Tanrı’nın Öç Alma Günü Yakın mı?
‘Yehova’nın öç alma günü var.’—İş. 34:8.
1. Luka 21:25, 26’nın günlerimizde yerine geldiğini görmek mümkün mü?
İSA MESİH, Tanrı’nın öç alma zamanının, insan toplumunu altüst eden problemler nedeniyle ‘milletlerin şaşkınlıkta’ oldukları bir devreye rastlayacağını önceden bildirdi; o zaman, “insanlar korkudan, ve dünyaya gelmekte olan şeyler için beklemekten bayılacaklar” dedi. (Luka 21:25, 26) 1981 yılının bitimine yaklaştığımız şu sırada bu durumu fark ediyor muyuz?
EVET! KESİNLİKLE FARK EDİYORUZ
2. (a) Vahiy 11:15, 18’in gerçekleşmesinin 1914’te başladığını hangi şey gösteriyor? (b) Bu olaylar hangi şeyin ilk adımıdır?
2 Dünyanın şimdiki buhranlı durumu, milletlerin ilk defa 1914’te topyekûn bir savaşa giriştiklerinden bu yana, insanlığın artan sıkıntılarının bir sonucudur. Vahiy 11. baba göre, ‘milletlerin gazaplandıkları’ 1914 yılı, aynı zamanda yerinde olarak, ‘dünyanın krallığının [Yehova olan] Rabbimizin ve onun Mesihinin olduğu’ zamanı da işaretlemiş oldu. (Vah. 11:15, 18) Yetkiyle hüküm sürmek için Mesih’in tahta oturtulması, öç almak üzere yapılan hazırlığın ilk adımıdır.
3. Hıristiyan âleminin kiliselerinin, Tanrı’nın öç ve teselli mesajına karşı tutumları nedir?
3 Bugün Yehova’nın öç alma gününü ilan etmek ve tüm yaslıları teselli etmek için O’nun ruhu tarafından görevlendirilenler var mı? Evet, fakat bunlar Hıristiyan âleminin kiliseleri değildir. Onların ne gerçek teselliyi verecek mesajları var, ne de Tanrıları olarak Yehova’yı isterler. Onlar, Yehova’nın ismini kullanmaktan kaçınmakla kalmazlar, O’nun ismine şeref getiren hakiki Hıristiyanlara da zulmederler.
4. Sevinmek için hangi nedenlere sahibiz?
4 Oysa, Yehova’nın Şahitleri, Tanrı’nın ismini dünya çapında taşımaktan mutludurlar! Onlar, Yehova’nın Şahitleri olarak çağırılmaktan sevinç duyarlar. Onlar, olaylarla dolu 1914 yılında Krallığın kurulmasından beri, Yehova’nın “öç alma gününü” ilan etme imtiyazına sahip olduklarından ötürü de sevinçle coşuyorlar. Onlar, bütün yeryüzünde, Mika 4:5’de yazılı olduğu gibi, “daima ve ebediyen Tanrımız Yehova’nın ismiyle (YD) yürü”meye gerçekten kararlıdırlar. Milyonlarca yaslı, onların ilan ettikleri mesaja kulak vererek teselli buldular ve Tanrı’nın gelmekte olan krallığının tarafına geçmekten sevinç duydular.
TANRI’NIN ÖCÜ HAK EDİLDİ Mİ?
5. (a) Bu “çetin anlar” neyin son meyveleridir? (b) Pavlus’un “son günler”le ilgili peygaberliğinin gerçekleşmesi olarak Hıristiyan âleminde şimdi hangi durumu görüyoruz?
5 Acaba bugün dünya gerçekten Tanrı’nın öcünü hak edecek kadar kötü müdür? Resul Pavlus’un şu ilham edilmiş sözlerine dikkat edelim: “Bunu bil ki, son günlerde çetin anlar gelecektir.” Bu çetin ve kritik günler, insanların hakikatin va’zedilmesine kulak asmamalarının sonucudur veya son meyvesidir. (II. Tim. 2:23-26) Şimdi Hıristiyan âleminde bile, cürmün ve şiddetin korkunç derecede arttığını, ailelerin çöktüğünü otoriteye karşı saygısızlığın ve ahlak anlayışının yok olduğunu görmekteyiz. Bütün bunların kökünde bencillik, hırs ve gerçek sevginin eksikliği yatıyor. Pavlus, devamen şöyle diyor: “İnsanlar, kendilerini seven, parayı seven, . . . . iyilik düşmanı, . . . . zevki Allahtan ziyade seven, . . . . olacaklardır.” (II. Tim. 3:1-5) Bu peygamberliğin bugün dünya çapında gerçekleşmekte olduğunu görmüyor muyuz? Şüphesiz evet, bu peygamberlik bütün ayrıntılarıyla gerçekleşmektedir.
6. Matta 24:12’nin gerçekleşmesiyle ilgili hangi durum gelişti?
6 ‘Şeyler sisteminin sona erişinin alameti’ hakkında peygamberlik ederken İsa şöyle dedi: “Kanunsuzluk (YD) çoğalacağından ötürü, bir çoklarının sevgisi soğuyacak.” (Mat. 24:3, 12) Bu sözler, bugün, Hıristiyan âlemi de dahil olmak üzere tüm dünya için ne kadar doğrudur! Her Noel Bayramı yaklaşınca, Hıristiyan âlemine mensup milletlerde bol bol sevgi hakkında konuşulur; insanlar arasında sulh ve iyi niyetten söz edilir, ama bu şeyler uygulanıyor mu? İngiltere Başbakanının 1979 Noel’inden sadece bir hafta önce söylediği sözler çok anlamlıdır. Şöyle dedi: “Önümüzde yeni bir on yıllık dönem bulunmaktadır. Onu ‘tehlikeli on yıl’ diye adlandırdım. Bu dönemde güvenliğimize ve yaşayışımıza meydan okuyan sorunlar, şöyle veya böyle 1970’lerde olduğundan daha ağır ve acil olabilirler.”
7, 8. (a) Şimdi kıyamet gününe benzer hangi durumda bulunuyoruz? (b) Yehova, hangi teminatı verdi? Burada “sevgi” ile “öç” arasındaki ilişki nedir?
7 Milletler, kendilerine meydan okuyan bu durumlara nasıl karşılık veriyorlar? Savaş hazırlıklarını artırmakla! Bu sevgisiz dünya, silahlanmak üzere aşağı yukarı her dakika için bir milyon, bir yılda 500 milyar Dolar’dan fazla harcamaktadır. Bütün bunlar, çaresi bulunmayan bir ‘kıyamet günü’ durumunun gelişini hızlandırmaktadır. Tıp mensuplarının, bilginlerin ve başka kimselerin 2 Mart 1980 tarihli New York Times gazetesinde yayımlanan bilgilerine göre, eğer yarın bir nükleer savaş patlak verecek olursa, bu savaş sadece bir saat içinde yeryüzünde bulunan insanların çoğunu, yani yüzmilyonlarca insanı yok edebilir. Buna rağmen milletler, daha da korkunç süper silahlar meydana getirmek için gayretle çalışmaktadırlar!
8 Acaba bu şahane yerin Yaratıcısı, yani sevgi dolu Tanrımız, kötü milletlerin yerimizi yakıp, kül haline getirmelerine izin verecek mi? Asla! Tanrı Sözünde açıkça şunu söyledi: “Gökleri yaratan Yehova (YD), dünyaya şekil veren, ve onu yaratan, onu pekiştiren, ve onu boşuna yaratmıyan, üzerinde oturulsun diye ona şekil veren Allah şöyle diyor: Yehova (YD) benim; ve başkası yoktur.” O’nun eşsiz olan Yehova ismi, kendisinin evrenin sevgi dolu Yaratıcısı ve Egemen Rabbi olarak küremizin harap edilmesine izin vermeyeceğine garantidir. Tanrısal sevgisi, O’nun, yerimizi harap edenlerden ve yarattığı insanı yok etmeye niyetli olanlardan öcünü almasını gerektiriyor.—İş. 45:18; Yer. 10:10-12.
9. Milletler, silahsızlanmayı reddettiklerinden dolayı, Yehova neyi yapmayı amaçlıyor? Neden?
9 M.S. 1914’te patlak veren Birinci Dünya Savaşından bu yana, yeryüzünde, on milyonlarca suçsuz insanın kanı dökülmüştür. Sadece II. Dünya Savaşı 55 milyon kişinin hayatına mal olmuştur! Şimdi yapılacak nükleer bir katliamın sonucu ise, daha da korkunç olacaktır. Milletler silahsızlanmayı reddettiklerinden dolayı, sevgi dolu Tanrı’mız yakında, onları kesin ve sürekli sonuç verecek olan kendi yöntemiyle silahsızlandıracağını bildirmektedir. Kendisi şöyle diyor: “Gelin, Yehova’nın (YD) işlerini görün, dünyada ne şaşılacak olaylar meydana getirdi. (YD) Yerin ucuna kadar cenkleri durdurur.” (Mezm. 46:8, 9) Milletlerin asla yapamayacakları şeyi, yani savaşın tüm araç ve gereçlerini yok etmek ve bütün nükleer roketleri zararsız hale getirmek, Yaratıcı Yehova’nın sevgi dolu maksadıdır. “Yehova (YD) diyor: Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim.” (Rom. 12:19; Tesn. 3:8, 9) Sevgi dolu Tanrımızın öcünü alacağına dair vaadi bizi sevindirmiyor mu? Sevindirmeli!
ACILAR ÇOĞALMAKTADIR
10. Bu yüzyılın savaşları hangi feci sonuçları getirdi?
10 M.S. 1914’ten beri yapılan savaşlar korkunç sonuçlara yol açtı. Cinsel arzularını kural ve engel tanımaksızın tatmin etmenin neden olduğu istenmeyen hamilelikler ve zührevi hastalıkların salgın hale gelmesi, bunlardan ancak birkaç tanesidir. Bu istenmeyen hamilelikler, çocuk düşürme olaylarının müthiş şekilde artmasına neden oldu. Şu anda, dünya çapında her yıl, yaklaşık olarak henüz doğmamış 30-40 milyon çocuğun düşürülüp katledildiği tahmin edilmektedir! Bu, tarihte cereyan etmiş herhangi bir savaşın en kötü yılının mal olduğu insan hayatına oranla, dünyanın şimdiye kadar tanık olmadığı en büyük insan katliamıdır.
11. ‘Kötü adamlar’ ne şekilde ‘fenalıkta daha ileri gideceklerdir?’
11 Ayrıca, yakın zamanlarda uyuşturucu madde alışkanlığının, boşanmaların, çocukların isyankâr tutumunun ve kanunsuzluğun korkunç ölçüde arttığına tanık olduk. Bugün homoseksüel toplum, sadece Amerika Birleşik Devletlerinde 20 milyon üyesi olduğunu iddia ederek övünmektedir. Daha geçenlerde bir homoseksüel 33 genci öldürmekle yeni bir rekor kırmıştır. Bununla birlikte homoseksüellik, Hıristiyan âleminde ve dünya çapında işlenen ahlaksızlığın sadece bir yönüdür. Durum tıpkı II. Timoteos’un 3. babında tarif edildiği gibi, “son günler”de “kötü adamlar fenalıkta daha ileri gi”decekler.—13’üncü ayet.
12. Bu kötü dünyanın sona erdiğini gösteren hangi delillere sahibiz?
12 Etrafımızdaki ahlaksız dünyaya baktığımız zaman, şunu haykırmak zorunda kalıyoruz: ‘Tıpkı Nuh’un günlerinde yaşıyoruz! Sodom ve Gomorra’ya ne kadar benziyor! Dünya ahlaksızlık batağına gittikçe daha derin şekilde batarken, aklımıza resul Pavlus’un yazdığı şu uyarı geliyor: “Bu gibi şeyleri işliyenler ölüme müstahaktır.” (Rom. 1:18, 26-32) Sevgi dolu Tanrı, bu şeyler sisteminin korkunç kötülüğüne artık daha fazla izin vermeyecektir. Aksine, yarattığı yeri kirletenleri yok edecektir.—Vah. 11:18.
ÜNLÜ FAHİŞEYİ TEŞHİS ETMEK
13. ‘Ruhi zina’ ifadesiyle ne kastediliyor?
13 Bununla birlikte, Mukaddes Kitap, ruhi ahlaksızlıktan da bahsediyor. Bu, pak dini uyguladıklarını söyleyip de, Şeytan’ın yeryüzündeki sisteminin işlerine karışanlar tarafından yapılmaktadır. Mukaddes Kitap şöyle diyor: “Ey fuhuş işliyenler, bilmiyor musunuz ki, dünyaya dostluk Tanrı’ya (YD) düşmanlıktır? İmdi kim dünyaya dost olmak isterse, kendini Tanrı’ya (YD) düşman eder.” (Yak. 4:4) Tanrı’nın hizmetçileri olduklarını iddia edenler tarafından dünya ile kurulan bu dostluk veya işlenen ruhi zina, Yehova’nın onlardan öç almasını gerektiren diğer önemli bir sebeptir. Neden böyle söylüyoruz?
14. “Ünlü fahişe” ve üzerinde oturduğu “sular” neyi sembolize eder?
14 Mukaddes Yazıların Vahiy kitabının 17. babında yazılanlardan dolayı böyle söylüyoruz. Orada “çok sular üzerinde oturan büyük fahişe”den söz edildiğini okuyoruz. Bu ne anlama gelir? 15. ayete göre, çok “sular, kavmlar ve cemiyetler ve milletler ve dillerdir.” Fakat insanlar üzerinde hâkim olan “büyük fahişe” kimdir? Katolik bir tercüme olan The Jerusalem Bible ona “ünlü fahişe” olarak değinmektedir. O ünlü olmak için ne yapmıştır? Bu konuda bir ipucu veren Vahiy 17:5 şöyle diyor: “Alnı üzerinde bir isim yazılmıştır: Sır, büyük Babil, dünyanın fahişelerinin ve çirkinliklerinin anası!”
15. Babil’e ne oldu? Onun bıraktığı miras nedir?
15 Buna göre, “ünlü fahişe”nin ismi “Büyük Babil”dir. Bu isim, onu, Kral Nebukadnetsar’ın zamanındaki ahlaksız cinsel tapınma ve fesatla dolu olan eski Babil’e bağlar. (Dan. 4:28-30) Bugün, Nebukadnetsar’ın Babil şehri artık bulunmuyor. Çağdaş Irak’taki bu şehir, “Tanrı (YD) Sodomu ve Gomorrayı yıktığı gibi” harap olmuştur. (İş. 13:19-22) Bununla birlikte, eski Babil, insanlığa bir miras bıraktı. Bu miras nedir? Bu kendi putperestliği, kendi dinidir!
16. (a) Sahte dinin dünya imparatorluğu nasıl gelişti? (b) Tanrı, Büyük Babil’e hangi hükmü veriyor? Neden?
16 Babil, Tufan’dan sonra sahte diniyle tanındı. Bu şehir, Yehova’ya meydan okuyan insanların, bir şehir ve başı göklere kadar yükselen dinsel bir kule inşa ettikleri Babil şehri idi. Yehova, onların dillerini karıştırınca sahte dinlerini de beraberlerinde götürerek Babil’den “bütün yeryüzü üzerine” dağıldılar. Döndüncü yüzyılda, irtidat etmiş Hıristiyanlar, Babil’in doktrinleriyle merasimlerini, bugüne kadar Katolik ve Protestan mezheplerinde mevcut olan dinsel sisteme dahil ettiler. Böylece, gerek “Hıristiyan” ve gerekse de Hıristiyan olmayan dinleri içine alan sahte dinin dünya imparatorluğu olan “Büyük Babil” meydana geldi. “Büyük Babil”, tarihin zulümlerine, şiddet olaylarına ve dünya savaşlarına karıştığından dolayı, Tanrı ona şu hükmü verdi: “Ve peygamberlerin ve mukaddeslerin ve yeryüzünde boğazlananların hepsinin kanı onda bulundu.”—Vah. 17:5, 6; 18:24; Tekv. 10:8-10; 11:1-9.
17. “Kırmızı canavar” kimi temsil eder? O, peygamberliği nasıl gerçekleştirdi?
17 Büyük Babil’in dünya ile zina niteliğindeki ‘dostluğu’ daha da ileri gider. Bu ilişkiye onun sembolik bir “canavar” ile olan otoriter ilişkisi de dahildir. Çünkü Vahiy 17:3’te o, “küfür isimlerile dolu kırmızı canavarın üzerine binmiş” olarak tarif edilmektedir. Mukaddes Kitapta, “canavarlar” çok defa yerin siyasal milletlerini sembolize etmek için kullanılmaktadır. (Dan. 7:2-8, 20, 21; Vah. 13:1-18) Vahiy 17. baptaki peygamberlik ise, “yedi başı ve on boynuz”u olan garip bir “canavar”dan söz ediyor. Çağdaş tarih, bu “canavar”ın ilk defa 1920’de ortaya çıktığını gösteriyor. O, Milletler Cemiyeti idi. II. Dünya Savaşı esnasında geçici olarak faaliyetsiz duruma düştü. Peygamberliğe uygun olarak da 1945’te Birleşmiş Milletler şeklinde gene ortaya çıktı yakında da ‘helake gidecektir’.—Vah. 17:8-11.
18. Büyük Babil’in dini-siyasi birliği nasıl sona erecek?
18 Sahte din, yani “Büyük Babil”, hem Milletler Cemiyetine, hem de Birleşmiş Milletlere yol gösterecek şekilde yardım elini uzatmağa çalışmıştır. Oysa Tanrı’nın Sözü, Papalar ve başka dinsel liderlerin yürüttükleri bütün bu dinsel ve siyasal ilişkinin yakında sona ereceğini gösteriyor. “Ünlü fahişe”, canavarın üzerinde sağlam şekilde oturmuş olduğunu zannettiği bir anda, Tanrı, Birleşmiş Milletler olan “canavar”ın sembolik “on boynuz”unun askeri gücünü bu ünlü “fahişe”ye karşı kullanmasını sağlayacaktır. Onlar, sırtından onu atacaklar ve sanki ateşle tamamiyle yok edecek gibi “perişan. . . .edecekler.”—Vah. 17:16, 17.
“ONDAN ÇIKIN”
19. Tanrı şimdi, tüm samimi ve dindar kişilere sevgisini nasıl gösteriyor?
19 Bu hüküm saati yaklaştıkça, Tanrı, sevgisini nasıl ifade ediyor? Şu yolla: Tüm samimi Katoliklere, Protestanlara, Budistlere, Hindulara, kısaca, Tanrı’nın kavmi haline gelmek isteyen tüm sahte dinin üyelerine, Vahiy 18:4, 5’de kayıtlı olan şu acil daveti sunmaktadır: “Onun günahlarına şerik olmıyasınız, ve onun belâlarından hisse almıyasınız diye ondan [Babil’den] çıkın; çünkü onun günahları göke kadar erişti, ve Tanrı (YD) onun haksızlıklarını hatırladı.”
20. Büyük Babil’den uzaklaşmak neden acildir?
20 Tanrı’nın hükmünün infazı her gün daha da yaklaşmaktadır! Zaten dine karşı olan milletler, Birleşmiş Milletler teşkilatında büyük güce sahiptirler. Petrole susamış militarist ülkeler, Hıristiyan âleminin ülkelerini olduğu kadar İslam dünyasını da çok zamandan beri tehdit etmektedirler. Şimdi, hakikati ve adaleti seven herkes, gecikmeden ünlü “fahişe”den uzaklaşmalıdır. Evet, Tanrı’nın krallığına kaçmalıdır.
21. Armagedon nedir? Milletler hangi olayda kendilerini orada bulacaklar?
21 Sahte dinin dünya imparatorluğu olan “Büyük Babil”in yok edilmesinin ardından hangi şey olacaktır? Mukaddes Yazılar “canavar”ın “on boynuz”unun yeryüzünde Yehova’nın Şahitleri tarafından temsil edilen hakiki dine saldıracaklarını gösteriyor. Fakat o zaman onlar, kendilerini, Tanrı”ya karşı Armagedon’da dövüşmek üzere toplanmış olarak bulacaklar! Armagedon, Filistin diyarının küçük bir yöresi değildir. O şimdiye kadar olan çatışmaların en büyüğü, yani “Her Şeye Kadir olan Tanrı’nın (YD) büyük gününün cengi”nde öç alacağı anlamına gelen bir dünya durumudur!—Vah. 16:14, 16; 17:12-14.
22. Mukaddes Yazılar, Armagedon’un adil bir savaş olduğunu nasıl gösteriyor?
22 Mukaddes Kitap, Tanrı’nın ‘hükmetmek ve adaletle savaşmak’ için göklerin ordusu ile birlikte İsa Mesih’i kullandığını söylüyor. Evet, Armagedon adil bir savaş olacaktır. Nasıl? Tanrı’yı tanımak istemeyen ve O’nun hüküm sürme hakkına karşı çıkan yeryüzündeki tüm insanlar ve milletler üzerine hak edilen öcü getirmekle. O savaşta Tanrı, yok etme işini, seçerek yapacaktır. O kötüleri yok edecek, fakat resul Pavlus’un dediği gibi, “Rabbimiz İsa’nın inciline itaat” eden herkesi kurtaracaktır. Bu şekilde Armagedon, Tanrı’nın sevgisiyle öcünü dengeleyecektir.—II. Sel. 1:8; Mezm. 145:20; Vah. 19:11-21.
23. (a) Mezmur 145:17-21’de gösterildiği gibi, Yehova ne tür bir Tanrı’dır? (b) Fakat, ‘sevgi Tanrısı’ neden öç alır? (c) “Öç günü” yaklaştğı için, ne yapmalıyız?
23 O halde, ‘sevgi Tanrı’sının’ aynı zamanda öç alan bir Tanrı olması gerektiğini takdir ediyor muyuz? Bunun nedeni, O’nun adaleti sevmesi ve kötülükten nefret etmesidir. (Mezm. 145:17-21) O’nun büyük isminin ve maksadının haklı çıkarılması gereklidir! Tanrı’nın, özenerek yarattığı bu şahane yerimizi, geçen milenyumlar boyunca kirletenlerden, yani kan suçundan, yolsuzluktan ve ahlaksızlıktan arındırması ne kadar gereklidir! Yeryüzü, ancak o zaman Tanrı’nın insanlık için amaçladığı küresel bir cennet haline gelecektir! Ama önce, eşsiz ‘sevgi Tanrısı’ düşmanlarından öcünü alarak bunun yolunu hazırlamalıdır. O’nun öç alma günü şimdi çok daha yakın olduğu için mutlu değil miyiz? Öyleyse, Tanrı’nın şu sevgi dolu davetini kabul edenler arasında olalım: “Ey milletler, onun kavmi ile beraber sevinin; çünkü . . . . hasımlarına intikamla karşılık ver”ir.—Tesn. 32:43.
[Sayfa 12’deki çerçeve]
DÜNYANIN DURUMU
“DÜNYA ÇARPIŞMA YOLUDA. Askeri harcamalar, korku verecek şekilde büyümeğe devam ediyor. . . . Şimdiki harcama, on yıl önceki toplam harcamanın iki katıdır. . . . . Dünyada 1966’da askerin donatımı için harcanan miktar, her çocuğun eğitimi için harcanan miktarın 60 katıdır.”—To the Point”, 3 Kasım 1978.
