Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w15 1/3 s. 13-15
  • Krallara Layık Hediyeler

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Krallara Layık Hediyeler
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2015
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • ARABİSTAN ÇÖLÜ’NDE YOLCULUK
  • “TARİH BOYUNCA EN İYİ SAKLANAN SIR”
  • Dünyaya Şekil Vermiş Olan Damak Zevkleri
    Uyanış!—1993
  • Hayata Lezzet Veren Baharatlar
    Uyanış!—1984 (Bilimsel Seri 9-12)
  • Kutsal Kitap Devirlerinde Kozmetik
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2012
  • Şifa Veren Gilead Merhemi
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2010
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2015
w15 1/3 s. 13-15
Kokulu baharatlar

Krallara Layık Hediyeler

‘Doğu memleketlerinden astrologlar getirdikleri değerli şeyleri çıkarıp, altın, akgünlük ve mürrüsafi armağan ettiler” (Matta 2:1, 11).

ÇOK önemli birine hediye verecek olsaydınız ne verirdiniz? Kutsal Kitabın yazıldığı dönemlerde baharatlar altın kadar değerliydi, hatta krallara layık bir hediye olarak görülürdü. Bu nedenle İsa peygamber doğduğunda onu ziyarete gelen astrologlar hediye olarak baharat da getirmişlerdi (Matta 2:1, 2, 11).

Pelesenk yağı

Pelesenk yağı

Kutsal Kitapta Seba kraliçesinin Kral Süleyman’ı ziyaret ettiğinden bahsedilir. Kraliçe ziyareti sırasında krala “yüz yirmi talant altın, çok büyük miktarda pelesenk yağı ve değerli taş verdi. Seba kraliçesinin Kral Süleyman’a verdiği pelesenk yağının eşi benzeri görülmemişti”a (2. Tarihler 9:9). Ayrıca başka ülkelerin kralları da Süleyman’a iyi niyetlerinin bir göstergesi olarak pelesenk yağı getirmişlerdi (2. Tarihler 9:23, 24).

Baharatlar ve bunlardan elde edilen ürünler neden çok değerli ve pahalıydı? Çünkü kozmetikte, dinsel törenlerde ve ölülerin gömülmesinde önemli bir rol oynuyorlardı. (“Kutsal Kitap Devirlerinde Baharatların Kullanımı” başlıklı çerçeveye bakın.) Bu nedenle çok talep görüyorlardı. Baharatların pahalı olmasının bir diğer nedeni de uzak ülkelerden getirilmesinin ve tüketiciye ulaştırılmasının çok maliyetli olmasıydı.

ARABİSTAN ÇÖLÜ’NDE YOLCULUK

Çin tarçını

Çin tarçını

Kutsal Kitabın kaleme alındığı dönemlerde Ürdün Vadisi’nde bazı baharatlar yetişse de birçoğu ithal ediliyordu. Kutsal Kitapta baharatlardan elde edilen birçok üründen bahsedilir. Bunlar arasında en bilinenleri safran, sarısabır (aloe), pelesenk, tarçın, akgünlük ve mürrüsafidir. Ayrıca kimyon, nane ve dereotu gibi yemeklere çeşni vermek için kullanılan bitkiler de vardı.

Bu baharatlar nereden ithal ediliyordu? Sarısabır, Çin tarçını ve tarçın günümüzdeki Çin, Hindistan ve Sri Lanka’da bulunuyordu. Mürrüsafi ve akgünlük gibi baharatlar, Arabistan’ın güneyinden Somali’ye kadar olan çöllük bölgede yetişen ağaçlar ve çalılardan elde ediliyordu. Hintsümbülü ise Himalayalar’da yetişen ve Hintlilerin ihraç ettiği nadir bir bitkiydi.

Safran

Safran

Baharatların İsrail’e ulaştırılabilmesi için Arabistan Yarımadası boydan boya geçilmeliydi. Bu yüzden The Book of Spices kitabının söylediği gibi MÖ ikinci ve birinci yüzyılda Arabistan “Batı ile Doğu arasındaki ürün taşımacılığını tekeline aldı.” İsrail’in güneyindeki Necef Çölü’nde bulunan eski şehirler, kaleler ve kervansaraylar baharat tüccarlarının rotasını gösterir. UNESCO Dünya Mirası Merkezi şöyle diyor: “Bu yapılar Güney Arabistan ile Akdeniz arasında . . . . ne kadar kazançlı bir ticaret olduğunu gösterir.”

“Yükte hafif pahada ağır olmaları ve her zaman rağbet görmeleri baharatları ticarete uygun bir mal haline getirmişti” (The Book of Spices)

Aromatik baharatlarla yüklü kervanlar Arap Yarımadası boyunca 1.800 kilometrelik bir yol katederdi (Eyüp 6:19). Kutsal Kitap Gilead’dan Mısır’a “laden reçinesi, pelesenk, reçineli ağaç kabuğu” taşıyan İsmailoğullarına ait bir kervandan bahseder (Başlangıç 37:25). Yakup’un oğulları, kardeşleri Yusuf’u bu tüccarlara köle olarak satmışlardı.

“TARİH BOYUNCA EN İYİ SAKLANAN SIR”

Dereotu

Dereotu

Baharat ticareti yüzyıllar boyunca Arap tüccarların kontrolünde kaldı. Tarçın gibi baharatları Asya’dan sadece onlar getirirdi. Bu nedenle Araplar, Akdeniz ülkelerinin Doğu’daki kaynaklarla ticari bağlantılar kurmasını önlemek amacıyla bazı hikâyeler yaydılar. Bu hikâyelerde baharatları elde etmenin ne kadar tehlikeli olduğu anlatılırdı. The Book of Spices, baharatların asıl kaynağının “muhtemelen tarih boyunca en iyi saklanan sır” olduğunu söylüyor.

