Watchtower ONLINE KÜTÜPHANE
Watchtower
ONLINE KÜTÜPHANE
Türk İşaret Dili
  • KUTSAL KİTAP
  • YAYINLAR
  • İBADETLER
  • nwt Hezekiel 1:1-48:35
  • Hezekiel

Bu kısım için bir video yok.

Üzgünüz, video yüklenirken bir hata oluştu.

  • Hezekiel
  • Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Kutsal Kitap Yeni Dünya Çevirisi
Hezekiel

Hezekiel

1 Otuzuncu yılın dördüncü ayında, ayın beşinci günü, ben Kebar Irmağı+ kıyısında sürgünlerle+ birlikteyken, gökler açıldı+ ve Tanrı’dan gelen görüntüler gördüm.+ 2 Kral Yehoyakin’in+ sürgünlüğünün beşinci yılında, ayın beşinci günü, 3 kâhin Buzi’nin oğlu Hezekiel,+ Kaldelilerin+ memleketinde, Kebar Irmağı kıyısındayken, ona Yehova’nın sözü geldi.+ Yehova orada elini onun üzerine koydu.+

4 Baktım, kuzeyden esen bir kasırga,+ büyük bir bulut kümesi+ ve parıldayan bir ateş gördüm;+ bulutun tüm çevresi ışık saçıyordu ve ateşin ortasında gümüşlü altın* gibi görünen parlak bir şey vardı.+ 5 Ortasında insana benzeyen dört canlı vardı;+ görünüşleri şöyleydi: 6 Her birinin dört yüzü+ ve dört kanadı vardı;+ 7 ayakları düzdü ve tabanları buzağının tabanına benziyordu;+ parlatılmış bakır gibi ışıl ışıldı.+ 8 Dördünün de yüzleri ve kanatları vardı;+ dört yanda her kanadın altında insan eli vardı.+ 9 Kanatları birbirine değiyordu. Bu canlılar giderken her biri dosdoğru ileri gidiyor, sağa sola dönmüyorlardı.+

10 Yüzlerinin neye benzediğine gelince, dördünün de insan+ yüzü, sağında aslan+ yüzü+ vardı; yine dördünün de solunda boğa+ yüzü+ ve ayrıca kartal yüzü+ vardı. 11 Yüzleri böyleydi. Kanatları+ yukarı doğru açılmıştı. Her birinin iki kanadı birbirine değiyor, iki kanadı da bedenini örtüyordu.+

12 Hareket ettiklerinde her biri dosdoğru gidiyordu.+ Ruh nereye isterse oraya gidiyorlar,+ giderken sağa sola dönmüyorlardı.+ 13 Bu canlıların neye benzediğine gelince, kor alevleri gibi görünüyorlardı.+ Onların arasında meşalelere benzeyen+ şeyler ileri geri hareket ediyordu. Ateş parlaktı ve içinden şimşekler çakıyordu.+ 14 Bu canlılar şimşeğe benziyor, ileri geri hızla hareket ediyorlardı.+

15 Onlara bakarken gördüm ki, dört yüzü+ olan bu canlıların her birinin yanında, yere değen bir tekerlek vardı.+ 16 Tekerleklerin görünüşüne+ ve yapısına gelince, dördü de birbirine benziyor ve krizolit taşı+ gibi parlıyordu. Görünüşleri ve yapıları birbirine geçmiş iki tekerlek gibiydi.+ 17 Hareket ettiklerinde dört yöne de gidebiliyorlar,+ sağa sola sapmıyorlardı.+ 18 Tekerlekler öyle yüksekti ki korku uyandırıyordu. Dördü de çepçevre gözlerle doluydu.+ 19 Dört canlı hareket edince yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyor, dört canlı yerden yükselince tekerlekler de yükseliyordu.+ 20 Ruh nereye isterse, onlar oraya gidiyorlardı. Dört canlının ruhu tekerleklerde olduğundan, onlar yükseldiğinde yanlarındaki tekerlekler de yükseliyordu. 21 Onlar hareket edince tekerlekler de hareket ediyor, onlar durunca tekerlekler de duruyor, onlar yerden yükselince hemen yanlarındaki tekerlekler de yükseliyordu; çünkü dört canlının ruhu tekerleklerdeydi.+

22 Buz gibi pırıldayan gök kubbeye benzer+ etkileyici bir şey dört canlının başları üzerinde yayılmıştı.+ 23 Kanatları bu kubbenin altında birbirine değecek şekilde dik duruyordu. Her birinin bu yanında ve diğer yanında iki kanadı bedenlerini örtüyordu. 24 Sonra kanatlarının sesini duydum. Gürül gürül akan suların sesi gibi,+ Mutlak Gücün Sahibinin sesi gibiydi. Hareket ettiklerinde büyük bir kalabalığın,+ sanki bir ordunun sesini+ duydum. Durduklarında kanatlarını indiriyorlardı.

25 Sonra, başları üzerinde duran gök kubbenin yukarısından bir ses duyuldu. (Durduklarında kanatlarını indiriyorlardı.) 26 Başları üzerinde duran gök kubbenin üstünde görünüşü safir taşı gibi,+ tahta benzer bir şey vardı.+ Tahta benzer şeyin üzerinde de insan görünümünde biri oturuyordu.+ 27 Sonra beli andıran kısmının üst tarafında, içi dışı ateş gibi,+ gümüşlü altın gibi parıldayan bir şey+ gördüm; beli andıran kısmının alt tarafında, ateşe benzeyen bir şey gördüm. Her tarafı parlıyordu. 28 Ayrıca sağanak yağmur gününde bulutlar arasından çıkan gökkuşağına benzer+ bir şey vardı. Çevresini saran parlaklığın görünümü böyleydi. Yehova’nın ihtişamlı görünümüne benziyordu.+ Bunu görünce yere kapandım;+ o zaman birinin benimle konuştuğunu duydum.

2 Bana şöyle dedi: “Ey insanoğlu,+ ayağa kalk da seninle konuşayım.”+ 2 O konuşur konuşmaz ruh içime girmeye başladı.+ Sonunda, konuşanı duyabileyim diye beni ayaklarımın üzerine dikti.+

3 “Ey insanoğlu!” dedi. “Seni İsrailoğullarına, Bana başkaldıran o asi milletlere+ gönderiyorum.+ Ta bugüne kadar hem onlar hem de ataları Bana karşı geldiler.+ 4 Onlar yüzsüz+ ve yüreği nasır bağlamış+ oğullardır. Seni onlara gönderiyorum; şöyle diyeceksin: ‘Bunlar Ulu Rab Yehova’nın sözleri.’ 5 İster dinlesinler+ ister dinlemesinler+ (çünkü onlar asi bir evdir),+ aralarında bir peygamber bulunduğunu mutlaka bilecekler.+

6 Sen, insanoğlu! Çevrende seni iğneleyen+ inatçı insanlar olsa da,+ akreplerin arasında yaşıyor olsan da;+ onlardan korkma,+ sözleri de seni korkutmasın.+ Onlar asi bir ev olsa da,+ sözleri seni korkutmasın ve onların karşısında dehşete düşme.+ 7 Onlar isyankârdır; fakat dinleseler de dinlemeseler de sözlerimi onlara bildirmelisin.+

8 Sen, insanoğlu! Söylediklerimi iyi dinle! O asi ev gibi sen de asi olma.+ Ağzını aç ve sana vereceğimi ye.”+

9 O zaman baktım ki, bana doğru bir el uzanmıştı+ ve avcunun içinde bir kitap tomarı vardı.+ 10 Önümde onu yavaş yavaş açtı. Tomarın önü ve arkası yazılıydı;+ içinde ağıtlar, iniltiler ve feryatlar vardı.+

3 Bana, “İnsanoğlu, sana verileni ye!” dedi. “Bu tomarı ye,+ sonra da gidip İsrail evine sözlerimi bildir.”

2 O zaman ağzımı açtım, O da tomarı bana yavaş yavaş yedirdi.+ 3 “İnsanoğlu, sana verdiğim bu tomarı ye, mideni ve bağırsaklarını onunla doldur” dedi. Ben de yemeye başladım. Ağzımda tadı bal gibiydi.+

4 Sonra şöyle dedi: “İnsanoğlu, gidip İsrail halkının+ arasına gir ve sözlerimi onlara bildir. 5 Seni, konuştukları anlaşılmayan,+ dili zor+ bir halka değil İsrail evine gönderiyorum. 6 Evet, sözlerini anlamayacağın, konuştukları anlaşılmayan, dili zor insanlara gönderilmedin.+ Eğer seni onlara göndermiş olsaydım dinlerlerdi.+ 7 Fakat İsrail evi seni dinlemek istemeyecek, çünkü Beni dinlemek istemiyor.+ Bütün İsrail halkı dik başlı ve yüreği nasır bağlamış kişilerdir.+ 8 Sana onlarınki kadar sert bir yüz+ ve onlarınki kadar sert bir alın verdim.+ 9 Alnını elmas gibi sertleştirdim, çakmaktaşından daha sert yaptım.+ Onlar asi bir ev+ olsa da onlardan korkma+ ve onların karşısında dehşete kapılma.”+

10 Şunları da dedi: “İnsanoğlu, sana söyleyeceğim bütün sözleri can kulağıyla dinle ve yüreğine koy.+ 11 Sürgündeki halkın,+ kendi halkının arasına girip konuşacaksın. İster dinlesinler ister dinlemesinler, ‘Bunlar Ulu Rab Yehova’nın sözleridir’ diyeceksin.”+

12 Bir ruh beni alıp götürdü+ ve arkamdan büyük bir gürleme+ duydum: “Yehova’nın ihtişamına Kendi yerinden şükürler yükselsin!”+ 13 Kanatları birbirine değen canlıların kanat sesi+ ve hemen yanlarındaki tekerleklerin sesiyle+ birleşen büyük bir gürleme vardı. 14 Ruh beni alıp götürdü;+ giderken içim acı ve öfkeyle doluydu. Yehova’nın kuvvetli eli üzerimdeydi.+ 15 Böylece Kebar Irmağı+ kıyısında, Tel-abib’de yaşayan sürgün halkın arasına girdim.+ Onların bulunduğu yerde oturmaya başladım ve orada, onların arasında yedi gün şaşkınlık içinde oturup kaldım.+

16 Bu yedi günün sonunda bana Yehova’nın sözü geldi:

17 “Ey insanoğlu, seni İsrail evine gözcü koydum.+ Ağzımdan çıkanları dinleyeceksin ve Benim adıma onları uyaracaksın.+ 18 Ben kötüye, ‘Kesinlikle öleceksin!’+ dediğimde, sen onu uyarmazsan ve kötülüğünden dönüp canını kurtarsın diye konuşmazsan,+ kötü olduğu için kendi suçu yüzünden ölecek,+ fakat onun kanının hesabını senden soracağım.+ 19 Ancak sen uyardığın+ halde kötülüğünden ve kötü yolundan dönmezse, o kötü kişi suçu yüzünden ölecek,+ sen ise kendi canını kurtarmış olacaksın.+ 20 Doğru yolda giden bir kişi yolundan dönüp+ haksızlık yaptığında, Ben önüne bir günah tuzağı koyunca,+ sen onu uyarmadığın için ölecek. Evet o, günahı yüzünden ölecek+ ve yaptığı doğru işler anılmayacak,+ fakat onun kanının hesabını senden soracağım.+ 21 Oysa sen doğru kişiyi günah işlemesin diye uyarırsan+ ve günah işlemezse, uyarılmış olduğu için yaşamaya devam edecek.+ Sen de kendi canını kurtarmış olacaksın.”+

22 Yehova orada elini üzerime koydu; bana, “Kalk, ovaya+ git, seninle orada konuşacağım” dedi. 23 Böylece kalkıp ovaya gittim. İşte, Yehova’nın ihtişamı oradaydı.+ Gördüklerim, Kebar Irmağı+ kıyısında tanık olduğum görkeme benziyordu. Hemen yere kapandım.+ 24 Sonra ruh içime girdi,+ beni ayağa kaldırdı.+ Ve O benimle konuşmaya başladı:

“Git, evine kapan. 25 Ey insanoğlu, onların arasına giremeyesin diye, üzerine ipler atıp seni bağlayacaklar.+ 26 Ben de senin dilini damağına yapıştıracağım+ ve dilsiz gibi olacaksın.+ Artık onlara yanlışını gösteren+ bir adam olmayacaksın, çünkü onlar asi+ bir evdir. 27 Ancak seninle konuştuğum zaman dilini çözeceğim ve onlara, ‘Bunlar Ulu Rab Yehova’nın sözleridir’ diyeceksin.+ Dinleyen dinlesin,+ dinlemeyen dinlemesin. Çünkü onlar asi bir evdir.”+

4 “Ey insanoğlu, eline bir kerpiç al ve önüne koyup üzerine bir şehir çiz; o şehir Yeruşalim olsun.+ 2 Sonra onu kuşatma altına al,+ kuşatma duvarını kur,+ bir rampa yap,+ çevresinde ordugâh kur, tüm çevresine koçbaşları yerleştir.+ 3 Ve demir bir levha alıp onu şehirle arana demir bir duvar gibi yerleştir. Yüzünü şehre doğru çevir ve şehir kuşatılmış olsun; onu sen kuşatacaksın. Bu, İsrail evine bir işaret olacak.+

4 Sonra sol tarafına yat ve İsrail evinin suçunu o yanına koy.+ O tarafına yatacağın günler süresince onların suçunu yükleneceksin. 5 Onların suçlu olduğu yılların sayısını+ sana üç yüz doksan gün olarak verdim,+ bu kadar gün İsrail evinin suçunu yükleneceksin. 6 Ve bu süreyi tamamlayacaksın.

Sonra da sağ tarafına yatıp kırk gün boyunca Yahuda evinin suçunu yükleneceksin.+ Sana her yıl için bir gün verdim; bir yıl için bir gün.+ 7 Yüzünü kuşatma altındaki Yeruşalim’e çevirip+ kollarını sıva, çünkü ona karşı peygamberlik edeceksin.

8 Kuşatma günlerini bitirinceye kadar bir tarafından öbür tarafına dönemeyesin diye seni iplerle bağlayacağım.+

9 Buğday,+ arpa, bakla,+ mercimek,+ darı ve kızılbuğday+ alıp bir kaba koy; kendine bunlardan ekmek hazırla. Bir tarafına yatacağın üç yüz doksan gün boyunca bunu yiyeceksin.+ 10 Her gün bu yiyecekten belirli bir miktar yiyeceksin; günde yirmi şekel* olacak.+ Bunu azar azar yiyeceksin.

11 Her gün içeceğin suyun ölçüsü de belirli olacak; altıda bir hin.* Bunu azar azar içeceksin.

12 Yiyeceğin, arpa pidesi+ şeklinde olacak; bunu halkın gözü önünde kuru insan dışkısı+ üzerinde pişireceksin.” 13 Ve Yehova, “İsrailoğullarını milletler arasına dağıttığımda, onlar da ekmeklerini böyle kirli şekilde yiyecekler”+ dedi.

14 O zaman şöyle dedim: “Ah, Ulu Rab Yehova! Ben kendimi asla kirletmedim;+ küçüklüğümden bugüne kadar ne kendiliğinden ölmüş ne de parçalanmış bir hayvan yedim,+ kirli sayılan hiçbir eti ağzıma sürmedim.”+

15 Bunun üzerine, “O halde, insan dışkısı yerine tezek kullan, ekmeğini onun üzerinde pişir” dedi. 16 Sonra, “Ey insanoğlu” dedi, “Ben Yeruşalim’deki ekmek teknelerini* kıracağım.+ Artık ekmeği tartarak, kaygı içinde yiyecekler+ ve suyu ölçüyle, dehşet içinde içecekler.+ 17 Çünkü ekmekleri de suları da kalmayacak, şaşkınlık ve çaresizlik içinde birbirlerine bakacak, öylece çürüyüp gidecekler.”+

5 “Ey insanoğlu, kendine keskin bir kılıç al. Onu berber usturası gibi kullanıp başını ve sakalını tıraş et.+ Sonra kendine bir terazi al ve kestiğin kılları tartarak bölümlere ayır. 2 Üçte birini, kuşatma günleri tamamlandığında+ şehrin ortasında yakacaksın. Sonra diğer üçte birine şehrin her yanında kılıçla vuracaksın.+ Son üçte birlik bölümünü ise rüzgâra savuracaksın; Ben de onların ardından kılıç çekeceğim.+

3 Sonunculardan birazını alıp giysinin eteğine saracaksın.+ 4 Diğerlerini de alıp ateşe atacak ve yakıp kül edeceksin. O ateşten bir yangın çıkıp bütün İsrail evine yayılacak.+

5 Ulu Rab Yehova ‘İşte Yeruşalim!’ diyor. ‘Onu milletler arasına yerleştirdim, her yanında başka ülkeler var. 6 O ise Benim hükümlerime isyan ederek kötülükte diğer milletleri de geçti.+ Benim yasalarımı, çevresindeki memleketlerden daha çok çiğnedi; hükümlerime karşı geldi, yasalarıma uymadı.’+

7 Bu yüzden Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Siz çevrenizdeki bütün milletlerden daha asi+ oldunuz, yasalarıma uygun davranmadınız, hükümlerimi uygulamadınız;+ aksine çevrenizdeki diğer milletlerin hükümlerini uyguladınız, öyle değil mi?+ 8 Bu nedenle, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “Ben sana karşıyım,+ ey şehir! Evet, başka milletlerin gözleri önünde seninle ilgili hükümlerimi gerçekleştireceğim.+ 9 İğrenç işlerin yüzünden sana öyle şeyler yapacağım ki, böylesini ne daha önce yaptım ne de daha sonra yapacağım.+

10 Bu yüzden babalarınız kendi oğullarını yiyecek,+ oğullarınız da babalarını. Evet, hükümlerimi yerine getireceğim ve sağ kalanlarınızı rüzgârın estiği her yöne savuracağım.”’+

11 ‘Bütün iğrençliklerinizle ve tiksindirici putperestliğinizle kutsal mekânımı kirlettiğinizden+ dolayı, varlığım üzerine ant ederim ki, soyunuzu azaltan+ da Ben olacağım; size acımayacağım+ ve yüreğim yumuşamayacak.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 12 ‘Üçte biriniz salgın hastalıkla ölecek+ ve kıtlıkla yok olup gidecek.+ Üçte biriniz kılıçla yere serilecek. Üçte birinizi de rüzgârın estiği her yöne savuracağım+ ve arkanızdan kılıç çekeceğim.+ 13 O zaman öfkem yatışacak;+ onlara olan kızgınlığım geçecek+ ve sakinleşeceğim.+ Öfkemi onlar üzerine boşaltınca anlayacaklar ki Ben Yehova, tam bağlılık istiyorum.+

14 Seni bir harabeye çevireceğim ve çevrendeki bütün milletler arasında utanç içinde kalacaksın, gelip geçen herkes sana bakacak.+ 15 Seninle ilgili hükümlerimi öfke ve hiddetle yerine getirip+ seni cezalandırdığımda, utanç içinde kalacaksın,+ hakaret göreceksin+ ve çevrendeki bütün milletlerde dehşet uyandıracak, onlar için bir ibret olacaksın.+ Ben Yehova, bunları söyleyen Ben’im.

16 Kıtlığın öldürücü oklarını üzerinize gönderdiğimde,+ sizin için bir yıkım olacak. Onları sizi mahvetmek için göndereceğim,+ kıtlığı şiddetlendireceğim ve ekmek teknelerinizi* kıracağım.+ 17 Üzerinize kıtlık ve yırtıcı vahşi hayvanlar göndereceğim,+ sizi çocuklarınızdan edecekler; aranızda salgın hastalıklar+ yayılacak ve oluk oluk kan+ akacak; başınıza kılıç getireceğim.+ Ben Yehova, bunları söyleyen Ben’im.’”

6 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “Ey insanoğlu, yüzünü İsrail dağlarına dön ve onlara+ peygamberlik et.+ 3 Şöyle diyeceksin: Ey İsrail dağları, Ulu Rab Yehova’nın sözlerini dinleyin.+ Ulu Rab Yehova, dağlara, tepelere,+ dere yataklarına ve vadilere şunları diyor: ‘Karşınızda Ben varım! Başınıza kılıç getireceğim ve yüksek yerlerinizi* yıkacağım.+ 4 Sunaklarınızı mahvedeceğim,+ buhurdanlarınızı kıracağım ve katledilenleri iğrenç* putlarınız önünde yere sereceğim.+ 5 İsrailoğullarının cesetlerini iğrenç putları önüne koyacağım ve kemiklerinizi sunaklarınızın etrafına saçacağım.+ 6 Sunaklarınız mahvolup yıkılsın,+ iğrenç putlarınız yok olup gitsin,+ buhurdanlarınız kırılıp parçalansın,+ elinizin eserleri silinip gitsin ve hepsi harap olsun+ diye, yaşadığınız her yerde+ şehirleriniz yerle bir olacak+ ve yüksek yerleriniz yıkılacak. 7 Katledilenler aranızda yere serilecekler;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+

8 Başka memleketlere dağıldığınız zaman, aranızdan bazılarının milletler arasında kılıçtan kurtulup sağ kalmasına izin vereceğim.+ 9 Kurtulanlarınız, tutsak olarak götürüldükleri milletler arasında Beni mutlaka hatırlayacak.+ Çünkü, Benden yüz çevirip başkasına yönelmiş ahlaksız yüreklerini ve milletlerin iğrenç putları ardınca kendilerini şehvete sürükleyen gözlerini görünce yüreğim burkuldu.+ Yaptıkları bütün o iğrençlikler ve kötülükler yüzünden utanacaklar, kendilerinden tiksinecekler.+ 10 O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım; bu felaketi onların başına getireceğimi söylerken boşuna konuşmuyordum.’+

11 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İsrail evinin bütün iğrençlikleri ve kötülüklerinden ötürü “Eyvah!” diyerek ellerini birbirine vur,+ tepin; çünkü onlar kılıçla,+ kıtlıkla+ ve salgın hastalıkla kırılacaklar.+ 12 Uzaktakiler+ salgın hastalıktan ölecek; yakındakiler kılıçla düşecek; sağ kalanlar, kurtulanlar ise kıtlıktan ölecek; ve öfkemi onlar üzerine boşaltacağım.+ 13 Bütün katledilenler, iğrenç putlarına hoş* koku sundukları+ her yerde, bütün sunaklarının etrafında,+ her yüksek tepede,+ bütün dağların doruklarında,+ gür yapraklı her ağacın altında,+ dal budak salmış her büyük ağacın altında,+ o iğrenç putları arasında yere serilince,+ anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+ 14 Elimi onlara karşı kaldıracağım+ ve memleketi virane edeceğim; yaşadıkları yerleri Dibla’ya uzanan çölden de beter bir ıssızlığa gömeceğim. O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”

7 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “Ey insanoğlu, Ulu Rab Yehova İsrail topraklarına, ‘Son geldi’ diyor. ‘Memleketin dört bir köşesine son geldi.+ 3 Evet senin sonun geldi.+ Üzerine öfkemi yağdıracağım, yaptıklarına göre seni yargılayacağım+ ve bütün iğrenç işlerinin karşılığını vereceğim. 4 Sana acımayacağım+ ve yüreğim yumuşamayacak; yaptıklarının karşılığını vereceğim, aranızdaki iğrençliklerin sonuçlarına katlanacaksın.+ O zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+

5 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İşte felaket geliyor, eşi benzeri görülmemiş bir felaket!+ 6 Son geliyor!+ Sonun geliyor; senin için uykudan uyandı. İşte, geliyor!+ 7 Ey memlekette oturanlar, felaket çelengi başınıza geçecek. Vakit geliyor, o gün çok yakın.+ Dağlardan gelen sevinç çığlıkları değil, kargaşa sesi.

8 Çok yakında üzerine gazap yağdıracağım+ ve tüm kızgınlığımı boşaltacağım.+ Yaptıklarına göre seni yargılayacak,+ bütün iğrenç işlerinin karşılığını vereceğim. 9 Sana acımayacağım+ ve yüreğim yumuşamayacak.+ Yaptıklarının karşılığını vereceğim, aranızdaki iğrençliklerin sonuçlarına mutlaka katlanacaksın.+ O zaman anlayacaksınız ki, size bu darbeyi indiren Ben Yehova’yım.+

10 İşte o gün! İşte geliyor!+ Felaket çelengi yola çıktı.+ Değnek çiçek açtı.+ Küstahlık filizlendi.+ 11 Zorbalık çoğalıp kötülüğü cezalandıran bir değnek oldu.+ Kendileri de, zenginlikleri de, aralarındaki kişiler de onları kurtaramayacak; hiç itibarları kalmayacak. 12 Vakit geliyor, gün yaklaşıyor. Alıcı sevinmesin,+ satıcı üzülmesin; çünkü bütün halka öfkeliyim. 13 Satıcı yaşadığı sürece, sattığı malına kavuşamayacak; çünkü bu görüntü bütün halk içindir. Kimse geri dönmeyecek ve kurduğu düzenlerle kimse canını kurtaramayacak.

14 Borazan çalındı,+ herkes hazırlandı, fakat savaşa giden yok; çünkü bütün halka öfkeliyim.+ 15 Dışarıda kılıç,+ içeride salgın hastalık ve kıtlık var.+ Kırda olan kim varsa kılıçla ölecek, şehirde olan kim varsa hastalık ve kıtlıkla yok olacak.+ 16 Kaçabilenler kaçacak;+ dağlarda vadi güvercinleri+ gibi olacaklar; hepsi kendi günahları yüzünden inleyip duracak. 17 Kimsenin eli ayağı tutmuyor+ ve dizlerinden sular* damlıyor.+ 18 Çula+ büründüler ve hepsini bir ürperti aldı;+ bütün yüzlerde utanç var+ ve başlarında saç yok.+

19 Gümüşlerini sokaklara atacaklar ve altınları onlara iğrenç gelecek. Yehova’nın öfke gününde gümüşleri de altınları da onları kurtaramayacak.+ Açlıklarını gideremeyecek, karınlarını doyuramayacaklar, çünkü bu servet onları suça sürükledi.+ 20 Mücevherlerinin güzelliğiyle gurur duydular; iğrenç ve tiksindirici putlarını+ da bunlardan yaptılar. Bu yüzden, bu mücevherleri gözlerinde iğrenç duruma getireceğim.+ 21 Yağmalamaları için yabancıların eline ve ganimet olarak dünyanın kötülerine vereceğim;+ onları kirletecekler.

22 Onlardan yüz çevireceğim.+ Değerli mekânımı* kirletecekler; gerçekten de, haydutlar içeri girip onu kirletecek.+

23 Zinciri+ hazırla! Çünkü memlekette adalet diye kan dökülüyor+ ve şehir zorbalıkla dolu.+ 24 Milletler içinden en kötülerini getireceğim+ ve evlerinizi mülk edinecekler.+ Güçlü olanların gururunu kırıp yok edeceğim,+ kutsal mekânları kirletilecek.+ 25 Istırap çekecekler, huzur arayacak ama bulamayacaklar.+ 26 Felaket üstüne felaket gelecek+ ve kötü haberlerin ardı arkası kesilmeyecek. İnsanlar peygamberden görüntü bekleyecek;+ kâhin kanunu öğretemez, ihtiyarlar da öğüt veremez olacak.+ 27 Kral bile yasa gömülecek,+ beyler umutsuzluktan dehşete kapılacak+ ve memleket halkının eli ayağı tutmayacak. Onlara, yaptıklarının karşılığını vereceğim+ ve kendi hükümleriyle onları yargılayacağım;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”+

8 Altıncı yılın altıncı ayında, ayın beşinci günü, Yahuda ihtiyarlarıyla birlikte evimde otururken,+ Ulu Rab Yehova elini üzerime koydu.+ 2 Bakınca, ateşe benzer bir şey gördüm;+ belini andıran kısmın alt tarafında ateş vardı+ ve belinin üst tarafında gümüşlü altın gibi parlayan bir şey vardı.+ 3 Daha sonra sanki bir el+ uzatıp beni saçlarımdan tuttu ve bir ruh+ beni yer ile gök arasına taşıdı; Tanrı’dan gelen görüntülerde+ Yeruşalim’e götürdü. İç avlunun kuzeye bakan kapısında,+ kıskançlık uyandıran kıskançlık putunun bulunduğu yerdeydim.+ 4 İsrail’in Tanrısının ihtişamı oradaydı;+ tıpkı daha önce ovada gördüğüm gibiydi.

5 Bana, “İnsanoğlu, şimdi kuzeye doğru bak!” dedi. Kuzeye doğru bakınca, sunağın kuzey kapısının girişinde kıskançlık putunu+ gördüm. 6 O zaman bana şöyle dedi: “İnsanoğlu, İsrail evinin ne iğrenç şeyler yaptığını görüyor musun?+ Bak, kutsal mekânımdan uzaklaşayım diye burada neler yapıyorlar.+ Fakat bitmedi, başka iğrenç şeyler de göreceksin.”

7 Sonra beni avlunun girişine getirdi. Orada, duvarda bir oyuk gördüm. 8 O zaman bana “İnsanoğlu, şimdi duvarda bir gedik aç”+ dedi. Ben de duvarda gedik açmaya başladım. Baktım, orada bir giriş vardı. 9 Sonra “İçeri gir” dedi, “Burada yaptıkları berbat ve iğrenç şeyleri gör.”+ 10 İçeri girip baktım. Orada, bütün sürünen canlıların ve iğrenç hayvanların+ tasvirleri,+ İsrail evinin bütün tiksindirici putları+ duvarın her yanına oyulmuştu. 11 Aralarında Şafan+ oğlu Yaazanya’nın da bulunduğu İsrail ihtiyarlarından yetmiş kişi,+ ellerinde buhurdanlarıyla bunların önünde duruyordu. Buhurun yaydığı koku bulut gibi yükseliyordu.+ 12 Sonra bana “İnsanoğlu, İsrail ihtiyarlarının her biri karanlıkta,+ resimli taşların bulunduğu iç odalarında neler yapıyor gördün mü?” dedi. “Çünkü onlar ‘Yehova bizi görmüyor,+ Yehova bu memleketi bıraktı’ diyorlar.”

13 Ve yine bana “Onların yaptığı başka iğrenç şeyleri de göreceksin”+ dedi. 14 Böylece beni Yehova’nın evinin kuzey kapısının girişine götürdü. Orada kadınlar oturmuş, tanrı Tammuz için ağlıyordu.

15 “Ey insanoğlu, gördün mü?” dedi. “Bitmedi, bunlardan daha iğrenç şeyler+ de göreceksin.” 16 Ve beni Yehova’nın evinin iç avlusuna+ götürdü. Yehova’nın mabedinin girişinde, sundurmayla sunak arasında+ yirmi beş kadar adam,+ arkalarını Yehova’nın mabedine,+ yüzlerini doğuya, güneşe doğru dönmüş yere kapanıyorlardı.+

17 “Ey insanoğlu, gördün mü?” dedi. “Yahuda evinin burada böyle iğrençlikler yapması hafife alınacak bir şey mi? Memleketi zorbalıkla doldurdular,+ Beni durmadan öfkelendirdiler. Bak, burnuma dal* uzatıyorlar! 18 Bu yüzden, Ben de öfkeyle harekete geçeceğim.+ Onlara acımayacağım ve yüreğim yumuşamayacak.+ Bana feryat edecekler ama onları duymayacağım.”+

9 Sonra, “Şehri yok edecek olanlar, hepsi ellerinde silahlarıyla yaklaşsın!” diye bağırdığını duydum.

2 Kuzeye bakan yukarı kapı+ tarafından gelen altı adam gördüm; her birinin elinde bir topuz vardı. Onların arasında ketenler giymiş+ ve belinde kâtip hokkası bulunan bir adam vardı. İçeri girdiler ve bakır sunağın yanında durdular.+

3 İsrail’in Tanrısının ihtişamı+ ise, kerubilerin+ üzerinde bulunduğu yerden evin eşiğine+ geldi. Ve Tanrı, belinde kâtip hokkası bulunan ketenler giymiş+ adama seslendi. 4 Yehova ona, “Şehrin içinden geç” dedi, “Yeruşalim’in içinde dolaş ve orada yapılan iğrenç şeyler+ yüzünden ah edip inleyen+ insanların alınlarına işaret koy.”

5 Diğerlerine de, “Onun peşinden gidip şehrin içinden geçin ve vurun” dediğini duydum. “Acımayın ve yüreğiniz yumuşamasın.+ 6 Yaşlı, genç, çocuk, kadın, kız+ demeden hepsini öldürün. Fakat alnında işaret olanların hiçbirine yaklaşmayın.+ İşe Benim kutsal mekânımdan başlayın.”+ Onlar da mabedin önünde bulunan ihtiyarlardan başladılar.+ 7 Ayrıca onlara, “Gidin, mabedi kirletin, avlularını öldürülenlerle doldurun”+ dedi. Onlar da gidip şehirdekileri öldürmeye başladılar.

8 Ve beni sağ bıraktılar; onlar öldürmeye devam ederken yere kapanıp+ “Aman!” diye haykırdım. “Ey Ulu Rab Yehova!+ Yeruşalim’e gazap yağdırırken İsrail’den geri kalan herkesi yok mu edeceksin?”+

9 Bana şöyle dedi: “İsrail ve Yahuda evinin+ suçu çok çok büyük.+ Memleket kanla,+ bu şehir de sahtekârlıkla+ dolu. Çünkü onlar ‘Yehova bu memleketi bıraktı,+ Yehova görmüyor’+ diyorlar. 10 Bu yüzden, onlara acımayacağım+ ve yüreğim yumuşamayacak.+ Yaptıklarının karşılığını vereceğim.”+

11 Derken, belinde kâtip hokkası bulunan ketenler giymiş adam geri gelip şu haberi verdi: “Bana emrettiğini tam olarak yaptım.”+

10 Ben bakarken, kerubilerin başı üzerindeki gök kubbede+ tahta benzer+ bir şey gördüm; sanki safir taşındandı.+ 2 Sonra O, ketenler giymiş adama,+ “Kerubilerin alt tarafına, dönen tekerleklerin+ arasına gir” dedi. “İki avcunu da kerubilerin arasındaki korlarla doldur+ ve onları şehrin üzerine saç.”+ Ve adamın oraya girdiğini gördüm.

3 Adam oraya girdiğinde kerubiler evin sağ tarafında duruyordu ve bulut iç avluyu dolduruyordu.+ 4 Yehova’nın ihtişamı+ kerubilerin üzerinden yükselip evin eşiğine doğru hareket etti ve ev yavaş yavaş bulutla kaplandı.+ Avlu da Yehova’nın ihtişamının parlaklığıyla doldu. 5 Kerubilerin kanat sesleri+ dış avludan duyuluyordu. Bu ses Mutlak Güce Sahip Tanrı’nın sesi gibiydi.+

6 Ketenler giymiş adama “Kerubilerin ve dönen tekerleklerin arasından ateş al!” diye emredilince, adam oraya girip tekerleğin yanında durdu. 7 Sonra kerubilerden biri elini uzattı ve aralarındaki+ ateşten+ alıp ketenler giymiş adamın+ avuçlarına koydu. O da bunu alıp gitti. 8 Kerubilerin kanatları altında insan eline benzer bir şey görünüyordu.+

9 Bakmaya devam ederken kerubilerin yanlarında dört tekerlek olduğunu gördüm. Her bir kerubinin yanında bir tekerlek vardı+ ve tekerlekler krizolit taşı gibi parlıyordu. 10 Görünüşlerine gelince, dördü de birbirine benziyordu. Birbirine geçmiş iki tekerlek gibiydiler.+ 11 Hareket ettiklerinde dört yöne de gidebiliyorlardı. Giderken yön değiştirmiyorlardı, çünkü baş nereye bakarsa o yöne gidiyorlardı. Giderken yön değiştirmiyorlardı.+ 12 Bedenlerinin her yeri, sırtları, elleri, kanatları, ayrıca tekerlekler de çepçevre gözlerle doluydu.+ Dördünün de yanında tekerlekler vardı. 13 Tekerleklere, “Dönün tekerlekler!” diyen sesi duydum.

14 Her birinin dört yüzü vardı.+ Birincisi kerubi yüzü, ikincisi insan yüzü,+ üçüncüsü aslan yüzü ve dördüncüsü kartal yüzüydü.+

15 Kerubiler yükseldi;+ bunlar Kebar Irmağı+ kıyısındayken gördüğüm canlılardı. 16 Kerubiler hareket edince yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyor,+ kerubiler yerden yükselmek için kanatlarını kaldırınca tekerlekler de yönlerini değiştirmeden onlarla birlikte yükseliyordu.+ 17 Onlar durunca tekerlekler de duruyor, onlar yükselince tekerlekler de yükseliyordu;+ çünkü dört canlının ruhu tekerleklerdeydi.+

18 Yehova’nın ihtişamı+ evin eşiği üzerinden ayrıldı ve kerubilerin üzerinde durdu.+ 19 Kerubiler kanatlarını kaldırdı ve gözlerimin önünde yerden yükseldiler.+ Onlar ilerlerken tekerlekler de hemen yanlarındaydı. Yehova’nın evinin doğu kapısının girişinde durdular. İsrail’in Tanrısının ihtişamı yukarıda, onların üzerindeydi.

20 Bu canlılar,+ Kebar Irmağı kıyısında bulunduğum sırada+ İsrail’in Tanrısının tahtının altında gördüğüm canlılardı, böylece onların kerubi olduğunu anladım. 21 Her birinin dört yüzü+ ve dört kanadı vardı. Kanatlarının altında insan ellerine benzer bir şey görünüyordu. 22 Yüzlerinin neye benzediğine gelince, Kebar Irmağı kıyısındayken gördüklerimin aynısıydı.+ Hareket ettiklerinde her biri dosdoğru ileri gidiyordu.+

11 Bir ruh+ beni kaldırdı+ ve Yehova’nın evinin doğuya bakan kapısına+ götürdü. Kapının girişinde yirmi beş adam+ vardı; aralarında halkın yöneticileri+ olan, Azzur oğlu Yaazanya’yı ve Benaya oğlu Pelatya’yı gördüm. 2 Sonra Tanrı bana “Ey insanoğlu” dedi, “Bu adamlar kötülük tasarlıyor ve bu şehrin zararına çalışıyorlar.+ 3 ‘Nasıl olsa evlerimizin yapılması çok yakın.+ Bu şehir büyük bir kazan,+ biz de içindeki etleriz’ diyorlar.

4 Bu yüzden onlara karşı peygamberlik et. Peygamberlik et, ey insanoğlu!”+

5 Sonra Yehova’nın ruhu beni etkisine aldı+ ve “Şöyle diyeceksin” dedi, “Yehova şunları diyor:+ ‘Ey İsrail evi, söylediğiniz doğru; aklınızdan geçenleri de biliyorum.+ 6 Bu şehirde pek çok kişiyi katlettiniz, sokaklar öldürdüğünüz insanlarla dolu.’+ 7 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Doğru, şehir kazan;+ fakat etler şehrin ortasına saçtığınız katledilmiş insanlar, evet, etler onlar.+ Siz ise bu şehirden çıkarılacaksınız.+

8 Siz kılıçtan korkuyordunuz,+ Ben de üzerinize kılıç getireceğim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+ 9 ‘Sizi mutlaka bu şehirden çıkaracağım ve yabancıların eline vereceğim.+ Evet, sizinle ilgili hükümlerimi yerine getireceğim.+ 10 Kılıçla yere serileceksiniz.+ İsrail sınırlarında+ sizi cezalandıracağım ve anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+ 11 Bu şehir sizin için kazan olmayacak,+ siz de onun içindeki etler olmayacaksınız. İsrail sınırlarında sizi cezalandıracağım 12 ve anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım. Siz kurallarıma uymadınız, hükümlerimi yerine getirmediniz,+ aksine çevrenizdeki milletlerin hükümlerini yerine getirdiniz.’”+

13 Ben bu peygamberlik sözlerini bildirir bildirmez Benaya oğlu Pelatya öldü.+ Bunu görünce, yüzüstü yere kapanıp “Aman!” diye haykırdım,+ “Ey Ulu Rab Yehova!+ İsrail’den geri kalan herkesi yok mu edeceksin?”+

14 O zaman Yehova sözlerini şöyle sürdürdü: 15 “İnsanoğlu, Yeruşalim’de oturanlar, senin kardeşlerine,+ akrabalık hakkını gözeten adamlara, tüm İsrail evine, evet, kardeşlerinin hepsine, ‘Yehova’dan uzak durun. Bu memleket bize ait, bize mülk olarak verildi’+ dediler. 16 Bu yüzden şöyle de: Ulu Rab Yehova şunları söylüyor: ‘Onları uzaktaki milletler arasına sürmüş ve farklı memleketlere dağıtmış olsam da,+ gitmiş oldukları yerlerde bir süreliğine onlar için kutsal mekân olacağım.’+

17 Bu yüzden şöyle de: Ulu Rab Yehova şunları söylüyor: ‘Ayrıca sizi milletler arasından, dağıldığınız memleketlerden toplayacağım ve İsrail topraklarını size vereceğim.+ 18 Oraya gelecekler ve oradaki iğrenç putperestliği ve bütün tiksindirici şeyleri ortadan kaldıracaklar.+ 19 Onlara tek yürek vereceğim+ ve içlerine yeni bir ruh koyacağım.+ İçlerindeki taştan yüreği+ çıkarıp onlara etten bir yürek vereceğim.+ 20 Böylece Benim yasalarıma uyup hükümlerimi uygulayacaklar, onları yerine getirecekler.+ Onlar Benim halkım olacak,+ Ben de onların Tanrısı olacağım.+

21 Fakat kendi iğrenç ve tiksindirici işlerinin peşinde olanlara gelince,+ yaptıklarının karşılığını mutlaka vereceğim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”+

22 Sonra kerubiler+ kanatlarını kaldırdı, hemen yanlarında tekerlekler vardı.+ İsrail’in Tanrısının ihtişamı+ da onların üzerindeydi.+ 23 Ve Yehova’nın ihtişamı+ şehrin üzerinden yükseldi, şehrin doğusundaki+ dağın+ üzerinde durdu. 24 Bir ruh+ beni kaldırdı+ ve Tanrı’nın ruhunun etkisiyle gördüğüm bir görüntüde Kalde’ye, sürgündeki halkın yanına götürdü.+ Sonra bu görüntü yükselip gözden kayboldu. 25 Ben de Yehova’nın bana gösterdiği her şeyi sürgündeki halka anlatmaya başladım.+

12 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, sen asi bir halkın arasında yaşıyorsun.+ Görecek gözleri var ama görmüyorlar,+ duyacak kulakları var ama duymuyorlar,+ çünkü onlar asi bir evdir.+ 3 Sen insanoğlu, sürgüne gidiyormuş gibi heybeni hazırla ve gündüz vakti onların gözü önünde sürgüne git. Gözlerinin önünde kendi memleketinden başka bir yere sürgüne gideceksin. Asi bir ev olsalar da belki bunu anlarlar.+ 4 Sürgüne gider gibi heybeni alıp gündüz vakti gözleri önünde dışarı çıkaracaksın ve sürgüne götürülenler gibi akşam vakti gözleri önünde yola çıkacaksın.+

5 Halkın gözü önünde duvarda bir oyuk açıp heybeni oradan dışarı çıkar.+ 6 Gözleri önünde heybeni omzunda taşıyıp karanlıkta dışarı çıkaracaksın. Memleketi görmemek için yüzünü örteceksin, çünkü seni İsrail evi+ için bir işaret yaptım.”+

7 Bana emredilen her şeyi aynen yerine getirdim.+ Sürgüne götürecekmiş gibi heybemi gündüz vakti dışarı çıkardım. Akşam vakti ellerimle duvarda oyuk açtım ve karanlıkta heybemi dışarı çıkardım. Halkın gözü önünde onu omzumda taşıdım.

8 Ve sabahleyin bana Yehova’nın sözü geldi: 9 “İnsanoğlu, İsrail evi, o asi ev+ sana ‘Ne yapıyorsun?’ diye sordu değil mi? 10 Onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Halkın beyi+ hakkında bir hüküm var; Yeruşalim’e karşı ve oradaki tüm İsrail evine karşı bir hüküm.’

11 Şöyle de: ‘Ben sizin için bir işaretim.+ Yaptıklarımın hepsi onların başına gelecek. Sürgüne götürülecek ve esir edilecekler.+ 12 Eşyalarını dışarı çıkarmak için duvarda oyuk açacaklar. Halkın beyi karanlıkta eşyalarını omzunda taşıyarak dışarı çıkacak+ ve memleketin halini görmemek için yüzünü örtecek.’ 13 Onun üzerine ağımı atacağım ve ağıma takılıp yakalanacak.+ Onu Babil’e, Kaldelilerin+ memleketine götüreceğim, fakat orayı göremeyecek ve orada ölecek.+ 14 Ona yardım için çevresinde bulunan herkesi, bütün taburlarını dört bir yana* savuracağım+ ve arkalarından kılıç çekeceğim.+ 15 Onları milletler arasına dağıtınca, evet onları başka memleketlere savurunca anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.+ 16 Onların birkaçını kılıçtan, kıtlıktan ve salgın hastalıktan kurtarıp sağ bırakacağım ki,+ gitmek zorunda oldukları memleketlerde,+ yaptıkları bütün iğrençlikleri anlatsınlar.+ O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.”

17 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 18 “İnsanoğlu, ekmeğini titreyerek yiyeceksin ve suyunu huzursuzluk içinde, endişeyle içeceksin.+ 19 Memleket halkına de ki, Ulu Rab Yehova İsrail topraklarında,+ Yeruşalim’de oturanlara şöyle diyor: ‘Ekmeklerini endişeyle yiyecekler ve sularını dehşet içinde içecekler. Orada yaşayanların zorbalığından+ ötürü memleket tamamen ıssız bırakılacak.+ 20 Oturdukları şehirler mahvedilecek+ ve memleketleri tam bir virane olacak;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’”+

21 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 22 “İnsanoğlu, siz İsrail topraklarında+ yaşayanların dilindeki o deyiş de ne? Diyorlar ki ‘Günler gelip geçiyor+ ama bildirilen görüntüler gerçekleşmiyor.’+ 23 Bu yüzden onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Bu deyişi ortadan kaldıracağım ve artık İsrail’de bu deyiş dillerde dolaşmayacak.’+ Ancak şunu bildir: ‘Her görüntünün gerçekleşme vakti yaklaştı.+ 24 İsrail halkı arasında artık boş görüntüler+ ve asılsız kehanetler olmayacak.+ 25 Ben Yehova, Ben konuşacağım. Söylediğim her söz yerine gelecek.+ Ey asi ev, sizin zamanınız+ için bir söz söyleyeceğim ve onu mutlaka yerine getireceğim; artık ertelemeyeceğim.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

26 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 27 “İnsanoğlu, İsrail evi bak ne diyor! Diyorlar ki ‘Onun gördüğü görüntüler uzun zaman sonrası için, peygamberlik sözleri de uzak gelecek hakkında.’+ 28 Bu yüzden onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Artık hiçbir sözüm ertelenmeyecek.+ Söylediğim her söz yerine gelecek.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”+

13 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, İsrail peygamberleri hakkında peygamberlik et,+ kendi arzularına göre peygamberlik edenler hakkında şöyle diyeceksin:+ Yehova’nın sözlerini dinleyin.+ 3 Ulu Rab Yehova, ‘Akılsız+ peygamberlerin vay haline!’ diyor. ‘Ortada gördükleri hiçbir şey yokken,+ kendi arzularına göre bir yol tutturmuşlar!+ 4 Ey İsrail, peygamberlerin harabeler arasındaki tilkiler gibi olmuş.+ 5 Siz Yehova’nın günündeki savaşta ayakta kalsın diye,+ surlardaki gediklere çıkmaz,+ İsrail evi için bir taş duvar örmezsiniz.’+ 6 ‘Asılsız görüntüler görür, yalan kehanetler bildirirler.+ Ben Yehova, onları göndermediğim halde, “Bu Yehova’nın sözü” derler. Sonra da bu sözün yerine gelmesini beklerler.+ 7 Ben bir şey söylemediğim halde, “Bu Yehova’nın sözü” diyorsunuz. Gördüğünüz asılsız bir görüntü, bildirdiğiniz de yalan kehanet değil mi?’+

8 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki asılsız olanı bildirdiniz ve gördüğünüz bir yalandı, Ben size karşıyım.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 9 ‘Asılsız görüntüler gören ve yalan kehanetler bildiren peygamberlere karşı elimi kaldıracağım.+ Artık halkım+ arasında olmayacaklar, İsrail evinin kayıtlarında yer almayacaklar+ ve İsrail topraklarına adım atamayacaklar.+ Böylece anlayacaksınız ki Ben Ulu Rab Yehova’yım.+ 10 Barış olmadığı halde “Barış var!”+ diyerek halkımı aldattıkları için, evet bu nedenle bunlar olacak.+ Çünkü biri bölme duvarı yapıyor, diğerleri de onu boşuna kireçle sıvıyor.’+

11 Duvarı sıvayanlara onun yıkılacağını söyle. Sel gibi bir yağmur boşanacak. Ey siz, dolu taneleri, gökten yağacaksınız. Sonra bir fırtına kopacak ve onu yaracak.+ 12 Evet, duvar yıkılacak. O zaman size ‘Duvarı sıvadığınız harç hani nerede?’+ diye sormazlar mı?

13 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Öfkeyle fırtına koparacağım, kızgınlıkla sel gibi bir yağmur getireceğim; evet, hiddetle yok edici dolu yağdıracağım.+ 14 Kireçle sıvadığınız duvarı yıkacağım; onu yerle bir edeceğim ve temelleri açığa çıkacak.+ Bu şehir yıkılacak ve içinde yaşayan sizler yok olacaksınız. O zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+

15 Bu duvar ve onu sıvayanlar üzerine gazabımı boşaltacağım ve size şöyle diyeceğim: ‘Artık ne duvar, ne de onu sıvayanlar var.+ 16 Evet, Yeruşalim için peygamberlik eden ve barış yokken onun için barış görüntüsü+ gören o İsrail peygamberleri artık yok.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+

17 Sana gelince ey insanoğlu, halkının arasında kendi arzularına göre+ konuşan kadın peygamberlere+ yüzünü çevir+ ve onlara karşı peygamberlik et. 18 Diyeceksin ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İnsanları avlamak için herkese kol bağı diken ve her boyda insana baş örtüsü hazırlayan kadınların vay haline!+ Halkımdan insanları avlarken kendi canınızı kurtarabileceğinizi mi sanıyorsunuz? 19 Birkaç avuç arpa ya da birkaç lokma ekmek için halkımın önünde adıma leke mi süreceksiniz?+ Çünkü siz yalana kulak veren halkıma yalan söyleyerek, ölmemesi gereken canları öldürmek+ ve ölmesi gerekenleri sağ bırakmak istiyorsunuz.’+

20 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey kadınlar, insanları kuş gibi avlamak için kullandığınız bağlara Ben karşıyım. O bağları kollarınızdan sökeceğim; kuş gibi avladığınız o canları salıvereceğim.+ 21 Baş örtülerinizi söküp atacağım ve halkımı elinizden kurtaracağım. Artık tuzağa düşmüş bir av gibi sizin avcunuzda olmayacaklar; o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+ 22 Ben doğru insana acı çektirmediğim halde, yalanlarınızla onun yüreğine keder verdiniz.+ Kötü kişinin yaptıklarını da desteklediniz+ ve kötü yolundan dönüp canını kurtarmadı.+ 23 Bu yüzden ey kadınlar, artık asılsız görüntüler görmeyecek+ ve fal açıp+ kehanette+ bulunmayacaksınız.+ Halkımı sizin elinizden kurtaracağım+ ve anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’”+

14 İsrail ihtiyarlarından bazıları gelip karşımda oturdular.+ 2 O zaman Yehova bana şöyle dedi: 3 “İnsanoğlu, bu adamlar yüreklerinde o iğrenç putlara yer açtı ve onları suça sürükleyen şeyleri gözlerinin önüne koydular.+ Onların Bana danışmasına hiç izin verir miyim?+ 4 Bu yüzden onlarla konuşup diyeceksin ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben Yehova, İsrail halkı arasında yüreğinde o iğrenç putlara+ yer açan, kendisini suça sürükleyen şeyleri gözünün önüne koyan, sonra da peygamberin yanına gelen herkese Ben putlarının çokluğuna göre cevap vereceğim.+ 5 Böylece İsrail halkını kendi yüreklerinden yakalayacağım,+ çünkü onların hepsi o iğrenç putları yüzünden Benden uzaklaştı.’+

6 İsrail halkına de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Geri dönün! İğrenç putlarınızdan vazgeçin!+ Evet, bütün iğrençliklerinizi bırakıp geri dönün!+ 7 Ben Yehova, İsrail evinden ya da İsrail’de yaşayan yabancılardan, Benden uzaklaşıp+ yüreğinde o iğrenç putlara yer açan, kendisini suça sürükleyen o şeyi gözünün önüne koyan, sonra da Bana danışmak+ üzere peygambere gelen herkese Ben cevap veriyorum. 8 O adamdan yüz çevireceğim;+ ibret olsun,+ dilden dile anlatılsın+ diye onu halkımın arasından atacağım;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+

9 ‘Peygamber kandırılıp bir söz söyleyecek olursa, Ben Yehova, o peygamberi kandıran+ Ben olacağım. Elimi uzatacağım ve onu halkım İsrail’in arasından söküp atacağım.+ 10 Suçlarının cezasını çekecekler.+ Peygamberin de, ona danışanın da suçunun cezası aynı olacak.+ 11 Böylece İsrail evinden olanlar artık Benden uzaklaşıp yoldan sapmayacak+ ve suç işleyerek kendilerini kirletmeyecekler. Onlar Benim halkım olacak, Ben de onların Tanrısı olacağım.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”+

12 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 13 “İnsanoğlu, bir memleket Bana sadakatsizlik edip günah işlerse,+ elimi ona karşı da kaldıracağım. Ekmek teknelerini* kıracağım+ ve ona kıtlık göndereceğim;+ orada artık ne insan ne de hayvan yaşayacak.”+ 14 “‘Nuh,+ Daniel+ ve Eyüp,+ bu üç adam orada yaşasaydı, doğrulukları+ sayesinde ancak kendi canlarını kurtarırlardı’, Ulu Rab Yehova’nın sözü.”+

15 “‘Ya da o memlekete yırtıcı hayvanlar gönderseydim,+ memleketi çocuklarından etselerdi+ ve orası yırtıcı hayvanlar yüzünden kimsenin gelip geçmediği bir viraneye dönseydi;+ 16 o üç adam da orada yaşıyor olsaydı, varlığım üzerine ant ederim ki, ne oğullarını ne de kızlarını, yalnızca kendilerini kurtarırlardı ve memleket virane olurdu.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

17 “‘Ya da memleket üzerine kılıç gönderseydim+ ve “Kılıç memleketi kırıp geçirsin” deseydim ve orada ne bir adam ne de hayvan, kimseyi sağ bırakmasaydım,+ 18 o üç adam da orada yaşasaydı,+ varlığım üzerine ant ederim ki, ne oğullarını ne de kızlarını, yalnızca kendilerini kurtarırlardı’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

19 “‘Ya da memlekete salgın hastalık gönderseydim+ ve kan dökerek gazap yağdırsaydım,+ böylece orada ne bir adam ne de hayvan, kimseyi sağ bırakmasaydım; 20 Nuh,+ Daniel+ ve Eyüp+ orada yaşasaydı,+ varlığım üzerine ant ederim ki, ne oğullarını ne de kızlarını kurtarabilirlerdi, doğrulukları sayesinde ancak kendi canlarını kurtarırlardı’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

21 “Bu yüzden, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İnsanın da hayvanın da kökünü kazımak için,+ hükümlerimi yerine getirecek bu dört belayı+ (kılıcı, kıtlığı, yırtıcı hayvanı ve salgın hastalığı)+ Yeruşalim üzerine gönderdiğimde daha neler olacak! 22 Orada kurtulup sağ kalanlar olacak, oradan çıkarılacaklar.+ Onlar sizin oğullarınız ve kızlarınız! Oradan çıkıp size gelecekler, onların tutum ve davranışlarını göreceksiniz.+ Yeruşalim’in başına getireceğim felaketten, onun başına getireceğim bütün şeylerden sonra bununla teselli bulacaksınız.’”

23 “‘Onların tutum ve davranışlarını gördüğünüzde mutlaka teselli bulacaksınız. Ve o memleketin başına getirdiğim şeylerin boşuna olmadığını anlayacaksınız.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”+

15 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, asmayı+ diğer tüm ağaçlardan farklı kılan nedir? Asma çubuğunun ormandaki ağaçlardan farkı nedir? 3 Ondan, işe yarar bir sırık alınır mı? Ya da insanlar kap kacak asmak için ondan askı yapar mı? 4 Ancak yakacak olarak ateşe atılır.+ Ateş onun uçlarını yakıp ortasını kavurunca+ bir işe yarar mı? 5 Yanmamış haliyle bile bir işe yaramıyorsa, yanıp kavrulduktan sonra ne işe yarar ki!+

6 Bu nedenle, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Nasıl ormandaki ağaçlar arasından asmayı yakacak olarak ateşe verdiysem, Yeruşalim halkına da aynısını yapacağım.+ 7 Onlara karşı harekete geçeceğim.+ Ateşten çıkmış olsalar da, ateş onları kavurup yok edecek.+ Gözümü onlara dikince anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’”+

8 “‘Bana sadakatsizlik ettikleri+ için memleketi viraneye çevireceğim.+’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

16 Yehova sözlerine devam etti: 2 “İnsanoğlu, Yeruşalim’e iğrenç işlerini+ bildir.+ 3 De ki, Ulu Rab Yehova Yeruşalim’e şöyle diyor: ‘Kökün Kenan diyarına dayanıyor, sen orada doğdun.+ Baban Amori,+ annen ise Hititli.+ 4 Doğduğun gün+ göbek bağın kesilmedi, suyla yıkanıp temizlenmedin, tuzla ovulmadın ve kundağa sarılmadın. 5 Bunlardan hiçbirini yapan olmadı, çünkü kimse sana acımadı ve şefkat göstermedi.+ Aksine senden tiksindikleri için doğduğun gün boş araziye atıldın.

6 Ben yanından geçerken kanlar içinde debelendiğini gördüm. Kanlar içindeyken sana “Yaşayacaksın!”+ dedim; evet, sen kanlar içindeyken “Yaşayacaksın!” dedim. 7 Benim sayemde, yeşeren kırlar gibi serpildin. Büyüdün,+ geliştin, en güzel süslerle bezendin.+ Sen çırılçıplak ve açıktayken göğüslerin iyice gelişti, saçların gürleşti.

8 Yanından geçerken seni gördüm. Sevda çağındaydın.+ Sana kol kanat gerdim,*+ çıplaklığını örttüm, yemin ederek seninle bir ahit yaptım,+ böylece Benim oldun.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 9 ‘Ayrıca seni suyla yıkayıp+ üzerindeki kanı temizledim ve sana yağ sürdüm.+ 10 Üzerine nakışlı elbise,+ ayağına deri*+ çarık giydirdim. Seni has ketenlere sardım,+ pahalı kumaşlarla donattım. 11 Takılarla süsledim, kollarına bilezikler,+ boynuna gerdanlık+ taktım. 12 Sonra burnuna bir halka,+ kulaklarına küpe+ ve başına güzel bir taç+ geçirdim. 13 Altın ve gümüşle donandın, giydiklerin has keten, pahalı kumaş ve nakışlı elbiseydi.+ İnce un, bal ve zeytinyağı+ ile beslendin, çok ama çok güzelleştin. Giderek krallara layık duruma geldin.’”+

14 “‘Güzelliğin nedeniyle ünün milletler arasında dilden dile dolaşır oldu. Seni görkemimle donattığım+ için kusursuz bir güzelliğin vardı.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

15 “‘Fakat güzelliğine güvenmeye başladın+ ve ününü kullanarak fahişe oldun.+ Yoldan gelip geçen herkesle fuhuş yaptın+ ve onların oldun. 16 Giysilerinden bazılarını alıp kendine rengârenk yüksek yerler yaptın+ ve onların üzerinde fahişelik ettin;+ böylesi hiç olmadı ve bir daha böyle şeyler yapılmayacak. 17 Benim sana verdiğim altın ve gümüşten yapılmış güzel takılarını+ alıp onlarla kendine erkek tasvirleri yaptın+ ve onlarla fahişelik ettin.+ 18 Onları nakışlı elbiselerinle donattın; önlerine Benim yağımı ve Benim buhurumu+ koydun. 19 Sana yemen için verdiğim ince unu, yağı ve balı,+ evet Benim ekmeğimi hoş koku olsun diye onların önüne koydun+ ve bu böyle sürüp gitti.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

20 “‘Yaptığın bunca fahişelik yetmedi mi ki Bana doğurduğun oğulları ve kızları aldın,+ yiyip yutsunlar diye onlara kurban ettin?+ 21 Benim evlatlarımı katlettin,+ onları ateşe atarak* kendi putlarına verdin.+ 22 Bütün bu iğrenç işleri yapıp fahişelik ederken, çırılçıplak ve açıkta olduğun gençlik günlerini, kanlar içinde debelendiğin o halini unuttun.+ 23 (“Vay haline, vay!”+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.) Yaptığın bunca kötülükten sonra, 24 kendine bir tümsek yaptın ve her meydanda bir yüksek yer kurdun.+ 25 Her yolun başında kendine yüksek yerler yaptın,+ güzelliğini iğrenç hale getirdin.+ Her gelip geçene+ kendini sundun ve daha fazla fahişelik yaptın.+ 26 Komşun olan şehvet düşkünü* adamlarla,+ Mısırlılarla fuhuş yaptın+ ve Beni öfkelendirmek için daha da fazla fahişelik ettin. 27 Elimi sana karşı kaldıracağım+ ve payını azaltacağım.+ Seni Filistî kızlarının eline,+ senden nefret eden+ ve senin edepsizliğinden+ utanç duyan kadınların eline vereceğim; sana dilediklerini+ yapacaklar.

28 Doymak bilmediğin için Asurlularla da fuhuş yaptın;+ onlarla da fuhuş yaptığın halde yine doymadın. 29 Fahişeliğin Kenan topraklarına,+ Kaldelilere kadar yayıldı,+ fakat sen yine doymadın. 30 Sana karşı içim öfke dolu.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Çünkü, ancak arsız+ bir fahişenin yapacağı bunca ahlaksız işi sen yaptın!+ 31 Her yolun başında kendine tümsek yaptın ve bütün meydanlarda yüksek yerler kurdun; ücret almaya tenezzül etmeyerek fahişeden de beter oldun. 32 Zina yapan bir kadın, kocası yerine yabancıları yatağına alır.+ 33 Fahişelere armağan verilmesi âdettir.+ Oysa sen, bütün âşıklarına kendin armağan dağıttın.+ Her yerden gelip seninle fuhuş yapsınlar diye onlara rüşvet verdin.+ 34 Senin gibi fahişelik eden hiç olmadı. Fahişelik eden diğer kadınların yaptıklarının aksini yaptın. Hiçbir ücret almayıp sen başkalarına ücret verdin.’

35 ‘Bu yüzden ey fahişe,+ Yehova’nın sözlerini dinle!’+ 36 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki fuhuş yaparken şehvetin ortalığa döküldü,+ edep yerlerin+ âşıklarına+ ve iğrenç putlarına+ doğru açıldı; ve mademki sen onlara oğullarının kanını sundun,+ 37 Ben de, sana tutkun bütün âşıklarını, sevdiklerinin ve nefret ettiklerinin hepsini toplayacağım. Onları her yerden toplayıp karşına çıkaracağım ve edep yerlerini onlara açacağım ve hepsi edep yerlerini görecek.+

38 Zina yapan ve kan döken kadınlara+ verilen hükmü+ sana da vereceğim. Öfkemin ve kıskançlığımın öcünü kanla alacağım.+ 39 Seni onların eline teslim edeceğim, yaptığın tümseği yerle bir edecekler.+ Kurduğun yüksek yerleri yıkacaklar.+ Elbiselerini çıkaracaklar,+ güzel takılarını alacaklar,+ seni çırılçıplak açıkta bırakacaklar. 40 Senin karşına bir topluluk çıkaracaklar.+ Onlar seni taşlayacak+ ve kılıçla katledecek.+ 41 Evlerini ateşe verecekler+ ve pek çok kadının gözü önünde seninle ilgili hükümleri yerine getirecekler.+ Fahişeliğini sona erdireceğim+ ve artık kimseye ücret vermeyeceksin. 42 O zaman sana karşı öfkem yatışacak+ ve kıskançlığım geçecek.+ Sakin kalacağım ve artık kızgınlık duymayacağım.’

43 ‘Gençlik günlerini hatırlamadığın+ ve bütün bu yaptıklarınla Beni kışkırttığın+ için yaptıklarının karşılığını vereceğim.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Artık edepsiz davranışlarını ve iğrenç işlerini sürdüremeyeceksin.

44 Senden söz ederken herkesin dilinde, “Kızı da anası gibi!”+ deyişi+ olacak. 45 Evet, sen kocasından+ ve oğullarından tiksinen o annenin kızısın.+ Kocalarından ve oğullarından tiksinen o kızların da kardeşisin. Senin annen Hititlerdendi,+ baban da Amorilerden.’”+

46 “‘Ablan senin sol tarafında oturan Samiriye+ ve çevre kentleridir,*+ kız kardeşin ise sağ tarafında oturan Sodom+ ve çevre kentleri.+ 47 Sen onların yolundan gitmekle ve onların iğrenç işlerini yapmakla kalmadın,+ çok kısa süre içinde yaptıklarınla onlardan daha büyük zarara yol açtın.+ 48 Varlığım üzerine ant ederim ki, senin ve çevre kentlerinin yaptıklarını, kız kardeşin Sodom ve çevre kentleri yapmadı.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 49 ‘Kız kardeşin Sodom’un suçu şuydu: O da çevre kentleri+ de gururluydu,+ ekmeğe doymuştu,+ rahatı bozulacak diye bir kaygısı yoktu;+ mazlumun+ ve yoksulun elinden tutmadı.+ 50 Onlar önümde iğrenç işlerini+ kibirle sürdürdüler.+ Ben de sonunda onları ortadan kaldırmayı uygun gördüm.+

51 Samiriye’ye+ gelince, o senin günahlarının yarısını bile işlemedi. Sen ise iğrenç işlerini daha da artırıp onları geçtin. Öylesine iğrenç işler yaptın ki, senin yanında kız kardeşlerin masum kaldı.+ 52 Kız kardeşlerini savunmaya çalışırken yaşadığın utanca katlan. Onlardan daha çok günah işleyip iğrenç işler yaptığın için onlar senden daha masum kaldı.+ Yaptıklarınla kız kardeşlerinin masum görünmesine neden olduğun için utan ve bu utanca katlan.

53 Sodom ve çevre kentlerinden esir düşmüş olanları,+ Samiriye ve çevre kentlerinden esir düşmüş olanları toplayacağım; ayrıca senden onlara esir düşmüş olanları da toplayacağım.+ 54 Böylece utancına katlanacaksın.+ Bütün yaptıklarınla onların kendilerini avutmasına neden olduğun için utanç duyacaksın.+ 55 Kız kardeşin Sodom ve çevre kentleri eski durumlarına dönecek, Samiriye ve çevre kentleri eski durumlarına dönecek; ayrıca sen ve çevre kentlerin de eski durumunuza döneceksiniz.+ 56 Gururlu olduğun günlerde, kız kardeşin Sodom’u sözü edilmeye değer görmezdin.+ 57 Kötülüğün açığa çıkmadan+ önce böyle davranırdın. Aram+ kızlarıyla Filistî+ kızlarının ve çevresindekilerin seni ayıplayıp her yönden küçümsedikleri+ günlerde davrandıkları gibi davranıyordun. 58 Edepsiz davranışlarının+ ve iğrenç işlerinin sonuçlarına katlanacaksın!’+ Yehova’nın sözü.

59 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Sen ne yaptıysan sana da aynısını yapacağım,+ çünkü andı hiçe sayarak aramızdaki ahdi bozdun.+ 60 Ben ise, seninle gençliğinde yaptığım ahdi hatırlayacağım;+ seninle devirler boyu sürecek bir ahit yapacağım.+ 61 Ablaların ve kız kardeşlerin geldiklerinde onları karşıladığın zaman, yaptıklarını hatırlayıp+ utanacaksın. Onları sana kız evlat olarak vereceğim,+ fakat bu, seninle yapılan bir ahit nedeniyle olmayacak.+

62 Ben seninle ahdimi pekiştireceğim+ ve anlayacaksın ki Ben Yehova’yım. 63 Böylece hatırlayacak ve utanacaksın.+ Bütün yaptıklarından ötürü senin için bir kefaret sağladığımda,+ utancından bir daha ağzını açmaya+ yüzün kalmayacak.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

17 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, İsrail evi için bir bilmece+ ortaya at ve bir deyiş+ hazırla. 3 Onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Renk renk tüylerle dolu, iri ve uzun kanatlı+ büyük kartal+ Lübnan’a+ geldi; sedir ağacının tepesini+ ele geçirdi.+ 4 Ağacın körpe dallarının ucunu kopardı ve onu Kenan topraklarına getirip+ bir tüccar şehrine bıraktı. 5 Ayrıca o toprağın tohumlarından alıp+ ekilmeye hazır verimli bir toprağa getirdi. Akarsular kenarındaki söğüt gibi,+ bir söğüt ağacı gibi onu ekti. 6 Tohum filizlenmeye başladı, zamanla gelişip büyüyen bodur bir asma oldu.+ Dalları içe doğru dönüktü, kökleri ise altında gitgide gelişiyordu. Sonunda sürgün veren ve dalları uzayan bir asma oldu.+

7 Derken, geniş kanatları ve iri tüyleri+ olan başka bir büyük kartal+ göründü. O asma, köklerini istekle kartala doğru çevirdi;+ kendisini sulasın diye dallarını da dikili olduğu bahçe yatağından kartala doğru uzattı.+ 8 Oysa zaten dal budak salması, meyve vermesi ve heybetli bir asma olması için akarsular kenarında iyi bir toprağa ekilmişti.’”+

9 “Onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Asma hedefine ulaşabilir mi?+ Biri gelip köklerini sökmez mi+ ya da meyvesini hastalıkla vurmaz mı? Yeni çıkmış bütün sürgünleri kurumaz mı?+ Evet kurur. Onu kökünden sökmek için güçlü bir kol ya da çok sayıda adam gerekmez. 10 Başka yere dikilmesi işe yarar mı? Doğu rüzgârıyla kavrulmuş gibi tamamen kuruyup gitmez mi?+ Evet, filizlerinin dikildiği bahçe yatağında kuruyup gider.’”+

11 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 12 “O asi eve,+ ‘Bunların ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor musunuz?’ diye sor. ‘Bakın’ de, ‘Babil kralı Yeruşalim’e geldi ve kralını+ da yöneticilerini de alıp Babil’e götürdü.+ 13 Ayrıca kraliyet soyundan birini aldı+ ve yemin ettirip onunla antlaşma yaptı.+ Memleketin ileri gelenlerini de alıp götürdü ki,+ 14 o krallık zayıflasın,+ kendi ayakları üzerinde duramasın ve ancak yaptığı antlaşmaya uyarak ayakta kalabilsin.+ 15 Fakat o, sonunda isyan edip+ Mısır’a ulaklar gönderdi; kendisine atlar ve çok sayıda asker göndermesini istedi.+ Peki o hedefine ulaşabilir mi? Bütün bunları yapan biri kaçabilir mi? Gerçekten antlaşmayı bozan kurtulabilir mi?’+

16 ‘Varlığım üzerine ant ederim ki,+ ettiği andı hiçe sayan+ ve yaptığı antlaşmayı bozan o adam, onu tahta oturtan kralın yanında, Babil topraklarında ölecek.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 17 ‘Firavun büyük bir ordu ve çok sayıda asker kullansa, pek çok can almak için+ kuşatma duvarı kursa ve bir rampa yapsa bile savaşta ona yardım edemeyecek.+ 18 El sıkışıp+ antlaşmaya girmişti, ama sonra bunları yaptı! Ettiği andı hiçe saydı+ ve yaptığı antlaşmayı bozdu. O kaçıp kurtulamayacak.’+

19 Bu yüzden Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Varlığım üzerine ant ederim ki, andımı hiçe saydığından+ ve aramızdaki ahdi bozduğundan, yaptıklarını ona ödeteceğim. 20 Üzerine ağımı atacağım, ona takılıp yakalanacak.+ Onu Babil’e götüreceğim ve Bana sadakatsiz davrandığı için onunla orada hesaplaşacağım.+ 21 Bütün bölüklerindeki kaçaklara gelince, hepsi kılıçtan geçirilecek ve sağ kalanlar dört bir yana savrulacak.+ O zaman anlayacaksınız ki, bunları söyleyen Ben, Yehova’yım.’+

22 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben de sedir ağacının tepesindeki filizlerden alıp başka yere koyacağım.+ Dallarının ucundan körpe bir filiz koparıp+ onu yüksek, ulu bir dağa dikeceğim.+ 23 İsrail’in yükseklerindeki dağın üzerine onu dikeceğim,+ dal budak salacak, meyve verecek+ ve heybetli bir sedir ağacı olacak.+ Dalları altında her çeşit kuş yaşayacak, yapraklarının gölgesinde barınacaklar.+ 24 Ve bütün orman ağaçları anlayacak ki, Ben Yehova,+ yüksek ağacı alçalttım+ ve bodur ağacı yükseklere çıkardım.+ Yeşil ağacı kuruttum+ ve kurumuş ağacı yeşertip çiçek açtırdım. Ben Yehova, bunu Ben söyledim ve yaptım.’”+

18 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İsrail topraklarında söylediğiniz, ‘Babalar koruk yer, oğulların dişi kamaşır’ deyişiyle ne demek istiyorsunuz?’+

3 ‘Varlığım üzerine ant ederim ki, artık İsrail’de bu deyişi ağza almayacaksınız.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 4 ‘Bütün canlar Benimdir.+ Babanın canı+ da, oğlun canı da Benimdir.+ Günah işleyen+ can ölecektir.+

5 Eğer bir adam adalet ve doğruluktan ayrılmayan dürüst biriyse;+ 6 dağlarda+ putlara sunulan kurbanlar yemediyse,+ İsrail evinin iğrenç putlarından+ medet ummadıysa, komşusunun karısını kirletmediyse+ ve âdet halindeki bir kadına yanaşmadıysa;+ 7 kimseye kötü davranmadıysa;+ rehin aldığını geri verdiyse;+ çalıp çırpmadıysa,+ kendi ekmeğini aç olana verip+ çıplak olanı giydirdiyse;+ 8 hiçbir şeyini faizle+ vermedi ve tefecilik yapmadıysa;+ haksızlıktan elini çektiyse+ ve iki kişi arasında adaleti yerine getirdiyse;+ 9 kanunlarıma uyduysa+ ve hakikate uygun yaşamak için hükümlerime bağlı kaldıysa,+ o gerçekten doğru biridir.+ Mutlaka yaşayacaktır.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

10 Fakat bir babanın bu şeylerden herhangi birini yapan, soyguncu+ ve kan döken+ bir oğlu varsa, 11 (ancak kendisi bunlardan hiçbirini yapmadıysa); oğlu dağlarda putlara sunulan kurbanlar yediyse,+ komşusunun karısını kirlettiyse;+ 12 mazluma ve yoksula kötü davrandıysa;+ çalıp çırptıysa,+ rehin aldığını geri vermediyse;+ iğrenç putlardan+ medet umduysa, yaptığı şey tiksindiricidir.+ 13 Tefecilik+ yaparak yüksek faiz almıştır.+ O kesinlikle yaşamayacaktır. Bütün bu iğrenç işleri yapmıştır.+ Evet, mutlaka öldürülecektir. Kendi kanından kendisi sorumludur.+

14 Diyelim ki, bir babanın oğlu oldu, oğul babasının işlediği günahların hepsini gördü fakat bunların hiçbirini yapmadı.+ 15 Dağlarda putlara sunulan kurbanlar yemedi ve İsrail evinin iğrenç putlarından+ medet ummadı; komşusunun karısını kirletmedi;+ 16 hiçbir insana kötü davranmadı,+ hiçbir rehine el koymadı+ ve çalıp çırpmadı;+ aç olana kendi ekmeğini verdi+ ve çıplak olanı giydirdi;+ 17 mazluma sıkıntı vermedi; tefecilik+ yaparak faiz+ almadı; hükümlerime+ ve kanunlarıma uydu.+ Bu oğul babasının suçu yüzünden ölmeyecektir;+ mutlaka yaşayacaktır.+ 18 Babasına gelince, kardeşini dolandırdığı,+ ondan çalıp çırptığı+ ve kendi halkı arasında her tür kötülüğü yaptığı için,+ evet kendi suçu yüzünden ölecektir.+

19 Siz ise “Babasının suçlarından ötürü neden oğul sorumlu tutulmasın?” dersiniz.+ Fakat oğul adil ve doğru davrandı,+ bütün kanunlarıma uydu ve uymaya devam ediyor.+ O mutlaka yaşayacaktır.+ 20 Ölecek olan, günah işleyen candır.+ Oğul babasının suçlarından sorumlu olmadığı gibi, baba da oğlunun suçlarından sorumlu değildir.+ Doğru kişi kendi doğruluğunun karşılığını alacak,+ kötü kişi de kötülüğünün cezasını çekecektir.+

21 Fakat kötü kişi, işlediği bütün günahları bırakıp dönerse,+ bütün kanunlarıma uyup adil ve doğru davranırsa,+ mutlaka yaşayacak, ölmeyecektir.+ 22 İşlediği suçlar artık anılmayacak.+ O kendi doğruluğu sayesinde yaşayacak.’+

23 ‘Ben kötü kişinin ölümünden hiç zevk alır mıyım?’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Kötü yollarından dönüp yaşamasından sevinç duymaz mıyım?’+

24 ‘Öte yandan, doğru yolda giden bir kişi yolundan dönüp haksızlık ederse;+ kötü kişinin yaptığı o iğrenç işleri yaparak+ yaşamını sürdürürse, yapmış olduğu doğru işlerden hiçbiri anılmayacak.+ Sadakatsizlik ettiği ve günah işlediği için, bunun için ölecektir.+

25 Şimdi siz, “Yehova’nın işleri adil değil!” diyeceksiniz.+ Ey İsrail evi, dinleyin! Benim işlerim mi adil değil?+ Adil olmayan sizin işleriniz değil mi?+

26 Doğru yolda giden bir kişi yolundan dönüp haksızlık ederse+ bu yüzden ölecek; yaptığı haksızlık nedeniyle ölecektir.+

27 Oysa kötü kişi yaptığı kötülüğü bırakıp dönerse, adalet ve doğruluğa uygun davranırsa+ kendi canını kurtaracak.+ 28 Durumunu fark edince,+ işlediği bütün suçları bırakıp döndüğünde+ mutlaka yaşayacak, ölmeyecektir.+

29 Şimdi İsrail evi, “Yehova’nın işleri adil değil!” diyecek.+ Ey İsrail evi, Benim işlerim mi adil değil?+ Adil olmayan sizin işleriniz değil mi?’+

30 ‘Ey İsrail halkı, her birinizi kendi işlerine göre yargılayacağım.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+ ‘Yolunuzdan dönün! Evet, bütün suçlarınızdan tövbe edip dönün!+ Hiçbir şeyin sizi suça sürüklemesine izin vermeyin.+ 31 İşlediğiniz bütün suçlardan arının;+ yeni bir yürek+ ve yeni bir ruh+ edinin! Ey İsrail evi, neden ölesiniz?’+

32 ‘Çünkü Ben kimsenin ölmesinden zevk almam.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Bu yüzden ey sizler, yolunuzdan dönün ve yaşayın!’”+

19 “Şimdi sen, İsrail beyleri için+ bir ağıt yak.+ 2 Şöyle diyeceksin: ‘Senin annen neydi? Aslanlar arasında bir dişi aslan.+ Yeleli genç aslanlar arasında yatar, yavrularını büyütürdü.

3 Zamanla yavrulardan biri büyüyüp+ yeleli genç bir aslan oldu; avını parçalamayı öğrendi,+ insanları bile parçalayıp yutuyordu. 4 Onun yaptıklarını milletler duyuyordu. Sonunda, açtıkları çukura düşüp yakalandı, çengellerle sürüklenip Mısır’a götürüldü.+

5 Anne aslan boşuna beklediğini anlayıp ondan umudu kesince yavrularından bir başkasını aldı.+ Genç bir aslan olan bu yavrusunu öne çıkardı. 6 O da aslanlar arasında dolaşmaya başladı. Yeleli genç bir aslan olmuştu. Zamanla avını parçalamayı öğrendi,+ insanları bile parçalayıp yutuyordu.+ 7 Onların kalelerinin yerini iyice öğrendi, şehirlerini de mahvetti;+ öyle ki memleket ıssız kaldı ve orada sadece onun kükremesi duyulur oldu.+ 8 Çevre memleketlerdeki milletler ona karşı koymaya başladı;+ üzerine ağ attılar.+ Onların açtığı çukura düşüp yakalandı.+ 9 Çengellerle onu kafese kapatıp Babil kralına getirdiler.+ İsrail dağlarında+ bir daha sesi duyulmasın diye, onu ağlarla tutup getirdiler.

10 Annen+ senin kanında, akarsular kenarına dikilmiş bir asma gibiydi.+ Bol su sayesinde dal budak saldı ve meyve verdi.+ 11 Dalları kral asası olacak kadar güçlü oldu.+ Zamanla başka ağaçların dalları arasından yükseldi, öyle ki yüksekliği ve yeşil dallarının çokluğuyla göze çarpıyordu.+ 12 Fakat sonunda öfkeyle kökünden sökülüp+ yere çalındı. Doğu rüzgârı meyvesini kuruttu.+ Güçlü dalı koparıldı, kurudu.+ Onu ateş yakıp yok etti.+ 13 Bu kez çöle,+ susuz ve kurak bir araziye dikildi.+ 14 Dalından ateş çıktı;+ filizlerini ve meyvesini yakıp yok etti. Artık kral asası olacak hiçbir güçlü dalı kalmadı.’+

Bu bir ağıttır ve dilden dile dolaşacaktır.”+

20 Yedinci yılın beşinci ayında, ayın onuncu günü, İsrail ihtiyarlarından bazıları Yehova’ya danışmak için gelip+ karşımda oturdular.+ 2 O zaman Yehova bana şunları söyledi: 3 “İnsanoğlu, İsrail ihtiyarlarıyla konuşacak ve diyeceksin ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Bana danışmaya mı geldiniz?+ Varlığım üzerine ant ederim ki, Bana danışmanıza izin vermem!’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

4 Onlara suçlarını göster! Suçlarını göster, ey insanoğlu!+ Atalarının iğrenç işlerini anlat.+ 5 Onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İsrail’i seçtiğim gün,+ elimi kaldırarak+ Yakup’un soyuna ant ettim+ ve Mısır diyarında onlara Kendimi tanıttım.+ Evet, “Ben Tanrınız Yehova’yım” diyerek ant ettim.+ 6 O gün onları Mısır diyarından çıkarıp başka bir memlekete götüreceğime ant ettim.+ Onlar için seçip kararlaştırdığım o yer süt ve bal akan bir diyardı,+ bütün memleketlerin tacıydı.+ 7 Onlara şöyle dedim: “Hepiniz medet umduğunuz iğrenç putlarınızı atın!+ Mısır’ın iğrenç putlarıyla kendinizi kirletmeyin.+ Ben Tanrınız Yehova’yım.”+

8 Onlar ise Bana isyan etti+ ve Beni dinlemek istemediler. Hiçbiri, medet umduğu iğrenç putları atmadı ve Mısır’ın iğrenç putlarını terk etmedi.+ Bu yüzden, Mısır diyarında onların üzerine tüm kızgınlığımı boşaltmak için gazap yağdıracağımı söyledim.+ 9 Yine de, aralarında bulundukları milletlerin gözünde Kendi adım lekelenmesin diye gerekeni yaptım.+ Çünkü o milletlerin gözleri önünde onları Mısır diyarından çıkarırken kim olduğumu göstermiştim.+ 10 Evet, onları Mısır diyarından çıkardım ve çöle getirdim.+

11 Onlara yasalarımı verdim+ ve hükümlerimi+ bildirdim ki, bunlara uyan kişi bu sayede yaşasın.+ 12 Ayrıca, Benimle onlar arasında bir işaret olması için,+ onları kutsal kılanın Ben Yehova olduğumu anlamaları için Sebt günlerimi de verdim.+

13 Fakat İsrail evi çölde Bana isyan etti.+ Yasalarıma uymadılar+ ve hükümlerime karşı çıktılar;+ oysa onlara uyan kişi yaşayacaktı.+ Sebt günlerimin kutsallığını da hiçe saydılar;+ bu yüzden onları ortadan kaldırmak için çölde üzerlerine kızgınlığımı boşaltacağımı söyledim.+ 14 Fakat Kendi adım uğruna, onları Mısır’dan çıkardığımı gören milletlerin gözünde adım lekelenmesin diye bunu yapmadım.+ 15 Ayrıca, kendilerine verdiğim süt ve bal akan diyara,+ bütün memleketlerin en güzeline+ onları sokmayacağıma çölde ant ettim.+ 16 Çünkü yürekleri iğrenç putlarına bağlı olduğundan,+ hükümlerime karşı çıktılar, yasalarıma uymadılar ve Sebt günlerimin kutsallığını hiçe saydılar.

17 Fakat hallerini görünce acıdım ve onları mahvetmedim,+ çölde yok etmedim. 18 Çölde oğullarına,+ “Atalarınızın kurallarına uymayın” dedim,+ “Onların hükümlerini yerine getirmeyin+ ve iğrenç putlarıyla kendinizi kirletmeyin.+ 19 Ben Tanrınız Yehova’yım.+ Benim yasalarıma uyun+ ve hükümlerimi dinleyip+ yerine getirin.+ 20 Benimle sizin aranızda bir işaret+ olan Sebt günlerimin kutsallığını bozmayın.+ Bilin ki Ben, Tanrınız Yehova’yım.”

21 Bu oğullar da Bana isyan etti.+ Yasalarıma uymadılar ve hükümlerimi dinleyip yerine getirmediler; oysa onlara uyan kişi yaşayacaktı.+ Sebt günlerimin kutsallığını da hiçe saydılar;+ bu yüzden çölde tüm kızgınlığımı onların üzerine boşaltacağımı söyledim.+ 22 Fakat Kendi adım uğruna, onları Mısır’dan çıkardığımı gören milletlerin gözünde adım lekelenmesin diye+ bunu yapmaya elim varmadı.+ 23 Ayrıca çölde, onları milletler arasına dağıtacağıma ve başka memleketlere savuracağıma+ ant ettim.+ 24 Çünkü hükümlerimi yerine getirmediler,+ yasalarıma karşı çıktılar+ ve Sebt günlerimin kutsallığını hiçe saydılar;+ hâlâ atalarının o iğrenç putlarından medet umuyorlardı.+ 25 Ben de onları yararsız kurallara ve kendilerine yaşam kazandırmayan hükümlere teslim ettim.+ 26 Çocuklarından her ilk doğanı ateşe atarak sunularıyla kendilerini kirletmelerine karışmadım.+ Öyle ki, onları perişan edeyim ve Benim Yehova olduğumu anlasınlar.’+

27 Bu yüzden, ey insanoğlu, İsrail evine şu sözleri bildir:+ Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Atalarınız sadakatsiz davranışlarıyla Bana hakaret etmiş oldular.+ 28 Kendilerine vermeye ant ettiğim+ memlekete onları getirdiğimde,+ nerede bir yüksek tepe+ ya da dal budak salmış bir ağaç görseler, kurbanlarını orada kesmeye,+ Beni öfkelendiren sunularını orada sunmaya, hoş kokulu sunularını+ orada takdim etmeye ve dökme sunularını+ orada dökmeye başladılar. 29 Bu yüzden onlara şöyle dedim: “O yüksek yere gitmek de ne demek oluyor? O yerin adının bugün hâlâ Yüksek Yer* olduğunu bilmiyor musunuz?”’+

30 Bu yüzden, İsrail evine de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Atalarınızın yaptığı gibi siz de kendinizi kirletmiyor musunuz?+ Onların iğrenç alışkanlıklarına uyup ahlaksızlık yapmıyor musunuz?+ 31 Oğullarınızı kaldırıp ateşe atarak+ o iğrenç putlarınız için bugün hâlâ kendinizi kirletmiyor musunuz?+ Hem bunları yapıp hem de Bana danışmanıza izin verir miyim, ey İsrail evi?’+

‘Varlığım üzerine ant ederim ki’ Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘Bana danışmanıza izin vermem!+ 32 “Diğer milletler gibi olalım, başka memleketlerin halkları gibi+ ağaca ve taşa tapalım” diyorsunuz.+ Aklınızdan geçen+ bu şeyler gerçekten de olmuyor mu?’+

33 ‘Varlığım üzerine ant ederim ki’ Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘Kralınız olarak saltanat sürerken, kolumun gücünü+ göstereceğim, elimi kaldıracağım ve üzerinize gazabımı boşaltacağım.+ 34 Sizi güçlü kolumla, elimi kaldırarak ve gazabımı boşaltarak dağıttığım memleketlerden toplayacağım; sizi milletler arasından çıkaracağım.+ 35 Milletlerin çölüne getireceğim+ ve orada sizinle yüz yüze hesaplaşacağım.+

36 Atalarınızla Mısır Çölünde nasıl hesaplaştıysam+ sizinle de öyle hesaplaşacağım.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 37 ‘Sizi çobanın değneği altından geçen koyunlar gibi yapacağım+ ve aramızda bir ahit bağı kuracağım.+ 38 Bana karşı suç işleyenleri ve isyan edenleri aranızdan temizleyeceğim,+ onları gurbette yaşadıkları memleketten çıkaracağım, fakat İsrail topraklarına giremeyecekler;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+

39 Ey İsrail evi, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki Beni dinlemiyorsunuz, her biriniz gidip kendi iğrenç putlarınıza tapının.+ Artık sunularınızla ve iğrenç putlarınızla kutsal adımı kirletemeyeceksiniz.’+

40 Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Memlekette yaşayan bütün İsrail evi Bana kutsal dağımda, İsrail’in yükseklerindeki dağda+ ibadet edecek.+ Onları orada kabul edeceğim. Tüm kutsal bağışlarınızı ve ilk ürünlerden en iyi sunularınızı orada sizden isteyeceğim.+ 41 Milletler arasından sizi çıkardığımda ve dağılmış olduğunuz memleketlerden topladığımda,+ sunularınızın hoş kokusundan zevk duyacağım+ ve milletlerin gözü önünde kutsallığımı sizin aracılığınızla göstereceğim.’+

42 ‘Atalarınıza vermeye yemin ettiğim memlekete, İsrail topraklarına sizi getirdiğimde+ anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+ 43 Bütün yaptıklarınızı,+ kendinizi kirlettiğiniz bütün işlerinizi orada hatırlayacaksınız+ ve yaptığınız bütün kötü şeyler nedeniyle kendinizden tiksineceksiniz.+ 44 Ey İsrail evi, kötü davranışlarınıza ya da bozuk işlerinize bakmadan,+ Kendi adım uğruna sizin için harekete geçtiğimde+ anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

45 Yehova sözlerine şöyle devam etti: 46 “İnsanoğlu, yüzünü güneye çevir+ ve güneye doğru seslen.+ Güney topraklarındaki ormana peygamberlik sözlerini bildir. 47 Güney ormanına şöyle diyeceksin: Yehova’nın sözünü dinle. Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Senin içinde öyle bir ateş yakacağım ki,+ yaş ağaçlarını da kuru ağaçlarını da, ne varsa yakıp kül edecek.+ Yanan bu ateş hiç sönmeyecek,+ güneyden kuzeye bütün yüzleri kavuracak.+ 48 Bütün insanlar anlayacak ki bu ateşi yakan Ben Yehova’yım; o sönmeyecek.’”+

49 O zaman şöyle dedim: “Ah Ulu Rab Yehova! Benim hakkımda ‘Şuna bakın, yine bir deyiş uyduruyor!’ diyorlar.”+

21 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Yeruşalim’e çevir ve kutsal yerlere+ doğru seslen.+ İsrail topraklarına peygamberlik sözlerini bildir.+ 3 İsrail topraklarına de ki, Yehova şöyle diyor: ‘Ben sana karşıyım!+ Kılıcımı kınından çıkaracağım+ ve senin içindeki doğru kişiyi de kötü kişiyi de kesip atacağım.+ 4 İçindeki doğru kişiyi de kötü kişiyi de kesip atmak için kılıcım kınından çıkacak ve güneyden kuzeye herkesi vuracak.+ 5 Böylece herkes anlayacak ki Ben Yehova, kılıcımı kınından çıkardım.+ Tekrar yerine girmeyecek.’”+

6 “Sana gelince ey insanoğlu, bacakların titreyerek inle.+ Onların gözü önünde acı acı iç geçir.+ 7 Eğer ‘Neden böyle iç çekiyorsun?’ diye soracak olurlarsa,+ ‘Bir haber yüzünden’ diyeceksin.+ Çünkü o kesinlikle gelecek+ ve kimsenin eli ayağı tutmayacak, herkesin yüreği yerinden oynayacak,+ cesareti* kırılacak ve dizlerinden sular* damlayacak.+ Evet, o kesinlikle gelecek+ ve bunlar olacak.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

8 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 9 “İnsanoğlu, peygamberlik edip de ki, Yehova şöyle diyor: ‘Kılıç! Kılıç!’ diye bağır.+ ‘Bilendi+ ve parlatıldı. 10 Bir kıyım yapmak için bilendi ve ışıl ışıl parlasın diye parlatıldı.’+

‘Nasıl kıvanç duymayalım?’+

‘Kılıç, oğlumun+ asasını+ sıradan bir ağaçmış+ gibi küçümsüyor.

11 Kılıç elde kullanılsın diye parlatılmaya verildi. Evet kılıç, adam öldürenin eline verilmek için, bunun için bilendi ve parlatıldı.+

12 Ey insanoğlu, haykır, feryat et!+ Çünkü kılıç halkıma+ karşı ve bütün İsrail beylerine+ karşı kalktı. Onlar da halkımla birlikte kılıcın önüne atıldı.+ Bu yüzden dizini döv.+ 13 Kılıç zaten denendi.+ Eğer asayı da küçümsüyorsa ne olacak?+ O asa artık var olmayacak.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

14 Ve sen, ey insanoğlu, peygamberlik et ve ellerini birbirine vur.+ Üç defa ‘Kılıç!’ diye tekrarlansın.+ Bu öldüren kılıçtır. Büyük olanı yere seren, onları her yandan saran kılıç.+ 15 Yürekler yerinden oynasın+ diye, bütün kapılarında+ yenilgiye uğrayanların sayısı çoğalsın diye, kılıçla kıyım yapacağım. Ah! Öyle bir kılıç ki, ışıl ışıl parlasın diye, kıyım yapsın diye parlatılmış!+ 16 Keskinliğini göster;+ sağa ilerle! Yerini al! Sola ilerle! Yüzün nereye dönükse oraya ilerle! 17 Ben de öfkeyle ellerimi vuracağım+ ve öfkem+ dinecek.+ Ben, Yehova, bunları söyleyen Ben’im.”

18 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 19 “Ey insanoğlu, Babil kralının kılıcı girsin diye+ kendine iki yol belirle. Her ikisi de aynı memleketten çıksın. Bir işaret yapılsın+ ve şehre giden yolun başına bu işaret konsun. 20 Kılıcın girmesi için biri Ammonoğullarının Rabba+ şehrine, biri de Yahuda’ya, surlarla çevrili Yeruşalim’e+ giden iki yol belirleyeceksin. 21 Çünkü Babil kralı yol ayrımında, iki yolun başında fala bakmak için duruyor.+ Okları sallıyor, terafime* danışıyor+ ve karaciğere bakıyor. 22 Şehre karşı koçbaşlarını getirmesi,+ öldür emrini vermesi, savaş naraları atması,+ şehir kapılarının karşısına koçbaşları yerleştirmesi, bir kuşatma rampası kurması ve kuşatma duvarı yapması için+ sağ elindeki fal Yeruşalim’e çıktı. 23 Yemin ederek onlarla anlaşmış olanlara+ göre bu fal doğru değildi.+ Fakat o işlenen suçları hatırladı+ ve onların yakalanmasına karar verdi.+

24 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki açığa çıkan suçlarınızla, kabahatlerinizin hatırlanmasına neden oldunuz, mademki işlediğiniz bütün günahlar görüldü ve hatırlandınız,+ o halde ele geçirileceksiniz.’+

25 Ve sen, İsrail’in+ ağır yaralı kötü beyi,+ suçların son döneminde senin günün geldi.+ 26 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Sarığı çıkar, tacı kaldır.+ Artık eskisi gibi olmayacak.+ Alçak olanı yükselt,+ yüksek olanı alçalt.+ 27 Yıkım! Yıkım! Yıkım! Onu böyle yıkacağım.+ Hak sahibi gelinceye kadar taç kimsenin olmayacak.+ Onu ancak hak sahibine vereceğim.’+

28 Sen ise ey insanoğlu, peygamberlik edip de ki, ‘Ulu Rab Yehova, Ammonoğulları ve onların aşağılayıcı sözleri hakkında bunları söyledi.’ Sonra şöyle de: ‘İşte bir kılıç! Bu kılıç kıyım için çekildi. Işıl ışıl parlasın ve kırıp geçirsin diye parlatıldı.+ 29 Çünkü senin hakkında gördükleri görüntüler asılsız, sana bildirdikleri kehanetler yalandır;+ sen de, suçların son döneminde günü gelen kötü adamların,+ evet katledilecek olanların üzerine yığılacaksın. 30 Kılıcı yeniden kınına sok. Yaratıldığın yerde, kökünün bulunduğu memlekette+ seni yargılayacağım. 31 Gazabımı üzerine yağdıracağım. Kızgınlığımı alev alev üzerine püskürteceğim.+ Seni akıldan yoksun adamların, işi gücü yakıp yıkmak olanların eline teslim edeceğim.+ 32 Ateş için yakacak olacaksın.+ Kanın memleketin ortasına dökülecek. Artık hatırlanmayacaksın.’ Bunları Ben, Yehova söylüyorum.”+

22 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “Ey insanoğlu, bu eli kanlı şehre suçunu göster!+ Ona suçunu göster+ ve yaptığı bütün iğrenç işleri ona anlat.+ 3 Ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey sen! Kendi içinde kan döken,+ iğrenç putlar yaparak kendini kirleten,+ sonu gelene kadar bunu sürdüren şehir!+ 4 Döktüğün kan yüzünden suçlu oldun+ ve yaptığın iğrenç putlarla kendini kirlettin.+ Böylece ömrünü kısalttın ve artık hüküm vaktin geldi. İşte bu yüzden seni milletlere rezil edeceğim ve bütün memleketlerde alay konusu olacaksın.+ 5 Ey adı kötüye çıkmış, kargaşa dolu şehir! Hem yakındaki hem de uzaktaki memleketler seninle alay edecek.+ 6 İşte, senin içindeki İsrail beylerinin+ her biri elindeki yetkiyi kötüye kullanarak kan döktü.+ 7 Senin içinde yaşayan babaları ve anaları aşağıladılar,+ topraklarında yaşayan yabancıların hakkını yediler,+ yetimlere ve dullara kötü davrandılar.’”+

8 “‘Kutsal mekânımı hor gördün ve Sebt günlerimi hiçe saydın.+ 9 Kan dökmek için pervasızca iftira atanlar senin içinde bulundu;+ dağlarda putlara sunulan kurbanlar yediler+ ve halkın arasında edepsiz davranışlarını sürdürdüler.+ 10 Senin içinde babasının namusunu lekeleyenler* oldu+ ve âdet gören kadını alçalttılar.+ 11 Birisi komşusunun karısıyla iğrenç şeyler yaptı,+ ötekisi kendi gelinini edepsizce alçalttı.+ Başka biri de kendi kardeşini, babasının kızını alçalttı.+ 12 Senin içinde kan dökmek için rüşvet aldılar.+ Tefecilik+ yaparak faiz aldın,+ komşularını dolandırarak+ zorbalıkla kazanç edindin+ ve Beni unuttun.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

13 ‘Ve işte, edindiğin haksız kazancı+ ve senin içinde dökülen kanı+ görünce ellerimi birbirine vurdum.+ 14 Sana karşı harekete geçtiğim gün yürekli olabilecek misin,+ ellerinde derman olacak mı?+ Ben Yehova, bunu Ben söyledim ve yapacağım.+ 15 Seni milletler arasına dağıtacağım ve memleketlere savuracağım;+ içindeki kiri söküp atacağım.+ 16 Milletlerin gözü önünde aşağılanacaksın ve anlayacaksın ki Ben Yehova’yım.’”+

17 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 18 “İnsanoğlu, İsrail evi Benim için bir cüruf gibi oldu.+ Hepsi fırının içindeki bakır, kalay, demir ve kurşun gibiler. Evet, onlar gümüşün cürufu gibi oldular.+

19 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Hepiniz cüruf gibi olduğunuzdan,+ işte bu yüzden, sizi Yeruşalim’in ortasına topluyorum.+ 20 Nasıl ki gümüşü, bakırı, demiri,+ kurşunu ve kalayı fırının ortasında toplayıp ateşi üfleyerek+ onları eritirler,+ Ben de sizi öfke ve kızgınlıkla toplayacağım; ateş püskürerek sizi eriteceğim. 21 Sizi bir araya toplayacağım, gazabımla ateş püsküreceğim+ ve şehrin ortasında eriyip gideceksiniz.+ 22 Fırının ortasında gümüş eritir gibi, Ben de o şehrin ortasında sizi eriteceğim; o zaman anlayacaksınız ki üzerinize gazap yağdıran Ben, Yehova’yım.’”+

23 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 24 “İnsanoğlu o şehre de ki, ‘Sen hiç temizlenmeyen, gazap gününde üzerine yağmur yağmayan bir şehirsin.+ 25 Onun peygamberleri gizlice düzen kurar,+ kükreyen aslan gibi avlarını parçalarlar.+ Can alırlar,+ değerli şeyleri, hazineleri ele geçirirler.+ Şehrin içinde dulların sayısını çoğalttılar.+ 26 Kâhinleri, kanunumu çiğnediler,+ kutsal mekânıma durmadan saygısızlık ediyorlar.+ Kutsalla bayağı arasında+ ayrım yapmadılar,+ kirliyle temiz arasındaki farkı anlatmadılar.+ Sebt günlerimi görmezden geldiler+ ve aralarında Beni aşağıladılar.+ 27 Yöneticileri, avını parçalayarak kan döken kurtlara benziyor;+ haksız kazanç elde etmek için cana kıyıyorlar.+ 28 Peygamberleri, onlar için asılsız görüntüler görüp+ uydurma kehanetlerde bulunarak,+ yapılanların üzerini kireçle sıvadı.+ Ben Yehova bir şey söylemediğim halde, ‘Bunlar Ulu Rab Yehova’nın sözleri’ diyorlar. 29 Memleketin halkı ise, düzenbazlık yapıyor,+ zorbalıkla soygun düzenliyor,+ mazlum ve yoksula kötü davranıyor+ ve orada yaşayan yabancının hakkını yiyor.’+

30 ‘Aralarında taş duvarı onaracak+ ve memleketi yıkmayayım diye Benim önümde gedikte durup+ orayı savunacak bir adam aradım,+ fakat kimseyi bulamadım. 31 Bu yüzden, onların üzerine gazabımı yağdıracağım.+ Öfkemin ateşiyle onları yok edeceğim.+ Yaptıklarının karşılığını vereceğim.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

23 Ve bana Yehova’nın sözü geldi:+ 2 “İnsanoğlu, aynı annenin kızı olan iki kadın vardı.+ 3 Bunlar daha gençliklerinde,+ Mısır’da fahişelik etmeye başladı.+ Göğüsleri ilk orada okşandı+ ve bekâretlerini orada yitirdiler. 4 Büyüğünün adı Ohola,* küçüğünün adı Oholiba’ydı.* Sonra Benim oldular+ ve oğullar, kızlar doğurdular.+ Onların kim olduğuna gelince, Ohola Samiriye’dir,+ Oholiba ise Yeruşalim.+

5 Ohola, Benim olduğu halde fahişelik etmeye başladı.+ Âşıkları+ için, yakınlarında bulunan Asurlular+ için şehvetle yanıp tutuştu. 6 Onlar, lacivertler kuşanmış valiler, vekil yöneticiler, süvariler, hepsi yakışıklı genç adamlardı. 7 Asurluların bu en seçkin adamlarıyla fahişeliğini sürdürdü. Şehvetle yanıp tutuştuğu bu adamlarla, onların iğrenç putlarıyla kendini kirletti.+ 8 Mısır’da başladığı fahişeliği bırakmadı. Gençken onunla yattılar, bekâretini bozdular ve onunla durmadan ahlaksızlık yaptılar.+ 9 Bu yüzden onu âşıklarının eline,+ şehvetle yanıp tutuştuğu Asurluların eline verdim.+ 10 Onu çıplak bırakanlar onlardı.+ Oğullarını ve kızlarını aldılar+ ve kendisini kılıçla öldürdüler. Kadınlar arasında adı kötüye çıktı ve onunla ilgili hükmü yerine getirdiler.

11 Kız kardeşi Oholiba bunları gördü,+ fakat ondan da fazla şehvet düşkünü oldu; yaptığı fahişeliklerle, ahlaksızlıkta ablasını geçti.+ 12 Asurluları şehvetle arzuladı.+ Etrafındaki şık giyimli valiler, vekil yöneticiler için, hepsi de ata binen bu yakışıklı genç adamlar için yanıp tutuşuyordu.+ 13 Şunu anladım ki, o da kendini kirlettiği için her ikisinin de gittiği yol aynıydı.+ 14 Duvara oyulmuş erkek tasvirlerini,+ Kaldelilerin parlak kırmızıya+ boyanmış resimlerini+ gördükçe fahişeliklerini daha da artırıyordu. 15 Bunlar bellerinde kuşaklar,+ başlarında gösterişli sarıklarla savaşçı görünümündeydiler; hepsi de vatanları Kalde olan Babillilere benziyordu. 16 Onlara ilk görüşte gönül verdi+ ve onlar için Kalde’ye haberciler gönderdi.+ 17 Babilliler ona geliyor, aşk yatağına giriyor ve onunla ahlaksızlık yaparak onu kirletiyorlardı.+ Onlar tarafından kirletilmeye devam etti ve sonunda kendisi de onlardan tiksinip yüz çevirdi.

18 Açıkça fahişelik edip çıplaklığını ortaya serince,+ ablasından tiksinip yüz çevirdiğim gibi ondan da tiksinip yüz çevirdim.*+ 19 Gençliğinde+ Mısır diyarında fahişelik ettiği günleri hatırlayarak+ fahişeliğini daha da artırdı.+ 20 Etleri* eşeğinkine, uzuvları aygırınkine benzeyenlerin cariyeleri gibi şehvet düşkünü oldu.+ 21 Göğüslerinin okşandığı ve bekâretini kaybettiği Mısır’daki gençlik günlerini, o günlerdeki edepsizliklerini özledi.+

22 Bu yüzden, ey Oholiba, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben senin tutkulu âşıklarını sana karşı ayaklandıracağım,+ tiksinip yüz çevirdiklerini her yönden üzerine salacağım;+ 23 Babillileri+ ve tüm Kaldelileri,+ Pekod,+ Şoa ve Koa adamlarını, onlarla birlikte tüm Asurluları, yakışıklı gençleri, valilerin ve vekil yöneticilerin hepsini, savaşçıları, çağrılmış olanları ve atlıları, evet hepsini karşına çıkaracağım. 24 Savaş arabalarının ve tekerleklerin gürültüsüyle, büyük bir kalabalıkla, küçük kalkanla, büyük kalkanla ve miğferle üzerine yürüyecekler.+ Seni çepçevre kuşatacaklar, onlara yetki vereceğim ve seni kendi hükümlerine göre cezalandıracaklar.+ 25 Tüm kızgınlığımla sana karşı harekete geçeceğim+ ve sana öfkeyle saldıracaklar.+ Burnunu ve kulaklarını kesecekler, senden artakalan ise kılıçla yere serilecek. Oğullarını ve kızlarını+ kendilerine alacaklar+ ve senden geriye kalanlar ateşle yok edilecek.+ 26 Üzerinden elbiselerini çıkaracaklar+ ve güzel takılarını alıp gidecekler.+ 27 Edepsiz davranışlarına ve Mısır diyarında başladığın fahişeliğine+ son vereceğim.+ Artık Mısır’ı hatırlamayacaksın ve onlara özlem duymayacaksın.’

28 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İşte, Ben seni nefret ettiğin, tiksinerek yüz çevirdiğin kişilerin eline teslim ediyorum.+ 29 Senden nefret edip düşmanca davranacaklar, emek verip edindiğin her şeyi elinden alarak seni çırılçıplak açıkta bırakacaklar.+ Ahlaksızlığın, edepsizliğin ve fahişeliğin bütün rezilliğiyle açığa çıkacak.+ 30 Bütün bunlar, bir fahişe gibi milletlerin peşine düştüğün+ ve onların iğrenç putlarıyla kendini kirlettiğin için başına gelecek.+ 31 Sen ablanın yolundan gittin;+ Ben de sana onun kâsesini vereceğim.’+

32 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ablanın derin ve geniş kâsesinden içeceksin.+ Sana gülecekler, alay konusu olacaksın; çünkü bu kâse dopdolu.+ 33 Ablan Samiriye’nin dehşet ve yıkım kâsesiyle sarhoş olacak ve kedere gömüleceksin. 34 Onu sonuna kadar içip bitireceksin,+ toprak kâseyi kemireceksin ve göğsünü paralayacaksın.+ “Çünkü bunları Ben söylüyorum.” Ulu Rab Yehova’nın sözü.’

35 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki Beni unuttun,+ Bana sırt çevirdin,+ edepsiz davranışlarının ve fahişeliğinin sonuçlarına katlanacaksın.’”

36 Ve Yehova bana şöyle dedi: “İnsanoğlu, Ohola ve Oholiba’ya+ suçlarını göster+ ve iğrenç işlerini bildir!+ 37 Çünkü onlar zina yaptı,+ evet iğrenç putlarıyla zina yaptılar+ ve elleri kanlı.+ Ayrıca, Bana doğurdukları oğulları putlara yiyecek olsun diye ateşe attılar.+ 38 Üstelik Bana şunu da yaptılar: O gün kutsal mekânımı+ kirlettiler+ ve Sebt günlerimi hiçe saydılar.+ 39 Evet, oğullarını iğrenç putlarına kurban ettikleri+ gün kutsal mekânıma gelerek onu kirlettiler!+ İşte, Benim evimde+ bunu bile yaptılar! 40 Üstelik, uzaklardaki adamlara ulakla haber saldılar+ ve o adamlar geldi!+ Sen ey Oholiba, onlar için yıkandın,+ gözlerine sürme çektin+ ve takıp takıştırdın.+ 41 Önüne bir sofra kurulmuş+ muhteşem bir sedire oturdun,+ sofraya Benim buhurumu+ ve yağımı koydun.+ 42 Onun içinde kaygısız bir kalabalığın sesi vardı,+ oraya toplanmış yığınla adama çöllerden toplanıp getirilmiş ayyaşlar+ da katıldı; hepsi o kadınların kollarına bilezikler ve başlarına güzel taçlar taktı.+

43 Yaptığı zinayla yıpranmış olan+ o kadın hakkında, ‘Şimdiye kadar yaptığı gibi, fahişelik etmeye devam edecek’ dedim.+ 44 Ve tıpkı bir fahişeye gelir gibi ona gelmeye devam ettiler; edepsiz kadınlara gelir gibi Ohola ve Oholiba’ya geldiler.+ 45 Doğru adamlar+ onu zina yapan kadınlara+ ve kan döken kadınlara+ verilen hükümle cezalandıracaklar; çünkü onlar da zina yapıyor ve elleri kanlı.+

46 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Onların üzerine bir topluluk salacağım,+ onları dehşete düşürecek ve yağmalayacak.+ 47 Bu topluluk onları taşa tutacak+ ve kılıçtan geçirecek. Oğullarını ve kızlarını öldürecek,+ evlerini ateşe verecek.+ 48 Memleketten edepsiz davranışların+ kökünü kazıyacağım;+ bütün kadınlar bundan ders alıp kendilerine çeki düzen verecek ve sizin edepsizliğinize uymayacaklar.+ 49 Edepsizliğinizi size ödetecekler+ ve iğrenç putlarınızla işlediğiniz günahların cezasını çekeceksiniz. O zaman anlayacaksınız ki Ben, Ulu Rab Yehova’yım.’”+

24 Dokuzuncu yılın onuncu ayında, ayın onuncu günü, bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, bugünün tarihini kaydet. Babil kralı tam bugün Yeruşalim’e saldırıya geçti.+ 3 Bu asi ev+ için bir mesel hazırlayıp onlar hakkında şöyle diyeceksin:

Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Kazanı ateşe koy! Ateşe koy ve içine su doldur.+ 4 İçine parçaları at,+ butu ve döşü, bütün iyi parçaları at; içini en iyi kemiklerle doldur. 5 Koyunların arasından en iyilerini seç,+ kazanın altına odunları yığ. Et parçalarını da kemiklerini de onun içinde haşla.’+

6 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Durmadan kan döken o şehrin vay haline!+ O, içi pas tutmuş koca bir kazan; pası temizlenmez! İçindekileri parça parça çıkarın;+ bunun için kura çekmeyin.+ 7 Döktüğü kanlar onun orta yerinde duruyor.+ Çünkü kanı yere döküp üzerini toprakla örtmedi,+ onu parlak ve çıplak bir kayanın üzerine döktü. 8 Beni çok öfkelendirdi; Ben de ondan öcümü almak için+ kanını parlak ve çıplak bir kayanın üzerine döktüm ki, üstü örtülmesin.’+

9 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Durmadan kan döken o şehrin vay haline!+ Ben de onun için büyük bir odun yığını hazırlayacağım.+ 10 Bol bol odun yığ. Ateşi yak, eti iyice haşla. Et suyunu boşalt; kemikler kavrulup kor gibi olsun. 11 Boş kazanı onun közleri üzerine koy da ısınsın. Bakırı iyice kızsın ve içindeki pislik erisin.+ Pası yok olup gitsin.+ 12 Çok zahmetli, yorucu bir işti ama pasın büyük kısmı hâlâ çıkmadı.+ Öyleyse pasıyla birlikte ateşe atılsın!’

13 ‘Edepsiz davranışlarla kendini kirletmiştin.+ Seni temizlemek istedim, fakat kirinden arınmadın.+ Bu yüzden sana karşı içimdeki öfkeyi tümüyle dindirene kadar temiz olmayacaksın.+ 14 Ben Yehova, bunu Ben söyledim.+ Mutlaka olacak;+ söylediğimi yapacağım. Vazgeçmeyeceğim,+ acımayacağım+ ve pişmanlık duymayacağım.+ Evet, bütün davranışlarına ve bütün iğrenç işlerine göre seni cezalandıracaklar.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

15 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 16 “İnsanoğlu, gözün gibi sevdiğini bir vuruşta+ senden ayıracağım.+ Dövünmeyeceksin, ağlamayacaksın; evet gözünden yaş gelmeyecek.+ 17 Sessizce inle. Çünkü ölüler için yas tutmayacaksın.+ Sarığını başına bağla,+ çarıklarını ayağına giy.+ Elinle ağzını* örtmeyeceksin+ ve sana getirilen ekmeği yemeyeceksin.”+

18 Sabah halkla konuştum ve o akşam karım öldü. Ertesi sabah bana emredileni yaptım. 19 İnsanlar, “Bu yaptıklarının bizimle ne ilgisi olduğunu söylemeyecek misin?” diyorlardı.+ 20 O zaman onlara dedim ki, “Yehova bana şu sözleri bildirdi: 21 İsrail evine de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İşte, büyük gurur duyduğunuz,+ gözünüz gibi sevdiğiniz+ ve gönülden bağlı olduğunuz mekânımın kutsallığını bozacağım;+ geride bıraktığınız oğullarınız ve kızlarınız kılıçla yere serilecek.+ 22 Siz de yaptıklarımı yapacaksınız. Elinizle ağzınızı örtmeyeceksiniz+ ve size getirilen ekmeği yemeyeceksiniz.+ 23 Sarığınız başınızda ve çarığınız ayağınızda olacak. Dövünmeyeceksiniz, ağlamayacaksınız.+ Kendi suçlarınızın içinde çürüyüp gideceksiniz+ ve kendi aranızda inleyip duracaksınız.+ 24 Hezekiel sizin için bir işarettir.+ Bütün yaptıklarını siz de aynen yapacaksınız. Bütün bunlar olduğunda+ anlayacaksınız ki Ben Ulu Rab Yehova’yım.’”+

25 “Sana gelince ey insanoğlu, güzelliğiyle övündükleri, gözleri gibi sevdikleri ve gönülden bağlı oldukları kalelerini, oğullarını ve kızlarını onların elinden alacağım+ gün, 26 kaçıp kurtulan sana gelecek, böylece haberi kulaklarıyla duyacaklar.+ 27 İşte o gün ağzın açılacak ve kurtulanla konuşacaksın;+ artık sessiz kalmayacaksın+ ve onlar için gerçekten bir işaret olacaksın.+ O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.”+

25 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Ammonoğullarına çevirip onlara karşı peygamberlik et.+ 3 Ammonoğullarına de ki, Ulu Rab Yehova’nın sözlerini dinleyin. Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki, kutsal mekânım kirletildi, İsrail toprakları ıssız bırakıldı ve Yahuda evi sürgüne gitti diye “Oh olsun” diyorsun,+ 4 Ben de seni Doğululara mülk olarak vereceğim;+ obalarını ve çadırlarını senin topraklarında kuracaklar. Senin ürününü yiyecek, sütünü içecekler.+ 5 Rabba’yı+ develere otlak, Ammonoğullarının şehirlerini sürülere ağıl yapacağım.+ O zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’”+

6 “Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki, İsrail topraklarının halini görüp alay ettin, yüreğin sevinç doldu+ ve el çırpıp+ ayaklarını yere vurdun, 7 Ben de elimi sana karşı kaldıracağım;+ seni yağmalamaları için milletlerin eline teslim edeceğim, halklar arasından söküp atacağım ve memleketler arasından sileceğim.+ Seni tamamen yok ettiğimde+ anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’

8 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki Moab+ ve Seir+ “Yahuda evi de diğer milletlerden farksız” dedi,+ 9 Ben de Moab’ın yamaçlarındaki şehirleri, memleketin en güzel sınır şehirleri olan Beyt-yeşimot’u,+ Baal-meon’u+ ve Kiryataim’i+ 10 Doğuluların+ saldırılarına karşı savunmasız bırakacağım. Milletler arasında Ammonoğullarının+ adı anılmasın diye+ Ammonoğullarına yaptığım gibi, onu da mülk edinilecek bir yer yapacağım. 11 Moab’la ilgili hükümlerimi yerine getireceğim;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’+

12 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki Edom, Yahuda evinden öç almaya kalkıştı ve büyük kötülükler ederek onlardan öç aldı’,+ 13 Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘O halde elimi Edom’a karşı da kaldıracağım;+ içindeki insanı da hayvanı da kesip atacağım,+ Teman’dan+ Dedan’a+ kadar onu bir harabeye çevireceğim. Kılıçla yere serilecekler. 14 Edom’dan öcümü, halkım İsrail aracılığıyla alacağım.+ Edom’a Benim kızgınlığımı ve öfkemi gösterecekler ve Benim öcümün ne demek olduğunu anlayacaklar’,+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

15 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki Filistîler öç peşine düştüler,+ yüreklerindeki küçümseme ve kin duygularıyla kendileri öç almaya kalkıştılar ve bitmeyen bir düşmanlıkla+ yok etmek için saldırdılar,+ 16 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: Ben de elimi Filistîlere karşı kaldıracağım,+ Keretileri söküp atacağım+ ve deniz kıyısında yaşayan diğerlerini de yok edeceğim.+ 17 Öfkeyle azarlayarak, büyük işler yaparak öcümü alacağım;+ onlardan öcümü aldığım zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”+

26 On birinci yılda, ayın ilk günü bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, mademki Sur,+ Yeruşalim+ için ‘Oh olsun!+ Milletlerin kapısı olan o şehir yıkıldı!+ Artık akın akın bana gelecekler. O mahvoldu,+ ben ise zengin olacağım’ dedi; 3 bu yüzden Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Sur, Ben sana karşıyım. Birçok milleti, denizin kıyıya vurduğu dalgalar gibi+ üzerine getireceğim.+ 4 Onlar Sur’un duvarlarını yerle bir edecek,+ kulelerini yıkacaklar.+ Onun toprağını kazıyacağım, onu kel ve çıplak bir kaya yapacağım. 5 Orası, denizin bağrında+ ağ kurutulan bir yer olacak.’+

‘Bunu Ben söyledim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘Sur milletler için bir yağma yeri olacak. 6 Onun iç kısımlardaki kentlerinde* yaşayanlar da kılıçtan geçirilecek; o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’+

7 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Kuzeyden Babil kralı Nabukadrezar’ı,*+ krallar kralını,+ atlarla,+ savaş arabalarıyla,+ atlılarla ve bir toplulukla,+ büyük bir kalabalıkla Sur’un karşısına çıkaracağım. 8 İç kısımlarındaki kentlerinde yaşayanları kılıçtan geçirecek, sana karşı kuşatma duvarı yapacak, rampa kuracak+ ve büyük bir kalkan kaldıracak. 9 Koçbaşlarıyla duvarlarına vuracak ve silahlarıyla kulelerini yıkacak. 10 Akın akın gelen atlarının çıkardığı toz bulutu üzerini kaplayacak.+ Şehir duvarlarında açılan gedikten girer gibi senin kapılarından girdiğinde, atlıların, tekerleklerin ve savaş arabalarının gümbürtüsünden duvarların sarsılacak. 11 Bütün sokaklarını atlarının toynaklarıyla çiğneyecek.+ Halkını kılıçtan geçirecek ve senin o sağlam sütunlarını devirecek. 12 Servetini talan edecekler,+ elindeki malları yağmalayacaklar,+ duvarlarını yıkacaklar ve o güzel evlerinizi yerle bir edecekler. Taşını, toprağını, keresteni suya atacaklar.’

13 ‘Şarkılarınızın yaygarasını sona erdireceğim,+ lirlerinizin sesi artık duyulmayacak.+ 14 Seni kel ve çıplak bir kaya yapacağım,+ üzerinde ağ kurutulan bir yer olacaksın.+ Asla yeniden inşa edilmeyeceksin, çünkü bunu Ben Yehova söyledim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+

15 Ulu Rab Yehova Sur’a şöyle diyor: ‘Senin halkın öldürülürken, ağır yaralılar inlerken, çöküşünün gürültüsünden adalar sarsılmaz mı?+ 16 Denizlerin tüm beyleri tahtlarından inecek,+ kaftanlarını ve nakışlı elbiselerini çıkaracaklar. Hepsini titreme nöbetleri alacak. Yere oturup+ tir tir titreyecek+ ve şaşkınlık içinde sana bakacaklar. 17 Senin için bir ağıt yakıp+ şöyle diyecekler:

“Ey denizler aşanların yaşadığı, denizde güçlenmiş ünlü şehir,+ nasıl da yıkıldın!+ Öyle bir şehirdin ki, sen ve halkın yeryüzünde yaşayanlara dehşet saçardınız. 18 Şimdiyse senin yıkıldığın gün adalar titreyecek. Evet, senin yok olup gidişin denizdeki adaları huzursuz edecek.”’+

19 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Seni, içinde oturulmayan şehirler gibi harabeye çevirdiğimde, engin denizleri üzerine getirdiğimde ve derin sular üzerini örttüğünde,+ 20 tıpkı çukura inen başkaları gibi seni de eskiden ölmüş olanların bulunduğu çukura indireceğim.+ Çok önceden harabeye dönmüş yerler gibi, çukura inen diğerleri gibi,+ seni de yerin en derinlerinde oturtacağım.+ Öyle ki, artık sende yaşayan kimse olmasın. Sonra da, yaşayanlar diyarını güzelleştireceğim.+

21 Başına ani felaketler getireceğim+ ve yok olacaksın. Seni arayacaklar+ fakat sonsuza dek bulamayacaklar.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

27 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “Ey insanoğlu, Sur için bir ağıt yak!+ 3 Sur’a de ki,

Ey sen, deniz kıyısında oturan,+ ada halklarıyla ticaret yapan kadın,+ Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Sur, kendi kendine “Güzelliğim kusursuz”+ diyorsun. 4 Sınırların denizlerin bağrında.+ Seni inşa edenler güzelliğine güzellik kattı.+ 5 Bütün kerestelerini Senir’in*+ ardıç ağacından yaptılar. Üzerine bir gemi direği yapmak için Lübnan’dan sedir ağacı+ getirdiler. 6 Küreklerini Başan’ın büyük ağaçlarından, pruvanı ise Kittim+ adalarından getirilmiş fildişi kakmalı servi ağaçlarından yaptılar. 7 Yelken bezin Mısır’dan gelen renk renk ketenlerden+ yapıldı; güvertenin tentesi ise Elişah+ adalarının lacivert+ ve erguvani+ kumaşlarından.

8 Sayda+ ve Arvad halkları+ kürekçilerin oldu ey Sur; gemicilerin,+ senin içinde yaşayan usta adamlardı.+ 9 Senin kalafatçıların,+ Gebal’in+ yaşlı ustalarıydı. Denizdeki bütün gemiler ve denizciler, mallarını takas etmek için sana gelirdi. 10 Senin ordunda, Pers,+ Lud+ ve Put halklarından+ savaşçılar vardı. Onlar senin surlarına kalkan ve miğferlerini astılar.+ Sana görkem kazandıran onlardı. 11 Arvadoğulları+ ve senin askerlerin surlarının üzerine çepçevre dizilmişlerdi, kulelerinde ise yiğit adamlar duruyordu. Çepçevre bütün surlarına ellerindeki yuvarlak kalkanları astılar.+ Senin güzelliğine güzellik kattılar.

12 Tarşiş+ her türlü değerli malla alışveriş yaptığın bir tüccardı.+ Onun gümüşü, demiri, kalayı ve kurşunu karşılığında senin malların verildi.+ 13 Yavan,+ Tubal+ ve Meşek+ de seninle iş yapan tüccarlardı. Onlardan gelen köleler*+ ve bakır kaplar senin mallarınla takas edilirdi. 14 Togarma evinden+ gelen atlar, küheylanlar ve katırlar karşılığında senin malların verilirdi. 15 Dedanoğulları+ seninle ticaret yapardı; birçok ada senin için ticaret yapıyordu. Bunun karşılığını sana fildişi+ ve abanoz olarak öderlerdi. 16 Çeşit çeşit mallarından ötürü Edom da seninle ticaret yapardı. Erguvani ve çeşitli renklerde kumaşı; ince dokumayı, turkuvazı,+ mercan ve yakutu senin mallarınla takas ederdi.

17 Yahuda ve İsrail diyarı da seninle ticaret yapardı. Minnit+ buğdayı,+ özel yiyecekler, bal,+ zeytinyağı ve pelesenk+ senin mallarınla takas edilirdi.+

18 Değerli ürünlerinin çeşitliliği, mallarının bolluğundan ötürü, Şam+ da seninle ticaret yapardı ve karşılığında sana Helbon şarabı+ ve kızıl kırçıl yün verirdi. 19 Uzal’dan gelen Vedan ve Yavan, dövme demir, tarçın ve hoş kokulu kamışı+ senin mallarınla takas ederdi. 20 Dedan’la+ ticaret yapar, oradan eyerlik dokuma alırdın. 21 Araplar+ ve tüm Kedar+ beyleri senin için çalışan tüccarlardı. Onlardan erkek kuzu, koç ve teke+ alırdın. 22 Seba+ ve Raama+ tüccarları seninle ticaret yapar, senin mallarına karşılık en güzel kokuları, her türlü değerli taşı ve altını verirlerdi.+ 23 Seba’nın,+ Aşşur’un+ ve Kilmad’ın tüccarları, Harran,+ Kanne ve Eden+ seninle ticaret yapardı. 24 Senin pazar yerlerinde göz alıcı giysiler, lacivert ve rengârenk kaftanlar, iki renkli iple dokunmuş kilimler, sarılmış ve bükümlü iplerle ticaret yaparlardı.

25 Tarşiş gemileri+ senin takas ettiğin malları taşıyan kervanlar gibiydi; böylece dolup taştın ve açık denizin bağrında+ görkemli bir yerin oldu.

26 Kürekçilerin seni enginlere götürdü.+ Açık denizlerin bağrında doğu rüzgârı seni parçaladı.+ 27 İçindeki bütün değerli eşyaların, ambarların,+ takas ettiğin mallar,+ içinde bulunan denizciler ve gemiciler,+ kalafatçıların,+ mallarınla ticaret yapanlar, bütün savaşçıların,+ evet içindeki herkes senin yıkıldığın gün+ açık denizlerin bağrında yok olup gidecek.

28 Gemicilerinin feryadıyla tüm kıyılar sarsılacak.+ 29 Kürek çeken herkes, denizciler, denizdeki bütün gemiciler gemilerinden inip karaya çıkacak.+ 30 Senin için feryatlar yükselecek ve acı acı ağlayacaklar.+ Başlarına toprak saçacaklar.+ Külde yuvarlanacaklar.+ 31 Senin için saçlarını kazıtacak,+ çula bürünecek,+ acı acı ağlayıp+ feryat edecekler. 32 Senin için yas tutarken ağıt yakarak+ şöyle diyecekler:

Denizlerin bağrında+ sessizliğe gömülen Sur gibisi var mı?+ 33 Malların+ açık denizlerde taşınırken+ birçok milleti doyururdun.+ Değerli eşyalarının ve takas ettiğin malların bolluğuyla dünya krallarını zengin etmiştin.+ 34 Şimdiyse açık denizde, derin sularda paramparça oldun.+ Takas ettiğin mallar da, senin içinde yaşayan insanlar da,+ hepsi yok oldu. 35 Adalarda yaşayanların tümü+ şaşkınlık içinde sana bakacaklar, kralları dehşetle titreyecek+ ve yüzleri allak bullak olacak.+ 36 Diğer milletlerin tüccarları senin başına gelenlere şaşırıp ıslık çalacak.+ Başına gelecek ani felaketlerle sonsuza dek yok olacaksın.’”+

28 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, Sur önderine de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor:

‘Yüreğini kibir kapladı+ ve “Ben tanrıyım”+ demeye başladın. Tanrı değil+ bir insan olduğun halde,+ “Açık denizin bağrında,+ tanrının tahtında oturuyorum”+ diyerek, kendini O’nun yerine koydun. 3 Evet, Daniel’den de bilgesin!+ Senin çözemeyeceğin hiçbir sır yok.+ 4 Bilgeliğin ve anlayışın sayesinde kendine servet yaptın. Hazinelerini altın ve gümüşle dolduruyorsun.+ 5 Üstün bilgeliğin+ ve ticaretinle+ servetini çoğalttın+ ve bu servet yüzünden yüreğini kibir kapladı.’+

6 Bu nedenle Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki kendini tanrı yerine koydun,+ 7 Ben de yabancıları,+ milletlerin zorbalarını+ üzerine salacağım. Senin o göz alıcı bilgeliğine kılıç çekecekler ve parlak görkemini ayaklar altına alacaklar.+ 8 Seni ölüm çukuruna indirecekler,+ denizlerin bağrında öldürülen biri gibi sulara gömüleceksin.+ 9 Seni öldürecek olanların karşısında hâlâ “Ben tanrıyım” diyebilecek misin?+ Seni alçaltanların elinde tanrı olmak bir yana,+ ancak aciz bir insan değil misin?’

10 ‘Yabancıların elinde, sünnetsizler gibi öleceksin.+ Bunu söyleyen Benim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

11 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 12 “İnsanoğlu, Sur kralı için bir ağıt yakıp+ ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor:

‘Sen üstün bilgeliğin+ ve kusursuz güzelliğin mührüydün.+ 13 Tanrı’nın cennet bahçesinde, Aden’deydin.+ Her tür değerli taşla, yakut, topaz, jasp, krizolit, oniks,+ yeşim, safir, turkuvaz+ ve zümrütle bezenmiştin. Üzerindeki kakmalar ve oymalar altından yapılmıştı. Yaratıldığın gün hazırlanmışlardı. 14 Koruyucu bir kerubiydin, seni o göreve Ben getirdim. Tanrı’nın kutsal dağındaydın.+ Alev alev yanan taşlar arasında dolaşıyordun. 15 Yaratıldığın günden itibaren,+ sende kötülük bulunana kadar bütün işlerin kusursuzdu.+

16 Mallarının çokluğundan+ ötürü için zorbalıkla doldu ve günah işlemeye başladın.+ Bu yüzden seni kirli bir şey gibi Tanrı’nın kutsal dağından kovacağım! Ey koruyucu Kerubi, seni alev alev yanan taşların arasından alıp yok edeceğim.+

17 Güzelliğin yüzünden yüreğini kibir kapladı.+ Parlak görkemin yüzünden bilgeliğini mahvettin.+ Seni yere savuracağım+ ve alay etsinler diye kralların önüne atacağım.+

18 Suçlarının çokluğundan ötürü,+ ticarette yaptığın hileler yüzünden,+ kendi kutsal mekânlarını kirlettin. Senin içinden bir ateş çıkaracağım. Bu ateş seni yakıp yok edecek.+ Bütün seyredenlerin gözü önünde seni, toprak üzerinde bir kül yığınına çevireceğim.+ 19 Milletler arasında seni tanıyan herkes sana şaşkınlıkla bakacak.+ Başına ani felaketler gelecek, sonsuza dek yok olacaksın.’”+

20 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 21 “İnsanoğlu, yüzünü Sayda’ya+ çevir ve ona karşı peygamberlik et. 22 Ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Sayda, Ben sana karşıyım.+ Senin içinde yüceltileceğim.+ Ona karşı hükümlerimi yerine getirince anlayacaklar ki Ben Yehova’yım;+ kutsallığımı onun aracılığıyla göstereceğim.+ 23 Üzerine salgın hastalık göndereceğim, sokaklarında kan akıtacağım.+ Sana dört bir yandan kılıç çekilecek ve katledilenler yerlere serilecek;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.+ 24 İsrail evini küçümseyen çevre milletlerden hiçbiri artık onlar için inciten bir çalı+ ya da acıtan bir diken olmayacak; o zaman anlayacaklar ki Ben Ulu Rab Yehova’yım.’

25 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İsrail halkını dağıldıkları milletler arasından topladığım zaman,+ kutsallığımı milletlerin gözü önünde onlar aracılığıyla göstereceğim.+ Onlar kulum Yakup’a verdiğim topraklarda+ yaşayacak.+ 26 Güvenlik içinde yaşayacak,+ evler yapacaklar+ ve bağlar kuracaklar.+ Çevrelerinde onları küçümseyen herkese karşı hükümlerimi yerine getirince+ güvenlik içinde yaşayacaklar+ ve o zaman anlayacaklar ki Ben Tanrıları Yehova’yım.’”

29 Onuncu yılın onuncu ayında, ayın on ikinci günü bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Mısır kralı Firavuna+ çevirerek ona ve tüm Mısır’a karşı peygamberlik et.+ 3 Ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Firavun, Mısır kralı,+ Ben sana karşıyım! Nil kanalları arasında boylu boyunca uzanmış+ koca deniz canavarı,+ diyorsun ki, “Nil Irmağı benimdir, onu kendim için yaptım.”+ 4 Fakat Ben senin çenelerine çengeller geçireceğim+ ve Nil kanallarındaki balıkları senin pullarına takacağım. Pullarına tutunmuş Nil balıklarıyla birlikte seni Nil kanallarından çekip çıkaracağım. 5 Seni ve Nil kanallarının bütün balıklarını çöle götürüp bırakacağım.+ Açık arazide yere serileceksin.+ Parçalarını toplayan ya da gömen olmayacak. Seni kurda kuşa yem edeceğim.+ 6 Mademki İsrail evi için kamış kadar dayanıksız bir destek oldular,+ Mısır’da yaşayan herkes anlayacak ki Ben Yehova’yım.+ 7 Elleriyle sana tutunduklarında parçalandın+ ve onların omzunu yardın. Destek olarak sana dayandıklarında kırıldın+ ve onların belini yerinden oynattın.’+

8 Bu yüzden, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Senin üzerine kılıç getireceğim,+ içindeki insanı da hayvanı da kesip atacağım.+ 9 Mısır diyarı ıssız bir viraneye dönecek;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım. Çünkü o, “Nil Irmağı benimdir, onu kendim yaptım” dedi.+ 10 Bu yüzden Ben sana ve Nil kanallarına+ karşıyım. Migdol’dan+ Assuan’a*+ ve Habeş sınırına kadar Mısır diyarını ıssız, kurak bir viraneye çevireceğim.+ 11 Oraya ne bir insan ayak basacak;+ ne de oradan bir hayvan geçecek.+ Kırk yıl boyunca orada oturan olmayacak.+ 12 Mısır diyarını, terk edilmiş ülkeler gibi ıssız bırakacağım;+ şehirleri de, virane olmuş şehirler gibi kırk yıl ıssız kalacak.+ Mısırlıları milletler arasına dağıtacağım ve başka memleketlere savuracağım.’+

13 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Kırk yılın+ sonunda Mısırlıları dağılmış oldukları milletler arasından toplayacağım.+ 14 Mısırlı esirleri kendi memleketlerine, Patros+ topraklarına geri getireceğim ve orada güçsüz bir krallık olacaklar. 15 Bu krallık diğer krallıklardan daha güçsüz olacak, artık başka milletler üzerinde hâkimiyet kuramayacak.+ Onları öyle az bırakacağım ki, başka milletlere boyun eğdiremeyecekler.+ 16 Onlar artık İsrail evi için bir güvence olmayacak;+ İsrail’in Mısır’a bel bağlayarak işlediği suç artık anılmayacak.+ O zaman anlayacaklar ki Ben, Ulu Rab Yehova’yım.’”

17 Yirmi yedinci yılın birinci ayında, ayın birinci günü bana Yehova’nın sözü geldi: 18 “İnsanoğlu, Babil kralı Nabukadrezar,+ Sur karşısında ordusuyla büyük bir hizmette bulundu.+ Kafalarında saç kalmadı ve omuzlarının derisi soyuldu.+ Fakat Sur’a karşı gördüğü hizmet karşılığında, ne kendisi ne de ordusu ondan bir şey elde etti.+

19 Bu yüzden Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İşte Ben, Mısır diyarını Babil kralı Nabukadrezar’a veriyorum.+ Mısır’ın servetini alıp götürecek, ondan büyük ganimet elde edecek;+ ondan aldığı yağma malı ordusunun ücreti olacak.’

20 ‘Sur’a karşı yaptığı hizmet karşılığında ona Mısır diyarını verdim, çünkü onlar Benim için çalıştı.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

21 İşte o gün, İsrail evi için bir boynuz* çıkaracağım+ ve onların arasında ağzını açmana fırsat vereceğim;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.”

30 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, peygamberlik edip de ki,+ Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘O gün geliyor! “Eyvah!” diye feryat edin.+ 3 O gün yaklaştı, evet Yehova’nın günü yakın!+ O gün, kara bulutlar günü,+ milletlere hüküm günü olacak.+ 4 Mısır üzerine kılıç gelecek.+ Mısır’da halk cansız yere serildiğinde, onun serveti elinden alındığında ve temelleri mahvedildiğinde Habeş diyarı acıdan kıvranacak.+ 5 Habeş,+ Put,+ Lud ülkelerinin ve başka halkların insanları;+ Kub ve ahit yaptığım memleketin evlatları da onunla birlikte kılıçtan geçirilecek.’+

6 Yehova şöyle diyor: ‘Mısır’ı destekleyenler de yıkılacak ve onun gücü, gururu ayaklar altına alınacak.’+

‘Migdol’dan+ Assuan’a+ kadar hepsi kılıçla yere serilecek.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 7 ‘Böylece ıssız kalmış ülkeler gibi ıssız bırakılacaklar, şehirleri de viran olmuş şehirler gibi viran olacak.+ 8 Mısır’ı ateşe verdiğimde ve bütün yardımcılarını kırıp geçirdiğimde anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.+ 9 O gün, kendine fazla güvenen Habeş’in yüreğini yerinden oynatmak için,+ önüm sıra gemilerle ulaklar gidecek. Mısır’ın hüküm gününde onlar arasında büyük acı olacak, evet o gün mutlaka gelecek.’+

10 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mısır halkının sonunu Babil kralı Nabukadrezar eliyle getireceğim.+ 11 O ve halkı, evet milletlerin zorbaları,+ memleketi viraneye çevirmek üzere geliyor. Mısır’a kılıç çekecekler ve memleketi katlettikleriyle dolduracaklar.+ 12 Nil kanallarını+ kuru toprağa çevireceğim ve memleketi kötü adamların eline vereceğim.*+ Memleketi ve içindeki her şeyi yabancılar eliyle harap edeceğim.+ Ben Yehova, bunu Ben söyledim.’+

13 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İğrenç putları da yok edeceğim,+ Nof’taki+ değersiz ilahların kökünü kazıyacağım; Mısır’dan artık bey çıkmayacak ve Mısır diyarına korku salacağım.+ 14 Patros’u+ yıkacağım, Tsoan’ı+ ateşe vereceğim ve No’da+ hükümlerimi yerine getireceğim. 15 Mısır kalesi Sin’e gazap yağdıracağım+ ve No+ halkının kökünü kazıyacağım. 16 Mısır’ı ateşe vereceğim. Sin acılar içinde kıvranacak, No da surlarında gedikler açılarak ele geçirilecek. Nof’a gelince, gündüz vakti düşman saldırısına uğrayacak. 17 On+ ve Pi-beset gençleri kılıçtan geçirilecek ve o şehirlerin halkı sürgüne götürülecek. 18 Ben Tehafnehes’te+ Mısır’ın boyunduruğunu kırdığımda,+ gündüz karanlığa gömülecek. Onun gücüne, gururuna son verilecek.+ Şehri kara bulutlar kaplayacak+ ve çevre kentleri sürgüne götürülecek.+ 19 Mısır’da hükümlerimi yerine getireceğim;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”

20 On birinci yılın birinci ayında, ayın yedinci günü, bana Yehova’nın sözü geldi: 21 “İnsanoğlu, Mısır kralı Firavunun kolunu kıracağım!+ Şifa bulmasın, kılıç tutacak gücü olmasın diye kolu sarılmayacak, sargı beziyle bağlanmayacak.”+

22 “Bundan dolayı Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben, Mısır kralı Firavuna karşıyım;+ onun kollarını kıracağım;+ sağlam olanı da, kırık olanı da kıracağım+ ve kılıcı elinden düşüreceğim.+ 23 Mısırlıları milletler arasına dağıtacağım ve başka memleketlere savuracağım.+ 24 Babil kralının kollarını güçlendireceğim+ ve kılıcımı onun eline vereceğim,+ Firavunun ise kollarını kıracağım. Onun önünde ağır yaralı biri gibi inim inim inleyecek.+ 25 Babil kralının kollarını güçlendireceğim, Firavunun ise kolları zayıf düşecek. Kılıcımı Babil kralının eline verdiğimde ve o Mısır diyarına doğru bu kılıcı uzattığında anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.+ 26 Mısırlıları milletler arasına dağıtacağım+ ve başka memleketlere savuracağım; o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”

31 On birinci yılın üçüncü ayında, ayın birinci günü, bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, Mısır kralı Firavuna ve halkına şöyle de:+

‘Büyüklüğünle kime benziyorsun? 3 Bir Asurlu’ya, Lübnan’da bir sedir ağacına!+ O ağaç ki, gür yapraklı güzel dallarıyla+ etrafına gölge salıyordu. Boyu o kadar yüksekti ki,+ tepesi bulutlara erişiyordu.+ 4 Sular onu büyüttü;+ derin su kaynakları sayesinde boyu uzadı. Kaynaktan çıkan akarsular ağacın dikildiği alana yayılmıştı ve kırdaki bütün ağaçlara kanallarla ulaşıyordu. 5 Bu nedenle onun boyu kırdaki bütün ağaçlardan daha uzun oldu.+

Su yataklarında bol su olduğu için ağacın kolları çoğaldı, dalları uzadıkça uzadı.+ 6 Göklerin kuşları onun kollarında yuva yaptı,+ kırlardaki yaban hayvanları dalları altında yavruladı+ ve bütün büyük milletler onun gölgesinde oturdu. 7 Gür yapraklı uzun dallarıyla güzel ve haşmetliydi;+ çünkü kökleri bol su alıyordu. 8 Tanrı’nın bahçesindeki+ diğer sedir ağaçları onunla kıyaslanamazdı. Ardıç ağaçları onun kolları kadar bile değildi. Çınar ağaçları ise dallarıyla boy ölçüşemezdi. Tanrı’nın bahçesindeki hiçbir ağaç onun kadar güzel değildi.+ 9 Gür yapraklı dallarını çoğaltarak onu güzelleştirdim.+ Tanrı’nın* bahçesi Aden’deki bütün ağaçlar onu kıskanırdı.’+

10 Bu yüzden Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Mademki ağaç* boy attı, tepesi bulutlara erişti+ ve boyunun yüksekliğiyle kibirlendi,+ 11 onu milletlerin zorba hükümdarının eline vereceğim.+ Ona karşı harekete geçecek. Kötülüğü yüzünden onu söküp atacağım.+ 12 Yabancılar, evet milletlerin zorbaları onu kesip devirecek; dağ başına bırakılacak ve bütün gür yapraklı dalları vadilere savrulacak, dalları kırılıp yeryüzündeki tüm akarsulara dağılacak.+ Bütün halklar gölgesinden çıkıp onu terk edecek.+ 13 Gökte uçan kuşlar ağacın yere devrilmiş gövdesine tüneyecek ve yaban hayvanları onun dallarına yerleşecek.+ 14 Böylece, bol su alan hiçbir ağacın tepesi göklere ulaşmayacak, boyu bulutlara erişmeyecek; sulak yerde bulunan hiçbir ağaç bulutlarla boy ölçüşemeyecek. Çünkü hepsi ölecek,+ toprağın altına inecek,+ insanoğullarıyla birlikte çukura inenlere katılacaklar.’

15 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Onun ölüler diyarına* ineceği gün insanlara yas tutturacağım.+ Onun yüzünden su kaynaklarını kapatacağım ve akarsuların önünü keseceğim ki artık sular akmasın. Onun yüzünden Lübnan’ı karartacağım, onun yüzünden kırlardaki ağaçlar sararıp solacak. 16 Ölüm çukuruna inenlerle birlikte onu ölüler diyarına indirdiğimde,+ onun devrilişinin gürültüsüyle milletleri sarsacağım. Aden bahçesinin bütün ağaçları,+ Lübnan’ın bol su alan en seçme, en iyi ağaçları, yerin derinliklerinde rahat bulacaklar.+ 17 Onunla birlikte kendileri de ölüler diyarına gitti;+ diğer milletlerin arasında onun filizi* olarak gölgesinde yaşamış ve kılıçtan geçirilmiş olanların yanına gittiler.’+

18 ‘Şimdi sen, görkem+ ve büyüklük bakımından Aden’deki ağaçlardan+ hangisine benziyorsun? Ne olursa olsun Aden’deki ağaçlarla birlikte toprağın altına ineceksin.+ Sünnetsizlerin arasında, kılıçtan geçirilmiş olanlarla birlikte yatacaksın. Firavun ve halkının durumu işte böyledir.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

32 On ikinci yılın on ikinci ayında, ayın birinci günü bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, Mısır kralı Firavun için ağıt yakıp de ki, ‘Sen milletler arasında genç bir aslan gibiydin ama sesin kesildi.+

Ve denizlerde bir canavar gibiydin,+ ırmaklarında ileri atılırdın; ayağınla suları çalkalar, akarsuları bulandırırdın.’

3 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben de büyük bir topluluk gönderip senin üzerine ağ atacağım+ ve seni Benim ağımla çekecekler.+ 4 Seni karaya fırlatacağım ve toprağın üzerinde bırakacağım+ ki göklerin bütün kuşları senin üzerine tünesin; yeryüzündeki tüm hayvanları da seninle doyuracağım.+ 5 Senin leşini dağlara sereceğim ve parçalanmış cesedinle vadileri dolduracağım.+ 6 Dağların başında senden akan kanı toprak içecek ve dere yatakları senin kanınla dolacak.’+

7 ‘Senin ışığın sönünce gökleri kapatacağım ve yıldızları karartacağım. Güneşi de bulutlarla örteceğim ve ay ışığını vermeyecek.+ 8 Senin yüzünden gökteki bütün ışıkları karartacağım ve senin memleketini karanlığa gömeceğim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

9 ‘Milletlerin arasına, bilmediğin memleketlere senin halkından tutsaklar gönderince birçok millete sıkıntı vereceğim.+ 10 Yıkıldığın gün, senin içindeki pek çok halkı şaşkına çevireceğim.+ Kılıcımı krallarının yüzüne doğru savurunca dehşetten tüyleri ürperecek.+ Her biri can korkusuyla her an titreyecek.’+

11 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Babil kralının kılıcı senin üzerine gelecek.+ 12 Halkını kudretlilerin, evet milletlerin tüm zorbalarının kılıcıyla yere sereceğim.+ Onlar Mısır’ın gururunu ayaklar altına alacak ve bütün halkını yok edecekler.+ 13 Gürül gürül akan suların kıyısındaki bütün hayvanlarını telef edeceğim.+ Artık ne bir insan ayağı ne de bir hayvan toynağı o suları bulandıracak.’+

14 ‘O zaman onların sularını dupduru yapacağım ve ırmaklarını yağ gibi akıtacağım.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

15 ‘Mısır diyarını viraneye çevirdiğimde, memleket tamamen ıssız kaldığında+ ve orada yaşayanların hepsini vurup öldürdüğümde, onlar da anlayacak ki Ben Yehova’yım.+

16 Bu bir ağıttır, insanlar böyle ağıt yakacak. Milletlerin kızları, Mısır için ve tüm halkı için böyle ağıt yakacak.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

17 Sonra, on ikinci yılda, ayın on beşinci günü bana Yehova’nın sözü geldi: 18 “İnsanoğlu, Mısır’ın yere yıkılacağını bildir+ ve halkı için ağıt yak. Onu ve güçlü milletlerin kızlarını, ölüm çukuruna+ inenlerle birlikte gömülmeye mahkûm et.+

19 ‘Sen başkalarına göre daha mı güzelsin?+ Yerin dibine inecek ve orada sünnetsizlerle birlikte yatacaksın!’+

20 ‘Hepsi kılıçtan geçirilenlerin arasında yere serilecek.+ Ülke kılıçla düştü. Onu ve halkını sürükleyip götürün.

21 Kudretli adamların önde gelenleri ölüler diyarından ona ve yardımcılarına seslenecek.+ Çünkü mutlaka yerin dibine inecek+ ve kılıçtan geçirilmiş sünnetsizler gibi orada yatacaklar. 22 Asur ve tüm halkı orada.+ Asurluların mezarları krallarının çevresinde. Hepsi kılıçtan geçirilip öldürülmüş.+ 23 Mezarları çukurun en dibinde,+ adamlarının mezarı kendi mezarının çevresinde. Evet, hepsi kılıçtan geçirilip öldürülmüş. Çünkü yaşayanlar diyarına dehşet salmışlardı.

24 Elam+ orada, bütün halkının mezarları da onun mezarının çevresinde. Hepsi kılıçtan geçirilerek öldürülmüş ve yerin altına sünnetsiz inmişler. Onlar ki yaşayanlar diyarına dehşet salmışlardı, şimdiyse çukura inenlerle birlikte bu utancı taşıyorlar.+ 25 Öldürülenler arasında, halkının yanında ona yatacak yer hazırladılar.+ Halkının mezarları onun mezarının çevresinde. Hepsi de sünnetsiz; yaşayanlar diyarına dehşet saldıkları için hepsi kılıçtan geçirilmiş.+ Çukura inenlerle birlikte bu utancı taşıyacaklar. Evet, onu öldürülenler arasına koydular.

26 Meşek,+ Tubal+ ve halkları orada. Krallarının mezarlarının çevresinde halklarının mezarları var. Hepsi de sünnetsiz. Yaşayanlar diyarına dehşet saldıkları için kılıçla delik deşik edilmişler. 27 Onlar sünnetsizler arasından yere serilen ve ölüler diyarına elinde silahlarıyla inen kudretlilerin yanında yatmayacak mı?+ O kudretlilerin kılıçları başları altına konacak ve suçları kemikleri üzerine çökecek,+ çünkü yaşayanlar diyarına dehşet salmışlardı.+ 28 Sen de sünnetsizler arasında yere yığılacaksın, kılıçtan geçirilmiş olanlarla birlikte yatacaksın.

29 Edom,+ onun kralları ve bütün beyleri de orada. Onlar ki, güçlü oldukları halde kılıçtan geçirilmiş olanların arasına konuldular.+ Evet onlar da sünnetsizlerin+ arasında, çukura inenlerle birlikte yatacaklar.

30 Kuzeyin bütün soyluları ve tüm Saydalılar+ da orada. Güçleriyle korku uyandırmalarına rağmen öldürülenlerle birlikte utanç içinde gömüldüler. Sünnetsiz olarak, kılıçtan geçirilmiş kişilerle birlikte yatacaklar ve çukura inenlerle birlikte bu utancı taşıyacaklar.+

31 Firavun onların hepsini görecek ve kendi halkı için teselli bulacak.+ Firavun ve tüm ordusu da kılıçtan geçirilecek.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

32 ‘Yaşayanlar diyarına dehşet saldığı için+ Firavun ve tüm halkı da, sünnetsizler arasında, kılıçtan geçirilenlerin yanında yatacaklar.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

33 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, halkının evlatlarına şunları bildir:+

‘Bir memleket üzerine kılıç+ gönderirsem ve memleket halkı söz birliği edip bir adamı gözcü+ seçerse, 3 o da kılıcın memleket üzerine gelmekte olduğunu görür ve boru çalıp halkı uyarırsa,+ 4 fakat biri borunun sesini duyduğu halde uyarıyı dikkate almaz+ ve kılıç gelip onun canını alırsa, kendi kanından kendisi sorumlu olur.+ 5 Boru sesini duymuş fakat uyarıya kulak asmamıştır. Kendi kanından kendisi sorumludur. Çünkü uyarıyı dinleseydi canını kurtarırdı.+

6 Gözcüye gelince, kılıcın geldiğini gördüğü halde boru çalmaz+ ve halkı uyarmazsa, kılıç gelip canlar alırsa, onlar kendi suçları yüzünden ölür,+ fakat kanlarının hesabını gözcüden sorarım.’+

7 Ey insanoğlu, Ben seni İsrail evine gözcü yaptım,+ sözleri Benim ağzımdan işitecek ve uyarılarımı onlara bildireceksin.+ 8 Ben kötüye, ‘Ey kötü adam, kesinlikle öleceksin!’+ dersem, fakat sen sesini çıkarmaz ve yolundan dönsün diye onu uyarmazsan,+ kötü kişi kendi suçu yüzünden ölür,+ fakat onun kanının hesabını senden sorarım. 9 Öte yandan sen kötü kişiyi yolundan dönsün diye uyardığın halde yolundan dönmezse, o kendi suçu yüzünden ölür,+ fakat sen kendi canını kurtarmış olursun.+

10 Şimdi, ey insanoğlu, İsrail evine de ki; ‘Siz şöyle diyorsunuz: Mademki isyanlarımız ve günahlarımız altında eziliyoruz ve bunlar bizi çürütüyor,+ bu durumda nasıl yaşayabiliriz?’+ 11 Onlara şöyle de: ‘“Varlığım üzerine ant ederim ki, Ben kötü kişinin ölmesinden değil,+ yolundan dönüp+ yaşamasından zevk alırım.+ Bu yüzden, dönün! Kötü yollarınızdan dönün!+ Neden ölesiniz, ey İsrail evi?”+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.’

12 Ey insanoğlu, halkının evlatlarına de ki, ‘Doğru kişi isyan ettiğinde, doğruluğu artık onu kurtarmaz.+ Kötü kişi de kötülüğünden döndüğünde, artık kötülüğünden ötürü yıkılmaz.+ Doğru kişi günah işlediğinde, doğruluğu artık onu yaşatmaz.+ 13 Doğru kişiye “Kesinlikle yaşayacaksın” dersem ve o kendi doğruluğuna güvenerek haksızlık ederse,+ yapmış olduğu doğru işlerden hiçbiri anılmaz, fakat haksızlık ettiği için, evet bu yüzden ölür.+

14 Kötü kişiye “Kesinlikle öleceksin”+ dersem, fakat o günah işlemeyi bırakıp+ adil ve doğru davranırsa,+ 15 rehin aldığını geri verir,+ çaldıklarını+ öderse, haksızlık etmeyip hayat veren kanunları uygularsa,+ kesinlikle yaşar,+ ölmez. 16 İşlediği günahların hiçbiri anılmaz.+ Adil ve doğru davrandığı için kesinlikle yaşar.’+

17 Senin halkının evlatları ‘Yehova’nın işleri adil değil!’+ diyor, fakat asıl adil olmayan onların işleri.

18 Doğru yolda giden biri yolundan dönüp haksızlık ederse bu yüzden ölecektir.+ 19 Oysa kötü kişi kötülüğü bırakıp adil ve doğru davranırsa, bu sayede mutlaka yaşayacaktır.+

20 Siz ‘Yehova’nın işleri adil değil!’ diyorsunuz.+ Ey İsrail halkı, her birinizi kendi işlerine göre yargılayacağım.”+

21 Sürgünlüğümüzün on ikinci yılının onuncu ayında, ayın beşinci günü, Yeruşalim’den kaçıp kurtulan+ biri yanıma gelip “Şehir düştü!”+ dedi.

22 Kaçıp kurtulan adamın gelişinden önceki akşam, Yehova’nın eli üzerimdeydi.+ O adam sabah yanıma gelmeden önce Tanrı dilimi çözdü. Artık dilim tutuk değildi, konuşabiliyordum.+

23 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 24 “İnsanoğlu, harap olmuş yerlerde oturanlar+ İsrail toprakları hakkında diyor ki, ‘İbrahim tek başına olmasına rağmen bu toprakları mülk edinmişti.+ Biz ise kalabalığız. Ve bu topraklar bize mülk olarak verilmiştir.’+

25 Bu nedenle onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Siz eti kanıyla yiyor,+ iğrenç putlarınızdan medet umuyor+ ve kan dökmeye devam ediyorsunuz.+ Bu toprakları siz mi mülk edineceksiniz?+ 26 Kılıcınıza güveniyorsunuz.+ İğrenç işler yapıyor+ ve komşunuzun karısını kirletiyorsunuz.+ Bu toprakları siz mi mülk edineceksiniz?’+

27 Onlara şunları söyleyeceksin: Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Varlığım üzerine ant ederim ki, harap olmuş yerlerde yaşayanlar kılıçla yere serilecek.+ Açık arazide olanı yaban hayvanlarına yem edeceğim,+ hisarlarda ve mağaralarda+ olanlar da salgın hastalıktan ölecek. 28 Bu memleketi ıssız bir viraneye çevireceğim,+ gücü, gururu bitecek+ ve İsrail dağları kimsenin gelip geçmediği ıssız bir yer olacak.+ 29 Yapmış oldukları bütün iğrenç işler nedeniyle+ memleketi ıssız bir viraneye çevirdiğimde anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’+

30 Ey insanoğlu, halkının evlatları duvar diplerinde ve evlerin kapılarında senin hakkında konuşuyor.+ Herkes birbirine ‘Haydi gelin de Yehova’nın ne söylediğini dinleyelim’ diyor.+ 31 Onlar her zaman yaptıkları gibi sana gelecek ve halkım olarak önünde oturacak;+ sözlerini dinleyecekler fakat tutmayacaklar,+ çünkü ağızlarında hep şehvet kokan sözler var ve yürekleri haksız kazanç peşinde.+ 32 İşte, sen onlar için telli sazı iyi çalan, güzel sesiyle aşk şarkıları söyleyen biri gibisin.+ Onlar senin sözlerini işitecek fakat söylediklerini yapan olmayacak.+ 33 Senin söylediklerin ise mutlaka gerçekleşecek;+ o zaman anlayacaklar ki aralarında bir peygamber vardı.”+

34 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, İsrail çobanlarına karşı peygamberlik et. O çobanlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Kendilerini doyuran+ İsrail çobanlarının vay haline!+ Çobanların sürüyü beslemesi gerekmez mi?+ 3 Yağlıyı yersiniz,+ yünlü giysiyi giyersiniz, besili+ hayvanı kesersiniz,+ fakat sürüyü beslemezsiniz. 4 Zayıf düşeni güçlendirmediniz,+ hastaları iyileştirmediniz, sakatlananların kırığını sarmadınız, dağılanları geri getirmediniz, kaybolanları aramadınız.+ Onlara acımasızca ve zorbalıkla boyun eğdirdiniz.+ 5 Ve çobanları olmadığından sürü zamanla dağıldı,+ bütün yaban hayvanlarına yem oldular. Öylece dağılıp gittiler.+ 6 Koyunlarım bütün dağlarda, bütün yüksek tepelerde başıboş dolaştı;+ onları arayan soran olmadığından, koyunlarım+ tüm yeryüzüne dağıldı.

7 Bu yüzden ey çobanlar, Yehova’nın sözlerini dinleyin! 8 “Varlığım üzerine ant ederim ki” Ulu Rab Yehova’nın sözü, “Koyunlarım çobanları olmadığından yağmalandı, bütün yaban hayvanlarına yem oldu. Çobanlarım koyunlarımı aramadı; kendilerini beslediler+ ama koyunlarımı beslemediler.” 9 Şimdi ey çobanlar, Yehova’nın sözlerini dinleyin. 10 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “Ben çobanlara karşıyım.+ Koyunlarımın hesabını onlardan soracağım, koyunlarımı gütmelerine artık izin vermeyeceğim.+ Artık çobanlar kendilerini doyuramayacak,+ koyunlarımı onların ağzından kurtaracağım ve artık onlara yiyecek olmayacaklar.”’”+

11 “Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Koyunlarımı Ben, Kendim arayacağım ve onlarla ilgileneceğim.+ 12 Uzaklara dağılmış koyunlarını etrafına toplayan bir çoban,+ sürüsüyle nasıl ilgilenip onları otlatırsa,+ Ben de koyunlarımla öyle ilgileneceğim. Bulutlu, koyu karanlık günde+ dağılıp gittikleri yerlerden onları kurtaracağım. 13 Onları milletler arasından çıkaracağım,+ başka memleketlerden toplayacağım ve kendi topraklarına geri getireceğim.+ İsrail dağlarında, akarsular kenarında ve memleketin bütün yaşanabilir yerlerinde güdeceğim.+ 14 Onları güzel çayırlarda otlatacağım, yurtları İsrail’in yüksek dağları olacak.+ Güzel bir yerde yatacaklar+ ve İsrail dağlarındaki yeşil çayırlarda otlayacaklar.’

15 ‘Koyunlarımı Kendim otlatacağım+ ve onları Kendim yatıracağım.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 16 ‘Kaybolmuş olanı arayacağım,+ sürüden ayrılanı geri getireceğim, sakatlananın kırığını saracağım ve hasta olanı güçlendireceğim. Fakat semiz+ ve güçlü olanları yok edeceğim, evet onları hükme doyuracağım.’+

17 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Size gelince ey koyunlarım, koyunla koyun arasında, koçla teke+ arasında adaleti sağlayacağım. 18 Kendiniz en iyi otlaklarda beslenirken geri kalan otlakları ayaklarınızla çiğnemeniz, tertemiz sulardan içerken arkanızda kalan suları bulandırmanız size önemsiz mi geliyor?+ 19 Benim koyunlarım sizin ayaklarınızla çiğnediğiniz otlaklarda otlayıp, ayağınızla bulandırdığınız suları içmek zorunda mı?’

20 Bu yüzden Ulu Rab Yehova onlara şöyle diyor: ‘Besili koyunla cılız koyun arasında adaleti Ben sağlayacağım. 21 Çünkü zayıf olanları böğrünüzle ve omzunuzla itekliyor, boynuzunuzla dürtüklüyor, sonunda dışarı atıp dağıtıyordunuz.+ 22 Fakat Ben koyunlarımı kurtaracağım, artık yağma edilmeyecekler;+ koyunla koyun arasında adaleti sağlayacağım. 23 Başlarına tek çoban+ koyacağım, onları kulum Davut+ güdecek. Çobanları o olacak ve onları kendisi besleyecek.+ 24 Ben Yehova, onların Tanrısı olacağım+ ve kulum Davut, aralarında bey olacak.+ Ben Yehova, bunları söyleyen Benim.

25 Onlarla bir barış ahdi+ yapacağım ve yırtıcı hayvanları memleketten atacağım;+ halkım güvenlik içinde kırlarda oturacak, ormanlarda uyuyacak.+ 26 Onları ve dağımın çevresini bir nimet kılacağım,+ yağmuru vaktinde yağdıracağım. Evet orada bereketli yağmurlar yağacak.+ 27 Tarladaki ağaçlar meyvesini verecek,+ toprak da ürününü verecek;+ onlar kendi topraklarında güvenlikte olacaklar.+ Boyunduruklarını kırıp,+ onları köle gibi kullananların elinden kurtardığımda+ anlayacaklar ki Ben Yehova’yım. 28 Artık milletler tarafından yağmalanmayacak,+ yaban hayvanlarına yem olmayacaklar. Güvenlik içinde oturacaklar ve onları kimse korkutmayacak.+

29 Onlar için nam olsun diye fidan yetiştireceğim;+ artık memlekette kıtlıktan kırılan olmayacak;+ artık milletler tarafından aşağılanmayacaklar.+ 30 O zaman anlayacaklar ki Ben onların Tanrısı Yehova, onlarla birlikteyim+ ve İsrail evi Benim halkımdır.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+

31 ‘Siz Benim koyunlarım,+ otlağımın koyunlarısınız; siz insansınız, Ben de Tanrınızım.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

35 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Seir+ dağlık bölgesine çevir+ ve ona karşı peygamberlik et.+ 3 Ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Seir+ dağları, Ben sana karşıyım! Sana el kaldıracağım+ ve seni ıssız bir viraneye çevireceğim.+ 4 Şehirlerini harabeye çevireceğim ve sen tam bir virane olacaksın.+ O zaman anlayacaksın ki Ben Yehova’yım.+ 5 Çünkü sen bitip tükenmeyen bir düşmanlık besledin+ ve İsrailoğullarının başına felaket geldiğinde,+ son suç döneminde onları kılıcın önüne attın.’+

6 ‘Varlığım üzerine ant ederim ki’, Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘Senin kanın akıtılacak; kan peşini bırakmayacak.+ Mademki sen kanını döktüğün kişilerden nefret ettin, kan da senin peşini bırakmayacak.+ 7 Seir dağlık bölgesini tamamen ıssız bir viraneye çevireceğim,+ artık oradan gelip geçen kimse bırakmayacağım.+ 8 Onun dağlarını öldürülenlerle dolduracağım. Kılıçtan geçirilenler senin tepelerine, vadilerine ve su yataklarına yığılacak.+ 9 Evet, seni sonsuza dek ıssız kalacak bir viraneye çevireceğim, artık şehirlerinde oturan olmayacak;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+

10 Mademki sen, Yehova orada olduğu halde,+ ‘Bu iki millet ve bu iki memleket benim olacak, o memleketleri mülk edineceğiz’+ dedin, 11 ‘Varlığım üzerine ant ederim ki’, Ulu Rab Yehova’nın sözü, ‘Onlara duyduğun nefret yüzünden nasıl öfke ve kıskançlıkla davrandıysan Ben de sana öyle davranacağım;+ seni yargılayıp cezalandırdığımda Kendimi onlara tanıtacağım.+ 12 O zaman sen de anlayacaksın ki, Ben Yehova, İsrail dağları hakkındaki bütün hakaretlerini duydum;+ sen ki, “Buralar ıssız kaldı, hepsini yutabiliriz” diyordun.+ 13 Önümde hep büyük sözlerle böbürlendiniz;+ Bana karşı saygısızca konuşup durdunuz.+ Bunların hepsini duydum.’+

14 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Tüm yeryüzü sevinçten coşarken, Ben seni viraneye çevireceğim. 15 İsrail evinin mirası ıssız bırakıldığında sen nasıl da sevinmiştin! Bil ki sana da aynısını yapacağım.+ Ey Seir dağları, tüm Edom, her tarafın ıssız bir virane olacak.+ O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”+

36 “Ey insanoğlu, sen İsrail dağları için peygamberlik et. Onlara de ki, Ey İsrail dağları,+ Yehova’nın sözünü dinleyin. 2 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Düşman sizin için+ “Oh olsun! Bir zamanların yüksek yerleri+ artık bizim” diyor.’+

3 Bu yüzden peygamberlik edip onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Milletlerden artakalanların malı olmanız için,+ evet bunun için ıssız bırakıldınız,+ her taraftan saldırıp size diş geçirdiler,+ dillere düştünüz+ ve hakkınızda söylentiler yayıldı.+ 4 Bu yüzden ey İsrail dağları,+ Ulu Rab Yehova’nın sözünü dinleyin! Ulu Rab Yehova, dağlara, tepelere, dere yataklarına, vadilere, ıssız bırakılmış harabelere,+ çevredeki milletlerden artakalanlar için yağmalanacak bir yer ve alay konusu olmuş, terk edilmiş şehirlere+ sesleniyor. 5 Evet, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “Milletlerden artakalanlara ve Edom’a, hepsine,+ ateşli bir öfkeyle haykıracağım.+ Onlar Benim topraklarımı büyük sevinçle+ mülk edindiler, otlaklarını ele geçirip memleketi yağmalamayı küçümsenecek+ bir şey sandılar.”’+

6 Sen, İsrail toprakları için peygamberlik et. Dağlara, tepelere, dere yataklarına ve vadilere de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Milletler tarafından aşağılandığınız için+ kıskançlık ve öfkeyle konuşacağım.’

7 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Elimi kaldırıp ant ederim ki,+ çevrenizdeki milletler de aşağılanacak.+ 8 Ey İsrail dağları, halkım İsrail için yeşerecek ve ürün vereceksiniz,+ çünkü onların geliş vakti yaklaştı.+ 9 Ben sizin yanınızdayım, size yöneleceğim.+ İşlenecek ve ekileceksiniz.+ 10 Üzerinizde yaşayan insanları çoğaltacağım, bütün İsrail evi, hepsi gelecek.+ Böylece şehirler dolacak,+ viran olmuş yerler yeniden inşa edilecek.+ 11 Evet, üzerinizde yaşayan insanları da hayvanları da çoğaltacağım.+ Verimli olup çoğalacaklar. Eskisi gibi sizi insanla dolduracağım.+ Sizi eskisinden daha büyük bir refaha kavuşturacağım;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.+ 12 Ey İsrail dağları, üzerinizde insanlar dolaşacak; sizi halkım İsrail mülk edinecek.+ Onların mirası siz olacaksınız.+ Ve artık onları çocuklarından etmeyeceksiniz.’+

13 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Senin, insanları yutan ve içindeki milletleri evlatlarından eden bir memleket olduğun söyleniyor.+ 14 Bu yüzden, artık insanları yutmayacak+ ve içindeki milletleri evlatlarından etmeyeceksin.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 15 ‘Milletlerin seni aşağılayan sözleri artık duyulmayacak.+ İnsanların alaylarına artık katlanmayacaksın+ ve içindeki milletleri tökezletmeyeceksin.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

16 Yehova sözlerine şöyle devam etti: 17 “İnsanoğlu, İsrail evi yaşadığı toprakları, tutum ve davranışlarıyla kirletiyordu.+ Onların tuttuğu yol Benim gözümde âdet gören kadının kirli hali gibiydi.+ 18 Memlekette kan döktükleri ve orayı iğrenç putlarıyla kirlettikleri+ için üzerlerine gazap yağdırdım.+ 19 Onları milletler arasına dağıttım ve başka memleketlere savurdum.+ Onları kendi tutum ve davranışlarına göre yargıladım.+ 20 Böylece şimdi yaşadıkları memleketlere gittiler. Ve insanlar onlar için ‘Bunlar Yehova’nın halkı, O’nun memleketinden çıktılar’+ diyerek Benim kutsal ismime saygısızlık ettiler.+ 21 Ben ise İsrail evinin gittiği memleketlerde lekelediği kutsal ismimi koruyacağım.”+

22 “Şimdi, İsrail evine de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey İsrail evi, bunu sizin hatırınız için değil, gittiğiniz memleketlerde lekelediğiniz kutsal ismim için yapıyorum.+ 23 Milletler arasında lekelenen, onların arasında sizin lekelediğiniz yüce ismimin kutsallığını göstereceğim.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Onların gözü önünde, sizin aracılığınızla kutsallığımı gösterdiğimde,+ milletler anlayacak ki Ben Yehova’yım.+ 24 Sizi milletler arasından alacağım, bütün memleketlerden toplayacağım ve kendi topraklarınıza geri getireceğim.+ 25 Üzerinize temiz su serpeceğim ve arınacaksınız.+ Sizi bütün kirlerinizden+ ve bütün iğrenç putlarınızdan arındıracağım.+ 26 Size yeni bir yürek vereceğim,+ içinize yeni bir ruh koyacağım.+ İçinizdeki taştan yüreği çıkarıp size etten bir yürek vereceğim.+ 27 Ruhumu içinize koyacağım.+ Kurallarıma uymanız için harekete geçeceğim.+ Hükümlerime uyacak, onları tam olarak yerine getireceksiniz.+ 28 Atalarınıza verdiğim memlekette yaşayacaksınız.+ Siz Benim halkım olacaksınız, Ben de Tanrınız olacağım.’+

29 ‘Sizi bütün kirlerinizden arındıracağım.+ Tahıla seslenip onu çoğaltacağım. Artık size kıtlık göstermeyeceğim.+ 30 Ağacınızın meyvesini, tarlanızın ürününü çoğaltacağım. Böylece artık çevre milletlerin arasında kıtlık yüzünden utanç duymayacaksınız.+ 31 Ve kötü işlerinizi, yaptığınız kötülükleri hatırlayacaksınız.+ İşlediğiniz günahlar ve yaptığınız iğrenç işler yüzünden kendinizden tiksineceksiniz.+ 32 Şunu bilin ki bunu sizin hatırınız için yapmıyorum.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Ey İsrail evi, yaptıklarınızdan utanın, yüzünüz kızarsın!’+

33 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Sizi bütün günahlarınızdan arındırdığım gün, şehirleri de insanla dolduracağım+ ve harap yerler onarılacak.+ 34 Gelip geçenlerin gözünde ıssız bir virane olan bu topraklar+ yeniden ekilip biçilecek. 35 İnsanlar diyecek ki, “Şurada ıssız bir memleket vardı ya, orası şimdi Aden bahçesi gibi oldu;+ yıkılıp virane olmuş, kimsesiz kalmış şehirleri yeniden kuruldu ve artık içinde insanlar yaşıyor.”+ 36 Çevrenizde kalan milletler anlayacak ki, Ben Yehova, yıkılmış yerleri yeniden yaptım+ ve ıssız kalmış toprakları yeniden yeşerttim. Ben Yehova, bunu Ben söyledim ve yaptım.’+

37 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘İsrail evinin Bana yaklaşmasına fırsat vereceğim+ ve onları koyun sürüsü gibi çoğaltacağım;+ onlar için bunu yapacağım. 38 Yeruşalim bayram zamanı nasıl sürülerle dolarsa, nasıl kutsal kişiler oraya akın ederse,+ ıssız kalmış şehirler de insanlarla öyle dolup taşacak;+ o zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”

37 Yehova’nın eli üzerimdeydi.+ Yehova’nın ruhu+ beni alıp kemiklerle dolu+ bir ovanın ortasına götürdü. 2 Beni kemiklerin arasında dolaştırdı, hepsinin yanından geçtim. Baktım, ovanın üzeri kemiklerle doluydu; hepsi kupkuruydu.+ 3 Bana “İnsanoğlu, bu kemikler canlanabilir mi?” diye sordu. Ben de “Ulu Rab Yehova, Sen bilirsin”+ dedim. 4 O zaman bana şöyle dedi: “Bu kemikler için peygamberlik et. Onlara de ki, Ey kuru kemikler, Yehova’nın sözünü dinleyin:

5 ‘Ulu Rab Yehova bu kemiklere şöyle diyor: Ben size soluk vereceğim, canlanacaksınız.+ 6 Sizi kasla* ve etle örteceğim; üzerinizi deriyle kaplayacağım. Size soluk vereceğim ve canlanacaksınız;+ o zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’”+

7 Bana emredildiği gibi peygamberlik ettim.+ Ben bunları bildirirken bir ses duyuldu, bir çatırtı oldu. Kemikler birbirine yaklaşmaya başladı, kemik kemiğe yanaşıyordu. 8 Baktım, kemikler kasla ve etle örtülmeye ve üzerleri deriyle kaplanmaya başladı. Fakat hiçbirinde soluk yoktu.

9 Sonra O, sözlerine şöyle devam etti: “Rüzgâra peygamberlik et. Ey insanoğlu, rüzgâra de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Gel ey rüzgâr, şu ölülerin+ üzerine dört yandan es de canlansınlar.’”+

10 Tıpkı O’nun bana emrettiği gibi peygamberlik ettim. İçlerine nefes doldu, canlanıp ayağa kalktılar.+ Çok büyük, muazzam bir ordu oldular.

11 Bana şunları söyledi: “İnsanoğlu, bu kemikler tüm İsrail evidir.+ Onlar ‘Kemiklerimiz kurudu, ümidimiz tükendi.+ Bir başımıza, çaresiz kaldık’ diyorlar. 12 Şimdi peygamberlik ederek onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey halkım, işte mezarlarınızı açıyorum;+ sizi mezarlarınızdan çıkaracağım ve İsrail topraklarına geri getireceğim.+ 13 Mezarlarınızı açıp sizi oradan çıkardığım zaman ey halkım, anlayacaksınız ki Ben Yehova’yım.’+ 14 ‘Ruhumu içinize koyacağım ve canlanacaksınız.+ Sizi kendi topraklarınıza yerleştireceğim. O zaman anlayacaksınız ki Ben Yehova, bunları Ben söyledim ve yaptım.’ Yehova’nın sözü.”+

15 Yehova sözlerine şöyle devam etti: 16 “Ey insanoğlu, eline bir değnek al+ ve üzerine ‘Yahuda ve ortağı İsrailoğulları için’+ diye yaz. Sonra başka bir değnek al ve onun üzerine de ‘Yusuf ve ortağı olan tüm İsrail evi+ için, Efraim’in değneği’+ diye yaz. 17 Sonra onları bitiştirip tek değnek haline getir, senin elinde tek bir değnek gibi olacaklar.+ 18 Halkının evlatları sana ‘Bunun ne demek olduğunu bize söylemeyecek misin?’ dediklerinde,+ 19 onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Efraim’in elinde olan, Yusuf’un ve ortağı İsrail kabilelerinin değneğini alıp diğer değnekle, Yahuda’nın değneğiyle birleştireceğim. Onları tek değnek yapacağım+ ve Benim elimde tek değnek olacaklar.’ 20 Üzerine yazı yazdığın değnekleri onların gözü önünde elinde tut.+

21 Onlara de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ben, İsrailoğullarını gittikleri milletler arasından çıkaracağım, onları her taraftan toplayacağım ve kendi topraklarına getireceğim.+ 22 Onları bu topraklarda, İsrail dağlarında tek millet haline getireceğim.+ Hepsinin tek kralı olacak.+ Onlar artık iki ayrı millet, ikiye bölünmüş bir krallık olmayacaklar.+ 23 Artık iğrenç putlarıyla, tiksindirici işleriyle ve işledikleri suçlarla kendilerini kirletmeyecekler.+ Onları o mekânlarda işledikleri günahlardan arındırıp kurtaracağım.+ Onlar Benim halkım olacak, Ben de onların Tanrısı olacağım.+

24 Kulum Davut onların başına kral olacak+ ve hepsinin tek çobanı olacak.+ Benim hükümlerimin yolunda yürüyecek,+ kanunlarıma uyacaklar;+ hepsini yerine getirecekler.+ 25 Kulum Yakup’a verdiğim ve atalarınızın yaşadığı memlekette yaşayacaklar.+ Kendileri, oğulları ve oğullarının oğulları çağlar boyu orada yaşayacak;+ ve kulum Davut sonsuza dek onların beyi olacak.+

26 Onlarla bir barış ahdi yapacağım;+ aramızda devirler boyu sürecek bir ahit olacak.+ Onları memleketlerine yerleştireceğim ve çoğaltacağım.+ Kutsal mekânımı çağlar boyu onların arasında tutacağım.+ 27 Çadırım üzerlerini örtecek.+ Evet, Ben onların Tanrısı olacağım, onlar da Benim halkım olacak.+ 28 Kutsal mekânım çağlar boyu onların arasında durdukça milletler anlayacak ki,+ İsrail’i kutsal kılan Benim, Ben Yehova’yım.’”+

38 Ve bana Yehova’nın sözü geldi: 2 “İnsanoğlu,+ yüzünü Magog diyarından+ Gog’a, Meşek+ ve Tubal’ın+ en büyük beyine çevir; ve ona karşı peygamberlik et. 3 Ona de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Gog, Meşek ve Tubal’ın en büyük beyi, Ben sana karşıyım. 4 Seni yolundan çevireceğim; çenelerine çengeller takarak+ seni bütün ordunla, at ve atlılarınla,+ hepsi muhteşem giysiler içinde,+ ellerinde büyük ve küçük kalkanları, kılıçları olan büyük bir toplulukla+ birlikte sürükleyeceğim. 5 Ayrıca, kalkanları ve miğferleriyle Pers,+ Habeş+ ve Put+ kuvvetlerini; 6 Gomer+ ve tüm ordularını, en kuzeyden gelen Togarmaoğulları+ ve tüm ordularını, yanındaki büyük kalabalığı da seninle birlikte sürükleyeceğim.+

7 Hazır ol! Yanındaki bütün toplulukla, evet çevrene toplanmış olanların hepsiyle birlikte hazırlık yap.+ Onlara sen önderlik edeceksin.

8 Uzun zaman sonra seni yoklayacağım. Yılların sonunda, milletler arasından toplanıp çoktandır viran durumdaki İsrail dağlarına getirilmiş, kılıçtan kurtarılmış insanların+ diyarına gireceksin.+ O sırada milletler arasından çıkarılıp bu diyara getirilmiş halkın tümü güvenlik içinde yaşıyor olacak.+ 9 Ve sen mutlaka çıkıp geleceksin. Bir fırtına gibi üzerlerine yürüyeceksin.+ Sen, tüm orduların ve yanındaki halklarla, diyarı kara bulutlar gibi kaplayacaksın.’+

10 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘O gün aklına bazı düşünceler gelecek+ ve haince planlar kuracaksın.+ 11 Diyeceksin ki, “Savunmasız köyleri olan o diyara saldıracağım.+ Huzur ve güvenlik içinde yaşayan o insanların üzerine yürüyeceğim. Onların hepsi duvarsız köylerde oturuyor,+ ne kapıları ne de kapı sürgüleri var.” 12 Viraneye çevrilen ve sonra yeniden oturulan yerlere,+ milletler arasından toplanıp getirilmiş,+ şimdi servetini artıran, mal mülk edinen+ ve dünyanın göbeğinde oturan+ insanlara saldırmak, onları yağmalayıp büyük ganimet elde etmek+ için elini kaldıracaksın.

13 Seba,+ Dedan,+ Tarşiş tüccarları+ ve tüm genç aslanları+ sana şöyle diyecek: “Büyük bir ganimet elde etmek için mi geldin? Altın, gümüş alıp götürmek, servet, mal mülk edinmek, büyük bir yağmaya girişerek yüklü bir ganimet elde etmek için mi yanındakileri topladın?”’

14 Ey insanoğlu, peygamberlik edip Gog’a de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Halkım İsrail’in güvenlik içinde yaşadığı gün bunu mutlaka fark edeceksin.+ 15 O zaman yanındaki milletlerle, hepsi atlara binmiş büyük bir toplulukla, kalabalık bir orduyla birlikte,+ en kuzeyden, kendi yerinden kalkıp geleceksin.+ 16 Memleketi kaplayan bir bulut gibi halkım İsrail’in üzerine yürüyeceksin.+ Hepsinin gözü önünde senin aracılığınla kutsallığımı gösterdiğim zaman milletler Beni tanısın diye,+ ey Gog, son günlerde seni Kendi diyarım üzerine saldırtacağım.’+

17 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Eski zamanlarda, İsrail’de peygamber olan kullarım aracılığıyla hakkında konuştuğum kişi sen değil misin?+ O zaman onlar, yıllarca peygamberlik ederek seni halkıma saldırtacağımı bildirdiler.’+

18 ‘Gog İsrail topraklarına girdiği zaman, işte o gün, öfkeyle burnumdan soluyacağım.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 19 ‘Hiddetle+ ve ateşli gazabımla konuşacağım.+ O gün İsrail topraklarında büyük bir sarsıntı olacak.+ 20 Benden korkularından, denizlerdeki balıklar, göklerdeki kuşlar, kırlardaki hayvanlar, toprakta sürünen canlılar ve yer üzerindeki bütün insanlar titreyecek.+ Dağlar devrilecek,+ kayalıklar çökecek ve bütün duvarlar yerle bir olacak.’

21 ‘Bütün dağlarımda Gog’un karşısına kılıç çıkaracağım.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+ ‘Herkes kendi kardeşine kılıç çekecek.+ 22 Onunla Kendim hesaplaşacağım.+ Onu salgın hastalık+ ve kanla+ cezalandıracağım. Onun üzerine, orduları üzerine ve yanındaki halkların üzerine, şiddetli yağmur, dolu,+ ateş+ ve kükürt yağdıracağım.+ 23 Birçok milletin gözü önünde Kendimi yücelteceğim, kutsallığımı göstereceğim+ ve Kendimi tanıtacağım. O zaman anlayacaklar ki Ben Yehova’yım.’”+

39 “Ey insanoğlu, Gog’a karşı peygamberlik edip+ de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey Gog, Meşek+ ve Tubal’ın+ büyük beyi, Ben sana karşıyım. 2 Seni yolundan çevirip sürükleyeceğim;+ kuzeyin uçlarından alıp+ İsrail dağlarına getireceğim. 3 Sol elindeki yayı ve sağ elindeki okları bir vuruşta yere düşüreceğim. 4 Bütün ordularınla ve yanındaki halklarla birlikte İsrail dağlarında yere serileceksin.+ Seni yırtıcı kuşlara, her tür kanatlı canlıya ve yaban hayvanlarına yem edeceğim.’+

5 ‘Açık arazide yere serileceksin,+ çünkü bunu Ben söyledim.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

6 ‘Magog’a ve adalarda güvenlik içinde yaşayanların+ üzerine ateş yağdıracağım;+ insanlar o zaman anlayacak ki Ben Yehova’yım. 7 Böylece halkım İsrail’e kutsal adımı öğreteceğim ve artık kutsal adımın lekelenmesine izin vermeyeceğim.+ O zaman milletler anlayacak ki Ben, İsrail’de Kutsal Olan+ Yehova’yım.’+

8 ‘O gün mutlaka gelecek ve bunlar olacak.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Sözünü ettiğim gün budur.+ 9 İsrail şehirlerinde yaşayanlar çıkıp ateş yakacaklar. Bütün silahları, küçük ve büyük kalkanları, yayları ve okları, kargıları ve mızrakları ateşe atacaklar. Bunlarla yedi yıl ateş yakacaklar.+ 10 Kırlardan çalı çırpı, ormanlardan odun toplamayacaklar, çünkü silahlarla ateş yakacaklar.’

‘Mallarını yağmalamış olanların mallarını yağmalayacaklar+ ve onlardan ganimet toplamış olanlardan ganimet toplayacaklar.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

11 ‘O gün İsrail’de, denizin doğusunda bulunan Gelip Geçenler Vadisinde Gog’a+ bir mezar yeri vereceğim. Orası, gelip geçenlere engel olacak. Evet, Gog ve yanındaki kalabalığı oraya gömecekler ve oraya Hamon-Gog* Vadisi+ denecek. 12 İsrail evi, diyarı temizlemek için yedi ay boyunca onları gömecek.+ 13 Diyarın bütün halkı onları gömecek. Kendimi yücelttiğim gün, onlar bununla nam yapacaklar.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

14 ‘Diyarın temizlenmesi için, seçilen bazı adamlar sürekli olarak memleketi dolaşacak, bazıları da yerde kalmış cesetleri gömecek. Yedi ayın sonuna kadar araştırmaya devam edecekler. 15 Araştırmak için gidenler diyarı baştan başa dolaşacak. Ve biri bir insan kemiği gördüğünde hemen yanına bir işaret dikecek. Böylece gömme işini yapanlar onu Hamon-Gog Vadisine gömecek.+ 16 Ve memleket temizlenecek.+ O şehrin adı da Hamona* olacak.’

17 Ey insanoğlu, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Her tür kuşa ve bütün yaban hayvanlarına şunları de:+ “Bir araya toplanıp gelin. Sizin için hazırladığım kurbanın etrafına toplanın, İsrail dağları üzerindeki büyük kurban ziyafetine gelin.+ Orada et yiyip kan içeceksiniz.+ 18 Yiğitlerin etini yiyecek,+ yeryüzünün beylerinin kanını içeceksiniz. Onların hepsi Başan’ın besili hayvanları+ gibi, koçlar, genç koyunlar,+ tekeler ve genç boğalar+ gibidir. 19 Sizin için hazırlayacağım kurbandan doyana kadar yağ yiyecek,+ sarhoş olana kadar kan içeceksiniz.”’

20 ‘Atların, atlı araba sürenlerin, yiğitlerin ve her tür savaşçının etini yiyip soframda doyacaksınız.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.+

21 ‘Milletler arasında yüceliğimi göstereceğim. Hükmümü nasıl yerine getirdiğimi,+ elimin gücünü hepsi görecek.+ 22 İsrail evinden olanlar o günden sonra anlayacak ki, Ben onların Tanrısı Yehova’yım.+ 23 Milletler de anlayacak ki, İsrail evinin sürgüne gitmesinin nedeni kendi suçlarıydı.+ Bana sadakatsizlik ettikleri için onlardan yüz çevirdim+ ve onları düşmanlarının eline teslim ettim. O yüzden hepsi kılıçla yere serildi.+ 24 Onlara kendi pisliklerinin ve suçlarının cezasını verdim+ ve onlardan yüz çevirdim.’

25 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Artık, Yakup’un esir düşmüş çocuklarını geri getireceğim.+ Tüm İsrail evine merhamet edeceğim+ ve adımın kutsallığını koruyacağım.*+ 26 Kendilerini korkutan olmadan+ topraklarında güvenlik içinde yaşadıkları zaman,+ Bana karşı sadakatsizliklerinin ve bütün yaptıklarının+ utancını çekmiş olacaklar.+ 27 Onları milletler arasından, düşman topraklarından toplayıp geri getirdiğimde,+ birçok milletin gözü önünde, onlar aracılığıyla Kutsallığımı göstereceğim.’+

28 ‘Onları milletler arasına sürgüne gönderip, sonra da hiçbirini orada bırakmadan topladığım+ ve kendi topraklarına geri getirdiğim zaman anlayacaklar ki, Ben onların Tanrısı Yehova’yım.+ 29 Artık onlardan yüz çevirmeyeceğim+ ve İsrail evi üzerine ruhumu dökeceğim.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

40 Sürgünlüğümüzün+ yirmi beşinci yılında, yılın başında, ayın onuncu günü, işte o gün Yehova elini üzerime koydu+ ve beni alıp başka bir diyara götürdü;+ şehrin düşmesinin+ on dördüncü yılıydı. 2 Tanrısal görüntülerde beni İsrail memleketine götürdü ve çok yüksek bir dağın üzerine koydu.+ Dağın üzerinde, güneye doğru, şehri andıran bir yapı vardı.+

3 Beni oraya götürdüğünde, bir adam gördüm. Görünüşü bakırı andırıyordu,+ elinde keten bir sicim ve bir ölçü kamışı+ vardı; kapıda duruyordu. 4 Adam benimle konuşmaya başladı: “İnsanoğlu,+ görmek için gözünü, duymak için kulağını aç. Sana göstereceğim her şeye çok dikkat et, çünkü sana bunları göstereyim diye buraya getirildin. Ve gördüğün her şeyi İsrail evine anlat.”+

5 Evi çepçevre kuşatan bir duvar gördüm. Adamın elinde altı arşınlık (bir arşın dört parmaklık arşın ölçüsüne göre) bir ölçü kamışı vardı.* Bununla duvarı ölçtü; kalınlığı bir kamış, yüksekliği bir kamıştı.

6 Sonra doğuya bakan kapıya gitti.+ Basamakları çıkıp kapı eşiğini+ ölçtü, eni bir kamıştı. Diğer eşiği ölçtü, onun da eni bir kamıştı. 7 Muhafız odalarının uzunluğu bir kamış, genişliği bir kamıştı. Odaların+ arası beş arşındı. İç kısma doğru bakan kapı sundurmasından önceki eşik de bir kamıştı.

8 Sonra, iç kısma doğru bakan kapı sundurmasını ölçtü, bir kamıştı.+ 9 Kapı sundurmasını ölçtü, sekiz arşındı; kenar sütunlarının kalınlığı da iki arşındı. Kapı sundurması iç kısma bakıyordu.

10 Doğu kapısının her iki yanında da üçer muhafız odası vardı. Üçü de aynı ölçüdeydi; bu yanında ve diğer yanında bulunan kenar sütunları da aynı ölçüdeydi.

11 Sonra kapı girişinin genişliğini ölçtü, on arşındı; kapı girişinin önündeki genişlik ise on üç arşındı.

12 Muhafız odalarının önünde, korkuluk duvarıyla çevrili bir arşınlık bir alan vardı; korkuluk duvarıyla çevrili bir arşınlık alan her iki yanda da bulunuyordu. Muhafız odasının genişliği bu yanda altı arşın, diğer yanda altı arşındı.

13 Sonra giriş kapısını ölçmeye devam etti; bir muhafız odasının çatısından karşısındaki muhafız odasının çatısına, genişlik yirmi beş arşındı;+ bunların girişleri karşılıklıydı. 14 Sonra kenar sütunlarının ölçümünü yaptı, altmış arşındı. Avluyu çevreleyen kapıların kenar sütunlarını da aynı şekilde ölçtü. 15 Kapı girişinden, içeriye bakan sundurmanın bitimine kadar uzanan koridorun uzunluğu elli arşındı.

16 Muhafız odalarının ve kenar sütunlarının üzerinde, içeriye bakan, duvarın içine doğru daralan pencereler+ vardı. Sundurmalarda da böyleydi. Her yanda içeriye bakan pencereler vardı ve kenar sütunları üzerinde hurma ağacı motifleri+ bulunuyordu.

17 Sonra beni dış avluya götürdü. Avluyu çevreleyen taştan bir zemin, üzerinde de yemek odaları+ vardı. Zemin üzerinde otuz yemek odası bulunuyordu.+ 18 Giriş kapılarının yanlarında yer alan taş zeminin genişliği giriş kapılarının yan duvarlarıyla aynıydı; bu alçak zemindi.

19 Sonra dış avluya açılan aşağı kapının önünden iç avlunun önüne kadar olan mesafeyi ölçtü, yüz arşındı. Doğu kapısından da kuzey kapısından da bu mesafe aynıydı.

20 Dış avlunun kuzeye bakan bir kapısı vardı. Adam oranın uzunluğunu ve genişliğini de ölçtü. 21 Kapının bir yanında üç, diğer yanında da üç muhafız odası vardı. Kenar sütunlarının ve sundurmasının ölçüleri birinci kapınınkiyle aynıydı. Uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı. 22 Pencerelerin, sundurmanın ve hurma ağacı motiflerinin+ ölçüleri doğuya bakan kapınınkilerle aynıydı. Oraya yedi basamakla çıkılıyordu ve ön tarafında sundurma vardı.

23 Doğu kapısı gibi, kuzey kapısının da tam karşısında bir iç avlu kapısı vardı. Adam iki kapı arasını ölçtü, yüz arşındı.

24 Ve adam beni güneye doğru götürdü. Orada güneye bakan bir kapı+ gördüm. Adam kapının kenar sütunlarını ve sundurmasını ölçtü, diğer kapılarınkiyle aynıydı. 25 Kapının ve sundurmanın her yanında diğerlerinde olduğu gibi pencereler vardı. Kapının uzunluğu elli arşın ve genişliği yirmi beş arşındı. 26 Oraya yedi basamakla çıkılıyordu+ ve ön tarafında sundurma vardı. Kapının iki yanındaki kenar sütunlarında hurma ağacı motifleri vardı.

27 İç avlunun da bir güney kapısı vardı. Adam, güneye bakan iki kapı arasındaki mesafeyi ölçtü, yüz arşındı. 28 Beni güney kapısından iç avluya soktu. Sonra kapıyı ölçtü, ölçüleri diğerleriyle aynıydı. 29 Buradaki muhafız odalarının, kenar sütunlarının ve sundurmanın ölçüleri diğerleriyle aynıydı. Kapının ve sundurmasının her yanında pencereler vardı. Kapının uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı.+ 30 İç avlunun çevresindeki kapılarda, uzunluğu yirmi beş arşın, genişliği beş arşın olan sundurmalar vardı. 31 Sundurmalar dış avluya bakıyordu ve kenar sütunlarında+ hurma ağacı motifleri vardı; oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.+

32 Ve beni doğu tarafından iç avluya soktu, sonra kapıyı ölçtü; bu kapının ölçüleri de diğerleriyle aynıydı. 33 Buradaki muhafız odalarının, kenar sütunlarının ve sundurmanın ölçüleri diğerleriyle aynıydı. Kapının ve sundurmasının her yanında pencereler vardı. Kapının uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı. 34 Sundurması dış avluya bakıyordu. İki yanındaki kenar sütunlarında hurma ağacı motifleri vardı; oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.

35 Sonra beni kuzey kapısına+ götürdü ve orayı ölçtü. Ölçüleri diğerleriyle aynıydı.+ 36 Muhafız odaları, kenar sütunları ve sundurması aynıydı. Her yanında pencereleri vardı. Uzunluğu elli arşın, genişliği yirmi beş arşındı. 37 Kenar sütunları dış avluya bakıyordu ve iki yandaki kenar sütunları üzerinde hurma ağacı motifleri vardı.+ Oraya sekiz basamakla çıkılıyordu.

38 Kapıların kenar sütunlarının yanında, girişi olan bir yemek odası vardı. Yakılan sunular orada yıkanırdı.+

39 Kapı sundurmasının içinde, ikisi bu yanda ikisi öbür yanda dört masa vardı. Üzerlerinde yakılan sunu,+ günah sunusu+ ve suç sunusu+ olacak hayvanlar kesilirdi. 40 Dışarıda, kuzey kapısına çıkılan yerde iki masa vardı. Diğer tarafta, kapı sundurmasına ait olan yerde de iki masa vardı. 41 Dolayısıyla, kurbanların kesilmesi için dördü kapının bu yanında, dördü öbür yanında olmak üzere toplam sekiz masa vardı. 42 Yakılan sunu için kullanılan bu dört masa yontma taştandı. Masaların uzunluğu bir buçuk arşın, genişliği bir buçuk arşın, yüksekliği de bir arşındı. Yakılan sunuların ve kurbanların kesiminde kullanılan aletleri bunların üzerinde tutuyorlardı. 43 Üzerine bir şeyler koymak için, duvarın her yanına sıkıca tutturulmuş raflar vardı, her biri dört parmak kalınlığındaydı.* Masaların üzerine ise sunulacak eti+ koyuyorlardı.

44 İç avluda, iç kapının dışında, kuzey kapısının yanında ilahicilerin+ yemek odaları vardı. Odaların kapısı güneye bakıyordu. Doğu kapısının yanında bir oda daha vardı. Onun kapısı kuzeye bakıyordu.

45 Sonra adam bana şöyle dedi: “Kapısı güneye bakan bu yemek odası, evdeki işlerden sorumlu kâhinler+ içindir. 46 Kapısı kuzeye bakan yemek odası ise sunakta yapılacak işlerden sorumlu kâhinler içindir.+ Yehova’ya hizmet etmek için O’na yaklaşan bu kişiler,+ Levi soyundan Tsadokoğullarıdır.”+

47 Sonra adam iç avluyu ölçtü. Kare biçiminde olan avlunun uzunluğu yüz arşın, genişliği yüz arşındı. Sunak evin önündeydi.

48 Beni evin sundurmasına+ götürdü. Sonra sundurmanın kenar sütunlarını ölçtü; bu yanı beş arşın, diğer yanı beş arşındı. Kapı yanlarında kalan kısmın genişliği ise bu yanda üç arşın diğer yanda üç arşındı.

49 Sundurmanın uzunluğu yirmi arşın, genişliği on bir arşındı. Oraya basamaklarla çıkılıyordu. Her iki kapı sövesinin de yanında birer sütun+ vardı.

41 Sonra adam beni mabedin içine soktu ve kenar sütunlarını ölçtü. Bu taraftaki kenar sütununun kalınlığı altı arşın, diğer taraftakinin kalınlığı altı arşındı. 2 Girişin genişliği on arşındı; girişin yanlarında kalan kısmın genişliği bu yanda beş arşın, diğer yanda beş arşındı. Ve ön bölümün uzunluğunu ölçtü, kırk arşındı ve genişliği yirmi arşındı.

3 Sonra iç bölüme girdi ve girişteki kenar sütunlarını ölçtü, her biri iki arşındı. Girişin genişliği altı arşındı ve girişin yanlarında kalan kısmın genişliği yedi arşındı. 4 Mabedin iç bölümünün uzunluğunu ölçtü, yirmi arşındı; genişliği de yirmi arşındı.+ Bana, “Burası En Kutsal Yerdir”+ dedi.

5 Daha sonra evin duvarını ölçtü, altı arşındı. Evi çevreleyen yan odaların bulunduğu yerin genişliği dört arşındı; mabedin çevresindeki+ tüm odalar böyleydi. 6 Yan odalar, üst üste üç kattı. Her katta otuz oda vardı. Bunlar eve ait duvara bitişikti, her tarafta odalar diziliydi. Evin duvarına bitişik olmakla birlikte duvarın içine girmemişlerdi.+ 7 Yukarı katlara döne döne çıkıldıkça evi çevreleyen yan odalar genişliyordu. Evin yanlarından yukarı çıkan döner merdivenler vardı.+ Yukarı doğru çıkıldıkça odalar genişliyordu, en alt kattan orta kata, oradan da en üst kata+ çıkılıyordu.

8 Baktım, ev yüksek bir kaide üzerinde duruyordu. Yan odaların temeli ile zemini* arasındaki mesafe bir kamış, yani altı arşındı.+ 9 Yan odaların dış duvar kalınlığı beş arşındı. Ayrıca evin yan odalarının etrafında bir açıklık vardı.

10 Ev ile yemek odaları+ arasındaki mesafe her yanda yirmi arşındı. 11 Yan odalara yandaki açıklıktan giriliyordu. Girişlerin biri kuzeye diğeri de güneye bakıyordu. Açıklığın genişliği her yanda beş arşındı.

12 Batı tarafında, açık alanın önünde bulunan yapı yetmiş arşın genişliğindeydi. Yapının duvar kalınlığı her tarafında beş arşındı; uzunluğu doksan arşındı.

13 Adam evi ölçtü; uzunluğu yüz arşındı. Açık alan, yapı ve duvarlarının toplam uzunluğu da yüz arşındı. 14 Evin doğu cephesinin yanlardaki açık alanla birlikte toplam genişliği yüz arşındı.

15 Her iki yanda koridorları bulunan, açık alana bakan arkadaki yapının uzunluğunu ölçtü, yüz arşındı.

Ayrıca mabedi, iç odayı,+ avluya bakan sundurmaları; 16 bu üçünün etrafındaki eşikleri, duvarın içine doğru daralan pencereleri+ ve koridorları ölçtü. Eşiğin önünden başlayarak, zeminden pencerelere kadar duvarlar ağaç kaplıydı,+ pencere içleri de kaplanmıştı. 17 Girişin üst kısmı, iç oda ve dışı; iç odanın ve dışının bütün duvarları belirli ölçülerdeydi. 18 Ayrıca kerubi+ ve hurma ağacı motifleri+ oyulmuştu. İki kerubi arasında bir hurma ağacı motifi bulunuyordu ve her kerubinin iki yüzü vardı.+ 19 İnsan yüzü bir taraftaki hurma ağacı motifine, genç aslan yüzü de diğer taraftaki hurma ağacı motifine bakıyordu.+ Evin her yerinde bu oymalar vardı. 20 Mabedin zemininden girişin üst kısmına kadar bütün duvarlara kerubi ve hurma ağacı motifleri oyulmuştu.

21 Mabedin kapı sövesi kare biçimindeydi+ ve kutsal yerin önündeki görüntü şöyleydi: 22 Yüksekliği üç arşın ve uzunluğu iki arşın olan ağaçtan bir sunak vardı; köşelerinde destekler bulunuyordu.+ Yanları ağaçtandı. Adam bana “Yehova’nın önündeki masa budur”+ dedi.

23 Mabedin ve kutsal yerin iki kapısı+ vardı. 24 Kapıların iki kanadı vardı; ikisi de katlanıyordu. Bir kapının iki kanadı olduğu gibi, diğer kapının da iki kanadı vardı. 25 Mabedin kapılarının üzerine, duvarlardaki gibi kerubi ve hurma ağacı motifleri+ yapılmıştı. Dışarıda sundurmanın önünde ağaçtan bir saçak vardı. 26 Sundurmanın her iki yanında, evin yan odaları ve saçakları üzerinde, her yanda duvarın içine doğru daralan pencereler+ ve hurma ağacı motifleri vardı.

42 Daha sonra adam beni kuzeye+ giden yoldan dış avluya çıkardı.+ Oradan da açık alanın+ önünde, yapının kuzeyinde yer alan yemek odalarının+ bulunduğu kısma götürdü. 2 Bu kısmın genişliği elli arşındı, yüz arşın uzunluğundaki yan duvarın önünde kuzeye bakan bir giriş vardı. 3 İç avludaki yirmi arşınlık bölümle+ dış avludaki taş zemin arasında,+ üç kat karşılıklı teraslar vardı.+ 4 İçeride, yemek odalarının önünde genişliği on arşın olan bir yol+ ve bir arşınlık bir geçit vardı. Girişler kuzeye bakıyordu. 5 En üst kattaki yemek odaları daha küçüktü; çünkü teraslar binanın üst katında, diğer katlara göre daha çok yer kaplıyordu. 6 Üç kat vardı+ ve avludaki gibi sütunlar yoktu. Bu nedenle, en alt kat ve orta kata göre üst katın zemininde daha az yer bırakılmıştı.

7 Dış avlu tarafındaki yemek odalarının yanında, diğer odaların ön tarafında, taştan bir dış duvar vardı ve uzunluğu elli arşındı. 8 Dış avlu tarafındaki yemek odalarının toplam uzunluğu elli arşındı. Mabet tarafındaki uzunluk ise yüz arşındı. 9 Birinci katta, dış avludan yemek odalarının bulunduğu kısma girmek için doğuya bakan bir giriş vardı.

10 Mabede, avludaki açık alana+ bakan tarafta yemek odaları+ vardı; bunların genişliği doğu tarafında avluya bakan taş duvar kadardı. 11 Kuzey tarafındaki yemek odalarında olduğu gibi, bunların önünde de bir yol vardı.+ Odaların uzunlukları, genişlikleri, bütün girişleri, çıkışları ve planları kuzeydekilerle aynıydı. 12 Yemek odalarına girmek için, güney tarafındaki yemek odalarının girişinde olduğu gibi, doğu tarafındaki taş duvara paralel yolun başında da bir giriş vardı.+

13 Adam bana şöyle dedi: “Kuzey ve güney kısımlarındaki yemek odaları,+ Yehova’nın huzuruna yaklaşan+ kâhinlerin çok kutsal olan sunuları yedikleri+ kutsal yemek odalarıdır. Orası kutsal bir yer olduğu için, çok kutsal olan tahıl sunusunu, günah sunusunu ve suç sunusunu orada tutarlar.+ 14 Kâhinler içeri girdikten sonra, hizmet ederken giydikleri giysileri orada bırakmadan kutsal yerden dış avluya çıkmayacaklar,+ çünkü bu giysiler kutsaldır. Ancak üzerlerindeki giysileri değiştirdikten sonra+ halkın bulunduğu yerlere gidecekler.”

15 Adam mabedin iç alanındaki ölçümleri bitirdikten sonra beni doğudaki kapıdan+ dışarı çıkardı ve orayı da çepçevre ölçtü.

16 Ölçü kamışıyla+ doğu tarafını ölçtü; toplam beş yüz kamıştı.

17 Kuzey tarafını ölçtü, ölçü kamışıyla toplam beş yüz kamıştı.

18 Güney tarafını ölçtü, ölçü kamışıyla beş yüz kamıştı.

19 Sonra da batı tarafına geçip orayı ölçtü, ölçü kamışıyla beş yüz kamıştı.

20 Böylece dört tarafı da ölçtü; mabet alanının çevresinde, beş yüz kamış+ uzunluğunda ve beş yüz kamış genişliğinde bir duvar vardı,+ kutsal olan ile olmayanı birbirinden ayırıyordu.+

43 Sonra beni doğuya bakan kapıya götürdü.+ 2 İsrail’in Tanrısının ihtişamı+ doğu tarafından geliyordu.+ Sesi gürül gürül akan sularınki gibiydi+ ve O’nun ihtişamından yeryüzü ışıl ışıl parlıyordu.+ 3 Bu görüntü, daha önce gördüğüme benziyordu.+ Tıpkı şehri mahvetmeye* geldiğimde+ gördüğüm görüntü gibiydi. Gördüklerim Kebar Irmağı kıyısındayken gördüklerime+ benziyordu. Hemen yere kapandım.

4 Yehova’nın ihtişamı,+ doğuya bakan kapıdan evin içine girdi.+ 5 Bir ruh beni alıp+ iç avluya götürdü. Baktım ve bütün evin Yehova’nın ihtişamıyla dolduğunu gördüm.+ 6 Ve evden birinin bana seslendiğini duydum.+ Sonra adam yanıma geldi.+ 7 Tanrı bana şöyle dedi:

“İnsanoğlu, burası tahtımı kurduğum+ ve ayaklarımı bastığım yer.+ Bu yerde devirler boyu İsrailoğulları arasında olacağım.+ Artık İsrail evi ve kralları,+ ahlaksızlıklarıyla, krallarının leşleriyle,*+ kutsal adımı kirletemeyecek.+ 8 Onlar eşiklerini Benim eşiğimin yanına, kapı sövelerini Benim sövemin yanına kurarak aramızda sadece bir duvar bıraktılar.+ Yaptıkları iğrenç işlerle kutsal adımı lekelediler.+ Bu yüzden öfkelenip onları yok ettim.+ 9 Artık ahlaksızlıklarını bıraksınlar+ ve krallarının leşlerini gözümün önünden kaldırsınlar.+ O zaman devirler boyu onların arasında olurum.+

10 Ey insanoğlu, İsrail halkına ev hakkında bilgi ver ki,+ suçlarından utansınlar+ ve mabedin planındaki ölçülere dikkat etsinler. 11 Bütün yaptıklarından gerçekten utanırlarsa, onlara evin zemin planını,+ yerleşim düzenini, giriş ve çıkışlarını, bütün zemin planlarını ve ayrıntılarını anlat; gözleri önünde bunları yazıya dök ki, evle ilgili bütün planlara ve kanunlara dikkat etsinler ve her şeyi gereği gibi yerine getirsinler.+ 12 Mabetle ilgili kanun şudur: Dağın üzerinde, mabedin çevresindeki bütün alan çok kutsaldır.+ Evet, mabetle ilgili kanun budur.

13 Bir arşın dört parmak uzunluğundaki arşın ölçüsüne göre,+ sunağın ölçüleri şöyledir:+ Taban kısmının yüksekliği bir arşın, genişliği bir arşın, tabanı çevreleyen çıkıntının yüksekliği bir karıştır. Sunağın tabanı böyledir. 14 Tabanın zemininden alt kaidenin üstüne kadar yükseklik iki arşın, genişlik bir arşındır. Küçük kaideden büyük kaidenin üstüne kadar yükseklik dört arşın ve kenar kalınlığı bir arşındır. 15 Sunak ocağının yüksekliği dört arşındır. Sunak ocağından yukarı doğru dört boynuz çıkar.+ 16 Kare biçimindeki+ sunak ocağının uzunluğu on iki arşın, genişliği on iki arşındır.+ 17 Kare biçimindeki kaidenin uzunluğu on dört arşın, genişliği on dört arşındır. Bunu çevreleyen çıkıntı yarım arşındır; kenar genişliği ise çepçevre bir arşındır.

Sunağın basamakları doğuya bakar.”

18 Sonra bana dedi ki, “İnsanoğlu, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Sunakla ilgili olarak, üzerinde yakılan sunular sunmak+ ve üzerine kan serpmek+ için onun yapıldığı gün verilen yasalar şunlardır.’

19 ‘Bana hizmet etmek üzere huzuruma yaklaşan+ Levioğlu Tsadok+ soyundan kâhinlere,+ günah sunusu olarak sürüden genç bir boğa vereceksin.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 20 ‘Boğanın kanından alıp, sunağın dört boynuzuna, kaidenin dört köşesine ve onu çevreleyen çıkıntıya süreceksin. Böylece sunağı günahtan arındıracak,+ onun için kefarette bulunacaksın.+ 21 Sonra günah sunusu olan genç boğayı alacaksın. Boğa, kutsal mekânın dışında, evin belirlenmiş yerinde yakılacak.+ 22 İkinci gün günah sunusu olarak sağlıklı bir teke sunacaksın. Sunak genç boğanın kanıyla günahtan arındırıldığı gibi bununla da arındırılacak.

23 Sunağı günahtan arındırma işini bitirince, sürüden sağlıklı bir genç boğa ve sağlıklı bir koç alacaksın. 24 Bunları Yehova’nın önüne getireceksin. Kâhinler üzerlerine tuz serpecek ve onları Yehova’ya yakılan sunu olarak sunacak.+ 25 Yedi gün boyunca, her gün günah sunusu olarak bir teke sunacaksın;+ sürüden alınıp sunulacak genç boğa ve koç kusursuz olacak. 26 Yedi gün boyunca kâhinler sunak için kefarette bulunacak,+ onu arındıracak ve kullanılmaya hazır duruma getirecekler. 27 Yedi gün bitince, sekizinci günden+ itibaren kâhinler sunak üzerinde halkın yakılan sunularını ve paylaşma kurbanlarını sunacaklar; o zaman sizden hoşnut olacağım’,+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.”

44 Adam beni kutsal mekânın doğuya bakan dış kapısına geri götürdü;+ kapı kapalıydı.+ 2 Ve Yehova bana şöyle dedi: “Bu kapı hep kapalı kalacak ve açılmayacak. Hiçbir insan bu kapıdan içeri girmeyecek, çünkü İsrail’in Tanrısı+ Yehova oradan girdi. Bu yüzden o hep kapalı kalacak. 3 Ancak bey+ içeri girip oturacak ve Yehova’nın huzurunda ekmek yiyecek.+ Kapının sundurmasından içeri girecek ve aynı yerden dışarı çıkacak.”+

4 Sonra beni kuzey kapısından geçirip evin önüne götürdü. O zaman gördüm ki, Yehova’nın evi Yehova’nın ihtişamıyla dolmuştu.+ Hemen yere kapandım.+ 5 Yehova şöyle dedi: “Ey insanoğlu, gözünü kulağını aç, Yehova’nın eviyle ilgili söylediğim kurallara ve kanunlara çok dikkat et.+ Evin girişine ve kutsal mekânın tüm çıkışlarına dikkat et. 6 Tam bir asi+ olan İsrail evine de ki, Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey İsrail evi, yeter artık, yaptığınız bütün iğrenç işlerden usandım.+ 7 Benim kutsal mekânımı, Benim evimi kirletsinler diye, yürekleri ve bedenleri sünnetsiz yabancıları içeri soktunuz,+ Bana ait olan yiyeceği;+ yağı+ ve kanı+ onlara sundunuz. Yaptığınız iğrenç işler yüzünden aramızdaki ahit bozuldu.+ 8 Kutsal eşyalarımla ilgili Bana olan sorumluluğunuzu ne kendiniz yerine getirdiniz,+ ne de bu sorumluluğu kutsal mekânımda sizin adınıza yerine getirsinler diye başkalarını görevlendirdiniz.’+

9 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Yüreği ve bedeni sünnetsiz hiçbir yabancı, evet İsrailoğulları arasında bulunan hiçbir yabancı Benim kutsal mekânıma giremez.+

10 İsrail iğrenç putlarının peşinden gidip Benden uzaklaştığında, onlarla birlikte Benden uzaklaşan+ Levioğulları da suçlarının cezasını çekecekler.+ 11 Sonra da kutsal mekânımda hizmet edecekler; evin kapılarının gözetiminden sorumlu hizmetkârlar olacak ve evde hizmet görecekler.+ Halk için yakılan sunuyu ve kurbanı onlar kesecek+ ve halkın önünde durup onlara hizmet edecekler.+ 12 İğrenç putlarının+ önünde İsrail evine hizmet etmeyi sürdürdükleri ve onları suça sürükledikleri için,+ işte bu yüzden elimi onlara karşı kaldırdım’,+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. ‘Evet, suçlarının cezasını çekecekler. 13 Kâhinlik etmek üzere huzuruma gelmeyecekler. Bana ait hiçbir kutsal eşyaya ve en kutsal şeylere yaklaşmayacaklar;+ yaptıkları iğrenç işlerin sonuçlarına ve utancına katlanacaklar.+ 14 Yine de onları evin bütün hizmetlerinden, orada yapılması gereken bütün işlerden sorumlu kılacağım.’+

15 ‘İsrailoğulları Benden uzaklaştığında+ kutsal mekânımın sorumluluğunu bırakmayan, Levioğlu Tsadok+ soyundan kâhinlere+ gelince, hizmet etmek üzere huzuruma onlar yaklaşacak. Yağı+ ve kanı+ sunmak üzere Benim huzurumda onlar duracak.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 16 ‘Kutsal mekânıma girecek olanlar onlardır;+ Bana hizmet etmek için soframa onlar yaklaşacak+ ve Benim işlerime onlar bakacak.+

17 İç avlunun kapılarına geldikleri zaman keten giysiler giyecekler. İç avlunun kapılarında ve içeride hizmet ettikleri zaman üzerlerinde yünlü bir şey olmayacak.+ 18 Başlarında keten başlık,+ altlarında keten don olacak.+ Kendilerini terletecek hiçbir şey giymeyecekler. 19 Dış avluya, halkın bulunduğu yere çıkmadan önce, hizmet ederken giydikleri giysileri çıkarıp+ kutsal yemek odalarına+ bırakacaklar. Giysileriyle halkı uygunsuz şekilde kutsamasınlar diye üzerlerine başka giysiler giyecekler.+ 20 Başlarını tıraş etmeyecekler+ ve saçlarını uzun bırakmayacaklar. Saçlarını kesip düzeltecekler.+ 21 İç avluya gireceği zaman hiçbir kâhin içki içmeyecek.+ 22 Ayrıca, dul ya da boşanmış bir kadını eş olarak almayacaklar.+ İsrail soyundan bakire kızlarla+ ya da bir kâhinin dul kalmış eşiyle evlenebilirler.’

23 ‘Böylece, kutsal olanla olmayanın farkını anlamaları için halkımı eğitecekler, temiz olanla olmayanın farkını öğretecekler.+ 24 Bir dava olduğunda, yargılamak için orada bulunacak+ ve Benim hükümlerime göre yargılayacaklar.+ Bayramlarla ilgili tüm kanunlarıma ve kurallarıma uyacaklar;+ Sebt gününün kutsallığını koruyacaklar.+ 25 Kirli duruma gelmemek için insan ölüsüne yaklaşmayacaklar. Fakat ölen kişi, babaları, anneleri, oğulları, kızları, erkek kardeşleri ve evlenmemiş kız kardeşleri ise temiz durumlarını bozabilirler.+ 26 Böyle biri, arındıktan sonra yedi gün sayacak.+ 27 Ve kutsal yerde hizmet etmek üzere iç avluya gelip kutsal yere girdiği gün, kendi günah sunusunu sunacak,’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

28 ‘Onların mirasına gelince, mirasları Ben’im.+ Onlara İsrail’de hiçbir mülk vermeyeceksiniz. Onların mülkü Ben’im. 29 Tahıl sunusunu, günah sunusunu ve suç sunusunu yiyecekler.+ İsrail’de adanmış olan her şey onların olacak.+ 30 Her tür ilk ürünün en iyisi ve her tür bağışınızın en iyisi kâhinlerin olacak.+ Eviniz bereketli olsun diye,+ öğütülen ilk tahılınızı kâhinlere vereceksiniz.+ 31 Kâhinler, kuş ya da yaban hayvanı olsun, kendiliğinden ölmüş ya da parçalanmış hiçbir hayvanın ölüsünü yemeyecekler.’+

45 ‘Memleketi miras olarak paylaştırırken+ Yehova için bağış olarak+ memleketten kutsal bir pay ayıracaksınız.+ Burası, yirmi beş bin arşın uzunluğunda, on bin arşın genişliğinde,+ bütün sınırlarıyla birlikte kutsal bir bölge olacak. 2 Bu bölgenin içinde, beş yüz arşına beş yüz arşın, kare şeklinde kutsal bir alan yer alacak.+ Bu alanın dört bir yanında elli arşın genişliğinde bir otlak olacak.+ 3 Kutsal mekân, en kutsal yer, uzunluğunu yirmi beş bin, genişliğini on bin arşın olarak ölçtüğün yerde bulunacak.+ 4 Burası kutsal mekânda hizmet etmek üzere Yehova’nın huzuruna yaklaşan+ kâhinlere memleketten ayrılmış bir kutsal pay olacak.+ Evlerini orada kuracaklar ve kutsal mekân için kutsal bir yer olacak.

5 Uzunluğu yirmi beş bin ve genişliği on bin arşın olan bir bölge,+ evde hizmet eden Levioğullarının olacak. Yirmi yemek odası da onların olacak.+

6 Tıpkı bağışladığınız kutsal pay gibi, şehir için de, uzunluğu yirmi beş bin, genişliği beş bin olan bir alan vereceksiniz.+ Burası bütün İsrail evine ait olacak.

7 Bağışladığınız kutsal payın ve şehir için ayrılan alanın her iki yanında bey için ayrılmış bir bölge olacak.+ Burası, kutsal payın ve şehir için ayrılan alanın batı tarafından batıya, doğu tarafından da doğuya doğru uzanacak. Bu bölgenin batı sınırından doğu sınırına kadar uzunluğu, her bir kabileye düşen paya eşit olacak.+ 8 Bu topraklar İsrail’de beyin mülkü olacak. Artık beylerim halkıma kötü davranmayacak+ ve memleketi kabilelerine göre İsrail evine verecekler.’+

9 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Ey İsrail beyleri, yeter artık!+

Zorbalığa ve yağmacılığa bir son verin,+ adalet ve doğrulukla davranın.+ Halkımın malına mülküne el koymayı bırakın.’+ Ulu Rab Yehova’nın sözü. 10 ‘Doğru terazi kullanacaksınız, efa ve bat ölçekleriniz doğru olacak.+ 11 Efa ve bat ölçeği birbirinin aynı olacak. Bat, homerin onda birine eşit olduğu gibi efa da homerin onda birine eşit olacak.+ Bu ölçekler homere göre belirlenecek.* 12 Bir şekel+ yirmi geradır.+ Yirmi şekel, yirmi beş şekel ve on beş şekelin toplamı bir mina olacak.’*

13 ‘Bir homer buğdaydan, altıda bir efa, bir homer arpadan altıda bir efa bağış olarak sunacaksınız. 14 Yağın miktarına gelince, yağ için bat ölçeği kullanılacak. Bat, kor’un onda biridir. On bat bir homerdir; evet, on bat bir homer eder. 15 İsrail sürülerinden, her iki yüz koyundan biri bağış olarak sunulacak.+ Bütün bağışlar halka kefaret etmek için+ tahıl sunusu,+ yakılan sunu+ ve paylaşma kurbanı+ olarak kullanılacak.’ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

16 ‘Bütün memleket halkı, bu bağışı İsrail beyine+ vermekle yükümlü olacak.+ 17 Bayramlarda,+ Yeni Ay+ ve Sebt+ kutlamalarında, evet İsrail evinin bütün bayramlarında,+ yakılan sunulardan,+ tahıl sunusundan+ ve dökme sunusundan+ bey sorumlu olacak.+ İsrail evine kefaret olması için sunulan günah sunusunu, tahıl sunusunu, yakılan sunuyu ve paylaşma kurbanını o sağlayacak.’

18 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: ‘Birinci ayın birinci günü, sürüden sağlıklı+ bir genç boğa alacaksın ve kutsal mekânı günahtan arındıracaksın.+ 19 Kâhin günah sunusunun kanından alıp evin kapı sövelerine,+ sunak kaidesinin dört köşesine+ ve iç avludaki kapının sövesine sürecek. 20 Yanlışlıkla ya da bilgisizlikten dolayı bir hata yapan+ olursa, ayın yedinci günü onun için de aynı şeyi yapacaksın. Ev için kefarette bulunacaksınız.+

21 Birinci ayın on dördüncü günü sizin için Fısıh olacak.+ Yedi gün süren bayram boyunca mayasız ekmek yiyeceksiniz.+ 22 O gün bey, kendisi ve memleketin tüm halkı için günah sunusu olarak genç bir boğa sağlayacak.+ 23 Bayramın yedi günü boyunca+ her gün Yehova’ya yakılan sunu olarak sağlıklı yedi genç boğa ve yedi koç+ sağlayacak. Günah sunusu olarak da her gün bir teke+ sağlayacak. 24 Tahıl sunusu olarak, her genç boğa için bir efa tahıl, her koç için bir efa tahıl sağlayacak. Ayrıca her efa tahıl için bir hin yağ sağlayacak.+

25 Yedinci ayın on beşinci günü yapılan bayramın+ yedi günü boyunca da aynı şeyleri sağlayacak;+ günah sunusunu, yakılan sunuyu, tahıl sunusunu ve yağı aynı şekilde sağlayacak.’”

46 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “İç avlunun doğuya bakan kapısı+ altı çalışma günü boyunca+ kapalı duracak.+ Ancak Sebt gününde ve Yeni Ay gününde açılacak.+ 2 Bey bu kapının sundurmasından içeri girecek+ ve kapı sövesinin yanında duracak.+ Kâhinler onun için yakılan sunu ve paylaşma kurbanları sunacak ve bey kapının eşiğinde yere eğilecek.+ Sonra oradan çıkıp gidecek, fakat kapı akşama kadar kapatılmayacak. 3 Memleket halkı Sebt ve Yeni Ay günlerinde bu kapının girişinde Yehova’nın önünde eğilecek.+

4 Bey, Sebt gününde Yehova’ya yakılan sunu olarak sağlıklı altı erkek kuzu ve sağlıklı bir koç sunacak.+ 5 Koç için bir efa tahıl sunusu,+ erkek kuzular için de verebildiği kadar tahıl sunusu verecek.+ Ayrıca her efa tahıl için bir hin yağ verecek.+ 6 Yeni Ay gününde+ sürüden sağlıklı bir genç boğa, altı erkek kuzu ve bir koç verecek; bunların hepsi sağlıklı hayvanlar olacak.+ 7 Genç boğa için bir efa ve koç için bir efa tahıl sunusu sunacak, erkek kuzular için verebildiği kadarını verecek. Ayrıca her efa tahıl için bir hin yağ verecek.+

8 Bey+ geldiğinde, kapının sundurmasından girecek ve aynı yerden geri çıkacak.+ 9 Bayram zamanlarında memleket halkı Yehova’nın önünde eğilmeye geldiğinde,+ kuzey kapısından+ içeri girenler güney kapısından,+ güney kapısından girenler de kuzey kapısından çıkacak. Hiç kimse dönüp de girdiği kapıdan çıkmayacak, herkes dosdoğru ilerleyip o yönden dışarı çıkacak. 10 Aralarındaki beye gelince, onlar içeri girerken o da girecek, onlar dışarı çıkarken o da çıkacak.+ 11 Bayram+ ve kutlama zamanlarında her genç boğa için bir efa, her koç için bir efa, erkek kuzular için verilebildiği kadar tahıl sunusu verilecek. Ayrıca her efa tahıl için bir hin yağ verilecek.+

12 Bey gönüllü sunu olarak bir yakılan sunu,+ Yehova’ya gönüllü paylaşma kurbanları sunacağı zaman biri ona doğu kapısını açacak.+ Sebt gününde yaptığı gibi yakılan sunuyu ve paylaşma kurbanlarını getirecek.+ Sonra dışarı çıkacak ve o çıktıktan sonra kapı kapatılacak.+

13 Her gün Yehova’ya yakılan sunu olarak bir yaşının içinde sağlıklı bir erkek kuzu sağlayacaksın.+ Her sabah bunu yapacaksın. 14 Bunun yanında her sabah tahıl sunusu olarak altıda bir efa ölçüsünde tahıl, ince una serpmek için üçte bir hin ölçüsünde yağ sağlayacaksın.+ Yehova’ya tahıl sunusu sunmak, devirler boyu, aralıksız sürecek bir kuraldır. 15 Erkek kuzuyu, tahıl sunusunu ve yağı, her sabah günlük yakılan sunu olarak getirecekler.”

16 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “Bey kendi oğullarının her birine miras olarak bir armağan verdiğinde bu, oğullarının mülkü olacak. Bu mülk onlara miras yoluyla geçmiştir. 17 Bey kendi mirasından bir hizmetkârına armağan verirse, bu ancak özgürlük yılına kadar onun olacak;+ sonra beye geri verilecek. Sadece oğullarına verdiği miras kalıcı olarak onların olacak. 18 Bey, halktan hiç kimsenin mirasına el koyup onu mülkünden çıkarmayacak.+ Bey, oğullarına ancak kendi mülkünden bir miras verecek ki, halkım kendi mülkünden ayrılıp başka yerlere dağılmasın.”+

19 Sonra beni kâhinlere ait kuzeye bakan+ kutsal yemek odalarına çıkan girişten+ geçirerek içeri götürdü. Orada, arka kısımda, batıya bakan bir yer vardı. 20 Bana şöyle dedi: “Burası kâhinlerin suç sunusunu+ ve günah sunusunu+ haşlayacakları ve tahıl sunusunu pişirecekleri+ yerdir. Böylece hiçbir şeyi dış avluya çıkarmayacak ve halkı uygunsuz şekilde kutsamayacaklar.”+

21 Sonra beni dış avluya çıkarıp avlunun dört köşesindeki yapıların yanından geçirdi. Her yapıda bir avlu olduğunu gördüm. 22 Avlunun dört köşesinde kırk arşın uzunluğunda ve otuz arşın genişliğinde küçük avlular vardı. Köşelerdeki bu dört yapının da ölçüleri aynıydı. 23 Küçük avluların etrafında bir sıra taş diziliydi; dördünün de etrafında bu taşlardan vardı ve taşların dibinde kurbanların haşlandığı yerler+ vardı. 24 Sonra bana “Bunlar haşlama işini yapanların mekânıdır” dedi, “Evde hizmet edenler buralarda halkın sunduğu kurbanları haşlarlar.”+

47 Adam beni tekrar evin girişine+ götürdü. Orada evin eşiğinin altından doğuya doğru akan bir su+ gördüm;+ evin ön tarafı doğuya bakıyordu. Su, evin sağ tarafından, sunağın güneyinden akıp gidiyordu.

2 Sonra beni kuzey kapısından+ dışarı çıkardı, oradan dolaştırıp doğuya bakan kapıya+ getirdi. Suyun+ sağ taraftan ince ince aktığını gördüm.

3 Adam elindeki ölçü ipiyle+ doğuya doğru bin arşın ölçtü ve beni sulardan geçirdi. Sular ayak bileklerime kadardı.

4 İlerleyip bin arşın daha ölçtü ve beni sulardan geçirdi. Sular dizlerime kadardı.

Bin arşın daha ölçüp beni yine geçirdi; sular belime kadardı.

5 İleri gidip bin arşın daha ölçtü. Sular artık o kadar yükselmişti ki geçemeyeceğim bir ırmak olmuştu. İçinden yürüyerek geçmek imkânsızdı, ancak yüzülebilirdi.

6 Bunun üzerine adam “Ey insanoğlu, gördün mü?” dedi.

Sonra da beni yürütüp tekrar ırmağın kıyısına götürdü. 7 Oraya döndüğümde ırmağın bu kıyısında ve karşı kıyısında+ pek çok ağaç olduğunu gördüm. 8 Adam bana, “Bu sular doğu bölgesine doğru akıyor ve Araba’dan+ geçerek aşağıya inecek” dedi. “Denize+ ulaşacak. Bu sular denize dökülünce+ denizin suları da iyileşecek. 9 Derinliği iki katına ulaşan bu coşkun ırmağın geçtiği her yerde sürü sürü dolaşan bütün canlılar hayat bulacak.+ Bu suyun ulaştığı yerlerde denizin suyu iyileşeceği+ için pek çok balık olacak. Bu ırmak her nereye ulaşırsa orada her şey canlanacak.

10 Suyun kıyılarında, En-gedi’den+ En-eglaim’e kadar balıkçılar duracak ve orada ağ kurutacak yerleri olacak. Oradaki balıkların türlerine gelince, Büyük Denizdekiler*+ kadar çok türde balık olacak.

11 Irmağın iyileşmeyen,+ çamurlu ve bataklık yerleri de olacak. Buralar tuzla kaplanacak.+

12 Irmağın bu kıyısı ve karşı kıyısı boyunca her çeşit meyve ağacı+ yetişecek. Ağaçların yaprağı hiç solmayacak+ ve meyvesi tükenmeyecek.+ Her ay yeni meyve verecekler, çünkü suları kutsal mekândan gelecek.+ Ağaçların meyvesi yiyecek olacak ve yaprakları şifa verecek.”+

13 Ulu Rab Yehova şöyle diyor: “İsrail’in on iki kabilesi arasında, kendi aranızda miras olarak paylaşacağınız bölge burası olacak; Yusuf’a iki pay verilecek.+ 14 Her biriniz kardeşinizle eşit şekilde paylaşarak burayı miras alacaksınız. Bu toprakları atalarınıza vermeye+ elimi kaldırarak ant etmiştim;+ şimdi size miras olarak kurayla paylaştırılacak.+

15 Toprakların kuzey sınırı şöyle olacak: Büyük Denizden başlayıp Hetlon’a,+ oradan Tsedad’a+ giden yol boyunca, 16 Şam+ sınırıyla Hamat sınırı arasında kalan Hamat’a,+ Berota’ya,+ Sibraim’e uzanacak ve Havran+ sınırına doğru Hatser-hattikon’a ulaşacak. 17 Sınır, denizden itibaren, Hatsar-enon’a,+ Şam sınırı ile daha kuzeyine ve Hamat+ sınırına kadar uzanacak. Kuzey sınırı budur.

18 Doğu sınırı, Havran+ ile Şam+ arasından ve Gilead+ ile İsrail toprakları arasından Ürdün Irmağı+ boyunca uzanacak. Kuzey sınırından doğudaki denize kadar ölçeceksiniz. Doğu sınırı budur.

19 Güney sınırı, güneye doğru Tamar’dan+ Meribat-kadeş sularına+ uzanacak ve Büyük Denize ulaşan vadi+ boyunca devam edecek. Güneye, Necef’e doğru uzanan güney sınırı budur.

20 Batı sınırı, Büyük Denizdir. Güney sınırından Hamat girişine kadar doğruca devam edecek.+ Batı sınırı budur.”

21 “Bu toprakları kendi aranızda İsrail’in on iki kabilesine paylaştıracaksınız. 22 Memleketi kendinize+ ve yıllarca aranızda yaşayıp oğullar babası olmuş yabancılara+ miras olarak paylaştıracaksınız. Onlar İsrailoğulları arasında yerli gibi olacak. İsrail’in on iki kabilesi arasında miras olarak onlara da pay verilecek.+ 23 Hangi kabilenin topraklarında oturuyorsa aranızdaki yabancıya oradan miras vereceksiniz”, Ulu Rab Yehova’nın sözü.

48 “Kabilelerin isimleri şöyledir: Dan kabilesinin+ bir payı olacak; doğu ve batı sınırı belli olan bu kısmın kuzey sınırı, kuzeydeki en uç noktadan başlayıp Hetlon yolu+ ve Hamat girişi+ boyunca, Hatsar-enan+ ve kuzeyde Hamat yanındaki Şam sınırına kadar uzanacak. 2 Doğudan batıya uzanan Dan sınırının bitişiğinde bir pay Aşer kabilesine+ verilecek. 3 Doğudan batıya uzanan Aşer sınırının bitişiğinde bir pay Naftali kabilesine+ verilecek. 4 Doğudan batıya uzanan Naftali sınırının bitişiğinde bir pay Manasse kabilesine+ verilecek. 5 Doğudan batıya uzanan Manasse sınırının bitişiğinde bir pay Efraim kabilesine+ verilecek. 6 Doğudan batıya uzanan Efraim sınırının bitişiğinde bir pay Ruben kabilesine+ verilecek. 7 Doğudan batıya uzanan Ruben sınırının bitişiğinde bir pay Yahuda kabilesine+ verilecek. 8 Doğudan batıya uzanan Yahuda sınırının bitişiğinde sizin bağış olarak verdiğiniz yirmi beş bin arşın+ genişliğindeki kutsal pay yer alacak. Uzunluğu doğudan batıya uzanan bir pay kadar olacak. Ortasında ise kutsal mekân bulunacak.+

9 Yehova’ya bağış olarak vereceğiniz payın uzunluğu yirmi beş bin arşın, genişliği on bin arşın olacak. 10 Kâhinler için ayrılmış kutsal pay+ şu ölçülere göre olacak. Kuzeyi yirmi beş bin arşın, batı genişliği on bin, doğu genişliği on bin ve güney uzunluğu yirmi beş bin arşın olacak. Ortasında ise Yehova’nın kutsal mekânı bulunacak.+ 11 Orası, Tsadokoğullarından Bana hizmet etmek üzere kutsanmış kâhinler+ için olacak; İsrailoğulları Benden uzaklaştığında Levioğulları da uzaklaşmış ama onlar Benden uzaklaşmamıştı.+ 12 Bağış olarak verilmiş paydan onlar bir pay alacaklar. Levioğullarının sınırına bitişik olan bu pay çok kutsal olacak.+

13 Kâhinlere ayrılmış bölgeye bitişik olarak Levioğullarının+ yirmi beş bin arşın uzunluğunda ve on bin arşın genişliğinde bir payı olacak. Tam olarak uzunluğu yirmi beş bin ve genişliği on bin arşın olacak.+ 14 Bu toprakların hiçbir kısmını satmayacak ya da takas etmeyecekler. Hiç kimse memleketin bu en iyi yerinin başka ellere geçmesine izin vermeyecek, çünkü burası Yehova için kutsaldır.+

15 Geri kalan beş bin arşın genişliğinde ve yirmi beş bin arşın uzunluğundaki kısım ise şehir halkı+ için yerleşim bölgesi ve otlak olarak ayrılmıştır. Şehir o bölgenin ortasına kurulacak.+ 16 Şehrin ölçüleri şöyle olacak: Kuzey sınırı dört bin beş yüz arşın, güney sınırı dört bin beş yüz arşın, doğu sınırı dört bin beş yüz arşın ve batı sınırı dört bin beş yüz arşın. 17 Şehrin kuzeyinde iki yüz elli arşın, güneyinde iki yüz elli arşın, doğusunda iki yüz elli arşın ve batısında iki yüz elli arşınlık alanda otlaklar bulunacak.+

18 Geri kalan bölgenin uzunluğu kutsal payınkine eşit olacak;+ doğusunda on bin, batısında on bin arşın olacak. Uzunluğu kutsal payın uzunluğuyla aynı olacak. Oradan elde edilen ürün şehirde hizmet edenlere yiyecek olacak.+ 19 Tüm İsrail kabilelerinden şehirde hizmet edenler bu toprakları işleyecek.+

20 Yirmi beş bin arşına yirmi beş bin arşınlık bir bölge tümüyle bağış olacak. Bağış olarak verilecek kutsal pay ve şehir arazisinin bulunduğu bölge kare şeklinde olacak.

21 Bağış olan bölgenin yirmi beş bin arşınlık batı sınırına ve yirmi beş bin arşınlık doğu sınırına bitişik olan+ ve kutsal pay ile şehir arazisinin her iki yanında kalan bölgeler+ beyin olacak.+ Tıpkı kabilelere verilen pay gibi burası da beyin payı olacak. Kutsal pay ve evin kutsal mekânı bu bölgenin ortasında yer alacak.

22 Levioğullarının mülkü olan arazi ve şehir arazisi beye ait bölgenin ortasında olacak. Beye ayrılan bölge Yahuda sınırıyla+ Benyamin sınırı arasında olacak.

23 Diğer kabilelere gelince; doğudan batıya uzanan bir pay Benyamin kabilesine+ verilecek. 24 Doğudan batıya uzanan Benyamin sınırının bitişiğinde bir pay Şimeon kabilesine+ verilecek. 25 Doğudan batıya uzanan Şimeon sınırının bitişiğinde bir pay İssakar kabilesine+ verilecek. 26 Doğudan batıya uzanan İssakar sınırının bitişiğinde bir pay Zebulun kabilesine+ verilecek. 27 Doğudan batıya uzanan Zebulun sınırının bitişiğinde bir pay Gad kabilesine+ verilecek. 28 Gad kabilesinin güney sınırı, Tamar’dan+ Meribat-kadeş sularına,+ oradan da Mısır Vadisine+ ve Büyük Denize+ kadar uzanacak.

29 İsrail kabilelerine kurayla miras olarak paylaştıracağınız topraklar bunlardır;+ onların payına düşen bu olacak”,+ Ulu Rab Yehova’nın sözü.

30 “Şehrin çıkış yerleri şöyledir: Kuzey sınırı dört bin beş yüz arşın olacak.+

31 Şehir kapılarına İsrail kabilelerine göre isim verilecek. Kuzeyde bir Ruben kapısı, bir Yahuda kapısı ve bir Levi kapısı olmak üzere üç kapı bulunacak.

32 Doğu sınırı dört bin beş yüz arşın olacak ve orada bir Yusuf kapısı, bir Benyamin kapısı ve bir Dan kapısı olmak üzere üç kapı bulunacak.

33 Güney sınırı dört bin beş yüz arşın olacak ve orada bir Şimeon kapısı, bir İssakar kapısı ve bir Zebulun kapısı olmak üzere üç kapı bulunacak.

34 Batı sınırı dört bin beş yüz arşın olacak ve orada bir Gad kapısı, bir Aşer kapısı ve bir Naftali kapısı olmak üzere üç kapı bulunacak.

35 Şehrin tüm çevresi on sekiz bin arşın olacak ve şehre o günden sonra ‘Yehova Orada’* ismi verilecek.”+

[Dipnotlar]

He 1:4 Ya da “elektrum”

He 4:10 Ek 5’e bakın.

He 4:11 Yarım litre.

He 4:16 Sözcük anlamıyla, “halka şeklindeki ekmeklerin geçirildiği sırıklar”

He 5:16 4:16’daki dipnota bakın.

He 6:3 İbranice bama, tapınma amacıyla kurulan özel yerler.

He 6:4 İbranicede “gübre” ile bağlantılı bir sözcük.

He 6:13 Ya da “yatıştırıcı”

He 7:17 Korku ve baskının yol açtığı idrar.

He 7:22 Ya da “gizli yerimi”

He 8:17 Muhtemelen putperest tapınmada kullanılan bir simge.

He 12:14 Sözcük anlamıyla, “her rüzgâra”; rüzgârın estiği her yöne.

He 14:13 4:16’daki dipnota bakın.

He 16:8 Sözcük anlamıyla, “üzerine eteğimi örttüm”

He 16:10 Fok derisi.

He 16:21 Sözcük anlamıyla, “ateşten geçirerek”

He 16:26 Cinsel organa değinen bir ifade.

He 16:46 Ya da “yavru kentleri”, sözcük anlamıyla “kızları”

He 20:29 İbranice Bama; bir putperest tapınağının ismi.

He 21:7 Sözcük anlamıyla, “ruhu”

He 21:7 Korku ve baskının yol açtığı idrar.

He 21:21 Aile putları.

He 22:10 Sözcük anlamıyla, “çıplaklığını açanlar”

He 23:4 Anlamı, “Onun Çadırı”

He 23:4 Anlamı, “Benim Çadırım Ondadır”

He 23:18 Sözcük anlamıyla, “canım yüz çevirdi”

He 23:20 Ya da “erkeklik organları”

He 24:17 Ya da “bıyığını”; 22. ayet için de geçerli.

He 26:6 16:46’daki dipnota bakın.

He 26:7 Nabukadnezar; Nabukodonosor ya da Nabukudurri-utsur olarak da bilinir.

He 27:5 Tekrar 3:8, 9’da “Hermon Dağı”

He 27:13 Sözcük anlamıyla, “insan canları”

He 29:10 Eski Yunancada, “Syene”

He 29:21 Kutsal Yazılarda “boynuz” çoğunlukla güç, kudret ve yetki simgesi olarak kullanılır.

He 30:12 Sözcük anlamıyla, “satacağım”

He 31:9 Başlangıç 5:22’deki dipnota bakın.

He 31:10 Ya da “sen”

He 31:15 “Şeol”; 16 ve 17. ayetler için de geçerli. Ek 4’e bakın.

He 31:17 Ya da “tohumu, soyu”

He 37:6 Sözcük anlamıyla, “kirişlerle”

He 39:11 Anlamı, “Gog’un Kalabalığı”

He 39:16 Anlamı, “Kalabalık”, 11 ve 15. ayetlere bakın.

He 39:25 Ya da “kutsal adıma tam bağlılık göstereceğim”; “adım için kıskanç olacağım”

He 40:5 Bir arşın (44,5 cm) dört parmaklık (7,4 cm) uzun arşın, yaklaşık 51,8 santimetreye eşittir. Dolayısıyla “altı arşınlık bir ölçü çubuğu” 3,11 metredir.

He 40:43 Ya da “bir el genişliğindeydi.” Ek 5’e bakın.

He 41:8 Ya da “birleşme noktası”

He 43:3 Onun yıkımını önceden bildirmeyi ifade eder.

He 43:7 Muhtemelen, “kral yaptıkları putlarla”

He 45:11 Ölçekler için Ek 5’e bakın.

He 45:12 “Şekel” ve “gera” için Ek 5’e bakın.

He 47:10 Ya da “Akdeniz”

He 48:35 İbranicesi “Yehova Şamma”

    Türk İşaret Dili Yayınları (2007-2025)
    Oturumu Kapat
    Oturum Aç
    • Türk İşaret Dili
    • Paylaş
    • Tercihler
    • Copyright © 2025 Watch Tower Bible and Tract Society of PA
    • Kullanım Şartları
    • Gizlilik İlkesi
    • Privacy Settings
    • JW.ORG
    • Oturum Aç
    Paylaş