“FRANSIZLAR FELAKET BEKLİYORLAR. Geleceğin havası, korku ve sıkıntı havasıdır, bu bir gerçektir. Bazı kişiler, ekonomik çöküntünün veya savaşın, ya da her ikisinin birden muhakkak geleceğini fısıldamağa başladılar ve sanki bir yükten kurtuluyormuş gibi yapabilecekleri hiç bir şeyin kalmadığı fikrine sahiptirler. Onlar gelecek felaketi şimdiden kabul ettiler.”—New York “Times”, 17 Kasım 1979.
“BATI ALMANLAR ARMAGEDO’DAN KORKUYORLAR. Milletlerarası durum, önü alınmaz şekilde bozulunca, savaş kâbusları, Batı Almanları huzursuz etmeğe başlamıştır. . . . . Geçenlerde yapılan bir ankete göre, nüfusun yaklaşık yüzde 60’ı bundan sonraki 3 yıl içinde bir savaşın patlak vermesinin mümkün olacağına inanmaktadırlar.”—“The Times” Londra, 23 Nisan 1980.
“Dünya çapında, bir yılda 500 milyar veya her dakika bir milyon dolar askeri harcama yapılıyor. Sanki bu muazzam miktar yetmiyormuş gibi, askeri harcamalarda daha da büyük bir artış görmek üzereyiz.”—World Press Review, Ağustos 1980.
[Sayfa 14’teki çerçeve]
“SON GÜNLERİN” MEYVELERİ
“Los Angeles Polis Müdüriyetince hazırlanan bir rapora göre, sadece bu şehirde cinsel arzularını homoseksüellerle karşılamak isteyen yetişkin erkek müşterilerinin bu arzularını değerlendiren bir şebeke, yaşları 17’den daha küçük 25.000 genci çalıştırıyor. Henüz 12 yaşında olan bir genç, günde 1000 dolar kazanıyor.”—“İndianapolis Sunday Star”, 17 Haziran 1979.
“Geçen yıl, Denver’de tutulanan yaklaşık 1000 fahişeden 400’ü erkek idi. Bu rekorun bu yıl kırılması bekleniyor ve tutuklanacak erkek fahişelerin sayısının kadın fahişelerden daha fazla olması ihtimali mevcuttur.”—“Rocky Mountain News”, 8 Temmuz 1979.
Birleşik Metodist Kilisesinin en yüksek mahkemesi, homoseksüelliğini açıkça itiraf eden bir kişinin, New York şehrindeki Washington Square Kilisesindeki papazlık görevine devam edebileceğini kararlaştırdı.”—New York “Times”, 3 Kasım 1979.
[Sayfa 16’daki çerçeve]
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VEYA TANRI’NIN KRALLIĞI—HANGİSİ
Din hâlâ Birleşmiş Milletlerin üzerinde oturmaya gayret edip onların kararlarına yön vermeğe çalışıyor. Bu doğrultudaki son hareket Papa II. John Paul’un 2 Ekim 1979’da büyük bir gösteri şeklindeki Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı önünde yaptığı konuşmada görülmüştür. Papa şunları söyledi: “Bugünkü iştirak etmemin nedeni, şüphesiz Papalık ile Birleşmiş Milletler teşkilatı arasındaki özel işbirliği bağıdır. . . . Birleşmiş Milletlerin her zaman için sulh ve adalet mercii olarak kalacağını ve insanlara hürriyet ve daha iyi bir gelecek sağlayacağını ümit ediyorum.” Ancak Papa, Tanrı’nın sulh, adalet ve hürriyet sağlamak için kullanacağı araçtan, yani İsa’nın “gökte olduğu gibi yerde de senin iraden olsun” diye Babasına dua ederken değindiği Krallıktan hiç söz etmek gereğini bile görmedi. (Mat. 6:10; Vah. 11:15) Birleşmiş Milletlerin içinde dine karşı olan güçlerin kuvvetlenmesi, ‘Sahte dinin dünya imparatorluğunun’ geleceğiyle ilgili ümit verici değildir.—Vah. 17:16, 17.
[Sayfa 14’teki resim]
Yeni bir nizam için eskisi kaldırılmalı.