Kimyon

Kimyon

Peki Araplar ne gibi hikâyeler yaydılar? Örneğin MÖ beşinci yüzyılda yaşamış Yunan tarihçi Herodot, sarp kayalıklarda yaşayan korkunç kuşlarla ilgili hikâyelerden bahseder. Hikâyeye göre kuşlar yuvalarını tarçın kabuklarıyla yapardı. İnsanlar bu değerli baharatı elde etmek için kayalıkların aşağısına büyük et parçaları koyarlardı. Açgözlü kuşlar tüm etleri yuvalarına taşıyınca ağırlığa dayanamayan yuvalar aşağı düşerdi. İnsanlar da hemen koşup tarçın kabuklarını toplar, daha sonra tüccarlara satarlardı. Bu hikâyeler giderek her yere yayıldı. The Book of Spices kitabının da belirttiği gibi “tarçın kabuklarını toplamak sözde çok tehlikeli olduğundan bu kabuklar yüksek fiyatlara satılırdı.”

Nane

Nane

Bir süre sonra Arapların sırrı açığa çıktı ve baharat ticareti üzerindeki egemenlikleri yıkıldı. MÖ birinci yüzyılda Mısır’daki İskenderiye şehrinin limanı büyüdü ve şehir baharat ticaretinin merkezi haline geldi. Denizciler Hint Okyanusu’ndaki muson rüzgârlarından yararlanmayı öğrenince, Roma gemileri Mısır’dan Hindistan’a açılmaya başladı. Bunun sonucunda da bu değerli baharatlar piyasada çok daha fazla bulunmaya başladı ve fiyatları düştü.

Günümüzde altınla karşılaştırılınca baharatların pek bir değeri olmadığı doğrudur ve kimse krallara böyle bir hediye verilebileceğini düşünmez. Yine de baharatlar dünya çapında parfümlerde, tıpta ve tabii ki yemeklerde kullanılmaya devam ediyor. Baharatların cezbedici kokusu ve tadı binlerce yıl önce olduğu gibi bugün de onları yemeklerin vazgeçilmezi yapıyor.

Birkaç tarçın çubuğu

Tarçın

a Pelesenk (balsam) yağı çeşitli ağaçlardan elde edilen güzel kokulu yağlara ve reçinelere atfeder.

Kutsal Kitap Devirlerinde Baharatların Kullanımı

Mesh yağı ve kutsal buhur. Yehova, Musa peygambere mesh yağını ve kutsal buhuru nasıl yapacağını söylemişti. İkisinde de dört farklı baharat kullanılırdı (Çıkış 30:22-25, 34-38). Mesh yağının yapımından ve kullanılan malzemelerin gözetiminden sorumlu olan bazı kâhinler vardı (Sayılar 4:16; 1. Tarihler 9:30).

Parfümler ve yağlar. Maddi gücü yeten kişiler evlerinin, kıyafetlerinin, yataklarının ve vücutlarının güzel kokması için kokulu pudralar kullanırlardı (Ester 2:12; Özdeyişler 7:17; Ezgiler Ezgisi 3:6, 7; 4:13, 14). Lazar’ın kardeşi Meryem İsa’nın ayaklarına ve saçına çok pahalı ve kokulu bir yağ olan “saf hintsümbülü” dökmüştü. Küçük bir kap saf hintsümbülünün fiyatı bir işçinin yıllık geliri kadardı (Markos 14:3-5; Yuhanna 12:3-5).

Ölülerin gömülmeye hazırlanması. Nikodimos İsa’nın bedenini mezara koymak üzere hazırlamak için “bir bağ mürrüsafi ve sarısabır” getirmişti (Yuhanna 19:39, 40). İsa’nın bazı öğrencileri de “güzel kokulu otlar ve yağlar” hazırlayıp İsa’nın mezarına götürmüştü (Luka 23:56–24:1).

Yemeklerdeki kullanımı. İsrailoğulları baharatları herhalde balık ve et yemeklerine çeşni katmak için de kullanmışlardı. Bazı baharatları da şarabın tadını keskinleştirmek için kullanırlardı (Ezgiler Ezgisi 8:2).

İsa’yla İlgili Kayıtlarda Geçen İki Baharat Türü

Hem akgünlük hem de mürrüsafi küçük ağaçların veya dikenli çalıların gövdelerinde yara açılarak elde edilen bir reçinedir.

Akgünlük ağacı Arabistan Yarımadası’nın güneyinde, mürrüsafi ise Somali ve Yemen gibi çöllük bölgelerde yetişirdi. Her iki tür de güzel kokuları nedeniyle çok sevilirdi. Yehova Tanrı da geçmişte bu baharatların Kendisine ibadet edilirken kullanılmasını istedi. Mürrüsafi kutsal mesh yağı yapımında, akgünlük ise kutsal buhurda kullanılırdı (Çıkış 30:23-25, 34-37). Fakat kullanım şekilleri farklıydı.

Akgünlük genelde kokusunu vermesi için yakılarak buhur olarak kullanılırdı. Mürrüsafiden çıkarılan reçine ise doğrudan kullanılırdı. İsa’yla ilgili kayıtlarda mürrüsafiden üç kez bahsedilir: (1) Çocukken ona hediye olarak getirildi (Matta 2:11). (2) İşkence direğinde ona şarapla birlikte ağrı kesici olarak verilmek istendi (Markos 15:23). (3) Öldükten sonra mezara koyulması için bedeninin hazırlanmasında kullanıldı (Yuhanna 19:39).

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş