bir dana+ vardı. Hemen onu kesti.+ Un alıp hamur yoğurdu ve pişirip mayasız ekmek yaptı. 25 Pişirdiklerini Saul’la hizmetkârlarının önüne koydu, yediler. Sonra kalkıp o gece+ yola koyuldular.

29 Filistîler+ bütün ordularını Afek’te topladılar. O sırada İsrailliler de Yizreel’deki+ pınarın başında ordugâh kurmuştu. 2 Filistî müttefik beyleri+ yüzer ve biner kişilik birlikler halinde ilerliyordu; Davut’la adamlarıysa Akiş’le birlikte arkadan geliyordu.+ 3 Filistî beyleri “Bu İbranilerin+ burada ne işi var?” dediler. Akiş de Filistî beylerine “O, İsrail kralı Saul’un hizmetkârı Davut” dedi. “Bir iki yıldır+ burada benimle birlikte ve yanıma kaçtığı günden beri hiçbir kusurunu görmedim.”+ 4 Ama Filistî beyleri Akiş’e çok kızdılar. “Onu geri gönder”+ dediler. “Kendisine verdiğin yere geri dönsün. Bizimle birlikte savaşa gelmesin ki savaş sırasında bize başkaldırmasın.+ Çünkü efendisini hoşnut etmek için adamlarımızın kellesinden daha uygun ne bulabilir? 5 Halkın dans ederek ‘Saul binlercesini yere serdi, Davut ise on binlercesini’ diyerek karşılıklı övgüler düzdüğü Davut bu değil mi?”+

6 Sonunda Akiş+ Davut’u çağırdı ve ona “Yehova’nın hakkı için+ sen dürüst birisin” dedi. “Benimle birlikte orduda yaptıklarından+ memnunum.+ Yanıma geldiğin günden beri kötü bir davranışını görmedim.+ Ne var ki Filistî beyleri+ senden hoşlanmıyor. 7 Şimdi geri dön ve selametle git ki, Filistî müttefik beylerinin gözünde ters bir davranışta bulunmuş olma.” 8 Ancak Davut Akiş’e “Peki ben ne yaptım?”+ dedi. “Yanına geldiğim günden beri bu kulunun ne kötülüğünü gördün ki,+ gidip efendim kralın düşmanlarıyla savaşmayayım?” 9 Akiş “Biliyorum, sen benim gözümde Tanrı’nın bir meleği kadar iyisin”+ dedi. “Ancak Filistî beyleri ‘Bu adam bizimle birlikte savaşa gelmesin’ dediler. 10 Sabah erkenden kalk, efendinin seninle gelmiş olan hizmetkârlarıyla birlikte gün doğar doğmaz buradan git.”+

11 Böylece Davut adamlarıyla birlikte erkenden kalktı+ ve Filistî topraklarına döndü. Filistîler de Yizreel’e+ çıktılar.

30 Davut ve adamları üçüncü gün Tsiklag’a+ vardılar. Bu arada Amalekoğulları+ güney bölgesine ve Tsiklag’a baskın yapmış, Tsiklag’ı yerle bir edip ateşe vermişlerdi. 2 Oradaki kadınları+ ve en küçüğünden en büyüğüne kadar herkesi tutsak almış kimseyi öldürmemişlerdi; hepsini yanlarına alıp yollarına devam etmişlerdi. 3 Davut adamlarıyla şehre geldiğinde, şehrin ateşe verildiğini, eşlerinin, oğullarının, kızlarının tutsak alınmış olduğunu gördü. 4 Davut ve yanındakiler öyle çok ağlayıp feryat ettiler ki,+ artık ağlayacak halleri kalmadı. 5 Davut’un iki karısı, Yizreelli Ahinoam+ ve Karmelli Nabal’ın eşi olan Abigail+ de tutsak alınmıştı. 6 Davut büyük sıkıntı içindeydi;+ çünkü oğulları ve kızları yüzünden herkesin yüreği yanıyor,+ Davut’u taşlayalım+ diyorlardı. Fakat Davut, Tanrısı Yehova’nın yardımıyla güç buldu.+

7 Davut Ahimelek oğlu kâhin Abiatar’a+ “Lütfen bana efodu getir”+ dedi. Abiatar efodu ona getirdi. 8 Davut “Bu yağmacıların peşine düşeyim mi? Onlara yetişebilir miyim?” diye Yehova’ya danıştı.+ O da “Peşlerine düş, onlara mutlaka yetişecek ve herkesi kurtaracaksın”+ diye karşılık verdi.+

9 Davut yanındaki altı yüz adamıyla+ hemen yola koyuldu. Besor Vadisine vardıklarında adamların bir kısmı orada kaldı. 10 Davut dört yüz adamıyla kovalamayı sürdürdü;+ iki yüz adamı ise Besor Vadisini+ geçemeyecek kadar yorgun olduğundan orada kaldı.

11 Sonra kırda Mısırlı+ bir adam bulup Davut’a getirdiler. Adama ekmek yedirip su içirdiler. 12 Bir dilim incir pestili ve iki üzüm pestili+ verdiler. Adam bunları yedikten sonra canlandı,+ çünkü üç gün üç gecedir bir şey yiyip içmemişti. 13 Davut ona “Kimlerdensin, nerelisin?” diye sordu. Adam “Mısırlı bir hizmetkârım, Amalekoğullarından bir adamın kölesiyim” dedi. “Hastalandım diye üç gün önce efendim beni bıraktı.+ 14 Keretilerin+ güneyine, Yahuda’ya, Kaleb’in+ güneyine baskın yapan, Tsiklag’ı ateşe veren bizdik.” 15 Bunun üzerine Davut, “Beni bu yağmacıların olduğu yere götürür müsün?” diye sordu. O da “Beni öldürmeyeceğine ve efendimin eline teslim etmeyeceğine+ Tanrı’nın önünde yemin edersen,+ seni onlara götürürüm” dedi.

16 Adam Davut’u oraya götürdü.+ Yağmacılar bulundukları yerde oraya buraya dağılmış, Filistî ve Yahuda topraklarından ele geçirdikleri büyük ganimetin şerefine+ yiyip içip eğleniyorlardı.+ 17 Davut sabah karanlığından akşama kadar onları vurup yok etti. Develere binip kaçan dört yüz genç dışında tek bir kişi bile sağ kalmadı.+ 18 Davut Amalekoğullarının alıp götürdüğü her şeyi ve iki karısını kurtardı.+ 19 Oğulları, kızları, yağmalanan malları, Amalekoğullarının alıp götürdüğü her şeyi, küçüğünden büyüğüne kadar hepsini+ Davut geri aldı. 20 Tüm sığırları ve davarları da aldı; adamlar onları diğerlerinin önüne katıp götürdü. “İşte Davut’un ganimeti”+ diyorlardı.

21 Sonra Davut, yola devam edemeyecek kadar yorgun olduklarından Besor Vadisinde kalıp bekleyen iki yüz adamın+ yanına döndü. Onlar Davut’la yanındakileri karşılamaya çıktılar. Davut yaklaşırken onlara hal hatır sordu. 22 Fakat Davut’la giden bazı kötü niyetli alçak adamlar+ “Bizimle gelmedikleri için aldığımız ganimetten onlara hiçbir pay vermeyeceğiz” diyorlardı. “Her biri sadece karısını ve çocuklarını alıp gitsin.” 23 Fakat Davut “Kardeşlerim böyle yapmayın” dedi, “Bunları bize Yehova verdi;+ O bizi korudu+ ve bize saldıran yağmacıları elimize teslim etti.+ 24 Sizin bu dediğiniz olacak şey mi? Savaşa gidenin alacağı pay neyse, eşyanın+ yanında kalanın+ payı da o olacak. Herkes eşit pay alacak.”+ 25 Davut o günden sonra bunu İsrail’de bir kural ve kanun+ haline getirdi.

26 Davut Tsiklag’a gelince, “Yehova’nın düşmanlarından alınan ganimetten size bir armağan”+ diyerek ganimetin bir kısmını Yahuda ihtiyarlarına, arkadaşlarına gönderdi.+ 27 Beytel’de,+ güneydeki Ramot’ta,+ Yattir’de,+ 28 Aroer’de, Sifmot’ta, Eştemoa’da,+ 29 Rakal’da, Yerahmeeloğullarının+ şehirlerinde, Kenilerin+ şehirlerinde, 30 Horma’da,+ Bor-aşan’da,+ Atak’ta 31 ve Hebron’da+ bulunanlara, adamlarıyla gitmiş olduğu her yere bu armağanlardan gönderdi.

31 Filistîler İsrail’le savaşırken,+ İsrail askerleri Filistîlerden kaçmaya başladı ve Gilboa Dağında+ vurulup yere serildiler.+ 2 Filistîler Saul ile oğullarının peşine takıldı. Sonunda Saul’un oğullarından Yonatan’ı,+ Abinadab’ı+ ve Malki-şua’yı+ vurup öldürdüler. 3 Savaş şiddetlendi ve Saul ağır bir yenilgiye uğradı; sonunda nişancılar onu gördü ve okla vurup ağır yaraladılar.+ 4 Saul silahtarına, “Kılıcını çekip+ bana sapla” dedi. “Yoksa bu sünnetsizler+ gelip bana kılıç saplayacak, eziyet edecek.” Fakat silahtarı bunu yapmak istemedi,+ çünkü çok korkmuştu. O zaman Saul kılıcını çekip kendini kılıcın üzerine bıraktı.+ 5 Silahtarı Saul’un öldüğünü+ görünce o da kendisini kılıcının üzerine bırakıp Saul’la birlikte öldü.+ 6 Böylece Saul, üç oğlu, silahtarı ve tüm askerleri o gün öldü.+ 7 Ovadaki ve Ürdün bölgesindeki İsrail halkı askerlerin kaçtığını, Saul’la oğullarının öldüğünü öğrenince, şehirlerini terk edip kaçmaya başladı.+ Ardından Filistîler gelip oralara yerleşti.+

8 Ertesi gün, Filistîler savaşta ölenleri soymak için geldiğinde,+ Gilboa Dağında+ Saul ve üç oğlunun ölüsünü buldular. 9 Saul’un kafasını kesip+ silahlarını aldılar. Bunu putlarının+ evlerine ve halka duyurmak+ için Filistî ülkesinin her yanına haber saldılar. 10 Sonunda, Saul’un silahlarını+ Aştoret putlarının+ evine koydular, cesedini ise Beyt-şan+ şehrinin surlarına astılar. 11 Yabeş-gilead+ halkı Filistîlerin Saul’a yaptıklarını duydu. 12 Bütün yiğit adamları derhal kalkıp gece boyunca yol aldılar. Beyt-şan surlarından Saul ile oğullarının cesedini alıp Yabeş’e götürdüler ve orada yaktılar.+ 13 Sonra kemiklerini alıp+ Yabeş’teki ılgın+ ağacının altına gömdüler.+ Ve yedi gün oruç tuttular.+

[Dipnotlar]

1Sa 1:3 Sözcük anlamıyla, “gökteki orduların” ya da “gökteki kuvvetlerin”

1Sa 1:20 Anlamı, “Tanrı’nın İsmi”, yani Tanrı’ya ismiyle yakarış.

1Sa 1:24 Yaklaşık 22 litre.

1Sa 1:28 İbranice fiil “ödünç vermek” anlamındadır, 2. Krallar 4:3 ve 6:5 ayetlerinde de geçer.

1Sa 1:28 Elkana. 2:11’e bakın.

1Sa 2:1 Sözcük anlamıyla, “boynuzumu yükseltti.” 10. ayet için de geçerli.

1Sa 2:35 Sözcük anlamıyla, “canıma.” Ek 3’e bakın.

1Sa 3:11 Sözcük anlamıyla, “herkesin kulakları sızlayacak”

1Sa 3:19 Sözcük anlamıyla, “yere düşürmedi”

1Sa 4:4 Başlangıç 5:22’deki dipnota bakın.

1Sa 4:21 Anlamı, “İhtişam Nerede?”

1Sa 5:6 Sözcük anlamıyla, “basur”

1Sa 6:4 Araptavşanı.

1Sa 6:19 “Elli bin” sayısının metne sonradan eklendiği düşünülmektedir.

1Sa 7:12 Anlamı, “Yardım Kayası”

1Sa 9:12 İbranice bama, tapınma amacıyla kurulan özel yerler.

1Sa 9:15 Sözcük anlamıyla, “Samuel’in kulağını açmıştı”

1Sa 10:19 Ya da “binlerinize”

1Sa 13:1 İbranice metinde rakam eksiktir.

1Sa 13:12 Sözcük anlamıyla, “yüzünü yumuşatmadım”

1Sa 13:21 “Pim”, eski bir ağırlık ölçüsü; şekelin yaklaşık üçte ikisi.

1Sa 15:23 Aile tanrıları ya da putları kastediliyor; İbranicesi terafim.

1Sa 17:4 Yaklaşık 2,9 metre.

1Sa 17:5 Yaklaşık 57 kilogram.

1Sa 17:7 6,84 kilogram.

1Sa 17:18 Sözcük anlamıyla, “süt”

1Sa 18:10 Bu ifade peygamberlerin zaman zaman tuhaf, mantıksız görünmelerine yol açacak şekilde, alışılmadık davranış veya konuşmalarını ima ediyor olabilir.

1Sa 19:20 18:10’daki dipnota bakın.

1Sa 20:19 Ya da “çalışma günü”

1Sa 23:19 “Güneyinde.” 24. ayetle karşılaştırın.

1Sa 23:23 Ya da “binlerini”

1Sa 23:28 Anlamı, “Ayrılıklar Kayalığı”

1Sa 25:18 İbranice sea; 1 sea 7,33 litre.

1Sa 25:25 Anlamı, “Akılsız”

1Sa 26:1 Ya da “çöle”

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş