Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türkçe
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • w81 1/3 s. 3-4
  • Bir Yaratıcının Varlığına Dair Deliller

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Bir Yaratıcının Varlığına Dair Deliller
  • Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
  • Altbaşlıklar
  • Benzer Malzeme
  • “BEN . . . . İNSAN YARATTIM”
  • İNSAN ZİHNİ
  • Bunu Bize Kim Söyleyebilir?
    Yaşamın Amacı Nedir? Bunu Nasıl Öğrenebilirsiniz?
  • Tanrı’nın Var Olduğunu Nasıl Bilebiliriz?
    Tanrı Bizimle Gerçekten İlgileniyor mu?
  • Yaratıcı, “Uzay Gemisi Yeri” Canlarla Dolduruyor
    Seni Mutlu Edecek İyi Haber
  • Tasarımı Takdir Edin, Tasarımcı Hakkında Bilgi Edinin
    Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—2007
Daha Fazla
Gözcü Kulesi Yehova’nın Gökteki Krallığını Duyurur—1981 (Dinsel Seri 1-12)
w81 1/3 s. 3-4

Bir Yaratıcının Varlığına Dair Deliller

EN GÜÇLÜ teleskopla göklerin uçsuz bucaksız derinliklerine bakın. Modern bir elektron mikroskobuyla molekül ve atomların hayret verici karmaşıklığını dikkatle inceleyin. Neler göreceksiniz? En büyüğünden en ufağına kadar tüm fiziksel evrende harikulade bir düzenin, güzelliğin ve ahenkli bir planın varlığını. Bu planı gördüğümüz zaman hangi sonuca varırız? Bunun cevabını Mukaddes Kitap İbraniler 3:4’de veriyor. “Her ev bir adam tarafından yapılır; fakat her şeyi yapan Allahtır.”

Ya düzen için ne diyebiliriz? Tanrı’dan korkan bir bilgin olan Sir İsaac Newton, evrende her şeyin var olan bir düzenden düzensizliğe doğru gittiğini ilk defa fark eden kişiydi. Bu görüş açısından, bazı dış kuvvetlerin amaçlı müdahalesi olmaksızın, dünyadaki ve çevresindeki her fiziksel dönüşümün bir düzen kaybına uğraması gerektiği sonucu çıkıyor. Yani başlangıçtaki düzen bozulmaktadır. O halde, ilk başta bir Yaratıcı her şeyi bir plana göre yaratmış ve onu düzen içine koymuş olmalı. Eğer planlayanın müdahalesi olmazsa, ilk düzen bozulmağa devam edecektir.

Zeki bir planlayıcının evreni meydana getiriş şekli, bazı bilginlerin yaratılışın “büyük patlama” kuramı diye adlandırdıkları şekle uygundur. Son yıllarda bu kuram, evrenin bir başlangıcı olmaksızın sonsuzdan beri var olduğunu iddia eden “durgun hal” veya “daimi mevcudiyet” kuramına üstünlük kazanmıştır. Fakat bir Yaratıcının var olduğunu ispatlamak üzere çağdaş bilimsel kuramların kaygan ve çürük temellerine bel bağlamamız gerekmez, zira Yaratıcı kendisinin kim ve ne olduğunu açıklamaktadır: “Yehova (YD) şöyle diyor: “Dünyayı ben yaptım, ve onun üzerinde de insan yarattım; gökleri benim ellerim yaydı; ve onların bütün ordusuna emrettim.” (İş. 45:11, 12) Onun yaratıcılığının delillerini etrafımızdaki bizi hayrete düşüren birçok şeyde görebiliriz.

“BEN . . . . İNSAN YARATTIM”

Şüphesiz, bir bebeğin minimini parmaklarını hepimiz okşadık. Onlar ne kadar tatlı ve ne kadar güzel, hayvan pençesinden ne derece farklı bir inceliğe ve ender yapıya sahiptirler! Şüphesiz bu bebeğin toplu iğne başı büyüklüğünde olan bir ana yumurtasından ve çıplak gözle görülemeyeck kadar küçük olan bir baba sperminden nasıl başladığını düşündük. Evet, hepimizin, bölüne bölüne olgun bir insanı meydana getiren 10.000.000.000.000’dan fazla hücresi olana kadar bölümeğe devam eden ve duracağı zamanı “bilen” bir yumurta hücresinden gelişmeğe başlayan minimini bir başlangıcı oldu.

Gebe kalmak ve büyüme eylemi, kavrayışımızın dışında kalan olağanüstü bir olaydır. Fakat bu eylem Tanrı’nın kavrayışının dışında değildir, zira buna Neden Olan kendisidir. Kral Davud’un söylemiş olduğu gibidir: “Gizli yerde yaratıldığım zaman . . . . bedenim sana gizlide değildi. Gözlerin beni cenin iken gördü; . . . . senin kitabında yazılmıştılar.” Evet, sevgi dolu bir Yaratıcının yapmış olduğu “proje”ye göre meydana getirildik. Bize, hayatımızı dengede tutmak ve onu devamlı olarak zevk haline getirmek üzere planlanan ahlaksal niteliklere sahip şahane bir beden verildi. O halde, Davud’un 3000 yıl önce söylediği ilahiye katılmak için pek çok nedene sahibiz: “Ya Yehova (YD), beni denedin ve bildin. . . . Anam karnında beni ördün. Sana şükreylerim; çünkü heybetli ve şaşılacak surette yaratılmışım; işlerin aciptir; ve canım bunu pek iyi bilir.”—Mezm. 139:1, 13-16.

Yarattığı insanda Tanrı’nın yaptığı harikalar sonsuzdur. Bazıları, hayatın kör bir rastlantı sonucu başladığını ve insanın tek hücreli bir amipten bir sürü rastlantılardan geçtikten sonra evrimleştiğini nasıl iddia edebilirler? Son derece küçük olan insanın hücresinde merdivene benzeyen DNA molekülleri bulunmaktadır. Her molekül özel bir kişi için programlanmıştır. Bölünen her hücrenin içinde hayata dair aynı mesajlar kayıtlıdır. Örneğin bu mesajlar, hangi hücrenin gözleri, burnu, dili, kulakları, dişleri, cildi, organları ve bedenin diğer kısımlarını meydana getireceğini belirtirler. Oluşturulan “cins”in, kuyruksuz bir maymun, köpek veya daha aşağı başka bir hayvan değil, yalnız insan olduğunu kesinlikle belirlerler. Kişinin miras aldığı karakteristikleri de kaydedeler. Bu ahenkli büyüme sonucunda tamamlanan kısımlar, açıkça bir planlayıcının varlığına şahadet eder!

İNSAN ZİHNİ

Tanrı’nın yarattığı insanın en şaşılacak kısmı, şüphesiz zihni oluşturan beyindir. Beyin hızla büyür. Çocuk iki yaşına geldiği zaman tam ağırlığının dörtte üçüne erişir. Yürümeğe başlayan çocuklarımız merakla şu soruları sorarlar: ‘Göğü kim yaptı? Kuşları kim yaptı? Kedileri kim yaptı? Çicekleri kim yaptı? Beni kim yaptı?’ Görüyoruz ki bir çocuk, etrafındaki şeylerin birer yapıcısı olduğunu o yaşta bile fark etmektedir. Böylece, her şeyin bir Yapıcısı olduğu sonucuna varmaktadır. Acaba neden birçok yetişkin bu mantıksal görüşten sapmaktadır?

İnsandaki beyin, elektronik tekniğin bir şaheseredir. Binlerce bilgin, özel bir alanda kullanmak için bir bilgisayar meydana getirmek ve onu programlamak üzere yıllarca çalışabilir. Ne var ki onlar, insan beyninin yetenek ve pek çok nitelikleriyle boy ölçüşebilen bir bilgisayar meydana getirmeğe kalkarlarsa, onu yerleştirmek için büyüklüğü şaşkınlık yaratan bir gökdelene ihtiyaçları olacağını itiraf etmelidirler. Tek elle tutulacak kadar küçük takriben 1,5 kg ağırlığında olan insan beyni, kendini programlayacak ve hayatı için her önemli alanda insanı yönetecek şekilde mükemmel niteliklerle donatılmıştır. Ayrıca, görme, işitme, dokunma, tatma ve koklama duyularından etkilenerek mesajlar aldığından, sahibine konuşmak üzere hazır cevaplar verdiğinden ve duruma göre, uygun davranışlar sağladığından, hiçbir insan yapısı bilgisayarın erişemeyeceği bir düzeyde çalışmaktadır. Hangi bilgisayar, ne zaman sevgi, duygudaşlık, iyilik, şükran, takdir gösteren bir kalp tarafından işletilebilecektir? Hangi bilgisayar, ne zaman Yapıcısını düşünecek, onu kavrayacak ve açıklayacak veya ona tapınacaktır?

İnsanın şahane yapısını ve Tanrı’nın görünür işlerini kapsayan etrafımızdaki tüm yaratılışı derinine düşündüğümüz zaman Eyub ile birlikte: “İşte, bunlar yollarının ancak kenarlarıdır; ve ondan ötürü işittiğimiz ne ufak bir fısıltıdır!” diyebiliriz. (Eyub 26:14) Fakat Yaratıcımız hakkında sadece bir fısıltı duymakla yetinmemeliyiz. Onun, Sözü olan Mukaddes Kitabı araştırdığımız takdirde, sadece yaratılış eylemi hakkında değil, onun ötesinde yatan Yaratıcının büyük maksadı hakkında da çok şeyler öğrenebiliriz.

    Türkçe Yayınlar (1974-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türkçe
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş